EG 2007
Peter Hirshberg: The web is more than "better TV"
Peter Hirshberg: Web, "Daha iyi TV"nin daha fazlasıdır
Filmed:
Readability: 4.7
283,024 views
Geleceğin medyası ve teknoloji tarihi üzerine bu akıcı gezintide, Peter Hirshberg, Silikon Vadisi'nden alınan can alıcı dersleri paylaşıyor ve ağın (internetin) niçin TV'den kat kat üstün olduğunu açıklıyor.
Peter Hirshberg - Entrepreneur, marketer
A Silicon Valley executive, entrepreneur and marketing specialist, Peter Hirshberg might just be the definitive voice on how new technology affects business and culture. Full bio
A Silicon Valley executive, entrepreneur and marketing specialist, Peter Hirshberg might just be the definitive voice on how new technology affects business and culture. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:16
Well, good morning.
0
0
2000
Günaydın.
00:18
You know, the computer and television both recently turned 60,
1
2000
4000
Bildiğiniz üzere, hem bilgisayar,
hem televizyon 60 yaşında
hem televizyon 60 yaşında
00:22
and today I'd like to talk about their relationship.
2
6000
4000
ve bugün onların ilişkisi hakkında
konuşmak istiyorum.
konuşmak istiyorum.
00:26
Despite their middle age, if you've been following the themes
3
10000
2000
Bu konferansın temasını ya da
eğlence endüstrisini takip ettiyseniz,
eğlence endüstrisini takip ettiyseniz,
00:28
of this conference or the entertainment industry,
4
12000
3000
her ikisi de aynı yaşta olmasına rağmen
00:31
it's pretty clear that one has been picking on the other.
5
15000
3000
birinin diğerinden üstün olduğu çok açık.
00:34
So it's about time that we talked about how the computer ambushed television,
6
18000
5000
Yani konuştuğumuz şey,
bilgisayarın televizyonu nasıl alt ettiği
bilgisayarın televizyonu nasıl alt ettiği
00:39
or why the invention of the atomic bomb
7
23000
3000
ya da atom bombasının icadının
00:42
unleashed forces that lead to the writers' strike.
8
26000
3000
neden yazar grevine yol açtığı?
00:45
And it's not just what these are doing to each other,
9
29000
3000
Bu mesele tam olarak birbirlerine
ne yaptıkları meselesi değil,
ne yaptıkları meselesi değil,
00:48
but it's what the audience thinks that really frames this matter.
10
32000
4000
izleyicilerin ekran karşısında
ne düşündüğü meselesi.
ne düşündüğü meselesi.
00:52
To get a sense of this,
11
36000
1000
Bunu anlamlı kılmak için
00:53
and it's been a theme we've talked about all week,
12
37000
2000
neredeyse bütün hafta bu tema
üzerinde konuştuk.
üzerinde konuştuk.
00:55
I recently talked to a bunch of tweeners.
13
39000
2000
Geçenler bir grup ergenle konuştum.
00:57
I wrote on cards: "television," "radio," "MySpace," "Internet," "PC."
14
41000
5000
Birkaç karta, "TV", "Radyo", "MySpace",
"İnternet" ve "PC" yazdım.
"İnternet" ve "PC" yazdım.
01:02
And I said, just arrange these, from what's important to you
15
46000
2000
Dedim ki; bunları önemliden önemsize göre
01:04
and what's not, and then tell me why.
16
48000
2000
sıralayın ve nedenini söyleyin.
01:06
Let's listen to what happens when they get to the portion
17
50000
3000
Televizyon hakkında yaptığımız görüşmede
01:09
of the discussion on television.
18
53000
2000
neler oluyor dinleyelim.
01:11
(Video) Girl 1: Well, I think it's important but, like, not necessary
19
55000
7000
(Video) 1.kız: Peki, bence önemli ama
gerekli değil gibi,
gerekli değil gibi,
01:18
because you can do a lot of other stuff with your free time than watch programs.
20
62000
6000
çünkü TV izlerken harcadığınız zamanda,
başka birçok şey yapabilirsiniz.
başka birçok şey yapabilirsiniz.
01:24
Peter Hirshberg: Which is more fun, Internet or TV?
21
68000
2000
Peter Hirshberg: İnternet mi TV mi
daha eğlenceli?
daha eğlenceli?
01:26
Girls: Internet.
22
70000
2000
Kızlar: İnternet.
01:28
Girl 2: I think we -- the reasons, one of the reasons we put computer before TV
23
72000
3000
2.kız: Bence bilgisayarın TV'den
daha önemli olmasının nedeni,
daha önemli olmasının nedeni,
01:31
is because nowadays, like, we have TV shows on the computer.
24
75000
4000
son zamanlarda TV programlarını
bilgisayardan izleyebilmemiz.
bilgisayardan izleyebilmemiz.
(3.kız: Evet.)
01:35
(Girl 3: Oh, yeah.)
25
79000
1000
2.kız: iPod'unuza da indirebilirsiniz.
01:36
Girl 2: And then you can download onto your iPod.
26
80000
1000
01:37
PH: Would you like to be the president of a TV network?
27
81000
4000
PH: Bir TV'nin yöneticisi
olmak ister miydin?
olmak ister miydin?
01:41
Girl 4: I wouldn't like it.
28
85000
2000
4.kız: İstemezdim.
01:43
Girl 2: That would be so stressful.
29
87000
2000
2.kız: Çok stresli olurdu.
01:45
Girl 5: No.
30
89000
1000
5.kız: Hayır.
01:46
PH: How come?
31
90000
1000
PH: Neden?
01:47
Girl 5: Because they're going to lose all their money eventually.
32
91000
3000
5.kız : Çünkü eninde sonunda bütün
paralarını kaybedecekler.
paralarını kaybedecekler.
01:50
Girl 3: Like the stock market, it goes up and down and stuff.
33
94000
3000
3.kız: Tıpkı borsa gibi, yükselir, düşer.
01:53
I think right now the computers will be at the top
34
97000
2000
Bence artık bilgisayar zirvede olacak ve
01:55
and everything will be kind of going down and stuff.
35
99000
3000
hepsi bir çeşit düşüşe geçecekler.
01:58
PH: There's been an uneasy relationship between the TV business
36
102000
6000
PH: Yaklaşık 30 seneden beri,
TV ve teknoloji sektörleri arasında
TV ve teknoloji sektörleri arasında
02:04
and the tech business, really ever since they both turned about 30.
37
108000
3000
gerçekten rahatsız edici bir ilişki var.
02:07
We go through periods of enthrallment,
38
111000
4000
Esaret dönemlerinden geçerek,
yönetim kurullarında tepkilerle devam
ediyoruz, ki bunun finans terimi olarak
ediyoruz, ki bunun finans terimi olarak
02:11
followed by reactions in boardrooms, in the finance community
39
115000
3000
02:14
best characterized as, what's the finance term? Ick pooey.
40
118000
5000
en iyi karşılığı "Ick pooey".
02:19
Let me give you an example of this. The year is 1976,
41
123000
2000
Bunun için bir örnek vereyim.
1976 senesinde,
1976 senesinde,
02:21
and Warner buys Atari because video games are on the rise.
42
125000
3000
Warner, Atari'yi satın alır, çünkü video
oyunları yükseliştedir.
oyunları yükseliştedir.
02:24
The next year they march forward and they introduce Qube,
43
128000
3000
Ertesi yıl, ilerletirler ve
ilk interaktif kablo TV sistemi,
ilk interaktif kablo TV sistemi,
02:27
the first interactive cable TV system,
44
131000
3000
Qube'i tanıtırlar
ve New York Times bunu,
iletişimin evlere gelmesi,
iletişimin evlere gelmesi,
02:30
and the New York Times heralds this
45
134000
2000
02:32
as telecommunications moving to the home,
46
136000
2000
şirket birleşmesi ve harika şeyler oluyor
02:34
convergence, great things are happening.
47
138000
2000
gibi manşetlerle haber yapar.
02:36
Everybody in the East Coast gets in the pictures --
48
140000
2000
Doğu yakasındaki herkes resmin içindedir.
02:38
Citicorp, Penney, RCA -- all getting into this big vision.
49
142000
3000
--Citicorp, Penney, RCA -- hepsi,
bu büyük çerçevenin içindedir.
bu büyük çerçevenin içindedir.
02:41
By the way, this is about when I enter the picture.
50
145000
2000
Bu arada ben bu resme ne zaman girdim?
02:43
I'm going to do a summer internship at Time Warner.
51
147000
2000
O yaz, Time Warner'da staj yapıyordum.
02:45
That summer I'm all -- I'm at Warner that summer --
52
149000
2000
O yaz -- tamamen Warner'daydım --
02:47
I'm all excited to work on convergence, and then the bottom falls out.
53
151000
4000
Birleşim üzerinde çalıştığım için
heyecanlıydım ve sonra tekne dibe vurdu.
heyecanlıydım ve sonra tekne dibe vurdu.
02:51
Doesn't work out too well for them, they lose money.
54
155000
3000
Onlar için işler yolunda değildi,
para kaybettiler.
para kaybettiler.
02:54
And I had a happy brush with convergence
55
158000
3000
Birleşme için gerçekten de
bir an mutlu oldum,
bir an mutlu oldum,
02:57
until, kind of, Warner basically has to liquidate the whole thing.
56
161000
4000
ta ki Warner temel olarak her şeyi
tasfiye edene kadar.
tasfiye edene kadar.
03:01
That's when I leave graduate school, and I can't work in New York
57
165000
4000
Okulu bitirdiğimde, New York'ta
eğlence ve teknoloji
eğlence ve teknoloji
03:05
on kind of entertainment and technology
58
169000
2000
sektöründe çalışamazdım.
03:07
because I have to be exiled to California, where the remaining jobs are,
59
171000
4000
Çünkü geriye kalan işler için Apple'da
çalışmak üzere Kaliforniya'ya
çalışmak üzere Kaliforniya'ya
03:11
almost to the sea, to go to work for Apple Computer.
60
175000
3000
sürgün gitmek zorunda kalmıştım.
03:14
Warner, of course, writes off more than 400 million dollars.
61
178000
4000
Warner'ın 400 milyon dolardan
fazla para kaybettiği söylendi.
fazla para kaybettiği söylendi.
03:18
Four hundred million dollars, which was real money back in the '70s.
62
182000
4000
400 milyon dolar, 70'lerde
gerçekten çok paraydı.
gerçekten çok paraydı.
Ama bu, onlar için bir son değildi
ve daha iyisini yapabilirlerdi.
ve daha iyisini yapabilirlerdi.
03:22
But they were onto something and they got better at it.
63
186000
3000
03:25
By the year 2000, the process was perfected. They merged with AOL,
64
189000
4000
2000'de, süreç mükemmeldi.
AOL ile birleştiler
AOL ile birleştiler
03:29
and in just four years, managed to shed about 200 billion dollars
65
193000
5000
ve sadece 4 yıl içinde, piyasa değerleri
yaklaşık 200 milyar dolar oldu.
yaklaşık 200 milyar dolar oldu.
03:34
of market capitalization, showing that they'd actually mastered the art
66
198000
5000
Bilançoları, birbirini takip eden minyatür
03:39
of applying Moore's law of successive miniaturization
67
203000
4000
Moore kanunu uygulaması sanatında
03:43
to their balance sheet.
68
207000
2000
uzmanlaştıklarını gösteriyordu.
