Taste3 2008
Benjamin Wallace: The price of happiness
Bejamin Wallace'a göre mutluluğun fiyatı
Filmed:
Readability: 3.9
2,178,942 views
Mutluluk satın alınabilir mi? Cevabını bulmak için Benjamin Wallace dünyanın en pahalı ürünlerini bunların arasında 1947 yılında şişelenmiş Cheteau Cheval Blanc şarabı, 200 gr Kobe bifteği ve efsaneleşmiş (kötü bir şanı olan) Kopi Luwak kahvesi misal olarak gösteriyor.
Benjamin Wallace - Author
Benjamin Wallace is a journalist and author of The Billionaire's Vinegar, the true story of the world's most expensive bottle of (possibly phony?) wine. He's been a contributor to GQ, Details, Salon and The Washington Post. Full bio
Benjamin Wallace is a journalist and author of The Billionaire's Vinegar, the true story of the world's most expensive bottle of (possibly phony?) wine. He's been a contributor to GQ, Details, Salon and The Washington Post. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:16
I'm just going to play a brief video clip.
0
0
3000
Şimdi sizlere kısa bir video klip izleteceğim.
00:22
Video:
1
6000
1000
50,000 pound.
00:23
On the fifth of December 1985, a bottle of 1787 Lafitte was sold
2
7000
6000
15 Aralık 1985 yılında 1787 ürünü Chateau Lafitte şarabı
00:29
for 105,000 pounds -- nine times the previous world record.
3
13000
5000
105,000 pound'a satıldı. -- bir önceki dünya rekorunun 9 kat fazlasına denk geliyordu
00:34
The buyer
4
18000
1000
Mr. Forbes.
00:36
was Kip Forbes,
5
20000
2000
Satın alan kişi Kip Forbes idi.
00:38
son of one of the most flamboyant millionaires of the 20th century.
6
22000
3000
20. yüzyılın en gösterişli milyoner adamı.
00:41
The original owner of the bottle turned out to be
7
25000
2000
Şarabın asıl sahibi
00:43
one of the most enthusiastic wine buffs of the 18th century.
8
27000
3000
18. yüzyılın en ateşli şarap meraklısı oluverdi.
00:47
Château Lafitte is one of the greatest wines in the world,
9
31000
4000
Chateau Latiffe dünyanin en iyi şaraplarından biridir.
00:51
the prince of any wine cellar.
10
35000
2000
şarap mahseninin prensi olarak gösterilir.
00:53
Benjamin Wallace: Now, that's about all the videotape that remains of an event
11
37000
2000
Az once bir videoteyp izledik.
00:55
that set off the longest-running mystery in the modern wine world.
12
39000
4000
Günümüz şarap dünyasında yıllardır süregelen gizemi ortaya çıkaran hadiselerden alıntılarla ilgili
00:59
And the mystery existed because of a gentleman named Hardy Rodenstock.
13
43000
5000
Bu gizem haza beyefendi Hardy Rodenstock sayesinde daha heyecalı bir boyut kazandı
01:04
In 1985, he announced to his friends in the wine world
14
48000
3000
1985 yılında şarap dünyasında arkadaşlarına
01:07
that he had made this incredible discovery.
15
51000
2000
inanılmaz bir keşifte bulunduğunu bildirdi.
01:09
Some workmen in Paris had broken through a brick wall,
16
53000
4000
Bazı işçilerin Paris'te kiremit bir duvarı kırdıklarını
01:13
and happened upon this hidden cache of wines --
17
57000
3000
ve şarapların burada gizlendiğini
01:16
apparently the property of Thomas Jefferson. 1787, 1784.
18
60000
4000
görünüşe bakıldığında burasının Thomas Jefferson'ın mülkü olduğu ortaya çıktı.
01:21
He wouldn't reveal the exact number of bottles,
19
65000
2000
Şarap şişelerinin gerçek miktarını ifşa etmedi,
01:23
he would not reveal
exactly where the building was
exactly where the building was
20
67000
3000
binanın nerede bulunduğunu belli etmedi
01:26
and he would not reveal exactly who owned the building.
21
70000
3000
binanın sahibinin kim olduğunu gözler önüne sermedi
01:29
The mystery persisted for about 20 years.
22
73000
3000
Bu gizem 20 yıl kadar daha sürdü.
01:32
It finally began to get resolved in 2005 because of this guy.
23
76000
5000
Hardy Rodenstock sayesinde 2005 yılında bu gizem çözülmeye başladı.
01:37
Bill Koch is a Florida billionaire who owns four of the Jefferson bottles,
24
81000
3000
Bill Koch Jefferson'a ait 4 adet şişenin sahibi Florida'lı bir milyarder
01:40
and he became suspicious.
25
84000
2000
kendisi şüpheye düşüyor.
01:42
And he ended up spending over a million dollars and hiring ex-FBI
26
86000
4000
Onun üzerine 1 milyon dolar harcama yapıyor ve eski FBI ajanlarını ve
01:46
and ex-Scotland Yard agents to try to get to the bottom of this.
27
90000
3000
İngiliz emniyet teşkilatına bağlı eski Scotland Yard üyesi ajanları derinlemesine araştırmak için görevlendiriyor.
01:50
There's now ample evidence that Hardy Rodenstock is a con man,
28
94000
3000
Halen Hardy Rodenstock'un hilekar bir adam olduğuna dair
01:53
and that the Jefferson bottles were fakes.
