EG 2007
Rick Smolan: The story of a girl
Rick Smolan bir kız çocuğunun öyküsünü anlatıyor
Filmed:
Readability: 3.1
1,360,498 views
Fotografçı Rick Smolan, unutulmaz bir öykü anlatıyor; Amerasyalı (hem Asyalı hem Amerikalı) küçük bir kızın, çok önemli bir fotografın ve iç burkan bir evlat edinme efsanesinin öyküsünü.
Rick Smolan - Photographer
Rick Smolan is the co-founder of the America 24/7 and Day in the Life photography series -- and a natural storyteller in many media. His latest books are America at Home and Blue Planet Run. Full bio
Rick Smolan is the co-founder of the America 24/7 and Day in the Life photography series -- and a natural storyteller in many media. His latest books are America at Home and Blue Planet Run. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
Some of you have heard the story before,
0
0
2000
Bazılarınız bu öyküyü biliyordur.
00:17
but, in fact, there's somebody in the audience
1
2000
2000
ama salonda biri var ki,
00:19
who's never heard this story -- in front of an audience -- before,
2
4000
2000
bu öyküyü bir dinleyici kitlesi önünde hiç dinlemedi
00:21
so I'm a little more nervous than I normally am telling this story.
3
6000
4000
bu yüzden anlatması önceki defalardan daha fazla heyecan veriyor bana.
00:26
I used to be a photographer for many years.
4
11000
2000
uzun yıllar fotoğrafçı olarak çalıştım
00:28
In 1978, I was working for Time magazine,
5
13000
3000
1978'de Time dergisinde çalışıyordum
00:31
and I was given a three-day assignment
6
16000
2000
üç günlük bir görevim vardı
00:33
to photograph Amerasian children,
7
18000
2000
Amerasyalı bir kızı fotograflama işi verilmişti
00:35
children who had been fathered by American GIs
8
20000
2000
babaları Amerikan askerleri olan bu çocuklar
00:37
all over Southeast Asia, and then abandoned --
9
22000
3000
güney doğu Asya'nın her yerindeydiler ve terk edilmişlerdi
00:40
40,000 children all over Asia.
10
25000
2000
Asya kıtasında 40 bin çocuk
00:42
I had never heard the word Amerasian before.
11
27000
2000
o güne kadar Amerasyalı diye bir tabir duymamıştım
00:44
I spent a few days photographing children in different countries,
12
29000
4000
çeşitli ülkelerde bu çocukların fotograflarını çekerek birkaç gün geçirdim
00:48
and like a lot of photographers and a lot of journalists,
13
33000
3000
ve ben de habercilerin, foto muhabirlerinin çoğu gibi
00:51
I always hope that when my pictures were published,
14
36000
2000
fotograflarımın yayınlanmasını umuyordum
00:53
they might actually have an effect on a situation,
15
38000
2000
çektiğim fotograflar olayın kendisi üzerinde bir etki yaratabilir
00:55
instead of just documenting it.
16
40000
2000
sırf belgelemekten öte geçebilirdi
00:57
So, I was so disturbed by what I saw,
17
42000
5000
Sonuçta basılanı görünce o kadar rahatsız oldum,
01:02
and I was so unhappy with the article that ran afterwards,
18
47000
4000
ortaya çıkan haberden o kadar mutsuzluk duydum ki,
01:06
that I decided I would take six months off.
19
51000
2000
altı ay izin almaya karar verdim.
01:08
I was 28 years old.
20
53000
2000
o zaman 28 yaşındaydım.
01:10
I decided I would find six children in different countries,
21
55000
3000
Değişik ülkelerden 6 çocuk bulacak
01:13
and actually go spend some time with the kids,
22
58000
2000
ve onlarla biraz vakit geçirecek,
01:15
and try to tell their story a little bit better
23
60000
2000
böylece başlarından geçenleri doğru düzgün anlatabilecektim.
01:17
than I thought I had done for Time magazine.
24
62000
3000
Time dergisindekinden daha iyi ve doğru bir şekilde..
01:20
In the course of doing the story,
25
65000
3000
Hikayenin hazırlarken
01:23
I was looking for children who hadn't been photographed before,
26
68000
5000
daha önce fotografı çekilmemiş çocuklar aramaya karar vermiştim.
01:28
and the Pearl Buck Foundation told me
27
73000
3000
Pearl Buck vakfındakiler bana
01:31
that they worked with a lot of Americans who were
28
76000
2000
birlikte çalıştıkları Amerikalıların çoğunun
01:33
donating money to help some of these kids.
29
78000
3000
bu çocuklar yararına maddi bağışta bulunduğunu söyledi.
01:36
And a man told me, who ran the Pearl Buck Foundation in Korea,
30
81000
4000
Kore'deki Pearl Buck vakfının yöneticisi bana
01:40
that there was a young girl, who was 11 years old, being raised by her grandmother.
31
85000
3000
büyükannesi tarafından büyütülen, 11 yaşında bir kızdan bahsetti.
01:43
And the grandmother had never let any Westerners ever see her.
32
88000
3000
Büyükanne, hiçbir Batılının onu görmesine izin vermemişti.
01:46
Every time any Westerners came to the village, she hid the girl.
33
91000
3000
ne zaman köye Batılı biri gelse kızı saklamıştı.
01:49
And of course, I was immediately intrigued.
34
94000
2000
Konu, elbette derhal ilgimi çekti.
01:51
I saw photographs of her, and I thought I wanted to go.
35
96000
3000
Kızın fotograflarını görünce oraya gitmek istediğimi düşündüm.
01:54
And the guy just told me, "There's no way. This grandmother won't even -- you know,
36
99000
3000
adam bana "imkansız" dedi, "büyükannesi asla -- anlarsın işte"
01:57
there's no way she's ever going to let you meet this girl that's she's raising."
37
102000
2000
torununu asla sana göstermez."
01:59
I took a translator with me, and went to this village,
38
104000
3000
Yanıma bir tercüman alıp köye gittim.
02:02
found the grandmother, sat down with her.
39
107000
2000
Büyükanneyi buldum, onunla oturup konuştum.
02:04
And to my astonishment, she agreed to let me
40
109000
2000
Şaşırmadım desem yalan olur çünkü
02:06
photograph her granddaughter.
41
111000
2000
torunun fotograflarını çekmeme izin verdi.
02:08
And I was paying for this myself, so I asked the translator
42
113000
3000
masrafları cebimden karşıladığım için, tercümana rica ettim
02:11
if it would be OK if I stayed for the week.
43
116000
2000
yanlarında bir hafta kadar kalsam uygun olur mu diye sordurttum.
02:13
I had a sleeping bag.
44
118000
2000
bir uyku tulumum vardı.
02:15
The family had a small shed on the side of the house,
45
120000
3000
oturdukları evin bitişiğinde ufak bir kulübe bulunuyordu
02:18
so I said, "Could I sleep in my sleeping bag in the evenings?"
46
123000
3000
"geceleri uyku tulumumla burada kalabilir miyim?" dedim.
02:21
And I just told the little girl, whose name was Hyun-Sook Lee,
47
126000
5000
sonra adının Hyun Sook Lee olduğunu öğrendiğim küçük kıza
02:26
that if I ever did anything to embarrass her --
48
131000
2000
onu utandıracak birşey yapacak olursam,
02:28
she didn't speak a word of English, although she looked very American --
49
133000
2000
(batılı görüntüsün tersine tek kelime İngilizce bilmiyordu)
02:30
she could just put up her hand and say, "Stop,"
50
135000
2000
hemen elini kaldırıp "Dur" diyebileceğini söyledim.
02:32
and I would stop taking pictures.
51
137000
2000
böyle yaparsa fotograf çekmeyi bırakacaktım.
02:34
And then, my translator left.
52
139000
1000
bu konuşmadan sonra tercüman ayrıldı.
02:35
So there I was, I couldn't speak a word of Korean,
53
140000
2000
tek kelime Korece bilmeyen ben,
02:37
and this is the first night I met Hyun-Sook.
54
142000
2000
işte burada Hyun Sook ile tanıştığımız akşam
02:39
Her mother was still alive.
55
144000
2000
Annesi hayattaydı
02:41
Her mother was not raising her, her grandmother was raising her.
56
146000
2000
ama ona büyükannesi bakıyordu.
02:43
And what struck me immediately was
57
148000
3000
Beni ilk sarsan şey
02:46
how in love the two of these people were.
58
151000
4000
bu ikisi arasındaki güçlü sevgi oldu.
02:50
The grandmother was incredibly fond, deeply in love with this little girl.
59
155000
3000
Büyükanne kıza son derece derin ve güçlü bir sevgiyle bağlıydı.
02:53
They slept on the floor at night.
60
158000
2000
geceleri yer yatağında uyuyorlardı
02:55
The way they heat their homes in Korea is to put bricks under the floors,
61
160000
3000
Kore evlerinde ısıtma tertibatı döşeme altına dizilen tuğlalardan ibaretti.
02:58
so the heat actually radiates from underneath the floor.
62
163000
2000
böylece yerden gelen sıcaklıkla ısınıyorlardı
03:00
Hyun-Sook was 11 years old.
63
165000
2000
Hyun Sook 11 yaşındaydı.
