TED2011
Stanley McChrystal: Listen, learn ... then lead
Stanley McChrystal: Dinle, öğren ... ve öncü ol
Filmed:
Readability: 3.4
3,015,268 views
4 yıldızlı general Stanley McChrystal onlarca yılını geçirdiği orduda liderlikle ilgili öğrendiklerini paylaşıyor. Farklı yaşlardaki ve farklı becerilere sahip insanlarda nasıl ortak bir amaç duygusu yaratırsınız? Dinleyerek ve öğrenerek -- ve başarısızlık olasılığını göz önünde bulundurarak.
Stanley McChrystal - Military leader
General Stanley McChrystal is the former commander of U.S. and International forces in Afghanistan. A four-star general, he is credited for creating a revolution in warfare that fuses intelligence and operations. Full bio
General Stanley McChrystal is the former commander of U.S. and International forces in Afghanistan. A four-star general, he is credited for creating a revolution in warfare that fuses intelligence and operations. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
Ten years ago, on a Tuesday morning,
0
0
3000
10 yıl önce, bir Salı günü,
00:18
I conducted a parachute jump at Fort Bragg, North Carolina.
1
3000
3000
Kuzey Karolina, Fort Bragg'de paraşütle atladım.
00:21
It was a routine training jump, like many more I'd done
2
6000
3000
Paraşütçü asker olduğumdan beri yaptığım
00:24
since I became a paratrooper
3
9000
2000
birçok rutin eğitim atlamalarından biriydi.
00:26
27 years before.
4
11000
2000
27 yıl önce.
00:28
We went down to the airfield early
5
13000
2000
Hava sahasına erkenden gitmiştik
00:30
because this is the Army and you always go early.
6
15000
3000
çünkü ordudaydık ve ordudaysanız her zaman erkenci olmak gerekir.
00:33
You do some routine refresher training,
7
18000
3000
Bazı rutin eğitimlerden geçersiniz
00:36
and then you go to put on your parachute and a buddy helps you.
8
21000
3000
sonra paraşütünüzü takmaya gidersiniz ve bir arkadaşınız size yardım eder.
00:39
And you put on the T-10 parachute.
9
24000
2000
Ve T10 paraşütünüzü giyersiniz.
00:41
And you're very careful how you put the straps,
10
26000
2000
Kayışları vücudunuza nasıl bağladığınıza çok dikkat edersiniz,
00:43
particularly the leg straps because they go between your legs.
11
28000
2000
özellikle de bacağa bağlanan kayışlara çünkü bu kayışlar bacaklarınızın arasındadır.
00:45
And then you put on your reserve, and then you put on your heavy rucksack.
12
30000
3000
Sonra yedekleri üzerinize alırsınız ve ardından ağır çantayı sırtınıza takarsınız.
00:48
And then a jumpmaster comes,
13
33000
2000
Daha sonra paraşüt birliklerinde uzman astsubay olan
00:50
and he's an experienced NCO in parachute operations.
14
35000
3000
bir atlama uzmanı gelir.
00:53
He checks you out, he grabs your adjusting straps
15
38000
3000
Bu astsubay sizi kontrol eder, ayarlamaya yarayan kayışları eline alır,
00:56
and he tightens everything
16
41000
2000
ve herşeyi iyice sıkılaştırır
00:58
so that your chest is crushed,
17
43000
2000
böylece göğüs kafesiniz ezilir,
01:00
your shoulders are crushed down,
18
45000
2000
omuzlarınız çöker,
01:02
and, of course, he's tightened so your voice goes up a couple octaves as well.
19
47000
3000
ve tabii ki sesiniz de birkaç oktav kalınlaşır.
01:07
Then you sit down, and you wait a little while,
20
52000
2000
Ardından oturursunuz ve kısa bir süre beklersiniz,
01:09
because this is the Army.
21
54000
2000
çünkü ordudasınızdır.
01:11
Then you load the aircraft, and then you stand up and you get on,
22
56000
3000
Daha sonra uçağa yüklenmeye başlarsınız, ayağa kalkarsınız ve doğrulursunuz,
01:14
and you kind of lumber to the aircraft like this, in a line of people,
23
59000
3000
uçağa doğru adeta böyle hantal hantal yürürsünüz --bir dizi insan olarak--
01:17
and you sit down on canvas seats on either side of the aircraft.
24
62000
2000
ve uçağın her yanındaki brandadan oturaklara oturursunuz.
01:19
And you wait a little bit longer,
25
64000
2000
Ve kısa bir süre daha beklersiniz,
01:21
because this is the Air Force teaching the Army how to wait.
26
66000
3000
çünkü Hava Kuvvetleri orduya nasıl bekleneceğini öğretir.
01:26
Then you take off.
27
71000
2000
Ardından uçak havalanır.
01:28
And it's painful enough now --
28
73000
2000
Ve o anda o kadar acı vericidir ki --
01:30
and I think it's designed this way --
29
75000
2000
ve ben bunun bu şekilde tasarlandığını düşünüyorum --
01:32
it's painful enough so you want to jump.
30
77000
2000
öyle acı vericidir ki atlamak istersiniz.
01:34
You didn't really want to jump, but you want out.
31
79000
2000
Gerçekten atlamak istemezsiniz ama dışarda olmak istersiniz.
01:36
So you get in the aircraft, you're flying along,
32
81000
3000
Yani uçağın içindesiniz, uçuyorsunuz,
01:39
and at 20 minutes out, these jumpmasters start giving you commands.
33
84000
2000
ve 20 dakika sonra atlama uzmanları size emirler vermeye başlarlar.