29
97000
2000
ve Jefferson şişelerinin sahte olduğuna dair yeterli kanıt yok
01:55
But for those 20 years,
30
99000
2000
Geçen bu 20 yılda,
01:57
an unbelievable number of really eminent and accomplished figures
31
101000
6000
şarap dünyasında bu şişelerin yanından geçebilmek için
02:03
in the wine world were sort of drawn into the orbit of these bottles.
32
107000
2000
telafuz edilemeyecek kadar yüksek ve inanılmaz rakamlar biçildi.
02:05
I think they wanted to believe that the most expensive bottle of wine
33
109000
5000
Bence dünyadaki en pahalı şarabın
02:10
in the world must be the best bottle of wine in the world,
34
114000
3000
dünyanın en iyi şarabı olduğuna inanmak istiyorlardı.
02:13
must be the rarest bottle of wine in the world.
35
117000
2000
ve dünyadaki en ender şarap olduğuna
02:16
I became increasingly, kind of voyeuristically interested in the question of
36
120000
5000
Vazgeçemediğim ve giderek ilgimi çeken bir konu var
02:21
you know, why do people spend these crazy amounts of money,
37
125000
3000
bilirsiniz insanlar neden delice miktarlarda para harcarlar
02:24
not only on wine but on lots of things,
38
128000
3000
sadece şaraba değil ama bir çok şeye
02:27
and are they living a better life than me?
39
131000
2000
ve onlar benden daha iyi bir hayat mı yaşıyorlar?
02:29
So, I decided to embark on a quest.
40
133000
2000
Neticede araştırma yapmaya karar verdim
02:31
With the generous backing of a magazine I write for sometimes,
41
135000
3000
Kimi zaman yazı yazdığım zengin içerikli dergiye
02:34
I decided to sample the very best, or most expensive, or most coveted item
42
138000
7000
yaklaşık bir düzine kategori arasından en iyi olan, en pahalı kabul edilen veyahut imrenilen
02:41
in about a dozen categories,
43
145000
2000
ürün ile ilgili örnek vermeye karar verdim.
02:43
which was a very grueling quest,
as you can imagine.
as you can imagine.
44
147000
2000
Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi çok meşakkatli bir araştırmaydı
02:45
(Laughter)
45
149000
1000
(Gülüşmeler)
02:46
This was the first one.
46
150000
2000
İlki ile başlıyoruz.
02:48
A lot of the Kobe beef that you see in the U.S. is not the real thing.
47
152000
3000
ABD'de gördüğünüz bir çok Kobe dana bifteği gerçek Kobe danasından elde edilmiyor.
02:51
It may come from Wagyu cattle,
48
155000
2000
Wagyu olarak tabir edilen Japon danasının özel bir türü
02:53
but it's not from the original, Appalachian Hyogo Prefecture in Japan.
49
157000
3000
ama Japonya'daki Appalachian Dağları eteğindeki Hyogo Prefecture şehrindeki has türe ait değil.
02:56
There are very few places in the U.S. where you can try real Kobe,
50
160000
3000
ABD'de Kobe danasının tadına bakabileceğiniz çok az sayıda lokanta bulunuyor
02:59
and one of them is Wolfgang Puck's restaurant, Cut, in Los Angeles.
51
163000
4000
bunlardan bir tanesi Los Angeles'taki CUT Wolfgang Puck Biftek restoranı
03:03
I went there, and I ordered the eight-ounce rib eye for 160 dollars.
52
167000
4000
Bu lokantaya gittim ve 160 dolara 225 gr domuz kaburgası sipariş ettim
03:07
And it arrived, and it was tiny.
53
171000
2000
Siparişim masama geldiğinde küçük bir parçadan ibaretti
03:09
And I was outraged.
54
173000
2000
Öfkelendim
03:11
It was like, 160 dollars for this?
55
175000
2000
Ne yani 160 doları bu küçük et parçası için mi?
03:13
And then I took a bite,
56
177000
2000
Ve sonra bir parça kesip yedim
03:15
and I wished that it was tinier, because Kobe beef is so rich.
57
179000
4000
ve o an etin daha ince olmasını dilerdim çünkü Kobe bifteği çok doyurucuydu.
03:19
It's like foie gras -- it's not even like steak.
58
183000
3000
Kaz ciğeri gibiydi -- biftek bile denmezdi.
03:22
I almost couldn't finish it.
59
186000
2000
Neredeyse bitiremedim.
03:24
I was really happy when I was done.
60
188000
2000
Bitirdiğimde yüzümde bir mutluluk ifadesi vardı.
03:26
(Laughter)
61
190000
1000
Gülüşmeler
03:27
Now, the photographer who took the pictures for this project
62
191000
4000
Bu projede çalışan fotoğrafçı arkadaş da
03:31
for some reason posed his dog in a lot of them,
63
195000
2000
her nedense köpeğinin Kobe biftekleriyle birlikte pozunu çekmiş.
03:33
so that's why you're going to see this recurring character.
64
197000
3000
Bu sebeple şu anda ekranda bu karakteri görmekteyiz,görüyoruz
03:36
Which, I guess, you know, communicates to you
65
200000
2000
Sizlerin de tahmin edeceği gibi
03:38
that I did not think that one was really worth the price.
