Jean-Paul Mari: The chilling aftershock of a brush with death
Jean-Paul Mari: Ölümle karşılaşma anı sonrasında oluşan korkunçluklar
Jean-Paul Mari has reported on conflicts in more than three dozen countries. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
bulunuyordum.
covering the war in Iraq.
started arriving in Baghdad.
tanklarıyla Bağdat'a girdikleri dönemdi.
birkaç gazeteciydik.
in the Palestine Hotel,
çatışma bize doğru geliyordu,
outside our windows.
kaplanmıştı.
in black smoke and oil.
Fakat neler olup bittiğini biliyorduk.
but we knew what was happening.
makalemi yazmam gerekiyordu.
to be writing an article,
gereken gün büyük birşeyler olur.
and something big happens.
bulunmaktaydım,
camın önüne gidiyordum,
every now and then
patlama oldu.
bombalar ile
with half-ton missiles,
"çok yakındı, çok çok yakındı!"
görmek için aşağıya indim,
çığlık atan insanlar, gazeteciler..
screaming in the hallways.
bir füze isabet etmişti.
been hit by a missile.
acil müdahale etmek istedim
I wanted to help out.
ve onu çevirdiğimde,
Bense hiç, hem de hiçbir şey göremiyordum.
from sternum to pubis,
nothing at all.
İnci gibi, parlak, beni kör eden..
shiny spot that blinded me,
Ağır yaralıydı
and I could see his wound,
çarşafın içine koyduk
underneath him,
yaralıyı aşağıya indirdik
that stopped at each of the 15 floors.
bir araca bindirdik.
that took him to the hospital.
Yine ispanyol kameraman José Couso,
who was on the 14th floor and also hit --
between the two floors --
isabet etmişti--
Görevim makalemi yazmaktı
I was supposed to write --
Bu yüzden, kendimi tanıttım
with my arms covered in blood,
Kollarım kan içerisindeydi
I hadn't paid for 10 days.
Kendi kendime dedim ki:
"Clear your head, put it all aside.
herşeyi unut
şu an herşeyi unutmalısın."
you need to put it all aside."
Makalemi yazdım ve yolladım.
my article and sent it off.
verdiği üzüntü dışında,
of having lost my colleagues,
Parlak ve inci gibi
bu mümkün olamaz
I can't just not know what happened."
Bunu ben yapamam
and it didn't only happen to me.
happen to others
that had an effect on me too.
ancak, örneğin
I knew in Lebanon,
who had been fighting for five years --
beş sene savaşmış
ve heryerde takip edilendi
follow everywhere.
kendinden emindi
with confidence --
Bu yüzden takip edilendi
knowing that we would be safe with him.
Onun yanında güvendeydik.
ve kendim de gördüm
silahını boşaltmış
made him duck quickly under the table,
sıçramasına yetmiş
been able to get up and fight.
bir daha hiçbir zaman kalkıp savaşamadı.
bir gazinoda kurpiyerlik yapıyordu
where I later found him,
ona en uygun işti bu.
so it was quite a suitable job.
Bu nasıl bir şeydir ki
öldürebiliyor? Neler oluyor?
any visible scars?
çok sık yaşanan bir şeydi.
Araştırmaya koyuldum.
kütüphaneleri vb. aradım.
that some people knew about this --
olduğunu keşfettim
travma olduğunu.
was called trauma.
travma, travmatik nevroz
or traumatic neurosis.
Hiç konuşulmamıştı.
geldiniz mi, cesetlerden bahsetmiyorum.
an experience with death --
bedeni de değil bahsettiğim, hayır!
lying in a hospital bed,
bahsediyorum.
the void of death.
sahip değil.
no one is supposed to see.
ne de ölüme yüz yüze bakılamaz.
can be looked at with a steady eye."
hakkı yoktur.
have to face the void of death.
bir süre görünmez kalabilir,
çünkü bu öyle bir şey ki
that has entered your brain --
Görüntü ve beyin arasındaki pencere gibi
and your mind --
beyinin tamamını işgal edecektir.
all the space inside.
men, women,
panikler yaşayan kişiler
horrible anxiety attacks --
Küçük korkulardan bahsetmiyorum.
Çünkü uyuduklarında
the same nightmare every night.
aynı kabusu görüyorlar.
Peki, bu görüntü,
who enters a building
bir savaşçıdır.
with another soldier aiming at him.
straight down the barrel.
becomes enormous, deformed.
deforme olur
Ve o anda, der ki
Kendimi ölmüş gördüm, ben öldüm."
Kendini ölmüş bilecektir.
O artık öldüğüne ikna olmuştur.
he is convinced that he is dead.
Tetiği çekmez veya her neyse,
the guy left or didn't shoot, whatever,
gördüğünde ölmüştür.
of a mass grave --
artık kurtarılamayacak bir arkadaş.
and there's nothing you can do.
gecelerce, haftalar boyunca, aylarca
for weeks, months --
dehşet içinde, tıpkı bir çocuk gibi.
anxious and terrified,
Tıpkı bir çocuk gibi
Yani beyninin içinde,
of horror in your brain,
which is hiding something --
Hiçbir şey.
ne de sevebilir.
kimseyi tanımıyordur, kendini bile.
