TED2006
Tony Robbins: Why we do what we do
Tony Robbins neyi neden yaptığımızı soruyor
Filmed:
Readability: 3
28,814,797 views
Tony Robbins insanların hareketleri altında yatan "görünmez güçler"den bahsediyor -- ön sıradaki Al Gore'a da selam ediyor.
Tony Robbins - Life coach; expert in leadership psychology
Tony Robbins makes it his business to know why we do the things we do. The pioneering life coach has spoken to millions of people through his best-selling books and three-day seminars. Full bio
Tony Robbins makes it his business to know why we do the things we do. The pioneering life coach has spoken to millions of people through his best-selling books and three-day seminars. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:25
(Applause)
0
0
1000
(Alkışlar)
00:27
Thank you. I have to tell you I'm both challenged and excited.
1
2000
3000
Teşekkürler. Şunu söylemeliyim ki hem zor durumdayım hem de heyecanlıyım.
00:30
My excitement is: I get a chance to give something back.
2
5000
3000
Heyecanım şundan; karşılık olarak bir şeyler verme şansı elde ettim.
00:33
My challenge is: the shortest seminar I usually do is 50 hours.
3
8000
4000
Zorlanmam da şundan; genelde verdiğim en kısa seminer 50 saat olur.
00:37
(Laughter)
4
12000
1000
(Gülüşmeler)
00:38
I'm not exaggerating. I do weekends, and what I do --
5
13000
3000
Abartmıyorum. Hafta sonu seminerleri veriyorum, ve yaptığım şey --
00:41
I do even more than that, obviously, coach people --
6
16000
1000
bu kadarla kalmıyor, tabii, insanlara koçluk yapıyorum --
00:42
but I'm into immersion. Because how did you learn language?
7
17000
3000
ama ben işin içine girilmesinden hoşlanırım. Çünkü konuşmayı nasıl öğrendiniz?
00:45
You didn't learn it by just learning principles,
8
20000
2000
Gidip temel ilkeleri öğrenerek değil,
00:47
you got in it and you did it so often that it became real.
9
22000
3000
kendinizi içinde buldunuz ve o kadar çok kullandınız ki gerçekleşiverdi.
00:50
And the bottom line of why I'm here, besides being a crazy mofo,
10
25000
3000
Ve burada olmamın esas nedeni, çatlağın biri olmam dışında,
00:53
is that I'm really in a position --
11
28000
2000
tam bir modda olduğumdur.
00:55
I'm not here to motivate you, obviously; you don't need that.
12
30000
2000
Buraya sizi motive etmek için gelmedim, besbelli ki; buna ihtiyacınız da yok.
00:57
And a lot of times that's what people think I do,
13
32000
2000
Ve çoğu zaman insanların yaptığımı düşündüğü şey bu,
00:59
and it's the furthest thing from it. What happens, though, is
14
34000
3000
ama aslında alakası bile yok. Buna karşın, genelde
01:03
people say to me, "I don't need any motivation."
15
38000
1000
insanlar bana gelip, "Motivasyona ihtiyacım yok." diyorlar.
01:04
And I say, "Well, that's interesting. That's not what I do."
16
39000
2000
Ben de, "Ne kadar ilginç. Zaten yaptığım bu değil." diyorum.
01:06
I'm the "Why" guy. I want to know why you do what you do.
17
41000
4000
Ben "Neden" diye soran adamım. Neyi neden yaptığınızı bilmek istiyorum.
01:10
What is your motive for action?
18
45000
2000
Davranışlarınızın altında hangi güdüler yatıyor?
01:13
What is it that drives you in your life today? Not 10 years ago.
19
48000
3000
Bugün, hayatınızda sizi harekete geçiren ne? 10 yıl önce değil.
01:16
Or are you running the same pattern? Because I believe
20
51000
2000
Yoksa hep aynı düzenin içinde misiniz? Çünkü inanıyorum ki
01:18
that the invisible force of internal drive, activated,
21
53000
3000
bizi içimizden harekete geçiren görünmez güç, etkinken,
01:21
is the most important thing in the world.
22
56000
2000
dünyadaki en önemli şey.
01:23
I'm here because I believe emotion is the force of life.
23
58000
4000
Buradayım çünkü inanıyorum ki duygular hayatın temel gücü.
01:27
All of us here have great minds.
24
62000
2000
Buradaki herkes oldukça akıllı.
01:29
You know? Most of us here have great minds, right?
25
64000
2000
Yani, buradakilerin çoğu oldukça akıllı, değil mi?
01:32
I don't know about another category, but we all know how to think.
26
67000
2000
Başka bir kategori var mı bilmiyorum, ama hepimiz düşünmeyi biliyoruz.
01:34
And with our minds we can rationalize anything.
27
69000
1000
Ve akıllarımız aracılığıyla her şeyi mantığa vurabiliyoruz.
01:36
We can make anything happen. We can -- I agree with what was described
28
71000
3000
İstediğimiz her şeyi gerçekleştirebiliriz. İstersek -- birkaç gün önce anlatılan
01:39
a few days ago, about this idea that people work in their self-interest.
29
74000
3000
şu şeye, insanların kendi çıkarları doğrultusunda çalıştığı fikrine katılıyorum.
01:42
But we all know that that's bullshit at times.
30
77000
2000
Ama hepimiz biliyoruz ki bu bazen tamamen saçmalık.
01:45
You don't work in your self-interest all the time,
31
80000
2000
Hep de kendi çıkarlarınız doğrultusunda çalışmazsınız,
01:48
because when emotion comes into it,
32
83000
1000
çünkü duygular işin içine girdiğinde,
01:49
the wiring changes in the way it functions.
33
84000
2000
işleyişi konusundaki düzen değişiyor.
01:52
And so it's wonderful for us to think intellectually
34
87000
2000
Ve de dünyadaki yaşamın nasıl olduğuyla ilgili
01:54
about how the life of the world is, and especially
35
89000
2000
aklımızla düşünebilmemiz bizim için harika bir şey ve özellikle
01:56
those who are very smart -- we can play this game in our head.
36
91000
2000
çok akıllı olanlarımız, bunu kafasının içinde canlandırabilir.
01:58
But I really want to know what's driving you.
37
93000
2000
Ama ben gerçekten sizi neyin harekete geçirdiğini bilmek istiyorum.
02:00
And what I would like to maybe invite you to do
38
95000
2000
Ve bu konuşmanın sonunda sizi belki de
02:02
by the end of this talk is explore where you are today,
39
97000
3000
yapmaya davet ettiğim şey, bugün nerde olduğunuzu incelemeniz,
02:05
for two reasons. One: so that you can contribute more. And two:
40
100000
3000
iki sebeple. Birincisi; böylece daha fazla katkıda bulunabilirsiniz. Ve ikincisi;
02:09
so that hopefully we can not just understand other people more,
41
104000
2000
böylece diğer insanları daha fazla anlamakla kalmayız,
02:11
but maybe appreciate them more, and create the kinds of connections
42
106000
3000
aynı zamanda onları daha da çok takdir eder ve bugün toplumumuzda
02:14
that can stop some of the challenges
43
109000
2000
karşılaştığımız zorlukların bazılarını önleyebilecek
02:16
that we face in our society today.
44
111000
1000
türden bağlar kurabiliriz.
02:17
They're only going to get magnified
45
112000
2000
Bu sorunlar bizzat bizi birleştiren teknoloji tarafından
02:19
by the very technology that's connecting us,
46
114000
1000
gittikçe büyüyecekler çünkü teknoloji bizim
02:21
because it's making us intersect. And that intersection
47
116000
3000
yollarımızı kesiştiriyor. Ve bu kesişim her zaman
02:24
doesn't always create the view of "everybody now understands everybody,
48
119000
3000
"herkes herkesi anlıyor ve herkes herkesi takdir ediyor"
02:27
and everybody appreciates everybody."
49
122000
2000
görüşünü oluşturmuyor.
02:29
So, I've had an obsession basically for 30 years, and that obsession has been,
50
124000
4000
Yaklaşık 30 yıldır bir takıntım var ve o takıntı da şu,
02:34
"What makes the difference in the quality of peoples lives?
51
129000
2000
"İnsanların hayatlarının niteliğindeki farkı yaratan ne?
02:37
What makes the difference in their performance?"
52
132000
1000
Performanslarındaki farkı yaratan ne?"
02:38
Because that's what I got hired to do.
53
133000
1000
Çünkü yaptığım iş bu.
02:39
I've got to produce the result now.
54
134000
1000
Sonucu hemen oluşturmam gerek.
02:40
That's what I've done for 30 years. I get the phone call
55
135000
3000
30 yıldır yaptığım şey bu. Bir telefon geliyor,
02:43
when the athlete is burning down on national television,
56
138000
3000
atlet ulusal televizyonda mahvolmuş durumda
02:46
and they were ahead by five strokes
57
141000
2000
ve beş atış öndelerken
02:48
and now they can't get back on the course.
58
143000
1000
şimdi sahaya geri dönemiyorlar.
02:50
And I've got to do something right now to get the result
59
145000
1000
Ve sonucu almak için hemen o an bir şeyler yapmalıyım
02:51
or nothing matters. I get the phone call
60
146000
2000
yoksa hiçbir anlamı kalmaz. Bir telefon geliyor,
02:54
when the child is going commit suicide,
61
149000
1000
çocuk intihar etmek üzereyken
02:56
and I've got to do something right now. And in 29 years --
62
151000
2000
ve hemen o an bir şeyler yapmalıyım. Ve 29 yıl içinde --
02:58
I'm very grateful to tell you I've never lost one in 29 years.
