ABOUT THE SPEAKER
Manwar Ali - Peace activist
A former committed pioneer of violent jihad, Manwar Ali draws on his experience and deepening understanding of Islam to prevent radicalisation and extremism.

Why you should listen

Manwar Ali (also known as Abu Muntasir) is one of the few scholars in the UK who has been directly involved in jihad. For around fifteen years he radicalised, recruited, fundraised and fought in Afghanistan, Kashmir and Burma. Now he draws on this experience in his work with the UK's Home Office and Crown Prosecution Service.  

Ali is a Muslim scholar who teaches Islam to restore balance, enhance human values and address issues of extremism through education, social projects, charitable events and open discussion. He works to foster peaceful coexistence through mutual understanding, good-neighborliness and caring engagement.

Ali founded the UK Muslim educational charity JIMAS and pioneered Zakat distribution in the UK. For more than 30 years he has had extensive experience in teaching Islam. He has helped make British Islam relevant and important to life now, preparing many students for life and leading the way in practicing civic engagement as an Imam.

Ali holds a B.Sc. (Hons) and M.Sc. in Computer Science, an MA in Islamic Studies and a Diploma in Arabic.

More profile about the speaker
Manwar Ali | Speaker | TED.com
TEDxExeter

Manwar Ali: Inside the mind of a former radical jihadist

Manwar Ali: Eski bir radikal cihatçının zihninden

Filmed:
2,292,617 views

1980'lerde Orta Doğu ve Asya'da hiddetli, silahlı savaşlara katılmış eski bir radikal cihatçı olan Manwar Ali, "uzun süre, ölüm için yaşadım" diyor. Bu etkileyici konuşmasında, radikalleştirme deneyimi üzerinde duruyor ve şiddeti, vahşiliği asil ve erdemli bir şey olarak gören İslamcı gruplar içerisindeki insanlara, güçlü ve doğrudan bir çağrı yapıyor: Öfkeyi ve nefreti bir kenara bırakın ve bunun yerine, diğer insanlardaki iyiliği, güzelliği ve doğruyu görmek için kalplerinizi geliştirin diyor.
- Peace activist
A former committed pioneer of violent jihad, Manwar Ali draws on his experience and deepening understanding of Islam to prevent radicalisation and extremism. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
TodayBugün I standdurmak before you
as a man who liveshayatları life to the fulltam
0
760
4016
Bugün karşınızda, hayatını burada ve
şu anda dolu dolu yaşayan
00:16
in the here and now.
1
4800
1240
bir adam olarak duruyorum.
00:19
But for a long time,
2
7280
1656
Fakat uzun süre,
00:20
I livedyaşamış for deathölüm.
3
8960
1200
ölüm için yaşadım.
00:23
I was a younggenç man who believedinanılır
4
11920
1616
Cihadın, güç ve şiddetin dili
00:25
that jihadCihad is to be understoodanladım
in the languagedil of forcekuvvet and violenceşiddet.
5
13560
4560
olarak anlaşılması gerektiğine
inanan, genç bir adamdım.
00:32
I trieddenenmiş to right wrongsyanlışlar
throughvasitasiyla powergüç and aggressionsaldırganlık.
6
20760
3240
Yanlışları, güç ve
saldırganlıkla düzeltmeye çalışmıştım.
00:37
I had deepderin concernsendişeler
for the sufferingçile of othersdiğerleri
7
25440
4440
Diğer insanların ıstırapları için
derin endişelerim vardı ve onlara
yardım etmek, onları teselli etmek
için güçlü bir tutku besliyordum.
00:42
and a stronggüçlü desirearzu etmek
to help and bringgetirmek reliefkabartma to them.
8
30760
3240
00:49
I thought violentşiddetli jihadCihad was nobleasil,
9
37120
3336
Şiddet içeren cihat benim için soylu,
00:52
chivalrousŞövalye
10
40480
1336
yiğit bir şeydi
00:53
and the besten iyi way to help.
11
41840
1320
ve yardımın en iyi yoluydu.
00:57
At a time when so manyçok of our people --
12
45640
1896
İnsanlarımızın çoğunun -- özellikle de
00:59
younggenç people especiallyözellikle --
13
47560
1256
gençlerin -- El-Kaide,
01:00
are at riskrisk of radicalizationradikalleşme
14
48840
1560
İslam Devleti ve diğerleri gibi
gruplar aracılığıyla
01:03
throughvasitasiyla groupsgruplar like al-QaedaEl-Kaide,
15
51400
1696
01:05
Islamicİslam StateDevlet and othersdiğerleri,
16
53120
1840
bir radikalleşme riskinde oldukları;
01:07
when these groupsgruplar are claimingiddia
17
55880
1456
bu gruplar, korkunç vahşiliklerinin
01:09
that theironların horrifickorkunç brutalityvahşeti
and violenceşiddet are truedoğru jihadCihad,
18
57360
5056
ve şiddetlerinin gerçek cihat olduğunu
iddia ettikleri bu zamanda,
01:14
I want to say that theironların ideaFikir
of jihadCihad is wrongyanlış --
19
62440
4176
onların cihat fikirlerinin, tıpkı benimki
gibi, yanlış olduğunu -- tamamen
01:18
completelytamamen wrongyanlış --
