TED2015
Dame Ellen MacArthur: The surprising thing I learned sailing solo around the world
Dame Ellen MacArthur: Dünya'nın etrafında tek başıma yelkenliyle turlarken öğrendiğim şaşırtıcı şey
Filmed:
Readability: 3.6
2,007,003 views
Tek başına dünyanın etrafında yelkenliyle turlasan ne öğrenirsin? Bireysel yelkenci Ellen MacArthur yedeğinde ihtiyacı olan her şeyle birlikte yerküreyi dolaştığında- sonlu kaynakların devrinin birbirine kenetlendiği, bugün aldığımız kararların yarını etkileyeceği dünyada işlerin nasıl yürüdüğü hakkında yeni bir anlayış getirdi. O, dünyanın ekonomik sistemlerine yeni, cesur bir yol öneriyor: doğrusal değil, her şeyin tekrar tekrar meydana geldiği döngüsel bir ekonomi.
Dame Ellen MacArthur - Circular economy advocate
After setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate. Full bio
After setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
When you're a child,
0
597
1881
Çocukken,
00:14
anything and everything is possible.
1
2478
3599
her şey mümkündür.
00:18
The challenge, so often,
is hanging on to that as we grow up.
is hanging on to that as we grow up.
2
6147
4039
Zorluklar, sık sık,
biz büyüdükçe ortaya çıkar.
biz büyüdükçe ortaya çıkar.
00:22
And as a four-year-old,
3
10596
1585
Dört yaşındayken,
00:24
I had the opportunity
to sail for the first time.
to sail for the first time.
4
12181
2660
ilk kez denize
açılma fırsatım oldu.
açılma fırsatım oldu.
00:27
I will never forget
the excitement as we closed the coast.
the excitement as we closed the coast.
5
15671
4207
Kıyıya yaklaştığımızdaki heyecanımı
hiç bir zaman unutmayacağım.
hiç bir zaman unutmayacağım.
00:31
I will never forget
6
19878
1765
İlk kez bota çıktığım
00:33
the feeling of adventure
as I climbed on board the boat
as I climbed on board the boat
7
21643
2995
ve küçük kamaraya
bakakaldığım andaki macera hissini
bakakaldığım andaki macera hissini
00:36
and stared into her tiny cabin
for the first time.
for the first time.
8
24638
3642
hiçbir zaman unutmayacağım.
Fakat en inanılmaz duygu
özgürlük duygusuydu,
özgürlük duygusuydu,
00:40
But the most amazing feeling
was the feeling of freedom,
was the feeling of freedom,
9
28280
3208
00:43
the feeling that I felt
when we hoisted her sails.
when we hoisted her sails.
10
31488
3738
onun yelkenlerini açtığımızdaki
hissettiğim duygu.
hissettiğim duygu.
00:47
As a four-year-old child,
11
35226
2374
Dört yaşındaki bir çocuk olarak,
bu, hayal edebileceğim en
büyük özgürlük hissiydi.
büyük özgürlük hissiydi.
00:49
it was the greatest sense of freedom
that I could ever imagine.
that I could ever imagine.
12
37600
3849
00:53
I made my mind up there and then
that one day, somehow,
that one day, somehow,
13
41449
3343
Orada kararımı verdim
ve bir gün, bir şekilde
ve bir gün, bir şekilde
00:56
I was going to sail around the world.
14
44792
3058
dünyanın etrafını yelkenli
ile dolaşacaktım.
ile dolaşacaktım.
01:00
So I did what I could in my life
to get closer to that dream.
to get closer to that dream.
15
48530
3830
Bu hayale ulaşmak için hayatım boyunca
elimden geldiği kadarını yaptım.
elimden geldiği kadarını yaptım.
01:04
Age 10, it was saving my school
dinner money change.
dinner money change.
16
52360
3066
10 yaşımda, okul yemeğinden
artan paramı biriktiriyordum.
artan paramı biriktiriyordum.
01:07
Every single day for eight years,
I had mashed potato and baked beans,
I had mashed potato and baked beans,
17
55426
3918
8 yıl boyunca her Allah’ın günü
patates püresi ve fırında pişmiş
patates püresi ve fırında pişmiş
kurufasulye yedim, her biri
4 peniydi ve sos da bedavaydı.
4 peniydi ve sos da bedavaydı.
01:11
which cost 4p each, and gravy was free.
18
59344
2653
01:13
Every day I would pile up the change
on the top of my money box,
on the top of my money box,
19
61997
3017
Bunlar 1 pound olunca kutuya atacak,
01:17
and when that pile reached a pound,
I would drop it in
I would drop it in
20
65014
2590
her gün bozuk paraları kumbaramın
üzerine dizecektim,
üzerine dizecektim,
01:19
and cross off one of the 100 squares
I'd drawn on a piece of paper.
I'd drawn on a piece of paper.
21
67604
4563
önceden bir kağıdın üstüne çizdiğim 100
kareden birinin üstünü çizecektim.
kareden birinin üstünü çizecektim.
01:24
Finally, I bought a tiny dinghy.
22
72167
3251
Sonunda küçük bir bot satın aldım.
01:27
I spent hours sitting on it in the garden
dreaming of my goal.
dreaming of my goal.
23
75418
3963
Hedefimi hayal ederek bahçede
onun içinde saatlerce oturdum.
onun içinde saatlerce oturdum.
01:31
I read every book I could on sailing,
24
79381
3119
Yelkencilik hakkında bulabildiğim
her kitabı okudum
her kitabı okudum
01:34
and then eventually,
having been told by my school
having been told by my school
25
82500
2995
ve sonunda okulum tarafından bana
veteriner olmak için yeterince
zeki olmadığım söylenince
zeki olmadığım söylenince
01:37
I wasn't clever enough to be a vet,
26
85495
2276
01:39
left school age 17 to begin
my apprenticeship in sailing.
my apprenticeship in sailing.
27
87771
4683
17 yaşında, yelkenci çıraklık
eğitimi için okulu bıraktım.
eğitimi için okulu bıraktım.
01:44
So imagine how it felt
just four years later
just four years later
28
92739
4091
Sadece dört yıl sonra hayalinizi
gerçekteştirebileceğini
gerçekteştirebileceğini
01:48
to be sitting in a boardroom
29
96830
1676
bildiğiniz birinin yönetim kurulu
toplantı odasının önünde
toplantı odasının önünde
01:50
in front of someone who I knew
could make that dream come true.
could make that dream come true.
30
98506
4009
oturmanın nasıl bir his
olduğunu bir hayal edin.
olduğunu bir hayal edin.
01:54
I felt like my life
depended on that moment,
depended on that moment,
31
102895
3108
Hayatımın o ana bağlı
olduğunu hisseder gibiydim
olduğunu hisseder gibiydim
01:58
and incredibly, he said yes.
32
106003
2641
ve inanılmaz bir şekilde,
o evet dedi.
o evet dedi.
02:00
And I could barely contain my excitement
as I sat in that first design meeting
as I sat in that first design meeting
33
108644
4110
Ve ilk tasarım toplantısında
otururken heyecanımı zor bastırabildim,
otururken heyecanımı zor bastırabildim,
02:04
designing a boat
on which I was going to sail
on which I was going to sail
34
112754
2810
dünyanın etrafında tek başıma,
hiç durmadan
hiç durmadan
02:07
solo nonstop around the world.
