TEDxMet
Luke Syson: How I learned to stop worrying and love "useless" art
Luke Syson: Endişelenmeyi bırakıp "gereksiz" sanatı sevmeyi nasıl öğrendim
Filmed:
Readability: 4
1,198,168 views
Luke Syson, Rönesans sanatının küratörüydü, azizlerin ve önemli İtalyan hanımefendilerinin üst düzeydeki tablolarının, yani ciddi sanatın. Sonra işini değiştirip, Met'in seramik koleksiyonunu devraldı, güzel, süslü, "gereksiz" şamdan ve vazoları. Onları hiç sevmedi. Onları hiç anlamadı. Ta ki o güne kadar... (TEDxMet'de filme alınmıştır.)
Luke Syson - Curator
As a curator at the Metropolitan Museum of Art, Luke Syson accesses the richness of European history through sculpture. Full bio
As a curator at the Metropolitan Museum of Art, Luke Syson accesses the richness of European history through sculpture. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
Two years ago, I have to say there was no problem.
0
489
2969
İki sene önce, söylemeliyim ki hiçbir sorun yoktu.
00:15
Two years ago, I knew exactly
what an icon looked like.
what an icon looked like.
1
3458
4058
İki sene önce, bir ikonun neye benzediğini
tam olarak biliyordum.
tam olarak biliyordum.
00:19
It looks like this.
2
7516
2355
Buna benziyordu.
00:21
Everybody's icon, but also the default position
3
9871
2829
Herkesin ikonu, ama aynı zamanda İtalyan Rönesans tabloları
00:24
of a curator of Italian Renaissance
paintings, which I was then.
paintings, which I was then.
4
12700
3823
küratörü olan birinin kafasındaki imge, ki o zamanlar işim oydu.
00:28
And in a way, this is also another default selection.
5
16523
3692
Bir yandan da, bu da bir diğer doğal seçim.
00:32
Leonardo da Vinci's exquisitely soulful image
6
20215
4547
Leonardo da Vinci'nin duygu yüklü resmi
00:36
of the "Lady with an Ermine."
7
24762
1300
"Erminli Kadın".
00:38
And I use that word, soulful, deliberately.
8
26062
2543
Duygu yüklü kelimesini kasten kullanıyorum.
00:40
Or then there's this, or rather these:
9
28605
2383
Ve bunlar var veya bunlar:
00:42
the two versions of Leonardo's "Virgin of the Rocks"
10
30988
2654
İlk defa Londra'da biraraya gelmek üzere olan
00:45
that were about to come together
in London for the very first time.
in London for the very first time.
11
33642
4276
Leonardo'nun "Kayalıklar Bakiresi"nin iki versiyonu.
00:49
In the exhibition that I was then in
the absolute throes of organizing.
the absolute throes of organizing.
12
37918
4184
O zaman gösterim için organizasyon yaparken onun mutlak sancıları içindeydim.
00:54
I was literally up to my eyes in Leonardo,
13
42102
3437
Leonardo ile gerçekten çok meşguldum
00:57
and I had been for three years.
14
45539
1818
ve üç yıl olmuştu.
00:59
So, he was occupying every part of my brain.
15
47357
4422
Yani, beynimin her bölümünü kaplıyordu.
01:03
Leonardo had taught me, during that three years,
16
51779
2841
O üç yılda, Leonardo bana
01:06
about what a picture can do.
17
54620
1848
bir resmin neler yapabileceğini öğretti.
01:08
About taking you from your own
material world into a spiritual world.
material world into a spiritual world.
18
56468
5318
Kendinizi maddi dünyadan çekip manevi dünyaya götürmekle ilgili.
01:13
He said, actually, that he believed
the job of the painter
the job of the painter
19
61786
2891
Aslında bir ressamın işinin evrende görünen ve görünmeyen
01:16
was to paint everything that was visible
and invisible in the universe.
and invisible in the universe.
20
64677
4451
herşeyi boyamak olduğuna inandığını söylemişti.
01:21
That's a huge task. And yet,
somehow he achieves it.
somehow he achieves it.
21
69128
3997
Bu çok büyük bir görev. Ama ona rağmen buna ulaşıyor.
01:25
He shows us, I think, the human soul.
22
73125
2771
Bence bize insan ruhunu gösteriyor.