20
66640
1336
yanlış olduğunu --
01:20
as was mineMayın, then.
21
68000
1200
söylemek istiyorum.
01:23
JihadCihad meansanlamına geliyor to strivegayret to one'sbiri utmostson derece.
22
71200
2360
Cihat, insanın son
noktaya kadar uğraşmasıdır.
01:26
It includesiçerir exertionefor and spiritualitytinsellik,
23
74440
3016
Gayreti, maneviyatı,
01:29
self-purificationSelf-purification
24
77480
1496
arınmayı
01:31
and devotionözveri.
25
79000
1200
ve fedakârlığı içerir.
01:34
It refersatıfta to positivepozitif transformationdönüşüm
26
82480
2776
Öğrenme, akıl ve Tanrı'nın hatırlanması
01:37
throughvasitasiyla learningöğrenme, wisdombilgelik
and remembranceanma of God.
27
85280
4096
aracılığıyla gerçekleştirilen,
pozitif dönüşüm anlamına gelir.
01:41
The wordsözcük jihadCihad standsstandları
for all those meaningsAnlamlar as a wholebütün.
28
89400
3240
Cihat kelimesi, bir
bütün olarak bu anlamlara gelir.
01:46
JihadCihad mayMayıs ayı at timeszamanlar
take the formform of fightingkavga,
29
94920
4416
Cihat, zaman zaman, bir savaş
biçimine giriyor olabilir fakat
01:51
but only sometimesara sıra,
30
99360
1200
bu yalnızca bazen,
01:53
underaltında strictsıkı conditionskoşullar,
31
101200
1720
sert koşullar altında, kurallar
ve sınırlar içerisinde olur.
01:56
withiniçinde ruleskurallar and limitssınırları.
32
104200
1960
01:59
In IslamIslam,
33
107840
1216
İslam'da,
02:01
the benefityarar of an actdavranmak mustşart outweighdaha ağır gelmek
the harmzarar or hardshipsıkıntı it entailsüzerine kuruludur.
34
109080
5000
bir eylemin menfaati, o eylemin yol açtığı
zarara veya zorluğa üstün gelmelidir.
02:07
More importantlyönemlisi,
35
115240
1736
Daha da önemlisi;
02:09
the versesayet in the KoranKur'an
that are connectedbağlı to jihadCihad or fightingkavga
36
117000
4736
cihat ya da savaşla
bağlantılı Kuran ayetleri;
02:13
do not cancelİptal out the versesayet
that talk about forgivenessaf,
37
121760
5576
bağışlayıcılık, iyilik ya da
02:19
benevolenceyardımseverlik
38
127360
1296
sabır ile ilgili ayetlerin
02:20
or patiencesabır.
39
128680
1200
etkisini yok etmez.
02:25
But now I believe that there are
no circumstanceskoşullar on earthtoprak
40
133320
4576
Fakat şimdi, dünyada, cihadın hoş
görülebilir olduğu herhangi bir durumun
02:29
where violentşiddetli jihadCihad is permissibleizin verilen,
41
137920
2576
olduğunu düşünmüyorum,
02:32
because it will leadöncülük etmek to greaterbüyük harmzarar.
42
140520
2680
çünkü büyük bir zarara yol açacaktır.
02:37
But now the ideaFikir of jihadCihad
has been hijackedkaçırıldı.
43
145800
2496
Fakat cihat fikri artık gasp edildi.
02:40
It has been pervertedsapık
to mean violentşiddetli strugglemücadele
44
148320
3336
Müslümanlar zorluk çektikleri zaman,
şiddetli ıstırap anlamına
02:43
whereverher nerede MuslimsMüslümanlar
are undergoinggeçiyor difficultieszorluklar,
45
151680
2976
gelmesi için değiştirildi ve El-Kaide,
02:46
and turneddönük into terrorismterörizm
46
154680
1896
İslam Devleti ve diğerleri gibi
02:48
by fascisticFaşist Islamistsİslamcılar like al-QaedaEl-Kaide,
47
156600
3056
faşist İslamcılar tarafından,
terörizme dönüştürüldü.
02:51
Islamicİslam StateDevlet and othersdiğerleri.
48
159680
1560
02:54
But I have come to understandanlama
49
162280
1976
Fakat anlıyorum ki, gerçek cihat,
02:56
that truedoğru jihadCihad
meansanlamına geliyor strivingçabası to the utmostson derece
50
164280
3936
Tanrı'nın sevdiği nitelikleri yaşamak ve
kuvvetlendirmek için sonuna kadar
03:00
to strengthengüçlendirmek and livecanlı
those qualitiesnitelikleri whichhangi God lovessever:
51
168240
3360
çabalamak anlamına
geliyor ve bu nitelikler:
03:04
honestyDürüstlük, trustworthinessgüvenilirlik,
52
172440
2336
Dürüstlük, güvenilirlik,
03:06
compassionmerhamet, benevolenceyardımseverlik,
53
174800
2096
merhamet, cömertlik,
03:08
reliabilitygüvenilirlik, respectsaygı,
54
176920
1896
itimat, saygı,
03:10
truthfulnessdoğruluk --
55
178840
1376
doğruluk --
03:12
humaninsan valuesdeğerler that so manyçok of us sharepay.
56
180240
3120
çoğumuzun paylaştığı insani değerler.
03:18
I was borndoğmuş in BangladeshBangladeş,
57
186360
1856
Ben Bangladeş'te doğdum
03:20
but grewbüyüdü up mostlyçoğunlukla in Englandİngiltere.
58
188240
1429
fakat daha çok İngiltere'de büyüdüm.
03:22
And I wentgitti to schoolokul here.
59
190480
1239
Okula orada gittim.
03:24
My fatherbaba was an academicakademik,
60
192480
2296
Babam öğretim görevlisiydi
03:26
and we were in the UKİNGİLTERE throughvasitasiyla his work.
61
194800
2080
ve onun işi için İngiltere'deydik.
03:30
In 1971 we were in BangladeshBangladeş
