TED@MotorCity
Dale Dougherty: We are makers
Dale Daugherty: Biz Yapıcılarız
Filmed:
Readability: 3.5
827,057 views
Amerika yapıcılar tarafından kurulmuştur -- meraklı amatör mucitlerin tamircilik alışkanlıkları yeni endüstriler yarattı. TED@MotorCity'de, MAKE dergisi yayıncısı Dale Daugherty, biz hepimiz özümüzde 'yapıcılarız' diyor ve bize Arduinos, 3D yazıcılar, ve DIY uyduları gibi onaracak yeni aletler gösteriyor.
Dale Dougherty - Tech publisher
A technology and publishing enthusiast, Dale Dougherty founded MAKE magazine and created the world's largest DIY festival, Maker Faire. Full bio
A technology and publishing enthusiast, Dale Dougherty founded MAKE magazine and created the world's largest DIY festival, Maker Faire. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
I'm going to have a pretty simple idea
0
0
2000
Cok basit bi fikrim olacak
00:17
that I'm just going to tell you over and over until I get you to believe it,
1
2000
3000
ve bunu siz inanana kadar tekrar ve tekrar söyleyeceğim.
00:20
and that is all of us are makers.
2
5000
2000
Bu fikir, hepimizin birer yapıcı olduğudur.
00:22
I really believe that.
3
7000
2000
Buna gercekten inanıyorum.
00:24
All of us are makers.
4
9000
2000
Hepimiz birer yapıcıyız.
00:26
We're born makers.
5
11000
2000
Hem de doğustan.
00:28
We have this ability
6
13000
2000
Bir yetenegimiz var;
00:30
to make things,
7
15000
2000
bir seyler yapmak icin
00:32
to grasp things with our hands.
8
17000
2000
ellerimizle bir seyleri tutmak icin.
00:34
We use words like "grasp" metaphorically
9
19000
3000
'Tutmak' gibi kelimeleri mecazi anlamda kullanıyoruz,
00:37
to also think about understanding things.
10
22000
3000
mesela anlamak anlamında.
00:40
We don't just live, but we make.
11
25000
2000
Sadece yaşamıyoruz; aynı zamanda yapıyoruz.
00:42
We create things.
12
27000
2000
birşeyler yaratıyoruz.
00:44
Well I'm going to show you a group of makers
13
29000
3000
Size Yapıcı Fuarı'ndan ve başka yerlerden.
00:47
from Maker Faire and various places.
14
32000
2000
bir grup yapıcı göstereceğim.
00:49
It doesn't come out particularly well,
15
34000
2000
Çok bir şeye benzemiyor,
00:51
but that's a particularly tall bicycle.
16
36000
2000
ama bu oldukça uzun bir bisiklet.
00:53
It's a scraper bike; it's called --
17
38000
2000
Artıklardan yapılmış bir bisiklet, ve onun adı --
00:55
from Oakland.
18
40000
2000
Oakland'dan.
00:57
And this is a particularly small scooter
19
42000
2000
Ve bu, oldukça ufak bir scooter
00:59
for a gentleman of this size.
20
44000
2000
bu boyda bir beyefendi için.
01:01
But he's trying to power it, or motorize it,
21
46000
3000
Ama yine de bir deliciyle ona güç vermeye,
01:04
with a drill.
22
49000
2000
onu çalıştırmaya çalışıyor.
01:06
(Laughter)
23
51000
2000
(Gülüşmeler)
01:08
And the question he had is,
24
53000
2000
Ve kendisine soruyor,
01:10
"Can I do it? Can it be done?"
25
55000
3000
"Bunu yapabilir miyim? Bu yapılabilir mi?"
01:13
Apparently it can.
26
58000
2000
Kesinlikle yapılabilir.
01:15
So makers are enthusiasts; they're amateurs;
27
60000
3000
Yapıcılar hevesli ve amatördürler,
01:18
they're people who love
28
63000
2000
onlar, yaptıkları işi
01:20
doing what they do.
29
65000
2000
seven insanlardır.
01:22
They don't always even know why they're doing it.
30
67000
3000
Üstelik neden yaptıklarını her zaman bilmezler.
