TEDWomen 2010
Lauren Zalaznick: The conscience of television
Lauren Zalaznick: Televizyon'un Vicdanı
Filmed:
Readability: 4.3
788,675 views
TV yöneticisi Lauren Zalaznick, popüler televizyonla ilgili derin düşüncelere sahip. Geçtiğimiz 50 yılın reyting oranlarının oluşturduğu tablodan, televizyonun aslında tam olarak bizi yansıttığı sonucunu çıkarıyor. Hem de hiç ummadığımız bir şekilde...
Lauren Zalaznick - Media executive
After wholly revamping the Bravo Network, media trendsetter Lauren Zalaznick is inventing fresh ways for NBC Universal to reach coveted new audiences across multiple media. Full bio
After wholly revamping the Bravo Network, media trendsetter Lauren Zalaznick is inventing fresh ways for NBC Universal to reach coveted new audiences across multiple media. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
I want to say that really and truly,
0
0
2000
Şunu içtenlikle ifade etmek isterim ki
00:17
after these incredible speeches
1
2000
2000
burada ifade edilen muhteşem konuşmalar
00:19
and ideas that are being spread,
2
4000
2000
ve fikirlerden sonra,
00:21
I am in the awkward position
3
6000
2000
sizlere televizyonla ilgili
00:23
of being here to talk to you today
4
8000
2000
bir konuşma yapmak için karşınızda olmak
00:25
about television.
5
10000
3000
benim için oldukça zor bir durum.
00:28
So most everyone watches TV.
6
13000
2000
Evet, pek çoğumuz TV izleriz.
00:30
We like it. We like some parts of it.
7
15000
3000
Ondan, onun bazı yönlerinden hoşlanıyoruz.
00:33
Here in America, people actually love TV.
8
18000
3000
Burada, yani Amerika'da, insanlar gerçekten televizyonu seviyorlar.
00:36
The average American watches TV
9
21000
3000
Amerika'lıların TV izleme süresi
00:39
for almost 5 hours a day.
10
24000
3000
günde neredeyse 5 saat.
00:42
Okay?
11
27000
2000
Evet!
00:44
Now I happen to make my living these days in television,
12
29000
3000
Tabi ben hayatımı televizyondan kazandığım için,
00:47
so for me, that's a good thing.
13
32000
2000
bana göre o iyi bir şey.
00:49
But a lot of people don't love it so much.
14
34000
3000
Ama pek çok insan onu pek de sevmiyor.
00:52
They, in fact, berate it.
15
37000
2000
Hatta onu aşağılıyorlar bile.
00:54
They call it stupid,
16
39000
2000
Bazıları ona aptal diyor
00:56
and worse, believe me.
17
41000
2000
bazılarıysa daha da kötü şeyler, inanın bana.
00:58
My mother, growing up,
18
43000
2000
Annemse biraz daha ileri götürerek
01:00
she called it the "idiot box."
19
45000
2000
ona "salak kutusu" diye hitap ediyor.
01:02
But my idea today is not to debate
20
47000
2000
Fakat bugün benim niyetim
01:04
whether there's such a thing as good TV or bad TV;
21
49000
3000
iyi TV kötü TV diye bir şey var mıdır diye tartışmak değil.
01:07
my idea today
22
52000
2000
Bugün niyetim
01:09
is to tell you that I believe
23
54000
2000
size televizyonun
01:11
television has a conscience.
24
56000
3000
bir vicdanı olduğuna inandığımdan bahsetmek.
01:14
So why I believe that television has a conscience
25
59000
3000
Neden televizyonun bir vicdanı olduğuna inanıyorum?
01:17
is that I actually believe
26
62000
2000
Çünkü inanıyorum ki
01:19
that television directly reflects
27
64000
3000
televizyon doğrudan kendi ulusumuzun,
01:22
the moral, political,
28
67000
2000
ahlaki, politik,
01:24
social and emotional need states of our nation --
29
69000
3000
sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını yansıtıyor.
01:27
that television is how we actually disseminate
30
72000
3000
Bu açıdan televizyon, tüm değerler sistemimizi
01:30
our entire value system.
31
75000
2000
ne şekilde yaydığımızın da bir göstergesidir.
01:32
So all these things are uniquely human,
32
77000
3000
Tüm bunlar insana has
01:35
and they all add up
33
80000
2000
ve bunların toplamı
01:37
to our idea of conscience.
34
82000
2000
bizim vicdan yapımızı oluşturuyor.
01:39
Now today, we're not talking about good and bad TV.
35
84000
2000
Bugün, iyi veya kötü TV'den bahsetmeyeceğiz.
