ABOUT THE SPEAKER
Dan Pacholke - Prison administrator and reformer
Dan Pacholke aims to keep the Washington State Department of Corrections on the front edge of innovation by rethinking the design of prisons, the training of officers and the education opportunities made available to inmates.

Why you should listen

Dan Pacholke has spent more than three decades working in prisons, first as a corrections office and later as an administrator. Now the Deputy Secretary of Operations for the Washington State Department of Corrections, he says, “I don’t see my job as to punish or forgive [inmates], but I do think they can have decent and meaningful lives in prison.”

Pacholke has dedicated his career to changing the way we think about corrections. Over the years, he has helped usher in programs designed to prevent fires before they start rather than fight them after they’ve flared up. Pacholke has been part of initiatives to redesign prison facilities to maximize interaction between the staff and inmates, to give corrections officers training in verbal de-escalation as well as physical response, and to give inmates opportunities to learn new things while they are in the system. As the co-director of the Sustainability in Prisons Project, Pacholke brought recycling, composting, horticulture and even bee-keeping programs into prisons—to give inmates meaningful work, but also to cut costs and make prisons more sustainable. 

More profile about the speaker
Dan Pacholke | Speaker | TED.com
TEDxMonroeCorrectionalComplex

Dan Pacholke: How prisons can help inmates live meaningful lives

Dan Pacholke: Hapishaneler mahkûmların anlamlı hayatlar yaşamasına nasıl yardımcı olabilir

Filmed:
897,964 views

Amerika Birleşik Devletleri'nde hapishane yönetiminden sorumlu olan kuruma genellikle 'Ceza İnfaz Kurumu' deniliyor. Fakat yine de, ağırlık verilen şey zapt etmek ve kontrol altında tutmak. Washington Ceza İnfaz Kurumu Genel Sekreter Yardımcısı Dan Pacholke yeni bir fikir sunuyor: insancıl yaşam koşullarının yanında anlamlı iş ve öğrenim fırsatları da sunan hapishaneler.
- Prison administrator and reformer
Dan Pacholke aims to keep the Washington State Department of Corrections on the front edge of innovation by rethinking the design of prisons, the training of officers and the education opportunities made available to inmates. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
We're seengörüldü as the organizationorganizasyon that is
the bucketkova for failedbaşarısız oldu socialsosyal policypolitika.
0
792
3693
Kurumumuz başarısız sosyal politika
kovası olarak görülüyor.
Bize kimlerin geleceğini ya da ne kadar
süre kalacağını belirleyemem.
00:16
I can't definetanımlamak who comesgeliyor to us or how long they staykalmak.
1
4485
3282
Başka hiçbir şeyin işe yaramadığı,
00:19
We get the people for whomkime
nothing elsebaşka has workedişlenmiş,
2
7767
2136
diğer sosyal güvenlik ağlarında
00:21
people who have fallendüşmüş throughvasitasiyla all
3
9903
1438
00:23
of the other socialsosyal safetyemniyet netsfileler.
4
11341
1913
başarısız olmuş kişiler bize gelir.
00:25
They can't containiçermek them, so we mustşart.
5
13254
2333
Onlar zapt edemedikleri için
biz yapmalıyız.
00:27
That's our job:
6
15587
1443
Bizim işimiz:
00:29
containiçermek them, controlkontrol them.
7
17030
3107
zapt etmek ve kontrol altında tutmak.
Yıllar içerisinde
hapishane sistemi,
00:32
Over the yearsyıl, as a prisonhapis systemsistem,
8
20137
2457
00:34
as a nationulus, and as a societytoplum,
9
22594
1821
ülke ve toplum olarak
00:36
we'vebiz ettik becomeolmak very good at that,
10
24415
1475
bu konuda çok başarılı olduk,
00:37
but that shouldn'tolmamalı make you happymutlu.
11
25890
2120
ama bu bizi mutlu etmemeli.
Günümüzde hapsettiğimiz
insan sayısı
00:40
TodayBugün we incarceratehapsetmek more people perbaşına capitadüşen
12
28010
1700
00:41
than any other countryülke in the worldDünya.
13
29710
2137
diğer bütün ülkelerden daha fazla.
1850'deki kölelik dönemine oranla
00:43
We have more blacksiyah menerkekler in prisonhapis todaybugün
14
31847
1913
00:45
than were underaltında slaverykölelik in 1850.
15
33760
2561
günümüzde daha fazla siyahi
insan hapishanede.
00:48
We houseev the parentsebeveyn of almostneredeyse threeüç millionmilyon
16
36321
1760
Üç milyona yakın çocuk vatandaşımızın
00:50
of our community'stopluluk en childrençocuklar,
17
38081
1724
ebeveynlerini barındırıyoruz,
00:51
and we'vebiz ettik becomeolmak the newyeni asylumsığınma,
18
39805
2020
bu ülkedeki en büyük akıl sağlığı
hizmeti veren
00:53
the largesten büyük mentalzihinsel healthsağlık providersağlayıcı in this nationulus.
19
41825
3037
yeni bir akıl hastanesi
haline geldik.
00:56
When we lockkilitlemek someonebirisi up,
20
44862
1471
Bir insanı kilit altına almak
00:58
that is no smallküçük thing.
21
46333
1631
küçük bir olay değil.
00:59
And yethenüz, we are calleddenilen the
DepartmentBölümü of CorrectionsDüzeltmeler.
22
47964
3158
Yine de Ceza İnfaz Kurumu
olarak isimlendiriliyoruz.
Bugün, cezalandırma konusunda
01:03
TodayBugün I want to talk about
23
51122
1388
düşünce tarzımızı değiştirmek
üzerine konuşmak istiyorum.
