TED2019
Cady Coleman: What it's like to live on the International Space Station
Cady Coleman: Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yaşamak nasıl bir his
Filmed:
Readability: 3.2
309,672 views
Bu kısa ve güldüren konuşmada astronot Cady Coleman bizi Uluslararası Uzay İstasyonu'na götürüyor: bilimin sınırlarını aşan deneyler geçirerek altı ay geçirdiği yere. İşe uçarak gitmenin, yer çekimi olmadan uyumanın ve saatte 28 bin km hızla giderek hayatınızı sürdürmenin nasıl bir duygu olduğunu dinleyin. Coleman'a göre ''Uzay istasyonu, görev ve büyünün buluştuğu yer.''
Cady Coleman - Astronaut
Cady Coleman draws from her time at NASA and her missions on the International Space Station to share insights about team building, leadership and innovation. Full bio
Cady Coleman draws from her time at NASA and her missions on the International Space Station to share insights about team building, leadership and innovation. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
I'm an astronaut.
0
730
1412
Ben bir astronotum.
00:14
I flew on the space shuttle twice,
1
2659
2261
İki kez uzay taşıma aracında uçtum
00:16
and I lived on the International
Space Station for almost six months.
Space Station for almost six months.
2
4944
4327
ve Uluslararası Uzay İstasyonu'nda
yaklaşık altı ay geçirdim.
yaklaşık altı ay geçirdim.
00:21
People often ask me the same question,
which is, "What's it like in space?"
which is, "What's it like in space?"
3
9295
5737
İnsanlar genellikle aynı şeyi soruyorlar,
''Uzayda yasam nasıl?''
''Uzayda yasam nasıl?''
00:27
as if it was a secret.
4
15056
1779
Bu bir sırmış gibi.
00:28
Space belongs to all of us,
5
16859
2257
Uzay hepimize ait.
00:31
and I'd like to help you understand why
it's a place that is magic for all of us.
it's a place that is magic for all of us.
6
19140
6725
Ben de sizlere bunun neden hepimiz için
sihirli bir yer olduğunu anlatacağım.
sihirli bir yer olduğunu anlatacağım.
00:38
The day after my 50th birthday,
7
26402
3240
50. yaş günümden sonraki gün
00:41
I climbed aboard a Russian capsule,
8
29666
3498
bir Rus kapsülünde yerimi aldım,
00:45
in Russia,
9
33188
1373
Rusya'da
00:46
and launched into space.
10
34585
2113
ve uzaya kalkış yaptık.
00:49
Launching is the most
dangerous thing that we do,
dangerous thing that we do,
11
37110
3396
Kalkış, yaptığımız en tehlikeli şey
00:52
and it's also the most thrilling.
12
40530
1875
en korkutucu şey aynı zamanda.
00:55
Three, two, one ... liftoff!
13
43214
3587
Üç, iki, bir... kalkış!
00:58
I felt every single bit of the controlled
fury of those rocket engines
fury of those rocket engines
14
46825
5162
Dünya'dan bizi uzaklaştırırken
o roket motorlarının kontrollü öfkesini
iliklerime kadar hissettim.
iliklerime kadar hissettim.
01:04
as they blasted us off the Earth.
15
52011
2763
01:07
We went faster and faster and faster,
16
55260
2912
Giderek daha da hızlandık,
01:10
until, after eight and a half minutes,
on purpose, those engines stop --
on purpose, those engines stop --
17
58196
5151
ta ki sekiz buçuk dakika sonra
motorlar kasten durana kadar --
motorlar kasten durana kadar --
01:15
kabunk! --
18
63979
1225
ve ta ta!
01:17
and we are weightless.
19
65228
2158
Artık ağırlığımız yoktu.
01:19
And the mission and the magic begin.
20
67410
3396
Görev ve sihir başladı.
01:23
Dmitry and Paolo and I
are circling the Earth
are circling the Earth
21
71174
3342
Dmitry, Paolo ve ben
küçücük uzay aracımızda
küçücük uzay aracımızda
01:26
in our tiny spacecraft,
22
74540
1825
Dünya'nın etrafında dönüyor,
01:28
approaching the space station carefully.