01:27
He shows us the capacity of ourselves
23
75896
4446
Bize ruhani âleme geçme kapasitemizi
01:32
to move into a spiritual realm.
24
80342
3428
gösteriyor.
01:35
To see a vision of the universe that's
more perfect than our own.
more perfect than our own.
25
83770
4528
Kendimizinkinden daha mükemmel bir evrenin hayalini görmek.
01:40
To see God's own plan, in some sense.
26
88298
3576
Tanrı'nın kendi planını görmek, bir bakıma.
01:43
So this, in a sense, was really
what I believed an icon was.
what I believed an icon was.
27
91874
4071
Bu anlamda, bir ikonun gerçekte benzediği şeyin bu olduğuna inanıyordum.
01:47
At about that time, I started talking to Tom Campbell,
28
95945
3858
Yaklaşık o sıralarda, burada, Metropolitan Müzesi'nde direktör olan
01:51
director here of the Metropolitan Museum,
29
99803
2551
Tom Campbell ile bir sonraki pozisyonumun ne olabileceği
01:54
about what my next move might be.
30
102354
3324
hakkında konuşmaya başlamıştım.
01:57
The move, in fact, back to an earlier life,
31
105678
2771
Aslında daha önceki bir zamana geçiş,
02:00
one I'd begun at the British Museum,
32
108449
1958
British Museum'da başladığım,
02:02
back to the world of three dimensions --
33
110407
2519
üç boyutlu dünyaya dönüş,
02:04
of sculpture and of decorative arts --
34
112926
2232
heykel ve süsleme sanatına,
02:07
to take over the department of European sculpture
and decorative arts, here at the Met.
and decorative arts, here at the Met.
35
115158
4218
burada, Met'de Avrupa heykel ve süsleme sanatı departmanını devralmak üzere.
02:11
But it was an incredibly busy time.
36
119376
1440
Ancak çok yoğun bir zamandı.
02:12
All the conversations were done
at very peculiar times of the day --
at very peculiar times of the day --
37
120816
3407
Gün içinde yapılan bütün konuşmalar çok garip zamanlarda yapıldı
02:16
over the phone.
38
124223
2913
ve telefonda.
02:19
In the end, I accepted the job
39
127136
2064
Sonunda, aslında hiç buraya gelmeden
02:21
without actually having been here.
40
129200
1373
işi kabul ettim.
02:22
Again, I'd been there a couple of years before,
41
130573
2552
Söylediğim gibi, birkaç yıl önce orada bulunmuştum,
02:25
but on that particular visit.
42
133125
2512
ancak o bahsettiğim ziyaret için.
02:27
So, it was just before the time that
the Leonardo show was due to open
the Leonardo show was due to open
43
135637
4092
Yani Leonardo gösteriminin açılmasından kısa zaman önceydi,
02:31
when I finally made it back to the Met, to New York,
44
139729
4022
yeni alanımı görmek için,
02:35
to see my new domain.
45
143751
1456
sonunda tekrar Met'e, New York'a gittiğimde.
02:37
To see what European sculpture
and decorative arts looked like,
and decorative arts looked like,
46
145207
3943
Hâlihazırda alışık olduğum Rönesans koleksiyonu dışında
02:41
beyond those Renaissance collections
with which I was so already familiar.
with which I was so already familiar.
47
149150
4791
Avrupa heykel ve süsleme sanatının neye benzediğini görmek için.
02:45
And I thought, on that very first day,
I better tour the galleries.
I better tour the galleries.
48
153941
2997
Ve ilk gün, galerileri gezmenin iyi olacağını düşündüm.
02:48
Fifty-seven of these galleries --
49
156938
1452
Elli yedi tane galeri,
02:50
like 57 varieties of baked beans, I believe.
50
158390
4856
yani 57 çeşit fırında pişmiş fasulye gibi, bana kalırsa.
02:55
I walked through and I started in my comfort zone
in the Italian Renaissance.
in the Italian Renaissance.
51
163246
6121
Yürüdüm ve rahat olduğum İtalyan Rönesansı ile başladım.
03:01
And then I moved gradually around,
52
169367
1921
Ve sonra yavaş yavaş etrafı dolandım,
03:03
feeling a little lost sometimes.