01:41
We're talking about popular TV.
36
86000
3000
Popüler TV'den bahsedeceğiz.
01:44
We're talking about top-10 Nielsen-rated shows
37
89000
3000
Nielsen'in en çok izlenen-10 listesine girmiş programların
01:47
over the course of 50 years.
38
92000
2000
50 yıllık sürecini izleyeceğiz.
01:49
How do these Nielsen ratings
39
94000
2000
Nielsen'in izlenme oranlarıyla ilgili istatistiklerinin
01:51
reflect not just what you've heard about,
40
96000
3000
sadece sosyal, kollektif bilinçsizliğimize dair
01:54
which is the idea of our social, collective unconscious,
41
99000
4000
daha önce de duymuş olabileceğiniz şeyleri nasıl yansıttığını değil,
01:58
but how do these top-10 Nielsen-rated shows
42
103000
2000
Nielsen'in en çok izlenen 10 listesine giren TV programlarının
02:00
over 50 years
43
105000
2000
geçtiğimiz 50 yıl içerisinde
02:02
reflect the idea
44
107000
2000
sosyal vicdanımızı
02:04
of our social conscience?
45
109000
2000
ne şekilde yansıttığını göreceğiz?
02:06
How does television evolve over time,
46
111000
2000
Televizyon zaman içinde nasıl bir evrim geçirdi
02:08
and what does this say about our society?
47
113000
2000
ve bunun toplumdaki yansımaları ne şekilde oldu?
02:10
Now speaking of evolution,
48
115000
2000
Temel biyolojiden de hatırlayacağınız üzere
02:12
from basic biology, you probably remember
49
117000
3000
evrime göre
02:15
that the animal kingdom, including humans,
50
120000
3000
insanların da dahil olduğu hayvanlar alemi
02:18
have four basic primal instincts.
51
123000
2000
dört temel içgüdüye sahiptir.
02:20
You have hunger; you have sex; you have power;
52
125000
3000
Açlık, cinsellik, güç,
02:23
and you have the urge for acquisitiveness.
53
128000
4000
ve bunları gerçekleştirme dürtüsü.
02:27
As humans, what's important to remember
54
132000
2000
İnsanın önemi şu ki,
02:29
is that we've developed, we've evolved over time
55
134000
3000
biz zaman içinde geliştik
02:32
to temper, or tame,
56
137000
2000
ve bu temel hayvani içgüdüleri
02:34
these basic animal instincts.
57
139000
3000
zamanla ehlileştirdik.
02:37
We have the capacity to laugh and cry.
58
142000
3000
Bizim gülmek ve ağlamak gibi farklı yönlerimiz var.
02:40
We feel awe, we feel pity.
59
145000
2000
Korkuyoruz, merhamet ediyoruz.
02:42
That is separate and apart
60
147000
2000
Bu yönlerimiz
02:44
from the animal kingdom.
61
149000
2000
bizi hayvanlar aleminden ayırıyor.
02:46
The other thing about human beings
62
151000
2000
İnsanoğlu ile ilgili bir diğer şey de
02:48
is that we love to be entertained.
63
153000
3000
eğlendirilmekten hoşlanması.
02:51
We love to watch TV.
64
156000
2000
TV izlemeyi seviyoruz.
02:53
This is something that clearly separates us
65
158000
2000
Bu bizi açık bir şekilde
02:55
from the animal kingdom.
66
160000
2000
hayvanlar aleminden ayırıyor.
02:57
Animals might love to play,
67
162000
2000
Hayvanlar oyun oynamaktan hoşlanabilir.
02:59
but they don't love to watch.
68
164000
3000
fakat izlemeyi sevmiyorlar.
03:02
So I had an ambition
69
167000
2000
Benim çalışmalarım,
03:04
to discover what could be understood
70
169000
2000
insan vicdanıyla televizyon arasındaki,
03:06
from this uniquely human relationship
71
171000
2000
sadece insana has olan ilişkiden
03:08
between television programs
72
173000
2000
neler anlaşılabileceğini
03:10
and the human conscious.
73
175000
2000
keşfetmeye yönelik.
03:12
Why has television entertainment evolved the way it has?
74
177000
3000
Televizyon, insanları neden şu anki haliyle eğlendirmeye yönelik gelişti?
03:15
I kind of think of it
75
180000
2000
Ben bunu zihnimde
03:17
as this cartoon devil or angel
76
182000
2000
bu karikatürdeki gibi omuzlarımızda oturan
03:19
sitting on our shoulders.
77
184000
2000
melek ve şeytan figürleriyle tasarlıyorum.