66
202000
3000
bu şeyin gerçekten fiyatının değdiğini bilmiyordum.
03:42
White truffles.
67
206000
2000
Trüf mantarları
03:44
One of the most expensive luxury foods by weight in the world.
68
208000
2000
Dünyanın en ağır ve en pahalı yiyeceklerinden biridir.
03:46
To try this, I went to a Mario Batali restaurant
69
210000
2000
Tatmak için Mario Batali'nin restoranına gittim
03:48
in Manhattan -- Del Posto.
70
212000
2000
Manhattan'da bulunuyor, adı Del Posto.
03:50
The waiter, you know, came out with the white truffle knob
71
214000
3000
Garson gayet tabii bir şekilde trüf mantarı ile
03:53
and his shaver, and he shaved it onto my pasta and he said, you know,
72
217000
4000
ve rende aleti ile geldi. Makarnamın üzerine mantarı rendeledi ve şöyle dedi
03:57
"Would Signore like the truffles?"
73
221000
2000
"Bayım beyaz trüf mantarı sever misiniz?"
03:59
And the charm of white truffles is in their aroma.
74
223000
2000
Trüf mantarının büyüsü kokusunda.
04:01
It's not in their taste, really. It's not in their texture.
75
225000
3000
Esasen tadında değil. Dokusunda değil.
04:04
It's in the smell.
76
228000
1000
Büyüsü kokusunda.
04:05
These white pearlescent flakes hit the noodles,
77
229000
2000
Bu beyaz kadifemsi çıtır taneleri makarnayle bütünleşir
04:07
this haunting, wonderful, nutty, mushroomy smell wafted up.
78
231000
5000
bu akıldan çıkmayan, müthiş, fındık, mantar karışımı koku gittikçe havaya yayıldı
04:12
10 seconds passed and it was gone.
79
236000
2000
10 saniye sonra kokudan eser kalmamıştı.
04:14
And then I was left with these little ugly flakes on my pasta that,
80
238000
4000
Ve sonra makarnamın üzerinde kalan küçük çirkin çıtır taneleriyle başbaşa kaldım
04:18
you know, their purpose had been served,
81
242000
3000
zaten bu taneler tüm hünerlerini sergilemiş ve amacına hizmet etmişti.
04:21
and so I'm afraid to say that this was also a disappointment to me.
82
245000
3000
ve korkarım bu benim için bir hayal kırıklığı oldu.
04:24
There were several -- several of these items were disappointments.
83
248000
2000
Bunun gibi hayalkırıklığına uğradığım şeyler oldu.
04:28
(Laughter)
84
252000
4000
Gülüşmeler
04:32
Yeah.
85
256000
1000
Evet.
04:33
The magazine wouldn't pay for me to go there.
86
257000
2000
Dergi oraya gitmem için bana para ödemezdi.
04:35
(Laughter)
87
259000
2000
(Gülüşmeler)
04:37
They did give me a tour, though.
88
261000
2000
Yine de tur hediye ettiler.
04:39
And this hotel suite is 4,300 square feet.
89
263000
3000
Otelin süit odası 4300 metre kare.
04:42
It has 360-degree views.
90
266000
2000
Dört bir yanı manzaralı.
04:44
It has four balconies.
91
268000
2000
Dört adet balkonu var.
04:46
It was designed by the architect I.M. Pei.
92
270000
2000
Mimar I. M. Pei tarafından tasarlandı.
04:48
It comes with its own Rolls Royce and driver.
93
272000
2000
Otelin Rolls Royce arabası ve özel şoförü var.
04:50
It comes with its own wine cellar that you can draw freely from.
94
274000
3000
Şarap mahseni var ki buradan ücretsiz şarap temin edebiliyorsunuz.
04:53
When I took the tour, it actually included some Opus One, I was glad to see.
95
277000
4000
O tura katıldığımda otelin şarap portfoyünde Opus One şarabı da mevcuttu ki bu beni çok memnun etti.
04:57
30,000 dollars for a night in a hotel.
96
281000
3000
Otelin gecelik konaklama bedeli 30,000 dolar.
05:01
This is soap that's made from silver nanoparticles,
97
285000
4000
Bu gümüş nano parçalarından yapılmış bir sabun
05:05
which have antibacterial properties.
98
289000
2000
antibakteriyel
05:08
I washed my face with this this morning in preparation for this.
99
292000
3000
Yüzümü bu sabah bununla yıkadım hazırlıklı olayım diye.
05:11
And it, you know, tickled a little bit and it smelled good,
100
295000
4000
Yüzümü birazcık kaşındırdı ve güzel kokuyordu.
05:15
but I have to say that nobody here
101
299000
2000
Ancak itiraf etmeliyim ki burada kimse
05:17
has complimented me on the cleanliness of my face today.
102
301000
2000
bana yüzümün ak pak göründüğüne dair övgüde bulunmadı.
05:19
(Laughter)
103
303000
1000
(Gülüşmeler)
05:20
But then again, nobody has complimented me on the jeans I'm wearing.
104
304000
4000
Yine kimse bana üzerimdeki kota dair bir komplimanda bulunmadı.