35
115564
2879
yelken açabileceğim botun tasarımı.
02:10
From that first meeting
to the finish line of the race,
to the finish line of the race,
36
118443
2856
İlk toplantıdan yarışın
bitiş çizgisine kadar
bitiş çizgisine kadar
02:13
it was everything I'd ever imagined.
37
121299
2298
her şey hayal ettiğim gibiydi.
02:15
Just like in my dreams, there were
amazing parts and tough parts.
amazing parts and tough parts.
38
123597
3901
Tam da hayal ettiğim gibi,
harika ve zor kısımları vardı.
harika ve zor kısımları vardı.
Neredeyse 6 metre ötedeki
buz dağına çarpacaktık.
buz dağına çarpacaktık.
02:19
We missed an iceberg by 20 feet.
39
127498
2160
02:21
Nine times, I climbed to the top
of her 90-foot mast.
of her 90-foot mast.
40
129658
3273
Dokuz defa 27 metrelik direğin
en üstüne kadar tırmandım.
en üstüne kadar tırmandım.
Güney Okyanusu'nda rüzgar
bizden tarafa doğru esti.
bizden tarafa doğru esti.
02:24
We were blown on our side
in the Southern Ocean.
in the Southern Ocean.
41
132931
2369
02:27
But the sunsets, the wildlife,
and the remoteness
and the remoteness
42
135300
2972
Fakat gün batımları,
vahşi yaşam ve uzaklık
vahşi yaşam ve uzaklık
02:30
were absolutely breathtaking.
43
138272
3325
kesinlikle nefes kesiciydi.
02:33
After three months at sea, age just 24,
44
141857
2647
Denizdeki üç aydan sonra,
daha henüz 24 yaşımda
daha henüz 24 yaşımda
02:36
I finished in second position.
45
144504
2295
yarışı ikinci olarak bitirdim.
02:39
I'd loved it, so much so
that within six months
that within six months
46
147359
3391
Bu o kadar hoşuma gitti ki altı ay içinde
02:42
I decided to go around the world again,
but this time not in a race:
but this time not in a race:
47
150750
4576
dünyanın etrafını yalnız başına en hızlı
turlayan kişi olmak için tekrar
turlayan kişi olmak için tekrar
02:47
to try to be the fastest person ever
to sail solo nonstop around the world.
to sail solo nonstop around the world.
48
155326
4888
dünyanın etrafını turlamaya karar verdim,
fakat bu sefer bir yarışta değil.
fakat bu sefer bir yarışta değil.
02:52
Now for this, I needed a different craft:
49
160789
2861
Bunun için daha farklı
bir tekneye ihtiyacım vardı:
bir tekneye ihtiyacım vardı:
02:55
bigger, wider, faster, more powerful.
50
163650
3594
Daha büyük, daha geniş,
daha hızlı ve daha güçlü.
daha hızlı ve daha güçlü.
02:59
Just to give that boat some scale,
I could climb inside her mast
I could climb inside her mast
51
167244
3715
Bu botun ölçüsünü şöyle tarif edeyim,
yelken direğinin en üstüne
kadar tırmanabiliyordum.
kadar tırmanabiliyordum.
03:02
all the way to the top.
52
170959
1904
03:04
Seventy-five foot long, 60 foot wide.
53
172863
3110
Uzunluğu 23 metre, genişliği 19 metre.
03:08
I affectionately called her Moby.
54
176253
2119
Sevgiyle ona Moby ismini verdim.
03:10
She was a multihull.
55
178552
1579
Çok gövdeli bir yelkenliydi.
03:12
When we built her, no one had ever
made it solo nonstop
made it solo nonstop
56
180311
3581
Onu yaptığımızda, birçoklarının
denemesine rağmen henüz hiç kimse
denemesine rağmen henüz hiç kimse
tek başına hiç durmadan dünyanın
etrafında tur yapmamıştı,
etrafında tur yapmamıştı,
03:15
around the world in one,
though many had tried,
though many had tried,
57
183892
2299
03:18
but whilst we built her, a Frenchman
took a boat 25 percent bigger than her
took a boat 25 percent bigger than her
58
186191
4872
Fakat biz onu bitirdiğimizde, bir Fransız
benimkinden %25 daha büyük bir botla
benimkinden %25 daha büyük bir botla
03:23
and not only did he make it,
but he took the record from 93 days
but he took the record from 93 days
59
191063
3789
bunu sadece başarmakla kalmadı,
ayrıca 93 gün olan rekoru da
ayrıca 93 gün olan rekoru da
03:26
right down to 72.
60
194852
2496
72 güne düşürdü.
03:29
The bar was now much, much higher.
61
197568
2587
Çıta şimdi çok daha fazla yüksekti.
03:32
And these boats were exciting to sail.
62
200155
1950
Ve bu botlar yelken açmaya can atıyordu.
03:34
This was a training sail
off the French coast.
off the French coast.
63
202105
3367
Bu, Fransa sahillerindeki
yelken yarışı deneme yelkeniydi.
yelken yarışı deneme yelkeniydi.
03:37
This I know well because I was one
of the five crew members on board.
of the five crew members on board.
64
205472
3715
Bunu çok iyi biliyorum çünkü güvertedeki
beş mürettebattan biri bendim.
beş mürettebattan biri bendim.
03:41
Five seconds is all it took
from everything being fine
from everything being fine
65
209187
4351
Beş saniye içinde her şey berbat oldu,
03:45
to our world going black
as the windows were thrust underwater,
as the windows were thrust underwater,
66
213538
3079
pencerelerimiz suya batarken
hayatımız karardı
hayatımız karardı
03:48
and that five seconds goes quickly.
67
216617
2159
ve bu beş saniye o kadar
çabuk geçiyor ki.
çabuk geçiyor ki.
03:50
Just see how far below
those guys the sea is.
those guys the sea is.
68
218776
2903
O insanların ne kadar denizin
altında olduklarını görmek.
altında olduklarını görmek.
03:53
Imagine that alone
in the Southern Ocean
in the Southern Ocean
69
221679
4113
Karadan binlerce kilometre uzakta
Güney Okyanusu'nda
Güney Okyanusu'nda
03:57
plunged into icy water,
thousands of miles away from land.
thousands of miles away from land.
70
225792
4158
buzlu suya doğru battığınızı
bir hayal edin.
bir hayal edin.
04:03
It was Christmas Day.
71
231270
2290
Noel günüydü.
Avustralya'nın altında
Güney Okyanusu'na doğru ilerliyordum.
Güney Okyanusu'na doğru ilerliyordum.
04:05
I was forging into the Southern Ocean
underneath Australia.
underneath Australia.
72
233560
3373
04:08
The conditions were horrendous.
73
236933
2617
Şartlar korkunçtu.
04:11
I was approaching a part in the ocean
74
239550
1981
Okyanusun en yakın kasabadan 3200 km
04:13
which was 2,000 miles away
from the nearest town.
from the nearest town.
75
241531
3901
uzakta bulunan bir bölümüne
doğru yaklaşıyordum.
doğru yaklaşıyordum.