63
153000
3000
bunu söylemekten minnnet duyuyorum; 29 yıl içinde bir tanesini bile kaybetmedim.
03:01
It doesn't mean I won't some day. But I haven't done it,
64
156000
2000
Bir gün kaybetmeyeceğim anlamına gelmez bu tabii. Ama şimdiye kadar hiç kaybetmedim
03:03
and the reason is an understanding of these human needs that I want to talk to you about.
65
158000
2000
ve bunun nedeni insanların ihtiyaçlarını anlamış olmam, sizinle işte bunu konuşmak istiyorum.
03:05
So, when I get those calls about performance, that's one thing.
66
160000
3000
Performansla ilgili telefonlar aldığımda böyle tabii.
03:08
How do you make a change?
67
163000
2000
Nasıl bir fark yaratabiliriz, ona bakıyoruz.
03:11
But also, I'm looking to see what is it
68
166000
3000
Ama ayrıca, insanların bir katkıda bulunma becerisini
03:14
that's shaping that person's ability to contribute,
69
169000
2000
şekillendiren, insanlara kendilerinin ötesinde bir şeyler yaptıran şeyi
03:17
to do something beyond themselves. So maybe the real question is,
70
172000
3000
görmeye çalışıyorum. Belki de esas soru şudur,
03:20
you know, I look at life and say, there's two master lessons.
71
175000
3000
bilirsiniz, hayata bakıyorum ve diyorum ki iki önemli ders var.
03:23
One is: there's the science of achievement,
72
178000
2000
Birincisi; başarının ilmi,
03:25
which almost everything that's run is mastered to an amazing extent.
73
180000
2000
ki bu yapılan her şeyde en uç düzeye kadar uzmanlaşılmasıdır.
03:28
That's "How do you take the invisible and make it visible," right?
74
183000
2000
Bu "Görünmeyeni nasıl görünür hale getirirsiniz?" gibi bir şey, değil mi?
03:30
How do you take what you're dreaming of and make it happen?
75
185000
2000
Nasıl hayal ettiğiniz şeyi alıp gerçekleştirirsiniz?
03:32
Whether it be your business, your contribution to society, money --
76
187000
2000
İşiniz olsun, topluma katkınız olsun, para olsun --
03:35
whatever it is for you -- your body, your family.
77
190000
1000
sizin için her ne ise -- vücudunuz, aileniz.
03:37
But the other lesson of life that is rarely mastered is the art of fulfillment.
78
192000
2000
Ama hayatta çok nadir olarak ustalaşılan diğer ders memnuniyet sanatı.
03:39
Because science is easy, right?
79
194000
3000
Çünkü bilim kolaydır, haksız mıyım?
03:42
We know the rules. You write the code. You follow the --
80
197000
2000
Kuralları biliyoruz. Kodu yazıyorsunuz. Uyguluyorsunuz --
03:45
and you get the results. Once you know the game
81
200000
1000
ve sonuçları elde ediyorsunuz. Oyunu bildiğinizde,
03:46
you just, you know, you up the ante, don't you?
82
201000
2000
gider, bahsi arttırırsınız, değil mi?
03:49
But when it comes to fulfillment -- that's an art.
83
204000
2000
Ama konu memnuniyet olunca, bu bir sanat.
03:51
And the reason is, it's about appreciation
84
206000
2000
Ve nedeni de, değer bilmekle
03:53
and it's about contribution. You can only feel so much by yourself.
85
208000
3000
ve katkıda bulunmakla alakalı olması. Tek başınıza bir yere kadar hissedebilirsiniz.
03:57
So, I've had an interesting laboratory to try to answer the question
86
212000
3000
Esas soruyla alakalı şu soruya cevap bulmak için ilginç bir
04:00
of the real question, which is what's the difference
87
215000
1000
deney yapma şansım oldu, soru da şuydu;
04:01
in somebody's life if you look at somebody like those people
88
216000
3000
her şeyi verdiğiniz türden insanlara bakarsanız
04:04
that you've given everything to? Like all the resources
89
219000
3000
bir insanın hayatındaki fark nedir? İstediklerini söyledikleri
04:07
they say they need. You gave them not a 100-dollar computer;
90
222000
2000
bütün şu şeyler. 100 dolarlık bir bilgisayarı değil,
04:09
you gave them the best computer. You gave them love;
91
224000
2000
en iyi bilgisayarı veriyorsunuz. Sevgi veriyorsunuz,
04:11
you gave them joy. You were there to comfort them.
92
226000
1000
mutluluk veriyorsunuz. İhtiyaç duyduklarında yanlarındasınız.
04:13
And those people very often -- and you know some of them, I'm sure --
93
228000
2000
Ve bu insanlar çoğunlukla -- ve eminim ki siz de bazılarını tanıyorsunuzdur --
04:16
end up the rest of their life with all this love, education, money
94
231000
2000
hayatlarının geri kalan kısmında tüm bu sevgi, eğitim, para
04:18
and background, spending their life going in and out of rehab.
95
233000
3000
ve özgeçmişle kalakalıyor, hayatlarını rehabilitasyonda geçiriyorlar.
04:22
And then you meet people that have been through ultimate pain --
96
237000
2000
Ve bir de en en büyük acıları yaşamış -- psikolojik olarak, cinsel olarak,
04:25
psychologically, sexually, spiritually, emotionally abused --
97
240000
3000
ruhsal olarak, duygusal olarak istismar edilmiş -- insanlarla karşılaşıyorsunuz
04:28
and not always, but often, they become some of the people
98
243000
2000
ve her zaman olmasa da, çoğu kez topluma en çok katkı
04:30
that contribute the most to society.
99
245000
3000
sağlayan insanlardan oluyorlar.
04:33
So, the question we've got to ask ourselves really is, what is it?
100
248000
3000
Yani, aslında kendimize nedir diye sormamız gerek.
04:37
What is it that shapes us? And we live in a therapy culture.
101
252000
2000
Bizi şekillendiren nedir? Bizler bir terapi kültüründe yaşıyoruz.
04:40
Most of us don't do that, but the culture's a therapy culture.
102
255000
2000
Çoğumuz yapmıyoruz bunu, ama kültür bir terapi kültürü.
04:42
And what I mean by that is the mindset that we are our past.
103
257000
2000
Ve bununla kastettiğim bizim geçmişimizden ibaret olduğumuzu söyleyen kafa yapısı.
04:45
And everybody in this room -- you wouldn't be in this room
104
260000
2000
Ve bu salondaki herkes -- bunu teoriyi yutturmuş olsalar
04:47
if you bought that theory --
105
262000
1000
bu salonda olmazdınız --
04:48
but the -- most of society thinks biography is destiny.
106
263000
2000
ama -- toplumun çoğu yaşam öykülerinin kader olduğunu düşünüyor.
04:51
The past equals the future. And of course it does if you live there.
107
266000
3000
Geçmiş eşittir gelecek. Ve tabii geçmişte yaşarsanız öyle.
04:54
But what people in this room know,
108
269000
1000
Ama bu salondakilerin bildiği
04:56
and what we have to remind ourselves, though --
109
271000
1000
ve birbirimize hatırlatmamız gereken şey de --
04:57
because you can know something intellectually, you can know what to do
110
272000
2000
yani bir şeyi akıllıca düşünerek bilebilirsiniz, ne yapacağınızı bilebilir
05:00
and then not use it, not apply it.
111
275000
1000
ve onu kullanmayabilirsiniz, uygulamayabilirsiniz.
05:02
So really, we're going to remind ourselves
112
277000
1000
Yani aslında, kararların esas güç olduğunu
05:03
that decision is the ultimate power. That's what it really is.
113
278000
3000
kendimize hatırlatacağız. Ki gerçekten de öyleler.
05:06
Now, when you ask people, you know,
114
281000
2000
İnsanlara soruyorsunuz, "Hiç bir şeyi başaramadığınız
05:08
have you failed to achieve something?
115
283000
1000
oldu mu?" diye.
05:09
How many have ever failed to achieve
116
284000
2000
Kaçınızın hayatında kayda değer bir şeyi
05:11
something significant in your life? Say, "Aye."
117
286000
1000
başaramadığı oldu? "Ben", deyin.
05:13
Audience: Aye.
118
288000
1000
Seyirciler: Ben.
05:14
TR: Thanks for the interaction on a high level there.
119
289000
1000
TR: Katılmak için kendinizi bu kadar zorlamasaydınız.
05:16
(Laughter)
120
291000
1000
(Gülüşmeler)
05:17
But if you ask people, why didn't you achieve something?
121
292000
3000
Ama insanlara sorsanız, "Neden başaramadın?" diye,
05:20
Somebody who's working for you, you know, or a partner,
122
295000
2000
sizin için çalışan birine, ne bileyim, ya da eşinize
05:22
or even yourself. When you fail to achieve a goal,
123
297000
2000
ya da hatta kendinize. Bir hedefi elde etmeyi başaramadığında,
05:24
what's the reason people say they fail to achieve?
124
299000
2000
insanların başarısızlıklarının nedeninin ne olduğunu söyler?
05:26
What do they tell you? Don't have the -- didn't know enough,
125
301000
2000
Ne derler size? Şu şu yoktu -- şunu yeterince bilmiyordum,
05:29
didn't have the -- knowledge. Didn't have the -- money.
126
304000
2000
yeterince -- bilgili değildim. Yeterince -- param yoktu.
05:31
Didn't have the -- time. Didn't have the -- technology. You know,
127
306000
5000
Yeterince -- vaktim yoktu. Yeterince -- teknoloji yoktu. Bilirsiniz,
05:36
I didn't have the right manager. Didn't have the ...
