TED2009
Seth Godin: The tribes we lead
Seth Godin / Önderlik Ettiğimiz Kabilelere Dair
Filmed:
Readability: 3.2
2,377,169 views
Seth Godin Internet'in kitlesel pazarlamanın sonunu getirdiğini ve çok öncelerden aşina olunan insani bir sosyal birimin dirilttiğini öne sürüyor. Ortak fikir ve değerler üstüne kurulan kabileler sıradan kişilere önderlik etme ve böylelikle büyük değişiklikler yapmak için güç sağlıyor. Seth Godin, bizi de böyle bu şekilde hareket etmeye teşvik ediyor.
Seth Godin - Marketer and author
Seth Godin is an entrepreneur and blogger who thinks about the marketing of ideas in the digital age. His newest interest: the tribes we lead. Full bio
Seth Godin is an entrepreneur and blogger who thinks about the marketing of ideas in the digital age. His newest interest: the tribes we lead. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
So sometimes I get invited to give weird talks.
0
0
3000
Bazen garip konuşmalar yapmak için davet edilirim.
00:15
I got invited to speak to the people
1
3000
3000
Mesela doldurulmuş hayvan kılığına girip
00:18
who dress up in big stuffed animal costumes
2
6000
3000
spor etkinliklerinde sahneye çıkan kişilere
00:21
to perform at sporting events.
3
9000
3000
konuşma yapmak için çağrılmıştım.
00:24
Unfortunately I couldn't go.
4
12000
2000
Maalesef gidemedim.
00:26
But it got me thinking about
5
14000
2000
Ancak bu durum beni;
00:28
the fact that these guys, at least most of them,
6
16000
3000
bu insanların, en azından bir kısmının
00:31
know what it is that they do for a living.
7
19000
2000
geçimlerini sağlamak için ne yaptıklarını bildikleri gerçeğini düşünmeye sevketti.
00:33
What they do is they dress up
8
21000
2000
Yaptıkları şey doldurulmuş hayvan kılığına girmek
00:35
as stuffed animals and entertain people at sporting events.
9
23000
4000
ve spor etkinliklerinde insanları eğlendirmek.
00:39
Shortly after that I got invited
10
27000
2000
Bu daveti aldıktan kısa bir süre sonra
00:41
to speak at the convention of the people
11
29000
2000
balon hayvanlar yapan insanların
00:43
who make balloon animals.
12
31000
2000
kongresinde konuşmak için davet edildim.
00:45
And again, I couldn't go. But it's a fascinating group. They make balloon animals.
13
33000
3000
Ve yine gidemedim. Fakat bu çok etkileyici bir gruptu. Balondan hayvanlar yapıyorlar.
00:48
There is a big schism between the ones who make
14
36000
2000
Porno hayvanları yapanlarla İncil hikayelerindeki hayvanları yapanlar
00:50
gospel animals and porn animals, but --
15
38000
2000
arasında büyük bir ayrılıkçılık var.
00:52
(Laughter)
16
40000
2000
(Kahkahalar)
00:54
they do a lot of really cool stuff with balloons.
17
42000
3000
Fakat yine de balonlarla bir çok harika şey yapıyorlar.
00:57
Sometimes they get in trouble, but not often.
18
45000
2000
Çok sık olmasa da bazen başları belaya giriyor.
00:59
And the other thing about these guys
19
47000
2000
Ve bu kişilerle ilgili diğer bir şey ise
01:01
is, they also know what they do for a living.
20
49000
3000
onlar da geçimlerini sağlamak için ne yaptıklarını biliyorlar.
01:04
They make balloon animals.
21
52000
3000
Balondan hayvanlar yapıyorlar.
01:07
But what do we do for a living?
22
55000
2000
Fakat biz geçimimizi sağlamak için ne yapıyoruz?
01:09
What exactly to the people watching this do every day?
23
57000
5000
Bunu izleyen insanlar her gün tam olarak ne yapıyorlar?
01:14
And I want to argue that what we do
24
62000
2000
Şunu iddia ediyorum ki
01:16
is we try to change everything.
25
64000
3000
biz yaptığımızın herşeyi değiştirmeye çalışıyoruz.
01:19
That we try to find a piece of the status quo --
26
67000
3000
Mevcut durumda bizi rahatsız eden
01:22
something that bothers us, something that needs to be improved,
27
70000
2000
iyileştirilmesi gereken birşey bulmaya çalışıyoruz.
01:24
something that is itching to be changed -- and we change it.
28
72000
4000
Değişmek işin adeta kaşınan bir şey buluyor ve onu değiştiriyoruz.
01:28
We try to make big, permanent, important change.
29
76000
5000
Büyük, önemli ve kalıcı değişiklikler yapmaya çalışıyoruz.
01:33
But we don't think about it that way.
30
81000
2000
Ancak bunun böyle olduğunu düşünmüyoruz.
01:35
And we haven't spent a lot of time talking about
31
83000
2000
Sürecin nasıl işlediğine dair konuşmak
01:37
what that process is like.
32
85000
3000
için çok zaman harcamadık.
01:40
And I've been studying it for a couple years.
33
88000
2000
Ben birkaç yıldır bunun üzerine çalışıyorum.
01:42
And I want to share a couple stories with you today.
34
90000
2000
Ve bugün sizinle bir kaç hikayeyi paylaşmak istiyorum.
01:44
First, about a guy named Nathan Winograd.
35
92000
2000
İlk olarak, Nathan Winogard isimli bir adamdan bahsedeceğim.
01:46
Nathan was the number two person at the San Francisco SPCA.
36
94000
4000
Nathan, San Francisco SPCA (Hayvanlara Zulmü Engelleme Derneği)'nin ikinci adamıydı.
01:50
And what you may not know about the history of the SPCA
37
98000
2000
Ve muhtemelen SPCA'nın hakkında bilmediğiniz şeylerden biri
01:52
is, it was founded to kill dogs and cats.
38
100000
4000
kedileri ve köpekleri öldürmek üzere kurulduğudur.