05:26
These ones GQ did spring for -- I own these -- but I will tell you,
105
310000
4000
GQ bu ürün yaz sezonu için üretti. Ben de bir tane var. Ama bilmenizi isterim ki
05:30
not only did I not get a compliment from any of you,
106
314000
2000
aranızda kimse bana bu konuda komplimanda bulunmadı
05:32
I have not gotten a compliment from anybody
107
316000
2000
kimseden bu kot için çok yakışmış şeklinde kompliman almadım
05:34
in the months that I have owned and worn these.
108
318000
2000
aldığım ve giydiğim günden beri.
05:36
I don't think that whether or not you're getting a compliment
109
320000
2000
Kompliman almak ya da almamak bir şeyin değerini ölçmek için
05:38
should be the test of something's value,
110
322000
2000
bence ölçüt olmamalı.
05:40
but I think in the case of a fashion item, an article of clothing,
111
324000
3000
ama söz konusu kılık kiyafet ile alakalı bir moda ürünüyse
05:43
that's a reasonable benchmark.
112
327000
2000
bu durum makul kabul edilebilir.
05:45
That said, a lot of work goes into these.
113
329000
2000
Söylendiği kadarıyla bu üründe çok fazla işçilik varmış.
05:47
They are made from handpicked organic Zimbabwean cotton
114
331000
4000
Zimbabve'de elle toplanmış, dokuma tezgahında dokunmuş
05:51
that has been shuttle loomed
115
335000
3000
organik pamuktan yapılmış.
05:54
and then hand-dipped in natural indigo 24 times.
116
338000
4000
Sonrasında elle 24 kez çivit mavisine daldırılmış.
05:58
But no compliments.
117
342000
1000
Hala bir kompliman alamadım.
05:59
(Laughter)
118
343000
1000
(Gülüşmeler)
06:00
Thank you.
119
344000
2000
Teşekkürler.
06:04
Armando Manni is a former filmmaker who makes this olive oil
120
348000
2000
Armando Manni eski bir film yapımcısı. Kendisi görmekte olduğunuz bu zeytinyağını
06:06
from an olive that grows on a single slope in Tuscany.
121
350000
4000
Toskana'daki tek bir yamaçta yetişen zeytinden elde ediyor.
06:10
And he goes to great lengths to protect the olive oil from oxygen and light.
122
354000
5000
Zeytinyağını oksijen ve ışıktan korumak için her çareye başvurmuş.
06:15
He uses tiny bottles, the glass is tinted,
123
359000
3000
Küçük şişeler kullanmış, camları boyalı.
06:18
he tops the olive oil off with an inert gas.
124
362000
3000
Zeytinyağı şişesinin tepe noktasına asal gazı doldurmuş.
06:22
And he actually -- once he releases a batch of it,
125
366000
3000
Ürün için bir parti numarası oluşturur ve
06:25
he regularly conducts molecular analyses and posts the results online,
126
369000
5000
zeytinyağını düzenli olarak moleküler analiz için teste gönderir. Nihayetinde elde ettiği sonuçları internette yayınlar.
06:30
so you can go online and look at your batch number
127
374000
2000
Internete bağlandığınızda ürünün üzerindeki parti numarasını yazın
06:32
and see how the phenolics are developing,
128
376000
2000
üründe bulunan başlıca fenolik bileşikleri neler olduğunu okuyun
06:34
and, you know, gauge its freshness.
129
378000
2000
Verdiği tazelik hissini bir görseniz.
06:36
I did a blind taste test of this with 20 people and five other olive oils.
130
380000
4000
Gözlerimiz kapalı 5 farklı zeytinyağını test ettik. 20 kadar kişi ile birlikte.
06:40
It tasted fine. It tasted interesting.
131
384000
2000
Güzel ve ilginç bir tadı vardı.
06:42
It was very green, it was very peppery.
132
386000
2000
Oldukça yeşil bir rengi vardı. Acımsı bir tadı vardı.
06:44
But in the blind taste test, it came in last.
133
388000
3000
Testte bu ürün en son sunulmuştu.
06:48
The olive oil that came in first was actually a bottle of
134
392000
3000
İlk sunulan zeytinyağı Whole Foods 365 zeytinyağıydı
06:51
Whole Foods 365 olive oil which had been oxidizing next to my stove
135
395000
6000
sobada oksidasyon işlemine tabi tutulur
06:57
for six months.
136
401000
1000
altı ay boyunca.
06:58
(Laughter)
137
402000
6000
(Gülüşmeler)
07:08
A recurring theme is that a lot of these things are from Japan --
138
412000
2000
Yinelenen bir konu gerçi ama bu tip şeyler Japonya'dan geliyor.
07:10
you'll start to notice.
139
414000
1000
Siz de farkedeceksiniz.
07:11
I don't play golf, so I couldn't actually road test these,
140
415000
3000
Golf oynamıyorum. Dolayısıyla bu ürünleri yolda test edemiyorum.
07:14
but I did interview a guy who owns them.
141
418000
2000
Fakat bu golf sopalarının sahibi olan bir adam ile görüştüm.
07:16
Even the people who market these clubs -- I mean, they'll say
142
420000
3000
Bu ürünleri pazarlayan kişiler dahi eminim söyle derler
07:19
these have four axis shafts which minimize loss of club speed
143
423000
4000
bu dört akslı şaftlar golf sopasından randıman alınmasını engellliyor, sopanın hızını düşürüyor
07:23
and thereby drive the ball farther -- but they'll say, look, you know,
144
427000
4000
bu yüzden top hedefin dışına gidiyor, uzağa düşüyor --- şöyle de diyorlardır, bakın
07:27
you're not getting 57,000 dollars worth of performance from these clubs.
