TED2006
Nicholas Negroponte: One Laptop per Child
Nicholas Negroponte "Her Çocuğa Bir Dizüstü"'nü anlatıyor
Filmed:
Readability: 3.2
469,675 views
MIT Medya Laboratuvarı kurucusu Nicholas Negroponte, Her Çocuğa Bir Dizüstü projesinin nasıl 100 dolara dizüstü kurup dağıtacağını anlatıyor.
Nicholas Negroponte - Tech visionary
The founder of the MIT Media Lab, Nicholas Negroponte pushed the edge of the information revolution as an inventor, thinker and angel investor. He's the driving force behind One Laptop per Child, building computers for children in the developing world. Full bio
The founder of the MIT Media Lab, Nicholas Negroponte pushed the edge of the information revolution as an inventor, thinker and angel investor. He's the driving force behind One Laptop per Child, building computers for children in the developing world. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:24
I've been at MIT for 44 years.
0
0
2896
44 yıldır MIT'deyim. İlk TED'e gittim.
00:27
I went to TED I.
1
2920
1936
Sanırım burada bunu yapan benden başka sadece bir kişi var.
00:29
There's only one other person here,
I think, who did that.
I think, who did that.
2
4880
2856
Ve tüm diğer TED'lerde -- hepsine gittim, Ricky'in rejiminde --
00:32
All the other TEDs --
3
7760
1216
00:33
and I went to them all,
under Ricky's regime --
under Ricky's regime --
4
9000
2256
bugün neredeyse 500 kişiyi barındıran
00:36
I talked about
what the Media Lab was doing,
what the Media Lab was doing,
5
11280
2536
00:38
which today has almost 500 people in it.
6
13840
3016
Media Lab'ın ne yaptığı hakkında konuştum.
Medyayı takip ediyorsanız, geçen hafta Media Lab'dan istifa ettiğim söylendi.
00:41
And if you read the press,
7
16880
1416
00:43
last week it actually said
I quit the Media Lab.
I quit the Media Lab.
8
18320
2656
00:45
I didn't quit the Media Lab,
I stepped down as chairman --
I stepped down as chairman --
9
21000
4176
Media Lab'dan istifa etmedim, sadece başkanlığı bıraktım --
ki zaten gereksiz bir ünvandı, ama başka birisi aldı
00:50
which was a kind of ridiculous title,
but someone else has taken it on --
but someone else has taken it on --
10
25200
4696
00:54
and one of the things
you can do as a professor
you can do as a professor
11
29920
2191
ve bir profesör olarak yapabileceğiniz şeylerden biri
profesör olarak kalmaktır.
00:56
is you stay on as a professor.
12
32135
1841
00:58
And I will now do for the rest of my life
the One Laptop Per Child,
the One Laptop Per Child,
13
34000
4256
Ve hayatımın geri kalanında Her Çocuğa Bir Dizüstü ile uğraşacağım,
ki zaten bir buçuk yıldır yapıyorum sayılır, her neyse.
01:03
which I've sort of been doing
for a year and a half, anyway.
for a year and a half, anyway.
14
38280
3016
Yani size bu konuyu anlatacağım,
01:06
So I'm going to tell you about this,
15
41320
1736
18 dakikamı neden bunu yaptığımızı,
01:07
use my 18 minutes
to tell you why we're doing it,
to tell you why we're doing it,
16
43080
4096
nasıl yaptığımızı ve ne yaptığımızı anlatmak için kullanacağım.
01:12
how we're doing it
and then what we're doing.
and then what we're doing.
17
47200
2176
Hatta bir ara 100 dolarlık dizüstünün
01:14
And at some point I'll even pass around
18
49400
3296
nasıl bir şey olacağını bile gösterebiliriz.
01:17
what the $100 laptop might be like.
19
52720
3920
Şimdi, Chris benden önemli konular hakkında konuşmamı istemişti
01:23
I was asked by Chris
to talk about some of the big issues,
to talk about some of the big issues,
20
58800
2856
ve ben de beni bu işe sürükleyen üç şeyle başlamaya karar verdim.
01:26
and so I figured I'd start with the three
that at least drove me to do this.
that at least drove me to do this.
21
61680
5256
01:31
And the first is pretty obvious.
22
66960
2816
Ve ilki çok bariz.
Bir eyalet başkanıyla görüşmeniz çok acayip oluyor, soruyorsunuz:
01:34
It's amazing when you meet
a head of state, and you say,
a head of state, and you say,
23
69800
2656
"En değerli doğal kaynağınız ne?"
01:37
"What is your most precious
natural resource?"
natural resource?"
24
72480
2736
İlk söyledikleri çocuklar olmuyor tabii
01:40
They will not say "children" at first,
25
75240
2696
01:42
and then when you say, "children,"
they will pretty quickly agree with you.
they will pretty quickly agree with you.
26
77960
4255
ve sonra çocuklar deyince, hemen sizinle aynı fikirde oluyorlar.
Yani çok zor değil.
01:47
And so that isn't very hard.
27
82239
2017
01:49
(Laughter)
28
84280
2696
Herkes büyük sorunların çözümü ne olursa olsun,
01:51
Everybody agrees that whatever
the solutions are to the big problems,
the solutions are to the big problems,
29
87000
5056
eğitimi dahil ediyor, bazen sadece eğitim bile oluyor
01:56
they include education,
sometimes can be just education
sometimes can be just education
30
92080
4736
ve hiçbir zaman herhangi bir eğitim öğesi olmadan olmuyor.
02:01
and can never be without
some element of education.
some element of education.
31
96840
3296
Yani bu kesinlikle onun bir parçası.
02:04
So that's certainly part of it.
32
100160
1816
02:06
And the third
is a little bit less obvious.
is a little bit less obvious.
33
102000
2376
Üçüncüsü biraz daha az bariz.
O da bu odadaki herkesin yürümeyi, konuşmayı
02:09
And that is that we all in this room
learned how to walk, how to talk,
learned how to walk, how to talk,
34
104400
4736
nasıl yürüneceğini, nasıl konuşulacağını birileri tarafından öğretilerek değil,
02:13
not by being taught how to talk,
or taught how to walk,
or taught how to walk,
35
109160
4496
dünya ile etkileşim halinde olarak,
02:18
but by interacting with the world,
36
113680
1696
bir şeyleri sorabilme sürecinden belli sonuçlar elde ederek
02:20
by having certain results as a consequence
of being able to ask for something,
of being able to ask for something,
37
115400
4136
02:24
or being able to stand up and reach it.