53
171288
3102
bazen kendimi biraz kayıp hissederek.
03:06
My head, also still full of the Leonardo exhibition
54
174390
3053
Kafam hâlâ açılacak olan Leonardo gösterimi ile doluydu
03:09
that was about to open, and I came across this.
55
177443
4022
ve şuna rastladım.
03:13
And I thought to myself: What the hell have I done?
56
181465
7930
Ve kendi kendime şunu düşündüm: Ne yaptım ben?
03:21
There was absolutely no connection in my mind
57
189395
3353
Kafamda hiçbir şekilde bir bağlantı yoktu
03:24
at all and, in fact, if there was any emotion going on,
58
192748
3099
ve eğer bir duygu varsa,
03:27
it was a kind of repulsion.
59
195847
2369
o da bir nevi antipatiydi.
03:30
This object felt utterly and completely alien.
60
198216
3238
Bu obje bütünüyle ve tamamıyla yabancı geliyordu.
03:33
Silly at a level that I hadn't yet
understood silliness to be.
understood silliness to be.
61
201454
5463
Öylesine aptalca ki, aptallığı o zamana dek anlamamışım.
03:38
And then it was made worse --
62
206917
2199
Ve sonra daha da kötüsü oldu,
03:41
there were two of them.
63
209116
1845
onlardan iki tane vardı.
03:42
(Laughter)
64
210961
3139
(Gülüşmeler)
03:46
So, I started thinking about why it was, in fact,
65
214100
2967
İşte o zaman bu objeyi aslında niye
03:49
that I disliked this object so much.
66
217067
2456
bu kadar sevmediğimi düşünmeye başladım.
03:51
What was the anatomy of my distaste?
67
219523
3806
Bu sevgisizliğin anatomisi neydi?
03:55
Well, so much gold, so vulgar.
68
223329
3468
Yani, çok fazla altın, çok bayağı.
03:58
You know, so nouveau riche, frankly.
69
226797
3854
Yani, çok sonradan görme, açıkçası.
04:02
Leonardo himself had preached
against the use of gold,
against the use of gold,
70
230651
2913
Leonardo da altın kullanımına karşı olan bir öğüt vermişti,
04:05
so it was absolutely anathema at that moment.
71
233564
3435
yani o zaman tam anlamıyla bir yasaktı.
04:08
And then there's little pretty sprigs
of flowers everywhere. (Laughter)
of flowers everywhere. (Laughter)
72
236999
5428
Ve sonra her yerde küçük sevimli çiçek dalları vardı. (Gülüşmeler)
04:14
And finally, that pink. That damned pink.
73
242427
3519
Ve son olarak o pembe renk. O kahrolası pembe.
04:17
It's such an extraordinarily artificial color.
74
245946
2896
Öylesine yapay bir renk ki.
04:20
I mean, it's a color that I can't think of
anything that you actually see in nature,
anything that you actually see in nature,
75
248842
3528
Yani, doğada bu renkte gördüğüm bir şeyi düşünemiyorum,
04:24
that looks that shade.
76
252370
3088
bu tona benzer.
04:27
The object even has its own tutu. (Laughter)
77
255458
3740
Objenin kendine ait bir tütüsü bile var. (Gülüşmeler)
04:31
This little flouncy, spangly, bottomy bit
78
259198
2360
Vazonun dibinde duran
04:33
that sits at the bottom of the vase.
79
261558
2035
bu küçük, volanlı, süslü, altlı parça.
04:35
It reminded me, in an odd kind of way,
80
263593
2373
Biraz tuhaf bir şekilde, bana yeğenimin
04:37
of my niece's fifth birthday party.
81
265966
2099
beşinci yaşgünü partisini hatırlattı.
04:40
Where all the little girls would come
either as a princess or a fairy.
either as a princess or a fairy.
82
268065
4522
Bütün küçük kızların ya prenses ya da peri olarak ortaya çıktıkları.
04:44
There was one who would come as a fairy princess.
83
272587
1881
Peri prenses olarak ortaya çıkacak olan bir tanesi vardı.
04:46
You should have seen the looks.
84
274468
2422
Tipleri görmeliydiniz.