01:25
We have begun organizing makers
31
70000
2000
Biz Yapıcı Fuarı'mızda yapıcıları
01:27
at our Maker Faire.
32
72000
2000
biraraya getirmeye başladık.
01:29
There was one held in Detroit here last summer,
33
74000
3000
Geçen yaz burada, Detroit'de bir tane yapıldı,
01:32
and it will be held again next summer, at the Henry Ford.
34
77000
3000
ve gelecek yaz Henry Ford'da bir tane daha yapılacak.
01:35
But we hold them in San Francisco --
35
80000
2000
Ama biz onları San Francisco'da yapıyoruz --
01:37
(Applause)
36
82000
2000
(Alkışlar)
01:39
-- and in New York.
37
84000
2000
-- ve New York'ta.
01:41
And it's a fabulous event
38
86000
2000
Ve bu, bir şeyler yapan ve sadece kendilerini size gösterip
01:43
to just meet and talk to these people who make things
39
88000
3000
sizinle sohbet etmek için orada bulunan
01:46
and are there to just show them to you and talk about them
40
91000
3000
insanlarla buluşmak için
01:49
and have a great conversation.
41
94000
2000
muhteşem bir organizasyon.
01:51
(Video) Guy: I might get one of those.
42
96000
2000
(Video) Adam: Bunlardan bir tane alabilirim.
01:53
Dale Dougherty: These are electric muffins.
43
98000
2000
Dale Daugherty: Bunlar elektrikli kekler.
01:55
Guy: Where did you guys get those?
44
100000
3000
Adam: Bunları nereden buldunuz?
01:58
Muffin: Will you glide with us? (Guy: No.)
45
103000
3000
Kek: Bizimle süzülür müsünüz? (Adam: Hayir)
02:01
DD: I know Ford has new electric vehicles coming out.
46
106000
2000
DD: Ford'un yeni elektrikli araçlarının çıkacağını biliyorum.
02:03
We got there first.
47
108000
2000
Oraya ilk biz ulaştık.
02:05
Lady: Will you glide with us?
48
110000
3000
Bayan: "Bizimle süzülür müsünüz?
02:08
DD: This is something I call "swinging in the rain."
49
113000
3000
DD: Bu "yağmurda sallanmak" dediğim şey.
02:11
And you can barely see it,
50
116000
2000
Ve açıkça görebiliyorsunuz,
02:13
but it's -- a controller at top cycles the water to fall
51
118000
3000
ama bu -- yukarida bir kontrolör suyun düşmesini sağlıyor,
02:16
just before and after you pass through the bottom of the arc.
52
121000
3000
sizin, kemerin altından geçmenizin hemen öncesinde ve hemen ardından.
02:19
So imagine a kid: "Am I going to get wet? Am I going to get wet?
53
124000
3000
Bir çocuk düşünün: "Islanacak mıyım? Islanacak mıyım?
02:22
No, I didn't get wet. Am I going to get wet? Am I going to get wet?"
54
127000
3000
Hayır, ıslanmadım. Islanacak mıyım? Islanacak mıyım?"
02:25
That's the experience of a clever ride.
55
130000
3000
Bu zeki bir sürüş tecrübesidir.
02:28
And of course, we have fashion.
56
133000
2000
Ve tabii ki modamız var.
02:30
People are remaking things into fashion.
57
135000
2000
İnsanlar şeyleri modaya dönüştürüyorlar.
02:32
I don't know if this is called a basket-bra,
58
137000
2000
Bu bir basket sutyen midir bilmiyorum,
02:34
but it ought to be something like that.
59
139000
2000
ama böyle bir şey olsa gerek.
02:36
We have art students getting together,
60
141000
2000
Sanat öğrencilerini bir araya getiriyoruz,
02:38
taking old radiator parts
61
143000
2000
eski radyatörleri parçalıyoruz
02:40
and doing an iron-pour to make something new out of it.
62
145000
2000
ve yeni bir demir dökümü yapıp yepyeni bir şey yaratıyoruz.
02:42
They did that in the summer, and it was very warm.
63
147000
2000
Bunu yazın yaptılar ve oldukça sıcaktı.
02:44
Now this one takes a little bit of explaining.