03:02
I had photographed, as I said, a lot of these kids.
64
167000
2000
dediğim gibi bu çocuklardan pek çoğunun fotografını çektim.
03:04
Hyun-Sook was in fact the fifth child that I found to photograph.
65
169000
4000
aslında Hyun Sook fotografladığım beşinci çocuktu.
03:08
And almost universally, amongst all the kids,
66
173000
2000
Ve esasen her yerde olduğu gibi burada da
03:10
they were really psychologically damaged by
67
175000
3000
psikolojik açıdan en büyük yarayı
03:13
having been made fun of, ridiculed, picked on and been rejected.
68
178000
4000
alan, alay konusu edilen, dışlanan, bu çocuklar oluyordu.
03:17
And Korea was probably the place I found
69
182000
2000
Ve muhtemelen Kore bu gibi çocuklar açısından
03:19
to be the worst for these kids.
70
184000
2000
yaşanabilecek en kötü yerdi.
03:21
And what struck me immediately in meeting Hyun-Sook
71
186000
3000
Hyun Sook'ta beni etkileyen
03:24
was how confident she appeared to be,
72
189000
2000
kendine olan güveni, emin duruşu oldu.
03:26
how happy she seemed to be in her own skin.
73
191000
2000
Kendiyle son derece barışıktı.
03:28
And remember this picture,
74
193000
1000
ve bu fotografa bakınca
03:29
because I'm going to show you another picture later,
75
194000
2000
gerçi size başka bir fotograf göstereceğim ama
03:31
but you can see how much she looks like her grandmother,
76
196000
2000
büyükannesine ne kadar benzediğini görebilirsiniz
03:33
although she looks so Western.
77
198000
2000
bir Batılı gibi görünmesine rağmen.
03:35
I decided to follow her to school.
78
200000
1000
Onunla birlikte okuluna gitmeye karar verdim.
03:36
This is the first morning I stayed with her.
79
201000
2000
İşte bu, orada kaldığım ilk gecenin ertesi sabah
03:38
This is on the way to school.
80
203000
2000
Bu ise okul yolunda
03:40
This is the morning assembly outside her school.
81
205000
4000
Bu, okul bahçesinde sabah töreninde çekildi
03:47
And I noticed that she was clowning around.
82
212000
3000
türlü maskaralıklar yaptığını
03:50
When the teachers would ask questions,
83
215000
2000
öğretmenin her sorusuna
03:52
she'd be the first person to raise her hand.
84
217000
2000
ilk parmak kaldıran olduğunu,
03:54
Again, not at all shy or withdrawn,
85
219000
2000
ve üstelik hiç de mahcup ya da sıkılgan olmadığını
03:56
or anything like the other children that I'd photographed.
86
221000
3000
bu yönüyle fotografını çektiğim diğer çocuklardan ayrıldığını gördüm.
03:59
Again, the first one to go to the blackboard to answer questions.
87
224000
2000
Yine tahtaya kalkmaya gayet hevesli
04:01
Getting in trouble for whispering into her best friend's ears
88
226000
2000
arkadaşının kulağına birşey fısıldadığı için azar iştiyor,
04:03
in the middle of class.
89
228000
2000
sınıfın ortasında.
04:05
And one of the other things that I said to her through the translator --
90
230000
2000
Ve ona tercüman vasıtasıyla söylediğim
04:07
again, this thing about saying stop -- was to not pay attention to me.
91
232000
6000
şu "dur" meselesi de umurunda değildi.
04:13
And so, she really just completely ignored me most of the time.
92
238000
2000
çoğu zaman beni kaale almadı bile
04:15
I noticed that at recess, she was the girl
93
240000
3000
Ayrıca teneffüste de
04:18
who picked the other girls to be on her team.
94
243000
3000
diğer kızları oyun için takımına seçenin o olduğunu gördüm
04:21
It was very obvious, from the very beginning, that she was a leader.
95
246000
2000
Lider olduğu o kadar belliydi ki.
04:23
This is on the way home.
96
248000
1000
Bu eve dönüş yolunda.
04:24
And that's North Korea up along the hill.
97
249000
2000
İşte şu tepenin arkası Kuzey Kore
04:26
This is up along the DMZ.
98
251000
2000
Askersiz bölgenin ardı.
04:28
They would actually cover the windows every night, so that light couldn't be seen,
99
253000
3000
Gece olunca evlerin pencerelerini iyice örtüp ışığın sızmasını önlüyorlardı
04:31
because the South Korean government has said for years
100
256000
3000
çünkü Güney Kore hükümeti yıllardır
04:34
that the North Koreans may invade at any time.
101
259000
2000
Kuey Korelilerin her an ülkeyi işgal edebileceğini söylüyordu.
04:36
So there's always this -- the closer you were to North Korea, the more terrifying it was.
102
261000
4000
Kısacası Kuzey Kore'ye ne kadar yakınsan o kadar korkmalısın durumu
04:40
Very often at school, I'd be taking pictures,
103
265000
2000
Okulda çoğu zaman ben fotograf çekerken
04:42
and she would whisper into her girlfriends' ears,
104
267000
3000
kız arkadaşının kulağına birşey fısıldayıp
04:45
and then look at me and say, "Stop."
105
270000
2000
bana döner ve "dur" derdi
04:47
And I would stand at attention, and all the girls would crack up,
106
272000
2000
ben dikkat kesilip durunca kızlar kahkahayı patlatırdı
04:49
and it was sort of a little joke.
107
274000
2000
benimle dalga geçiyordu, bu şekilde.
04:51
(Laughter)
108
276000
1000
(kahkahalar)
04:53
The end of the week came and my translator came back,
109
278000
1000
Haftanın sonunda tercümanım geri döndü
04:54
because I'd asked her to come back,
110
279000
2000
çünkü ondan bunu rica etmiştim
04:56
so I could formally thank the grandmother and Hyun-Sook.
111
281000
4000
Artık Hyun Sook ve büyükannesine resmen teşekkür edebilecektim
05:00
And in the course of the grandmother talking to the translator,
112
285000
2000
büyükanne tercümanla konuşurken birden
05:02
the grandmother started crying.
113
287000
2000
ağlamaya başladı.
05:04
And I said to my translator, "What's going on, why is she crying?"
114
289000
3000
Tercümanıma, "ne oluyor, neden ağlıyor?" diye sordum
05:07
And she spoke to the grandmother for a moment,
115
292000
2000
büyükanneyle bir süre konuştuktan sonra
05:09
and then she started getting tears in her eyes.
116
294000
2000
tercüman bayan da gözyaşlarına boğuldu.
05:11
And I said, "OK, what did I do? What's going on?
117
296000
2000
ben telaşlanıp "durun, n'oluyor,
05:13
Why is everyone crying?"
118
298000
2000
neden herkes ağlıyor?" deyince
05:15
And the translator said, "The grandmother says
119
300000
2000
tercümanım büyükannenin
05:17
that she thinks she's dying,
120
302000
2000
öleceğini hissettiğini söyledi.
05:19
and she wants to know if you would take Hyun-Sook to America with you."
121
304000
4000
bu yüzden Hyun Sook'u yanımda Amerika'ya götürmemi istiyormuş.
05:23
And I said, "I'm 28 years old, and I live in hotels,
122
308000
5000
ben ise "henüz 28 yaşındayım, ömrüm otel odalarında geçiyor,
05:28
and I'm not married."
123
313000
2000
evli değilim" dedim.
05:30
I mean I had fallen in love with this girl,
124
315000
3000
Diyeceğim o ki, bu kızı ben de çok sevmiştim
05:33
but I -- you know, it was, like, emotionally I was about 12 years old.
125
318000
3000
gerçi, akıl yaşım 12 filandı
05:36
If you know of photographers, the joke is
126
321000
2000
fotografçılar nasıldır bilirsiniz işte, derler ki foto muhabiri
05:38
it's the finest form of delayed adolescence ever invented.
127
323000
3000
gecikmiş bir ergenliğin en rafine halidir
05:41
"Sorry, I have to go on an assignment, I'll be back" --
128
326000
2000
"pardon bir işim çıktı hemen döneceğim" der
05:43
and then you never come back.
129
328000
2000
ortadan kayboluverirler
05:45
So, I asked the translator why she thought she was dying.
130
330000
6000
Tercümana "sor bakalım neden öleceğini düşünüyormuş" dedim
05:51
Can I get her to a hospital? Could I pay to get her a doctor?
131
336000
2000
onu bir hastaneye götürsem, doktor masrafını da öderim
05:53
And she refused any help at all.
132
338000
2000
Her türlü yardım teklifimi geri çevirdi.
05:55
And so, when I got outside,
133
340000
2000
Sonra dışarıda
05:57
I actually gave the translator some money and said,
134
342000
2000
tercümana bir miktar para verip,
05:59
"Please go back and see if you can do something."
135
344000
2000
"lütfen bir daha görüş, bak bakalım yapabileceğimiz birşey var mı" dedim.
06:01
And I gave the grandmother my business card.
136
346000
2000
büyükanneye kartvizitimi verdim.
06:03
And I said, "If you're serious, I will try to find a family for her."
137
348000
3000
ve dedim ki "ciddiysen kızı alacak bir aile arayayım."