23
76389
2484
uzay istasyonuna dikkatlice yaklaşıyorduk.
01:31
It's an intricate dance
at 17,500 miles an hour
at 17,500 miles an hour
24
79309
4338
Bu aslında saatte 28 bin km hızla
gerçekleşen bir dans,
gerçekleşen bir dans,
01:35
between our capsule,
the size of a Smart Car,
the size of a Smart Car,
25
83671
3756
bir Smart Car boyutunda olan kapsülümüz
01:39
and the space station,
the size of a football field.
the size of a football field.
26
87451
3387
ve bir futbol sahası büyüklüğünde
olan uzay istasyonu arasında.
olan uzay istasyonu arasında.
01:42
We arrive when those two craft dock
with a gentle thunk.
with a gentle thunk.
27
90862
6715
İki araç nazik bir sesle
birleşirken varıyoruz.
birleşirken varıyoruz.
01:50
We open the hatches,
28
98405
2191
Kapakları açıyoruz,
01:52
have sloppy zero-G hugs with each other,
29
100620
3494
birbirimize
sıfır yer çekimiyle sarılıyoruz
sıfır yer çekimiyle sarılıyoruz
01:56
and now we're six.
30
104138
2229
ve şimdi altı kişiyiz.
01:58
We're a space family, an instant family.
31
106391
3053
Anında bir uzay ailesi oluveriyoruz.
02:02
My favorite part about living up there
32
110618
3293
Yukarılarda yaşamanın en sevdiğim yanı
02:05
was the flying.
33
113935
1688
işin uçma kısmıydı.
02:08
I loved it.
34
116266
1154
Bunu çok seviyordum.
02:09
It was like being Peter Pan.
35
117444
1730
Peter Pan olmak gibiydi.
02:11
It's not about floating.
36
119198
1400
Konu kayarak gitmek değil.
02:12
Just the touch of a finger
37
120622
1936
Parmağınızla birine dokunmak bile
02:14
can actually push you across
the entire space station,
the entire space station,
38
122582
3775
o kişiyi uzay istasyonun
diğer ucuna itebiliyor
diğer ucuna itebiliyor
02:18
and then you sort of
tuck in with your toes.
tuck in with your toes.
39
126381
2741
ve sonra ayak parmaklarınızla
sabit durmaya çalışıyorsunuz.
sabit durmaya çalışıyorsunuz.
02:21
One of my favorite things
was drifting silently
was drifting silently
40
129146
4185
En sevdiğim şeylerden biri
sessizce kayıp gitmekti,
sessizce kayıp gitmekti,
02:25
through the space station,
41
133355
1390
gece boyunca ilerleyen
02:26
which was humming along at night.
42
134769
2145
uzay istasyonunun dört bir yanında.
02:28
I wondered sometimes
if it knew I was there,
if it knew I was there,
43
136938
3509
Bazen orada olduğumu
biliyor mu diye merak ediyordum,
biliyor mu diye merak ediyordum,
02:32
just silent.
44
140471
1564
öyle sessizce.
02:34
But sharing the wonder
of that with the crew
of that with the crew
45
142059
3520
Ama o ekiple o merakı paylaşmak da
02:37
was also part of what was important to me.
46
145603
3042
benim için önemli olan şeylerin
bir parçasıydı.
bir parçasıydı.
02:42
A typical day in space
starts with the perfect commute.
starts with the perfect commute.
47
150394
5883
Uzayda sıradan bir gün
kusursuz bir işe gidişle başlıyor.
kusursuz bir işe gidişle başlıyor.
02:48
I wake up, cruise down the lab
48
156301
3123
Uyanıyorum, laboratuvara iniyorum
02:51
and say hello to the best
morning view ever.
morning view ever.
49
159448
4015
ve en güzel sabah
manzarasını selamlıyorum.
manzarasını selamlıyorum.