64
149000
2000
Bu biraz açıklama gerektiriyor.
02:46
You know what those are, right?
65
151000
2000
Bunların ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
02:48
Billy-Bob, or Billy Bass, or something like that.
66
153000
3000
Billy-Bob, ya da Billy Bass, ya da o tarz bir şey.
02:53
Now the background is -- the guy who did this is a physicist.
67
158000
3000
Bunu yapan kişi bir fizikçi.
02:57
And here he'll explain a little bit about what it does.
68
162000
2000
Ve burada birazcık ne yaptığını açıklayacak.
02:59
(Video) Richard Carter: I'm Richard Carter,
69
164000
2000
(Video) Richard Carter: Ben Richard Carter,
03:01
and this is the Sashimi Tabernacle Choir.
70
166000
3000
ve bu Sashimi Tabernacle Korosu.
03:04
Choir: ♫ When you hold me in your arms ♫
71
169000
2000
Koro: ♫ Beni kollarına aldığında ♫
03:06
DD: This is all computer-controlled
72
171000
2000
RC: Bu tamamen bilgisayar kontrolunde
03:08
in an old Volvo.
73
173000
3000
eski bir Volvo'nun icinde.
03:12
Choir: ♫ I'm hooked on a feelin' ♫
74
177000
5000
Koro: ♫ Bir hisse takılı kaldım ♫
03:17
♫ I'm high on believin' ♫
75
182000
5000
♫ İnancım büyük ♫
03:22
♫ That you're in love with me ♫
76
187000
4000
Bana aşık olduğuna ♫
03:26
DD: So Richard came up from Houston last year
77
191000
3000
DD: Richard Detroit'te bizi ziyaret etmek için
03:29
to visit us in Detroit here
78
194000
3000
geçen sene Houston'dan geldi
03:32
and show the wonderful Sashimi Tabernacle Choir.
79
197000
3000
ve bize muhteşem Sashimi Tabernacle Korosunu gösterdi.
03:35
So, are you a maker?
80
200000
2000
Peki, sen yapıcı mısın?
03:37
How many people here would say you're a maker, if you raise your hand?
81
202000
2000
Burada kaç kişi bir yapıcı olduğunu söyler, ellerinizi kaldırır mısınız?
03:39
That's a pretty good --
82
204000
2000
Bu oldukça iyi --
03:41
but there's some of you out there that won't admit that you're makers.
83
206000
3000
Ama aranızda yapıcı olduğunu kabul etmeyenler de var.
03:44
And again, think about it.
84
209000
2000
Ve tekrar düşünün.
03:46
You're makers of food; you're makers of shelter;
85
211000
3000
Siz yemek yapıcısınız, barınak yapıcısınız,
03:49
you're makers of lots of different things,
86
214000
2000
bir çok farklı şey yapıcısınız.
03:51
and partly what interests me today
87
216000
3000
Ve bugün beni ilgilendiren şey
03:54
is you're makers of your own world,
88
219000
2000
sizin kendi dünyanızın yapıcısı olmanız
03:56
and particularly the role that technology has
89
221000
3000
ve teknolojinin yaşamınızdaki
03:59
in your life.
90
224000
2000
özel yeri.
04:01
You're really a driver or a passenger --
91
226000
2000
Siz Volkswagen'de
04:03
to use a Volkswagen phrase.
92
228000
2000
bir sürücü veya yolcusunuz.
04:05
Makers are in control.
93
230000
2000
Yapıcılar kontrol edenlerdir.
04:07
That's what fascinates them. That's why they do what they do.
94
232000
3000
Onları büyüleyen şey budur; yaptıkları şeyi bunu için yaparlar.
04:10
They want to figure out how things work;
95
235000
2000
Şeylerin nasıl çalıştığını anlamaya çalışırlar,
04:12
they want to get access to it;
96
237000
2000
onlara ulaşımları olmasını isterler,
04:14
and they want to control it.
97
239000
2000
ve onları kontrol etmek isterler;
04:16
They want to use it to their own purpose.
98
241000
2000
onları kendi amaçları için kullanmak isterler.
04:18
Makers today, to some degree, are out on the edge.
