ABOUT THE SPEAKER
Erin McKean - Dictionary editor
As the co-founder of Reverb Technologies, the maker of the online dictionary Wordnik, Erin McKean is reshaping how we interact with language itself.

Why you should listen

Erin McKean's job as a lexicographer involves living in a constant state of research. She searches high and low -- from books to blogs, newspapers to cocktail parties -- for new words, new meanings for old words, or signs that old words have fallen out of use. In June of this year, she involved us all in the search by launching Wordnik, an online dictionary that houses all the traditionally accepted words and definitions, but also asks users to contribute new words and new uses for old words. Wordnik pulls real-time examples of word usage from Twitter, image representations from Flickr along with many more non-traditional, and highly useful, features. 

Before Wordnik, McKean was one of the youngest editors of the New Oxford American Dictionary. She continues to serve as the editor of the language quarterly  Verbatim ("language and linguistics for the layperson since 1974") and is the author of multiple books, including That's Amore and the entire Weird and Wonderful Words series. All that, and she maintains multiple blogs, too: McKean is the keen observationalist behind A Dress a Day and Dictionary Evangelist. Is there anything she can't do? Surprisingly, she is notoriously bad at Scrabble.  

 

 

More profile about the speaker
Erin McKean | Speaker | TED.com
TED2007

Erin McKean: The joy of lexicography

Erin McKean sözlüğü yeniden tanımlıyor

Filmed:
1,271,097 views

Değerli kağıt sözlükler yok olmaya mahkum mu? Sizi kendine çeken bu coşkulu konuşmada, önde gelen sözlükbilimcilerden Erin McKean günümüz yazılı sözlüğünün dönüşüm için hazır olduğu bir çok noktayı göz önüne seriyor.
- Dictionary editor
As the co-founder of Reverb Technologies, the maker of the online dictionary Wordnik, Erin McKean is reshaping how we interact with language itself. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:25
Now, have any of y'allHepiniz ever lookedbaktı up this wordsözcük?
0
0
4000
Pekala, aranızdan biri hiç şu kelimeye baktı mı?
00:29
You know, in a dictionarysözlük? (LaughterKahkaha) Yeah, that's what I thought.
1
4000
4000
Bilirsiniz işte, bir sözlüğe baktı mı? (Kahkaha) Evet, ben de öyle düşünmüştüm.
00:33
How about this wordsözcük?
2
8000
2000
Peki ya bu kelimeye?
00:35
Here, I'll showgöstermek it to you.
3
10000
1000
Pekala, size ben göstereyim.
00:36
LexicographySözlük bilimi: the practiceuygulama of compilingderleme dictionariesSözlükler.
4
11000
3000
Sözlükbilim: Sözlük derleme uygulaması
00:39
NoticeUyarı -- we're very specificözel -- that wordsözcük "compilederleme."
5
14000
3000
dikkat edin -- çok kesin ve açık -- '' derleme '' kelimesi.
00:42
The dictionarysözlük is not carvedoyma out of a pieceparça of graniteGranit,
6
17000
3000
Sözlük bir granit kayasından,
00:45
out of a lumpyumru of rockKaya. It's madeyapılmış up of lots of little bitsbit.
7
20000
3000
bir yığın taştan oyularak yapılmaz. Bir sürü ufak parçadan oluşur.
00:48
It's little discreteayrık --
8
23000
1000
Biraz kesiklidir.
00:49
that's spelledyazıldığından D-I-S-C-R-E-T-ED-I-S-C-R-E-T-E -- bitsbit.
9
24000
4000
F-A-R-K-L-I diye yazılır -- parçalar.
00:53
And those bitsbit are wordskelimeler.
10
28000
2000
ve bu parçalar kelimelerdir.
00:55
Now one of the perksikramiyesiz of beingolmak a lexicographerSözlük --
11
30000
4000
Bir sözlükbilimci olmanın avantajlarından biri de --
00:59
besidesdışında gettingalma to come to TEDTED -- is that you get to say really funeğlence wordskelimeler,
12
34000
3000
TED'e gelmek fırsatının yanısıra -- çok eğlenceli kelimeler söyleyebilme yetisidir!
01:02
like lexicographicallexicographical.
13
37000
3000
sözlüksel gibi.
01:05
LexicographicalLexicographical has this great patternmodel:
14
40000
2000
Sözlüksel kelimesinin harika bir yapısı var:
01:07
it's calleddenilen a doubleçift dactylDactyl. And just by sayingsöz doubleçift dactylDactyl,
15
42000
2000
çift vezin diye adlandırılır. Ve sadece çift vezin diyerek bile
01:09
I've sentgönderilen the geekinek needleiğne all the way into the redkırmızı. (LaughterKahkaha) (ApplauseAlkış)
16
44000
3000
inekliğin oltasını denizin dibine daldırdım.
(Kahkaha) (Alkış)
01:12
But "lexicographicallexicographical" is the sameaynı patternmodel as "higgledy-piggledyşaşmamalı."
17
47000
4000
Ama ''sözlüksel' kelimesi "karman çorman" ile aynı yapıda.
01:16
Right? It's a funeğlence wordsözcük to say,
18
51000
2000
Değil mi? Söylemesi eğlenceli bir kelime,
01:18
and I get to say it a lot.
19
53000
3000
ve ben de çok söylüyorum.
01:21
Now, one of the non-perksSigara ikramiyesiz of beingolmak a lexicographerSözlük
20
56000
3000
Pekala, bir sözlükbilimci olmanın dezavantajlarından biri ise
01:24
is that people don't usuallygenellikle have a kindtür of warmIlık, hafif sıcak, fuzzybelirsiz, snugglykuytu imagegörüntü of the dictionarysözlük.
21
59000
5000
insanların genellikle sözlükler hakkında pek de hoş, şirin bir imaja sahip olmamalarıdır.
01:29
Right? NobodyKimse hugshugs theironların dictionariesSözlükler.
22
64000
3000
Öyle değil mi? Hiç kimse sözlüğünü kucaklamaz.
01:32
But what people really oftensık sık think about the dictionarysözlük is, they think more like this.
23
67000
7000
Ancak insanların 'sözlük' deyince düşündükleri daha çok şöyle bir şeydir.
01:39
Just to let you know, I do not have a lexicographicallexicographical whistleDüdük.
24
74000
3000
Bilginiz olsun diye söylüyorum, benim sözlüksel bir düdüğüm yok!
01:42
But people think that my job is to let the good wordskelimeler
25
77000
2000
Fakat insanlar yaptığım işin iyi kelimelerin o zor
01:44
make that difficultzor left-handsol turndönüş into the dictionarysözlük,
26
79000
3000
sola dönüşü sözlüğe doğru yapmalarını sağlamak