02:55
It's a really fast commute,
only 30 seconds,
only 30 seconds,
50
163880
4645
Gerçekten hızlı bir işe başlayış,
sadece 30 saniye sürüyor
sadece 30 saniye sürüyor
03:00
and we never get tired
of looking out that window.
of looking out that window.
51
168549
2489
ve o pencereden bakmaktan
hiç bıkmıyorsunuz.
hiç bıkmıyorsunuz.
03:03
I think it reminds us that we're
actually still very close to Earth.
actually still very close to Earth.
52
171062
4790
Sanırım bize hâlâ Dünya'ya
çok yakın olduğumuzu hatırlatıyor.
çok yakın olduğumuzu hatırlatıyor.
03:08
Our crew was the second ever
to use the Canadian robotic arm
to use the Canadian robotic arm
53
176426
3678
Ekibimiz Kanadalı robot kolu
kullanan ikinci ekip,
kullanan ikinci ekip,
03:12
to capture a supply ship
the size of a school bus
the size of a school bus
54
180128
3593
bu kol, bir okul servisi boyutunda
tedarik gemisini yakalamayı sağlıyor,
tedarik gemisini yakalamayı sağlıyor,
03:15
containing about a dozen
different experiments
different experiments
55
183745
2724
içinde bir düzine farklı deneyler var
03:18
and the only chocolate that we would see
for the next four months.
for the next four months.
56
186493
4001
ve de önümüzdeki dört ay boyunca
görebileceğimiz tek çikolata.
görebileceğimiz tek çikolata.
03:22
Now, chocolate aside,
every single one of those experiments
every single one of those experiments
57
190518
3034
Çikolata bir yana,
o deneylerin her biri,
o deneylerin her biri,
03:25
enables yet one more
scientific question answered
scientific question answered
58
193576
4253
burada, Dünya'da
cevaplayamayacağımız bir sorunun
cevaplayamayacağımız bir sorunun
03:29
that we can't do down here on Earth.
59
197853
3233
cevaplanmasını sağlıyor.
03:33
And so, it's like a different lens,
60
201110
2358
Farklı bir lens takmak gibi,
03:35
allowing us to see the answers
to questions like,
to questions like,
61
203492
3008
şu tarz soruların
cevabını görmenizi sağlıyor:
cevabını görmenizi sağlıyor:
03:38
"What about combustion?"
62
206524
1212
''Tutuşma nasıl?''
03:39
"What about fluid dynamics?"
63
207760
2849
''Sıvı dinamikleri nasıl?''
03:42
Now, sleeping is delightful.
64
210633
2599
İşin uyku kısmı da harika.
03:45
My favorite -- I mean, you could be
upside down, right side up --
upside down, right side up --
65
213256
3108
Yani baş aşağı da olabilirsiniz,
sa kısmınız havada da olabilir --
sa kısmınız havada da olabilir --
03:48
my favorite: curled up
in a little ball and floating freely.
in a little ball and floating freely.
66
216388
2972
en sevdiğim pozisyonsa
küçük bir topa bürünüp serbestçe uçmak.
küçük bir topa bürünüp serbestçe uçmak.
03:52
Laundry? Nope.
67
220066
2269
Çamaşır mı? Yok öyle bir şey.
03:54
We load our dirty clothes
into an empty supply ship
into an empty supply ship
68
222359
3628
Kirli çamaşırlarımızı boş bir
tedarik gemisine yüklüyoruz
tedarik gemisine yüklüyoruz
03:58
and send it off into space.
69
226011
2265
ve uzaya gönderiyoruz.
04:00
The bathroom.
70
228300
1171
Ve de banyo.
04:01
Everyone wants to know.
71
229495
1392
Herkes bilmek istiyor.
04:02
It's hard to understand,
so I made a little video,
so I made a little video,
72
230911
2724
Anlaması biraz güç,
o yüzden bir video çektim
o yüzden bir video çektim
04:05
because I wanted kids to understand
73
233659
2460
çünkü çocukların şunu anlamasını istedim,
04:08
that the principle of vacuum saves the day
74
236143
2897
vakum ilkesi günü kurtarıyor
04:11
and that just a gentle breeze
helps everything go
helps everything go
75
239064
3079
ve biraz da nazik bir rüzgârla
04:14
where it is supposed to.