01:41
They give 20 minutes -- that's a time warning.
34
86000
2000
Size 20 dakika verirler -- bu ikaz süresidir.
01:43
You sit there, OK.
35
88000
2000
Orada oturursunuz, tamam.
01:45
Then they give you 10 minutes.
36
90000
2000
Sonra size 10 dakika verirler.
01:47
And of course, you're responding with all of these.
37
92000
2000
Ve tabii ki tüm bunlarla yanıt verirsiniz.
01:49
And that's to boost everybody's confidence, to show that you're not scared.
38
94000
3000
Ve bu herkesin güvenini arttırmak içindir, korkmadığınızı göstermek için.
01:52
Then they give you, "Get ready."
39
97000
2000
Daha sonra "hazırlan" çağrısı yapılır.
01:54
Then they go, "Outboard personnel, stand up."
40
99000
3000
Ardından "Araçdışı asker, ayağa kalk!" komutunu verirler.
01:57
If you're an outboard personnel, now you stand up.
41
102000
3000
Eğer araçdışı askerseniz hemen ayağa kalkarsınız.
02:00
If you're an inboard personnel, stand up.
42
105000
2000
Eğer araçiçi askerseniz, ayağa kalkın.
02:02
And then you hook up, and you hook up your static line.
43
107000
3000
Ve sıraya girin, tek bir çizgi halinde sıralanın.
02:05
And at that point, you think, "Hey, guess what?
44
110000
2000
Ve tam o sırada şunu aklınızdan geçirirsiniz,
02:07
I'm probably going to jump.
45
112000
2000
Birazdan muhtemelen atlayacağım.
02:09
There's no way to get out of this at this point."
46
114000
2000
Bu noktadan sonra bundan kaçmanın hiçbir yolu yok."
02:11
You go through some additional checks, and then they open the door.
47
116000
3000
Birkaç kontrolden daha geçersiniz ve ardından kapıyı açarlar.
02:14
And this was that Tuesday morning in September,
48
119000
3000
Ve bu, Eylül'deki o Salı sabahıydı,
02:17
and it was pretty nice outside.
49
122000
2000
dışarıda hava çok güzeldi.
02:19
So nice air comes flowing in.
50
124000
3000
Böylece güzel hava içeriye dolar.
02:22
The jumpmasters start to check the door.
51
127000
2000
Atlama uzmanları kapıyı kontrol etmeye başlar.
02:24
And then when it's time to go,
52
129000
2000
Ve sonra atlama zamanı gelince,
02:26
a green light goes and the jumpmaster goes, "Go."
53
131000
2000
yeşil ışık yanar ve atlama uzmanı bağırır "Atla."
02:28
The first guy goes, and you're just in line,
54
133000
2000
İlk adam atlar, ve siz sıradasınızdır,
02:30
and you just kind of lumber to the door.
55
135000
2000
ve kapıyı doğru hantal hantal ilerlersiniz.
02:32
Jump is a misnomer; you fall.
56
137000
2000
Atlama yanlış bir kelime; aslında düşersiniz.
02:34
You fall outside the door,
57
139000
2000
Kapının dışından düşersiniz,
02:36
you're caught in the slipstream.
58
141000
2000
pervane arkasındaki hava akımına kapılırsınız.
02:38
The first thing you do is lock into a tight body position --
59
143000
3000
İlk yaptığınız şey sıkı bir vücut pozisyonu almak olur --
02:41
head down in your chest, your arms extended,
60
146000
2000
başınızı göğsünüze doğru eğersiniz, kollarınız iyice yana açarsınız,
02:43
put over your reserve parachute.
61
148000
3000
yedek paraşütünüzü üzerinize alırsınız.
02:46
You do that because, 27 years before,
62
151000
3000
Bunu yaparsınız çünkü 27 yıl önce
02:49
an airborne sergeant had taught me to do that.
63
154000
3000
bir hava kuvvetleri astsubayı bunu bana öğretmişti.
02:52
I have no idea whether it makes any difference,
64
157000
2000
Herhangi birşey farkeder mi hiçbir fikrim yok ama
02:54
but he seemed to make sense,
65
159000
2000
onun için bir anlamı var gibi görünüyordu,
02:56
and I wasn't going to test the hypothesis that he'd be wrong.
66
161000
3000
ve onun yanlış olabileceği hipotezini test etmeyecektim.
03:00
And then you wait for the opening shock
67
165000
2000
Ve paraşütünüzün açılması için
03:02
for your parachute to open.
68
167000
2000
açılma şokunu beklersiniz.
03:04
If you don't get an opening shock, you don't get a parachute --
69
169000
2000
Eğer açılma şoku olmazsa paraşütünüz de olmaz --
03:06
you've got a whole new problem set.
70
171000
3000
yeni bir problemler diziniz olur.
03:09
But typically you do; typically it opens.
71
174000
3000
Ama genelde bunu yaparsanız ve genelde açılır.
03:12
And of course, if your leg straps aren't set right,
72
177000
3000
Ve tabii ki eğer bacak kayışları doğru takılmamışsa,
03:15
at that point you get another little thrill.
73
180000
2000
bu noktada başka bir büyük heyecan yaşarsınız.
03:17
Boom.
74
182000
2000
Güm.
03:19
So then you look around,
75
184000
2000
Etrafınıza bakarsınız,
03:21
you're under a canopy and you say, "This is good."
76
186000
2000
arkadaşınız size "Her şey yolunda" der.
03:23
Now you prepare for the inevitable.
77
188000
2000
Şimdi kaçınılmaz olana hazırlanırsınız.