04:17
The nearest land was Antarctica,
and the nearest people
and the nearest people
76
245432
2879
En yakın kara Antarktika’ydı ve
bana en yakın insanlar da
bana en yakın insanlar da
04:20
would be those manning
the European Space Station above me.
the European Space Station above me.
77
248311
2869
muhtemelen üzerimdeki Avrupa Uzay
İstasyonunda çalışanlardı.
İstasyonunda çalışanlardı.
04:23
(Laughter)
78
251180
1380
(Gülüşmeler)
04:24
You really are in the middle of nowhere.
79
252560
2809
Gerçekten hiçbir yerin
tam ortasındasınız.
tam ortasındasınız.
04:27
If you need help,
80
255369
1811
Eğer yardıma ihtiyacınız olsa
04:29
and you're still alive,
81
257180
1556
ve hâlâ hayattaysanız,
04:30
it takes four days
for a ship to get to you
for a ship to get to you
82
258736
2995
bir geminin sizi alması dört günü alıyor
04:33
and then four days for that ship
to get you back to port.
to get you back to port.
83
261731
3414
ve bir de o geminin seni limana
geri götürmesi de dört gün.
geri götürmesi de dört gün.
04:37
No helicopter can reach you out there,
84
265145
2321
Hiçbir helikopter sana orada ulaşamaz
ve hiçbir uçak inemez.
04:39
and no plane can land.
85
267466
1844
04:41
We are forging ahead of a huge storm.
86
269310
3274
Çok büyük bir fırtınaya doğru ilerliyoruz.
04:44
Within it, there was 80 knots of wind,
87
272944
2426
Fırtınanın hızı saatte 148 km/h idi ki
04:47
which was far too much wind
for the boat and I to cope with.
for the boat and I to cope with.
88
275370
2926
bununla ne ben ne de
teknem başa çıkabilirdi.
teknem başa çıkabilirdi.
04:50
The waves were already 40 to 50 feet high,
89
278296
3041
Dalgaların boyu zaten
12-15 metreyi bulmuştu
12-15 metreyi bulmuştu
04:53
and the spray from the breaking crests
90
281337
2090
ve dalga tepesinden gelen su,
04:55
was blown horizontally
like snow in a blizzard.
like snow in a blizzard.
91
283427
3065
tipideki kar gibi yatay
bir şekilde esiyordu.
bir şekilde esiyordu.
04:58
If we didn't sail fast enough,
we'd be engulfed by that storm,
we'd be engulfed by that storm,
92
286492
3878
Eğer yeterince hızlı yol almasaydık,
fırtınada batardık,
fırtınada batardık,
05:02
and either capsized or smashed to pieces.
93
290370
3157
ya alabora olurduk ya da
teknemiz parçalara ayrılırdı.
teknemiz parçalara ayrılırdı.
05:05
We were quite literally
hanging on for our lives
hanging on for our lives
94
293527
2787
Tabiri caizse hayata
pamuk ipiyle bağlıydık
pamuk ipiyle bağlıydık
05:08
and doing so on a knife edge.
95
296314
3204
ve bıçağın sırtında
devam ediyorduk yola.
devam ediyorduk yola.
05:11
The speed I so desperately needed
brought with it danger.
brought with it danger.
96
299518
3833
Çok ihtiyacım olan hız tehlikeyi
de beraberinde getirdi.
de beraberinde getirdi.
05:15
We all know what it's like driving a car
20 miles an hour, 30, 40.
20 miles an hour, 30, 40.
97
303351
4224
Biz arabayla saatte 30, 50, 60 km/h
gitmenin nasıl bir şey olduğunu biliyoruz.
gitmenin nasıl bir şey olduğunu biliyoruz.
05:19
It's not too stressful.
We can concentrate.
We can concentrate.
98
307575
2879
Çok zor değil.
Konsantre olabiliriz.
Konsantre olabiliriz.
05:22
We can turn on the radio.
99
310454
1788
Radyoyu açabiliriz.
Hızlanın ve bu 80, 95, 110 km/h’i
130, 145, 160 km/h’e çıkarın.
130, 145, 160 km/h’e çıkarın.
05:24
Take that 50, 60, 70, accelerate through
to 80, 90, 100 miles an hour.
to 80, 90, 100 miles an hour.
100
312242
4458
05:28
Now you have white knuckles
and you're gripping the steering wheel.
and you're gripping the steering wheel.
101
316700
3274
Şimdi biraz gerildiniz, direksiyona
sıkıca yapıştınız.
sıkıca yapıştınız.
05:31
Now take that car off road at night
102
319974
2563
Şimdi geceleyin bu arabayı
araziye çıkarın
araziye çıkarın
05:34
and remove the windscreen wipers,
the windscreen,
the windscreen,
103
322537
2336
ve ön cam sileceklerini,
ön camı çıkarın,
ön camı çıkarın,
05:36
the headlights and the brakes.
104
324873
1625
farları ve frenleri de.
05:38
That's what it's like
in the Southern Ocean.
in the Southern Ocean.
105
326498
2206
İşte Güney Okyanusu aynen böyle.
05:40
(Laughter) (Applause)
106
328704
3488
(Gülüşmeler) (Alkışlar)
05:45
You could imagine
107
333172
869
Böyle bir durumda
05:46
it would be quite difficult
to sleep in that situation,
to sleep in that situation,
108
334041
2790
uyumanın yolcu olarak bile
ne kadar zor olacağını
ne kadar zor olacağını
05:48
even as a passenger.
109
336831
1680
hayal edebilirsiniz.
Fakat sen bir yolcu değilsin.
05:50
But you're not a passenger.
110
338781
1525
Üzerinde güç bela ayakta
durabildiğin botta yalnızsın
durabildiğin botta yalnızsın
05:52
You're alone on a boat
you can barely stand up in,
you can barely stand up in,
111
340306
2399
05:54
and you have to make
every single decision on board.
every single decision on board.
112
342705
2508
ve güvertedeki her kararı
sen vermek zorundasın.
sen vermek zorundasın.
05:57
I was absolutely exhausted,
physically and mentally.
physically and mentally.
113
345213
3274
Fiziksel ve ruhsal olarak
tamamen tükenmiştim.
tamamen tükenmiştim.
06:00
Eight sail changes in 12 hours.
114
348487
2113
12 saatte sekiz defa yelken değişimi.
06:02
The mainsail weighed
three times my body weight,
three times my body weight,
115
350600
2530
Ana yelken benim ağırlığımdan
üç kat fazlaydı
üç kat fazlaydı
06:05
and after each change,
116
353130
1697
ve her değişimden sonra
06:06
I would collapse on the floor
soaked with sweat
soaked with sweat
117
354827
2297
genzimi yakan Güney Okyanusu’nun
dondurucu havası ile
dondurucu havası ile
06:09
with this freezing Southern Ocean air
burning the back of my throat.
burning the back of my throat.
118
357124
4597
kan ter içinde neredeyse
yere yığılıyordum.
yere yığılıyordum.
06:13
But out there, those lowest of the lows
119
361721
2555
Fakat orada, sıklıkla
06:16
are so often contrasted
with the highest of the highs.
with the highest of the highs.