145
431000
3000
bu soparlardan 57,000 dolarlık performans beklemeyin.
07:30
You're paying for the bling,
146
434000
2000
Altın ve platinle kaplı olan bu sopara
07:32
that they're encrusted with gold and platinum.
147
436000
2000
mücevher değeri olduğu içi para veriyorsunuz.
07:34
The guy who I interviewed who owns them did say
148
438000
2000
Sopaları üreten firmanın sahibi olan adam görüşme esnasında
07:36
that he's gotten a lot of pleasure out of them, so ...
149
440000
3000
bu soparlardan keyif aldığını söyledi, o kadar
07:40
Oh, yeah, you know this one?
150
444000
2000
Evet, bunu biliyor musunuz?
07:42
This is a coffee made from a very unusual process.
151
446000
3000
Alışılmışın dışında işlemlerden geçen bir kahve.
07:48
The luwak is an Asian Palm Civet.
152
452000
2000
Luwak, Asya'da palmiye ağaçlarının teperinde
07:50
It's a cat that lives in trees,
153
454000
2000
yaşayan bir misk kedisi türü.
07:52
and at night it comes down and it prowls the coffee plantations.
154
456000
4000
Geceleri ağaçtan iniyorlar ve kahve bitkilerini yiyorlar.
07:56
And apparently it's a very picky eater and it, you know,
155
460000
2000
Açıkça görülüyor ki çok secici bir yaratık ve
07:58
hones in on only the ripest coffee cherries.
156
462000
3000
en olgun kahve çekirdeklerini sahipleniyor.
08:02
And then an enzyme in its digestive tract leeches into the beans,
157
466000
4000
Mideye gelen kahve çekirdekleri sindirim sisteminde enzimler tarafında bir işlem görüyor ve emiliyorlar.
08:06
and people with the unenviable job of collecting these cats' leavings
158
470000
5000
Dışkı yoluyla dışarı atılan bu çekirdekleri toplamakla görevli kişiler
08:11
then go through the forest collecting the, you know, results
159
475000
5000
ormana gidiyorlar ve Luwak'ların dışkılarını topluyorlar.
08:16
and processing it into coffee -- although you actually can buy it
160
480000
4000
Ayıklama işleminden sonra özel işlemden geçiriyorlar ve kahve olarak sunuyorlar.
08:20
in the unprocessed form.
161
484000
2000
Bu arada özel işlemden geçmemiş olarak da temin edebilmek mümkün.
08:24
That's right.
162
488000
2000
Bu doğru.
08:26
Unrelatedly --
163
490000
2000
Konu ile alakalı değil ama --
08:28
(Laughter)
164
492000
2000
(Gülüşmeler)
08:30
Japan is doing crazy things with toilets.
165
494000
3000
Japonlar tuvalet ile ilgili deli icatlar yapıyorlar.
08:33
(Laughter)
166
497000
5000
(Gülüşmeler)
08:40
There is now a toilet that has an MP3 player in it.
167
504000
3000
Artık MP3 çalarlı tuvalet var.
08:43
There's one with a fragrance dispenser.
168
507000
2000
Kötü kokuyu yok edeni var.
08:45
There's one that actually analyzes the contents of the bowl
169
509000
4000
tuvalet dışkısının analizini yapan ve
08:49
and transmits the results via email to your doctor.
170
513000
4000
sonuçları doktorunuza e-postayla gönderen modelleri var.
08:53
It's almost like a home medical center --
171
517000
2000
Adeta evi tıbbi merkeze dönüştürüyor.
08:55
and that is the direction that Japanese toilet technology is heading in.
172
519000
3000
Japon tuvalet teknolojisi bu yönde ilerliyor.
08:59
This one does not have those bells and whistles,
173
523000
2000
Görmekte olduğunuz bu tuvaletin özelliği yok gibi görünüyor belki
09:01
but for pure functionality it's pretty much the best -- the Neorest 600.
174
525000
4000
ama tam anlamıyla fonksiyonellik için oldukça hoş -- Neorest 600.
09:05
And to try this -- I couldn't get a loaner,
175
529000
3000
Denemek için -- maalesef ödünç alamadım,
09:08
but I did go into the Manhattan showroom of the manufacturer, Toto,
176
532000
5000
Toto isimli üreticinin Manhattan'daki showroom'una gittim.
09:13
and they have a bathroom off of the showroom that you can use, which I used.
177
537000
4000
Showroom'da kullanabilmeniz için kapalı bir banyo bulunuyor. Bu banyoyu kullandım bu arada.
09:17
It's fully automated -- you walk towards it, and the seat lifts.
178
541000
3000
Her şey otomatik -- tuvalete doğru yöneldiğinizde klozet yerden yükseliyor.
09:20
The seat is preheated.
179
544000
2000
Klozet önceden ısınıyor.
09:22
There's a water jet that cleans you.
180
546000
2000
Sizi temizlemesi için yüksek basınçla su veren su jeti bulunuyor.
09:24
There's an air jet that dries you.
181
548000
2000
Aynı şekilde kurutmak için kutuma jet'i de mevcut.
09:26
You get up, it flushes by itself.
182
550000
2000
Ayağa kalkıyorsunuz, sifonu kendi kendine çekiyor.