99
243000
3000
Bugün yapıcılar, belli bir noktaya kadar, sınırdadırlar.
04:21
They're not mainstream.
100
246000
2000
Onlar sıradan değillerdir.
04:23
They're a little bit radical.
101
248000
2000
Biraz radikaldirler.
04:25
They're a bit subversive in what they do.
102
250000
2000
Yaptıkları şeyde biraz tahrip edicidirler.
04:27
But at one time,
103
252000
2000
Ama bir noktada,
04:29
it was fairly commonplace to think of yourself as a maker.
104
254000
3000
kendinizi bir yapıcı olarak düşünmek olağandır.
04:32
It was not something you'd even remark upon.
105
257000
3000
Farkettiğiniz bir şey bile değildir.
04:35
And I found this old video.
106
260000
3000
Ve bu eski videoyu buldum.
04:38
And I'll tell you more about it, but just ...
107
263000
2000
Ve daha fazlasını anlatacağım, ama sadece ...
04:40
(Music)
108
265000
5000
(Müzik)
05:04
(Video) Narrator: Of all things Americans are,
109
289000
2000
(Video) Anlatıcı: Biz Amerikalılar diğer bir çok şey olmakla beraber
05:06
we are makers.
110
291000
3000
yapıcıyızdır.
05:09
With our strengths and our minds and spirit,
111
294000
4000
Gücümüz, aklımız ve inancımızla
05:13
we gather, we form, and we fashion.
112
298000
3000
toplarız, oluşturururz, ve moda yaratırız --
05:16
Makers and shapers
113
301000
2000
yapıcı ve şekillendiriciler
05:18
and put-it-togetherers.
114
303000
2000
ve biraraya getiriciler.
05:20
DD: So it goes on to show you
115
305000
2000
DD: Ve size şunu göstermeye devam eder
05:22
people making things out of wood,
116
307000
2000
insanlar odunlardan bir şeyler yapıyorlar,
05:24
a grandfather making a ship in a bottle,
117
309000
3000
bir büyükbaba bir şişenin içine gemi yapıyor,
05:27
a woman making a pie --
118
312000
2000
bir kadın pasta yapıyor --
05:29
somewhat standard fare of the day.
119
314000
3000
bir şekilde günlük sıradan olaylar.
05:32
But it was a sense of pride
120
317000
3000
Ama bir şeyler yapıyor olmak
05:35
that we made things,
121
320000
2000
gurur duymamızı sağlar,
05:37
that the world around us was made by us.
122
322000
3000
çünkü etrafımızdaki dünyayı bizim yaptığımızı düşünürüz.
05:40
It didn't just exist.
123
325000
2000
Öylece varoldı;
05:42
We made it, and we were connected to it that way.
124
327000
3000
onu biz yaptık, ve ona bu şekilde bağlandık.
05:45
And I think that's tremendously important.
125
330000
2000
Ve bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
05:47
Now I'm going to tell you one funny thing about this.
126
332000
3000
Bununla ilgili size komik bir şey anlatacağım.
05:50
This particular reel --
127
335000
2000
Bu gerçek bir --
05:52
it's an industrial video --
128
337000
2000
endüstriyel bir video --
05:54
but it was shown in drive-in theaters
129
339000
3000
ama açık hava sinemalarında gösterildi
05:57
in 1961 --
130
342000
2000
1961'de --
05:59
in the Detroit area, in fact --
131
344000
3000
Detroit bölgesinde, aslında --
06:02
and it preceded Alfred Hitchcock's "Psycho."
132
347000
2000
ve Alfred Hitchcock'un "Psycho"suna öncülük etti.
06:04
(Laughter)
133
349000
2000
(Gülüşmeler)
06:06
So I like to think there was something going on there
134
351000
2000
Bu öncü "Psycho"dan gelen
06:08
of the new generation of makers
135
353000
2000
yeni nesil yapıcılarla
06:10
coming out of this, plus "Psycho."
136
355000
3000
ilgii bir şeyler olduğunu düşünmek hoşuma gider.
06:13
This is Andrew Archer.
137
358000
2000
Bu Andrew Archer.
06:15
I met Andrew at one of our community meetings
138
360000
2000
Andrew ile toplantılarımızdan birinde
06:17
putting together Maker Faire.