01:56
Cities gave them a charter
39
104000
3000
Şehir yöneticileri onlara ayrıcalıklar verdiler
01:59
to get rid of the stray animals on the street and destroy them.
40
107000
3000
başıboş hayvanları sokaklardan temizleyip ve yok etmek için
02:02
In a typical year four million dogs and cats were killed,
41
110000
4000
Bir yılda dört milyon köpek ve kedi öldürülürdü.
02:06
most of them within 24 hours of being scooped off of the street.
42
114000
4000
Çoğu 24 saat içinde sokaklardan kepçe ile temizlendi.
02:10
Nathan and his boss saw this,
43
118000
2000
Nathan ve patronu bunu gördüler.
02:12
and they could not tolerate it.
44
120000
2000
Ve buna tahammül edemediler.
02:14
So they set out to make San Francisco
45
122000
2000
Böylece San Francisco'yu
02:16
a no-kill city:
46
124000
2000
vahşetten arındırmak için bir hedef belirlediler.
02:18
create an entire city
47
126000
2000
Hasta veya zararlı olmayan
02:20
where every dog and cat,
48
128000
2000
her kedi ve köpeğin
02:22
unless it was ill or dangerous,
49
130000
3000
öldürülmeyip sahiplendirildiği
02:25
would be adopted, not killed.
50
133000
2000
bir şehir yaratmak.
02:27
And everyone said it was impossible.
51
135000
3000
Herkes bunun imkansız olduğunu söyledi.
02:30
Nathan and his boss went to the city council to get a change in the ordinance.
52
138000
3000
Nathan ve patronu yönetmelikte değişilik yapılması için şehir yönetimine gittiler.
02:33
And people from SPCAs and humane shelters around the country
53
141000
3000
SPCA'dan ve ülkenin dört bir tarafından humanist barınaklar
02:36
flew to San Francisco
54
144000
2000
onlara karşı gelmek için
02:38
to testify against them --
55
146000
3000
San Francisco'ya akın ettiler.
02:41
to say it would hurt the movement and it was inhumane.
56
149000
4000
Acımasız ve insancıl olmayan bir hareket olduğunu söylemek için.
02:45
They persisted. And Nathan went directly to the community.
57
153000
4000
Israr ettiler. Ve Nathan direk halka gitti.
02:49
He connected with people who cared about this:
58
157000
2000
Bunu önemseyen insanlarla iletişime geçti.
02:51
nonprofessionals, people with passion.
59
159000
2000
Amatör ama tutkulu insanlara.
02:53
And within just a couple years,
60
161000
2000
Ve sadece birkaç yıl içerisinde,
02:55
San Francisco became the first no-kill city,
61
163000
5000
San Francisco vahşetten arınmış ilk şehir oldu.
03:00
running no deficit, completely supported by the community.
62
168000
4000
Hesaplarında açığı bulunmayan ve tamamıyla topluluk tarafından desteklenen.
03:04
Nathan left and went to Tompkins County, New York --
63
172000
3000
Nathan oradan ayrılıp New York, Tompkins'e gitti.
03:07
a place as different from San Francisco
64
175000
2000
Amerika Birleşik Devletler'i sınırları içinde olsa da San Francisco'dan
03:09
as you can be and still be in the United States. And he did it again.
65
177000
3000
olabildiğince farklı bir yere. Ve yine aynısını yaptı.
03:12
He went from being a glorified dogcatcher
66
180000
2000
O övgüler alan bir köpek yakalayıcısından
03:14
to completely transforming the community.
67
182000
3000
toplumu dönüştüren birine dönüştü.
03:17
And then he went to North Carolina and did it again.
68
185000
2000
Ve sonra Kuzey Karolayna'ya gidip aynı şeyi tekrar yaptı.
03:19
And he went to Reno and he did it again.
69
187000
3000
Ve Renoya gitti ve yine aynı şeyi yaptı.
03:22
And when I think about what Nathan did,
70
190000
2000
Ve ne zaman Nathan'ın yaptıklarını düşünsem
03:24
and when I think about what people here do, I think about ideas.
71
192000
3000
ve ne zaman burada insanların yaptıklarını düşünsem, fikirlere yoğunlaşıyorum.
03:27
And I think about the idea that
72
195000
3000
Ve ben
03:30
creating an idea, spreading an idea
73
198000
2000
bir fikir yaratma fikrinin, bir fikri yaymanın
03:32
has a lot behind it.
74
200000
2000
arkasında çok daha fazlası olduğunu düşünüyorum.
03:34
I don't know if you've ever been to a Jewish wedding,
75
202000
3000
Hiç Musevilerin evlilik töreninde bulundunuz mu bilmiyorum.
03:37
but what they do is, they take a light bulb
76
205000
3000
Ama size orada ne yaptıklarını anlatayım: bir ampulü alıp
03:40
and they smash it.
77
208000
3000
ve ayaklarıyla parçalarlar.
03:43
Now there is a bunch of reasons for that, and stories about it.
78
211000
4000
Bunun bazı nedenleri var ve hatta bu konuda anlatılan hikayeler var.
03:47
But one reason is because it indicates a change,
79
215000
3000
Ama sebeplerden biri değişimi simgelemesi.
03:50
from before to after.
80
218000
2000
Daha önceden sonrakine doğru değişimi.
03:52
It is a moment in time.
81
220000
2000
Zamanda bir anlık bir şey.
03:54
And I want to argue that we are living through
82
222000
3000
Ve bizler şu an tam olarak da
03:57
and are right at the key moment
83
225000
2000
fikirlerin yaratılma, yayılma ve kabul görme
03:59
of a change in the way ideas are created
84
227000
2000
şekillerinin değiştiği
04:01
and spread and implemented.
85
229000
2000
kilit zamanlarda yaşıyoruz.
04:03
We started with the factory idea:
86
231000
3000
Biz fabrika fikri ile başladık:
04:06
that you could change the whole world if you had an efficient factory
87
234000
2000
Tüm dünyayı değiştirebilecek
04:08
that could churn out change.