when everything changeddeğişmiş.
62
198360
4480
1971 yılında her şey
değiştiğinde, Bangladeş'te idik.
03:36
The WarSavaş of IndependenceBağımsızlık
impactedetkilenen uponüzerine us terriblyson derece,
63
204240
3536
Kurtuluş Savaşı bizi son derece etkiledi,
03:39
pittingdelik familyaile againstkarşısında familyaile,
64
207800
1856
aileleri ve komşuları
03:41
neighborkomşu againstkarşısında neighborkomşu.
65
209680
1696
karşı karşıya getirdi.
03:43
And at the ageyaş of 12 I experienceddeneyimli warsavaş,
66
211400
2856
12 yaşımda savaşa, ailemde yoksulluğa,
03:46
destitutionyoksulluk in my familyaile,
67
214280
1600
22 akrabamın korkunç biçimlerde
öldürülmelerine ve ayrıca büyük erkek
kardeşimin öldürülmesine
03:48
the deathsölümler of 22
of my relativesakrabaları in horriblekorkunç waysyolları,
68
216720
3240
tanıklık ettim.
03:52
as well as the murdercinayet of my elderyaşça büyük brothererkek kardeş.
69
220960
2800
03:59
I witnessedtanık killingöldürme ...
70
227040
1760
Öldürme eylemine şahit oldum...
04:03
animalshayvanlar feedingbesleme on corpsesCesetler in the streetssokaklar,
71
231000
2816
Hayvanlar sokaklarda cesetleri yiyordu,
04:05
starvationaçlık all around me,
72
233840
1736
etrafımda açlık vardı,
04:07
wantonahlaksız, horrifickorkunç violenceşiddet --
73
235600
2136
kötülük, korkunç bir şiddet vardı --
04:09
senselessanlamsız violenceşiddet.
74
237760
1200
anlamsız bir şiddetti.
04:14
I was a younggenç man,
75
242280
1736
Genç bir adamdım, delikanlıydım,
04:16
teenagergenç, fascinatedbüyülenmiş by ideasfikirler.
76
244040
2936
fikirlerden etkileniyordum.
04:19
I wanted to learnöğrenmek,
77
247000
1816
Öğrenmek istiyordum,
04:20
but I could not go to schoolokul
for fourdört yearsyıl.
78
248840
2048
fakat dört yıl okula gidemedim.
04:24
After the WarSavaş of IndependenceBağımsızlık,
79
252760
1456
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra,
04:26
my fatherbaba was put in prisonhapis
for two and a halfyarım yearsyıl,
80
254240
2480
babam iki buçuk yıllığına hapse atıldı
04:29
and I used to visitziyaret etmek him
everyher weekhafta in prisonhapis,
81
257839
2521
ve hapishanede onu her
hafta ziyaret ediyordum
04:33
and homeschooledev-okuluna myselfkendim.
82
261120
1480
ve evde kendi kendimi eğitiyordum.
04:36
My fatherbaba was releasedyayınlandı in 1973
83
264080
2560
Babam 1973 yılında çıktı ve mülteci olarak
04:39
and he fledkaçtı to Englandİngiltere as a refugeemülteci,
84
267520
2576
İngiltere'ye kaçtı, sonrasında biz de
04:42
and we soonyakında followedtakip etti him.
85
270120
1240
onu takip ettik.
04:44
I was 17.
86
272720
1656
17 yaşımdaydım.
04:46
So these experiencesdeneyimler gaveverdi me
87
274400
2456
Bu tecrübeler, dünyadaki vahşet
04:48
a sharpkeskin awarenessfarkında olma of the atrocitieszulüm
and injusticesadaletsizlikler in the worldDünya.
88
276880
3800
ve adaletsizlikler konusunda bana
keskin bir farkındalık sağladı.
04:54
And I had a stronggüçlü desirearzu etmek --
89
282320
1816
Ayrıca yanlışları düzeltmek ve
04:56
a very keenkeskin, deepderin desirearzu etmek --
90
284160
2016
eziyet gören kurbanlara yardım etmek için
04:58
to right wrongsyanlışlar
91
286200
1216
çok güçlü -- çok keskin,
04:59
and help the victimskurbanlar of oppressionbaskı.
92
287440
1667
derin -- bir tutku besliyordum.
05:02
While studyingders çalışıyor at collegekolej in the UKİNGİLTERE,
93
290600
1936
İngiltere'de üniversitede okurken,
05:04
I metmet othersdiğerleri who showedgösterdi me
how I could channelkanal that desirearzu etmek
94
292560
5480
bana bu tutkuyu nasıl yönlendirip
dinime nasıl katkı sağlayacağımı
gösteren insanlarla tanıştım.
05:10
and help throughvasitasiyla my religiondin.
95
298720
1720
05:13
And I was radicalizedradikal --
96
301720
1296
Şiddeti doğru, hatta belli
05:15
enoughyeterli to considerdüşünmek violenceşiddet correctdoğru,
97
303040
3440
koşullarda bir erdem varsayacak kadar
05:19
even a virtueErdem underaltında certainbelli circumstanceskoşullar.
98
307640
2360
radikalleştirildim.
05:24
So I becameoldu involvedilgili
in the jihadCihad in AfghanistanAfganistan.
99
312320
3216
Böylece, Afganistan'da cihada dâhil oldum.
05:27
I wanted to protectkorumak the MuslimMüslüman AfghanAfgan
populationnüfus againstkarşısında the SovietSovyet armyordu.
100
315560
4560
Sovyet ordusuna karşı
Müslüman Afganları korumak istemiştim.
05:32
And I thought that was jihadCihad:
101
320960
2376
Bunun cihat olduğunu düşündüm:
05:35
my sacredkutsal dutygörev,
102
323360
1496
Tanrı'nın ödüllendirileceği
05:36
whichhangi would be rewardedödüllendirdi by God.
103
324880