01:04
changingdeğiştirme the way we think about correctionsdüzeltmeler.
24
52510
2095
01:06
I believe, and my experiencedeneyim tellsanlatır me,
25
54605
2059
Tecrübelerime dayanarak inanıyorum ki;
01:08
that when we changedeğişiklik the way we think,
26
56664
1709
düşünce tarzımızı değiştirdiğimizde
01:10
we createyaratmak newyeni possibilitiesolasılıklar, or futuresvadeli işlem,
27
58373
2834
yeni olasılıklar ve gelecekler yaratırız
01:13
and prisonsHapishaneler need a differentfarklı futuregelecek.
28
61207
2626
ve hapishanelerin farklı
bir geleceğe ihtiyacı var.
01:15
I've spentharcanmış my entiretüm careerkariyer
in correctionsdüzeltmeler, over 30 yearsyıl.
29
63833
3472
30 yılı aşkın süre, tüm kariyerimi
cezalandırma üzerinde geçirdim.
01:19
I followedtakip etti my dadbaba into this fieldalan.
30
67305
1480
Bu alanda babamı takip ettim.
01:20
He was a VietnamVietnam veteranUsta. CorrectionsDüzeltmeler suiteduygun him.
31
68785
3145
Eski Vietnam askerlerindendi.
Cezalandırma ona uygundu.
01:23
He was stronggüçlü, steadyistikrarlı, disciplineddisiplinli.
32
71930
3010
Güçlü, istikrarlı ve disiplinliydi.
Ben bunlardan hiçbiri değildim
01:26
I was not so much any of those things,
33
74940
1440
ve eminim bu durum
onu endişelendiriyordu.
01:28
and I'm sure that worriedendişeli him about me.
34
76380
2399
Nihayetinde, eğer sonum
hapishane ise en azından
01:30
EventuallySonunda I decidedkarar, if I was
going to endson up in prisonhapis,
35
78779
2843
parmaklıkların doğru tarafında
olsun kararı aldım.
01:33
I'd better endson up on the right sideyan of the barsBarlar,
36
81622
1321
01:34
so I thought I'd checkKontrol it out,
37
82943
1707
Böylece, buna bir göz atmaya
01:36
take a tourtur of the placeyer my dadbaba workedişlenmiş,
38
84650
2270
ve babamın çalıştığı yerde
biraz gezinmeye karar verdim.
01:38
the McNeilMcneil IslandAda PenitentiaryCezaevi.
39
86920
2181
McNeil Adası Cezaevi.
01:41
Now this was the earlyerken '80s,
40
89101
1710
Fakat, bu 80'lerin başındaydı
ve hapishaneler film ve dizilerde
01:42
and prisonsHapishaneler weren'tdeğildi quiteoldukça what you see
41
90811
1527
01:44
on TVTV or in the moviesfilmler.
42
92338
1982
gördüklerinizden biraz farklıydı.
01:46
In manyçok waysyolları, it was worsedaha da kötüsü.
43
94320
2520
Birçok açıdan çok daha kötüydü.
01:48
I walkedyürüdü into a cellhücre houseev that was fivebeş tiersKatman highyüksek.
44
96840
2614
Beş katlı bir hücre tipi cezaevine girdim.
01:51
There were eightsekiz menerkekler to a cellhücre.
45
99454
1625
Bir hücrede sekiz kişi ve
01:53
there were 550 menerkekler in that livingyaşam unitbirim.
46
101079
2348
bu yaşam alanında 550 kişi vardı
01:55
And just in casedurum you wonderedmerak,
47
103427
1883
ve eğer merak ediyorsanız,
01:57
they sharedpaylaşılan one toilettuvalet in those smallküçük confinessınırladığını.
48
105310
3066
bu küçük bölgede tek bir tuvaleti
paylaşıyorlardı.
Bir görevli kasaya anahtarı
koyuyordu
02:00
An officersubay put a keyanahtar in a lockboxKasa,
49
108376
1503
02:01
and hundredsyüzlerce of menerkekler streamedAkış out of theironların cellshücreler.
50
109879
2542
ve yüzlerce insan hücrelerinden
akıp gidiyordu.
Yüzlerce insan hücrelerinden
akıp gidiyordu.
02:04
HundredsYüzlerce of menerkekler streamedAkış out of theironların cellshücreler.
51
112421
1979
02:06
I walkedyürüdü away as fasthızlı as I could.
52
114400
2363
Oradan elimden gelen
en hızlı şekilde uzaklaştım.
Nihayetinde geri döndüm ve
görevli olarak çalışmaya başladım.
02:08
EventuallySonunda I wentgitti back and
I startedbaşladı as an officersubay there.
53
116763
2598
02:11
My job was to runkoş one of those cellhücre blocksbloklar
54
119361
1797
İşim hücre bloklarından birini
02:13
and to controlkontrol those hundredsyüzlerce of menerkekler.
55
121158
3161
idare etmek ve yüzlerce insanı
kontrol etmekti.
Kabul merkezinde çalışmaya başladığımda
02:16
When I wentgitti to work at our receptionsResepsiyon centermerkez,
56
124319
1845
02:18
I could actuallyaslında hearduymak the inmatesMahkumlar
roilingözel sorunlarıyla from the parkingotopark lot,
57
126164
2726
mahkûmların otoparktan
içeri girişlerini,
02:20
shakingsallama cellhücre doorskapılar, yellingseslenme,
58
128890
2494
hücre kapılarını sarsmalarını,
bağırmalarını,
hücrelerini yıkmalarını
duyabiliyordum.
02:23
tearingkocaman up theironların cellshücreler.