03:21
Is television literally functioning
78
186000
2000
Televizyon tam olarak
03:23
as our conscience,
79
188000
2000
bizi baştan çıkaran ya da
03:25
tempting us and rewarding us at the same time?
80
190000
3000
iyiye teşvik eden bir vicdan işlevi görüyor mu?
03:28
So to begin to answer these questions,
81
193000
2000
Bu soruları yanıtını bulmak için
03:30
we did a research study.
82
195000
2000
bir araştırma yürüttük.
03:32
We went back 50 years
83
197000
2000
50 yıl öncesine
03:34
to the 1959/1960 television season.
84
199000
3000
yani 1959/1960 yıllarına gittik.
03:37
We surveyed the top-20 Nielsen shows
85
202000
2000
Nielsen'in ençok izlenen-20 listesine giren
03:39
every year for 50 years --
86
204000
2000
binlerce programın
03:41
a thousand shows.
87
206000
2000
50 yıl içinde geçirdiği süreci inceledik.
03:43
We talked to over 3,000 individuals --
88
208000
2000
Yaşları 18 ile 70 arasında
03:45
almost 3,600 --
89
210000
2000
değişen 3600'e yakın kişiyle konuştuk
03:47
aged 18 to 70,
90
212000
2000
ve onlara
03:49
and we asked them how they felt emotionally.
91
214000
2000
duygusal anlamda ne hissettiklerini sorduk.
03:51
How did you feel
92
216000
2000
Bu programları
03:53
watching every single one of these shows?
93
218000
3000
izlerken ne hissettiniz?
03:56
Did you feel a sense of moral ambiguity?
94
221000
2000
Herhangi bir ahlaki belirsizlik hissettiniz mi?
03:58
Did you feel outrage? Did you laugh?
95
223000
3000
Öfkelendiniz mi? Güldünüz mü?
04:01
What did this mean for you?
96
226000
2000
Bu sizin için ne anlama geliyor?
04:03
So to our global TED audiences,
97
228000
2000
Bu arada TED'in küresel takipçilerine hatırlatayım
04:05
I want to say that this was a U.S. sample.
98
230000
2000
bu saptamalar sadece Amerika için geçerlidir.
04:07
But as you can see,
99
232000
2000
Fakat sizin de anlayacağınız üzere,
04:09
these emotional need states are truly universal.
100
234000
3000
bu duygusal durumlar evrenseldir.
04:12
And on a factual basis,
101
237000
2000
Şu da bir gerçek ki
04:14
over 80 percent of the U.S.'s most popular shows
102
239000
3000
bu programların yüzde 80'inden fazlası
04:17
are exported around the world.
103
242000
2000
dünyanın pek çok yerinde yayınlanmıştır.
04:19
So I really hope our global audiences
104
244000
2000
Dolayısıyla dünyanın her yerinden takipçilerimiz
04:21
can relate.
105
246000
2000
bu tespitlerden yola çıkarak kendileriyle bir ilişki kurabilirler.
04:23
Two acknowledgments
106
248000
2000
Sunuma başlamadan önce
04:25
before our first data slide:
107
250000
2000
iki kişiye teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
04:27
For inspiring me
108
252000
2000
İlk olarak efsanevi haham Jack Stern'e
04:29
to even think about the idea of conscience
109
254000
3000
vicdan kavramı ve onun günlük hayatta
04:32
and the tricks that conscience can play on us on a daily basis,
110
257000
4000
üzerimizde oynadığı hilelere karşı
04:36
I thank legendary rabbi, Jack Stern.
111
261000
4000
beni düşünmeye sevkettiği için teşekkür ediyorum.
04:40
And for the way in which I'm going to present the data,
112
265000
3000
İkinci olarak; sunumumu şekillendirmemde
04:43
I want to thank TED community superstar Hans Rosling,
113
268000
3000
bana yol gösteren TED topluluğunun superstarı Hans Rosling'e
04:46
who you may have just seen.
114
271000
2000
teşekkür etmek istiyorum.
04:48
Okay, here we go.
115
273000
2000
Evet, nerede kaldık?
04:50
So here you see,
116
275000
2000
Burada
04:52
from 1960 to 2010,
117
277000
2000
1960'dan 2010 yılına kadarki
04:54
the 50 years of our study.
118
279000
3000
50 yıllık çalışmamızı görüyorsunuz.
04:57
Two things we're going to start with --
119
282000
2000
İki kavramla başlayacağız:
04:59
the inspiration state and the moral ambiguity state,
120
284000
3000
"ilham" ve "ahlaki belirsizlik" durumu
05:02
which, for this purpose,
121
287000
2000
burada "ilham"
05:04
we defined inspiration
122
289000
2000
"Televizyon programları, içimde dünyaya dair
05:06
as television shows that uplift me,
123
291000
2000
daha olumlu hisler uyandırıyor."