03:45
(Laughter)
69
209000
1000
(Gülüşmeler)
03:46
Now, I think that one reason that the media and the entertainment communities,
70
210000
5000
Sanırım bunun sebebi,
medya ve eğlence dünyasının
medya ve eğlence dünyasının
03:51
or the media community, is driven so crazy by the tech community
71
215000
4000
teknoloji camiası tarafından
çılgınca yönetilmesi
çılgınca yönetilmesi
veya teknoloji camiasının
farklı konuşmasıdır.
farklı konuşmasıdır.
03:55
is that tech folks talk differently.
72
219000
2000
03:57
You know, for 50 years, we've talked about changing the world,
73
221000
3000
Bildiğiniz gibi, 50 yıldır dünyayı
değiştirmek
değiştirmek
04:00
about total transformation.
74
224000
2000
ve dönüşüm hakkında konuşuyoruz.
04:02
For 50 years, it's been about hopes and fears
75
226000
2000
50 yıldır, korkularımız, umutlarımız
ve daha iyi bir
ve daha iyi bir
04:04
and promises of a better world. And I got to thinking,
76
228000
3000
dünya için verdiğimiz sözler var.
Bu konuda biraz düşündüm
Bu konuda biraz düşündüm
04:07
you know, who else talks that way?
77
231000
3000
ve başka kim bu şekilde konuşuyor
biliyor musunuz?
biliyor musunuz?
04:10
And the answer is pretty clearly --
78
234000
2000
Cevap çok açık --
04:12
it's people in religion and in politics.
79
236000
3000
Politikacılar ve din adamları.
04:15
And so I realized that actually the tech world is best understood,
80
239000
4000
Aslında teknoloji dünyasının,
bir iş gibi değil de
bir iş gibi değil de
sanki mesih gibi davrandığı
gerçeğini fark ettim.
gerçeğini fark ettim.
04:19
not as a business cycle, but as a messianic movement.
81
243000
2000
04:21
We promise something great, we evangelize it,
82
245000
3000
Büyük sözler veriyoruz.
Dünyayı değiştireceğimize
Dünyayı değiştireceğimize
04:24
we're going to change the world. It doesn't work out too well,
83
248000
3000
inanmaya çağırıyoruz.
Belli ki işe yaramıyor.
Belli ki işe yaramıyor.
04:27
and so we actually go back to the well and start all over again,
84
251000
4000
Sonra başa dönüyoruz ve
her şeye yeniden başlıyoruz.
her şeye yeniden başlıyoruz.
04:31
as the people in New York and L.A. look on in absolute, morbid astonishment.
85
255000
5000
Tıpkı L.A. ve New York' luların emin
oldukları bir konuda yanılmaları gibi.
oldukları bir konuda yanılmaları gibi.
04:36
But it's this irrational view of things that drives us on to the next thing.
86
260000
3000
Oysa bu mantıksız bakış açısı bizi
bir yanlıştan başkasına götürür.
bir yanlıştan başkasına götürür.
04:39
So, what I'd like to ask is, if the computer is becoming a principal tool
87
263000
4000
Sormak istediğim şey şu;
eğer bilgisayar, medya ve eğlence
eğer bilgisayar, medya ve eğlence
04:43
of media and entertainment, how did we get here?
88
267000
3000
sektörünün temel aracıysa,
bu noktaya nasıl geldi?
bu noktaya nasıl geldi?
04:46
I mean, how did a machine that was built for accounting
89
270000
2000
Yani, muhasebe ve askeri amaçlar için
04:48
and artillery morph into media?
90
272000
3000
yapılmış bir makine, medyaya nasıl girdi?
04:51
Of course, the first computer was built just after World War II
91
275000
2000
Tabii ki, ilk bilgisayar 2. Dünya Savaşı
sırasında askeri problemleri
sırasında askeri problemleri
04:53
to solve military problems, but things got really interesting
92
277000
5000
çözmek için yapıldı ama
sadece birkaç yıl sonra
sadece birkaç yıl sonra
04:58
just a couple of years later -- 1949 with Whirlwind,
93
282000
5000
gerçekten ilginç bir hâl aldı.
-- 1949'da, Whirlwind bilgisayarı,
-- 1949'da, Whirlwind bilgisayarı,
05:03
built at MIT's Lincoln Lab. Jay Forrester was building this for the Navy,
94
287000
5000
MIT Lincoln Lab'da yapıldı.
Jay Forrester, bunu donanma için yaptı.
Jay Forrester, bunu donanma için yaptı.
05:08
but you can't help but see that the creator of this machine had in mind
95
292000
3000
Aslında bu makinenin yaratıcısının,
bu aleti tasarlarken
bu aleti tasarlarken
05:11
a machine that might actually be a potential media star.
96
295000
4000
potansiyel bir medya yıldızı yapmayı
düşündüğünü anlayabilirsiniz.
düşündüğünü anlayabilirsiniz.
05:15
So take a look at what happens when the foremost journalist
97
299000
3000
O hâlde, TV'nin ilk yıllarında,
önemli bir gazeteci ile
önemli bir gazeteci ile
05:18
of early television meets one of the foremost computer pioneers,
98
302000
4000
önemli bir bilgisayar öncüsünün
konuşmasına bakalım
konuşmasına bakalım
05:22
and the computer begins to express itself.
99
306000
2000
ve bilgisayar kendini ifade etsin.
05:24
(Video) Journalist: It's a Whirlwind electronic computer.
100
308000
3000
(Video) Gazeteci: Bu bir Whirlwind
elektronik bilgisayar.
elektronik bilgisayar.
05:27
With considerable trepidation,
101
311000
2000
Ciddi bir endişe ile
05:29
we undertake to interview this new machine.
102
313000
2000
bu makine ile röportajı kabul ediyoruz.
05:31
Jay Forrester: Hello New York, this is Cambridge.
103
315000
4000
Jay Forrester: Merhaba New York,
burası Cambridge,
burası Cambridge,
05:35
And this is the oscilloscope of the Whirlwind electronic computer.
104
319000
4000
Whirlwind bilgisayarının osiloskopu.
05:39
Would you like if I used the machine?
105
323000
2000
Makineyi kullanmamı ister misiniz?
05:41
Journalist: Yes, of course. But I have an idea, Mr. Forrester.
106
325000
3000
Gazeteci: Elbette.
Ama bir fikrim var, Sayın Forrester.
Ama bir fikrim var, Sayın Forrester.
Bu bilgisayar yapıldığından beri,
05:44
Since this computer was made
107
328000
1000
05:45
in conjunction with the Office of Naval Research,
108
329000
2000
Donanma Araştırma Merkezi bünyesinde.
05:47
why don't we switch down to the Pentagon in Washington
109
331000
2000
Whirlwind'ı denemek için
Pentagon-Washington'daki,
Pentagon-Washington'daki,
05:49
and let the Navy's research chief, Admiral Bolster,
110
333000
3000
Donanmanın araştırma şefi Amiral Bolster'a
05:52
give Whirlwind the workout?
111
336000
2000
kontrolü neden vermiyoruz?
05:54
Calvin Bolster: Well, Ed, this problem concerns the Navy's Viking rocket.
112
338000
5000
Calvin Bolster: Pekâlâ Ed, Donanma'nın
Viking roketiyle ilgili bir sorun.
Viking roketiyle ilgili bir sorun.
05:59
This rocket goes up 135 miles into the sky.
113
343000
4000
Bu roket havada 220 km hızla
hareket ediyor.
hareket ediyor.
06:03
Now, at the standard rate of fuel consumption,
114
347000
3000
Yakıt tüketimi oranı standart.
06:06
I would like to see the computer trace the flight path of this rocket
115
350000
4000
Roketin uçuş rotasını bilgisayar
ekranında göstermek isterim.
ekranında göstermek isterim.
06:10
and see how it can determine, at any instant,
116
354000
4000
Herhangi bir anda rotanın
nasıl belirlendiği,
nasıl belirlendiği,
06:14
say at the end of 40 seconds, the amount of fuel remaining,
117
358000
4000
40 saniye sonunda kalan yakıt miktarı
06:18
and the velocity at that set instant.
118
362000
3000
ve o andaki hızının nasıl ayarlandığı.
06:21
JF: Over on the left-hand side,
119
365000
2000
JF: Sol tarafta
06:23
you will notice fuel consumption decreasing as the rocket takes off.
120
367000
4000
roketin yükselip yakıt tüketiminin
azaldığını fark edeceksiniz.
azaldığını fark edeceksiniz.
06:27
And on the right-hand side, there's a scale
121
371000
2000
Sağ tarafta da,
06:29
that shows the rocket's velocity.
122
373000
2000
roketin hızını gösteren bir ölçek var.
06:31
The rocket's position is shown by the trajectory
123
375000
4000
Roketin konumu rotasıyla gösteriliyor
06:35
that we're now looking at.
124
379000
2000
ve şu an ona bakıyoruz.
06:37
And as it reaches the peak of its trajectory,
125
381000
4000
Rotasının zirvesine ulaştı,
06:41
the velocity, you will notice, has dropped off to a minimum.
126
385000
2000
fark ettiğiniz gibi hız minimuma düştü.
06:43
Then, as the rocket dives down, velocity picks up again
127
387000
5000
Roket inişe geçtiğinde hız tekrar artar
06:48
toward a maximum velocity and the rocket hits the ground.
128
392000
3000
ve maksimum hıza doğru roket yere çarpar.
06:51
How's that?
129
395000
1000
Nasıldı?
06:52
Journalist: What about that, Admiral?
130
396000
3000
Gazeteci: Hangi konuda Amiral?
06:55
CB: Looks very good to me.
131
399000
2000
CB: Bana çok iyi göründü.
06:57
JF: And before leaving, we would like to show you another kind of
132
401000
3000
JF: Son olarak, boş vakitlerimizde
arkadaşlarla üzerinde çalıştığımız
arkadaşlarla üzerinde çalıştığımız
07:00
mathematical problem that some of the boys have worked out
133
404000
3000
bir çeşit matematik problemi
çözme testini, başka bir zaman
çözme testini, başka bir zaman
07:03
in their spare time, in a less serious vein, for a Sunday afternoon. (Music)
134
407000
5000
daha samimi şekilde göstermek isterim.
Bir pazar, öğleden sonra mesela. (Müzik)
Bir pazar, öğleden sonra mesela. (Müzik)
07:14
Journalist: Thank you very much indeed, Mr. Forrester and the MIT lab.
135
418000
5000
Gazeteci: Sayın Forrester ve MIT Lab'a
gerçekten çok teşekkür ederim.
gerçekten çok teşekkür ederim.
07:19
PH: You know, so much was worked out: the first real-time interaction,
136
423000
4000
PH: İlk gerçek zamanlı video görüntüsü
ne kadar işe yaradı biliyor musunuz,
ne kadar işe yaradı biliyor musunuz,
07:23
the video display, pointing a gun. It lead to the microcomputer,
137
427000
5000
bir işaret silahıydı.
Mikrobilgisayara öncülük etti.
Mikrobilgisayara öncülük etti.
07:28
but unfortunately, it was too pricey for the Navy,
138
432000
4000
Ama maalesef Donanma için
pahalıya mal olmuştu ve
pahalıya mal olmuştu ve
07:32
and all of this would have been lost
139
436000
2000
eğer mutlu bir tesadüf olmasaydı,
07:34
if it weren't for a happy coincidence.
140
438000
2000
hepsi büyük bir kayıp olurdu.
07:36
Enter the atomic bomb.
141
440000
3000
Atom Bombası'na giriş.