139
362000
2000
birlikte Yapıcı Fuarını yaparken karşılaştım.
06:19
Andrew had moved to Detroit
140
364000
2000
Andrew, Duluth Minnesota'dan
06:21
from Duluth, Minnesota.
141
366000
2000
Detroit'e taşınmıştı.
06:23
And I talked to his mom,
142
368000
2000
Annesiyle konuştum,
06:25
and I ended up doing a story on him
143
370000
2000
ve Kidrobot adında bir dergi için
06:27
for a magazine called Kidrobot.
144
372000
2000
onun hakkında bir hikaye yazdım.
06:29
He's just a kid that grew up
145
374000
3000
O, oyuncaklar yerine aletlerle
06:32
playing with tools instead of toys.
146
377000
3000
oynayarak büyümüş bir çocuktu.
06:35
He liked to take things apart.
147
380000
2000
Bir şeyleri parçalara ayırmayı severdi.
06:37
His mother gave him a part of the garage,
148
382000
2000
Annesi ona garajın bir kısmını vermşti,
06:39
and he collected things from yard sales, and he made stuff.
149
384000
3000
ve garaj satışlarından bir şeyler toplamış ve kendi eşyalarını yapmıştı.
06:42
And then he didn't particularly like school that much,
150
387000
3000
Okulu çok fazla sevmedi,
06:45
but he got involved in robotics competitions,
151
390000
2000
ama robotlarla ilgili yarışmalara katıldı,
06:47
and he realized he had a talent,
152
392000
2000
ve farketti ki bir yeteneği vardı,
06:49
and, more importantly, he had a real passion for it.
153
394000
3000
ve daha da önemlisi bunun için gerçek bir tutkusu vardı.
06:52
And he began building robots.
154
397000
2000
Ve robotlar yapmaya başladı.
06:54
And when I sat down next to him,
155
399000
2000
Ve onun yanına oturduğumda
06:56
he was telling me about a company he formed,
156
401000
2000
kendi yaptığı bir firmadan bahsetti
06:58
and he was building some robots for automobile factories
157
403000
3000
otomobil fabrikasında, fabrika zemininde bir şeyleri
07:01
to move things around on the factory floor.
158
406000
3000
oradan oraya hareket ettiren robotlar yapıyordu.
07:04
And that's why he moved to Michigan.
159
409000
2000
Bu yüzden Michigan'a taşındı.
07:06
But he also moved here
160
411000
2000
Ama aynı zaman buraya taşındı çünkü
07:08
to meet other people doing what he's doing.
161
413000
3000
kendi yaptığı işi yapan insanlarla tanışmak istiyordu.
07:11
And this kind of gets to this important idea today.
162
416000
3000
Ve onu bugün bu önemli fikre getirdi.
07:14
This is Jeff and Bilal and several others here
163
419000
2000
Bunlar Jeff ve Bilal ve
07:16
in a hackerspace.
164
421000
2000
hacker alanında bulunan diğerleri.
07:18
And there's about three hackerspaces or more in Detroit.
165
423000
3000
Ve Detroit'te 3 veya daha fazla hacker alanı bulunuyor.
07:21
And there's probably even some new ones since I've been here last.
166
426000
3000
Ve daha önce burya geldiğimden beri çok daha fazlalaşmıştır.
07:24
But these are like clubs --
167
429000
2000
Ama bunlar kulüp gibiler.
07:26
they're sharing tools, sharing space,
168
431000
2000
Araçları, alanı,
07:28
sharing expertise in what to make.
169
433000
3000
tecrüblerini paylaşıyorlar.
07:31
And so it's a very interesting phenomenon
170
436000
3000
Ve bu tüm dünyada süregelen
07:34
that's going across the world.
171
439000
2000
çok ilginç bir olgu.
07:36
But essentially these are people that are playing with technology.
172
441000
3000
Ama daha da önemlisi bu insanlar teknolojiyle oynayan insanlar.
07:39
Let me say that again: playing.
173
444000
2000
Tekrar söyleyeyim -- oynayan.
07:41
They don't necessarily know what they're doing or why they're doing it.