05:08
that make me feel much more positive about the world.
124
293000
3000
anlamına geliyor.
05:11
Moral ambiguity are televisions shows
125
296000
3000
"Ahlaki belirsizlik" ise
05:14
in which I don't understand
126
299000
2000
"Televizyon programları, doğru ile yanlışı
05:16
the difference between right and wrong.
127
301000
3000
ayırt edebilmeme engel oluyor." anlamına geliyor.
05:19
As we start, you see in 1960
128
304000
2000
Başlayacak olursak, 1960 yılında
05:21
inspiration is holding steady.
129
306000
2000
"ilham"ın sabit kaldığını görüyoruz.
05:23
That's what we're watching TV for.
130
308000
2000
Bu televizyonu ne için izlediğimizi gösteriyor.
05:25
Moral ambiguity starts to climb.
131
310000
2000
"Ahlaki belirsizlik" tırmanışa geçiyor.
05:27
Right at the end of the 60s,
132
312000
2000
Tam olarak 60'ların sonlarında
05:29
moral ambiguity is going up,
133
314000
2000
"ahlaki belirsizlik" yükseliyor,
05:31
inspiration is kind of on the wane.
134
316000
2000
"ilham" ise azalıyor.
05:33
Why?
135
318000
2000
Neden?
05:35
The Cuban Missile Crisis, JFK is shot,
136
320000
2000
Küba füze krizi, John F. Kennedy suikasti,
05:37
the Civil Rights movement,
137
322000
2000
Sivil Hakları hareketi,
05:39
race riots, the Vietnam War,
138
324000
2000
ırksal ayanklanmalar, Vietnam savaşı,
05:41
MLK is shot, Bobby Kennedy is shot,
139
326000
2000
Martin Luther King suikasti, Bobby Kennedy suikasti,
05:43
Watergate.
140
328000
2000
Watergate skandalı.
05:45
Look what happens.
141
330000
2000
Bakın ne oluyor!
05:47
In 1970, inspiration plummets.
142
332000
2000
1970'de, "ilham" ani olarak düşüyor.
05:49
Moral ambiguity takes off.
143
334000
2000
"ahlaki belirsizlik" fırlıyor.
05:51
They cross,
144
336000
2000
"Ilham" ve "ahlaki belirsizlik" arasındaki ilişki tersine dönüyor,
05:53
but Ronald Reagan, a telegenic president, is in office.
145
338000
2000
fakat telejenik ABD başkanı Ronald Reagan,
05:55
It's trying to recover.
146
340000
2000
ofisinde olayları düzeltmeye çalışıyor.
05:57
But look, it can't:
147
342000
2000
O da ne, başaramıyor!
05:59
AIDS, Iran-Contra,
148
344000
2000
AIDS, Iran-Contra Skandalı,
06:01
the Challenger disaster, Chernobyl.
149
346000
2000
Challenger faciası, Çernobil olayı.
06:03
Moral ambiguity becomes the dominant meme in television
150
348000
4000
"Ahlaki belirsizlik" 1990 yılından başlayarak
06:07
from 1990 for the next 20 years.
151
352000
2000
sonraki 20 yıl boyunca baskın bir unsur oluyor.
06:09
Take a look at this.
152
354000
2000
Şuna bir bakın!
06:11
This chart is going to document a very similar trend.
153
356000
3000
Bu grafik benzer bir durumu ıspatlıyor.
06:14
But in this case, we have comfort -- the bubble in red --
154
359000
3000
Fakat bu durumda kırmızı daire ile ifade edilen "konfor" karşımıza çıkıyor
06:17
social commentary and irreverence
155
362000
2000
Mavi daire ile "sosyal yorum",
06:19
in blue and green.
156
364000
3000
yeşil daire ile de "saygısızlık" ifade ediliyor.
06:22
Now this time on TV
157
367000
2000
O zamanlar televizyonda olan programlardan
06:24
you have "Bonanza," don't forget, you have "Gunsmoke,"
158
369000
3000
"Bonanza" ve tabi hatıra getirmemiz gereken "Gunsmoke"
06:27
you have "Andy Griffith,"
159
372000
2000
ve tabi ki "Andy Griffith"
06:29
you have domestic shows all about comfort.
160
374000
3000
Hepsi konforla alakalı evcil programlar.
06:32
This is rising. Comfort stays whole.
161
377000
3000
"Konfor" yükselişte,
06:35
Irreverence starts to rise.