Gelmiş geçmiş en büyük silahla
tehdit altındaydık
tehdit altındaydık
07:39
We're threatened by the greatest weapon ever,
142
443000
2000
07:41
and knowing a good thing when it sees it,
143
445000
2000
ve gördüğümüzde iyi bir şey zannediyorduk.
07:43
the Air Force decides it needs the biggest computer ever to protect us.
144
447000
4000
Hava Kuvvetleri gelmiş geçmiş en büyük
bilgisayarın bizi korumasına karar verdi.
bilgisayarın bizi korumasına karar verdi.
07:47
They adapt Whirlwind to a massive air defense system,
145
451000
3000
Whirlwind'ı hava savunma sistemimize
adapte ettiler.
adapte ettiler.
07:50
deploy it all across the frozen north,
146
454000
2000
Kuzey sınırına karşı görevlendirdiler
07:52
and spend nearly three times as much on this computer
147
456000
4000
ve bu bilgisayara,
ilk atom bombasının yapıldığı
ilk atom bombasının yapıldığı
07:56
as was spent on the Manhattan Project
148
460000
2000
Manhattan Projesi'ne harcadıklarının
07:58
building the A-Bomb in the first place.
149
462000
2000
yaklaşık üç katı kadar para harcadılar.
Ordunun bir kolu olan bilgisayar
endüstrisi hakkında konuşalım.
endüstrisi hakkında konuşalım.
08:00
Talk about a shot in the arm for the computer industry.
150
464000
2000
08:02
And you can imagine that the Air Force became a pretty good salesman.
151
466000
4000
Hava Kuvvetleri'nin iyi bir satıcı
olduğunu anlayabilirsiniz.
olduğunu anlayabilirsiniz.
08:06
Here's their marketing video.
152
470000
2000
İşte pazarlama videosu.
08:17
(Video) Narrator: In a mass raid, high-speed bombers could be in on us
153
481000
4000
(Video) : Toplu bir baskında, yüksek hızlı
bombardıman uçakları,
bombardıman uçakları,
yerlerini belirlemeyeden
üzerimizde olabilirler.
üzerimizde olabilirler.
08:21
before we could determine their tracks.
154
485000
2000
08:23
And then it would be too late to act.
155
487000
2000
O zaman harekete geçmek için
çok geç olacaktır.
çok geç olacaktır.
08:32
We cannot afford to take that chance.
156
496000
4000
Bu ihtimali göze alamayız.
08:36
It is to meet this threat that the Air Force has been developing SAGE,
157
500000
5000
Hava Kuvvetleri, bu tehditi karşılamak
ve hava savunmasını güçlendirmek için
ve hava savunmasını güçlendirmek için
08:41
the Semi-Automatic Ground Environment system,
158
505000
3000
Yarı-Otomatik Bölgesel Savunma sistemi,
08:44
to strengthen our air defenses.
159
508000
3000
SAGE'i geliştirmiştir.
08:47
This new computer, built to become the nerve center of a defense network,
160
511000
4000
Savunma ağının beyni olan
bu yeni bilgisayar,
bu yeni bilgisayar,
08:51
is able to perform all the complex mathematical problems
161
515000
4000
kitlesel bir düşman saldırısıyla
ilgili bütün karmaşık
ilgili bütün karmaşık
08:55
involved in countering a mass enemy raid.
162
519000
3000
matematiksel problemleri çözebilir.
08:58
It is provided with its own powerhouse
163
522000
3000
Kendine ait elektrik santraline,
09:01
containing large diesel-driven generators,
164
525000
3000
mazotla çalışan jeneratörlere,
09:04
air-conditioning equipment, and cooling towers
165
528000
3000
havalandırma sistemine
ve bilgisayarın içindeki
ve bilgisayarın içindeki
09:07
required to cool the thousands of vacuum tubes in the computer.
166
531000
5000
binlerce vakum tüpünü soğutmak için
soğutma kulelerine ihtiyacı vardır.
soğutma kulelerine ihtiyacı vardır.
09:12
PH: You know, that one computer was huge.
167
536000
3000
PH: Bildiğiniz üzere bu çok büyük
bir bilgisayardı.
bir bilgisayardı.
09:15
There's an interesting marketing lesson from it,
168
539000
2000
Burada ilginç bir pazarlama dersi var.
09:17
which is basically, when you market a product,
169
541000
2000
Bir ürün pazarladığınızda şu iki
ana cümleyi söyleyebilirsiniz;
bu harika olacak
bu harika olacak
09:19
you can either say, this is going to be wonderful,
170
543000
2000
09:21
it will make you feel better and enliven you.
171
545000
3000
ve seni daha iyi ve canlı hissettirecek.
09:24
Or there's one other marketing proposition: if you don't use our product, you'll die.
172
548000
4000
Ya da diğer pazarlama ifadesi ile:
Bu ürünü kullanamazsan, öleceksin.
Bu ürünü kullanamazsan, öleceksin.
09:28
This is a really good example of that.
173
552000
2000
Bu video gerçekten iyi bir örnek.
09:30
This had the first pointing device. It was distributed,
174
554000
3000
Bu ilk işaretleme cihazıydı.
Başarılı bir şekilde yayıldı.
Başarılı bir şekilde yayıldı.
09:33
so it worked out -- distributed computing and modems --
175
557000
2000
Bu bilgisayarların hepsi hesap yapabiliyor
09:35
so all these things could talk to each other.
176
559000
2000
ve birbiriyle haberleşebiliyordu.
09:37
About 20 percent of all the nation's programmers were wrapped up in this thing,
177
561000
4000
Ülkedeki bilgisayar programcıların
%20'si kendini bu işe kaptırmıştı
%20'si kendini bu işe kaptırmıştı
09:41
and it led to an awful lot of what we have today. It also used vacuum tubes.
178
565000
6000
ve bugünkü müthiş şeyler bu sayede oldu.
Üstelik vakum tüpler kullanılmıştı.
Üstelik vakum tüpler kullanılmıştı.
09:47
You saw how huge it was, and to give you a sense for this --
179
571000
3000
Ne kadar büyük olduğunu gördünüz.
Bunun anlamı şu;
Bunun anlamı şu;
bu konferansta küçük şeyler yapmak
ve Moore yasaları hakkında
ve Moore yasaları hakkında
09:50
because we've talked a lot about Moore's law and making things small
180
574000
2000
09:52
at this conference, so let's talk about making things large.
181
576000
4000
yeterince konuştuk. Öyleyse şimdi
büyük şeyler yapmaktan konuşalım.
büyük şeyler yapmaktan konuşalım.
09:56
If we took Whirlwind and put it in a place that you all know,
182
580000
3000
Eğer Whildwind'ı alıp hepinizin
bildiği bir yere,
bildiği bir yere,
09:59
say, Century City, it would fit beautifully.
183
583000
2000
Century City'e koysaydık, tam otururdu.
10:01
You'd kind of have to take Century City out, but it could fit in there.
184
585000
4000
Siz dışarda kalmak zorunda kalırdınız
ama Whirlwind tam sığardı.
ama Whirlwind tam sığardı.
10:05
But like, let's imagine we took the latest Pentium processor,
185
589000
4000
Bir de son çıkan Pentium işlemciyi,
10:09
the latest Core 2 Extreme, which is a four-core processor
186
593000
3000
son çıkan 4 çekirdekli Core 2
Extreme işlemcisini,
Extreme işlemcisini,
yakında laptoplarımızda olacak İntel'in
üzerinde çalıştığı işlemciyi düşünün.
üzerinde çalıştığı işlemciyi düşünün.
10:12
that Intel's working on, it will be our laptop tomorrow.
187
596000
3000
10:15
To build that, what we'd do with Whirlwind technology is
188
599000
4000
Bunu Whirlwind teknolojisi
yapmaya çalışsaydık,
yapmaya çalışsaydık,
10:19
we'd have to take up roughly from the 10 to Mulholland,
189
603000
4000
yaklaşık olarak Mulholland'tan
10:23
and from the 405 to La Cienega just with those Whirlwinds.
190
607000
4000
La Cienega'ya kadar yer kaplardı.
10:27
And then, the 92 nuclear power plants
191
611000
3000
İhtiyaç duyacağı enerji için 92 adet
10:30
that it would take to provide the power
192
614000
3000
nükleer enerji santrali gerekirdi ki,
10:33
would fill up the rest of Los Angeles.
193
617000
2000
bu da Los Angeles'ın geri kalanını kaplar.
10:35
That's roughly a third more nuclear power than all of France creates.
194
619000
3000
Bu, Fransa'da üretilen nükleer enerjinin
üçte birinden fazladır.
üçte birinden fazladır.
10:38
So, the next time they tell you they're on to something, clearly they're not.
195
622000
3000
Yani gelecek sefer size bir şeyler
yaptıklarını söylerlerse,
yaptıklarını söylerlerse,
aslında değillerdir.
10:41
So -- and we haven't even worked out the cooling needs.
196
625000
3000
Üstelik soğutma ihtiyacından
bile bahsetmedik.
bile bahsetmedik.
10:44
But it gives you the kind of power that people have, that the audience has,
197
628000
3000
Ama bu, insanların sahip olduğu gücü ve
dönüşümün gerçekleşmesinin
nedenlerini gösterir.
nedenlerini gösterir.
10:47
and the reasons these transformations are happening.
198
631000
2000
10:49
All of this stuff starts moving into industry.
199
633000
2000
Bunların hepsi sanayileşmeye başlar.
10:51
DEC kind of reduces all this and makes the first mini-computer.
200
635000
4000
DEC, bunu küçülttü ve ilk mini
bilgisayarı yaptı.
bilgisayarı yaptı.
10:55
It shows up at places like MIT, and then a mutation happens.
201
639000
4000
MIT'de ortaya çıktı ve mutasyon geçirdi.
10:59
Spacewar! is built, the first computer game, and all of a sudden,
202
643000
4000
Spacewar, ilk bilgisayar oyunudur
ve beklenmedik bir şekilde
ve beklenmedik bir şekilde
11:03
interactivity and involvement and passion is worked out.
203
647000
4000
etkileşim, bağlılık ve tutku oluşturdu.
11:07
Actually, many MIT students stayed up all night long working on this thing,
204
651000
4000
Gerçekten birçok MIT öğrencisi, uzun
geceler boyunca bunun üzerinde çalıştı
geceler boyunca bunun üzerinde çalıştı
ve bu oyunun prensiplerinin çoğu
bugün bile işe yarıyor.
bugün bile işe yarıyor.
11:11
and many of the principles of gaming today were worked out.
205
655000
2000
11:13
DEC knew a good thing about wasting time.
206
657000
4000
DEC, zamanı kullanmayı iyi biliyordu.
11:17
It shipped every one of its computers with that game.
207
661000
3000
Bu bilgisayarlar herkese oyunla
birlikte gönderildi.
birlikte gönderildi.
11:20
Meanwhile, as all of this is happening, by the mid-'50s,
208
664000
3000
Bu arada, 50'li yıllarda
bunların gerçekleşmesi,
bunların gerçekleşmesi,
11:23
the business model of traditional broadcasting and cinema
209
667000
4000
bir iş modeli olarak TV yayıncılığı
ve sinemacılığı
ve sinemacılığı
11:27
has been busted completely.
210
671000
2000
tamamen bastırmıştı.
11:29
A new technology has confounded radio men and movie moguls
211
673000
4000
Bu yeni teknoloji, radyoculuk ve film
modelliğini yenmişti ama
modelliğini yenmişti ama
11:33
and they're quite certain that television is about to do them in.
