TED2004
James Howard Kunstler: The ghastly tragedy of the suburbs
James Howard Kunstler: Banliyölerin korkunç dramı
Filmed:
Readability: 3.7
2,071,596 views
James Howard Kunstler'ın görüşüne göre kamusal alanlar, şehir yaşamları için ilham kaynağı ve kamu yararının fiziksel tezahürü olmalı. O ise bunun aksine bizim Amerika'da, önemsemeye değmeyen mekânlardan ibaret olan bir memlekete sahip olduğumuzu ileri sürüyor.
James Howard Kunstler - Social critic
James Howard Kunstler may be the world’s most outspoken critic of suburban sprawl. He believes the end of the fossil fuels era will soon force a return to smaller-scale, agrarian communities -- and an overhaul of the most destructive features of postwar society. Full bio
James Howard Kunstler may be the world’s most outspoken critic of suburban sprawl. He believes the end of the fossil fuels era will soon force a return to smaller-scale, agrarian communities -- and an overhaul of the most destructive features of postwar society. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
Amerika'daki
00:26
The immersive ugliness
0
1000
3000
00:29
of our everyday environments in America
1
4000
5000
gündelik yaşantımızdaki
sürükleyici çirkinlik
sürükleyici çirkinlik
00:34
is entropy made visible.
2
9000
3000
düzensizliği görünür kılıyor.
00:38
We can't overestimate the amount of despair
3
13000
4000
Bu tür mekânlar ile meydana getirdiğimiz
00:42
that we are generating with places like this.
4
17000
4000
umutsuzluk miktarını
gözümüzde büyütemeyiz.
gözümüzde büyütemeyiz.
00:47
And mostly, I want to persuade you that we have to do better
5
22000
4000
Bilhassa, eğer Amerika'daki
medeniyet projesine devam edeceksek
medeniyet projesine devam edeceksek
00:51
if we're going to continue the project of civilization in America.
6
26000
5000
daha iyisini yapmamız gerektiği
konusunda sizi ikna etmek istiyorum.
konusunda sizi ikna etmek istiyorum.
00:57
By the way, this doesn't help.
7
32000
3000
Bu arada, bu yardım etmez.
01:00
Nobody's having a better day down here because of that.
8
35000
7000
Bundan dolayı kimse burada
daha iyi bir gün geçirmiyor.
daha iyi bir gün geçirmiyor.
01:07
There are a lot of ways you can describe this.
9
42000
2000
Bunu tanımlamanın bir sürü yolu var.
01:09
You know, I like to call it "the national automobile slum."
10
44000
3000
Ben buna "ulusal otomobil mahallesi"
demeyi seviyorum.
demeyi seviyorum.
01:12
You can call it suburban sprawl.
11
47000
3000
Siz buna banliyö genişlemesi
diyebilirsiniz.
diyebilirsiniz.
01:15
I think it's appropriate to call it
12
50000
2000
Sanırım buna dünya tarihindeki
01:17
the greatest misallocation of resources in the history of the world.
13
52000
5000
en büyük yanlış kaynak dağıtımı
demek de doğrudur.
demek de doğrudur.
01:22
You can call it a technosis externality clusterfuck.
14
57000
5000
Siz buna teknolojinin getirdiği
dışsal kargaşa da diyebilirsiniz.
dışsal kargaşa da diyebilirsiniz.
01:27
And it's a tremendous problem for us.
15
62000
5000
Bu bizim için çok büyük bir sorun.
01:33
The outstanding -- the salient problem about this for us
16
68000
4000
Bizim için öne çıkan,
dikkat çeken sorun şu ki
dikkat çeken sorun şu ki
böyle yerlerin önemsemeye
değer yerler olmaması.
değer yerler olmaması.
01:37
is that these are places that are not worth caring about.
17
72000
3000
01:40
We're going to talk about that some more.
18
75000
3000
Bunun hakkında biraz daha konuşacağız.
01:43
A sense of place:
19
78000
2000
Yer duygusu;
01:45
your ability to create places that are meaningful and places of quality and character
20
80000
7000
anlamlı, kaliteli ve karakterli yerler
oluşturma yeteneğiniz,
oluşturma yeteneğiniz,
01:52
depends entirely on your ability to define space with buildings,
21
87000
5000
tamamen, binalarla alan
oluşturma yeteneğinize,
oluşturma yeteneğinize,
bize kim olduğumuz hakkında
bilgi vermek amacıyla
bilgi vermek amacıyla
01:57
and to employ the vocabularies, grammars,
22
92000
4000
söz dağarcığını,
dil bilgisini, söz dizimini,
dil bilgisini, söz dizimini,
02:01
syntaxes, rhythms and patterns of architecture
23
96000
4000
ritmi ve mimarinin kalıplarını
kullanma yeteneğinize bağlıdır.
kullanma yeteneğinize bağlıdır.
02:05
in order to inform us who we are.
24
100000
2000
02:08
The public realm in America has two roles:
25
103000
6000
Amerika'da kamusal alanın iki rolü var.
02:14
it is the dwelling place of our civilization and our civic life,
26
109000
5000
Birisi, medeniyetimizin ve kentsel
yaşamımızın ikamet ettiği yer,
yaşamımızın ikamet ettiği yer,
02:19
and it is the physical manifestation of the common good.
27
114000
5000
diğeri ise kamu yararının
fiziksel tezahürü.
fiziksel tezahürü.
02:24
And when you degrade the public realm,
28
119000
3000
Kamusal alanı küçülttüğünüz zaman,
kentsel yaşamınızın kalitesi ile
sosyal hayatınız ve toplumsal yaşamınızın
sosyal hayatınız ve toplumsal yaşamınızın
02:27
you will automatically degrade the quality of your civic life
29
122000
3000
02:30
and the character of all the enactments of your public life and communal life that take place there.
30
125000
9000
orada meydana gelen
tüm yasalarının karakterini
tüm yasalarının karakterini
otomatik olarak küçültmüş olacaksınız.
02:39
The public realm comes mostly in the form of the street in America
31
134000
5000
Amerika'da kamusal alan,
çoğunlukla sokak şeklinde
çoğunlukla sokak şeklinde
çünkü bizde bin yıllık katedral alanları,
eski kültürlerdeki kent meydanları yok.
eski kültürlerdeki kent meydanları yok.
02:44
because we don't have the 1,000-year-old cathedral plazas
32
139000
4000
02:48
and market squares of older cultures.
33
143000
4000
02:52
And your ability to define space and to create places that are worth caring about
34
147000
8000
Mekân tanımlama ve önemsemeye değer
yerler oluşturmadaki yeteneğiniz tamamen,
yerler oluşturmadaki yeteneğiniz tamamen,
03:00
all comes from a body of culture that we call the culture of civic design.
35
155000
5000
sivil tasarım kültürü diye adlandırdığımız
kültür yığınlarından meydana gelir.
kültür yığınlarından meydana gelir.
