TEDGlobal 2017
Katlego Kolanyane-Kesupile: How I'm bringing queer pride to my rural village
Katlego Kolanyane-Kesupile: Kırsal köyüme eş cinsellik gururunu nasıl getiriyorum
Filmed:
Readability: 4.1
1,226,337 views
Şiirsel ve kişisel konuşmasında TED Fellow Katlego Kolanyane-Kesupile, modern eş cinsellik yaşam tarzı ile Botswana'daki kırsal bir köyde yetiştirilmesi arasındaki bağlantıyı inceliyor. “Kahverengi, eş cinsel, Afrikalı ve uzaya layık görülen bir şeyin, kırsal olmaktan başka bir şey olmak anlamına geldiği bir zamanda, şu anda bulunduğumuz yere bizi götüren mücadeleleri sildiğimizden korkuyorum.” diyor. "Benim eş cinselliğimi sindirmem, kendimin birçok istisnai kısmını birleştirmek anlamına geliyor."
Katlego Kolanyane-Kesupile - Artist, activist
Katlego Kolanyane-Kesupile is the founder of the Queer Shorts Showcase Festival, Botswana's first and only LGBT-themed theatre festival. Full bio
Katlego Kolanyane-Kesupile is the founder of the Queer Shorts Showcase Festival, Botswana's first and only LGBT-themed theatre festival. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
"You don't belong here"
0
760
1496
"Buraya ait değilsin."
00:14
almost always means, "We can't find
a function or a role for you."
a function or a role for you."
1
2280
3480
neredeyse hep "Senin için bir görev
veya rol bulamıyoruz" anlamına gelir.
veya rol bulamıyoruz" anlamına gelir.
00:18
"You don't belong here" sometimes means,
"You're too queer to handle."
"You're too queer to handle."
2
6865
4375
"Buraya ait değilsin." bazen "Başa
çıkılamayacak kadar tuhafsın." demektir.
çıkılamayacak kadar tuhafsın." demektir.
00:24
"You don't belong here"
3
12200
1800
"Buraya ait değilsin."
00:27
very rarely means,
4
15360
1696
çok nadiren,
00:29
"There's no way for you to exist
and be happy here."
and be happy here."
5
17080
3560
"Burada var olmanın ve mutlu
olmanın bir yolu yok." demektir.
olmanın bir yolu yok." demektir.
00:33
I went to university
in Johannesburg, South Africa,
in Johannesburg, South Africa,
6
21920
2416
Güney Afrika'da Johannesburg'da
üniversiteye gittim
üniversiteye gittim
00:36
and I remember the first time
a white friend of mine
a white friend of mine
7
24360
2429
ve beyaz arkadaşımın beni
ilk kez Botsvana'nın
ilk kez Botsvana'nın
00:38
heard me speaking Setswana,
the national language of Botswana.
the national language of Botswana.
8
26813
3600
ulusal dili olan Tsvana dilini konuşurken
duyduğu anı hatırlıyorum.
duyduğu anı hatırlıyorum.
00:43
I was on the phone with my mother
9
31240
1656
Telefonda annemle konuşuyordum
00:44
and the intrigue which painted itself
across her face was absolutely priceless.
across her face was absolutely priceless.
10
32920
5416
ve suratında beliren şaşkınlık
kesinlikle paha biçilemezdi.
kesinlikle paha biçilemezdi.
00:50
As soon as I hung up,
she comes to me and says,
she comes to me and says,
11
38360
2656
Kapatır kapatmaz
yanıma geldi ve dedi ki,
yanıma geldi ve dedi ki,
00:53
"I didn't know you could do that.
12
41040
1616
"Bunu yapabildiğini bilmiyordum.
00:54
After all these years of knowing you,
how did I not know you could do that?"
how did I not know you could do that?"
13
42680
3680
Seni bunca yıl tanıdıktan sonra,
bunu yapabildiğini nasıl bilmem?''
bunu yapabildiğini nasıl bilmem?''
00:59
What she was referring to was the fact
that I could switch off the twang
that I could switch off the twang
14
47280
3416
Atıfta bulunduğu şey gırtlaktan
konuşmayı bırakabilmem
konuşmayı bırakabilmem
01:02
and slip into a native tongue,
15
50720
1456
ve ana dilime dönebilmem,
01:04
and so I chose to let her in
on a few other things
on a few other things
16
52200
3336
beni Motswana olarak bulmasına
01:07
which locate me as a Motswana,
17
55560
1960
sebep olan birkaç şeye izin vermemdi,
01:10
not just by virtue of the fact
that I speak a language
that I speak a language
18
58400
2576
sadece bir dil konuştuğumdan
01:13
or I have family there,
19
61000
1616
veya ailem olmasında dolayı değil,
01:14
but that a rural child lives
within this shiny visage of fabulosity.
within this shiny visage of fabulosity.