03:25
You are going to hit the ground.
78
190000
2000
Yere ineceksiniz.
03:27
You can't delay that much.
79
192000
2000
Bunu geciktiremezsiniz.
03:29
And you really can't decide where you hit very much,
80
194000
2000
Ve nereye ineceğinize karar veremezsiniz,
03:31
because they pretend you can steer,
81
196000
2000
çünkü idare edebileceğinize dair numara yaparlar,
03:33
but you're being delivered.
82
198000
3000
ama yönlendiriliyorsunuzdur.
03:36
So you look around, where you're going to land,
83
201000
2000
Nereye ineceğinizi anlamak için etrafınıza bakarsınız,
03:38
you try to make yourself ready.
84
203000
2000
kendinizi hazırlamaya çalışırsınız.
03:40
And then as you get close, you lower your rucksack below you on a lowering line,
85
205000
3000
Yaklaştıkça sırt çantanızı indirirsiniz,
03:43
so that it's not on you when you land,
86
208000
2000
böylece yere indiğinizde üzerinizde olmaz,
03:45
and you prepare to do a parachute-landing fall.
87
210000
2000
ve paraşüt düşüşüne hazırlanırsınız.
03:47
Now the Army teaches you
88
212000
2000
Şimdi ordu size
03:49
to do five points of performance --
89
214000
2000
beş performans noktasını yapmayı öğretir --
03:51
the toes of your feet,
90
216000
2000
ayak parmaklarınız,
03:53
your calves, your thighs,
91
218000
2000
baldırlarınız, üst baldırlarınız,
03:55
your buttocks and your push-up muscles.
92
220000
3000
kalçalarınız ve göğüs kaslarınız.
03:58
It's this elegant little land, twist and roll.
93
223000
3000
Zarifçe in, kıvrıl ve dön.
04:01
And that's not going to hurt.
94
226000
2000
Böylece hiç ağrıtmayacaktır.
04:03
In 30-some years of jumping, I never did one.
95
228000
3000
Yaklaşık 30 yıllık atlama hayatım boyunca bir tane bile yapamadım.
04:06
(Laughter)
96
231000
2000
(Gülüşmeler)
04:08
I always landed like a watermelon out of a third floor window.
97
233000
3000
Her zaman üçüncü kat balkonundan düşen bir karpuz gibi yere indim.
04:11
(Laughter)
98
236000
2000
(Gülüşmeler)
04:13
And as soon as I hit,
99
238000
2000
Ve yere çarptığım anda ilk yaptığım şey
04:15
the first thing I did is I'd see if I'd broken anything that I needed.
100
240000
3000
lazım olan herhangi birşeyi kırıp kırmadığıma bakmaktı.
04:19
I'd shake my head,
101
244000
2000
Kafamı sallardım,
04:21
and I'd ask myself the eternal question:
102
246000
3000
ve kendime en can alıcı soruyu sorardım:
04:24
"Why didn't I go into banking?"
103
249000
2000
"Neden bankacı olmadım?"
04:26
(Laughter)
104
251000
2000
(Gülüşmeler)
04:28
And I'd look around,
105
253000
2000
Ve etrafıma bakardım,
04:30
and then I'd see another paratrooper,
106
255000
2000
başka bir paraşütçü asker görürdüm,
04:32
a young guy or girl,
107
257000
2000
genç bir erkek ya da kız,
04:34
and they'd have pulled out their M4 carbine
108
259000
2000
M-4 tüfeklerini çekmiş olurlardı
04:36
and they'd be picking up their equipment.
109
261000
2000
ve ekipmanlarını çıkarırlardı.
04:38
They'd be doing everything
110
263000
2000
Öğrendiğimiz herşeyi
04:40
that we had taught them.
111
265000
2000
yapıyor olurlardı.
04:42
And I realized
112
267000
2000
Ve anladım ki
04:44
that, if they had to go into combat,
113
269000
3000
eğer çarpışmaya girecek olurlarsa
04:47
they would do what we had taught them and they would follow leaders.
114
272000
3000
onlara ne öğrettiysek onu yapacaklar ve liderlerini takip edecekler.
04:50
And I realized that, if they came out of combat,
115
275000
3000
Ve anladım ki çarpışmadan sağ çıkarlarsa
04:53
it would be because we led them well.
116
278000
2000
bu onları iyi yönlendirdiğimiz için olacaktı.
04:55
And I was hooked again on the importance of what I did.
117
280000
3000
Ve yaptığım şeyin öneminin bir kez daha farkına vardım.
04:59
So now I do that Tuesday morning jump,
118
284000
2000
Şimdi Salı sabahı atlamasını gerçekleştiriyorum,
05:01
but it's not any jump --
119
286000
2000
ama bu herhangi bir atlama değil --
05:03
that was September 11th, 2001.
120
288000
4000
bu 11 Eylül 2001.
05:07
And when we took off from the airfield, America was at peace.
121
292000
3000
Ve uçaktan atladığımız zaman Amerika barış içindeydi.
05:10
When we landed on the drop-zone, everything had changed.
122
295000
3000
Düşme noktasına vardığımızda herşey değişmişti.
05:14
And what we thought
123
299000
2000
Ve genç askerlerin
05:16
about the possibility of those young soldiers going into combat
124
301000
2000
çarpışmaya girme ihtimalini
05:18
as being theoretical
125
303000
2000
teori olarak düşünerken
05:20
was now very, very real --
126
305000
2000
şimdi bu tamamen gerçek olmuştu --
05:22
and leadership seemed important.
127
307000
2000
ve liderlik önemli görünüyordu.