03:05
This is a body of knowledge, method, skill and principle
36
160000
5000
Bu yığınlar, İkinci Dünya Savaşı sonrası
çöpe attığımız ve artık bunları kullanmaya
03:10
that we threw in the garbage after World War II
37
165000
5000
gereksinim duymadığımıza karar verdiğimiz
bilgi birikimi, yöntem, beceri ve ilkedir.
bilgi birikimi, yöntem, beceri ve ilkedir.
03:15
and decided we don't need that anymore; we're not going to use it.
38
170000
3000
03:18
And consequently, we can see the result all around us.
39
173000
4000
Bunun sonucunda, neticeyi
etrafımızdaki her yerde görebiliriz.
etrafımızdaki her yerde görebiliriz.
03:23
The public realm has to inform us not only where we are geographically,
40
178000
5000
Kamusal alan bize yalnızca coğrafi
olarak nerede olduğumuzu değil,
olarak nerede olduğumuzu değil,
03:28
but it has to inform us where we are in our culture.
41
183000
4000
aynı zamanda kültürel olarak da
nerede olduğumuzu,
nerede olduğumuzu,
03:32
Where we've come from, what kind of people we are, and it needs to,
42
187000
5000
nereden geldiğimizi,
nasıl insanlar olduğumuzu bildirmeli.
nasıl insanlar olduğumuzu bildirmeli.
03:37
by doing that, it needs to afford us a glimpse to where we're going
43
192000
6000
Bunu yaparak umut dolu
bir şimdide yaşamamız amacıyla
bir şimdide yaşamamız amacıyla
03:43
in order to allow us to dwell in a hopeful present.
44
198000
5000
nereye gittiğimize
bir göz atmamıza izin vermeli.
bir göz atmamıza izin vermeli.
03:48
And if there is one tremendous --
45
203000
2000
Eğer inşa etmiş olduğumuz mekânlar
ve kendimiz için son elli yılda
ve kendimiz için son elli yılda
03:50
if there is one great catastrophe about the places that we've built,
46
205000
3000
03:53
the human environments we've made for ourselves in the last 50 years,
47
208000
4000
kurmuş olduğumuz beşerî çevre ile ilgili
büyük bir yıkım varsa bu demektir ki
büyük bir yıkım varsa bu demektir ki
03:57
it is that it has deprived us of the ability to live in a hopeful present.
48
212000
9000
biz umut dolu bir şimdide yaşama
yeteneğinden mahrum bırakıldık.
yeteneğinden mahrum bırakıldık.
04:06
The environments we are living in, more typically, are like these.
49
221000
4000
İçinde yaşadığımız muhitler,
genel olarak, bunun gibidir.
genel olarak, bunun gibidir.
04:10
You know, this happens to be the asteroid belt of architectural garbage two miles north of my town.
50
225000
6000
Burası benim şehrimin 3 km kuzeyindeki
mimari zırvalığın asteroid kuşağı olmakta.
mimari zırvalığın asteroid kuşağı olmakta.
04:16
And remember, to create a place of character and quality,
51
231000
4000
Unutmayın, karakterli ve kaliteli
mekânlar meydana getirmek için
mekânlar meydana getirmek için
alan oluşturma yeteneğine
sahip olmanız gerekir.
sahip olmanız gerekir.
04:20
you have to be able to define space.
52
235000
2000
04:22
So how is that being accomplished here?
53
237000
2000
Peki burada bunu nasıl başarabiliriz?
Eğer burada Walmart'ın önünde durur
04:24
If you stand on the apron of the Wal-Mart over here
54
239000
3000
ve buradaki Target mağazasına
bakmaya çalışırsanız
bakmaya çalışırsanız
04:27
and try to look at the Target store over here,
55
242000
2000
04:29
you can't see it because of the curvature of the Earth. (Laughter)
56
244000
6000
Dünya'nın eğriliği nedeniyle
onu göremezsiniz. (Kahkahalar)
onu göremezsiniz. (Kahkahalar)
04:35
That's nature's way of telling you that you're doing a poor job of defining space.
57
250000
6000
Bu, doğanın size alan oluşturmada
kötü bir iş çıkardığınızı söyleme şekli.
kötü bir iş çıkardığınızı söyleme şekli.
Hâliyle, bunlar kimsenin içinde
olmak istemediği mekânlar olacak.
olmak istemediği mekânlar olacak.
04:41
Consequently, these will be places that nobody wants to be in.
58
256000
3000
04:44
These will be places that are not worth caring about.
59
259000
4000
Bunlar, önemsemeye
değmeyen mekânlar olacak.
değmeyen mekânlar olacak.
04:48
We have about, you know, 38,000 places
60
263000
3000
Bugün Amerika'da yaklaşık 38.000 tane
önemsemeye değmeyen mekân var.
önemsemeye değmeyen mekân var.
04:51
that are not worth caring about in the United States today.
61
266000
2000
04:53
When we have enough of them, we're going to have a nation that's not worth defending.
62
268000
6000
Onlardan bıkıp usandığımız zaman
savunmaya değmeyen
bir memleketimiz olacak.
bir memleketimiz olacak.
04:59
And I want you to think about that when you think about
63
274000
4000
Sizden, Irak gibi yerlerde
kanlarını kuma döken
kanlarını kuma döken
o genç adam ve kadınları
düşünmenizi ve kendinize
düşünmenizi ve kendinize
05:03
those young men and women who are over in places like Iraq,
64
278000
2000
05:05
spilling their blood in the sand,
65
280000
2000
05:07
and ask yourself, "What is their last thought of home?"
66
282000
5000
"Evlerini en son ne zaman düşündüler?"
diye sormanızı istiyorum.
05:12
I hope it's not the curb cut between the Chuck E. Cheese and the Target store
67
287000
4000
Umarım Chuck E. Cheese ile Target
arasındaki kaldırım rampası değildir
arasındaki kaldırım rampası değildir
05:16
because that's not good enough for Americans to be spilling their blood for. (Applause)
68
291000
6000
çünkü bu Amerikalıların kanlarını
dökmesi için yeterince iyi değil.
dökmesi için yeterince iyi değil.
Bu ülkede daha iyi mekânlara
ihtiyacımız var.
ihtiyacımız var.
05:22
We need better places in this country.
69
297000
2000
05:25
Public space. This is a good public space.
70
300000
2000
Kamusal alan. Burası,
güzel bir kamusal alan.
güzel bir kamusal alan.
05:27
It's a place worth caring about. It's well defined.
71
302000
3000
Önemsemeye değen bir mekân.
İyi oluşturulmuş.
İyi oluşturulmuş.
05:30
It is emphatically an outdoor public room.
72
305000
3000
Açık bir şekilde umumi bir kabul salonu.
05:33
It has something that is terribly important --
73
308000
3000
Burası son derece önemli bir şeye sahip.
Etrafında hareketli ve geçirgen bir zar
olarak tabir edilen bir şeyler var.
olarak tabir edilen bir şeyler var.
05:36
it has what's called an active and permeable membrane around the edge.
74
311000
3000
05:39
That's a fancy way of saying it's got shops, bars, bistros, destinations --
75
314000
5000
Bu, buranın mağazalara, barlara,
küçük lokantalara, varış yerlerine,
küçük lokantalara, varış yerlerine,
nesnelerin girip çıktığı yerlere
sahip olduğunu söylemenin alengirli yolu.
sahip olduğunu söylemenin alengirli yolu.
