TEDGlobal 2005
Carl Honoré: In praise of slowness
Carl Honore yavaşlığı övüyor
Filmed:
Readability: 3.5
3,019,523 views
Gazeteci Carl Honore, Batı dünyasının hız konusundaki vurgusunun, sağlık, üretim verimliliği ve yaşam kalitesini aşındırdığına inanıyor. Ancak, insanların, herşeyiyle acaip modern yaşamlarını frenlemeye başlamalarıyle gelişen bir geri tepme sözkonusu.
Carl Honore - Journalist
In his book In Praise of Slowness, Carl Honoré dissects our speed-obsessed society and celebrates those who have gotten in touch with their "inner tortoise." Full bio
In his book In Praise of Slowness, Carl Honoré dissects our speed-obsessed society and celebrates those who have gotten in touch with their "inner tortoise." Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:26
What I'd like to start off with is an observation,
0
1000
2000
Bir gözlemle başlamak istiyorum
00:28
which is that if I've learned anything over the last year,
1
3000
2000
Geçen yıl boyunca eğer birşey öğrendimse
00:30
it's that the supreme irony
2
5000
2000
o da, yavaşlıkla ilgili bir kitap yayınlamak için
00:32
of publishing a book about slowness
3
7000
2000
promosyon konusunda gerçekten hızlı hareket
00:34
is that you have to go around promoting it really fast.
4
9000
2000
edilmesi gereğinin super ironisidir.
00:37
I seem to spend most of my time these days
5
12000
2000
Bu günlerde zamanımın çoğunu
00:39
zipping from city to city, studio to studio,
6
14000
3000
şehirden şehire, stüdyodan stüdyoya,
00:42
interview to interview,
7
17000
2000
görüşmeden görüşmeye koşuşturmakla geçiriyor gibiyim,
00:44
serving up the book in really tiny bite-size chunks.
8
19000
2000
kitabı gerçekten ufak, tadımlık boyutunda parçalar halinde sunarak.
00:46
Because everyone these days
9
21000
2000
Çünkü bu günlerde herkes
00:48
wants to know how to slow down,
10
23000
2000
nasıl yavaşlanacağını bilmek istiyor,
00:50
but they want to know how to slow down really quickly. So ...
11
25000
3000
ancak, nasıl yavaşlanacağını gerçekten hızlıca öğrenmek istiyorlar.
00:53
so I did a spot on CNN the other day
12
28000
2000
Geçen gün CNNe çıktım.
00:55
where I actually spent more time in makeup than I did talking on air.
13
30000
3000
Makyaj için yayında konuştuğumdan fazla zaman harcadım.
00:59
And I think that -- that's not really surprising though, is it?
14
34000
2000
Ve sanıyorum ki bu, o kadarda süpriz değil, öyle mi?
01:01
Because that's kind of the world that we live in now,
15
36000
2000
Çünkü şu anda yaşadığımız dünya, bu türden bir dünya,
01:03
a world stuck in fast-forward.
16
38000
3000
hızlı sarma modunda takılmış bir dünya.
01:06
A world obsessed with speed,
17
41000
2000
Hız saplantılı bir dünya,
01:08
with doing everything faster, with cramming more and more
18
43000
3000
herşeyin daha hızlı yapıldığı; daha az zamana
01:11
into less and less time.
19
46000
2000
daha fazlanın tıkıştırıldığı.
01:13
Every moment of the day feels like
20
48000
2000
Günün her anı,
01:15
a race against the clock.
21
50000
2000
zamana karşı bir yarış olarak hissediliyor.
01:17
To borrow a phrase from Carrie Fisher, which is
22
52000
2000
Carrie Fisher'den, içimde biyomda olan bir ödünç cümle:
01:19
in my bio there; I'll just toss it out again --
23
54000
2000
işte yine sarfedeceğim:
01:21
"These days even instant gratification takes too long." (Laughter)
24
56000
3000
"Bugünlerde yerçekimi bile çok zaman alıyor"
01:24
And
25
59000
2000
Ve
01:26
if you think about how we to try to make things better, what do we do?
26
61000
2000
yapılacakları daha iyi yapmaya nasıl çalıştığımızı düşünürseniz; ne yapıyoruz?
01:28
No, we speed them up, don't we? So we used to dial; now we speed dial.
27
63000
3000
Hızlandırıyoruz, değil mi? Yani, tuşluyorduk, şimdi hızlı modda tuşluyoruz.
01:31
We used to read; now we speed read. We used to walk; now we speed walk.
28
66000
3000
Okuyorduk, şimdi hızlı okuyoruz. Yürüyorduk, şimdi hızlı yürüyoruz.
01:34
And of course, we used to date and now we speed date.
29
69000
3000
Ve tabiiki randevulaşıyorduk, şimdi hızlı randevulaşıyoruz.
01:37
And even things that are by their very nature slow --
30
72000
3000
Ve doğası gereği yavaş olan şeyleri dahi--
01:40
we try and speed them up too.
31
75000
3000
hızlandırmaya çalışıyoruz.
01:43
So I was in New York recently, and I walked past a gym
32
78000
2000
Ha, geçenlerde New Yorkdaydım, ve bir spor salonunun önünden geçerken,
01:45
that had an advertisement in the window for a new course, a new evening course.
33
80000
2000
camda yeni bir kursun tanıtımı vardı, yeni bir akşam kursu.
01:48
And it was for, you guessed it, speed yoga.
34
83000
3000
Ve bu, tahmin edin ne içindi, hızlı yoga.
01:51
So this -- the perfect solution for time-starved professionals
35
86000
3000
Bu, zaman-delisi profesyoneller için mükemmel bir çözüm.
01:54
who want to, you know, salute the sun,
36
89000
2000
Biliyorsunuz, güneşin doğuşunu selamlamak isteyen,
01:56
but only want to give over about 20 minutes to it.
37
91000
2000
ancak buna sadece 20 dakika kadar ayırabilecek onlar.
01:59
I mean, these are sort of the extreme examples,
38
94000
2000
Söylemek istediğim, bunlar aşırı türden örnekler
02:01
and they're amusing and good to laugh at.
39
96000
2000
ve bunlar eğlendirici ve gülmek için güzel örnekler.
02:03
But there's a very serious point,
40
98000
2000
Ancak, ciddi bir nokta var,
02:05
and I think that in the headlong dash of daily life,
41
100000
3000
ve bence günlük hayatın delice akışı içinde
02:08
we often lose sight of the damage
42
103000
3000
çoğu zaman bu, cadde koşucusu tarzı yaşamın
02:11
that this roadrunner form of living does to us.
43
106000
3000
bize verdiği zararı gözden kaçırıyoruz.
02:14
We're so marinated in the culture of speed
44
109000
3000
Hız kültürüyle öyle bir marine olmuş vaziyetteyiz ki
02:17
that we almost fail to notice the toll it takes
45
112000
2000
neredeyse bunun, hayatımızın her alanındaki maliyetini farketmekte
02:19
on every aspect of our lives --
46
114000
2000
başarısız oluyoruz.
02:21
on our health, our diet, our work,
47
116000
2000
Sağlığımız, beslenmemiz, işimiz
02:23
our relationships, the environment and our community.
48
118000
3000
ilişkilerimiz, çevre ve toplumumuz üzerindeki maliyet.
