TEDGlobal 2010
Sugata Mitra: The child-driven education
Sugata Mitra'nın kendi kendine öğretim ile ilgili yeni deneyleri
Filmed:
Readability: 3.4
3,097,850 views
--En iyi öğretmenler ve okullar, onlara en fazla ihtiyaç duyulan yerlerde bulunmazlar-- Bu eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisi ve eğitimbilimci Sugata Mitra bu sorunla başetmek için çalışıyor. Yeni Delhi'de, Güney Afrika'da ve İtalya'da yaptığı deney serilerinde çocuklara kendi kendilerine internete erişme olanakları sunuyor ve deneylerin sonuçlarıyla öğrenme ile ilgili düşüncelerimizin değişebileceğini gösteriyor.
Sugata Mitra - Education researcher
Educational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another. Full bio
Educational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:17
Well, that's kind of an obvious statement up there.
0
2000
2000
Çok belirgin bir ifade var.
00:19
I started with that sentence about 12 years ago,
1
4000
3000
12 yıl önce bu cümleyle başladım,
00:22
and I started in the context
2
7000
3000
ve gelişmiş ülkeler bağlamında
00:25
of developing countries,
3
10000
2000
düşündüm.
00:27
but you're sitting here from every corner of the world.
4
12000
3000
Sizler dünyanın farklı köşelerindensiniz.
00:30
So if you think of a map of your country,
5
15000
3000
Ülkelerinizin haritasını gözününüzün önüne getirdiğinizde,
00:33
I think you'll realize
6
18000
2000
zannediyorum ki Dünya üzerindeki tüm ülkeler için
00:35
that for every country on Earth,
7
20000
2000
geçerli olan bir durum vardır o da
00:37
you could draw little circles to say,
8
22000
2000
öğretmenlerin hiç gitmek istemeyecekleri
00:39
"These are places where good teachers won't go."
9
24000
3000
yerler vardır.
00:43
On top of that,
10
28000
2000
En önemlisi ise
00:45
those are the places from where trouble comes.
11
30000
3000
bu yerler sorunların kaynağı olan yerlerdir.
00:48
So we have an ironic problem --
12
33000
2000
Bu durumda ironik bir sorunla karşı karşıyayız.
00:50
good teachers don't want to go
13
35000
2000
İyi öğretmenler
00:52
to just those places where they're needed the most.
14
37000
3000
kendilerine en fazla ihtiyaç duyulan yerlerde çalışmazlar.
00:55
I started in 1999
15
40000
3000
Ben 1999'da
00:58
to try and address this problem with an experiment,
16
43000
3000
bir deneyle bu soruna dikkat çekmeye başladım,
01:01
which was a very simple experiment in New Delhi.
17
46000
3000
ki bu deney Yeni Delhi'de yaptığım basit bir deneydi.
01:06
I basically embedded a computer
18
51000
3000
Yeni Delhi'nin varoşlarında
01:09
into a wall of a slum in New Delhi.
19
54000
3000
bir duvara bir bilgisayar gömdüm.
01:13
The children barely went to school, they didn't know any English --
20
58000
3000
Mahalledeki çocuklar nadiren okula gidiyorlardı. Hiç biri İngilizce bilmiyordu.
01:16
they'd never seen a computer before,
21
61000
2000
Hiçbiri daha önce bir bilgisayar görmemişlerdi,
01:18
and they didn't know what the internet was.
22
63000
3000
ve internetin ne olduğunu bilmiyorlardı.
01:21
I connected high speed internet to it -- it's about three feet off the ground --
23
66000
3000
Yerden yakşalık bir metre yüksekteydi ve bilgisayara hızlı bir internet bağlantısı kurdum,
01:24
turned it on and left it there.
24
69000
2000
çalıştırdım ve o şekilde bıraktım.
01:26
After this,
25
71000
2000
Sonra
01:28
we noticed a couple of interesting things, which you'll see.
26
73000
3000
size de göstereceğim birkaç ilginç şey oldu.