05:44
things go in and out of it. It's permeable.
76
319000
3000
Burası geçirgen.
05:47
The beer goes in and out, the waitresses go in and out,
77
322000
3000
Bira girip çıkıyor,
garsonlar girip çıkıyor,
garsonlar girip çıkıyor,
05:50
and that activates the center of this place and makes it a place that people want to hang out in.
78
325000
5000
bu, mekânın merkezini faal hâle getirerek
insanların takılmak istediği
insanların takılmak istediği
bir yer hâline getiriyor.
05:55
You know, in these places in other cultures,
79
330000
4000
Başka kültürlerde, insanlar
buralara gönüllü olarak giderler
buralara gönüllü olarak giderler
05:59
people just go there voluntarily because they like them.
80
334000
4000
çünkü böyle yerleri severler.
İnsanların buraya gelmesini sağlamak için
06:03
We don't have to have a craft fair here to get people to come here. (Laughter)
81
338000
3000
burada bir el sanatları fuarı
yapmak zorunda değiliz. (Kahkahalar)
yapmak zorunda değiliz. (Kahkahalar)
06:06
You know, you don't have to have a Kwanzaa festival.
82
341000
3000
Kvanza festivali yapmanıza da gerek yok.
06:09
People just go because it's pleasurable to be there.
83
344000
4000
İnsanlar yalnızca orada olmak
zevkli olduğu için giderler.
zevkli olduğu için giderler.
06:13
But this is how we do it in the United States.
84
348000
3000
Ama biz Amerika'da böyle yapıyoruz.
06:17
Probably the most significant public space failure in America,
85
352000
3000
O günün önde gelen mimarları Harry Cobb
ve I.M. Pei tarafından tasarlanan
ve I.M. Pei tarafından tasarlanan
06:20
designed by the leading architects of the day, Harry Cobb and I.M. Pei:
86
355000
5000
ve muhtemelen Amerika'daki en önemli
kamusal alan başarısızlığı olan yer:
kamusal alan başarısızlığı olan yer:
Boston Belediye Binası.
06:25
Boston City Hall Plaza.
87
360000
2000
Ayyaşların bile gitmek istemediği
çok kasvetli bir kamusal alan.
çok kasvetli bir kamusal alan.
06:27
A public place so dismal that the winos don't even want to go there. (Laughter)
88
362000
6000
(Kahkahalar)
06:33
And we can't fix it because I.M. Pei's still alive,
89
368000
3000
Üstelik burayı düzeltemiyoruz
çünkü I. M. Pei hâlâ hayatta
çünkü I. M. Pei hâlâ hayatta
06:36
and every year Harvard and M.I.T. have a joint committee to repair it.
90
371000
3000
ve Harvard ile M.I.T.
burayı tamir etmek için
burayı tamir etmek için
her yıl ortak komite oluşturuyorlar.
06:39
And every year they fail to because they don't want to hurt I.M. Pei's feelings.
91
374000
4000
Yine de her yıl başarısız oluyorlar
çünkü I. M. Pei'yi kırmak istemiyorlar.
çünkü I. M. Pei'yi kırmak istemiyorlar.
06:43
This is the other side of the building.
92
378000
2000
Burası binanın diğer tarafı.
06:45
This was the winner of an international design award in, I think, 1966, something like that.
93
380000
5000
Burası bir uluslararası tasarım ödülünün
sahibiydi. 1966 yılı olması lazım.
sahibiydi. 1966 yılı olması lazım.
06:50
It wasn't Pei and Cobb, another firm designed this,
94
385000
3000
Bunu tasarlayan Pei ve Cobb değildi,
başka bir firma tasarlamıştı.
başka bir firma tasarlamıştı.
06:53
but there's not enough Prozac in the world to make people feel OK about going down this block.
95
388000
9000
Fakat insanların bu bloktan
aşağı inerken iyi hissetmeleri için
aşağı inerken iyi hissetmeleri için
dünyada yeterince Prozac yok.
Burası, Albany'deki pardon Boston'daki
en önemli kentsel yapı olan
en önemli kentsel yapı olan
07:04
This is the back of Boston City Hall,
96
399000
2000
07:06
the most important, you know, significant civic building in Albany -- excuse me -- in Boston.
97
401000
6000
Boston Belediye Binası'nın arkası.
Peki gelen mesaj ne?
07:14
And what is the message that is coming,
98
409000
2000
Bu binadan gelen söz dağarcığı
ve dil bilgisi neler
ve dil bilgisi neler
07:16
what are the vocabularies and grammars that are coming, from this building
99
411000
3000
07:19
and how is it informing us about who we are?
100
414000
3000
ve bize kim olduğumuz hakkında
nasıl bilgi verir?
nasıl bilgi verir?
07:22
This, in fact, would be a better building if we put mosaic portraits
101
417000
4000
Aslında eğer binanın yanına Josef Stalin,
Pol Pot, Saddam Hüseyin
Pol Pot, Saddam Hüseyin
ve 20. yüzyılın diğer büyük tiranlarının
mozaik portrelerini koysaydık
mozaik portrelerini koysaydık
07:26
of Josef Stalin, Pol Pot, Saddam Hussein,
102
421000
5000
daha güzel olabilirdi çünkü o zaman
binanın bizimle nasıl iletişim kurduğunu
binanın bizimle nasıl iletişim kurduğunu
07:31
and all the other great despots of the 20th century on the side of the building,
103
426000
3000
07:34
because then we'd honestly be saying what the building is really communicating to us.
104
429000
5000
açıkça söyleyebiliyor olurduk.
07:39
You know, that it's a despotic building;
105
434000
2000
Burası bizim termit gibi
hissetmemizi isteyen
hissetmemizi isteyen
07:41
it wants us to feel like termites. (Laughter)
106
436000
8000
despotik bir yapı. (Kahkahalar)
07:49
This is it on a smaller scale:
107
444000
2000
Burası benim şehrim olan Saratoga Springs,
New York'ta mevcut ve daha ufak çaptaki
New York'ta mevcut ve daha ufak çaptaki
07:51
the back of the civic center in my town, Saratoga Springs, New York.
108
446000
3000
şehir merkezinin arka kısmı.
07:55
By the way, when I showed this slide to a group of Kiwanians in my town,
109
450000
5000
Bu arada, bu sunumu şehrimdeki bir grup
Kiwanian gönüllüsüne gösterdiğimde
Kiwanian gönüllüsüne gösterdiğimde
08:00
they all rose in indignation from their creamed chicken, (Laughter)
110
455000
5000
kremalı tavuklarından hep birlikte
öfkeyle ayağa kalktılar (Kahkahalar)
öfkeyle ayağa kalktılar (Kahkahalar)
ve bana bağırarak şöyle dediler:
08:05
and they shouted at me and said,
111
460000
3000
08:08
"It was raining that day when you took that picture!"
