ABOUT THE SPEAKER
John Maeda - Artist
John Maeda, the former president of the Rhode Island School of Design, is dedicated to linking design and technology. Through the software tools, web pages and books he creates, he spreads his philosophy of elegant simplicity.

Why you should listen

When John Maeda became president of the legendary Rhode Island School of Design (RISD) in 2008, he told the Wall Street Journal, "Everyone asks me, 'Are you bringing technology to RISD?' I tell them, no, I'm bringing RISD to technology."

In his fascinating career as a programmer and an artist, he's always been committed to blurring the lines between the two disciplines. As a student at MIT, studying computer programming, the legendary Muriel Cooper persuaded him to follow his parallel passion for fine art and design. And when computer-aided design began to explode in the mid-1990s, Maeda was in a perfect position at the MIT Media Lab to influence and shape the form, helping typographers and page designers explore the freedom of the web.

Maeda is leading the "STEAM" movement--adding an "A" for Art to the education acronym STEM (Science, Technology, Engineering, and Math)--and experiencing firsthand the transformation brought by social media. After leaving his post as RISD's president, Maeda is turning his attention to Silicon Valley, where is is working as a Design Partner for Kleiner, Perkins, Caulfield and Byers. He is also consulting for eBay, where he is the chair of the Design Advisory Board.

More profile about the speaker
John Maeda | Speaker | TED.com
TED2007

John Maeda: Designing for simplicity

John Maeda'yla basitlik üzerine

Filmed:
1,511,042 views

MIT Media Labs'dan John Maeda, teknolojiyle sanatın kesiştiği yerde yaşıyor, oldukça karmaşık bir yerde. Konuşmasında temele inmekten bahsediyor.
- Artist
John Maeda, the former president of the Rhode Island School of Design, is dedicated to linking design and technology. Through the software tools, web pages and books he creates, he spreads his philosophy of elegant simplicity. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:25
On simplicitybasitlik. What a great way to startbaşlama.
0
0
3000
Basitlik üzerine. Başlamak için harika bir yol.
00:30
First of all, I've been watchingseyretme this trendakım
1
5000
2000
Öncelikle, şu trendi takip ediyorum
00:32
where we have these bookskitaplar like suchböyle and suchböyle "For DummiesAptallar."
2
7000
3000
'Aptallar için Şu-ve-Şu' gibi kitapların olduğu trendler.
00:35
Do you know these bookskitaplar, these suchböyle and suchböyle "For DummiesAptallar?"
3
10000
2000
O kitapları biliyor musunuz, şu 'Aptallar için Şu-ve-Şu'nları?
00:37
My daughterskız çocukları pointedişaretlendi out that I'm very similarbenzer looking, so this is a bitbit of a problemsorun.
4
12000
4000
Kızlarım bunlara çok benzediğimi söyledi, yani bu biraz bir sorun gibi.
00:41
(LaughterKahkaha)
5
16000
3000
(Gülüşmeler)
00:44
But I was looking onlineinternet üzerinden at AmazonAmazon.comcom for other bookskitaplar like this.
6
19000
4000
Ama Amazon.com'da bu kitaba benzer diğer kitaplara bakıyordum.
00:48
You know, there's alsoAyrıca something calleddenilen the "CompleteTamamlamak Idiot'sIdiot's GuideKılavuzu?"
7
23000
3000
Bilirsiniz, ayrıca "Aptallar İçin Toplu Rehber" adında da bir kitap var.
00:51
There's a sortçeşit of business modelmodel around beingolmak stupidaptal in some senseduyu.
8
26000
3000
Çevremizde bir şekilde aptal olmakla ilgili bir iş modeli eğilimi var.
00:54
We like to have technologyteknoloji make us feel badkötü, for some strangegarip reasonneden.
9
29000
3000
Teknolojinin bizi kötü hissettirmesini seviyoruz, tuhaf bir nedenden dolayı.
00:57
But I really like that, so I wroteyazdı a bookkitap calleddenilen "The LawsYasalar of SimplicitySadelik."
10
32000
4000
Ama bunu gerçekten seviyoruz, ben de 'Basitliğin Kuralları' isimli bir kitap yazdım.
01:01
I was in MilanMilan last weekhafta, for the Italianİtalyanca launchbaşlatmak.
11
36000
3000
Geçen hafta Milano'daydım, İtalya'daki lansmanı için.
01:04
It's kindtür of a bookkitap about questionssorular, questionssorular about simplicitybasitlik.
12
39000
4000
Sorularla ilgili bir tür kitap - basitlikle ilgili sorular.
01:08
Very fewaz answerscevaplar. I'm alsoAyrıca wonderingmerak ediyor myselfkendim, what is simplicitybasitlik?
13
43000
3000
Çok az cevap içeriyor. Üstelik ben de merak ediyorum, basitlik nedir?
01:11
Is it good? Is it badkötü? Is complexitykarmaşa better? I'm not sure.
14
46000
4000
İyi mi? Kötü mü? Karmaşıklık daha mı iyi? Emin değilim.
01:15
After I wroteyazdı "The LawsYasalar of SimplicitySadelik,"
15
50000
2000
"Basitliğin Kuralları"nı yazdıktan sonra,
01:17
I was very tiredyorgun of simplicitybasitlik, as you can imaginehayal etmek.
16
52000
3000
basitlikten çok yorulmuştum, tahmin edebileceğiniz gibi.
01:20
And so in my life, I've discoveredkeşfedilen that
17
55000
2000
Ve yaşamımda, her türlü fazla başarılı kişi için
01:22
vacationtatil is the mostçoğu importantönemli skillbeceri for any kindtür of over-achieveraşırı achiever.
18
57000
3000
en önemli yeteneğin tatil olduğunu keşfettim.
01:25
Because your companiesşirketler will always take away your life,
19
60000
3000
Çünkü iş yerleriniz daima hayatınızdan çalacak,
01:28
but they can never take away your vacationtatil -- in theoryteori.
20
63000
3000
ama asla tatilinizi sizden alamazlar - teoride.
01:31
(LaughterKahkaha)
21
66000
1000
(Gülüşmeler)
01:32
So, I wentgitti to the CapeCape last summeryaz to hidesaklamak from simplicitybasitlik,
22
67000
3000
Bunun için geçen yaz basitlikten kaçmak için Cape'e gittim,
01:35
and I wentgitti to the GapBoşluk, because I only have blacksiyah pantspantolon.
23
70000
2000
ve Gap'e gittim çünkü sadece siyah pantolonum vardı.
01:37
So I wentgitti and boughtsatın khakiHaki shortsşort or whateverher neyse,
24
72000
2000
Gittim ve kendime haki şort ve benzeri şeyler aldım
01:39
and unfortunatelyne yazık ki, theironların brandingdağlama was all about "Keep It SimpleBasit."
25
74000
4000
ama ne yazık ki amblemleri bütünüyle "Basit Ol"mak üzerine idi.
01:43
(LaughterKahkaha)
26
78000
2000
(Gülüşmeler)
01:45
I openedaçıldı up a magazinedergi, and Visa'sVize brandingdağlama was,
27
80000
2000
Bir dergi açtım, Visa'nın amblemi oradaydı,
01:47
"Businessİş Takes SimplicitySadelik."
28
82000
2000
"İş Basitlik Gerektirir".
01:49
I developgeliştirmek photographsfotoğraflar, and KodakKodak said, "Keep It SimpleBasit."
29
84000
3000
Fotoğrafları yaptırdım ve Kodak " Basit Düşün" diyordu.
01:52
So, I feltkeçe kindtür of weirdtuhaf that simplicitybasitlik was sortçeşit of followingtakip etme me around.
30
87000
3000
Tuhaf bir biçimde basitliğin beni her yerde takip ettiğini hissettim.