01:47
and keep the badkötü wordskelimeler out.
27
82000
2000
ve kötü kelimeleri sözlükten atmaktan ibaret olduğunu düşünüyorlar.
01:49
But the thing is, I don't want to be a traffictrafik coppolis.
28
84000
3000
Ancak gerçek olan şu ki, ben bir trafik polisi olmak istemiyorum.
01:52
For one thing, I just do not do uniformsüniformalar.
29
87000
4000
Bir kere benim bir üniformam yok.
01:56
And for anotherbir diğeri, decidingkarar what wordskelimeler are good
30
91000
4000
ayrıca, hangi kelimelerin iyi
02:00
and what wordskelimeler are badkötü is actuallyaslında not very easykolay.
31
95000
2000
ve hangilerinin kötü olduğuna karar vermek aslında hiç kolay değil.
02:02
And it's not very funeğlence. And when partsparçalar of your job are not easykolay or funeğlence,
32
97000
4000
Ve eğlenceli de değil. Ayrıca, eğer yapmanız gerekenler kolay veya eğlenceli değilse
02:06
you kindtür of look for an excusebahane not to do them.
33
101000
3000
onları yapmamak için bir şekilde bir bahane ararsınız.
02:09
So if I had to think of some kindtür of occupationMeslek
34
104000
5000
Bu yüzden, eğer mesleğime benzetecek bir meslek düşünecek olsaydım,
02:14
as a metaphormecaz for my work, I would much ratherdaha doğrusu be a fishermanbalıkçı.
35
109000
6000
herhalde "balıkçılığı" tercih ederdim.
02:20
I want to throwatmak my bigbüyük net into the deepderin, bluemavi oceanokyanus of Englishİngilizce
36
115000
3000
Kocaman ağımı İngilizce'nin derin ve mavi okyanusuna fırlatmak
02:23
and see what marvelousharika creaturesyaratıklar I can dragsürüklemek up from the bottomalt.
37
118000
4000
ve dipten çekip çıkaracağım o mükemmel yaratıklara bakmak isterdim.
02:27
But why do people want me to directdirekt traffictrafik, when I would much ratherdaha doğrusu go fishingBalık tutma?
38
122000
5000
O halde neden ben balık tutmak isterken insanlar benim trafiği yönetmemi istiyor?
02:32
Well, I blamesuçlama the QueenKraliçe.
39
127000
2000
Bana kalırsa suçlu Kraliçe.
02:34
Why do I blamesuçlama the QueenKraliçe?
40
129000
2000
Neden mi Kraliçe'yi suçluyorum?
02:36
Well, first of all, I blamesuçlama the QueenKraliçe because it's funnykomik.
41
131000
2000
Herşeyden önce, Kraliçe'yi suçluyorum çünkü komik oluyor.
02:38
But secondlyikinci olarak, I blamesuçlama the QueenKraliçe because
42
133000
3000
Fakat, aslında Kraliçe'yi suçluyorum çünkü
02:41
dictionariesSözlükler have really not changeddeğişmiş.
43
136000
2000
sözlükler gerçekten hiç değişmedi.
02:43
Our ideaFikir of what a dictionarysözlük is has not changeddeğişmiş sincedan beri her reignsaltanatı.
44
138000
2000
Aklımızdaki sözlüğün ne olduğu fikri onun saltanatından beri değişmedi.
02:45
The only thing that QueenKraliçe VictoriaVictoria would not be amusedeğlenerek by in modernmodern dictionariesSözlükler
45
140000
6000
Kraliçe Victoria'nın modern sözlüklerde hoşuna gitmeyecek tek şey
02:51
is our inclusioniçerme of the F-wordF-word, whichhangi has happenedolmuş
46
146000
3000
şu malum "S" ile başlayan kelimenin dahil edilmesidir; ki bu
02:54
in AmericanAmerikan dictionariesSözlükler sincedan beri 1965.
47
149000
2000
Amerikan sözlüklerinde 1965'ten beri yer almaktadır.
02:56
So, there's this guy, right? VictorianViktorya dönemi eraçağ.
48
151000
3000
Bir de şu adam var, değil mi? Victoria dönemi.
02:59
JamesJames MurrayMurray, first editoreditör of the OxfordOxford Englishİngilizce DictionarySözlük.
49
154000
2000
James Murray, Oxford İngilizce Sözlüğünün ilk editörü.
03:01
I do not have that hatşapka. I wishdilek I had that hatşapka.
50
156000
3000
Bende o şapkadan yok. Keşke olsaydı...
03:04
So he's really responsiblesorumluluk sahibi for a lot of
51
159000
4000
Bu yüzden bugün sözlüklerde modern diye düşündüklerimizin
03:08
what we considerdüşünmek modernmodern in dictionariesSözlükler todaybugün.
52
163000
2000
çoğundan gerçekten o sorumlu.
03:10
When a guy who looksgörünüyor like that, in that hatşapka,
53
165000
3000
Eğer öyle görünen bir adam, o şapkayı takarken,
03:13
is the faceyüz of modernitymodernite, you have a problemsorun.
54
168000
7000
modernliğin yüzüyse, bir probleminiz var demektir.
03:20
And so, JamesJames MurrayMurray could get a job on any dictionarysözlük todaybugün.
55
175000
2000
Ve evet, James Murray bugün herhangi bir sözlükte işe girebilirdi.
03:22
There'dOrada istiyorsunuz be virtuallyfiilen no learningöğrenme curveeğri.
56
177000
3000
Esasında ortada hiçbir öğrenme eğrisi olmazdı.
03:25
And of coursekurs, a fewaz of us are sayingsöz: okay, computersbilgisayarlar!
57
180000
2000
Ve tabi ki, bazılarımız şöyle diyor: tamam, bilgisayarlar!
03:27
ComputersBilgisayarlar! What about computersbilgisayarlar?
58
182000
2000
Bilgisayarlar! Bilgisayarlar ne olacak?
03:29
The thing about computersbilgisayarlar is, I love computersbilgisayarlar.
59
184000
2000
Bilgisayarlara gelince, bilgisayarları severim.
03:31
I mean, I'm a hugeKocaman geekinek, I love computersbilgisayarlar.
60
186000
2000
Yani, tam bir bilgi aşığıyım. Tabii ki bilgisayarları severim.
03:33
I would go on a hungeraçlık strikegrev before I let them take away GoogleGoogle BookKitap SearchArama from me.
61
188000
4000
Sırf Google Kitap Arama motorunu benden almasınlar diye açlık grevine girerdim..
03:37
But computersbilgisayarlar don't do much elsebaşka other than
62
192000
2000
Ama bilgisayarlar sözlük derleme sürecini
03:39
speedhız up the processsüreç of compilingderleme dictionariesSözlükler.
63
194000
4000
hızlandırmaktan çok da fazlasını yapmıyorlar.
03:43
They don't changedeğişiklik the endson resultsonuç.
64
198000
4000
Sonucu değiştirmezler.
03:47
Because what a dictionarysözlük is,
65
202000
3000
Çünkü bir sözlüğü sözlük yapan onun
03:50
is it's VictorianViktorya dönemi designdizayn mergedbirleşti with a little bitbit of modernmodern propulsionitici güç.
66
205000
3000
içine bir parça modernlik katılmış Victorian dizaynıdır.