112
463000
4000
"Bu fotoğrafı çektiğinde hava yağışlıydı!"
08:12
Because this was perceived to be a weather problem. (Laughter)
113
467000
10000
Çünkü bu bir hava sorunu
olarak algılandı. (Kahkahalar)
olarak algılandı. (Kahkahalar)
08:24
You know, this is a building designed like a DVD player. (Laughter)
114
479000
5000
Burası DVD çalar gibi tasarlanmış
bir bina. (Kahkahalar)
bir bina. (Kahkahalar)
08:29
Audio jack, power supply --
115
484000
5000
Ses girişi, güç kaynağı...
08:34
and look, you know these things are important architectural jobs for firms, right?
116
489000
5000
Bildiğiniz üzere bunlar mimarlıkta
önemli şeyler, öyle değil mi?
önemli şeyler, öyle değil mi?
Firmalarla bu tür şeylerden
tasarlasınlar diye anlaşma yaparız.
tasarlasınlar diye anlaşma yaparız.
08:39
You know, we hire firms to design these things.
117
494000
2000
08:41
You can see exactly what went on, three o'clock in the morning at the design meeting.
118
496000
4000
Neler olup bittiğini sabah üçteki tasarım
toplantısında tam anlamıyla görebiliriz.
toplantısında tam anlamıyla görebiliriz.
08:45
You know, eight hours before deadline,
119
500000
2000
Teslim tarihinden sekiz saat önce,
08:47
four architects trying to get this building in on time, right?
120
502000
4000
dört mimar binayı tam zamanında
teslim etmeye çalışırlar, değil mi?
teslim etmeye çalışırlar, değil mi?
08:51
And they're sitting there at the long boardroom table
121
506000
3000
Uzun toplantı masasına
08:54
with all the drawings, and the renderings,
122
509000
2000
tüm proje ve taslaklarla
birlikte otururlar
birlikte otururlar
08:56
and all the Chinese food caskets are lying on the table, and --
123
511000
4000
ve Çin yemeklerinin kutusu
masanın üzerinde durur.
masanın üzerinde durur.
09:00
I mean, what was the conversation that was going on there? (Laughter)
124
515000
4000
Cidden orada konuşulan
muhabbet neydi? (Kahkahalar)
muhabbet neydi? (Kahkahalar)
09:04
Because you know what the last word was, what the last sentence was of that meeting.
125
519000
5000
O toplantıdaki son sözün, son cümlenin
ne olduğunu siz biliyorsunuz.
ne olduğunu siz biliyorsunuz.
09:09
It was: "Fuck it." (Laughter) (Applause)
126
524000
7000
İşte o cümle: "Kahretsin."
(Kahkahalar) (Alkışlar)
(Kahkahalar) (Alkışlar)
09:16
That -- that is the message of this form of architecture.
127
531000
6000
Bu suretteki bir mimarinin mesajı budur.
09:22
The message is: We don't give a fuck! We don't give a fuck.
128
537000
5000
Verilen mesaj: "Umurumuzda değil."
09:28
So I went back on the nicest day of the year, just to --
129
543000
3000
Sırf gerçeği değerlendirme
testi yapmak için
testi yapmak için
09:31
you know -- do some reality testing,
130
546000
2000
yılın en güzel gününe gidelim.
Aslına bakarsanız o bile buraya gitmiyor
09:33
and in fact, he will not even go down there because (Laughter)
131
548000
4000
09:37
it's not interesting enough for his clients,
132
552000
2000
çünkü onun müşterileri için yani hırsız,
soyguncular için yeterince ilginç değil.
soyguncular için yeterince ilginç değil.
09:39
you know, the burglars, the muggers.
133
554000
3000
09:42
It's not civically rich enough for them to go down there.
134
557000
4000
Burada onlar için bile
şehirsel olarak bir zenginlik yok.
şehirsel olarak bir zenginlik yok.
09:47
OK.
135
562000
1000
Peki.
09:49
The pattern of Main Street USA --
136
564000
2000
ABD'deki ana yol modeli.
Aslında caddenin iki yanına inşa edilmiş
bina modelleri oldukça evrensel bir model.
bina modelleri oldukça evrensel bir model.
09:52
in fact, this pattern of building downtown blocks, all over the world, is fairly universal.
137
567000
5000
09:57
It's not that complicated:
138
572000
2000
Fazla karmaşık değil.
Bir kattan yüksek yapılar,
kaldırım kenarına inşa edilir
kaldırım kenarına inşa edilir
09:59
buildings more than one story high, built out to the sidewalk edge,
139
574000
6000
böylece envaiçeşit insan
binanın içine girebilir.
binanın içine girebilir.
10:05
so that people who are, you know, all kinds of people can get into the building.
140
580000
3000
10:08
Other activities are allowed to occur upstairs,
141
583000
4000
Diğer faaliyetlerin üst katlarda
olmasına olanak sağlanır.
olmasına olanak sağlanır.
10:12
you know, apartments, offices, and so on.
142
587000
3000
Daireler, ofisler vs.
10:15
You make provision for this activity called shopping on the ground floor.
143
590000
4000
Zemin katta ise bu faaliyetler için
adına alışveriş denilen yerler ayrılır.
adına alışveriş denilen yerler ayrılır.
Bunu Monterey'de öğrenemediler.
10:19
They haven't learned that in Monterey.
144
594000
2000
Eğer ana kavşağın sağ köşesinin hemen
önündeki konferans merkezine giderseniz
önündeki konferans merkezine giderseniz
10:21
If you go out to the corner right at the main intersection right in front of this conference center,
145
596000
4000
her köşede, geçiş yeri olmayan
dört tane duvar göreceksiniz.
dört tane duvar göreceksiniz.
10:25
you'll see an intersection with four blank walls on every corner.
146
600000
3000
10:28
It's really incredible.
147
603000
2000
Gerçekten akıl almaz.
10:30
Anyway, this is how you compose and assemble a downtown business building,
148
605000
4000
Şehir merkezindeki bir iş yeri binasını
işte böyle oluşturup birleştirirsiniz.
işte böyle oluşturup birleştirirsiniz.
10:34
and this is what happened when in Glens Falls, New York,
149
609000
3000
Glens Falls, New York'ta,
eksik olan kısımları
eksik olan kısımları
10:37
when we tried to do it again, where it was missing, right?
150
612000
2000
yeniden yapmaya çalıştığımızda da
olan şey buydu, öyle değil mi?
olan şey buydu, öyle değil mi?
10:39
So the first thing they do is they pop up the retail a half a story above grade to make it sporty.
151
614000
6000
Binanın daha gösterişli olması için
yaptıkları ilk şey,
yaptıkları ilk şey,
binayı zeminden
yarım kat yukarı almak oldu.
yarım kat yukarı almak oldu.
10:45
OK. That completely destroys the relationship between the business and the sidewalk,
152
620000
6000
Burası teorik yayaların olduğu
iş yeri ile kaldırım arasındaki
iş yeri ile kaldırım arasındaki
ilişkinin tamamen canına okumakta.