05:24
But things had changed;
128
309000
2000
Ama herşey değişmişti --
05:26
I was a 46-year-old brigadier general.
129
311000
2000
46 yaşında bir tuğgeneraldim.
05:28
I'd been successful,
130
313000
2000
Başarılıydım,
05:30
but things changed so much
131
315000
3000
ama herşey çok değişmişti
05:33
that I was going to have to make some significant changes,
132
318000
2000
öyle ki çok önemli bazı değişiklikler yapmak zorunda olacaktım --
05:35
and on that morning, I didn't know it.
133
320000
3000
ve o sabah bunu bilmiyordum.
05:38
I was raised with traditional stories of leadership:
134
323000
3000
Geleneksel liderlik hikayeleriyle yetiştirilmiştim:
05:41
Robert E. Lee, John Buford at Gettysburg.
135
326000
3000
Robert E. Lee, Gettysburg'de John Buford.
05:44
And I also was raised
136
329000
2000
Ve ayrıca liderlikle ilgili kişisel örneklerle
05:46
with personal examples of leadership.
137
331000
3000
yetiştirilmiştim.
05:49
This was my father in Vietnam.
138
334000
3000
Bunlar, Vietnam'da savaşan babamın verdiği örneklerdi.
05:52
And I was raised to believe
139
337000
2000
Ve askerlerin
05:54
that soldiers were strong and wise
140
339000
2000
güçlü ve bilge
05:56
and brave and faithful;
141
341000
2000
cesur ve güvenilir olduğuna --
05:58
they didn't lie, cheat, steal
142
343000
2000
yalan söylemediklerine, dolandırmadıklarına, çalmadıklarına
06:00
or abandon their comrades.
143
345000
2000
ve dostlarını yarı yolda bırakmadıklarına inanarak yetişmiştim.
06:02
And I still believe real leaders are like that.
144
347000
3000
Ve hala gerçek liderlerin böyle kişiler olduklarına inanırım.
06:09
But in my first 25 years of career,
145
354000
2000
Ama kariyerimin ilk 25 yılında
06:11
I had a bunch of different experiences.
146
356000
3000
çok farklı deneyimlerim oldu.
06:14
One of my first battalion commanders,
147
359000
2000
İlk tabur komutanlarımdan biri,
06:16
I worked in his battalion for 18 months
148
361000
2000
Onun taburunda 18 ay görev yaptım
06:18
and the only conversation he ever had with Lt. McChrystal
149
363000
4000
ve Teğmen McChrystal ile yaptığı tek sohbet
06:22
was at mile 18 of a 25-mile road march,
150
367000
3000
40 kilometrelik yürüyüşün 29. kilometresindeydi,
06:25
and he chewed my ass for about 40 seconds.
151
370000
2000
ve neredeyse 40 saniye boyunca beni yerden yere vurmuştu.
06:27
And I'm not sure that was real interaction.
152
372000
3000
Ve bunun gerçekten tam bir karşılıklı etkileşim olduğundan emin değilim.
06:30
But then a couple of years later, when I was a company commander,
153
375000
3000
Ama birkaç yıl sonra, Yüzbaşı olduğum dönemde,
06:33
I went out to the National Training Center.
154
378000
2000
Ulusal Eğitim Merkezi'ne geçmiştim.
06:35
And we did an operation,
155
380000
2000
Ve bir operasyon yaptık,
06:37
and my company did a dawn attack --
156
382000
2000
birliğim şafak vakti saldırıya uğradı --
06:39
you know, the classic dawn attack:
157
384000
2000
bilirsiniz, klasik şafak saldırısı:
06:41
you prepare all night, move to the line of departure.
158
386000
2000
tüm gece hazırlanırsınız, hareket hattına ilerlersiniz.
06:43
And I had an armored organization at that point.
159
388000
2000
Ve o noktada zırhlı tertibatım vardı.
06:45
We move forward, and we get wiped out --
160
390000
2000
İlerledik ve yok edildik --
06:47
I mean, wiped out immediately.
161
392000
2000
Yani anında yok edildik.
06:49
The enemy didn't break a sweat doing it.
162
394000
3000
Düşman bir an bile duraksamadı.
06:52
And after the battle,
163
397000
2000
Ve savaştan sonra,
06:54
they bring this mobile theater and they do what they call an "after action review"
164
399000
3000
neyi yanlış yaptığınızı size göstermek için
06:57
to teach you what you've done wrong.
165
402000
2000
bu teatral orduyu getirdiler ve "harekat sonrası inceleme" dedikleri şeyi yaptılar.
06:59
Sort of leadership by humiliation.
166
404000
2000
Aşağılayarak liderlik tipi.
07:01
They put a big screen up, and they take you through everything:
167
406000
2000
Büyük bir ekrana yansıtırlar ve herşeyin üstünden tek tek geçerler.
07:03
"and then you didn't do this, and you didn't do this, etc."
168
408000
3000
"...Ve ardından bunu yapmadınız, ve bunu yapmadınız, vs."
07:06
I walked out feeling as low
169
411000
2000
Çok çökmüş hissederek dışarı çıktım
07:08
as a snake's belly in a wagon rut.
170
413000
2000
depresyonda gibiydim.
07:10
And I saw my battalion commander, because I had let him down.
171
415000
3000
Ve bölük komutanımı gördüm. Onu yüzüstü bırakmıştım.
07:13
And I went up to apologize to him,
172
418000
2000
Yanına gidip özür diledim.
07:15
and he said, "Stanley, I thought you did great."
173
420000
3000
Bana, "Stanley sen çok iyi iş çıkardığını düşünüyorum." dedi.
