TEDWomen 2015
Mary Robinson: Why climate change is a threat to human rights
Mary Robinson: İklim değişikliği neden insan hakları için bir tehdittir
Filmed:
Readability: 4.5
1,378,632 views
İklim değişikliği adil değildir. Zengin ülkeler yükselen deniz seviyeleri ve verimsizleşen çiftliklerle mücadele edebilirken, dünyanın çeşitli yerlerindeki fakir halkların hayatları öldürücü fırtınalar, açlık ve toprak kayıpları gibi sorunlar nedeniyle altüst olmaktadır -- ve insan hakları tehdit altındadır --.Mary Robinson dünya çapındaki iklim adaletsizliğiyle mücadeleye katılmamızı istiyor.
Mary Robinson - Global leader
Mary Robinson served as president of Ireland from 1990 to 1997, and as UN High Commissioner for Human Rights from 1997 to 2002. She now leads a foundation devoted to climate justice. Full bio
Mary Robinson served as president of Ireland from 1990 to 1997, and as UN High Commissioner for Human Rights from 1997 to 2002. She now leads a foundation devoted to climate justice. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:19
A question I'm often asked is,
0
7208
1936
Bana sıkça insan hakları ve
adalete olan tutkumun
adalete olan tutkumun
00:21
where did I get my passion
for human rights and justice?
for human rights and justice?
1
9168
4807
nereden geldiğini sorarlar.
00:26
It started early.
2
14658
1184
Genç yaşlarda başladı.
00:28
I grew up in the west of Ireland,
3
16515
2277
İrlanda'nın batısında,
dört erkek kardeşin
arasında büyüdüm.
arasında büyüdüm.
00:30
wedged between four brothers,
4
18816
2061
00:32
two older than me and two younger than me.
5
20901
2397
İkisi benden büyük,
ikisi küçüktü.
ikisi küçüktü.
Dolayısıyla, tabii ki
insan haklarına,
insan haklarına,
00:35
So of course I had to be
interested in human rights,
interested in human rights,
6
23695
3211
adalet ve eşitliğe ilgi duymak
00:38
and equality and justice,
7
26930
2505
ve dirseklerime güvenmek zorundaydım!
00:41
and using my elbows!
8
29459
1721
(Kahkahalar)
00:43
(Laughter)
9
31204
1813
Ve bu konulara
ilgim devam etti.
ilgim devam etti.
00:45
And those issues stayed
with me and guided me,
with me and guided me,
10
33041
2989
00:48
and in particular,
11
36054
1626
Özellikle de İrlanda'nın ilk kadın
00:49
when I was elected the first
woman President of Ireland,
woman President of Ireland,
12
37704
4550
Cumhurbaşkanı seçildiğim
00:54
from 1990 to 1997.
13
42278
2896
1990-1997 döneminde.
00:57
I dedicated my presidency
14
45539
2517
Başkanlığımı İrlanda'da dışlandığını
01:00
to having a space for those who felt
marginalized on the island of Ireland,
marginalized on the island of Ireland,
15
48080
5457
düşünenlere yer açmaya, İrlanda'nın
kuzeyi ile güneyinde yaşayanları
01:05
and bringing together communities
from Northern Ireland
from Northern Ireland
16
53561
2729
bir araya getirmeye ve
01:08
with those from the Republic,
17
56314
1740
birlikte barışı inşa etmeye adadım.
01:10
trying to build peace.
18
58078
1950
01:12
And I went as the first Irish president
to the United Kingdom
to the United Kingdom
19
60465
5250
İngiltere'ye giden ve
Kraliçe II. Elizabeth
Kraliçe II. Elizabeth
01:17
and met with Queen Elizabeth II,
20
65739
2986
ile buluşan ilk
İrlanda Cumhurbaşkanı oldum
İrlanda Cumhurbaşkanı oldum
01:20
and also welcomed to my
official residence --
official residence --
21
68749
3808
ve ayrıca "Áras an Uachtaráin" adı
verilen cumhurbaşkanlığı konutumda
verilen cumhurbaşkanlığı konutumda
01:24
which we call "Áras an Uachtaráin,"
the house of the president --
the house of the president --
22
72581
3779
01:28
members of the royal family,
23
76384
2246
kraliyet ailesi üyeleri ile
01:30
including, notably, the Prince of Wales.
24
78654
2780
Galler Prensi'ni de ağırladım.
01:33
And I was aware that at the time
of my presidency,
of my presidency,
25
81946
6362
Cumhurbaşkanlığı dönemimde İrlanda'nın,
01:40
Ireland was a country beginning
a rapid economic progress.
a rapid economic progress.
26
88332
4972
hızlı bir ekonomik kalkınma sürecine
girdiğinin farkındaydım.
girdiğinin farkındaydım.
01:45
We were a country that was benefiting
from the solidarity of the European Union.
from the solidarity of the European Union.
27
93772
6768
Avrupa Birliği (AB) dayanışmasından
yararlanan bir ülkeydik.
Gerçekten de, 1973'te İrlanda,
AB'ye üye olduğunda
AB'ye üye olduğunda
01:53
Indeed, when Ireland first joined
the European Union in 1973,
the European Union in 1973,
28
101607
5004
01:58
there were parts of the country
that were considered developing,
that were considered developing,
29
106635
3356
bazı bölgeler tam kalkınmamıştı,
02:02
including my own beloved
native county, County Mayo.
native county, County Mayo.
30
110015
3480
güzel memleketim Mayo dahil.
Yatırımları ve istihdamı artırmak;
02:06
I led trade delegations
here to the United States,
here to the United States,
31
114563
4311
ekonomi, sağlık, eğitim sistemi ve
02:10
to Japan, to India,
32
118898
2886
kalkınmamızı güçlendirmek için,
ABD, Japonya ve Hindistan'a giden
02:13
to encourage investment,
to help to create jobs,
to help to create jobs,
33
121808
3266
02:17
to build up our economy,
34
125098
1326
ticaret heyetlerine başkanlık ettim.
02:18
to build up our health system,
our education --
our education --
35
126448
2294
02:20
our development.
36
128766
1341
Bir Devlet Başkanı olarak,
02:22
What I didn't have to do as president
37
130956
3020
02:26
was buy land on mainland Europe,
38
134000
4641
ülkemiz sular altında kaldığında
İrlandalılar Avrupa'ya gidebilsinler diye
02:30
so that Irish citizens could go there
because our island was going underwater.
because our island was going underwater.
39
138665
6236
Avrupa'dan toprak satın almayı
düşünmek zorunda kalmadım."
düşünmek zorunda kalmadım."
Bir devlet başkanı veya
Anayasa hukukçusu olarak,
Anayasa hukukçusu olarak,
02:37
What I didn't have to think about,
40
145711
1630
02:39
either as president
or as a constitutional lawyer,
or as a constitutional lawyer,
41
147365
2675
düşünmem gerekmeyen şey,
02:42
was the implications
for the sovereignty of the territory
for the sovereignty of the territory
42
150064
3652
iklim değişikliğinin
02:45
because of the impact of climate change.