120
364276
3320
ifrat ve tefrit birbirine karışıyor.
06:19
A few days later, we came out
of the back of the low.
of the back of the low.
121
367596
4063
Birkaç gün sonra en kötü
durumu atlatmıştık.
durumu atlatmıştık.
06:23
Against all odds, we'd been able
to drive ahead of the record
to drive ahead of the record
122
371659
3738
Bütün tuhaflıklara karşın
bu kadar depresyonunun içinde
bu kadar depresyonunun içinde
06:27
within that depression.
123
375397
2067
rekoru egale edebilmeyi
başardık.
başardık.
06:29
The sky cleared, the rain stopped,
124
377464
2786
Hava açıldı, yağmur durdu
06:32
and our heartbeat, the monstrous
seas around us were transformed
seas around us were transformed
125
380250
4319
ve kalp atışlarımız, etrafımızdaki
korkunç denizler
korkunç denizler
06:36
into the most beautiful moonlit mountains.
126
384569
3599
en güzel mehtaplı dağlara dönüştü.
06:40
It's hard to explain, but you enter
a different mode when you head out there.
a different mode when you head out there.
127
388168
4597
Açıklaması zor, ama yola çıkınca
bambaşka bir moda giriyorsun.
bambaşka bir moda giriyorsun.
06:44
Your boat is your entire world,
128
392765
1985
Teknen senin tüm dünyan
06:46
and what you take with you
when you leave is all you have.
when you leave is all you have.
129
394750
2845
ve ayrılırken yanına aldığıkların
sahip olduğun her şeydir.
sahip olduğun her şeydir.
06:49
If I said to you all now,
"Go off into Vancouver
"Go off into Vancouver
130
397595
3017
Şimdi hepinize: “Vancouver’a gidin
06:52
and find everything you will need for
your survival for the next three months,"
your survival for the next three months,"
131
400612
3736
ve gelecek üç ayda yaşamınızı sürdürmek
için ihtiyacınız olan her şeyi bulun.”
için ihtiyacınız olan her şeyi bulun.”
06:56
that's quite a task.
132
404348
1768
desem bu epey bir iş yani.
06:58
That's food, fuel, clothes,
133
406116
2438
Bu, yiyecek, yakıt, elbise,
07:00
even toilet roll and toothpaste.
134
408554
2415
hatta tuvalet kağıdı
ve diş macunu demek.
ve diş macunu demek.
07:02
That's what we do,
135
410969
1463
İşte bizim yaptığımız bu
07:04
and when we leave we manage it
136
412432
1904
ve ayrıldığımızda yakıtın
son damlasından
son damlasından
07:06
down to the last drop of diesel
and the last packet of food.
and the last packet of food.
137
414336
3664
son paket yiyeceğe kadar
her şeyi idare ediyoruz.
her şeyi idare ediyoruz.
Hayatımdaki hiçbir tecrübe bana
07:10
No experience in my life
138
418000
1833
07:11
could have given me a better understanding
of the definition of the word "finite."
of the definition of the word "finite."
139
419833
3907
“sonlu” kelimesinin tarifini
daha güzel anlatamazdı.
daha güzel anlatamazdı.
Sahip olduğumuz her şey
sadece orada olan şeyler.
sadece orada olan şeyler.
07:15
What we have out there is all we have.
140
423740
2112
07:17
There is no more.
141
425852
1719
Dahası yok.
07:19
And never in my life had I ever
translated that definition of finite
translated that definition of finite
142
427571
3320
Bitiş çizgisinde rekoru kırmış olarak
bottan aşağı inene kadar
bottan aşağı inene kadar
07:22
that I'd felt on board
to anything outside of sailing
to anything outside of sailing
143
430891
3320
güvertede yelkenin dışındaki
her şeye karşı hissetmiş olduğum
her şeye karşı hissetmiş olduğum
07:26
until I stepped off the boat at
the finish line having broken that record.
the finish line having broken that record.
144
434211
4598
sonlu olmak kavramını hayatımda
hiç tercüme etmemiştim.
hiç tercüme etmemiştim.
07:30
(Applause)
145
438809
3146
(Alkışlar)
07:36
Suddenly I connected the dots.
146
444265
2670
Birden noktaları birleştirdim.
07:38
Our global economy is no different.
147
446935
2229
Küresel ekonomimiz
bundan pek de farklı değil.
bundan pek de farklı değil.
O, insanlık tarihinde yalnızca
bir kez sahip olduğumuz
bir kez sahip olduğumuz
07:41
It's entirely dependent
on finite materials
on finite materials
148
449774
2502
07:44
we only have once
in the history of humanity.
in the history of humanity.
149
452276
2588
sonlu olan maddelere
tamamen bağımlı durumda.
tamamen bağımlı durumda.
07:46
And it was a bit like seeing something
you weren't expecting under a stone
you weren't expecting under a stone
150
454864
3774
Ve bu biraz bir taşın altında
ummadığın bir şeyi görmek
ummadığın bir şeyi görmek
07:50
and having two choices:
151
458638
1509
ve iki seçeneğin olmak
gibi bir şey:
gibi bir şey:
07:52
I either put that stone to one side
152
460147
2554
Ya bu taşı bir tarafa koyarım
ve onun hakkında
ve onun hakkında
07:54
and learn more about it,
or I put that stone back
or I put that stone back
153
462701
3413
daha fazla şeyler öğrenirim ya da
taşı geri koyar hayalimdeki iş olan
taşı geri koyar hayalimdeki iş olan
07:58
and I carry on with my dream job
of sailing around the world.
of sailing around the world.
154
466114
3762
dünyanın etrafında yelkenliyle
dolaşmaya devam ederim.
dolaşmaya devam ederim.
08:02
I chose the first.
155
470526
1602
Ben ilkini seçtim.
08:04
I put it to one side and I began
a new journey of learning,
a new journey of learning,
156
472128
3483
Taşı bir tarafıma koydum
ve küresel ekonomimizin
ve küresel ekonomimizin
08:07
speaking to chief executives,
experts, scientists, economists
experts, scientists, economists
157
475611
3506
nasıl işlediğini anlamak için
yöneticiler, uzmanlar, bilim adamları,
yöneticiler, uzmanlar, bilim adamları,
08:11
to try to understand just how
our global economy works.
our global economy works.
158
479117
3622
ekonomistlerle konuşarak yeni
bir öğrenme macerasına çıktım.
bir öğrenme macerasına çıktım.
08:14
And my curiosity took me
to some extraordinary places.
to some extraordinary places.
159
482739
3692
Ve merakım beni sıra dışı
yerlere götürdü.
yerlere götürdü.
08:18
This photo was taken in the burner
of a coal-fired power station.
of a coal-fired power station.
160
486431
3552
Bu fotoğraf bir termik
santralin ocağında çekildi.
santralin ocağında çekildi.
Kömür, küresel enerji ihtiyacının
temeli olması ve fakat aynı zamanda
temeli olması ve fakat aynı zamanda
08:23
I was fascinated by coal,
fundamental to our global energy needs,
fundamental to our global energy needs,
161
491183
3134
08:26
but also very close to my family.
162
494317
2957
aileme çok yakın olmasıyla beni şaşırttı.