07:18
And in one sentence,
174
423000
2000
Tek bir cümleyle
07:20
he lifted me, put me back on my feet,
175
425000
3000
moralimi yükseltti, tekrar doğrulmamı sağladı
07:23
and taught me that leaders can let you fail
176
428000
3000
ve bana liderlerin sizin başarısızlığa uğramanıza göz yumabileceklerini
07:26
and yet not let you be a failure.
177
431000
3000
fakat sizin bir başarısızlık olmanıza izin vermeyeceklerini öğretti.
07:31
When 9/11 came,
178
436000
2000
11 Eylül olduğunda,
07:33
46-year-old Brig. Gen. McChrystal sees a whole new world.
179
438000
3000
46 yaşındaki Tuğgeneral McChrystal tamamen yeni bir dünya gördü.
07:37
First, the things that are obvious, that you're familiar with:
180
442000
3000
Önce, apaçık olan, yakından tanıdığınız şeyler:
07:40
the environment changed --
181
445000
2000
çevre değişti --
07:42
the speed, the scrutiny,
182
447000
2000
herşeyin hızı, tetkiki,
07:44
the sensitivity of everything now is so fast,
183
449000
2000
hassaslığı artık çok hızlıydı,
07:46
sometimes it evolves faster
184
451000
2000
bazen insanların, üzerinde düşünmeye zaman bulabileceklerinden
07:48
than people have time to really reflect on it.
185
453000
2000
çok daha hızlı değişiyordu
07:50
But everything we do
186
455000
2000
Ama yaptığımız herşey
07:52
is in a different context.
187
457000
3000
farklı bir durum içindedir.
07:55
More importantly, the force that I led
188
460000
2000
Daha önemlisi, benim yönettiğim kuvvet
07:57
was spread over more than 20 countries.
189
462000
3000
20'den fazla ülkeye yayıldı.
08:00
And instead of being able to get all the key leaders
190
465000
2000
Ve tüm önemli liderleri beraber karar almak için
08:02
for a decision together in a single room
191
467000
2000
tek bir odada toplama
08:04
and look them in the eye and build their confidence
192
469000
2000
ve gözlerinin içine bakıp
08:06
and get trust from them,
193
471000
2000
güvenlerini kazanmak yerine
08:08
I'm now leading a force that's dispersed,
194
473000
3000
heryere yayılmış bir gücü yönetiyorum
08:11
and I've got to use other techniques.
195
476000
3000
ve başka teknikler kullanıyorum.
08:14
I've got to use video teleconferences, I've got to use chat,
196
479000
3000
Video telekonferanslar, chat programları,
08:17
I've got to use email, I've got to use phone calls --
197
482000
2000
e-posta, telefon kullanmak zorundayım --
08:19
I've got to use everything I can,
198
484000
3000
kullanabildiğim herşeyi kullanmak zorundayım,
08:22
not just for communication,
199
487000
2000
sadece iletişim için değil,
08:24
but for leadership.
200
489000
2000
liderlik için de.
08:26
A 22-year-old individual
201
491000
2000
Benden kilometrelerce uzakta
08:28
operating alone,
202
493000
2000
tek başına görev yapan
08:30
thousands of miles from me,
203
495000
2000
22 yaşındaki bir kişi
08:32
has got to communicate to me with confidence.
204
497000
3000
benimle güven içinde iletişim kurabilmeli.
08:35
I have to have trust in them and vice versa.
205
500000
3000
Onlara güvenmek zorundayım ve onlar da bana güvenmek zorundalar.
08:38
And I also have to build their faith.
206
503000
3000
İnançlarını da inşa etmek zorundayım.
08:41
And that's a new kind of leadership
207
506000
2000
Ve bu benim için
08:43
for me.
208
508000
2000
yeni tip bir liderlik.
08:45
We had one operation
209
510000
2000
Birçok farklı yerden yönetmek zorunda olduğumuz
08:47
where we had to coordinate it from multiple locations.
210
512000
2000
bir operasyonumuz oldu.
08:49
An emerging opportunity came --
211
514000
2000
Çok önemli bir fırsat elde ettik --
08:51
didn't have time to get everybody together.
212
516000
3000
herkesi biraraya toplayacak zamanımız yoktu.
08:54
So we had to get complex intelligence together,
213
519000
3000
Bu yüzden karmaşık istihbaratı biraraya getirmek zorundaydık,
08:57
we had to line up the ability to act.
214
522000
2000
eyleme geçebilmek için düzene girmeliydik.
08:59
It was sensitive, we had to go up the chain of command,
215
524000
3000
Hassas bir konuydu, emir komuta zincirine çıkmalı,
09:02
convince them that this was the right thing to do
216
527000
2000
yapacağımız şeyin yapılacak en doğru şey olduğuna onları ikna etmeliydik,
09:04
and do all of this
217
529000
2000
ve tüm bunları
09:06
on electronic medium.
218
531000
3000
elektronik ortamda yapmalıydık.
09:09
We failed.
219
534000
3000
Başarısız olduk.
09:12
The mission didn't work.
220
537000
2000
Görev tamamlanamadı.
09:14
And so now what we had to do
221
539000
2000
Şimdi yapmamız gereken şuydu:
09:16
is I had to reach out
222
541000
2000
onların bize olan güvenini tekrar oluşturabilmek için
09:18
to try to rebuild the trust of that force,
223
543000
2000
onlara ulaşmalıydım,
09:20
rebuild their confidence --
224
545000
2000
bize olan inançlarını tekrar inşa etmeliydim --
09:22
me and them, and them and me,
225
547000
2000
ben ve onlar ve onlar ve ben
09:24
and our seniors and us as a force --
226
549000
3000
ve üslerimiz ve biz, bir kuvvet olarak --
09:27
all without the ability to put a hand on a shoulder.