01:31
But I repeated this all over India
27
76000
3000
Bunu önce tüm Hindistan'da
01:34
and then through
28
79000
2000
ve sonra da
01:36
a large part of the world
29
81000
2000
dünyanın bir çok yerinde tekrarladım
01:38
and noticed
30
83000
2000
ve farkettim ki
01:40
that children will learn to do
31
85000
2000
çocuklar bir şeyi yapmak istiyorlarsa
01:42
what they want to learn to do.
32
87000
3000
onun nasıl yapılacağını öğrenirler.
01:45
This is the first experiment that we did --
33
90000
2000
Bu yaptığımız ilk deney --
01:47
eight year-old boy on your right
34
92000
2000
size göre sağda bulunan sekiz yaşındaki çocuk
01:49
teaching his student, a six year-old girl,
35
94000
3000
altı yaşındaki öğrencisine
01:52
and he was teaching her how to browse.
36
97000
3000
internette nasıl gezineceğini öğretiyordu.
01:56
This boy here in the middle of central India --
37
101000
3000
Buradaki çocuk Orta Hindistan'da
02:00
this is in a Rajasthan village,
38
105000
2000
Rajasthan Köy'ünden,
02:02
where the children recorded their own music
39
107000
3000
burada çocuklar kendi müziklerini yapıp bilgisayara kaydediyorlar
02:05
and then played it back to each other
40
110000
3000
ve sonra da birbirlerine dinletiyorlar
02:08
and in the process,
41
113000
2000
ve bu sayede
02:10
they've enjoyed themselves thoroughly.
42
115000
2000
kendi kendilerine eğleniyorlar.
02:12
They did all of this in four hours
43
117000
2000
Ve tüm bunları
02:14
after seeing the computer for the first time.
44
119000
3000
bilgisayarla tanıştıktan sadece dört saat sonra yapar hale geldiler.
02:17
In another South Indian village,
45
122000
3000
Güney Hindistan'daki başka bir köyde ise
02:20
these boys here
46
125000
2000
bu çocuklar
02:22
had assembled a video camera
47
127000
2000
bir video kamera yaptılar
02:24
and were trying to take the photograph of a bumble bee.
48
129000
2000
ve vızıldayan bir arının fotoğrafını çekmeye çalışıyorlar.
02:26
They downloaded it from Disney.com,
49
131000
2000
Bunu yapmayı köylerine bilgisayar konduktan sadece 14 gün sonra
02:28
or one of these websites,
50
133000
2000
disney.com ya da
02:30
14 days after putting the computer in their village.
51
135000
3000
benzer bir siteden indirdiler.
02:36
So at the end of it,
52
141000
2000
Sonunda
02:38
we concluded that groups of children
53
143000
2000
çocukların
02:40
can learn to use computers and the internet on their own,
54
145000
3000
bilgisayar ve interneti hiçbir kimseye ya da hiçbir yere
02:43
irrespective of who
55
148000
2000
bağlı olmaksızın kendi kendilerine
02:45
or where they were.
56
150000
3000
öğrenebildiklerini belirledik.
02:48
At that point, I became a little more ambitious
57
153000
3000
Bu noktada
02:51
and decided to see
58
156000
3000
çocukların bilgisayarla
02:54
what else could children do with a computer.
59
159000
3000
başka neler yapabildiklerini görmek istedim.
02:57
We started off with an experiment in Hyderabad, India,
60
162000
3000
Hyderabad Hindistanda
03:00
where I gave a group of children --
61
165000
3000
Telugu aksanıyla İngilizce konuşan
03:03
they spoke English with a very strong Telugu accent.
62
168000
3000
bir grup çocukla yeni bir deney yaptım.
03:06
I gave them a computer
63
171000
2000
Onlara, konuşmayı yazıya çeviren bir program yüklü
03:08
with a speech-to-text interface,
64
173000
2000
ki bugün bu program Windows ile ücretsiz veriliyor
03:10
which you now get free with Windows,
65
175000
3000
bir bilgisayar verdim
03:13
and asked them to speak into it.
66
178000
2000
ve çocuklardan bilgisayara konuşmalarını istedim.
03:15
So when they spoke into it,
67
180000
2000
Bilgisayara konuştular
03:17
the computer typed out gibberish,
68
182000
2000
ve bilgisayar konuşmayı karmakarışık bir yazıya çevirdi,
03:19
so they said, "Well, it doesn't understand anything of what we are saying."