02:26
And sometimes it takes
49
121000
2000
Ve bazen bir uyan zili gerekiyor,
02:28
a wake-up call, doesn't it,
50
123000
2000
bize koşuşturduğumuzun,
02:30
to alert us to the fact that we're hurrying through our lives,
51
125000
3000
yaşamımız olduğu gerçeğini hatırlatacak,
02:33
instead of actually living them; that we're
52
128000
2000
güzel bir yaşam yerine, gerçekte yaşadığımızın
02:35
living the fast life, instead of the good life.
53
130000
2000
hızlı yaşam olduğu gerçeğini.
02:37
And I think for many people, that wake-up call
54
132000
2000
Çoğu insan için uyan zilinin
02:39
takes the form of an illness.
55
134000
2000
bir hastalık biçiminde geldiğini sanıyorum.
02:41
You know, a burnout, or eventually the body says,
56
136000
3000
Anlıyorsunuz, devrelerin yanması ve neticede vücudun
02:44
"I can't take it anymore," and throws in the towel.
57
139000
2000
"artık daha fazla dayanamıyorum" demesi ve havlu atması.
02:46
Or maybe a relationship goes up in smoke
58
141000
2000
veya bir ilişkinin duman içinde uçup gitmesi
02:48
because we haven't had the time, or the patience,
59
143000
2000
çünkü zamanımız ya da sabrımız
02:50
or the tranquility,
60
145000
2000
ya da başka birisiyle olacak huzurumuz,
02:52
to be with the other person, to listen to them.
61
147000
2000
onları dinleyecek zamanımız yoktur.
02:54
And my wake-up call came when I started
62
149000
2000
Benim uyan zilim,
02:56
reading bedtime stories to my son,
63
151000
3000
oğluma yatak zamanı masalları okumaya başladığımda çaldı.
02:59
and I found that at the end of day,
64
154000
2000
ve günün sonunda
03:01
I would go into his room and I just couldn't slow down -- you know,
65
156000
3000
oğlumun odasına gittiğimde yavaşlayamadığımı gördüm.
03:04
I'd be speed reading "The Cat In The Hat."
66
159000
2000
"Şapkadaki kedi"yi hızlı modda okuyordum.
03:06
I'd be -- you know, I'd be skipping lines here,
67
161000
2000
Anlıyorsunuz işte, bazen satırları,
03:08
paragraphs there, sometimes a whole page,
68
163000
2000
bazen paragrafları ve bazen de tüm sayfayı atlıyordum.
03:10
and of course, my little boy knew the book inside out, so we would quarrel.
69
165000
3000
Ve tabiiki küçük oğlum kitabı ezbere biliyordu ve neticede tartışıyorduk.
03:13
And what should have been the most relaxing, the most intimate,
70
168000
3000
Günün, en rahat, en özel, en sıcak
03:16
the most tender moment of the day,
71
171000
2000
olması gereken zamanı,
03:18
when a dad sits down to read to his son,
72
173000
3000
bir babanın oturup oğluna okuduğu zaman,
03:21
became instead this kind of gladiatorial battle of wills,
73
176000
3000
isteklerin gladyatörvari savaşlarına dönüşmüştü;
03:24
a clash between my speed
74
179000
2000
benim hızım ve benim...--
03:26
and his slowness.
75
181000
3000
veya benim hızımla onun yavaşlığı arasında bir çatışma.
03:29
And this went on for some time,
76
184000
2000
Ve bu durum bir süre devam etti,
03:31
until I caught myself scanning a newspaper article
77
186000
2000
kendimi, hızlı insanlar için zaman tasarrufu tavsiyeleri içeren
03:33
with timesaving tips for fast people.
78
188000
2000
bir gazete makalesini scan ederken yakalayana kadar.
03:35
And one of them made reference to a series of books called
79
190000
2000
Tavsiyeleden birisi, "Bir dakikalık yatak zamanı hikayeleri" adında bir kitap serisini
03:37
"The One-Minute Bedtime Story."
80
192000
2000
referans olarak veriyordu.
03:39
And I wince saying those words now,
81
194000
3000
Bunları şimdi söylemeye ürperiyorum,
03:42
but my first reaction at the time was very different.
82
197000
2000
ancak, o zamanki reaksiyonum çok farklıydı.
03:44
My first reflex was to say,
83
199000
2000
İlk refleksim,
03:46
"Hallelujah -- what a great idea!
84
201000
2000
"Hallelujah--ne müthiş bir fikir!
03:48
This is exactly what I'm looking for to speed up bedtime even more."
85
203000
3000
Bu, hikaye işini daha da hızlandırmam için tam aradığım şey." demek oldu.
03:51
But thankfully,
86
206000
2000
Ancak, ne mutluki
03:53
a light bulb went on over my head, and my next reaction was very different,
87
208000
2000
kafamda bir lamba yandı ve sonraki reaksiyonum çok farklıydı,
03:56
and I took a step back, and I thought,
88
211000
2000
bir adım geri çekildim ve
03:58
"Whoa -- you know, has it really come to this?
89
213000
2000
"whoa--gerçekten bu noktaya geldi mi?
04:00
Am I really in such a hurry that I'm prepared
90
215000
2000
Gerçekten
04:02
to fob off my son with a sound byte at the end of the day?"
91
217000
3000
günün sonunda oğlumu savuşturacak kadar bir acelem var mıydı?" diye düşündüm.
04:06
And I put away the newspaper --
92
221000
2000
Ve gazeteyi bir tarafa bıraktım--
04:08
and I was getting on a plane -- and I sat there,
93
223000
2000
ve bir uçağa biniyordum-- ve bir yere oturdum,
04:10
and I did something I hadn't done for a long time -- which is I did nothing.
94
225000
2000
ve uzun zamandır yapmadığım bir şey yaptım--hiçbir şey.
04:12
I just thought, and I thought long and hard.
95
227000
3000
Sadece düşündüm, uzun ve derin düşündüm.
04:15
And by the time I got off that plane, I'd decided I wanted to do something about it.
96
230000
3000
Uçaktan indiğimde, bu knuda birşey yapmaya karar vermiştim.
04:18
I wanted to investigate this whole roadrunner culture,
97
233000
3000
Bütün bu cadde koşucusu kültürünü araştırmak istiyordum,
04:21
and what it was doing to me and to everyone else.
98
236000
3000
bana ve tüm herekese ne yaptığını.
04:24
And I had two questions in my head.
99
239000
2000
Kafamda iki soru vardı.
04:26
The first was, how did we get so fast?
100
241000
3000
Birincisi, nasıl bu kadar hızlandık?
04:29
And the second is, is it possible,
101
244000
2000
İkincisi, yavaşlamak mümkün müdür?
04:31
or even desirable, to slow down?
102
246000
3000
hatta arzu edilebilir mi?
04:34
Now, if you think about
103
249000
2000
Şimdi, dünyamızın nasıl bu kadar fazla hızlandığı konusunda düşünürseniz,
04:36
how our world got so accelerated, the usual suspects rear their heads.
104
251000
3000
bilinen zanlılar kafalarını kaşırlar.
04:39
You think of, you know, urbanization,
105
254000
2000
Şehirleşme,
04:41
consumerism, the workplace, technology.
106
256000
3000
tüketim, işyeri ve teknolojiyi düşünürsünüz.
04:44
But I think if you cut through
107
259000
2000
Ancak, bu güçleri es geçerseniz,
04:46
those forces, you get to what might be the deeper
108
261000
3000
varacağınız noktanın, daha derin bir itici,
04:49
driver, the nub of the question,
109
264000
3000
ve problemin özü olan,
04:52
which is how we think about time itself.