174
446000
3000
Ne yaptıklarını veya neden yaptıklarını bilmeleri gerekmiyor.
07:44
They're playing
175
449000
2000
Onlar sadece oynuyorlar,
07:46
to discover what the technology can do,
176
451000
3000
teknolojiyle neler yapabileceklerini keşfetmek için
07:49
and probably to discover what they can do themselves,
177
454000
3000
ve muhtemelen kendi kendilerine ne yapabileceklerini keşfetmek için,
07:52
what their own capabilities are.
178
457000
2000
neye kabiliyetleri olduğunu.
07:54
Now the other thing that I think is taking off,
179
459000
3000
Diğer bir uçmakta olduğunu düşündüğüm şey,
07:57
another reason making is taking off today,
180
462000
2000
yapmanın uçtuğunu düşünmeme neden olan şey
07:59
is there's some great new tools out there.
181
464000
3000
dışarda bir yerlerde harika araçların bulunmasıdır.
08:02
And you can't see this very well on the screen,
182
467000
2000
Ve bunu ekranda çok net göremiyorsunuz,
08:04
but Arduino -- Arduino is an open-source hardware platform.
183
469000
3000
ama Arduino: Arduino açık kaynak donanım platformudur.
08:07
It's a micro-controller.
184
472000
2000
Mikro kontrol edicidir.
08:09
If you don't know what those are, they're just the "brains."
185
474000
2000
Eğer ne olduğunu bilmiyorsanız, onlar beyindir.
08:11
So they're the brains of maker projects,
186
476000
3000
Yapıcı projelerin beynidir.
08:14
and here's an example of one.
187
479000
3000
Ve işte bir tanesi için bir örnek.
08:17
And I don't know if you can see it that well, but that's a mailbox --
188
482000
2000
İyi görebiliyor musunuz bilmiyorum ama bu bir posta kutusu --
08:19
so an ordinary mailbox and an Arduino.
189
484000
2000
sıradan bir posta kutusu ve bir Arduino.
08:21
So you figure out how to program this,
190
486000
2000
Nasıl programlayacağınızı çözersiniz
08:23
and you put this in your mailbox.
191
488000
2000
ve bir posta kutusuna koyarsınız.
08:25
And when someone opens your mailbox,
192
490000
3000
Ve biri posta kutunuzu açtığında
08:28
you get a notification,
193
493000
2000
size haber gelir,
08:30
an alert message goes to your iPhone.
194
495000
3000
iPhone'unuza bir uyarı mesajı düşer.
08:33
Now that could be a dog door,
195
498000
2000
Bu bir köpek kapısı olabilir,
08:35
it could be someone going somewhere where they shouldn't,
196
500000
4000
gitmemesi gereken bir yere giden birisi olabilir,
08:39
like a little brother into a little sister's room.
197
504000
2000
küçük bir kızkardeşin odasına giren küçük bir erkek kardeş gibi.
08:41
There's all kinds of different things
198
506000
3000
Hayal edebileceğiniz
08:44
that you can imagine for that.
199
509000
2000
bir çok farklı şey.
08:46
Now here's something -- a 3D printer.
200
511000
2000
İşte başka bir şey -- 3 boyutlu bir yazıcı.
08:48
That's another tool that's really taken off -- really, really interesting.
201
513000
3000
Bu havalanan başka bir araç -- gerçekten çok ilginç.
08:51
This is Makerbot.
202
516000
2000
Bu bir Makerbot.
08:53
And there are industrial versions of this --
203
518000
2000
Ve bunun sanayi tipleri de mevcut --
08:55
about 20,000 dollars.
204
520000
2000
20.000 dolara civarında.
08:57
These guys came up with a kit version
205
522000
2000
Bu adamlar küçük bir versiyonunu yapmışlar
08:59
for 750 dollars,
206
524000
2000
750 dolara.
09:01
and that means that hobbyists and ordinary folks
207
526000
3000
Ve bu demektir ki hobi sahibi insanlar veya sıradan kişiler
09:04
can get a hold of this and begin playing with 3D printers.
208
529000
3000
buna sahip olabilir ve 3 boyutlu yazıcılarıyla oynayabilirler.