03:53
It's steampunkSteampunk. What we have is an electricelektrik velocipedePatron.
67
208000
6000
Bu buharla çalışıyor! Bizdekiyse elektrikle çalışan üç tekerlekli bisiklet!
03:59
You know, we have VictorianViktorya dönemi designdizayn with an enginemotor on it. That's all!
68
214000
3000
Bilirsiniz, bizimki motorlu bir Victorian stiliydi. Hepsi bu!
04:02
The designdizayn has not changeddeğişmiş.
69
217000
3000
Tasarım hiç değişmedi.
04:05
And OK, what about onlineinternet üzerinden dictionariesSözlükler, right?
70
220000
2000
Ve bakalım, peki ya online sözlükler?
04:07
OnlineOnline dictionariesSözlükler mustşart be differentfarklı.
71
222000
3000
Online sözlükler farklı olmalı.
04:10
This is the OxfordOxford Englishİngilizce DictionarySözlük OnlineOnline, one of the besten iyi onlineinternet üzerinden dictionariesSözlükler.
72
225000
2000
Bu Oxford Online İngilizce Sözlüğü, en iyi online sözlüklerden biri.
04:12
This is my favoritesevdiğim wordsözcük, by the way.
73
227000
1000
Bu da benim favori kelimem, bu arada.
04:13
ErinaceousErinaceous: pertainingile ilgili to the hedgehogKirpi familyaile; of the naturedoğa of a hedgehogKirpi.
74
228000
5000
Erinaceous: Kirpi ailesine ait olan; kirpigillerden.
04:18
Very usefulişe yarar wordsözcük. So, look at that.
75
233000
6000
Çok faydalı bir kelime. Peki, şuna bakın.
04:24
OnlineOnline dictionariesSözlükler right now are paperkâğıt thrownatılmış up on a screenekran.
76
239000
2000
Şimdiki online sözlükler bir ekrana fırlatılmış kağıttan ibaret.
04:26
This is flatdüz. Look how manyçok linksbağlantılar there are in the actualgerçek entrygiriş: two!
77
241000
5000
Bu düz. Elimizdeki girdide kaç tane link var bir bakalım: İki!
04:31
Right? Those little buttonsdüğmeleri,
78
246000
2000
Değil mi? O küçük butonlar,
04:33
I had them all expandedgenişletilmiş exceptdışında for the datetarih chartgrafik.
79
248000
3000
Tarih göstergesi hariç hepsini genişlettim.
04:36
So there's not very much going on here.
80
251000
2000
Yani burada pek de birşey yok.
04:38
There's not a lot of clickinessclickiness.
81
253000
2000
Tıklanacak pek bir şey yok.
04:40
And in factgerçek, onlineinternet üzerinden dictionariesSözlükler replicatetekrarlamak
82
255000
3000
Ve aslında, online sözlükler aranabilirlik dışında
04:43
almostneredeyse all the problemssorunlar of printbaskı, exceptdışında for searchabilityaranabilirliğini.
83
258000
3000
baskı sözlüklerin neredeyse tüm sorunlarını kopyalarlar.
04:46
And when you improveiyileştirmek searchabilityaranabilirliğini,
84
261000
2000
Ve aranabilirliği geliştirdiğinizde, aslında
04:48
you actuallyaslında take away the one advantageavantaj of printbaskı, whichhangi is serendipitySerendipity.
85
263000
3000
baskı sözlüklerin bir avantajını da yok edersiniz ki, bu da mutlu tesadüflerdir.
04:51
SerendipitySerendipity is when you find things you weren'tdeğildi looking for,
86
266000
3000
Aramadığınız şeyleri bulmaya mutlu tesadüf denir.
04:54
because findingbulgu what you are looking for is so damnedLanet olası difficultzor.
87
269000
3000
çünkü aradığınız şeyi bulmak oldukça zordur.
04:57
So -- (LaughterKahkaha) (ApplauseAlkış) -- now, when you think about this,
88
272000
9000
Pekala -- (Gülüşmeler) (Alkış) -- şimdi, bunun hakkında düşünürseniz
05:06
what we have here is a hamjambon buttpopo problemsorun.
89
281000
3000
elimizde olan bir tür domuz budu problemi.
05:09
Does everyoneherkes know the hamjambon buttpopo problemsorun?
90
284000
2000
Herkes domuz budu problemi nedir biliyor mu?
05:11
Woman'sKadının makingyapma a hamjambon for a bigbüyük, familyaile dinnerakşam yemegi.
91
286000
2000
Kadının büyük bir aile yemeği için domuz pişirmesi.
05:13
She goesgider to cutkesim the buttpopo off the hamjambon and throwatmak it away,
92
288000
2000
Domuzun budunu keser ve çöpe atar,
05:15
and she looksgörünüyor at this pieceparça of hamjambon and she's like,
93
290000
1000
ve o buda bakar ve şöyle der,
05:16
"This is a perfectlykusursuzca good pieceparça of hamjambon. Why am I throwingatma this away?"
94
291000
2000
''Bu mükemmel bir domuz eti parçası. Neden çöpe atıyorum ki?'''
05:18
She thought, "Well, my momanne always did this."
95
293000
2000
ve şöyle düşünür, ''Annem hep böyle yapardı.''
05:20
So she callsaramalar up momanne, and she saysdiyor,
96
295000
1000
Sonra annesini arar ve sorar:
05:21
"MomAnne, why'dBu yüzden you cutkesim the buttpopo off the hamjambon, when you're makingyapma a hamjambon?"
97
296000
2000
''Anne, domuz pişirirken neden butunu kesip atıyordun?''
05:23
She saysdiyor, "I don't know, my momanne always did it!"
98
298000
3000
Annesi cevap verir, ''Bilmem, annem hep öyle yapardı!''
05:26
So they call grandmabüyükanne, and grandmabüyükanne saysdiyor,
99
301000
2000
Bu kez büyükanneyi ararlar, ve büyükanne cevaplar:
05:28
"My pantava was too smallküçük!" (LaughterKahkaha)
100
303000
4000
''Tavam çok küçüktü!''
05:32
So, it's not that we have good wordskelimeler and badkötü wordskelimeler.
101
307000
4000
Yani, bu iyi ya da kötü kelimelerimiz olduğu anlamına gelmez.
05:36
We have a pantava that's too smallküçük!
102
311000
3000
Çok küçük bir tavamız var!
05:39
You know, that hamjambon buttpopo is deliciouslezzetli! There's no reasonneden to throwatmak it away.
103
314000
2000
Bilirsiniz, domuz budu çok lezzetlidir! Çöpe atmak için hiçbir sebep yok.
05:41
The badkötü wordskelimeler -- see, when people think about a placeyer
104
316000
3000
Kötü kelimeler -- bakın, insanlar bir yeri düşündüğünde
05:44
and they don't find a placeyer on the mapharita,
105
319000
2000
ve o yeri haritada bulamadıklarında
05:46
they think, "This mapharita sucksberbat bir şey!"
106
321000
2000
''Bu harita berbat!'' diye düşünürler.
05:48
When they find a nightspotGece Klübü or a barbar, and it's not in the guidebookRehber,
107
323000
2000
Rehberde olmayan bir bar ya da gecekulübü bulduklarında