43
153740
2593
egemenliğimiz üzerindeki etkileriydi.
02:49
But that is what President Tong,
of the Republic of Kiribati,
of the Republic of Kiribati,
44
157309
4771
Fakat, Kiribati Cumhuriyeti'ni
Cumhurbaşkanı Tong,
Cumhurbaşkanı Tong,
her sabah bunu düşünerek
uyanmak zorundaydı.
uyanmak zorundaydı.
02:54
has to wake up every morning
thinking about.
thinking about.
45
162104
2751
Güvence olarak, Fiji'den toprak satın aldı
02:57
He has bought land in Fiji
as an insurance policy,
as an insurance policy,
46
165470
5258
"onurlu göç" adını verdiği durum.
03:02
what he calls, "migration with dignity,"
47
170752
2996
Çünkü, halkının bir gün
03:06
because he knows that his people
may have to leave their islands.
may have to leave their islands.
48
174537
4564
adadan ayrılması gerekebileceğini biliyor.
03:12
As I listened to President Tong
describing the situation,
describing the situation,
49
180295
5088
Kendisini dinlerken, bu durumun
03:17
I really felt that this was a problem
that no leader should have to face.
that no leader should have to face.
50
185407
6371
hiçbir liderin karşılaşmaması gereken
bir sorun olduğunu gerçekten hissettim.
03:24
And as I heard him speak
about the pain of his problems,
about the pain of his problems,
51
192194
5766
Sorunları hakkındaki
konuşmasını dinlerken,
03:29
I thought about Eleanor Roosevelt.
52
197984
2396
Eleanor Roosevelt'i düşündüm.
03:33
I thought about her
and those who worked with her
and those who worked with her
53
201703
4376
Onu ve 1948'de başkanlığını yaptığı
03:38
on the Commission on Human Rights,
which she chaired in 1948,
which she chaired in 1948,
54
206103
5078
İnsan Hakları Komisyonundaki
çalışanları düşündüm,
çalışanları düşündüm,
İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi'ni yazmışlardı.
Beyannamesi'ni yazmışlardı.
03:43
and drew up the Universal
Declaration of Human Rights.
Declaration of Human Rights.
55
211205
4012
Onlara göre, insanların neden olduğu
03:48
For them, it would have been unimaginable
56
216036
3578
iklim değişikliği sonucu bir ülkenin
03:51
that a whole country
could go out of existence
could go out of existence
57
219638
4634
ortadan kalkması düşünülemezdi bile.
03:56
because of human-induced climate change.
58
224296
3421
03:59
I came to climate change not as
a scientist or an environmental lawyer,
a scientist or an environmental lawyer,
59
227741
4749
İklim değişikliği toplantısına
bir bilimadamı veya
çevre savunucusu olarak gelmedim.
04:04
and I wasn't really impressed
by the images of polar bears
by the images of polar bears
60
232514
3959
Kutup ayıları ve eriyen
buzulların görüntülerini de
buzulların görüntülerini de
etkileyici bulmuyorum.
04:08
or melting glaciers.
61
236497
1610
04:10
It was because of the impact on people,
62
238131
3524
Buraya, insanlar üzerindeki
etkisi için geldim
etkisi için geldim
ve hakları üzerindeki etkisi --
04:14
and the impact on their rights --
63
242004
3073
gıda, güvenli su, sağlık,
04:17
their rights to food and safe water,
health, education and shelter.
health, education and shelter.
64
245101
5131
eğitim ve barınma hakları
nedeniyle geldim.
nedeniyle geldim.
04:22
And I say this with humility,
65
250256
4377
Ve bunu alçakgönüllülükle söylüyorum,
çünkü iklim değişikliği sorununun
farkına geç vardım.
farkına geç vardım.
04:26
because I came late
to the issue of climate change.
to the issue of climate change.
66
254657
3935
1997-2002 arasında, BM İnsan Hakları
04:30
When I served
67
258894
1151
04:32
as UN High Commissioner for Human Rights
68
260069
2000
Yüksek Temsilcisi iken,
04:34
from 1997 to 2002,
69
262093
3230
iklim değişikliği
benim için öncelik taşımıyordu.
benim için öncelik taşımıyordu.
04:37
climate change wasn't
at the front of my mind.
at the front of my mind.
70
265347
2206
Bu konuda tek bir konuşma
bile yaptığımı hatırlamıyorum.
bile yaptığımı hatırlamıyorum.
04:39
I don't remember making
a single speech on climate change.
a single speech on climate change.
71
267577
3897
BM' de iklim değişikliği
sorunu ile ilgilenen
sorunu ile ilgilenen
04:43
I knew that there was another
part of the United Nations --
part of the United Nations --
72
271498
3303
04:46
the UN Convention on Climate Change --
73
274825
2158
BM İklim Değişikliği Sözleşmesi
kısmının olduğunu biliyordum.
kısmının olduğunu biliyordum.
04:49
that was dealing with
the issue of climate change.
the issue of climate change.
74
277007
3721
Konunun ciddiyetini Afrika ülkelerinde
kalkınma ve insan hakları
kalkınma ve insan hakları
04:52
It was later when I started
to work in African countries
to work in African countries
75
280752
4360
konusunda çalışmaya başladığımda anladım.
04:57
on issues of development and human rights.
76
285136
3268
O günden bu yana hep şu cümleyi işittim:
05:00
And I kept hearing
this pervasive sentence:
this pervasive sentence:
77
288428
3262
"Fakat işler bugün çok daha kötü durumda,
çok kötü.
çok kötü.
05:03
"Oh, but things are so much worse now,
things are so much worse."
things are so much worse."
78
291714
4351
Bu cümlenin anlamını o zaman keşfettim;
05:08
And then I explored what was behind that;
79
296502
3366
05:11
it was about changes in the climate --
80
299892
3309
iklim değişikliğinden, iklim şoklarından
05:15
climate shocks, changes in the weather.
81
303225
2920
ve hava değişikliklerinden bahsediyordu.
05:18
I met Constance Okollet,
82
306859
2028
Uganda'nın doğusunda bir kadın grubu kuran
05:20
who had formed a women's group
in Eastern Uganda,
in Eastern Uganda,
83
308911
3158
Constance Okollet ile görüştüm.
05:24
and she told me that
when she was growing up,
when she was growing up,
84
312093
2627
Çocukluğunda, köyde normal bir
yaşam sürdüklerini ve
yaşam sürdüklerini ve
05:26
she had a very normal life in her village
and they didn't go hungry,
and they didn't go hungry,
85
314744
4333
aç kalmadıklarını anlattı.
05:31
they knew that the seasons would come
as they were predicted to come,
as they were predicted to come,
86
319101
5329
Mevsimlerin her zamanki gibi
geleceğini düşünüyorlardı,
geleceğini düşünüyorlardı,
tohumları ne zaman ekeceklerini ve
05:36
they knew when to sow
and they knew when to harvest,
and they knew when to harvest,
87
324454
2777
ne zaman hasat edeceklerini biliyorlardı
05:39
and so they had enough food.