88
236000
2000
değişimi üretecek etkin bir fabrikanız olsa...
04:10
We then went to the TV idea,
89
238000
2000
Daha sonra televizyon fikrine geçtik.
04:12
that said if you had a big enough mouthpiece,
90
240000
2000
Denildi ki eğer yeterince konuşabiliyorsanız,
04:14
if you could get on TV enough times, if you could buy enough ads, you could win.
91
242000
3000
yeterince televizyonda görünebiliyorsanız, veya yeterince reklam yapabilirseniz, kazanırsınız.
04:17
And now we're in this new model of leadership,
92
245000
4000
Ve şimdi bu yeni bir liderlik modeline ulaştık.
04:21
where the way we make change
93
249000
3000
Bu noktada
04:24
is not by using money
94
252000
3000
parayla
04:27
or power to lever a system,
95
255000
2000
veya sistemi etkileyeck güçleri kullanarak değil,
04:29
but by leading.
96
257000
2000
liderlik ederek değişimi sağlıyoruz.
04:31
So let me tell you about the three cycles. The first one is the factory cycle.
97
259000
3000
Size üç döngüden bahsetmeme izin verin. Birincisi fabrika döngüsü.
04:34
Henry Ford comes up with a really cool idea.
98
262000
4000
Henry Ford harika bir fikirle ortaya çıkar.
04:38
It enables him to hire men
99
266000
2000
Bu fikir ona günde
04:40
who used to get paid 50 cents a day
100
268000
2000
50 cent ile çalışmaya alışık insanları işe alıp
04:42
and pay them five dollars a day.
101
270000
2000
ve onlara günlük 5 dolar ödemesini sağlar.
04:44
Because he's got an efficient enough factory.
102
272000
2000
Çünkü onun yeterince verimli bir fabrikası vardır.
04:46
Well with that sort of advantage
103
274000
2000
Bu tür bir avantajla
04:48
you can churn out a lot of cars.
104
276000
2000
bir sürü arabayı seri olarak üretebilirsiniz.
04:50
You can make a lot of change. You can get roads built.
105
278000
3000
Çok fazla değişimi gerçekleştirebilir, yollar inşaa ettirebilirsiniz.
04:53
You can change the fabric of an entire country.
106
281000
3000
Bütün bir ülkenin yapısını değiştirebilirsiniz.
04:56
That the essence of what you're doing is you need
107
284000
2000
Yaptığınız şeyin özünde
04:58
ever-cheaper labor,
108
286000
2000
çok daha ucuz iş gücü
05:00
and ever-faster machines.
109
288000
3000
ve daha hızlı makineler yatar.
05:03
And the problem we've run into is, we're running out of both.
110
291000
3000
Ve sorun şu ki, şu an artık her ikisi de elimizden uçup gidiyor.
05:06
Ever-cheaper labor and ever-faster machines.
111
294000
3000
Daha ucuz iş gücü ve daha hızlı makineler.
05:09
(Laughter)
112
297000
5000
(Kahkahalar)
05:14
So we shift gears for a minute,
113
302000
3000
Öyleyse vitesi bir süreliğine yükseltiyor
05:17
and say, "I know: television;
114
305000
3000
ve diyoruz ki, " Biliyorum. Televizyon
05:20
advertising. Push push.
115
308000
2000
Reklam. İtiş gücü.
05:22
Take a good idea and push it on the world.
116
310000
3000
Güzel bir fikir bul ve onu dünyaya empoze et.
05:25
I have a better mousetrap.
117
313000
2000
Daha iyi bir fare kapanım var.
05:27
And if I can just get enough money to tell enough people, I'll sell enough."
118
315000
4000
Ve bunu yeterince insana anlatabilecek kadar param olursa, yeterince satış da yapabilirim."
05:31
And you can build an entire industry on that.
119
319000
3000
Ve bu fikir üstüne büyük bir endüstri inşa edebilirsin.
05:34
If necessary you can put babies in your ads.
120
322000
3000
Eğer gerekirse bebekleri reklamlarına koyabilirsin.
05:37
If necessary you can use babies to sell other stuff.
121
325000
3000
Eğer gerekirse bebekleri kullanarak diğer şeyleri satabilirsin.
05:40
And if babies don't work, you can use doctors.
122
328000
4000
Ve eğer bebekler de işe yaramazsa, doktorları kullanabilirsin.
05:44
But be careful.
123
332000
2000
Ama dikkatli ol.
05:46
Because you don't want to get an unfortunate juxtaposition,
124
334000
2000
Çünkü biri yerine diğerinden bahsettiğin
05:48
where you're talking about one thing instead of the other.
125
336000
3000
talihsiz bir zıtlık hali de istemezsin.
05:51
(Laughter)
126
339000
2000
(Kahkahalar)
05:53
This model requires you to act like the king,
127
341000
4000
Bu model senin kral gibi davranmanı gerektirir.
05:57
like the person in the front of the room
128
345000
2000
Odanın önünde durup
05:59
throwing things to the peons in the back.
129
347000
2000
arkadakilere birşeyler fırlatan kişi gibi.
06:01
That you are in charge, and you're going to tell people
130
349000
3000
Yetki sendedir. Ve insanlara daha sonra
06:04
what to do next.
131
352000
2000
ne yapacaklarını sen söylersin.
06:06
The quick little diagram of it is, you're up here,
132
354000
3000
Bu durumu anlatacak küçük bir şekil çizsek, sen burda yukardasın
06:09
and you are pushing it out to the world.
133
357000
2000
ve aşağıdaki dünyaya birşeyleri itekliyorsun.
06:11
This method -- mass marketing --
134
359000
3000
Bu yöntem, yani kitlesel pazarlama
06:14
requires average ideas,
135
362000
2000
ortalama fikirler gerektirir,
06:16
because you're going to the masses,
136
364000
2000
çünkü kitlelere yöneliyorsun
06:18
and plenty of ads.