212
677000
4000
herkes televizyonun bu işin hakkından
geleceğinden emindi.
geleceğinden emindi.
11:37
In fact, despair is in the air.
213
681000
2000
Doğrusu umutsuzluk hâkimdi.
11:39
And a quote that sounds largely reminiscent
214
683000
3000
Bütün hafta boyunca okuduğum şeylerden
11:42
from everything I've been reading all week.
215
686000
2000
her şeyi ortaya koyan bir alıntı.
11:44
RCA had David Sarnoff, who basically commercialized radio,
216
688000
4000
RCA'nın sahibi, radyoyu ticarileştiren
kişi David Sarnoff şöyle diyor:
kişi David Sarnoff şöyle diyor:
11:48
said this, "I don't say that radio networks must die.
217
692000
4000
"Radyoculuğun ölmesi gerektiğini
söylemiyorum.
söylemiyorum.
11:52
Every effort has been made and will continue to be made
218
696000
2000
Gelirlerin azalmasını engellemek amacıyla,
11:54
to find a new pattern, new selling arrangements
219
698000
3000
yeni modeller, yeni satış yöntemleri
11:57
and new types of programs that may arrest the declining revenues.
220
701000
4000
ve yeni tip programlar bulmak için
her türlü çaba gösterilmiştir.
her türlü çaba gösterilmiştir.
12:01
It may yet be possible to eke out a poor existence for radio,
221
705000
3000
Belki bunlar, radyonun zayıf varlığının
devam etmesini sağlayabilir
devam etmesini sağlayabilir
12:04
but I don't know how."
222
708000
2000
ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."
12:06
And of course, as the computer industry develops interactively,
223
710000
3000
Tabii ki bilgisayar endüstrisi etkileşimli
olarak geliştikçe,
olarak geliştikçe,
12:09
producers in the emerging TV business actually hit on the same idea.
224
713000
5000
gelişen TV sektörünün yapımcıları
aynı fikir üzerine odaklandılar.
aynı fikir üzerine odaklandılar.
12:14
And they fake it.
225
718000
2000
Yani taklit ettiler.
12:29
(Video) Jack Berry: Boys and girls, I think you all know how to get your magic windows
226
733000
3000
(Video) Jack Berry: Çocuklar, sihirli
ekranınızı nasıl ayarlayacağınızı
ekranınızı nasıl ayarlayacağınızı
12:32
up on the set, you just get them out.
227
736000
2000
biliyorum, şimdi şunları alın.
12:34
First of all, get your Winky Dink kits out.
228
738000
2000
Önce Winky Dink aracını alın.
12:36
Put out your Magic Window and your erasing glove, and rub it like this.
229
740000
3000
Sihirli ekranınıza koyun ve silme
eldiveniyle bu şekilde ovun.
eldiveniyle bu şekilde ovun.
12:39
That's the way we get some of the magic into it, boys and girls.
230
743000
3000
Çocuklar, böylece sihrin birazını
hazırlıyoruz.
hazırlıyoruz.
Sonra alın ve televizyonunuzun
ekranına yerleştirin
ekranına yerleştirin
12:42
Then take it and put it right up against the screen of your own television set,
231
746000
2000
12:44
and rub it out from the center to the corners, like this.
232
748000
4000
ve bu şekilde merkezden
köşelere doğru ovun.
köşelere doğru ovun.
12:48
Make sure you keep your magic crayons handy, your Winky Dink crayons
233
752000
2000
Sihirli boya kaleminizin ve
silme eldiveninizin
silme eldiveninizin
12:50
and your erasing glove,
234
754000
2000
hazırda olduğundan emin olun.
12:52
because you'll be using them during the show to draw like that.
235
756000
2000
Çünkü şov boyunca boyama için
bunları kullanacaksınız.
bunları kullanacaksınız.
12:54
You all set? OK, let's get right to the first story about Dusty Man.
236
758000
4000
Hepiniz hazırladınız mı? O zaman,
Dusty Man'in ilk bölümüne başlayalım.
Dusty Man'in ilk bölümüne başlayalım.
12:58
Come on into the secret lab.
237
762000
1000
Gizli laboratuvarımıza girelim.
12:59
PH: It was the dawn of interactive TV, and you may have noticed
238
763000
3000
PH: Bu etkileşimli TV'nin başlangıcıydı
ve fark ettiğiniz gibi
ve fark ettiğiniz gibi
13:02
they wanted to sell you the Winky Dink kits.
239
766000
2000
Winky Dink seti satmaya çalışıyorlardı.
13:04
Those are the Winky Dink crayons. I know what you're saying.
240
768000
3000
Bunlar, Winky Dink boyama kalemleri.
Ne düşündüğünüzü biliyorum.
Ne düşündüğünüzü biliyorum.
13:07
"Pete, I could use any ordinary open-source crayon,
241
771000
3000
"Pete, herhangi bir boya
kalemi kullanabilecekken
kalemi kullanabilecekken
13:10
why do I have to buy theirs?"
242
774000
2000
neden bu kalemleri almak zorundayım?"
13:12
I assure you, that's not the case.
243
776000
3000
Sizi temin ederim bunu yapamazsınız.
13:15
Turns out they told us directly that these are the only crayons
244
779000
3000
Çünkü sadece bu kalemleri
kullanmanız gerektiğini
kullanmanız gerektiğini
13:18
you should ever use with your Winky Dink Magic Window,
245
782000
3000
ve Winky Dink sihirli ekranınızla
başka kalemler kullanırsanız,
başka kalemler kullanırsanız,
13:21
other crayons may discolor or hurt the window.
246
785000
4000
ekranınızın çizileceğini ya da
rengini kaybedeceğini söyleyecekler.
rengini kaybedeceğini söyleyecekler.
13:25
This proprietary principle of vendor lock-in
247
789000
4000
Bu firmanın kendi ürünlerine
13:29
would go on to be perfected with great success
248
793000
3000
mecbur bırakma prensibi.
Büyük bir başarıya ulaşacak ve
Büyük bir başarıya ulaşacak ve
13:32
as one of the enduring principles of windowing systems everywhere.
249
796000
4000
bütün görüntüleme sistemlerinin
kalıcı bir ilkesi hâline gelecekti.
kalıcı bir ilkesi hâline gelecekti.
13:36
It led to lawsuits --
250
800000
2000
Davalara neden oldu,--
13:38
(Laughter) --
251
802000
1000
(Gülüşmeler) --
13:39
federal investigations, and lots of repercussions,
252
803000
3000
federal soruşturmalara ve tepki yaratan
13:42
and that's a scandal we won't discuss today.
253
806000
3000
skandallara neden oldu.
Bugün bunları tartışmayacağız.
Bugün bunları tartışmayacağız.
13:45
But we will discuss this scandal, because this man, Jack Berry, the host of "Winky Dink,"
254
809000
5000
Ama bu skandalı tartışacağız, çünkü
Winky Dink'in sunucusu Jack Berry,
Winky Dink'in sunucusu Jack Berry,
13:50
went on to become the host of "Twenty One," one of the most important quiz shows ever.
255
814000
5000
bugüne kadar yayınlanmış en önemli yarışma
programı "Twenty One"' (Yirmi Bir)'ın
programı "Twenty One"' (Yirmi Bir)'ın
sunucusu oldu.
13:55
And it was rigged, and it became unraveled when this man,
256
819000
3000
Hileli bir yarışmaydı ve bir yarışmacı
olan Charles van Doren'in
olan Charles van Doren'in
13:58
Charles van Doren, was outed after an unnatural winning streak,
257
822000
3000
anormal yarışma sonuçlarıyla
bu hile açığa çıktı
bu hile açığa çıktı
14:01
ending Berry's career.
258
825000
2000
ve de Berry'nin kariyeri sona erdi.
14:03
And actually, ending the career of a lot of people at CBS.
259
827000
3000
CBC'den birçok kişinin kariyeri bitmişti.
14:06
It turns out there was a lot to learn
260
830000
3000
Bu yeni ortamın nasıl işlediğine dair
14:09
about how this new medium worked.
261
833000
2000
öğrenilecek çok şey vardı.
14:11
And 50 years ago, if you'd been at a meeting like this
262
835000
2000
50 yıl önce, böyle bir
toplantıya katılsaydınız
toplantıya katılsaydınız
14:13
and were trying to understand the media,
263
837000
3000
ve medyayı anlamaya çalışsaydınız,
14:16
there was one prophet and only but one you wanted to hear from,
264
840000
3000
bunları duymak isteyeceğiniz sadece
ama sadece bir kâhin vardı;
ama sadece bir kâhin vardı;
14:19
Professor Marshall McLuhan.
265
843000
2000
Prof. Marshall McLuhan.
14:21
He actually understood something about a theme
266
845000
2000
Gerçekten bütün hafta boyunca üzerinde
14:23
that we've been discussing all week. It's the role of the audience
267
847000
4000
tartıştığımız konuyu anlamıştı;
14:27
in an era of pervasive electronic communications.
268
851000
3000
elektronik iletişim çağında
seyircinin rolü.
seyircinin rolü.
14:30
Here he is talking from the 1960s.
269
854000
2000
İşte 1960'lardan bir konuşması.
14:32
(Video) Marshall McLuhan: If the audience can become involved in the actual process
270
856000
5000
(Video) Marshall McLuhan: Eğer seyirci,
reklam yapma sürecine dâhil edilirse
reklam yapma sürecine dâhil edilirse
14:37
of making the ad, then it's happy. It's like the old quiz shows.
271
861000
5000
mutlu olur. Tıpkı eski yarışma
programlarındaki gibi.
programlarındaki gibi.
14:42
They were great TV because it gave the audience a role, something to do.
272
866000
4000
TV daha önemliydi, çünkü seyircilere
bir şeyler yapmak için rol vermişlerdi.
bir şeyler yapmak için rol vermişlerdi.
14:46
They were horrified when they discovered
273
870000
2000
Gerçeği keşfettiklerinde ise
dehşete kapılmışlardı,
dehşete kapılmışlardı,
14:48
they'd really been left out all the time because the shows were rigged.
274
872000
3000
çünkü yarışmalar hileliydi ve
seyirciler önemsenmemişti.
seyirciler önemsenmemişti.
14:51
Now, then, this was a horrible misunderstanding of TV
275
875000
3000
TV yapımcılarının bir kısmı, korkunç
14:54
on the part of the programmers.
276
878000
2000
bir yanlış anlaşılmaya neden oldu.
14:56
PH: You know, McLuhan talked about the global village.
277
880000
2000
PH: McLuhan küreselleşme
hakkında konuşuyordu.
hakkında konuşuyordu.
14:58
If you substitute the word blogosphere, of the Internet today,
278
882000
4000
Bu kelimeyi, bugünün internetinde,
blog dünyasındaki yerine eklerseniz,
blog dünyasındaki yerine eklerseniz,
15:02
it is very true that his understanding is probably
279
886000
3000
onun anlayışının, muhtemelen
çok aydınlatıcı
çok aydınlatıcı
15:05
very enlightening now. Let's listen in to him.
280
889000
2000
olduğunu anlarsınız. Dinleyelim.
15:07
(Video) MM: The global village is a world
281
891000
2000
(Video) MM: Küreselleşen dünya,
15:09
in which you don't necessarily have harmony.
282
893000
2000
mutlak bir uyum sağlayamadığınız yer.
15:11
You have extreme concern with everybody else's business
283
895000
4000
Başka herkesin işi ve herkesin hayatındaki
15:15
and much involvement in everybody else's life.