06:06
And I immediately wrote a letter to my best friends
138
351000
2000
ve derhal en yakın arkadaşıma bir maktup yazdım
06:08
in Atlanta, Georgia, who had an 11-year-old son.
139
353000
3000
Atlanta'da yaşayan ve11 yaşında bir oğlan babası arkadaşım
06:11
And my best friend had mistakenly one day
140
356000
3000
bir defasında bana,
06:14
said something about wishing he had another child.
141
359000
4000
bir çocuk daha istediğini söyleme gafletinde bulunmuştu.
06:18
So here my friends Gene and Gail had not heard from me in about a year,
142
363000
4000
böylece 1 senedir haberleşemediğim dostlarım Gene ve Gail
06:22
and suddenly I was calling, saying "I'm in Korea,
143
367000
2000
birden benden "Koredeyim,
06:24
and I've met this extraordinary girl."
144
369000
2000
çok enteresan bir kızla tanıştım." diyen bir telefon aldılar.
06:26
And I said, "The grandmother thinks she's sick,
145
371000
3000
"Büyükannesi de hasta galiba,
06:29
but I think maybe we would have to bring the grandmother over also."
146
374000
3000
belki onu da getirtsek fena olmaz."
06:33
And I said, "I'll pay for the ... " I mean, I had this whole sort of picture.
147
378000
3000
ve dedim ki "ben şeyi öderim..." yani, herşeyi planlamıştım sanki...
06:36
So anyway, I left.
148
381000
2000
Neyse, böylece oradan ayrıldım.
06:38
And my friends actually said they were very interested in adopting her.
149
383000
5000
Dostlarım bana kızı cidden evlat edinebileceklerini söylemez mi.
06:43
And I said, "Look, I think I'll scare the grandmother to death,
150
388000
2000
dedim ki "buradan mektup yazarsam
06:45
if I actually write to her and tell her
151
390000
2000
büyükannenin ödü kopar
06:47
that you're willing to adopt her, I want to go back and talk to her."
152
392000
2000
sizin kızı evlat edineceğinizi öğrendiğinde. İyisi mi gidip bizzat konuşayım."
06:49
But I was off on assignment.
153
394000
2000
Ne var ki bir başka göreve gitmem gerekti.
06:51
I figured I'd come back in a couple of weeks and talk to the grandmother.
154
396000
3000
Birkaç haftaya geri döner ve kendisiyle görüşürüm diye düşündüm.
06:54
And on Christmas Day,
155
399000
2000
Noel günü
06:56
I was in Bangkok with a group of photographers
156
401000
2000
bir grup fotografçıyla Bangkoktaydım.
06:58
and got a telegram -- back in those days, you got telegrams --
157
403000
3000
bir telgraf aldım (o zamanlar telgraf vardı)
07:01
from Time magazine saying someone in Korea had died,
158
406000
2000
Time dergisinden geliyordu ve Kore'de ölen birinin
07:03
and left their child in a will to me.
159
408000
3000
bana bir çocuk miras bıraktığını söylüyordu.
07:06
Did I know anything about this?
160
411000
2000
Bu hususta bilgim var mıyıdı?
07:08
Because I hadn't told them what I was doing,
161
413000
2000
Onlara burada ne için bulunduğumu bildirmemiştim
07:10
because I was so upset with the story they'd run.
162
415000
2000
çünkü yayınladıkları makaleye fena içerlemiştim.
07:12
So, I went back to Korea, and I went back to Hyun-Sook's village,
163
417000
3000
Neyse Kore'ye, Hyun Sook'un köyüne geri döndüm.
07:15
and she was gone.
164
420000
2000
Gitmişti.
07:17
And the house that I had spent time in was empty.
165
422000
2000
Misafir olduğum ev bomboş ve
07:19
It was incredibly cold.
166
424000
2000
buz gibi soğuktu.
07:21
No one in the village would tell me where Hyun-Sook was,
167
426000
2000
Köylülerden hiçbiri Hyun Sook'un yerini bana söylemedi
07:23
because the grandmother had always hidden her from Westerners.
168
428000
3000
çünkü büyükanne onu Batılılardan hep saklamıştı ve
07:26
And they had no idea about this request that she'd made of me.
169
431000
3000
aramızdaki görüşmeden de haberleri yoktu.
07:29
So I finally found Myung Sung,
170
434000
3000
sonunda okuldan sonra her gün oynadığı en yakın arkadaşı
07:32
her best friend that she used to play with after school every day.
171
437000
2000
Myung Sung'u buldum.
07:34
And Myung Sung, under some pressure from me and the translator,
172
439000
4000
Tercümanla ikimizin baskısı sonunda
07:38
gave us an address on the outside of Seoul.
173
443000
3000
nihayet bize Seul dışında bir yerin adresini verdi.
07:41
And I went to that address and knocked on the door,
174
446000
3000
Adrese gidip kapıyı çaldım.
07:44
and a man answered the door.
175
449000
2000
Bir adam açtı.
07:46
It was not a very nice area of Seoul,
176
451000
3000
Seul'ün pek nezih bir bölgesi sayılmazdı.
07:49
as there were mud streets outside of it.
177
454000
2000
sokaklar çamurluydu.
07:51
And I knocked on the door, and Hyun-Sook answered the door,
178
456000
3000
neyse kapıyı Hyun Sook açtı,
07:54
and her eyes were bloodshot, and she seemed to be in shock.
179
459000
3000
gözleri kan çanağına dönmüştü, şokta gibiydi
07:57
She didn't recognize me -- there was no recognition whatsoever.
180
462000
3000
beni tanımadı.
08:00
And this man came to the door and kind of barked something in Korean.
181
465000
2000
derken adam kapıya geldi, Korece bir şeyler söyledi, adeta kükredi.
08:02
And I said to the translator, "What did he say?"
182
467000
3000
tercümana "ne diyor?" dedim
08:05
And she said, "He wants to know who you are."
183
470000
2000
"kimsin diyor" dedi
08:07
And I said, "Well, tell him that I am a photographer."
184
472000
2000
ben de "fotografçı olduğumu söyle" dedim
08:09
I started explaining who I was, and he interrupted.
185
474000
3000
kim olduğumu açıklarken adam sözümü kesti
08:12
And she said, "He says he knows who you are, what do you want?"
186
477000
3000
tercüman "kim olduğunu biliyor, ne istediğini soruyor" dedi
08:15
I said, "Well, tell him that I was asked
187
480000
3000
"ona de ki
08:18
by this little girl's grandmother to find a family for her."
188
483000
4000
bu kızın büyükannesi ona bir aile bulmamı istemişti" dedim.
08:22
And he said, "I'm her uncle, she's fine, you can leave now."
189
487000
5000
adam "ben onun dayısıyım, kendisi burada iyi. sen artık gidebilirsin" dedi
08:27
So I was -- you know, the door was being slammed in my face,
190
492000
4000
yani açıkçası kapıyı suratıma çarptı.
08:31
it's incredibly cold, and I'm trying to think,
191
496000
2000
Hava öyle soğuktu ki, anlatamam. Aklımdan
08:33
"What would the hero do in a movie,
192
498000
2000
"filmlerdeki gibi bir kahraman olsa şimdi ne yapar" diye geçiriyordum
08:35
if I was writing this as a movie script?"
193
500000
2000
yani "senaryoyu ben yazsaydım?"
08:37
So I said, "Listen, it's really cold, I've come a very long way,
194
502000
2000
Neyse "Baksana, dışarısı çok soğuk ve çok yorgunum,
08:39
do you mind if I just come in for a minute? I'm freezing."
195
504000
2000
biraz içeri gelsem ne olur? Donuyorum" dedim.
08:41
So the guy kind of reluctantly let us in and we sat down on the floor.
196
506000
3000
Adam isteksizce bizi içeri aldı, yere oturduk.
08:44
And as we started talking, I saw him yell something,
197
509000
3000
Konuşmaya başladık. Adam bağırıp birşeyler söyleyince
08:47
and Hyun-Sook came and brought us some food.
198
512000
4000
Hyun Sook bize yiyecek getirdi.
08:51
And I had this whole mental picture of, sort of like Cinderella.
199
516000
3000
Gözlerinizin önüne geliyo mu? Siderella masalı gibi
08:54
I sort of had this picture of this incredibly wonderful,
200
519000
3000
Bu muhteşem, zeki,
08:57
bright, happy little child, who now appeared to be very withdrawn,
201
522000
5000
mutlu çocuğun içine kapanışı,
09:02
being enslaved by this family.
202
527000
2000
bu aile tarafından köleleştirilmesine dair görüntü zihnimden silinmiyor.
09:04
And I was really appalled, and I couldn't figure out what to do.
203
529000
3000
Afallamıştım. Ne yapacağımı bilemiyordum.
09:07
And the more I tried talking to him, the less friendly he was getting.
204
532000
3000
Ben sohbeti ilerlettikçe adam daha mesafeli bir tavır takınıyordu
09:10
So I finally decided, I said "Look," --
205
535000
2000
Sonunda karar verip "bak" dedim
09:12
this is all through the translator, because, this is all,
206
537000
2000
Bütün konuşma tercüman vasıtasıyla yapıldı çünkü
09:14
you know, I don't speak a word of Korean --
207
539000
2000
malum, ben tek kelime Korece bilmiyorum.