1720
kutsal görevim.
05:43
I becameoldu a preacherVaiz.
104
331880
2000
Bir vaiz oldum.
05:47
I was one of the pioneersÖncüler
of violentşiddetli jihadCihad in the UKİNGİLTERE.
105
335960
5096
İngiltere'deki hiddetli cihadın
öncülerinden biriydim.
05:53
I recruitedişe,
106
341080
1496
Askere aldım,
05:54
I raisedkalkık fundspara, I trainedeğitilmiş.
107
342600
1680
bağış topladım, eğitim verdim.
05:57
I confusedŞaşkın truedoğru jihadCihad
108
345360
2536
Gerçek cihadı, faşist
İslamcıların yansıttığı
05:59
with this perversionsapıklık
as presentedsunulan by the fascistFaşist Islamistsİslamcılar --
109
347920
4000
bu dalalet ile karıştırdım --
bu insanlar, güce, otoriteye ve
dünya üzerindeki kontrole duydukları
06:05
these people who use the ideaFikir of jihadCihad
110
353680
3056
06:08
to justifyhaklı çıkarmak theironların lustşehvet for powergüç,
authorityyetki and controlkontrol on earthtoprak:
111
356760
3880
tutkuyu meşrulaştırmak
için cihat fikrini kullanıyorlardı:
06:13
a perversionsapıklık perpetuatedkoruyan todaybugün
by fascistFaşist Islamistİslamcı groupsgruplar
112
361745
4311
Günümüzde El-Kaide, İslam Devleti
ve diğerleri gibi faşist İslamcı grupların
06:18
like al-QaedaEl-Kaide, Islamicİslam StateDevlet and othersdiğerleri.
113
366080
2880
sürdürdüğü bir sapkınlık.
06:22
For a perioddönem of around 15 yearsyıl,
114
370440
1840
Ortalama 15 yıllık bir dönem boyunca,
06:25
I foughtkavga etti for shortkısa periodsdönemleri of time
115
373480
3800
Afganistan'ın yanı sıra,
Keşmir ve Myanmar'da da
06:30
in KashmirKaşmir and BurmaBurma,
116
378240
1736
kısa dönemlerde
06:32
besidesdışında AfghanistanAfganistan.
117
380000
1320
savaştım.
06:37
Our aimamaç was to removeKaldır the invadersişgalciler,
118
385000
2720
Amacımız istilacıları defetmek,
06:40
to bringgetirmek reliefkabartma to the oppressedezilen victimskurbanlar
119
388760
3080
baskı gören kurbanları teselli etmek
06:44
and of coursekurs to establishkurmak
an Islamicİslam statebelirtmek, bildirmek,
120
392880
3136
ve elbette bir İslam devleti kurmak,
06:48
a caliphateHilafet for God'sTanrı'nın rulekural.
121
396040
1720
Tanrı'nın yöneteceği bir hilafet kurmaktı.
06:50
And I did this openlyaçıkça.
122
398720
1200
Bunu açıkça yaptım.
06:53
I didn't breakkırılma any lawsyasalar.
123
401480
2280
Hiçbir kuralı çiğnemedim.
06:56
I was proudgururlu and gratefulminnettar to be Britishİngiliz --
124
404440
3096
İngiliz olmaktan gururlu ve minnettardım--
06:59
I still am.
125
407560
1576
hâlâ da öyleyim.
07:01
And I boregeçişli no hostilitydüşmanlık
againstkarşısında this, my countryülke,
126
409160
3640
Ayrıca, ne kendi ülkeme
düşmanlık besliyor,
07:05
norne de enmitydüşmanlık towardskarşı
the non-MuslimMüslüman olmayan citizensvatandaşlar,
127
413960
3536
ne de Müslüman olmayan
vatandaşlara nefret besliyordum,
07:09
and I still don't.
128
417520
1400
hâlâ da beslemiyorum.
07:13
DuringSırasında one battlesavaş in AfghanistanAfganistan,
129
421840
2376
Afganistan'da bir savaş esnasında,
07:16
some Britishİngiliz menerkekler and I
formedoluşturulan a specialözel bondbağ
130
424240
2880
birkaç İngiliz ve ben,
15 yaşında, ismi Abdullah olan,
07:19
with a 15-year-old-yaşında AfghaniAfganistan Afganisi boyoğlan,
131
427960
2736
iyiliğe hevesli, masum, sevecen
07:22
AbdullahAbdullah,
132
430720
1200
ve cana yakın bir çocukla
özel bir
07:24
an innocentmasum, lovingseven and lovablesevimli kidçocuk
133
432840
2336
07:27
who was always eageristekli to please.
134
435200
2040
ilişki oluşturduk.
07:30
He was poorfakir.
135
438960
1200
Fakirdi.
07:32
And boysçocuklar like him
did menialadi tasksgörevler in the campkamp.
136
440760
2720
Onun gibi çocuklar
kampta hizmetçilik yapıyorlardı.
07:36
And he seemedgibiydi happymutlu enoughyeterli,
137
444480
1286
Oldukça mutlu görünüyordu,
07:38
but I couldn'tcould help wondermerak etmek --
138
446480
1416
ama düşünmeden edemiyordum--
07:39
his parentsebeveyn mustşart have missedcevapsız him dearlypahalıya.
139
447920
1905
ailesi onu oldukça özlemiş olmalıydı.
07:43
And they mustşart have dreamthayal
about a better futuregelecek for him.
140
451560
3560
Onun için daha iyi bir
gelecek hayal etmiş olmalılardı.
07:49
A victimkurban of circumstancedurum
caughtyakalandı up in a warsavaş,
141
457560
2816
Savaşın içerisindeki
şartların bir kurbanıydı,
07:52
cruellyzalimce thrustitme uponüzerine him
142
460400
1280
zamanın acımasız şartları
07:54
by the cruelacımasız circumstanceskoşullar of the time.
143
462720
2240
ona hücum etmişti.
08:00
One day I pickedseçilmiş up this unexplodedpatlamamış
mortarharç shellkabuk in a trenchhendek,