128
311000
3000
doğru yöneticiye sahip değildim. Al Gore: Yüksek Mahkeme.
05:39
Al Gore: Supreme Court. (Laughter)
129
314000
4000
Tony Robbins: Doğru düzgün bir Yüksek Mahkeme yoktu. (Gülüşmeler).
05:53
TR: And --
130
328000
2000
Ve --
05:55
(Applause)
131
330000
2000
(Alkışlar)
05:57
and --
132
332000
1000
ve --
05:58
(Applause)
133
333000
3000
(Alkışlar)
06:01
-- what do all those, including the Supreme Court, have in common?
134
336000
2000
-- bütün bunların, Yüksek Mahkeme dahil, ortak noktası ne?
06:03
(Laughter)
135
338000
2000
(Gülüşmeler)
06:06
They are a claim to you missing resources, and they may be accurate.
136
341000
4000
Bunların hepsi elinizde yeterli kaynaklar olmadığıyla ilgili iddialar ve doğru olabilirler.
06:10
You may not have the money; you may not have the Supreme Court;
137
345000
2000
Paranız olmayabilir, doğru düzgün bir Yüksek Mahkeme olmayabilir,
06:13
but that is not the defining factor.
138
348000
2000
ama belirleyici etken bu değil.
06:15
(Applause)
139
350000
6000
(Alkışlar)
06:21
And you correct me if I'm wrong.
140
356000
1000
Ve eğer yanlışsam düzeltin.
06:24
The defining factor is never resources; it's resourcefulness.
141
359000
2000
Belirleyici etken asla kaynaklar değildir, kaynak yaratabilme yeteneğidir.
06:27
And what I mean specifically, rather than just some phrase,
142
362000
2000
Ve bunu öylesine bir söz olarak söylemiyorum, asıl olarak kastettiğim,
06:29
is if you have emotion, human emotion, something that I experienced
143
364000
5000
eğer duygulara sahipseniz, insani duygulara, ki bu dünden önceki gün
06:34
from you a day before yesterday at a level that is as profound
144
369000
3000
şimdiye kadar hissettiğim en derin düzeyde senden hissettiğim
06:38
as I've ever experienced, and if you'd communicated with that emotion
145
373000
2000
bir şey bu ve eğer bu duyguyla iletişim kurmuş olsaydın
06:40
I believe you would have beat his ass and won.
146
375000
1000
inanıyorum ki kıçına tekmeyi basar ve kazanırdın.
06:42
(Applause)
147
377000
5000
(Alkışlar)
06:47
But, how easy for me to tell him what he should do.
148
382000
4000
Ama, tabii ne yapması gerektiğini söylemek benim için kolay.
06:51
(Laughter)
149
386000
2000
(Gülüşmeler)
06:53
Idiot, Robbins. But I know when we watched the debate at that time,
150
388000
7000
Aptal Robbins. Ama biliyorum ki o zaman münazarayı izlediğimizde,
07:01
there were emotions that blocked people's ability
151
396000
2000
orada, insanların bu adamın zekasını ve kapasitesini
07:03
to get this man's intellect and capacity.
152
398000
2000
anlama becerilerini etkileyen duygular vardı.
07:05
And the way that it came across to some people on that day --
153
400000
2000
Ve o gün bazı insanlarca böyle anlaşılması --
07:07
because I know people that wanted to vote in your direction and didn't,
154
402000
3000
çünkü senin tarafına oy vermek isteyip vermeyen insanlar tanıyorum
07:11
and I was upset. But there was emotion that was there.
155
406000
3000
ve buna üzüldüm. Ama orada -- oradaki o duygu.
07:14
How many know what I'm talking about here? Say, "Aye."
156
409000
1000
Kaç kişi burada neyden bahsettiğimi biliyor? "Ben", deyin.
07:16
Audience: Aye.
157
411000
1000
Seyirciler: Ben.
07:17
TR: So, emotion is it. And if we get the right emotion,
158
412000
2000
TR: Yani, duygular yüzünden. Ve eğer doğru duyguyu bulabilirsek,
07:20
we can get ourselves to do anything. We can get through it.
159
415000
2000
kendimize her şeyi yaptırabiliriz. Üstesinden gelebiliriz.
07:22
If you're creative enough, playful enough, fun enough,
160
417000
2000
Eğer yeterince yaratıcıysanız, yeterince neşeliyseniz, yeterince eğlenceliyseniz,
07:24
can you get through to anybody? Yes or no?
161
419000
1000
herkesi kendinize bağlayabilir misiniz? Evet veya hayır?
07:26
Audience: Yes.
162
421000
1000
Seyirciler: Evet.
07:27
TR: If you don't have the money, but you're creative and determined enough,
163
422000
1000
TR: Paranız yoksa ama yeterince yaratıcı ve kararlıysanız,
07:28
you find the way. So this is the ultimate resource.
164
423000
3000
bir yolunu bulursunuz. Yani esas kaynak bu.
07:31
But this is not the story that people tell us, right?
165
426000
3000
Ama insanların bize anlattığı hikaye bu değil, haksız mıyım?
07:34
The story people tell us is a bunch of different stories.
166
429000
2000
İnsanların bize anlattığı şey bir sürü değişik hikaye.
07:36
They tell us we don't have the resources, but ultimately,
167
431000
2000
Kaynaklarının olmadığını söylüyorlar, ama sonuçta,
07:38
if you take a look here -- flip it up, if you would --
168
433000
2000
eğer bir bakarsanız -- değiştirelim, mümkünse --
07:41
they say, what are all the reasons they haven't accomplished that?
169
436000
1000
diyorlar ki, başaramamalarının nedenleri neler?
07:43
Next one, please. He's broken my pattern, that son-of-a-bitch.
170
438000
3000
Bir sonraki, lütfen. Düzenimi bozdu, adi herif.
07:46
(Laughter)
171
441000
4000
(Gülüşmeler)
07:50
But I appreciated the energy, I'll tell you that.
172
445000
1000
Ama enerjiyi takdir etmedim değil, bunu söyleyeyim.
07:51
(Laughter)
173
446000
2000
(Gülüşmeler)
07:53
What determines your resources? We've said decisions shape destiny,
174
448000
3000
Kaynaklarınızı neler belirliyor? Dedik ki kararlar kaderi şekillendirir,
07:56
which is my focus here. If decisions shape destiny, what determines it
175
451000
4000
ki burada odaklandığım şey bu. Eğer kararlar kaderi şekillendiriyorsa, onu
08:00
is three decisions. What are you going to focus on?
176
455000
2000
belirleyen de üç şey var. Neye odaklanacaksınız?
08:02
Right now, you have to decide what you're going to focus on.
177
457000
2000
Şu an, neye odaklanacağınıza karar vermelisiniz.
08:04
In this second, consciously or unconsciously, the minute you decide
178
459000
2000
Tam şu anda, bilinçli ya da bilinçsiz. Bir şeye odaklandığınız
08:07
to focus on something you've got to give it a meaning,
179
462000
1000
dakika ona bir anlam vermelisiniz,
08:09
and whatever that meaning is produces emotion.
180
464000
2000
ve o verdiğiniz anlam her ne ise duyguyu oluşturur.
08:11
Is this the end or the beginning? Is God punishing me
181
466000
3000
Bu başlangıç mı yoksa son mu? Tanrı beni cezalandırıyor mu
08:14
or rewarding me, or is this the roll of the dice?
182
469000
2000
yoksa ödüllendiriyor mu, ya da bu zar atmak gibi mi?
08:17
An emotion, then, creates what we're going to do or the action.
183
472000
3000
Ve sonrasında duygu yapacağımız şeyi yaratır.
08:20
So, think about your own life,
184
475000
1000
Kendi hayatınızı bir düşünün.
08:22
the decisions that have shaped your destiny.
185
477000
1000
Kaderinizi şekillendiren kararları.
08:24
And that sounds really heavy, but in the last five or 10 years,
186
479000
2000
Bu biraz ağır gelebilir, ama geçen 5 veya 10 yıl içinde,
08:27
15 years, how have there been some decisions you've made
187
482000
1000
15 yıl içinde, farklı bir karar vermiş olsanız,
08:28
that if you'd made a different decision,
188
483000
2000
hayatınızın tamamen farklı olabileceği
08:30
your life would be completely different? How many can think about it?
189
485000
3000
kararlar oldu mu? Kaçınızın aklına böyle bir şey geliyor?
08:33
Honestly, better or worse? Say, "Aye."
190
488000
1000
Dürüst olun, iyi ya da kötü? "Ben.", deyin.
08:35
Audience: Aye.
191
490000
1000
Seyirciler: Ben.
08:36
TR: So the bottom line is, maybe it was where to go to work,
192
491000
2000
TR: Yani mesela, belki nerede işe gideceğiniz seçimiydi
08:38
and you met the love of your life there.
193
493000
1000
ve gittiğiniz yerde hayatınızın aşkıyla tanıştınız.
08:40
Maybe it was a career decision. I know the Google geniuses I saw here --
194
495000
2000
Belki bir kariyer seçimiydi. Burada gördüğüm Google dahileri --
08:43
I mean, I understand that their decision
195
498000
1000
Yani, başlangıçta teknolojilerini satma kararı
08:45
was to sell their technology at first. What if they made that decision
196
500000
2000
vermelerini anlıyorum. Ya kendi kültürlerini yaratmak yerine
08:48
versus to build their own culture? How would the world be different?
197
503000
2000
o kararı verselerdi? Dünya nasıl olurdu?
08:50
How would their lives be different? Their impact?