59
131384
1674
02:25
Take hundredsyüzlerce of volatileuçucu people and lockkilitlemek them up,
60
133058
2364
Yüzlerce dengesiz insanı alır
ve kilit altında tutarsan,
02:27
and what you get is chaoskaos.
61
135422
1764
kaos elde edersin.
02:29
ContainIçer and controlkontrol — that was our job.
62
137186
2773
Zapt etmek ve kontrol altında tutmak,
işimiz buydu.
02:31
One way we learnedbilgili to do this more effectivelyetkili bir şekilde
63
139959
2321
Bunu daha verimli yapmayı
öğrenmemizin bir yolu,
02:34
was a newyeni typetip of housingKonut unitbirim
64
142280
1210
yeni türde bir yaşam alanı olan
02:35
calleddenilen the IntensiveYoğun ManagementYönetim UnitBirim, IMUIMU,
65
143490
2703
Yoğun Yönetim Birimi (IMU) idi,
02:38
a modernmodern versionversiyon of a "holedelik."
66
146193
1823
Hücrenin modern versiyonu.
02:40
We put inmatesMahkumlar in cellshücreler behindarkasında solidkatı steelçelik doorskapılar
67
148016
2522
Mahkûmları, kelepçe delikleri
olan çelik kapıların
02:42
with cuffmanşet portsbağlantı noktaları so we could restraindizginlemek them
68
150538
2281
ardına koyduk ki dizginleyebilelim
02:44
and feedbesleme them.
69
152819
1341
ve yemek verebilelim.
02:46
GuessSanırım what?
70
154160
2337
Tahmin edin ne oldu?
02:48
It got quieterdaha sessiz.
71
156497
1494
Daha sessiz oldu.
02:49
DisturbancesBozuklukları diedvefat etti down in the generalgenel populationnüfus.
72
157991
2497
Genel nüfusta kargaşalar azaldı.
Ortalık daha güvenli hale geldi,
02:52
PlacesYerler becameoldu saferdaha güvenli
73
160488
1351
02:53
because those inmatesMahkumlar who
were mostçoğu violentşiddetli or disruptiveyıkıcı
74
161839
2600
çünkü en saldırgan
ve rahatsız edici mahkûmlar
02:56
could now be isolatedyalıtılmış.
75
164439
1425
izole edilebilliyordu.
02:57
But isolationyalıtım isn't good.
76
165864
1731
Fakat izolasyon iyi bir şey değil.
İnsanları sosyal iletişimden mahrum
ederseniz, kötüye giderler.
02:59
DepriveMahrum people of socialsosyal
contacttemas and they deterioratebozulmaya.
77
167595
2829
03:02
It was hardzor gettingalma them out of IMUIMU,
78
170424
1935
Hem onlar hem de bizim için
03:04
for them and for us.
79
172359
2553
onları IMU'dan çıkartmak zorlaşıyordu.
03:06
Even in prisonhapis, it's no smallküçük thing
80
174912
2469
Hapishanede bile, birini
kilit altında tutmak
03:09
to lockkilitlemek someonebirisi up.
81
177381
1986
küçük bir olay değil.
Bir sonraki görevim en saldırgan ve
rahatsız edici mahkûmların bulunduğu,
03:11
My nextSonraki assignmentatama was to one
of the state'sdevletin deep-endderin uç prisonsHapishaneler
82
179367
2554
03:13
where some of our more violentşiddetli
or disruptiveyıkıcı inmatesMahkumlar are housedyer.
83
181921
2935
eyaletin en ücra yerindeki
hapishanedeydi.
03:16
By then, the industrysanayi had advancedileri a lot,
84
184856
1844
O zamana dek bu endüstri
oldukça gelişmişti,
03:18
and we had differentfarklı toolsaraçlar and techniquesteknikleri
85
186700
2058
yıkıcı davranışları idare etmek için
03:20
to manageyönetmek disruptiveyıkıcı behaviordavranış.
86
188758
2037
farklı araçlarımız ve tekniklerimiz vardı.
03:22
We had beanbagpuf gunssilahlar and pepperbiber spraysprey
87
190795
2225
Plastik mermili silahlarımız
ve biber gazımız,
03:25
and plexiglassPleksiglas shieldsKalkanlar,
88
193020
1890
plastik cam kalkanlarımız,
flaş bombalarımız ve acil durum
müdahale ekibimiz vardı.
03:26
flashflaş bangskâkül, emergencyacil Servis responsetepki teamstakımlar.
89
194910
2435
03:29
We metmet violenceşiddet with forcekuvvet
90
197345
1864
Şiddete kuvvet kullanarak
03:31
and chaoskaos with chaoskaos.
91
199209
1461
kaosa kaosla karşılık verdik.
03:32
We were prettygüzel good at puttingkoyarak out firesyangınlar.
92
200670
2527
Alevleri söndürmekte oldukça iyiydik.
03:35
While I was there, I metmet two
experienceddeneyimli correctionalıslah workersişçiler
93
203197
3301
Oradayken aynı zamanda
araştırmacı olan iki tecrübeli
03:38
who were alsoAyrıca researchersaraştırmacılar,
94
206498
1536
hapishane memuru ile tanıştım,
03:40
an anthropologistantropolog and a sociologistsosyolog.
95
208034
3191
biri antropolog diğeri sosyologdu.
Bir gün, biri şöyle dedi:
03:43
One day, one of them commentedyorumladı to me and said,
96
211225
1550
03:44
"You know, you're prettygüzel good at puttingkoyarak out firesyangınlar.
97
212775
2038
"Biliyor musun, alevleri
söndürmekte oldukça iyisin.
03:46
Have you ever thought about how to preventönlemek them?"
98
214813
3834
Hiç nasıl önleyebileceğini
düşündün mü?"
