ABOUT THE SPEAKER
Jacqueline Novogratz - Investor and advocate for moral leadership
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty.

Why you should listen

Jacqueline Novogratz writes: "I want to build a movement in which we define success based on the amount of human energy we release in the world.

"I started my career on Wall Street and soon discovered that markets are efficient, but by themselves they too often overlook or exploit the poor. So I moved to Rwanda in 1986 to help found the country’s first micro-finance bank. There I saw the humanitarian ethos of philanthropy, and also how often top-down solutions too often create dependency, the opposite of dignity. Through 30 years of working on solutions to poverty, I have come to redefine it for myself, seeing it not as how much income a person earns, but how free they are to make their own choices and decisions, how much agency they have over their own lives.

Acumen was founded to change the way the world tackles poverty in 2001. Our mission was simple – to raise philanthropy and invest it as patient capital – long-term investment in intrepid entrepreneurs willing to go where markets and government had failed the poor. We enable companies to experiment and fail, never wavering from a commitment to stand with the poor, yet understanding that profitability is necessary for sustainable solutions. We’ve invested more than $110M across South Asia, Africa, Latin America and the US, and have seen entire sectors disrupted and hundreds of millions served.

The work also taught that it was critical to invest in talent. To date, we’ve supported nearly 400 Acumen Fellows across lines of race, class, ethnicity, religion and ideology. They are a beautiful group, full of vision and grit, and a determination to do what is right, not easy. The group itself enables individual leaders to endure the loneliness that is part of the work.

And then we measure what matters rather than just what we can count. Take this all together and you see our mission to do what it takes to build a world in which all of us have the chance to dream and to flourish, not from a place of easy sentimentality but through a commitment to using the tools of capitalism and the attributes of moral leadership to focus on doing what it takes, and no less.

More profile about the speaker
Jacqueline Novogratz | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2005

Jacqueline Novogratz: Invest in Africa's own solutions

Jacqueline Novogratz yoksulluğu sona erdirmeye yatırım yapıyor.