01:55
So, I turneddönük on the TVTV, and I don't watch TVTV very much,
31
90000
3000
TV'yi açtım, genelde çok fazla TV izlemem,
01:58
but you know this personkişi? This is ParisParis HiltonHilton, apparentlygörünüşe göre.
32
93000
4000
bu kişiyi biliyorsunuz, bu Paris Hilton, göründüğü gibi.
02:02
And she has this showgöstermek, "The SimpleBasit Life."
33
97000
2000
Ve onun "Basit Yaşam" diye bir programı var.
02:04
So I watchedizledi this. It's not very simplebasit, a little bitbit confusingkafa karıştırıcı.
34
99000
3000
Ben de izledim. Çok fazla basit değildi, biraz da kafa karıştırıcıydı.
02:08
(LaughterKahkaha)
35
103000
2000
(Gülüşmeler)
02:10
So, I lookedbaktı for a differentfarklı showgöstermek to watch.
36
105000
2000
O zaman izlemek için farklı bir şey aradım.
02:12
So, I openedaçıldı up this TVTV GuideKılavuzu thing,
37
107000
2000
O zaman bu TV rehberini açtım,
02:14
and on the E! channelkanal, this "SimpleBasit Life" showgöstermek is very popularpopüler.
38
109000
3000
ve E! kanalında, şu 'Basit Yaşam' programı çok popülerdi.
02:17
They'llOnlar olacak playoyun it over, and over, and over.
39
112000
2000
Onu tekrar tekrar oynatıyorlardı.
02:19
(LaughterKahkaha)
40
114000
1000
(Gülüşmeler)
02:20
So it was traumatizingtravmatik, actuallyaslında.
41
115000
2000
Yani aslına bakarsanız travmatikti.
02:22
So, I wanted to escapekaçış again, so I wentgitti out to my cararaba.
42
117000
5000
Ben de bu durumdan kurtulmak için arabamla dışarıya çıktım,
02:27
And CapeCape CodCOD, there are idylliccennet gibi roadsyollar, and all of us can drivesürücü in this roomoda.
43
122000
5000
Cape Cod'da çok kırsal yollar var - odadaki herkes araba kullanabilir.
02:32
And when you drivesürücü, these signsişaretler are very importantönemli.
44
127000
2000
Ve araba kullandığınızda, işaretler çok önemlidir.
02:34
It's a very simplebasit signişaret, it saysdiyor, "roadyol" and "roadyol approachingyaklaşıyor."
45
129000
4000
Çok basit bir işaret, şöyle diyor, "Yol" ve "Yakındaki yol".
02:38
So I'm mostlyçoğunlukla drivingsürme alonguzun bir, okay, and then I saw this signişaret.
46
133000
4000
Genellikle hızlı kullanırım, tamam mı, ve sonra şu işareti gördüm.
02:42
(LaughterKahkaha)
47
137000
2000
(Gülüşmeler)
02:44
So, I thought complexitykarmaşa was attackingsaldırma me suddenlyaniden,
48
139000
2000
Ve karmaşıklık birden bire üzerime geliyor sandım,
02:46
so I thought, "AhAh, simplicitybasitlik. Very importantönemli."
49
141000
3000
ve "Evet, basitlik! - çok önemli" diye düşündüm.
02:49
But then I thought, "Oh, simplicitybasitlik. What would that be like on a beachplaj?
50
144000
4000
Sonra "Ah, evet basitlik, peki bir plajda basitlik nasıl olurdu?" diye düşündüm.
02:53
What if the skygökyüzü was 41 percentyüzde graygri? Wouldn'tOlmaz that be the perfectmükemmel skygökyüzü?"
51
148000
4000
Eğer gökyüzünün % 41'i gri olsaydı-- mükemmel bir gökyüzü olmayacak mıydı?
02:57
I mean that simplicitybasitlik skygökyüzü.
52
152000
2000
Bu basit gökyüzünü kastediyorum.
02:59
But in realitygerçeklik, the skygökyüzü lookedbaktı like this. It was a beautifulgüzel, complexkarmaşık skygökyüzü.
53
154000
5000
Ama gerçekte gökyüzü böyle görünür; güzel, karmaşık bir gökyüzü.
03:04
You know, with the pinksPembeler and bluesBlues. We can't help but love complexitykarmaşa.
54
159000
3000
Bilirsiniz, pembeli ve mavili. Karmaşıklığı sevmeden edemeyiz.
03:07
We're humaninsan beingsvarlıklar: we love complexkarmaşık things.
55
162000
2000
Biz insanız, karmaşık şeyleri seviyoruz.
03:09
We love relationshipsilişkiler -- very complexkarmaşık. So we love this kindtür of stuffşey.
56
164000
3000
İlişkilerimizi seviyoruz. Çok karmaşığız. Yani bu tarz şeyleri seviyoruz.
03:12
I'm at this placeyer calleddenilen the MediaMedya LabLaboratuvar.
57
167000
2000
Media Lab denilen bu yerdeyim.
03:14
Maybe some of you guys have heardduymuş of this placeyer.
58
169000
2000
Belki bazılarınız arkadaşlar, burayı duymuşsunuzdur.
03:16
It's designedtasarlanmış by I. M. PeiPei, one of the premierPremier modernistyenilikçi architectsmimarlar.
59
171000
4000
Önde gelen modernist mimarlardan birisi olan I. M. Pei tarafından tasarlandı.
03:20
ModernismModernizm meansanlamına geliyor whitebeyaz boxkutu, and it's a perfectmükemmel whitebeyaz boxkutu.
60
175000
4000
Modernizm beyaz kutu demektir ve mükemmel beyaz bir kutu.
03:24
(LaughterKahkaha)
61
179000
2000
(Gülüşmeler)
03:26
And some of you guys are entrepreneursgirişimciler, etcvb., whateverher neyse.
62
181000
3000
Ve bazılarınız girişimcisiniz ya da benzeri, neyse.
03:29
Last monthay, I was at GoogleGoogle, and, boyoğlan, that cafeteriakafeterya, man.
63
184000
5000
Geçen ay Google'daydım ve, vay, o kafeterya, vay.
03:34
You guys have things here in SiliconSilikon ValleyVadi like stockStok optionsseçenekleri.
64
189000
3000
Siz arkadaşlar burada Silikon Vadisi'nde sermaye seçenekleri gibi şeyleriniz var.
03:37
See, in academiaAkademi, we get titlesbaşlıklar, lots of titlesbaşlıklar.
65
192000
3000
Görüyorsunuz ya, akademide, biz sıfat alırız, birçok sıfat.
03:41
Last yearyıl at TEDTED, these were all my titlesbaşlıklar. I had a lot of titlesbaşlıklar.
66
196000
3000
Geçen yıl TED'de, tüm bunlar benim sıfatımdı. Birçok sıfatım var.
03:44
I have a defaultVarsayılan titleBaşlık as a fatherbaba of a bunchDemet of daughterskız çocukları.
67
199000
3000
Bir grup kızların babası olarak varsayılan bir sıfatım var.
03:47
This yearyıl at TEDTED, I'm happymutlu to reportrapor that I have newyeni titlesbaşlıklar,
68
202000
3000
Bu yıl TED'de, daha önceki sıfatlarıma ek olarak
03:50
in additionilave to my previousönceki titlesbaşlıklar.
69
205000
2000
yeni sıfatlarımın olduğunu söylemekten mutluyum.
03:52
AnotherBaşka bir "Associateİlişkilendirme DirectorYönetmen of ResearchAraştırma."
70
207000
2000
Araştırmanın diğer yöneticilerinden biri.
03:54
And this alsoAyrıca happenedolmuş, so I have fivebeş daughterskız çocukları now.
71
209000
4000
Ve bu da oldu, yani şimdi beş kızım var.
03:58
(LaughterKahkaha)
72
213000
1000
(Gülüşmeler)
03:59
That's my babybebek ReinaReina. (ApplauseAlkış) Thank you.