03:50
I was patienthasta with them,
99
218647
1977
Hapishaneleri güvenli hale getirmek için
03:52
explainingaçıklayan our brutecanavar forcekuvvet approachyaklaşım
100
220624
1309
kullandığımız kaba kuvveti
03:53
to makingyapma prisonsHapishaneler saferdaha güvenli.
101
221933
1857
açıklarken onlara karşı sabırlıydım.
03:55
They were patienthasta with me.
102
223790
1534
Onlar da bana karşı sabırlıydı.
03:57
Out of those conversationskonuşmaları grewbüyüdü some newyeni ideasfikirler
103
225324
2177
Bu konuşmalardan
yeni fikirler ortaya çıktı
03:59
and we startedbaşladı some smallküçük experimentsdeneyler.
104
227501
1896
ve küçük deneyler yapmaya başladık.
İlk, eğitim programına birer
ya da ikişer kişi göndermek yerine,
04:01
First, we startedbaşladı trainingEğitim our officersgörevlileri in teamstakımlar
105
229397
2401
04:03
ratherdaha doğrusu than sendinggönderme them one or two
at a time to the statebelirtmek, bildirmek trainingEğitim academyAkademi.
106
231798
3242
görevlilerimizi takımlar halinde
eğitmeye başladık.
04:07
InsteadBunun yerine of fourdört weekshaftalar of trainingEğitim, we gaveverdi them 10.
107
235040
2310
4 hafta yerine 10 haftalık
eğitim verdik.
04:09
Then we experimentedtecrübe with an apprenticeshipçıraklık modelmodel
108
237350
2277
Sonra tecrübeli elemanlar ile
yeni başlayanları
04:11
where we pairedeşleştirilmiş newyeni staffpersonel with veteranUsta staffpersonel.
109
239627
3573
eşleştirdiğimiz stajyerlik modeli
üzerine deney yaptık.
04:15
They bothher ikisi de got better at the work.
110
243200
2513
İki taraf da işinde daha başarılı oldu.
04:17
Secondİkinci, we addedkatma verbalsözlü de-escalationde-Escalation skillsbecerileri
111
245713
2610
İkinci olarak, eğitim sürecine
hafifletilmiş konuşma becerilerini ekledik
04:20
into the trainingEğitim continuumsüreç
112
248323
1890
04:22
and madeyapılmış it partBölüm of the use of forcekuvvet continuumsüreç.
113
250213
2737
ve kaba kuvvet sürecinin
bir parçası haline getirdik.
04:24
It was the non-forcekuvvet olmayan use of forcekuvvet.
114
252950
2484
Saldırgan olmayan bir
kaba kuvvet kullanımıydı.
04:27
And then we did something even more radicalradikal.
115
255434
1602
Sonra daha radikal bir şey yaptık.
04:29
We trainedeğitilmiş the inmatesMahkumlar on those sameaynı skillsbecerileri.
116
257036
2310
Mahkûmları da aynı beceriler
üzerine eğittik.
04:31
We changeddeğişmiş the skillbeceri setset,
117
259346
2296
Beceri gruplarını,
şiddete sadece
tepki verilmesi için değil,
onun azaltılması için değiştirdik.
04:33
reducingindirgen violenceşiddet, not just respondingtepki vermek to it.
118
261642
3171
04:36
ThirdÜçüncü, when we expandedgenişletilmiş our facilitytesis,
we trieddenenmiş a newyeni typetip of designdizayn.
119
264813
3234
Üçüncü olarak, tesisimizi genişlettik,
yeni bir dizayn denedik.
04:40
Now the biggesten büyük and mostçoğu controversialtartışmalı componentbileşen
120
268047
2705
bu dizaynın en büyük
ve en tartışmalı unsuru
04:42
of this designdizayn, of coursekurs, was the toilettuvalet.
121
270752
3677
tabii ki de tuvaletlerdi.
04:46
There were no toiletstuvaletler.
122
274429
1689
Tuvaletler artık yoktu.
04:48
Now that mightbelki not soundses
significantönemli to you here todaybugün,
123
276118
2631
Şuan bu size çok önemli
gelmiyor olabilir
04:50
but at the time, it was hugeKocaman.
124
278749
1385
ama o zaman olağanüstüydü.
04:52
No one had ever heardduymuş of a cellhücre withoutolmadan a toilettuvalet.
125
280134
2113
Daha önce kimse tuvaletsiz hücre
duymamıştı.
04:54
We all thought it was dangeroustehlikeli and crazyçılgın.
126
282247
2248
Hepimiz çok tehlikeli
ve çılgınca olduğunu düşündük,
04:56
Even eightsekiz menerkekler to a cellhücre had a toilettuvalet.
127
284495
3107
sekiz kişilik hücrelerin bile
tuvaleti vardı.
04:59
That smallküçük detaildetay changeddeğişmiş the way we workedişlenmiş.
128
287602
2857
Bu küçük detay
çalışma şeklimizi değiştirdi.
05:02
InmatesMahkum and staffpersonel startedbaşladı interactingetkileşim
129
290459
1730
Mahkûmlar ve çalışanlar
05:04
more oftensık sık and openlyaçıkça and developinggelişen a rapportuyum.
130
292189
3274
daha serbest etkileşime giriyor
ve yakınlaşıyorlardı.
05:07
It was easierDaha kolay to detectbelirlemek conflictfikir ayrılığı and intervenearaya girmek
131
295463
1833
Çatışmayı öngörmek
ve kızışmadan
müdahale etmek daha kolaydı.
05:09
before it escalatedtırmandı.
132
297296
1314
05:10
The unitbirim was cleanertemizleyici, quieterdaha sessiz,
saferdaha güvenli and more humaneinsancıl.