110
267000
2000
zamanın kendisi hakkında ne düşündüğümüz olacağını düşünüyorum.
04:54
In other cultures, time is cyclical.
111
269000
3000
Diğer kültürlerde, zaman döngüseldir.
04:57
It's seen as moving in great,
112
272000
3000
Devasa acele etmeden hareket eden
05:00
unhurried circles.
113
275000
2000
döngüler olarak görülür.
05:02
It's always renewing and refreshing itself.
114
277000
2000
Daima kendisini yeniler ve tazeler.
05:04
Whereas in the West, time is linear.
115
279000
2000
Buna karşılık Batıda, zaman düzlemseldir.
05:06
It's a finite resource;
116
281000
2000
Sonlu bir kaynaktır,
05:08
it's always draining away.
117
283000
2000
daima akıp gider.
05:10
You either use it, or lose it.
118
285000
2000
Ya kullanırsın ya da kaybedersin.
05:12
"Time is money," as Benjamin Franklin said.
119
287000
3000
Zaman paradır, Benjamin Franklinin söylediği gibi.
05:15
And I think what that does to us psychologically
120
290000
2000
Bunun bize psikolojik olarak yaptığının,
05:17
is it creates an equation.
121
292000
2000
bir denklem yaratmak olduğunu sanıyorum.
05:19
Time is scarce, so what do we do?
122
294000
2000
Zaman azdır, öyleyse ne yapacağız?
05:21
Well -- well, we speed up, don't we?
123
296000
2000
evet, evet, hızlanırız, değil mi?
05:23
We try and do more and more with less and less time.
124
298000
2000
Daha az zamanda daha çok işler yapmaya çalışırız.
05:25
We turn every moment of every day
125
300000
2000
Her günün her anını
05:27
into a race to the finish line --
126
302000
2000
bitiş çizgili bir yarışa dönüştürürüz.
05:29
a finish line, incidentally, that we never reach,
127
304000
3000
Öyle bir bitiş çizgisi ki, asla varamayız,
05:32
but a finish line nonetheless.
128
307000
2000
ancak yine de bir bitiş çizgisi.
05:34
And I guess that the question is,
129
309000
2000
Sanıyorumki problem,
05:36
is it possible to break free from that mindset?
130
311000
2000
bu kafa yapısından kurtulmamızın mümkün olup olmadığıdır.
05:38
And thankfully, the answer is yes, because
131
313000
2000
Ne mutlu ki cevap evettir, çünkü
05:40
what I discovered, when I began looking around, that there is
132
315000
2000
etrafa bakmaya başladığımda,
05:42
a global backlash against this culture that
133
317000
3000
bize devamlı daha hızlının herzaman daha iyi olduğunu, daha fazla meşgul olmanın en iyisi olduğunu söyleyen
05:45
tells us that faster is always better, and that busier is best.
134
320000
3000
bu kültüre karşı global bir geri tepme olduğunu keşfettim.
05:48
Right across the world, people are doing the unthinkable:
135
323000
3000
Dünya çapında, insanlar, düşünülmeyeni yapıyorlar:
05:51
they're slowing down, and finding that,
136
326000
2000
yavaşlıyorlar, ve bilinen aklın, yavaşlarsan ölürsün söylemine karşın
05:53
although conventional wisdom tells you that if you slow down, you're road kill,
137
328000
3000
tersinin doğru olduğunun ortaya çıktığını
05:56
the opposite turns out to be true:
138
331000
2000
görüyorlar.
05:58
that by slowing down at the right moments,
139
333000
2000
Doğru zamanlarda yavaşlayarak,
06:00
people find that they do everything better.
140
335000
2000
herşeyi daha iyi yaptıklarını görüyorlar.
06:02
They eat better; they make love better; they exercise better;
141
337000
3000
Daha iyi yiyorlar, daha iyi sevişiyorlar, daha iyi egzersiz yapıyorlar,
06:05
they work better; they live better.
142
340000
3000
daha iyi çalışıyorlar, daha iyi yaşıyorlar.
06:08
And, in this kind of cauldron
143
343000
3000
Bu türden yavaşlama
06:11
of moments and places and acts of deceleration,
144
346000
3000
zaman, yer ve faaliyetlerin temelinde,
06:14
lie what a lot of people now refer to as
145
349000
3000
bugün çoğu insanın
06:17
the "International Slow Movement."
146
352000
2000
Uluslararası Yavaş Hareket olarak işaret ettiği oluşum yatıyor.
06:19
Now if you'll permit me a small act of hypocrisy,
147
354000
3000
Şimdi, ufak bir iki yüzlülük yapmama izin verirseniz,
06:24
I'll just give you a very quick overview of
148
359000
3000
sizlere Yavaş Hareket içerisinde ne olup bittiğine dair
06:27
what's going on inside the Slow Movement. If you think of food,
149
362000
3000
çok çabuk bir görünüm sunacağım. Beslenme konusunu düşünürseniz,
06:30
many of you will have heard of the Slow Food movement.
150
365000
2000
çoğunuz Yavaş Beslenme hareketini duymuş olacaksınız.
06:32
Started in Italy, but has spread across the world,
151
367000
2000
İtalyada başladı, ancak tüm dünyaya yayıldı,
06:34
and now has 100,000 members
152
369000
2000
ve şu anda 50 ülkede
06:36
in 50 countries.
153
371000
2000
100,000 üyesi bulunuyor.
06:38
And it's driven by a very simple and sensible message,
154
373000
3000
Ve çok basit ve duyarlı bir mesajla gidiyor:
06:41
which is that we get more pleasure and more health
155
376000
3000
Yediklerimizi kabuledilebilir bir hızda yetiştirir,
06:44
from our food when we
156
379000
2000
pişirir ve tüketirsek,
06:46
cultivate, cook and consume it at a reasonable pace.
157
381000
4000
daha fazla zevk alır ve daha sağlıklı oluruz.
06:50
I think also the explosion of
158
385000
2000
Aynı şekilde organik tarım hareketi ve
06:52
the organic farming movement, and the renaissance of farmers' markets,
159
387000
3000
çifçi pazarlarındaki patlamanın,
06:55
are other illustrations
160
390000
3000
insanların, yiyeceklerini, endüstriyel bir
06:58
of the fact that people are desperate to get away from
161
393000
3000
zaman çizelgesine bağlı olarak
07:01
eating and cooking and cultivating their food
162
396000
2000
yemek, pişirmek ve yetiştirmekten kaçınma konusundaki
07:03
on an industrial timetable.
163
398000
2000
çaresizliklerinin diğer göstergeleri olduğunu düşünüyorum.
07:05
They want to get back to slower rhythms.
164
400000
3000
İnsanlar daha yavaş ritimlere geçmek istiyorlar.
07:08
And out of the Slow Food movement has grown something
165
403000
3000
Ve bu Yavaş Yemek Hareketinden
07:11
called the Slow Cities movement, which has started in Italy,
166
406000
3000
İtalyada başlayıp tüm Avrupa ve ötesine yayılan
07:14
but has spread right across Europe and beyond.
167
409000
2000
Yavaş Şehirler adlı bir hareket gelişmiştir.
07:16
And in this, towns
168
411000
2000
Bunula beraber, şehirler,
07:18
begin to rethink how they organize the urban landscape,
169
413000
3000
yerleşim alanlarını yeniden nasıl organize edeceklerini düşünmeye başladılar.
07:21
so that people are encouraged to slow down
170
416000
3000
Böylece insanlar yavaşlamaya, gülleri koklamaya
07:24
and smell the roses and connect with one another.