198
505000
2000
Hayatları nasıl olurdu? Ya tesirleri?
08:53
The history of our world is these decisions.
199
508000
2000
Dünyamızın tarihi bu kararlardan oluşuyor.
08:55
When a woman stands up and says, "No, I won't go to the back of the bus,"
200
510000
3000
Bir kadın başkaldırıp, "Hayır, otobüsün arkasına gitmeyeceğim." dediğinde
08:59
she didn't just affect her life. That decision shaped our culture.
201
514000
3000
sadece kendi hayatını etkilemedi. O karar kültürümüzü şekillendirdi.
09:02
Or someone standing in front of a tank. Or being in a position
202
517000
3000
Ya da tankın önünde duran biri. Ya da Lance Armstrong gibi
09:06
like Lance Armstrong, and someone says to you,
203
521000
1000
bir durumdayken birinin size gelip "Testis kanserin var."
09:08
"You've got testicular cancer." That's pretty tough for any male,
204
523000
2000
demesi, bu herhangi bir erkek için oldukça ağır,
09:11
especially if you ride a bike.
205
526000
1000
özellikle de bisiklet sürüyorsanız.
09:12
(Laughter)
206
527000
2000
(Gülüşmeler)
09:14
You've got it in your brain; you've got it in your lungs.
207
529000
2000
Beyninizde var, akciğerlerinizde var.
09:16
But what was his decision of what to focus on?
208
531000
2000
Ama o neye odaklanmayı seçti?
09:19
Different than most people. What did it mean?
209
534000
1000
Birçok insandan farklı. Peki ne anlama geliyordu?
09:20
It wasn't the end; it was the beginning. What am I going to do?
210
535000
2000
Bu son değil, başlangıç. Peki ne yapacağım?
09:22
He goes off and wins seven championships he never once won
211
537000
3000
Kanserden önce bir kere bile kazanamamışken, gitti ve
09:25
before the cancer, because he got emotional fitness,
212
540000
2000
yedi şampiyonluk kazandı, çünkü duygusal olarak zindeydi,
09:28
psychological strength. That's the difference in human beings
213
543000
3000
psikolojik olarak güçlüydü. İşte bu etrafında bulunduğum
09:31
that I've seen of the three million that I've been around.
214
546000
2000
üç milyon insan arasında bazı insanlarda gördüğüm fark.
09:33
Because that's about my lab. I've had three million people
215
548000
2000
Çünkü bu benim deneyimle ilgili. Geçen 29 yıl boyunca
09:36
from 80 different countries that I've had a chance to interact with
216
551000
2000
80 farklı ülkeden üç milyon insanla etkileşimde bulunma
09:38
over the last 29 years. And after a while, patterns become obvious.
217
553000
4000
şansı buldum. Ve bir süre sonra, benzerliği görmeye başlıyorsunuz.
09:42
You see that South America and Africa
218
557000
2000
Sana göre Güney Amerika ve Afrika
09:44
may be connected in a certain way, right? Other people say,
219
559000
3000
arasında bir açıdan bağ kurulabilir, değil mi? Diğerleriyse
09:47
"Oh, that sounds ridiculous." It's simple. So, what shaped Lance?
220
562000
3000
"Çok saçma." diyor. Basit aslında. Şimdi, Lance'i şekillendiren ne?
09:50
What shapes you? Two invisible forces. Very quickly. One: state.
221
565000
5000
Sizi şekillendiren ne? İki görünmez güç. Hızlı bir şekilde. Bir; ruh hali.
09:56
We all have had time.
222
571000
1000
Hepimizin iyi ya da kötü zamanları olmuştur.
09:57
So if you had a time you did something, and after you did it
223
572000
2000
Sizin de bir şeyler yapıp, sonra da
09:59
you thought to yourself, I can't believe I said that,
224
574000
1000
kendi kendinize, bunu söylediğime inanamıyorum,
10:01
I can't believe I did that, that was so stupid -- who's been there?
225
576000
2000
bunu yaptığıma inanamıyorum, ne kadar aptalcaydı demişsinizdir -- kimler bunu yaşadı?
10:03
Say, "Aye."
226
578000
1000
"Ben.", deyin.
10:04
Audience: Aye.
227
579000
1000
Seyirciler: Ben.
10:05
TR: Have you ever done something, after you did it, you go, "That was me!"
228
580000
2000
TR: Hiç bir şey yaptığınız, yaptıktan sonra da, gidip, "O bendim!" dediğiniz oldu mu?
10:07
(Laughter)
229
582000
2000
(Gülüşmeler)
10:09
Right? It wasn't your ability; it was your state.
230
584000
2000
Değil mi? Yeteneğinizle ilgili değildi, ruh halinizle ilgiliydi.
10:12
Your model of the world is what shapes you long term.
231
587000
2000
Sizi uzun vadede şekillendiren dünyayı nasıl gördüğünüzdür.
10:15
Your model of the world is the filter. That's what's shaping us.
232
590000
3000
Dünyayı görüş biçiminiz süzgeçtir. Bizi şekillendiren bu.
10:18
That's what makes people make decisions.
233
593000
1000
İnsanlara kararlar verdirten bu.
10:20
When we want to influence somebody, we've got to know
234
595000
1000
Birini etkilemek istediğimizde, onları halihazırda
10:21
what already influences them.
235
596000
1000
neyi etkilediğini bilmemiz gerek.
10:23
And it's made up of three parts, I believe.
236
598000
1000
Ve ben bunun üç kısımdan oluştuğuna inanıyorum.
10:25
First, what's your target? What are you after?
237
600000
2000
Birincisi, hedefiniz ne? Neyin peşindesiniz?
10:27
Which, I believe -- it's not your desires.
238
602000
2000
Benim düşüncem -- bunlar istekleriniz değil.
10:29
You can get your desires or goals. How many have ever got a goal
239
604000
2000
İsteklerinizi ya da hedeflerinizi elde edebilirsiniz. Kaçınızın bir hedefi
10:31
or desire and thought, is this all there is?
240
606000
2000
veya isteği elde edip, hepsi bu kadar mı, dediği oldu?
10:33
How many have been there? Say, "Aye."
241
608000
1000
Kaçınız bunu yaşadı? "Ben.", deyin.
10:34
Audience: Aye.
242
609000
1000
Seyirciler: Ben.
10:35
TR: So, it's needs we have. I believe there are six human needs.
243
610000
3000
TR: Yani, bunlar ihtiyaçlarımız. Altı insani ihtiyaç olduğuna inanıyorum.
10:38
Second, once you know what the target that's driving you is
244
613000
3000
İkincisi, sizi harekete geçiren hedefin ne olduğunu bildikten
10:41
and you uncover it for the truth -- you don't form it; you uncover it --
245
616000
3000
ve bunun ne olduğunu bulduktan sonra -- onu oluşturmayacaksınız, bulacaksınız --
10:44
then you find out what's your map,
246
619000
1000
yol haritanızı belirleyeceksiniz;
10:45
what's the belief systems that are telling you how to get those needs.
247
620000
3000
size bu ihtiyaçları nasıl elde edeceğinizi söyleyen inanç sistemleri neler?
10:48
Some people think the way to get those needs is destroy the world,
248
623000
2000
Bazıları için bu ihtiyaçları karşılamanın yolu dünyaya zarar vermek,
10:50
some people is to build something, create something, love someone.
249
625000
3000
bazıları için bir şey inşa etmek, bir şey yaratmak, birini sevmek.
10:54
And then there's the fuel you pick. So very quickly, six needs.
250
629000
3000
Ve bir de seçtiğiniz yakıt var. Hızlı bir şekilde, altı ihtiyaç.
10:57
Let me tell you what they are. First one: certainty.
251
632000
2000
Neler olduklarını söyleyeyim. Birincisi; kesinlik.
10:59
Now, these are not goals or desires, these are universal.
252
634000
2000
Şimdi, bunlar hedefler veya istekler değil, bunlar evrensel.
11:02
Everyone needs certainty that they can avoid pain
253
637000
1000
Acı çekmemek ve en azından rahat olabilmek için
11:03
and at least be comfortable. Now, how do you get it?
254
638000
2000
herkesin kesinliğe ihtiyacı var. Peki, ne anlıyorsunuz bundan?
11:05
Control everybody? Develop a skill? Give up? Smoke a cigarette?
255
640000
4000
Herkesi kontrol etmek? Bir yeteneğinizi geliştirmek? Pes etmek? Bir sigara yakmak?
11:10
And if you got totally certain, ironically,
256
645000
2000
Bununla birlikte eğer her konuda kesinseniz, ironik bir şekilde,
11:12
even though we all need that --
257
647000
1000
her ne kadar hepimizin buna ihtiyacı olsa da --
11:13
like if you're not certain about your health, or your children,
258
648000
2000
mesela sağlığınızla ilgili ya da çocuklarınızla ilgili
11:15
or money, you don't think about much.
259
650000
2000
ya da parayla ilgili kesin değilseniz, pek de fazla şeyi düşünmüyorsunuzdur.
11:17
You're not sure if the ceiling's going to hold up,
260
652000
1000
Tavanın çöküp çökmeyeceğinden emin değilsiniz,
11:18
you're not going to listen to any speaker.
261
653000
1000
hiçbir konuşmacıyı dinlemeyeceksinizdir.
11:20
But, while we go for certainty differently, if we get total certainty,
262
655000
3000
Ama, her ne kadar kesinliğe farklı yaklaşsak da, eğer her konuda kesinsek,
11:24
we get what? What do you feel if you're certain?
263
659000
1000
elimize ne geçer? Bir konuda kesinseniz nasıl hissedersiniz?