08:29
My great-grandfather was a coal miner,
163
497274
2006
Benim büyük büyükbabam
bir kömür madencisiydi
bir kömür madencisiydi
08:31
and he spent 50 years
of his life underground.
of his life underground.
164
499280
3320
ve yaşamının 50 yılını
yer altında geçirdi.
yer altında geçirdi.
Bu onun bir fotoğrafı
ve bu fotoğrafı gördüğünüzde,
ve bu fotoğrafı gördüğünüzde,
08:35
This is a photo of him,
and when you see that photo,
and when you see that photo,
165
503520
2795
08:38
you see someone from another era.
166
506315
2165
başka bir çağdan birisini görürsünüz.
08:40
No one wears trousers
with a waistband quite that high
with a waistband quite that high
167
508800
3018
Bugün bu çağda hiç kimse
bu kadar yüksek belli
bu kadar yüksek belli
08:43
in this day and age. (Laughter)
168
511818
2485
bir pantolon giymez. (Gülüşmeler)
08:46
But yet, that's me
with my great-grandfather,
with my great-grandfather,
169
514303
2670
Buna rağmen, bu ben ve büyük büyük babam.
08:48
and by the way, they are not
his real ears. (Laughter)
his real ears. (Laughter)
170
516973
4133
Bu arada onlar gerçek
kulakları değil. (Gülüşmeler)
kulakları değil. (Gülüşmeler)
08:53
We were close. I remember sitting on
his knee listening to his mining stories.
his knee listening to his mining stories.
171
521106
4458
Biz çok yakındık. Dizinde oturup maden
hikayelerini dinlediğimi hatırlıyorum.
hikayelerini dinlediğimi hatırlıyorum.
08:57
He talked of the camaraderie underground,
172
525564
2252
O, yer altındaki arkadaşlıktan
08:59
and the fact that the miners used to save
the crusts of their sandwiches
the crusts of their sandwiches
173
527816
3437
ve sandviçlerinin hamurunu
bozulmasın diye orada
bozulmasın diye orada
09:03
to give to the ponies
they worked with underground.
they worked with underground.
174
531253
3088
birlikte çalıştıkları midilli atlarına
verdiklerinden bahsederdi.
verdiklerinden bahsederdi.
09:06
It was like it was yesterday.
175
534341
2391
Sanki dün gibi.
09:08
And on my journey of learning,
176
536732
1788
Ve öğrenme maceramda,
09:10
I went to the World
Coal Association website,
Coal Association website,
177
538520
2322
Dünya Kömür Birliği’nin
web sitesine girdim
web sitesine girdim
09:12
and there in the middle
of the homepage, it said,
of the homepage, it said,
178
540842
2322
ve anasayfanın ortasında
şöyle diyordu:
şöyle diyordu:
09:15
"We have about 118 years of coal left."
179
543164
3158
”Yaklaşık 118 yıllık kömürümüz kaldı.”
09:18
And I thought to myself, well,
that's well outside my lifetime,
that's well outside my lifetime,
180
546322
3134
Ve kendi kendime düşündüm, peki,
bu benim ömrümden daha fazla
bu benim ömrümden daha fazla
09:21
and a much greater figure
than the predictions for oil.
than the predictions for oil.
181
549456
2879
ve petrol hakkındaki
tahminlerden çok, çok fazla.
tahminlerden çok, çok fazla.
09:24
But I did the math, and I realized
that my great-grandfather
that my great-grandfather
182
552335
3065
Bir hesap yaptım, büyük
büyükbabamın tam olarak
büyükbabamın tam olarak
09:27
had been born exactly 118 years
before that year,
before that year,
183
555400
4574
o yıldan 118 yıl önce
doğduğunu fark ettim
doğduğunu fark ettim
09:31
and I sat on his knee
until I was 11 years old,
until I was 11 years old,
184
559974
2763
ve ben onun kucağında
11 yaşına kadar oturmuştum
11 yaşına kadar oturmuştum
09:34
and I realized it's nothing
185
562737
1904
ve bunun ne şimdi ne de tarihte
09:36
in time, nor in history.
186
564641
2322
hiçbir şey olmadığını fark ettim.
09:38
And it made me make a decision
I never thought I would make:
I never thought I would make:
187
566963
3158
Bu, bana yapacağımı hiç
düşünmediğim bir karar aldırdı:
düşünmediğim bir karar aldırdı:
09:42
to leave the sport
of solo sailing behind me
of solo sailing behind me
188
570121
2345
bireysel yelkencilik
sporunu arkada bırakmak
sporunu arkada bırakmak
09:44
and focus on the greatest challenge
I'd ever come across:
I'd ever come across:
189
572466
3065
ve hayatımda karşılaştığım
en büyük zorluğa odaklanmak:
en büyük zorluğa odaklanmak:
09:47
the future of our global economy.
190
575531
2330
küresel ekonomimizin geleceğine.
09:49
And I quickly realized it wasn't
just about energy.
just about energy.
191
577861
2709
Bunun sadece enerjiyle alakalı
olmadığı hemen fark ettim.
olmadığı hemen fark ettim.
09:52
It was also materials.
192
580570
2043
Aynı zamanda materyallerle alakalıydı.
2008'de elime değerli madenleri
çıkarmak için
çıkarmak için
09:54
In 2008, I picked up a scientific study
193
582613
2159
09:56
looking at how many years we have
194
584772
2044
kaç yılımız olduğunu anlatan
09:58
of valuable materials
to extract from the ground:
to extract from the ground:
195
586816
2716
bir bilimsel çalışma aldım:
10:01
copper, 61; tin, zinc, 40; silver, 29.
196
589532
4389
bakır, 61; kalay, çinko, 40; gümüş, 29.
10:05
These figures couldn't be exact,
but we knew those materials were finite.
but we knew those materials were finite.
197
593921
4016
Bu rakamlar tam olmayabilir, fakat
biz bunların sonlu olduğunu biliyorduk.
biz bunların sonlu olduğunu biliyorduk.
Biz onlara bir defalık sahibiz.
10:09
We only have them once.
198
597937
1737
Ve maalesef bu materyalleri
kullanma hızımız süratle,
kullanma hızımız süratle,
10:11
And yet, our speed that we've used
these materials has increased rapidly,
these materials has increased rapidly,
199
599674
3534
10:15
exponentially.
200
603208
1742
katlanarak arttı.
Dünyadaki daha fazla insan ve
nesneyle gerçekten gördük ki
nesneyle gerçekten gördük ki
10:16
With more people in the world
with more stuff,
with more stuff,
201
604950
2856
10:19
we've effectively seen
100 years of price declines
100 years of price declines
202
607806
2774
bu temel emtialardaki
100 yılın fiyat düşüşü
100 yılın fiyat düşüşü
10:22
in those basic commodities
erased in just 10 years.
erased in just 10 years.
203
610580
2845
sadece 10 yılda bitti.
10:25
And this affects all of us.
204
613425
1787
Ve bu hepimizi etkiliyor.