137
366000
3000
ve de yığınlarca reklama.
06:21
What we've done as spammers
138
369000
2000
Spamciler olaraksa
06:23
is tried to hypnotize everyone
139
371000
2000
insanları fikirimizi satın almaları için
06:25
into buying our idea,
140
373000
2000
hipnotize etmeye çalıştık.
06:27
hypnotize everyone into donating to our cause,
141
375000
2000
Amacımıza katkıda bulunmaları için herkesi hipnotize etmeye çalışmak.
06:29
hypnotize everyone into voting for our candidate.
142
377000
3000
Adayımıza oy vermeleri için herkesi hipnotize etmek.
06:32
And, unfortunately, it doesn't work so well anymore either.
143
380000
5000
Ve maalesef artık bu da eskisi kadar çalışmıyor.
06:37
(Laughter)
144
385000
3000
(Kahkahalar)
06:40
But there is good news around the corner -- really good news.
145
388000
5000
Ama iyi bir haberim var, gerçekten güzel bir haber.
06:45
I call it the idea of tribes.
146
393000
5000
Ben buna kabileler fikri diyorum.
06:50
What tribes are, is a very simple concept
147
398000
3000
Kabileler dediğim şey aslında çok basit bir kavram.
06:53
that goes back 50,000 years.
148
401000
3000
50 bin yıl önceye dayanıyor.
06:56
It's about leading and connecting people and ideas.
149
404000
4000
İnsanları ve fikirleri birbirleriyle buluşturup liderlik etmeyle ilgili.
07:00
And it's something that people have wanted forever.
150
408000
3000
Ve insanların da hep istedikleri buydu.
07:03
Lots of people are used to having a spiritual tribe, or a church tribe,
151
411000
4000
Bir çok insan ruhani veya kiliselere bağlı kabilelere alışık.
07:07
having a work tribe,
152
415000
2000
Bir iş kabilesi olmasına,
07:09
having a community tribe.
153
417000
3000
veya cemaat kabilesine.
07:12
But now, thanks to the internet, thanks to the explosion of mass media,
154
420000
3000
Ama şimdi, internet sayesinde, kitlesel medyasının patlaması sayesinde
07:15
thanks to a lot of other things
155
423000
2000
ve toplumda ortaya çıkıp tüm dünyada yayılan
07:17
that are bubbling through our society around the world,
156
425000
3000
diğer birçok şey sayesinde
07:20
tribes are everywhere.
157
428000
2000
her yerde kabileler var.
07:22
The Internet was supposed to homogenize everyone by connecting us all.
158
430000
2000
Internet bizi birbirimize bağlayıp kaynaşmamızı sağlayacaktı.
07:24
Instead what it's allowed is silos of interest.
159
432000
3000
Bunun yerine benzer ilgi gruplarının oluşmasına imkan tanıdı.
07:27
So you've got the red-hat ladies over here.
160
435000
2000
Şimdi bu tarafta kırmızı şapkalı bayanlar var.
07:29
You've got the red-hat triathletes over there.
161
437000
3000
Şu tarafta kırmızı şapkalı triatletler.
07:32
You've got the organized armies over here.
162
440000
2000
Organize ordular şurda.
07:34
You've got the disorganized rebels over here.
163
442000
2000
Organize olmayan isyancılar burda.
07:36
You've got people in white hats making food.
164
444000
2000
Beyaz şapkalı yiyecek üretenler var.
07:38
And people in white hats sailing boats.
165
446000
2000
Ve beyaz şapkalı teknelerinde gezen insanlar var.
07:40
The point is that you can find Ukrainian folk dancers
166
448000
3000
Ukraynalı folklörcüleri bulabilir.
07:43
and connect with them,
167
451000
2000
Ve onlarla bağlantıya geçebilirsiniz.
07:45
because you want to be connected.
168
453000
2000
Çünkü bağlantıda olmak istiyorsunuz.
07:47
That people on the fringes
169
455000
2000
Uçlarda olanlar
07:49
can find each other, connect and go somewhere.
170
457000
4000
birbirlerini bulup bir yerlere gidebilirler.
07:53
Every town that has a volunteer fire department
171
461000
2000
Kendi gönüllü itfaiye teşkilatı olan her kasaba
07:55
understands this way of thinking.
172
463000
2000
bu düşünme tarzını anlayabilir.
07:57
(Laughter)
173
465000
6000
(Kahkahalar)
08:03
Now it turns out
174
471000
3000
Anlaşılıyor ki;
08:06
this is a legitimate non-photoshopped photo.
175
474000
3000
bu photoshoplanmamış, meşru bir resim.
08:09
People I know who are firemen told me that this is not uncommon.
176
477000
2000
Tanıdığım itfaiyeciler bunun alışılagelmiş olduğunu söyledi.
08:11
And that what firemen do to train sometimes
177
479000
3000
Ve itfaiyeciler bazen yıkılmak üzere olan bir ev bulup
08:14
is they take a house that is going to be torn down,
178
482000
2000
tatbikat amaçlı
08:16
and they burn it down instead, and practice putting it out.
179
484000
3000
yakıyorlar ve onu söndürme çalışması yapıyorlar.
08:19
But they always stop and take a picture.
180
487000
2000
Ama her seferinde durup resim çekiyorlar.
08:21
(Laughter)
181
489000
1000
(Kahkahalar)
08:22
You know the pirate tribe is a fascinating one.
182
490000
3000
Biliyorsunuz ki korsanlar çok merak uyandıran bir gruptur.
08:25
They've got their own flag. They've got the eye patches.
183
493000
2000
Bayrakları ve göz bantları vardır.
08:27
You can tell when you're running into someone in a tribe.
184
495000
3000
Bir grup veya kabile üyesine rastladığınızda onları farkedersiniz.
08:30
And it turns out that it's tribes --
185
498000
2000
Ve anlaşılıyor ki sadece kabileler,
08:32
not money, not factories --
186
500000
2000
ne para, ne fabrikalar, ama sadece kabileler
08:34
that can change our world, that can change politics,
187
502000
3000
dünyamızı, politikaları değiştirebiliyor,
08:37
that can align large numbers of people.