20
62640
5056
kırsal bir çocuğun bu görkemli
parlaklık içinde yaşamasıydı.
parlaklık içinde yaşamasıydı.
01:19
(Laughter)
21
67720
2736
(Gülüşmeler)
01:22
(Applause)
22
70480
4016
(Alkış)
01:26
I invited the Motswana public
into the story, my story,
into the story, my story,
23
74520
3216
Yıllar önce bir "transeksüel" olarak
-İngilizce tabiri ile tabi
-İngilizce tabiri ile tabi
01:29
as a transgender person years ago,
in English of course,
in English of course,
24
77760
3456
çünkü Setwana dili cinsiyet-nötr
bir dil ve transeksüele
bir dil ve transeksüele
01:33
because Setswana
is a gender-neutral language
is a gender-neutral language
25
81240
2576
en yakını sadece bir yaklaşım,
01:35
and the closest we get
is an approximation of "transgender."
is an approximation of "transgender."
26
83840
3336
Motswana topluluğunu
hikâyeme davet ettim.
hikâyeme davet ettim.
01:39
And an important part of my history
got left out of that story,
got left out of that story,
27
87200
3696
Geçmişimin önemli bir kısmı
01:42
by association rather than
out of any act of shame.
out of any act of shame.
28
90920
3040
herhangi bir utanç eyleminden dolayı
hikâye dışı bırakıldı.
hikâye dışı bırakıldı.
01:47
"Kat" was an international superstar,
29
95400
3056
''Kat'' uluslararası bir süperstardı,
01:50
a fashion and lifestyle writer,
a musician, theater producer
a musician, theater producer
30
98480
3256
moda ve yaşam tarzı yazarı,
müzisyen, tiyatro yapımcısı
müzisyen, tiyatro yapımcısı
01:53
and performer --
31
101760
1256
ve oyuncusu
01:55
all the things that qualify me
to be a mainstream, whitewashed,
to be a mainstream, whitewashed,
32
103040
3896
-beni ana akım, beyaz boyalı,
yeni bir sindirilebilir eş cinsel
yeni bir sindirilebilir eş cinsel
01:58
new age digestible queer.
33
106960
2136
olmam için beni niteleyen her şey.
02:01
Kat.
34
109120
1200
Kat.
02:02
Kat had a degree from one
of the best universities in Africa,
of the best universities in Africa,
35
110920
3376
Kat, Afrika'daki en iyi üniversitelerden
birinde eğitim almıştı,
birinde eğitim almıştı,
02:06
oh no, the world.
36
114320
1520
oh hayır, dünyadaki en iyi.
02:08
By association, what Kat wasn't
37
116480
2096
Topluma göre Kat,
02:10
was just like the little
brown-skinned children
brown-skinned children
38
118600
2376
Brown'un Tati Siding gibi
düzensiz bir demir yolu
düzensiz bir demir yolu
02:13
frolicking through the streets
of some incidental railway settlement
of some incidental railway settlement
39
121000
3256
ve Kgagodi gibi bir kenar
köyün sokaklarında dolaşan,
köyün sokaklarında dolaşan,
02:16
like Tati Siding,
40
124280
1496
küçük, kahverengi tenli,
02:17
or an off-the-grid village like Kgagodi,
41
125800
3215
tozlu çoraplarla kaplı
bacakları olan,
bacakları olan,
02:21
legs clad in dust stockings
whose knees had blackened
whose knees had blackened
42
129039
3017
yerdeki balmumu ve cilalı
zemini silmekten
zemini silmekten
02:24
from years of kneeling
and wax-polishing floors,
and wax-polishing floors,
43
132080
3256
dizleri çökmüş olan,
02:27
whose shins were marked
with lessons from climbing trees,
with lessons from climbing trees,
44
135360
4136
günahları ağaca tırmanmaktan
aldığı derslerle işaretlenmiş,
aldığı derslerle işaretlenmiş,
02:31
who played until dusk,
45
139520
1616
gün batımına kadar
oyun oynayan,
oyun oynayan,
02:33
went in for supper by a paraffin lamp
46
141160
2696
gaz lambası altında akşam yemeği
yemek için eve giden ve
yemek için eve giden ve
02:35
and returned to play hide-and-seek
amongst centipedes and owls
amongst centipedes and owls
47
143880
4376
sonunda birinin annesinin eve çağırması
ile her şey sona erene kadar
ile her şey sona erene kadar
02:40
until finally someone's mother
would call the whole thing to an end.
would call the whole thing to an end.
48
148280
3560
kırkayak ve baykuşlar arasında
saklambaç oynayan bir çocuk değildi.
saklambaç oynayan bir çocuk değildi.