09:28
The lid closes, it self-cleans.
183
552000
2000
Klozet kapağı kapanıyor ve kendini temizliyor.
09:30
Not only is it a technological leap forward,
184
554000
2000
Bunun sadece teknolojide ileriye dönük bir atılım değil
09:32
but I really do believe it's a bit of a cultural leap forward.
185
556000
2000
aynı zamanda kültürel sıçrayış olduğuna inanıyorum.
09:34
I mean, a no hands, no toilet paper toilet.
186
558000
3000
Yani ellerinize ihtiyaç duymadığınız, tuvalet kağıdının kullanılmadığı bir ortam.
09:37
And I want to get one of these.
187
561000
2000
Evet bunlardan bir tane almak istiyorum.
09:39
(Laughter)
188
563000
4000
(Gülüşmeler)
09:43
This was another one I could not get a loaner of.
189
567000
3000
Bu da ödünç alamayacağım diğer bir şey.
09:48
Tom Cruise supposedly owns this bed.
190
572000
2000
Tom Cruise tahminimce bu yatağa sahiptir.
09:50
There's a little plaque on the end that, you know,
191
574000
2000
Yatağın ayak ucunda küçük bir plaka var
09:52
each buyer gets their name engraved on it.
192
576000
3000
yatağı alan kişinin isminin kazılı olduğu.
09:55
(Laughter)
193
579000
6000
(Gülüşmeler)
10:01
To try this one, the maker of it let me and my wife
194
585000
2000
Bunu denemek için yatağı yapan kişi beni ve eşimi
10:03
spend the night in the Manhattan showroom.
195
587000
2000
Manhattan'daki showroom'una davet etti. Eşimle geceyi orada geçirdik.
10:05
Lights glaring in off the street,
196
589000
2000
Sokaktaki ışıklar içeriyi aydınlatıyordu
10:07
and we had to hire a security guard and all these things.
197
591000
3000
ve güvenlik görevlisi tutmak zorunda kaldık.
10:10
But anyway, we had a great night's sleep.
198
594000
2000
Tüm olumsuzluklara rağmen harika bir uyku çektik.
10:12
And you spend a third of your life in bed.
199
596000
2000
Hayatınızın üçte birini yatakta geçiriyorsunuz.
10:14
I don't think it's that bad of a deal.
200
598000
3000
O kadar fena da değil.
10:17
(Laughter)
201
601000
1000
(Gülüşmeler)
10:18
This was a fun one.
202
602000
2000
Bu komik olanlardan bir tanesi.
10:20
This is the fastest street-legal car in the world
203
604000
4000
Bu, sokaklarde gezdirebileceğiniz dünyadaki en hızlı araba.
10:24
and the most expensive production car.
204
608000
2000
ve en pahalı üretilen araba.
10:26
I got to drive this with a chaperone from the company,
205
610000
2000
Arabayı kullanabilmem için firmadan bir kişiyi bana eşlik etmesi üzerine gönderdiler.
10:28
a professional race car driver,
206
612000
2000
Profesyonel bir yarış arabası pilotu.
10:30
and we drove around the canyons outside of Los Angeles
207
614000
3000
Los Angeles'ın dışında kanyonların etrafında gezdik.
10:33
and down on the Pacific Coast Highway.
208
617000
2000
oradan Pasifik Kıyısına yakın otobanda gezdik.
10:35
And, you know, when we pulled up to a stoplight
209
619000
3000
Işıkta yakalandığımızda bilirsiniz
10:38
the people in the adjacent cars kind of gave us respectful nods.
210
622000
4000
yan taraftaki araba bulunan insanlar bir tür saygı dolu bakışlar atıyorlardı.
10:42
And it was really amazing.
211
626000
2000
Gerçekten inanılmazdı.
10:44
It was such a smooth ride.
212
628000
2000
Çok yumuşak bir sürüş deneyimiydi.
10:46
Most of the cars that I drive, if I get up to 80 they start to rattle.
213
630000
2000
Kullandığım arabaların çoğu ibre 80'i gösterdiğinde hırlıyordu.
10:48
I switched lanes on the highway and the driver, this chaperone, said,
214
632000
3000
Otobanda şerit değiştirdim ve bana eşlik eden yarış pilotu söyle dedi
10:51
"You know, you were just going 110 miles an hour."
215
635000
2000
Biliyor musun saatte sadece 110 mil (180 km) ile gidiyorsun.
10:53
And I had no idea that I was one of those obnoxious people
216
637000
3000
Birden görgüsüz kötü insanlardan biri oluvermiştim. Farkında olmadan.
10:56
you occasionally see weaving in and out of traffic,
217
640000
2000
Trafikte arasıra zikzak çizenleri görürsünüz.
10:58
because it was just that smooth.
218
642000
2000
Çok tatlı ve hoş gelir.
11:00
And if I was a billionaire, I would get one.
219
644000
2000
Milyarder olsaydım kesinlikle bu arabadan alırdım.
11:02
(Laughter)
220
646000
2000
(Gülüşmeler)
11:07
This is a completely gratuitous video I'm just going to show
221
651000
3000
Sizlere hiç bir anlam yüklememenizi istediğim öylesine bir görüntü göstereceğim.
11:10
of one of the pitfalls of advanced technology.
222
654000
2000
Gelişen teknolojinin yarattığı bir canavar, felaket.