05:50
they're like, "OohOoh, this placeyer mustşart be coolgüzel! It's not in the guidebookRehber."
108
325000
3000
''Burası çok güzel bir yer olmalı, çünkü rehberde yok!'' derler.
05:53
When they find a wordsözcük that's not in the dictionarysözlük, they think,
109
328000
3000
Sözlükte olmayan bir kelime bulduklarındaysa, derler ki :
05:56
"This mustşart be a badkötü wordsözcük." Why? It's more likelymuhtemelen to be a badkötü dictionarysözlük.
110
331000
5000
''Bu kötü bir kelime olmalı.'' Neden? O sözlüğün kötü bir sözlük olması daha muhtemel.
06:01
Why are you blamingsuçlamayı the hamjambon for beingolmak too bigbüyük for the pantava?
111
336000
5000
Neden tava için çok büyük olduğundan dolayı butu suçluyorsunuz?
06:06
So, you can't get a smallerdaha küçük hamjambon.
112
341000
3000
Bu yüzden daha küçük bir buz alamazsınız.
06:09
The Englishİngilizce languagedil is as bigbüyük as it is.
113
344000
3000
İngiliz dili oldukça geniş.
06:12
So, if you have a hamjambon buttpopo problemsorun,
114
347000
2000
Bu yüzden, eğer bir domuz budu probleminiz varsa,
06:14
and you're thinkingdüşünme about the hamjambon buttpopo problemsorun,
115
349000
2000
ve bu problem hakkında kafa yoruyorsanız,
06:16
the conclusionSonuç that it leadspotansiyel müşteriler you to is inexorableamansız and counterintuitivecounterintuitive:
116
351000
5000
elde edeceğiniz sonuç acımasız ve mantıksızdır:
06:21
paperkâğıt is the enemydüşman of wordskelimeler.
117
356000
3000
kağıt kelimelerin düşmanıdır.
06:24
How can this be? I mean, I love bookskitaplar. I really love bookskitaplar.
118
359000
4000
Bu nasıl olabilir ki? Demek istediğim, kitapları severim, gerçekten.
06:28
Some of my besten iyi friendsarkadaşlar are bookskitaplar.
119
363000
2000
En yakın arkadaşlarımdan bazıları kitaplardır.
06:30
But the bookkitap is not the besten iyi shapeşekil for the dictionarysözlük.
120
365000
5000
Fakat bir sözlük için kitap en uygun form değildir.
06:35
Now they're going to think "Oh, boyoğlan.
121
370000
2000
Şimdi düşünecekler ki:''Amanın.
06:37
People are going to take away my beautifulgüzel, paperkâğıt dictionariesSözlükler?"
122
372000
3000
Benim o güzel kağıt sözlüklerimi elimden alacaklar mı?''
06:40
No. There will still be paperkâğıt dictionariesSözlükler.
123
375000
2000
Hayır. Kağıt sözlükler yine olacak.
06:42
When we had carsarabalar -- when carsarabalar becameoldu the dominantbaskın modekip of transportationtaşımacılık,
124
377000
4000
Arabalarımız olduğunda -- Arabalar en çok kullanılan ulaşım aracı haline geldiğinde,
06:46
we didn't roundyuvarlak up all the horsesatlar and shootateş etme them.
125
381000
3000
tüm atları toplayıp öldürmedik.
06:49
You know, there'reordasın still going to be paperkâğıt dictionariesSözlükler,
126
384000
2000
Yani, kağıt sözlükler hala olacak,
06:51
but it's not going to be the dominantbaskın dictionarysözlük.
127
386000
3000
fakat en çok tercih edilen sözlük tipi olmayacak.
06:54
The book-shapedkitap şeklinde dictionarysözlük is not going to be the only shapeşekil
128
389000
3000
Kitap şekli sözlüklerin sahip olduğu tek form olmayacak.
06:57
dictionariesSözlükler come in. And it's not going to be
129
392000
2000
Ayrıca bu kitap şekli, sözlüklerin alacağı formlar için
06:59
the prototypeprototip for the shapesşekiller dictionariesSözlükler come in.
130
394000
4000
bir prototip olmayacak.
07:03
So, think about it this way: if you've got an artificialyapay constraintkısıtlama,
131
398000
4000
Şöyle düşünün: eğer yapay bir kısıtlamanız varsa,
07:07
artificialyapay constraintskısıtlamaları leadöncülük etmek to
132
402000
4000
yapay kısıtlamalar nedensiz ayrımlara
07:11
arbitrarykeyfi distinctionsayrımlar and a skewedetkiye sahip worldviewdünya görüşü.
133
406000
4000
ve çarpık bir dünya görüşüne yol açarlar.
07:15
What if biologistsbiyologlar could only studyders çalışma animalshayvanlar
134
410000
3000
Ya biyologlar sadece insanlara "ayy" dedirten
07:18
that madeyapılmış people go, "AwwAh." Right?
135
413000
2000
hayvanları inceleselerdi. Değil mi?
07:20
What if we madeyapılmış aestheticestetik judgmentsyargılar about animalshayvanlar,
136
415000
2000
Ya hayvanlar hakkında estetik yargılarda bulunsaydık,
07:22
and only the onesolanlar we thought were cuteşirin were the onesolanlar that we could studyders çalışma?
137
417000
5000
ve sadece tatlı olduğunu düşündüklerimizi inceleyebilseydik?
07:27
We'dBiz istiyorsunuz know a wholebütün lot about charismatickarizmatik megafaunamegafauna,
138
422000
4000
Karizmatik megafauna hakkında çok şey bilirdik,
07:31
and not very much about much elsebaşka.
139
426000
2000
ve geri kalan hakkında o kadar da değil.
07:33
And I think this is a problemsorun.
140
428000
2000
Ve bence bu bir sorun.
07:35
I think we should studyders çalışma all the wordskelimeler,
141
430000
2000
Bence bütün kelimeler üzerinde çalışmalıyız,
07:37
because when you think about wordskelimeler, you can make beautifulgüzel expressionsifade
142
432000
5000
çünkü kelimeler hakkında düşününce, çok basit parçalardan
07:42
from very humblemütevazi partsparçalar.
143
437000
4000
güzel ifadeler oluşturabilirsiniz.
07:46
LexicographySözlük bilimi is really more about materialmalzeme scienceBilim.
144
441000
4000
Sözlükbilimi aslında daha çok materyal bilimidir.
07:50
We are studyingders çalışıyor the tolerancestoleransları of the materialsmalzemeler
145
445000
3000
Biz ifadenizin yapısını oluşturmak için kullandığınız
07:53
that you use to buildinşa etmek the structureyapı of your expressionifade:
146
448000
3000
materyallerin hoşgörüsünü inceliyoruz.
07:56
your speecheskonuşmalar and your writingyazı. And then, oftensık sık people say to me,
147
451000
7000
Mesela konuşmalarınızda ve ya yazdıklarınızda. İnsanlar bana sık sık:
08:03
"Well, OK, how do I know that this wordsözcük is realgerçek?"
148
458000
5000