04:48
(Laughter)
85
276890
1693
(Gülüşmeler)
04:50
And I realize that this object was in my mind,
86
278583
3342
Ve fark ettim ki, bu obje kafamda, benzer bir kafadan,
04:53
born from the same mind, from the same womb,
87
281925
2940
benzer bir kaynaktan doğuyordu,
04:56
practically, as Barbie Ballerina. (Laughter)
88
284865
5224
yani, Barbie Balerin olarak. (Gülüşmeler)
05:02
And then there's the elephants. (Laughter)
89
290089
3522
Ve sonra filler vardı. (Gülüşmeler)
05:05
Those extraordinary elephants
90
293611
2146
O garip filler,
05:07
with their little, sort of strange, sinister expressions
91
295757
2724
küçük, biraz tuhaf, kötü ifadeleriyle
05:10
and Greta Garbo eyelashes, with
these golden tusks and so on.
these golden tusks and so on.
92
298481
5297
ve Greta Garbo kirpikleriyle, altından dişleriyle ve benzeri.
05:15
I realized this was an elephant that had
93
303778
1776
Bu filin Serengeti'deki haşmetli yürüyüşle
05:17
absolutely nothing to do with a majestic
march across the Serengeti.
march across the Serengeti.
94
305554
5733
hiçbir ilgisi olmadığını fark ettim.
05:23
It was a Dumbo nightmare. (Laughter)
95
311287
5495
Bir Dumbo kâbusuydu. (Gülüşmeler)
05:28
But something more profound
was happening as well.
was happening as well.
96
316782
2846
Ancak daha derin bir şeyler de oluyordu.
05:31
These objects, it seemed to me,
97
319628
1429
Bu objeler özünde
05:33
were quintessentially the kind that I
and my liberal left friends in London
and my liberal left friends in London
98
321057
4309
benim ve Londra'daki liberal solcu arkadaşlarımın
05:37
had always seen as summing up
99
325366
2535
18. yüzyılda Fransız aristokrasisinin biraz içler acısı gördüğümüz
05:39
something deplorable about the French aristocracy
100
327901
2839
durumunu özetler gibi
05:42
in the 18th century.
101
330740
2172
gelmişti bana.
05:44
The label had told me that these pieces were made
102
332912
2789
Etiketten bu parçaların
05:47
by the Sèvres Manufactory,
103
335701
2711
Sèvres Fabrikası tarafından,
05:50
made of porcelain in the late 1750s,
104
338412
3225
1750'lerde porselenden yapıldığını
05:53
and designed by a designer called
Jean-Claude Duplessis,
Jean-Claude Duplessis,
105
341637
3131
ve sonradan öğrendiğim kadarıyla aslında büyük saygınlığı olan bir kimse olan
05:56
actually somebody of extraordinary distinction
106
344768
2196
Jean-Claude Duplessis adında
05:58
as I later learned.
107
346964
2477
bir tasarımcı tarafından tasarlandığını öğrendim.
06:01
But for me, they summed up a kind of,
108
349441
4808
Ancak bana göre, sanki 18. yüzyıldaki
06:06
that sort of sheer uselessness of the aristocracy
109
354249
3414
aristokrasinin o bir nevi tümden yararsızlığını
06:09
in the 18th century.
110
357663
3473
özetliyordu.
06:13
I and my colleagues had always thought
111
361136
2466
Ben ve meslektaşlarım, hep bu objelerin bir anlamda
06:15
that these objects, in way, summed up the idea of,
112
363602
2956
şu fikri özetlediğini düşündük,
06:18
you know -- no wonder there was a revolution.
113
366558
2364
aslında devrim olmasına şaşmamalı.
06:20
Or, indeed, thank God there was a revolution.
114
368922
4543
Veya, aslında, iyi ki de devrim olmuş.
06:25
There was a sort of idea really, that,
115
373465
1759
Gerçekten de bir nevi şöyle bir fikir vardı,
06:27
if you owned a vase like this,
116
375224
2673
eğer böyle bir vazoya sahipseniz,
06:29
then there was really only one fate possible.
117
377897
3724
o zaman belli bir kaderiniz vardı.
06:33
(Laughter)
118
381621
4064
(Gülüşmeler)
06:37
So, there I was -- in a sort of paroxysm of horror.
119
385685
4664
İşte orada, bir çeşit korku nöbeti içindeydim.