76
242167
2213
her şey gitmesi gereken yere gidiyor.
04:16
Well, in real life it does.
77
244404
1899
Yani gerçek hayatta öyle.
04:18
(Laughter)
78
246327
1078
(Gülme sesleri)
04:19
Recycling? Of course.
79
247429
1191
Geri dönüşüm de var tabii.
04:20
So we take our urine, we store it,
we filter it and then we drink it.
we filter it and then we drink it.
80
248644
5247
İdrarımızı alıp saklıyor,
filtreden geçiriyor ve içiyoruz.
filtreden geçiriyor ve içiyoruz.
04:25
And it's actually delicious.
81
253915
1535
Aslında lezzetli.
04:27
(Laughter)
82
255474
1015
(Gülme sesleri)
04:28
Sitting around the table,
83
256513
2122
Bir masanın etrafında oturuyor
04:30
eating food that looks bad
but actually tastes pretty good.
but actually tastes pretty good.
84
258659
2822
ve kötü görünen ama aslında
tadı bayağı güzel şeyler yiyoruz.
tadı bayağı güzel şeyler yiyoruz.
04:33
But it's the gathering around
the table that's important,
the table that's important,
85
261505
2814
Ama önemli olan şey
masanın etrafında toplanmak.
masanın etrafında toplanmak.
04:36
I think both in space and on Earth,
86
264343
3276
Sanırım bu Dünya'da olduğu kadar
uzayda da öyle
uzayda da öyle
04:39
because that's what cements
a crew together.
a crew together.
87
267643
2731
çünkü ekibi bir arada tutan şey bu.
04:43
For me, music was a way to stay connected
to the rest of the world.
to the rest of the world.
88
271032
3701
Benim için dünyanın geri kalanıyla
bağlantılı kalmanın yolu müzikti.
bağlantılı kalmanın yolu müzikti.
04:46
I played a duet between Earth and space
89
274757
3238
Uzay uçuşunun 50. yıl dönümünde
04:50
with Ian Anderson of Jethro Tull
90
278019
2946
Jethro Tull'un Ian Anderson'ından
04:52
on the 50th anniversary
of human spaceflight.
of human spaceflight.
91
280989
3091
Dünya ve uzay arasında bir düet çaldım.
04:56
Connecting to family was so important.
92
284644
2555
Aileyle irtibatta kalmak çok önemliydi.
04:59
I talked with my family almost every day
the whole time I was up there,
the whole time I was up there,
93
287223
4310
Orada olduğum süre boyunca
ailemle her gün konuştum.
ailemle her gün konuştum.
05:03
and I would actually read books to my son
as a way for us just to be together.
as a way for us just to be together.
94
291557
5051
Birlikte zaman geçirmek adına
oğluma kitaplar bile okudum.
oğluma kitaplar bile okudum.
05:08
So important.
95
296632
1291
Çok önemli.
05:09
Now, when the space station
would go over Massachusetts,
would go over Massachusetts,
96
297947
2646
Uzay istasyonu Massachusetts
üzerinden giderken
üzerinden giderken
05:12
my family would run outside,
97
300617
1649
ailem dışarıya koşar
05:14
and they would watch the brightest star
sailing across the sky.
sailing across the sky.
98
302290
4666
ve gökyüzündeki en parlak yıldızı
izlemeye koyulurlardı.
izlemeye koyulurlardı.
05:18
And when I looked down,
I couldn't see my house,
I couldn't see my house,
99
306980
2649
Aşağı baktığımda evimi göremezdim
05:21
but it meant a lot to me to know
that the people I loved the most
that the people I loved the most
100
309653
3923
ama benim aşağı bakarken
en sevdiklerimin yukarıya bakıyor olması
en sevdiklerimin yukarıya bakıyor olması
05:25
were looking up while I was looking down.
101
313600
2980
benim için çok şey ifade ediyordu.
05:29
So the space station, for me, is the place
where mission and magic come together.
where mission and magic come together.
