ABOUT THE SPEAKER
Marc Pachter - Cultural Historian
Marc Pachter has spent his career curating and creating intimate portraits of the lives of others.

Why you should listen

Marc Pachter is a man of many talents, and it seems he's used every one of them during his 33 years at the Smithsonian Institution. Although he has devoted most of his career to one organization, with the single goal of capturing the lives of great Americans, to do so he has played multiple roles. He began his time at the Smithsonian just after a five-year stint at Harvard, where he earned a master's in history and taught Colonial history.  Since that time he has served as acting director of the National Museum of American History, chaired the celebration of the Smithsonian's 150th anniversary, created the first national portrait competition, organized the first national conference on biography and created an interview program called "Living Self-Portaits" which earned him the title of Smithsonian "master interviewer."

In his final years at the Smithsonian, Pachter was director of the National Portrait Gallery Director, retiring in 2007 to work on his writing. Pachter has authored two books, Telling Lives: The Biographer's Art and A Gallery of Presidents, and is editor of several more. In addition, he holds an editorial role at the peer-reviewed journal Biography and was senior cultural advisor to the United States Information Agency for some years.

More profile about the speaker
Marc Pachter | Speaker | TED.com
EG 2008

Marc Pachter: The art of the interview

Marc Pachter: Söyleşi sanatı

Filmed:
881,663 views

Marc Pachter, Smithsonian Ulusal Portreler Galerisi adına, yakın Amerikan tarihinin en ilgi çekici karakterleriyle bir dizi canlı röportaj yapmıştır. Bu konuşmasında, etkileyici röportajın sırlarını ifşa ediyor ve Steve Martin, Clare Booth Luce gibi isimlerle yaptığı sıradışı söyleşilere dair anılarını paylaşıyor.
- Cultural Historian
Marc Pachter has spent his career curating and creating intimate portraits of the lives of others. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:15
The NationalUlusal PortraitPortre GalleryGaleri is the placeyer dedicatedadanmış
0
0
4000
Ulusal Portreler Galerisi,
00:19
to presentingtakdim great AmericanAmerikan liveshayatları,
1
4000
2000
Amerikanın muhteşem simalarını ve onların hayatını
00:21
amazingşaşırtıcı people.
2
6000
2000
görünür kılmak için kurulmuştur.
00:23
And that's what it's about.
3
8000
2000
Amacı budur.
00:25
We use portraitureportre as a way to deliverteslim etmek those liveshayatları, but that's it.
4
10000
4000
Yağlıboya portre, bu simaları tasvir etmenin sadece bir yolu.
00:29
And so I'm not going to talk about the paintedboyalı portraitportre todaybugün.
5
14000
4000
Bugün size o portrelere can vermekten bahsedeceğim.
00:33
I'm going to talk about a programprogram I startedbaşladı there,
6
18000
3000
Galeride başlattığım ve bence yaptığım en gurur verici iş olan
00:36
whichhangi, from my pointpuan of viewgörünüm, is the proudesten gurur verici thing I did.
7
21000
5000
bu programdan söz edeceğim.
00:41
I startedbaşladı to worryendişelenmek about the factgerçek
8
26000
4000
Büyük şahısların artık ressamlara portre yaptırmıyor olması,
00:45
that a lot of people don't get theironların portraitsportreler paintedboyalı anymoreartık,
9
30000
3000
bende, onları gelecek nesillere
00:48
and they're amazingşaşırtıcı people,
10
33000
2000
nasıl taşıyacağımız kaygısını uyandırdı ki,
00:50
and we want to deliverteslim etmek them to futuregelecek generationsnesiller.
11
35000
3000
bu muhteşem karakterleri tanıtmalıydık.
00:53
So, how do we do that?
12
38000
2000
Bunu ne şekilde yapmalı?
00:55
And so I camegeldi up with the ideaFikir of the livingyaşam self-portraitkendi portresi seriesdizi.
13
40000
2000
Ortaya yaşayan oto-portreler fikrini attım.
00:57
And the livingyaşam self-portraitkendi portresi seriesdizi was the ideaFikir of basicallytemel olarak
14
42000
4000
Yaşayan oto-portreler fikrinin temeli,
01:01
my beingolmak a brushfırça in the handel
15
46000
2000
röportajda yönelteceğim sorular vasıtasıyla onlara
01:03
of amazingşaşırtıcı people who would come and I would interviewröportaj.
16
48000
3000
kendi portrelerini resmedecekleri malzemeyi vermek olacaktı.
01:06
And so what I'm going to do is, not so much give you
17
51000
3000
Bugünkü sunumunda size, bu programların vurucu anlarından ziyade,
01:09
the great hitsisabetler of that programprogram,
18
54000
2000
böyle bir durumda
01:11
as to give you this wholebütün notionkavram
19
56000
2000
insanlarla nasıl karşı karşıya kalacağınıza değinmek
01:13
of how you encounterkarşılaşma people in that kindtür of situationdurum,
20
58000
3000
ve onlardan kendileri hakkında bilgi almanın hangi durumlarda mümkün olduğu,
01:16
what you try to find out about them,
21
61000
2000
hangi durumlarda mümkün olmadığı ve
01:18
and when people deliverteslim etmek and when they don't and why.
22
63000
4000
bunların nedenleri üzerinde duracağım.
01:23
Now, I had two preconditionsönkoşulları.
23
68000
3000
Söyleşilerde iki ön koşulum vardı.
01:26
One was that they be AmericanAmerikan.
24
71000
2000
Öncelikle söyleşeceğim kişi Amerikalı olmalıydı.
01:28
That's just because, in the naturedoğa of the NationalUlusal PortraitPortre GalleryGaleri,
25
73000
3000
Bunun tek nedeni Ulusal Portreler Galerisinin
01:31
it's createdoluşturulan to look at AmericanAmerikan liveshayatları.
26
76000
3000
Amerikan hayatını görselleştirmeyi amaçlayan doğası.
01:34
That was easykolay, but then I madeyapılmış the decisionkarar,
27
79000
3000
Buraya kadarı kolaydı ama sonra
01:37
maybe arbitrarykeyfi,
28
82000
2000
muhtemelen gelişigüzel bir tercih yaptım ve
01:39
that they neededgerekli to be people of a certainbelli ageyaş,
29
84000
4000
söyleşeceklerimin belli bir yaşın üstünde olmasını
01:43
whichhangi at that pointpuan, when I createdoluşturulan this programprogram,
30
88000
2000
tercih ettim ki, bu kararım ekrana epey yaşlı
01:45
seemedgibiydi really oldeski.
31
90000
2000
bir görüntü yansımasına yol açtı.
01:47
SixtiesAltmışlı, seventiesyetmişli, eighties80'ler and nineties90'ların.
32
92000
3000
Altmışlıklar, yetmişlikler, seksenlikler ve doksanlıklar.
01:50
For obviousaçık reasonsnedenleri, it doesn't seemgörünmek that oldeski anymoreartık to me.
33
95000
2000
Malum sebeplerden, bu yaşlar bana artık pek de "ihtiyar" gelmiyor.
01:52
And why did I do that?
34
97000
2000
Peki, neden böyle bir seçim yaptım?
01:54
Well, for one thing, we're a youth-obsessedGençlik-takıntılı culturekültür.
35
99000
2000
Bir sebebi kültürümüzün gençliği bir takıntı haline getirmiş olması.
01:56
And I thought really what we need is an eldersyaşlılar programprogram
36
101000
4000
Ayrıca, dizi dibine oturup anlattıklarını dinleyeceğimiz
02:00
to just sitoturmak at the feetayaklar of amazingşaşırtıcı people and hearduymak them talk.
37
105000
4000
bir yaşlılar programının ihtiyaç duyulan birşey olduğuna kanaat getirdim.
02:04
But the secondikinci partBölüm of it -- and the olderdaha eski I get,
38
109000
4000
Bu ikincisinin gereğine,
02:08
the more convincedikna olmuş I am that that's truedoğru.
39
113000
3000
kendim de yaşlandıkça doğruluğuna daha çok ikna oldum.
02:11
It's amazingşaşırtıcı what people will say when they know
40
116000
3000
Hikayenin sonları göründüğü zaman,
02:14
how the storyÖykü turneddönük out.
41
119000
2000
anlatılanlar da muhteşem oluyor.
02:16
That's the one advantageavantaj that olderdaha eski people have.