88
327255
2372
ve böylece yeterli gıdaları oluyordu.
Fakat son yıllarda,
05:42
But, in recent years,
89
330008
2325
bu tartışmaların yaşandığı zamanlarda,
05:44
at the time of this conversation,
90
332357
1924
05:46
they had nothing
but long periods of drought,
but long periods of drought,
91
334305
3230
uzun süren kuraklıklar ve
ardından
ardından
ani sel felaketleri ve
ardından daha fazla
ardından daha fazla
05:49
and then flash flooding,
92
337559
1651
05:51
and then more drought.
93
339234
1721
kuraklık yaşamaya başladılar.
05:53
The school had been destroyed,
94
341280
1541
Okullar zarar görmüş,
05:54
livelihoods had been destroyed,
95
342845
1539
yaşamları zarar görmüş,
05:56
their harvest had been destroyed.
96
344408
1774
ürünleri telef olmuştu.
05:58
She forms this women's group
to try to keep her community together.
to try to keep her community together.
97
346206
4606
O, halkını bir arada tutmak için
bir kadın grubu kurdu.
bir kadın grubu kurdu.
06:03
And this was a reality
that really struck me,
that really struck me,
98
351169
5160
Ve bu, gerçekten beni etkileyen
bir gerçeklik olmuştu.
bir gerçeklik olmuştu.
Çünkü, bu soruna yol açan
sera gazlarının sorumlusu
sera gazlarının sorumlusu
06:08
because of course,
Constance Okollet wasn't responsible
Constance Okollet wasn't responsible
99
356353
4385
06:12
for the greenhouse gas emissions
that were causing this problem.
that were causing this problem.
100
360762
3666
Constance Okollet değildi.
Gerçekten de, bu yıl ocak ayında Malavi'de
06:16
Indeed, I was very struck
about the situation in Malawi
about the situation in Malawi
101
364809
4142
yaşananlardan çok etkilendim.
06:20
in January of this year.
102
368975
1882
06:22
There was an unprecedented
flooding in the country,
flooding in the country,
103
370881
3127
Eşi görülmemiş bir sel felaketi yaşanmış
ülkenin üçte birini etkilemiş,
06:26
it covered about a third of the country,
104
374032
2382
06:28
over 300 people were killed,
105
376438
2166
300'den fazla insan ölmüş,
06:30
and hundreds of thousands
lost their livelihoods.
lost their livelihoods.
106
378628
3293
ve yüz binlerce kişi
geçim kaynağını kaybetmişti.
geçim kaynağını kaybetmişti.
06:34
And the average person in Malawi
107
382388
3096
Ortalama bir Malavi vatandaşı
06:37
emits about 80 kg of CO2 a year.
108
385508
4943
yılda ortalama 80 kg. CO2 salıyor.
Bir ABD vatandaşı ise yılda
06:43
The average US citizen emits
about 17.5 metric tons.
about 17.5 metric tons.
109
391166
5524
yaklaşık 17.5 ton CO2 salıyor.
06:49
So those who are suffering
disproportionately
disproportionately
110
397126
3691
Yani bu denli orantısız acı çekenler:
araba kullanmayan, elektriği olmayan
06:52
don't drive cars, don't have electricity,
don't consume very significantly,
don't consume very significantly,
111
400841
6841
çok fazla tüketmeyen insanlar,
ve bu insanlar iklim değişikliği sebebiyle
06:59
and yet they are feeling more and more
112
407706
3158
giderek daha fazla etkileniyorlar
07:02
the impacts of the changes in the climate,
113
410888
4389
ve iklim değişikliği, bu halkların
nasıl bitki yetiştireceklerini
07:07
the changes that are preventing them
from knowing how to grow food properly,
from knowing how to grow food properly,
114
415301
4269
ve geleceğe nasıl bakmaları
07:11
and knowing how
to look after their future.
to look after their future.
115
419594
3619
gerektiğini bilmelerini engelliyor.
07:15
I think it was really
the importance of the injustice
the importance of the injustice
116
423514
7000
Sanırım beni en çok etkileyen şey
adaletsizlik olmuştu.
adaletsizlik olmuştu.
07:23
that really struck me very forcibly.
117
431031
3006
Bu adaletsizliğin bazı bölümlerini
gideremeyeceğimizi biliyorum
gideremeyeceğimizi biliyorum
07:26
And I know that we're not able
to address some of that injustice
to address some of that injustice
118
434061
7000
07:33
because we're not on course
for a safe world.
for a safe world.
119
441136
3467
çünkü güvenli bir
dünyaya doğru gitmiyoruz.
dünyaya doğru gitmiyoruz.
07:36
Governments around the world agreed
at the conference in Copenhagen,
at the conference in Copenhagen,
120
444627
6389
Dünya genelinde hükümetler,
küresel ısınmadaki artışın
sanayi öncesi döneme göre
2 derece ile sınırlandırılması
07:43
and have repeated it
at every conference on climate,
at every conference on climate,
121
451040
3714
konusunda Kopenhag Konferansı'nda
07:46
that we have to stay
below two degrees Celsius
below two degrees Celsius
122
454778
3460
mutabık kaldılar ve sonraki tüm
konferanslarda da bunu tekrarladılar.
konferanslarda da bunu tekrarladılar.
07:50
of warming above pre-Industrial standards.
123
458262
3387
07:53
But we're on course
for about four degrees.
for about four degrees.
124
461673
2912
Fakat, 4 derece artma yolunda ilerliyoruz.
Yani, gezegenimizin geleceği
varoluşsal bir tehdit altında.
varoluşsal bir tehdit altında.
07:56
So we face an existential threat
to the future of our planet.
to the future of our planet.
125
464609
4873
İşte bu durum, 21. yüzyılda
insan haklarına
insan haklarına
08:01
And that made me realize
126
469506
1620
08:03
that climate change is the greatest threat
to human rights in the 21st century.
to human rights in the 21st century.
127
471150
6083
yönelik en büyük tehdidin
iklim değişikliği olduğunu
anlamama sebep oldu.
anlamama sebep oldu.
08:09
And that brought me then
to climate justice.
to climate justice.
128
477566
3635
Buradan iklim adaletine geldim.
08:13
Climate justice responds
to the moral argument --
to the moral argument --
129
481225
4159
İklim adaleti,
iklim değişikliğiyle mücadelede
iklim değişikliğiyle mücadelede
08:17
both sides of the moral argument --
130
485408
2032
tüm taraflara ahlaki
bir sorumluluk yüklüyor.
bir sorumluluk yüklüyor.
08:19
to address climate change.
131
487464
2418
08:21
First of all,
132
489906
1151
Öncelikle, en çok etkilenen ve
08:23
to be on the side of those who are
suffering most and are most effected.
suffering most and are most effected.
133
491081
3864
zarar görenlerin yanında
olmak gerekiyor.
olmak gerekiyor.