73
214000
2000
Bu benim bebeğim Reina. Teşekkürler.
04:01
And so, my life is much more complexkarmaşık because of the babybebek, actuallyaslında,
74
216000
3000
Ve yani hayatım çok daha fazla karmaşık bebekten dolayı, aslında,
04:04
but that's okay. We will still staykalmak marriedevli, I think.
75
219000
4000
ama sorun değil. Evli kalacağız, sanırım.
04:08
But looking way back, when I was a childçocuk --
76
223000
2000
Ama - çocukluğuma baktığımda -
04:10
you see, I grewbüyüdü up in a tofutofu factoryfabrika in SeattleSeattle.
77
225000
2000
gördüğünüz gibi, Seattle'da bir tofu fabrikasında büyüdüm.
04:12
ManyBirçok of you mayMayıs ayı not like tofutofu because you haven'tyok had good tofutofu,
78
227000
3000
Birçoğunuz tofuyu sevmiyor olabilirsiniz çünkü iyi tofu yemediniz,
04:15
but tofu'stofu'nın a good foodGıda. It's a very simplebasit kindtür of foodGıda.
79
230000
2000
ama tofu iyi bir yemektir. Çok basit bir yemektir.
04:17
It's very hardzor work to make tofutofu.
80
232000
3000
Tofu yapmak zor iştir.
04:20
As a childçocuk, we used to wakeuyanmak up at 1 a.m. and work tillkadar 6 p.m., sixaltı daysgünler a weekhafta.
81
235000
6000
Çocukken gece yarısı birde kalkardım ve sabah altıya kadar çalışırdım, haftada altı gün.
04:26
My fatherbaba was kindtür of like AndyAndy GroveGrove, paranoidparanoyak of the competitionyarışma.
82
241000
4000
Babam Andy Grove gibi adamdı, rekabetten ödü kopardı.
04:30
So oftensık sık, sevenYedi daysgünler a weekhafta. FamilyAile business equalseşittir childçocuk laboremek.
83
245000
5000
Yani sıklıkla, haftanın yedi günü. Aile işi çocuk işçi demektir.
04:35
We were a great modelmodel. So, I lovedsevilen going to schoolokul.
84
250000
4000
Harika bir modeldik. Yani okula gitmeyi seviyordum.
04:39
SchoolOkul was great, and maybe going to schoolokul
85
254000
2000
Okul harikaydı ve belki okula gitmek bu Media Lab'a
04:41
helpedyardım etti me get to this MediaMedya LabLaboratuvar placeyer, I'm not sure.
86
256000
2000
sahip olmama yardım etti, emin değilim.
04:43
(LaughterKahkaha)
87
258000
2000
(Gülüşmeler)
04:45
Thank you.
88
260000
2000
Teşekkürler.
04:47
But the MediaMedya LabLaboratuvar is an interestingilginç placeyer, and it's importantönemli to me
89
262000
4000
Ama Media Lab ilginç bir yerdir ve benim için önemli
04:51
because as a studentÖğrenci, I was a computerbilgisayar scienceBilim undergradÜniversite öğrencisi,
90
266000
2000
çünkü bir öğrenci olarak, bilgisayar bilimi öğrencisiydim,
04:53
and I discoveredkeşfedilen designdizayn latersonra on in my life.
91
268000
3000
ve tasarımı hayatımın sonraki bir döneminde keşfettim.
04:56
And there was this personkişi, MurielMuriel CooperCooper.
92
271000
2000
Ve şu kişi vardı, Muriel Cooper.
04:58
Who knowsbilir MurielMuriel CooperCooper? MurielMuriel CooperCooper?
93
273000
2000
Muriel Cooper'ı kim tanıyor? Muriel Cooper?
05:00
Wasn'tDeğildi she amazingşaşırtıcı? MurielMuriel CooperCooper. She was wackytuhaf.
94
275000
3000
Harika değil miydi? Muriel Cooper. Kaçıktı.
05:03
And she was a TEDsterTEDci, exactlykesinlikle, and she showedgösterdi us,
95
278000
4000
Ve o bir TED'çiydi, tam olarak, ve bize gösterdi -
05:07
she showedgösterdi the worldDünya how to make the computerbilgisayar beautifulgüzel again.
96
282000
3000
dünyaya bilgisayarı nasıl yeniden güzel yapılacağını gösterdi.
05:10
And she's very importantönemli in my life,
97
285000
2000
Ve benim hayatımda çok önemli bir kişi,
05:12
because she's the one that told me to leaveayrılmak MITMIT and go to artSanat schoolokul.
98
287000
3000
çünkü bana MIT'den ayrılıp sanat okuluna gitmemi söyleyen oydu.
05:15
It was the besten iyi advicetavsiye I ever got. So I wentgitti to artSanat schoolokul, because of her.
99
290000
4000
Aldığım en iyi tavsiyeydi. Ben de sanat okuluna gittim, onun yüzünden.
05:19
She passedgeçti away in 1994,
100
294000
2000
1994 yılında yaşamını yitirdi,
05:21
and I was hiredkiralanmış back to MITMIT to try to filldoldurmak her shoesayakkabı, but it's so hardzor.
101
296000
5000
ve beni onun yerini doldurmak için MIT'ye tekrar aldılar, ama zordu.
05:26
This amazingşaşırtıcı personkişi, MurielMuriel CooperCooper.
102
301000
2000
Bu inanılmaz insan, Muriel Cooper.
05:28
When I was in JapanJaponya -- I wentgitti to an artSanat schoolokul in JapanJaponya --
103
303000
3000
Japonya'dayken - Japonya'da sanat okuluna gittim -
05:31
I had a niceGüzel sortçeşit of situationdurum, because somehowbir şekilde I was connectedbağlı to PaulPaul RandRand.
104
306000
5000
Hoş bir durumum vardı, çünkü bir şekilde Paul Rand'a bağlıydım.
05:36
Some of you guys know PaulPaul RandRand,
105
311000
2000
Bazılarınız Paul Rand'ı tanırsınız,
05:38
the greatestEn büyük graphicGrafiği designertasarımcı -- I'm sorry -- out there.
106
313000
2000
yaşayan - üzgünüm - en büyük grafik tasarımcı.
05:40
The great graphicGrafiği designertasarımcı PaulPaul RandRand
107
315000
2000
Büyük grafik tasarımcı Paul Rand:
05:42
designedtasarlanmış the IBMIBM logologo, the WestinghouseWestinghouse logologo.
108
317000
2000
IBM'in logosunu, Westinghouse'un logosunu tasarladı -
05:44
He basicallytemel olarak said, "I've designedtasarlanmış everything."
109
319000
3000
basitçe 'Her şeyi tasarladım' dedi.
05:47
And alsoAyrıca IkkoIkko TanakaTanaka was a very importantönemli mentorakıl hocası in my life --
110
322000
4000
Ve Ikko Tanaka da benim için çok önemli bir akıl hocasıdır -
05:51
the PaulPaul RandRand of JapanJaponya. He designedtasarlanmış mostçoğu of the majormajör iconssimgeler of JapanJaponya,
111
326000
5000
Japonya'nın Paul Rand'ı. Japonya'nın en büyük markalarını, Issey Miyake'nin
05:56
like IsseyIssey Miyake'sMiyake'nın brandmarka and alsoAyrıca MujiMuji.
112
331000
3000
markasını, ve Muji'nin markasını da tasarladı.
05:59
When you have mentorsmentorların -- and yesterdaydün,
113
334000
2000
Akıl hocalarınız olduğunda - ve dün
06:01
KareemKareem Abdul-JabbarAbdul-Jabbar talkedkonuştuk about mentorsmentorların,
114
336000
2000
Kareem Abdul-Jabbar akıl hocalarından bahsetti,
06:03
these people in your life -- the problemsorun with mentorsmentorların is that they all dieölmek.