42
121000
4000
Bu, yaşlıların elindeki avantajlardan biri.
02:20
Well, they have other, little bitbit of advantageavantaj,
43
125000
2000
Birkaç küçük avantajı daha var yaşlı olmanın,
02:22
but they alsoAyrıca have some disadvantagesdezavantajları,
44
127000
2000
bir takım dezavantajlarına rağmen.
02:24
but the one thing they or we have is that
45
129000
2000
Ancak yaşlanınca hayatın öyle bir noktasına
02:26
we'vebiz ettik reachedulaştı the pointpuan in life
46
131000
2000
geliyor ki insan, kendi hikayesinin
02:28
where we know how the storyÖykü turneddönük out.
47
133000
3000
nasıl neticelendiğini görebiliyor.
02:31
So, we can then go back in our liveshayatları,
48
136000
2000
Öyleyse bunu kavramış bir röportajcı bizi
02:33
if we'vebiz ettik got an interviewergörüşmeci who getsalır that,
49
138000
3000
hayatımızın önceki dönemlerine döndürebilirse,
02:36
and beginbaşla to reflectyansıtmak on how we got there.
50
141000
4000
o zaman olup bitenin bugüne nasıl yansıdığını görebiliriz demektir.
02:40
All of those accidentskazalar that woundyara up
51
145000
3000
Canlandırdığımız bütün o aksaklıklar, kazalar
02:43
creatingoluşturma the life narrativeöykü that we inheritedmiras.
52
148000
3000
bir miras olarak devraldığımız yaşamöyküsünü var ediyor.
02:46
So, I thought okay, now,
53
151000
2000
Böylece, bu işi başarmak için
02:48
what is it going to take to make this work?
54
153000
3000
ne lazım diye düşündüm.
02:51
There are manyçok kindsçeşit of interviewsgörüşmeler. We know them.
55
156000
2000
Birçok röportaj türü var, malum.
02:53
There are the journalistgazeteci interviewsgörüşmeler,
56
158000
2000
Gazetecilerin yaptığı, sorgulayıcı olması
02:55
whichhangi are the interrogationsorgulama that is expectedbeklenen.
57
160000
2000
beklenen bir röportaj tarzı var.
02:57
This is somewhatbiraz againstkarşısında resistancedirenç
58
162000
2000
Bu yönteme genellikle röportaj verenin
02:59
and caginesscaginess on the partBölüm of the intervieweemülakat.
59
164000
4000
direncini ve ketumluğunu kırmak için başvurulur.
03:03
Then there's the celebrityşöhret interviewröportaj,
60
168000
2000
Bir de şöhret röportajı var ki,
03:05
where it's more importantönemli who'skim askingsormak the questionsoru than who answerscevaplar.
61
170000
3000
orada kimin cevapladığından çok kimin sorduğu önemlidir.
03:08
That's BarbaraBarbara WaltersWalters and othersdiğerleri like that, and we like that.
62
173000
4000
Mesela Barbara Walters ve benzerleri ki, bu tip söyleşi hoşumuza gider.
03:12
That's Frost-NixonFrost Nixon, where FrostFrost seemsgörünüyor to be as importantönemli
63
177000
3000
Ya da Frost - Nixon söyleşisindeki gibi, Frost burada
03:15
as NixonNixon in that processsüreç.
64
180000
2000
en az Nixon kadar önem arzediyor.
03:17
FairAdil enoughyeterli.
65
182000
2000
Makul.
03:19
But I wanted interviewsgörüşmeler that were differentfarklı.
66
184000
2000
Ancak ben farklı bir yol seçmek istedim.
03:21
I wanted to be, as I latersonra thought of it, empathicempati,
67
186000
7000
Sonradan aklıma geldiği gibi, empati kuracağım bir röportaj yapmayı,
03:28
whichhangi is to say, to feel what they wanted to say
68
193000
5000
karşı tarafın ne demek istediğini hissedip
03:33
and to be an agentAjan of theironların self-revelationdeist.
69
198000
4000
onun içindekini dökmesini sağlayacak soruları sormayı istedim.
03:37
By the way, this was always donetamam in publichalka açık.
70
202000
2000
Ama bu yöntemde röportaj izleyicinin gözü önünde yapılacaktı.
03:39
This was not an oralOral historytarih programprogram.
71
204000
2000
Adeta bir sözlü tarih programı değil.
03:41
This was all about 300 people sittingoturma at the feetayaklar of this individualbireysel,
72
206000
5000
Öyle ki, 300 kişi söyleşi yapılanın dizi dibinde otururken,
03:46
and havingsahip olan me be the brushfırça in theironların self-portraitkendi portresi.
73
211000
4000
ben de onun kendi portresini resmedeceği fırça olacağım.
03:50
Now, it turnsdönüşler out that I was prettygüzel good at that.
74
215000
3000
Açıkçası hedefi gayet güzel yakaladım.
03:53
I didn't know it cominggelecek into it.
75
218000
2000
Bu kadar başarılı olacağımı başta bilmiyordum.
03:55
And the only reasonneden I really know that
76
220000
2000
Böyle olduğunu anlamamı sağlayan,
03:57
is because of one interviewröportaj I did with SenatorSenatör WilliamWilliam FulbrightFulbright,
77
222000
5000
Senatör William Fullbright ile
04:02
and that was sixaltı monthsay after he'diçin ona had a strokeinme.
78
227000
4000
geçirdiği felçten altı ay sonra yaptığım röportaj oldu.
04:06
And he had never appearedortaya çıktı in publichalka açık sincedan beri that pointpuan.
79
231000
2000
O ana kadar toplum içine çıkmamıştı.
04:08
This was not a devastatingyıkıcı strokeinme,
80
233000
2000
Geçirdiği o kadar yıkıcı bir kriz değildi ama
04:10
but it did affectetkilemek his speakingkonuşuyorum and so forthileri.
81
235000
3000
konuşması bu felçten dolayı bozulmuştu.
04:13
And I thought it was worthdeğer a chanceşans,
82
238000
2000
Bana denemeye değer geldi,
04:15
he thought it was worthdeğer a chanceşans,
83
240000
2000
o da denemeye değer buldu ve
04:17
and so we got up on the stageevre,
84
242000
2000
ikimiz sahnede yerlerimizi aldık ve
04:19
and we had an hoursaat conversationkonuşma about his life,
85
244000
3000
hayatı hakkında bir saat sohbet ettik.
04:22
and after that a womankadın rushedkoştu up to me,
86
247000
3000
Sonradan yanıma gelen bir kadın
04:25
essentiallyesasen did,
87
250000
2000
beni gaza getirecek şekilde
04:27
and she said, "Where did you traintren as a doctordoktor?"
88
252000
3000
"doktorluk eğitiminizi nerede aldınız?" diye sordu.
04:30
And I said, "I have no trainingEğitim as a doctordoktor. I never claimediddia etti that."
89
255000
4000
Ben de "tıp eğitimi falan almadım, hiç böyle bir iddiam olmadı" dedim.
04:34
And she said, "Well, something very weirdtuhaf was happeningolay.
90
259000
4000
Kadın devam etti: "Çok acayip birşey oldu.
04:38
When he startedbaşladı a sentencecümle, particularlyözellikle
91
263000
2000
Özellikle söyleşinin başlarında
04:40
in the earlyerken partsparçalar of the interviewröportaj,
92
265000
3000
senatör bir cümleye başlayıp
04:43
and pauseddurdurulmuş, you gaveverdi him the wordsözcük,
93
268000
2000
takılınca siz bulamadığı kelimeyi söylüyor,
04:45
the bridgeköprü to get to the endson of the sentencecümle,
94
270000
3000
cümlesinin sonuyla aradaki köprüyü kuruyordunuz.
04:48
and by the endson of it,
95
273000
2000
ve sonlara doğru hiç takılmadan,
04:50
he was speakingkonuşuyorum completetamamlayınız sentencescümleler on his ownkendi."
96
275000
3000
kendi cümlelerini baştan sona kurabilemeye başladı.
04:53
I didn't know what was going on,
97
278000
2000
Yaparken farkında değildim ama
04:55
but I was so partBölüm of the processsüreç of gettingalma that out.
98
280000
3000
söyleşi sürecinin işte bu kadar içindeydim.
04:58
So I thought, okay, fine, I've got empathyempati,
99
283000
4000
Tamam, empati kurabiliyorum diye düşündüm,
05:02
or empathyempati, at any rateoran,
100
287000
2000
öyle güçlü bir empati ki,
05:04
is what's criticalkritik to this kindtür of interviewröportaj.
101
289000
2000
bu tip bir söyleşide kritik öneme sahip.
05:06
But then I beganbaşladı to think of other things.
102
291000
2000
Sonra başka şeyler üzerinde düşünmeye başladım.
05:08
Who makesmarkaları a great interviewröportaj in this contextbağlam?
103
293000
4000