133
298610
3636
Yaşam alanı daha temiz, sessiz,
güvenli ve daha insancıldı.
05:14
This was more effectiveetkili at keepingkoruma the peaceBarış
134
302246
2205
Bu, huzuru sağlamakta
daha önce gördüğüm
05:16
than any intimidationgözdağı techniqueteknik I'd seengörüldü to that pointpuan.
135
304451
3509
tüm korkutma tekniklerinden
çok daha etkiliydi.
Etkileşim davranış şeklinizi değiştirir,
05:19
InteractingEtkileşim changesdeğişiklikler the way you behaveDavranmak,
136
307960
1428
05:21
bothher ikisi de for the officersubay and the inmatetutuklu.
137
309388
2106
hem görevli hem de mahkûm için geçerli.
05:23
We changeddeğişmiş the environmentçevre
and we changeddeğişmiş the behaviordavranış.
138
311494
3150
Ortamı ve davranışı değiştirdik.
Daha sonra, dersimi
almamışımdır belki diye
05:26
Now, just in casedurum I hadn'tolmasaydı learnedbilgili this lessonders,
139
314644
1893
05:28
they assignedatanmış me to headquartersMerkez nextSonraki,
140
316537
2410
beni genel merkezde görevlendirdiler
ve orada sistem değişikliğine
karşı olanlara göğüs gerdim.
05:30
and that's where I ranran straightDüz
up againstkarşısında systemsistem changedeğişiklik.
141
318947
2526
05:33
Now, manyçok things work againstkarşısında systemsistem changedeğişiklik:
142
321473
2569
Sistem değişikliğine karşı olan
birçok faktör var:
siyaset ve siyasetçiler,
kanunlar ve yasalar
05:36
politicssiyaset and politicianssiyasetçiler, billsfatura and lawsyasalar,
143
324042
2109
05:38
courtsmahkemeler and lawsuitsaçılan davalar, internal politicssiyaset.
144
326151
2768
mahkemeler ve davalar, iç politika.
05:40
SystemSistem changedeğişiklik is difficultzor and slowyavaş,
145
328919
2070
Sistem değişikliği
yavaş ve zor bir süreç
05:42
and oftentimesOftentimes it doesn't take you
146
330989
1542
ve bazen sizi gitmek istediğiniz yere
05:44
where you want to go.
147
332531
1683
götürmez.
05:46
It's no smallküçük thing to changedeğişiklik a prisonhapis systemsistem.
148
334214
4022
Hapishane sistemini değiştirmek
basit bir şey değil.
Böylece, önceki deneyimlerimi düşündüm
05:50
So what I did do is I reflectedyansıyan
on my earlierdaha erken experiencesdeneyimler
149
338236
2674
ve suçlularla iletişim kurduğumuzda
kızgınlığın azaldığını hatırladım.
05:52
and I rememberedhatırladı that when we interactedetkileşim
with offenderssuçluların, the heatsıcaklık wentgitti down.
150
340910
3254
Ortamı değiştirdiğimizde
davranış da değişti.
05:56
When we changeddeğişmiş the environmentçevre,
the behaviordavranış changeddeğişmiş.
151
344164
1991
05:58
And these were not hugeKocaman systemsistem changesdeğişiklikler.
152
346155
1789
Ve bunlar büyük sistem
değişiklikleri değildi.
05:59
These were smallküçük changesdeğişiklikler, and these changesdeğişiklikler
153
347944
1755
Bunlar küçük değişikliklerdi
06:01
createdoluşturulan newyeni possibilitiesolasılıklar.
154
349699
2211
ve yeni olasılıklar yarattı.
Sonra küçük bir hapishanenin
amiri olarak görevlendirildim.
06:03
So nextSonraki, I got reassignedatanır as
superintendentBaş Komiser of a smallküçük prisonhapis.
155
351910
2707
06:06
And at the sameaynı time, I was workingçalışma on my degreederece
156
354617
2259
Aynı zamanda
Evergreen State College'da
06:08
at the EvergreenEvergreen StateDevlet CollegeÜniversite.
157
356876
2081
diplomam üzerine çalışıyordum.
Benim gibi düşünmeyen,
başka fikirleri olan
06:10
I interactedetkileşim with a lot of
people who were not like me,
158
358957
1993
06:12
people who had differentfarklı ideasfikirler
159
360950
1370
ve farklı geçmişlerden gelen
06:14
and camegeldi from differentfarklı backgroundsarka.
160
362320
1706
kişilerle iletişim kurdum.
06:16
One of them was a rainforestyağmur ormanı ecologistekolojist.
161
364026
2596
Bunlardan biri yağmur ormanları
çevrebilimcisi idi.
06:18
She lookedbaktı at my smallküçük prisonhapis and what she saw
162
366622
1750
Benim küçük hapishaneme baktığında
06:20
was a laboratorylaboratuvar.
163
368372
1786
gördüğü şey bir laboratuvardı.
06:22
We talkedkonuştuk and discoveredkeşfedilen how prisonsHapishaneler and inmatesMahkumlar
164
370158
2925
Konuşmalarımız sırasında,
hapishanelerin ve mahkûmların
kendi başlarına tamamlayamayacakları
06:25
could actuallyaslında help advanceilerlemek scienceBilim
165
373083
2032
projelere yardım ederek
bilimin gelişmesine
06:27
by helpingyardım ediyor them completetamamlayınız projectsprojeler
166
375115
1629
06:28
they couldn'tcould completetamamlayınız on theironların ownkendi,
167
376744
1811
katkı sağlayabileceklerini keşfettik.