09:16
and I said, "Look, I'm really glad that Hyun-Sook has a family to live with.
208
541000
3000
Dedim ki "bak, Hyun Sook'un yanında barınacağı bir ailesi olduğuna sevindim"
09:19
I was very worried about her.
209
544000
2000
"onu çok merak etmiştim"
09:21
I made a promise to her grandmother, your mother, that I would find a family,
210
546000
4000
"büyükannesine, yani senin annene, ona bir aile bulacağım sözünü vermiştim"
09:25
and now I'm so happy that you're going to take care of her."
211
550000
2000
"görüyorum ki siz ona gayet güzel bakacaksınız"
09:27
I said, "But you know, I bought an airline ticket,
212
552000
2000
"ama uçak biletimi önceden aldım,
09:29
and I'm stuck here for a week."
213
554000
1000
bir hafta daha mecburen buradayım"
09:30
And I said, "I'm staying in a hotel downtown.
214
555000
2000
"şehir merkezinde bir otelde kalıyorum,
09:32
Would you like to come and have lunch tomorrow?
215
557000
2000
yarın gelip öğle yemeğinde misafirim olur musun?"
09:34
And you can practice your English." Because he told me --
216
559000
2000
"hem böylece İngilizce pratik de yaparsın" çünkü bana öyle demişti
09:36
I was trying to ask him questions about himself.
217
561000
2000
Adama kendisi hakkında sorular sormaya çalışıyordum.
09:38
And so I went to the hotel, and I found two older Amerasians.
218
563000
7000
Otele döndüm, yaşı daha ileri iki Amerasyalı buldum.
09:45
A girl whose mother had been a prostitute,
219
570000
4000
Biri, annesi fahişelik yapan bir kızdı
09:49
and she was a prostitute,
220
574000
2000
kendisi de fahişe olmuştu.
09:51
and a boy who'd been in and out of jail.
221
576000
2000
Diğeri hapse girip çıkmış bir delikanlı.
09:53
And I said to them, "Look, there's a little girl
222
578000
2000
Onlara dedim ki "bakın, küçük bir kız var.
09:55
who has a tiny chance of getting out of here and going to America."
223
580000
4000
burdan kurtulup Amerika'ya gitmek için ufacık bir şansı var"
09:59
I said, "I don't know if it's the right decision or not,
224
584000
3000
"doğru birşey yaptığımdan emin değilim"
10:02
but I would like you to come to lunch tomorrow
225
587000
2000
"ama lütfen yarın öğle yemeğine gelin de,"
10:04
and tell the uncle what it's like to walk down the street,
226
589000
2000
"dayısına sizler gibi yaşamanın"
10:06
what people say to you, what you do for a living.
227
591000
3000
"zorluklarından bahsedin."
10:09
And just -- I want him to understand what happens if she stays here.
228
594000
3000
"burda kalırsa kızın başına neler geleceğini anlasın istiyorum."
10:12
And I could be wrong, I don't know, but I wish you would come tomorrow."
229
597000
3000
bilmiyorum, belki hata ediyorum ama yarın öğlen gelmenizi rica ediyorum."
10:15
So, these two came to lunch, and
230
600000
3000
Neyse, bu ikisi ve dayı ertesi gün öğle yemeğine geldiler
10:18
we got thrown out of the restaurant.
231
603000
2000
ve hep birlikte restorandan atıldık.
10:20
They were yelling at him, they were -- it got to be really ugly.
232
605000
3000
Dayıya bağırıyorlardı ki sanırım epeyce küfür dolaşıyordu ortada.
10:23
And we went outside, and he was just furious.
233
608000
2000
Neyse, dışarı çıktık. Dayı son derece öfkeliydi.
10:25
And I knew I had totally blown this whole thing.
234
610000
2000
Bir çuval inciri berbat etmiştim.
10:27
Here I was again, trying to figure out what to do.
235
612000
2000
Tekrar ne yapacağımı bulmaya çalışıyordum.
10:29
And he started yelling at me, and I said to the translator,
236
614000
2000
Bana bağırmaya başlayınca tercümana
10:31
"OK, tell him to calm down, what is he saying?"
237
616000
2000
"ona sakin olmasını söyle, ne diyor?" dedim.
10:33
And she said, "Well, he's saying,
238
618000
2000
"diyor ki,"
10:35
'Who the hell are you to walk into my house,
239
620000
2000
"sen kendini ne zannediyorsun?"
10:37
some rich American with your cameras around your neck,
240
622000
3000
"evime boynunda pahalı kameralarınla gelip,"
10:40
accusing me of enslaving my niece?
241
625000
3000
"beni öz yeğenimi köle gibi kullanmakla suçluyorsun?"
10:43
This is my niece, I love her, she's my sister's daughter.
242
628000
3000
"o benim yeğenim, kardeşimin kızı, onu seviyorum"
10:46
Who the hell are you
243
631000
3000
"sen kimsin ki?"
10:49
to accuse me of something like this?'"
244
634000
2000
"beni bunlarla suçlamaya kalkıyorsun?"
10:51
And I said, you know, "Look," I said, "You're absolutely right.
245
636000
3000
dedim ki, "bak, kesinlikle haklısın"
10:54
I don't pretend to understand what's going on here."
246
639000
2000
"burada olup biteni anlıyormuş gibi yapmayacağım"
10:56
I said, "All I know is, I've been photographing a lot of these children."
247
641000
2000
"ben sadece bu çocukların fotograflarını çektim"
10:58
I said, "I'm in love with your niece,
248
643000
4000
"ama yeğenine hayran oldum"
11:02
I think she's an incredibly special child."
249
647000
3000
"bence o son derece özel bir çocuk"
11:05
And I said, "Look, I will fly my friends over here
250
650000
2000
sonra "bak, eğer nasıl kimseler olduklarını görmek istersen"
11:07
from the United States if you want to meet them, to see if you approve of them.
251
652000
3000
"evlat edinmek isteyen arkadaşlarımı ABD'den buraya getirtirim."
11:10
I just think that -- what little I know about the situation,
252
655000
4000
"Tek bildiğim şu ki,"
11:14
she has very little chance here of having the kind of life
253
659000
3000
"sen de onun yaşamasını isteyeceğin hayatı"
11:17
that you probably would like her to have."
254
662000
2000
"burada elde etme şansının çok düşük olduğunu biliyorsun." dedim.
11:19
So, everyone told me afterwards that inviting the prospective parents over
255
664000
3000
Sonradan herkes bana müstakbel aileyi
11:22
was, again, the stupidest thing I could have possibly done,
256
667000
2000
buraya getirtmenin en aptalca iş olduğunu söyledi.
11:24
because who's ever good enough for your relative?
257
669000
4000
Kimin daha iyi ebeveyn olacağını nasıl belirleyecektik ki?
11:28
But he invited me to come to a ceremony
258
673000
2000
Dayı beni bir törene davet etti,
11:30
they were having that day for her grandmother.
259
675000
3000
büyükanneyi anma törenine.
11:33
And they actually take items of clothing and photographs,
260
678000
2000
Merhumeye ait giysi, fotograf gibi kişisel eşyaları
11:35
and they burn them as part of the ritual.
261
680000
3000
toparlayıp yaktıkları bir tören.
11:38
And you can see how different she looks just in three months.
262
683000
2000
Burada üç ay içinde nasıl değiştiğini görebilirsiniz.
11:40
This was now, I think, February, early February.
263
685000
3000
Bu sanırım Şubattaydı, Şubat başında.
11:43
And the pictures before were taken in September.
264
688000
4000
öncekiler ise Eylülde çekilmişti.
11:47
Well, there was an American Marine priest that I had met
265
692000
2000
Bu haberi hazırlarken tanıştığım Amerikalı bir
11:49
in the course of doing the story,
266
694000
2000
donanma rahibi vardı.
11:51
who had 75 children living in his house.
267
696000
2000
Evinde 75 çocuğa bakıyor,
11:53
He had three women helping him take care of these kids.
268
698000
2000
bu iş için üç kadından yardım alıyordu.
11:55
And so I suggested to the uncle that we go down
269
700000
2000
Dayıya, rahip Keen'e gidip
11:57
and meet Father Keene, to find out
270
702000
2000
evlat edinme işlemleri hakkında
11:59
how the adoption process worked.
271
704000
2000
konuşmayı önerdim.
12:01
Because I wanted him to feel like
272
706000
2000
İstiyordum ki,
12:03
this was all being done very much above board.
273
708000
2000
herşeyin usulüne uygun yapıldığını görsün.
12:05
So, this is on the way down to the orphanage.
274
710000
2000
İşte bu yetimhaneye giderken.
12:08
This is Father Keene. He's just a wonderful guy.
275
713000
4000
Bu da rahip Keene. Harika bir adam.
12:13
He had kids from all over Korea living there,
276
718000
2000
Kore'nin her yerinden gelen çocuklar burada barınıyor,
12:15
and he would find families for these kids.
277
720000
2000
ve rahip onların uygun aileler bulmasını sağlıyordu.
12:18
This is a social worker interviewing Hyun-Sook.
278
723000
3000
Burada bir sosyal görevli Hyun Sook ile görüşüyor.