Bu bağlamda büyük bir röportaj yapmayı sağlayan nedir?
05:12
It had nothing to do with theironların intellectakıl,
104
297000
2000
Meselenin zekalarıyla
05:14
the qualitykalite of theironların intellectakıl.
105
299000
2000
hiç ilgisi yok.
05:16
Some of them were very brilliantparlak,
106
301000
2000
Bazıları son derece zeki,
05:18
some of them were,
107
303000
2000
bazıları da hiçbir zaman
05:20
you know, ordinarysıradan people who would never claimİddia to be intellectualsaydınlar,
108
305000
3000
kendini zeki olarak tanımlamayan soradan kimseler.
05:23
but it was never about that.
109
308000
3000
Ama söyleşinin başarısıyla söyleşenin zekası arasında bir ilişki yok.
05:26
It was about theironların energyenerji.
110
311000
3000
Mesele enerji.
05:29
It's energyenerji that createsyaratır extraordinaryolağanüstü interviewsgörüşmeler
111
314000
3000
Olağanüstü bir söyleşi olmasını sağlayan
05:32
and extraordinaryolağanüstü liveshayatları.
112
317000
2000
söyleştiklerimin sıradışı yaşam enerjisi.
05:34
I'm convincedikna olmuş of it.
113
319000
2000
Buna ikna oldum.
05:36
And it had nothing to do with the energyenerji of beingolmak younggenç.
114
321000
3000
Ayrıca gençlik enerjisiyle de ilgili değil.
05:39
These were people throughvasitasiyla theironların 90s.
115
324000
2000
Bahsettiklerim 90'larında kimseler.
05:41
In factgerçek, the first personkişi I interviewedgörüşülen
116
326000
2000
İlk söyleşiyi yaptığım George Abbot
05:43
was GeorgeGeorge AbbottAbbott, who was 97,
117
328000
3000
97 yaşındaydı
05:46
and AbbottAbbott was filleddolu with the life forcekuvvet --
118
331000
3000
ve yaşam gücüyle dopdoluydu --
05:49
I guesstahmin that's the way I think about it -- filleddolu with it.
119
334000
2000
sanırım doğru ifade bu: dopdolu olmak.
05:51
And so he filleddolu the roomoda,
120
336000
2000
Enerjisi salonu kapladı ve
05:53
and we had an extraordinaryolağanüstü conversationkonuşma.
121
338000
3000
bu sayede sıradışı bir sohbet oldu.
05:56
He was supposedsözde to be the toughestEn zor interviewröportaj that anybodykimse would ever do
122
341000
3000
Her kim yaparsa yapsın, en zor röportajın onunki olması beklenirdi
05:59
because he was famousünlü for beingolmak silentsessiz,
123
344000
4000
çünkü ketumluğuyla, ağzından
06:03
for never ever sayingsöz anything
124
348000
2000
kerpetenle laf alınmasıyla
06:05
exceptdışında maybe a wordsözcük or two.
125
350000
2000
ün salmıştı.
06:07
And, in factgerçek, he did windrüzgar up openingaçılış up --
126
352000
2000
Sonunda açıldı ve konuştu
06:09
by the way, his energyenerji is evidencedkanıtlandığı in other waysyolları.
127
354000
4000
gerçi enerjisi kendini başka konularda da ispatladı.
06:13
He subsequentlysonradan got marriedevli again at 102,
128
358000
3000
Sonradan 102 yaşında tekrar evlendi
06:16
so he, you know, he had a lot of the life forcekuvvet in him.
129
361000
4000
ve işte, içi yaşam enerjisiyle dolu biriydi.
06:20
But after the interviewröportaj, I got a call,
130
365000
2000
Röportajdan sonra bir telefon aldım
06:22
very gruffsert voiceses, from a womankadın.
131
367000
4000
gayet huysuz sesli bir kadın
06:26
I didn't know who she was,
132
371000
2000
kim olduğu bilmiyordum,
06:28
and she said, "Did you get GeorgeGeorge AbbottAbbott to talk?"
133
373000
4000
bana "George Abbot'u konuşturdun mu?" diye sordu.
06:32
And I said, "Yeah. ApparentlyGörünüşe göre I did."
134
377000
3000
"evet, görünen öyle" dedim.
06:35
And she said, "I'm his oldeski girlfriendkız arkadaşı, MaureenMaureen StapletonStapleton,
135
380000
4000
Telefondaki ses "Ben Maureen Stapleton, onun eski sevgilisiyim.
06:39
and I could never do it."
136
384000
2000
ben asla başaramadım."
06:41
And then she madeyapılmış me go up with the tapebant of it
137
386000
3000
Öyle ki, beni elimde röportajın kasediyle yanına götürtmeyi ve
06:44
and provekanıtlamak that GeorgeGeorge AbbottAbbott actuallyaslında could talk.
138
389000
3000
George Abbott'un gerçekten konuştuğunu ispat ettirmeyi başardı.
06:47
So, you know, you want energyenerji,
139
392000
2000
O halde, enerji lazım,
06:49
you want the life forcekuvvet,
140
394000
2000
yaşam gücü lazım,
06:51
but you really want them alsoAyrıca to think
141
396000
4000
ve bir de paylaşmaya değer bir
06:55
that they have a storyÖykü worthdeğer sharingpaylaşım.
142
400000
4000
hikayelerinin olduğuna inanmaları lazım.
06:59
The worsten kötü interviewsgörüşmeler that you can ever have
143
404000
3000
Yapılabilecek en kötü röportaj,
07:02
are with people who are modestmütevazi.
144
407000
3000
mütevazı kimselerle yapılandır.
07:05
Never ever get up on a stageevre with somebodybirisi who'skim modestmütevazi,
145
410000
3000
Sakın mütevazı birini sahneye çıkarmayın çünkü
07:08
because all of these people have been assembledbirleştirilmiş
146
413000
3000
söyleşiyi dinlemek için toplanmış onca insan,
07:11
to listen to them, and they sitoturmak there and they say,
147
416000
2000
anlattıkları karşısında
07:13
"AwAh, shucksutandım, it was an accidentkaza."
148
418000
2000
"aaa ne saçma, kazaymış" diyeceklerdir.
07:15
There's nothing that ever happensolur that justifiesiki yana yaslar
149
420000
4000
Bu durumda insanları, günün o güzel saatlerini orada geçirmeye
07:19
people takingalma good hourssaatler of the day to be with them.
150
424000
4000
değdiğine inandırmanız mümkün olmaz.
07:23
The worsten kötü interviewröportaj I ever did: WilliamWilliam L. ShirerShirer.
151
428000
3000
Yaptığım en kötü söyleşi WIlliam L. Shirer ile olan.
07:26
The journalistgazeteci who did "The RiseYükselişi and FallSonbahar of the ThirdÜçüncü ReichReich."
152
431000
5000
Hani şu "Üçüncü Reich'ın Yükselişi ve Düşüşü"nü hazırlayan gazeteci.
07:31
This guy had metmet HitlerHitler and GandhiGandi withiniçinde sixaltı monthsay,
153
436000
4000
Adam altı ay içerisinde Hitler ve Gandi ile tanışmış,
07:35
and everyher time I'd asksormak him about it, he'diçin ona say, "Oh, I just happenedolmuş to be there.
154
440000
3000
ama ne zaman sorsam "aa, yok canım tesadüf oldu işte" deyip durdu.
07:38
Didn't mattermadde." WhateverNe olursa olsun.
155
443000
3000
Önemli değilmiş. Neyse.
07:41
AwfulÇok kötü.
156
446000
2000
Felaket.
07:43
I never would ever agreeanlaşmak to interviewröportaj a modestmütevazi personkişi.
157
448000
3000
Asla alçakgönüllü biriyle röportaj yapmam, asla.
07:46
They have to think that they did something
158
451000
2000
Yaptıklarının önemli olduğunu düşünmeleri ve
07:48
and that they want to sharepay it with you.
159
453000
2000
bunu sizinle paylaşmak istemeleri lazım.
07:50
But it comesgeliyor down, in the endson,
160
455000
4000
Ama neticede önümüzdeki tüm engelleri
07:54
to how do you get throughvasitasiyla all the barriersengeller we have.
161
459000
7000
aşacak bir yol bulmalıyız.
08:01
All of us are publichalka açık and privateözel beingsvarlıklar,
162
466000
3000
Hepimizin bir kendine sakladığı bir de kamuyla paylaştığı yanları vardır.
08:04
and if all you're going to get from the intervieweemülakat is theironların publichalka açık selföz,
163
469000
6000
Söyleşeceğiniz kişiliğin kamusal yönüne odaklarınırsanız
08:10
there's no pointpuan in it.
164
475000
2000
yapılan işin bir anlamı kalmaz.
08:12
It's pre-programmedönceden programlanmış. It's infomercialInfomercial,
165
477000
3000
Önceden tasarlanmış, bilgilendirici bir iş olur ki,
08:15
and we all have infomercialsinfomercials about our liveshayatları.
166
480000
3000
her birimizin bilgilendirici bir gürüntüsü mevcuttur.
08:18
We know the great lineshatlar, we know the great momentsanlar,