69
184000
2000
çocuklar "Bu bizim söylediklerimizi anlamıyor" dediler.
03:21
So I said, "Yeah, I'll leave it here for two months.
70
186000
2000
Ben de onlara "Bu bilgisayarı iki ay süresince
03:23
Make yourself understood
71
188000
2000
burada bırakıyorum,
03:25
to the computer."
72
190000
2000
onun sizi anlamasını sağlayın" dedim.
03:27
So the children said, "How do we do that."
73
192000
2000
Çocuklar "Bunu nasıl yapacağız ki?" dediler.
03:29
And I said,
74
194000
2000
Ben de
03:31
"I don't know, actually."
75
196000
2000
"Gerçekten bilmiyorum" dedim.
03:33
(Laughter)
76
198000
2000
(Kahkahalar)
03:35
And I left.
77
200000
2000
Ve ayrıldım.
03:37
(Laughter)
78
202000
2000
(Kahkahalar)
03:40
Two months later --
79
205000
2000
İki ay sonra --
03:42
and this is now documented
80
207000
2000
bu çalışma Uluslararası Gelişim İçin
03:44
in the Information Technology
81
209000
2000
Bilişim Teknoloji Dergisi'nde
03:46
for International Development journal --
82
211000
2000
yayınlanmıştır --
03:48
that accents had changed
83
213000
2000
aksanları değişti,
03:50
and were remarkably close to the neutral British accent
84
215000
3000
ve aksanları benim çalıştığım
03:53
in which I had trained the speech-to-text synthesizer.
85
218000
3000
İngiliz aksanına dönüşmüştü.
03:56
In other words, they were all speaking like James Tooley.
86
221000
3000
Başka bir deyişle James Tooley gibi konuşuyorlardı.
03:59
(Laughter)
87
224000
2000
(Kahkahalar)
04:01
So they could do that on their own.
88
226000
2000
Bunu kendi kendilerine gerçekleştirdiler.
04:03
After that, I started to experiment
89
228000
2000
Sonrasında,
04:05
with various other things
90
230000
2000
çocukların kendi kendine öğrenebildikleri
04:07
that they might learn to do on their own.
91
232000
2000
çok çeşitli şeyleri denedim.
04:09
I got an interesting phone call once from Columbo,
92
234000
3000
Birgün Columbudan ilginç bir telefon aldım,
04:12
from the late Arthur C. Clarke,
93
237000
2000
arayan Arthur C. Clarke idi
04:14
who said, "I want to see what's going on."
94
239000
2000
ve "Neler olup bittiğini görmek istiyorum" diyordu.
04:16
And he couldn't travel, so I went over there.
95
241000
3000
O seyahat edemediği için ben yanına gittim.
04:19
He said two interesting things,
96
244000
2000
Bana iki tane çok ilginç şey söyledi.
04:21
"A teacher that can be replaced by a machine should be."
97
246000
5000
"Bir makine öğretmenin görevini yerine getirebilir".
04:26
(Laughter)
98
251000
2000
(Kahkahalar)
04:28
The second thing he said was that,
99
253000
2000
Söylediği ikinci şey ise,
04:30
"If children have interest,
100
255000
2000
"Eğer çocuklar ilgi duyuyorsa
04:32
then education happens."
101
257000
3000
eğitim gerçekleşir".
04:35
And I was doing that in the field,
102
260000
2000
Bu benim alanda yaptığım şeydi,
04:37
so every time I would watch it and think of him.
103
262000
2000
onu her izleyşimde aynı şeyi düşünüyorum.
04:39
(Video) Arthur C. Clarke: And they can definitely
104
264000
3000
(Video) Arthur C. Clarke: Ve onlar insanlara gerçekten
04:42
help people,
105
267000
2000
yardım ediyorlar,
04:44
because children quickly learn to navigate
106
269000
2000
çünkü çocuklar hızlı bir şekilde
04:46
the web and find things which interest them.
107
271000
3000
ilgilendikleri şeyleri bulabiliyorlar.
04:49
And when you've got interest, then you have education.
108
274000
3000
Ve eğer ilgiyi oluşturabilirseniz, eğitimi gerçekleştirebiliyorsunuz.