171
419000
2000
ve birbirleriyle iletişim kurmaya teşvik ediliyorlar.
07:26
So they might curb traffic,
172
421000
2000
Trafiği azaltıp
07:28
or put in a park bench, or some green space.
173
423000
3000
bir parka bir bank koyar ya da yeşil bir alan oluştururlar.
07:31
And in some ways, these changes add up to more than the sum of their parts,
174
426000
3000
Ve bazı yönlerden bu değişiklikler, toplama kendi katkılarından daha fazlasını verebilirler.
07:34
because I think when a Slow City becomes officially a Slow City,
175
429000
3000
Çünkü, Yavaş Şehir resmi olarak bir Yavaş Şehir olduğunda,
07:37
it's kind of like a philosophical declaration.
176
432000
2000
bunun filozofik bir deklarasyon olacağını düşünüyorum.
07:39
It's saying to the rest of world, and to the people in that town,
177
434000
3000
Bu, dünyanın geri kalanına ve o şehirdeki insanlara,
07:42
that we believe that in the 21st century,
178
437000
2000
21.yüzyılda yavaşlığın bir rolü olacağına inandığımızın
07:44
slowness has a role to play.
179
439000
4000
bir ifadesidir.
07:48
In medicine, I think a lot of people are deeply disillusioned
180
443000
2000
Tıp alanında, birçok insanın, konvesiyonel tıpda gördüğünüz
07:50
with the kind of quick-fix mentality
181
445000
2000
çabuk-tedavi anlayışla derin bir şekilde
07:52
you find in conventional medicine.
182
447000
2000
yanıltıldığını düşünüyorum.
07:54
And millions of them around the world are turning
183
449000
2000
Ve bu insanların milyonlarcası
07:56
to complementary and alternative forms of medicine,
184
451000
3000
daha yavaş, nazik ve ruhani tarzda iyileştirme tarzlarına yönelik
07:59
which tend to tap into sort of
185
454000
2000
tamamlayıcı ve alternatif tıp formlarına
08:01
slower, gentler, more holistic forms of healing.
186
456000
3000
yöneliyorlar.
08:04
Now, obviously the jury is out on many of these complementary therapies,
187
459000
3000
Günümüzde juri açıkça bu tamamlayıcı terapileri denemekte ve
08:07
and I personally doubt that the coffee enema
188
462000
3000
ben, şahsen kahve damlası anlayışının bir daha
08:10
will ever, you know, gain mainstream approval.
189
465000
3000
genel kabul göreceğinden kuşkuluyum.
08:13
But other treatments
190
468000
2000
Ancak, akapuntur ve masaj ya da sadece dinlenme gibi
08:15
such as acupuncture and massage, and even just relaxation,
191
470000
3000
diğer tedavilerin
08:18
clearly have some kind of benefit.
192
473000
2000
açık olarak bir çeşit faydaları bulunuyor.
08:20
And blue-chip medical colleges everywhere
193
475000
2000
Her yerdeki bilgisayarlı tıp fakülteleri,
08:22
are starting to study these things to find out how they work,
194
477000
3000
bu türden tedavilerin nasıl sonuç verdiğini ve
08:25
and what we might learn from them.
195
480000
2000
bunlardan neler öğrenebileceğimizi anlamak çalışmaya başlalıyorlar.
08:27
Sex. There's an awful lot of fast sex around, isn't there?
196
482000
2000
Seks. Etraf bir sürü hızlı seksle dolu değil mi?
08:29
I was coming to --
197
484000
3000
Geliyordum--
08:32
well -- no pun intended there.
198
487000
3000
diğer anlamı çağrıştırma niyeti yok burda
08:35
I was making my way, let's say, slowly to Oxford,
199
490000
3000
Oxforda doğru, yavaşça diyelim, geliyordum,
08:38
and I went through a news agent, and I saw a magazine,
200
493000
2000
ve bir haber ajansının önünden geçtim ve bir dergi gördüm,
08:40
a men's magazine, and it said on the front,
201
495000
2000
bir erkek dergisi ve kapakta
08:42
"How to bring your partner to orgasm in 30 seconds."
202
497000
3000
"Partnerinizi nasıl 30 saniyede orgazm edersiniz" yazıyordu.
08:45
So, you know, even sex
203
500000
2000
Yani, biliyorsunuz, bugünlerde seks bile
08:47
is on a stopwatch these days.
204
502000
2000
kronometrede.
08:49
Now, you know,
205
504000
2000
Şimdi,
08:51
I like a quickie as much as the next person,
206
506000
2000
ben de çabuk bir işten herkes kadar hoşlanırım,
08:53
but I think that there's an awful lot to be gained
207
508000
3000
ancak, yavaş bir seksten--yatak odasında yavaşlamaktan
08:56
from slow sex -- from slowing down in the bedroom.
208
511000
2000
kazanılacak çok şeyin olduğunu düşünüyorum.
08:58
You know, you tap into that -- those deeper,
209
513000
3000
Biliyorsunuz, yavaşta daha derin psikolojik, duygusal ve ruhsal
09:01
sort of, psychological, emotional, spiritual currents,
210
516000
3000
akımlara dokunuyor ve birikimle
09:04
and you get a better orgasm with the buildup.
211
519000
3000
daha iyi bir orgazma ulaşıyorsunuz.
09:07
You can get more bang for your buck, let's say.
212
522000
2000
Kutuya daha fazla doldurursunuz diyelim.
09:09
I mean, the Pointer Sisters said it most eloquently, didn't they,
213
524000
3000
Pointer Sisters bunu en güzel şekilde ifade ettiler, değil mi?
09:12
when they sang the praises of "a lover with a slow hand."
214
527000
3000
Yavaş elli bir aşığın iyiliklerini söyledikleri zaman.
09:15
Now, we all laughed at Sting
215
530000
2000
Şimdilerde, hepimiz Sting'e güldük
09:17
a few years ago when he went Tantric,
216
532000
2000
birkaç yıl önce Tantric yaptığında,
09:19
but you fast-forward a few years, and now you find couples of all ages
217
534000
3000
ancak, birkaç yıl hızlı sardırın, ve şimdi, her yaştan
09:22
flocking to workshops, or maybe just
218
537000
2000
workshoplara yada kendi başlarına yatak odalarına akın edip
09:24
on their own in their own bedrooms, finding ways
219
539000
3000
frene basma yollarını bulan ve daha
09:27
to put on the brakes and have better sex.
220
542000
3000
iyi seks yapan çiftleri görürsünüz.
09:30
And of course, in Italy where -- I mean, Italians always seem to know
221
545000
2000
Tabiiki İtalyada--demek istediğim, İtalyanlar
09:32
where to find their pleasure --
222
547000
2000
daima eğlencenin nerede olduğunu biliyor gibiler--
09:34
they've launched an official Slow Sex movement.
223
549000
3000
resmi bir Yavaş Seks hareketi başlattılar.
09:38
The workplace.
224
553000
2000
İşyeri--
09:40
Right across much of the world --
225
555000
2000
hemen dünyanın tamamı--
09:42
North America being a notable exception --
226
557000
2000
Kuzey Amerika farkedilir bir istisna--
09:44
working hours have been coming down.
227
559000
2000
çalışma saatleri gittikçe azalıyor.
09:46
And Europe is an example of that,
228
561000
2000
Ve Avrupa buna bir örnek,
09:48
and people finding that their quality of life improves
229
563000
3000
ve insanlar, daha az çalıştıkça yaşam kalitelesinin
09:51
as they're working less, and also
230
566000
2000
ve aynı zamanda saat başına
09:53
that their hourly productivity goes up.