08:27
And secondly,
134
495294
1357
İkincisi, iklim değişikliğiyle
mücadeleye başlarken
mücadeleye başlarken
08:28
to make sure that they're not left behind
again, when we start to move
again, when we start to move
135
496675
5001
bu insanların yine
ihmal edilmemesi gerekiyor.
ihmal edilmemesi gerekiyor.
08:33
and start to address climate change
with climate action,
with climate action,
136
501700
2809
08:36
as we are doing.
137
504533
1522
08:39
In our very unequal world today,
138
507834
2794
Eşitsizliklerle dolu dünyamızda,
ne kadar çok insanın
08:42
it's very striking how many
people are left behind.
people are left behind.
139
510652
3579
geride bırakıldığını görmek çok çarpıcı.
08:46
In our world of 7.2 billion people,
about 3 billion are left behind.
about 3 billion are left behind.
140
514929
6008
7.2 milyar insanın yaşadığı dünyamızda
yaklaşık 3 milyar insan
geride bırakılmış durumda.
geride bırakılmış durumda.
08:53
1.3 billion don't have access
to electricity,
to electricity,
141
521262
4413
1.3 milyar kişinin
elektriğe erişimi yok,
elektriğe erişimi yok,
08:57
and they light their homes
with kerosene and candles,
with kerosene and candles,
142
525699
3504
evlerini gaz yağı ve
mumlarla aydınlatıyorlar.
09:01
both of which are dangerous.
143
529227
1675
ikisi de tehlikeli.
09:02
And in fact they spend a lot of their
tiny income on that form of lighting.
tiny income on that form of lighting.
144
530926
6491
Zaten az olan gelirlerinin büyük bölümünü
bu aydınlatma ürünleri için harcıyorlar.
09:09
2.6 billion people cook on open fires --
145
537441
3853
2.6 milyar insan açık fırınlarda-
kömür, odun ve tezekte
kömür, odun ve tezekte
09:13
on coal, wood and animal dung.
146
541794
3509
yemek pişiriyor.
Bu durum, kapalı alanda
duman soluma nedeniyle
duman soluma nedeniyle
09:17
And this causes
about 4 million deaths a year
about 4 million deaths a year
147
545327
4674
her yıl, çoğu kadın, yaklaşık
4 milyon insanın
4 milyon insanın
09:22
from indoor smoke inhalation,
148
550025
2222
09:24
and of course, most of those
who die are women.
who die are women.
149
552271
3910
ölümüne neden oluyor.
Çok adaletsiz bir dünyamız var.
09:28
So we have a very unequal world,
150
556792
3841
Alıştığımızın dışına çıkmamız gerekiyor.
09:33
and we need to change
from "business as usual."
from "business as usual."
151
561046
6055
İhtiyaç duyulan değişimin kapsamını ve
09:39
And we shouldn't underestimate
the scale and the transformative nature
the scale and the transformative nature
152
567125
6064
dönüştürücü niteliğini küçümsememeliyiz.
09:45
of the change which will be needed,
153
573213
2737
Çünkü, karbon gazı salınımını
09:47
because we have to go to zero
carbon emissions by about 2050,
carbon emissions by about 2050,
154
575974
6589
2050'ye kadar sıfıra
indirmemiz gerekiyor
indirmemiz gerekiyor
eğer ısınmayı 2 derecenin altında
tutmak istiyorsak.
tutmak istiyorsak.
09:54
if we're going to stay below
two degrees Celsius of warming.
two degrees Celsius of warming.
155
582587
4365
Bu durum, yer altındaki bilinen
fosil yakıtların üçte ikisini
fosil yakıtların üçte ikisini
09:58
And that means we have to leave
about two-thirds of the known resources
about two-thirds of the known resources
156
586976
5000
kullanmayı bırakmamız gerektiği
anlamına geliyor.
anlamına geliyor.
10:04
of fossil fuels in the ground.
157
592000
2207
10:06
It's a very big change,
158
594564
1723
Bu çok büyük bir değişim
10:08
and it means that obviously,
159
596311
2532
ve açıkçası sanayileşmiş ülkelerin
karbon gazı salınımlarını azaltmaları,
10:10
industrialized countries
must cut their emissions,
must cut their emissions,
160
598867
2642
10:13
must become much more energy-efficient,
161
601533
2071
enerji verimliliğini sağlamaları ve
10:15
and must move as quickly as possible
to renewable energy.
to renewable energy.
162
603628
3936
en hızlı şekilde yenilenebilir enerjiye
geçmeleri gerektiği anlamına geliyor.
10:20
For developing countries
and emerging economies,
and emerging economies,
163
608199
4380
Gelişmekte olan ülkeler ve
yükselen ekonomiler için sorun ve
en zor görev; salınımsız büyümek.
en zor görev; salınımsız büyümek.
10:24
the problem and the challenge
is to grow without emissions,
is to grow without emissions,
164
612603
4557
Çünkü kalkınmak zorundalar;
halkları çok fakir.
halkları çok fakir.
10:29
because they must develop;
they have very poor populations.
they have very poor populations.
165
617184
3314
10:32
So they must develop without emissions,
and that is a different kind of problem.
and that is a different kind of problem.
166
620522
5760
Yani, karbon salınımı olmadan
kalkınmak zorundalar.
kalkınmak zorundalar.
Bu da ayrı bir sorun.
Gerçekten de, hiçbir ülke
salınımsız büyümedi.
salınımsız büyümedi.
10:38
Indeed, no country in the world
has actually grown without emissions.
has actually grown without emissions.
167
626590
5015
Tüm ülkeler fosil yakıtlarla kalkındı
10:44
All the countries have developed
with fossil fuels,
with fossil fuels,
168
632132
2404
ve ardından yenilenebilir enerjiye geçti.
10:46
and then may be moving
to renewable energy.
to renewable energy.
169
634560
2298
Bu büyük bir zorluk ve
10:48
So it is a very big challenge,
170
636882
2339
10:51
and it requires the total support
of the international community,
of the international community,
171
639245
4710
uluslararası toplumun
tam desteğini gerektiriyor.
10:55
with the necessary finance and technology,
and systems and support,
and systems and support,
172
643979
4936
Gerekli finans, teknoloji ve
sistem ve desteği ile.
sistem ve desteği ile.
11:00
because no country can make itself safe
from the dangers of climate change.
from the dangers of climate change.
173
648939
6762
Çünkü hiçbir ülke
iklim değişikliğinin zararlarından
kendini koruyamaz.
kendini koruyamaz.
11:08
This is an issue that requires
complete human solidarity.
complete human solidarity.
174
656007
4648
Bu sorun tüm insanlığın
dayanışmasını gerektiriyor.
11:13
Human solidarity, if you like,
based on self-interest --
based on self-interest --
175
661306
3337
İnsanlık dayanışması,
belki, kişisel çıkarlara dayalı
belki, kişisel çıkarlara dayalı
çünkü hepimiz aynı gemideyiz.
11:16
because we are all in this together,
176
664667
2280
11:18
and we have to work together
177
666971
1395
Ve 2050'de sıfır karbon hedefine
11:20
to ensure that we reach
zero carbon by 2050.
zero carbon by 2050.