167
483000
3000
Büyük sözleri, büyük olayları biliriz,
08:21
we know what we're not going to sharepay,
168
486000
2000
neleri paylaşmayacağımızı da
08:23
and the pointpuan of this was not to embarrassutandırmak anybodykimse.
169
488000
3000
ve amaç kimseyi mahcup etmek de değildir.
08:26
This wasn'tdeğildi -- and some of you will rememberhatırlamak
170
491000
2000
Değildi -- bazılarınız Mike Wallace'ın
08:28
MikeMike Wallace'sWallace'nın oldeski interviewsgörüşmeler --
171
493000
2000
eski röportajlarını hatırlar --
08:30
toughsert, aggressiveagresif and so forthileri. They have theironların placeyer.
172
495000
3000
sert, agresif falan. Onların yeri ayrı.
08:33
I was tryingçalışıyor to get them to say what they probablymuhtemelen wanted to say,
173
498000
4000
Benim yapmaya çalıştığım, söyleştiğim insanların kamusal kabuklarını kırıp
08:37
to breakkırılma out of theironların ownkendi cocoonKoza of the publichalka açık selföz,
174
502000
7000
gerçekten ortaya dökmek isteyebilecekleri şeyleri söyletmekti.
08:44
and the more publichalka açık they had been,
175
509000
2000
İnsan ne kadar gözününde olursa
08:46
the more entrenchedyerleşik that personkişi, that outerdış personkişi was.
176
511000
5000
o oranda kalın bir kabuk örer.
08:51
And let me tell you at oncebir Zamanlar the worsedaha da kötüsü momentan and the besten iyi momentan
177
516000
3000
Haydi size bu söyleşi dizisinin en iyi
08:54
that happenedolmuş in this interviewröportaj seriesdizi.
178
519000
2000
ve en kötü anlarını bir defada anlatayım.
08:56
It all has to do with that shellkabuk that mostçoğu of us have,
179
521000
5000
İyi - kötü ayrımı, hepimizin ve özellikle de tanınmış insanların
09:01
and particularlyözellikle certainbelli people.
180
526000
3000
sahip olduğu o kabukla ilintili.
09:04
There's an extraordinaryolağanüstü womankadın namedadlı ClareClare BootheBoothe LuceLuce.
181
529000
3000
Clare Boothe Luce son derece sıradışı bir kadındı.
09:07
It'llİtll ' be your generationalkuşak determinantbelirleyici
182
532000
3000
Adını duyup duymamış olmanız,
09:10
as to whetherolup olmadığını her nameisim meansanlamına geliyor much to you.
183
535000
3000
hangi kuşaktan olduğunuza bağlı.
09:13
She did so much. She was a playwrightoyun yazarı.
184
538000
5000
Çok şeyler başarmış. Bir piyes yazarı.
09:18
She did an extraordinaryolağanüstü playoyun calleddenilen "The WomenKadınlar."
185
543000
3000
"Kadınlar" adlı olağanüstü tiyatro oyununun yazarı.
09:21
She was a congresswomanKongre üyesi
186
546000
2000
Kongreye seçilmiş,
09:23
when there weren'tdeğildi very manyçok congresswomencongresswomen.
187
548000
3000
kadınların pek de yer amadığı bir dönemde.
09:26
She was editoreditör of VanityMakyaj FairAdil,
188
551000
2000
Vanity Fair dergisinin editörü olmuş,
09:28
one of the great phenomenalolağanüstü womenkadınlar of her day.
189
553000
4000
döneminin fenomen haline gelmiş kadınlarından.
09:32
And, incidentallytesadüfen, I call her
190
557000
3000
Laf arasında ona
09:35
the EleanorEleanor RooseveltRoosevelt of the Right.
191
560000
3000
sağın Eleanor Roosvelt'i dedim.
09:38
She was sortçeşit of adoredhayran on the Right
192
563000
2000
Eleanor Roosevelt'in sol kesimde tutulması gibi,
09:40
the way EleanorEleanor RooseveltRoosevelt was on the Left.
193
565000
3000
sağ cenahın hayran olduğu biriydi.
09:43
And, in factgerçek, when we did the interviewröportaj --
194
568000
3000
Ve aslında röportajı yaptığımız esnada,
09:46
I did the livingyaşam self-portraitkendi portresi with her --
195
571000
2000
onun yaşayan canlı portresini yaptığımız sırada
09:48
there were threeüç formereski directorsyönetmenler of the CIACIA
196
573000
2000
üç eski CIA başkanı
09:50
basicallytemel olarak sittingoturma at her feetayaklar,
197
575000
2000
dizlerinin dibinde oturup
09:52
just enjoyingkeyfi her presencevarlık.
198
577000
3000
yanında olmanın keyfini çıkarıyorlardı.
09:55
And I thought, this is going to be a pieceparça of cakekek,
199
580000
2000
Ve aslında röportajın çok kolay olacağını düşünmüştüm
09:57
because I always have preliminaryön hazırlık talksgörüşmeler with these people
200
582000
4000
çünkü her zaman bir ön sohbet buluşması ayarlar
10:01
for just maybe 10 or 15 minutesdakika.
201
586000
3000
söyleşeceğim kişiyle belki bir 10 - 15 dakika konuşurdum.
10:04
We never talk before that because if you talk before,
202
589000
3000
Asla daha önce konuşmayız çünkü eğer konuşursak
10:07
you don't get it on the stageevre.
203
592000
2000
bunu sahneye taşıyamayız.
10:09
So she and I had a delightfulkeyifli conversationkonuşma.
204
594000
4000
İşte Clare ile böyle tatlı bir sohbetimiz oldu.
10:13
We were on the stageevre and then --
205
598000
3000
Sonra sahnedeydik ve
10:16
by the way, spectacularmuhteşem.
206
601000
2000
bu arada muhteşem görünüyordu.
10:18
It was all partBölüm of ClareClare BootheBoothe Luce'sLuce'nin look.
207
603000
3000
Her yönüyle göz alıcıydı Clare Boothe Luce.
10:21
She was in a great eveningakşam gownelbisesi.
208
606000
3000
Bir gece elbisesi giymişti.
10:24
She was 80, almostneredeyse that day of the interviewröportaj,
209
609000
3000
Röportajı yaptığımızda neredeyse 80 yaşındaydı
10:27
and there she was and there I was,
210
612000
2000
ve işte ikimiz oradayık
10:29
and I just proceededdevam into the questionssorular.
211
614000
2000
ve hemen sorulara geçtim.
10:31
And she stonewalledengelleniyor me. It was unbelievableInanılmaz.
212
616000
5000
Bana öyle bir duvar ördü ki, inanılmazdı.
10:36
Anything that I would asksormak, she would turndönüş around, dismissgörevden,
213
621000
5000
Ne sorarsam sorayım, lafın etrafından dolanıyor, görmezden geliyor,
10:41
and I was basicallytemel olarak up there -- any of you
214
626000
2000
ben oracıkta yokoldum -- aranızdan gösteri dünyasına aşina olanlar bilir,
10:43
in the moderate-to-fullOrta-tam entertainmenteğlence worldDünya
215
628000
2000
sahnede ölmek diye birşey vardır ve
10:45
know what it is to dieölmek onstagesahnede.
216
630000
3000
işte ben öyle bir haldeydim.
10:48
And I was dyingölen. She was absolutelykesinlikle not givingvererek me a thing.
217
633000
5000
Hiç bir şey vermiyordu.
10:53
And I beganbaşladı to wondermerak etmek what was going on,
218
638000
2000
Derken neler olup bittiğini merak etmeye başladım
10:55
and you think while you talk,
219
640000
2000
bilirsiniz, konuşurken bir yandan düşünürsünüz
10:57
and basicallytemel olarak, I thought, I got it.
220
642000
3000
derken birden buldum.
11:00
When we were aloneyalnız, I was her audienceseyirci.
221
645000
4000
Başbaşayken izleyicisi bendim.
11:04
Now I'm her competitorrakip for the audienceseyirci.
222
649000
2000
Ama şimdi izleyici karşısında rakibi olmuştum.
11:06
That's the problemsorun here, and she's fightingkavga me for that,
223
651000
4000
Problem buydu, bu yüzden benimle savaşıyordu.
11:10
and so then I askeddiye sordu her a questionsoru --
224
655000
2000
Sonra ona başka bir soru sordum --
11:12
I didn't know how I was going to get out of it --
225
657000
2000
o durumdan nasıl çıkacağımı bilmiyordum ya, neyse --
11:14
I askeddiye sordu her a questionsoru about her daysgünler as a playwrightoyun yazarı,
226
659000
6000
Oyun yazarlığı yaptığı dönemle ilgili bir soru yönelttim.
11:20
and again, characteristicallykarakteristik,
227
665000
2000
ve tekrar, tipik olarak
11:22
insteadyerine of sayingsöz, "Oh yes, I was a playwrightoyun yazarı, and this is what blahbla blahbla blahbla,"
228
667000
3000