06:30
like repopulatingkullanıma endangerednesli tehlike altında olan speciesTürler:
168
378555
2318
Kurbağalar, kelebekler
ve kır bitkileri gibi
06:32
frogskurbağalar, butterfliesKelebekler, endangerednesli tehlike altında olan prairieçayır plantsbitkiler.
169
380873
3147
nesli tükenmekte olan türleri
yeniden yetiştirmek gibi.
Aynı zamanda güneş enerjisi,
06:36
At the sameaynı time, we foundbulunan waysyolları to make
170
384020
1327
06:37
our operationoperasyon more efficientverimli
171
385347
1583
yağmur suyu havzaları,
organik bahçecilik ve
geri dönüşümün katkısıyla
06:38
throughvasitasiyla the additionilave of solargüneş powergüç,
172
386930
2223
06:41
rainwateryağmur suyu catchmenthavza, organicorganik gardeningBahçe, recyclinggeri dönüşüm.
173
389153
3530
operasyonumuzu daha etkili hale
getirmenin yollarını bulduk.
Bu girişim, sistem çapında
büyük etkileri olan
06:44
This initiativegirişim has led to manyçok projectsprojeler
174
392683
2499
birçok projenin oluşmasına yol açtı;
06:47
that have had hugeKocaman system-widesistemde impactdarbe,
175
395182
1702
sadece bizim değil, diğer birçok
devletin sisteminde de etkili oldu.
06:48
not just in our systemsistem, but in
other statebelirtmek, bildirmek systemssistemler as well,
176
396884
3343
06:52
smallküçük experimentsdeneyler makingyapma a bigbüyük differencefark
177
400227
2196
Küçük deneyler hem bilimde
hem de toplumda
06:54
to scienceBilim, to the communitytoplum.
178
402423
3052
büyük değişimler yaratıyor.
06:57
The way we think about our work changesdeğişiklikler our work.
179
405475
3167
İşimizle ilgili düşünce şeklimiz,
işimizi değiştiriyor.
07:00
The projectproje just madeyapılmış my job
more interestingilginç and excitingheyecan verici.
180
408642
3181
Bu proje benim işimi daha ilgi çekici
ve heyecanlı hâle getirdi.
07:03
I was excitedheyecanlı. StaffPersonel were excitedheyecanlı.
181
411823
1957
Heyecanlıydım. Personeller heyecanlıydı.
07:05
OfficersSubaylar were excitedheyecanlı. InmatesMahkum were excitedheyecanlı.
182
413780
2010
Görevliler ve mahkûmlar da heyecanlıydı.
07:07
They were inspiredyaratıcı.
183
415790
1753
Bundan ilham almışlardı.
Herkes bunun parçası olmak istiyordu.
07:09
EverybodyHerkes wanted to be partBölüm of this.
184
417543
1556
07:11
They were makingyapma a contributionkatkı, a differencefark,
185
419099
2319
Anlamlı ve önemli olduğunu
düşündükleri şeye
07:13
one they thought was meaningfulanlamlı and importantönemli.
186
421418
2239
katkı sağlıyorlardı ve
bir fark yaratıyorlardı.
07:15
Let me be clearaçık on what's going on here, thoughgerçi.
187
423657
1856
Burada ne olduğu hakkında açık olayım.
07:17
InmatesMahkum are highlybüyük ölçüde adaptiveadaptif.
188
425513
1743
Mahkûmlar oldukça uyarlanabilirler.
07:19
They have to be.
189
427256
1672
Böyle olmak zorundalar.
07:20
OftentimesOftentimes, they know more about our ownkendi systemssistemler
190
428928
2761
Bazen sistemimizi,
onu yöneten kişilerden
07:23
than the people who runkoş them.
191
431689
1981
daha iyi bilirler.
Ve burada olmalarının bir sebebi var.
07:25
And they're here for a reasonneden.
192
433670
1651
07:27
I don't see my job as to punishcezalandırmak them or forgiveaffetmek them,
193
435321
3286
Ben işimi onları cezalandırmak
ya da affetmek olarak görmüyorum
fakat hapishanede dahi
07:30
but I do think they can have
194
438607
1263
anlamlı ve düzgün bir hayata
sahip olabileceklerini düşünüyorum.
07:31
decentiyi and meaningfulanlamlı liveshayatları even in prisonhapis.
195
439870
2753
07:34
So that was the questionsoru:
196
442623
1577
Bu yüzden, soru şuydu:
07:36
Could inmatesMahkumlar livecanlı decentiyi and meaningfulanlamlı liveshayatları,
197
444200
3180
Mahkûmlar anlamlı ve düzgün
bir hayat yaşayabilirler mi?
07:39
and if so, what differencefark would that make?
198
447380
3270
Yaşayabilirlerse, bu ne gibi
bir fark yaratır?
07:42
So I tookaldı that questionsoru back to the deepderin endson,
199
450650
2897
Bu soruyu en saldırgan
suçlularımızın olduğu
07:45
where some of our mostçoğu
violentşiddetli offenderssuçluların are housedyer.
200
453547
2665
o ücra hapishaneye geri götürdüm.
Hatırlayın, IMU'lar cezalandırma için,
07:48
RememberHatırlıyorum, IMUsımus are for punishmentceza.
201
456212
1631
07:49
You don't get perksikramiyesiz there, like programmingprogramlama.
202
457843
2064
Orada program gibi ayrıcalıklar yok.
07:51
That was how we thought.
203
459907
1930
Tıpkı böyle düşünüyorduk.
07:53
But then we startedbaşladı to realizegerçekleştirmek that if any inmatesMahkumlar
204
461837
2113
Sonra, programa ihtiyaç duyacakların
07:55
neededgerekli programmingprogramlama, it
was these particularbelirli inmatesMahkumlar.