(Kahkahalar)
(Kahkahalar)
10:51
where the theoretical pedestrians are. (Laughter)
153
626000
3000
10:54
Of course, they'll never be there, as long as this is in that condition.
154
629000
4000
Tabii ki burası bu durumda oldukça
yayalar burada bulunmayacaklar.
yayalar burada bulunmayacaklar.
10:58
Then because the relationship between the retail is destroyed,
155
633000
4000
Bina ile ilişkinin canına okunduğu için
üzerine bir engelli rampası yerleştirdik
üzerine bir engelli rampası yerleştirdik
11:02
we pop a handicapped ramp on that,
156
637000
3000
böylece kendimizi daha iyi hissedeceğiz.
11:05
and then to make ourselves feel better, we put a nature Band-Aid in front of it.
157
640000
4000
Yani ön tarafa
doğa yara bandı koyduk.
doğa yara bandı koyduk.
11:09
And that's how we do it.
158
644000
2000
İşte biz böyle yaparız.
11:11
I call them "nature Band-Aids" because there's a general idea in America
159
646000
4000
"Doğa yara bandı" diyorum
çünkü Amerika'daki yaygın görüş,
çünkü Amerika'daki yaygın görüş,
11:15
that the remedy for mutilated urbanism is nature.
160
650000
5000
ağır yara almış şehirciliğin
şifasının doğa olduğu üzerine.
şifasının doğa olduğu üzerine.
11:20
And in fact, the remedy for wounded and mutilated urbanism is good urbanism, good buildings.
161
655000
7000
Aslına bakarsak ağır yaralı şehirciliğin
şifası, iyi şehircilik ve iyi binalardır.
şifası, iyi şehircilik ve iyi binalardır.
11:27
Not just flower beds, not just cartoons of the Sierra Nevada Mountains.
162
662000
6000
Çiçekler ekmek ya da Sierra Nevada
karikatürleri değil.
karikatürleri değil.
11:33
You know, that's not good enough.
163
668000
1000
Böyle yapmak yeterince iyi değil.
11:34
We have to do good buildings.
164
669000
2000
İyi binalar yapmalıyız.
Sokak ağaçlarının fiilen dört görevi var:
11:36
The street trees have really four jobs to do and that's it:
165
671000
3000
11:39
To spatially denote the pedestrian realm,
166
674000
3000
Yaya bölgelerini
mekânsal olarak ifade etmek,
mekânsal olarak ifade etmek,
11:42
to protect the pedestrians from the vehicles in the carriageway,
167
677000
5000
yayaları yoldaki taşıtlardan korumak,
11:47
to filter the sunlight onto the sidewalk,
168
682000
3000
güneş ışığını kaldırıma filtrelemek
11:50
and to soften the hardscape of the buildings
169
685000
2000
ve binaların sert maddelerini yumuşatarak
11:52
and to create a ceiling -- a vaulted ceiling -- over the street, at its best.
170
687000
4000
mümkün olduğunca kubbe
şeklinde bir tavan oluşturmak.
şeklinde bir tavan oluşturmak.
11:56
And that's it. Those are the four jobs of the street trees.
171
691000
4000
Hepsi bu kadar. Bunlar
sokak ağaçlarının dört görevi.
sokak ağaçlarının dört görevi.
12:00
They're not supposed to be a cartoon of the North Woods;
172
695000
3000
Ağaçların North Woods Ormanlarına
karikatür olmalarına gerek yoktu,
karikatür olmalarına gerek yoktu,
12:03
they're not supposed to be a set for "The Last of the Mohicans."
173
698000
5000
"Son Mohikan" için film seti
olmaları da şart değildi.
olmaları da şart değildi.
12:08
You know, one of the problems with the fiasco of suburbia is that it destroyed our understanding
174
703000
8000
Banliyöleşme başarısızlığının
sorunlarından biri de
sorunlarından biri de
köy ve kasaba arasındaki; şehir ile kırsal
arasındaki farkı kavrayışımızı bozması.
arasındaki farkı kavrayışımızı bozması.
12:16
of the distinction between the country and the town, between the urban and the rural.
175
711000
4000
12:20
They're not the same thing.
176
715000
2000
Bunlar aynı şeyler değil.
Kentsel sorunları, çoğumuzun
her zaman yaptığı gibi
her zaman yaptığı gibi
12:22
And we're not going to cure the problems of the urban by dragging the country into the city,
177
717000
4000
12:26
which is what a lot of us are trying to do all the time.
178
721000
2000
kırsalı şehre sürükleyerek çözmeyeceğiz.
12:28
Here you see it on a small scale -- the mothership has landed,
179
723000
4000
Burada, küçük ölçekli
bir örneğini görüyorsunuz.
bir örneğini görüyorsunuz.
Ana gemi karaya iner ve R2-D2 ile
C-3PO robotları toprak koruyucusunu
C-3PO robotları toprak koruyucusunu
12:32
R2-D2 and C-3PO have stepped out to test the bark mulch
180
727000
6000
test etmek ve bu gezegende
yaşayıp yaşayamayacaklarını
yaşayıp yaşayamayacaklarını
12:38
to see if they can inhabit this planet. (Laughter)
181
733000
3000
görmek için ilerlerler. (Kahkahalar)
12:43
A lot of this comes from the fact that the industrial city in America was such a trauma
182
738000
5000
Bunların çoğu, bizim; şehir, şehir hayatı
ve bununla bağlantılı her şey ile ilgili
ve bununla bağlantılı her şey ile ilgili
12:48
that we developed this tremendous aversion for the whole idea of the city,
183
743000
4000
tüm fikirlerde geliştirdiğimiz
korkunç isteksizliğin,
korkunç isteksizliğin,
Amerika'da endüstri şehirlerinin
12:52
city life, and everything connected with it.
184
747000
2000
tam bir travma olması
gerçeğinden ileri geliyor.
gerçeğinden ileri geliyor.
12:54
And so what you see fairly early, in the mid-19th century,
185
749000
5000
19. yüzyıl ortalarına ait olan
gördüğünüz şey oldukça ilkel;
gördüğünüz şey oldukça ilkel;
12:59
is this idea that we now have to have an antidote to the industrial city,
186
754000
4000
peki bu fikir, ileride herkes için
bir yaşam tarzı hâline gelecek olan
bir yaşam tarzı hâline gelecek olan
13:03
which is going to be life in the country for everybody.
187
758000
3000
endüstriyel şehirlerin şu an sahip olması
gereken bir panzehir mi?
gereken bir panzehir mi?
13:06
And that starts to be delivered in the form of the railroad suburb:
188
761000
4000
Endüstriyel şehirlere ulaşım
banliyö treni ile başladı:
banliyö treni ile başladı:
13:10
the country villa along the railroad line,
189
765000
3000
Demir yolu hattı kenarında
bulunan kır evi,
bulunan kır evi,
13:13
which allows people to enjoy the amenity of the city,
190
768000
3000
insanların şehrin tadını
çıkarmasına olanak tanıyordu
çıkarmasına olanak tanıyordu
13:16
but to return to the countryside every night.
191
771000
2000
ancak her gece geri dönmek koşuluyla.