227
552000
3000
birbirimizin omzuna elimizi koyamayan hepimiz.
09:30
Entirely new requirement.
228
555000
3000
Tamamen yeni bir gereklilik.
09:34
Also, the people had changed.
229
559000
3000
Üstelik insanlar da değişmişti.
09:37
You probably think that the force that I led
230
562000
2000
Yönettiğim bölüğün çelik bakışları koca yumrukları olan
09:39
was all steely-eyed commandos with big knuckle fists
231
564000
3000
egzotik silahlar taşıyan
09:42
carrying exotic weapons.
232
567000
3000
komandolardan oluştuğunu düşünebilirsiniz.
09:45
In reality,
233
570000
2000
Aslında,
09:47
much of the force I led
234
572000
2000
yönettiğim bir çok birlik
09:49
looked exactly like you.
235
574000
3000
tam olarak size benziyordu.
09:52
It was men, women, young, old --
236
577000
3000
Erkek, kadın, genç ve yaşılardan oluşuyordu --
09:55
not just from military; from different organizations,
237
580000
3000
sadece ordudan değil bir çok farklı organizasyondan gelen insanlar,
09:58
many of them detailed to us just from a handshake.
238
583000
3000
birçoğuyla sadece el sıkışmıltık.
10:01
And so instead of giving orders,
239
586000
2000
Artık emirler vermek yerine
10:03
you're now building consensus
240
588000
2000
fikir birliği yaratmalısınız
10:05
and you're building a sense of shared purpose.
241
590000
3000
ve ortak bir amaç hissi oluşturmalısınız.
10:09
Probably the biggest change
242
594000
2000
Muhtemelen en büyük değişim
10:11
was understanding that the generational difference,
243
596000
3000
jenerasyonlar arasındaki farklılığın
10:14
the ages, had changed so much.
244
599000
3000
değiştiğini anlamaktı.
10:17
I went down to be with a Ranger platoon
245
602000
3000
Afganistan'da bir operasyona
10:20
on an operation in Afghanistan,
246
605000
2000
komando birliğiyle beraber gitmiştim.
10:22
and on that operation,
247
607000
2000
Bu operasyonda
10:24
a sergeant in the platoon
248
609000
2000
birlikteki bir çavuş
10:26
had lost about half his arm
249
611000
2000
ekibinin üzerine atılmış olan
10:28
throwing a Taliban hand grenade
250
613000
2000
bir Taliban el bombasını
10:30
back at the enemy
251
615000
2000
tekrar düşmana atarken
10:32
after it had landed in his fire team.
252
617000
3000
kolunun yarısını kaybetti.
10:36
We talked about the operation,
253
621000
2000
Operasyon hakkında konuştuk
10:38
and then at the end I did what I often do with a force like that.
254
623000
3000
ve sonra konuşmanın sonunda, böyle bir birlike genelde ne yapıyorsam onu yaptım.
10:41
I asked, "Where were you on 9/11?"
255
626000
3000
"11 Eylül'de neredeydiniz?" diye sordum.
10:45
And one young Ranger in the back --
256
630000
2000
Ve arkalarda,
10:47
his hair's tousled and his face is red and windblown
257
632000
2000
soğuk Afgan rüzgarında savaşmak yüzünden
10:49
from being in combat in the cold Afghan wind --
258
634000
4000
saçları birbirine girmiş yüzü kıpkırmızı genç bir komando
10:53
he said, "Sir, I was in the sixth grade."
259
638000
3000
şöyle dedi "6. kattaydım komutanım."
10:57
And it reminded me
260
642000
3000
Ve bu bana
11:00
that we're operating a force
261
645000
2000
ortak bir amacı ve
11:02
that must have shared purpose
262
647000
2000
farkındalığı
11:04
and shared consciousness,
263
649000
2000
paylaşan
11:06
and yet he has different experiences,
264
651000
2000
ve farklı deneyimler yaşamış
11:08
in many cases a different vocabulary,
265
653000
3000
farklı kelimelere sahip
11:11
a completely different skill set
266
656000
2000
dijital medyada
11:13
in terms of digital media
267
658000
3000
benim ve üslerimin sahip olduğundan
11:16
than I do and many of the other senior leaders.
268
661000
3000
çok daha fazla yeteneğe sahip olan insanların oluşturduğu bir birliği yönettiğimizi hatırlattı.
11:20
And yet, we need to have that shared sense.
269
665000
3000
Ve ortak duyguya sahip olmaya ihtiyacımız vardıç
11:25
It also produced something
270
670000
2000
Bu aynı zamanda "deneyimin evrilmesi"
11:27
which I call an inversion of expertise,
271
672000
2000
dediğim şeyi yarattı.
11:29
because we had so many changes at the lower levels
272
674000
3000
Çünkü aslarda çok fazla değişiklik vardı
11:32
in technology and tactics and whatnot,
273
677000
2000
ve bizim teknoloji, taktik veya herhangi bir alanda
11:34
that suddenly the things that we grew up doing
274
679000
3000
yeni yeni yapmaya başladığımız şeyleri
11:37
wasn't what the force was doing anymore.
275
682000
3000
birliğimiz artık yapmıyorduç
11:40
So how does a leader
276
685000
2000
Yönettiği insanların kendi yaptığı şeyleri
11:42
stay credible and legitimate
277
687000
2000
yapmadıkları bir ortamda
11:44
when they haven't done
278
689000
2000
nasıl olur da bir lider
11:46
what the people you're leading are doing?