38
119560
2136
veya uzanıp erişerek öğrendiğidir.
02:26
Whereas at about the age six,
we were told to stop learning that way,
we were told to stop learning that way,
39
121720
4256
Oysa yaklaşık altı yaşımızdayken, o yoldan öğrenmeye son vermemiz söylenildi
02:30
and that all learning from then on
would happen through teaching,
would happen through teaching,
40
126000
3336
ve ondan sonra tüm öğrenimimiz öğretme yoluyla gerçekleşti,
ayakta duran insanlar, şu an benim yaptığım gibi, veya bir kitap, ya da başka bir şey.
02:34
whether it's people standing up,
like I'm doing now,
like I'm doing now,
41
129360
2429
02:36
or a book, or something.
42
131813
1723
Ama aslında öğretme yoluylaydı.
02:38
But it was really through teaching.
43
133560
1936
Ve genel olarak bilgisayarların sağladığı öğrenim
02:40
And one of the things in general
that computers have provided to learning
that computers have provided to learning
44
135520
5176
02:45
is that it now includes a kind of learning
45
140720
3136
biraz daha yürüme ve konuşmadakine benzer
02:48
which is a little bit more
like walking and talking,
like walking and talking,
46
143880
3096
bir öğrenim şekli içeriyor,
02:51
in the sense that a lot of it is driven
by the learner himself or herself.
by the learner himself or herself.
47
147000
6616
işin büyük kısmının öğrenen kişinin kendisi tarafından yürütüldüğü göz önüne alınırsa.
Yani o ilkelerden --
02:58
So with those as the principles --
48
153640
2736
bazılarınız Seymour Papert'i tanıyordur,
03:01
some of you may know Seymour Papert.
49
156400
2016
03:03
This is back in 1982,
when we were working in Senegal.
when we were working in Senegal.
50
158440
3536
bu 1982'de, biz Senegal'de çalışırken.
03:06
Because some people think that
the $100 laptop just happened a year ago,
the $100 laptop just happened a year ago,
51
162000
5245
Çünkü bazıları 100 dolarlık dizüstülerine bir yıl ya da iki yıl önce
başlanıldığını düşünüyordu, ya da bizi yıldırım çarpmıştı.
03:12
or two years ago,
or we were struck by lightning --
or we were struck by lightning --
52
167269
3187
Aslında bu oldukça eskidendi, neredeyse 60'lar.
03:15
this actually has gone back a long time,
and in fact, back to the '60s.
and in fact, back to the '60s.
53
170480
5056
Şu an 80'lerdeyiz.
03:20
Here we're in the '80s.
54
175560
1536
Steve Jobs bize birkaç dizüstü vermişti, biz Senegal'deydik.
03:21
Steve Jobs had given us some laptops.
We were in Senegal.
We were in Senegal.
55
177120
4256
Yayılmasını sağlamıyordu ama en azından gelişmekte olan ülkelere bilgisayar getiriyordu,
03:26
It didn't scale
56
181400
1256
03:27
but it at least was bringing computers
to developing countries
to developing countries
57
182680
5096
03:32
and learning pretty quickly
that these kids,
that these kids,
58
187800
2456
ve bu çocuklar hızlıca öğreniyorlardı --
İngilizce konuşmasalar bile,
03:35
even though English wasn't their language,
59
190280
2000
Latin alfabesi onlara yabancı olsa bile,
03:37
the Latin alphabet
barely was their language,
barely was their language,
60
192304
3232
hiç olmazsa balık gibi yüzebilirlerdi,
03:40
but they could just swim like fish.
61
195560
2336
bunları piyano gibi çalabilirlerdi.
03:42
They could play these like pianos.
62
197920
1760
Biraz daha sonra, kişisel olarak bu konuyla ilgilendim.
03:46
A little bit more recently,
I got involved personally.
I got involved personally.
63
201360
4216
03:50
And these are two anecdotes --
64
205600
1736
Ve bu iki anektod -- biri Kamboçya'da,
03:52
one was in Cambodia,
65
207360
2616
elektrik şebekesi, suyu, televizyonu, telefonu olmayan bir köy,
03:54
in a village that has no electricity,
no water, no television, no telephone,
no water, no television, no telephone,
66
210000
4416
fakat şimdi geniş bant interneti var.
03:59
but has broadband Internet now.
67
214440
2136
04:01
And these kids,
their first English word is "Google"
their first English word is "Google"
68
216600
3496
Ve bu çocukların ilk İngilizce kelimeleri "Google"dı
ve sadece Skype'ı biliyorlardı. Telefonu hiç duymamışlardı.
04:04
and they only know Skype.
69
220120
2336
04:07
They've never heard of telephony.
70
222480
1616
Olsun, sadece Skype kullansınlar.
04:08
They just use Skype.
71
224120
2136
Ve gece eve gittiklerinde, elektriği olmayan bir kulübede
04:11
And they go home at night --
72
226280
1856
04:12
they've got a broadband connection
in a hut that doesn't have electricity.
in a hut that doesn't have electricity.
73
228160
3816
geniş bant bağlantıları var.
04:16
The parents love it,
because when they open up the laptops,
because when they open up the laptops,
74
232000
2762
Aileleri çok memnun, çünkü dizüstünü açtıklarında,
evlerindeki en parlak ışık kaynağı o.
04:19
it's the brightest light source
in the house.
in the house.
75
234786
2190
04:21
And talk about
where metaphors and reality mix --
where metaphors and reality mix --
76
237000
3376
Ve benzetme ve gerçeğin karışımından konuşalım --
04:25
this is the actual school.
77
240400
2600
gerçek okul o.
04:28
In parallel with this,
Seymour Papert got the governor of Maine
Seymour Papert got the governor of Maine
78
243560
5096
Buna paralel olarak, Seymour Papert, 2002'de Maine hükümetinin
04:33
to legislate one laptop per child
in the year 2002.
in the year 2002.