178
668390
5390
ulaşmak için
birlikte çalışmak zorundayız.
birlikte çalışmak zorundayız.
Neyse ki değişim yaşanıyor,
hem de hızlı bir şekilde.
hem de hızlı bir şekilde.
11:26
The good news is that change is happening,
179
674675
2763
11:29
and it's happening very fast.
180
677462
1904
Burada Kaliforniya'da
11:32
Here in California,
181
680131
1274
11:33
there's a very ambitious
emissions target to cut emissions.
emissions target to cut emissions.
182
681429
4006
salınımı azaltmak için
çok iddialı bir hedef var.
çok iddialı bir hedef var.
Havai 2045'e kadar tamamen
11:37
In Hawaii, they're passing legislation
183
685966
2805
yenilenebilir enerjiye geçmek için
11:40
to have 100 percent
renewable energy by 2045.
renewable energy by 2045.
184
688795
4626
yasa kabul ediyor.
11:45
And governments are very ambitious
around the world.
around the world.
185
693731
3650
Dünya genelinde hükümetler
de çok istekli.
de çok istekli.
11:49
In Costa Rica, they have committed
to being carbon-neutral by 2021.
to being carbon-neutral by 2021.
186
697731
4667
Kosta Rika, 2021'de karbonsuz
olma taahhüdünde bulundu.
olma taahhüdünde bulundu.
11:55
In Ethiopia, the commitment
is to be carbon-neutral by 2027.
is to be carbon-neutral by 2027.
187
703110
6068
Etiyopya ise 2027'de karbonsuz
olmayı taahhüt etti.
olmayı taahhüt etti.
Apple firması, Çin'deki fabrikalarında
12:01
Apple have pledged that their factories
in China will use renewable energy.
in China will use renewable energy.
188
709921
6215
yenilenebilir enerji kullanmayı
taahhüt etti.
taahhüt etti.
12:08
And there is a race on at the moment
189
716440
2853
Şu anda, gelgit ve dalga enerjisinden
elektrik üretme konusunda bir yarış var
12:11
to convert electricity
from tidal and wave power,
from tidal and wave power,
190
719317
3937
12:15
in order that we can leave
the coal in the ground.
the coal in the ground.
191
723278
4219
böylece kömürü yer altında
bırakabileceğiz.
bırakabileceğiz.
12:19
And that change is both welcome
and is happening very rapidly.
and is happening very rapidly.
192
727521
4823
Değişim memnuniyet verici
ve hızlı gerçekleşiyor.
ve hızlı gerçekleşiyor.
12:24
But it's still not enough,
193
732368
1385
Fakat bu hala yeterli değil,
12:25
and the political will
is still not enough.
is still not enough.
194
733777
2267
ve siyasi irade de hala yeterli değil.
Cumhurbaşkanı Tong ve Kiribati halkına
dönecek olursam,
dönecek olursam,
12:28
Let me come back to President Tong
and his people in Kiribati.
and his people in Kiribati.
195
736475
4967
12:34
They actually could be able to live
on their island and have a solution,
on their island and have a solution,
196
742077
6791
aslında adalarında yaşayabilirler
ve bir çözüm var.
ve bir çözüm var.
Fakat bunun için
büyük bir siyasi irade gerekli.
büyük bir siyasi irade gerekli.
12:40
but it would take a lot of political will.
197
748892
2221
Cumhurbaşkanı Tong bana
12:43
President Tong told me
about his ambitious idea
about his ambitious idea
198
751600
4148
halkının yaşadığı küçük adaları yüzdürme
12:47
to either build up or even float
the little islands where his people live.
the little islands where his people live.
199
755772
6360
veya yeniden inşa etme planından bahsetti.
12:55
This, of course, is beyond
the resources of Kiribati itself.
the resources of Kiribati itself.
200
763018
4066
Bu elbette Kiribati'nin
imkanlarının ötesinde.
imkanlarının ötesinde.
Diğer ülkelerin büyük dayanışma ve
12:59
It would require great solidarity
and support from other countries,
and support from other countries,
201
767425
3731
destek vermeleri gerekiyor.
13:03
and it would require
the kind of imaginative idea
the kind of imaginative idea
202
771180
4222
Havada uzay istasyonu kurduğumuz
zamanki gibi
zamanki gibi
yaratıcı düşünceleri bir araya
getirmek gerekiyor.
getirmek gerekiyor.
13:07
that we bring together when we want
to have a space station in the air.
to have a space station in the air.
203
775426
4553
13:12
But wouldn't it be wonderful
to have this engineering wonder
to have this engineering wonder
204
780436
4855
Mühendisliğin, bir halkın
kendi topraklarında yaşamasına
kendi topraklarında yaşamasına
13:17
and to allow a people to remain
in their sovereign territory,
in their sovereign territory,
205
785315
3533
ve milletler topluluğunun parçası
olarak kalmasına imkan
vermesi harika olmaz mı?
vermesi harika olmaz mı?
13:20
and be part of the community of nations?
206
788872
3119
Bu, üzerinde düşünmemiz
13:24
That is the kind of idea
that we should be thinking about.
that we should be thinking about.
207
792015
4783
gereken türden bir düşünce.
13:29
Yes, the challenges
of the transformation we need are big,
of the transformation we need are big,
208
797681
4774
Evet, ihtiyaç duyduğumuz
dönüşümün önündeki
dönüşümün önündeki
zorluklar büyük,
13:34
but they can be solved.
209
802479
2548
fakat çözülebilir.
Halk olarak
Halk olarak
13:37
We are actually, as a people,
210
805051
2031
sorunları aşmak için
bir araya gelme konusunda
bir araya gelme konusunda
13:39
very capable of coming together
to solve problems.
to solve problems.
211
807106
3294
çok yetenekliyiz.
13:42
I was very conscious of this
as I took part this year
as I took part this year
212
810806
3634
1945'te, 2. Dünya Savaşı'nın bitiminin
13:46
in commemoration of the 70th anniversary
213
814464
3757
70. yılı anma törenlerine katıldığımda
13:50
of the end of the Second
World War in 1945.
World War in 1945.
214
818245
4665
bunun gayet farkındaydım.
13:55
1945 was an extraordinary year.
215
823744
2601
1945 olağanüstü bir yıldı.
13:59
It was a year when the world faced
216
827367
2606
Dünyanın çözülemez gibi görünen sorunlarla
14:01
what must have seemed almost
insoluble problems --
insoluble problems --
217
829997
3527
karşı karşıya olduğu;
14:05
the devastation of the world wars,
particularly the Second World War;
particularly the Second World War;
218
833548
4549
dünya savaşlarının yıkıcılığıyla,
özellikle ikincisinin,
özellikle ikincisinin,
14:10
the fragile peace that had
been brought about;
been brought about;
219
838121
3207
kırılgan bir barışın ortaya çıktığı,
14:13
the need for a whole
economic regeneration.
economic regeneration.