144
468680
4720
Bir gün, siperdeki bu
patlamamış havan mermisini aldım
08:06
and I had it depositedyatırılır
in a makeshifteğreti mudçamur hutkulübe lablaboratuvar.
145
474320
3800
ve eğreti bir çamur kulübe
laboratuvarına götürdüm.
08:11
And I wentgitti out on a shortkısa,
pointlessanlamsız skirmishçatışma --
146
479280
2936
Kısa, amaçsız -- her zaman amaçsız olan
bir çatışmaya gittim,
08:14
always pointlessanlamsız,
147
482240
1200
birkaç saat sonra döndüm
08:16
And I camegeldi back a fewaz hourssaatler latersonra
to discoverkeşfetmek he was deadölü.
148
484440
3440
ve onu ölü buldum.
08:21
He had trieddenenmiş to recoverkurtarmak
explosivesPatlayıcı from that shellkabuk.
149
489160
2776
O kabuktaki patlayıcıları
tamir etmeye çalışmıştı.
08:23
It explodedpatladı, and he diedvefat etti a violentşiddetli deathölüm,
150
491960
2600
Patladı ve ölümü korkunçtu,
08:27
blownşişmiş to bitsbit by the very sameaynı devicecihaz
that had provedkanıtlanmış harmlesszararsız to me.
151
495440
4280
bana zararsız gelen o alet
yüzünden parçalara ayrılmıştı.
08:33
So I startedbaşladı to questionsoru.
152
501080
1520
Sorgulamaya başladım.
08:36
How did his deathölüm serveservis any purposeamaç?
153
504600
3720
Bu ölümün nasıl bir amacı olabilirdi?
08:42
Why did he dieölmek and I livedyaşamış?
154
510280
2000
O neden öldü ve ben neden yaşıyorum?
08:45
I carriedtaşınan on.
155
513559
1497
Devam ettim.
08:47
I foughtkavga etti in KashmirKaşmir.
156
515080
1616
Keşmir'de savaştım.
08:48
I alsoAyrıca recruitedişe for the PhilippinesFilipinler,
157
516720
2696
Ayrıca Filipinler, Bosna ve Çeçenistan'da
08:51
BosniaBosna and ChechnyaÇeçenistan'da.
158
519440
1800
askere aldım.
08:54
And the questionssorular grewbüyüdü.
159
522559
1281
Sorular çoğaldı.
08:57
LaterDaha sonra in BurmaBurma,
160
525880
1896
Daha sonra Birmanya'da,
08:59
I camegeldi acrosskarşısında RohingyaRohingya fighterssavaşçıları,
161
527800
2336
Rohingya savaşçılarıyla karşılaştım,
09:02
who were barelyzar zor teenagersgençler,
162
530160
2256
hemen hemen gençlerdi,
09:04
borndoğmuş and broughtgetirdi up in the jungleorman,
163
532440
1656
ormanda doğup büyümüşlerdi,
09:06
carryingtaşıma machinemakine gunssilahlar
and grenadeel bombası launchersrampaları.
164
534120
2060
makineli tüfek ve bomba atar taşıyorlardı.
09:12
I metmet two 13-year-oldsyıllık bir-yaş
with softyumuşak mannersgörgü and gentlenazik voicessesleri.
165
540000
5200
Sakin bir tutumla ve kibar bir sesle,
13 yaşında olan iki tanesiyle tanıştım.
09:18
Looking at me,
166
546920
1216
Bana baktılar,
09:20
they beggedyalvardım me
to take them away to Englandİngiltere.
167
548160
2080
onları İngiltere'ye götürmem
için yalvardılar.
09:28
They simplybasitçe wanted to go to schoolokul --
168
556720
1880
Yalnızca okula gitmek istiyorlardı--
09:31
that was theironların dreamrüya.
169
559680
1320
hayalleri buydu.
09:36
My familyaile --
170
564360
1216
Ailem--
09:37
my childrençocuklar of the sameaynı ageyaş --
171
565600
1456
onlarla yaşıt çocuklarım--
09:39
were livingyaşam at home in the UKİNGİLTERE,
172
567080
1960
İngiltere'de evde yaşıyorlar,
09:42
going to schoolokul,
173
570040
1296
okula gidiyorlar,
09:43
livingyaşam a safekasa life.
174
571360
1200
güvenli bir hayat yaşıyorlardı.
09:45
And I couldn'tcould help wondermerak etmek
175
573880
1256
Merak ediyordum,
09:47
how much these younggenç boysçocuklar
mustşart have spokenkonuşulmuş to one anotherbir diğeri
176
575160
3456
acaba bu genç çocuklardan kaçı,
birbirleriyle böyle bir yaşamın hayali
09:50
about theironların dreamsrüyalar for suchböyle a life.
177
578640
2200
hakkında konuşmuşlardı.
09:54
VictimsKurban of circumstanceskoşullar:
178
582920
1920
Şartların kurbanları:
09:58
these two younggenç boysçocuklar,
179
586360
1280
Bu iki genç çocuk,
10:00
sleepinguyuyor roughkaba on the groundzemin,
looking up at the starsyıldızlar,
180
588320
3056
taşın üzerinde uyuyor, yıldızlara bakıyor
ve övgü ile güce duydukları
kişisel tutku için liderleri
10:03
cynicallycynically exploitedistismar by theironların leadersliderler
181
591400
2496
10:05
for theironların personalkişisel lustşehvet
for gloryşan and powergüç.
182
593920
2480
tarafından küçümsenerek sömürülüyorlardı.
10:09
I soonyakında witnessedtanık boysçocuklar like them
killingöldürme one anotherbir diğeri
183
597920
3216
Sonra, düşman gruplar arasındaki
çatışmalarda, onlar gibi çocukların
10:13
in conflictsçatışmalar betweenarasında rivalrakip groupsgruplar.
184
601160
2240
birbirlerini öldürdüklerine şahit oldum.
10:17
And it was the sameaynı everywhereher yerde ...
185