"ah, evet oyun yazarıydı falan filan" demek yerine,
11:25
she said, "Oh, playwrightoyun yazarı. EverybodyHerkes knowsbilir I was a playwrightoyun yazarı.
229
670000
3000
"ha, oyun yazarlığı. Benim oyun yazarlığı yaptığımı bilemeyen yok" diye cevap verdi.
11:28
MostÇoğu people think that I was an actressaktris. I was never an actressaktris."
230
673000
4000
"Birçok kişi aktris olduğumu sanır. Hiç aktrislik yapmadım." dedi.
11:32
But I hadn'tolmasaydı askeddiye sordu that, and then she wentgitti off on a teargözyaşı,
231
677000
4000
Ama bunu sormamıştım bile. Sonra heşeyi bir yana bıraktı ve
11:36
and she said, "Oh, well, there was that one time that I was an actressaktris.
232
681000
3000
"Ah, şey, bir defasında aktris olarak sehneye çıkıştım.
11:39
It was for a charitysadaka in ConnecticutConnecticut when I was a congresswomanKongre üyesi,
233
684000
3000
kongre üyesiyken Connecticut'te bir yardım toplantısıydı ve
11:42
and I got up there," and she wentgitti on and on, "And then I got on the stageevre."
234
687000
3000
orda sahneye çıkmıştım." dedi ve devam etti, etti, "sonra sahnedeyken"
11:45
And then she turneddönük to me and said,
235
690000
2000
birden bana döndü ve
11:47
"And you know what those younggenç actorsaktörler did?
236
692000
3000
"biliyor musun o genç aktörler ne yaptı?" dedi
11:50
They upstagedupstaged me." And she said, "Do you know what that is?"
237
695000
2000
"beni küçük gördüler." ve devam etti: "bu ne demek biliyor musun?"
11:52
Just witheringSoldurma in her contempthor.
238
697000
2000
öfkeden solgunlaşmıştı
11:54
And I said, "I'm learningöğrenme."
239
699000
2000
ben de "öğreniyorum işte" dedim
11:56
(LaughterKahkaha)
240
701000
2000
(Kahkaha)
11:58
And she lookedbaktı at me, and it was like the successfulbaşarılı arm-wrestleARM-Wrestle,
241
703000
5000
Dönüp bana baktı, iyi bir bilek güreşi olmuş gibiydi
12:03
and then, after that, she deliveredteslim an extraordinaryolağanüstü accounthesap
242
708000
4000
sonra beklenmedik bir defter açtı ve
12:07
of what her life really was like.
243
712000
2000
gerçekte nasıl bir hayat yaşadığını ortaya serdi.
12:09
I have to endson that one. This is my tributeharaç to ClareClare BootheBoothe LuceLuce.
244
714000
3000
Bunu bitirmem lazım. Bu benim bayan Clare Boothe Luce'a methiyem.
12:12
Again, a remarkabledikkat çekici personkişi.
245
717000
2000
İşte dikkate değer bir kişilik.
12:14
I'm not politicallypolitik olarak attractedçekti to her, but throughvasitasiyla her life forcekuvvet,
246
719000
3000
Siyasi görüşüne değil ama yaşam enerjisine hayranım.
12:17
I'm attractedçekti to her.
247
722000
3000
Ona hayranım.
12:20
And the way she diedvefat etti -- she had, towardkarşı the endson, a brainbeyin tumortümör.
248
725000
5000
Ölüm şekli -- beyin tümörü vardı.
12:25
That's probablymuhtemelen as terriblekorkunç a way to dieölmek as you can imaginehayal etmek,
249
730000
3000
Ölüme giden en feci yollardan biri olsa gerek
12:28
and very fewaz of us were inviteddavet to a dinnerakşam yemegi partyParti.
250
733000
6000
sınırlı sayıda davetlinin katıldığı bir akşam yemeği vermişti
12:34
And she was in horriblekorkunç painAğrı.
251
739000
2000
ve dehşetli ağrılar çekiyordu.
12:36
We all knewbiliyordum that.
252
741000
2000
Hepimiz bunu biliyorduk.
12:38
She stayedkaldı in her roomoda.
253
743000
3000
Odasından çıkmıyordu.
12:41
EverybodyHerkes camegeldi. The butlerUşak passedgeçti around canapeskanepeler.
254
746000
2000
Herkes geldi. Garson ikrama başladı.
12:43
The usualolağan sortçeşit of thing.
255
748000
3000
Her zamanki şeylerden.
12:46
Then at a certainbelli momentan, the doorkapı openedaçıldı
256
751000
3000
Belli bir noktada kapı açıldı
12:49
and she walkedyürüdü out perfectlykusursuzca dressedgiyinmiş, completelytamamen composedoluşan.
257
754000
4000
ve Bayan Luce mükemmel şekilde giyinmiş ve hazırlanmış olarak
12:53
The publichalka açık selföz, the beautygüzellik, the intellectakıl,
258
758000
4000
içeri girdi. Halka mal olmuş haliyle, güzellik, zeka
12:57
and she walkedyürüdü around and talkedkonuştuk to everyher personkişi there
259
762000
4000
ve herkesle selamlaşıp hoşbeş ettikten sonra
13:01
and then wentgitti back into the roomoda and was never seengörüldü again.
260
766000
3000
tekrar odasına çekildi ve onu bir daha görenimiz olmadı.
13:04
She wanted the controlkontrol of her finalnihai momentan, and she did it amazinglyinanılmaz.
261
769000
6000
Bırakacağı son izlenime hükmetmek etmek istemişti ki, mükemmel şekilde başardı.
13:10
Now, there are other waysyolları that you get somebodybirisi to openaçık up,
262
775000
4000
İşte insanların size açılmasını sağlayacak başka yollardan
13:14
and this is just a briefkısa referencereferans.
263
779000
4000
sadece birine kısaca bakmış olduk.
13:18
It wasn'tdeğildi this arm-wrestleARM-Wrestle,
264
783000
2000
Açılmasını sağlayan o bilek güreşi değil,
13:20
but it was a little surprisingşaşırtıcı for the personkişi involvedilgili.
265
785000
2000
ona yaşattığım küçük şaşkınlık oldu.
13:22
I interviewedgörüşülen SteveSteve MartinMartin. It wasn'tdeğildi all that long agoönce.
266
787000
4000
Steve Martin ile röportaj yaptım. Çok da uzak bir geçmişte değil.
13:26
And we were sittingoturma there,
267
791000
2000
Karşılıklı oturuyorken,
13:28
and almostneredeyse towardkarşı the beginningbaşlangıç of the interviewröportaj,
268
793000
3000
röportajın neredeyse an başında
13:31
I turneddönük to him and I said, "SteveSteve," or "MrBay. MartinMartin,
269
796000
5000
ona döndüm ve sordum: "Steve" ya da "Bay Martin
13:36
it is said that all comedianskomedyenler have unhappymutsuz childhoodsÇocukluk.
270
801000
6000
bütün komedyenlerin çocukken mutsuz oldukları söylenir,
13:42
Was yoursseninki unhappymutsuz?"
271
807000
2000
Siz de öyle miydiniz?"
13:44
And he lookedbaktı at me, you know, as if to say,
272
809000
3000
Bana şöyle bir baktı ve
13:47
"This is how you're going to startbaşlama this thing, right off?"
273
812000
3000
"Böyle mi başlayacaksın yani, balıklama dalarak?"
13:50
And then he turneddönük to me, not stupidlyaptalca,
274
815000
2000
Ve bana dönüp hiç de safiyane olmayan şekilde
13:52
and he said, "What was your childhoodçocukluk like?"
275
817000
4000
"senin çocukluğun nasıl geçti?" diye sordu
13:56
And I said -- these are all armkol wrestlesGüreş, but they're affectionatesevecen --
276
821000
3000
Ben de -- tüm bunlar bilek güreşi ama şefkatli tarafından --
13:59
and I said, "My fatherbaba was lovingseven and supportivedestekleyici,
277
824000
3000
ben de "beni seven ve destekleyen bir babam vardı
14:02
whichhangi is why I'm not funnykomik."
278
827000
2000
bu yüzden hiç eğlenceli değilim" dedim
14:04
(LaughterKahkaha)
279
829000
2000
(Kahkaha)
14:06
And he lookedbaktı at me, and then we heardduymuş the bigbüyük sadüzgün storyÖykü.
280
831000
4000
Yüzüme baktı ve böylece o büyük hüzünlü hikayeyi duyabildik.
14:10
His fatherbaba was an SOBSOB,
281
835000
2000
Babası pisliğin tekiydi ve
14:12
and, in factgerçek, he was anotherbir diğeri comediankomedyen with an unhappymutsuz childhoodçocukluk,
282
837000
4000
o da diğerleri gibi mutsuz bir çocukken ünlü bir komedyen olmuştu.
14:16
but then we were off and runningkoşu.
283
841000
3000
Söyleşinin sonrası çorap söküğü gibi geldi.
14:19
So the questionsoru is:
284
844000
1000
O halde soru şu:
14:20
What is the keyanahtar that's going to allowizin vermek this to proceedilerlemek?
285
845000
3000
Böyle akışkan ve açık bir söyleşinin püf noktası nedir?
14:23