284
899000
3000
ilişkileriyle ilgili endişeleriniz var.
15:18
It's a sort of Ann Landers' column writ large.
285
902000
3000
Bu, bir nevi Ann Landers
sütunlarındaki büyük emirler gibi.
sütunlarındaki büyük emirler gibi.
15:21
And it doesn't necessarily mean harmony and peace and quiet,
286
905000
5000
Kesinlikle uyum, dinginlik ve
huzur anlamına gelmiyor
huzur anlamına gelmiyor
15:26
but it does mean huge involvement in everybody else's affairs.
287
910000
5000
ama başka herkesin dünyasına
ilgili olmak anlamına geliyor.
ilgili olmak anlamına geliyor.
15:31
And so the global village is as big as a planet,
288
915000
3000
Küreselleşen dünya, bir gezegen
kadar büyük
kadar büyük
15:34
and as small as a village post office.
289
918000
4000
ve bir köy postanesi kadar küçük.
PH: Daha sonra onun hakkında
biraz daha konuşacağız.
biraz daha konuşacağız.
15:38
PH: We'll talk a little bit more about him later.
290
922000
1000
15:39
We're now right into the 1960s.
291
923000
3000
Şimdi 1960'lara gelelim.
15:42
It's the era of big business and data centers for computing.
292
926000
3000
Bilgi işlem merkezlerinin
ve büyük işlerin çağına.
ve büyük işlerin çağına.
15:45
But all that was about to change.
293
929000
2000
Bunların hepsi değişim hakkında.
15:47
You know, the expression of technology
294
931000
2000
Bildiğiniz gibi, teknoloji,
kendini var eden
kendini var eden
15:49
reflects the people and the time of the culture it was built in.
295
933000
3000
insanları ve o dönemin kültürünü yansıtır.
15:52
And when I say that code expresses our hopes and aspirations,
296
936000
3000
Umutlarımızı ve isteklerimizi
bu şekilde ifade ettiğimde,
bu şekilde ifade ettiğimde,
15:55
it's not just a joke about messianism, it's actually what we do.
297
939000
4000
aslında yaptıklarımız, mesihçilik
hakkında bir şaka gibi durmuyor.
hakkında bir şaka gibi durmuyor.
15:59
But for this part of the story, I'd actually like to throw it
298
943000
2000
Ama hikâyenin bu kısmında,
sözü Amerika'nın önde gelen
sözü Amerika'nın önde gelen
16:01
to America's leading technology correspondent, John Markoff.
299
945000
4000
teknoloji muhabirlerinden
John Markoff'a vermek istiyorum.
John Markoff'a vermek istiyorum.
(Video) John Markoff: Uyuşturucu,
seks, rock 'n' roll ve
seks, rock 'n' roll ve
16:05
(Video) John Markoff: Do you want to know what the counterculture
300
949000
2000
16:07
in drugs, sex, rock 'n' roll and the anti-war movement
301
951000
2000
ve savaş karşıtlığı gibi karşı kültürün
16:09
had to do with computing? Everything.
302
953000
2000
bilgisayarla ne ilgisi olduğunu
biliyor musunuz? Her şey.
biliyor musunuz? Her şey.
16:11
It all happened within five miles of where I'm standing,
303
955000
3000
Bunların hepsi bulunduğum
yerden 5 mil ötede,
yerden 5 mil ötede,
16:14
at Stanford University, between 1960 and 1975.
304
958000
4000
1960-1975 arasında
Stanford Üniversitesi'nde oldu.
Stanford Üniversitesi'nde oldu.
16:18
In the midst of revolution in the streets
305
962000
2000
Sokaklardaki devrimin ortasında ve
16:20
and rock and roll concerts in the parks,
306
964000
3000
parklardaki rock 'n' roll konserleri
16:23
a group of researchers led by people like John McCarthy,
307
967000
3000
bir grup araştırmacı tarafından yönetildi.
Mesela John McCarthy,
Mesela John McCarthy,
16:26
a computer scientist at the Stanford Artificial Intelligence Lab,
308
970000
3000
Stanford Yapay Zekâ Laboratuvarı'ndaki
bir bilgisayar uzmanıydı.
bir bilgisayar uzmanıydı.
16:29
and Doug Engelbart, a computer scientist at SRI, changed the world.
309
973000
4000
Doug Engelbart, SRI'de bilgisayar
uzmanıydı. Dünyayı değiştirdiler.
uzmanıydı. Dünyayı değiştirdiler.
16:33
Engelbart came out of a pretty dry engineering culture,
310
977000
4000
Engelbart, harika bir mühendislik
kültürü ortaya çıkardı
kültürü ortaya çıkardı
16:37
but while he was beginning to do his work,
311
981000
3000
ama o bu işi yapmaya başlarken
16:40
all of this stuff was bubbling on the mid-peninsula.
312
984000
3000
yarımada kaynıyordu.
16:43
There was LSD leaking out of Kesey's Veterans' Hospital experiments
313
987000
6000
Kesey Gaziler Hastanesi ve kampüsün
diğer yerlerindeki uyuşturucu
diğer yerlerindeki uyuşturucu
16:49
and other areas around the campus,
314
993000
3000
deneylerinden sızan haberler vardı.
Müzik kelimenin tam anlamıyla
sokaklardaydı.
sokaklardaydı.
16:52
and there was music literally in the streets.
315
996000
2000
16:54
The Grateful Dead was playing in the pizza parlors.
316
998000
2000
Pizzacılarda "The Grateful Dead"
çalıyordu.
çalıyordu.
16:56
People were leaving to go back to the land.
317
1000000
2000
İnsanlar adadan geri dönüyorlardı.
16:58
There was the Vietnam War. There was black liberation.
318
1002000
3000
Vietnam savaşı vardı.
Siyahların özgürlüğü vardı.
Siyahların özgürlüğü vardı.
17:01
There was women's liberation.
319
1005000
2000
Kadınlar özgürlüğü vardı.
17:03
This was a remarkable place, at a remarkable time.
320
1007000
3000
Fevkalade bir zamanda fevkalade bir yerdi.
17:06
And into that ferment came the microprocessor.
321
1010000
3000
Bu ortamda mikro işlemciler gelişti.
17:09
I think it was that interaction that led to personal computing.
322
1013000
3000
Bence bu, kişisel bilgisayarlara
yol açan bir etkileşim oldu.
yol açan bir etkileşim oldu.
17:12
They saw these tools that were controlled by the establishment
323
1016000
4000
Toplulukların kullanması için
inşa etmeye çalıştıkları
inşa etmeye çalıştıkları
17:16
as ones that could actually be liberated and put to use
324
1020000
3000
ve daha özgür olabilecek olan bu araçların
17:19
by these communities that they were trying to build.
325
1023000
2000
kurumlar tarafından kontrol
edildiğini gördüler.
edildiğini gördüler.
17:21
And most importantly, they had this ethos of sharing information.
326
1025000
5000
Daha da önemlisi, bilgi paylaşımı
ahlakına sahiplerdi.
ahlakına sahiplerdi.
17:26
I think these ideas are difficult to understand,
327
1030000
2000
Sanırım bu fikirlerin
anlaşılması biraz zor,
anlaşılması biraz zor,
17:28
because when you're trapped in one paradigm,
328
1032000
3000
çünkü bir paradigmada
takılıp kaldığınızda,
takılıp kaldığınızda,
17:31
the next paradigm is always like a science fiction universe -- it makes no sense.
329
1035000
5000
bir sonraki paradigma genellikle bilim
kurgu dünyasıdır. -- hiç bir anlamı yok.
kurgu dünyasıdır. -- hiç bir anlamı yok.
17:36
The stories were so compelling that I decided to write a book about them.
330
1040000
4000
Bu konuda kitap yazmaya karar verdiğimde,
hikâyeler ilgi çekiciydi.
hikâyeler ilgi çekiciydi.
17:40
The title of the book is, "What the Dormouse Said:
331
1044000
2000
Kitabın adı, "Dormouse der ki; 60'ların
17:42
How the '60s Counterculture Shaped the Personal Computer Industry."
332
1046000
4000
karşıt kültürü kişisel bilgisayar
endüstrisini nasıl şekillendirdi?"
endüstrisini nasıl şekillendirdi?"
17:46
The title was taken from the lyrics
333
1050000
1000
Bir Jefferson Airplane şarkısının
17:47
to a Jefferson Airplane song. The lyrics go,
334
1051000
3000
sözlerinden alıntıydı. Şöyle devam eder;
17:50
"Remember what the dormouse said.
335
1054000
2000
"Fındık faresinin dediğini hatırla;
17:52
Feed your head, feed your head, feed your head." (Music)
336
1056000
2000
Aklını doyur, aklını doyur, aklını doyur."
(Müzik)
(Müzik)
18:42
PH: By this time, computing had kind of leapt into media territory,
337
1106000
3000
PH: Bu arada, bilgisayar medyaya girdi
18:45
and in short order much of what we're doing today was imagined
338
1109000
3000
ve bugün yaptıklarımız,
Cambridge ve Silikon Vadisi'nde
Cambridge ve Silikon Vadisi'nde
kısa sürede hayal edilmişti.
18:48
in Cambridge and Silicon Valley.
339
1112000
1000
18:49
Here's the Architecture Machine Group,
340
1113000
2000
Mimarlık Makine Grubu,
18:51
the predecessor of the Media Lab, in 1981.
341
1115000
3000
1981'de Media Lab'ın selefiydi.
18:54
Meanwhile, in California, we were trying to commercialize a lot of this stuff.
342
1118000
4000
Bu arada, Kaliforniya'da bunların
çoğunu ticarileştirmeye çalışıyorduk.
çoğunu ticarileştirmeye çalışıyorduk.
HyperCard, birbirleriyle bağlantı
kurmaları için
kurmaları için
18:58
HyperCard was the first program
343
1122000
2000
19:00
to introduce the public to hyperlinks,
344
1124000
2000
halka tanıttığımız ilk programdı.
19:02
where you could randomly hook to any kind of picture,
345
1126000
3000
Herhangi bir çeşit resme, yazıya
ya da bir dosya sistemi
ya da bir dosya sistemi
19:05
or piece of text, or data across a file system,
346
1129000
3000
üzerindeki veriye gelişigüzel
erişebiliyordunuz
erişebiliyordunuz
19:08
and we had no way of explaining it.
347
1132000
2000
ve bunu anlatabilmenin bir yolu yoktu.
19:10
There was no metaphor. Was it a database?
348
1134000
2000
Kullanacağınız metafor yoktu.
Veritabanı?
Veritabanı?
19:12
A prototyping tool? A scripted language?
349
1136000
3000
Prototip bir alet? Programlama dili?
19:15
Heck, it was everything. So we ended up writing a marketing brochure.
350
1139000
3000
Kahrolası, her şeydi.
Biz de pazarlama broşürü yazdık.
Biz de pazarlama broşürü yazdık.
19:18
We asked a question about how the mind works,
351
1142000
3000
Aklın nasıl çalıştığıyla ilgili
bir soru sorduk
bir soru sorduk
19:21
and we let our customers play the role of so many blind men filling out the elephant.
352
1145000
4000
ve bu boşluğu doldurmaları için
müşterilerimizin rol almasına izin verdik.
müşterilerimizin rol almasına izin verdik.
19:25
A few years later, we then hit on the idea
353
1149000
5000
Birkaç yıl sonra, bunu insanlara
19:30
of explaining to people the secret of, how do you get the content you want,
354
1154000
4000
izah edebileceğimiz bir fikir denk geldi:
"İstediğiniz bir içeriği
"İstediğiniz bir içeriği
19:34
the way you want it and the easy way?