115
338000
4000
hayatınızdaki bu insanlar - akıl hocalarıyla ilgili sorun hepsinin ölüyor olması.
06:07
This is a sadüzgün thing, but it's actuallyaslında a happymutlu thing in a way,
116
342000
2000
Bu acı bir şey ama aslında bir yandan da mutlu bir şey,
06:09
because you can rememberhatırlamak them in theironların puresaf formform.
117
344000
3000
çünkü onları en saf halleriyle hatırlayabilirsiniz.
06:12
I think that the mentorsmentorların that we all meetkarşılamak sortçeşit of humanizeinsanileştirmek us.
118
347000
4000
Hepimizin karşılaştığı akıl hocaları bir nevi insanlaştırıyor bizi sanırım.
06:16
When you get olderdaha eski, and you're all freakedçıldırdı out, whateverher neyse,
119
351000
2000
Yaşlandığınızda ve korktuğunuzda, neyse,
06:18
the mentorsmentorların calmsakin us down.
120
353000
2000
akıl hocaları sizi sakinleştirir.
06:20
And I'm gratefulminnettar for my mentorsmentorların, and I'm sure all of you are too.
121
355000
4000
Ve akıl hocalarım için minnettarım ve hepinizin de olduğuna eminim.
06:25
Because the humaninsan thing is very hardzor when you're at MITMIT.
122
360000
2000
Çünkü MIT'de iken insan kısmı çok zordur.
06:27
The T doesn't standdurmak for "humaninsan," it standsstandları for "technologyteknoloji."
123
362000
3000
T 'insan' için değil, 'teknoloji' için.
06:30
And because of that, I always wonderedmerak about this humaninsan thing.
124
365000
3000
Ve bundan dolayı, her zaman şu insan kısmını merak ettim.
06:33
So, I've always been GooglingGoogling this wordsözcük, "humaninsan,"
125
368000
2000
Yani, her zaman 'insan' kelimesini googlelıyordum,
06:35
to find out how manyçok hitsisabetler I get.
126
370000
2000
ne kadar sonuç çıkacağını görmek için.
06:37
And in 2001, I had 26 millionmilyon hitsisabetler, and for "computerbilgisayar,"
127
372000
4000
Ve 2001'de 26 milyon sonuç çıktı, ve bir bilgisayar için,
06:41
because computersbilgisayarlar are againstkarşısında humansinsanlar a bitbit,
128
376000
2000
çünkü bilgisayarlar biraz insanlara karşıdır,
06:43
I have 42 millionmilyon hitsisabetler. Let me do an AlAl GoreGore here.
129
378000
3000
42 milyon sonucum oldu. İzin verin bir Al Gore yapayım.
06:46
So, if you sortçeşit of comparekarşılaştırmak that, like this,
130
381000
2000
Eğer bunu karşılaştırırsanız, bu şekilde,
06:48
you'llEğer olacak see that computerbilgisayar versuse karşı humaninsan --
131
383000
3000
bilgisayara karşı insanı göreceksiniz -
06:51
I've been trackingizleme this for the last yearyıl --
132
386000
2000
bunu geçtiğimiz yıl izliyordum -
06:53
computerbilgisayar versuse karşı humaninsan over the last yearyıl has changeddeğişmiş.
133
388000
3000
bilgisayara karşı insan son bir yılda değişti.
06:56
It used to be kindtür of two to one. Now, humansinsanlar are catchingbulaşıcı up.
134
391000
3000
İkiye bir oluyordu. Şimdi, insanlar yakalıyor.
06:59
Very good, us humansinsanlar! We're catchingbulaşıcı up with the computersbilgisayarlar.
135
394000
3000
Çok iyi, biz insanlar: bilgisayarlara yetişiyoruz.
07:02
In the simplicitybasitlik realmDiyar, it's alsoAyrıca interestingilginç.
136
397000
2000
Basitlik dünyasında da, ayrıca ilginç,
07:04
So if you comparekarşılaştırmak complexitieskarmaşıklıklar to simplicitybasitlik,
137
399000
4000
yani eğer basitliğin karmaşıklığını karşılaştırsanız,
07:08
it's alsoAyrıca catchingbulaşıcı up in a way, too.
138
403000
2000
aynı zamanda o da yetişiyor denebilir.
07:10
So, somehowbir şekilde humansinsanlar and simplicitybasitlik are intertwinediç içe, I think.
139
405000
4000
Yani, bir şekilde insanlar ve basitlik birbirini sarıyor, sanırım.
07:16
I have a confessionitiraf: I'm not a man of simplicitybasitlik.
140
411000
3000
Bir itirafım var: ben basitlik adamı değilim.
07:19
I spentharcanmış my entiretüm earlyerken careerkariyer makingyapma complexkarmaşık stuffşey.
141
414000
3000
Tüm kariyerimi karmaşık şeyler yaparak geçirdim.
07:22
Lots of complexkarmaşık stuffşey.
142
417000
2000
Birçok karmaşık şey.
07:24
I wroteyazdı computerbilgisayar programsprogramlar to make complexkarmaşık graphicsgrafik like this.
143
419000
4000
Bunun gibi karmaşık grafikler yapacak bilgisayar programları yazdım.
07:28
I had clientsistemciler in JapanJaponya to make really complexkarmaşık stuffşey like this.
144
423000
3000
Japonya'da bunun gibi gerçekten karmaşık şeyleri yapacak müşterilerim var.
07:31
And I've always feltkeçe badkötü about it, in a senseduyu.
145
426000
3000
Ve bununla ilgili bir anlamda kötü hissettim.
07:34
So, I hidsakladı in a time dimensionboyut.
146
429000
2000
Ben de bir zaman boyutunda saklandım:
07:36
I builtinşa edilmiş things in a time-graphicszaman-grafik dimensionboyut.
147
431000
3000
Zaman-grafik boyutunda şeyler kurdum.
07:39
I did this seriesdizi of calendarsTakvimler for ShiseidoShiseido.
148
434000
3000
Shiseido için bu dizi takvim yaptım.
07:42
This is a floralçiçek themetema calendartakvim in 1997,
149
437000
3000
Bu çiçek temalı bir takvim, 1997'de,
07:45
and this is a fireworkhavai fişek calendartakvim. So, you launchbaşlatmak the numbernumara into spaceuzay,
150
440000
5000
ve bu da havai fişek takvimi. Yani sayıyı uzaya yolluyorsunuz,
07:50
because the JapaneseJaponca believe that when you see fireworkshavai fişek,
151
445000
3000
çünkü Japonlar havai fişek gördüğünüzde bir nedenden dolayı
07:53
you're coolersoğutucu for some reasonneden.
152
448000
2000
daha havalı göründüğünüzü düşünüyor.
07:55
This is why they have fireworkshavai fişek in the summeryaz.
153
450000
2000
Bu yazın havai fişek kullanmalarının nedeni.
07:57
A very extremeaşırı culturekültür.
154
452000
2000
Çok uçta bir kültür.
08:00
LastlySon olarak, this is a fall-basedsonbahar tabanlı calendartakvim,
155
455000
2000
Son olarak, bu sonbahar takvimi,
08:02
because I have so manyçok leavesyapraklar in my yardyard.
156
457000
2000
çünkü arka bahçede çok yaprak var.
08:04
So this is the leavesyapraklar in my yardyard, essentiallyesasen.
157
459000
2000
Yani bu yapraklar benim arka bahçemden, aslında.
08:06
And so I madeyapılmış a lot of these typestürleri of things.
158
461000
3000
Ve bu tarzda birçok şey yaptım.
08:10
I've been luckyşanslı to have been there before people madeyapılmış these kindtür of things,
159
465000
3000
İnsanlar bu tarz şeyleri yapmadan önce orada olduğumdan dolayı şanslıydım,
08:13
and so I madeyapılmış all this kindtür of stuffşey that messesMesses with your eyesgözleri.