188
505000
2000
fazla sayıda insanı biraraya getirebiliyor.
08:39
Not because you force them to do something against their will,
189
507000
4000
İnsanları istekleri dışında birşeylere zorladıklarından değil,
08:43
but because they wanted to connect.
190
511000
2000
ama insanlar birbirleriyle bağlantıda olmak istediklerinden oluyor bu.
08:45
That what we do for a living now,
191
513000
2000
Artık günüzümde hayatımızı sürdürmek için
08:47
all of us, I think,
192
515000
2000
sanırım, hepimizin yaptığı şey
08:49
is find something worth changing,
193
517000
2000
değiştirmeye değer bir şey bulmak.
08:51
and then assemble tribes that assemble tribes
194
519000
5000
Sonrasında da kabileler kuran kabileleri kurup
08:56
that spread the idea and spread the idea.
195
524000
2000
fikrimizi yayıcak fikri yaymalarını sağlamak.
08:58
And it becomes something far bigger than ourselves,
196
526000
2000
Böylece bu bizden de büyük bir şey halini alıyor.
09:00
it becomes a movement.
197
528000
3000
Bir hareket oluyor.
09:03
So when Al Gore set out
198
531000
2000
Al Gore
09:05
to change the world again,
199
533000
3000
dünyayı değiştirmek üzere yola çıktığında
09:08
he didn't do it by himself.
200
536000
2000
bunu tek başına yapmadı.
09:10
And he didn't do it by buying a lot of ads.
201
538000
2000
Bir sürü reklam vererek de yapmadı.
09:12
He did it by creating a movement.
202
540000
3000
Bir hareket yaratarak yaptı.
09:15
Thousands of people around the country
203
543000
2000
Ülkenin dört bir tarafından binlerce insan,
09:17
who could give his presentation for him,
204
545000
3000
o her gece aynı anda 100, 200, 500 şehirde olamayacağı için,
09:20
because he can't be in 100 or 200 or 500 cities in each night.
205
548000
5000
sunumunu onun yerine yaptı.
09:25
You don't need everyone.
206
553000
3000
Herkese ihtiyacınız yok.
09:28
What Kevin Kelley has taught us is you just need,
207
556000
2000
Kevin Kelley'nin bize öğrettiğine göre
09:30
I don't know, a thousand true fans --
208
558000
2000
sadece, ne bileyim, bin kadar gerçek taraftara ihtiyacınız var.
09:32
a thousand people who care enough
209
560000
3000
Bin kadar insan,
09:35
that they will get you the next round
210
563000
3000
bir sonraki, bir sonraki ve
09:38
and the next round and the next round.
211
566000
2000
sonraki adımı atacak kadar önem veren bin kişiye.
09:40
And that means that the idea you create, the product you create,
212
568000
3000
Bu demek oluyor ki yarattığınız fikir, ürün,
09:43
the movement you create isn't for everyone,
213
571000
2000
hareket herkes için değil.
09:45
it's not a mass thing. That's not what this is about.
214
573000
2000
Kitlesel birşey değil. Kitlelerden bahsetmiyoruz.
09:47
What it's about instead
215
575000
3000
Gerçekten inanları bulmaktan
09:50
is finding the true believers.
216
578000
2000
bahsediyoruz.
09:52
It's easy to look at what I've said so far,
217
580000
3000
Şu ana kadar söylediklerime bakıp
09:55
and say, "Wait a minute, I don't have what it takes to be that kind of leader."
218
583000
3000
"Bu tür bir lider olmak benim yapımda yok," diyebilirsiniz.
09:58
So here are two leaders. They don't have a lot in common.
219
586000
5000
İşte size iki lider. Pek ortak özellikleri olmasa da.
10:03
They're about the same age. But that's about it.
220
591000
4000
Aynı yaşlardalar. Ve tek ortak noktaları da bu.
10:07
What they did, though, is each in their own way,
221
595000
3000
Ama yaptıklarına baktığınızda, her ikisinin de kendi başlarına
10:10
created a different way
222
598000
4000
teknolojik bakımdan yolunuzu bulmada
10:14
of navigating your way through technology.
223
602000
2000
farklı yollar yarattıklarını görürsünüz.
10:16
So some people will go out and get people to be on one team.
224
604000
3000
Kimisi bir takımda çalışmaları için insanlar toplar.
10:19
And some people will get people to be on the other team.
225
607000
3000
Kimisiyse diğer takımda olmaları için insanlar arar.
10:22
It also informs the decisions you make
226
610000
2000
Ürün veya hizmet yarattığınızda
10:24
when you make products or services.
227
612000
2000
bu kararlarınızı da etkiler.
10:26
You know, this is one of my favorite devices.
228
614000
3000
Biliyorsunuz ki bu benim en sevdiğim aletlerden biri.
10:29
But what a shame that it's not organized
229
617000
2000
Ne yazık ki
10:31
to help authors create movements.
230
619000
3000
yazarların hareket yaratmaları için planlanmamış.
10:34
What would happen if, when you're using your Kindle,
231
622000
2000
Düşünsenize siz Kindle kullanırken
10:36
you could see the comments and quotes and notes
232
624000
4000
sizinle aynı anda aynı kitabı okuyanların
10:40
from all the other people reading the same book as you in that moment.
233
628000
3000
yorum, alıntı ve notlarını da görebilseydiniz neler olurdu.
10:43
Or from your book group. Or from your friends, or from the circle you want.
234
631000
3000
Veya kitap kulübünüzdekilerin, arkadaşlarınızın veya istediğiniz çevreden insanlarınkileri.
10:46
What would happen if authors, or people with ideas
235
634000
3000
Yazarlar veya fikirleri olanlar
10:49
could use version two, which comes out on Monday,
236
637000
3000
Pazartesi günü piyasaya çıkacak olan ikinci versiyonu kullansalardı neler olurdu düşünsenize.