355
1158000
3000
kolay bir şekilde nasıl elde edersiniz?"
19:37
Here's the Apple marketing video.
356
1161000
2000
İşte Apple'ın pazarlama videosu.
19:39
(Video) James Burke: You'll be pleased to know, I'm sure, that there are several ways
357
1163000
3000
(Video) James Burke: Bir HyperCard
interaktif videoyu yaratmak
interaktif videoyu yaratmak
19:42
to create a HyperCard interactive video.
358
1166000
3000
eminim hoşunuza gidecek.
19:45
The most involved method is to go ahead
359
1169000
2000
Bunu geliştirmenin en iyi yolu,
19:47
and produce your own videodisc
360
1171000
2000
kendi HyperCard kütüphanenizi
19:49
as well as build your own HyperCard stacks.
361
1173000
3000
oluşturmak kadar iyi olan
kendi video diskinizi yapmaktır.
kendi video diskinizi yapmaktır.
19:52
By far the simplest method is to buy a pre-made videodisc
362
1176000
3000
Bunun en kolay yolu,
hazırlanmış bir video disk ve
hazırlanmış bir video disk ve
19:55
and HyperCard stacks from a commercial supplier.
363
1179000
3000
bir HyperCard kütüphanesini
yetkili bir satıcıdan almak.
yetkili bir satıcıdan almak.
19:58
The method we illustrate in this video
364
1182000
2000
Bu videoda önceden hazır olan
20:00
uses a pre-made videodisc but creates custom HyperCard stacks.
365
1184000
4000
video disk kullanmayı fakat özel HyperCard
kütüphaneleri oluşturmayı gösteriyoruz.
kütüphaneleri oluşturmayı gösteriyoruz.
20:04
This method allows you to use existing videodisc materials
366
1188000
3000
Bu yöntem, kendi ihtiyaçlarınıza ve
ilginize göre video disk
ilginize göre video disk
20:07
in ways which suit your specific needs and interests.
367
1191000
3000
materyalleri oluşturmanızı sağlar.
PH: Ne kadar sinir bozucu
olduğunu fark ettiniz umarım.
olduğunu fark ettiniz umarım.
20:10
PH: I hope you realize how subversive that is.
368
1194000
2000
20:12
That's like a Dick Cheney speech.
369
1196000
2000
Tıpkı bir Dick Cheney konuşması gibi.
20:14
You think he's a nice balding guy, but he's just declared war
370
1198000
3000
Onun sevimli biri olduğunu sanıyorsunuz
ama o sadece
ama o sadece
20:17
on the content business. Find the commercial stuff,
371
1201000
4000
iş dünyasındaki savaştan bahsediyor.
Ticari bir şey bul,
Ticari bir şey bul,
20:21
mash it up, tell the story your way.
372
1205000
2000
biraz karıştır, sonra hikâyeni anlat.
20:23
Now, as long as we confine this to the education market,
373
1207000
2000
Eğitim pazarını ve kişisel sorunlarımızı,
20:25
and a personal matter between the computer and the file system,
374
1209000
3000
bilgisayar ve dosya sistemi
arasına sıkıştırdığımız gibi.
arasına sıkıştırdığımız gibi.
20:28
that's fine, but as you can see, it was about to leap out and upset Jack Valenti
375
1212000
4000
Ama anladığınız üzere bu,
Jack Valenti ve birçok insanın
Jack Valenti ve birçok insanın
dikkatini çekmesi ve onları
üzmesiyle alakalı.
üzmesiyle alakalı.
20:32
and a lot of other people.
376
1216000
2000
20:34
By the way, speaking of the filing system, it never occurred to us
377
1218000
3000
Bu arada, dosyalama sistemi demişken
bu köprülerin yerel ağın
bu köprülerin yerel ağın
20:37
that these hyperlinks could go beyond the local area network.
378
1221000
3000
ötesine geçmesi
aklımızın ucuna gelmezdi.
aklımızın ucuna gelmezdi.
20:40
A few years later, Tim Berners-Lee worked that out.
379
1224000
3000
Birkaç yıl sonra,
Tim Berners-Lee çalıştırmayı becerdi.
Tim Berners-Lee çalıştırmayı becerdi.
20:43
It became a killer app of links, and today, of course,
380
1227000
2000
Link uygulamalarının katili oldu
ve bugün, tabii ki de
ve bugün, tabii ki de
20:45
we call that the World Wide Web.
381
1229000
3000
ona, İnternet Sunucu Ağı diyoruz.
20:48
Now, not only was I instrumental in helping Apple miss the Internet,
382
1232000
4000
Ben sadece Apple'ın interneti
kaçırmasında etkili olmadım.
kaçırmasında etkili olmadım.
20:52
but a couple of years later, I helped Bill Gates do the same thing.
383
1236000
3000
Birkaç yıl sonra, Bill Gates'in de
aynı şeyi yapmasına yardım ettim.
aynı şeyi yapmasına yardım ettim.
20:55
The year is 1993
384
1239000
4000
1993 yılıydı,
20:59
and he was working on a book and I was working on a video
385
1243000
4000
bir kitap üzerinde çalışıyordu ve
bunu nasıl popüler yapacağımızı
bunu nasıl popüler yapacağımızı
21:03
to help him kind of explain where we were all heading and how to popularize all this.
386
1247000
5000
ve konumuzun ne olduğunu açıklayan türde
bir video hazırlanmasına yardım ediyordum.
bir video hazırlanmasına yardım ediyordum.
21:08
We were plenty aware that we were messing with media,
387
1252000
3000
Yaptığımız işin medya ile ilgili
olduğunun oldukça farkındaydık.
olduğunun oldukça farkındaydık.
21:11
and on the surface, it looks like we predicted a lot of the right things,
388
1255000
3000
Sanki birçok şeyi doğru tahmin
etmişiz gibi görülebilir
etmişiz gibi görülebilir
21:14
but we also missed an awful lot. Let's take a look.
389
1258000
3000
ama berbat hatalar da yaptık. İzleyelim.
21:27
(Video) Narrator: The pyramids, the Colosseum, the New York subway system
390
1271000
6000
(Video) Sunucu: Piramitler, Kolezyum,
New York metro sistemi
New York metro sistemi
21:33
and TV dinners, ancient and modern wonders of the man-made world all.
391
1277000
8000
ve TV akşam yemekleri, dünyayı kuran
adamın antik ve modern mucizeleri.
adamın antik ve modern mucizeleri.
21:41
Yet each pales to insignificance with the completion
392
1285000
3000
Öte yandan, bunların herbiri,
21:44
of that magnificent accomplishment of twenty-first-century technology,
393
1288000
4000
21'nci yüzyıl teknolojisinin en büyük
kazanımının yanında sönük kalmaktadır,
kazanımının yanında sönük kalmaktadır,
21:48
the Digital Superhighway.
394
1292000
3000
Dijital Otoban.
21:51
Once it was only a dream of technoids and a few long-forgotten politicians.
395
1295000
6000
Bir zamanlar, teknoloji düşkünlerinin ve
adı çoktan unutulmuş birkaç politikacının
adı çoktan unutulmuş birkaç politikacının
21:57
The Digital Highway arrived in America's living rooms late in the twentieth century.
396
1301000
5000
sadece düşleyebildiği Dijitial Otoyol,
Amerikan hanelerine 20. yüzyılda ulaştı.
Amerikan hanelerine 20. yüzyılda ulaştı.
22:04
Let us recall the pioneers who made this technical marvel possible.
397
1308000
5000
Hadi bu teknik mucizeyi mümkün
kılan öncüleri hatırlayalım.
kılan öncüleri hatırlayalım.
22:09
The Digital Highway would follow the rutted trail
398
1313000
3000
Dijital Otoyol'daki bu izleri
ilk parlatan kişi
ilk parlatan kişi
22:12
first blazed by Alexander Graham Bell.
399
1316000
3000
Alexander Graham Bell olacaktı.
22:25
Though some were incredulous ... Man 1: The phone company!
400
1329000
3000
Bazılarının inanmamasına rağmen...
1.Adam: Telefon şirketi!
1.Adam: Telefon şirketi!
22:28
Narrator: Stirred by the prospects of mass communication
401
1332000
3000
Sunucu: Kitle iletişim olasılıkları,
büyük paralı reklamlar
büyük paralı reklamlar
22:31
and making big bucks on advertising,
402
1335000
3000
yapılarak karıştırıldı.
22:34
David Sarnoff commercializes radio.
403
1338000
3000
David Sarnoff, radyoyu ticarileştirdi.
22:37
Man 2: Never had scientists been put under such pressure and demand.
404
1341000
4000
2.Adam: Bilim adamları daha önce hiç bu
kadar baskı ve talep altında kalmamıştı.
kadar baskı ve talep altında kalmamıştı.
22:41
Narrator: The medium introduced America to new products.
405
1345000
3000
Sunucu: Amerika için yeni
ürünler tanıtıldı.
ürünler tanıtıldı.
22:44
Voice 1: Say, mom, Windows for Radio means more enjoyment
406
1348000
4000
1.Ses: Söyle anne, Windows Radyosu,
bütün aile için daha zevkli
bütün aile için daha zevkli
22:48
and greater ease of use for the whole family.
407
1352000
2000
ve daha kolay kullanılır demek.
22:50
Be sure to enjoy Windows for Radio at home and at work.
408
1354000
5000
Evde ve iş yerinde Windows Radyosu'ndan
yararlandığından emin ol.
yararlandığından emin ol.
22:55
Narrator: In 1939, the Radio Corporation of America introduced television.
409
1359000
7000
Sunucu: 1939'da, Amerikan Radyo
Şirketi, televizyonu tanıttı.
Şirketi, televizyonu tanıttı.
2.Adam: Bilim adamları hiç bu kadar baskı
ve talep altında kalmamıştı.
ve talep altında kalmamıştı.
23:02
Man 2: Never had scientists been put under such pressure and demand.
410
1366000
3000
23:05
Narrator: Eventually, the race to the future took on added momentum
411
1369000
3000
Sunucu: Sonuçta, geleceğe olan yarış,
telefon şirketinin bölünmesi ile
telefon şirketinin bölünmesi ile
23:08
with the breakup of the telephone company.
412
1372000
3000
büyük hız kazandı.
23:11
And further stimulus came
413
1375000
2000
Kablolu televizyon endüstrisinin
23:13
with the deregulation of the cable television industry,
414
1377000
4000
düzenlenmesinin iptali ve
yeniden düzenlenmesi ile
yeniden düzenlenmesi ile
23:17
and the re-regulation of the cable television industry.
415
1381000
4000
bu hız daha da arttı.
23:21
Ted Turner: We did the work to build this, this cable industry,
416
1385000
2000
Ted Turner: Bu kablolu TV'yi
biz yarattık,
biz yarattık,
23:23
now the broadcasters want some of our money. I mean, it's ridiculous.
417
1387000
5000
şu an TV kanalları kârımızdan pay istiyor.
Bu kadarı da saçmalık.
Bu kadarı da saçmalık.
23:28
Narrator: Computers, once the unwieldy tools of accountants and other geeks,
418
1392000
5000
Sunucu: Bir zamanlar muhasebecilerin
hantal aracı olan bilgisayarlar,
hantal aracı olan bilgisayarlar,
23:33
escaped the backrooms to enter the media fracas.
419
1397000
4000
arka odalardan kurtulup
medya curcunasına katıldılar.
medya curcunasına katıldılar.