11:12
This is Tom Cruise arriving at the "Mission: Impossible III" premiere.
223
656000
4000
Gördüğünüz gibi Tom Cruise "Görevimiz Tehlike III" filminin prömiyerine geliyor.
11:25
When he tries to open the door,
224
669000
2000
Kapıyı açmaya çalıştığında
11:27
you could call it "Mission: Impossible IV."
225
671000
2000
isterseniz buna "Görevimiz Tehlike IV" diyelim.
11:32
There was one object that I could not get my hands on,
226
676000
2000
Elimi sürmeyeceğim bir ürün var ki
11:34
and that was the 1947 Cheval Blanc.
227
678000
2000
o da 1947 Beyaz Cheval şarabı.
11:36
The '47 Cheval Blanc is probably the most mythologized wine of the 20th century.
228
680000
4000
1947 Beyaz Cheval, 20. yüzyılın muhtemelen en efsanevi şarabı.
11:40
And Cheval Blanc is kind of an unusual wine for Bordeaux
229
684000
3000
Ve Beyaz Cheval, Bordeaux için sıradışı bir şarap türü.
11:43
in having a significant percentage of the Cabernet Franc grape.
230
687000
4000
belirgin oranda Cabernet Franc üzümü içerdiği için.
11:47
And 1947 was a legendary vintage,
231
691000
3000
1947 Cheval Blanc efsanevi bir mahsul olarak biliniyor
11:50
especially in the right bank of Bordeaux.
232
694000
2000
özellikle Bordeaux'nun sağ kıyı şeridinde.
11:52
And just together, that vintage and that chateau took on this aura
233
696000
4000
Bu mahsul ve şato aynı atmosferde buluşuyor.
11:56
that eventually kind of gave it this cultish following.
234
700000
4000
Bu durum ürüne karşı kült bir hayran kitlesi yaratmış.
12:00
But it's 60 years old.
235
704000
2000
Cheval Black 60 yıllık bir şarap.
12:02
There's not much of it left.
236
706000
2000
Fazla bir şey söylemeye gerek yok.
12:04
What there is of it left you don't know if it's real --
237
708000
2000
Ne var ki gerçek olup olmadığını bilmiyorsunuz.
12:06
it's considered to be the most faked wine in the world.
238
710000
2000
Dünyadaki en sahte şaraplardan biri olarak kabul ediliyor.
12:08
Not that many people are looking to pop open
239
712000
2000
Bir çok kişi ellerinde tek kalan bu şişeyi gazeteci
12:10
their one remaining bottle for a journalist.
240
714000
3000
için açma zahmetine girmiyor, can atmıyor.
12:14
So, I'd about given up trying to get my hands on one of these.
241
718000
3000
Bu yüzden elimi sürmeyeceğime dair and içtim.
12:18
I'd put out feelers to retailers, to auctioneers,
242
722000
2000
Perakendicilerin ve müzayedecilerin sondajlarından tedirgin oldum.
12:20
and it was coming up empty.
243
724000
2000
Boş geliyordu.
12:22
And then I got an email from a guy named Bipin Desai.
244
726000
2000
Sonra Bipim Desai isimli bir beyden e-posta aldım.
12:24
Bipin Desai is a U.C. Riverside theoretical physicist
245
728000
4000
Bipin Desai UC Riverside'da teorik fizikçi.
12:28
who also happens to be the preeminent organizer of rare wine tastings,
246
732000
4000
nadir şarapların tadımının yapıldığı önde gelen organizatör.
12:32
and he said, "I've got a tasting coming up
247
736000
2000
Şöyle diyor "Yakında bir şarap tadımı etkinliği düzenliyorum.
12:34
where we're going to serve the '47 Cheval Blanc."
248
738000
2000
orada 1947 Beyaz Cheval ikram edeceğiz."
12:36
And it was going to be a double vertical --
249
740000
2000
Öyle bir ortam ki bir taşta iki kuş vurabilmek mümkündü.
12:38
it was going to be 30 vintages of Cheval Blanc,
250
742000
3000
Beyaz Cheval'a ait 30 mahsül sunulacak.
12:41
and 30 vintages of Yquem.
251
745000
2000
Yquem'a ait ise 30 mahsül.
12:43
And it was an invitation you do not refuse.
252
747000
3000
Yani rededilemeyecek bir davetti.
12:46
I went.
253
750000
2000
Ve gittim.
12:48
It was three days, four meals.
254
752000
2000
3 gün sürdü. 4 öğün yedik.
12:50
And at lunch on Saturday, we opened the '47.
255
754000
3000
Cumartesi günü öğle yemeğinde 1947 Beyaz Cheval açtılar.
12:53
And you know, it had this fragrant softness,
256
757000
4000
Yumuşak bir kokusu vardı. Bilirsiniz
12:57
and it smelled a little bit of linseed oil.
257
761000
3000
sanki biraz keten tohumu yağı kokusunu andırıyordu.
13:00
And then I tasted it, and it,
258
764000
2000
Nihayet tadımlık içtim ve
13:02
you know, had this kind of unctuous, porty richness,
259
766000
4000
damağımda sanki yağlı, porto şarabının zenginliğini hissettim.
13:06
which is characteristic of that wine --
260
770000
2000
bu şarabın belirgin özelliği olarak kabul ediliyordu.
13:08
that it sort of resembles port in a lot of ways.