162
380000
2000
"Saygısızlık" yükselmeye başlıyor.
06:37
Social commentary is all of a sudden spiking up.
163
382000
3000
"Sosyal yorum" sıçrama yaşıyor.
06:40
You get to 1969, and look what happens.
164
385000
3000
1969'a vardığımızda bakın ne oluyor.
06:43
You have comfort, irreverence, and social commentary,
165
388000
3000
"Konfor", "saygısızlık" ve "sosyal yorum" kavramları
06:46
not only battling it out in our society,
166
391000
3000
kendi aralarında yarıştığı gibi
06:49
but you literally have two establishment shows --
167
394000
4000
iki temel televizyon programı olan
06:53
"Gunsmoke" and "Gomer Pyle" --
168
398000
2000
"Gunsmoke" ve "Gomer Pyle" da yarışıyor
06:55
in 1969 are the number-two- and number-three-rated television shows.
169
400000
3000
ve 1969 yılında sırasıyla en çok izlenen ikinci ve üçüncü programlar oluyorlar.
06:58
What's number one?
170
403000
2000
Birinci sırada ne var?
07:00
The socially irreverent hippie show,
171
405000
3000
Sosyal saygısı düşük hippi show
07:03
"Rowan and Martin's Laugh-In."
172
408000
2000
"Rowan ve Martin's Laugh-In" programı
07:05
They're all living together, right.
173
410000
2000
Hepsi birbiriyle irtibatlı, öyle değil mi?
07:07
Viewers had responded dramatically.
174
412000
2000
Seyirciler bunlara dramatik bir tepki vermişti.
07:09
Look at this green spike in 1966
175
414000
3000
1966'da önü çeken programların
07:12
to a bellwether show.
176
417000
2000
yükselişine bir bakın!
07:14
When you guys hear this industry term, a breakout hit,
177
419000
2000
"Revaç patlaması" endüstriyel kavramını duyduğunuzda ne dersiniz?
07:16
what does that mean?
178
421000
2000
Bu ne anlama geliyor?
07:18
It means in the 1966 television season,
179
423000
3000
Bu 1966 televizyon sezonunda
07:21
The "Smothers Brothers" came out of nowhere.
180
426000
4000
"Smothers Brothers" programının bir anda ekranlarda boy göstermesini ifade ediyor.
07:25
This was the first show
181
430000
2000
Bu program ilk defa
07:27
that allowed viewers to say,
182
432000
2000
seyircilere
07:29
"My God,
183
434000
2000
"Aman Tanrım!
07:31
I can comment on how I feel about the Vietnam War,
184
436000
3000
Vietnam Savaşı ve başkanlık hakkında televizyon yoluyla
07:34
about the presidency, through television?"
185
439000
2000
ne hissettiğimi ifade edebiliyorum!" diyebilme imkanı verdi.
07:36
That's what we mean by a breakout show.
186
441000
3000
Bu tam da kısa süre içinde revaç gören programlardan kastettiğimiz şey.
07:39
So then, just like the last chart, look what happens.
187
444000
3000
Şu halde, tıpkı son grafikteki gibi, bakın ne oluyor.
07:42
In 1970,
188
447000
2000
1970 yılında
07:44
the dam bursts. The dam bursts.
189
449000
2000
her şey bir anda değişiyor.
07:46
Comfort is no longer why we watch television.
190
451000
3000
"Konfor" televizyon izlemenin gerekçelerinden biri olmaktan çıkıyor.
07:49
Social commentary and irreverence
191
454000
2000
"Sosyal yorum" ve "saygısızlık"
07:51
rise throughout the 70s.
192
456000
2000
70'li yıllar boyunca yükseliyor.
07:53
Now look at this.
193
458000
2000
Şuna bir bakın.
07:55
The 70s means who? Norman Lear.
194
460000
3000
70'ler demek kim demek? -Norman Lear.
07:58
You have "All in the Family," "Sanford and Son,"
195
463000
2000
"All in the Family" "Sanford and Son"
08:00
and the dominant show --
196
465000
2000
ve 70'ler boyunca top-10'da kalan
08:02
in the top-10 for the entire 70s --
197
467000
2000
en önemli program
08:04
"MAS*H."
198
469000
2000
"MAS*H."
08:06
In the entire 50 years
199
471000
2000
Televizyonun, bizim çalıştığımız
08:08
of television that we studied,
200
473000
3000
50 yılı boyunca
08:11
seven of 10 shows
201
476000
3000
"saygısızlık" kategorisinde sıralanan
08:14
ranked most highly for irreverence
202
479000
3000
10 programdan 7'si
08:17
appeared on air during the Vietnam War,
203
482000
2000
Vietnam Savaşı sıralarında yayındaydı,
08:19
five of the top-10 during the Nixon administration.