605400
2360
Bu, her yerde aynı şekildeydi--
10:21
AfghanistanAfganistan, KashmirKaşmir, BurmaBurma,
186
609280
2496
Afganistan'da, Keşmir'de, Birmanya'da,
10:23
PhilippinesFilipinler, ChechnyaÇeçenistan'da;
187
611800
1480
Filipinler'de, Çeçenistan'da;
10:26
pettyküçük warlordsSavaş ağaları got the younggenç
and vulnerablesavunmasız to killöldürmek one anotherbir diğeri
188
614240
4616
aşağılık savaş beyleri, cihat adına,
genç ve zayıf çocukların birbirlerini
10:30
in the nameisim of jihadCihad.
189
618880
1320
öldürmelerini sağlıyordu.
10:34
MuslimsMüslümanlar againstkarşısında MuslimsMüslümanlar.
190
622240
1840
Müslümanlara karşı Müslümanlar.
10:37
Not protectingkoruyucu anyonekimse
againstkarşısında invadersişgalciler or occupiersIMAH;
191
625640
4376
İstilacı ya da işgalcilere karşı
kimseyi korumuyor
10:42
not bringinggetiren reliefkabartma to the oppressedezilen.
192
630040
2000
ve baskı görenlere
teselli sağlamıyorlardı.
10:46
ChildrenÇocuk beingolmak used,
193
634240
1376
Çocuklar kullanılıyordu,
10:47
cynicallycynically exploitedistismar;
194
635640
1616
küçümsenerek sömürülüyorlardı;
10:49
people dyingölen in conflictsçatışmalar
195
637280
1936
cihat adına desteklediğim karmaşalarda
10:51
whichhangi I was supportingDestek
in the nameisim of jihadCihad.
196
639240
3040
insanlar ölüyordu.
10:56
And it still carriestaşır on todaybugün.
197
644920
1640
Bu, günümüzde de devam ediyor.
11:03
RealizingFark that the violentşiddetli jihadCihad
198
651800
3616
Yurtdışında temas kurduğum vahşi cihadın
11:07
I had engagednişanlı in abroadyurt dışı
199
655440
4200
çok farklı olduğunu
fark edince -- çünkü tecrübe ettiğim şey
11:13
was so differentfarklı --
200
661440
2040
ile kutsal görev olduğunu düşündüğüm
11:17
suchböyle a chasmuçurum betweenarasında
what I had experienceddeneyimli
201
665280
4736
11:22
and what I thought was sacredkutsal dutygörev --
202
670040
1800
şey arasında bir uçurum vardı --
11:24
I had to reflectyansıtmak
on my activitiesfaaliyetler here in the UKİNGİLTERE.
203
672640
2960
burada, İngiltere'deki eylemlerimi
derinlemesine düşünmeliydim.
11:30
I had to considerdüşünmek my preachingvaaz,
204
678240
2056
Vaazlarımı, askerliğimi, toplanan
11:32
recruitingaskere alma, fund-raisingpara toplama,
205
680320
1536
paraları, eğitimi
11:33
trainingEğitim,
206
681880
1576
düşünmeliydim ve en önemlisi,
11:35
but mostçoğu importantlyönemlisi, radicalizingradicalizing --
207
683480
2120
radikalleştirmenin -- benim yaptığım gibi,
genç insanları savaşa ve ölüme
göndermenin --
11:38
sendinggönderme younggenç people to fightkavga and dieölmek
208
686640
2216
11:40
as I was doing --
209
688880
1216
tamamen yanlış bir şey
11:42
all totallybütünüyle wrongyanlış.
210
690120
1760
olduğunu düşünmeliydim.
11:47
So I got involvedilgili
in violentşiddetli jihadCihad in the midorta '80s,
211
695680
3200
Yani, 80'lerin ortalarında
hiddet dolu cihada dâhil oldum,
11:51
startingbaşlangıç with AfghanistanAfganistan.
212
699960
1480
bu, Afganistan'la başladı.
11:54
And by the time I finishedbitmiş
it was in the yearyıl 2000.
213
702600
3280
Bitirdiğim zaman ise 2000 yılıydı.
11:59
I was completelytamamen immerseddalmış in it.
214
707040
1576
Tamamen içerisine girmiştim.
12:00
All around me people supporteddestekli,
215
708640
1936
Etrafımda herkes, onların adına
12:02
applaudedalkışladı,
216
710600
1216
yaptıklarımızı
12:03
even celebratedünlü what
we were doing in theironların nameisim.
217
711840
2400
destekliyor, alkışlıyor
ve hatta övüyorlardı.
12:08
But by the time I learnedbilgili to get out,
218
716160
1816
Fakat bunun içinden çıkmayı öğrenip
12:10
completelytamamen disillusionedhayal kırıklığına uğrattı in the yearyıl 2000,
219
718000
2616
2000 yılında tamamen farkında vardığımda,
12:12
15 yearsyıl had passedgeçti.
220
720640
1680
15 yıl geçmişti.
12:17
So what goesgider wrongyanlış?
221
725200
1240
Peki, yanlış olan nedir?
12:20
We were so busymeşgul talkingkonuşma about virtueErdem,
222
728720
2840
Erdemden bahsetmekle meşguldük
12:25
and we were blindedkör by a causesebeb olmak.
223
733160
3160
ve bir sebep bizi kör etmişti.
12:32
And we did not give ourselveskendimizi a chanceşans
to developgeliştirmek a virtuousErdemli characterkarakter.
224
740240
4280
Kendimize, erdemli bir
karakter yaratma şansı vermiyorduk.
12:37
We told ourselveskendimizi
we were fightingkavga for the oppressedezilen,
225
745680
4136
Kendimize, baskı görenler
için savaştığımızı söylüyorduk
12:41
but these were unwinnablekazanılması warssavaşlar.
226
749840
2200
fakat bunlar kazanılamayan savaşlardı.
12:45