231
568000
2000
üretimlerinin arttığını görüyorlar.
09:55
Now, clearly there are problems with
232
570000
2000
Şimdi, Fransada haftalık 35 saat
09:57
the 35-hour workweek in France --
233
572000
2000
çalışmayla ilgili problemler olduğu açık--
09:59
too much, too soon, too rigid.
234
574000
2000
çok fazla, çok erken, çok katı.
10:01
But other countries in Europe, notably the Nordic countries,
235
576000
3000
Ancak, Avrupadaki diğer ülkeler, özellikle Kuzey ülkeleri,
10:04
are showing that it's possible
236
579000
2000
işkolik olmadan da
10:06
to have a kick-ass economy
237
581000
2000
o biçim bir ekonomi
10:08
without being a workaholic.
238
583000
2000
olabileceğini gösteriyorlar.
10:10
And Norway, Sweden,
239
585000
2000
Norveç, İsveç
10:12
Denmark and Finland now rank
240
587000
2000
Danimarka ve Finlandiya şu anda
10:14
among the top six most competitive nations on Earth,
241
589000
3000
dünyadaki en rekabetçi ülkeler arasında ilk altıncı sırada.
10:17
and they work the kind of hours that would make the average American
242
592000
2000
Bu ülkelerde insanlar, ortalama bir Amerikalıyı
10:19
weep with envy.
243
594000
2000
kıskançlıktan ağlatacak saatlerde çalışıyorlar.
10:21
And if you go beyond sort of the country level,
244
596000
3000
Ülke boyutundan
10:24
down at the micro-company level,
245
599000
2000
mikro-işletme seviyesine inerseniz,
10:26
more and more companies now are realizing
246
601000
1000
gitttikçe daha fazla işletme
10:27
that they need to allow their staff
247
602000
2000
çalışanlarına ya daha az saat çalışmaları ya da
10:29
either to work fewer hours or just to unplug --
248
604000
2000
fişi tamamen çekip bir yemek arası vermeye ya da
10:31
to take a lunch break, or to go sit in a quiet room,
249
606000
3000
sakin bir odaya gidip oturmalarına;
10:35
to switch off their Blackberrys and laptops -- you at the back --
250
610000
3000
iş günleri veya hafta sonlarında Blackberrylerini, --sen arkadaki--
10:39
mobile phones,
251
614000
2000
mobil telefonlarını,
10:41
during the work day or on the weekend, so that they have time to recharge
252
616000
3000
beyinlerinin, yeniden yaratıcı düşünce moduna geçebilmesi
10:44
and for the brain to slide into that
253
619000
2000
için gereken yeniden şarj zamanını bulabilmesi
10:46
kind of creative mode of thought.
254
621000
3000
amacıyla kapatmalarına izin vermeleri gerektiğini görüyor.
10:50
It's not just, though, these days,
255
625000
3000
Bu arada, günümüzde aşırı çalışanlar sadece
10:53
adults who overwork, though, is it? It's children, too.
256
628000
2000
yetişkinler değil, aynı zamanda çocuklar da.
10:56
I'm 37, and my childhood ended in the mid-'80s,
257
631000
3000
Ben 37 yaşındayım ve çocukluğum 80lerin ortasında son buldu,
10:59
and I look at kids now, and I'm just amazed by the way they
258
634000
2000
Günümüzde çocuklara bakıyorum ve daha fazla ev ödevi,
11:01
race around with more homework,
259
636000
2000
daha fazla ders alma, daha fazla mefrudat dışı çalışma
11:03
more tutoring, more extracurriculars
260
638000
2000
arasında etrafta koşuşturmalarına hayretle bakıyorum.
11:05
than we would ever have conceived of a generation ago.
261
640000
3000
Bunu bir jenerasyon öncesinde idrak edemezdik.
11:08
And some of the most heartrending emails
262
643000
2000
Websiteme gelen en fazla kalp burukluğu yaratan
11:10
that I get on my website
263
645000
2000
emaillerin bir kısmı esasen,
11:12
are actually from adolescents
264
647000
3000
çökme aşamasındaki genç yetişkinlerden geliyor.
11:15
hovering on the edge of burnout, pleading with me
265
650000
2000
Benden, ebeveynlerine yazmamı ve
11:17
to write to their parents,
266
652000
2000
yavaşlamaları ve bu son hızda
11:19
to help them slow down, to help them get off this
267
654000
3000
giden koşu bandından atlamalarına
11:22
full-throttle treadmill.
268
657000
3000
yardım etmemi istiyorlar.
11:25
But thankfully, there is a backlash there in parenting as well,
269
660000
2000
Ne mutlu ki ebeveynlerde de bir karşı tepki sözkonusu
11:27
and you're finding that, you know, towns in the United States
270
662000
2000
Birleşik Devletlerdeki şehirler
11:29
are now banding together and banning extracurriculars
271
664000
3000
birleşerek mefrudat dışı ödevleri ayın belli günleri
11:32
on a particular day of the month, so that people can,
272
667000
2000
yasaklıyorlar ki, insanlar aileleriyle biraz
11:34
you know, decompress and have some family time, and slow down.
273
669000
3000
zaman geçirsin, rahatlasın ve yavaşlayabilsin.
11:38
Homework is another thing. There are homework bans
274
673000
3000
Ev ödevi başka bir şey. Ev ödevi yasakları,
11:42
springing up all over the developed world
275
677000
2000
yıllarca bunlara boğulmuş olan geliş ülke
11:44
in schools which had been piling on the homework for years,
276
679000
3000
okullarında yayılıyor,
11:47
and now they're discovering that less can be more.
277
682000
2000
ve artık daha azın daha fazla demek olduğunu keşfediyorlar.
11:49
So there was a case up in Scotland recently
278
684000
2000
Yakınlarda Scotlandda bir olay yaşandı:
11:51
where a fee-paying, high-achieving private school
279
686000
2000
ücretsiz ve üstün başarılı özel bir okul,
11:53
banned homework
280
688000
2000
13 yaşın altındaki herkes için
11:55
for everyone under the age of 13,
281
690000
2000
ev ödevini yasakladı,
11:57
and the high-achieving parents freaked out and said,
282
692000
2000
ancak, üstün başarılı ebeveynler telaşlandı ve
11:59
"What are you -- you know, our kids will fall" -- the headmaster said,
283
694000
2000
"Ne yapıyorsunuz? Çocuklar başarısız olacak" dediler.
12:01
"No, no, your children need to slow down at the end of the day."
284
696000
3000
Müdür "Hayır, hayır, çocuklarınızın günün sonunda yavaşlaması gerekiyor" dedi.
12:04
And just this last month, the exam results came in,
285
699000
3000
Hemen geçen ay sınav sonuçları açıklandı ve
12:07
and in math, science, marks went up 20 percent
286
702000
3000
matematik ve fen notları, geçen yıla göre ortalama
12:10
on average last year.
287
705000
2000
yüzde 20 yükseldi.