10:52
and use it to organize people
237
640000
3000
Ve bunu insanları organize etmek için kullansalardı.
10:55
who want to talk about something.
238
643000
2000
Ortak bir konuda kunuşmak isteyen insanları.
10:57
Now there is a million things I could share with you about the mechanics here.
239
645000
3000
İşin mekaniğiyle ilgili konuşabileceğim milyonlarca şey var.
11:00
But let me just try a couple.
240
648000
2000
Ama sadece bir iki tanesinden bahsedeyim.
11:02
The Beatles did not invent teenagers.
241
650000
3000
Beatles gençleri icat etmedi.
11:05
They merely decided to lead them.
242
653000
3000
Sadece onlara liderlik etmeye karar verdiler.
11:08
That most movements, most leadership that we're doing
243
656000
3000
Çoğu hareket ve çoğu liderlik
11:11
is about finding a group that's disconnected
244
659000
2000
insanları sahip olmadıkları bir şeyi
11:13
but already has a yearning --
245
661000
2000
istemeye ikna etmek yerine...
11:15
not persuading people to want something
246
663000
2000
bir şeye arzu duyan bir grup birbirinden bağımsız insanı
11:17
they don't have yet.
247
665000
2000
bulmakla başlar.
11:19
When Diane Hatz worked on "The Meatrix,"
248
667000
4000
Diane Hatz çiftlik hayvanlarının
11:23
her video that spread all across the internet
249
671000
3000
maruz kaldıkları durumları anlatan
11:26
about the way farm animals are treated,
250
674000
3000
The Meatrix adlı videosunda
11:29
she didn't invent the idea of being a vegan.
251
677000
2000
vegan olma fikrini çıkarmadı.
11:31
She didn't invent the idea of caring about this issue.
252
679000
2000
Bu konuya önem verme fikrini de icat etmedi.
11:33
But she helped organize people,
253
681000
2000
Ama insanların organize olmasına yardımcı oldu,
11:35
and helped turn it into a movement.
254
683000
2000
böylece de bir harekete dönüşmesine yardımcı oldu.
11:37
Hugo Chavez did not invent the disaffected
255
685000
3000
Hugo Chavez, Venezüella'nın hükümetten hoşnut olmayan
11:40
middle and lower class of Venezuela. He merely led them.
256
688000
2000
orta ve alt sınıfını keşfetmedi. Sadece onlara öncülük etti.
11:42
Bob Marley did not invent Rastafarians.
257
690000
3000
Rastafarianları Bob Marley icat etmedi.
11:45
He just stepped up and said, "Follow me."
258
693000
3000
Sadece öne çıkıp "Beni takip edin'" dedi.
11:48
Derek Sivers invented CD Baby,
259
696000
3000
Derek Sivers CD Baby'yi icat etti.
11:51
which allowed independent musicians
260
699000
3000
Bağımsız müzisyenlerin müziklerini
11:54
to have a place to sell their music without selling out to the man --
261
702000
4000
büyük şirketlere satmadan pazarlayabilecekleri bir yer yarattı.
11:58
to have place to take the mission
262
706000
2000
Bu yer sayesinde müzisyenler ulaşmak istedikleri yerlere ulaşıp
12:00
they already wanted to go to, and connect with each other.
263
708000
3000
birbirleriyle bağlantıda olabiliyorlar.
12:03
What all these people have in common is that they are heretics.
264
711000
4000
Bu insanların ortak noktalarıysa "karşı" olmalarıdır.
12:07
That heretics look at the status quo and say,
265
715000
2000
Karşı olanlar gidişata bakar ve
12:09
"This will not stand. I can't abide this status quo.
266
717000
3000
"Bu böyle gitmez, ben bu şartlarda yaşayamam!" derler.
12:12
I am willing to stand up and be counted and move things forward.
267
720000
4000
Ayağa kalkıp yaptıklarımın arkasında durucak ve gidişatı düzelteceğim derler.
12:16
I see what the status quo is; I don't like it."
268
724000
3000
Şu an ki durumu görüyorum ve bundan hoşnut değilim derler.
12:19
That instead of looking at all the little rules
269
727000
2000
Herbir küçük kural parçasına takılıp
12:21
and following each one of them,
270
729000
3000
kurallar uyup
12:24
that instead of being what I call a sheepwalker --
271
732000
5000
işgüzar,
12:29
somebody who's half asleep,
272
737000
2000
yarı uyur halde
12:31
following instructions,
273
739000
2000
talimatları takibeden
12:33
keeping their head down, fitting in --
274
741000
3000
kafasını eğip güruhta kaybolan
12:36
every once in a while someone stands up and says, "Not me."
275
744000
3000
arada bir kafasını kaldırıp "Ben değildim!" diyen kişiler değillerdir.
12:39
Someone stands up and says, "This one is important.
276
747000
4000
Onlar ayağa kalkıp "Bu önemli.
12:43
We need to organize around it."
277
751000
3000
Bunun hakkında birşeyler yapmalıyız!" derler.
12:46
And not everyone will. But you don't need everyone.
278
754000
3000
Ve bunu herkes yapmayacaktır. Ama zaten herkese de ihtiyacınız yok.
12:49
You just need a few people --
279
757000
2000
Sadece birkaç kişi yeter.
12:51
(Laughter) --
280
759000
4000
(Kahkahalar)
12:55
who will look at the rules,
281
763000
2000
Kurallara bakıp
12:57
realize they make no sense,
282
765000
3000
bir işe yaramadıklarını farkedecek
13:00
and realize how much they want to be connected.
283
768000
2000
ve bağlantı halinde olmaları gerektiğinin ne kadar da önemli olduğunu farkeden birkaç kişi.
13:02
So Tony Hsieh does not run a shoe store.
284
770000
3000
Yani Tony Shea bir ayakkabıcı işletmiyor.
13:05
Zappos isn't a shoe store.
285
773000
3000
Zappos bir ayakkabıcı değil.