11:25
You know what's going to happen, when it's going to happen,
264
660000
1000
Bilirsiniz, ne olacağı konusunda, ne zaman olacağı konusunda.
11:26
how it's going to happen -- what would you feel?
265
661000
1000
Nasıl olacağı konusunda. Ne hissedersiniz?
11:28
Bored out of your minds. So, God, in Her infinite wisdom,
266
663000
3000
Sıkıntıdan patlarsınız. Velhasılı, hikmetinden sual olunmayan Tanrı,
11:31
(Laughter)
267
666000
1000
(Gülüşmeler)
11:32
gave us a second human need, which is uncertainty.
268
667000
3000
bize ikinci bir insani ihtiyaç bahşetmiş, ki bu da belirsizlik.
11:35
We need variety. We need surprise.
269
670000
2000
Çeşitliliğe ihtiyacımız var. Sürprize ihtiyacımız var.
11:38
How many of you here love surprises? Say, "Aye."
270
673000
1000
Kaçınız süprizleri seviyorsunuz? "Ben.", deyin.
11:40
Audience: Aye.
271
675000
1000
Seyirciler: Ben.
11:41
TR: Bullshit. You like the surprises you want.
272
676000
1000
TR: Saçmalık. İstediğiniz sürprizlerden hoşlanıyorsunuz.
11:42
(Laughter)
273
677000
2000
(Gülüşmeler)
11:44
The ones you don't want you call problems, but you need them.
274
679000
3000
İstemediklerinize sorun diyorsunuz, ama onlara ihtiyacınız var.
11:47
So, variety is important. Have you ever rented a video or a film
275
682000
3000
Yani, çeşitlilik önemlidir. Hiç daha önce izlediğiniz bir kasedi ya da
11:50
that you've already seen? Who's done this? Get a fucking life.
276
685000
4000
filmi kiraladınız mı? Kim kiraladı? Bırakın bunları.
11:54
(Laughter)
277
689000
2000
(Gülüşmeler)
11:56
All right. Why are you doing it? You're certain it's good
278
691000
2000
Pekala. Niye yapıyorsunuz bunu? İyi olduğundan eminsiniz
11:58
because you read it before, saw it before, but you're hoping
279
693000
2000
çünkü daha önce okudunuz, izlediniz, ama yeterince uzun zaman
12:00
it's been long enough you've forgotten, that there's variety.
280
695000
2000
olduğunu ve unuttuğunuzu, farklı bir şeyler olduğunu umuyorsunuz.
12:03
Third human need, critical: significance. We all need to feel
281
698000
3000
Üçüncü insani ihtiyaç: buna dikkat -- önem. Hepimiz saygın, özel, eşsiz
12:06
important, special, unique. You can get it by making more money.
282
701000
3000
hissetmek istiyoruz. Daha fazla kazanarak bunu elde edebilirsiniz.
12:09
You can do it by being more spiritual.
283
704000
2000
Daha çok maneviyata yönelerek yapabilirsiniz.
12:11
You can do it by getting yourself in a situation where you put
284
706000
2000
İnsanların bilmek bile istemeyeceği yerlere dövmeler yaptırarak
12:13
more tattoos and earrings in places humans don't want to know.
285
708000
3000
ya da küpeler takarak yapabilirsiniz.
12:17
Whatever it takes. The fastest way to do this,
286
712000
3000
Ne gerekiyorsa. Bunu yapmanın en hızlı yolu,
12:20
if you have no background, no culture, no belief and resources
287
715000
2000
eğer özgeçmişiniz, kültürünüz, inançlarınız ve kaynaklarınız ya da
12:22
or resourcefulness, is violence. If I put a gun to your head
288
717000
3000
kaynak yaratma beceriniz yoksa, şiddettir. Eğer kafana bir silah dayarsam
12:25
and I live in the 'hood, instantly I'm significant.
289
720000
2000
ve çetelerle takılıyorsam, bir anda önemli olurum.
12:27
Zero to 10. How high? 10. How certain am I that
290
722000
3000
Sıfırdan 10'a. Kaç? 10. Bana cevap vereceğinden
12:30
you're going to respond to me? 10. How much uncertainty?
291
725000
3000
ne kadar eminim? 10. Ne kadar belirsizlik var?
12:34
Who knows what's going to happen next? Kind of exciting.
292
729000
1000
Ne olabileceğini kim biliyor? Heyecanlı, değil mi?
12:35
Like climbing up into a cave and doing that stuff
293
730000
3000
Bir mağaranın içine girip, içeride yaptığınız şu
12:38
all the way down there. Total variety and uncertainty.
294
733000
2000
şeyler gibi. Tam bir çeşitlilik ve belirsizlik.
12:40
And it's significant, isn't it? So you want to risk your life for it.
295
735000
3000
Ve bu önemli, değil mi? Hayatınızı bunun için riske atabiliyorsunuz.
12:44
So that's why violence has always been around and will be around
296
739000
2000
İşte şiddet bu yüzden hep vardı ve insanlık olarak farkındalığımızı
12:46
unless we have a consciousness change as a species.
297
741000
2000
değiştirmediğimiz sürece olacak.
12:49
Now, you can get significance a million ways,
298
744000
1000
Yani, önemi milyonlarca farklı yoldan elde edebilirsiniz,
12:50
but to be significant, you've got to be unique and different.
299
745000
2000
ama önemli olmak için, eşsiz ve farklı olmalısınız.
12:52
Here's what we really need: connection and love -- fourth need.
300
747000
3000
İhtiyacımız olan şey şu; dostluk ve aşk -- dördüncü ihtiyaç.
12:56
We all want it. Most people settle for connection
301
751000
2000
Bunu hepimiz istiyoruz. Çoğu insan dostlukla yetiniyor
12:58
because love's too scary. Don't want to get hurt.
302
753000
2000
çünkü aşk fazla korkutucu. İncitilmek istemiyorlar.
13:00
Who here has ever been hurt in an intimate relationship? Say, "Aye."
303
755000
3000
Kimler şimdiye kadar yakın bir ilişkide incindi? "Ben.", deyin.
13:03
(Laughter)
304
758000
1000
(Gülüşmeler)
13:04
If you don't raise your hand, you'll have had other shit too, come on.
305
759000
2000
Eğer elinizi kaldırmıyorsanız dahası da var demektir, hadi elleri görelim.
13:06
(Laughter)
306
761000
1000
(Gülüşmeler)
13:07
And you're going to get hurt again.
307
762000
1000
Ve yine incineceksiniz.
13:08
Aren't you glad you came to this positive visit?
308
763000
2000
Bu olumlu görüşmeye geldiğiniz için memnun değil misiniz?
13:10
(Laughter)
309
765000
1000
(Gülüşmeler)
13:11
But here's what's true -- we need it. We can do it through intimacy,
310
766000
3000
Ama doğru olan şu -- buna ihtiyacımız var. Bunu içtenlikle,
13:14
through friendship, through prayer, through walking in nature.
311
769000
3000
arkadaşlıkla, dualarla, doğada gezinerek yapabiliriz.
13:18
If nothing else works for you, get a dog. Don't get a cat. Get a dog,
312
773000
2000
Eğer hiç biri sizin için işe yaramıyorsa, bir köpek alın. Kedi almayın. Köpek alın,
13:20
because if you leave for two minutes, it's like you've been gone
313
775000
2000
çünkü iki dakikalığına bile ayrılsanız, beş dakika sonra geldiğinizde
13:22
for six months when you show back up again five minutes later, right?
314
777000
2000
altı aydır yokmuşsunuz gibi davranıyorlar, değil mi?
13:24
(Laughter)
315
779000
1000
(Gülüşmeler)
13:25
Now, these first four needs, every human finds a way to meet.
316
780000
2000
Yani, bunlar ilk dört ihtiyaç, her insan bunları karşılamak için bir şeyler buluyor.
13:28
Even if you lie to yourself, you need to have split personalities.
317
783000
2000
Kendinize yalan bile söyleseniz, ancak farklı kişilikleriniz olması gerekir.
13:31
But the last two needs -- the first four needs are called
318
786000
3000
Ama son iki ihtiyaç -- ilk dört ihtiyaca kişilik ihtiyaçları
13:34
the needs of the personalities, is what I call it --
319
789000
2000
deniyor, ben öyle diyorum --
13:36
the last two are the needs of the spirit.
320
791000
2000
son ikisiyse ruhun ihtiyaçları.
13:39
And this is where fulfillment comes. You won't get fulfillment
321
794000
2000
Ve memnuniyet işte bu noktada geliyor. İlk dördünden memnuniyet
13:41
from the first four. You'll figure a way -- smoke, drink, do whatever --
322
796000
3000
elde edemezsiniz. Dördünü karşılamak için -- sigara, alkol, ne yaparsanız --
13:44
to meet the first four, but the last two -- number five:
323
799000
1000
bir şeyler bulursunuz, ama son ikisi -- beş numara:
13:46
you must grow. We all know the answer here.
324
801000
2000
gelişmelisiniz. Hepimiz cevabı biliyoruz.
13:48
If you don't grow, you're what? If a relationship's not growing,
325
803000
3000
Gelişmezseniz ne olursunuz? Eğer bir ilişki gelişmiyorsa,
13:51
if a business is not growing, if you're not growing,
326
806000
2000
bir iş gelişmiyorsa, siz gelişmiyorsanız,
13:53
it doesn't matter how much money you have,
327
808000
1000
ne kadar paranız olduğunun, ne kadar
13:54
how many friends you have, how many people love you,
328
809000
2000
arkadaşınız olduğunun, ne kadar insanın sizi sevdiğinin bir önemi yok,
13:56
you feel like hell. And the reason we grow, I believe,
329
811000
3000
iğrenç hissedersiniz. Ve gelişmemizin nedeni, bence,
13:59
is so we have something to give of value.