79
248680
5496
her çocuğa bir dizüstü sağlanmasının yasalaştırmasını sağladı.
O zamanlar, sanırım şunu söylemek yanlış olmayacak, öğretmenlerin yüzde 80'i,
04:39
Now at the time, I think it's fair to say
that 80 percent of the teachers were --
that 80 percent of the teachers were --
80
254200
5096
-- şöyle diyelim, bu konuda kaygılıydı.
04:44
let me say, apprehensive.
81
259320
1576
04:45
Really, they were actually against it.
82
260920
1816
Gerçekten, aslında bu işe karşıydılar.
04:47
And they really preferred
that the money would be used
that the money would be used
83
262760
2524
Ve gerçekten bu paranın maaşların yükseltilmesi için,
daha fazla okul yapılması için falan kullanılmasını tercih ediyorlardı.
04:50
for higher salaries,
more schools, whatever.
more schools, whatever.
84
265308
2388
04:52
And now, three and a half
years later, guess what?
years later, guess what?
85
267720
4256
Ve şimdi, üç buçuk yıl sonra, tahmin edin ne oldu?
04:56
They're reporting five things:
drop of truancy to almost zero,
drop of truancy to almost zero,
86
272000
6216
Beş şeyden bahsediyorlar.
Okuldan kaçma neredeyse sıfıra indi, veli-öğretmen görüşmelerine katılım var,
05:03
attending parent-teacher meetings --
87
278240
1925
ki kimse katılmazdı, şimdi neredeyse herkes katılıyor,
05:04
which nobody did
and now almost everybody does --
and now almost everybody does --
88
280189
2507
disiplin sorunları azaldı, öğrencilerin katılımı arttı.
05:07
drop in discipline problems,
increase in student participation.
increase in student participation.
89
282720
3896
05:11
Teachers are now saying
it's kind of fun to teach.
it's kind of fun to teach.
90
286640
2416
Öğretmenler öğretmenin artık eğlenceli olduğunu söylüyorlar,
çocuklar ilgili. Dizüstüleri var.
05:13
Kids are engaged -- they have laptops! --
91
289080
3136
Ve beşincisi, ki bu benim en çok ilgimi çeken,
05:17
and then the fifth,
which interests me the most,
which interests me the most,
92
292240
2456
gece sunucuların belli saatlerde sırf öğretmenler
05:19
is that the servers have to be turned off
at certain times at night
at certain times at night
93
294720
3216
05:22
because the teachers
are getting too much email
are getting too much email
94
297960
2416
yardım isteyen öğrencilerden çok fazla e-posta alıyor diye
kapatılmak zorunda kalması.
05:25
from the kids asking them for help.
95
300400
1976
Yani bunun gibi bir şey gördüğünüzde, bu denemek zorunda olduğunuz bir şey değil.
05:27
So when you see that kind of thing --
96
302400
1776
05:29
this is not something
that you have to test.
that you have to test.
97
304200
2048
Pilot proje günleri bitti, insanlar,
05:31
The days of pilot projects are over,
when people say,
when people say,
98
306272
2704
05:33
"We'd like to do three or four thousand
in our country to see how it works."
in our country to see how it works."
99
309000
4056
"Peki, nasıl olduğunu görmek için ülkemizde üç ya da dört bin uygulama yapabiliriz." dediklerinde,
Hadi oradan! Geri çekilin ve bir başkası bunu yapacaktır
05:37
Screw you. Go to the back of the line
and someone else will do it,
and someone else will do it,
100
313080
3096
ve olduğunu fark ettiğinizde siz de katılabilirsiniz.
05:41
and then when you figure out
that this works, you can join as well.
that this works, you can join as well.
101
316200
4536
Ve bizim yaptığımız da bu.
05:45
And this is what we're doing.
102
320760
2576
(Gülüşmeler) (Alkışlar)
05:48
(Laughter) (Applause)
103
323360
2136
Pekala, Her Çocuğa Bir Dizüstü bir buçuk yıl önce kuruldu.
05:50
So, One Laptop Per Child
was formed about a year and a half ago.
was formed about a year and a half ago.
104
325520
4976
Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş, bu iş için gerekli araştırma için
05:55
It's a nonprofit association.
105
330520
1896
05:57
It raised about 20 million dollars
106
332440
1936
yaklaşık 20 milyon dolar topladılar ve sonrasında hemen ürettirdiler.
05:59
to do the engineering
to just get this built,
to just get this built,
107
334400
3816
06:03
and then have it produced afterwards.
108
338240
2656
Planların büyüklüğü gerçekten önemli.
06:05
Scale is truly important.
109
340920
2256
Ama bileşenleri daha ucuza alabildiğin için değil, tamam mı?
06:08
And it's not important because you can
buy components at a lower price, OK?
buy components at a lower price, OK?
110
343200
6296
Bir imalatçıya gidip --
06:14
It's because you can go
to a manufacturer --
to a manufacturer --
111
349520
2876
isim vermeyeceğim --
06:17
and I will leave the name out --
112
352420
1642
biz küçük ekran istiyoruz, muhteşem renk birliği olmak zorunda değil,
06:18
but we wanted a small display,
113
354086
3530
06:22
doesn't have to have
perfect color uniformity.
perfect color uniformity.
114
357640
3776
bir ya da iki piksel kayıp bile olabilir, çok parlak olmak zorunda değil dedik.
06:26
It can even have a pixel or two missing.
115
361440
2362
06:28
It doesn't have to be that bright.
116
363826
2550
Bu söz konusu imalatçı dedi ki, "İyi ama, biliyorsunuz,
06:31
And this particular manufacturer said,
117
366400
2296
06:33
"We're not interested in that.
We're interested in the living room.
We're interested in the living room.
118
368720
3143
biz bununla ilgilenmiyoruz. Biz oturma odasıyla ilgileniyoruz.
Bir muhteşem renk birliğiyle ilgileniyoruz.
06:36
We're interested
in perfect color uniformity.
in perfect color uniformity.
119
371887
2169
Biz büyük ekranlarla, parlak ekranlarla ilgileniyoruz.
06:38
We're interested in big displays,
bright displays.
bright displays.
120
374080
2336
Bizim stratejik planımızın bir parçası değilsiniz."
06:41
You're not part of our strategic plan."