Now, these are armkol wrestleGüreş questionssorular,
286
848000
2000
Bunlar bilek güreşi soruları ama
14:25
but I want to tell you about questionssorular
287
850000
3000
asıl önemli olan empati içeren sorular sorabilmek
14:28
that are more relatedilgili to empathyempati
288
853000
3000
nadiren çıkıveren bu gibi sorular
14:31
and that really, very oftensık sık, are the questionssorular
289
856000
3000
aslında söyleşenin bir ömür boyu sorulmasını beklediği
14:34
that people have been waitingbekleme theironların wholebütün liveshayatları to be askeddiye sordu.
290
859000
3000
türden sorulardır.
14:37
And I'll just give you two examplesörnekler of this because of the time constraintskısıtlamaları.
291
862000
4000
Zaman darlığından dolayı size sadece iki örnek vereceğim.
14:41
One was an interviewröportaj I did with one of the great AmericanAmerikan biographersBiyografi.
292
866000
6000
Biri, Amerika'nın en ünlü biyograflarından biriyle.
14:47
Again, some of you will know him, mostçoğu of you won'talışkanlık, DumasDumas MaloneMalone.
293
872000
2000
Yine kiminiz tanır çoğunluk adını duymamıştır, Dumas Malone.
14:49
He did a five-volumeBeş ciltlik biographyBiyografi of ThomasThomas JeffersonJefferson,
294
874000
4000
Başkan Thomas Jefferson'ın 5 ciltlik biyografisini yazmıştır ve
14:53
spentharcanmış virtuallyfiilen his wholebütün life with ThomasThomas JeffersonJefferson,
295
878000
5000
bunun için bütün hayatını resmen Jefferson'un yanında geçirmiştir.
14:58
and by the way, at one pointpuan I askeddiye sordu him,
296
883000
2000
Söyleşinin bir yerinde ona
15:00
"Would you like to have metmet him?"
297
885000
2000
"Onu tanıdığınıza memnun musunuz?" diye sordum.
15:02
And he said, "Well, of coursekurs,
298
887000
2000
"Şey, elbette. Aslında onu, tanıştığı herkesten iyi tanırım
15:04
but actuallyaslında, I know him better than anyonekimse who ever metmet him,
299
889000
3000
çünkü bütün mektuplarını okuma
15:07
because I got to readokumak all of his lettersharfler."
300
892000
2000
imkanım oldu" diye cevap verdi.
15:09
So, he was very satisfiedmemnun with the kindtür of relationshipilişki they had over 50 yearsyıl.
301
894000
6000
50 yılı aşan münasebetlerinden gayet hoşnuttu.
15:15
And I askeddiye sordu him one questionsoru.
302
900000
3000
Bir soru daha sordum.
15:18
I said, "Did JeffersonJefferson ever disappointhayal kırıklığına you?"
303
903000
4000
"Jefferson sizi hiç hayal kırıklığına uğrattı mı?"
15:22
And here is this man who had givenverilmiş his wholebütün life to uncoveringortaya çıkarılması JeffersonJefferson
304
907000
5000
Sorunun muhatabı, Jefferson'u tanımaya ve anlamaya
15:27
and connectingbağlantı with him,
305
912000
2000
ömrünü vakfetmiş bir adam
15:29
and he said, "Well ..." -- I'm going to do a badkötü southerngüney accentAksan.
306
914000
5000
dedi ki "Şey ..." -- Kötü bir güneyli aksanı taklidi yapacağım
15:34
DumasDumas MaloneMalone was from MississippiMississippi originallyaslında.
307
919000
3000
çünkü Dumas Malone Mississippi asıllıdır --
15:37
But he said, "Well," he said, "I'm afraidkorkmuş so."
308
922000
4000
"Sey, maalesef uğrattı."
15:41
He said, "You know, I've readokumak everything,
309
926000
3000
"Malum, her yazdığını okudum
15:44
and sometimesara sıra MrBay. JeffersonJefferson would smoothpürüzsüz the truthhakikat a bitbit."
310
929000
8000
ve gördüm ki Bay Jefferson bazen gerçeği biraz yumuşatmış."
15:52
And he basicallytemel olarak was sayingsöz that this was a man
311
937000
3000
Onun, istemediği kadar yalan söylemiş olduğunu biliyordu
15:55
who liedYalan more than he wisheddiledi he had,
312
940000
3000
çünkü bütün mektuplarını
15:58
because he saw the lettersharfler.
313
943000
2000
okumuştu.
16:00
He said, "But I understandanlama that." He said, "I understandanlama that."
314
945000
4000
"ama anlıyorum" dedi, "ama anlıyorum" dedi.
16:04
He said, "We southernersGüneyliler do like a smoothpürüzsüz surfaceyüzey,
315
949000
5000
Devam ederek: "Biz güneyliler yumuşak yüzeyleri severiz
16:09
so that there were timeszamanlar when he just didn't want the confrontationçatışma."
316
954000
4000
işte ondan gerçekle yüzleşmekten kaçındığı zamanlar olmuştur."
16:13
And he said, "Now, JohnJohn AdamsAdams was too honestdürüst."
317
958000
4000
"Şimdi John Adams fazla dürüst" dedi.
16:17
And he startedbaşladı to talk about that, and latersonra on he inviteddavet me to his houseev,
318
962000
3000
ve bu konudan devam etti. Sonradan beni evine davet etti.
16:20
and I metmet his wifekadın eş who was from MassachusettsMassachusetts,
319
965000
2000
Massachusetts'li hanımıyla tanıştım
16:22
and he and she had exactlykesinlikle the relationshipilişki
320
967000
3000
ve gördüm ki, karı - koca arasındaki ilişki,
16:25
of ThomasThomas JeffersonJefferson and JohnJohn AdamsAdams.
321
970000
3000
Thomas Jefferson ile John Adams'ın arasındakinin tıpatıp aynısı.
16:28
She was the NewYeni EnglanderEnglander and abrasiveTaşlama,
322
973000
2000
New England'lı zımpara gibi bir kadın ve
16:30
and he was this courtlykibar fellowadam.
323
975000
3000
nazik, dostane tavırlı kocası.
16:33
But really the mostçoğu importantönemli questionsoru I ever askeddiye sordu,
324
978000
3000
Sorduğum en önemli soru
16:36
and mostçoğu of the timeszamanlar when I talk about it,
325
981000
3000
ki, çoğu zaman onu anarım,
16:39
people kindtür of suckemmek in theironların breathnefes at my audacityküstahlık, or crueltyacımasızlık,
326
984000
5000
duyanlar sorumun cüretkarlığı ve zalimliği karşısında nefessiz kalacak gibi olur
16:44
but I promisesöz vermek you it was the right questionsoru.
327
989000
4000
ama inanın, doğru soru budur.
16:48
This was to AgnesAgnes dede MilleMille.
328
993000
3000
O soruyu Agnes de Mille'e sormuştum.
16:51
AgnesAgnes dede MilleMille is one of the great choreographerskoreograflar in our historytarih.
329
996000
4000
Agnes de Mille tarihimizin en önemli koreograflarından biri.
16:55
She basicallytemel olarak createdoluşturulan the dancesdans etmek in "OklahomaOklahoma,"
330
1000000
4000
Amerikan tiyatrosunu baştan şekillendiren
16:59
transformingdönüştürme the AmericanAmerikan theatertiyatro.
331
1004000
2000
"Oklahoma"nın yaratıcısı.
17:01
An amazingşaşırtıcı womankadın.
332
1006000
2000
Muhteşem bir kadın.
17:03
At the time that I proposedönerilen to her that --
333
1008000
5000
Ona teklif ettiğim zaman --
17:08
by the way, I would have proposedönerilen to her; she was extraordinaryolağanüstü --
334
1013000
2000
bu arada evlilik teklifi değil ama o da mümkündü o kadar olağaüstüydü ki --
17:10
but proposedönerilen to her that she come on.
335
1015000
2000
ona röportaj teklif ettiğimde kabul ederek
17:12
She said, "Come to my apartmentapartman."
336
1017000
2000
"Benim daireme gel" dedi.
17:14
She livedyaşamış in NewYeni YorkYork.
337
1019000
2000
New York'ta yaşıyordu.
17:16
"Come to my apartmentapartman and we'lliyi talk for those 15 minutesdakika,
338
1021000
4000
"Evime gel, burada 15 dakika konuşur,
17:20
and then we'lliyi decidekarar ver whetherolup olmadığını we proceedilerlemek."
339
1025000
2000
devam edip etmemeye karar veririz" dedi.
17:22
And so I showedgösterdi up in this darkkaranlık, ramblingbaşıboş NewYeni YorkYork apartmentapartman,
340
1027000
5000
Böylece o karanlık, derme çatma apartmana gittim ve
17:27
and she calleddenilen out to me, and she was in bedyatak.
341
1032000
3000
Bana seslendi, yataktaydı.
17:30
I had knownbilinen that she had had a strokeinme,
342
1035000
2000
felç geçirdiğini biliyordum
17:32