We becameoldu the very instrumentEnstrüman
throughvasitasiyla whichhangi more deathsölümler occurredoluştu,
227
753720
3616
Daha fazla ölüme neden olan
bir şeyin araçları hâline gelmiştik,
12:49
complicitsuç in causingneden olan furtherayrıca miserysefalet
228
757360
3736
zalim azınlığın bencil amaçları
için daha çok ıstıraba neden olarak
12:53
for the selfishbencil benefityarar of the cruelacımasız fewaz.
229
761120
2600
suç ortaklığı yapıyorduk.
13:04
So over time,
230
772280
1216
Zamanla,
13:05
a very long time,
231
773520
1200
uzun zaman sonra,
13:08
I openedaçıldı my eyesgözleri.
232
776600
1200
gözlerim açıldı.
13:11
I beganbaşladı to darecesaret
233
779960
1480
Gerçekle yüzleşmeye,
13:15
to faceyüz the truthhakikat,
234
783040
1656
düşünmeye, zor sorularla
13:16
to think,
235
784720
1200
yüzleşmeye
13:19
to faceyüz the hardzor questionssorular.
236
787360
2136
cesaret etmeye başladım.
13:21
I got in touchdokunma with my soulruh.
237
789520
2200
Ruhumla iletişime geçtim.
13:34
What have I learnedbilgili?
238
802080
1320
Ne mi öğrendim?
13:36
That people who engagetutmak
in violentşiddetli jihadismCihat,
239
804640
4560
Hiddetli cihadçılığa
dâhil olan o insanlar,
13:42
that people who are drawnçekilmiş
to these typestürleri of extremismsextremisms,
240
810960
2600
bu tür aşırılıklara
boğulmuş o insanlar,
13:46
are not that differentfarklı to everyoneherkes elsebaşka.
241
814600
2200
herkesten çok da farklı değildirler.
13:49
But I believe suchböyle people can changedeğişiklik.
242
817880
2800
Ama, bu insanların
değişebileceğine inanıyorum.
13:54
They can regainyeniden kazanmak theironların heartskalpler
and restoregeri them
243
822120
2856
Kalplerini yeniden kazanıp
onu, iyileştiren insani değerler
13:57
by fillingdolgu them
with humaninsan valuesdeğerler that healiyileşmek.
244
825000
3060
ile doldurarak iyileştirebilirler.
14:07
When we ignorealdırmamak the realitiesgerçekler,
245
835000
2216
Gerçekleri görmezden geldiğimiz zaman,
14:09
we discoverkeşfetmek that we acceptkabul etmek what
we are told withoutolmadan criticalkritik reflectionyansıma.
246
837240
5760
eleştirel bir yaklaşımda bulunmadan, bize
söyleneni kabul ettiğimizi keşfederiz.
14:17
And we ignorealdırmamak the giftsHediyeler and advantagesavantajları
that manyçok of us would cherishbeslemek
247
845640
3776
Çoğumuzun yaşamlarında bir an bile
olsa değer vereceği avantajları ve
14:21
even for a singletek momentan in theironların liveshayatları.
248
849440
2280
kabiliyetleri görmezden geliyoruz.
14:28
I engagednişanlı in actionseylemler
I thought were correctdoğru.
249
856400
2360
Doğru olduğunu
düşündüğüm eylemlerde bulundum.
14:33
But now I beganbaşladı to questionsoru
how I knewbiliyordum what I knewbiliyordum.
250
861760
4000
Ama şimdi, bildiğim şeyi
nasıl bildiğimi sorgulamaya başladım.
14:39
I endlesslySonsuz bir şekilde told othersdiğerleri
to acceptkabul etmek the truthhakikat,
251
867840
3696
Herkese doğruyu kabul
etmelerini söyleyip duruyordum, ancak
14:43
but I failedbaşarısız oldu to give doubtşüphe
its rightfulhaklı placeyer.
252
871560
3720
doğrunun hakiki yerinden şüphe
etme konusunda başarısız oldum.
14:52
This convictionmahkumiyet that people can changedeğişiklik
is rootedköklü in my experiencedeneyim,
253
880920
4856
İnsanların değişebileceği düşüncesinin
kökleri benim tecrübemde,
14:57
my ownkendi journeyseyahat.
254
885800
1200
kendi yolculuğumda.
15:00
ThroughAracılığıyla widegeniş readingokuma,
255
888520
1896
Kapsamlı okuma,
15:02
reflectingyansıtan,
256
890440
1200
düşünme,
15:04
contemplationtefekkür, self-knowledgekendini tanıma,
257
892160
1896
niyet, kendini tanıma aracılığıyla;
15:06
I discoveredkeşfedilen,
258
894080
1216
bizlerin ve onların
15:07
I realizedgerçekleştirilen that Islamists'İslamcılar worldDünya
of us and them is falseyanlış and unjusthaksız.
259
895320
5640
İslamcı dünyalarının yanlış ve
adaletsiz olduğunu keşfettim.
15:16
ThroughAracılığıyla consideringdikkate alınarak the uncertaintiesbelirsizlikler
in all that we had assertedileri sürülen,
260
904800
3680
Bozulamaz ve su götürmez
doğrular üzerinden ileri sürdüğümüz
her şeydeki belirsizlikleri
15:21
to the inviolabledokunulmaz truthsgerçekler,
261
909400
1616
15:23
incontestableinkâr edilemezdir truthsgerçekler,
262
911040
1400
dikkate alarak,
15:26
I developedgelişmiş a more nuancednüanslı understandinganlayış.
263
914960
2880
daha incelikli bir anlayış geliştirdim.
15:36
I realizedgerçekleştirilen that in a worldDünya crowdedkalabalık
with variationvaryasyon and contradictionçelişki,
264
924480
4480
Çeşitlilik ve karşıtlıklarla