121
376440
2776
Ve ben dedim ki, "Demek öyle, bu kötü olacak,
06:44
And I said, "That's kind of too bad,
because we need 100 million units a year."
because we need 100 million units a year."
122
379240
3715
çünkü yılda 100 milyon üniteye ihtiyacımız var."
06:47
(Laughter)
123
382979
1571
Ve dediler ki, "Oh, belki sizin stratejik planınızın bir parçası olabiliriz."
06:49
And they said, "Oh, well, maybe we could
become part of your strategic plan."
become part of your strategic plan."
124
384574
3962
06:53
And that's why scale counts.
125
388560
2416
İşte bu büyük planlamanın önemi.
06:55
And that's why we will not launch this
126
391000
2256
Ve neden bu işi ilk partide 5-10 milyon ünitesiz başlatmayacağımızın cevabı burada.
06:58
without five to 10 million units
in the first run.
in the first run.
127
393280
3896
Büyük başlama fikri şurada:
07:02
And the idea is
to launch with enough scale
to launch with enough scale
128
397200
2976
bu büyüklük aslında fiyatı düşüren şey
07:05
that the scale itself
helps bring the price down,
helps bring the price down,
129
400200
2576
07:07
and that's why I said
seven to 10 million there.
seven to 10 million there.
130
402800
3896
ve ben bu yüzden orada 7-10 milyon dedim.
Ve bu işi bir satış ve pazarlama ekibi olmadan yapıyoruz.
07:11
And we're doing it
without a sales-and-marketing team.
without a sales-and-marketing team.
131
406720
3416
Demek istediğim, şu anda satış ve pazarlama ekibine bakıyorsunuz.
07:14
I mean, you're looking
at the sales-and-marketing team.
at the sales-and-marketing team.
132
410160
2576
07:17
We will do it by going
to seven large countries
to seven large countries
133
412760
4016
Bu işi yedi büyük ülkeye giderek yapacağız, kabul edip başlamalarını sağlayarak,
07:21
and getting them to agree and launch it,
134
416800
2524
ki sonra diğerleri takip edebilsin.
07:24
and then the others can follow.
135
419348
2308
07:26
We have partners.
136
421680
1856
Ortaklarımız var, Google'ın bunlardan biri olduğunu tahmin etmek zor değil,
07:28
It's not hard to guess
Google would be one.
Google would be one.
137
423560
2000
diğer hepsi henüz askıda.
07:30
The others are all playing to pending.
138
425584
3632
Ve basında da büyük yankı buldu.
07:34
And this has been
in the press a great deal.
in the press a great deal.
139
429240
2856
Kofi Annan'la birlikte tanıttığımız sözde Yeşil Makine mesela,
07:36
It's the so-called Green Machine
that we introduced with Kofi Annan
that we introduced with Kofi Annan
140
432120
5896
Kasım'da, Tunus'taki Dünya Zirvesi'nde.
07:42
in November at the World Summit
that was held in Tunisia.
that was held in Tunisia.
141
438040
4296
İnsanlar bu işe şöyle bir baktıklarında, diyorlar ki, ah, bu bir dizüstü projesi.
07:47
Now once people start looking at this,
they say, "Ah, this is a laptop project."
they say, "Ah, this is a laptop project."
142
442360
5616
07:52
Well, no, it's not a laptop project.
It's an education project.
It's an education project.
143
448000
3296
Yo, hayır, bu bir dizüstü projesi değil. Bu bir eğitim projesi.
07:56
And the fun part --
and I'm quite focused on it --
and I'm quite focused on it --
144
451320
3656
Ve eğlenceli tarafı, -- buna çok yoğunlaştım --
07:59
I tell people I used to be a light bulb,
but now I'm a laser --
but now I'm a laser --
145
455000
4096
insanlara hep bir ampül olduğumu söylerdim, şimdi bir lazerim.
Ben bu işi yaptıracağım
08:03
I'm just going to get that thing built,
and it turns out it's not so hard.
and it turns out it's not so hard.
146
459120
6096
ve çok da zor gözükmüyor.
Çünkü dizüstülerin ekonomik durumu şöyle:
08:10
Because laptop economics
are the following:
are the following:
147
465240
3216
Şimdi yüzde 50 diyelim, ama aslında 60 gibi,
08:13
I say 50 percent here --
it's more like 60,
it's more like 60,
148
468480
2496
08:15
60 percent of the cost of your laptop
149
471000
2056
sizin dizüstünüzün fiyatının yüzde 60'ı satış, pazarlama, dağıtım ve kâr.
08:17
is sales, marketing,
distribution and profit.
distribution and profit.
150
473080
2856
08:20
Now we have none of those, OK?
151
475960
2336
Bizde bunların hiçbiri yok, tamam mı?
Bunlardan hiçbiri bizim fiyatımıza etki etmiyor.
08:23
None of those figure into our cost,
152
478320
2936
Çünkü, hepsinden önce, biz maloluş fiyatına satıyoruz, ve devletler dağıtıyor.
08:26
because first of all, we sell it at cost,
and the governments distribute it.
and the governments distribute it.
153
481280
4216
08:30
It gets distributed
to the school system like a textbook.
to the school system like a textbook.
154
485520
4256
Okul sistemine bir kitap gibi dağıtılıyor.
08:34
So that piece disappears.
155
489800
2136
Yani o parça yok oluyor, ve sizde ekran ve diğer şeyler falan oluyor.
08:36
Then you have display and everything else.
156
491960
2816
Şimdi sizin dizüstünüzdeki ekran, kaba rakamlarla,
08:39
Now the display on your laptop costs,
157
494800
2856
08:42
in rough numbers,
10 dollars a diagonal inch.
10 dollars a diagonal inch.
158
497680
5136
köşegen olarak bir inç başına 10 dolar.
08:47
That can drop to eight;
it can drop to seven
it can drop to seven
159
502840
2136
Bu sekize düşebilir, yediye düşebilir,
08:49
but it's not going to drop to two,
or to one and a half,
or to one and a half,
160
505000
2976
ama ikiye, bire, veya yarıma düşmeyecek,
08:52
unless we do some pretty clever things.
161
508000
2760
akıllıca şeyler yapmadığımız sürece tabii.