261
772000
2000
Bir çok açıdan porto şarabına benziyordu.
13:10
There were people at my table who thought it was, you know, fantastic.
262
774000
2000
Masamda bilirsiniz şarabı müthiş bulanlar vardı.
13:12
There were some people who were a little less impressed.
263
776000
3000
Hayal kırıklığına uğramış kişiler de vardı.
13:16
And I wasn't that impressed.
264
780000
2000
Bense abartıldığı kadar etkilenmedim.
13:19
And I don't -- call my palate a philistine palate --
265
783000
4000
Damak tadı da zevksizmiş diyebilirsiniz.
13:23
so it doesn't necessarily mean something that I wasn't impressed,
266
787000
4000
Etkilenmediğim sonucu çıkarılmasın
13:27
but I was not the only one there who had that reaction.
267
791000
3000
ama bu tepikiyi orada veren zannediyorum bir tek ben değildim.
13:30
And it wasn't just to that wine.
268
794000
2000
Sadece Beyaz Cheval şarabına yönelik değil
13:32
Any one of the wines served at this tasting,
269
796000
2000
tadımda ikram edilen tüm şaraplar için geçerli.
13:34
if I'd been served it at a dinner party, it would have been, you know,
270
798000
3000
Bir akşam yemeğinde bu şarabı ikram etmiş olsaydım zannediyorum
13:37
the wine experience of my lifetime, and incredibly memorable.
271
801000
3000
hayatımın şarap tecrübesi olurdu. Unutulmaz bir anı olarak kalırdı.
13:40
But drinking 60 great wines over three days,
272
804000
3000
Üç günde 60 müthiş şarap içmek
13:43
they all just blurred together,
273
807000
2000
hepsi neticede birbirine karıştı.
13:45
and it became almost a grueling experience.
274
809000
4000
Çok yorucu bir tecrübeydi.
13:49
And I just wanted to finish by mentioning a very interesting study
275
813000
4000
Ve son olarak çok enteresan bir araştırmadan bahsetmek istiyorum.
13:53
which came out earlier this year from some researchers at Stanford and Caltech.
276
817000
4000
Bu senenin başlarında Stanford ve Caltech Üniversite'lerinden araştırmacılar tarafından yayınlanan deneyde
13:57
And they gave subjects the same wine,
277
821000
4000
araştırmaya katılan herkese aynı saraptan verildi
14:01
labeled with different price tags.
278
825000
2000
ancak şarapların üstlerinde farklı fiyat etiketleri vardı.
14:03
A lot of people, you know,
279
827000
2000
Ama tahmin edersiniz ki
14:05
said that they liked the more expensive wine more --
280
829000
3000
bir çok kişi pahalı olan şarabi daha çok beğendiklerini söylediler
14:08
it was the same wine, but they thought it was a different one
281
832000
2000
halbuki şarap aynı şaraptı, ama katılanlar farklı bir şarap içtiklerini düşündüler
14:10
that was more expensive.
282
834000
2000
farklı ve daha pahalı bir sarap...
14:12
But what was unexpected was that these researchers did
283
836000
2000
Ama esas beklenilmedik şeyse araştırmacıların
14:14
MRI brain imaging while the people were drinking the wine,
284
838000
3000
katılımcılar şarapları içerken Manyetik Rezonans Görüntüleme yöntemiyle beynin görüntülemesini yapmalarıydı.
14:17
and not only did they say they enjoyed the more expensively labeled wine more --
285
841000
4000
ve en pahalı etiketi olan şaraptan keyif aldıklarını söylemekle kalmadılar
14:21
their brain actually registered as experiencing more pleasure
286
845000
4000
beyinlerinde hiç olmadığı kadar fazla zevk aldıkları yönünde bir etki yarattı.
14:25
from the same wine when it was labeled with a higher price tag.
287
849000
3000
sırf fiyatı etiketi yüksek diye.
14:28
Thank you.
288
852000
1000
Teşekkur ederim
ABOUT THE SPEAKER
Benjamin Wallace - AuthorBenjamin Wallace is a journalist and author of The Billionaire's Vinegar, the true story of the world's most expensive bottle of (possibly phony?) wine. He's been a contributor to GQ, Details, Salon and The Washington Post.
Why you should listen
A Washington D.C. native and a current Brooklynite, Benjamin Wallace is fast establishing himself a master of the brainy nonfiction thriller, rooting up feuds and controversies in pop and less-than-pop culture while buddying up with their embattled and larger-than-life personalities (whom he sometimes meets on their way down). He profiled conserative mouthpiece Glenn Beck for GQ in 2007 shortly after the pundit landed a controversial slot on CNN, and in 2002 looked at chef Georges Perrier of Philidelphia's then-five-star restaurant, Le Bec-Fin.
Wallace's orderly, deadpan writing style hints at one of his secrets: his love (and talent) for playing the straight man to the once-mighty in downfall, right as they go aflame in tragicomic hubris. (The Billionaire's Vinegar is simply a pleasure, not least to schadenfreude junkies.) It's easy to imagine him, the bespectacled wallflower, watching as brouhaha over a wine bottle once valued at $165,000 -- the highest price fetched for a bottle, ever -- culimates in a court trial that reveals at least two of its main characters, a wine collector and a wine expert, to be frauds. Or at least emperors with no clothes.
Benjamin Wallace | Speaker | TED.com