12:12
And I think what's very revealing is that
288
707000
2000
Bence bunun gösterdiği,
12:14
the elite universities, who are often cited as the reason
289
709000
3000
insanların çocuklarını bu kadar çok zorlamalarının
12:17
that people drive their kids and hothouse them so much,
290
712000
2000
sebebi olarak gözüken elit üniversitelerin,
12:19
are starting to notice the caliber of students
291
714000
3000
kendilerine gelen öğrencilerin kalibrelerinin
12:22
coming to them is falling. These kids have wonderful marks;
292
717000
3000
azalmakta olduğunu farketmeleridir. Bu çocukların harika notları var,
12:25
they have CVs jammed with extracurriculars,
293
720000
3000
Cvleri mefrudat dışı çalışmalarla öyle dolu ki
12:28
to the point that would make your eyes water.
294
723000
2000
gözleriniz yaşarır.
12:30
But they lack spark; they lack
295
725000
2000
Ancak, ışık saçmıyorlar,
12:32
the ability to think creatively and think outside --
296
727000
2000
yaratıcı düşünceden yoksunlar ve
12:34
they don't know how to dream. And so what these Ivy League schools,
297
729000
3000
nasıl hayal kurulacağını bilmiyorlar.
12:37
and Oxford and Cambridge and so on, are starting to send a message
298
732000
2000
Oxford, Cambridge ve diğerleri,
12:39
to parents and students that they need to put on the brakes a little bit.
299
734000
3000
ebeveyn ve öğrencilere, biraz frenlere basmaları gerektiğini bildiren mektuplar yolluyorlar.
12:42
And in Harvard, for instance, they send out
300
737000
3000
Örneğin Harvard,
12:45
a letter to undergraduates -- freshmen --
301
740000
3000
yeni başlayan lisans öğrencilerine
12:48
telling them that they'll get more out of life, and more out of Harvard,
302
743000
3000
frene basarlarsa hayattan ve Harvarddan
12:51
if they put on the brakes, if they do less,
303
746000
2000
daha fazla kazançlı çıkacaklarını anlatan bir mektup gönderiyor.
12:53
but give time to things, the time that things need,
304
748000
3000
Eğer daha az çalışır, uğraşılarına zaman, uğraşılarının gerektirdiği zamanı verirlerse,
12:56
to enjoy them, to savor them.
305
751000
2000
zevk alacaklarını ve sindireceklerini bildiriyor.
12:58
And even if they sometimes do nothing at all.
306
753000
2000
Zaman zaman hiçbir şey yapmasalar dahi.
13:00
And that letter is called -- very revealing, I think --
307
755000
2000
Bu arada mektubun adı -- bence çok manidar --
13:02
"Slow Down!" -- with an exclamation mark on the end.
308
757000
3000
"Yavaşla!", sonunda bir ünlem işaretiyle.
13:05
So wherever you look, the message, it seems to me, is the same:
309
760000
3000
Anlayacağınız bana öyle geliyor ki nereye bakarsanız mesaj aynı.
13:08
that less is very often more,
310
763000
2000
Daha az, çoğu zaman daha çok.
13:10
that slower is very often
311
765000
3000
Daha yavaş, çoğu zaman daha iyi.
13:13
better. But that said, of course,
312
768000
2000
Bunu söylerken, şüphesiz,
13:15
it's not that easy to slow down, is it?
313
770000
2000
yavaşlamak kolay değil, değil mi?
13:17
I mean, you heard that I got a speeding ticket
314
772000
2000
Aşırı hızdan bir ceza yediğimi duydunuz.
13:19
while I was researching my book on the benefits of slowness,
315
774000
2000
Yavaşlamanın faydaları hakkındaki kitabım için araştırma yapıyordum.
13:21
and that's true, but that's not all of it.
316
776000
2000
Bu doğru, ancak tamamı bu değil.
13:23
I was actually en route to a dinner
317
778000
2000
Aslında bir akşam yemeği için yoldaydım.
13:25
held by Slow Food at the time.
318
780000
2000
Slow Food tarafından veriliyordu.
13:27
And if that's not shaming enough, I got that ticket in Italy.
319
782000
3000
Utanç verici ama o cezayı İtalyada yedim.
13:30
And if any of you have ever driven on an Italian highway,
320
785000
3000
İçinizden birisi İtalyan otoyollarında araç kullandıysa,
13:33
you'll have a pretty good idea of how fast I was going.
321
788000
2000
ne kadar hızlı gittiğim konusunda bir fikri olacaktır.
13:35
(Laughter)
322
790000
3000
(gülüşmeler)
13:38
But why is it so hard to slow down?
323
793000
2000
Ancak, yavaşlamak neden bu kadar zor?
13:40
I think there are various reasons.
324
795000
2000
Bence değişik sebepler bulunuyor.
13:42
One is that speed is fun, you know, speed is sexy.
325
797000
3000
Birincisi -- hız eğlenceli -- biliyorsunuz, hız seksi.
13:45
It's all that adrenaline rush. It's hard to give it up.
326
800000
3000
Adrenalinin fırlaması. Bundan vazgeçmek zor.
13:48
I think there's a kind of metaphysical dimension --
327
803000
2000
Bence metafiziksel bir boyut var --
13:50
that speed becomes a way of walling ourselves off
328
805000
2000
hız, daha büyük ve derin problemlere karşı
13:52
from the bigger, deeper questions.
329
807000
2000
etrafımıza duvar örmenin bir yolu oluyor.
13:54
We fill our head with distraction, with busyness,
330
809000
2000
Kafalarımızı dikkatimizi dağıtan meşguliyetlerle
13:56
so that we don't have to ask,
331
811000
2000
dolduruyoruz ki; İyi miyim? Mutlu muyum?
13:58
am I well? Am I happy? Are my children growing up right?
332
813000
3000
Çocuklarım düzgün büyüyorlar mı? Politikacılar beni gözeten
14:01
Are politicians making good decisions on my behalf?
333
816000
3000
kararlar alıyorlar mı? sorularını sormak durumunda kalmayalım.
14:05
Another reason -- although I think, perhaps, the most powerful reason --
334
820000
2000
Diğer bir sebep -- belkide bence en kuvvetli sebep--
14:07
why we find it hard to slow down is the cultural taboo
335
822000
3000
yavaşlamanın neden zor gelmesi kültürel bir tabudur.
14:10
that we've erected against slowing down.
336
825000
3000
Yavaşlamaya karşı yükselttiğimiz bir tabu.
14:13
"Slow" is a dirty word in our culture.
337
828000
2000
Kültürümüzde yavaşlama kötü bir kelimedir.
14:15
It's a byword for "lazy," "slacker,"
338
830000
2000
Tembel ve uyuşuk gibi kelimeler yerine kullanılır,
14:17
for being somebody who gives up.
339
832000
2000
vazgeçmiş birisi için.
14:19
You know, "he's a bit slow." It's actually synonymous
340
834000
2000
Biliyorsunuz, "O biraz yavaştır.", gerçekte
14:21
with being stupid.
341
836000
3000
aptal olmakla aynı anlamdadır.
14:24
I guess what the Slow Movement -- the purpose of the Slow Movement,
342
839000
2000
Yavaş hareketin amacının,
14:26
or its main goal, really, is to tackle that taboo,
343
841000
2000
bu tabuyu düzeltmek olduğunu sanıyorum,
14:28
and to say that yes,
344
843000
3000
ve evet -- yavaş
14:31
sometimes slow is not the answer,
345
846000
2000
bazen cevap değildir,
14:33
that there is such a thing as "bad slow."
346
848000
2000
"kötü yavaş" diye birşey vardır.
14:35
You know, I got stuck on the M25,
347
850000
2000
Geçenlerde Londrada bir ring yolu
14:37
which is a ring road around London, recently,
348
852000
2000
olan M25de çakıldım kaldım,
14:39
and spent three-and-a-half hours there. And I can tell you,
349
854000
2000
üç buçuk saat harcadım. Ve size söyleyebilirim ki
14:41
that's really bad slow.