13:18
And believe me, there were no Wal-Marts or convenience stores out there then,
192
773000
3000
Temin ederim ki o zamanlar orada
Walmart ya da bakkallar yoktu
Walmart ya da bakkallar yoktu
13:21
so it really was a form of country living.
193
776000
2000
bu yüzden ciddi manada
bir taşra hayatı biçimi yaşanıyordu.
bir taşra hayatı biçimi yaşanıyordu.
13:23
But what happens is, of course, it mutates over the next 80 years
194
778000
4000
Tabii ki sonraki 80 yılda her şey değişti,
13:27
and it turns into something rather insidious.
195
782000
2000
oldukça sinsi bir şeye dönüştü.
13:29
It becomes a cartoon of a country house, in a cartoon of the country.
196
784000
5000
Dönüştüğü şey, bir kır evi
ya da bir taşra karikatürü idi.
ya da bir taşra karikatürü idi.
13:34
And that's the great non-articulated agony of suburbia
197
789000
5000
Bu büyük, katıksız bir banliyö
can çekişmesiydi
can çekişmesiydi
ve kendi kendiyle dalga geçilmesine
katkıda bulunan sebeplerden biriydi.
katkıda bulunan sebeplerden biriydi.
13:39
and one of the reasons that it lends itself to ridicule.
198
794000
2000
13:41
Because it hasn't delivered what it's been promising for half a century now.
199
796000
5000
Çünkü şu ana kadar vadettiği şeyi
gerçekleştiremedi.
gerçekleştiremedi.
13:46
And these are typically the kind of dwellings we find there, you know.
200
801000
4000
Bunlar genel olarak oralarda
gördüğümüz türden konutlar.
gördüğümüz türden konutlar.
13:50
Basically, a house with nothing on the side
201
805000
3000
Esas olarak yanında hiçbir şey
bulunmayan bir ev
bulunmayan bir ev
13:53
because this house wants to state, emphatically,
202
808000
2000
çünkü bu ev üzerine
basa basa şunu vurguluyor:
basa basa şunu vurguluyor:
13:55
"I'm a little cabin in the woods. There's nothing on either side of me.
203
810000
3000
"Ben ormanın içinde küçük bir kulübeyim.
İki yanımda da hiçbir şey yok.
İki yanımda da hiçbir şey yok.
13:58
I don't have any eyes on the side of my head. I can't see."
204
813000
3000
Başımın yanında gözlerim yok.
Göremiyorum."
Göremiyorum."
Evin ön cephesi, gerçekten bir evin
ön cephesinin karikatürü gibi.
ön cephesinin karikatürü gibi.
14:02
So you have this one last facade of the house,
205
817000
2000
14:04
the front, which is really a cartoon of a facade of a house.
206
819000
3000
14:07
Because -- notice the porch here.
207
822000
2000
Buradaki verandaya dikkat edin.
14:09
Unless the people that live here are Munchkins, nobody's going to be using that.
208
824000
7000
Burada ufak Munchinler yaşamadığı
sürece kimse bunu kullanmaz.
sürece kimse bunu kullanmaz.
14:16
This is really, in fact, a television broadcasting a show 24/7 called "We're Normal."
209
831000
6000
Aslında burası "Biz Normaliz" adlı
7/24 yayın yapan televizyon yayını.
7/24 yayın yapan televizyon yayını.
14:22
We're normal, we're normal, we're normal, we're normal, we're normal.
210
837000
3000
Biz normaliz, biz normaliz, biz normaliz.
14:25
Please respect us, we're normal, we're normal, we're normal.
211
840000
2000
Lütfen bize saygı duyun. Biz normaliz.
14:27
But we know what's going on in these houses, you know.
212
842000
2000
Tabii biz bu evde
neler olduğunu biliyoruz.
neler olduğunu biliyoruz.
14:29
We know that little Skippy is loading his Uzi down here,
213
844000
4000
Burada Küçük Skippy'nin
Uzi silahının şarjörünü
Uzi silahının şarjörünü
14:33
getting ready for homeroom. (Laughter)
214
848000
4000
derse hazır olmak için
doldurduğunu biliyoruz. (Kahkahalar)
doldurduğunu biliyoruz. (Kahkahalar)
14:37
We know that Heather, his sister Heather, 14 years old,
215
852000
3000
Onun 14 yaşındaki kız kardeşi Heather'ın
uyuşturucu bağımlığını gidermek için
uyuşturucu bağımlığını gidermek için
14:40
is turning tricks up here to support her drug habit.
216
855000
3000
burada hileler çevirdiğini biliyoruz.
14:43
Because these places, these habitats,
217
858000
3000
Çünkü bu tür yaşam alanları,
14:46
are inducing immense amounts of anxiety and depression in children,
218
861000
5000
çocuklarda yoğun miktarda
kaygı ve depresyonu tetikler
kaygı ve depresyonu tetikler
14:51
and they don't have a lot of experience with medication.
219
866000
4000
ve ilaç tedavisiyle ilgili
çok fazla tecrübeleri de bulunmaz.
çok fazla tecrübeleri de bulunmaz.
Bu nedenle çoğu kez
ilk geleni kabul ederler.
ilk geleni kabul ederler.
14:55
So they take the first one that comes along, often.
220
870000
2000
14:57
These are not good enough for Americans.
221
872000
2000
Bunlar Amerikalılar için iyi değil.
14:59
These are the schools we are sending them to:
222
874000
3000
Çocuklarımızı gönderdiğimiz okullar:
15:02
The Hannibal Lecter Central School, Las Vegas, Nevada.
223
877000
6000
Hannibal Lecter Ortaokulu,
Las Vegas, Nevada.
Las Vegas, Nevada.
15:08
This is a real school!
224
883000
2000
Bu hakiki bir okul!
15:10
You know, but there's obviously a notion that if you let the inmates of this thing out,
225
885000
4000
Eğer bu şeyin içindekileri salıverirseniz
sokaktaki bir motorcuyu yakalayıp
sokaktaki bir motorcuyu yakalayıp
15:14
that they would snatch a motorist off the street and eat his liver.
226
889000
4000
karaciğerini yiyeceklerine dair
yaygın bir kanı var.
yaygın bir kanı var.
15:18
So every effort is made to keep them within the building.
227
893000
5000
Bu yüzden bütün çaba onları
binanın içinde tutmak üzerine.
binanın içinde tutmak üzerine.
15:23
Notice that nature is present. (Laughter)
228
898000
6000
Unutmayın, doğa armağandır. (Kahkahalar)
İstesek de istemesek de bu tutumu
değiştirmek zorunda kalacağız.
değiştirmek zorunda kalacağız.
15:30
We're going to have to change this behavior whether we like it or not.
229
905000
2000
15:32
We are entering an epochal period of change in the world, and -- certainly in America
230
907000
5000
Dünyada ve kuşkusuz Amerika'da
bir değişim dönemi içine giriyoruz,
bir değişim dönemi içine giriyoruz,
15:37
-- the period that will be characterized by the end of the cheap oil era.