Geri kalanı -- o küçük kahverengi kutu -- çok ilgi çekici,
08:56
It's the rest -- that little brown box --
that is pretty fascinating,
that is pretty fascinating,
162
512080
4176
çünkü dizüstünüzün geri kalanı kendini kendine adamış.
09:01
because the rest of your laptop
is devoted to itself.
is devoted to itself.
163
516280
5416
Enerjisinin çoğunu kendini taşımak için kullanan
09:06
It's a little bit like an obese person
164
521720
2616
09:09
having to use most of their energy
to move their obesity.
to move their obesity.
165
524360
3136
bir obez gibi, tamam mı?
09:12
(Laughter)
166
527520
1456
09:13
And we have a situation today
which is incredible.
which is incredible.
167
529000
5776
Ve bugün inanılmaz bir durumdayız.
Ben piyasaya çıktıklarından beri dizüstü kullanıyorum.
09:19
I've been using laptops
since their inception.
since their inception.
168
534800
2976
Ve benim dizüstüm tüm kullanımıma kıyasla daha yavaş, daha az güvenilir ve daha berbat çalışıyor.
09:22
And my laptop runs slower,
less reliably and less pleasantly
less reliably and less pleasantly
169
537800
5336
09:27
than it ever has before.
170
543160
2536
Bu yıl daha da kötü.
09:30
And this year is worse.
171
545720
1496
İnsanlar alkışlıyor, bazen ayakta bile alkışlanıyorsunuz ve diyorum ki,
09:32
(Applause)
172
547240
1376
09:33
People clap, sometimes
you even get standing ovations,
you even get standing ovations,
173
548640
3296
09:36
and I say, "What the hell's wrong
with you? Why are we all sitting there?"
with you? Why are we all sitting there?"
174
551960
3696
"Sizin neyiniz var? Neden hepimiz orada öylece oturuyoruz?"
09:40
And somebody -- to remain nameless --
called our laptop a "gadget" recently.
called our laptop a "gadget" recently.
175
555680
6336
Adını vermeyeceğim biri geçenlerde bizim dizüstülerimize "zımbırtı" dedi.
Ve dedim ki, Tanrım, bizim dizüstülerimiz çok hızlı olacaktı.
09:46
And I said, "God, our laptop's going to go
like a bat out of hell.
like a bat out of hell.
176
562040
3616
Açtığınızda, bir "bing" edecekti, açılmış olacaktı ve kullanacaktınız.
09:50
When you open it up,
it's going to go 'bing.'"
it's going to go 'bing.'"
177
565680
2196
09:52
It'll be on.
178
567900
1276
09:54
It'll be just like it was in 1985,
179
569200
3776
Aynı 1985'te olduğu gibi olacaktı, bir Apple Macintosh 512 aldığınızdaki gibi.
09:57
when you bought an Apple Macintosh 512.
180
573000
4696
İşe yaradı.
10:02
It worked really well.
181
577720
1736
Ve durmadan düşüş gösteriyoruz.
10:04
And we've been going steadily downhill.
182
579480
3096
Şimdi bu insanlar sürekli bunun ne olduğunu soracaklar.
10:07
Now, people ask all the time what it is.
183
582600
3936
İşte bu.
10:11
That's what it is.
184
586560
2056
Muhtemelen dikkate değer iki nokta şu: birbirine bağlı bir ağ olacak,
10:13
The two pieces that are probably notable:
it'll be a mesh network,
it'll be a mesh network,
185
588640
5296
10:18
so when the kids open up their laptops,
they all become a network,
they all become a network,
186
593960
3616
yani çocuklar dizüstülerini açtıkları zaman, hepsi bir internet ağı haline gelecek
ve sonra sadece bir ya da iki istasyon noktasına ihtiyacımız olacak.
10:22
and then just need
one or two points of backhaul.
one or two points of backhaul.
187
597600
2816
İki megabit neredeyse iki bin çocuğa yeter.
10:25
You can serve a couple of thousand kids
with two megabits.
with two megabits.
188
600440
3176
Bunu gerçekten bir köye getirebilirsiniz,
10:28
So you really can bring into a village,
189
603640
3056
10:31
and then the villages
can connect themselves,
can connect themselves,
190
606720
2296
ve köyler birbirine bağlanabilir,
bunu gerçekten iyi yapabilirsiniz.
10:33
and you really can do it quite well.
191
609040
3056
İki modlu ekran -- mesele dışarıda da çalışan bir ekranın olması --
10:36
The dual mode display --
192
612120
1976
10:38
the idea is to have a display
that both works outdoors --
that both works outdoors --
193
614120
4696
dışarıda güneşte cep telefonunuzu kullanmak güzel değil mi?
10:43
isn't it fun using your cell phone
outdoors in the sunlight?
outdoors in the sunlight?
194
618840
3416
İyi ama göremiyorsunuz ki.
10:47
Well, you can't see it.
195
622280
1536
10:48
And one of the reasons you can't see it
196
623840
2176
Görememenizin sebeplerinden biri de çoğu zaman arkadan ışıklandırma,
10:50
is because it's backlighting
most of the time, most cell phones.
most of the time, most cell phones.
197
626040
4056
çoğu cep telefonunda.
Şimdi, bizim yaptığımız, biz ön ve arka ışıklandırma yapıyoruz.
10:54
Now, what we're doing is, we're doing one
that will be both frontlit and backlit.
that will be both frontlit and backlit.
198
630120
4656
Ve sonra ister elle geçiş yapın veya içindeki yazılımla.
10:59
And whether you manually switch it
or you do it in the software
or you do it in the software
199
634800
3776
11:03
is to be seen.
200
638600
1496
Arka ışıklandırmada renk olacak,
11:04
But when it's backlit, it's color.
201
640120
1856
11:06
And when it's frontlit,
it's black and white
it's black and white
202
642000
2056
ön ışıklandırmada üç kat çözünürlükte siyah beyaz.
11:08
at three times the resolution.
203
644080
1976
Her şey çözüldü mü? Hayır.
11:10
Is it all worked out? No.
204
646080
2456
11:13
That's why a lot of our people are
more or less living in Taiwan right now.
more or less living in Taiwan right now.
205
648560
5256
İşte bu yüzden insanlarımızın aşağı yukarı çoğu şu an Tayvan'da yaşıyor.