23:37
The world and all its culture reduced to bits,
420
1401000
3000
Dünya ve dünyanın tüm kültürü,
tüm medyanın ortak dili olan
tüm medyanın ortak dili olan
23:40
the lingua franca of all media.
421
1404000
4000
bit'lere indirgendi.
23:44
And the forces of convergence exploded.
422
1408000
4000
Yakınsama güçleri patladı.
23:48
Finally, four great industrial sectors combined.
423
1412000
4000
Sonunda, dört büyük endüstri
sektörü birleşti.
sektörü birleşti.
23:52
Telecommunications, entertainment, computing and everything else.
424
1416000
6000
İletişim, eğlence, bilgisayar
ve geri kalanlar.
ve geri kalanlar.
23:58
Man 3: We'll see channels for the gourmet
425
1422000
3000
3.Adam: Yemek üzerine TV kanalları
göreceğiz ve yine
göreceğiz ve yine
24:01
and we'll see channels for the pet lover.
426
1425000
2000
evcil hayvan serverler
kanalları göreceğiz.
kanalları göreceğiz.
24:03
Voice 2: Next on the gourmet pet channel,
427
1427000
2000
2.Ses: Yemek-evcil hayvan kanalında,
24:05
decorating birthday cakes for your schnauzer.
428
1429000
2000
Schnauzer'ınız için doğum günü
pastası süslemesi.
pastası süslemesi.
24:07
Narrator: All of industry was in play, as investors flocked to place their bets.
429
1431000
5000
Sunucu: Tüm endüstri, yatrımcıların
bahislere akın ettiği bir oyundaydı.
bahislere akın ettiği bir oyundaydı.
24:12
At stake: the battle for you, the consumer,
430
1436000
4000
Hisse: Müşteri olma savaşı,
Amerika hanelerine birçok bilgi
Amerika hanelerine birçok bilgi
24:16
and the right to spend billions to send a lot of information into the parlors of America. (Music)
431
1440000
9000
göndermek için milyarlarca
dolar harcama hakkı.
dolar harcama hakkı.
25:15
PH: We missed a lot. You know, you missed, we missed the Internet,
432
1499000
3000
PH: Birçok şeyi kaçırdık.
Biliyorsunuz, interneti kaçırdık,
Biliyorsunuz, interneti kaçırdık,
25:18
the long tail, the role of the audience, open systems, social networks.
433
1502000
5000
uzun vadeli seyirci etkisi, açık sistemler
ve sosyal ağları kaçırdık.
ve sosyal ağları kaçırdık.
Medyayı doğru kullanmayı yürütmenin
ne kadar zor olduğunu görüyoruz.
ne kadar zor olduğunu görüyoruz.
25:23
It just goes to show how tough it is to come up with the right uses of media.
434
1507000
3000
25:26
Thomas Edison had the same problem.
435
1510000
2000
Thomas Edison'un da aynı
sorunu vardı.
sorunu vardı.
25:28
He wrote a list of what the phonograph might be good for when he invented it,
436
1512000
4000
Gramofonu icat ettiğinde, gramofonun
faydalı olacağı alanların listesini yaptı
faydalı olacağı alanların listesini yaptı
25:32
and kind of only one of his ideas
437
1516000
2000
ve fikirlerinden sadece bir tanesinin,
25:34
turned out to have been the right early idea.
438
1518000
2000
doğru ön tahmin olduğu ortaya çıktı.
25:36
Well, you know where we're going on from here.
439
1520000
3000
Buradan yola çıkarak, nereye gitmeye
çalıştığımızı biliyorsunuz.
çalıştığımızı biliyorsunuz.
25:39
We come into the era of the dotcom, the World Wide Web,
440
1523000
4000
"www" ve ".com" çağına geliyoruz.
Bunu söylememe gerek yok.
25:43
and I don't need to tell you about that
441
1527000
1000
25:44
because we all went through that bubble together.
442
1528000
2000
Çünkü bu balondan hepimiz
birlikte geçtik.
birlikte geçtik.
25:46
But when we emerge from this and what we call Web 2.0,
443
1530000
3000
Ama bunu ortaya çıkardığımızda,
aslında tamamen farklı olan
aslında tamamen farklı olan
25:49
things actually are quite different.
444
1533000
2000
Web 2.0 dediğimiz şeyi bulduk.
25:51
And I think it's the reason that TV's so challenged.
445
1535000
2000
Bence TV'ye meydan okumanın sebebi de bu.
25:53
If Internet one was about pages, now it's about people.
446
1537000
4000
İnternet 1, o zaman sayfalar hakkındaysa,
şimdi insanlar hakkında.
şimdi insanlar hakkında.
25:57
It's a customer, it's an audience, it's a person who's participating.
447
1541000
5000
Bir müşteri, bir seyirci,
katılımcı olan bir kişi.
katılımcı olan bir kişi.
26:02
It's the formidable thing that is changing entertainment now.
448
1546000
4000
Şu an eğlenceyi değiştirmek çok zor.
(Video) MM: Çünkü seyircilerin bir şey
yapması için bir rol biçti.
yapması için bir rol biçti.
26:06
(Video) MM: Because it gave the audience a role, something to do.
449
1550000
3000
26:09
PH: In my own company, Technorati,
450
1553000
2000
PH: Kendi şirketim Technorati'de,
26:11
we see something like 67,000 blog posts an hour come in.
451
1555000
5000
saat başına 67.000 civarı
blog yazıldığını görüyoruz.
blog yazıldığını görüyoruz.
26:16
That's about 2,700 fresh, connective links
452
1560000
4000
Bu, yaklaşık 112 milyon blog arasında
26:20
across about 112 million blogs that are out there.
453
1564000
3000
2.700 taze bağlantıya karşılık gelmekte.
Yazarlar grevinin başını çektiğimizden,
şaşılacak bir durum yok.
şaşılacak bir durum yok.
26:23
And it's no wonder that as we head into the writers' strike, odd things happen.
454
1567000
3000
26:26
You know, it reminds me of that old saw in Hollywood,
455
1570000
2000
Bu, bana eskiden Hollywood'da gördüğümüz,
26:28
that a producer is anyone who knows a writer.
456
1572000
3000
kim bir yazarsa yapımcıdır
durumunu hatırlatıyor.
durumunu hatırlatıyor.
26:31
I now think a network boss is anyone who has a cable modem.
457
1575000
4000
Bence şu anda kim kablolu bir modeme
sahipse, o, ağ yöneticisidir.
sahipse, o, ağ yöneticisidir.
26:35
But it's not a joke. This is a real headline.
458
1579000
2000
Bu şaka değil ama. Bu gerçek bir manşet.
26:37
"Websites attract striking writers:
459
1581000
3000
"Web siteleri, grev yazarlarını
cezbediyor:
cezbediyor:
26:40
operators of sites like MyDamnChannel.com
460
1584000
3000
MyDamnChannel.com gibi
sitelerin sahipleri
sitelerin sahipleri
26:43
could benefit from labor disputes."
461
1587000
2000
iş uyuşmazlıklarından yararlanabilirler."
26:45
Meanwhile, you have the TV bloggers going out on strike,
462
1589000
3000
Diğer yandan, televizyon yazarlarına
sempati olsun diye,
sempati olsun diye,
26:48
in sympathy with the television writers.
463
1592000
3000
TV blog'cuları da greve gidiyor.
26:51
And then you have TV Guide, a Fox property,
464
1595000
2000
Elinizde, internet video ödüllerinin
sponsorluğunu yapan,
sponsorluğunu yapan,
26:53
which is about to sponsor the online video awards --
465
1597000
2000
Fox'un sahibi olduğu TV rehberi var.
26:55
but cancels it out of sympathy with traditional television,
466
1599000
4000
Ama sinsice sevinmek için değil,
geleneksel televizyon sempatikliğinin
geleneksel televizyon sempatikliğinin
26:59
not appearing to gloat.
467
1603000
2000
dışında olduğu için iptal ediyorlar.
27:01
To show you how schizophrenic this all is,
468
1605000
3000
Aslında MySpace, Fox ya da News Corp
27:04
here's the head of MySpace, or Fox Interactive, a News Corp company,
469
1608000
5000
şirketlerinin yazarların grevini soran
başlıkları, nasıl şizofrenik bir hâlde
başlıkları, nasıl şizofrenik bir hâlde
27:09
being asked, well, with the writers' strike,
470
1613000
2000
olduklarını gösteriyor,
27:11
isn't this going to hurt News Corp and help you online?
471
1615000
4000
News Corp'a zarar verecek ve size
çevrimiçi yardımcı olacak mı?
çevrimiçi yardımcı olacak mı?
27:15
(Video) Man: But I, yeah, I think there's an opportunity. As the strike continues,
472
1619000
3000
(Video) Adam: Evet, bir fırsat olduğunu
düşünüyorum.
düşünüyorum.
Grev devam ederken, daha fazla insan
için MySpace TV gibi yerlerde
için MySpace TV gibi yerlerde
27:18
there's an opportunity for more people to experience
473
1622000
2000
27:20
video on places like MySpace TV.
474
1624000
3000
bir video deneyimi fırsatı var.
27:23
PH: Oh, but then he remembers he works for Rupert Murdoch.
475
1627000
3000
PH: Daha sonra Rupert Murdoch
için çalıştığını hatırlar.
için çalıştığını hatırlar.
27:26
(Video) Man: Yes, well, first, you know, I'm part of News Corporation
476
1630000
2000
(Video) Adam: Fox Entertainment Group'tan
27:28
as part of Fox Entertainment Group.
477
1632000
2000
News Corporation'un parçasıyım.
27:30
Obviously, we hope that the strike is --
478
1634000
2000
Açıkçası, grevin, bu sorunların
27:32
that the issues are resolved as quickly as possible.
479
1636000
3000
mümkün olduğunca çabuk
çözülmesini umut ediyoruz.
çözülmesini umut ediyoruz.
27:35
PH: One of the great things that's going on here is
480
1639000
2000
PH: Burada olan harika şeylerden biri,
27:37
the globalization of content really is happening.
481
1641000
3000
içerik küreselleşmesinin gerçekten
oluyor olması.
oluyor olması.
27:40
Here is a clip from a video, from a piece of animation
482
1644000
5000
Hollywood'da bir yazar tarafından yazılmış
27:45
that was written by a writer in Hollywood,
483
1649000
2000
bir animasyon bir parçasından
alınan bu video,
alınan bu video,
27:47
animation worked out in Israel, farmed out to Croatia and India,
484
1651000
4000
İsrail'de işe yaradı, Hırvatistan ve
Hindistan'a kiraya verildi
Hindistan'a kiraya verildi
27:51
and it's now an international series.
485
1655000
2000
ve şu anda uluslararası bir seri oldu.
27:57
(Video) Narrator: The following takes place between the minutes of 2:15 p.m. and 2:18 p.m.,
486
1661000
4000
(Video) Sunucu: 2.15 ve 2.18 dakikaları
arasında kalan kısım,
arasında kalan kısım,
28:01
in the months preceding the presidential primaries.
487
1665000
4000
yaklaşan başkanlık seçiminden
önceki aylardan.
önceki aylardan.
28:05
Voice 1: You'll have to stay here in the safe house
488
1669000
2000
1.Ses: Terör tehditi bitti haberi
gelene kadar
gelene kadar
28:07
until we get word the terrorist threat is over.
489
1671000
3000
güvenli evde kalmak zorunda kalacaksınız.
28:10
Voice 2: You mean we'll have to live here, together?