'Bir kelimenin gerçek olduğunu nasıl anlarım?' diye soruyorlar.
08:08
They think, "OK, if we think wordskelimeler are the toolsaraçlar
149
463000
7000
Şöyle düşünüyorlar:'' Kelimelerin düşüncelerimizin ifadelerini
08:15
that we use to buildinşa etmek the expressionsifade of our thoughtsdüşünceler,
150
470000
2000
inşa etmede kullandığımız aletlerse,
08:17
how can you say that screwdriversTornavidalar are better than hammersçekiç?
151
472000
3000
tornavidanın çekiçten daha iyi olduğunu nasıl söyleyebiliriz ki?
08:20
How can you say that a sledgehammerBalyoz is better than a ball-peenTop-perçin hammerçekiç?"
152
475000
3000
Ya da balyozun sivri uçlu çekiçten daha iyi olduğunu nasıl söyleyebiliriz?
08:23
They're just the right toolsaraçlar for the job.
153
478000
3000
Hepsi de işe tam uygun olan aletler.''
08:26
And so people say to me, "How do I know if a wordsözcük is realgerçek?"
154
481000
3000
Bu yüzden insanlar sorar: ''Bir kelimenin gerçek olup olmadığını nasıl anlarım?''
08:29
You know, anybodykimse who'skim readokumak a children'sçocuk bookkitap
155
484000
3000
Çocuk kitapları okuyan herkes bilir ki,
08:32
knowsbilir that love makesmarkaları things realgerçek.
156
487000
4000
sevgi bir şeyleri gerçeğe çevirir.
08:36
If you love a wordsözcük, use it. That makesmarkaları it realgerçek.
157
491000
5000
Eğer bir kelimeyi seviyorsanız, kullanın. Bu onu gerçek kılar.
08:41
BeingVarlık in the dictionarysözlük is an artificialyapay distinctionayrım.
158
496000
3000
Sözlükte olması yapay bir ayrımdır.
08:44
It doesn't make a wordsözcük any more realgerçek than any other way.
159
499000
3000
Bu bir kelimeyi gerçek hale getirmenin diğer yollarından farklı değildir.
08:47
If you love a wordsözcük, it becomesolur realgerçek.
160
502000
4000
Bir kelimeyi severseniz, o gerçek olur.
08:51
So if we're not worryingendişe verici about directingyönetmenlik traffictrafik,
161
506000
3000
Yani eğer trafiği kontrol etmeye çalışmıyorsak,
08:54
if we'vebiz ettik transcendedaşan paperkâğıt, if we are worryingendişe verici lessaz
162
509000
5000
eğer kağıdın ötesine geçtiysek, eğer kontrol konusunda
08:59
about controlkontrol and more about descriptionaçıklama,
163
514000
4000
daha az ve tanım konusunda daha çok ilgiliysek,
09:03
then we can think of the Englishİngilizce languagedil
164
518000
2000
o zaman İngiliz dilini böyle
09:05
as beingolmak this beautifulgüzel mobileseyyar.
165
520000
3000
güzel bir araç olarak düşünebiliriz.
09:08
And any time one of those little partsparçalar of the mobileseyyar changesdeğişiklikler,
166
523000
2000
ve bu aracın küçük parçalarından birinin değiştiği, dokunulduğu
09:10
is touchedmüteessir, any time you touchdokunma a wordsözcük,
167
525000
3000
her defa, bir kelimeye her dokunduğunuzda,
09:13
you use it in a newyeni contextbağlam, you give it a newyeni connotationçağrışım,
168
528000
2000
onu farklı bir bağlamda kullanır, ona yeni bir anlam verirsiniz.
09:15
you verbfiil it, you make the mobileseyyar movehareket.
169
530000
3000
onu fiilleştirirsiniz, aracı hareket ettirirsiniz.
09:18
You didn't breakkırılma it. It's just in a newyeni positionpozisyon,
170
533000
4000
Onu bozmuş olmazsınız. Sadece yeni bir pozisyondadır,
09:22
and that newyeni positionpozisyon can be just as beautifulgüzel.
171
537000
3000
ve o yeni pozisyon da aynı derece güzel olabilir.
09:25
Now, if you're no longeruzun a traffictrafik coppolis --
172
540000
4000
Şimdi, eğer artık trafik polisi değilseniz --
09:29
the problemsorun with beingolmak a traffictrafik coppolis is
173
544000
2000
Trafik polisi olmanın kötü yani şudur ki
09:31
there can only be so manyçok traffictrafik copspolisler in any one intersectionkesişim,
174
546000
3000
Her bir kavşakta pek çok trafik polisi bulunmalıdır yoksa
09:34
or the carsarabalar get confusedŞaşkın. Right?
175
549000
3000
araçlar birbirine girer. Değil mi?
09:37
But if your goalhedef is no longeruzun to directdirekt the traffictrafik,
176
552000
3000
Ama sizin amacınız artık trafiği yönetmek değilse,
09:40
but maybe to countsaymak the carsarabalar that go by, then more eyeballsgözbebekleri are better.
177
555000
4000
mesela gelip geçen arabaları saymaksa, o halde daha çok göz daha iyidir.
09:44
You can asksormak for help!
178
559000
2000
Yardım isteyebilirsiniz!
09:46
If you asksormak for help, you get more donetamam. And we really need help.
179
561000
4000
Eğer yardım isterseniz, daha çok iş yaparsınız. Ve bizim gerçekten yardıma ihtiyacımız var.
09:50
LibraryKütüphane of CongressKongre: 17 millionmilyon bookskitaplar,
180
565000
3000
Meclis Kütüphanesi : 17 milyon kitap,
09:53
of whichhangi halfyarım are in Englishİngilizce.
181
568000
3000
bunların yarısı İngilizce.
09:56
If only one out of everyher 10 of those bookskitaplar
182
571000
4000
Eğer bu kitapların 10 tanesinden 1'i
10:00
had a wordsözcük that's not in the dictionarysözlük in it,
183
575000
2000
sözlükte olmayan bir kelime içerse,
10:02
that would be equivalenteşdeğer to more than two unabridgedkısaltılmamış dictionariesSözlükler.
184
577000
3000
bu ikiden fazla kısaltılmamış sözlüğe denk gelirdi.
10:05
And I find an un-dictionariedBM-dictionaried wordsözcük --
185
580000
3000
Ve ben neredeyse okuduğum her kitapta,
10:08
a wordsözcük like "un-dictionariedBM-dictionaried," for exampleörnek --
186
583000
2000
sözlükleştirilmemiş bir kelime bulurum.
10:10
in almostneredeyse everyher bookkitap I readokumak. What about newspapersgazeteler?
187
585000
5000
--"sözlükleştirilmemiş" kelimesi gibi mesela -- Peki ya gazeteler?
10:15
NewspaperGazete archiveArşiv goesgider back to 1759,
188
590000
5000
Gazete arşivleri 1759'a kadar gidiyor.
10:20
58.1 millionmilyon newspapergazete pagessayfalar. If only one in 100
189
595000
5000
58.1 milyon gazete sayfası! Eğer bunların sadece
10:25
of those pagessayfalar had an un-dictionariedBM-dictionaried wordsözcük on it,
190
600000
3000