Filmed:
1,016,168 views

Jacqueline Novogratz dünyanın Afrika ve yoksulluğa olan artan ilgisini alkışlıyor, fakat ikna edici bir şekilde yeni bir yaklaşım öne sürüyor.
- Investor and advocate for moral leadership
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:25
I want to startbaşlama with a storyÖykü, a laLa SethSeth GodinGodin,
0
0
3000
Bir hikaye ile başlamak istiyorum,
00:28
from when I was 12 yearsyıl oldeski.
1
3000
2000
12 yaşında olduğum zamandan.
00:30
My uncleamca dayı EdEd gaveverdi me a beautifulgüzel bluemavi sweaterKazak --
2
5000
3000
Ed Amcam bana güzel bir mavi süveter hediye etmişti --
00:33
at leasten az I thought it was beautifulgüzel.
3
8000
2000
en azından güzel olduğunu düşünmüştüm.
00:35
And it had fuzzybelirsiz zebrasZebralar walkingyürüme acrosskarşısında the stomachmide,
4
10000
3000
Süveterin karın bölgesi üstünde tüylü zebralar vardı.
00:38
and MountMount KilimanjaroKilimanjaro Dağı and MountMount MeruMeru were kindtür of
5
13000
3000
ve göğüs kısmının tam karşısında yine tüylü olan
00:41
right acrosskarşısında the chestgöğüs, that were alsoAyrıca fuzzybelirsiz.
6
16000
2000
Kilimanjaro ve Meru Dağları bulunuyordu.
00:43
And I woregiydiği it wheneverher ne zaman I could,
7
18000
1000
Ve her fırsatım olduğunda onu giyerdim,
00:44
thinkingdüşünme it was the mostçoğu fabulousharika thing I ownedSahip olunan.
8
19000
3000
o süveterin sahip olduğum en harika şey olduğunu düşünerek.
00:47
UntilKadar one day in ninthdokuzuncu gradesınıf,
9
22000
2000
dokuzuncu sınıftaki bir güne kadar,
00:49
when I was standingayakta with a numbernumara of the footballFutbol playersoyuncu.
10
24000
3000
bir dizi futbolcu ile bir aradayken.
00:52
And my bodyvücut had clearlyAçıkça changeddeğişmiş, and MattMatt MussolinaMussolina,
11
27000
4000
vücudum açıkça değişmişti, ve Matt Mussolina,
00:56
who was undeniablyinkar edilemez my nemesisNemesis in highyüksek schoolokul,
12
31000
4000
ki o lisede benim inkar edilmez en yakın arkadaşımdı,
01:00
said in a boomingpatlama voiceses that
13
35000
1000
gürleyen bir ses tonu ile
01:01
we no longeruzun had to go faruzak away to go on skikayak tripsgezileri,
14
36000
4000
artık kaymak için çok uzağa gitmek zorunda olmadığımızı söyledi.
01:05
but we could all skikayak on MountMount NovogratzNovogratz.
15
40000
2000
ama Novogratz Dağında kayabilirdik.
01:07
(LaughterKahkaha)
16
42000
1000
(Gülme)
01:08
And I was so humiliatedaşağılanmış and mortifiedmahcup
17
43000
3000
Ve o kadar küçük düşmüş ve utanmıştım ki
01:11
that I immediatelyhemen ranran home to my motheranne and chastisedazarladı her
18
46000
4000
hemen eve anneme koştum ve onu
01:15
for ever lettingicar me weargiyinmek the hideousiğrenç sweaterKazak.
19
50000
1000
o iğrenç süveteri giymeme izin verdiği için azarladım.
01:16
We drovesürdü to the Goodwillİyi niyet and we threwattı the sweaterKazak away
20
51000
3000
Arabayla Goodwill'e gittik ve süveteri attık.
01:19
somewhatbiraz ceremoniouslytörenle,
21
54000
2000
biraz merasimle,
01:21
my ideaFikir beingolmak that I would never have to think about the sweaterKazak
22
56000
3000
niyetim bir daha süveteri ne düşünmek
01:24
norne de see it ever again.
23
59000
1000
ne de bir daha onu görmek zorunda olmaktı.
01:25
FastHızlı forwardileri -- 11 yearsyıl latersonra, I'm a 25-year-old-yaşında kidçocuk.
24
60000
4000
İleri doğru hızlıca -- 11 yıl sonra, 25 yaşında bir çocuğum.
01:29
I'm workingçalışma in KigaliKigali, RwandaRuanda, joggingkoşu yapmak throughvasitasiyla the steepdik slopesyamaçlar,
25
64000
7000
Kigali, Rwanda'da çalışıyorum, dik yamaçlar boyunca koşuşuyorum,
01:36
when I see, 10 feetayaklar in frontön of me, a little boyoğlan -- 11 yearsyıl oldeski --
26
71000
4000
3 metre önümde bana doğru koşan ve üzerinde benim süveterim olan
01:40
runningkoşu towardkarşı me, wearinggiyme my sweaterKazak.
27
75000
3000
11 yaşında küçük bir oğlan çocuğu gördüm.
01:43
And I'm thinkingdüşünme, no, this is not possiblemümkün.
28
78000
2000
kendi kendime, hayır, bu mümkün değil diyorum.
01:45
But so, curiousMeraklı, I runkoş up to the childçocuk -- of coursekurs
29
80000
4000
ama meraklı bir şekilde, çocuğa kadar koşuyorum -- kesinlikle
01:49
scaringkorkutuyor the livingyaşam bejesusİsa aşkına out of him --
30
84000
2000
ödü patlıyor --
01:51
grabkapmak him by the collaryaka, turndönüş it over, and there is my nameisim
31
86000
3000
yakasından yakalayıp, kendime doğru çeviriyorum ve
01:54
writtenyazılı on the collaryaka of this sweaterKazak.
32
89000
2000
süveterin yakasına yazılmış adımı görüyorum.
01:56
I tell that storyÖykü, because it has servedhizmet and continuesdevam ediyor to serveservis
33
91000
5000
Bu hikayeyi anlatıyorum, çünkü bu Yeryüzünde hepimizin
02:01
as a metaphormecaz to me about the levelseviye of connectednessbağlantılılık
34
96000
4000
birbirimize bağlılığımızın seviyesi hakkında
02:05
that we all have on this EarthDünya.
35
100000
2000
benim için bir metafor olarak hep işe yaradı ve yaramaya devam ediyor.
02:07
We so oftensık sık don't realizegerçekleştirmek what our actionaksiyon and our inactionhareketsizlik
36
102000
4000
Sıklıkla eylem ve eylemsizliğimizin
02:11
does to people we think we will never see and never know.
37
106000
3000
asla görmeyeceğimizi ve tanımayacağımızı düşündüğümüz insanlara ne yaptığını anlamayız.
02:15
I alsoAyrıca tell it because it tellsanlatır a largerdaha büyük contextualbağlamsal storyÖykü
38
110000
3000
Ayrıca bu hikayeyi anlatıyorum, çünkü bu yardımın ne olduğu ve ne olabileceği hakkında
02:18
of what aidyardım is and can be.
39
113000
2000
daha geniş bir bağlamsal hikaye veriyor.
02:20
That this traveledseyahat into the Goodwillİyi niyet in VirginiaVirginia,
40
115000
4000
Bu süveter Virginia Goodwill'e ve oradan da
02:24
and movedtaşındı its way into the largerdaha büyük industrysanayi,
41
119000
3000
o noktada Afrika ve Asya'ya milyonlarca ton ikinci el elbise veren
02:27
whichhangi at that pointpuan was givingvererek millionsmilyonlarca of tonston of secondhandİkinci el clothingGiyim to AfricaAfrika and AsiaAsya.
42
122000
4000
daha büyük sanayi bölgesine gitti.