02:44
That got lost both in translation
and in transition,
and in transition,
49
152440
4696
Hem çeviri hem de geçişte
bunlar kaybolmuştu,
bunlar kaybolmuştu,
02:49
and when I realized this,
50
157160
1256
kendimle aramda
02:50
I decided it was time for me to start
building bridges between myselves.
building bridges between myselves.
51
158440
5096
köprüler kurma zamanımın
geldiğini anlamıştım.
geldiğini anlamıştım.
02:55
For me and for others to access me,
52
163560
2696
Kendim için ve diğerlerinin
bana ulaşması için,
bana ulaşması için,
02:58
I had to start indigenizing my queerness.
53
166280
2800
eş cinselliğimi özümsemeye başlamak
zorunda kaldım.
zorunda kaldım.
03:01
What I mean by indigenizing
is stripping away the city life film
is stripping away the city life film
54
169960
3416
Özümsemekten kastım, içindeki
köylüleri görmeye izin vermeyen
köylüleri görmeye izin vermeyen
03:05
that stops you from seeing
the villager within.
the villager within.
55
173400
2936
şehir filmini yok etmektir.
03:08
In a time where being brown, queer,
African and seen as worthy of space
African and seen as worthy of space
56
176360
4376
Kahverengi, tuhaf, Afrika ve uzaya
layık görülen bir şeyin,
layık görülen bir şeyin,
kırsal olmaktan başka bir şey
olmak anlamına geldiği
olmak anlamına geldiği
03:12
means being everything but rural,
57
180760
2016
03:14
I fear that we're erasing
the very struggles
the very struggles
58
182800
2096
bir zamanda, şu anda
bulunduğumuz yere
bulunduğumuz yere
bizi götüren mücadeleleri
silmekten korkuyorum.
silmekten korkuyorum.
03:16
that got us to where we are now.
59
184920
1960
03:19
The very first time I queered
being out in a village,
being out in a village,
60
187640
2576
Eşcinsel olduğum ilk an
köyün dışarısında olduğum andı,
köyün dışarısında olduğum andı,
03:22
I was in my early 20s,
and I wore a kaftan.
and I wore a kaftan.
61
190240
2976
yirmili yaşlarımın başındaydım
ve kaftan giyiyordum.
ve kaftan giyiyordum.
03:25
I was ridiculed by some of my family
and by strangers for wearing a dress.
and by strangers for wearing a dress.
62
193240
4936
Elbise giydiğim için kendi ailem
ve yabancılar tarafından dalga geçildim.
ve yabancılar tarafından dalga geçildim.
03:30
My defense against their comments
was the default that we who don't belong,
was the default that we who don't belong,
63
198200
4456
Onların yorumlarına karşı savunmam
ait olmayanların, onlardan daha iyi
ait olmayanların, onlardan daha iyi
03:34
the ones who are better than, get taught,
64
202680
2936
olanların, öğretilmenin,
onları utandırmanın ve ''Yeterince
bilmiyorlar'' varsayımımızdı.
bilmiyorlar'' varsayımımızdı.
03:37
we shrug them off and say,
"They just don't know enough."
"They just don't know enough."
65
205640
2840
03:41
And of course I was wrong,
because my idea of wealth of knowledge
because my idea of wealth of knowledge
66
209240
4456
Tabii ki de yanılıyordum,
çünkü bilgi hazinesi fikrim
çünkü bilgi hazinesi fikrim
03:45
was based in removing yourself
from Third World thinking and living.
from Third World thinking and living.
67
213720
6200
Üçüncü Dünya düşünce ve yaşantısından
kendini uzak tutmaya dayanıyordu.
kendini uzak tutmaya dayanıyordu.
03:52
But it took time for me to realize
that my acts of pride
that my acts of pride
68
220640
2656
Benim gurur duyduğum şeyler
küresel şehirlerde değil
küresel şehirlerde değil
03:55
weren't most alive in
the global cities I traipsed through,
the global cities I traipsed through,
69
223320
3416
dilini konuştuğum, oyunlar oynadığım
ve en çok ev olarak hissettiğim
ve en çok ev olarak hissettiğim
03:58
but in the villages where I speak
the languages and play the games
the languages and play the games
70
226760
4056
yerlerde canlıydı
ve şunu diyebilirdim
ve şunu diyebilirdim
04:02
and feel most at home and I can say,
71
230840
1896
''Dünyayı gördüm
04:04
"I have seen the world,
72
232760
1896
ve benim gibi olan insanlar
04:06
and I know that people like me
aren't alone here, we are everywhere."
aren't alone here, we are everywhere."
73
234680
3640
burada yalnız değiller,
biz her yerdeyiz.''
biz her yerdeyiz.''