204
484000
4000
bu on programdan ilk 5'i ise Nixon yönetimi görevdeyken yayındaydı.
08:23
Only one generation, 20 years in,
205
488000
3000
20 yıl içinde sadece bir nesil
08:26
and we discovered,
206
491000
2000
yani bizler şunu keşfettik:
08:28
Wow! TV can do that?
207
493000
3000
Vay canına! Televizyon bunu yapabilir mi?
08:31
It can make me feel this?
208
496000
2000
Televizyon bana bunları hissettirebilir mi?
08:33
It can change us?
209
498000
3000
Televizyon bizi değiştirebilir mi?
08:36
So to this very, very savvy crowd,
210
501000
2000
Buradaki meraklı kalabalık için
08:38
I also want to note
211
503000
3000
şunu ayrıca ifade etmek isterim ki
08:41
the digital folks did not invent disruptive.
212
506000
3000
dijital ahali kargaşaya yol açan bir şey icad etmedi.
08:44
Archie Bunker was shoved out of his easy chair
213
509000
2000
Archie Bunker, 40 yıl önce
08:46
along with the rest of us
214
511000
2000
bizlerle birlikte
08:48
40 years ago.
215
513000
2000
rahat koltuğundan edildi.
08:50
This is a quick chart. Here's another attribute:
216
515000
2000
Bu da bir diğer grafik ve iki kavram daha...
08:52
fantasy and imagination,
217
517000
2000
"fantazi/hayal"
08:54
which are shows defined as,
218
519000
2000
ki biz bu kavramları:
08:56
"takes me out of my everyday realm"
219
521000
3000
"Beni hergünkü dünyamdan çıkar"
08:59
and "makes me feel better."
220
524000
2000
ve "Kendimi daha iyi hissetmemi sağla." diye de tanımlayabiliriz.
09:01
That's mapped against the red dot, unemployment,
221
526000
2000
Tabloda kırmızı nokta ile ifade edilen "işsizlik"
09:03
which is a simple Bureau of Labor Department statistic.
222
528000
4000
Çalışma Bakanlığı istatistiklerini gösteriyor.
09:07
You'll see
223
532000
2000
Göreceğiniz üzere
09:09
that every time fantasy and imagination shows rise,
224
534000
3000
her ne zaman "fantazi/hayal" yükselme gösterse
09:12
it maps to a spike in unemployment.
225
537000
3000
"işsizlik" de aynı şekilde yükselme gösteriyor.
09:15
Do we want to see shows
226
540000
2000
İnsanların para biriktirdiği
09:17
about people saving money and being unemployed?
227
542000
3000
ve işsiz olduğu programlar görmek ister miyiz?
09:20
No. In the 70s
228
545000
2000
Elbette hayır. 70'lerde
09:22
you have the bellwether show "The Bionic Woman"
229
547000
3000
tam olarak 1973 yılında top-10 listesine bir anda fırlayan
09:25
that rocketed into the top-10 in 1973,
230
550000
3000
"Biyonik Kadın" isimli bir dizi vardı.
09:28
followed by the "Six Million-Dollar Man" and "Charlie's Angels."
231
553000
3000
Onu "6 Milyon Dolarlık Adam" ve "Charlie'nin Melekleri" takip ediyordu.
09:31
Another spike in the 1980s --
232
556000
3000
80'lerde TV programlarında bir diğer sıçrama
09:34
another spike in shows about control and power.
233
559000
4000
kontrol ve güç ile ilgiliydi.
09:38
What were those shows?
234
563000
2000
Tüm bu programlar ne idi?
09:40
Glamorous and rich.
235
565000
2000
Göz alıcı ve zengin.
09:42
"Dallas," "Fantasy Island."
236
567000
3000
"Dallas", "Fantazi Adası"
09:45
Incredible mapping of our national psyche
237
570000
3000
Ulusal psişemizin
09:48
with some hard and fast facts:
238
573000
2000
biraz sert ve eli çabuk bir gerçekle yani işsizlikle
09:50
unemployment.
239
575000
3000
olan inanılmaz eşleşmesi.
09:53
So here you are, in my favorite chart,
240
578000
3000
İşte şimdi benim favorim olan grafikteyiz
09:56
because this is our last 20 years.