Kendini kilitler!
you lock yourself in, you become ill.
konserve kutuları koyanlarını gördüm
outside their house with coins inside,
like you want to die or kill
Kaçmak ister,
Ama insanlardan nefret ediyordur
but you hate everyone.
Birşey ona saldırmaktadır
"Ama hiç birşeyin yok! Gayet iyisin,
You seem fine, you have no injuries.
döndün, hiçbir şeyin yok"
ve bazıları intihar ederler.
gündemdekini gerçekleştirmektir.
your daily planner --
I might as well commit suicide.
Üstelik artık acı çekmeyeceğim.
others end up under the bridge, drinking.
kendini içkiye vermek olur.
o amcanın hikayesi vardır.
that grandfather or uncle or neighbor
Hiç konuşmayan,
Karısını döven,
into alcoholism or dying.
ya da ölüm olan.
Ondan hiç bahsedilmez, neden?
Diyemeyiz.
to express the void of death.
Ölümün hiçliğini ifade edebilecek.
from an assignment,
Beyaz masa örtüsü,
white tablecloth, candles, guests.
bakışında kuşku vardı
were giving me dirty looks,
I ruined the whole evening.
Bunu dinlemeye kimse hazır değil
Bu son derece yaygın bir durum.
Ah, ölen değil, özür dilerim.
who died in Iraq --
who went to Iraq
TSSB'den muzdarip.
200 000 asker,
from the First World War
hastanelerinde tedavi görmekteydiler.
in British psychiatric hospitals.
identified 102,000 --
- iki katı kadar-
öldüğünü tespit etti.
from committing suicide.
iki katı daha fazla ölüm
than by combat in Vietnam.
bu her şeyi kapsayan bir şey
geçmiş savaşlarda da,
but also ancient wars --
Bu anlatılmış, söylenmiş,
the evidence is there.
konuşmazsa sonu felaket oluyor.
if you don't talk about it,
is that this is treatable --
evet bu tedavi edilebilir!
o ölümle karşılaşma anının-
that overwhelms, petrifies and kills you
tek şey dildir."
that holds all of us together."
that obsesses us --
bir hiçlik görüntüsü sadece.
ifade ederek mümkün.
hissediyor.
feel excluded from humanity.
Onlar da kimseyi görmek istemiyorlar.
and they don't want to see anyone.
utanç içinde hissediyorlar.
"Doktor bey biliyorsunuz,
I don't use the subway anymore
will see the horror in my eyes."
a terrible skin disease
6 ay dermatoloji de tedavi görmüş,
going from doctor to doctor.
Sonunda bir gün demişler ki:
to a psychiatrist.
he told the psychiatrist
burdan ayaklarına kadar-
from head to toe.
"Why are you in this state?"
"Sizce neden böyle bir durumdasınız?"
I'm dead, so I must be rotting away."
"Çünkü ben ölüyüm, o yüzden de çürüyorum."
that has a profound effect on people.
derinden etkileyen birşey bu.
Korkunun kelimelere dökülmesi gerekiyor.
we need to talk about it.
için tekrar tekrar konuşmak gerekiyor.
and talk about it again.
Bunları konuşabilirsek,
if we can talk about these things,
konuşma çalışması ile, adım adım,
by working it out verbally,
Bu demek ki travmadan sonra
dayanılmaz hafifliğini kaybettik
our "unbearable lightness of being,"
ölümsüzlük duygumuzu kaybettik
that keeps us here --
o duyguya sahipsiniz
like we're immortal, which we're not,
Öyle değilsiniz tabii!
we'd say, "What's the point of it all?"
Derdiniz ki: "Ne anlamı var?"
that feeling of immortality.
duygusunu kaybettiler.
Ama başka bir şey bulmuş oldular.
to look death in the face,
ölümün yüzüne bakabilirsek,
rather than keep quiet and hide,
Ruanda'lı Michael,
Carole from Iraq, Philippe from the Congo
Tanıdığım bütün bu insanlar,
şimdi büyük bir yazar
muhabirliğini bırakmıştı.
after a trauma.
who did not survive the trauma.
ölümlüler, insanlar,
insan olduğumuzu biliyoruz
and mortal, mortal and human,
and identify it once again
diyarını tanımlayabilirsek
of all mysterious places,
tekrar doğabiliriz
Çok daha güçlü.
ABOUT THE SPEAKER
Jean-Paul Mari - Journalist and psychologistJean-Paul Mari has reported on conflicts in more than three dozen countries.
Why you should listen
Journalist and international correspondent, psychologist and physiotherapist, Jean-Paul Mari published several hundred reports abroad and several works.
He produced a documentary, Irak: quand les soldats meurent (Iraq, wen the soldiers die), as well as a movie, Sans blessures apparentes (Without Visible Wounds), based on his book of the same name, for which he won the 2010 Grand Prix et le Prix du Public. In 2009, he was the recipient of the Grand prix des lectrices de Elle
He is the creator and the manager of grands-reporters.com and has just published a novel, La Tentation d'Antoine (The Temptation of Antoine).
Jean-Paul Mari | Speaker | TED.com