205
463950
2287
bu belirli mahkûmlar olduğunu anladık.
07:58
In factgerçek, they neededgerekli intensiveyoğun programmingprogramlama.
206
466237
2186
Hatta yoğun programa
ihtiyaçları vardı.
08:00
So we changeddeğişmiş our thinkingdüşünme 180 degreesderece,
207
468423
2338
Böylece düşüncelerimizi
180 derece değiştirdik
08:02
and we startedbaşladı looking for newyeni possibilitiesolasılıklar.
208
470761
2363
ve yeni olasılıklar bakmaya başladık.
08:05
What we foundbulunan was a newyeni kindtür of chairsandalye.
209
473124
2538
Bulduğumuz şey, yeni tip bir sandalyeydi.
08:07
InsteadBunun yerine of usingkullanma the chairsandalye for punishmentceza,
210
475662
1946
Bu sandalyeyi cezalandırma için
08:09
we put it in classroomsderslik.
211
477608
1670
kullanmak yerine sınıflara koyduk.
08:11
Okay, we didn't forgetunutmak our responsibilitysorumluluk to controlkontrol,
212
479278
3052
Tabii ki kontrol altında tutma
sorumluluğumuzu unutmadık
ama şimdi mahkûmlar
diğer mahkûmlarla güvenli
08:14
but now inmatesMahkumlar could interactetkileşim safelygüvenli bir şekilde, face-to-faceyüz yüze
213
482330
2229
ve yüz yüze etkileşime girebiliyordu
08:16
with other inmatesMahkumlar and staffpersonel,
214
484559
1646
08:18
and because controlkontrol was no longeruzun an issuekonu,
215
486205
1635
ve kontrol artık bir sorun olmadığı için
08:19
everybodyherkes could focusodak on other things,
216
487840
2290
öğrenim gibi başka şeylere
odaklanabiliyorduk.
08:22
like learningöğrenme. BehaviorDavranış changeddeğişmiş.
217
490130
2631
Davranış değişti.
08:24
We changeddeğişmiş our thinkingdüşünme, and we changeddeğişmiş
what was possiblemümkün, and this givesverir me hopeumut.
218
492772
4835
Düşünce tarzımızı, olasılıkları
değiştirdik ve bu bana umut veriyor.
08:29
Now, I can't tell you that any of this stuffşey will work.
219
497607
2536
Fakat bunların işe yarayıp
yaramayacağını söyleyemem.
08:32
What I can tell you, thoughgerçi, it is workingçalışma.
220
500143
2592
Söyleyebileceğim şey, şu an işe yarıyor.
08:34
Our prisonsHapishaneler are gettingalma saferdaha güvenli
for bothher ikisi de staffpersonel and inmatesMahkumlar,
221
502735
3429
Hapishanelerimiz, mahkûmlar
ve personeller için
daha güvenli hale geliyor
ve hapishaneler güvenliyken
08:38
and when our prisonsHapishaneler are safekasa,
222
506164
1394
08:39
we can put our energiesenerjileri into
a lot more than just controllingkontrol.
223
507558
3455
enerjimizi, kontrol etmek dışındaki
şeylere de harcayabiliriz.
08:43
ReducingAzaltılması recidivismyeniden suç işleme eğilimi mayMayıs ayı be our ultimatenihai goalhedef,
224
511013
2282
Suçta tekerrürü azaltmak nihai hedefimiz
08:45
but it's not our only goalhedef.
225
513295
1675
ama tek hedefimiz değil.
08:46
To be honestdürüst with you, preventingönlenmesi crimesuç
226
514970
1756
Dürüst olmak gerekirse,
suçu önlemek
08:48
takes so much more from so manyçok more people
227
516726
1969
daha fazla insan ve kurum
08:50
and institutionskurumlar.
228
518695
1513
gerektiriyor.
08:52
If we relygüvenmek on just prisonsHapishaneler to reduceazaltmak crimesuç,
229
520208
3268
Eğer suçu azaltmada sadece
hapishanelere bel bağlarsak,
08:55
I'm afraidkorkmuş we'lliyi never get there.
230
523476
1958
korkarım bunu asla başaramayız.
08:57
But prisonsHapishaneler can do some things
231
525434
1855
Ama hapishaneler, yapabileceklerini
hiç düşünmediğimiz şeyleri yapabilir.
08:59
we never thought they could do.
232
527289
1676
09:00
PrisonsHapishaneler can be the sourcekaynak of innovationyenilik
233
528965
2035
Hapishaneler yeniliğin,
sürdürülebilirliğin
09:03
and sustainabilitySürdürülebilirlik,
234
531000
1381
çevresel restorasyon ve
09:04
repopulatingkullanıma endangerednesli tehlike altında olan speciesTürler
and environmentalçevre restorationrestorasyon.
235
532381
3359
tehlikedeki türlerin yeniden
yetiştirilmesinin kaynağı olabilir.
09:07
InmatesMahkum can be scientistsBilim adamları and beekeepersArıcılar,
236
535740
2645
Mahkûmlar bilim insanı,
arı yetiştiricisi ya da
09:10
dogköpek rescuerskurtarma ekipleri.
237
538385
1760
köpek kurtarma görevlisi olabilirler.
09:12
PrisonsHapishaneler can be the sourcekaynak of meaningfulanlamlı work
238
540145
2533
Hapishaneler,
görevliler ve orada yaşayan
mahkûmlar için
09:14
and opportunityfırsat for staffpersonel
239
542678
1957
anlamlı işlerin ve fırsatın
kaynağı olabilir.
09:16
and the inmatesMahkumlar who livecanlı there.