100 tanesinde 1'i sözlüğe girmemiş bir kelime içerse
10:28
it would be an entiretüm other OEDOED.
191
603000
3000
bu tam bir Oxford İngilizce Sözlüğü(OİS) olurdu.
10:31
That's 500,000 more wordskelimeler. So that's a lot.
192
606000
5000
Bu 500.000 kelime daha demek! Bu gerçekten çok fazla.
10:36
And I'm not even talkingkonuşma about magazinesdergiler. I'm not talkingkonuşma about blogsbloglar --
193
611000
3000
Ayrıca dergilerden, bloglardan bahsetmiyorum bile.
10:39
and I find more newyeni wordskelimeler on BoingBoingBoingBoing in a givenverilmiş weekhafta
194
614000
2000
Ve ben BoingBoing'de bir haftada Newsweek'te ya da Time'dakinden
10:41
than I do NewsweekNewsweek or Time.
195
616000
2000
daha çok kelime buluyorum.
10:43
There's a lot going on there.
196
618000
2000
Oralarda daha çok kelime var.
10:45
And I'm not even talkingkonuşma about polysemyanlamlılık,
197
620000
2000
Ayrıca bazı kelimelerin açgözlüce birden çok anlama
10:47
whichhangi is the greedyaçgözlü habitalışkanlık some wordskelimeler have of takingalma
198
622000
3000
sahip olması manasına gelen çokanlamlılıktan
10:50
more than one meaninganlam for themselveskendilerini.
199
625000
5000
hiç bahsetmiyorum bile!
10:55
So if you think of the wordsözcük "setset," a setset can be a badger'sBadger'ın burrowyuva,
200
630000
4000
Mesela, ''set'' kelimesini ele alalım. Set bir porsuğun yuvası olabilir,
10:59
a setset can be one of the pleatspileler in an ElizabethanElizabeth ruffDövüşken kuş,
201
634000
3000
set bir Elizabeth dönemi yakasında pile olabilir,
11:02
and there's one numberedsayılı definitiontanım in the OEDOED.
202
637000
2000
Ve OİS'de bir tane numaralandırılmış tanımlama var.
11:04
The OEDOED has 33 differentfarklı numberedsayılı definitionstanımlar for setset.
203
639000
3000
OİS set kelimesi için 33 tane farklı tanımlamaya sahip.
11:07
TinyKüçük, little wordsözcük, 33 numberedsayılı definitionstanımlar.
204
642000
3000
Küçücük bir kelime ve 33 numaralandırılmış tanımlama.
11:10
One of them is just labeledetiketli "miscellaneousçeşitli technicalteknik sensesduyular."
205
645000
5000
Hatta bu tanımlamalardan biri 'çeşitli teknik duyular'.
11:15
Do you know what that saysdiyor to me?
206
650000
1000
Bu bana ne söylüyor biliyor musunuz?
11:16
That saysdiyor to me, it was FridayCuma afternoonöğleden sonra and somebodybirisi wanted to go down the pubpub. (LaughterKahkaha)
207
651000
5000
Bu bana o günün cuma öğleden sonra olduğunu ve birilerinin bir bara gitmek istediğini söylüyor.
11:21
That's a lexicographicallexicographical coppolis out,
208
656000
2000
'çeşitli teknik duyular' demek
11:23
to say, "miscellaneousçeşitli technicalteknik sensesduyular."
209
658000
2000
sözlükbilimsel bir kaçamaktır.
11:25
So, we have all these wordskelimeler, and we really need help!
210
660000
4000
İşte elimizde böyle kelimeler var. Yani gerçekten yardıma ihtiyacımız var!
11:29
And the thing is, we could asksormak for help --
211
664000
3000
Ve sorun şu ki, yardım isteyebiliriz --
11:32
askingsormak for help'sYardım'ın not that hardzor.
212
667000
1000
yardım istemek o kadar da zor değil.
11:33
I mean, lexicographySözlük bilimi is not rocketroket scienceBilim.
213
668000
3000
Yani, sözlükbilimi roket bilimi değildir.
11:36
See, I just gaveverdi you a lot of wordskelimeler and a lot of numberssayılar,
214
671000
3000
Bakın, size bir sürü kelime ve bir sürü sayı verdim,
11:39
and this is more of a visualgörsel explanationaçıklama.
215
674000
2000
ve bu daha çok görsel bir açıklama.
11:41
If we think of the dictionarysözlük as beingolmak the mapharita of the Englishİngilizce languagedil,
216
676000
3000
Eğer sözlüğü İngiliz dilinin haritası gibi düşünürsek,
11:44
these brightparlak spotsnoktalar are what we know about,
217
679000
2000
bu parlak noktalar bilgimiz olan konular ve
11:46
and the darkkaranlık spotsnoktalar are where we are in the darkkaranlık.
218
681000
3000
karanlık noktalar ise bizim de karanlık olduğumuz konular.
11:49
If that was the mapharita of all the wordskelimeler in AmericanAmerikan Englishİngilizce, we don't know very much.
219
684000
5000
Eğer bu Amerikan İngilizcesinin haritası olsaydı, pek de birşey bilmiyor olurduk.
11:54
And we don't even know the shapeşekil of the languagedil.
220
689000
3000
Ve hatta dilin şeklini bile bilmiyor olurduk.
11:57
If this was the dictionarysözlük -- if this was the mapharita of AmericanAmerikan Englishİngilizce --
221
692000
3000
Eğer bu sözlük olsaydı -- eğer bu bu Amerikan İngilizcesinin bir haritası olsaydı --
12:00
look, we have a kindtür of lumpytopak topak ideaFikir of FloridaFlorida,
222
695000
3000
bakın, Florida hakkında az çok bir bilgimiz olurdu,
12:03
but there's no CaliforniaCalifornia!
223
698000
3000
ama ortada Kaliforniya yok!
12:06
We're missingeksik CaliforniaCalifornia from AmericanAmerikan Englishİngilizce.
224
701000
3000
Amerikan İngilizcesi'nden Kaliforniya'yı çıkarıyoruz.
12:09
We just don't know enoughyeterli, and we don't even know that we're missingeksik CaliforniaCalifornia.
225
704000
5000
Yeterince bilgimiz yok, ve hatta Kaliforniya'yı çıkarttığımızı bile bilmiyoruz!
12:14
We don't even see that there's a gapboşluk on the mapharita.
226
709000
2000
Haritada bir boşluk olduğunu dahi görmüyoruz.
12:16
So again, lexicographySözlük bilimi is not rocketroket scienceBilim.
227
711000
3000
Ve yine diyorum ki, sözlükbilimi roket bilimi değildir.
12:19
But even if it were, rocketroket scienceBilim is beingolmak donetamam
228
714000
3000
Ama öyle olsaydı bile, roket bilimi günümüzde
12:22
by dedicatedadanmış amateursamatör these daysgünler. You know?
229
717000
4000
bu işe kendini adamış amatörler tarafından yapılıyor. Biliyor musunuz?
12:26
It can't be that hardzor to find some wordskelimeler!
230
721000
4000
Bir kaç kelime bulmak o kadar da zor olamaz!
12:30
So, enoughyeterli scientistsBilim adamları in other disciplinesdisiplinler