04:52
Sugata Mitra: I took the experiment to South Africa.
109
277000
3000
Sugata Mitra: Deneyi Güney Afrika'da da uyguladım.
04:55
This is a 15 year-old boy.
110
280000
2000
Bu, 15 yaşında bir çocuk.
04:57
(Video) Boy: ... just mention, I play games
111
282000
3000
(Video) Oyun oynuyorum,
05:00
like animals,
112
285000
3000
hayvaanları seviyorum
05:03
and I listen to music.
113
288000
3000
ve müzik dinliyorum.
05:06
SM: And I asked him, "Do you send emails?"
114
291000
2000
Ona " e-posta gönderiyor musun?" diye sordum.
05:08
And he said, "Yes, and they hop across the ocean."
115
293000
3000
Ve " Evet, ve e- postalar okanusun ötesine zıplıyorlar" diye cevap verdi.
05:12
This is in Cambodia,
116
297000
2000
Burası Cambodia,
05:14
rural Cambodia --
117
299000
3000
Cambodia'nın taşrası --
05:17
a fairly silly arithmetic game,
118
302000
3000
hiçbir çocuğun evinde ya da okulada oynamayacağı
05:20
which no child would play inside the classroom or at home.
119
305000
2000
gerçekten saçma bir aritmetik oyunu.
05:22
They would, you know, throw it back at you.
120
307000
2000
Bilirsiniz, çocuklar bunu fırlatıp atarlar.
05:24
They'd say, "This is very boring."
121
309000
2000
"Bu, çok sıkıcı" derler.
05:26
If you leave it on the pavement
122
311000
2000
Ama eğer onları oyuncakla başbaşa bırakırsanız
05:28
and if all the adults go away,
123
313000
2000
oyuncakla
05:30
then they will show off with each other
124
315000
2000
neler yapabildiklerini
05:32
about what they can do.
125
317000
2000
birbirlerine gösterirler.
05:34
This is what these children are doing.
126
319000
2000
İşte çocukların yaptığı budur.
05:36
They are trying to multiply, I think.
127
321000
3000
Bunu yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.
05:39
And all over India,
128
324000
2000
İki yılın sonunda ise
05:41
at the end of about two years,
129
326000
2000
Hindistan'ın her yerinden
05:43
children were beginning to Google their homework.
130
328000
3000
çocuklar ev ödevlerini Googleluyorlardı.
05:46
As a result, the teachers reported
131
331000
2000
Sonuç olarak ise
05:48
tremendous improvements in their English --
132
333000
2000
öğretmenler ingilizcelerinde hızlı gelişmeyi rapor ettiler --
05:50
(Laughter)
133
335000
4000
(Kahkahalar)
05:54
rapid improvement and all sorts of things.
134
339000
2000
hızlı gelişim ve bunun gibi şeyler.
05:56
They said, "They have become really deep thinkers and so on and so forth.
135
341000
3000
"Öğrenciler gerçekten iyi düşünürler oldular" dediler.
05:59
(Laughter)
136
344000
3000
(Kahkahalar)
06:02
And indeed they had.
137
347000
2000
Aslında olan şuydu.
06:04
I mean, if there's stuff on Google,
138
349000
2000
Eğer birşey Google'da varsa
06:06
why would you need to stuff it into your head?
139
351000
3000
aynı şeyi kafana yerleştirmene ne gerek var ki?
06:10
So at the end of the next four years,
140
355000
2000
Dört yıllık çalışmanın sonunda ise şuna karar verdim
06:12
I decided that groups of children can navigate the internet
141
357000
3000
çocuklar eğitsel amaçlar için
06:15
to achieve educational objectives on their own.
142
360000
3000
kendi kendilerine internette gezinebilirler.
06:18
At that time, a large amount of money
143
363000
2000
Bu dönemde,
06:20
had come into Newcastle University
144
365000
2000
Newcastle Üniversitesi'ne Hindistanda'ki okullaşmanın
06:22
to improve schooling in India.
145
367000
3000
arttırılması amacıyla büyük bir miktar para aktarıldı.
06:25
So Newcastle gave me a call. I said, "I'll do it from Delhi."