02:31
WhichHangi was a very good thing, providingsağlama lowdüşük costmaliyet clothingGiyim.
43
126000
4000
Bu düşük maliyetli giyim sağlanması bakımından çok iyi bir şey.
02:35
And at the sameaynı time, certainlykesinlikle in RwandaRuanda,
44
130000
2000
Ve aynı zamanda, özellikle Ruanda'da
02:37
it destroyedyerlebir edilmiş the localyerel retailingPerakendecilik industrysanayi.
45
132000
2000
bu ticaret yerli parekende sanayiye çökertti.
02:39
Not to say that it shouldn'tolmamalı have,
46
134000
2000
sahip olunmaması gerektiği demek değil,
02:41
but that we have to get better at answeringcevap veren the questionssorular
47
136000
3000
ama sonuçlar ve cevaplar hakkında düşündüğümüz
02:44
that need to be considereddüşünülen when we think about consequencessonuçları
48
139000
3000
zaman dikkat edilmesi gereken soruları cevaplandırmakta
02:47
and responsesyanıt-e doğru.
49
142000
2000
daha iyi olmak zorundayız.
02:49
So, I'm going to stickÇubuk in RwandaRuanda, circayaklaşık 1985, 1986,
50
144000
5000
Böylece, 1985, 1986 dolaylarında Ruanda'da takılmaya devam ediyorum,
02:54
where I was doing two things.
51
149000
1000
orada iki şey yapıyordum.
02:55
I had startedbaşladı a bakeryfırın with 20 unwedevlenmemiş mothersanneler.
52
150000
3000
20 bekar anne ile bir fırın işine başladık.
02:58
We were calleddenilen the "BadKötü NewsHaberler BearsAyılar," and our notionkavram was
53
153000
2000
Kötü Haber Ayıları olarak adlandırılmaktaydık, ve nosyonumuz
03:00
we were going to cornerköşe the snackAperatif foodGıda business in KigaliKigali,
54
155000
3000
Kigali'de aperatif yiyecek işini köşe noktalarda yapmak idi.
03:03
whichhangi was not hardzor because there were no snacksaperatifler before us.
55
158000
3000
bu zor değildi çünkü bizden önce aperatif yoktu.
03:07
And because we had a good business modelmodel, we actuallyaslında did it,
56
162000
3000
Ve iyi bir iş modeline sahip olmamızdan dolayı, onu gerçekten başardık,
03:10
and I watchedizledi these womenkadınlar transformdönüştürmek on a micro-levelmikro düzeyde.
57
165000
2000
ve mikro seviyede bu kadınların dönüşümünü gözlemledim.
03:12
But at the sameaynı time, I startedbaşladı a micro-financemikro finans bankbanka,
58
167000
3000
Ama aynı zamanda, bir mikro-finans bankası işini başlattım,
03:15
and tomorrowyarın Iqbalİkbal QuadirQuadir is going to talk about GrameenGrameen,
59
170000
3000
ve yarın tüm mikro finans bankaların atası olan
03:18
whichhangi is the grandfatherBüyük baba of all micro-financemikro finans banksbankalar,
60
173000
3000
Iqbal Quadir Grameen mikrofinans hakkında bir konuşma yapacak,
03:21
whichhangi now is a worldwideDünya çapında movementhareket -- you talk about a memememe --
61
176000
2000
ki bu şu anda dünya çapında bir harekettir -- bir kültürel dönüşüm hakkında konuşuyoruz.
03:24
but then it was quiteoldukça newyeni, especiallyözellikle in an economyekonomi
62
179000
3000
ama o zaman oldukça yeniydi, özellikle
03:27
that was movinghareketli from bartertakas into tradeTicaret.
63
182000
3000
değiş-tokuştan ticarete kayan bir ekonomide.
03:30
We got a lot of things right.
64
185000
2000
Birçok şeye sahip olduk.
03:32
We focusedodaklı on a business modelmodel; we insistedısrar on skincilt in the gameoyun.
65
187000
3000
Bir iş modeline odaklandık, kendi işimize yatırım yapmakta ısrarlı olduk.
03:35
The womenkadınlar madeyapılmış theironların ownkendi decisionskararlar at the endson of the day
66
190000
3000
Günün sonunda kadınlar kendi kararlarını aldılar
03:38
as to how they would use this accesserişim to creditkredi
67
193000
2000
bu krediye giriş olanağını nasıl kullanacakları hakkında
03:40
to buildinşa etmek theironların little businessesişletmeler, earnkazanmak more incomegelir
68
195000
3000
kendi küçük işlerini kurmak, daha fazla para kazanmak için
03:43
so they could take carebakım of theironların familiesaileleri better.
69
198000
2000
böylece aileleri ile daha iyi ilgilenebileceklerdi.
03:46
What we didn't understandanlama, what was happeningolay all around us,
70
201000
4000
Anlamadığımız şey, etrafımızda olan şey,
03:50
with the confluenceizdiham of fearkorku, ethnicetnik strifeçekişme
71
205000
6000
korku, etnik kavganın ve kuşkusuzu bir yardım oyununun birbirine karışması ile
03:57
and certainlykesinlikle an aidyardım gameoyun, if you will, that was playingoynama into
72
212000
4000
ve kesinlikle bir yardım oyunu,
04:02
this invisiblegörünmez but certainlykesinlikle palpablesomut movementhareket insideiçeride RwandaRuanda,
73
217000
6000
o zamanlara bütçesinin yüzde 30'u dış yardımdan gelen
04:08
that at that time, 30 percentyüzde of the budgetbütçe was all foreignyabancı aidyardım.
74
223000
3000
Ruanda içindeki bu görünmez ama kuşkusuz somut hareket.
04:11
The genocidesoykırım happenedolmuş in 1994,
75
226000
2000
1994'de soykırım oldu,
04:13
sevenYedi yearsyıl after these womenkadınlar all workedişlenmiş togetherbirlikte
76
228000
2000
bu kadınların bu hayali inşaa etmek için birlikte çalışmaya başlamalarından
04:15
to buildinşa etmek this dreamrüya.
77
230000
2000
yedi yıl sonra.
04:17
And the good newshaber was that the institutionkurum,
78
232000
2000
Ve iyi haber söz konusu kurum
04:19
the bankingBankacılık institutionkurum, lastedsürdü.
79
234000
2000
yani bankacılık kurumu, devam etti.
04:21
In factgerçek, it becameoldu the largesten büyük rehabilitationRehabilitasyon lenderborç veren in the countryülke.
80
236000
3000
Aslında, bu ülkenin en büyük rehabilitasyon amaçlı borç sağlayıcısı oldu.
04:25
The bakeryfırın was completelytamamen wipedyok out,
81
240000
2000
Fırın işi tamamen silinip gitmişti,
04:27
but the lessonsdersler for me were that accountabilityHesap verebilirlik countssayımları --
82
242000
4000
ama benim için dersler
04:32
got to buildinşa etmek things with people on the groundzemin,
83
247000
2000
en aşağıdaki insanlarla bir şeyler inşaa etmek zorunda olmaktı,
04:34
usingkullanma business modelsmodeller where, as StevenSteven LevittLevitt would say,
84
249000
3000
Steven Levitt'in ifade ettiği gibi, teşvikin önemli olduğu
04:37