10:27
It's brought huge volatility in prices,
205
615212
2020
Bu fiyatları uçurdu,
10:29
so much so that in 2011,
206
617232
2849
öyle ki 2011’de,
10:32
your average European car manufacturer
207
620081
2538
ortalama bir Avrupalı araç üreticisi
10:34
saw a raw material price increase
208
622619
2554
tamamen kontrollerinin
dışındaki bir şeyden dolayı
dışındaki bir şeyden dolayı
10:37
of 500 million Euros,
209
625173
2206
faaliyet kârlarının yarısını
silip süpüreren
silip süpüreren
10:39
wiping away half their operating profits
210
627379
2322
500 milyon Avroluk
10:41
through something they have
absolutely no control over.
absolutely no control over.
211
629701
3559
bir ham madde fiyat artışı gördü.
10:45
And the more I learned, the more
I started to change my own life.
I started to change my own life.
212
633260
3130
Daha fazla öğrendikçe hayatımı
daha fazla değiştirmeye başladım.
daha fazla değiştirmeye başladım.
Daha az seyahat etmeye, daha az şey
yapmaya ve kullanmaya başladım.
yapmaya ve kullanmaya başladım.
10:48
I started traveling less,
doing less, using less.
doing less, using less.
213
636560
2289
10:50
It felt like actually doing less
was what we had to do.
was what we had to do.
214
638849
3541
Daha az şey yapmayı yapmak zorunda
olduğumuz bir şeymiş gibi hissettim.
olduğumuz bir şeymiş gibi hissettim.
10:54
But it sat uneasy with me.
215
642390
2350
Fakat bu beni rahatsız etti.
Doğru olmadığı hissi uyardı.
10:56
It didn't feel right.
216
644740
1122
10:57
It felt like we were
buying ourselves time.
buying ourselves time.
217
645862
2496
Zamana oynadığımızı hissettim.
11:00
We were eking things out a bit longer.
218
648358
1892
Resmen top çeviriyorduk.
11:02
Even if everybody changed,
it wouldn't solve the problem.
it wouldn't solve the problem.
219
650250
3227
Herkes değişse bile,
bu problemi çözmeyecektir.
bu problemi çözmeyecektir.
11:05
It wouldn't fix the system.
220
653477
2044
Sistemi tamir etmeyecektir.
11:07
It was vital in the transition,
but what fascinated me was,
but what fascinated me was,
221
655521
3041
Bu, geçiş aşamasında önemliydi,
fakat beni asıl meraklandıran şey
fakat beni asıl meraklandıran şey
11:10
in the transition to what?
What could actually work?
What could actually work?
222
658562
4389
neye geçildiğiydi.
Aslında ne işe yarabilirdi?
Aslında ne işe yarabilirdi?
11:14
It struck me that the system itself,
the framework within which we live,
the framework within which we live,
223
662951
4295
Beni asıl vuran çerçevesi
içinde yaşadığımız
içinde yaşadığımız
11:19
is fundamentally flawed,
224
667246
2299
temeli çatlamış sistemin kendisiydi.
11:21
and I realized ultimately
225
669545
3259
Ve sonunda anladım ki,
11:24
that our operating system,
the way our economy functions,
the way our economy functions,
226
672804
3033
işletme sistemimiz,
ekonomimizin işleme biçimi,
ekonomimizin işleme biçimi,
11:27
the way our economy's been built,
is a system in itself.
is a system in itself.
227
675837
3483
ekonomimizin kuruluş biçimi
kendi içinde bir sistemdir.
kendi içinde bir sistemdir.
11:31
At sea, I had to understand
complex systems.
complex systems.
228
679320
2902
Denizdeyken karmaşık sistemleri
anlamak zorunda kalmıştım.
anlamak zorunda kalmıştım.
11:34
I had to take multiple inputs,
229
682222
1878
Birden fazla girdiyi almak,
11:36
I had to process them,
230
684100
1512
onları işlemek
11:37
and I had to understand the system to win.
231
685612
2888
ve kazanmak için sistemi
anlamak zorundaydım.
anlamak zorundaydım.
Onu anlamlandırmalıydım.
11:40
I had to make sense of it.
232
688500
1733
11:42
And as I looked at our global economy,
I realized it too is that system,
I realized it too is that system,
233
690233
4063
Küresel ekonomimize baktığımda
fark ettim ki o da bir sistem,
fark ettim ki o da bir sistem,
11:46
but it's a system that effectively
can't run in the long term.
can't run in the long term.
234
694296
4412
fakat uzun vadede etkili bir şekilde
sürdürülebilir olmayan bir sistem.
sürdürülebilir olmayan bir sistem.
11:50
And I realized we've been perfecting
what's effectively a linear economy
what's effectively a linear economy
235
698708
3761
Ve fark ettim ki 150 yıldır
doğrusal ekonomiyi
doğrusal ekonomiyi
11:54
for 150 years,
236
702469
1870
geliştirmeye çalışıyoruz.
11:56
where we take a material
out of the ground,
out of the ground,
237
704339
2031
Bir materyali yerin
altından çıkardığımızda
altından çıkardığımızda
11:58
we make something out of it,
and then ultimately
and then ultimately
238
706370
2508
ondan bir şey yapıyoruz
ve en sonunda
ve en sonunda
12:00
that product gets thrown away,
and yes, we do recycle some of it,
and yes, we do recycle some of it,
239
708878
3274
bu ürün atılıyor, evet,
bazısını geri dönüştürüyoruz,
bazısını geri dönüştürüyoruz,
12:04
but more an attempt to get out
what we can at the end,
what we can at the end,
240
712152
2995
başta öyle planlandığı için değil,
12:07
not by design.
241
715147
2206
başka çare olmadığı için.
12:09
It's an economy that fundamentally
can't run in the long term,
can't run in the long term,
242
717353
3204
Bu öyle bir ekonomi ki aslında
uzun vadede sürdürülemez
uzun vadede sürdürülemez
12:12
and if we know that we
have finite materials,
have finite materials,
243
720557
3033
ve sonlu materyellerimizin
olduğunu da biliyorsak,
olduğunu da biliyorsak,
12:15
why would we build an economy
that would effectively use things up,
that would effectively use things up,
244
723590
3329
peki o zaman neden
nesneleri tüketen
nesneleri tüketen
12:18
that would create waste?
245
726919
1858
ve çöp üreten bir
ekonomi kuralım ki?
ekonomi kuralım ki?
12:20
Life itself has existed
for billions of years
for billions of years
246
728777
2925
Hayat milyarlarca yıl önce oluştu
12:23
and has continually adapted
to use materials effectively.
to use materials effectively.
247
731702
3622
ve sürekli materyalleri etkin bir şekilde
kullanmaya adapte oldu.
kullanmaya adapte oldu.
12:27
It's a complex system,
but within it, there is no waste.
but within it, there is no waste.
248
735324
3321
Çok karmaşık bir sistem ama
içinde bir tane bile çöp yok.
içinde bir tane bile çöp yok.
12:30
Everything is metabolized.
249
738645
2229
Her şey metabolize ediliyor.
12:33
It's not a linear economy
at all, but circular.
at all, but circular.
250
741244
3539
Bu kesinlikle doğrusal bir ekonomi değil,
fakat döngüsel.
fakat döngüsel.
12:37
And I felt like the child in the garden.