220
841352
2634
baştan aşağı ekonomik bir yenilenme
ihtiyacının bulunduğu bir yıldı.
ihtiyacının bulunduğu bir yıldı.
14:16
But the leaders of that time
didn't flinch from this.
didn't flinch from this.
221
844643
4225
Fakat o dönemin liderleri
bundan kaçmadılar.
bundan kaçmadılar.
14:20
They had the capacity, they had
a sense of being driven by
a sense of being driven by
222
848892
4330
İmkanları ve dünyanın bir daha asla
14:25
never again must the world
have this kind of problem.
have this kind of problem.
223
853246
4051
bu tür bir sorun yaşamaması gerektiği
şeklinde düşünceleri vardı.
şeklinde düşünceleri vardı.
14:29
And they had to build structures
for peace and security.
for peace and security.
224
857321
3716
Barış ve güvenlik için gerekli
yapıları oluşturmak zorundaydılar.
14:33
And what did we get?
What did they achieve?
What did they achieve?
225
861061
3461
Ve neler kazandık?
Neyi başardılar?
Neyi başardılar?
14:36
The Charter of the United Nations,
226
864546
2619
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi,
14:39
the Bretton Woods institutions,
as they're called, The World Bank,
as they're called, The World Bank,
227
867189
3551
Bretton Woods kurumları
yani Dünya Bankası ve
14:42
and the International Monetary Fund.
228
870764
2437
Uluslararası Para Fonu (IMF),
14:45
A Marshall Plan for Europe,
a devastated Europe,
a devastated Europe,
229
873225
3374
harap olmuş Avrupa'yı
14:48
to reconstruct it.
230
876623
1922
yeniden inşa etmek için
Marshall Planı,
Marshall Planı,
14:50
And indeed a few years later,
231
878569
2061
ve birkaç yıl sonra da,
14:52
the Universal Declaration of Human Rights.
232
880654
3153
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi.
14:56
2015 is a year that is similar
in its importance
in its importance
233
884364
5614
2015 yılı, önemi ve benzer zorlukları
15:02
to 1945, with similar challenges
and similar potential.
and similar potential.
234
890002
4851
açısından 1945'e benzeyen bir yıl.
15:07
There will be two big summits this year:
235
895377
3023
Bu yıl iki büyük zirve yapılacak.
15:10
the first one, in September in New York,
236
898424
2779
İlki, Eylül ayında New York'ta
yapılacak olan
yapılacak olan
15:13
is the summit for the sustainable
development goals.
development goals.
237
901227
3285
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Zirvesi.
15:17
And then the summit in Paris in December,
to give us a climate agreement.
to give us a climate agreement.
238
905071
5478
Diğeri, Aralık ayında Paris'te
düzenlenecek olan
düzenlenecek olan
iklim değişikliği anlaşması zirvesi.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri,
15:23
The sustainable development goals
are intended to help countries
are intended to help countries
239
911365
6327
ülkelerin dünyamızla uyum içinde,
15:29
to live sustainably,
in tune with Mother Earth,
in tune with Mother Earth,
240
917716
4110
eko sistemleri yok etmeden,
15:33
not to take out of Mother Earth
and destroy ecosystems,
and destroy ecosystems,
241
921850
5326
dünya ile uyum içinde, sürdürülebilir
bir kalkınma ile yaşam sürmelerine
bir kalkınma ile yaşam sürmelerine
15:39
but rather, to live in harmony
with Mother Earth,
with Mother Earth,
242
927200
3614
15:42
by living under sustainable development.
243
930838
3829
yardımcı olmayı amaçlıyor.
15:46
And the sustainable development goals
244
934691
2373
Ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri
15:49
will come into operation for all countries
245
937088
2385
tüm ülkeler için 1 Ocak 2016 tarihinde
uygulanmaya başlanacak.
uygulanmaya başlanacak.
15:51
on January 1, 2016.
246
939497
2872
Bağlayıcı bir iklim değişikliği
anlaşması gerekli.
anlaşması gerekli.
15:54
The climate agreement --
247
942814
1177
15:56
a binding climate agreement --
248
944015
1516
15:57
is needed because
of the scientific evidence
of the scientific evidence
249
945555
3664
Çünkü, bilimsel kanıtlar yaklaşık 4 derece
16:01
that we're on a trajectory
for about a four-degree world
for about a four-degree world
250
949243
2917
artış yolunda ilerlediğimizi gösteriyor.
Bunu 2 derecenin altında tutmak için
16:04
and we have to change course
to stay below two degrees.
to stay below two degrees.
251
952184
3488
gidişatımızı değiştirmek zorundayız.
16:08
So we need to take steps
that will be monitored and reviewed,
that will be monitored and reviewed,
252
956033
5524
Emisyonları nasıl kesebileceğimiz ve
yenilenebilir enerjiye
daha hızlı nasıl geçebileceğimize ilişkin
16:13
so that we can keep increasing
the ambition of how we cut emissions,
the ambition of how we cut emissions,
253
961581
4398
hedeflerimizi ilerletmek,
güvenli bir dünyaya sahip olmak için
16:18
and how we move more rapidly
to renewable energy,
to renewable energy,
254
966003
3116
izlenecek ve gözden geçirilecek
16:21
so that we have a safe world.
255
969143
3003
adımlar atmak zorundayız.
Açıkçası, bu konu
politikacılara ve Birleşmiş Milletler'e
politikacılara ve Birleşmiş Milletler'e
16:27
The reality is that this issue
is much too important
is much too important
256
975665
6183
bırakılamayacak kadar önemli.
16:33
to be left to politicians
and to the United Nations.
and to the United Nations.
257
981872
3563
16:37
(Laughter)
258
985459
1001
(Kahkahalar)
Bu hepimizin sorunu,
16:38
It's an issue for all of us,
259
986484
1578
daha fazla ivmeye ihtiyaç
duyduğumuz bir konu.
duyduğumuz bir konu.
16:40
and it's an issue where we need
more and more momentum.
more and more momentum.
260
988086
3964
16:44
Indeed, the face of
the environmentalist has changed,
the environmentalist has changed,
261
992911
3485
Adalet boyutu nedeniyle
çevrecilerin yüzleri değişti.
çevrecilerin yüzleri değişti.
16:48
because of the justice dimension.
262
996420
2309
16:50
It's now an issue
for faith-based organizations,
for faith-based organizations,
263
998753
3220
Bu konu artık Papa Francis'in ve
16:53
under very good leadership
from Pope Francis,
from Pope Francis,
264
1001997
3172
fosil yakıtlardan uzaklaşan
İngiltere Kilisesi'nin öncülüğünde
İngiltere Kilisesi'nin öncülüğünde
16:57
and indeed, the Church of England,
265
1005193
1772
inanç temelli kuruluşların
bir sorunu haline geldi.
bir sorunu haline geldi.
16:58
which is divesting from fossil fuels.
266
1006989
2443
17:01
It's an issue for the business community,
267
1009456
3758
Bu aynı zamanda
iş dünyasının bir sorunu.
iş dünyasının bir sorunu.