490
1674000
4000
2.Ses: Burada yaşamak zorunda kalacağız
diyorsun, birlikte mi?
diyorsun, birlikte mi?
28:14
Voices 2, 3 and 4: With her?
491
1678000
2000
2.,3. ve 4.Ses: Onunla mı?
28:16
Voice 2: Well, there goes the neighborhood.
492
1680000
2000
2.Ses: Peki, tartışmaya başladık bile.
28:18
PH: The company that created this, Aniboom, is an interesting example
493
1682000
3000
Şirket, ilginç bir örnek başlığı olan
28:21
of where this is headed. Traditional TV animation costs, say,
494
1685000
3000
Aniboom'u yarattı. Klasik bir TV
animasyonunun dakika başına
animasyonunun dakika başına
28:24
between 80,000 and 10,000 dollars a minute.
495
1688000
3000
maliyetinin, 80.000 - 100.000 dolar
arasında olduğu söyleniyor.
arasında olduğu söyleniyor.
28:27
They're producing things for between 1,500 and 800 dollars a minute.
496
1691000
4000
Bunları dakikası 1500 ile 800 dolar
arasında bir para için üretiyorlar.
arasında bir para için üretiyorlar.
28:31
And they're offering their creators 30 percent of the back end,
497
1695000
3000
Çok fazla bir girişimci ruhu
içerisinde arka ucun yüzde 30'unu
içerisinde arka ucun yüzde 30'unu
28:34
in a much more entrepreneurial manner. So, it's a different model.
498
1698000
4000
yapımcılarına teklif ediyorlar.
Farklı bir model.
Farklı bir model.
28:38
What the entertainment business is struggling with,
499
1702000
2000
Eğlence sektörü, markaların dünyasını
28:40
the world of brands is figuring out.
500
1704000
2000
anlayabilmekle mücadele eder.
28:42
For example, Nike now understands that Nike Plus is not just a device in its shoe,
501
1706000
6000
Örneğin; Nike, Nike Plus'ın sadece
ayakkabılarındaki bir cihaz olmadığını,
ayakkabılarındaki bir cihaz olmadığını,
müşterilerini bağlamak için bir ağ
olduğunu şimdi anlıyor.
olduğunu şimdi anlıyor.
28:48
it's a network to hook its customers together.
502
1712000
2000
28:50
And the head of marketing at Nike says, "People are coming to our site
503
1714000
3000
Nike pazarlama başkanı şunu diyor:
"İnsanlar sitemize
"İnsanlar sitemize
28:53
an average of three times a week. We don't have to go to them."
504
1717000
4000
haftada ortalama üç kez giriiyor.
Biz onlara gitmek zorunda değiliz."
Biz onlara gitmek zorunda değiliz."
28:57
Which means television advertising is down 57 percent for Nike.
505
1721000
5000
Bu, Nike'ın TV reklamlarının yüzde 57
oranında düşmesi demek oluyor.
oranında düşmesi demek oluyor.
29:02
Or, as Nike's head of marketing says,
506
1726000
2000
Nike pazarlama başkanının dediği gibi;
29:04
"We're not in the business of keeping media companies alive.
507
1728000
3000
"Medya kuruluşlarını ayakta
tutmak için çalışmıyoruz.
tutmak için çalışmıyoruz.
29:07
We're in the business of connecting with consumers."
508
1731000
2000
Müşterilerle bağlantılı bir
ticaretin içindeyiz."
ticaretin içindeyiz."
29:09
And media companies realize the audience is important also.
509
1733000
3000
Medya şirketleri, seyircinin de
önemli olduğunu fark etti.
önemli olduğunu fark etti.
29:12
Here's a man announcing the new Market Watch from Dow Jones,
510
1736000
4000
Burada, bir adam, ana sayfası kullanıcı
deneyimiyle %100 çalışan
deneyimiyle %100 çalışan
29:16
powered 100 percent by the user experience on the home page --
511
1740000
3000
Dow Jones'dan yeni bir
MarketWatch anonsu yapıyor.
MarketWatch anonsu yapıyor.
- kullanıcının oluşturduğu içerik
geleneksel içerik ile birleşti.
geleneksel içerik ile birleşti.
29:19
user-generated content married up with traditional content.
512
1743000
3000
29:22
It turns out you have a bigger audience and more interest if you hook up with them.
513
1746000
3000
Onları bağlarsanız daha büyük
bir kitle ve ilgi ortaya çıkıyor.
bir kitle ve ilgi ortaya çıkıyor.
29:25
Or, as Geoffrey Moore once told me,
514
1749000
3000
Geoffrey Moore'un bir keresinde
bana dediği gibi,
bana dediği gibi,
29:28
it's intellectual curiosity that's the trade that brands need
515
1752000
4000
blog dünyası çağında,
markaların ihtiyacı olan şey,
markaların ihtiyacı olan şey,
ticari entelektüel meraktır.
29:32
in the age of the blogosphere.
516
1756000
1000
29:33
And I think this is beginning to happen in the entertainment business.
517
1757000
3000
Bence bu, eğlence sektöründe
gerçekleşmeye başladı.
gerçekleşmeye başladı.
29:36
One of my heroes is songwriter, Ally Willis,
518
1760000
2000
Kahramanlarımdan biri,
söz yazarlığının nereye
söz yazarlığının nereye
29:38
who just wrote "The Color Purple" and has been an R and --
519
1762000
4000
gittiği hakkında
"The Color Purple"' (Mor Renk)'ı
"The Color Purple"' (Mor Renk)'ı
29:42
rhythm and blues writer, and this is what she said
520
1766000
3000
yazmış olan besteci Ally Willis'dir
- ritim ve blues yazarı -
29:45
about where songwriting's going.
521
1769000
1000
29:46
Ally Willis: Where millions of collaborators wanted the song,
522
1770000
4000
Ally Willis: Milyonlarca işbirlikçi
şarkı istedi,
şarkı istedi,
29:50
because to look at them strictly as spam
523
1774000
3000
çünkü kesinlikle spam'larda kaybolan
29:53
is missing what this medium is about.
524
1777000
4000
medyaları görmek istiyorlar.
29:57
PH: So, to wrap up, I'd love to throw it back to Marshall McLuhan,
525
1781000
4000
PH: Buna son verirken, 40 yıl önce
30:01
who, 40 years ago, was dealing with audiences
526
1785000
3000
şimdiki kadar değişim geçiren
izleyiciyle uğraşan
izleyiciyle uğraşan
30:04
that were going through just as much change,
527
1788000
2000
Marshall McLuhan'a geri atmak isterim.
30:06
and I think that, today, traditional Hollywood and the writers
528
1790000
3000
Bence bugün, geleneksel Hollywood
ve yazarlar,
ve yazarlar,
30:09
are framing this perhaps in the way that it was being framed before.
529
1793000
3000
muhtemelen bu çerçeveyi
aynı şekilde oluşturuyorlar.
aynı şekilde oluşturuyorlar.
30:12
But I don't need to tell you this, let's throw it back to him.
530
1796000
4000
Ama size söylemem gerek yok,
hadi ona geri atalım.
hadi ona geri atalım.
30:16
(Video) Narrator: We are in the middle of a tremendous clash between the old and the new.
531
1800000
7000
Sunucu: Eski ve yeni arasında büyük
bir çatışmanın ortasındayız.
bir çatışmanın ortasındayız.
30:23
MM: The medium does things to people
532
1807000
3000
MM: Medya insanları bu hâle getiriyor
30:26
and they are always completely unaware of this.
533
1810000
3000
ve her zaman bu durumun farkında değiller.
30:29
They don't really notice the new medium that is wrapping them up.
534
1813000
5000
Onları tamamlayan yeni medyadan
gerçekten haberleri yok.
gerçekten haberleri yok.
30:34
They think of the old medium,
535
1818000
2000
Eski medyayı düşünüyorlar,
30:36
because the old medium is always the content of the new medium,
536
1820000
5000
çünkü eski medyayı her zaman yeni
medyanın içeriği gibi görüyorlar.
medyanın içeriği gibi görüyorlar.
30:41
as movies tend to be the content of TV,
537
1825000
3000
Filmlerin TV içeriği olma eğilimi gibi,
30:44
and as books used to be the content,
538
1828000
2000
kitaplarda içeriğin kullanıldığı gibi,
romanlarda film içeriğinin
kullanıldığı gibi.
kullanıldığı gibi.
30:46
novels used to be the content of movies.
539
1830000
2000
30:48
And so every time a new medium arrives,
540
1832000
2000
Böylece her yeni medya çıktığında,
30:50
the old medium is the content, and it is highly observable,
541
1834000
4000
son derece belirgin bir şekilde
30:54
highly noticeable, but the real, real roughing up and massaging
542
1838000
4000
eski medyanın içeriği vardır ama
gerçekte hırpalamayı
gerçekte hırpalamayı
30:58
is done by the new medium, and it is ignored.
543
1842000
2000
yeni medya yapar ama bu göz ardı edilir.
31:00
PH: I think it's a great time of enthrallment.
544
1844000
2000
PH: Bence büyük bir kölelik çağı.
31:02
There's been more raw DNA of communications and media
545
1846000
3000
Ortamda çok fazla ham DNA vardı
ve medya ortaya çıktı.
ve medya ortaya çıktı.
31:05
thrown out there. Content is moving from shows to particles
546
1849000
4000
İçerik, gösteri taneciklerinden
hareket ediyor,
hareket ediyor,
31:09
that are batted back and forth, and part of social communications,
547
1853000
4000
ileri geri çarpıyor ve sosyal
iletişimin parçaları oluyor.
iletişimin parçaları oluyor.
31:13
and I think this is going to be a time of great renaissance and opportunity.
548
1857000
5000
Bence bu, bir yeniden doğuş ve
fırsat zamanı olacak.
fırsat zamanı olacak.
31:18
And whereas television may have gotten beat up,
549
1862000
3000
Her ne kadar televizyon yenilmiş olsa da,
31:21
what's getting built is a really exciting new form of communication,
550
1865000
3000
inşa edilen şey çok heyecan
verici yeni bir iletişim biçimidir,
verici yeni bir iletişim biçimidir,
31:24
and we kind of have the merger of the two industries
551
1868000
4000
elimizde bu iki endüstrinin birleşimi
ve buna bakışımız hakkında
ve buna bakışımız hakkında
31:28
and a new way of thinking to look at it.
552
1872000
2000
yeni bir düşünce şeklimiz var.
31:30
Thanks very much.
553
1874000
1000
Çok teşekkür ederim.
ABOUT THE SPEAKER
Peter Hirshberg - Entrepreneur, marketerA Silicon Valley executive, entrepreneur and marketing specialist, Peter Hirshberg might just be the definitive voice on how new technology affects business and culture.
Why you should listen
The Internet would change everything: it's a truism now, but for some, this took years to sink in. Not for Peter Hirshberg. A marketing specialist at the epicenter of emerging technology, he has spent a quarter of a century charting the reverberations of all things high tech in culture and in business. (It's big business, too.)
Hirshberg first helped bring Apple into the online services arena., then acted as strategic adviser to Microsoft, AOL and NBC. Along the way, he was CEO of Gloss.com and Elemental Software. He's built a deep understanding of the fundamentals of content production and consumption -- and how they've changed, both online and off.
Hirshberg is a trustee of the Computer History Museum and a Henry Crown Fellow of the Aspen Institute. He serves on the advisory board of Technorati and keeps up a lively blog on disruptive culture.
Peter Hirshberg | Speaker | TED.com