279
691000
3000
güvenilir kalmaya devam eder ve inandırıcılığını kaybetmez?
11:49
And it's a brand new leadership challenge.
280
694000
2000
Ve bu, liderlikte yepyeni bir meydan okumadır.
11:51
And it forced me to become a lot more transparent,
281
696000
3000
Ve bu beni çok daha şeffaf,
11:54
a lot more willing to listen,
282
699000
2000
dinlemeye çok daha istekli,
11:56
a lot more willing to be reverse-mentored from lower.
283
701000
4000
aslarıma danışmaya çok daha istekli hale getirdi.
12:01
And yet, again, you're not all in one room.
284
706000
3000
Ve dahası, yine, herkes tek bir odada değil.
12:05
Then another thing.
285
710000
2000
Sonra bir şey daha.
12:07
There's an effect on you and on your leaders.
286
712000
2000
Sizin ve liderlerinizin üzerinde bir etki var.
12:09
There's an impact, it's cumulative.
287
714000
3000
Bir darbe var, kümülatif bir şok.
12:12
You don't reset, or recharge your battery every time.
288
717000
4000
Bataryanızı sürekli olarak doldurmazsınız.
12:16
I stood in front of a screen one night in Iraq
289
721000
2000
Irak'ta bir gece, üslerimle birlikte
12:18
with one of my senior officers
290
723000
2000
bir ekranın önünde durduk
12:20
and we watched a firefight from one of our forces.
291
725000
2000
ve birliklerimizden birinin açtığı ateşi seyrettik.
12:22
And I remembered his son was in our force.
292
727000
3000
Ve oğlunun birliklerimizden birinde olduğunu hatırladım.
12:25
And I said, "John, where's your son? And how is he?"
293
730000
3000
"John oğlun nerede? Ve nasıl?" dedim.
12:28
And he said, "Sir, he's fine. Thanks for asking."
294
733000
2000
"İyi komutanım. Sorduğunuz için teşekkür ederim." dedi
12:30
I said, "Where is he now?"
295
735000
2000
"Nerede?" diye sordum.
12:32
And he pointed at the screen, he said, "He's in that firefight."
296
737000
3000
Ve ekranı işaret etti, ve dedi ki, "Bu savaşta."
12:35
Think about watching your brother, father,
297
740000
3000
Erkek kardeşinizi, babanızı
12:38
daughter, son, wife
298
743000
3000
kızınızı, oğlunuzu, karınızı
12:41
in a firefight in real time
299
746000
2000
canlı olarak bir savaşta izlemekte olduğunuzu hayal edin
12:43
and you can't do anything about it.
300
748000
2000
ve hiçbir şey yapamadığınızı.
12:45
Think about knowing that over time.
301
750000
2000
Bunu sürekli olarak bildiğinizi düşünün.
12:47
And it's a new cumulative pressure on leaders.
302
752000
2000
Ve bu liderler üzerinde yeni bir kümülatif baskıdır.
12:49
And you have to watch and take care of each other.
303
754000
3000
Ve izlemeli ve birbirinize özen göstermelisiniz.
12:54
I probably learned the most about relationships.
304
759000
3000
Muhtemelen ilişkiler hakkında birçok şey öğrendim.
12:58
I learned they are the sinew
305
763000
3000
Çok güçlü olduklarını
13:01
which hold the force together.
306
766000
2000
birliği birarada tuttuğunu öğrendim.
13:03
I grew up much of my career in the Ranger regiment.
307
768000
3000
Kariyerimin büyük bir kısmını komando alayında geliştirdim.
13:06
And every morning in the Ranger regiment,
308
771000
2000
Ve komando alayındaki her sabah
13:08
every Ranger -- and there are more than 2,000 of them --
309
773000
2000
herbir komando -- 2.000'den fazla komandonun herbiri --
13:10
says a six-stanza Ranger creed.
310
775000
3000
altı kıtalık komando yeminini eder.
13:13
You may know one line of it, it says,
311
778000
2000
Bir mısrasını biliyorsunuzdur, der ki,
13:15
"I'll never leave a fallen comrade to fall into the hands of the enemy."
312
780000
3000
"Tek bir yoldaşımın bile düşman eline düşmesine izin vermeyeceğim."
13:18
And it's not a mindless mantra,
313
783000
2000
Ve bu öylesine bir yakarış, dua değildir.
13:20
and it's not a poem.
314
785000
2000
Bu bir şiir değildir.
13:22
It's a promise.
315
787000
2000
Bu bir sözdür.
13:24
Every Ranger promises every other Ranger,
316
789000
2000
Her komando tüm diğer komandolara,
13:26
"No matter what happens, no matter what it costs me,
317
791000
3000
ne olursa olsun ne pahasına olursa olsun
13:29
if you need me, I'm coming."
318
794000
3000
bana ihtiyacın olduğu her anda senin yanında olacağım der.
13:32
And every Ranger gets that same promise
319
797000
2000
Ve her komando aynı sözü
13:34
from every other Ranger.
320
799000
2000
tüm diğer komandolardan alır.
13:36
Think about it. It's extraordinarily powerful.
321
801000
2000
Bir düşünün. Olağanüstü derecede güçlü.
13:38
It's probably more powerful than marriage vows.
322
803000
3000
Muhtemelen evlilik yeminlerinden bile daha güçlü.
13:43
And they've lived up to it, which gives it special power.
323
808000
3000
Ve bu sözü tutarlar, bu onlara özel bir güç verir.