06:42
But I took the job and I went
on looking at these vases.
on looking at these vases.
120
390349
3960
Ancak işi kabul ettim ve vazolara bakmaya gittim.
06:46
I sort of had to because they're
on a through route in the Met.
on a through route in the Met.
121
394309
3531
Bir anlamda gitmek zorundaydım, çünkü Met'te anayol üzerindeydi.
06:49
So, almost anywhere I went, there they were.
122
397840
2632
Yani, nereye gidersem gideyim karşımdalardı.
06:52
They had this kind of odd sort of fascination,
123
400472
2769
Bir yandan da garip bir tür çekiciliğe sahiptiler,
06:55
like a car accident.
124
403241
3018
bir araba kazası gibi.
06:58
Where I couldn't stop looking.
125
406259
2724
Bakmayı durduramıyordum.
07:00
And as I did so, I started thinking:
126
408983
2222
Baktığım sırada, şöyle düşünmeye başladım:
07:03
Well, what are we actually looking at here?
127
411205
4528
Peki, aslında burada neye bakıyoruz?
07:07
And what I started with was understanding this
128
415733
3331
Ve ilk anlamaya başladığım şey
07:11
as really a supreme piece of design.
129
419064
3552
bunun gerçekten de üstün bir tasarım parçası olduğuydu.
07:14
It took me a little time.
130
422616
1097
Biraz zamanımı aldı.
07:15
But, that tutu for example --
131
423713
1438
Ancak, şu tütü örneğin...
07:17
actually, this is a piece that
does dance in its own way.
does dance in its own way.
132
425151
3122
Aslında, bu parça kendine göre dans ediyor.
07:20
It has an extraordinary lightness
133
428273
1642
Olağanüstü bir hafifliği var
07:21
and yet, it is also amazing balanced.
134
429915
2515
ve buna rağmen inanılmaz şekilde dengeli.
07:24
It has these kinds of sculptural ingredients.
135
432430
3475
Bir nevi heykele benzer bileşimi var.
07:27
And then the play between --
136
435905
1639
Ve sonra birbirleriyle olan bu oyun...
07:29
actually really quite carefully disposed
color and gilding, and the sculptural surface,
color and gilding, and the sculptural surface,
137
437544
4612
Aslında oldukça dikkatli hazırlanan renk ve altın kaplama ile heykelimsi yüzey
07:34
is really rather remarkable.
138
442156
2275
gerçekten kayda değer.
07:36
And then I realized that this piece went into the kiln
139
444431
2830
Ve sonra bu parçanın dört kez fırına girdiğini
07:39
four times, at least four times
in order to arrive at this.
in order to arrive at this.
140
447261
3390
fark ettim, buna dönüşmek için en az dört kez.
07:42
How many moments for accident can you think of
141
450651
3054
Bu parçanın başına kaç kez
07:45
that could have happened to this piece?
142
453705
1504
kaza gelebileceğini düşünüyorsunuz?
07:47
And then remember, not just one, but two.
143
455209
2562
Ve unutmayın ki, sadece bir değil, iki taneler.
07:49
So he's having to arrive at two exactly matched
144
457771
4265
Yani bu çeşit bir vazodan tamamıyla aynı
07:54
vases of this kind.
145
462036
2512
iki tane yapması gerekiyordu.
07:56
And then this question of uselessness.
146
464548
1406
Ve sonra bu gereksiz olduğu sorgusu.
07:57
Well actually, the end of the trunks
were originally candle holders.
were originally candle holders.
147
465954
4959
Aslında, hortumların uçları aslen mumluktu.
08:02
So what you would have had
were candles on either side.
were candles on either side.
148
470913
3750
Yani her iki tarafta da mumlarınız oluyordu.
08:06
Imagine that effect of candlelight on that surface.
149
474663
2556
Yüzeydeki mum ışığının etkisini bir düşünün.
08:09
On the slightly uneven pink, on the beautiful gold.
150
477219
2732
Hafifçe değişken pembenin, güzel altın renginin üzerinde.
08:11
It would have glittered in an interior,
151
479951
2746
İçerisini parlatırdı,
08:14
a little like a little firework.
152
482697
3082
sanki küçük bir havai fişek gibi.
08:17
And at that point, actually,
a firework went off in my brain.
a firework went off in my brain.