11:18
And in about 30 days,
we'll know for sure whether this works.
we'll know for sure whether this works.
206
653840
4216
Yaklaşık 30 gün içinde kesin olarak çalışıp çalışmadığını göreceğiz.
Muhtemelen en önemli mesele,
11:22
Probably the most important piece there
207
658080
4216
bakımını çocukların yapabilmesi.
11:27
is that the kids
really can do the maintenance.
really can do the maintenance.
208
662320
3136
Yine bu insanların inanmadığı bir şey,
11:30
And this is again something
that people don't believe,
that people don't believe,
209
665480
3136
ama gerçekten doğru olduğunu düşünüyorum.
11:33
but I really think it's quite true.
210
668640
1667
Tunus'ta gösterdiğimiz o makine
11:36
That's the machine we showed in Tunis.
211
671880
4896
ve bu aslında gittiğimiz yönün ta kendisi.
11:41
This is more the direction
that we're going to go.
that we're going to go.
212
676800
2776
11:44
And it's something
that we didn't think was possible.
that we didn't think was possible.
213
679600
3336
Bu bizim mümkün olduğunu düşünmediğimiz bir şeydi.
11:47
Now, I'm going to pass this around.
214
682960
3336
Şimdi, sırayla gezdireceğim.
Bu bir tasarım değil, tamam mı?
11:51
This isn't a design, OK?
215
686320
2176
Bu sadece siz oynayasınız diye yapılmış bir nevi makine mühendisliği somutlandırılması.
11:53
So this is just a mechanical
engineering sort of embodiment of it
engineering sort of embodiment of it
216
688520
4696
11:58
for you to play with.
217
693240
1536
Ve açıkça sadece bir model.
11:59
And it's clearly just a model.
218
694800
1856
Çalışan hali MIT'de.
12:01
The working one is at MIT.
219
696680
2696
Ve bunu şu yakışıklı beyefendiye vereceğim.
12:04
I'm going to pass it
to this handsome gentleman.
to this handsome gentleman.
220
699400
2856
En azından nereye gideceğine karar verebilirsiniz, sola mı yoksa ---
12:07
At least you can decide
whether it goes left or --
whether it goes left or --
221
702280
2456
12:09
Chris Anderson: Before you do it,
for the people down in simulcast --
for the people down in simulcast --
222
704760
3300
oh, canlı yayıncılar. Kusura bakmayın, unuttum, unuttum. Tamam, kamera her neredeyse --
12:12
Nicholas Negroponte: Sorry! I forgot.
CA: Just show it off a bit.
CA: Just show it off a bit.
223
708084
3062
Tamam, güzel. Teşekkürler, Chris.
12:15
So wherever the camera is --
OK, good point. Thank you, Chris.
OK, good point. Thank you, Chris.
224
711170
3006
Düşüncemiz bunun sadece bir dizüstü değil,
12:19
The idea was that
it would be not only a laptop,
it would be not only a laptop,
225
714200
3576
şekil değiştirip bir elektronik kitap da olmasıydı.
12:22
but that it could transform
into an electronic book.
into an electronic book.
226
717800
3576
Yani bir nevi elektronik kitap.
12:26
So it's sort of an electronic book.
227
721400
1667
Dışarı çıkıyorsunuz, siyah beyaz.
12:27
This is where when you go outside,
it's in black and white.
it's in black and white.
228
723091
2762
Oyun butonları eksik, ama aynı zamanda bir oyun makinesi, kitap makinesi.
12:30
The games buttons are missing,
229
725877
1779
12:32
but it'll also be a games machine,
230
727680
2295
12:34
book machine.
231
729999
1337
Bu şekilde kurun ve televizyon seti olsun.
12:36
Set it up this way,
and it's a television set.
and it's a television set.
232
731360
2496
Vesaire, vesaire, -- bu kadarı yayın için yeter mi? Tamam, pardon.
12:38
Etc., etc. -- is that enough
for simulcast? OK, sorry.
for simulcast? OK, sorry.
233
733880
4120
Sonra hangi yöne gönderileceği kararını Jim'e bıraktım. Tamam.
12:44
I'll let Jim decide
which way to send it afterwards.
which way to send it afterwards.
234
740160
2856
Yedi ülke. (Gülüşmeler)
12:47
OK. Seven countries.
235
743040
1696
12:49
(Laughter)
236
744760
1576
Massachusetts için belki diyorum, çünkü gerçekten bir teklif yapmaları şart.
12:51
I say "maybe" for Massachusetts,
because they actually have to do a bid.
because they actually have to do a bid.
237
746360
5056
Kanunen sizin teklif yapmanız gerek falan filan.
12:56
By law you've got to bid,
and so on and so forth.
and so on and so forth.
238
751440
2656
Tam isim veremiyorum.
12:58
So I can't quite name them.
239
754120
1416
Diğer meselelerde, teklif yapmaları gerekmiyor. Karar verebiliyorlar.
13:00
In the other cases,
they don't have to do bids.
they don't have to do bids.
240
755560
2656
13:03
They can decide --
241
758240
1612
Her meselede federal devletler.
13:04
it's the federal government in each case.
242
759876
2060
Kısmen acı verici, çünkü pek çok insan,
13:06
It's kind of agonizing,
243
761960
1216
"Pekala, Haydi eyalet seviyesinde yapalım." diyor.
13:08
because a lot of people say,
"Let's do it at the state level,"
"Let's do it at the state level,"
244
763200
2905
Çünkü, tabii eyaletler federasyonlardan daha hızlı, sırf boyut yüzünden.
13:10
because states are more nimble
than the feds, just because of size.
than the feds, just because of size.
245
766129
4847
Hâlâ sayıyoruz.
13:15
And yet we count.
246
771000
1176
Gerçekten federal devletle uğraşıyoruz,
13:17
We're really dealing
with the federal government.
with the federal government.
247
772200
2376
gerçekten eğitim bakanlıklarıyla uğraşıyoruz.
13:19
We're really dealing
with ministries of education.
with ministries of education.