241
581000
2000
çünkü bu bizim son 20 yılımız
09:58
Whether or not you're in my business,
242
583000
2000
Benimle meslektaş olun veya olmayın
10:00
you have surely heard or read
243
585000
3000
kuşkusuz üçlü-kamera sitkom'un düşüşü
10:03
of the decline of the thing called the three-camera sitcom
244
588000
3000
ve reality TV'nin yükselişi hakkında bir şeyler
10:06
and the rise of reality TV.
245
591000
4000
duymuş veya okumuşsunuzdur.
10:10
Well, as we say in the business,
246
595000
2000
Bizim iş hayatında kullandığımız bir ifadedir:
10:12
X marks the spot.
247
597000
2000
X hedefi gösterir.
10:14
The 90s -- the big bubbles of humor --
248
599000
2000
90'lar --Mizahın altın çağı--
10:16
we're watching "Friends," "Frasier," "Cheers" and "Seinfeld."
249
601000
3000
O zamanlar bizler "Friends", "Frasier", "Cheers" ve "Seinfield" izlerdik.
10:19
Everything's good, low unemployment.
250
604000
3000
Her şey harika, işsizlik oranı düşük.
10:22
But look: X marks the spot.
251
607000
3000
Fakat bakın: X hedefi gösteriyor.
10:25
In 2001,
252
610000
2000
2001 yılındayız.
10:27
the September 2001 television season,
253
612000
3000
2001 Eylül ayı
10:30
humor succumbs to judgment once and for all.
254
615000
4000
mizah "Muhakeme" yetisine ilk ve son olarak yenik düşüyor.
10:34
Why not?
255
619000
2000
Neden?
10:36
We had a 2000 presidential election
256
621000
2000
2000 yılında yüksek mahkeme
10:38
decided by the Supreme Court.
257
623000
2000
tarafından alınan kararla başkanlık seçimine gittik.
10:40
We had the bursting of the tech bubble.
258
625000
2000
Teknolojik alanda büyük gelişmeler yaşadık.
10:42
We had 9/11.
259
627000
2000
11 Eylül'ü gördük.
10:44
Anthrax becomes part of the social lexicon.
260
629000
3000
Şarbon, sosyal hayatımızdaki önemli kavramlardan biri oldu.
10:47
Look what happens when we keep going.
261
632000
2000
Devam ettiğimizde bakın neler oluyor.
10:49
At the turn of the century, the Internet takes off,
262
634000
3000
Bu yüzyılın başında, internet yaygınlığı yükselişe geçiyor,
10:52
reality television has taken hold.
263
637000
3000
televizyonun öneminde bir değişiklik olmuyor.
10:55
What do people want in their TV then?
264
640000
2000
Peki sonrasında insanların televizyon ile ilgili beklentileri nasıl?
10:57
I would have thought revenge
265
642000
3000
Ben bunu bir intikam ya da
11:00
or nostalgia.
266
645000
2000
nostalji olarak değerlendirmiştim.
11:02
Give me some comfort; my world is falling apart.
267
647000
2000
Bana bunu fazla görmeyin; hayatımı temin ettiğim sektör tehdit altındaydı.
11:04
No, they want judgment.
268
649000
2000
Fakat onlar "Muhakeme"yi tercih etti.
11:06
I can vote you off the island.
269
651000
2000
-Survivor'a devam edebiliriz.
11:08
I can keep Sarah Palin's daughter dancing.
270
653000
3000
-Sarah Palin'in kızının dansına devam etmesini sağlayabilirim.
11:11
I can choose the next American Idol. You're fired.
271
656000
3000
-Yeni Amerikan Starını seçebilirim. -Kovuldun!
11:14
That's all great, right?
272
659000
3000
Ne hoş değil mi?
11:17
So as dramatically different as these television shows,
273
662000
4000
Birbirinden dramatik şekilde farklı olan bu televizyon programları
11:21
pure entertainment, have been over the last 50 years --
274
666000
3000
geçtiğimiz 50 yıl içinde ekranlara servis edildi.
11:24
what did I start with? --
275
669000
2000
Başlarken ne demiştim?
11:26
one basic instinct remains.
276
671000
2000
Geriye bir temel içgüdü kaldı.
11:28
We're animals, we need our moms.
277
673000
3000
Bizler bir çeşit hayvanız, annelerimize muhtacız.
11:31
There has not been a decade of television
278
676000
2000
Televizyonun, kusursuz bir anne işlevi üstlenmediği
11:33
without a definitive, dominant TV mom.
279
678000
4000
bir dönem yok gibidir.
11:37
The 1950s:
280
682000
2000
50'li yıllarda,
11:39
June Cleever in the original comfort show, "Leave it to Beaver."
