Heather Lanier: "Good" and "bad" are incomplete stories we tell ourselves
Heather Lanier: 'İyi' ve 'kötü' kendimize anlattığımız tamamlanmamış hikâyelerdir
Heather Lanier illuminates truths about the human condition that speak to both the head and the heart. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
about a farmer who lost his horse.
eski bir hikâye vardır.
"Oh, that's too bad."
Çiftçi; 'İyi mi kötü mü söylemek zor' der.
"Good or bad, hard to say."
and brings with it seven wild horses.
yedi yabani at ile birlikte geri döner.
"Oh, that's so good!"
'İşte bu çok iyi.' derler.
and says, "Good or bad, hard to say."
'İyi mi kötü mü, söylemek zor.'
rides one of the wild horses,
yabani atlardan birine biner,
"Oh, that's terrible luck."
"Good or bad, hard to say."
'İyi mi kötü mü, söylemek zor.'
knocking on people's doors,
evlerin kapılarını çalar,
and they pass him by.
ve onu es geçerler.
"Ooh, that's great luck!"
"Good or bad, hard to say."
'İyi mi kötü mü, söylemek zor.'
20 yıl önce duydum.
looking on the bright side
Polyannacılık oynamakla ilgili değil
değiştiğini görmekle.
to label a situation,
dikkatimizi yargılamaya vermek konusunda
incomplete stories that we tell ourselves.
anlattığımız tamamlanmamış hikâyelerdir.
"iyi ya da kötü"nün,
to the story of good or bad,
ilgili bir uyarıcı oldu.
to truly see a situation.
yeteneğimi kapatıyorum.
and loosen my grip
bıraktığımda daha fazla öğreniyorum,
with curiosity and wonder.
şekilde devam ettiğimde.
wholeheartedly what was good.
yürekten inanıyordum.
was some version of a superbaby,
bir bebek olduğunu düşünüyordum,
who possessed not a single flaw
ultra sağlıklı bir insan,
flying into her superhero future.
peleriniyle uçarak süzülen bir kahraman.
had a super-high-functioning,
olduğundan emin olmak için, DHA hapı aldım
would help me make not just a good baby,
benim sadece iyi bir bebeğe değil,
bebeğe sahip olmamı sağlayacak.
she weighed 4 pounds, 12 ounces,
4 pound, 12 onstu
two possible explanations
to lose the thread of his logic:
yeni doğmuş bebeğim
had an ultra-rare chromosomal condition
kromozomal sendroma sahipti.
of her fourth chromosome.
with her syndrome
belirgin gelişimsel gecikmelerinin,
delays and disabilities.
hiç öğrenememişti.
of the farmer.
şekilde kötüydü.
unequivocally bad to me.
kullanışlı olduğu bir andaydım.
umutsuzluğa kapılmıştım,
I felt gripped by despair,
her şey trajik görünüyordu.
that all of this was tragic.
is much more fluid,
neyse ki, çok daha akışkandı
bu gizemli varlığı tanımaya
this mysterious person who was my kid,
ağır havası hafifledi.
would bounce her tiny body up and down
the most stunning Lake Tahoe blue,
nehri mavisine dönüyordu,
insanların gözleriyle buluşuyordu.
into other people's eyes.
bebekler gibi tutamıyordu
hold her head up like other babies,
göz temasını kurabiliyordu.
intent eye contact.
farkındalığı en yüksek bebek' dedi.
aware baby I've ever seen."
bir armağan olarak görüyorken
of her calm, attentive presence,
over to our house to work with Fiona
gelen terapist
bir çocuk olarak görüyordu.
dönemediği için bu terapist
uyandırmamız gerektiğini söyledi.
to wake her neurology up.
my daughter's body,
terapist geldi gitti
visit our house that first year,
bebeğimde neyin kötü olduğuydu.
they thought was bad about my kid.
başladığında gerçekten mutluydum,
Fiona started using her right hand
bir koyunu eline aldığında
sol eline takılıp kalmıştı.
on my child's left hand.
kullanmama eğilimi vardı
not to use this hand very often,
çapraz yapıyordu.
the fingers on that hand.
we should devise a splint,
to actually use those fingers,
kullanmaktan mahrum kalacaktı
görüntüye kavuşmaya zorlayacaktı.
into some position that looked normal.
to realize a few things.
çocuğumun terapistleri çok kötüydü.
my kid had some bad therapists.
seçmesi söylenen kişi gibi.
a red pill or a blue pill,
olarak görmeyi seçebilirdim.
my daughter's differences as bad;
that her therapists called,
'Asla bilemezdin'
devam edebilirdim.
when they could say about a kid,
veya gelişim geriliği mi
or 'autistic' or 'different.'"
kendilerine pay çıkarmaya bayılırlar.
was the path that erased
silen yol olduğuna inanabilirdim.
a disastrous pursuit,
kızımın nadir genleri vardı.
my daughter had rare blueprints.
için tasarlanmamıştı.
to be like other people.
nörolojik farklılıkların ve
I could drop my story
engelli olmanın kötü olduğunu
and developmental delays and disabilities
bu aynı zamanda
that a more able-bodied life was better.
hikâyemi de bırakmam demekti.
hakkındaki kültürel ön yargılarımı bırakıp
about what made a life good or bad
olduğu gibi izlemem demek oluyordu,
my daughter's life as it unfolded
kambur yapmış,
out of the side of her mouth
her body onto her belly.
sırtının üzerinde tekrar döndü
and rolled back onto her back,
to do it all over again,
kahve masasının altına yuvarladı.
under a coffee table.
she'd gotten stuck there,
bir şeye takıldığını gördüm:
that her eye had been on all along:
ayağa kalkabiliyor ve emekleyebiliyorlardı
pulling up to stand and toddling around,
durumu kötü gelebilir,
yuvarlanabilen bir bebek.