251
745934
2997
Ve ben bahçedeki o çocuk gibi hissettim.
12:40
For the first time on this new journey,
I could see exactly where we were headed.
I could see exactly where we were headed.
252
748931
4667
Bu yeni maceramda ilk kez, nereye
yöneldiğimizi tam olarak görebiliyordum.
yöneldiğimizi tam olarak görebiliyordum.
12:45
If we could build an economy that would
use things rather than use them up,
use things rather than use them up,
253
753598
3784
Nesneleri tüketmekten ziyade
kullanan bir ekonomi kurabilsek,
kullanan bir ekonomi kurabilsek,
12:49
we could build a future that really
could work in the long term.
could work in the long term.
254
757382
3228
gerçekten uzun vadede işleyecek
bir gelecek inşa edebiliriz.
bir gelecek inşa edebiliriz.
12:52
I was excited.
255
760610
1904
Heyecanlanmıştım.
12:54
This was something to work towards.
256
762514
2159
Bu çözüm üretecek bir şeydi.
12:56
We knew exactly where we were headed.
We just had to work out how to get there,
We just had to work out how to get there,
257
764673
3777
Nereye doğru gittiğimizi tam
olarak biliyorduk. Oraya ulaşmak için
olarak biliyorduk. Oraya ulaşmak için
13:00
and it was exactly with this in mind
258
768450
1930
çok çalışmak zorunda kaldık.
Bu duygu ve düşüncelerle
Bu duygu ve düşüncelerle
13:02
that we created the Ellen MacArthur
Foundation in September 2010.
Foundation in September 2010.
259
770380
3715
2010 yılı Eylül ayında Ellen MacArthur
Vakfı'nı kurduk.
Vakfı'nı kurduk.
13:07
Many schools of thought fed our thinking
and pointed to this model:
and pointed to this model:
260
775485
3863
Bir çok düşünce okulu düşüncemizi besledi
ve bizi bu modele yönlendirdi:
ve bizi bu modele yönlendirdi:
13:11
industrial symbiosis, performance economy,
sharing economy, biomimicry,
sharing economy, biomimicry,
261
779348
4620
Sanayisel ortak yaşam, performans
ekonomisi, paylaşım ekonomisi, biyomimikri
ekonomisi, paylaşım ekonomisi, biyomimikri
13:15
and of course, cradle-to-cradle design.
262
783968
2756
ve elbette, “beşikten beşiğe
tasarım” anlayışı.
tasarım” anlayışı.
13:18
Materials would be defined
as either technical or biological,
as either technical or biological,
263
786894
3685
Materyaller ya teknik ya da
biyolojik olarak tarif edilecek.
biyolojik olarak tarif edilecek.
13:22
waste would be designed out entirely,
264
790579
3021
Çöp tamamen düzenlenecek
13:25
and we would have a system
that could function
that could function
265
793600
2512
ve biz uzun vadede işleyecek
13:28
absolutely in the long term.
266
796112
2182
bir sisteme sahip olacaktık.
13:30
So what could this economy look like?
267
798294
2067
Peki bu ekonomi neye benzetilebilir?
13:33
Maybe we wouldn't buy light fittings,
but we'd pay for the service of light,
but we'd pay for the service of light,
268
801151
3938
Belki aydınlatma cihazlarını
satın almazdık, fakat elektrik
satın almazdık, fakat elektrik
13:37
and the manufacturers
would recover the materials
would recover the materials
269
805089
2443
hizmeti için para öderdik,
üreticiler materyalleri tamir eder
üreticiler materyalleri tamir eder
13:39
and change the light fittings
when we had more efficient products.
when we had more efficient products.
270
807532
3161
ve daha iyi ürünler olduğunda
cihazları değiştirirlerdi.
cihazları değiştirirlerdi.
13:42
What if packaging was so nontoxic
it could dissolve in water
it could dissolve in water
271
810693
3297
Ya ambalajlar toksik olmasa
ve suda çözülebilse
ve suda çözülebilse
13:45
and we could ultimately drink it?
It would never become waste.
It would never become waste.
272
813990
3112
ve biz onu içebilsek ve
hiç çöp olmasa?
hiç çöp olmasa?
13:49
What if engines were re-manufacturable,
273
817102
2113
Ya motorlar tekrar üretilebilir olsa
13:51
and we could recover
the component materials
the component materials
274
819215
2275
ve biz bileşen malzemeleri
tamir edebilsek
tamir edebilsek
13:53
and significantly reduce energy demand.
275
821490
2230
ve enerji talebini önemli
bir oranda azaltabilsek?
bir oranda azaltabilsek?
13:55
What if we could recover components
from circuit boards, reutilize them,
from circuit boards, reutilize them,
276
823720
3440
Ya devre kartlarının bileşen
malzemeleri tamir edebilsek,
malzemeleri tamir edebilsek,
13:59
and then fundamentally recover
the materials within them
the materials within them
277
827160
2663
ikinci bir aşama yoluyla
içindeki materyalleri
içindeki materyalleri
14:01
through a second stage?
278
829823
1402
tamamıyla tamir edebilsek?
14:03
What if we could collect
food waste, human waste?
food waste, human waste?
279
831225
2292
Ya yiyecek ve insan
artıklarını toplayabilsek?
artıklarını toplayabilsek?
14:05
What if we could turn that
into fertilizer, heat, energy,
into fertilizer, heat, energy,
280
833517
3181
Ya onlardan gübre, ısı, enerji,
14:08
ultimately reconnecting nutrients systems
281
836698
2996
nihayetinde besleyici sistemleri
tekrar birbirine bağlasak
tekrar birbirine bağlasak
14:11
and rebuilding natural capital?
282
839694
3111
ve doğal sermayeyi tekrar kursak?
14:14
And cars -- what we want
is to move around.
is to move around.
283
842805
2902
Ve arabalar -- istediğimiz şey
bir yerlere gitmek.
bir yerlere gitmek.
14:17
We don't need to own
the materials within them.
the materials within them.
284
845707
2643
İçindeki materyallere
sahip olmamız gerekmiyor.
sahip olmamız gerekmiyor.
14:20
Could cars become a service
285
848350
1639
Arabalar bir hizmet olabilir
14:21
and provide us with
mobility in the future?
mobility in the future?
286
849989
2554
ve gelecekte bize hareketlilik
sağlayabilir mi?
sağlayabilir mi?
14:25
All of this sounds amazing, but these
aren't just ideas, they're real today,
aren't just ideas, they're real today,
287
853033
4197
Bunlar kulağa çok hoş geliyor, fakat
bunlar sadece fikir değil, artık gerçek
bunlar sadece fikir değil, artık gerçek
14:29
and these lie at the forefront
of the circular economy.
of the circular economy.
288
857230
2720
ve bunlar döngüsel ekonominin
başında yer alıyor.
başında yer alıyor.
14:31
What lies before us is to expand them
and scale them up.
and scale them up.
289
859950
4504
Bizim önümüzde olan şey
bunları genişletmek ve büyütmek.
bunları genişletmek ve büyütmek.
14:36
So how would you shift
from linear to circular?
from linear to circular?
290
864454
2975
Peki doğrusaldan döngüsele
nasıl geçiş yapardınız?
nasıl geçiş yapardınız?