153
485779
3652
Ve o noktada, aslında beynimde bir havai fişek patladı.
08:21
Somebody reminded me that, that word 'fancy' --
154
489431
2835
Biri bana o kelimeyi hatırlattı: "Fantastik",
08:24
which in a sense for me, encapsulated this object --
155
492266
3110
ki bence bir anlamda bu obje içinde saklanmıştı,
08:27
actually comes from the same
root as the word 'fantasy.'
root as the word 'fantasy.'
156
495376
4046
aslında "fantezi" kelimesiyle aynı kökten geliyor.
08:31
And that what this object was just as much in a way,
157
499422
2616
Ve bu obje aynı Leonardo da Vinci tablosu gibi
08:34
in its own way, as a Leonardo da Vinci painting,
158
502038
2452
bir nevi, kendine özgü bir şekilde
08:36
is a portal to somewhere else.
159
504490
2207
bir yerlere açılıyor.
08:38
This is an object of the imagination.
160
506697
4195
Bu, hayal gücüne dair bir obje.
08:42
If you think about the mad 18th-century
operas of the time -- set in the Orient.
operas of the time -- set in the Orient.
161
510892
6809
Eğer 18. yüzyıl zamanındaki çılgın operaları düşünürseniz, doğuda geçen,
08:49
If you think about divans and perhaps even
opium-induced visions of pink elephants,
opium-induced visions of pink elephants,
162
517721
6479
eğer sedirleri ve belki de afyon tesirli pembe fillerin görüntüsünü düşünürseniz,
08:56
then at that point, this object starts to make sense.
163
524200
3301
o zaman bu objeler anlam kazanmaya başlıyor.
08:59
This is an object which is all about escapism.
164
527501
4056
Bu obje, tamamıyla gerçeklerden kaçışla ilgili.
09:03
It's about an escapism that happens --
165
531557
3197
Gerçeklerden kaçışla ilgili,
09:06
that the aristocracy in France sought
166
534754
2021
Fransa'daki aristokrasinin
09:08
very deliberately
167
536775
1786
kendilerini sıradan insanlardan ayırmak için
09:10
to distinguish themselves from ordinary people.
168
538561
4568
bilerek yaptığı şekilde.
09:15
It's not an escapism that
169
543129
1964
Ancak, bizim bugün memnun olacağımız bir şekilde
09:17
we feel particularly happy with today, however.
170
545093
3867
gerçeklerden kaçış değil bu.
09:20
And again, going on thinking about this,
171
548960
2985
Ve yine, bu konuda düşününce,
09:23
I realize that in a way we're all victims
172
551945
3174
hepimizin bir nevi modernizmin zaferinin
09:27
of a certain kind of tyranny
173
555119
2011
bir anlamda zorbalığının kurbanı olduğumuzu
09:29
of the triumph of modernism
174
557130
2021
fark ettim,
09:31
whereby form and function in an object
175
559151
2726
yani bir objenin biçimi ve işlevi diğerini
09:33
have to follow one another, or are deemed to do so.
176
561877
3405
takip etmek zorunda veya öyle olacağı varsayılıyor.
09:37
And the extraneous ornament is seen as really,
177
565282
2964
Ve konu dışı süs eşyaları gerçekten de,
09:40
essentially, criminal.
178
568246
3020
aslında suç olarak görülüyor.
09:43
It's a triumph, in a way, of bourgeois
values rather than aristocratic ones.
values rather than aristocratic ones.
179
571266
3151
Bir bakıma aristokrasinin değil, burjuvazinin değerlerinin bir zaferi bu.
09:46
And that seems fine.
180
574417
1823
Ve bu da tamam.
09:48
Except for the fact that it becomes a kind of
sequestration of imagination.
sequestration of imagination.
181
576240
7457
Hayal gücünün bir nevi tecriti hâline gelmesi gerçeği dışında.
09:55
So just as in the 20th century, so many people
182
583697
2690
Yani 20. yüzyılda
09:58
had the idea that their faith
183
586387
1988
birçok insanın kaderlerinin
10:00
took place on the Sabbath day,
184
588375
2682
Sebt günü oluştuğu
10:03
and the rest of their lives --
185
591057
1374
ve ömürlerinin geri kalanının,
10:04
their lives of washing machines and orthodontics --
186
592431
3978
çamaşır makineleri ve ortodontinin olduğu hayatlarının,
10:08
took place on another day.