281
684000
3000
Sosyal bilincin arttığı 60'lı yıllarda June Cleever, "Leave it to Beaver" adlı komedi programıyla
11:42
Lucille Ball kept us laughing
282
687000
3000
ve Lucille Ball, hazırladığı farklı programlarla
11:45
through the rise of social consciousness in the 60s.
283
690000
3000
bizleri güldürdü.
11:48
Maude Findlay,
284
693000
2000
Maude Findlay,
11:50
the epitome of the irreverent 1970s,
285
695000
3000
70'lerin simgesi olan bu kadın,
11:53
who tackled abortion, divorce,
286
698000
2000
kürtajını, boşanmasını
11:55
even menopause on TV.
287
700000
2000
ve hatta menopozunu bile kameralar karşısında yaşadı.
11:57
The 1980s,
288
702000
2000
80'li yıllarda,
11:59
our first cougar was given to us
289
704000
3000
ilk vahşi dişi modelimiz
12:02
in the form of Alexis Carrington.
290
707000
3000
Alexis Carrington olarak karşımıza çıkarıldı.
12:05
Murphy Brown took on a vice president
291
710000
2000
Murphy Brown, bekar ebeveynlik fikri ile birlikte
12:07
when she took on the idea of single parenthood.
292
712000
5000
Başkan Vekilliği koltuğunda senarize edildi.
12:12
This era's mom,
293
717000
2000
Bu çağın annesi.
12:14
Bree Van de Kamp.
294
719000
3000
Bree Van de Kamp.
12:17
Now I don't know if this is the devil or the angel
295
722000
3000
Bunun bizim vicdanımızda
12:20
sitting on our conscience,
296
725000
2000
ya da televizyonun omuzlarında
12:22
sitting on television's shoulders,
297
727000
2000
oturan bir şeytan ya da melek olup olmadığını bilemiyorum.
12:24
but I do know that I absolutely love this image.
298
729000
4000
Fakat bu imajı çok sevdiğimi net bir şekilde biliyorum.
12:29
So to you all,
299
734000
2000
Hepinize,
12:31
the women of TEDWomen, the men of TEDWomen,
300
736000
2000
TEDWomen'in saygıdeğer hanımefendilerine ve beyefendilerine
12:33
the global audiences of TEDWomen,
301
738000
3000
ve küresel ölçekteki takipçilerine
12:36
thank you for letting me present my idea
302
741000
2000
bana burada televizyonun vicdanıyla ilgili
12:38
about the conscience of television.
303
743000
2000
fikirlerimi sunmaya imkan verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
12:40
But let me also thank the incredible creators
304
745000
3000
Fakat, televizyonun geçirdiği bu süreç içerisinde
12:43
who get up everyday
305
748000
2000
her yeni güne, ekranlara fikirlerini doldurmaya çalışmak için uyanan
12:45
to put their ideas on our television screens
306
750000
3000
TV yaratıcılarına da
12:48
throughout all these ages of television.
307
753000
2000
teşekkür etmeme müsade edin.
12:50
They give it life on television, for sure,
308
755000
3000
Şüphe yok ki onlar televizyona hayat verdi
12:53
but it's you as viewers,
309
758000
2000
fakat onların seyircisi olarak sizler,
12:55
through your collective social consciences,
310
760000
3000
kollektif sosyal vicdanınızla
12:58
that give it life, longevity,
311
763000
2000
ona hayat, süreklilik,
13:00
power or not.
312
765000
2000
ve güç verdiniz.
13:02
So thanks very much.
313
767000
2000
Çok teşekkürler.
13:04
(Applause)
314
769000
2000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Lauren Zalaznick - Media executiveAfter wholly revamping the Bravo Network, media trendsetter Lauren Zalaznick is inventing fresh ways for NBC Universal to reach coveted new audiences across multiple media.
Why you should listen
In her industry-famous overhaul of Bravo, Lauren Zalaznick took a marginal arts-centered network and made it the destination for trendy reality TV. Now the tastemaker who brought us shows like Project Runway, Top Chef and the Real Housewives franchise is applying her savvy to the challenge of creating a truly multimedia network. As chair of NBC Universal Entertainment & Digital Networks and Integrated Media, Zalaznick is using digital media to fuel the popularity of traditional media.
Before her career in television, Zalaznick produced several award-winning indie films, including Larry Clark’s iconic Kids and Jim McKay’s Girls Town. She broke into TV as a senior executive at music channel VH1, pioneering the low-budget, simple and cunning Pop-Up Video. Her sharp pop-culture sensibility has earned her a place among Time’s 100 Most Influential People, Vanity Fair’s New Establishment and Fortune’s 50 Most Powerful Women.
Lauren Zalaznick | Speaker | TED.com