350
856000
2000
bu gerçekten kötü bir yavaştı.
14:43
But the new idea,
351
858000
2000
Ancak, Yavaş Hareketin
14:45
the sort of revolutionary idea, of the Slow Movement,
352
860000
2000
devrimvari yeni fikri,
14:47
is that there is such a thing as "good slow," too.
353
862000
2000
"iyi yavaş" gibi birşeyin de olmasıdır.
14:49
And good slow is, you know, taking the time
354
864000
2000
İyi yavaş, anlıyorsunuz,
14:51
to eat a meal with your family, with the TV switched off.
355
866000
3000
ailenizle beraber, TV kapalıyken bir yemek yemeye,
14:54
Or taking the time to look at a problem from all angles
356
869000
3000
veya bir probleme, her yönüyle,
14:57
in the office to make the best decision
357
872000
2000
en iyi karara varmak üzere
14:59
at work.
358
874000
2000
işteyken bakmaya zaman ayırmaktır.
15:01
Or even simply just taking the time
359
876000
2000
Ya da basitçe,
15:03
to slow down
360
878000
2000
yavaşlamaya
15:05
and savor your life.
361
880000
2000
ve hayatın tadını çıkarmaya zaman ayırmaktır.
15:07
Now, one of the things that I found most uplifting
362
882000
3000
Şimdi, kitabın piyasaya çıkmasından
15:10
about all of this stuff that's happened around the book
363
885000
3000
bu yana etrafında dönenlerden
15:13
since it came out, is the reaction to it.
364
888000
3000
en rahatlatıcısı, verilen reaksiyondur.
15:16
And I knew that when my book on slowness came out,
365
891000
2000
Ve yavaşlık hakkındaki kitabım piyasaya çıktığında,
15:18
it would be welcomed by the New Age brigade,
366
893000
2000
New Age brigade tarafından memmunlukla karşılanacağını biliyordum.
15:20
but it's also been taken up, with great gusto,
367
895000
3000
Ancak, şirketler dünyası tarafından da,
15:23
by the corporate world -- you know,
368
898000
2000
biliyorsunuz, bir çeşit
15:25
business press, but also
369
900000
2000
iş dünyası basını,
15:27
big companies and leadership organizations.
370
902000
2000
büyük şirketler ve lider kuruluşlar tarafından da büyük bir sevinçle karşılandı.
15:29
Because people at the top of the chain, people like you, I think,
371
904000
3000
Çünkü sizin gibi halkanın başındaki insanlar, öyle sanıyorumki
15:32
are starting to realize that there's too much
372
907000
2000
sistemde çok fazla
15:34
speed in the system,
373
909000
2000
hız olduğunu faretmeye başladılar,
15:36
there's too much busyness, and it's time to find,
374
911000
3000
çok fazla acelelik var ve şimdi,
15:39
or get back to that lost art of shifting gears.
375
914000
4000
kaybelen vites değiştirme sanatını bulma zamanıdır.
15:43
Another encouraging sign, I think,
376
918000
2000
Diğer bir cesaret verici işaret,
15:45
is that it's not just in the developed world
377
920000
2000
bu fikirlerin sadece gelişmiş ülkelerde
15:47
that this idea's been taken up. In the developing world,
378
922000
3000
ele alınmamasısıdır. Gelişen dünyada,
15:50
in countries that are on the verge of making that leap
379
925000
2000
birinci sınıf ülkeler arasına girmek üzere
15:52
into first world status -- China, Brazil,
380
927000
2000
bir atılım yapma aşamasındaki ülkeler -- Çin, Brezilya,
15:54
Thailand, Poland, and so on --
381
929000
2000
Tayland, Polonya ve diğerleri --
15:56
these countries have embraced the idea of the Slow Movement,
382
931000
3000
Slow Movement fikrini benimsediler.
15:59
many people in them, and there's a debate going on
383
934000
3000
Medyalarında, sokaklarında
16:02
in their media, on the streets.
384
937000
2000
bir tartışma sürüp gidiyor.
16:04
Because I think they're looking at the West, and they're saying,
385
939000
2000
Çünkü, bence Batıya bakıyor ve
16:06
"Well, we like that aspect of what you've got,
386
941000
3000
"Sizdekinin şusunu beğeniyoruz,
16:09
but we're not so sure about that."
387
944000
2000
ancak busundan emin değiliz." diyorlar.
16:11
So all of that said, is it,
388
946000
2000
Tahminimce söylenenlerin tamamı,
16:13
I guess, is it possible?
389
948000
3000
bu mümkün müdür sorusudur.
16:16
That's really the main question before us today. Is it possible
390
951000
3000
Bugün önümüzdeki ana soru budur. Yavaşlamak
16:19
to slow down? And
391
954000
2000
mümkün müdür?
16:21
I'm happy to be able to say to you
392
956000
2000
Size söyleyebilmekten mutluyum ki
16:23
that the answer is a resounding yes.
393
958000
2000
cevap güçlü bir evettir.
16:25
And I present myself as Exhibit A,
394
960000
3000
Ve ben, kendimi Örnek A olarak takdim ederim,
16:28
a kind of reformed and rehabilitated
395
963000
3000
bir tür yeniden biçimlendirilmiş ve tedavi edilmiş
16:31
speed-aholic.
396
966000
2000
bir hız-kolik olarak.
16:33
I still love speed. You know, I live in London,
397
968000
2000
Halen hıza aşığım. Anlıyorsunuz, Londrada yaşıyorum,
16:35
and I work as a journalist,
398
970000
2000
ve bir gazeteci olarak çalışıyorum,
16:37
and I enjoy the buzz and the busyness,
399
972000
2000
ve hareketi ve aceleciliği seviyorum,
16:39
and the adrenaline rush that comes from both of those things.
400
974000
2000
ve bunlardan gelen adrenalin fırlamasını.
16:41
I play squash and ice hockey,
401
976000
2000
Sukuaş ve buz hokeyi oynuyorum,
16:43
two very fast sports, and I wouldn't give them up for the world.
402
978000
3000
iki hızlı spor ve bunlardan dünyada vazgeçmem.
16:47
But I've also, over the last year or so,
403
982000
3000
Ancak, geçem bir yıldır
16:50
got in touch with my inner tortoise.
404
985000
2000
içimdeki kaplumbağa ile de temesa geçtim.
16:52
(Laughter)
405
987000
1000
(Gülüşmeler)
16:53
And what that means is that
406
988000
2000
Bu,
16:55
I no longer
407
990000
3000
artık
16:58
overload myself gratuitously.
408
993000
3000
kendime aşırı yüklenmediğim demek oluyor.
17:01
My default mode is no longer
409
996000
3000
Benim normal modum artık
17:04
to be a rush-aholic.
410
999000
2000
acele-kolik olmayacak.
17:07
I no longer hear
411
1002000
2000
Artık
17:09
time's winged chariot drawing near,
412
1004000
2000
zamanın atlı arabasının yaklaştığını duymuyorum,
17:11
or at least not as much as I did before.
413
1006000
2000
ya da en azından eskiden duyduğum kadar değil.
17:13
I can actually hear it now, because I see my time is ticking off.
414
1008000
3000
Aslında şu anda duyabiliyorum, çünkü zamanım bitiyor.