187
596409
2032
başka bir günde oluştuğu fikrine sahip olması gibi.
10:10
Then, I think we've started doing the same.
188
598441
3768
O zaman aynı şeyi yapmaya başladık.
10:14
We've allowed ourselves to
189
602209
3332
Fantezi dünyamızın ekranlar önünde
10:17
lead our fantasy lives in front of screens.
190
605541
2357
bizi yönetmesine izin verdik.
10:19
In the dark of the cinema, with the
television in the corner of the room.
television in the corner of the room.
191
607898
3982
Sinemanın karanlığında, odanın köşesindeki televizyonla.
10:23
We've eliminated, in a sense, that constant
192
611880
4078
Bu vazoların insanların hayatlarında temsil ettiği
10:27
of the imagination that these vases
represented in people's lives.
represented in people's lives.
193
615958
4928
hayal gücünün sürekliliğini bir anlamda elimine ettik.
10:32
So maybe it's time we got this back a little.
194
620886
4036
Belki de bunu biraz geri almanın zamanı.
10:36
I think it's beginning to happen.
195
624922
2350
Bence bu olmaya başlıyor.
10:39
In London, for example,
196
627272
1266
Örneğin Londra'da
10:40
with these extraordinary buildings
197
628538
2149
son birkaç yıldır ortaya çıkan
10:42
that have been appearing over the last few years.
198
630687
2991
bu olağanüstü binalarla.
10:45
Redolent, in a sense, of science fiction,
199
633678
2403
Biraz bilimkurguyu anımsatarak
10:48
turning London into a kind of fantasy playground.
200
636081
2114
Londra'yı bir nevi fantezi bahçesine çeviriyor.
10:50
It's actually amazing to look out of
a high building nowadays there.
a high building nowadays there.
201
638195
4854
Bugünlerde oradaki yüksek bir binadan bakmak aslında bir harika.
10:55
But even then, there's a resistance.
202
643049
1804
Ama buna rağmen bir direnç var.
10:56
London has called these buildings the
Gherkin, the Shard, the Walkie Talkie --
Gherkin, the Shard, the Walkie Talkie --
203
644853
4336
Londra bu binaları Gherkin (Salatalık), Shard (Cam parçası), Walkie Talkie (Telsiz) diye isimlendirdi,
11:01
bringing these soaring buildings down to Earth.
204
649189
3305
bu yüksek binaları mütevazi hâle getirmek için.
11:04
There's an idea that we don't want these
205
652494
4080
Bu kaygı verici, hayali yolculukların günlük hayatımızda
11:08
anxious-making, imaginative journeys
to happen in our daily lives.
to happen in our daily lives.
206
656574
4861
olmasını istemediğimize dair bir fikir var.
11:13
I feel lucky in a way,
207
661435
3268
Kendimi bir bakıma şanslı hissediyorum,
11:16
I've encountered this object.
208
664703
2548
bu objeye rastladım.
11:19
(Laughter)
209
667251
2441
(Gülüşmeler)
11:21
I found him on the Internet when
I was looking up a reference.
I was looking up a reference.
210
669692
3302
Onu internette bir kaynak ararken buldum.
11:24
And there he was.
211
672994
2894
İşte oradaydı.
11:27
And unlike the pink elephant vase,
212
675888
3314
Ve pembe filli vazonun aksine,
11:31
this was a kind of love at first sight.
213
679202
1973
bu ilk bakışta aşktı.
11:33
In fact, reader, I married him. I bought him.
214
681175
2856
Aslında, onunla evlendim. Onu satın aldım.
11:36
And he now adorns my office.
215
684031
3864
Ve şimdi benim ofisimi süslüyor.
11:39
He's a Staffordshire figure made
in the middle of the 19th century.
in the middle of the 19th century.
216
687895
3541
O, 19. yüzyılın ortasında yapılmış bir Staffordshire figürü.
11:43
He represents the actor, Edmund Kean,
playing Shakespeare's Richard III.
playing Shakespeare's Richard III.
217
691436
4806
Shakespeare'in III. Richard'ını oynayan aktör Edmund Kean'i temsil ediyor.