248
774600
2336
13:21
And if you look at governments
around the world,
around the world,
249
776960
2696
Ve dünyadaki devletlere bakarsanız,
eğitim bakanlıkları en tutucu
13:24
ministries of education
tend to be the most conservative,
tend to be the most conservative,
250
779680
3736
ve aynı zamanda en fazla ödenek ayrılan kurumlardır genelde.
13:28
and also the ones that have huge payrolls.
251
783440
4176
Herkes eğitim hakkında bir şeyler bildiğini düşünür,
13:32
Everybody thinks
they know about education,
they know about education,
252
787640
2376
ama pek çok kültür de buna dahildir.
13:34
a lot of culture is built into it as well.
253
790040
2456
Bu çok zor. Kesinlikle bu zor bir yol.
13:37
It's really hard.
And so it's certainly the hard road.
And so it's certainly the hard road.
254
792520
3656
Devletlere bakarsanız, jeokültürel olarak çok dağılmışlar.
13:41
If you look at the countries,
they're pretty geoculturally distributed.
they're pretty geoculturally distributed.
255
796200
4776
13:45
Have they all agreed? No, not completely.
256
801000
2496
Hepsi kabul etti mi? Hayır, tam olarak değil;
muhtemelen en aktif üçü Tayland, Brezilya ve Nijerya,
13:48
Probably Thailand, Brazil and Nigeria
257
803520
2376
13:50
are the three that are
the most active and most agreed.
the most active and most agreed.
258
805920
3096
ve tam olarak kabul edenler.
Bilerek, tam olarak yapılan örnekleri olmadan
13:53
We're purposely
not signing anything with anybody
not signing anything with anybody
259
809040
3096
kimseyle bir şey imzalamıyoruz.
13:56
until we actually have the working ones.
260
812160
2296
Ve her üç ayda bir bu ülkelerden birini ziyaret etmeye başladığımdan beri,
13:59
And since I visit
each one of those countries
each one of those countries
261
814480
2656
14:01
within at least every three months,
262
817160
2016
her üç haftada bir dünyayı geziyorum.
14:04
I'm just going around the world
every three weeks.
every three weeks.
263
819200
3136
İşte bir çizelge gibi bir şey:
14:07
Here's sort of the schedule
264
822360
1536
14:08
and I put at the bottom we might give some
away free in two years at this meeting.
away free in two years at this meeting.
265
823920
6200
İki yıl içinde bu toplantıda bedava da dağıtabiliriz.
Herkes 100 dolara dizüstü yapamayacağımızı söylüyor.
14:15
Everybody says it's a $100 laptop --
266
830422
3113
14:18
you can't do it.
267
833559
1151
Eh, tahmin edin, yapamıyoruz.
14:19
Well, guess what, we're not.
268
834734
1402
Yaklaşık 135'e geliyor, başta. Sonra düşüyor.
14:20
We're coming in probably at 135,
to start, then drift down.
to start, then drift down.
269
836160
5056
Ve bu çok önemli
14:26
And that's very important,
270
841240
1456
14:27
because so many things hit the market
at a price and then drift up.
at a price and then drift up.
271
842720
5296
çünkü pek çok şey önce düşük fiyattan geliyor ve sonra pahalanıyor.
Kayıp lider gibi bir şey, ilgi çekici olduğu sürece
14:32
It's kind of the loss leader,
272
848040
1496
14:34
and then as soon as it looks interesting,
273
849560
2856
almak zor veya küçültülemiyor.
14:37
it can't be afforded,
or it can't be scaled out.
or it can't be scaled out.
274
852440
2656
Yani, 2010 yılında 50 doları hedefliyoruz.
14:39
So we're targeting 50 dollars in 2010.
275
855120
3416
Gri market büyük bir mesele. Ve yollardan biri -- sadece biri --
14:43
The gray market's a big issue.
276
858560
1776
14:45
And one of the ways -- just one --
277
860360
2376
ama gri market meselesine yardım etme yollarından biri de
14:47
but one of the ways to help
in the case of the gray market
in the case of the gray market
278
862760
4056
tamamıyla özgün bir şey yapmak.
14:51
is to make something
that is so utterly unique --
that is so utterly unique --
279
866840
2536
Otomobiller hakkındaki bir gerçek gibi --
14:54
It's a little bit like the fact
that automobiles --
that automobiles --
280
869400
3616
Birleşik Devletler'de her gün binlerce otomobil çalınıyor,
14:57
thousands of automobiles
are stolen every day in the United States.
are stolen every day in the United States.
281
873040
3656
15:01
Not one single
post-office truck is stolen.
post-office truck is stolen.
282
876720
2936
ama bir postacı arabası çalınmıyor. Tamam. Ama neden?
15:04
(Laughter)
283
879680
1216
15:05
And why?
284
880920
1176
Çünkü postacı arabalarının alıcısı yok.
15:06
Because there's no market
for post-office trucks.
for post-office trucks.
285
882120
2336
Postacı arabası gibi duruyorlar çünkü.
15:09
It looks like a post-office truck.
286
884480
1736
Spreyle boyayabilirsiniz, istediğinizi yapabilirsiniz.
15:11
You can spray paint it.
You can do anything you want.
You can do anything you want.
287
886240
2477
Yeni öğrendim, Güney Afrika'da, hiç beyaz Volvo çalınmamış.
15:13
I just learned recently: in South Africa,
no white Volvos are stolen.
no white Volvos are stolen.
288
888741
4195
Nokta. Hiç. Sıfır.
15:17
Period. None. Zero.
289
892960
1576
Yani biz de bunu bir beyaz Volvo gibi yapmak istiyoruz.
15:19
So we want to make it
very much like a white Volvo.
very much like a white Volvo.
290
894560
4015
Her devletin bir özel timi vardır. Bu belki daha az ilgi çekici,
15:24
Each government has a task force.
291
899360
2216
15:26
This perhaps is less interesting,
292
901600
1616
ama biz devletlerin birlikte çalışmasını sağlamaya çalışıyoruz ve bu kolay değil.
15:28
but we're trying to get the governments
to all work together
to all work together
293
903240
2905
15:30
and it's not easy.