12:21
Now, I had always thought she was completely
279
726000
2000
Hyun Sook'un tüm bu kötülüklerden nasıl da uzak
12:23
untouched by all of this, because the grandmother, to me,
280
728000
2000
tutulduğunu düşünmüşümdür hep. Büyükannesi bence
12:25
appeared to be sort of the village wise woman, and the person everybody --
281
730000
4000
köyün bilge anası gibiydi. Evi her gün
12:29
throughout the day, I noticed people kept coming to visit her grandmother.
282
734000
3000
ziyaretçilerle dolup taşardı.
12:32
And I always had this mental picture that
283
737000
2000
Bu görüntü zihnimde yer etmiş.
12:34
even though they may have been one of the poorer families in the village,
284
739000
4000
Köyün en yoksul evlerinden biri olmasına rağmen
12:38
they were one of the most respected families in the village.
285
743000
2000
en çok saygı gören aile onlardı.
12:40
And I always felt that the grandmother had kind of demanded, and insisted,
286
745000
3000
ve büyükannenin köylülerden ısrarla
12:43
that the villagers treat Hyun-Sook with the same respect they treated her.
287
748000
6000
Hyun Sook'a da kendisine davrandıkları gibi davranmalarını talep ettiğini daima hissettim.
12:49
Hyun-Sook stayed at Father Keene's,
288
754000
2000
Hyun Sook rahip Keene'in yetimhanesinde kaldı ve
12:51
and her uncle agreed to let her stay there until the adoption went through.
289
756000
3000
dayısı da evlat edinilene kadar orada yaşamasına razı oldu.
12:54
He actually agreed to the adoption.
290
759000
3000
Evlat edinmeye de rıza göstermişti.
12:57
And I went off on assignment and came back a week later,
291
762000
1000
Bir göreve gidip ertesi hafta döndüğümde
12:59
and Father Keene said, "I've got to talk to you about Hyun-Sook."
292
764000
2000
rahip Keene "Hyun Sook hakkında konuşmamız gerek" dedi.
13:01
I kind of said, "Oh God, now what?"
293
766000
2000
"Tanrım, yine ne oldu?" diye düşündüm içimden.
13:03
And he takes me into this room, and he closes the door,
294
768000
1000
Beni odasına götürüp kapıyı kapattı.
13:04
and he says, "I have 75 children here in the orphanage, and it's total bedlam."
295
769000
4000
"Burada 75 çocuk kalıyor ve ortalık tımarhane gibi."
13:08
And there's clothes, and there's kids, and, you know,
296
773000
3000
"Kıyafetler, çocuklar, malum kargaşa."
13:11
there's three adults and 75 kids -- you can imagine.
297
776000
2000
"Üç yetişkin ve 75 çocuk. Durumu tahmin edersin."
13:13
And he said, "The second day she was here she made up a list
298
778000
3000
"Hyun Sook buraya geldiğinin ikinci günü bir liste yaptı"
13:16
of all of the names of the older kids and the younger kids.
299
781000
3000
"ve büyük çocuklarla bebekleri sıraladı."
13:19
And she assigned one of the older kids to each of the younger kids.
300
784000
3000
"Büyüklerin her birini bir bebeğin bakımıyla görevlendirdi."
13:22
And then she set up a work detail list
301
787000
2000
"Sonra bir de görev dağılımı listesi yaptı."
13:24
of who cleaned the orphanage on what day."
302
789000
3000
"Kim, hangi gün yetimhaneyi temizleyecek diye."
13:27
And he said, "She's telling me that I'm messy, and I have to clean up my room."
303
792000
3000
"Bana da çok dağınık olduğumu söylüyor ve odamı toplamam konusunda uyarıyor."
13:30
And he said, "I don't know who raised her,
304
795000
2000
ve devam etti "bu kızı kim yetiştirmiş bilmiyorum ama"
13:32
but," he said, "she's running the orphanage,
305
797000
2000
"buraya geleli sadece üç gün oldu ve"
13:34
and she's been here three days."
306
799000
2000
"bütün yetimhaneyi kendisi çekip çeviriyor."
13:36
(Laughter)
307
801000
1000
(kahkahalar)
13:38
This was movie day -- that she organized -- where all the kids went to the movies.
308
803000
3000
Burada onun düzenlediği sinema günü. Bütün çocuklar sinemaya gidiyor.
13:41
A lot of the kids who had been adopted
309
806000
3000
Evlat edinilen çocukların çoğu
13:44
actually wrote back to the other kids, telling them
310
809000
2000
mektup yazarak
13:46
about what their life was like with their new families.
311
811000
3000
yeni hayatlarını ve ailelerini anlatıyorlar.
13:49
So, it was a really big deal when the letters showed up.
312
814000
2000
Bu yüzden onlardan gelen mektuplar çok değerli.
13:51
This is a woman who is now working at the orphanage,
313
816000
2000
Bu kadın, yetimhanede çalışıyor.
13:53
whose son had been adopted.
314
818000
2000
Onun da oğlu evlat edinilmiş.
13:59
Gene and Gail started studying Korean
315
824000
2000
Gene ile Gail benden ilk mektubu alır almaz
14:01
the moment they had gotten my first letter.
316
826000
2000
Korece öğrenmeye başladılar.
14:03
They really wanted to be able to welcome Hyun-Sook into their family.
317
828000
4000
Hyun Sook'u ailelerine dahil etmek konusunda samimiydiler.
14:08
And one of the things Father Keene told me when I came back
318
833000
1000
Döndüğümde rahip Keene'in söylediğine göre
14:09
from one of these trips -- Hyun-Sook had chosen the name Natasha,
319
834000
4000
Hyun Sook sinema gezilerinden birinden dönünce kendine Natasha ismini seçmiş
14:13
which I understood was from her watching
320
838000
2000
anladığım kadarıyla
14:15
a "Rocky and Bullwinkle" cartoon on the American Air Force station.
321
840000
5000
Amerikan Hava Üssü'nde seyrettiği bir çizgi filmden esinlenmiş.
14:20
This may be one of those myth-buster things that we'll have to clear up here, in a minute.
322
845000
4000
Bu da çözmemiz gereken muammalrdan biri.
14:24
So, my friend Gene flew over with his son, Tim.
323
849000
2000
Derken arkadaşım Gene oğlu Tim ile birlikte geldi.
14:26
Gail couldn't come.
324
851000
2000
Gail gelemedi.
14:28
And they spent a lot of time huddled over a dictionary.
325
853000
2000
ellerinde sözlükle iletişim kurmaya çalışıyorlardı
14:30
And this was Gene showing the uncle where Atlanta was on the map, where he lived.
326
855000
4000
Burada gene dayıya yaşadığı yer olan Atlanta'nın yerini haritada gösteriyor.
14:36
This is the uncle signing the adoption papers.
327
861000
2000
Burada dayı evlat edinme evrakını imzalıyor.
14:38
Now, we went out to dinner that night to celebrate.
328
863000
2000
Kutlama için hep birlikte yemeğe çıktık
14:40
The uncle went back to his family,
329
865000
2000
Dayı evine geri döndü
14:42
and Natasha and Tim and Gene and I went out to dinner.
330
867000
4000
ve Natasha, Tim, Gene ve ben akşam yemeğine çıktık.
14:46
And Gene was showing Natasha how to use a knife and fork,
331
871000
4000
Gene Natasha'ya çatal bıçak kullanmayı öğretiyor
14:50
and then Natasha was returning the utensil lessons.
332
875000
4000
ve Natasha bir başka alet kullanma dersi veriyor.
14:54
We went back to our hotel room,
333
879000
2000
Otelimize döndük.
14:56
and Gene was showing Natasha also where Atlanta was.
334
881000
2000
Burada Gene Natasha'ya da Atlanta'nın yerini gösteriyor
14:58
This is the third night we were in Korea.
335
883000
2000
Bu Kore'deki üçüncü gecemiz.
15:00
The first night we'd gotten a room for the kids right next to us.
336
885000
4000
İlk gece çocuklara, bizimkine bitişik bir oda tuttuk.
15:04
Now, I'd been staying in this room for about three months --
337
889000
2000
O odada yaklaşık üç aydır kalıyordum.
15:06
it was a little 15-story Korean hotel.
338
891000
4000
15 katlı küçük bir Kore oteliydi.
15:11
So, the second night, we didn't keep the kids' room,
339
896000
2000
İkinci gece çocukların odasını boşalttık,
15:13
because we went down and slept on the floor with all the kids at the orphanage.
340
898000
3000
çünkü yetimhaneye gidip tüm çocuklarla birlikte yer yatağında uyuduk.
15:16
And the third night, we came back, we'd just gone out to dinner,
341
901000
1000
Üçüncü gece yemekten sonra otele döndük
15:17
where you saw the pictures, and we got to the front desk
342
902000
2000
ki, fotograflarını az önce gördünüz;
15:19
and the guy at the front desk said,
343
904000
2000
resepsiyondaki adam
15:21
"There's no other free rooms on your floor tonight,
344
906000
2000
"sizin katta başka boş oda yok"
15:23
so if you want to put the kids five floors below you, there's a room there."
345
908000
4000
"isterseniz çocukları beş kat aşağıda bir odaya yerleştirelim" dedi.