231
912000
5000
ucuz petrol çağının sonu olarak
nitelendirilen bir dönem.
nitelendirilen bir dönem.
15:42
It is going to change absolutely everything.
232
917000
4000
Kesinlikle her şeyi değiştirecek.
Chris benden bunun üzerinde çok uzun
durmamamı istedi. Ben de durmayacağım.
durmamamı istedi. Ben de durmayacağım.
15:46
Chris asked me not to go on too long about this, and I won't,
233
921000
3000
15:49
except to say there's not going to be a hydrogen economy.
234
924000
3000
Hidrojen ekonomisi
olmayacağını söylemek dışında.
olmayacağını söylemek dışında.
15:52
Forget it. It's not going to happen.
235
927000
2000
Unut gitsin. Bu gerçekleşmeyecek.
15:54
We're going to have to do something else instead.
236
929000
2000
Bunun yerine başka bir şey
yapmamız gerekecek.
yapmamız gerekecek.
15:56
We're going to have to down-scale, re-scale, and re-size
237
931000
5000
Bu ülkede yaptığımız ve çok gecikmeden
başlayamayacağımız neredeyse her şey için
başlayamayacağımız neredeyse her şey için
16:01
virtually everything we do in this country and we can't start soon enough to do it.
238
936000
4000
ölçek küçültüp, tekrar ölçeklendirip
yeni boyut belirlemek zorunda kalacağız.
yeni boyut belirlemek zorunda kalacağız.
16:05
We're going to have -- (Applause) -- we're going to have to live closer to where we work.
239
940000
4000
Çalıştığımız yere -- (Alkışlar) --
daha yakın yaşamak zorunda kalacağız.
daha yakın yaşamak zorunda kalacağız.
16:09
We're going to have to live closer to each other.
240
944000
2000
Birbirimize daha yakın
yaşamak zorunda kalacağız.
yaşamak zorunda kalacağız.
16:11
We're going have to grow more food closer to where we live.
241
946000
4000
Yaşadığımız yere daha yakın konumlarda
yiyecek yetiştirmek zorunda kalacağız.
yiyecek yetiştirmek zorunda kalacağız.
16:15
The age of the 3,000 mile Caesar salad is coming to an end.
242
950000
5000
Beş bin km'lik Sezar salatası
çağı sona eriyor.
çağı sona eriyor.
16:20
We're going to have to -- we have a railroad system that the Bulgarians would be ashamed of!
243
955000
5000
Bulgarları bile utandıracak
demir yolu sistemimiz olacak.
demir yolu sistemimiz olacak.
16:25
We gotta do better than that!
244
960000
2000
Bundan daha iyisini yapmak zorundayız!
16:27
And we should have started two days before yesterday.
245
962000
3000
Üstelik buna evvelsi gün
başlamamız lazımdı.
başlamamız lazımdı.
16:30
We are fortunate that the new urbanists were there, for the last 10 years,
246
965000
5000
Şanslıyız ki ebeveynlerimizin nesli
tarafından 2. Dünya Savaşı'ndan sonra
tarafından 2. Dünya Savaşı'ndan sonra
16:35
excavating all that information that was thrown in the garbage
247
970000
4000
çöpe atılan bilgiler,
yeni şehir plancıları tarafından
yeni şehir plancıları tarafından
16:39
by our parents' generation after World War II.
248
974000
3000
son on yıldır kazılarak
gün ışığına çıkarılıyor.
gün ışığına çıkarılıyor.
Çünkü eğer şehirleri yeniden inşa etmeyi
öğreneceksek onlara ihtiyacımız olacak.
öğreneceksek onlara ihtiyacımız olacak.
16:42
Because we're going to need it if we're going to learn how to reconstruct towns.
249
977000
2000
16:44
We're going to need to get back this body of methodology and principle and skill
250
979000
6000
Bu metodolojiyi, esasları ve beceriyi;
bütünleyici olan ve bütünsel bir biçimde
bütünleyici olan ve bütünsel bir biçimde
16:50
in order to re-learn how to compose meaningful places, places that are integral,
251
985000
6000
kentsel ve toplumsal yaşamımıza giren
tüm üyeleri içermesi bakımından
tüm üyeleri içermesi bakımından
16:56
that allow -- that are living organisms in the sense that they contain all the organs of our civic life
252
991000
7000
bütün canlıların bir arada yaşamasına
izin veren anlamlı mekânlar oluşturmayı
izin veren anlamlı mekânlar oluşturmayı
17:03
and our communal life, deployed in an integral fashion.
253
998000
5000
yeniden öğrenmek amacıyla
geri almamız gerekecek.
geri almamız gerekecek.
17:08
So that, you know, the residences make sense
254
1003000
3000
Yaşanılan yerler; iş mekânları,
kültür mekânları ve idari mekânlar
kültür mekânları ve idari mekânlar
17:11
deployed in relation to the places of business, of culture and of governance.
255
1006000
5000
birbirleriyle ilişkili bir şekilde
konuşlandırılırlarsa anlam ifade ederler.
konuşlandırılırlarsa anlam ifade ederler.
17:16
We're going to have to re-learn what the building blocks of these things are:
256
1011000
4000
Bu şeylerin yapıtaşlarının neler olduğunu
yeniden öğrenmek zorunda kalacağız:
yeniden öğrenmek zorunda kalacağız:
17:20
the street, the block, how to compose public space that's both large and small,
257
1015000
6000
Caddeler, cadde kenarındaki binalar,
irili ufaklı kamusal alanları
nasıl bir araya getireceğimiz,
nasıl bir araya getireceğimiz,
17:26
the courtyard, the civic square
258
1021000
3000
avlu, kent meydanı ve bu zenginliklerden
ciddi manada nasıl istifade edeceğimiz.
ciddi manada nasıl istifade edeceğimiz.
17:29
and how to really make use of this property.
259
1024000
3000
17:32
We can see some of the first ideas
260
1027000
3000
Amerika'da sahip olduğumuz
yıkıcı zenginliğin iyileştirilmesi için
yıkıcı zenginliğin iyileştirilmesi için
17:35
for retro-fitting some of the catastrophic property that we have in America.
261
1030000
5000
bazı öncü fikirleri görebiliyoruz.
Terk edilmiş AVM'ler,
onlarla ne yapacağız?
onlarla ne yapacağız?
17:40
The dead malls: what are we going to do with them?
262
1035000
3000
Aslına bakarsanız birçoğu kurtulamayacak.
17:43
Well, in point of fact, most of them are not going to make it.
263
1038000
2000
17:45
They're not going to be retro-fitted;
264
1040000
2000
İyileştirilemeyecekler.
Geleceğin araba mezarlıkları olacaklar.
17:47
they're going to be the salvage yards of the future.
265
1042000
2000
17:49
Some of them we're going to fix, though.
266
1044000
2000
Yine de bazılarını düzelteceğiz.
17:51
And we're going to fix them by imposing back on them street and block systems
267
1046000
4000
Onları, caddelere ve blok sistemlerine
yeniden empoze ederek
yeniden empoze ederek
17:55
and returning to the building lot as the normal increment of development.