160
468000
3000
ve yani tüm bu tarz gözlerinizin canına okuyan şey yaptım.
08:16
I feel kindtür of badkötü about that.
161
471000
2000
Bunun için kendimi biraz kötü hissediyorum.
08:18
TomorrowYarın, PaolaPaola AntonelliAntonelli is speakingkonuşuyorum. I love PaolaPaola.
162
473000
3000
Yarın, Paola Antonelli konuşuyor; Paola'yı severim.
08:21
She has this showgöstermek right now at MoMAMoMA,
163
476000
2000
Şu anda MoMA'da bu sergisi var,
08:23
where some of these earlyerken worksEserleri are here on displayGörüntüle at MoMAMoMA, on the wallsduvarlar.
164
478000
4000
bazı erken işlerin bazılarının sergilendiği, MoMA'da, duvarlarda.
08:27
If you're in NewYeni YorkYork, please go and see that.
165
482000
2000
Eğer New York'taysanız, lütfen gidip görün.
08:29
But I've had a problemsorun, because I make all this flyinguçan stuffşey
166
484000
4000
Ama benim bir sorunum var çünkü tüm bu uçan şeyleri yaptım
08:33
and people say, "Oh, I know your work.
167
488000
3000
ve insanlar 'Oh, işlerini biliyorum, diyor,
08:36
You're the guy that makesmarkaları eyegöz candyŞeker."
168
491000
2000
sen şekerden gözler yapan şu adamsın'.
08:38
And when you're told this, you feel kindtür of weirdtuhaf.
169
493000
2000
Ve böyle söylendiğinde, tuhaf hissediyorsunuz.
08:40
"EyeGöz candyŞeker" -- sortçeşit of pejorativeaşağılayıcı, don't you think?
170
495000
3000
'Gözden şeker' - biraz küçük düşürücü değil mi, ne dersiniz?
08:43
So, I say, "No, I make eyegöz meatet," insteadyerine.
171
498000
2000
Ben de 'Hayır, gözden et yapıyorum' diyorum.
08:45
(LaughterKahkaha)
172
500000
1000
(Gülüşmeler)
08:46
And eyegöz meatet is something differentfarklı, something more fibrousfibröz,
173
501000
3000
Ve gözden et farklı bir şey, daha lifli bir şey,
08:49
something more powerfulgüçlü, perhapsbelki. But what could that be, eyegöz meatet?
174
504000
3000
daha güçlü, belki. Ama ne olabilir bu, gözden et?
08:53
I've been interestedilgili in computerbilgisayar programsprogramlar all my life, actuallyaslında.
175
508000
4000
Aslına bakarsanız tüm hayatım boyunca bilgisayar programlarıyla ilgilendim.
08:57
ComputerBilgisayar programsprogramlar are essentiallyesasen treesağaçlar,
176
512000
2000
Bilgisayar programları temel olarak ağaçlardır,
08:59
and when you make artSanat with a computerbilgisayar programprogram, there's kindtür of a problemsorun.
177
514000
3000
ve bir bilgisayar programıyla sanat yaptığınızda, bir sorun vardır.
09:02
WheneverNe zaman you make artSanat with a computerbilgisayar programprogram,
178
517000
2000
Ne zaman bir bilgisayar programıyla sanat yapsanız,
09:04
you're always on the treeağaç, and the paradoxparadoks is that
179
519000
3000
her zaman ağaç tepesindesinizdir ve paradoks şudur;
09:07
for excellentMükemmel artSanat, you want to be off the treeağaç.
180
522000
4000
mükemmel sanat için, ağaç tepesinde olmak istemezsiniz.
09:11
So, this is sortçeşit of a complicationkomplikasyon I've foundbulunan.
181
526000
3000
Yani, bulduğum bir tür komplikasyon bu.
09:14
So, to get off the treeağaç, I beganbaşladı to use my oldeski computersbilgisayarlar.
182
529000
4000
Yani ağaçtan inmek için, eski bilgisayarlarımı kullanmaya başladım.
09:18
I tookaldı these to TokyoTokyo in 2001 to make computerbilgisayar objectsnesneleri.
183
533000
4000
Bunları 2001 yılında bilgisayar objeleri yapmak için Tokyo'ya götürdüm.
09:22
This is a newyeni way to typetip, on my oldeski, colorrenk ClassicKlasik.
184
537000
4000
Bu yeni bir klavyede yazma şekli, benim eski renkli Classic'imde.
09:26
You can't typetip very much on this.
185
541000
2000
Bunda pek fazla yazamazsınız.
09:29
I alsoAyrıca discoveredkeşfedilen that an IRIR mousefare respondsyanıt verir to CRTCRT emissionsemisyonları
186
544000
4000
Ayrıca kızılötesi ışıkla çalışan farenin CRT emisyonlarına tepki verdiğini
09:33
and startsbaşlar to movehareket by itselfkendisi, so this is a self-drawingkendi kendine çizim machinemakine.
187
548000
4000
ve kendi kendine hareket etmeye başladığını fark ettim, yani bu kendi çalışan bir çizim makinesi.
09:39
And alsoAyrıca, one yearyıl, the G3 BondiBondi BlueMavi thing --
188
554000
3000
Ve bir yılda ayrıca, G3 bondi mavi şey,
09:42
that caddyCaddy would come out, like, dangeroustehlikeli, like, "whackvurmak," like that.
189
557000
3000
bu teneke kutusu ortaya çıktı, böyle tehlikeli, böyle 'küt' bir şey.
09:45
But I thought, "This is very interestingilginç. What if I make like a cararaba crashkaza testÖlçek?"
190
560000
3000
Ama 'Bu çok ilginç. Bir çarpma testi yapsam ne olur?' diye düşündüm.
09:48
So I have a crashkaza testÖlçek.
191
563000
2000
Bir çarpma testi yaptım.
09:50
(LaughterKahkaha)
192
565000
1000
(Gülüşmeler)
09:51
And sortçeşit of measureölçmek the impactdarbe. StuffŞeyler like this are things I madeyapılmış,
193
566000
2000
Ve bir tür etki ölçümü. Bu tür şeyler bu şeylerin ne olduğunu
09:53
just to sortçeşit of understandanlama what these things are.
194
568000
3000
anlamak için yaptığım bir takım şeyler.
09:56
(LaughterKahkaha)
195
571000
2000
(Gülüşmeler)
09:58
ShortlyKısa bir süre after this, 9/11 happenedolmuş, and I was very depressedbunalımlı.
196
573000
3000
Bundan kısa süre sonra, 11 Eylül oldu ve çok depresiftim.
10:01
I was concernedilgili with contemporaryçağdaş artSanat
197
576000
2000
Hep kaba ve bir nevi üzücü şeylerle
10:03
that was all about pissişemek, and sortçeşit of really sadüzgün things,
198
578000
2000
ilgili olan güncel sanatla ilgili endişelerim vardı,
10:05
and so I wanted to think about something happymutlu.
199
580000
2000
ve ben de mutlu bir şey hakkında düşünmek istedim,
10:07
So I focusedodaklı on foodGıda as my areaalan --
200
582000
2000
ve alanım olarak yemeğe yoğunlaştım -
10:09
these sortçeşit of clementineClementine peelkabuk things.
201
584000
2000
bu tarz portakal rendeli şeyler.
10:11
In JapanJaponya, it's a wonderfulolağanüstü thing to removeKaldır the clementineClementine peelkabuk
202
586000
3000
Japonya'da, clementine portakalını tek parça halinde
10:14
just in one pieceparça. Who'sKim'ın donetamam that before? One-pieceTek parça clementineClementine?
203
589000
3000
soymak harika bir şeydir. Bunu daha önce kim yaptı? Tek parça clementine?
10:17
Oh, you guys are missingeksik out, if you haven'tyok donetamam it yethenüz.
204
592000
2000
Oh, eğer daha önce yapmadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz.