15:27
And Gene and I looked at each other and said,
346
912000
2000
Gene ile birbirimize bakıp
15:29
"No, we don't want two 11-year-olds five floors away."
347
914000
2000
"yok, iki tane 11 yaşında çocuğu 5 kat aşağı yollamayalım" dedik.
15:31
So, his son said, "Dad, I have a sleeping bag, I'll sleep on the floor."
348
916000
3000
Oğlu, "baba, uyku tulumum var, ben yerde yatarım" dedi.
15:34
And I said, "Yeah, I have one too."
349
919000
2000
"benim de var" dedim.
15:36
So, Tim and I slept on the floor,
350
921000
2000
Böylece Tim ile ben yerde yattık,
15:38
Natasha got one bed, Gene got the other -- kids pass out,
351
923000
2000
Natasha bir yatağa, Gene diğerine yattı.
15:40
it's been very exciting for three days.
352
925000
2000
Üç heycanlı günün sonunda çocuklar uykuya daldı.
15:42
We're lying in bed, and Gene and I are talking about how cool we are.
353
927000
3000
Gene ile ne kadar harika olduğumuzu konuşuyorduk.
15:46
We said, "That was so great, we saved this little girl's life."
354
931000
3000
dedik ki "bu kızın hayatını kurtarmak ne muhteşem"
15:49
We were just like, you know, ah, just full of ourselves.
355
934000
4000
yani, bilirsiniz işte, kendimizle övünüyorduk.
15:53
And we fall asleep -- and I've been in this room, you know,
356
938000
2000
Derken uyuyakaldık. dürdümüz aynı odada.
15:55
for a couple of months now.
357
940000
2000
Son birkaç aydır o odada kalıyordum.
15:57
And they always overheat the hotels in Korea terribly,
358
942000
4000
Kore'de otel odalarını aşırı ısıtırlar.
16:01
so during the day I always left the window open.
359
946000
2000
Gündüz mutlaka bir pencereyi açık bırakırdım
16:03
And then, at night, about midnight, they turn the heat off in the hotel.
360
948000
2000
ama geceyarısına doğru kalorifer kapanınca
16:05
So at about 1 a.m., the whole room would be like 20 below zero, and I'd get up.
361
950000
4000
sabaha karşı 01.00 gibi odanın içerisi eksi 20 derece falan olur ve uyanırdım
16:09
I'd been doing this every night I'd been there.
362
954000
2000
Bunu orada kaldığım her gece yaptım.
16:11
So, sure enough, it's one o'clock, room's freezing,
363
956000
3000
yani neredeyse her saat gece 1 ise oda buzhaneye dönmüş demetir
16:14
I go to close the window, and I hear people shouting outside,
364
959000
4000
pencereyi kapatmaya gidince dışarıdan bağrışmalar duydum
16:18
and I thought, "Oh, the bars must have just gotten out."
365
963000
2000
ve "barlar boşalmış olmalı" diye düşündüm
16:20
And I don't speak Korean, but I'm hearing these voices,
366
965000
2000
Korece bilmem ama
16:22
and I'm not hearing anger, I'm hearing terror.
367
967000
4000
duyduğum öfkenin değil dehşetin sesleriydi.
16:26
So, I open the window, and I look out,
368
971000
2000
Pencereyi açıp dışarı bakınca
16:28
and there's flames coming up the side of our hotel,
369
973000
2000
gördüm ki otelin yanından alevler yükseliyor
16:30
and the hotel's on fire.
370
975000
2000
Otelde yangın çıkmıştı
16:32
So, I run over to Gene, and I wake him up,
371
977000
2000
Gene'e koşup onu uyandırdım.
16:34
and I say, "Gene, don't freak out, I think the hotel's on fire."
372
979000
3000
"Gene korkma ama otelde yangın var"
16:37
And now there's smoke and flames coming by our windows -- we're on the eleventh floor.
373
982000
4000
Derken duman ve alevler penceremize erişti ve biz 11. kattaydık.
16:41
So, the two of us were just like, "Oh my God, oh my God."
374
986000
2000
Gene ile ikimiz "aman yarabbi, aman yarabbi" olduk
16:43
So, we're trying to get Natasha up, and we can't talk to her.
375
988000
4000
Natasha'yı uyandırmaya gittik ama sesimizi duyuramıyorduk
16:47
And you know what kids are like when they've been asleep for like an hour,
376
992000
2000
1 saat kadar uyuyunca çocuklar nasıl olur, bilirsiniz
16:49
it's like they took five Valiums -- you know, they're all over the place.
377
994000
3000
sanki beş müsakkin hapı almışlar gibi...
16:52
And we can't talk to her.
378
997000
2000
Onu uyandıramıyoruz
16:54
I remember his son had the L.L. Bean bootlaces,
379
999000
2000
Oğlanın bağcıklı botları aklıma geldi
16:56
and we're trying to do up his laces.
380
1001000
2000
Bağcıkları bağlamaya çalışıyorduk
16:58
So, we try to get to the door, and we run to the door,
381
1003000
2000
kapıya koştuk
17:00
and we open the door and it's like walking into a blast furnace.
382
1005000
3000
kapıyı açmamızla alevlerin yüzümüze çarpması bir oldu
17:03
There's people screaming, there's the sound of glass breaking,
383
1008000
2000
insanlar bağrışıyor, camlar şangırdıyordu
17:05
there's these weird thumps.
384
1010000
2000
ve o tuhaf yumruklama sesi...
17:07
And the whole room filled with smoke in about two seconds.
385
1012000
3000
İki saniye içinde duman odaya doldu
17:10
And Gene turns around and says, "We're not going to make it."
386
1015000
2000
Gene bana dönüp "kurtulamayacağız" dedi
17:12
And he closes the door, and the whole room is now filled with smoke.
387
1017000
4000
kapıyı kapadı. oda dumana boğulmuştu.
17:16
We're all choking, and there's smoke pouring through the vents,
388
1021000
2000
hepimiz öksürüyorduk ve havalandırmadan çıkan duman odaya yayılıyordu.
17:18
under the doors. There's people screaming.
389
1023000
2000
kapıların altından çığlık sesleri duyuluyordu
17:20
I just remember this unbelievable, just utter chaos.
390
1025000
4000
bugün gibi aklımda, tam bir kargaşa
17:24
I remember sitting near the bed, and I was just so --
391
1029000
2000
yatağın kenarına oturduğumu hatırlıyorum
17:26
I had two overwhelming feelings.
392
1031000
2000
iki boğucu duygu içindeydim
17:28
One was absolute terror -- it's like, "Oh, please God, I just want to wake up.
393
1033000
2000
hissettiklerimden biri dehşetti "Tanrım ne olur"
17:30
This has got to be a nightmare, this can't be happening.
394
1035000
2000
"uyanıp bunun bir kabus olduğunu göreyim"
17:32
Please, I just want to wake up, it's got to be a nightmare."
395
1037000
2000
"lütfen gözümü açıp hepsinin kötü bir rüya olduğunu göreyim"
17:34
And the other is unbelievable guilt.
396
1039000
2000
Diğeri inanılmaz bir suçluluk duygusu.
17:36
Here I've been, playing God with my friends' lives, my friends' son, with Natasha's life,
397
1041000
5000
Arkadaşımın, onun oğlunun ve Nastasha'nın hayatıyla kumar oynamıştım.
17:41
and this what you get when you try playing God, is you hurt people.
398
1046000
3000
kendinizi tanrı yerine koyduğunuzda başınıza bu gelir işte: insanlara zarar verirsiniz.
17:44
I remember just being so frightened and terrified.
399
1049000
2000
Çok korktuğumu, dehşete kapıldığımı hatırlıyorum.
17:46
And Gene, who's lying on the floor, says,
400
1051000
2000
Yerde yatan Gene
17:48
"Man, we've got to soak towels." I said, "What?"
401
1053000
2000
"ahbap bize ıslak havlu lazım" dedi
17:50
He says, "We've got to soak towels. We're going to die from the smoke."
402
1055000
2000
"havluları ıslatalım, dumandan boğulacağız"
17:52
So, we ran to the bathroom, and got towels,
403
1057000
2000
banyoya koştuk, havluları aldık
17:54
and put them over our faces, and the kids faces.
404
1059000
2000
yüzlerimize kapadık
17:56
Then he said, "Do you have gaffer's tape?"
405
1061000
2000
Gene "izolebant var mı?" diye sordu
17:58
I said, "What?" He said, "Do you have gaffer's tape?"
406
1063000
2000
"ne?" dedim "izolenabt?"
18:00
I said, "Yeah, somewhere in my Halliburton."
407
1065000
2000
"evet alet çantamda bir yerde" dedim
18:02
He says, "We've got to stop the smoke."
408
1067000
2000
"dumanı engellemeliyiz"
18:04
He said, "That's all we can do, we've got to stop the smoke."
409
1069000
2000
"tek yapabileceğimiz bu, dumanı durdurmak" dedi.
18:06
I mean, Gene -- thank God for Gene.
410
1071000
2000
Gene, Tanrı'ya şükür Gene.