14:39
Well, the team and I at the foundation
thought you might want to work
thought you might want to work
291
867899
3296
Takımım ve ben vakıfta düşündük ki
siz dünyanın en iyi üniversiteleriyle
14:43
with the top universities in the world,
292
871195
1874
dünyadaki öncü işletmelerle,
14:45
with leading businesses within the world,
293
873069
2020
dünyada bir çok kişinin
katıldığı platformlarla
katıldığı platformlarla
14:47
with the biggest convening
platforms in the world,
platforms in the world,
294
875089
2348
ve hükümetlerle çalışmak istersiniz.
14:49
and with governments.
295
877437
1002
14:50
We thought you might want
to work with the best analysts
to work with the best analysts
296
878439
2620
Düşündük ki, en iyi analistlerle çalışıp
onlara şunu sormak istersiniz:
14:53
and ask them the question,
297
881059
1254
"Döngüsel ekonomi büyümeyi
kaynak kısıtlılığından ayrıştırabilir mi?
kaynak kısıtlılığından ayrıştırabilir mi?
14:54
"Can the circular economy decouple
growth from resource constraints?
growth from resource constraints?
298
882313
3201
14:57
Is the circular economy able
to rebuild natural capital?
to rebuild natural capital?
299
885514
3622
Döngüsel ekonomi doğal
sermayeyi yeniden kurabilir mi?
sermayeyi yeniden kurabilir mi?
15:01
Could the circular economy
replace current chemical fertilizer use?"
replace current chemical fertilizer use?"
300
889136
3645
Döngüsel ekonomi mevcut kimyasal
gübre kullanımının yerini alabilir mi?"
gübre kullanımının yerini alabilir mi?"
15:04
Yes was the answer to the decoupling,
301
892781
2346
Ayrıştırabilmeye olan cevap evetti,
15:07
but also yes, we could replace
current fertilizer use
current fertilizer use
302
895127
3018
mevcut kimyasal gübre kullanımının
değiştirilmesine de evetti,
değiştirilmesine de evetti,
15:10
by a staggering 2.7 times.
303
898145
3785
çarpıcı bir şekilde 2.7 kat fazla.
Fakat bana döngüsel ekonomi hakkında
en çok ilham veren şey
en çok ilham veren şey
15:14
But what inspired me most
about the circular economy
about the circular economy
304
902690
2560
15:17
was its ability to inspire young people.
305
905250
2989
gençlere ilham verme yeteneğiydi.
15:20
When young people see the economy
through a circular lens,
through a circular lens,
306
908779
3135
Gençler ekonomiyi dairesel
bir lensle görürlerse,
bir lensle görürlerse,
15:23
they see brand new opportunities
on exactly the same horizon.
on exactly the same horizon.
307
911914
4536
tamamen aynı ufukta
yepyeni fırsatları görürler.
yepyeni fırsatları görürler.
15:28
They can use their creativity
and knowledge
and knowledge
308
916488
2605
Onlar sistemin tümünü
yeniden kurmak için
yeniden kurmak için
15:31
to rebuild the entire system,
309
919093
2387
yaratıcılık ve bilgilerini
kullanabilirler
kullanabilirler
15:33
and it's there for the taking right now,
310
921480
2113
ve işte orada şu an
sizin almanızı bekliyor,
sizin almanızı bekliyor,
15:35
and the faster we do this, the better.
311
923593
2456
ve bunu ne kadar hızlı yaparsak
o kadar iyi.
o kadar iyi.
15:38
So could we achieve this
in their lifetimes?
in their lifetimes?
312
926049
3070
Buna ulaşmaya onların ömrü yeter mi?
15:41
Is it actually possible?
313
929119
2136
Bu gerçekten mümkün mü?
Ben inanıyorum ki evet.
15:43
I believe yes.
314
931255
1510
15:45
When you look at the lifetime of
my great-grandfather, anything's possible.
my great-grandfather, anything's possible.
315
933105
3839
Büyük büyükbabamın hayatına
bakarsanız, her şey mümkün.
bakarsanız, her şey mümkün.
15:49
When he was born, there were only
25 cars in the world;
25 cars in the world;
316
937574
3736
O doğduğunda dünyada
sadece 25 tane araba vardı;
sadece 25 tane araba vardı;
15:53
they had only just been invented.
317
941310
2430
daha yeni icat edilmişlerdi.
O 14 yaşındayken, tarihte ilk kez uçtuk.
15:55
When he was 14, we flew
for the first time in history.
for the first time in history.
318
943740
3931
15:59
Now there are 100,000 charter flights
319
947671
2489
Şimdiyse her gün 100 bin adet
16:02
every single day.
320
950160
1946
çarter uçuşu yapılıyor.
16:04
When he was 45, we built
the first computer.
the first computer.
321
952106
3994
O 45 yaşındayken, ilk bilgisayarı yaptık.
16:08
Many said it wouldn't catch on,
but it did, and just 20 years later
but it did, and just 20 years later
322
956100
3157
Çokları “Tutmaz bu.” dediler, fakat tuttu,
sadece 20 yıl sonra onu bir
mikroçipe dönüştürdük
mikroçipe dönüştürdük
16:11
we turned it into a microchip
323
959257
2021
ki bugün bu salonda binlercesi var.
16:13
of which there will be thousands
in this room here today.
in this room here today.
324
961278
4202
16:17
Ten years before he died,
we built the first mobile phone.
we built the first mobile phone.
325
965480
2879
O ölmeden 10 yıl önce ilk
taşınabilir telefonunu yaptık.
taşınabilir telefonunu yaptık.
16:20
It wasn't that mobile, to be fair,
326
968359
1974
Açıkçası çok da taşınabilir değildi,
16:22
but now it really is,
327
970333
1974
fakat şimdi gerçekten de öyle.
16:24
and as my great-grandfather
left this Earth, the Internet arrived.
left this Earth, the Internet arrived.
328
972307
3970
Büyük büyükbabam dünyadan
göçtüğünde, internet geldi.
göçtüğünde, internet geldi.
16:28
Now we can do anything,
329
976277
2113
Şimdi her şeyi yapabiliriz,
16:30
but more importantly,
330
978390
1280
fakat daha da önemlisi,
16:31
now we have a plan.
331
979670
2315
şimdi bizim bir planımız var.
Teşekkür ederim.
16:33
Thank you.
332
981985
2005
(Alkışlar)
16:36
(Applause)
333
984640
8641
ABOUT THE SPEAKER
Dame Ellen MacArthur - Circular economy advocateAfter setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate.
Why you should listen
It's a tradition among British citizens: If you circumnavigate the globe by sail, you'll earn royal honors. Ellen MacArthur was made a dame in 2005 after the fastest solo sail around the world. But when you sail alone around the world, things come into focus. Dame Ellen, at the top of her sailing career, had become acutely aware of the finite nature of the resources our linear economy relies on.
In 2010, she launched the Ellen MacArthur Foundation, which works with education and business to accelerate the transition to a regenerative circular economy. She also runs the Ellen MacArthur Cancer Trust, using sailing to build confidence for kids following cancer treatment.
Dame Ellen MacArthur | Speaker | TED.com