10:19
It was very good, and I discoveredkeşfedilen I can make sculpturesheykeller out of this,
205
594000
2000
Çok güzeldi ve sonra aslına bakarsanız bundan farklı şekillerde
10:21
actuallyaslında, in differentfarklı formsformlar.
206
596000
2000
heykeller yapabileceğimi keşfettim.
10:23
If you drykuru them quickhızlı, you can make, like, elephantsfiller and steersederek and stuffşey,
207
598000
3000
Eğer hızlı bir şekilde kurutursanız, fil ve dümen ya da bu tarz şeyler yapabilirsiniz,
10:26
and my wifekadın eş didn't like these, because they moldkalıp, so I had to stop that.
208
601000
3000
ve karım bundan hoşlanmadı çünkü küfleniyorlardı, yamayı bırakmak zorundaydım.
10:29
So, I wentgitti back to the computerbilgisayar, and I boughtsatın fivebeş largegeniş friespatates,
209
604000
4000
Ben de bilgisayara geri döndüm ve beş büyük kızartma aldım,
10:33
and scannedtaranan them all. And I was looking for some kindtür of foodGıda themetema,
210
608000
5000
ve hepsini taradım. Ve bir tür yemek teması arıyordum
10:38
and I wroteyazdı some softwareyazılım to automaticallyotomatik olarak layyatırmak out french-fryFransız-Fry imagesGörüntüler.
211
613000
5000
ve patates kızartması görsellerini göstermek için bazı yazılımlar yazdım.
10:43
And as a childçocuk, I'd hearduymak that songşarkı, you know,
212
618000
2000
Ve çocukken, şu bildiğiniz şarkıyı duyardım,
10:45
"Oh, beautifulgüzel, for spaciousgeniş skiesgökyüzü, for amberAmber wavesdalgalar of graintahıl,"
213
620000
4000
'Güzelim, sonsuz gökyüzü, amber rengi başaklar için',
10:49
so I madeyapılmış this amberAmber wavesdalgalar imagegörüntü.
214
624000
2000
ben de bu amber rengi dalgalar görselini yaptım.
10:51
It's sortçeşit of a MidwestMidwest cornfieldmısır tarlası out of frenchFransızca friespatates.
215
626000
3000
Bu nevi patates kızartmasından Orta batı mısır tarlaları.
10:54
And alsoAyrıca, as a childçocuk, I was the fattesten şişman kidçocuk in classsınıf,
216
629000
4000
Ve yine çocukken, sınıftaki en şişman çocuktum,
10:58
so I used to love CheetosCheetos. Oh, I love CheetosCheetos, yummynefis.
217
633000
3000
Cheetos severdim. Oh, Cheetosa bayılırım, nefis.
11:01
So, I wanted to playoyun with CheetosCheetos in some way.
218
636000
2000
Ben de bir şekilde Cheetosla oynamak istedim.
11:03
I wasn'tdeğildi sure where to go with this. I inventedicat edildi CheetoCheeto paintboya.
219
638000
4000
Bununla ne yapacağımdan çok emin değildim. Cheeto resmini icat ettim.
11:07
CheetoCheeto paintboya is a very simplebasit way to paintboya with CheetosCheetos.
220
642000
2000
Cheeto resmi, Cheetosla resmettiğiniz kolay bir yol.
11:09
(LaughterKahkaha)
221
644000
2000
(Gülüşmeler)
11:11
I discoveredkeşfedilen that CheetosCheetos are good, expressiveifade materialmalzeme.
222
646000
3000
Cheetosun iyi ifade etmeye yarayan bir malzeme olduğunu keşfettim.
11:14
And with these CheetosCheetos, I beganbaşladı to think,
223
649000
2000
Ve bu Cheetoslarla düşünmeye başladım,
11:16
"What can I make with these CheetosCheetos?"
224
651000
2000
'Bu Cheetoslarla ne yapabilirim?'
11:18
And so, I beganbaşladı to crinkleKrinkıl up potatopatates chipyonga fleckslekeler, and alsoAyrıca pretzelssimit.
225
653000
4000
Ve ben de patates cipsini karıştırmaya başladım ve pretzelleri.
11:23
I was looking for some kindtür of formform,
226
658000
2000
Bir tür form araştırıyordum
11:25
and in the endson, I madeyapılmış 100 butter-friestereyağı-patates kızartması. Do you get it?
227
660000
3000
ve sonunda 100 yağlı-kızartmayı yaptım. Anladınız mı?
11:28
(LaughterKahkaha)
228
663000
2000
(Gülüşmeler)
11:30
And eachher butter-frytereyağı-fry is composedoluşan of differentfarklı piecesparçalar.
229
665000
3000
Ve her bir yağlı-kızartma farklı bir parçadan oluşuyor.
11:33
People asksormak me how they make the antennaanten.
230
668000
3000
İnsanlar bana nasıl anten yapacaklarını soruyor.
11:36
SometimesBazen, they find a hairsaç in the foodGıda. That's my hairsaç.
231
671000
2000
Bazen yiyecek içinde saç buluyorlar; bu benim saçım.
11:38
My hair'sBu kıl cleantemiz -- it's okay.
232
673000
2000
Saçım temiz; sorun değil.
11:40
I'm a tenuredtenured professorprofesör, whichhangi meansanlamına geliyor, basicallytemel olarak, I don't have to work anymoreartık.
233
675000
3000
İmtiyazlı bir hocayım, bu temel olarak şu demek; artık çalışmak zorunda değilim.
11:43
It's a strangegarip business modelmodel. I can come into work everydayher gün
234
678000
3000
Tuhaf bir iş modelim. Her gün işe gidebilirim ve beş parça kağıdı
11:46
and stapleElyaf fivebeş piecesparçalar of paperkâğıt and just starebakıyorum at it with my latteLatte.
235
681000
3000
zımbalayım, sadece kahveme bakabilirim.
11:49
EndBitiş of storyÖykü.
236
684000
2000
Bu kadar.
11:51
(LaughterKahkaha)
237
686000
1000
(Gülüşmeler)
11:52
But I realizedgerçekleştirilen that life could be very boringsıkıcı,
238
687000
2000
Ama fark ettim ki hayat çok sıkıcı olabilir,
11:54
so I've been thinkingdüşünme about life, and I noticeihbar that my camerakamera --
239
689000
2000
ben de hayat hakkında düşünmeye başladım ve kameramın -
11:56
my digitaldijital camerakamera versuse karşı my cararaba, a very strangegarip thing.
240
691000
4000
dijital kameram karşısında arabam - çok acayip bir şey.
12:01
The cararaba is so bigbüyük, the camerakamera is so smallküçük,
241
696000
2000
Araba çok büyük, kamera çok küçük,
12:03
yethenüz the manualManuel for the camerakamera is so much biggerDaha büyük than the cararaba manualManuel.
242
698000
4000
ama yine de kameranın kullanım kılavuzu arabanınkinden daha büyük.
12:07
It doesn't make any senseduyu.
243
702000
2000
Çok anlamsız.
12:09
(LaughterKahkaha)
244
704000
2000
(Gülüşmeler)
12:11
So, I was in the CapeCape one time, and I typedyazılan the wordsözcük "simplicitybasitlik,"
245
706000
3000
Bir kez Cape'teydim ve 'basitlik' kelimesini yazdım
12:14
and I discoveredkeşfedilen, in this weirdtuhaf, M. Night ShyamalanShyamalan way,
246
709000
3000
ve keşfettim ki, şu tuhaf M. Night Shyamalan tarzında,
12:17
that I discoveredkeşfedilen [the] lettersharfler, M, I, T. You know the wordsözcük?
247
712000
3000
'M-I-T' kelimelerini keşfettim, kelimeyi biliyor musunuz?
12:20
In the wordskelimeler "simplicitybasitlik" and "complexitykarmaşa," M, I, T occurmeydana in perfectmükemmel sequencesıra.