18:08
So, we put the room service menus over the vents in the wall,
411
1073000
4000
Oda servisi menülerini havalandırma mazgallarına kapadık
18:12
we put blankets at the bottom of the door,
412
1077000
2000
kapının altına battaniye tıkadık
18:14
we put the kids on the windowsill to try to get some air.
413
1079000
3000
biraz hava alabilsinler diye çocukları pencere önüne çıkardık.
18:17
And there was a building, a new building, going up,
414
1082000
2000
yeni bir bina inşaatı vardı
18:19
that was being built right outside, across the street from our hotel.
415
1084000
3000
yolun öbür tarafında, tam bizim otelin karşısında
18:22
And there, in the building were photographers
416
1087000
1000
o binaya doluşan fotografçılar
18:23
waiting for people to jump.
417
1088000
2000
atlayacak insanları bekliyorlardı.
18:25
Eleven people ended up dying in the fire.
418
1090000
3000
yangında 11 kişi öldü.
18:28
Five people jumped and died, other people were killed by the smoke.
419
1093000
6000
Beş kişi kendini camdan atarak, diğerleri dumandan boğularak.
18:34
And there's this loud thumping on the door after about 45 minutes
420
1099000
3000
ve 45 dakika kadar sonra kapımızda o yumruklama sesi
18:37
in all this, and people were shouting in Korean.
421
1102000
2000
tümü Korece haykırışlar.
18:39
And I remember, Natasha didn't want us opening the door --
422
1104000
7000
Natasha kapıyı açmamızı istemememişti, hatırlıyorum.
18:46
sorry, I was trying not to open the door,
423
1111000
2000
kapıyı kapalı tutmaya çalıştığım için üzgünüm.
18:48
because we'd spent so much time barricading the room.
424
1113000
2000
kendimizi dumandan korumak için çok fazla zaman harcamıştık.
18:50
I didn't know who it was, I didn't know what they wanted,
425
1115000
2000
kapıyı yumruklayanın kim olduğunu, ne istediğini bilmiyorum.
18:52
and Natasha could tell they were firemen trying to get us out.
426
1117000
4000
Natasha bizi çıkarmaya çalışan itfaiyeci olduğunu anlamıştı
18:56
I remember a sort of a tussle at the door, trying to get the door open.
427
1121000
3000
bir müddet cebelleştikten sonra kapıyı açtığımzı hatırlıyorum.
18:59
In any case, 12 hours later, I mean, they put us in the lobby.
428
1124000
6000
Her ne hal ise 12 saat sonra bizi lobiye götürdüler
19:05
Gene ended up using his coat, and his fist in the coat, to break open a liquor cabinet.
429
1130000
4000
Gene sonunda paltosunu yumruğuna sarıp içki dolabının camını kırdı
19:09
People were lying on the floor.
430
1134000
2000
insanlar yerde yatıyordu
19:11
It was one of just the most horrifying nights.
431
1136000
3000
hayatımın en korkunç gecelerinden biriydi
19:14
And then 12 hours later, we rented a car, as we had planned to,
432
1139000
3000
12 saat sonra planladığımız gibi bir araba kiraladık
19:17
and drove back to Natasha's village.
433
1142000
2000
ve Natasha'nın köyüne gittik
19:19
And we kept saying, "Do you realize we were dying in a hotel fire,
434
1144000
2000
durmadan "farkında mısın dün gece ölüyorduk" diyorduk birbirimize
19:21
like eight hours ago?"
435
1146000
2000
"sekiz saat önce filan?"
19:23
It's so weird how life just goes on.
436
1148000
2000
hayatın öylece sürmesi ne tuhaf.
19:25
Natasha wanted to introduce her brother and father to all the villagers,
437
1150000
3000
Natasha köylülere yeni ağabeyini ve babasını tanıştırmak istiyordu
19:28
and the day we showed up turned out to be a 60-year-old man's birthday.
438
1153000
4000
ve gitttiğimiz gün 60 yaşında bir adamın doğum günüydü
19:32
This guy's 60 years old.
439
1157000
2000
bu adam 60 yaşında
19:34
So it turned into a dual celebration, because Natasha was the first person
440
1159000
2000
sonunda çifte kutlamaya dönüştü çünkü Natasha
19:36
from this village ever to go to the United States.
441
1161000
2000
bu köyden ABD'ye giden ilk kişiydi.
19:38
So, these are the greenhouse tents.
442
1163000
2000
Bunlar sera
19:40
This is the elders teaching Gene their dances.
443
1165000
3000
yaşlılar Gene'e yöresel danslarını öğretiyor
19:43
We drank a lot of rice wine. We were both so drunk,
444
1168000
3000
o kadar çok pirinç rakısı içtik ve ikimiz de öyle sarhoştuk ki
19:46
I couldn't believe it.
445
1171000
3000
inanamadım.
19:50
This is the last picture before Gene and Tim headed back.
446
1175000
4000
Bu Gene ve Tim dönmeden önceki son fotograf
19:54
The adoption people told us it was going to take a year for the adoption to go through.
447
1179000
5000
Görevliler bize evlat edinme işlemlerinin bir yıl kadar süreceğini söyledi
19:59
Like, what could you do for a year?
448
1184000
2000
Bir yıl sürecek ne işlem olabilir ki?
20:01
So I found out the name of every official on both the Korean and American side,
449
1186000
3000
Hem Kore hem ABD tarafında konuyla ilgili ne kadar yetkili varsa buldum
20:04
and I photographed them, and told them
450
1189000
2000
fotograflarını çektim ve onlara
20:06
how famous they were going to be when this book was done.
451
1191000
3000
bu kitap çıktığında ne kadar meşhur olacaklarını anlattım.
20:09
And four months later, the adoption papers came through.
452
1194000
4000
Dört ay sonra evlatlık belgeleri geldi.
20:13
This is saying goodbye to everybody at the orphanage.
453
1198000
3000
Burada yetimhanedekilere veda ediyor.
20:16
This is Father Keene with Natasha at the bus stop.
454
1201000
3000
Rahip Keene ve Natasha otobüs durağında.
20:19
Her great aunt at the airport.
455
1204000
2000
Büyük teyzesi ile havaalanında.
20:21
I had a wonderful deal with Cathay Pacific airlines for many years,
456
1206000
4000
Cathay Pacific Havayolları ile aramızda harika bir anlaşma var
20:25
where they gave me free passes on all their airlines in return for photography.
457
1210000
4000
bana fotograf karşılığında bedava bilet veriyorlar.
20:29
It was like the ultimate perk.
458
1214000
2000
en tatlı ikramiyem bu.
20:31
And the pilot, I actually knew -- because they used to let me sit
459
1216000
3000
Tanıdığım bir pilot açılır kapanır koltuğa oturmama izin verirdi
20:34
in the jump seat, to tell you how long ago this was.
460
1219000
2000
yolculuk o kadar uzun ki
20:36
This is a Tri-Star, and so they let Natasha actually sit in the jump seat.
461
1221000
4000
Bu bir Tri-Star ve işte Natasha da açılır kapanır koltukta
20:40
And the pilot, Jeff Cowley, actually went back
462
1225000
3000
ve pilot Jeff Cowley. O da Natasha ile tanıştıktan sonra
20:43
and adopted one of the other kids at the orphanage after meeting Natasha.
463
1228000
4000
yetimhaneden bir çocuk evlat edindi.
20:47
This is 28 hours later in Atlanta. It's a very long flight.
464
1232000
3000
28 saatlik yolculuktan sonra Atlanta
20:50
Just to make things even crazier,
465
1235000
2000
Gail, Natasha'nın yeni annesi,
20:52
Gail, Natasha's new mom, was three days away
466
1237000
2000
sanki mevcut hale biraz daha çılgınlık eklemek istermişçesine
20:54
from giving birth to her own daughter.
467
1239000
3000
öz kızının doğumuna üç gün kala.
20:57
So you know, if you were writing this, you'd say,
468
1242000
3000
Bunu yazan siz olsanız derdiniz ki,
21:00
"No, we've got to write the script differently."
469
1245000
2000
"metni başka türlü kaleme almalı"
21:02
This is the first night showing Natasha her new cousins and uncles and aunts.
470
1247000
4000
Natasha'ya yeni kuzenler, amca ve halalarını tanıtıyorlar
21:06
Gene and Gail know everyone in Atlanta --
471
1251000
2000
Gene ile Gail Atlanta'da herkesi tanır
21:08
they're the most social couple imaginable.
472
1253000
2000
düşünebileceğiniz en sosyal çifttirler
21:10
So, at this point, Natasha doesn't speak a word of English,
473
1255000
2000
Bu noktada Natasha tek kelime İngilizce bilmiyor
21:12
other than what little Father Keene taught her.
474
1257000
4000
sadece rahip Keene'in ona öğrettiği kadar
21:16
This is Kylie, her sister, who's now a doctor, on the right.
475
1261000
6000
Burada sağda kızkardeşi Kylie, şimdi doktor oldu.
21:22
This is a deal I had with Natasha, which is that when we got to Atlanta
476
1267000
4000
bu Natasha ile aramızda bir anlaşma
21:26
she could take -- she could cut off my beard.
477
1271000
2000
Atlanta'ya gittiğimde sakalımı kesebiliyor.
21:28
She never liked it very much.
478
1273000
2000
sakalımdan hiç hazetmedi zaten.