146
370000
3000
Newcastle'dan beni aradılar. Ben de bu işi Delhi'den yapacağımı söyledim.
06:28
They said, "There's no way you're going to handle
147
373000
2000
Onlar da "Delhi'de oturarak üniversitenin
06:30
a million pounds-worth of University money
148
375000
3000
bir milyon poundunu
06:33
sitting in Delhi."
149
378000
2000
yönetemezsin" dediler.
06:35
So in 2006,
150
380000
2000
2006 yılında
06:37
I bought myself a heavy overcoat
151
382000
2000
kendime kalın bir palto aldım
06:39
and moved to Newcastle.
152
384000
2000
ve Newcastle'a gittim.
06:42
I wanted to test the limits
153
387000
2000
Sistemin limitlerini
06:44
of the system.
154
389000
2000
test etmek istedim.
06:46
The first experiment I did out of Newcastle
155
391000
2000
Newcastle'da yaptığım ilk deney
06:48
was actually done in India.
156
393000
2000
Hindistan'da yaptığım deneyin aynısıydı.
06:50
And I set myself and impossible target:
157
395000
3000
Kendime imkansız bir hedef koydum:
06:53
can Tamil speaking
158
398000
3000
Güney Hindistan'da
06:56
12-year-old children
159
401000
2000
Tamil dilini konuşan
06:58
in a South Indian village
160
403000
3000
12 yaşındaki çocuklar
07:01
teach themselves biotechnology
161
406000
2000
kendi kendilerine İngilizce
07:03
in English on their own?
162
408000
2000
biyoteknoloji öğretebilirler mi?
07:05
And I thought, I'll test them, they'll get a zero --
163
410000
3000
Onları test ettiğimde sıfır puan alacaklarını tahmin ediyordum.
07:08
I'll give the materials, I'll come back and test them --
164
413000
2000
Materyalleri verecektim. Sonrasında gidip tekrar gelecektim
07:10
they get another zero,
165
415000
2000
ve sıfır alacaklardı.
07:12
I'll go back and say, "Yes, we need teachers for certain things."
166
417000
4000
Döndüğümde de "Evet bazı şeyler için öğretmenlere ihtiyacımız var" diyecektim.
07:16
I called in 26 children.
167
421000
2000
26 tane çocuk çağırdım.
07:18
They all came in there, and I told them
168
423000
2000
Geldiklerinde onlara
07:20
that there's some really difficult stuff on this computer.
169
425000
2000
bu bilgisayarda gerçekten zor bişeyler var dedim.
07:22
I wouldn't be surprised if you didn't understand anything.
170
427000
3000
Eğer hiçbirşey anlamazsanız hiç şaşırmam dedim.
07:25
It's all in English, and I'm going.
171
430000
3000
Herşey İngilizce ve ben gidiyorum.
07:28
(Laughter)
172
433000
2000
(Kahkahalar)
07:30
So I left them with it.
173
435000
2000
Sonuçta onları orda yalnız bıraktım.
07:32
I came back after two months,
174
437000
2000
İki ay sonra döndüğümde
07:34
and the 26 children marched in looking very, very quiet.
175
439000
2000
26 çocuk çok sessiz görünüyorlardı.
07:36
I said, "Well, did you look at any of the stuff?"
176
441000
3000
Onlara "Peki bu işe bakabildiniz mi?" dedim.
07:39
They said, "Yes, we did."
177
444000
2000
"Evet yaptık" dediler.
07:41
"Did you understand anything?" "No, nothing."
178
446000
3000
"Hiçbirşey anladınız mı?" "Hayrı hiçbirşey".
07:44
So I said,
179
449000
2000
Sonra,
07:46
"Well, how long did you practice on it
180
451000
2000
"Hiçbirşey anlamadığınızı anlamanız için
07:48
before you decided you understood nothing?"
181
453000
2000
ne kadar denediniz?" dedim.
07:50
They said, "We look at it every day."
182
455000
3000
"Hergün baktık." dediler.
07:53
So I said, "For two months, you were looking at stuff you didn't understand?"
183
458000
2000
Ben de "İki aydır hergün bakıyorsunuz ve hiçbirşey anlamıyorsunuz, öyle mi?" dedim.