248
715000
4000
'Basitlik' ve 'karmaşıklık' kelimelerinde, 'M-I-T' mükemmel bir düzende ortaya çıkıyor.
12:24
It's a bitbit eerieürkütücü, isn't it?
249
719000
2000
Biraz acayip, değil mi?
12:26
So, I thought, maybe I'll do this for the nextSonraki twentyyirmi yearsyıl or something.
250
721000
3000
Ben de belki bunu gelecek yirmi yıl falan yaparım diye düşündüm.
12:29
And I wroteyazdı this bookkitap, "The LawsYasalar of SimplicitySadelik."
251
724000
2000
Ve şu kitabı yazdım, 'Basitliğin Kuralları' -
12:31
It's a very shortkısa, simplebasit bookkitap. There are tenon lawsyasalar and threeüç keysanahtarları.
252
726000
5000
Çok kısa basit bir kitap. On kural ve üç anahtar var.
12:36
The tenon lawsyasalar and threeüç keysanahtarları -- I won'talışkanlık go over them because that's why I have a bookkitap,
253
731000
3000
On kural ve üç anahtar, üzerlerinden geçmeyeceğim çünkü kitap yazmamın nedeni bu,
12:39
and alsoAyrıca that's why it's on the WebWeb for freeücretsiz.
254
734000
2000
ve internette ücretsiz olmasının da nedeni.
12:41
But the lawsyasalar are kindtür of like sushisuşi in a way: there are all kindsçeşit.
255
736000
4000
Ama kurallar bir nevi suşiye benzer; tüm türde vardır.
12:45
In JapanJaponya, they say that sushisuşi is challengingmeydan okuma.
256
740000
2000
Japonya’da, suşi zordur derler.
12:47
You know the uniUni is the mostçoğu challengingmeydan okuma, so numbernumara tenon is challengingmeydan okuma.
257
742000
3000
Biliyorsunuz uni en zoru, yani numara on zor -
12:50
People hatenefret numbernumara tenon like they hatenefret uniUni, actuallyaslında.
258
745000
3000
insanlar uniden nefret ettikleri kadar ondan da nefret ederler.
12:53
The threeüç keysanahtarları are easykolay to eatyemek, so this is anagoanago, cookedpişmiş alreadyzaten, so easykolay to eatyemek.
259
748000
4000
Üç anahtar, yemesi kolay, işte bu anago, pişmiş, yemesi çok kolay.
12:57
So enjoykeyfini çıkarın your sushisuşi mealyemek latersonra, with the lawsyasalar of simplicitybasitlik.
260
752000
5000
Peki suşinizin tadına sonra varın, Basitlik Kuralları'yla.
13:02
Because I want to simplifybasitleştirmek them for you.
261
757000
2000
Çünkü onları sizin için basitleştirme istiyorum.
13:04
Because that's what this is about. I have to simplifybasitleştirmek this thing.
262
759000
2000
Çünkü bu aslında bununla ilgili; bunu basitleştirmeliyim.
13:06
So, if I simplifybasitleştirmek the lawsyasalar of simplicitybasitlik,
263
761000
3000
Eğer 'Basitliğin Kuralları'nı basitleştirirsem,
13:09
I have what's calleddenilen the cookietanımlama bilgisi versuse karşı laundryÇamaşırhane thing.
264
764000
3000
elimde 'kurabiye karşısında çamaşır' denen şey olur.
13:12
AnyoneKimse who has kidsçocuklar knowsbilir that if you offerteklif a kidçocuk
265
767000
2000
Çocuğu olan herkes bilir, eğer çocuğa büyük bir
13:14
a bigbüyük cookietanımlama bilgisi or a smallküçük cookietanımlama bilgisi,
266
769000
2000
kurabiye ya da küçük bir kurabiye verirseniz,
13:16
whichhangi cookietanımlama bilgisi are they going to take? The bigbüyük cookietanımlama bilgisi.
267
771000
3000
hangi kurabiyeyi alacaktır? Büyük kurabiye.
13:19
You can say the smallküçük cookietanımlama bilgisi has GodivaGodiva chocolateçikolata bitsbit in it,
268
774000
3000
Küçük kurabiyenin içinde Godiva çikolata parçaları var diyebilirsiniz,
13:22
but it doesn't work. They want the bigbüyük cookietanımlama bilgisi.
269
777000
3000
ama işe yaramaz. Büyük kurabiyeyi isterler.
13:25
But if you offerteklif kidsçocuklar two pilesbasur of laundryÇamaşırhane to foldkat,
270
780000
4000
Ama eğer çocuklara iki çamaşır yığınını katlamayı önerirseniz,
13:29
the smallküçük pileistif or the bigbüyük pileistif, whichhangi will they chooseseçmek?
271
784000
3000
küçük yığın ya da büyük yığın, hangisini seçerler?
13:32
StrangelyGarip bir şekilde, not the bigbüyük pileistif. So, I think it's as simplebasit as this.
272
787000
5000
Tuhaf bir şekilde, büyük olanı değil. Yani, bu kadar basit bence.
13:37
You know, when you want more, it's because you want to enjoykeyfini çıkarın it.
273
792000
3000
Biliyorsunuz, daha fazlasını istediğinizde, ondan keyfi almak istediğiniz içindir;
13:40
When you want lessaz, it's because it's about work.
274
795000
3000
daha az istediğinizde, bunun nedeni işle ilgili olmasındandır.
13:43
And so, to boilkaynama it all down, simplicitybasitlik is about livingyaşam life
275
798000
4000
Ve, hepsini bir araya getirecek olursak, basitlik daha çok keyifli
13:47
with more enjoymenthoşlanma and lessaz painAğrı.
276
802000
2000
ve daha az acılı bir yaşamla ilgilidir.
13:49
I think this is sortçeşit of simplebasit more versuse karşı lessaz.
277
804000
2000
Sanırım bu daha çok basitçe 'daha çok karşısında daha az'dır.
13:51
BasicallyTemel olarak, it always dependsbağlıdır.
278
806000
2000
Temel olarak her zaman değişir.
13:55
This bookkitap I wroteyazdı because I want to figureşekil out life.
279
810000
2000
Bu kitabı yazdım çünkü hayatı anlamak istiyorum.
13:57
I love life. I love beingolmak alivecanlı. I like to see things.
280
812000
2000
Hayatı seviyorum. Yaşıyor olmayı seviyorum. Şeyleri görmeyi seviyorum.
13:59
And so life is a bigbüyük questionsoru, I think, in simplicitybasitlik,
281
814000
2000
Ve hayat büyük bir soru, bence, basitlik söz konusuyken,
14:01
because you're tryingçalışıyor to simplifybasitleştirmek your life.
282
816000
3000
çünkü hayatınızı basitleştirmeye çalışıyorsunuz.
14:04
And I just love to see the worldDünya. The worldDünya is an amazingşaşırtıcı placeyer.
283
819000
3000
Ve ben sadece dünyayı görmek istiyorum. Dünya inanılmaz bir yer.
14:07
By beingolmak at TEDTED, we see so manyçok things at one time.
284
822000
2000
TED'de olarak aynı anda birçok farklı şeyi görüyoruz.
14:10
And I can't help but enjoykeyfini çıkarın looking at everything in the worldDünya.
285
825000
4000
Ve ben dünyadaki her şeye bakıp keyif almadan duramıyorum.
14:14
Like everything you see, everyher time you wakeuyanmak up.
286
829000
2000
Her gördüğünüz gibi, her sabah uyandığınızda,
14:16
It's suchböyle a joysevinç to sortçeşit of experiencedeneyim everything in the worldDünya.
287
831000
4000
dünyadaki her şeyi deneyimlemek ne kadar haz verici.