21:31
She learned English in three months.
479
1276000
2000
Üç ayda İngilizce öğrendi.
21:33
She entered seventh grade at her own age level.
480
1278000
4000
Okula, yaşıtlarıyla birlikte okumak üzere 7. sınıftan başladı.
21:37
Pledge of Allegiance for the first time.
481
1282000
2000
ilk sadakat yemini
21:40
This is her cooking teacher.
482
1285000
2000
aşçılık öğretmeni
21:42
Natasha told me that a lot of the kids thought she was stuck up,
483
1287000
2000
Natasha, bir çok çocuğun onu kibirli bulduğunu söyledi.
21:44
because they would talk to her and she wouldn't answer,
484
1289000
2000
çünkü kendisine birşey söylediklerinde cevap alamıyorlardı.
21:46
and they didn't realize she didn't actually speak English very well, in the beginning.
485
1291000
3000
Başlarda pek iyi İngilizce konuşamadığı anlamamışlardı.
21:49
But what I noticed, again as an observer,
486
1294000
2000
ve yine bir gözlemci olarak fark ettim ki,
21:51
was she was choosing who was going to be on her team,
487
1296000
4000
burada da kendi takımının üyelerini Natasha seçiyor.
21:56
and seemed to be very popular very, very quickly.
488
1301000
4000
Kısa zamanda çok sevilen bir öğrenci oldu.
22:00
Now, remember the picture,
489
1305000
2000
Baştaki fotografı hatırlarsanız,
22:02
how much she looked like her grandmother, at the beginning?
490
1307000
2000
hani süyükannesine ne kadar benzediğini söylediğim,
22:04
People were always telling Natasha how much she looks like her mother, Gail.
491
1309000
6000
Şimdi herkes Natasha'ya annesi Gail'e ne kadar benzediğini söylüyor.
22:10
This is a tense moment in the first football game, I think.
492
1315000
6000
Bu, ilk futbol maçından sanırım; heyecanlı bir an.
22:16
And Kylie -- I mean, it was almost like Kylie was her own child.
493
1321000
5000
ve Kylie. Sanki Kylie kendi çocuğuymuş gibi.
22:25
She's being baptized.
494
1330000
2000
Vaftiz edilişi.
22:27
Now, a lot of parents, when they adopt,
495
1332000
2000
Evlat edinen birçok aile çocuğun geçmişini
22:29
actually want to erase their children's history.
496
1334000
2000
silmeye çalışır.
22:31
And Gail and Gene did the complete opposite.
497
1336000
2000
Gail ve Gene bunun tam tersini yaptı.
22:33
They were studying Korean; they bought Korean clothes.
498
1338000
3000
Korece öğrendiler, Kore giysileri aldılar.
22:36
Gene even did a little tile work in the kitchen,
499
1341000
3000
Hatta Gene mutfağa bir çini işi bile yaptı.
22:39
which was that, "Once upon a time, there was a beautiful girl
500
1344000
2000
Çinilerdeki hikayede bir zamanlar Kore'nin dağlarından gelen
22:41
that came from hills of Korea to live happily ever after in Atlanta."
501
1346000
4000
güzel bir kız varmış, Atlanta'da sonsuza dek mutlu yaşamış.
22:45
She hates this picture -- it was her first job.
502
1350000
2000
Bu resimden nefret ediyor, ilk işi.
22:47
She bought a bright red Karmann Ghia
503
1352000
3000
Parlak kırmızı, Karmann Ghia marka bir otomobil aldı
22:50
with the money she made working at Burger King.
504
1355000
3000
Burger King'deki ilk işinden kazandığı parayla.
22:53
The captain of the cheerleaders.
505
1358000
2000
Amigo takımının kaptanı
22:55
Beauty pageant.
506
1360000
2000
Güzellik yarışması
22:57
Used to do their Christmas card every year.
507
1362000
3000
Her yıl kendi yılbaşı kartlarını hazırlarlar
23:00
Gene's been restoring this car for a million years.
508
1365000
4000
Gene milyon yıldır bu arabayı onarıyor
23:06
Kodak hired Natasha to be a translator for them at the Olympics in Korea.
509
1371000
4000
Kodak Natasha'yı Kore'deki olimpiyatlar için tercüman olarak işe aldı
23:10
Her future husband, Jeff, was working for Canon cameras,
510
1375000
4000
müstakbel kocası Jeff, Canon'da çalışıyor
23:14
and met Natasha at the Olympic Village.
511
1379000
4000
ve Natasha ile Olimpiyat köyünde tanışıyor
23:18
This is her first trip back to Korea, so there's her uncle.
512
1383000
3000
Kore'ye ilk dönüşü, dayısıyla.
23:22
This is her half-sister.
513
1387000
2000
üvey kardeşi
23:25
She went back to the village. That's her best friend's mother.
514
1390000
3000
köyüne döndü. bu en yakın arkadaşının annesi
23:32
And I always thought that was a very Annie Hall kind of outfit.
515
1397000
4000
Annie Hall tipi bir kıyafet ile.
23:36
It's just, you know, it was just so interesting, just to watch --
516
1401000
3000
yani, izlemesi o kadar ilginç ki,
23:39
this is her mother in the background there.
517
1404000
3000
burada arkada annesi
23:46
This is Natasha's wedding day.
518
1411000
3000
Natsha'nın düğünü.
23:53
Gene is looking a little older.
519
1418000
3000
Gene biraz yaşlanmış
24:06
This is Sydney, who's going to be three years old in a couple of days.
520
1431000
4000
Bu da birkaç gün sonra üç yaşına basacak olan Sydney
24:11
And there's Evan.
521
1436000
2000
ve burada Evan
24:13
Natasha, would you just come up, for a second,
522
1438000
2000
Natasha, buraya gelir misin lütfen?
24:15
just maybe to say hello to everybody?
523
1440000
2000
belki bir merhaba dersin?
24:17
(Applause)
524
1442000
10000
(alkışlar)
24:28
Natasha's actually never heard me tell the story.
525
1453000
2000
Natasha aslında benim bu hikayeyi anlattığımı hiç dinlememişti
24:30
I mean, she -- you know, we've looked at the pictures together.
526
1455000
3000
Ben, yani o, biz birlikte fotograflara baktık.
24:33
Natasha: I've seen pictures millions of times,
527
1458000
2000
Natasha: milyon kere gördüm bu resimleri
24:35
but today was the first time I'm actually seeing him give the whole presentation.
528
1460000
4000
ama bugün ilk kez hikayemi sunuşunu izlerken
24:39
I started crying.
529
1464000
2000
ağlaymaya başladım.
24:41
Rick Smolan: I'm sure there's about 40 things she's going to tell me,
530
1466000
2000
Rick Smolan: eminim bana 40 türlü şey söyleyecek
24:43
"That wasn't what happened, that wasn't what you said."
531
1468000
2000
"bu böyle olmadı, onu öyle demedin"
24:45
Natasha: Later, I'll do that later.
532
1470000
2000
Natasha: sonra, onu sonra yapacağım.
24:47
(Laughter)
533
1472000
1000
(kahkaha)
24:48
RS: Anyway, thank you, Mike and Richard,
534
1473000
2000
Rick Smolan: Neyse, teşekkürler Mike ve Richard,
24:50
so much for letting us tell the story.
535
1475000
2000
bize bu öyküye anlatma fırsatı verdiğiniz için.
24:52
Thank you all of you.
536
1477000
2000
Hepinize teşekkürler.
24:54
(Applause)
537
1479000
2000
(alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Rick Smolan - PhotographerRick Smolan is the co-founder of the America 24/7 and Day in the Life photography series -- and a natural storyteller in many media. His latest books are America at Home and Blue Planet Run.
Why you should listen
Photographer Rick Smolan is the co-creator of the America at Home project, which captured the "emotions of home" across the United States during a week in September 2008. More than 20,000 photographers -- pros and amateurs -- sent images to a team of editors assembled by Smolan and partner Jennifer Erwitt, who turned the photos into an eye-popping book. It's become a best-seller, of course, helped along by the fact that buyers can choose their own image for the cover.
Smolan has long been a force for exploring culture through photography. The Day in the Life photography series that he cofounded -- best-selling photo books that captured life in America, Australia, the Soviet Union ... -- were an '80s cultural phenomenon. (Rare was the coffee table without at least one of them.) In the 1990s his production company, Against All Odds, investigated the storytelling powers of interactive CD-ROMs with From Alice to Ocean, a narrative of a cross-Australia trek, and Passage to Vietnam, exploring that country as it opened up in the early 1990s. 24 Hours in Cyberspace took a snapshot of the booming industry in 1996, and One Digital Day in 1997 further explored our fascination with tech.
Along with collaborator Jennifer Erwitt, Smolan published the beautiful Blue Planet Run in 2007, about the drive to bring fresh drinking water to everyone on Earth. It's packed with glorious (and sometimes shocking) images and data about our planet's water. In an unprecedented move, Amazon.com offers Blue Planet Run as a free PDF download. Download the free PDF of Blue Planet Run >>
Smolan's latest work is The Obama Time Capsule, a collection of photographs and insights capturing the historical election of President Barack Obama, from the beginning of his campaign to his first 100 days in office.
Rick Smolan | Speaker | TED.com