13:08
Zappos is the one, the only,
286
776000
2000
Zappos ayakkabılara ilgi duyanlar için tek ve de tüm zamanların
13:10
the best-there-ever-was
287
778000
2000
en iyi
13:12
place for people who are into shoes to find each other,
288
780000
4000
bağlantı merkezi,
13:16
to talk about their passion,
289
784000
2000
tutkularından bahsedip
13:18
to connect with people who care more
290
786000
2000
insanlarla temas içinde olup
13:20
about customer service than making a nickel tomorrow.
291
788000
3000
müşteri hizmetlerine yarın kazanabilecekleri bir kuruştan daha çok önem veren tek yer.
13:23
It can be something as prosaic as shoes,
292
791000
2000
Ayakkabı kadar sıkıcı bir şey olabilir.
13:25
and something as complicated as overthrowing a government.
293
793000
2000
Veya bir hükümet devirmek kadar karmaşık bir şey olabilir.
13:27
It's exactly the same behavior though.
294
795000
4000
Ama aslında tamamiyle aynı davranış şekli.
13:31
What it requires, as Geraldine Carter has discovered,
295
799000
3000
Geraldine Carter'ın da keşfettiği gibi
13:34
is to be able to say, "I can't do this by myself.
296
802000
3000
"Kendi başıma yapabilirim. Ama başkalarını da
13:37
But if I can get other people to join my Climb and Ride,
297
805000
4000
benim Climb and Ride' ıma (Tırman ve Bin) katılmalarını
13:41
then together we can get something that we all want.
298
809000
5000
sağlayabilirsem o zaman hepimiz istediğimizi elde etmiş oluruz." diyebilmeyi gerektirir.
13:46
We're just waiting for someone to lead us."
299
814000
2000
Birinin bize önayak olmasını bekliyoruz.
13:48
Michelle Kaufman has pioneered
300
816000
2000
Michelle Kaufman çevre mimarisinde
13:50
new ways of thinking about environmental architecture.
301
818000
4000
yeni düşünme şekillerine öncülük etti.
13:54
She doesn't do it by quietly building one house at a time.
302
822000
3000
Bunu her defasında bir ev inşa ederek yapmıyor.
13:57
She does it by telling a story
303
825000
3000
İnsanların duymak istedikleri
14:00
to people who want to hear it.
304
828000
2000
bir hikaye anlatarak yapıyor.
14:02
By connecting a tribe of people
305
830000
2000
Birbirleriyle kontak halinde olmak isteyen insanları
14:04
who are desperate to be connected to each other.
306
832000
3000
buluşturarak yapıyor.
14:07
By leading a movement and
307
835000
2000
Bir harekete öncülük ederek.
14:09
making change.
308
837000
2000
Değişiklik yaparak.
14:11
And around and around and around it goes.
309
839000
2000
Ve bu böylece devam ediyor.
14:13
So three questions I'd offer you.
310
841000
2000
Size önereceğim üç soru var.
14:15
The first one is, who exactly
311
843000
3000
İlki tam olarak kimi
14:18
are you upsetting?
312
846000
2000
üzdüğünüz?
14:20
Because if you're not upsetting anyone, you're not changing the status quo.
313
848000
4000
Çünkü birilerini üzmüyorsanız gidişatı değiştirmiyorsunuzdur.
14:24
The second question is, who are you connecting?
314
852000
3000
İkincisi kimleri birbirine bağlıyorsunuz?
14:27
Because for a lot of people, that's what they're in it for:
315
855000
3000
Çünkü birçok kişi için işin özünde bu var.
14:30
the connections that are being made, one to the other.
316
858000
4000
Birebir kurulan bağlar.
14:34
And the third one is, who are you leading?
317
862000
4000
Ve üçüncüsü kime önderlik ediyosunuz?
14:38
Because focusing on that part of it --
318
866000
3000
Çünkü bu kısma yoğunlaşmak,
14:41
not the mechanics of what you're building,
319
869000
2000
inşa ettiğiniz mekanizmaya değil de
14:43
but the who, and the leading part -- is where change comes.
320
871000
4000
kim ve önderlik etme kısmı değişimin geldiği nokta.
14:47
So Blake, at Tom's Shoes, had a very simple idea.
321
875000
4000
Tom's Shoes'daki Blake'in çok basit bir fikri vardı.
14:51
"What would happen if every time someone bought a pair of these shoes
322
879000
5000
"Bu ayakkabılardan her bir çift alındığında
14:56
I gave exactly the same pair to someone
323
884000
2000
aynı çiftten bir tane de
14:58
who doesn't even own a pair of shoes?"
324
886000
3000
hiç ayakkabısı olmayan birine versem n'olur?"
15:01
This is not the story of how you get shelf space at Neiman Marcus.
325
889000
4000
Bu Neiman Marcus mağazasında raf payı kazanmanın hikayesi değil.
15:05
It's a story of a product that tells a story.
326
893000
4000
Bu bir hikaye anlatan bir ürünün hikayesi.
15:09
And as you walk around with this remarkable pair of shoes
327
897000
2000
Ve siz bu kayda değer ayakkabılarla etrafta dolaşırken
15:11
and someone says, "What are those?"
328
899000
2000
biri "Bunlar ne?" diyecek.
15:13
You get to tell the story on Blake's behalf,
329
901000
2000
Siz Blake'in adına bu hikayeyi anlatacaksınız
15:15
on behalf of the people who got the shoes.
330
903000
2000
ve ayakkabı verilen insanların adına.
15:17
And suddenly it's not one pair of shoes or 100 pairs of shoes.
331
905000
3000
Ve bir anda bir çift veya 100 çift ayakkabı değil,
15:20
It's tens of thousands of pairs of shoes.
332
908000
2000
onbinlerce çift ayakkabıdn bahsedilmeye başlanacak.
15:22
My friend Red Maxwell has spent the last 10 years
333
910000
3000
Arkadaşım Red Maxwell son on yılını
15:25
fighting against juvenile diabetes.
334
913000
3000
juvenil diyabetle savaşarak geçirdi.