231
725000
3000
Bu yüzden, diğer bilim dallarındaki yeterli sayıda bilim adamı
12:33
are really askingsormak people to help, and they're doing a good job of it.
232
728000
3000
insanlardan gerçekten yardım istiyorlar ve bundan iyi iş çıkarıyorlar.
12:36
For instanceörnek, there's eBirdeBird, where amateuramatör birdwatchersgözlemcileri
233
731000
2000
Mesela, eBird diye birşey var. Buraya amatör kuşgözlemciler
12:38
can uploadyüklemek informationbilgi about theironların birdkuş sightingsmanzaraları.
234
733000
2000
kuş gözlemleri hakkında bilgi yükleyebiliyorlar.
12:40
And then, ornithologistsornitologlar can go
235
735000
2000
Daha sonra, kuşbilimciler gidip
12:42
and help trackiz populationspopülasyonları, migrationsgöçler, etcvb.
236
737000
3000
populasyonları, göçleri vs. takip etmede yardım ediyorlar.
12:45
And there's this guy, MikeMike OatesOates. MikeMike OatesOates liveshayatları in the U.K.
237
740000
3000
Mike Oates diye bir adam var. Mike Oates İngiltere'de yaşıyor.
12:48
He's a directoryönetmen of an electroplatinggalvanik companyşirket.
238
743000
4000
Bir elektrokaplama şirketinin yöneticisi.
12:52
He's foundbulunan more than 140 cometskuyruklu yıldızlar.
239
747000
3000
140'tan fazla kuyrukluyıldız buldu.
12:55
He's foundbulunan so manyçok cometskuyruklu yıldızlar, they namedadlı a cometkuyrukluyıldız after him.
240
750000
3000
Çok fazla kuyrukluyıldız buldu ve bunlardan birine onun adını verdiler.
12:58
It's kindtür of out pastgeçmiş MarsMars. It's a hikeyürüyüş.
241
753000
1000
Mars'ın ötesinde arka tarafında bir tür. Gezinenlerden.
12:59
I don't think he's gettingalma his pictureresim takenalınmış there anytimeistediğin zaman soonyakında.
242
754000
2000
Kendi resminin orada yakın zamanda çekileceğini sanmıyorum.
13:01
But he foundbulunan 140 cometskuyruklu yıldızlar withoutolmadan a telescopeteleskop.
243
756000
4000
Ama teleskop olmadan 140 tane kuruklu yıldız buldu.
13:05
He downloadedİndirildi dataveri from the NASANASA SOHOSOHO satelliteuydu,
244
760000
3000
NASA SOHO uydusundan bilgileri indirdi,
13:08
and that's how he foundbulunan them.
245
763000
2000
ve bu şekilde onları buldu.
13:10
If we can find cometskuyruklu yıldızlar withoutolmadan a telescopeteleskop,
246
765000
4000
Eğer teleskop olmadan kuyruklu yıldızları bulabiliyorsak,
13:14
shouldn'tolmamalı we be ableyapabilmek to find wordskelimeler?
247
769000
2000
kelimeleri bulabiliyor olmalıyız değil mi?
13:16
Now, y'allHepiniz know where I'm going with this.
248
771000
2000
Şimdi, hepiniz bununla nereye gittiğimi biliyorsunuz.
13:18
Because I'm going to the InternetInternet, whichhangi is where everybodyherkes goesgider.
249
773000
3000
Çünkü Internete gidiyorum, ki herkesin gittiği yer orası.
13:21
And the InternetInternet is great for collectingtoplama wordskelimeler,
250
776000
2000
Ve İnternet kelimeleri toplamak için mükemmel,
13:23
because the Internet'sInternet'in fulltam of collectorstoplayıcıları.
251
778000
1000
çünkü İnternet toplayanlarla dolu.
13:24
And this is a little-knownaz bilinen technologicalteknolojik factgerçek about the InternetInternet,
252
779000
3000
Ve bu da İnternet hakkında az bilinen teknolojik bir gerçektir,
13:27
but the InternetInternet is actuallyaslında madeyapılmış up of wordskelimeler and enthusiasmcoşku.
253
782000
3000
fakat İnternet aslında kelimeler ve istekten oluşur.
13:30
And wordskelimeler and enthusiasmcoşku actuallyaslında happenolmak to be
254
785000
5000
Ayrıca kelimeler ve istek aslında sözlükbiliminin
13:35
the recipeyemek tarifi for lexicographySözlük bilimi. Isn't that great?
255
790000
3000
tarifi oluyor. Harika değil mi?
13:38
So there are a lot of really good word-collectingkelime toplama sitesSiteler out there right now,
256
793000
4000
Bu yüzden, şimdi oralarda gerçekten güzel kelime toplayan siteler var,
13:42
but the problemsorun with some of them is that they're not scientificilmi enoughyeterli.
257
797000
2000
ama bunların problemi yeterince bilimsel olmamalarıdır.
13:44
They showgöstermek the wordsözcük, but they don't showgöstermek any contextbağlam.
258
799000
3000
kelimeyi gösteriyorlar, fakat gerçek içeriği göstermiyorlar.
13:47
Where did it come from? Who said it?
259
802000
2000
Nereden geldi? Kim söyledi?
13:49
What newspapergazete was it in? What bookkitap?
260
804000
2000
Hangi gazetedeydi? Hangi kitapta?
13:51
Because a wordsözcük is like an archaeologicalarkeolojik artifactYapı.
261
806000
4000
Çünkü bir kelime bir arkeolojik eser gibidir.
13:55
If you don't know the provenanceKaynak or the sourcekaynak of the artifactYapı,
262
810000
3000
Eserin kaynağını ya da kökenini bilmiyorsanız,
13:58
it's not scienceBilim, it's a prettygüzel thing to look at.
263
813000
3000
o bilim değil, sadece bakılacak güzel bir şeydir.
14:01
So a wordsözcük withoutolmadan its sourcekaynak is like a cutkesim flowerçiçek.
264
816000
3000
Bu yüzden kaynağı olmayan bir kelime kesilmiş bir çiçek gibidir.
14:04
You know, it's prettygüzel to look at for a while, but then it dieskalıp.
265
819000
4000
Yani, bir süre bakmak için çok hoştur, ama sonra ölür.
14:08
It dieskalıp too fasthızlı.
266
823000
1000
Çok hızlı ölür.
14:09
So, this wholebütün time I've been sayingsöz,
267
824000
4000
Bu yüzden, bu kadar zamandır anlattığım şey,
14:13
"The dictionarysözlük, the dictionarysözlük, the dictionarysözlük, the dictionarysözlük."
268
828000
2000
"Sözlük, sözlük, sözlük, sözlük".
14:15
Not "a dictionarysözlük," or "dictionariesSözlükler." And that's because,
269
830000
3000
"Bir sözlük" değil, ya da "sözlükler". Ve bu yüzden,
14:18
well, people use the dictionarysözlük to standdurmak for the wholebütün languagedil.
270
833000
3000
insanlar sözlüğü tüm dil manasında kullanırlar.
14:21
They use it synecdochicallysynecdochically.
271
836000
3000
Onu diğerinin yerine kullanırlar.
14:24