294
906169
2435
Bu işin mali durumu federal devletlerle başlıyor,
15:34
The economics of this
is to start with the federal governments
is to start with the federal governments
295
909880
5047
ve sonra diğerlerine gidiyor --
15:39
and then later,
to subsequently go to other --
to subsequently go to other --
296
914951
6982
-- ya da çocuktan çocuğa mali destek,
15:46
whether it's child-to-child funding,
297
921957
1896
yani bu ülkedeki bir çocuk gelişmekte olan ülkedeki için bir tane satın alıyor,
15:48
so a child in this country buys one
for a child in the developing world,
for a child in the developing world,
298
923877
4459
belki aynı cinsiyetten, belki aynı yaştan.
15:53
maybe of the same gender,
maybe of the same age.
maybe of the same age.
299
928360
3096
Bir amca yeğenine doğum günü hediyesi olarak veriyor.
15:56
An uncle gives a niece or a nephew that
as a birthday present.
as a birthday present.
300
931480
3696
Demek istediğim, bunlar olabilecek şeyler,
16:00
I mean, there are all sorts of things
that will happen,
that will happen,
301
935200
2696
16:02
and they'll be very, very exciting.
302
937920
1896
ve çok ama çok heyecanlı olacak.
16:04
And everybody says -- I say --
it's an education project.
it's an education project.
303
939840
4995
Ve herkes diyor ki -- ben diyorum -- bu bir eğitim projesi;
biz yazılımı sağlıyor muyuz?
16:09
Are we providing the software?
304
944859
1997
Cevap da şu, sistem kesinlikle yazılım içeriyor,
16:11
The answer is:
305
946880
1485
16:13
The system certainly has software,
306
948389
1627
ama hayır, biz eğitim içeriğini sağlamıyoruz.
16:14
but no, we're not providing
the education content.
the education content.
307
950040
3136
Bu ülkelerde yapılıyor.
16:18
That is really done in the countries.
308
953200
4096
Ama biz kesinlikle yapıcıyız.
16:22
But we are certainly constructionists.
309
957320
2076
Biz kesinlikle yaparak öğrenmeye inanıyoruz,
16:24
And we certainly believe
in learning by doing
in learning by doing
310
959420
2156
16:26
and everything from Logo,
which was started in 1968,
which was started in 1968,
311
961600
4136
ve 1968'de başlayan Logo gibilerinden,
16:30
to more modern things, like Scratch,
if you've ever even heard of it,
if you've ever even heard of it,
312
965760
4976
Scratch gibi daha modern şeyler, eğer hiç duymadıysanız,
bu işin büyük bir parçası.
16:35
are very, very much part of it.
313
970760
2056
Ve işte sundum.
16:37
And that's the rollout.
314
972840
1843
Rüyada mıyız? Bu gerçek mi? Bu cidden gerçek.
16:40
Are we dreaming? Is this real?
315
975880
2239
16:42
It actually is real.
316
978143
1665
Tek eleştiri, ve insanlar bunu gerçekten eleştirmek istemiyor,
16:45
The only criticism, and people
really don't want to criticize this,
really don't want to criticize this,
317
980760
4736
çünkü bu insancıl bir çaba, kâr amacı gütmeyen bir çaba,
16:50
because it is a humanitarian effort,
a nonprofit effort
a nonprofit effort
318
985520
3856
ve eleştirmek biraz aptalca, açıkçası. (Gülüşmeler)
16:54
and to criticize it
is a little bit stupid, actually.
is a little bit stupid, actually.
319
989400
3816
16:58
(Laughter)
320
993240
1216
Ama insanların eleştirebileceği tek şey şuydu,
16:59
But the one thing
that people could criticize was,
that people could criticize was,
321
994480
6136
güzel fikir, ama bu adamlar bunu yapamıyor.
17:05
"Great idea, but these guys can't do it."
322
1000640
3564
Ve bu adamları, profesörleri kastedip, yapamıyor falan filan,
17:09
And that could either mean these guys,
professors and so on couldn't do it,
professors and so on couldn't do it,
323
1004800
4176
17:13
or that it's not possible.
324
1009000
1976
veya mümkün değil.
17:15
Well, on December 12, a company
called Quanta agreed to build it,
called Quanta agreed to build it,
325
1011000
5696
Eh, 12 Aralık'ta, Quanta denilen bir şirket yapmayı kabul etti,
ve onların gezegendeki tüm dizüstülerin üçte birini falan yaptıkları düşünülürse,
17:21
and since they make about one-third
of all the laptops on the planet today,
of all the laptops on the planet today,
326
1016720
4936
17:26
that question disappeared.
327
1021680
1576
bu soru yok oldu.
17:28
So it's not a matter
of whether it's going to happen.
of whether it's going to happen.
328
1023280
3216
Yani bu olup olmama meselesi değil. Olacak.
17:31
It is going to happen.
329
1026520
1216
17:32
And if it comes out
at 138 dollars, so what?
at 138 dollars, so what?
330
1027760
4420
Ve 138 dolara malolursa, ee ne olmuş?
Altı ay sonra olacaksa, ee ne olmuş?
17:37
If it comes out six months late, so what?
331
1032204
2972
Çok yumuşak bir iniş oldu. Teşekkürler.
17:40
That's a pretty soft landing. Thank you.
332
1035200
2656
(Alkışlar)
17:42
(Applause)
333
1037880
2199
ABOUT THE SPEAKER
Nicholas Negroponte - Tech visionaryThe founder of the MIT Media Lab, Nicholas Negroponte pushed the edge of the information revolution as an inventor, thinker and angel investor. He's the driving force behind One Laptop per Child, building computers for children in the developing world.
Why you should listen
A pioneer in the field of computer-aided design, Negroponte founded (and was the first director of) MIT's Media Lab, which helped drive the multimedia revolution and now houses more than 500 researchers and staff across a broad range of disciplines. An original investor in Wired (and the magazine's "patron saint"), for five years he penned a column exploring the frontiers of technology -- ideas that he expanded into his 1995 best-selling book Being Digital. An angel investor extraordinaire, he's funded more than 40 startups, and served on the boards of companies such as Motorola and Ambient Devices.
But his latest effort, the One Laptop per Child project, may prove his most ambitious. The organization is designing, manufacturing and distributing low-cost, wireless Internet-enabled computers costing roughly $100 and aimed at children. Negroponte hopes to put millions of these devices in the hands of children in the developing world.
Nicholas Negroponte | Speaker | TED.com