and that was some 10 yearsyıl before.
343
1037000
2000
ama bu aşağı yukarı 10 yıl önce olmuştu.
17:34
And so she spentharcanmış almostneredeyse all of her life in bedyatak,
344
1039000
5000
O zamandan beri hayatını neredeyse yatakta geçiriyordu
17:39
but -- I speakkonuşmak of the life forcekuvvet --
345
1044000
2000
ama -- yaşam enerjisinden bahsetmiştim --
17:41
her hairsaç was askewçarpık.
346
1046000
2000
saçı başı dağınıktı.
17:43
She wasn'tdeğildi about to make up for this occasionfırsat.
347
1048000
3000
Bu buluşma için süslenecek değildi.
17:46
And she was sittingoturma there surroundedçevrili by bookskitaplar,
348
1051000
3000
yatağın içinde, etrafı kitaplarla çevrili halde oturuyordu ve
17:49
and her mostçoğu interestingilginç possessionmülk she feltkeçe at that momentan
349
1054000
4000
o anda elindeki en ilginç nesne olduğunu hissettiği şey,
17:53
was her will, whichhangi she had by her sideyan.
350
1058000
6000
başucunda tuttuğu vasiyetnameydi.
17:59
She wasn'tdeğildi unhappymutsuz about this. She was resignedistifa etti.
351
1064000
4000
Bundan dolayı mutsuz değildi. Tevekkül içindeydi.
18:03
She said, "I keep this will by my bedyatak, mementoHatıra morimori,
352
1068000
6000
Dedi ki, "Bu vasiyeti başucumdan ayırımıyorum, bu ölüm simgesini
18:09
and I changedeğişiklik it all the time
353
1074000
3000
ve sürekli değiştiriyorum
18:12
just because I want to."
354
1077000
2000
çünkü canım öyle istiyor."
18:14
And she was lovingseven the prospectolasılık of deathölüm as much as she had lovedsevilen life.
355
1079000
5000
Ölüm ihtimalini en az yaşamı sevdiği kadar seviyordu.
18:19
I thought, this is somebodybirisi I've got to get in this seriesdizi.
356
1084000
3000
Böylece söyleşi dizisine onu katmaya karar verdim.
18:22
She agreedkabul.
357
1087000
2000
O da kabul etti.
18:24
She camegeldi on. Of coursekurs she was wheelchairediskemleyi on.
358
1089000
3000
Geldi. Tabii ki tekerlekli sandalyede.
18:27
HalfYarısı of her bodyvücut was strickenkapılmış, the other halfyarım not.
359
1092000
3000
Bedeninin bir yarısı felçliydi, diğer yarısı değil.
18:30
She was, of coursekurs, donetamam up for the occasionfırsat,
360
1095000
3000
Tabii ki bu olay için giyinip süslenmişti.
18:33
but this was a womankadın in great physicalfiziksel distresssıkıntı.
361
1098000
4000
ama bedensel olarak acı içindeydi.
18:37
And we had a conversationkonuşma,
362
1102000
3000
Söyleşiye başladık
18:40
and then I askeddiye sordu her this unthinkabledüşünülemez questionsoru.
363
1105000
3000
ve ona o akıl almaz soryu sordum.
18:43
I said, "Was it a problemsorun for you in your life that you were not beautifulgüzel?"
364
1108000
9000
"Güzel olmamanız hayatınızda bir sorun yarattı mı?"
18:52
And the audienceseyirci just -- you know,
365
1117000
3000
İzleyiciler -- yani, bilirsiniz
18:55
they're always on the sideyan of the intervieweemülakat,
366
1120000
3000
daima söyleşi yapılanın tarafındadır,
18:58
and they feltkeçe that this was a kindtür of assaultsaldırı,
367
1123000
3000
izleyiciler bu soruyu bir hakaret gibi algıladı
19:01
but this was the questionsoru she had
368
1126000
2000
ama işte bu soru, Agnes de Mille'in hayatı boyunca
19:03
wanted somebodybirisi to asksormak her wholebütün life.
369
1128000
3000
sorulmasını beklediği soruydu.
19:06
And she beganbaşladı to talk about her childhoodçocukluk, when she was beautifulgüzel,
370
1131000
5000
Çocukluğundan, güzel olduğu zamanlardan söz etmeye başladı
19:11
and she literallyharfi harfine turneddönük -- here she was, in this brokenkırık bodyvücut --
371
1136000
3000
ve gerçekten dönüp -- işte o perişan beden içinde --
19:14
and she turneddönük to the audienceseyirci and
372
1139000
3000
izleyiciye dönüp
19:17
describedtarif edilen herselfkendini as the fairadil demoiselletelli
373
1142000
2000
kendi güzel küçüklüğünü tarfi etti,
19:19
with her redkırmızı hairsaç and her lightışık stepsadımlar and so forthileri,
374
1144000
6000
kızıl saçlarını, hafif adımlarını ve sair.
19:25
and then she said, "And then pubertyergenlik hitvurmak."
375
1150000
3000
ve sonra "derken ergenlik gelip çattı."
19:28
And she beganbaşladı to talk about things that had happenedolmuş
376
1153000
2000
diyerek bedenine ve yüzüne neler olduğunu
19:30
to her bodyvücut and her faceyüz,
377
1155000
2000
anlattı ve artık
19:32
and how she could no longeruzun countsaymak on her beautygüzellik,
378
1157000
4000
güzelliğine güvenemeyeceğinden
19:36
and her familyaile then treatedişlenmiş her like the uglyçirkin sisterkız kardeş of the beautifulgüzel one
379
1161000
7000
ve ailesinin onu artık iki kardeşin çirkin olanı gibi gördüğünden
19:43
for whomkime all the balletbale lessonsdersler were givenverilmiş.
380
1168000
2000
kardeşiyle birlikte bale dersleri aldığından bahsetti.
19:45
And she had to go alonguzun bir just to be with her sisterkız kardeş for companyşirket,
381
1170000
5000
O dönemde sırf kardeşine eşlik etmesi için bale derslerine devam etmiş ve
19:50
and in that processsüreç, she madeyapılmış a numbernumara of decisionskararlar.
382
1175000
3000
aynı zamanda bir dizi karar almış.
19:53
First of all, was that dancedans, even thoughgerçi
383
1178000
2000
Öncelikle, her ne kadar teklif edilmemişse de,
19:55
it hadn'tolmasaydı been offeredsunulan to her, was her life.
384
1180000
2000
hayatının mesleği olarak dansı seçmiş.
19:57
And secondlyikinci olarak, she had better be,
385
1182000
2000
İkinci olarak koreograf olsam iyi olur çünkü
19:59
althougholmasına rağmen she did dancedans for a while, a choreographerkareograf
386
1184000
2000
dansçıdan farklı olarak koreografın
20:01
because then her looksgörünüyor didn't mattermadde.
387
1186000
3000
güzel olması gerekmez.
20:04
But she was thrilledheyecan to get that out as a realgerçek, realgerçek factgerçek in her life.
388
1189000
7000
Hayatına dair bu gerçeği paylaşmaktan dolayı büyük heyecan duydu.
20:11
It was an amazingşaşırtıcı privilegeayrıcalık to do this seriesdizi.
389
1196000
5000
Bu röportaj dizisi bana da büyük bir ayrıcalık tanımış oldu.
20:16
There were other momentsanlar like that, very fewaz momentsanlar of silenceSessizlik.
390
1201000
6000
Bunu gibi anlar oldu, pek nadir sessizlik anları oldu.
20:22
The keyanahtar pointpuan was empathyempati
391
1207000
3000
İşin püf noktası empati.
20:25
because everybodyherkes in theironların liveshayatları
392
1210000
4000
Çünkü insanlar hayatları hakkında
20:29
is really waitingbekleme for people to asksormak them questionssorular,
393
1214000
4000
bir takım sorular sorulmasını isterler, böylece
20:33
so that they can be truthfuldoğru about who they are
394
1218000
2000
gerçekte kim olduklarını, nasıl o noktaya geldiklerini
20:35
and how they becameoldu what they are,
395
1220000
3000
dürüstçe anlatabilmeyi arzu ederler.
20:38
and I commendemanet ediyorum that to you, even if you're not doing interviewsgörüşmeler.
396
1223000
4000
Size bu tür sorular sormanızı tavsiye ederim, röportaj yapmasanız bile.
20:42
Just be that way with your friendsarkadaşlar
397
1227000
2000
Arkadaşlarınızlay ve özellikle
20:44
and particularlyözellikle the olderdaha eski membersüyeler of your familyaile.
398
1229000
3000
aile büyüklerinizleyken böyle davranın.
20:47
Thank you very much.
399
1232000
2000
Çok teşekkür ederim.
Translated by Beril Devlet
Reviewed by osman oguz ahsen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Marc Pachter - Cultural Historian
Marc Pachter has spent his career curating and creating intimate portraits of the lives of others.