330
814000
2000
sonuçta verebileceğimiz değerli bir şey elde etmemiz.
14:02
Because the sixth need is to contribute beyond ourselves.
331
817000
2000
Çünkü altıncı ihtiyaç kendimizin ötesinde katkıda bulunmak.
14:05
Because we all know, corny as it sounds,
332
820000
1000
Çünkü hepimiz biliyoruz ki, bize ne kadar bayağı gelse de,
14:07
the secret to living is giving. We all know life's not about me;
333
822000
3000
yaşamın sırrı vermektir. Hepimiz hayatın benimle ilgili olmadığını,
14:10
it's about we. This culture knows that. This room knows that.
334
825000
2000
bizimle ilgili olduğunu biliyoruz. Bu kültür bunun farkında. Bu salon bunun farkında.
14:12
And it's exciting. When you see Nicholas up here talking about
335
827000
3000
Ve bu heyecan verici. Burada Nicholas'ı 100 dolarlık bilgisayarı hakkında
14:15
his $100 computer, the most passionate exciting thing is:
336
830000
2000
gördüğünüzde, en tutku dolu ve heyecanlı hissettiğiniz şey,
14:17
here's a genius, but he's got a calling now.
337
832000
3000
işte bu bir dahi, ama onun bir arzusu var.
14:21
You can feel the difference in him and it's beautiful.
338
836000
2000
Ondaki bu farkı görebiliyorsunuz ve bu harika.
14:24
And that calling can touch other people. In my own life,
339
839000
2000
Ve bu arzu diğer insanları da etkileyebilir. Benim hayatım,
14:26
my life was touched because when I was 11 years old,
340
841000
2000
11 yaşındayken etkilendi.
14:28
Thanksgiving, no money, no food -- we're not going to starve,
341
843000
3000
Şükran günü; para yok, yemek yok. Açlıktan ölmeyeceğiz,
14:31
but my father was totally messed up. My mom was letting him know
342
846000
3000
ama babam işleri tam anlamıyla batırmış. Annem durmadan ne kadar
14:34
how bad he messed up. And somebody came to the door
343
849000
3000
batırdığını ona hatırlatıyor. O an birileri kapıya gelip
14:37
and delivered food. My father made three decisions.
344
852000
2000
yemek getirdi. Babam üç karar verdi.
14:40
I know what they were briefly. His focus was: "This is charity.
345
855000
2000
Kabaca neler olduklarını biliyorum. Odaklandığı şey: "Bu sadaka.
14:43
What does it mean? I'm worthless. What've I got to do?
346
858000
2000
Ne anlama geliyor bu? Ben işe yaramazım, ne yapmam gerek?
14:46
Leave my family." Which he did. The time was one of the most painful
347
861000
2000
Ailemi terk etmeliyim." Ki öyle de yaptı. O an hayatımın en acı veren
14:49
experiences of life. My three decisions gave me a different path.
348
864000
3000
deneyimlerinden biriydi. Benim yaptığım üç seçimse bana bambaşka bir yol sundu.
14:53
I said, "Focus on: 'there's food'" -- what a concept, you know.
349
868000
3000
Dedim ki, "'Yemeğin olması'na odaklan" -- ne fikir ama.
14:56
(Laughter)
350
871000
1000
(Gülüşmeler)
14:57
Second -- but this is what changed my life,
351
872000
1000
İkincisi -- ve bu hayatımı değiştiren, beni insan
14:58
this is what shaped me as a human being -- "Somebody's gift.
352
873000
3000
olarak şekillendiren şey -- "Bu birinin hediyesi,
15:01
I don't even know who it is." My father always said,
353
876000
3000
kim olduğunu bile bilmiyorum." Babam her zaman derdi ki,
15:04
"No one gives a shit." And all of a sudden, somebody I don't know,
354
879000
3000
"Kimsenin umursadığı yok." Ve aniden, bilmediğim birisi,
15:07
they're not asking for anything, they're just giving our family food,
355
882000
2000
bir karşılık beklemeden, aileme yemek veriyor,
15:09
looking out for us. It made me believe this: "What does it mean
356
884000
3000
ailemi kolluyor. Bu beni şuna inandırdı: "Yabancıların umursaması
15:12
that strangers care?" And what that made me decide is,
357
887000
3000
ne anlama gelir?" Ve karar vermemi sağlayan şey,
15:16
if strangers care about me and my family, I care about them.
358
891000
1000
eğer yabancılar beni ve ailemi umursuyorsa, ben de onları umursuyorum.
15:18
What am I going to do? I'm going to do something
359
893000
1000
Ne yapacağım? Bir değişiklik yaratmak için
15:19
to make a difference. So, when I was 17, I went out one day
360
894000
3000
bir şeyler yapacağım. Böylece, 17 yaşımdayken, bir Şükran Günü
15:22
on Thanksgiving. It was my target for years to
361
897000
2000
dışarı çıktım. Senelerdir istediğim şeydi bu,
15:24
have enough money to feed two families.
362
899000
1000
iki aileyi doyuracak kadar param olması.
15:25
The most fun thing I ever did in my life, the most moving.
363
900000
2000
Hayatımda yaptığım en eğlenceli, en dokunaklı şey.
15:28
Then next year I did four. I didn't tell anybody what I was doing.
364
903000
2000
Bir sonraki yıl dört aileyi doyurdum. Kimseye ne yaptığımı söylemedim.
15:30
Next year eight. I wasn't doing it for brownie points,
365
905000
2000
Bir sonraki yıl sekiz. Gösteriş için yapmıyordum,
15:33
but after eight, I thought, shit, I could use some help.
366
908000
1000
ama sekizden sonra, düşündüm ki, kahretsin, biraz yardım iyi olurdu.
15:34
(Laughter)
367
909000
2000
(Gülüşmeler)
15:36
So sure enough, I went out and what did I do?
368
911000
2000
Kendimden çok emin, gittim ve ne yaptım?
15:38
I got my friends involved and I grew companies
369
913000
2000
Arkadaşlarımı da dahil ettim ve şirketler kurdum
15:40
and then I got 11 companies and I built the foundation.
370
915000
2000
ve de 11 şirket olduğunda vakfı kurdum.
15:42
Now, 18 years later, I'm proud to tell you, last year
371
917000
2000
Şimdi, 18 yıl sonra, bunu söylemekten gurur duyuyorum ki, geçen yıl
15:44
we fed two million people in 35 countries through our foundation,
372
919000
3000
vakfımız aracılığıyla 35 ülkeden iki milyon insanı doyurduk,
15:48
all during the holidays: Thanksgiving, Christmas --
373
923000
1000
hepsi de bayramlarda: Şükran Günü, Noel --
15:49
(Applause)
374
924000
1000
(Alkışlar)
15:50
-- in all the different countries around the world.
375
925000
1000
-- dünyanın dört bir tarafında birçok ülkeden.
15:51
It's been fantastic.
376
926000
1000
Harikuladeydi.
15:52
(Applause)
377
927000
1000
(Alkışlar)
15:53
Thank you.
378
928000
1000
Teşekkürler.
15:54
(Applause)
379
929000
1000
(Alkışlar)
15:55
So, I don't tell you that to brag; I tell you because I'm proud
380
930000
2000
Bunu size övünmek için söylemiyorum, söylüyorum çünkü
15:57
of human beings, because they get excited to contribute
381
932000
3000
insanlarla gurur duyuyorum, çünkü konuşmak yerine, bir kere
16:00
once they've had the chance to experience it, not talk about it.
382
935000
3000
deneme şansı elde ettikten sonra katkıda bulunmaktan heyecan duyuyorlar.
16:04
So, finally -- and I'm about out of time -- the target that shapes you --
383
939000
4000
Yani, son olarak -- ve sürem de bitmek üzere -- sizi şekillendiren hedef --
16:09
here's what's different about people. We have the same needs,
384
944000
1000
işte insanların arasındaki fark bu. Hepimizin ihtiyaçları aynı,
16:11
but are you a certainty freak? Is that what you value most,
385
946000
2000
ama siz bir kesinlik bağımlısı mısınız? En çok değer verdiğiniz şey
16:13
or uncertainty? This man here couldn't be a certainty freak
386
948000
4000
bu mu yoksa belirsizlik mi? Şu adam eğer tüm o mağaraları
16:17
if he climbed through those caves. Are you driven by significance
387
952000
3000
tırmandıysa bir kesinlik bağımlısı olamaz. Sizi harekete geçiren saygınlık mı
16:20
or love? We all need all six, but whatever
388
955000
2000
yoksa sevgi mi? Hepimizin altısına da ihtiyacımız var,
16:22
your lead system is, tilts you in a different direction.
389
957000
2000
ama sizin sisteminizi yöneten her neyse, sizi başka bir tarafa yönlendirir.
16:24
And as you move in a direction, you have a destination or destiny.
390
959000
2000
Ve o tarafa doğru ilerledikçe, bir istikametiniz veya kaderiniz olacaktır.