15:28
Not fighting the organization that's fighting it -- fighting with them, leading them,
335
916000
3000
Bununla savaşan organizasyonla savaşarak değil, onlarla beraber savaşıp onlara liderlik ederek
15:31
connecting them, challenging the status quo
336
919000
4000
onları birbirleriyle bağlantıya geçirip, gidişatı zorlayarak
15:35
because it's important to him.
337
923000
2000
çünkü bu konu onun için önemli.
15:37
And the people he surrounds himself with need the connection.
338
925000
5000
Ve etrafındaki insanlar bu bağlantıya ihtiyaç duyuyorlar.
15:42
They need the leadership. It makes a difference.
339
930000
3000
Liderlik edilmesine ihtiyaç duyuyorlar. Bu liderlik bir fark yaratmaya yarıyor.
15:45
You don't need permission from people to lead them.
340
933000
3000
İnsanlara liderlik etmek için onların iznine ihtiyacınız yok.
15:48
But in case you do, here it is:
341
936000
3000
Ama eğer bu izne ihtiyaç duyarsanız, işte burda.
15:51
they're waiting, we're waiting
342
939000
3000
Bekliyorlar, bekliyorlar,
15:54
for you to show us where to go next.
343
942000
3000
onlar bir sonraki adımda gidecekleri yeri göstermenizi bekliyorlar.
15:57
So here is what leaders have in common. The first thing is, they challenge
344
945000
3000
İşte liderlerin ortak noktası bu. İlk olarak gidişatı kabullenmiyor,
16:00
the status quo.
345
948000
2000
zorluyolar.
16:02
They challenge what's currently there.
346
950000
2000
Mevcut durumu yokluyorlar.
16:04
The second thing is, they build a culture.
347
952000
3000
İkincisi bir kültür inşa ediyorlar.
16:07
A secret language, a seven-second handshake,
348
955000
3000
Gizli bir dil, yedi saniye süren bir tokalaşma şekli,
16:10
a way of knowing that you're in or out.
349
958000
3000
sizin dahil olup olmadığınızı anlayacakları bir yol.
16:13
They have curiosity. Curiosity about people in the tribe,
350
961000
3000
Meraklılar. Kabilelerindeki insanları merak ediyorlar.
16:16
curiosity about outsiders. They're asking questions.
351
964000
3000
Dışardakileri merak ediyorlar. Sorular soruyorlar.
16:19
They connect people to one another.
352
967000
2000
İnsanları birbirlerine bağlıyorlar.
16:21
Do you know what people want more than anything?
353
969000
2000
İnsanların en çok istediği şey nedir biliyor musunuz?
16:23
They want to be missed.
354
971000
2000
Özlenmek isterler.
16:25
They want to be missed the day they don't show up.
355
973000
2000
Orda olamdıkları gün özlenmek isterler.
16:27
They want to be missed when they're gone.
356
975000
3000
Gittiklerinde özlenmek isterler.
16:30
And tribe leaders can do that.
357
978000
2000
Ve kabile liderleri bunu yapabilir.
16:32
It's fascinating, because all tribe leaders have charisma,
358
980000
4000
Çok enteresan ama tüm kabile liderlerinin karizması vardır.
16:36
but you don't need charisma to become a leader.
359
984000
2000
Fakat lider olmak için karizmaya ihtiycınız yoktur.
16:38
Being a leader gives you charisma.
360
986000
3000
Lider olmak size karzima kazandırır.
16:41
If you look and study the leaders who have succeeded,
361
989000
3000
Başarılı olmuş liderleri incelerseniz
16:44
that's where charisma comes from -- from the leading.
362
992000
2000
karizmanın liderlik etmekten geldiğini görürsünüz.
16:46
Finally, they commit.
363
994000
3000
Ve son olarak kendilerini adarlar.
16:49
They commit to the cause. They commit to the tribe.
364
997000
2000
Kendilerini meseleye adarlar. Kabileye adarlar.
16:51
They commit to the people who are there.
365
999000
3000
Kendilerini orada bulunan insanlara adarlar.
16:54
So I'd like you to do something for me.
366
1002000
3000
İşte bu yüzden sizden birşey yapmanızı isteyeceğim.
16:57
And I hope you'll think about it before you reject it out-of-hand.
367
1005000
3000
Umarım elinizin tersiyle itmeden bir düşünürsünüz.
17:00
What I want you to do, it only takes 24 hours,
368
1008000
4000
Sizden yapmanızı istediğim şey sadece 24 saatinizi alıyor,
17:04
is: create a movement.
369
1012000
2000
Bir hareket yaratın.
17:06
Something that matters. Start. Do it. We need it.
370
1014000
4000
Önemli olan birşey. Başlayın. Onu yapın. Buna ihtiyacımız var.
17:10
Thank you very much. I appreciate it.
371
1018000
2000
Çok teşekkürler. Gerçekten teşekkürler.
17:12
(Applause)
372
1020000
5000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Seth Godin - Marketer and authorSeth Godin is an entrepreneur and blogger who thinks about the marketing of ideas in the digital age. His newest interest: the tribes we lead.
Why you should listen
"Seth Godin may be the ultimate entrepreneur for the Information Age," Mary Kuntz wrote in Business Week nearly a decade ago. "Instead of widgets or car parts, he specializes in ideas -- usually, but not always, his own." In fact, he's as focused on spreading ideas as he is on the ideas themselves.
After working as a software brand manager in the mid-1980s, Godin started Yoyodyne, one of the first Internet-based direct-marketing firms, with the notion that companies needed to rethink how they reached customers. His efforts caught the attention of Yahoo!, which bought the company in 1998 and kept Godin on as a vice president of permission marketing. Godin has produced several critically acclaimed and attention-grabbing books, including Permission Marketing, All Marketers Are Liars, and Purple Cow (which was distributed in a milk carton). In 2005, Godin founded Squidoo.com, a Web site where users can share links and information about an idea or topic important to them.
Seth Godin | Speaker | TED.com