07:55
So a 12 year-old girl raises her hand and says,
184
460000
2000
12 yaşındaki bir kız elini kaldırdı ve
07:57
literally,
185
462000
2000
sözel olarak
08:00
"Apart from the fact that improper replication of the DNA molecule
186
465000
3000
"DNA'nın düzensiz bölünmesinin
08:03
causes genetic disease,
187
468000
2000
genetik hastalıklara neden olduğunun
08:05
we've understood nothing else."
188
470000
2000
dışında hiçbirşey anlamadık." dedi.
08:07
(Laughter)
189
472000
2000
(Kahkahalar)
08:09
(Applause)
190
474000
7000
(Alkışlar)
08:16
(Laughter)
191
481000
3000
(Kahkahalar)
08:19
It took me three years to publish that.
192
484000
2000
Bu çalışmayı yayınlamam üç yıl sürdü.
08:21
It's just been published in the British Journal of Educational Technology.
193
486000
3000
Bu çalışma İngiliz Eğitim Teknolojileri Dergisi'nde yayınlandı.
08:24
One of the referees who refereed the paper said,
194
489000
3000
Makaleyi değerlendiren hakemlerden birisi
08:27
"It's too good to be true,"
195
492000
3000
"Doğru olmak bazen fazla iyidir" dedi
08:30
which was not very nice.
196
495000
2000
ki bu iyi birşey değildi.
08:32
Well, one of the girls had taught herself
197
497000
2000
Neyse, kızlardan birisi
08:34
to become the teacher.
198
499000
2000
kendine öğretmen olmayı öğretmişti.
08:36
And then that's her over there.
199
501000
2000
Şurda görünen o.
08:46
Remember, they don't study English.
200
511000
2000
Unutmayın onlar ingilizce çalışmıyorlar.
09:01
I edited out the last bit when I asked, "Where is the neuron?"
201
526000
3000
"Nöron nerdedir?" diye sordum,
09:04
and she says, "The neuron? The neuron,"
202
529000
2000
ve o "Nöron? Nöron?" dedi.
09:06
and then she looked and did this.
203
531000
3000
Sonra baktı ve bunu yaptı.
09:09
Whatever the expression, it was not very nice.
204
534000
3000
İfade ne olursa olsun çok iyiydi.
09:12
So their scores had gone up from zero to 30 percent,
205
537000
3000
Puanları sıfırtan yüzde otuza yükseldi,
09:15
which is an educational impossibility under the circumstances.
206
540000
3000
ki bu eğitim programlarında bir imkansızdır.
09:18
But 30 percent is not a pass.
207
543000
3000
Ama yüzde otuz geçer not değildir.
09:21
So I found that they had a friend,
208
546000
2000
Sonra, bir arkadaş bulduklarını gördüm,
09:23
a local accountant, a young girl,
209
548000
2000
genç bir kız, bir muhasebeci,
09:25
and they played football with her.
210
550000
2000
onunla futbol oynuyorlardı.
09:27
I asked that girl, "Would you teach them
211
552000
2000
O'na "Onların geçer not alması için
09:29
enough biotechnology to pass?"
212
554000
2000
biyoteknoloji öğretebilir misin?" diye sordum.
09:31
And she said, "How would I do that? I don't know the subject."
213
556000
2000
O da "Bunu nasıl yapabilirim ki? Ben kendim konuyu bilmiyorum" dedi.
09:33
I said, "No, use the method of the grandmother."
214
558000
2000
Ben de "Hayır, sadece babaanne yöntemini kullan" dedim.
09:35
She said, "What's that?"
215
560000
2000
"O ne demek? dedi.
09:37
I said, "Well, what you've got to do
216
562000
2000
"Tek yapman gereken
09:39
is stand behind them
217
564000
2000
arkalarında durmak
09:41
and admire them all the time.
218
566000
3000
ve onları sürekli takdir etmek" dedim.
09:44
Just say to them, 'That's cool. That's fantastic.
219
569000
2000
Onlara sadece "Bu harikaydı. Bu çok ilginç.
09:46
What is that? Can you do that again? Can you show me some more?'"