the incentivesteşvikler mattermadde.
85
252000
2000
iş modellerini kullanmaktı.
04:39
UnderstandAnlamak, howeverancak complexkarmaşık we mayMayıs ayı be, incentivesteşvikler mattermadde.
86
254000
4000
Ne kadar kompleks olabilirsek olalım, teşvikin önemli olduğunu anlıyorum.
04:43
So when ChrisChris raisedkalkık to me how wonderfulolağanüstü everything
87
258000
4000
Böylece, Chris dünyada meydana gelen herşeyin
04:47
that was happeningolay in the worldDünya,
88
262000
2000
genel görüşde bir değişimi görüyor olduğumuz
04:49
that we were seeinggörme a shiftvardiya in zeitgeistgenel görüş,
89
264000
2000
ne kadar harika olduğunu bana söylediğinde
04:51
on the one handel I absolutelykesinlikle agreeanlaşmak with him,
90
266000
2000
bir yandan kesinlikle onunla aynı fikirdeydim,
04:53
and I was so thrilledheyecan to see what happenedolmuş with the G8 --
91
268000
3000
ve G8 ile ilgili olan şeyi görmekte o kadar heyecanlanmıştım ki
04:56
that the worldDünya, because of people like TonyTony BlairBlair and BonoBono
92
271000
4000
Tony Blair ve Bono ve Bob Geldof gibi kişiler sayesinde --
05:00
and BobBob GeldofGeldof -- the worldDünya is talkingkonuşma about globalglobal povertyyoksulluk;
93
275000
4000
dünya küresel yoksulluk hakkında konuşuyor.
05:04
the worldDünya is talkingkonuşma about AfricaAfrika
94
279000
2000
dünya Afrika hakkında konuşuyor.
05:06
in waysyolları I have never seengörüldü in my life.
95
281000
2000
hayatımda hiç görmediğim şekilde.
05:08
It's thrillingheyecan verici.
96
283000
1000
Heyecan vericiydi.
05:09
And at the sameaynı time, what keepstutar me up at night
97
284000
3000
Ve aynı zamanda, geceleri beni ayakta tutan
05:12
is a fearkorku that we'lliyi look at the victorieszaferler of the G8 --
98
287000
4000
G8 başarılarını bakacağımız korkusuydu --
05:16
50 billionmilyar dollarsdolar in increasedartmış aidyardım to AfricaAfrika,
99
291000
3000
Afrika'ya 50 milyar dolar artırılmış yardım,
05:19
40 billionmilyar in reducedindirimli debtborç -- as the victoryzafer,
100
294000
3000
40 milyar dolar düşürülmüş borç -- başarı olarak,
05:22
as more than chapterbölüm one, as our moralmanevi absolutionibra.
101
297000
4000
bölüm birden daha fazla olarak, ahlaki temizlenme olarak.
05:26
And in factgerçek, what we need to do is see that as chapterbölüm one,
102
301000
4000
Ve aslında, yapmamız gereken şey bölüm bir olarak,
05:30
celebratekutlamak it, closekapat it, and recognizetanımak that we need a chapterbölüm two
103
305000
4000
onu kutlama, onu kapatma, ve bölüm ikiye ihtiyacımız olduğunu anlama
05:34
that is all about executionicra, all about the how-toNasıl yapılır.
104
309000
2000
hepsi iş yapma hakkında --- hepis nasıl hakkında.
05:37
And if you rememberhatırlamak one thing from what I want to talk about todaybugün,
105
312000
3000
Ve bu gün hakkında bahsetmek istediğim şeyi hatırlarsanız,
05:40
it's that the only way to endson povertyyoksulluk, to make it historytarih,
106
315000
4000
yoksulluğu ortadan kaldırmanın, tarihe gömmenin tek yolu
05:44
is to buildinşa etmek viableyaşayabilir systemssistemler on the groundzemin
107
319000
3000
hayati ve ulaşılabilir mal ve hizmetleri
05:47
that deliverteslim etmek criticalkritik and affordablesatın alınabilir goodsmal and servicesHizmetler to the poorfakir,
108
322000
4000
yoksullara dağıtan
05:51
in waysyolları that are financiallymali sustainablesürdürülebilir and scaleableölçeklenebilir.
109
326000
3000
temelde yaşayabilir sistemler kurmaktan geçmektedir.
05:54
If we do that, we really can make povertyyoksulluk historytarih.
110
329000
3000
Bunu yaparsak, yoksulluğu gerçekten tarihe gömebiliriz.
05:57
And it was that -- that wholebütün philosophyFelsefe --
111
332000
3000
Ve -- bütün bir felsefe olarak -- Acumen Fonu adlı
06:00
that encouragedteşvik me to startbaşlama my currentşimdiki endeavorçaba
112
335000
4000
şimdiki teşebbüsümü başlatmam için
06:04
calleddenilen "AcumenZekası FundFonu,"
113
339000
2000
beni cesaretlendiren budur.
06:06
whichhangi is tryingçalışıyor to buildinşa etmek some mini-blueprintsMini-planları
114
341000
2000
ki bu teşebbüs Pakistan, Hindistan, Kenya, Tanzanya ve Mısır'da
06:08
for how we mightbelki do that in waterSu, healthsağlık and housingKonut
115
343000
3000
su, sağlık ve konutta bunu nasıl başarabileceğimiz ile ilgili
06:11
in PakistanPakistan, IndiaHindistan, KenyaKenya, TanzaniaTanzanya and EgyptMısır.
116
346000
3000
küçük uygulama planları oluşturmaya çalışıyor.
06:14
And I want to talk a little bitbit about that, and some of the examplesörnekler,
117
349000
5000
Ve bunun hakkında biraz konuşmak isterim, bir kaç örnekle
06:19
so you can see what it is that we're doing.
118
354000
2000
böylece ne yapıyor olduğumuzu görebilirsiniz.
06:21
But before I do this -- and this is anotherbir diğeri one of my petEvcil Hayvan peevespeeves --
119
356000
3000
Ama bunu yapmadan önce -- ve bu benim canımı sıkanlardan bir başkasıdır --
06:24
I want to talk a little bitbit about who the poorfakir are.
120
359000
2000
Yoksulun kim olduğu hakkında biraz bahsetmek istiyorum.
06:26
Because we too oftensık sık talk about them as these
121
361000
4000
Çünkü bizler onlar hakkında özgür olmak için özlem duyan
06:30
stronggüçlü, hugeKocaman masseskitleler of people yearningözlem to be freeücretsiz,
122
365000
3000
büyük, geniş insanlar topluluğu olarak konuşuruz,
06:33
when in factgerçek, it's quiteoldukça an amazingşaşırtıcı storyÖykü.
123
368000
5000
aslında, bu oldukça hayret verici bir hikayedir.
06:38
On a macroMakro levelseviye, fourdört billionmilyar people on EarthDünya make lessaz than fourdört dollarsdolar a day.
124
373000
5000
Bir makro seviyede, Yeryüzündeki dört milyar insan günde dört dolardan daha az kazanıyor.
06:43
That's who we talk about when we think about "the poorfakir."
125
378000
2000
Yoksul hakkında konuştuğumuz zaman kim hakkında konuştuğumuz işte budur.
06:45
If you aggregatetoplam it, it's the thirdüçüncü largesten büyük economyekonomi on EarthDünya,
126
380000
3000
Eğer toplarsanız, Yeryüzündeki üçüncü en büyük ekonomidir.
06:48
and yethenüz mostçoğu of these people go invisiblegörünmez.
127
383000
2000
ve bu insaların çoğu görünmezler.
06:51
Where we typicallytipik work, there's people makingyapma betweenarasında
128
386000
2000
Tipik olarak çalıştığımız yerde, günde bir ila üç dolar arasında
06:53
one and threeüç dollarsdolar a day.
129
388000
2000
kazanan insanlar vardır.
06:55
Who are these people?
130
390000
2000
Bu insalar kimdir?
06:57
They are farmersçiftçiler and factoryfabrika workersişçiler.
131
392000
3000
Bunlar çiftçiler ve fabrika işçileridir.
07:00
They work in governmenthükümet officesbürolar. They're driverssürücüleri.
132
395000
2000
Bunlar kamuda çalışıyorlar. Bunlar sürücülerdir.
07:02
They are domesticsYanaşmalardan.
133
397000
3000
Bunlar yerlidirler.
07:05
They typicallytipik payödeme for criticalkritik goodsmal and servicesHizmetler like waterSu,
134
400000
3000
Bunlar genel olarak
07:08
like healthcaresağlık hizmeti, like housingKonut, and they payödeme 30 to 40 timeszamanlar
135
403000
4000
su, sağlık, barınma gibi hayati mal ve hizmetleri satın alırlar, orta sınıf emsallerinin ödediklerinin
07:12
what theironların middleclassMiddleclass counterpartsmuadilleri payödeme --
136
407000
2000
30 ila 40 katı fazlasını ödeyerek.
07:14
certainlykesinlikle where we work in KarachiKarachi and NairobiNairobi.
137
409000
3000
çalıştığımız yer Karachi ve Nairobi.
07:18
The poorfakir alsoAyrıca are willingistekli to make, and do make, smartakıllı decisionskararlar,
138
413000
4000
Yoksullar ayrıca zekice kararlar almak istiyorlar
07:22
if you give them that opportunityfırsat.
139
417000
2000
onlara bu fırsatı verirseniz.
07:24
So, two examplesörnekler.
140
419000
2000
İşte, iki örnek.
07:26
One is in IndiaHindistan, where there are 240 millionmilyon farmersçiftçiler,
141
421000
3000
Birisi 240 milyon çiftçinin olduğu Hindistan'dan,
07:29
mostçoğu of whomkime make lessaz than two dollarsdolar a day.
142
424000
2000
ki çoğu günde iki dolardan az kazanmakta.
07:31
Where we work in AurangabadAurangabad, the landarazi is extraordinarilyolağanüstü parchedkavrulmuş.
143
426000
3000
Aurangabad'da çalıştığımızda, toprak olağandışı şekilde kavrulmuştu.
07:35
You see people on averageortalama makingyapma 60 centscent to a dollardolar.
144
430000
3000
60 sentle bir dolara kadar ortalama kazanan insanlar görüyorsunuz.
07:38
This guy in pinkpembe is a socialsosyal entrepreneurgirişimci namedadlı AmiAMI TabarTabar.
145
433000
3000
Bu pembeli adam Ami Tabar adında bir sosyal müteşebbis.
07:42
What he did was see what was happeningolay in Israelİsrail, largerdaha büyük approachesyaklaşımlar,
146
437000
3000
Yaptığı şey Israil'de olanı görmekti, daha geniş yaklaşımlar,
07:45
and figureşekil out how to do a dripdamla irrigationSulama,
147
440000
3000
ve bir damla sulamayı nasıl yapacağını öğrendi.
07:48
whichhangi is a way of bringinggetiren waterSu directlydirekt olarak to the plantbitki stockStok.
148
443000
4000
yani bu suyu bitki yığınına direk olarak getirmenin bir yöntemi.
07:53
But previouslyÖnceden it's only been createdoluşturulan for large-scalebüyük ölçekli farmsçiftlikleri,
149
448000
3000
Ama daha önce geniş ölçekli tarlalar için tasarlanmıştı,
07:56
so AmiAMI TabarTabar tookaldı this and modularizedModularized it down to an eighthsekizinci of an acreAcre.
150
451000
5000
böylece Ami Tabar bunu aldı ve bir hektarın sekizde birine indirerek değiştirdi.
08:01
A coupleçift of principlesprensipler:
151
456000
2000
bir çift ilke --
08:03
buildinşa etmek smallküçük.
152
458000
2000
küçük inşaa et.
08:05
Make it infinitelysonsuz expandableGenişletilebilir and affordablesatın alınabilir to the poorfakir.
153
460000
2000
onu yoksullara genişletilebilir ve ulaşılabilir kıl.
08:07
This familyaile, SaritaSarita and her husbandkoca, boughtsatın a 15-dollar-dolar unitbirim
154
462000
5000
Bu aile, Sarita ve kocası bir 15 dolarlık bir birim aldılar
08:12
when they were livingyaşam in a -- literallyharfi harfine a three-walledÜç duvarlı lean-toYalın
155
467000
3000
burada literal olarak üçduvarlı bir eğimde olmuklu demir çatılı
08:15
with a corrugatedoluklu ironDemir roofçatı.
156
470000
2000
bir yerde yaşıyorlardı.
08:18
After one harvesthasat, they had increasedartmış theironların incomegelir enoughyeterli
157
473000
4000
bir hasattan sonra, gelirlerini yeterince artırdılar
08:22
to buysatın almak a secondikinci systemsistem to do theironların fulltam quarter-acreçeyrek acre.
158
477000
3000
tam çeyrek hektar yapmak için ikinci bir sistem satın aldılar.
08:25
A coupleçift of yearsyıl latersonra, I meetkarşılamak them.
159
480000
2000
bir çift yıl sonra, onlarla görüştüm.
08:27
They now make fourdört dollarsdolar a day, whichhangi is prettygüzel much middleorta classsınıf for IndiaHindistan,
160
482000
3000
Günde dört dolar kazanıyorlar, Hindistan için oldukça iyi orta sınıf,
08:30
and they showedgösterdi me the concretebeton foundationvakıf they had just laidkoydu
161
485000
5000
ve kendi evleri inşaa etmek için daha henüz döktükleri beton temeli
08:35
to buildinşa etmek theironların houseev.
162
490000
1000
bana gösterdiler.
08:36
And I swearyemin etmek, you could see the futuregelecek in that woman'skadının eyesgözleri.
163
491000
3000
Ve yemin ederim, geleceği o kadının gözlerinde görebilirsiz.
08:39
Something I trulygerçekten believe.
164
494000
2000
Hakikaten inandığım bir şey.
08:41
You can't talk about povertyyoksulluk todaybugün withoutolmadan talkingkonuşma about malariasıtma bedyatak netsfileler,
165
496000
3000
Sıtma yatak tülleri hakkında konuşmaksızın bu gün yoksulluk hakkında konuşamazsınız,
08:44
and I again give JeffreyJeffrey SachsSachs of HarvardHarvard
166
499000
3000
ve tekrardan Harvad'dan Jeffrey Sachs'a
08:47
hugeKocaman kudosKudos for bringinggetiren to the worldDünya
167
502000
3000
dört dolara bir hayat kurtarabilrsin -- şeklindeki fikrini dünyaya
08:50
this notionkavram of his rageöfke -- for fivebeş dollarsdolar you can savekayıt etmek a life.
168
505000
4000
getirmesinden dolayı büyük övgüde bulunmak istiyorum.
08:54
MalariaSıtma is a diseasehastalık that killsöldürür one to threeüç millionmilyon people a yearyıl.
169
509000
4000
Sıtma yılda bir ila üç milyon insanı öldüren bir hastalık.
08:58
300 to 500 millionmilyon casesvakalar are reportedrapor.
170
513000
2000
300 ila 500 milyon vaka raporlanıyor.
09:00
It's estimatedtahmini that AfricaAfrika loseskaybeder
171
515000
2000
Afrikanın
09:02
about 13 billionmilyar dollarsdolar a yearyıl to the diseasehastalık.
172
517000
2000
bu hastalık nedeniyle yılda 13 milyar dolar kaybettiği tahmin ediliyor.
09:04
FiveBeş dollarsdolar can savekayıt etmek a life.
173
519000
2000
Beş dolar bir hayat kurtarabilir.
09:06
We can sendgöndermek people to the moonay; we can see if there's life on MarsMars --
174
521000
3000
İnsanları aya gönderebiliriz, Mars'ta hayat olup olmadığını görebiliriz --
09:09
why can't we get five-dollarbeş dolar netsfileler to 500 millionmilyon people?
175
524000
3000
neden 500 milyon insana beş dolarlık tül veremiyoruz?
09:13
The questionsoru, thoughgerçi, is not "Why can't we?"
176
528000
3000
Mesele, bununla beraber, niçin yapamadığımız değil,
09:16
The questionsoru is how can we help AfricansAfrikalılar do this for themselveskendilerini?
177
531000
4000
mesele Afrikalılara bunu kendileri için nasıl yapabilmelerine nasıl yardım edebilmemizdir?
09:21
A lot of hurdlesEngelli.
178
536000
1000
bir çok engel var.
09:22
One: productionüretim is too lowdüşük. Two: pricefiyat is too highyüksek.
179
537000
3000
Birisi: üretim çok düşük. İkincisi: fiyat çok yüksek.
09:25
ThreeÜç: this is a good roadyol in -- right nearyakın where our factoryfabrika is locatedbulunan.
180
540000
5000
Üçüncüsü: bu bir yol -- tam fabrikamızın yerleştirildiği yer
09:30
DistributionDağıtım is a nightmarekâbus, but not impossibleimkansız.
181
545000
3000
Dağıtım bir kabus, fakat imkansız değil.
09:33
We startedbaşladı by makingyapma a 350,000-dollar-dolar loanborç
182
548000
3000
Afrika'daki en büyük geleneksel yatak tülü üreticisine
09:37
to the largesten büyük traditionalgeleneksel bedyatak net manufacturerüretici firma in AfricaAfrika
183
552000
2000
350,000 dolar borç yaparak işe başladık,
09:39
so that they could transferaktarma technologyteknoloji from JapanJaponya
184
554000
5000
ki böylece teknolojiyi Japonya'dan transfer edebilsinler.
09:44
and buildinşa etmek these long-lastinguzun ömürlü, five-yearbeş yıllık netsfileler.
185
559000
2000
ve uzun ömürlü ve beş yıl tülleri yapabilsinler diye.
09:46
Here are just some picturesresimler of the factoryfabrika.
186
561000
2000
İşte fabrikdan bir kaç resim.
09:48
TodayBugün, threeüç yearsyıl latersonra, the companyşirket has employedçalışan
187
563000
3000
Bu gün, üç yıl sonra, şirket
09:51
anotherbir diğeri thousandbin womenkadınlar.
188
566000
2000
1000 kadın daha istihdam etti
09:54
It contributeskatkıda bulunur about 600,000 dollarsdolar in wagesücret to the economyekonomi of TanzaniaTanzanya.
189
569000
5000
Tanzan'ya ekonomisine ücret olarak yaklaşık 600,000 dolar katkıda bulunuyor.
09:59
It's the largesten büyük companyşirket in TanzaniaTanzanya.
190
574000
2000
Tanzan'yadaki en büyük şirket.
10:01
The throughputçıktı rateoran right now is 1.5 millionmilyon netsfileler,
191
576000
3000
Çıktı oranı şu anda 1.5 milyon tül,
10:04
threeüç millionmilyon by the endson of the yearyıl.
192
579000
2000
yılın sonuna doğru üç milyon olacak.
10:06
We hopeumut to have sevenYedi millionmilyon at the endson of nextSonraki yearyıl.
193
581000
2000
gelecek yıl sonunda yedi milyona sahip olacağımızı umut ediyoruz.
10:09
So the productionüretim sideyan is workingçalışma.
194
584000
2000
Böylecek üretim tarafı işliyor.
10:11
On the distributiondağıtım sideyan, thoughgerçi,
195
586000
1000
Dağıtım tarafında, bununla beraber,
10:12
as a worldDünya, we have a lot of work to do.
196
587000
2000
bir dünya olarak, yapacak çok şeyimiz var.
10:14
Right now, 95 percentyüzde of these netsfileler are beingolmak boughtsatın by the U.N.,
197
589000
4000
Şimdi, bu tüllerin yüzde 95'i BM tarafında satın alınıyor,
10:18
and then givenverilmiş primarilyÖncelikle to people around AfricaAfrika.
198
593000
4000
ve temel olarak Afrika'daki insanlara veriliyor.
10:22
We're looking at buildingbina
199
597000
2000
binaya bakıyoruz
10:24
on some of the mostçoğu preciousdeğerli resourceskaynaklar of AfricaAfrika: people.
200
599000
3000
Afrika'nın en değerli kaynaklarından bazısı -- insanlar.
10:27
TheirOnların womenkadınlar.
201
602000
2000
Kadınları.
10:29
And so I want you to meetkarşılamak JacquelineJacqueline,
202
604000
2000
Ve Jacqueline ile tanışmanızı istiyorum,
10:31
my namesakeadaşı, 21 yearsyıl oldeski.
203
606000
2000
benim adaşım, 21 yaşında.
10:33
If she were borndoğmuş anywhereherhangi bir yer elsebaşka but TanzaniaTanzanya,
204
608000
2000
Tanzanya'dan başka bir yerde doğmuş olsaydı,
10:35
I'm tellingsöylüyorum you, she could runkoş WallDuvar StreetSokak.
205
610000
2000
size söylüyorum, Wall Street'i yönetebilirdi.
10:37
She runskoşar two of the lineshatlar, and has alreadyzaten savedkaydedilmiş enoughyeterli moneypara
206
612000
4000
Hatların ikisini yönetiyor, ve kendi evini ödeyebilmek yapmak için
10:41
to put a down paymentödeme on her houseev.
207
616000
2000
yeterince para tasarruf etti.
10:43
She makesmarkaları about two dollarsdolar a day, is creatingoluşturma an educationEğitim fundfon, sermaye,
208
618000
4000
günde iki dolar kazanıyor, bir eğitim fonu oluşturuyor,
10:47
and told me she is not marryingevlenerek norne de havingsahip olan childrençocuklar
209
622000
3000
ve evlenmeyeceğini ve çocuk yapmayacağını söyledi,
10:50
untila kadar these things are completedtamamlanan.
210
625000
3000
bu şeyler tamamlanana kadar.
10:53
And so, when I told her about our ideaFikir --
211
628000
2000
ve böylece, ona fikrimi söylediğimde --
10:55
that maybe we could take a TupperwareTupperware modelmodel from the UnitedAmerika StatesBirleşik,
212
630000
3000
belki Birleşik Devletlerden bir Tupperware almamız,
10:58
and find a way for the womenkadınlar themselveskendilerini to go out
213
633000
3000
ve kadınların kendileri için dışarıya çıkıp bu tülleri diğerlerine
11:01
and sellsatmak these netsfileler to othersdiğerleri --
214
636000
2000
satmalarının bir yolunu bulmamız --
11:03
she quicklyhızlı bir şekilde startedbaşladı calculatinghesaplama what she herselfkendini could make
215
638000
3000
hemen kendisinin ne yapabileceğini hesaplamaya başladı
11:06
and signedimzalı up.
216
641000
2000
ve kayıt oldu.
11:08
We tookaldı a lessonders from IDEOIDEO, one of our favoritesevdiğim companiesşirketler,
217
643000
5000
Gözde şirketlerimizden biri olan IDEO'dan ders aldık,
11:13
and quicklyhızlı bir şekilde did a prototypingprototipleme on this,
218
648000
2000
ve bunun üzerinde bir prototip yaptık,
11:15
and tookaldı JacquelineJacqueline into the areaalan where she liveshayatları.
219
650000
3000
ve Jacqueline'i yaşadığı yere götürdük.
11:18
She broughtgetirdi 10 of the womenkadınlar with whomkime she interactsetkileşim
220
653000
4000
Kendisi ile etkileşimde olan kadınlardan 10'nunu
11:22
togetherbirlikte to see if she could sellsatmak these netsfileler, fivebeş dollarsdolar apiecebir parça,
221
657000
2000
insanların hiç kimsenin satın almayacağını söylemelerine rağmen,
11:24
despiterağmen the factgerçek that people say nobodykimse will buysatın almak one,
222
659000
3000
parçası beş dolara, birlikte bu tülleri satıp satamayacağını görmek için getirdi.
11:27
and we learnedbilgili a lot about how you sellsatmak things.
223
662000
3000
ve bu şeyleri nasıl satabilceğiniz hakkında çok şey öğrendik.
11:30
Not cominggelecek in with our ownkendi notionskavramlar,
224
665000
2000
Kendi fikirlerimizle ortaya çıkmaktan ziyade,
11:32
because she didn't even talk about malariasıtma untila kadar the very endson.
225
667000
2000
günün sonuna kadar sıtmadan bile bahsetmemişti.
11:34
First, she talkedkonuştuk about comfortkonfor, statusdurum, beautygüzellik.
226
669000
3000
İlk önce, rahatlık, statü, güzellik hakkında konuştu.
11:37
These netsfileler, she said, you put them on the floorzemin, bugsböcek leaveayrılmak your houseev.
227
672000
3000
Dedi ki, bu tülleri yere koyun, böcekler evinizi terk edecekler.
11:40
ChildrenÇocuk can sleepuyku throughvasitasiyla the night;
228
675000
2000
Gece boyunca çocuklar uyuyabilirler,
11:42
the houseev looksgörünüyor beautifulgüzel; you hangasmak them in the windowpencere.
229
677000
2000
ev gözel görünür, onları pencereye asarsanız.
11:44
And we'vebiz ettik startedbaşladı makingyapma curtainsPerdeler,
230
679000
2000
Ve perde yapmaya başladık,
11:46
and not only is it beautifulgüzel, but people can see statusdurum --
231
681000
4000
ve sadece güzeli değil, insanlar statüyü de görebiliyorlar --
11:50
that you carebakım about your childrençocuklar.
232
685000
1000
çocuklarınızla ilgilenmenizi.
11:51
Only then did she talk about savingtasarruf your children'sçocuk liveshayatları.
233
686000
4000
Sadece ondan sonra çocuklarınızın hayatlarını kurtarma hakkında konuştu.
11:56
A lot of lessonsdersler to be learnedbilgili in termsşartlar of how we sellsatmak
234
691000
3000
Mal ve hizmeleri yoksullara nasıl sattığımıza ilişkin
11:59
goodsmal and servicesHizmetler to the poorfakir.
235
694000
3000
öğrenilecek birçok ders.
12:03
I want to endson just by sayingsöz that there's enormousmuazzam opportunityfırsat
236
698000
4000
Yoksulluğu tarihe gömmek için
12:08
to make povertyyoksulluk historytarih.
237
703000
2000
muazzam fırsat olduğunu söyleyerek bitirmek istiyorum.
12:10
To do it right, we have to buildinşa etmek business modelsmodeller that mattermadde,
238
705000
3000
Doğru şekilde yapmak için, bu konuda ölçülebilir ve Afrikalılar, Yerliler,
12:13
that are scaleableölçeklenebilir and that work with AfricansAfrikalılar, IndiansKızılderililer,
239
708000
4000
bu kategoriye uyan gelişmekte olan dünyadaki
12:17
people all over the developinggelişen worldDünya
240
712000
2000
herkes bakımından işleyebilir
12:19
who fituygun in this categorykategori, to do it themselveskendilerini.
241
714000
3000
iş modelleri oluşturmak zorundayız.
12:22
Because at the endson of the day, it's about engagementnişan.
242
717000
3000
Çünkü her şeyden önce, bu işe koyulma ile ilgilidir.
12:25
It's about understandinganlayış that people really don't want handoutsdinleyici notları,
243
720000
3000
İnsanların gerçekten bildiriler istememelerini,
12:28
that they want to make theironların ownkendi decisionskararlar;
244
723000
2000
kendi kararlarını kendilerinin vermelerini istemelerini,
12:30
they want to solveçözmek theironların ownkendi problemssorunlar;
245
725000
2000
kendi problemlerini çözmek istemelerini,
12:32
and that by engagingçekici with them,
246
727000
2000
onlarla birlikte işe koyularak,
12:34
not only do we createyaratmak much more dignityhaysiyet for them,
247
729000
3000
sadece onları çok daha fazla onurlandırdığımızı değil,
12:37
but for us as well.
248
732000
2000
kendimizi de onurlandırdığımızı anlamakla ilgilidir.
12:39
And so I urgedürtü all of you to think nextSonraki time
249
734000
3000
Ve bundan dolayı hepinizi bir daha ki sefere
12:42
as to how to engagetutmak with this notionkavram and this opportunityfırsat
250
737000
4000
bu fikre ve bu fırsata nasıl angaje olacağımız,
12:46
that we all have -- to make povertyyoksulluk historytarih --
251
741000
3000
sürecin gerçekten parçası olarak
12:49
by really becomingolma partBölüm of the processsüreç
252
744000
2000
ve bizler-ve-onlar dünyasından uzaklaşarak
12:51
and movinghareketli away from an us-and-thembize-ve-onları worldDünya,
253
746000
2000
ve bunun hepimiz ile ilgili olduğunu anlayarak
12:53
and realizingfark that it's about all of us,
254
748000
2000
ve birlikte yaşamak ve paylaşmak istediğimiz
12:55
and the kindtür of worldDünya that we, togetherbirlikte, want to livecanlı in and sharepay.
255
750000
3000
bir dünya hakkında düşünmeye çağırıyorum.
12:58
Thank you.
256
753000
1000
Teşekkür ederim.
12:59
(ApplauseAlkış)
257
754000
2000
(Alkışlar)
Translated by Oktay Simsek
Reviewed by osman oguz ahsen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Jacqueline Novogratz - Investor and advocate for moral leadership
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty.

Why you should listen

Jacqueline Novogratz writes: "I want to build a movement in which we define success based on the amount of human energy we release in the world.

"I started my career on Wall Street and soon discovered that markets are efficient, but by themselves they too often overlook or exploit the poor. So I moved to Rwanda in 1986 to help found the country’s first micro-finance bank. There I saw the humanitarian ethos of philanthropy, and also how often top-down solutions too often create dependency, the opposite of dignity. Through 30 years of working on solutions to poverty, I have come to redefine it for myself, seeing it not as how much income a person earns, but how free they are to make their own choices and decisions, how much agency they have over their own lives.

Acumen was founded to change the way the world tackles poverty in 2001. Our mission was simple – to raise philanthropy and invest it as patient capital – long-term investment in intrepid entrepreneurs willing to go where markets and government had failed the poor. We enable companies to experiment and fail, never wavering from a commitment to stand with the poor, yet understanding that profitability is necessary for sustainable solutions. We’ve invested more than $110M across South Asia, Africa, Latin America and the US, and have seen entire sectors disrupted and hundreds of millions served.

The work also taught that it was critical to invest in talent. To date, we’ve supported nearly 400 Acumen Fellows across lines of race, class, ethnicity, religion and ideology. They are a beautiful group, full of vision and grit, and a determination to do what is right, not easy. The group itself enables individual leaders to endure the loneliness that is part of the work.

And then we measure what matters rather than just what we can count. Take this all together and you see our mission to do what it takes to build a world in which all of us have the chance to dream and to flourish, not from a place of easy sentimentality but through a commitment to using the tools of capitalism and the attributes of moral leadership to focus on doing what it takes, and no less.

More profile about the speaker
Jacqueline Novogratz | Speaker | TED.com