13:46
And so the organizational relationship that bonds them
324
811000
4000
Ve onları birarada tutan organizasyonel ilişki
13:50
is just amazing.
325
815000
2000
inanılmazdır.
13:52
And I learned personal relationships
326
817000
2000
Ve ben kişisel ilişkilerin herşeyden çok daha
13:54
were more important than ever.
327
819000
2000
önemli olduğunu öğrendim.
13:56
We were in a difficult operation in Afghanistan in 2007,
328
821000
3000
2007'de Afganistan'da çok zorlu bir operasyondaydık,
13:59
and an old friend of mine,
329
824000
2000
kariyerimin farklı zamanlarında onunla
14:01
that I had spent many years
330
826000
2000
çok uzun yıllar geçirdiğim
14:03
at various points of my career with --
331
828000
2000
eski bir arkadaşım --
14:05
godfather to one of their kids --
332
830000
3000
hatta çocuklarından birinin vaftiz babasıyım --
14:08
he sent me a note, just in an envelope,
333
833000
3000
bir zarf içinde
14:11
that had a quote from Sherman to Grant
334
836000
2000
bana bir not gönderdi,
14:13
that said, "I knew if I ever got in a tight spot,
335
838000
3000
şöyle diyordu: "Ne zaman bir durumda kalırsam, yaşadığın sürece
14:16
that you would come, if alive."
336
841000
3000
benim için geleceğini billiyorum."
14:20
And having that kind of relationship, for me,
337
845000
2000
Ve böyle bir ilişkiye sahip olmak
14:22
turned out to be critical at many points in my career.
338
847000
3000
kariyerimin birçok noktasında benim için kritik bir dönüm noktası olmuştur.
14:25
And I learned that you have to give that
339
850000
2000
Ve bunu bu çevrede
14:27
in this environment,
340
852000
2000
vermek zorunda olduğunu öğrendim,
14:29
because it's tough.
341
854000
3000
çünkü bu oldukça zordur.
14:32
That was my journey.
342
857000
2000
Bu benim yolculuğumdu.
14:34
I hope it's not over.
343
859000
2000
Umarım bitmemiştir.
14:36
I came to believe
344
861000
2000
Bir liderin haklı olduğu için
14:38
that a leader isn't good because they're right;
345
863000
2000
iyi olduğuna inanmadım;
14:40
they're good because they're willing to learn and to trust.
346
865000
3000
öğrenmeye ve güvenmeye istekli oldukları için iyi olduklarına inandım.
14:45
This isn't easy stuff.
347
870000
3000
Bu kolay birşey değildir.
14:48
It's not like that electronic abs machine
348
873000
2000
Bu, ayda 15 dakika elektronik karın kası aletiyle çalışarak
14:50
where, 15 minutes a month, you get washboard abs.
349
875000
2000
karın kası geliştirmek gibi birşey değil.
14:52
(Laughter)
350
877000
2000
(Gülüşmeler)
14:54
And it isn't always fair.
351
879000
3000
Ve her zaman adil de değildir.
14:57
You can get knocked down,
352
882000
3000
Yere serilebilirsiniz,
15:00
and it hurts
353
885000
2000
canınız yanabilir,
15:02
and it leaves scars.
354
887000
3000
ve yaralanabilirsiniz.
15:05
But if you're a leader,
355
890000
2000
Ama eğer liderseniz,
15:07
the people you've counted on
356
892000
3000
güvendiğiniz insanlar
15:10
will help you up.
357
895000
2000
size yardım edecektir.
15:12
And if you're a leader,
358
897000
3000
Ve eğer liderseniz,
15:15
the people who count on you need you on your feet.
359
900000
3000
size güvenen insanlar sizi dimdik ayakta görmeye ihtiyaç duyarlar.
15:18
Thank you.
360
903000
2000
Teşekkürler.
15:20
(Applause)
361
905000
12000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Stanley McChrystal - Military leaderGeneral Stanley McChrystal is the former commander of U.S. and International forces in Afghanistan. A four-star general, he is credited for creating a revolution in warfare that fuses intelligence and operations.
Why you should listen
With a remarkable record of achievement, General Stanley McChrystal has been praised for creating a revolution in warfare that fused intelligence and operations. A four-star general, he is the former commander of U.S. and international forces in Afghanistan and the former leader of Joint Special Operations Command (JSOC), which oversees the military’s most sensitive forces. McChrystal’s leadership of JSOC is credited with the December 2003 capture of Saddam Hussein and the June 2006 location and killing of Abu Musab al-Zarqawi, the leader of al-Qaeda in Iraq. McChrystal, a former Green Beret, is known for his candor.
After McChrystal graduated from West Point, he was commissioned as an infantry officer, and spent much of his career commanding special operations and airborne infantry units. During the Persian Gulf War, McChrystal served in a Joint Special Operations Task Force and later commanded the 75th Ranger Regiment. He completed year-long fellowships at Harvard’s John F. Kennedy School of Government in 1997 and in 2000 at the Council on Foreign Relations. In 2002, he was appointed chief of staff of military operations in Afghanistan. Two years later, McChrystal was selected to deliver nationally televised Pentagon briefings about military operations in Iraq. From 2003 to 2008, McChrystal commanded JSOC and was responsible for leading the nation’s deployed military counter-terrorism efforts around the globe. He assumed command of all International Forces in Afghanistan in June 2009. President Obama’s order for an additional 30,000 troops to Afghanistan was based on McChrystal’s assessment of the war there. McChrystal retired from the military in August 2010.
Stanley McChrystal | Speaker | TED.com