Why you should listen

Marc Pachter is a man of many talents, and it seems he's used every one of them during his 33 years at the Smithsonian Institution. Although he has devoted most of his career to one organization, with the single goal of capturing the lives of great Americans, to do so he has played multiple roles. He began his time at the Smithsonian just after a five-year stint at Harvard, where he earned a master's in history and taught Colonial history.  Since that time he has served as acting director of the National Museum of American History, chaired the celebration of the Smithsonian's 150th anniversary, created the first national portrait competition, organized the first national conference on biography and created an interview program called "Living Self-Portaits" which earned him the title of Smithsonian "master interviewer."

In his final years at the Smithsonian, Pachter was director of the National Portrait Gallery Director, retiring in 2007 to work on his writing. Pachter has authored two books, Telling Lives: The Biographer's Art and A Gallery of Presidents, and is editor of several more. In addition, he holds an editorial role at the peer-reviewed journal Biography and was senior cultural advisor to the United States Information Agency for some years.

More profile about the speaker
Marc Pachter | Speaker | TED.com

Data provided by TED.

This site was created in May 2015 and the last update was on January 12, 2020. It will no longer be updated.

We are currently creating a new site called "eng.lish.video" and would be grateful if you could access it.

If you have any questions or suggestions, please feel free to write comments in your language on the contact form.

Privacy Policy

Developer's Blog

Buy Me A Coffee