102
317160
5792
O yüzden uzay istasyonu, benim için,
görev ve büyünün buluştuğu yer.
görev ve büyünün buluştuğu yer.
05:34
The mission, the work are vital steps
103
322976
2630
Bu görev, işin kendisi
05:37
in our quest to go further than our planet
104
325630
2226
gezegenimizden öteye
gitmek için bir araştırma
gitmek için bir araştırma
05:39
and imperative for understanding
sustainability here on Earth.
sustainability here on Earth.
105
327880
4071
ve Dünya'da sürdürülebilirliği
anlamak adına şart.
anlamak adına şart.
05:43
I loved being a part of that,
106
331975
1718
Bunun bir parçası olmak çok güzeldi.
05:45
and if I could have taken
my family with me,
my family with me,
107
333717
2776
Keşke ailemi de götürebilseydim,
05:48
I never would have come home.
108
336517
1762
o zaman hiç geri dönmezdim.
05:50
And so my view from the station showed me
109
338853
3191
İstasyondan baktığım manzara
bana şunu gösterdi ki
bana şunu gösterdi ki
05:54
that we are all from the same place.
110
342068
3092
hepimiz aynı yerden geliyoruz.
05:57
We all have our roles to play.
111
345184
2928
Hepimizin bir rolü var.
06:00
Because, the Earth is our ship.
112
348136
3563
Çünkü bizim gemimiz Dünya.
06:03
Space is our home.
113
351723
2514
Uzay bizim evimiz.
06:07
And we are the crew of Spaceship Earth.
114
355086
4585
Biz de Dünya uzay gemisinin ekibiyiz.
06:12
Thank you.
115
360687
1177
Teşekkürler.
06:13
(Applause)
116
361888
1551
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Cady Coleman - AstronautCady Coleman draws from her time at NASA and her missions on the International Space Station to share insights about team building, leadership and innovation.
Why you should listen
Cady Coleman is a scientist, wife, mother, pilot, musician, retired NASA Astronaut and a veteran of two Space Shuttle missions and a six-month trip aboard the International Space Station (ISS). Passionate about sharing her experiences aboard the ISS, Coleman delivered the introductory talk for TED2011 from space.
Coleman currently serves as University Explorer at Arizona State University and as a consultant for a wide range of space-related projects. Her first Space Shuttle mission set the stage for astronauts to conduct pioneering research aboard the ISS in materials science, biotechnology, combustion science and fluid physics. Launching the Chandra X-Ray Observatory was the focus of her second mission, making it possible for scientists everywhere to learn about black holes and dark matter. During her space station expedition, Coleman was the Lead Robotics and Lead Science officer, performing hundreds of science experiments and the second-ever robotic capture of a supply ship from the station. During her ISS mission, she and her crew coached actress Sandra Bullock in preparation for Bullock's role in the movie Gravity.
On the ground at NASA, Coleman served in a variety of roles within the Astronaut Office, including Chief of Robotics, lead for tile repair efforts after the Columbia accident, and, most notably, the lead astronaut for the integration of supply ships. She paved the way for commercial spaceflight collaborations that are now commonplace.
Before retiring from NASA, Coleman led open-innovation and public-private partnership efforts for the Office of the Chief Technologist at NASA Headquarters. As a volunteer test subject for the US Air Force centrifuge program, she set several human endurance/tolerance records while performing physiological and new equipment studies.
In addition to her role as University Explorer at ASU, Coleman is a research affiliate at the MIT Media Lab. She serves on several boards, including the Smithsonian National Museum of Natural History, Earthrise Alliance, Dent the Future, Skycatch and Greenfield Community College.
Coleman earned a BS in chemistry from MIT in 1983 and a Ph.D. from the University of Massachusetts in 1991. She is married to glass artist Josh Simpson, has two sons, Josiah and Jamey, and calls Shelburne Falls, Massachusetts her home. In their spare time, Coleman and Josh share a love of flying, diving and the exploration of new worlds right here on earth.
Cady Coleman | Speaker | TED.com