17:05
and the good news is
268
1013238
1404
İyi haber şu ki;
17:06
that the business community
is changing very rapidly --
is changing very rapidly --
269
1014666
2910
fosil yakıt sanayii hariç,
iş dünyası hızlı bir şekilde değişiyor.
iş dünyası hızlı bir şekilde değişiyor.
17:09
except for the fossil fuel industries --
270
1017600
2185
17:11
(Laughter)
271
1019809
1595
(Kahkahalar)
17:13
Even they are beginning
to slightly change their language --
to slightly change their language --
272
1021428
3296
Hatta fosil sanayii bile
yavaş yavaş değişmeye başladı.
yavaş yavaş değişmeye başladı.
17:16
but only slightly.
273
1024748
981
İş dünyası yenilenebilir enerjinin
faydalarına doğru
faydalarına doğru
17:17
But business is not only moving rapidly
to the benefits of renewable energy,
to the benefits of renewable energy,
274
1025753
4691
hızla hareket etmekle kalmadı,aynı zamanda
17:22
but is urging politicians
to give them more signals,
to give them more signals,
275
1030468
2723
daha hızlı hareket etmek için
politikacılardan daha fazla
sinyal istemeye başladılar.
sinyal istemeye başladılar.
17:25
so that they can move even more rapidly.
276
1033215
1975
17:27
It's an issue for the trade
union movement.
union movement.
277
1035214
2001
Bu sorun Ticaret Birliği
Hareketinin de bir sorunu.
Hareketinin de bir sorunu.
17:29
It's an issue for the women's movement.
278
1037239
2023
Kadın hareketlerinin de bir sorunu.
17:31
It's an issue for young people.
279
1039286
2078
Gençlerin de sorunu.
17:33
I was very struck when I learned
that Jibreel Khazan,
that Jibreel Khazan,
280
1041388
5802
Woolworth oturma eyleminde yer alan
Greensboro Dörtlüsünden biri olan
Jibreel Khazan'ın
Jibreel Khazan'ın
17:39
one of the Greensboro Four who had
taken part in the Woolworth sit-ins,
taken part in the Woolworth sit-ins,
281
1047214
5644
geçenlerde iklim değişikliğinin
gençler için
gençler için
17:44
said quite recently that
282
1052882
1514
17:46
climate change is the lunch counter
moment for young people.
moment for young people.
283
1054420
6002
"lunch counter moment"*i
olduğunu söylediğinde çok etkilendim.
olduğunu söylediğinde çok etkilendim.
Yani, 21. yüzyıl gençlerinin
"lunch counter moment"i,
"lunch counter moment"i,
17:52
So, lunch counter moment
for young people of the 21st century --
for young people of the 21st century --
284
1060446
4288
bir nevi 21. yüzyılın insan
hakları konusu.
hakları konusu.
17:56
the sort of real human rights issue
of the 21st century,
of the 21st century,
285
1064758
4341
18:01
because he said it is
the greatest challenge
the greatest challenge
286
1069123
2770
Çünkü iklim değişikliğinin
dünyadaki adalet ve eşitliğe
dünyadaki adalet ve eşitliğe
18:03
to humanity and justice in our world.
287
1071917
3592
en büyük tehdit olduğunu söylüyor.
18:08
I recall very much
the Climate March last September,
the Climate March last September,
288
1076391
4106
Geçen Eylül ayındaki
İklim Yürüyüşü'nü hatırlıyorum,
İklim Yürüyüşü'nü hatırlıyorum,
18:12
and that was a huge momentum,
289
1080521
1801
büyük bir ivme vardı,
18:14
not just in New York,
but all around the world.
but all around the world.
290
1082346
2962
sadece New York'ta değil,
dünyanın her yerinde.
dünyanın her yerinde.
18:17
and we have to build on that.
291
1085332
2270
Bunu devam ettirmeliyiz.
18:19
I was marching with some
of The Elders family,
of The Elders family,
292
1087626
3111
Yaşlı bir grubun arkasında
yürüyordum
yürüyordum
18:22
and I saw a placard
a little bit away from me,
a little bit away from me,
293
1090761
5027
ve benden biraz uzakta bir pankart gördüm
fakat o kadar sıkışıktık ki,
ne de olsa New York sokaklarında
ne de olsa New York sokaklarında
18:27
but we were wedged so closely together --
294
1095812
1954
18:29
because after all, there were 400,000
people out in the streets of New York --
people out in the streets of New York --
295
1097790
3675
400 bin kişi vardı,
o nedenle pankarta yaklaşamadım.
o nedenle pankarta yaklaşamadım.
18:33
so I couldn't quite get to that placard,
296
1101489
1913
18:35
I would have just liked to have been
able to step behind it,
able to step behind it,
297
1103426
3081
Daha ziyade, arkasından yürümek istedim,
18:38
because it said, "Angry Grannies!"
298
1106531
2446
Çünkü "Öfkeli Nineler" yazıyordu.
18:41
(Laughter)
299
1109001
1323
18:42
That's what I felt.
300
1110348
1454
(Kahkahalar)
18:43
And I have five grandchildren now,
301
1111826
3973
Şimdi 5 torunum var.
18:47
I feel very happy as an Irish grandmother
to have five grandchildren,
to have five grandchildren,
302
1115823
4288
5 torun sahibi bir İrlandalı bir
nine olarak mutluyum
nine olarak mutluyum
ve onların dünyasını düşünüyorum,
18:52
and I think about their world,
303
1120135
3043
2050 yılında dünyayı 9 milyar insanla
paylaştıklarında
paylaştıklarında
18:55
and what it will be
like when they will share that world
like when they will share that world
304
1123202
3161
18:58
with about 9 billion other people in 2050.
305
1126387
4046
dünyanın nasıl bir yere
benzeyeceğini düşünüyorum.
benzeyeceğini düşünüyorum.
19:03
We know that inevitably it will
be a climate-constrained world,
be a climate-constrained world,
306
1131574
4655
Biliyoruz ki saldığımız gazlar nedeniyle
iklim değişikliğiyle kısıtlanmış
bir dünya kaçınılmaz,
bir dünya kaçınılmaz,
19:08
because of the emissions
we've already put up there,
we've already put up there,
307
1136253
2849
19:11
but it could be a world that is much
more equal and much fairer,
more equal and much fairer,
308
1139126
5397
fakat yaşadığımız dünyadan çok daha eşit
ve adil bir dünya olabilir,
daha iyi sağlık, daha iyi iş,
daha iyi sağlık, daha iyi iş,
19:16
and much better for health,
and better for jobs
and better for jobs
309
1144547
2582
19:19
and better for energy security,
310
1147153
1972
ve daha iyi enerji güvenliği sağlanabilir,
19:21
than the world we have now,
311
1149149
1827
eğer yeterince ve hızlı bir şekilde
yenilenebilir enerjiye geçebilir
yenilenebilir enerjiye geçebilir
19:23
if we have switched sufficiently
and early enough to renewable energy,
and early enough to renewable energy,
312
1151000
7000
ve kimseyi ihmal etmezsek.