16:27
The second piece is the map. Think of that as the operating system
391
962000
3000
İkinci parçası da yol haritası. Bunu nereye gideceğinizi söyleyen bir
16:30
that tells you how to get there. And some people's map is:
392
965000
2000
işletim sistemi olarak düşünün. Ve bazılarının yol haritası,
16:33
"I'm going to save lives even if I die for other people,"
393
968000
2000
"Başkaları için ölsem de hayat kurtaracağım,"dır
16:35
and they're firemen. Somebody else is:
394
970000
1000
ve itfaiyeci olurlar. Bir başkası,
16:37
"I'm going to kill people to do it." They're trying to meet
395
972000
2000
"İstediklerimi elde etmek için insanları öldüreceğim." der. Aynı
16:39
the same needs of significance, right? They want to honor God
396
974000
4000
önem ihtiyacını karşılayacaklardır, değil mi? Tanrı'yı onurlandırmak istiyorlar
16:43
or honor their family, but they have a different map.
397
978000
2000
ya da ailelerini onurlandırmak, ama farklı yol haritaları var.
16:45
And there are seven different beliefs. I can't go through them
398
980000
2000
Ve yedi farklı inanç var. Hepsinin üzerinden geçemem çünkü
16:47
because I'm done. The last piece is emotion.
399
982000
3000
zamanım doldu. Son parça da duygulardır.
16:50
I'd say one of the parts of the map is like time. Some people's idea
400
985000
3000
Bence haritanın bir bölümü de zaman. Bazıları için uzun zaman
16:53
of a long time is 100 years. Somebody else's is three seconds,
401
988000
3000
100 yıldır. Bazıları için üç saniye,
16:56
which is what I have.
402
991000
1000
ki benim için öyle.
16:57
(Laughter)
403
992000
1000
(Gülüşmeler)
16:58
And the last one I've already mentioned, that fell to you.
404
993000
2000
Son bahsettiğim, size bağlı bir şey.
17:00
If you've got a target and you've got a map and let's say --
405
995000
2000
Eğer bir hedefiniz varsa ve bir de yol haritanız, diyelim ki --
17:03
I can't use Google because I love Macs and they haven't made it
406
998000
3000
Google'ı kullanamıyorum çünkü Maclere bayılıyorum ve daha Macler
17:06
good for Macs yet -- so if you use MapQuest -- how many have made
407
1001000
2000
için yeterince iyi değil -- mesela MapQuest kullansak -- kaçınız
17:08
this fatal mistake of using MapQuest at some time?
408
1003000
2000
MapQuest'i kulanmak gibi ölümcül bir hata yaptı?
17:10
(Laughter)
409
1005000
1000
(Gülüşmeler)
17:11
You use this thing and you don't get there. Well, imagine
410
1006000
2000
Bu şeyi kullanıyorsunuz ve istediğiniz yere gidemiyorsunuz. Yani, inançlarınızın
17:13
if your beliefs guarantee you can never get to where you want to go?
411
1008000
3000
gitmek istediğiniz yere asla gidemeyeceğinizi garanti ettiğini düşünün.
17:16
(Laughter)
412
1011000
1000
(Gülüşmeler)
17:17
The last thing is emotion.
413
1012000
2000
Son şey de duygular.
17:19
Now, here's what I'll tell you about emotion. There are 6,000 emotions
414
1014000
4000
Size duygularla ilgili şunları söyleyeceğim. İngilizce'de bir karşılığı
17:23
that we all have words for in the English language,
415
1018000
2000
olan 6.000 duygu var, bu sadece
17:25
which is just a linguistic representation, right,
416
1020000
2000
dilbilimsel açıklaması, değil mi? Dilden
17:27
that changes by language. But if your dominant emotions --
417
1022000
4000
dile değişiyor. Ama baskın olan duygularınız --
17:31
if I had more time, I have 20,000 people or 1,000,
418
1026000
3000
daha çok vaktim olsaydı, 20.000 kişiyi ya da 1.000'ini alır
17:34
and I have them write down all the emotions that they experience
419
1029000
2000
ve ortalama bir hafta içinde yaşadıkları tüm duyguları yazmalarını
17:36
in an average week, and I gave them as long as they needed,
420
1031000
2000
isterdim. Ve istedikleri kadar süre verirdim.
17:39
and on one side they write empowering emotions,
421
1034000
1000
Bir tarafa umut veren duyguları yazsınlar,
17:40
the other's disempowering --
422
1035000
1000
diğer tarafa da umut vermeyenleri.
17:41
guess how many emotions people experience? Less than 12.
423
1036000
2000
Tahmin edin insanlar kaç farklı duyguyu yaşıyor? 12'den az.
17:44
And half of those make them feel like shit. So they got five or six
424
1039000
3000
Ve onların da yarısı iğrenç hissetmelerine neden oluyor. Hepsi topu topu
17:47
good frickin' feelings, right? It's like they feel "happy, happy,
425
1042000
3000
beş ya da altı tane hoş duyguları var. Sanki hisleri "mutlu, mutlu,
17:50
excited, oh shit, frustrated, frustrated, overwhelmed, depressed."
426
1045000
3000
heyecanlı, kahretsin, sıkkın, sıkkın, bunalmış, bunalımda"dan ibaret.
17:54
How many of you know somebody who no matter what happens
427
1049000
2000
Kaçınız ne olursa olsun sinirlenecek bir şey bulan
17:56
finds a way to get pissed off? How many know somebody like this?
428
1051000
2000
birini tanıyorsunuz? Kaçınız böyle birini tanıyor?
17:58
(Laughter)
429
1053000
1000
(Gülüşmeler)
17:59
Or, no matter what happens, they find a way to be happy or excited.
430
1054000
4000
Ya da, ne olursa olsun, mutlu veya heyecanlı olacak bir şey bulabilen birini?
18:03
How may know somebody like this? Come on.
431
1058000
2000
Kaçınız böyle birini tanıyor? Söyleyin.
18:05
When 9/11 happened -- I'll finish with this -- I was in Hawaii.
432
1060000
3000
11 Eylül saldırıları sırasında -- bununla bitireceğim -- Hawaii'deydim.
18:09
I was with 2,000 people from 45 countries. We were translating
433
1064000
3000
45 farklı ülkeden 2.000 insanla birlikteydim. Benim yürüttüğüm
18:12
four languages simultaneously for a program
434
1067000
2000
bir haftalık programı simültane olarak
18:14
that I was conducting for a week. The night before was called
435
1069000
3000
dört dile çeviriyorduk. Bir önceki gecenin adı
18:17
"Emotional Mastering." I got up, had no plan for the this, and I said --
436
1072000
3000
"Duyguların Üstesinden Gelmek"ti. Kalktım, bunu planlamamıştım, ve --
18:21
we had all these fireworks -- I do crazy shit, fun stuff --
437
1076000
2000
her yerde havai fişekler var -- ben çılgınca, eğlenceli şeyler yapıyorum --
18:24
and then at the end I stopped -- I had this plan I was going to say
438
1079000
2000
ve en sonunda durdum -- söyleyeceğim şeyi planlamıştım ama
18:26
but I never do what I'm going to say. And all of a sudden I said,
439
1081000
2000
hiçbir zaman söyleyeceğim şeyi yapmam. Ve bir anda dedim ki,
18:28
"When do people really start to live? When they face death."
440
1083000
4000
"İnsanlar ne zaman gerçekten yaşamaya başlar? Ölümle yüz yüze geldiklerinde."
18:32
And then I went through this whole thing about,
441
1087000
1000
Ve bütün şu şeylerden bahsettim,
18:34
if you weren't going to get off this island, if nine days from now
442
1089000
2000
eğer bu adadan ayrılacak olsaydınız, eğer dokuz gün içinde
18:36
you were going to die, who would you call, what would you say,
443
1091000
3000
ölecek olsaydınız, kimi arardınız, ne derdiniz,
18:39
what would you do? One woman -- well, that night is when 9/11 happened --
444
1094000
4000
ne yapardınız? Bir kadın -- o gece 11 Eylül Saldırısı oldu --
18:44
one woman had come to the seminar and when she came there,
445
1099000
2000
bir kadın seminere gelmiş ve geldiğinde,
18:46
her previous boyfriend had been kidnapped and murdered.
446
1101000
3000
eski erkek arkadaşı kaçırılmış ve öldürülmüş.
18:50
Her friend, her new boyfriend, wanted to marry her, and she said no.
447
1105000
3000
Arkadaşı, yeni erkek arkadaşı, onunla evlenmek istemiş ama reddetmiş.
18:53
He said, "If you leave and go to that Hawaii thing, it's over with us."
448
1108000
2000
Ve erkek arkadaşı da, "Eğer buradan ayrılır ve Hawaii'deki o şeye gidersen, her şey bitmiştir." demiş.
18:55
She said, "It's over." When I finished that night, she called him
449
1110000
2000
O da, "Bitti zaten." demiş. Ben o geceyi tamamladığımda, erkek arkadaşını
18:57
and left a message -- true story -- at the top of the World Trade Center
450
1112000
3000
aramış ve bir mesaj bırakmış -- bu gerçek bir hikaye -- çalıştığı yer olan
19:00
where he worked, saying, "Honey, I love you, I just want you to know
451
1115000
3000
Dünya Ticaret Merkezi'nin tepesine. "Hayatım, seni seviyorum, ve seninle evlenmek
19:04
I want to marry you. It was stupid of me." She was asleep,
452
1119000
3000
istediğimi bilmeni istiyorum. Benim aptallığımdı." Erkek arkadaşı aradığında
19:07
because it was 3 a.m. for us, when he called her back
453
1122000
3000
uyuyormuş, çünkü bizim için gece 3:00'tü, erkek arkadaşı
19:10
from the top and said, "Honey, I can't tell you what this means."
454
1125000
2000
şöyle demiş, "Hayatım, bunun benim için ne ifade ettiğini anlatamam."