And one of the problemssorunlar of knowingbilme a wordsözcük like "synecdochicallysynecdochically"
272
839000
3000
Ve "bir şeyi bir şeyin yerine kullanmak" gibi bir kelimeyi bilemenin problemlerden biri
14:27
is that you really want an excusebahane to say "synecdochicallysynecdochically."
273
842000
3000
"bir şeyi bir şeyin yerine kullanmak" diyebilmek için bir bahane istiyor olmaktır.
14:30
This wholebütün talk has just been an excusebahane to get me to the pointpuan
274
845000
2000
Tüm bu konuşma benim anafikire gelmem için sadece bir bahane oldu
14:32
where I could say "synecdochicallysynecdochically" to all of you.
275
847000
2000
"bir şeyi bir şeyin yerine kullanmak" diyebileceğim yere.
14:34
So I'm really sorry. But when you use a partBölüm of something --
276
849000
3000
Bu yüzden gerçekten üzgünüm. Fakat bir şeyin bir parçasını kullandığınız zaman --
14:37
like the dictionarysözlük is a partBölüm of the languagedil,
277
852000
2000
sözlüğü dilin bir parçası gibi,
14:39
or a flagbayrak standsstandları for the UnitedAmerika StatesBirleşik, it's a symbolsembol of the countryülke --
278
854000
5000
ya da bayrağı Amerika Birleşik Devletleri olarak, o ülkenin bir sembolüdür --
14:44
then you're usingkullanma it synecdochicallysynecdochically.
279
859000
4000
o zaman onu bir şeyin yerine kullanıyorsunuzdur.
14:48
But the thing is, we could make the dictionarysözlük the wholebütün languagedil.
280
863000
4000
Ama mesele şu ki, sözlüğü tüm dil haline getirebiliriz.
14:52
If we get a biggerDaha büyük pantava, then we can put all the wordskelimeler in.
281
867000
4000
Eğer daha büyük bir tavamız olursa, o zaman tüm kelimeleri koyabiliriz.
14:56
We can put in all the meaningsAnlamlar.
282
871000
4000
Tüm anlamları koyabiliriz.
15:00
Doesn't everyoneherkes want more meaninganlam in theironların liveshayatları?
283
875000
4000
Herkes hayatında daha fazla anlam istemez mi?
15:04
And we can make the dictionarysözlük not just be a symbolsembol of the languagedil --
284
879000
4000
Ve sözlüğü sadece dilin bir sembolü yapmakla kalmaz, aynı zamanda
15:08
we can make it be the wholebütün languagedil.
285
883000
3000
tüm dil haline getirebiliriz.
15:11
You see, what I'm really hopingumut for is that my sonoğul,
286
886000
2000
Bakın, kendi oğlum için gerçekten umduğum şey,
15:13
who turnsdönüşler sevenYedi this monthay -- I want him to barelyzar zor rememberhatırlamak
287
888000
3000
bu ay 7 yaşına giriyor -- onun,
15:16
that this is the formform factorfaktör that dictionariesSözlükler used to come in.
288
891000
5000
sözlüklerin bu form kalıbında olduğunu zar zor hatırlamasını istiyorum.
15:21
This is what dictionariesSözlükler used to look like.
289
896000
2000
Sözlükler önceden böyle gözükmekteydi.
15:23
I want him to think of this kindtür of dictionarysözlük as an eight-track8-track tapebant.
290
898000
2000
Onun bu çeşit bir sözlüğü sekiz hatlı bir bant olarak düşünmesini istiyorum.
15:25
It's a formatbiçim that diedvefat etti because it wasn'tdeğildi usefulişe yarar enoughyeterli.
291
900000
4000
Bu yok olan bir format, çünkü yeteri kadar kullanışlı değildi.
15:29
It wasn'tdeğildi really what people neededgerekli.
292
904000
3000
İnsanların ihtiyacı olan şey o değildi.
15:32
And the thing is, if we can put in all the wordskelimeler,
293
907000
3000
Ve durum şu ki, eğer tüm kelimeleri koyabilirsek,
15:35
no longeruzun have that artificialyapay distinctionayrım betweenarasında good and badkötü,
294
910000
4000
iyi ve kötü arasındaki yapay ayırım artık olmazsa,
15:39
we can really describetanımlamak the languagedil like scientistsBilim adamları.
295
914000
3000
dili gerçekten bir bilim adamı gibi açıklayabiliriz.
15:42
We can leaveayrılmak the aestheticestetik judgmentsyargılar to the writersyazarlar and the speakershoparlörler.
296
917000
2000
Estetik yargılamaları yazanlara ve konuşanlara bırakabiliriz.
15:44
If we can do that, then I can spendharcamak all my time fishingBalık tutma,
297
919000
4000
Eğer bunu yapabilirsek, o zaman tüm hayatımı balık tutarak geçirebilirim,
15:48
and I don't have to be a traffictrafik coppolis anymoreartık.
298
923000
5000
ve artık trafik polisi olmak zorunda kalmam.
15:53
Thank you very much for your kindtür attentionDikkat.
299
928000
2000
Nazik ilginizden dolayı çok teşekkür ederim.
Translated by Mehmet Çelikbaş
Reviewed by Ferhat Işık

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Erin McKean - Dictionary editor
As the co-founder of Reverb Technologies, the maker of the online dictionary Wordnik, Erin McKean is reshaping how we interact with language itself.

Why you should listen

Erin McKean's job as a lexicographer involves living in a constant state of research. She searches high and low -- from books to blogs, newspapers to cocktail parties -- for new words, new meanings for old words, or signs that old words have fallen out of use. In June of this year, she involved us all in the search by launching Wordnik, an online dictionary that houses all the traditionally accepted words and definitions, but also asks users to contribute new words and new uses for old words. Wordnik pulls real-time examples of word usage from Twitter, image representations from Flickr along with many more non-traditional, and highly useful, features. 

Before Wordnik, McKean was one of the youngest editors of the New Oxford American Dictionary. She continues to serve as the editor of the language quarterly  Verbatim ("language and linguistics for the layperson since 1974") and is the author of multiple books, including That's Amore and the entire Weird and Wonderful Words series. All that, and she maintains multiple blogs, too: McKean is the keen observationalist behind A Dress a Day and Dictionary Evangelist. Is there anything she can't do? Surprisingly, she is notoriously bad at Scrabble.  

 

 

More profile about the speaker
Erin McKean | Speaker | TED.com