19:30
and no one is left behind.
313
1158222
2432
19:32
No one is left behind.
314
1160678
2395
19:35
And just as we've been
looking back this year --
looking back this year --
315
1163736
3580
Geriye dönüp 70 yıl öncesine
1945'e baktığım gibi,
19:39
in 2015 to 1945, looking back 70 years --
316
1167340
5507
2050'te insanların dönüp 35 yıl önceye,
19:44
I would like to think
that they will look back,
that they will look back,
317
1172871
2564
19:47
that world will look back
35 years from 2050,
35 years from 2050,
318
1175459
4849
yani 2015'e baktıklarını ve şöyle
söylediklerini düşünmek istiyorum:
söylediklerini düşünmek istiyorum:
19:52
35 years to 2015,
319
1180332
2874
19:55
and that they will say,
320
1183230
2818
"2015'te iyi iş çıkarmışlar değil mi?
19:58
"Weren't they good
to do what they did in 2015?
to do what they did in 2015?
321
1186072
4107
Fark yaratan ve dünyayı doğru istikamete
20:02
We really appreciate that they took
the decisions that made a difference,
the decisions that made a difference,
322
1190203
5475
yönlendiren kararlar aldıkları
için müteşekkiriz.
için müteşekkiriz.
20:07
and that put the world
on the right pathway,
on the right pathway,
323
1195702
2938
20:10
and we benefit now from that pathway,"
324
1198664
2706
Bundan çok istifade ettik."
20:13
that they will feel that somehow
we took our responsibilities,
we took our responsibilities,
325
1201394
3881
1945'teki gibi,
sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi,
sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi,
20:17
we did what was done
in 1945 in similar terms,
in 1945 in similar terms,
326
1205299
4159
fırsatı kaçırmadığımızı düşünmelerini
20:21
we didn't miss the opportunity,
327
1209482
2421
20:23
we lived up to our responsibilities.
328
1211927
2182
düşünmek istiyorum.
20:26
That's what this year is about.
329
1214133
3172
İşte öylesine önemli bir yıldayız.
20:29
And somehow for me,
330
1217688
1350
Çok hayranlık duyduğum birinin
sözlerinde ifadesini buluyor.
sözlerinde ifadesini buluyor.
20:31
it's captured in words of somebody
that I admired very much.
that I admired very much.
331
1219062
4294
O benim akıl hocam ve arkadaşımdı,
20:35
She was a mentor of mine,
she was a friend,
she was a friend,
332
1223380
2333
çok genç yaşta hayatını kaybetti,
20:37
she died much too young,
333
1225737
1948
olağanüstü bir kişiliği vardı.
20:39
she was an extraordinary personality,
334
1227709
2005
öndegelen bir çevre savunucusuydu:
20:41
a great champion of the environment:
335
1229738
2484
Wangari Maathai.
20:44
Wangari Maathai.
336
1232246
1824
Bir keresinde şöyle söylemişti:
20:46
Wangari said once,
337
1234627
2626
"Tarihte, insanlığa
20:49
"In the course of history,
338
1237277
1954
20:51
there comes a time
when humanity is called upon
when humanity is called upon
339
1239255
4011
yeni bir bilinç düzeyine
20:55
to shift to a new level of consciousness,
340
1243290
4751
ve daha yüksek bir ahlaki zemine
sahip olma çağrısı yapılan
21:00
to reach a higher moral ground."
341
1248065
3457
bir zaman gelecek."
21:04
And that's what we have to do.
342
1252135
1919
Tüm yapmamız gereken bu.
21:06
We have to reach
a new level of consciousness,
a new level of consciousness,
343
1254078
3288
Yeni bir bilinç seviyesine
ve daha yüksek bir ahlaki zemine
ve daha yüksek bir ahlaki zemine
21:09
a higher moral ground.
344
1257390
1967
ulaşmak zorundayız.
21:11
And we have to do it this year
in those two big summits.
in those two big summits.
345
1259791
3841
Ve bunu bu yılki
iki büyük zirvede başarmak zorundayız.
21:16
And that won't happen unless
we have the momentum
we have the momentum
346
1264108
3598
Dünyanın çeşitli yerlerinde şu sözleri
söyleyen insanlardan gelen ivme olmadan
21:19
from people around the world who say:
347
1267730
3147
bunu yapamayız:
21:22
"We want action now,
348
1270901
1520
"Şimdi harekete geçilmesini istiyoruz,
21:24
we want to change course,
349
1272445
1571
gidişatın değişmesini,
21:26
we want a safe world,
350
1274040
1373
21:27
a safe world for future generations,
351
1275437
2175
gelecek kuşaklar için
çocuklarımız ve
torunlarımız için
torunlarımız için
21:29
a safe world for our children
and our grandchildren,
and our grandchildren,
352
1277636
2608
güvenli bir dünya istiyoruz.
21:32
and we're all in this together."
353
1280268
2271
Hepimiz bunu için çalışmaya hazırız."
Teşekkürler.
21:34
Thank you.
354
1282563
1160
(Alkışlar)
*lunch counter moment: 1 Şubat 1960'ta Greensboro şehrinde sadece beyazlara hizmet eden Woolworth adlı kafede 4 siyahi öğrencinin bar şeklindeki tezgah bölümüne oturup kahve servisi bekleyerek başlattıkları oturma eylemi.
*lunch counter moment: 1 Şubat 1960'ta Greensboro şehrinde sadece beyazlara hizmet eden Woolworth adlı kafede 4 siyahi öğrencinin bar şeklindeki tezgah bölümüne oturup kahve servisi bekleyerek başlattıkları oturma eylemi.
21:35
(Applause)
355
1283747
5245
ABOUT THE SPEAKER
Mary Robinson - Global leaderMary Robinson served as president of Ireland from 1990 to 1997, and as UN High Commissioner for Human Rights from 1997 to 2002. She now leads a foundation devoted to climate justice.
Why you should listen
Mary Robinson is president of the Mary Robinson Foundation: Climate Justice, and the United Nations Secretary-General’s Special Envoy on Climate Change. She was the president of Ireland from 1990-1997 and UN High Commissioner for Human Rights from 1997-2002, and is now a member of The Elders and the Club of Madrid. She is also a member of the Lead Group of the Scaling Up Nutrition (SUN) Movement. In 2009, she was awarded the Presidential Medal of Freedom by Barack Obama, and between March 2013 and August 2014 she served as the UN Secretary General’s Special Envoy for the Great Lakes region of Africa.
A former president of the International Commission of Jurists and former chair of the Council of Women World Leaders, Robinson was founder and president of Realizing Rights: The Ethical Globalization Initiative, from 2002 to 2010. Robinson’s memoir, Everybody Matters, was published in 2012.
More profile about the speakerA former president of the International Commission of Jurists and former chair of the Council of Women World Leaders, Robinson was founder and president of Realizing Rights: The Ethical Globalization Initiative, from 2002 to 2010. Robinson’s memoir, Everybody Matters, was published in 2012.
Mary Robinson | Speaker | TED.com