17:17
And the upshot of all of that is that
415
1012000
2000
Bunların tamamının geldiği noktanın,
17:19
I actually feel a lot happier, healthier,
416
1014000
3000
kendimi gerçekten daha mutlu, sağlıklı
17:22
more productive than I ever have.
417
1017000
3000
ve daha üretici hissetmemdir.
17:25
I feel like I'm living
418
1020000
2000
Hayatımı, yarışmaktan ziyade
17:27
my life rather than actually just racing through it.
419
1022000
3000
yaşadığımı hissediyorum.
17:31
And perhaps, the most important
420
1026000
2000
Ve belkide, bunun başarısının
17:33
measure of the success of this
421
1028000
2000
en önemli ölçüsü,
17:35
is that I feel that my relationships are a lot deeper,
422
1030000
3000
ilişkilerimin çok daha derin,
17:38
richer, stronger.
423
1033000
2000
daha zengin, daha kuvvetli olduğunu hissetmemdir.
17:40
And for me, I guess, the litmus test
424
1035000
3000
Ve benim için--bunun işe yarayıp yaramadığı veya ne anlama geldiği
17:43
for whether this would work, and what it would mean,
425
1038000
2000
konusundaki litmus testi,
17:45
was always going to be bedtime stories, because that's sort of where
426
1040000
3000
uyku zamanı hikayeleri olacaktır, çünkü hikayenin başladığı yer
17:48
the journey began. And there too the news is
427
1043000
3000
burasıdır. Ve burada da haberler pembedir.
17:51
rosy. You know,
428
1046000
2000
Biliyorsunuz, günün sonunda,
17:53
at the end of the day, I go into my son's room.
429
1048000
2000
oğlumun odasına gidiyorum,
17:55
I don't wear a watch. I switch off my computer,
430
1050000
2000
saat takmıyorum. Bilgisayarımı kapatıyorum ki
17:57
so I can't hear the email pinging into the basket,
431
1052000
2000
sepete düşen emaili duymayayım ve
17:59
and I just slow down to his pace and we read.
432
1054000
3000
oğlumun ritmine adapte olayım ve birlikte okuyalım.
18:03
And because children have their own tempo and internal clock,
433
1058000
3000
Çocukların kendi tempo ve içsel saatleri olduğundan,
18:06
they don't do quality time,
434
1061000
2000
size, kendilerini açmaları için ancak 10 dakika ayırabildiğiniz
18:08
where you schedule 10 minutes for them to open up to you.
435
1063000
2000
"kaliteli zaman" peşinde değiller.
18:10
They need you to move at their rhythm.
436
1065000
3000
Sizin onların ritmine uymanız ihtiyacındalar.
18:13
I find that 10 minutes into a story, you know,
437
1068000
2000
Ben o 10 dakikayı hikaye sırasında buluyorum, anlıyorsunuz,
18:15
my son will suddenly say, "You know,
438
1070000
2000
oğlum aniden " bugün oyun oynarken
18:17
something happened in the playground today that really bothered me."
439
1072000
2000
beni gerçekten rahatsız eden birşey oldu" diyecektir.
18:19
And we'll go off and have a conversation on that.
440
1074000
3000
Ve böylece bunun üzerine bir diyaloğa girişiriz.
18:22
And I now find that bedtime stories
441
1077000
3000
Şimdi uyku zamanı hikayelerinin,
18:25
used to be
442
1080000
2000
bir tür
18:27
a box on my to-do list, something that I dreaded,
443
1082000
3000
yapacaklarım listesindeki şeylerden yapmaya korkuğum birşey olduğunu anlıyorum,
18:30
because it was so slow and I had to get through it quickly.
444
1085000
2000
çünkü çok yavaş bir şeydi ve benim bunu hızlı bir şekilde atlatmam gerekiyordu.
18:32
It's become my reward at the end of the day,
445
1087000
2000
Ancak, nihayetinde benim kazancım haline dönüşüverdi,
18:34
something I really cherish.
446
1089000
2000
gerçekten değer verdiğim birşey.
18:36
And I have a kind of Hollywood ending
447
1091000
2000
Öğleden sonraki bu konuşmama
18:38
to my talk this afternoon,
448
1093000
2000
bir tür Hollywood sonu
18:40
which goes a little bit like this:
449
1095000
2000
veriyorum. Şöyleki:
18:42
a few months ago, I was getting ready to go on
450
1097000
3000
Birkaç ay önce, başka bir kitap turuna
18:45
another book tour, and I had my bags packed.
451
1100000
3000
çıkmaya hazırlanıyordum ve çantalarımı toplamıştım.
18:48
I was downstairs by the front door, and I was waiting for a taxi,
452
1103000
3000
Aşağıda ön kapının önündeydim ve taksiyi bekliyordum,
18:51
and my son came down the stairs and
453
1106000
2000
oğlum yanıma geldi,
18:53
he'd made a card for me. And he was carrying it.
454
1108000
2000
benim için bir kart yapmıştı ve o elindeydi.
18:55
He'd gone and stapled two cards, very like these, together,
455
1110000
2000
İki kartı, bunlar gibi yapıştırmıştı,
18:57
and put a sticker of his favorite
456
1112000
3000
ve ön yüzdeki favori karakterinin, Tintin,
19:00
character, Tintin, on the front.
457
1115000
2000
üzerine bir sticker yapıştırmıştı.
19:02
And he said to me,
458
1117000
2000
Bana söylediği,
19:04
or he handed this to me, and I read it,
459
1119000
2000
daha doğrusu elime verdi ve benim okuduğum:
19:06
and it said, "To Daddy, love Benjamin."
460
1121000
2000
"Babaya, seni seviyorum Benjamin".
19:08
And I thought, "Aw, that's really sweet.
461
1123000
3000
"Aah, bu gerçekten hoş ve
19:11
Is that a good luck on the book tour card?"
462
1126000
3000
kitap turunda şans getirmez mi?" dedim.
19:14
And he said, "No, no, no, Daddy -- this is a card
463
1129000
2000
"Hayır, hayır Baba-- bu, dünyanın en iyi
19:16
for being the best story reader in the world."
464
1131000
2000
masal okuyanı olduğun için" dedi.
19:18
And I thought, "Yeah, you know, this slowing down thing really does work."
465
1133000
3000
Ve ben " Evet, anlıyorsunuz, bu yavaşlama işi...." diye düşündüm.
19:21
Thank you very much.
466
1136000
1000
Çok teşekkür ederim.
ABOUT THE SPEAKER
Carl Honore - JournalistIn his book In Praise of Slowness, Carl Honoré dissects our speed-obsessed society and celebrates those who have gotten in touch with their "inner tortoise."
Why you should listen
Canadian-born journalist Carl Honoré has written for The Economist, the Houston Chronicle, the Observer, and the National Post, but he is best known for his advocacy of the Slow Movement. A loose and international effort by the harried and haggard to decelerate the pace of their lives, the Slow Movement spans everything from telecommunications (slow email) and health care (slow medicine) to diet (slow food) and public space (slow cities).
Honore's bestselling book In Praise of Slowness plots the lineage of our speed-obsessed society; while it recognizes the difficulty of slowing down, it also highlights the successes of everyday people around the world who have found ways of doing it. Honoré traces his "Aha" moment to his son's bedtime, when Honore would race through storybooks -- skipping pages, reading portions of paragraphs -- to move things along. (He's since reformed.) His latest book, Under Pressure, is about how we are raising a generation of overprogrammed, overachieving and exhausted children.
Carl Honore | Speaker | TED.com