14:20
From everything from a weirdtuhaf hotelotel lobbylobi,
288
835000
2000
Tuhaf bir otel lobisinden pencerenizin üzerine
14:22
to SaranSaran wrapsarmak placedyerleştirilmiş over your windowpencere,
289
837000
3000
konmuş Saran kağıdına kadar her şeyden,
14:25
to this momentan where I had my roadyol in frontön of my houseev paveddöşeli darkkaranlık blacksiyah,
290
840000
4000
evimin önündeki simsiyah yaptığım şu ana kadar
14:29
and this whitebeyaz mothgüve was sittingoturma there dyingölen in the sunGüneş.
291
844000
3000
ve şu beyaz güvenin güneşin altında oturup ölmeyi beklemesine kadar.
14:32
And so, this wholebütün thing has struckvurdu me as excitingheyecan verici to be here,
292
847000
4000
Ve böylece, tüm bunlar beni burada olduğum için heyecanlandırıyor,
14:36
because life is finitesınırlı.
293
851000
2000
çünkü hayat sonsuz.
14:38
This was givenverilmiş to me by the chairmanbaşkan of ShiseidoShiseido.
294
853000
3000
Bu bana Shiseido'nun genel müdürü tarafından verildi.
14:41
He's an expertuzman in agingyaşlanma. This horizontalyatay axiseksen is how oldeski you are --
295
856000
3000
Yaşlanma konusunda bir uzman. Bu yatay düzlem kaç yaşında olduğunuz -
14:44
twelveon iki yearsyıl oldeski, twenty-four24 yearsyıl oldeski, seventy-fourYetmiş dört, ninety-six96 yearsyıl oldeski --
296
859000
4000
on iki yaşında, yirmi dört, yetmiş dört, doksan altı yaşında -
14:48
and this is some medicaltıbbi dataveri. So, brainbeyin strengthkuvvet increasesartışlar up to 60,
297
863000
6000
ve bu da tıbbi bilgi. Yani beyin gücü 60'a kadar artıyor,
14:54
and then after 60, it sortçeşit of goesgider down. KindTür of depressingiç karartıcı in a way.
298
869000
4000
ve 60'dan sonra, bir anlamda düşüyor. Biraz moral bozucu.
14:58
AlsoAyrıca, if you look at your physicalfiziksel strengthkuvvet.
299
873000
2000
Ayrıca fiziksel gücünüze de bakacak olursanız,
15:00
You know, I have a lot of cockykendini beğenmiş freshmenBirinci sınıf at MITMIT, so I tell them,
300
875000
3000
Biliyorsunuz, MIT'de bir sürü kendini beğenmiş öğrenci var, onlara diyorum,
15:03
"Oh, your bodiesbedenler are really gettingalma strongergüçlü and strongergüçlü,
301
878000
3000
'Bedenlerinin gerçekten daha fazla ve fazla güçleniyor,
15:06
but in your lategeç twentiesyirmili and mid-thirtiesOrta otuzlu, cellshücreler, they dieölmek."
302
881000
3000
ama yirmilerinizin sonunda ve otuzların ortalarında, hücreler, ölür.'
15:09
OK. It getsalır them to work harderDaha güçlü, sometimesara sıra.
303
884000
3000
Peki. Bu bazen daha çok çalışmalarına neden olur.
15:12
And if you have your visionvizyon, visionvizyon is interestingilginç.
304
887000
3000
Ve eğer görebiliyorsanız, görme ilginçtir.
15:15
As you ageyaş from infantbebek ageyaş, your visionvizyon getsalır better,
305
890000
4000
Bebeklikten itibaren büyürken, görüşünüz iyileşir,
15:19
and maybe in your lategeç teensgençler, earlyerken twentiesyirmili, you're looking for a matedostum,
306
894000
3000
ve belki gençliğiniz sonuna doğru, yirmili yaşların başında, bir eş ararsınız,
15:22
and your visionvizyon goesgider after that.
307
897000
2000
ve görüşünüz bunu takip eder.
15:24
(LaughterKahkaha)
308
899000
3000
(Gülüşmeler)
15:28
Your socialsosyal responsibilitysorumluluk is very interestingilginç.
309
903000
2000
Sosyal sorumluğunuz çok ilginçtir.
15:30
So, as you get olderdaha eski, you mayMayıs ayı, like, have kidsçocuklar, whateverher neyse.
310
905000
3000
Yaşlandıkça, çocuğunuz olabilir mesela, her neyse.
15:33
And then the kidsçocuklar graduatemezun olmak, and you have no responsibilitysorumluluk any more --
311
908000
4000
Ve sonra çocuklar mezun olur ve artık bir sorumluluğunuz kalmaz -
15:37
that's very good, too.
312
912000
2000
bu da çok iyidir.
15:39
But if any of you people asksormak,
313
914000
2000
Ama herhangi biriniz soracak olursa
15:41
"What actuallyaslında goesgider up? Does anything go up?
314
916000
2000
'Aslında ne artıyor? Hiçbir şey artmıyor mu?
15:43
What's the positivepozitif partBölüm of this, you know?" I think wisdombilgelik always goesgider up.
315
918000
3000
Bunun olumlu tarafı nedir, biliyor musunuz?' Bence her zaman bilgelik artar.
15:46
I love these eighty-year-oldSeksen yaşında, ninety-year-olddoksan yaşında guys and womenkadınlar.
316
921000
3000
Şu seksen yaşında, doksan yaşında adamları ve kadınları seviyorum.
15:49
They have so manyçok thoughtsdüşünceler, and they have so much wisdombilgelik,
317
924000
2000
O kadar çok düşünceleri ve o kadar çok bilgelikleri var ki,
15:51
and I think -- you know, this TEDTED thing, I've come here.
318
926000
2000
ve düşünüyorum da - biliyorsunuz, bu TED olayı, buraya gelmiştim.
15:53
And this is the fourthdördüncü time, and I come here for this wisdombilgelik, I think.
319
928000
4000
Ve bu dördüncü ve buraya bu bilgelik için geliyorum sanırım.
15:57
This wholebütün TEDTED effectEfekt, it sortçeşit of upsUPS your wisdombilgelik, somehowbir şekilde.
320
932000
4000
Tüm bu TED etkisi, bir nevi bilgeliğinizi bir şekilde artırıyor.
16:01
And I'm so gladmemnun to be here, and I'm very gratefulminnettar to be here, ChrisChris.
321
936000
3000
Ve burada olmaktan dolayı çok mutluyum ve çok müteşekkirim, Chris.
16:04
And this is an amazingşaşırtıcı experiencedeneyim for me as well.
322
939000
2000
Ve bu benim için de inanılmaz bir deneyim.
Translated by Serap Cakil
Reviewed by osman oguz ahsen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
John Maeda - Artist
John Maeda, the former president of the Rhode Island School of Design, is dedicated to linking design and technology. Through the software tools, web pages and books he creates, he spreads his philosophy of elegant simplicity.

Why you should listen

When John Maeda became president of the legendary Rhode Island School of Design (RISD) in 2008, he told the Wall Street Journal, "Everyone asks me, 'Are you bringing technology to RISD?' I tell them, no, I'm bringing RISD to technology."

In his fascinating career as a programmer and an artist, he's always been committed to blurring the lines between the two disciplines. As a student at MIT, studying computer programming, the legendary Muriel Cooper persuaded him to follow his parallel passion for fine art and design. And when computer-aided design began to explode in the mid-1990s, Maeda was in a perfect position at the MIT Media Lab to influence and shape the form, helping typographers and page designers explore the freedom of the web.

Maeda is leading the "STEAM" movement--adding an "A" for Art to the education acronym STEM (Science, Technology, Engineering, and Math)--and experiencing firsthand the transformation brought by social media. After leaving his post as RISD's president, Maeda is turning his attention to Silicon Valley, where is is working as a Design Partner for Kleiner, Perkins, Caulfield and Byers. He is also consulting for eBay, where he is the chair of the Design Advisory Board.

More profile about the speaker
John Maeda | Speaker | TED.com