özgürlüğünün tadını çıkarıyordu.
limber freedom of mobility.
kablosunu çekiştiren bir bebekti,
was a baby yanking on an electric cord,
kötü yaptığıyla ilgili
that when I released my grip
geliştiğini izlemeye başladım
and see what it was.
başka bir ifadesiydi.
of the human experience.
yeni bir eyalete taşındık.
to a new state in America,
tanışacak kadar da şanslıydık.
batch of therapists.
eksik olduğuna odaklanmadılar.
all that was wrong with my kid.
gereken problemler olarak görmediler.
as problems to fix.
güçlü taraflarını da gördüler
değerlendirdiler ve kabul ettiler.
normalleştirmek değildi,
as normal as possible;
bağımsız hâle getirmekti,
be as independent as possible
değerlendirebilecekti.
however that looked for her.
ilgili bu açık tutuma sahip değil.
this open attitude about disabilities.
'doğum kusuru' diyoruz,
"birth defects,"
çıkan ürünmüş gibi.
were objects on a factory line.
bebeği olduğunu öğrendiğimizde
had a baby with Down syndrome.
kullanıcısı hakkındaki film gişe rekoru
about a suicidal wheelchair user,
gerçek bir tekerlekli sandalyeli
wheelchair users tell us
zararlı olduğunu söylese bile.
yaşamaya değmez olduğuna karar verir.
decide what lives are not worth living.
konusunda olduğu gibi,
Amerika'nın ünlü bir çocuk hastanesi
children's hospital
olan böbrek nakli hakkını reddetti,
to a lifesaving kidney transplant
hikâyelerinin kötü
of disabilities as bad manifests
karşıt bir teori daha var,
insidious counterstory --
engelli insanlar iyidir,
with intellectual disabilities are good
öğretmek için buradalar
to teach us something magical,
and always sweet.
mecazı duymuşsunuzdur:
Tanrı'nın özel çocuğudur
who's one of God's special children,
and the communication device
in my daughter's life
şekilde pozitif olduklarında
in angel's wings and a halo
don't experience the sticky complexities
insan olma deneyiminin
especially as a baby,
yapmaya başladı,
that any other kid does,
yaşındaki kız kardeşini itip kakmak gibi.
shoved her two-year-old sister.
to annoy the hell out of you,
iyi ya da kötü
karmaşa ve çözümsüzlük değildir,
and complexity that that title brings,
haysiyetlerini de çalarız.
öğretmek için gelmedi,
insan evladı günde kaç tane
mozzarella cheese sticks
can consume in one day --
ilgili kültürel inançlarımı
my culture's beliefs
kızımın iletişim kurmak için
kullanacağını söyleseydiniz,
and iPad app to communicate,
binlerce kelime ile dolu bir
I handed Fiona her iPad,
küçük bir kare ile temsil ediliyordu.
or little square on her iPad app.
beklentimin çok yüksek olduğu,
ile ilgili beni uyardıklarında bile
that my expectations were way too high,
to hit those tiny targets.
kullanarak sevdiği kelimelerin
as she gradually learned
mesela regi ve peynir gibi
yüz kelimenin tuşlarına bastığında
words she loved,
that her mouth couldn't yet say.
kelimeleri öğretmemiz gerekti
less-fun words, prepositions --
at a dining room table
ABOUT THE SPEAKER
Heather Lanier - Essayist, poetHeather Lanier illuminates truths about the human condition that speak to both the head and the heart.
Why you should listen
As an essayist and a poet, Heather Lanier's work spans a range of subjects, from parenting and disability to pop culture and religion. She is the author of two award-winning poetry chapbooks, The Story You Tell Yourself and Heart-Shaped Bed in Hiroshima, along with the nonfiction book, Teaching in the Terrordome: Two Years in West Baltimore with Teach For America, which MacArthur Genius Deborah Meier called "a heart-wrenching … much-needed account." She has received an Ohio Arts Council Individual Excellence Award and a Vermont Creation Grant.
In her viral Vela Magazine essay, "SuperBabies Don't Cry," Lanier chronicles her daughter's diagnosis of a rare chromosomal syndrome and explores the ways pregnant women are pressured to create perfect humans. As a mother and a disability advocate, she shines a light on ableist attitudes, encourages readers to see disability as an aspect of diversity, and marvels at the strange beauty of being human. Her book about raising her daughter is forthcoming from Penguin Press and Piatkus / Little, Brown UK. She writes a related blog here, and teaches writing at Southern Vermont College.
Heather Lanier | Speaker | TED.com