04:11
And so I used these village homes
for self-reflection
for self-reflection
74
239160
3336
Ben de bu köy evlerini
öz yansıma için kullandım
öz yansıma için kullandım
04:14
and to give hope
to the others who don't belong.
to the others who don't belong.
75
242520
3416
ve ait olmayanlara umut verdim.
04:17
Indigenizing my queerness
76
245960
1656
Tuhaflığımı özümsemek,
04:19
means bridging the many
exceptional parts of myself.
exceptional parts of myself.
77
247640
4360
kendimin bütün istisnai parçaları
arasında köprü kurmak demek.
arasında köprü kurmak demek.
04:24
It means honoring the fact
78
252760
1256
Demek oluyor ki
04:26
that my tongue can contort itself
to speak the romance languages
to speak the romance languages
79
254040
3416
dilimin romantik dilleri konuşabilmem
için kendini bükebilmesi gerçeğini
için kendini bükebilmesi gerçeğini
04:29
without denying or exoticizing the fact
that when I am moved, it can do this:
that when I am moved, it can do this:
80
257480
6216
inkar etmeden veya bunu
egzotikleştirmeden yapabilmemdir.
egzotikleştirmeden yapabilmemdir.
04:35
(Ululating)
81
263720
3960
(Zılgıt Çekmek)
04:41
It means --
82
269160
1256
Bu şu demek:
04:42
(Cheers)
83
270440
1656
(Tezahürat)
04:44
(Applause)
84
272120
4056
(Alkış)
04:48
It means branding cattle with my mother
or chopping firewood with my cousins
or chopping firewood with my cousins
85
276200
3936
Annemle birlikte inek otlatmam
veya kuzenlerimle odun kesmem,
veya kuzenlerimle odun kesmem,
04:52
doesn't make me
any less fabulous or queer,
any less fabulous or queer,
86
280160
2416
VIP salonlarına, çatı katı partilerine,
04:54
even though I'm now accustomed
to rooftop shindigs, wine-paired menus
to rooftop shindigs, wine-paired menus
87
282600
4336
şarap eşleştirilmiş yemeklere
alışmış olsam da beni daha az
alışmış olsam da beni daha az
04:58
and VIP lounges.
88
286960
1616
ünlü veya eşcinsel yapmaz.
05:00
(Laughter)
89
288600
1856
(Kahkaha)
05:02
It means wearing my pride
through my grandmother's tongue,
through my grandmother's tongue,
90
290480
4576
Bu benim büyük annemin diliyle,
annemin yemekleriyle,
annemin yemekleriyle,
05:07
my mother's food, my grandfather's song,
91
295080
2816
büyük babamın şarkısıyla gurur
duymam demektir,
duymam demektir,
05:09
my skin etched with stories
of falling off donkeys
of falling off donkeys
92
297920
3376
derim eşekten düşme hikâyelerim
ve yıllarca ve yıllarca
ve yıllarca ve yıllarca
05:13
and years and years and years
of sleeping under a blanket of stars.
of sleeping under a blanket of stars.
93
301320
4120
yıldızların battaniyesi altında
uyumamla kazındı.
uyumamla kazındı.
05:19
If there's any place I don't belong,
94
307240
2896
Eğer ait olmadığım bir yer varsa,
05:22
it's in a mind where the story of me
starts with the branch of me being queer
starts with the branch of me being queer
95
310160
4576
hikâyemin eş cinsel olmamla başladığı
ve kırsal köklerden
başlamadığı akıldır.
başlamadığı akıldır.
05:26
and not with my rural roots.
96
314760
1840
05:29
Indigenizing my queerness
means understanding
means understanding
97
317240
3456
Eş cinselliğimi özümsemek
kırsallığın bir parçam olduğunu
kırsallığın bir parçam olduğunu
05:32
that the rural is a part of me,
and I am an indelible part of it.
and I am an indelible part of it.
98
320720
4040
ve benim de onun silinemez
bir parçası olduğumu anlamaktır.
bir parçası olduğumu anlamaktır.
05:37
Thank you.
99
325360
1216
Teşekkür ederim.
05:38
(Applause)
100
326600
3760
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Katlego Kolanyane-Kesupile - Artist, activistKatlego Kolanyane-Kesupile is the founder of the Queer Shorts Showcase Festival, Botswana's first and only LGBT-themed theatre festival.
Why you should listen
Katlego Kolanyane-Kesupile is an ARTivist, communications specialist and human rights practitioner from Botswana. She is the founder and artistic director of the Queer Shorts Showcase Festival, author of "…on about the same old things" and a globally performed playwright with a vested interest in the development of LGBT+ inclusive cultures in Africa. She holds a Masters in Human Rights, Culture and Social Justice.
More profile about the speakerKatlego Kolanyane-Kesupile | Speaker | TED.com