09:07
Now they don't know what they want to do with it,
209
532000
2000
Bununla ne yapmak istediklerini bilmezler
09:09
but they're going to figure it out.
210
534000
2000
ama ne yapmak istediklerini bulacaklardır.
09:11
They will only figure it out by getting their hands on it and playing with it.
211
536000
3000
Bunu bulmalarının yolu ellerini işin içine sokmak ve onunla oynamaktır.
09:14
One of the coolest things is, Makerbot sent out an upgrade,
212
539000
3000
En iyi şeylerden biri de Makerbot yükseltildi,
09:17
some new brackets for the box.
213
542000
2000
kutuda yeni ayraçlar var.
09:19
Well you printed out the brackets
214
544000
3000
Yeni ayraçları alıp
09:22
and then replaced the old brackets with the new ones.
215
547000
3000
eski ayraçların yerine koyuyorsunuz.
09:25
Isn't that cool?
216
550000
2000
Harika değil mi?
09:27
So makers harvest technology
217
552000
3000
Böylece yapıcılar teknolojiyi harmanladılar
09:30
from all the places around us.
218
555000
2000
etrafımızdaki heryerde.
09:32
This is a radar speed detector
219
557000
2000
Bu bir radar hız dedektörü,
09:34
that was developed from a Hot Wheels toy.
220
559000
3000
Hotwheels oyuncak tarafından yapılmış.
09:37
And they do interesting things.
221
562000
2000
Ve çok ilginç şeyler yapabiliyorlar.
09:39
They're really creating new areas and exploring areas
222
564000
3000
Sadece düşünebileceğiniz
09:42
that you might only think --
223
567000
2000
yeni yerler yaratıyor ve keşfediyorlar --
09:44
the military is doing drones --
224
569000
2000
Ordu bunun sırtından geçiniyor.
09:46
well, there is a whole community of people
225
571000
2000
Çok geniş bir insan grubu
09:48
building autonomous airplanes, or vehicles --
226
573000
3000
kendi kendine uçabilecek şekilde programlayabileceğiniz
09:51
something that you could program to fly on its own,
227
576000
2000
kendi yolunu kendisi bulabilen
09:53
without a stick or anything, to figure out what path it's going.
228
578000
3000
uçaklar ve araçlar yapıyorlar.
09:56
Fascinating work they're doing.
229
581000
2000
Muhteşem işler yapıyorlar.
09:58
We just had an issue on space exploration,
230
583000
3000
Uzay keşfinde bir olay yaşadık,
10:01
DIY space exploration.
231
586000
2000
DIY uzay keşfi.
10:03
This is probably the best time in the history of mankind
232
588000
3000
Bu insanlık tarihinde uzayı sevmek için
10:06
to love space.
233
591000
2000
muhtemelen en iyi zamandı.
10:08
You could build your own satellite and get it into space
234
593000
3000
Kendi uydunuzu yapabilir ve 8.000 dolara onu
10:11
for like 8,000 dollars.
235
596000
2000
uzaya gönderebilirdiniz.
10:13
Think how much money and how many years it took NASA
236
598000
3000
NASA'nın uzaya uydu göndermek için
10:16
to get satellites into space.
237
601000
3000
kaç yıl ve ne kadar para harcadığını düşünün.
10:19
In fact, these guys actually work for NASA,
238
604000
2000
Aslında, bu insanlar NASA için çalışıyorlar,
10:21
and they're trying to pioneer using off-the-shelf components,
239
606000
3000
ve uzay gönderebilecekleri
10:24
cheap things that aren't specialized
240
609000
2000
çok uzmanlaşmamış ve ucuz olan şeyleri
10:26
that they can combine
241
611000
2000
satışa hazır bileşenler olarak yaratma
10:28
and send up into space.
242
613000
2000
konusunda öncülük etmeye çalışıyorlar.
10:30
Makers are a source of innovation,
243
615000
2000
Yapıcılar inovasyonun kaynağıdır,
10:32
and I think it relates back to something
244
617000
2000
ve bunun kişisel bilgisayar endüstrisinin doğumu gibi
10:34
like the birth of the personal computer industry.
245
619000
2000
bir şeye kadar gittiğini düşünürüm.