220
571000
3000
Bu nedir? Bunu tekrar yapabilir misin? BAna daha fazlasını gösterir misin?" de dedim.
09:49
She did that for two months.
221
574000
2000
Bunları iki ay süresince yaptı.
09:51
The scores went up to 50,
222
576000
2000
Puanları 50 ye yükseldi,
09:53
which is what the posh schools of New Delhi,
223
578000
2000
ki bu puan Yeni Delhi'nin gösterişli okullarındaki
09:55
with a trained biotechnology teacher were getting.
224
580000
3000
biyoteknoloji öğretmenlerinin yardımıyla alınan puana eşitti.
09:58
So I came back to Newcastle
225
583000
2000
Ben bu sonuçlarla
10:00
with these results
226
585000
2000
Newcastle'a döndüm
10:02
and decided
227
587000
2000
ve burada gerçekten çok
10:04
that there was something happening here
228
589000
2000
ciddi şeylerin meydana geldiğine
10:06
that definitely was getting very serious.
229
591000
3000
karar verdim.
10:10
So, having experimented in all sorts of remote places,
230
595000
3000
Uzak yerlerde yaptığım deneyle ilgili düşünmek için
10:13
I came to the most remote place that I could think of.
231
598000
3000
en uzak yere gelmiştim.
10:16
(Laughter)
232
601000
2000
(Kahkahalar)
10:19
Approximately 5,000 miles from Delhi
233
604000
3000
Delhi'den yaklaşık 5000 mil uzakta
10:22
is the little town of Gateshead.
234
607000
2000
Gateshead adlı küçük bir kasaba.
10:24
In Gateshead, I took 32 children
235
609000
3000
Gateshead'de 32 tane çocuk buldum
10:27
and I started to fine-tune the method.
236
612000
3000
ve yöntemle ilgili küçük düzeltmeleri yapmaya başladım.
10:30
I made them into groups of four.
237
615000
3000
Onları dört kişilik gruplara ayırdım.
10:33
I said, "You make your own groups of four.
238
618000
2000
Onlara "Kendi dört kişilik gruplarınızı oluşturun.
10:35
Each group of four can use one computer and not four computers."
239
620000
3000
Her grup tek bir bilgisayar kullanabilir, dört tane değil." dedim.
10:38
Remember, from the Hole in the Wall.
240
623000
3000
Duvardaki Delik'i hatırlayın.
10:41
"You can exchange groups.
241
626000
2000
"Grupları değiştirebilirsiniz.
10:43
You can walk across to another group,
242
628000
2000
Eğer kendi grubunuzu beğenmezseniz
10:45
if you don't like your group, etc.
243
630000
2000
diğer gruba geçebilirsiniz.
10:47
You can go to another group, peer over their shoulders, see what they're doing,
244
632000
3000
Diğer gruplarsaki arkadaşlarınızın neler yaptıklarına bakabilirsiniz,
10:50
come back to you own group and claim it as your own work."
245
635000
3000
ve kendi grubunuza dönüp kendi işinizmiş gibi uygulayabilirsiniz." dedim.
10:53
And I explained to them
246
638000
2000
Ve onlara birçok bilimsel araştırmanın da
10:55
that, you know, a lot of scientific research is done using that method.
247
640000
3000
bu şekilde yapıldığını söyledim.
10:58
(Laughter)
248
643000
2000
(Kahkahalar)
11:00
(Applause)
249
645000
5000
(Alkışlar)
11:07
The children enthusiastically got after me and said,
250
652000
2000
Çocuklar hevesle yanıma geldiler ve
11:09
"Now, what do you want us to do?"
251
654000
2000
"Şimdi bizden ne yapmamızı istiyorsun?" dediler.
11:11
I gave them six GCSE questions.
252
656000
3000
Onlara altı tane GCSE sorusu verdim.
11:14
The first group -- the best one --
253
659000
2000
İlk grup, en iyisiydi,
11:16
solved everything in 20 minutes.
254
661000
2000
hepsini 20 dakikada çözdüler.
11:18
The worst, in 45.
255
663000
3000
En kötüsü 45 dakikada.
11:21
They used everything that they knew --
256
666000
2000
Bildikleri her yöntemi kullandılar,
11:23
news groups, