ABOUT THE SPEAKER
Melissa Fleming - Voice for refugees
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees.

Why you should listen

Almost 60 million people in the world today have been forcefully displaced from their home - a level not seen since WWII. As many as four million Syrian refugees have sought refuge in neighboring countries. In Lebanon, half of these refugees are children; only 20 percent are in school.

Melissa Fleming, Head of Communications and Spokesperson for the High Commissioner at UN's High Commission for Refugees (UNHCR), calls on all of us to make sure that refugee camps are healing places where people can develop the skills they'll need to rebuild their hometowns. Investing in this, she says, may well be the most effective relief effort there is. This inspires her and the teams at the UNHCR to tell stories of the individuals who are displaced.

Fleming's 2017 book, A Hope More Powerful Than the Sea, was born out of the story of Doaa Al Zamel, told her in TED Talk.

Fleming was named senior advisor and spokesperson for UN Secretary-General, António Guterres, in October 2016.

More profile about the speaker
Melissa Fleming | Speaker | TED.com
TEDxThessaloniki

Melissa Fleming: A boat carrying 500 refugees sunk at sea. The story of two survivors

Melissa Fleming: 500 mülteciyi taşıyan bir tekne battı. Kurtulan iki kişinin hikayesi

Filmed:
1,697,668 views

500'den fazla mülteciyi taşıyan aşırı yüklü bir gemide genç bir kadın hiç beklenmeyen bir kahraman oluyor. Birleşmiş Milletler'in mülteci biriminden Melissa Fleming'in anlattığı bu güçlü hikaye mülteci gemileri geldikçe daha iyi hayatlara kaçmaya çalışan çok sayıda insanın hayatına insani bir bakış açısıyla yaklaşıyor.
- Voice for refugees
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
EveryHer day, I listen to harrowingüzücü storieshikayeleri
of people fleeingkaçan for theironların liveshayatları,
0
1372
6149
Her gün; hayatları için kaçan
insanların acı hikayelerini dinliyorum,
00:19
acrosskarşısında dangeroustehlikeli borderssınırlar
and unfriendlydüşmanca seasdenizler.
1
7545
3913
tehlikeli sınırlar ve düşman
denizler boyunca.
00:24
But there's one storyÖykü
that keepstutar me awakeuyanık at night,
2
12109
4495
Ama öyle bir hikaye var ki,
geceleri uyumamı engelliyor
00:28
and it's about DoaaNazlı.
3
16628
1556
ve iste bu Doaa hakkında.
00:30
A SyrianSuriye refugeemülteci, 19 yearsyıl oldeski,
4
18208
2823
Suriyeli bir mülteci, 19 yaşında,
00:33
she was livingyaşam a grindingbileme existencevaroluş
in EgyptMısır workingçalışma day wagesücret.
5
21055
5836
Gündelik yevmiyelerle Mısır'da
güç bela bir hayat sürdürüyordu.
00:38
Her dadbaba was constantlysürekli thinkingdüşünme
of his thrivinggelişen business back in SyriaSuriye
6
26915
5387
Babası sürekli Suriye'de kalan işini
düşünüyordu, tam gelişmekte iken
00:44
that had been blownşişmiş to piecesparçalar by a bombbomba.
7
32326
3348
bir bombayla darmadağın olmuştu.
00:48
And the warsavaş that drovesürdü them there
was still ragingşiddetli in its fourthdördüncü yearyıl.
8
36238
6056
Ve onları buraya sürükleyen savaş dördüncü
yılında hala şiddetini koruyordu.
00:54
And the communitytoplum
that oncebir Zamanlar welcomedmemnuniyetle karşıladı them there
9
42999
3209
Ve bir zamanlar onları buyur
eden toplum
00:58
had becomeolmak wearyyorgun of them.
10
46232
2365
artık onlardan bezmiş görünüyordu.
01:01
And one day, menerkekler on motorcyclesmotosikletler
trieddenenmiş to kidnapadam kaçırma her.
11
49248
3058
Sonra bir gün, motosikletli adamlar
onu kaçırmaya çalıştı.
01:05
OnceBir kez an aspiringAspiring studentÖğrenci
thinkingdüşünme only of her futuregelecek,
12
53084
4749
Bir zamanlar sadece geleceğini düşünen
hevesli bir ögrenciyken.
01:09
now she was scaredkorkmuş all the time.
13
57857
3578
artık sürekli bir korku içindeydi.
01:14
But she was alsoAyrıca fulltam of hopeumut,
14
62269
2009
Ama içi aynı zamanda umutla doluydu,
01:16
because she was in love
with a fellowadam SyrianSuriye refugeemülteci namedadlı BassemBassem.
15
64302
5023
çünkü Bassem adında kendi gibi Suriyeli bir mülteciye aşıktı.
01:21
BassemBassem was alsoAyrıca strugglingmücadele in EgyptMısır,
and he said to DoaaNazlı,
16
69349
5010
Bassem de aynı şekilde Mısır'da mücadele
ediyordu ve Doaa'ya dedi ki,
01:26
"Let's go to EuropeEurope; seekaramak asylumsığınma, safetyemniyet.
17
74383
3366
"Hadi Avrupa'ya gidelim;
iltica ve güvenlik isteyelim.
01:29
I will work, you can studyders çalışma --
the promisesöz vermek of a newyeni life."
18
77773
4143
Ben çalışırım sense okursun --
yeni bir yaşam sözü"
01:34
And he askeddiye sordu her fatherbaba
for her handel in marriageevlilik.
19
82829
3228
Ve Bassem Doaa'yı babasından
istedi.
01:38
But they knewbiliyordum to get to EuropeEurope
they had to riskrisk theironların liveshayatları,
20
86724
5516
Ama Avrupaya varmak için hayatlarını riske
etmek zorunda olduklarını biliyorlardı,
01:44
travelingseyahat acrosskarşısında the MediterraneanMediterranean SeaDeniz,
21
92264
2500
Akdeniz boyunca yolculuk yaparak,
01:46
puttingkoyarak theironların handseller in smugglers'Kaçakçılar,
notoriousadı çıkmış for theironların crueltyacımasızlık.
22
94788
5457
zalimlikleri ile ün yapmış
insan kaçakçılarına güveneceklerdi.
01:53
And DoaaNazlı was terrifieddehşete of the waterSu.
23
101173
3389
Ve Doaa sudan korkuyordu.
01:57
She always had been.
She never learnedbilgili to swimyüzmek.
24
105292
3050
Her zaman için böyleydi.
Yüzmeyi hiç öğrenmemişti.
02:02
It was AugustAğustos that yearyıl,
and alreadyzaten 2,000 people had diedvefat etti
25
110222
4753
Yılın Ağustos ayıydı
ve şimdiden 2.000 kişi
02:06
tryingçalışıyor to crossçapraz the MediterraneanMediterranean,
26
114999
1954
Akdeniz'i geçmeye çalışırken ölmüştü,
02:08
but DoaaNazlı knewbiliyordum of a friendarkadaş who had madeyapılmış it
all the way to NorthernKuzey EuropeEurope,
27
116977
3970
ama Doaa Kuzey Avrupa'ya kadar
gidebilen bir arkadaşını tanıyordu,
02:12
and she thought, "Maybe we can, too."
28
120971
2269
ve"Belki biz de yapabiliriz" diye düşündü.
02:15
So she askeddiye sordu her parentsebeveyn if they could go,
29
123999
3002
Böylece ailesinden gitmek için izin istedi
02:19
and after a painfulacı verici discussiontartışma,
they consentedrazı,
30
127025
3342
ve zorlu bir tartışmadan
sonra razı oldular,
02:22
and BassemBassem paidödenmiş his entiretüm life savingstasarruf --
2,500 dollarsdolar eachher --
31
130391
6130
ve Bassem hayatı boyunca biriktirdiği parayı --
kişi başı 2.500 dolar --
02:28
to the smugglersKaçakçılar.
32
136545
1396
insan kaçakçılarına verdi.
02:30
It was a SaturdayCumartesi morningsabah
when the call camegeldi,
33
138821
3215
Bekledikleri telefon bir cumartesi
sabahında geldi,
02:34
and they were takenalınmış by busotobüs to a beachplaj,
hundredsyüzlerce of people on the beachplaj.
34
142060
4479
ve bir otobüs onları yüzlerce insanla
dolu olan bir sahile götürdü.
Sonra küçük botlarla eski bir balıkçı
teknesine götürüldüler,
02:38
They were takenalınmış then by smallküçük boatstekneler
ontoüstüne an oldeski fishingBalık tutma boattekne,
35
146873
4048
02:42
500 of them crammedsıkışmış ontoüstüne that boattekne,
36
150945
2558
Bu teknede 500 kişi tıkıştılar,
02:45
300 belowaltında, 500 aboveyukarıdaki.
37
153527
2876
300 kişi aşağı 500 kişi yukarı.
02:49
There were SyriansSuriyeliler, PalestiniansFilistinliler,
AfricansAfrikalılar, MuslimsMüslümanlar and ChristiansHıristiyanlar,
38
157466
4538
Suriyeliler, Filistinliler, Afrikalılar,
Müslümanlar ve Hristiyanlar vardı.
02:54
100 childrençocuklar, includingdahil olmak üzere SandraSandra --
little SandraSandra, sixaltı yearsyıl oldeski --
39
162028
5328
Sandra da dahil, 100 çocuk --
6 yaşındaki küçük Sandra--
02:59
and MasaMasa, 18 monthsay.
40
167380
2816
Ve Masa, 18 aylık.
03:03
There were familiesaileleri on that boattekne,
crammedsıkışmış togetherbirlikte shoulderomuz to shoulderomuz,
41
171498
3898
Bu teknede aileler vardı, omuz omuza
03:07
feetayaklar to feetayaklar.
42
175420
1532
ve ayak ayağa sıkışmışlardı.
03:08
DoaaNazlı was sittingoturma with her legsbacaklar
crammedsıkışmış up to her chestgöğüs,
43
176976
3808
Doaa bacaklarını göğsüne
çekmiş oturuyordu,
03:12
BassemBassem holdingtutma her handel.
44
180808
2515
Bassem onun elini tutuyordu.
03:16
Day two on the waterSu,
they were sickhasta with worryendişelenmek
45
184386
2707
Suyun üzerindeki ikinci günlerinde,
endişeden hastalanmışlardı
03:19
and sickhasta to theironların stomachsmideleri
from the roughkaba seadeniz.
46
187117
3079
ve sert denizden dolayı
mideleri bulanıyordu.
03:23
Day threeüç, DoaaNazlı had a premonitionönsezi.
47
191109
2975
Üçüncü gün Doaa'nin içine bir sıkıntı
çökmüştü.
03:27
And she said to BassemBassem,
"I fearkorku we're not going to make it.
48
195068
4553
Ve Bassem'e şöyle dedi,
"Korkarım yapamayacağız.
03:31
I fearkorku the boattekne is going to sinklavabo."
49
199645
2039
korkarım tekne batacak"
03:34
And BassemBassem said to her,
"Please be patienthasta.
50
202517
3149
Bassem ise ona şöyle dedi,
"Lütfen sabırlı ol,
03:37
We will make it to Swedenİsveç,
we will get marriedevli
51
205690
3182
İsveç'e gideceğiz, orada evleneceğiz,
03:40
and we will have a futuregelecek."
52
208896
1554
kendimize bir
gelecek kuracağız."
03:43
Day fourdört, the passengersyolcu
were gettingalma agitatedheyecanlı.
53
211751
3853
Dördüncü gün, yolcular endişelenmeye
başlamıştı.
03:47
They askeddiye sordu the captainKaptan,
"When will we get there?"
54
215628
3136
kaptana sordular, "Ne zaman varacağız?"
03:50
He told them to shutkapamak up,
and he insultedhakaret them.
55
218788
3388
Kaptan onlara çenelerini kapamalarını
söyledi ve onları aşağıladı.
03:54
He said, "In 16 hourssaatler we will reachulaşmak
the shoreskıyıları of Italyİtalya."
56
222740
3742
"16 saat içinde İtalya kıyılarına ulaşmış
oluruz." dedi.
03:58
They were weakzayıf and wearyyorgun.
57
226506
3174
Yorgun ve bitkin düşmüşlerdi.
04:01
SoonYakında they saw a boattekne approachyaklaşım --
a smallerdaha küçük boattekne, 10 menerkekler on boardyazı tahtası,
58
229704
4271
Çok geçmeden yaklaşan bir bot gördüler--
daha küçük bir bot,üzerinde 10 adam vardı,
04:05
who startedbaşladı shoutinghaykırış at them,
hurlingfırlatan insultshakaret,
59
233999
3415
Adamlar onlara bağırmaya, küfürler
savurmaya,
04:09
throwingatma stickssopa, askingsormak them
to all disembarkkaraya
60
237438
4350
sopalar atmaya başladılar,
bulundukları tekneyi terkedip bu küçük
04:13
and get on this smallerdaha küçük,
more unseaworthyunseaworthy boattekne.
61
241812
3715
ve iyi yüzemeyeceği belli olan
bota binmelerini istediler.
04:17
The parentsebeveyn were terrifieddehşete
for theironların childrençocuklar,
62
245551
3518
Ebeveynler çocukları için
dehşete düşmüştü,
04:21
and they collectivelytopluca
refusedreddetti to disembarkkaraya.
63
249093
4001
ve topluca tekneden inmeyi reddettiler.
04:26
So the boattekne spedhızlandırdı away in angeröfke,
64
254157
3116
Böylece bottakiler kızgın bir şekilde
uzaklaştı,
04:29
and a halfyarım an hoursaat latersonra, camegeldi back
65
257297
4230
ama yarım saat sonra geri geldiler
04:33
and startedbaşladı deliberatelykasten rammingsıkıştırma a holedelik
in the sideyan of Doaa'sMustafa'nın boattekne,
66
261551
6052
kasıtlı olarak Doaa'nın botunun yan
kısmında bir delik açmaya başladılar.
04:39
just belowaltında where she
and BassemBassem were sittingoturma.
67
267627
2613
Bassem'in oturduğu yerin hemen
altına.
04:43
And she heardduymuş how they yelledbağırdı,
68
271764
3339
ve Doaa adamların şöyle bağırdığını duydu,
04:47
"Let the fishbalık eatyemek your flesheti!"
69
275127
3361
"Balıklar sizi diri diri
yesin de görün!"
04:51
And they startedbaşladı laughinggülme
as the boattekne capsizedalabora and sankbattı.
70
279599
5838
Tekne devrilip batarken
adamlar gülmeye başladı.
04:57
The 300 people belowaltında deckgüverte were doomedölüme mahkum.
71
285999
3059
Güvertenin altındaki 300 kişi ölmeye
mahkumdu.
05:01
DoaaNazlı was holdingtutma on to the sideyan
of the boattekne as it sankbattı,
72
289757
4589
Doaa tekne batarken kenara tutunuyordu,
05:06
and watchedizledi in horrorkorku as a smallküçük childçocuk
was cutkesim to piecesparçalar by the propellerPervane.
73
294370
6818
ve dehşetle pervanenin küçük
bir çocuğu parçalara ayırmasını izledi.
05:14
BassemBassem said to her, "Please let go,
74
302355
2199
Bassem ona şöyle dedi, "Ne olursun
bırak,
05:16
or you'llEğer olacak be sweptsüpürüldü in and the propellerPervane
will killöldürmek you, too."
75
304578
3165
yoksa sen de pervaneye doğru
sürüklenip öleceksin."
05:20
And rememberhatırlamak -- she can't swimyüzmek.
76
308267
2048
Ve hatırlayın -- yüzme bilmiyor.
05:22
But she let go and she startedbaşladı movinghareketli
her armssilâh and her legsbacaklar,
77
310999
4188
Ama tutunmayı bıraktı ve elleri ve
ayaklarını hareket ettirmeye başladı,
05:27
thinkingdüşünme, "This is swimmingyüzme."
78
315211
1436
"Bu yaptığım yüzmek." diye düşündü.
05:28
And miraculouslymucizevi bir şekilde,
BassemBassem foundbulunan a life ringhalka.
79
316671
4373
Ve mucizevi bir şekilde, Bassem bir can
simidi buldu.
05:33
It was one of those child'sçocuğun ringshalkalar
80
321806
2048
Çocuk simidiydi,
05:35
that they use to playoyun
in swimmingyüzme poolshavuzları and on calmsakin seasdenizler.
81
323878
4097
havuzlarda ve sakin denizlerde
oynadıklarındandı.
05:39
And DoaaNazlı climbedtırmandı ontoüstüne the ringhalka,
82
327999
2045
Doaa simite tırmandı,
05:42
her armssilâh and her legsbacaklar
danglingsarkan by the sideyan.
83
330068
3720
kolları ve ayakları kenarından sarkıyordu.
05:46
BassemBassem was a good swimmeryüzücü,
84
334835
1941
Bassem iyi bir yüzücüydü,
05:48
so he heldbekletilen her handel and treadbasmak waterSu.
85
336800
3794
Böylece elini tuttu ve suda durdu.
05:54
Around them there were corpsesCesetler.
86
342064
1938
Etrafları cesetlere doluydu.
05:56
Around 100 people survivedhayatta initiallybaşlangıçta,
87
344026
2468
Başlangıçta yaklaşık 100 kişi kurtulmuştu,
05:58
and they startedbaşladı cominggelecek togetherbirlikte
in groupsgruplar, prayingdua eden for rescuekurtarmak.
88
346518
4541
ve gruplar halinde bir araya gelip
kurtarılmak için dua etmeye başladılar.
06:03
But when a day wentgitti by and no one camegeldi,
89
351083
4317
Ama bir gün geçip de kimse gelmeyince,
06:07
some people gaveverdi up hopeumut,
90
355424
1825
bazı insanlar umutlarını yitirdiler,
06:09
and DoaaNazlı and BassemBassem watchedizledi
91
357273
2174
Ve Doaa ile Bassem
06:11
as menerkekler in the distancemesafe tookaldı theironların
life vestsyelek off and sankbattı into the waterSu.
92
359471
6581
uzakta can yeleklerini çıkarıp
suya batan adamları izlediler.
06:19
One man approachedyaklaştı them
with a smallküçük babybebek perchedtünemiş on his shoulderomuz,
93
367052
5923
Omzunda küçük bir bebek
oturan bir adam onlara yaklaştı,
06:24
ninedokuz monthsay oldeski -- MalekMalek.
94
372999
1650
9 aylık -- Malek.
06:26
He was holdingtutma ontoüstüne a gasgaz canisterteneke kutu
to staykalmak afloatayakta, and he said to them,
95
374673
5079
Adam suda durabilmek için bir gaz
tenekesine tutunuyordu ve onlara şunu dedi,
06:31
"I fearkorku I am not going to survivehayatta kalmak.
96
379776
1950
"Korkarım kurtulamayacağım.
06:33
I'm too weakzayıf. I don't have
the couragecesaret anymoreartık."
97
381750
2666
Çok güçsüz düştüm, cesaretimi kaybettim."
06:36
And he handedeli little MalekMalek
over to BassemBassem and to DoaaNazlı,
98
384829
5146
Bassem ve Doaa'ya küçük Malek'i verdi,
06:41
and they perchedtünemiş her ontoüstüne the life ringhalka.
99
389999
2712
ve onu can simidine oturtturdular.
06:45
So now they were threeüç,
DoaaNazlı, BassemBassem and little MalekMalek.
100
393774
5414
Artık böylece üç kişilerdi,
Doaa,Bassem ve küçük Malek.
06:51
And let me take a pauseDuraklat
in this storyÖykü right here
101
399212
3129
İzin verin hikayeyi burada durdurup
06:54
and asksormak the questionsoru:
102
402365
2298
şu soruyu sorayım:
06:56
why do refugeesmülteciler like DoaaNazlı
take these kindsçeşit of risksriskler?
103
404687
4793
Neden Doaa gibi mülteciler
bu tür riskleri alıyorlar?
07:03
MillionsMilyonlarca of refugeesmülteciler are livingyaşam
in exilesürgün, in limboLimbo.
104
411061
4843
Milyonlarca mülteci sürgünde,
bilinmezlik içinde yaşıyor.
07:09
They're livingyaşam in countriesülkeler [fleeingkaçan]
from a warsavaş that has been ragingşiddetli
105
417232
4300
4 yıldır süren bir savaştan kaçıp
07:13
for fourdört yearsyıl.
106
421556
2284
gittikleri ülkelerde yaşıyorlar.
07:17
Even if they wanted to returndönüş, they can't.
107
425634
3161
Geri dönmek isteseler bile dönemezler.
07:20
TheirOnların homesevler, theironların businessesişletmeler,
108
428819
2762
Evleri, işleri,
07:23
theironların townskasabalar and theironların citiesşehirler
have been completelytamamen destroyedyerlebir edilmiş.
109
431605
3522
kasabaları ve şehirleri
tamamen mahvedilmiş durumda.
07:27
This is a UNESCOUNESCO WorldDünya HeritageMiras CityŞehir,
110
435151
2824
Bu bir UNESCO Dünya Miras Şehri,
07:29
HomsHoms, in SyriaSuriye.
111
437999
1757
adı Homs, Suriye'de bulunuyor.
07:33
So people continuedevam et to fleekaçmak
into neighboringkomşu countriesülkeler,
112
441097
4565
Bu nedenle insanlar komşu ülkelere kaçmaya
devam ediyorlar,
07:37
and we buildinşa etmek refugeemülteci campskampları
for them in the desertçöl.
113
445686
3599
ve biz onlara çölün ortasında mülteci
kampları kuruyoruz.
07:41
HundredsYüzlerce of thousandsbinlerce of people
livecanlı in campskampları like these,
114
449309
4010
Yüzlerce ve binlerce insan bunlar gibi
kamplarda yaşıyor,
07:45
and thousandsbinlerce and thousandsbinlerce more,
millionsmilyonlarca, livecanlı in townskasabalar and citiesşehirler.
115
453343
4973
ve binlerce başka binlercesi,milyonlarcası
kasabalar ve şehirlerde yaşıyor.
07:50
And the communitiestopluluklar,
116
458340
1218
Ve halklar,
07:51
the neighboringkomşu countriesülkeler
that oncebir Zamanlar welcomedmemnuniyetle karşıladı them
117
459582
2856
zamanında onları buyur eden komşu ülkeler
07:54
with openaçık armssilâh and heartskalpler
118
462462
1762
içtenlikle ve tüm kalpleriyle,
07:56
are overwhelmedboğulmuş.
119
464248
1618
boğulmuş durumdalar.
07:58
There are simplybasitçe not enoughyeterli schoolsokullar,
waterSu systemssistemler, sanitationsanitasyon.
120
466731
4452
En basitinden yeterince okul,
su sistemi ve hijyen yok.
08:03
Even richzengin EuropeanAvrupa countriesülkeler
could never handlesap suchböyle an influxakın
121
471747
4623
Zengin Avrupa ülkeleri bile böyle bir
akınla dev yatırımlar olmaksızın
08:08
withoutolmadan massivemasif investmentyatırım.
122
476394
3243
asla baş edemezler.
08:13
The SyriaSuriye warsavaş has driventahrik almostneredeyse
fourdört millionmilyon people over the borderssınırlar,
123
481407
5026
Suriye'deki savaş neredeyse 4 milyon
insanı sınır dışına sürükledi,
08:18
but over sevenYedi millionmilyon people
are on the runkoş insideiçeride the countryülke.
124
486457
4937
ama yedi milyondan fazla
insan ülke içinde kaçış halinde.
08:23
That meansanlamına geliyor that over halfyarım
the SyrianSuriye populationnüfus
125
491418
3691
Bu, Suriye nüfusunun yarısından fazlası
kaçmaya
08:27
has been forcedzorunlu to fleekaçmak.
126
495133
2260
zorlandı demek oluyor.
08:29
Back to those neighboringkomşu
countriesülkeler hostingHosting so manyçok.
127
497766
4293
Bir çoğunu barındıran komşu ülkelere
dönelim.
08:35
They feel that the richerzengin worldDünya
has donetamam too little to supportdestek them.
128
503114
5033
Dünyanın zengin kısmının kendilerine
çok az destek olduğuna inanıyorlar.
08:41
And daysgünler have turneddönük into monthsay,
monthsay into yearsyıl.
129
509401
4397
Ve günler aylara, aylar ise yıllara döndü.
08:46
A refugee'smülteci'nın staykalmak is supposedsözde
to be temporarygeçici.
130
514483
3572
Bir mültecinin geçici bir süre ile
kalması gerekiyordu.
08:50
Back to DoaaNazlı and BassemBassem in the waterSu.
131
518079
3321
Sudaki Doaa ve Bassem'e geri dönelim.
08:53
It was theironların secondikinci day,
and BassemBassem was gettingalma very weakzayıf.
132
521424
4349
İkinci günleriydi ve Bassem
çok güçsüz düşmeye başlamıştı.
08:58
And now it was Doaa'sMustafa'nın turndönüş
to say to BassemBassem,
133
526764
4001
ve şimdi ,Bassem'e dönüp
konuşma sırası Doaa'nındı,
09:02
"My love, please holdambar on to hopeumut,
to our futuregelecek. We will make it."
134
530789
5683
"Aşkım, lütfen umuda, geleceğimize tutun.
Başaracağız."
09:09
And he said to her,
135
537376
2681
Ve Bassem Doaa'ya dedi ki,
09:12
"I'm sorry, my love,
that I put you in this situationdurum.
136
540081
4437
"Seni bu duruma soktuğum
için çok üzgünüm aşkım.
09:16
I have never lovedsevilen anyonekimse
as much as I love you."
137
544542
4677
Hayatımda kimseyi seni
sevdiğim kadar sevmemiştim."
09:22
And he releasedyayınlandı himselfkendisi into the waterSu,
138
550871
3398
Sonra kendini suya bıraktı,
09:26
and DoaaNazlı watchedizledi as the love of her life
drownedboğuldu before her eyesgözleri.
139
554293
6256
ve Doaa hayatının aşkının gözlerinin
önünde boğulmasını izledi.
09:35
LaterDaha sonra that day,
140
563888
2416
O gün daha sonra,
09:38
a motheranne camegeldi up to DoaaNazlı with her
smallküçük 18-month-old-ay-yaşlı daughterkız evlat, MasaMasa.
141
566328
5651
bir anne minik 18 aylık kızı
Masa ile birlikle Doaa'ya yaklaştı.
09:44
This was the little girlkız I showedgösterdi you
in the pictureresim earlierdaha erken,
142
572741
2925
Bu kız size daha önce gösterdiğim
fotoğraftaki can yelekli,
09:47
with the life vestsyelek.
143
575690
1848
küçük kızdı .
09:49
Her olderdaha eski sisterkız kardeş SandraSandra had just drownedboğuldu,
144
577562
2193
Ablası Sandra daha yeni boğulmuştu,
09:51
and her motheranne knewbiliyordum she had to do
everything in her powergüç
145
579779
4119
ve annesi kızını kurtarmak için
elinden gelen her şeyi
09:55
to savekayıt etmek her daughterkız evlat.
146
583922
1492
yapması gerektiğini biliyordu.
09:57
And she said to DoaaNazlı,
"Please take this childçocuk.
147
585993
3857
Doaa'ya dedi ki,
"Lütfen bu çocuğu al.
10:01
Let her be partBölüm of you.
I will not survivehayatta kalmak."
148
589874
4028
Bir parçan olmasına izin ver.
Ben kurtulamayacağım."
10:07
And then she wentgitti away and drownedboğuldu.
149
595125
3342
Ve sonra uzaklaştı ve boğuldu.
10:11
So DoaaNazlı, the 19-year-old-yaşında refugeemülteci
who was terrifieddehşete of the waterSu,
150
599825
4234
Yani Doaa,19 yaşındaki mülteci
sudan korkan,
10:16
who couldn'tcould swimyüzmek,
151
604083
1892
yüzme bilmeyen biri,
10:17
foundbulunan herselfkendini in chargeşarj etmek
of two little babybebek kidsçocuklar.
152
605999
5592
kendini iki ufak bebeğin
sorumluluğunu almış bir şekilde buldu.
10:23
And they were thirstysusuz and they were hungry
and they were agitatedheyecanlı,
153
611615
3681
Çocuklar susamış ve acıkmışlardı
ve endişelilerdi,
10:27
and she trieddenenmiş her besten iyi to amuseeğlendirmek them,
154
615320
2698
ve Doaa onları neşelendirmek için elinden
gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.
10:30
to singşarkı söyle to them, to say wordskelimeler
to them from the QuranÖlüm Kıyamet Cehennem.
155
618042
4033
Onlara şarkı söyledi,
Kur'an'dan bir şeyler okudu.
10:35
Around them, the bodiesbedenler were bloatingşişkinlik
and turningdöndürme blacksiyah.
156
623234
4434
Etraflarında vücutlar şişiyor ve siyaha
dönüyordu.
10:39
The sunGüneş was blazingyanan duringsırasında the day.
157
627692
1746
Güneş gün boyunca yakıyordu.
10:41
At night, there was a coldsoğuk moonay and fogsis.
158
629462
2720
Gece ise soğuk bir ay ve de sis vardı.
10:44
It was very frighteningkorkutucu.
159
632206
1976
Çok korkutucuydu.
10:46
On the fourthdördüncü day in the waterSu,
this is how DoaaNazlı probablymuhtemelen lookedbaktı
160
634976
4739
Sudaki dördüncü günlerinde Doaa'nın
muhtemelen nasıl göründüğü
10:51
on the ringhalka with her two childrençocuklar.
161
639739
2121
simidin üzerinde iki çocuğuyla beraber.
10:53
A womankadın camegeldi on the fourthdördüncü day
and approachedyaklaştı her
162
641884
3547
Dördüncü gün bir kadın geldi
ve yaklaştı
10:57
and askeddiye sordu her to take anotherbir diğeri childçocuk --
163
645455
3111
ve başka bir çocuğu daha almasını istedi.
11:00
a little boyoğlan, just fourdört yearsyıl oldeski.
164
648590
3015
küçük bir erkek çocuğu,daha 4 yaşında.
11:04
When DoaaNazlı tookaldı the little boyoğlan
and the motheranne drownedboğuldu,
165
652999
4017
Doaa çocuğu alıp da annesi boğulunca,
11:09
she said to the sobbinghıçkıra hıçkıra childçocuk,
166
657040
1960
ağlayan çocuğa dedi ki,
11:11
"She just wentgitti away
to find you waterSu and foodGıda."
167
659024
3436
"Annen sadece sana su ve
yiyecek bulmaya gitti."
11:16
But his heartkalp soonyakında stoppeddurduruldu,
168
664388
1993
Ama çok geçmeden çocuğun kalbi durdu,
11:18
and DoaaNazlı had to releaseserbest bırakmak
the little boyoğlan into the waterSu.
169
666405
3673
ve Doaa onu suya bırakmak zorunda kaldı.
11:23
LaterDaha sonra that day,
170
671023
2025
O gün daha sonra,
11:25
she lookedbaktı up into the skygökyüzü with hopeumut,
171
673072
3279
umutla gökyüzüne baktı,
11:28
because she saw two planesdüzlemler
crossinggeçit in the skygökyüzü.
172
676375
4015
çünkü iki tane uçağın geçtiğini görmüştü.
11:32
And she wavedel salladı her armssilâh,
hopingumut they would see her,
173
680414
4499
Kendisini göreceklerini umarak
kollarını havaya salladı,
11:36
but the planesdüzlemler were soonyakında gonegitmiş.
174
684937
1856
ama uçaklar çok geçmeden gitmişti.
11:39
But that afternoonöğleden sonra,
as the sunGüneş was going down,
175
687317
2903
Ama o öğleden sonra,
tam güneş batarken,
11:42
she saw a boattekne, a merchanttüccar vesseldamar.
176
690244
2856
bir ticaret gemisi gördü.
11:46
And she said, "Please, God,
let them rescuekurtarmak me."
177
694109
4017
ve "Tanrım, lütfen beni kurtarmalarına
izin ver" dedi.
11:50
She wavedel salladı her armssilâh and she feltkeçe
like she shoutedbağırdı for about two hourssaatler.
178
698150
3960
Kollarını salladı ve yaklaşık
iki saattir bağırıyormuş gibi hissetti.
11:54
And it had becomeolmak darkkaranlık,
but finallyen sonunda the searchlightsprojektörler foundbulunan her
179
702134
4610
Sonra hava karardı, ama sonunda
arama ışıkları onu buldu
11:58
and they extendedGenişletilmiş a ropeHalat,
180
706768
2207
ve bir halat uzattılar,
12:00
astonishedhayret to see a womankadın
clutchingtutarak ontoüstüne two babiesbebekler.
181
708999
4969
İki çocuğu sıkıca tutmuş bir kadın
görmelerine çok şaşırmışlardı.
12:06
They pulledçekti them ontoüstüne the boattekne,
they got oxygenoksijen and blanketsbattaniye,
182
714770
3488
Onları bota aldılar,
oksijen ve battaniyeleri vardı,
12:10
and a GreekYunanca helicopterhelikopter camegeldi
to pickalmak them up
183
718282
3007
ve bir Yunan helikopteri onları yukarı alıp
12:13
and take them to the islandada of CreteCrete.
184
721313
2112
Girit Adası'na götürmeye geldi.
12:16
But DoaaNazlı lookedbaktı down and askeddiye sordu,
"What of MalekMalek?"
185
724353
3507
Fakat Doaa aşağı bakıp
"Peki ya Malek?' diye sordu.
12:20
And they told her the little babybebek
did not survivehayatta kalmak --
186
728400
3575
ve ona küçük bebeğin kurtulamadığını
söylediler --
12:23
she drewdrew her last breathnefes
in the boat'stekne clinicklinik.
187
731999
3387
son nefesini geminin kliniğinde vermişti.
12:28
But DoaaNazlı was sure that as they had
been pulledçekti up ontoüstüne the rescuekurtarmak boattekne,
188
736203
5772
Ama Doaa kurtarma botuna doğru
çekildikleri sırada
12:33
that little babybebek girlkız had been smilinggülümseyen.
189
741999
3247
küçük kızın gülümsediğinden emindi.
12:39
Only 11 people survivedhayatta
that wreckbatık, of the 500.
190
747278
6002
500 kişinin o kazadan sadece
11 kisi kurtulabilmişti.
12:46
There was never an internationalUluslararası
investigationsoruşturma into what happenedolmuş.
191
754304
4671
Hiçbir zaman ne olduğuyla ilgili
uluslararası bir soruşturma olmadı.
12:50
There were some mediamedya reportsraporlar
about masskitle murdercinayet at seadeniz,
192
758999
4095
Denizdeki büyük ölümler hakkında medyada
bazı haberler çıktı,
12:55
a terriblekorkunç tragedytrajedi,
193
763118
1325
korkunç bir trajedi,
12:56
but that was only for one day.
194
764467
2467
ama bu sadece bir guünlüktü.
12:59
And then the newshaber cycledevir movedtaşındı on.
195
767490
3824
Ve haber döngüsü devam etti.
13:04
MeanwhileBu arada, in a pediatricPediatrik
hospitalhastane on CreteCrete,
196
772536
4542
Bu sırada Girit'te bir çocuk hastanesinde,
13:09
little MasaMasa was on the edgekenar of deathölüm.
197
777102
3372
küçük Masa ölümün kıyısındaydı.
13:13
She was really dehydratedsusuz.
Her kidneysböbrekler were failinghata.
198
781681
3710
Vücudu çok su kaybetmişti,
böbrekleri iflas ediyordu.
13:17
Her glucoseglikoz levelsseviyeleri were dangerouslytehlikeli lowdüşük.
199
785415
2024
Vücudundaki glikoz seviyesi tehlikeli
bir şekilde düşüktü.
13:19
The doctorsdoktorlar did everything
in theironların medicaltıbbi powergüç to savekayıt etmek them,
200
787463
3566
Onu kurtarmak için doktorlar tıbben
ellerinden geleni yaptılar,
13:23
and the GreekYunanca nurseshemşireler never left her sideyan,
201
791053
3660
ve Yunan hemşireler onu hiç yalnız
bırakmadılar,
13:26
holdingtutma her, huggingsarılma her,
singingşan her wordskelimeler.
202
794737
2127
onu tuttular, sarıldılar,ona şarkılar
söylediler.
13:28
My colleaguesmeslektaşlar alsoAyrıca visitedziyaret
and said prettygüzel wordskelimeler to her in ArabicArapça.
203
796888
5569
Meslektaşlarım da onu ziyaret etti ve
ona Arapça güzel şeyler söylediler.
13:34
Amazinglyİnanılmaz, little MasaMasa survivedhayatta.
204
802481
4196
Şaşırılacak bir şekilde, küçük Masa
kurtuldu.
13:40
And soonyakında the GreekYunanca pressbasın startedbaşladı reportingraporlama
about the miraclemucize babybebek,
205
808192
5936
Ve çok geçmeden Yunan medyası mucize
bebeğin haberlerini vermeye başladı,
13:46
who had survivedhayatta fourdört daysgünler in the waterSu
withoutolmadan foodGıda or anything to drinkiçki,
206
814152
5667
dört gün suda bir şey yiyip içmeden
kurtulmayı başaran,
13:51
and offersteklifler to adoptbenimsemek her camegeldi
from all over the countryülke.
207
819843
4734
ve ülkenin her yerinden onu evlat edinme
teklifleri geldi.
13:57
And meanwhileo esnada, DoaaNazlı
was in anotherbir diğeri hospitalhastane on CreteCrete,
208
825466
3390
Bu sırada Doaa Girit'te başka bir
hastanedeydi,
14:00
thinince, dehydratedsusuz.
209
828880
1612
zayıf ve vücudu çok su kaybetmişti.
14:03
An EgyptianMısır familyaile tookaldı her into theironların
home as soonyakında as she was releasedyayınlandı.
210
831571
5545
Taburcu olur olmaz Mısırlı bir
aile onu evlerine aldı.
14:10
And soonyakında wordsözcük wentgitti around
about Doaa'sMustafa'nın survivalhayatta kalma,
211
838248
4747
Çok geçmeden Doaa'nın kurtuluş hikayesi
etrafa yayıldı,
14:15
and a phonetelefon numbernumara
was publishedyayınlanan on FacebookFacebook.
212
843019
3178
ve Facebook'ta onun için bir
telefon numarası paylaşıldı.
14:19
Messagesİletileri startedbaşladı cominggelecek in.
213
847300
2565
Mesajlar gelmeye başladı.
14:22
"DoaaNazlı, do you know
what happenedolmuş to my brothererkek kardeş?
214
850999
4788
"Doaa, abime ne olduğunu biliyor musun?
14:27
My sisterkız kardeş? My parentsebeveyn? My friendsarkadaşlar?
Do you know if they survivedhayatta?"
215
855811
6541
"Kız kardeşim? Annem ve babam? Arkaşlarım?
Kurtuldular mı?"
14:35
One of those messagesmesajları said,
216
863201
3774
Mesajlardan biri diyordu ki,
14:38
"I believe you savedkaydedilmiş
my little nieceyeğen, MasaMasa."
217
866999
4448
"Sanırım küçük yeğenim Masa'yı kurtardın."
14:44
And it had this photoFotoğraf.
218
872249
2492
Ve mesaja bu fotoğraf ekliydi.
14:47
This was from Masa'sMasa'nın uncleamca dayı,
219
875741
2262
Bu Masa'nın amcasından geliyordu,
14:50
a SyrianSuriye refugeemülteci who had madeyapılmış it
to Swedenİsveç with his familyaile
220
878027
4722
Suriyeli bir mülteci olup ailesi
ve Masa'nın ablasıyla
14:54
and alsoAyrıca Masa'sMasa'nın olderdaha eski sisterkız kardeş.
221
882773
2207
İsveç'e gidebilmişti.
14:57
SoonYakında, we hopeumut, MasaMasa will be reunitedtekrar bir araya
with him in Swedenİsveç,
222
885647
5684
Umuyoruz ki yakında Masa amcasıyla
İsveç'te bir araya gelecek,
15:03
and untila kadar then, she's beingolmak caredbakım for
in a beautifulgüzel orphanageyetimhane in AthensAtina.
223
891355
5524
ama o zamana kadar Atina'da çok güzel bir
çocuk yuvasında ilgileniliyor.
15:10
And DoaaNazlı? Well, wordsözcük wentgitti around
about her survivalhayatta kalma, too.
224
898221
5782
Peki Doaa?Onun kurtuluşu da duyuldu tabii.
15:16
And the mediamedya wroteyazdı
about this slighthafif womankadın,
225
904999
3713
Basın bu ufak tefek kadın hakkında yazdı,
15:20
and couldn'tcould imaginehayal etmek how
she could survivehayatta kalmak all this time
226
908736
3912
ve onun bunca zaman denizin ortasında
bu şartlarda
15:24
underaltında suchböyle conditionskoşullar in that seadeniz,
227
912672
2994
kurtulmayı başarıp bir de başka hayatları
15:27
and still savekayıt etmek anotherbir diğeri life.
228
915690
3031
kurtarmasına inanamadılar.
15:32
The AcademyAkademi of AthensAtina, one of Greece'sYunanistan'ın
mostçoğu prestigiousprestijli institutionskurumlar,
229
920459
5387
Yunanistan'ın en prestijli enstitülerinden
biri olan Atina Akademisi
15:37
gaveverdi her an awardödül of braverycesaret,
230
925870
3356
ona bir cesaret ödülü verdi,
15:41
and she deserveshak ediyor all that praiseövgü,
231
929250
2991
ve o tüm bu övgüyü hak ediyor,
15:44
and she deserveshak ediyor a secondikinci chanceşans.
232
932265
2421
ve o ikinci bir şansı hak ediyor.
15:47
But she wants to still go to Swedenİsveç.
233
935999
3440
Ama hâlâ İsveç'e gitmek istiyor.
15:51
She wants to reuniteyeniden birleştirme
with her familyaile there.
234
939463
2230
Orada ailesiyle tekrar bir araya gelmek
istiyor.
15:53
She wants to bringgetirmek her motheranne
and her fatherbaba and her youngerdaha genç siblingsKardeşler
235
941717
4111
Oraya Mısır'daki annesi, babası ve
küçük
15:57
away from EgyptMısır there as well,
236
945852
2318
kardeşlerini de getirtmek istiyor,
16:00
and I believe she will succeedbaşarılı olmak.
237
948194
3181
ve inanıyorum ki bunu başaracak.
16:03
She wants to becomeolmak a lawyeravukat
or a politicianpolitikacı
238
951399
2722
Bir avukat ya da politikacı ya da
adaletsizlikle
16:06
or something that can help
fightkavga injusticeadaletsizlik.
239
954145
4894
mücadele eden herhangi bir şey
olmak istiyor.
16:11
She is an extraordinaryolağanüstü survivorSurvivor.
240
959063
3064
O olağandışı bir mücadeleci.
16:15
But I have to asksormak:
241
963215
2564
Ama şu soruyu sormam gerekiyor:
16:17
what if she didn't have to take that riskrisk?
242
965803
2272
Ya bu riski almak zorunda olmasaydı?
16:20
Why did she have to go throughvasitasiyla all that?
243
968099
2476
Neden tüm bunları yaşaması gerekti?
16:23
Why wasn'tdeğildi there a legalyasal way
for her to studyders çalışma in EuropeEurope?
244
971226
5064
Neden onun Avrupa'da okuyabilmesi için
yasal bir yol yoktu?
16:28
Why couldn'tcould MasaMasa have takenalınmış
an airplaneuçak to Swedenİsveç?
245
976314
4296
Neden Masa İsveç'e giden
bir uçağa alınmadı?
16:32
Why couldn'tcould BassemBassem have foundbulunan work?
246
980634
2372
Neden Bassem iş bulamadı?
16:36
Why is there no massivemasif resettlementyeniden yerleşim
programprogram for SyrianSuriye refugeesmülteciler,
247
984125
5422
Neden Suriyeli mülteciler için geniş çaplı
bir yeniden yerleştirme programı yok?
16:41
the victimskurbanlar of the worsten kötü warsavaş of our timeszamanlar?
248
989571
3620
zamanımızın en kötü savaşının kurbanları.
16:45
The worldDünya did this for the VietnameseVietnam dili
in the 1970s. Why not now?
249
993778
5505
Dünya bunu 1970lerde Vietnamlılar için
yapmıştı. Neden şimdi yapmıyor?
16:52
Why is there so little investmentyatırım
in the neighboringkomşu countriesülkeler
250
1000624
4617
Neden komşu ülkelerde
çok az yatırım var?
16:57
hostingHosting so manyçok refugeesmülteciler?
251
1005265
2666
ki birçok mülteciyi barındırıyorlar?
17:01
And why, the rootkök questionsoru,
252
1009113
2862
Ve asıl soru, neden,
17:03
is so little beingolmak donetamam to stop
the warssavaşlar, the persecutionzulüm
253
1011999
6396
birçok insanı
Avrupa kıyılarına sürükleyen
17:10
and the povertyyoksulluk that is drivingsürme
so manyçok people
254
1018419
4556
savaşları, zulümleri ve yoksulluğu
durdurmak için
17:14
to the shoreskıyıları of EuropeEurope?
255
1022999
1852
çok az şey yapılıyor?
17:17
UntilKadar these issuessorunlar are resolvedkararlı,
256
1025999
2609
Bu sorunlar bir çözüme bağlanıncaya kadar,
17:20
people will continuedevam et to take to the seasdenizler
257
1028632
3335
insanlar denizlere atılıp güvenlik
17:23
and to seekaramak safetyemniyet and asylumsığınma.
258
1031991
3429
ve iltica aramaya devam edecekler.
17:28
And what happensolur nextSonraki?
259
1036103
1658
Ve sonra ne olacak?
17:30
Well, that is largelybüyük oranda Europe'sAvrupa'nın choiceseçim.
260
1038253
2831
Bu büyük ölçüde Avrupa'nın tercihi.
17:33
And I understandanlama the publichalka açık fearsendişe.
261
1041108
3031
ve toplumlardaki korkuları anlıyorum.
17:37
People are worriedendişeli about theironların securitygüvenlik,
theironların economiesekonomiler, the changesdeğişiklikler of culturekültür.
262
1045005
5927
İnsanlar güvenliklerinden, ekonomilerinden,
kültürlerinin değişiminden endişeliler.
17:43
But is that more importantönemli
than savingtasarruf humaninsan liveshayatları?
263
1051893
4141
Ama bu birilerinin hayatını kurtarmaktan
daha mı önemli?
17:48
Because there is something
fundamentaltemel here
264
1056859
2779
Çünkü burdu temel bir mesele var
17:51
that I think overridesgeçersiz kılar the restdinlenme,
265
1059662
2804
o da geriye kalanları önemsizleştiriyor,
17:54
and it is about our commonortak humanityinsanlık.
266
1062490
3562
ve bu bizim insanlığımızla ilgili.
17:58
No personkişi fleeingkaçan warsavaş or persecutionzulüm
267
1066719
4469
Savaştan veya zulümden kaçan hiçbir birey
18:03
should have to dieölmek
crossinggeçit a seadeniz to reachulaşmak safetyemniyet.
268
1071212
5161
güvenlik için denizleri aşarken ölmek
zorunda kalmamalı.
18:08
(ApplauseAlkış)
269
1076397
6332
(Alkış)
18:14
One thing is for sure,
270
1082753
1167
Kesin olan bir şey var,
18:15
that no refugeemülteci would be
on those dangeroustehlikeli boatstekneler
271
1083944
3183
eğer oldukları yerde yapabilselerdi,
hiçbir mülteci
18:19
if they could thrivegelişmek where they are.
272
1087151
2348
o tehlikeli botlara binmezdi.
18:21
And no migrantgöçmen would take
that dangeroustehlikeli journeyseyahat
273
1089523
3278
Ve hiçbir göçmen o tehlikeli yolculuğa
kalkışmazdı
18:24
if they had enoughyeterli foodGıda
for themselveskendilerini and theironların childrençocuklar.
274
1092825
3886
eğer kendilerine ve çocuklarına yetecek
kadar yiyecekleri olsaydı.
18:28
And no one would put theironların life savingstasarruf
275
1096735
2619
Ve kimse hayatları boyunca biriktirdiği
tüm parayı
18:31
in the handseller of those notoriousadı çıkmış smugglersKaçakçılar
276
1099378
2793
o kötü şöhretli insan kaçakçılarına vermezdi
18:34
if there was a legalyasal way to migrategöç.
277
1102195
2427
eğer göç etmelerinin yasal bir yolu
olsaydı.
18:37
So on behalfadına of little MasaMasa
278
1105471
3595
Böylece küçük Masa adına,
18:41
and on behalfadına of DoaaNazlı
279
1109090
2269
ve Doaa adına
18:43
and of BassemBassem
280
1111383
1724
ve Bassem
18:45
and of those 500 people
who drownedboğuldu with them,
281
1113131
5137
ve onlarla beraber boğulan o 500 kisinin
adına,
18:50
can we make sure that they
did not dieölmek in vainboşuna?
282
1118292
3143
onların boşuna ölmediğine emin olabilir
miyiz?
18:54
Could we be inspiredyaratıcı by what happenedolmuş,
283
1122308
3667
Olanlardan ilham alıp,
18:57
and take a standdurmak for a worldDünya
in whichhangi everyher life mattershususlar?
284
1125999
5951
her canin önemli olduğu bir dünya
için taraf olabilir miyiz?
19:04
Thank you.
285
1132999
1311
Teşekkür ederim.
19:06
(ApplauseAlkış)
286
1134334
6594
(Alkış)
Translated by Deniz Gökten
Reviewed by fatih ozciftci

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Melissa Fleming - Voice for refugees
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees.

Why you should listen

Almost 60 million people in the world today have been forcefully displaced from their home - a level not seen since WWII. As many as four million Syrian refugees have sought refuge in neighboring countries. In Lebanon, half of these refugees are children; only 20 percent are in school.

Melissa Fleming, Head of Communications and Spokesperson for the High Commissioner at UN's High Commission for Refugees (UNHCR), calls on all of us to make sure that refugee camps are healing places where people can develop the skills they'll need to rebuild their hometowns. Investing in this, she says, may well be the most effective relief effort there is. This inspires her and the teams at the UNHCR to tell stories of the individuals who are displaced.

Fleming's 2017 book, A Hope More Powerful Than the Sea, was born out of the story of Doaa Al Zamel, told her in TED Talk.

Fleming was named senior advisor and spokesperson for UN Secretary-General, António Guterres, in October 2016.

More profile about the speaker
Melissa Fleming | Speaker | TED.com