10:36
This is Steve Wozniak. Where does he learn about computers?
246
621000
3000
Bu Steve Wozniak. Bilgisayarları nereden öğrendi?
10:39
It's the Homebrew Computer Club -- just like a hackerspace.
247
624000
3000
Homebrew Bilgisayar Kulübü'nde -- hacker alanı gibi bir yer.
10:42
And he says, "I could go there all day long
248
627000
3000
Ve der ki, "Oraya ücretsiz tüm gün gidebilir
10:45
and talk to people
249
630000
2000
ve insanlarla konuşabilir
10:47
and share ideas for free."
250
632000
2000
ve fikirlerimi paylaşabilirim."
10:49
Well he did a little bit better than free.
251
634000
2000
Aslında ücretsizden daha iyisini yaptıç
10:51
But it's important to understand
252
636000
2000
Ama şunu anlamak önemlidir ki
10:53
that a lot of the origins of our industries --
253
638000
3000
endüstrilerimizin bir çoğunun temeli --
10:56
even like Henry Ford --
254
641000
2000
Hendry Ford'unki bile --
10:58
come from this idea of playing
255
643000
2000
bu oynama fikrinden
11:00
and figuring things out in groups.
256
645000
2000
ve grup halinde bir şeyi ortaya çıkarma fikrinden ileri gelir.
11:02
Well, if I haven't convinced you that you're a maker,
257
647000
2000
Peki, eğer sizi bir yapıcı olduğunuza ikna edemediysem0
11:04
I hope I could convince you
258
649000
2000
umarım sizi ikna edebilmişimdir ki
11:06
that our next generation should be makers,
259
651000
3000
gelecek nesil yapıcı olmalıdır,
11:09
that kids are particularly interested in this,
260
654000
3000
çocuklar özellikle bunula ilgilenmeliler,
11:12
in this ability to control the physical world
261
657000
2000
fiziksel dünyayı kontrol edebilme yetisi
11:14
and be able to use things like micro-controllers
262
659000
3000
ve mikro kontrol ediciler gibi şeyleri kullanıp
11:17
and build robots.
263
662000
2000
robotlar yaratma becerisi.
11:19
And we've got to get this into schools,
264
664000
2000
Ve bunu okullarda öğretmeliyiz,
11:21
or into communities in many, many ways --
265
666000
3000
ya da birçok yolla toplum içinde vermeliyiz --
11:24
the ability to tinker,
266
669000
2000
tamir edebilme yeteneği,
11:26
to shape and reshape the world around us.
267
671000
3000
etrafımızdaki dünyayı şekil verme ve yeniden oluşturma becerisi.
11:29
There's a great opportunity today --
268
674000
2000
Bugün çok büyük bir fırsat var --
11:31
and that's what I really care about the most.
269
676000
2000
ve en çok bunu önemsiyorum --
11:33
An the answer to the question: what will America make?
270
678000
2000
şu soruya cevabı: Amerika ne yapacak?
11:35
It's more makers.
271
680000
2000
Daha fazla yapıcı.
11:37
Thank you very much.
272
682000
2000
Çok teşekkür ederim
11:39
(Applause)
273
684000
2000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Dale Dougherty - Tech publisherA technology and publishing enthusiast, Dale Dougherty founded MAKE magazine and created the world's largest DIY festival, Maker Faire.
Why you should listen
Dale Dougherty co-founded O'Reilly Media, a technical publisher and conference organizer known for its advocacy of Open Source and the Web. He coined the term "Web 2.0" while developing the Web 2.0 Conference. Dougherty started MAKE magazine, which brings the do-it-yourself mindset to everyday technology -- celebrating the right to tweak, hack and bend any technology to your own will.
Dougherty is the creator of Maker Faire, which leads a growing maker movement in New York, Detroit and the Bay Area. An early Web pioneer, Dougherty was the developer of Global Network Navigator (GNN), the first commercial Web site launched in 1993. He's a former publisher of Web Review, the online magazine for Web designers. Dougherty developed the Hacks series of books to "reclaim the term 'hacking' for the good guys," and he's the author of Sed & Awk.
Dale Dougherty | Speaker | TED.com