240
544635
2341
09:18
We can containiçermek and controlkontrol
241
546976
2174
Zapt edip kontrol altında tutabilir
09:21
and providesağlamak humaneinsancıl environmentsortamları.
242
549150
2123
ve insancıl bir ortam sağlayabiliriz.
09:23
These are not opposingkarşı qualitiesnitelikleri.
243
551273
2591
Bu ikisi zıt özellikler değil.
09:25
We can't wait 10 to 20 yearsyıl to find out
244
553864
2301
Yapmaya değer olup olmadığını
öğrenmek için 10-20 yıl bekleyemeyiz.
09:28
if this is worthdeğer doing.
245
556165
1587
09:29
Our strategystrateji is not massivemasif systemsistem changedeğişiklik.
246
557752
2694
Stratejimiz çok büyük bir
sistem değişikliği değil.
09:32
Our strategystrateji is hundredsyüzlerce of smallküçük changesdeğişiklikler
247
560446
1804
Stratejimiz günler ya da aylar içinde
09:34
that take placeyer in daysgünler or monthsay, not yearsyıl.
248
562250
3685
yer alan küçük değişiklikler.
09:37
We need more smallküçük pilotspilotlar where we learnöğrenmek as we go,
249
565935
3397
İlerledikçe olasılık kapsamını
değiştirecek
daha çok küçük kılavuzlara
ihtiyacımız var.
09:41
pilotspilotlar that changedeğişiklik the rangemenzil of possibilityolasılık.
250
569332
3001
Görev, etkileşim ve güvenli ortamın
09:44
We need newyeni and better waysyolları to measureölçmek impactsetkiler
251
572333
2089
09:46
on engagementnişan, on interactionetkileşim,
252
574422
1741
etkilerini ölçmemizi sağlayacak
09:48
on safekasa environmentsortamları.
253
576163
2016
yeni ve daha iyi yollara ihtiyacımız var.
09:50
We need more opportunitiesfırsatlar to participatekatılmak in
254
578179
2320
Toplumumuza ve toplumunuza
09:52
and contributekatkıda bulunmak to our communitiestopluluklar,
255
580499
2172
fayda sağlayacak,
katkıda bulunabileceğimiz
09:54
your communitiestopluluklar.
256
582671
2449
daha fazla fırsata ihtiyacımız var.
09:57
PrisonsHapishaneler need to be securegüvenli, yes, safekasa, yes.
257
585120
3044
Hapishaneler güvenli olmalı, evet,
tehlikesiz olmalı, evet.
Biz bunu yapabiliriz.
10:00
We can do that.
258
588164
983
Hapishaneler insanların
anlamlı yaşamı öğrenebileceği,
10:01
PrisonsHapishaneler need to providesağlamak humaneinsancıl environmentsortamları
259
589147
2021
10:03
where people can participatekatılmak, contributekatkıda bulunmak,
260
591168
2067
katılım ve katkı
sağlayabileceği
10:05
and learnöğrenmek meaningfulanlamlı liveshayatları.
261
593235
1686
insancıl ortamlar olmalı.
10:06
We're learningöğrenme how to do that.
262
594921
1849
Bunu nasıl yapacağımızı öğreniyoruz.
Bu yüzden umudum var.
10:08
That's why I'm hopefulumutlu.
263
596770
1450
Hapishanelerle ilgili eski fikirlere
bağlı kalmamıza gerek yok.
10:10
We don't have to staykalmak stucksıkışmış
in oldeski ideasfikirler about prisonhapis.
264
598220
2291
10:12
We can definetanımlamak that. We can createyaratmak that.
265
600511
2464
Bunu tanımlayabiliriz,
meydana getirebiliriz.
10:14
And when we do that thoughtfullydüşünceli and with humanityinsanlık,
266
602975
2450
Bunu, insancıl ve dikkatli
bir şekilde yaptığımızda
10:17
prisonsHapishaneler can be more than the bucketkova
267
605425
1937
hapishaneler başarısız sosyal politika
10:19
for failedbaşarısız oldu socialsosyal policypolitika.
268
607362
1589
kovasından fazlası olabilir.
10:20
Maybe finallyen sonunda, we will earnkazanmak our titleBaşlık:
269
608951
3350
Belki en sonunda,
Ceza İnfaz Kurumumuz
isminin hakkını verebilir.
10:24
a departmentbölüm of correctionsdüzeltmeler.
270
612301
1995
Teşekkürler.
10:26
Thank you.
271
614296
2100
(Alkış)
10:28
(ApplauseAlkış)
272
616396
2531
Translated by Elif Şahin
Reviewed by Merve Kılıç

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Dan Pacholke - Prison administrator and reformer
Dan Pacholke aims to keep the Washington State Department of Corrections on the front edge of innovation by rethinking the design of prisons, the training of officers and the education opportunities made available to inmates.

Why you should listen

Dan Pacholke has spent more than three decades working in prisons, first as a corrections office and later as an administrator. Now the Deputy Secretary of Operations for the Washington State Department of Corrections, he says, “I don’t see my job as to punish or forgive [inmates], but I do think they can have decent and meaningful lives in prison.”

Pacholke has dedicated his career to changing the way we think about corrections. Over the years, he has helped usher in programs designed to prevent fires before they start rather than fight them after they’ve flared up. Pacholke has been part of initiatives to redesign prison facilities to maximize interaction between the staff and inmates, to give corrections officers training in verbal de-escalation as well as physical response, and to give inmates opportunities to learn new things while they are in the system. As the co-director of the Sustainability in Prisons Project, Pacholke brought recycling, composting, horticulture and even bee-keeping programs into prisons—to give inmates meaningful work, but also to cut costs and make prisons more sustainable. 

More profile about the speaker
Dan Pacholke | Speaker | TED.com