11:48
And it's based, actually, on a more
elevated piece of porcelain.
elevated piece of porcelain.
218
696242
2453
Ve aslında daha yüksek bir seviyede porselen esaslı.
11:50
So I loved, on an art historical level,
219
698695
2154
Bu yüzden onu sanat tarihi açısından sevdim.
11:52
I loved that layered quality that he has.
220
700849
4660
Sahip olduğu kat kat nitelikleri sevdim.
11:57
But more than that, I love him.
221
705509
2493
Ancak bundan da daha fazlası, onu sevdim.
12:00
In a way that I think would have been impossible
222
708002
1678
Leonardo zamanlarımda nasıl pembe Sèvres vazonun
12:01
without the pink Sèvres vase in my Leonardo days.
223
709680
2612
olmaması imkânsızsa, o şekilde.
12:04
I love his orange and pink breeches.
224
712292
3217
Portakal ve pembe renkli kuyruklu giysisini seviyorum.
12:07
I love the fact that he seems to be going off to war,
225
715509
2750
Bulaşıkları yeni bitirip,
12:10
having just finished the washing up. (Laughter)
226
718259
4432
savaşa gidiyor gibi görünüşünü seviyorum. (Gülüşmeler)
12:14
He seems also to have forgotten his sword.
227
722691
2477
Kılıcını da unutmuş gibi görünüyor.
12:17
I love his pink little cheeks, his munchkin energy.
228
725168
2619
Pembe küçük yanaklarını, o şirin enerjisini seviyorum.
12:19
In a way, he's become my sort of alter ego.
229
727787
3191
Bir bakıma benim ikinci kişiliğim oldu.
12:22
He's, I hope, a little bit dignified,
230
730978
2301
Umarım biraz asildir,
12:25
but mostly rather vulgar. (Laughter)
231
733279
5174
ama daha ziyade bayağı gibi. (Gülüşmeler)
12:30
And energetic, I hope, too.
232
738453
3218
Umarım enerjiktir de.
12:33
I let him into my life because the Sèvres
pink elephant vase allowed me to do so.
pink elephant vase allowed me to do so.
233
741671
5155
Onu hayatıma Sèvres pembe filli vazo sayesinde soktum.
12:38
And before that Leonardo,
234
746826
1568
Ondan önce Leonardo ofisimde duruyordu,
12:40
I understood that this object could become
part of a journey for me every day,
part of a journey for me every day,
235
748394
5106
ki bu objenin her gün yolcuğumun bir parçası
12:45
sitting in my office.
236
753500
2745
hâline gelebileceğini anlıyorum.
12:48
I really hope that others, all of you,
237
756245
2989
Gerçekten başkalarının, hepinizin,
12:51
visiting objects in the museum,
238
759234
1575
müzelerde objeleri ziyaret edenlerin,
12:52
and taking them home and
finding them for yourselves,
finding them for yourselves,
239
760809
2454
evlerine götüren ve onları keşfedenlerin,
12:55
will allow those objects to flourish
in your imaginative lives.
in your imaginative lives.
240
763263
4314
bu objelerin hayal dünyalarında gelişmelerine izin vermesini umuyorum.
12:59
Thank you very much.
241
767577
1553
Çok teşekkürler.
13:01
(Applause)
242
769130
3883
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Luke Syson - CuratorAs a curator at the Metropolitan Museum of Art, Luke Syson accesses the richness of European history through sculpture.
Why you should listen
Luke Syson joined the Metropolitan Museum of Art in 2012 as the Iris and B. Gerald Cantor Curator in Charge of European Sculpture and Decorative Arts. This year, he co-curated the small but innovative exhibition "Plain or Fancy? Restraint and Exuberance in the Decorative Arts." Before joining the Met Syson was Curator of Italian Painting before 1500 and Head of Research at the National Gallery, London. While at the National Gallery, he was curator of the exhibition "Renaissance Siena: Art for a City," and in 2011 he organized the groundbreaking "Leonardo da Vinci: Painter at the Court of Milan."
Syson was also one of the curators who organized the acclaimed Enlightenment Gallery at The British Museum and was part of the team that planned the new galleries for Medieval and Renaissance Art at the Victoria & Albert Museum.
Luke Syson | Speaker | TED.com