dolu bir dünyada, ahmak vaizler,
15:41
foolishaptalca preachersVaiz,
265
929920
1216
tıpkı benim olduğum gibi,
15:43
only foolishaptalca preachersVaiz
like I used to be,
266
931160
3016
yalnızca ahmak vaziler,
gerçeklik kattıkları mitler ve kurgular
15:46
see no paradoxparadoks in the mythsmitler and fictionskurgular
they use to assertonaylama işlemi authenticityOrijinallik Sertifikası.
267
934200
5360
arasında çelişki görmezler.
15:53
So I understoodanladım the vitalhayati
importanceönem of self-knowledgekendini tanıma,
268
941120
4536
Yani, kendini tanımanın,
politik farkındalığın ve bağlandığımız
15:57
politicalsiyasi awarenessfarkında olma
269
945680
1200
şeyler ve eylemlerimizin
insanları nasıl etkilediklerine dair
daha derin ve engin bir anlayışın
16:00
and the necessityzorunluluk
for a deepderin and widegeniş understandinganlayış
270
948000
4656
16:04
of our commitmentstaahhütler and our actionseylemler,
271
952680
2456
gerekli olmasının
16:07
how they affectetkilemek othersdiğerleri.
272
955160
1320
hayati önemini anladım.
16:10
So my pleaSavunma todaybugün to everyoneherkes,
273
958520
1456
Bugün herkese, özellikle de
16:12
especiallyözellikle those who sincerelyiçtenlikle
believe in Islamistİslamcı jihadismCihat ...
274
960000
4480
İslamcı cihadçılığa samimi olarak
inanlara bir ricada bulunacağım ...
16:18
refuseçöp dogmaticdogmatik authorityyetki;
275
966480
2400
inanca dayalı otoriteyi reddedin;
16:22
let go of angeröfke, hatredkin and violenceşiddet;
276
970360
3680
öfkeyi, nefreti ve şiddeti bırakın;
16:27
learnöğrenmek to right wrongsyanlışlar
277
975120
1656
acımasız, adaletsiz ve yararsız
16:28
withoutolmadan even attemptingteşebbüs to justifyhaklı çıkarmak
cruelacımasız, unjusthaksız and futilebeyhude behaviordavranış.
278
976800
5070
davranışlarda bulunmadan,
yanlışları düzeltmeyi öğrenin.
16:36
InsteadBunun yerine createyaratmak a fewaz
beautifulgüzel and usefulişe yarar things
279
984840
3336
Bunun yerine, bizleri daha uzun
süre yaşatacak olan birkaç güzel ve
16:40
that outlivedaha uzun yaşamak us.
280
988200
1200
faydalı şey yaratın.
16:45
ApproachYaklaşım the worldDünya, life,
281
993200
1856
Dünyaya ve hayata sevgiyle
16:47
with love.
282
995080
1200
yaklaşın.
16:50
LearnBilgi edinin to developgeliştirmek
283
998000
1216
Dünyadaki ve diğer
16:51
or cultivateyetiştirmek your heartskalpler
284
999240
1256
insanlardaki iyiliği,
16:52
to see goodnessiyilik, beautygüzellik and truthhakikat
in othersdiğerleri and in the worldDünya.
285
1000520
3360
güzelliği ve gerçeği görmek için,
kalplerinizi geliştirmeyi öğrenin.
16:57
That way we do mattermadde
more to ourselveskendimizi ...
286
1005000
2520
Bir şeyi yapma biçimimiz, bizim için ...
17:01
to eachher other,
287
1009240
1200
birbirimiz için,
17:03
to our communitiestopluluklar
288
1011160
1216
halkımız için ve
17:04
and, for me, to God.
289
1012400
1480
bence, Tanrı için, önemlidir.
17:07
This is jihadCihad --
290
1015000
1616
Cihat budur --
benim doğru cihadım budur.
17:08
my truedoğru jihadCihad.
291
1016640
1200
17:10
Thank you.
292
1018920
1216
Teşekkürler.
17:12
(ApplauseAlkış)
293
1020160
2440
(Alkışlar)
Translated by Gözde Zülal Solak
Reviewed by Yunus Aşık

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Manwar Ali - Peace activist
A former committed pioneer of violent jihad, Manwar Ali draws on his experience and deepening understanding of Islam to prevent radicalisation and extremism.

Why you should listen

Manwar Ali (also known as Abu Muntasir) is one of the few scholars in the UK who has been directly involved in jihad. For around fifteen years he radicalised, recruited, fundraised and fought in Afghanistan, Kashmir and Burma. Now he draws on this experience in his work with the UK's Home Office and Crown Prosecution Service.  

Ali is a Muslim scholar who teaches Islam to restore balance, enhance human values and address issues of extremism through education, social projects, charitable events and open discussion. He works to foster peaceful coexistence through mutual understanding, good-neighborliness and caring engagement.

Ali founded the UK Muslim educational charity JIMAS and pioneered Zakat distribution in the UK. For more than 30 years he has had extensive experience in teaching Islam. He has helped make British Islam relevant and important to life now, preparing many students for life and leading the way in practicing civic engagement as an Imam.

Ali holds a B.Sc. (Hons) and M.Sc. in Computer Science, an MA in Islamic Studies and a Diploma in Arabic.

More profile about the speaker
Manwar Ali | Speaker | TED.com