268
1050000
5000
ve inşaat sahalarının artışında
normale dönerek düzelteceğiz.
normale dönerek düzelteceğiz.
18:01
And if we're lucky, the result will be revivified town centers and neighborhood centers
269
1056000
6000
Eğer şanslıysak sonuç, mevcuttaki kent
ve kasabalarımızdaki şehir merkezleri
ve kasabalarımızdaki şehir merkezleri
ve semt merkezlerini yeniden
yaşama döndürmek üzerine olacak.
yaşama döndürmek üzerine olacak.
18:07
in our existing towns and cities.
270
1062000
2000
18:09
And by the way, our towns and cities are where they are, and grew where they were
271
1064000
5000
Bu arada, kasaba ve şehirlerimiz,
oldukları yerdelerdi ve orada geliştiler
oldukları yerdelerdi ve orada geliştiler
18:14
because they occupy all the important sites.
272
1069000
2000
çünkü bütün önemli alanları işgal ettiler.
18:16
And most of them are still going to be there,
273
1071000
3000
Üstelik muhtemelen çoğunun ölçeği
küçültülecek olmasına rağmen
küçültülecek olmasına rağmen
18:19
although the scale of them is probably going to be diminished.
274
1074000
5000
orada olmaya devam edecekler.
18:24
We've got a lot of work to do.
275
1079000
2000
Yapacak çok işimiz var.
Hiper arabalar ya da alternatif yakıtlar
tarafından kurtarılmayacağız.
tarafından kurtarılmayacağız.
18:26
We're not going to be rescued by the hyper-car; we're not going to be rescued by alternative fuels.
276
1081000
5000
18:31
No amount or combination of alternative fuels
277
1086000
3000
Hiçbir miktar ya da karışımdaki alternatif
yakıt, şu an kullandığımız miktar
yakıt, şu an kullandığımız miktar
18:34
is going to allow us to continue running what we're running, the way we're running it.
278
1089000
4000
ve yöntemle kullanmamıza
devam etmemize müsaade etmeyecek.
devam etmemize müsaade etmeyecek.
18:38
We're going to have to do everything very differently.
279
1093000
3000
Her şeyi çok farklı biçimde
yapmak zorunda kalacağız.
yapmak zorunda kalacağız.
18:41
And America's not prepared.
280
1096000
2000
Üstelik Amerika buna hazır değil.
18:43
We are sleepwalking into the future.
281
1098000
3000
Gelecek için hayal aleminde yaşıyoruz.
18:46
We're not ready for what's coming at us.
282
1101000
3000
Bize bekleyen şeye hazır değiliz.
18:49
So I urge you all to do what you can.
283
1104000
3000
Bu yüzden hepinizi, yapabildiğinizin
en iyisini yapmaya davet ediyorum.
en iyisini yapmaya davet ediyorum.
18:52
Life in the mid-21st century is going to be about living locally.
284
1107000
7000
21. yüzyılın ortalarında hayat,
bölgesel olarak yaşamak anlamına gelecek.
bölgesel olarak yaşamak anlamına gelecek.
18:59
Be prepared to be good neighbors.
285
1114000
2000
İyi komşular olmaya hazırlanın.
Kendinizi komşularınıza
ve vatandaşlarınıza karşı
ve vatandaşlarınıza karşı
19:02
Be prepared to find vocations that make you useful
286
1117000
5000
yararlı bireyler yapacak
görevler bulmaya hazırlanın.
görevler bulmaya hazırlanın.
19:07
to your neighbors and to your fellow citizens.
287
1122000
2000
19:09
One final thing -- I've been very disturbed about this for years,
288
1124000
3000
Son bir şey: Bu konu hakkında
yıllarca çok üzerime gelindi
yıllarca çok üzerime gelindi
19:12
but I think it's particularly important for this audience.
289
1127000
3000
ancak bunun buradaki seyirciler için
bilhassa önemli olduğunu düşünüyorum.
bilhassa önemli olduğunu düşünüyorum.
19:15
Please, please, stop referring to yourselves as "consumers." OK?
290
1130000
5000
Lütfen, lütfen kendinizi "tüketiciler"
olarak lanse etmeyin, olur mu?
olarak lanse etmeyin, olur mu?
Tüketiciler, vatandaşlardan farklıdır.
19:21
Consumers are different than citizens.
291
1136000
2000
19:23
Consumers do not have obligations, responsibilities and duties
292
1138000
5000
Tüketicilerin, diğer insanlara karşı
19:28
to their fellow human beings.
293
1143000
2000
yükümlülükleri, sorumlulukları
ve görevleri yoktur.
ve görevleri yoktur.
19:30
And as long as you're using that word consumer in the public discussion,
294
1145000
3000
Kamusal konular üzerine olan tartışmalarda
tüketici kelimesini kullandığınız sürece
tüketici kelimesini kullandığınız sürece
19:33
you will be degrading the quality of the discussion we're having.
295
1148000
4000
vermiş olduğumuz mücadelenin
kalitesini düşürmüş olacaksınız.
kalitesini düşürmüş olacaksınız.
19:37
And we're going to continue being clueless
296
1152000
3000
Bu sebeple ileride yüzleşeceğimiz
zorlu gelecekten bihaber kalacağız.
zorlu gelecekten bihaber kalacağız.
19:40
going into this very difficult future that we face.
297
1155000
3000
Çok teşekkür ederim.
19:43
So thank you very much.
298
1158000
1000
Lütfen dışarı çıkın ve bu ülkeyi
önemsemeye değer mekânlarla dolu
önemsemeye değer mekânlarla dolu
19:44
Please go out and do what you can to make this a land full of places that are worth caring about
299
1159000
6000
ve savunmaya değer bir yer hâline getirmek
için ne yapabiliyorsanız yapın. (Alkışlar)
için ne yapabiliyorsanız yapın. (Alkışlar)
19:50
and a nation that will be worth defending. (Applause)
300
1165000
3000
ABOUT THE SPEAKER
James Howard Kunstler - Social criticJames Howard Kunstler may be the world’s most outspoken critic of suburban sprawl. He believes the end of the fossil fuels era will soon force a return to smaller-scale, agrarian communities -- and an overhaul of the most destructive features of postwar society.
Why you should listen
James Howard Kunstler calls suburban sprawl "the greatest misallocation of resources the world has ever known." His arguments bring a new lens to urban development, drawing clear connections between physical spaces and cultural vitality.
Geography of Nowhere, published in 1993, presented a grim vision of America in decline -- a nation of cookie-cutter strip malls, vacuous city centers, and dead spaces wrought by what Kunstler calls the ethos of Happy Motoring: our society-wide dependence on the automobile.
The Long Emergency (2005) takes a hard look at energy dependency, arguing that the end of the fossil fuels era will force a return to smaller-scale, agrarian-focused communities and an overhaul of many of the most prominent and destructive features of postwar society.
His confrontational approach and propensity for doomsday scenarios make Kunstler a lightning rod for controversy and critics. But his magnificent rants are underscored with logic and his books are widely read, particularly by architectural critics and urban planners.
James Howard Kunstler | Speaker | TED.com