19:13
He said, "I don't know how to tell you this,
455
1128000
2000
"Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum,
19:15
but you gave me the greatest gift because I'm going to die."
456
1130000
2000
ama bana en büyük hediyeyi verdin çünkü öleceğim.", demiş.
19:18
And she played the recording for us in the room.
457
1133000
2000
Ve kadın bizim için kaydı salonda oynattı.
19:20
She was on Larry King later, and he said, "You're probably wondering
458
1135000
3000
Daha sonra Larry King'e çıktı, erkek arkadaşı şöyle demiş, "Muhtemelen
19:23
how on Earth this could happen to you twice." And he said,
459
1138000
2000
bunun nasıl olup da iki kere başına geldiğini merak ediyorsun." Ve demiş ki,
19:25
"All I can say to you is, this must be God's message to you,
460
1140000
3000
"Sana söyleyebileceğim yalnızca şu, bu sana Tanrı'nın bir mesajı,
19:28
honey. From now on, every day give your all, love your all.
461
1143000
3000
canım. Şu andan sonra, her gün tüm kalbini ver, tüm kalbinle sev.
19:31
Don't let anything ever stop you." She finishes, and a man stands up
462
1146000
4000
Hiçbir şeyin seni durdurmasına izin verme." Bitirdiğinde, bir adam ayağa
19:35
and he says, "I'm from Pakistan; I'm a Muslim.
463
1150000
2000
kalkıyor ve diyor ki, "Ben Pakistan'danım, Müslümanım.
19:38
I'd love to hold your hand and say
464
1153000
2000
Keşke elini tutup, üzgünüm, diyebilseydim,
19:40
I'm sorry, but, frankly, this is retribution." I can't tell you the rest
465
1155000
4000
ama, açıkçası, bu yapılanların cezası." Devamını anlatamam
19:44
because I'm out of time.
466
1159000
3000
çünkü vaktim doldu.
19:47
(Laughter)
467
1162000
6000
(Gülüşmeler)
19:57
10 seconds.
468
1172000
2000
10 saniye.
19:59
(Applause)
469
1174000
3000
(Alkışlar)
20:02
10 seconds, that's all. I want to be respectful. 10 seconds.
470
1177000
2000
10 saniye, hepsi bu kadar. Saygılı olmak istiyorum. 10 saniye.
20:04
All I can tell you is, I brought this man on stage
471
1179000
2000
Size şunu söyleyeyim, bu adamı, New York'lu Dünya Ticaret Merkezi'nde
20:06
with a man from New York who worked in the World Trade Center,
472
1181000
3000
çalışmış bir adamla birlikte sahneye çıkardım,
20:09
because I had about 200 New Yorkers there. More than 50
473
1184000
2000
çünkü orada yaklaşık 200 New York'lu vardı. 50'den fazlası
20:11
lost their entire companies, their friends, marking off their
474
1186000
3000
şirketlerinin tamamını, arkadaşlarını kaybetmiş, Palm Pilotlarındaki
20:14
Palm Pilots -- one financial trader, this woman made of steel, bawling --
475
1189000
3000
isimleri çiziyorlar -- bir borsa simsarı, çelik gibi sinirleri olan bir kadın, feryat ediyor --
20:18
30 friends crossing off that all died.
476
1193000
1000
ölmüş olan 30 arkadaşının adının üstünü çiziyor.
20:20
And what I did to people is said, "What are we going to focus on?
477
1195000
3000
Ve ben insanlara şunu sordum, "Neye odaklanacağız?
20:24
What does this mean and what are we going to do?"
478
1199000
2000
Bu ne anlama geliyor ve ne yapacağız?"
20:27
And I took the group and got people to focus on:
479
1202000
2000
Ve grubu alıp insanların odaklanmasını sağladım,
20:29
if you didn't lose somebody today, your focus is going to be
480
1204000
2000
eğer bugün birini kaybetmediyseniz, başka birine nasıl
20:31
how to serve somebody else. There are people --
481
1206000
2000
yararınız dokunabileceğine odaklanacaksınız. Bu insanlar --
20:33
then one woman got up and she was so angry and screaming and yelling.
482
1208000
2000
o anda bir kadın ayağa kalktı ve çok sinirliydi ve çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
20:36
Then I found out she wasn't from New York; she's not an American;
483
1211000
1000
Sonrasında öğrendim ki New York'tan değilmiş, Amerikan değilmiş,
20:38
she doesn't know anybody here. I said, "Do you always get angry?"
484
1213000
2000
buradaki kimseyi de tanımıyormuş. Dedim ki, "Her zaman sinirlenir misin?"
20:41
She said, "Yes." Guilty people got guilty, sad people got sad.
485
1216000
2000
Dedi ki, "Evet." Suçlu insanlar suçlu hissetti, üzgün insanlar üzgün.
20:44
And I took these two men and did what I call an indirect negotiation.
486
1219000
3000
Ve ben bu iki adamı alıp dolaylı uzlaşma dediğim şeyi yaptım.
20:47
Jewish man with family in the occupied territory, someone in New York
487
1222000
3000
Bahsi geçen bölgede ailesi olan Yahudi bir adam, o gün işte olsa
20:50
who would have died if he was at work that day, and this man
488
1225000
3000
ölmüş olabilecek bir New York'lu ve terörist olmak isteyip
20:53
who wanted to be a terrorist and made it very clear.
489
1228000
1000
bunu açıkça belli ettmiş bu adam.
20:55
And the integration that happened is on a film,
490
1230000
1000
Ve o gün olan birleşim filme kayıtlı,
20:57
which I'll be happy to send you, so you can really see
491
1232000
2000
ki size göndermekten mutluluk duyarım, böylece benim anlatımım
20:59
what actually happened instead of my verbalization of it,
492
1234000
1000
yerine gerçekten ne olduğunu görebilirsiniz.
21:01
but the two of them not only came together and
493
1236000
1000
Ama bu iki kişi sadece bir araya gelmekle kalmayıp
21:03
changed their beliefs and morals of the world,
494
1238000
1000
inançlarını ve dünyayla ilgili doğrularını değiştirdiler,
21:04
but they worked together to bring, for almost four years now,
495
1239000
2000
ama, yaklaşık dört yıldan beri, birçok cami ve sinagog aracılığıyla,
21:07
through various mosques and synagogues, the idea
496
1242000
2000
barışın nasıl oluşturulacağı fikrini aktarmak için
21:09
of how to create peace. And he wrote a book, which is called
497
1244000
2000
beraber çalıştılar. Ve bir kitap yazdı, adı da
21:11
"My Jihad, My Way of Peace." So, transformation can happen.
498
1246000
4000
"Cihatım, Barış Yolum." Yani, dönüşüm gerçekleşebilir.
21:15
So my invitation to you is this: explore your web, the web in here --
499
1250000
5000
Sizi davet ettiğim şey şu; ağınızı inceleyin, buradaki ağınızı --
21:21
the needs, the beliefs, the emotions that are controlling you,
500
1256000
4000
sizi kontrol eden ihtiyaçlar, inançlar, duygular.
21:25
for two reasons: so there's more of you to give -- and achieve too,
501
1260000
3000
İki sebeple; böylece daha çok şey verebilirsiniz ve başarabilirsiniz de,
21:28
we all want to do it -- but I mean give,
502
1263000
2000
bunu yapmayı hepimiz istiyoruz. Ama verin diyorum,
21:30
because that's what's going to fill you up. And secondly,
503
1265000
2000
çünkü sizi tamamlayacak şey bu. Ve ikinci olarak,
21:32
so you can appreciate -- not just understand, that's intellectual,
504
1267000
3000
böylece takdir edebilirsiniz -- sadece anlamakla kalmazsınız, zekice,
21:35
that's the mind -- but appreciate what's driving other people.
505
1270000
3000
akıllıca -- bununla birlikte diğer insanları harekete geçiren şeyleri de takdir edersiniz.
21:38
It's the only way our world's going to change. God bless you.
506
1273000
2000
Dünyamızın değişmesinin tek yolu bu. Tanrı sizi korusun.
21:40
Thank you. I hope this was of service.
507
1275000
2000
Teşekkürler. Umarım yardımcı olabilmişimdir.
21:42
(Applause)
508
1277000
3000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Tony Robbins - Life coach; expert in leadership psychologyTony Robbins makes it his business to know why we do the things we do. The pioneering life coach has spoken to millions of people through his best-selling books and three-day seminars.
Why you should listen
Tony Robbins might have one of the world's most famous smiles; his beaming confidence has helped sell his best-selling line of self-help books, and fill even his 10,000-seat seminars. What's less known about the iconic motivational speaker is the range and stature of his personal clients. From CEOs to heads of state to Olympic athletes, a wide swath of high-performing professionals (who are already plenty motivated, thank you very much) look to him for help reaching their full potential.
Robbins' expertise in leadership psychology is what brought him to TED, where his spontaneous on-stage interaction with Al Gore created an unforgettable TED moment. It also perfectly demonstrated Robbins' direct -- even confrontational -- approach, which calls on his listeners to look within themselves, and find the inner blocks that prevent them from finding fulfillment and success. Some of his techniques -- firewalking, for example -- are magnets for criticism, but his underlying message is unassailable: We all have the ability to make a positive impact on the world, and it's up to us, as individuals, to overcome our fears and foibles to reach that potential.
Robbins has won many accolades for his work -- including his memorable performance in the Jack Black comedy Shallow Hal. (It was a small but vital role.) His Anthony Robbins Foundation works with the homeless, elderly and inner-city youth, and feeds more than 2 million people annually through its International Basket Brigade.
Tony Robbins | Speaker | TED.com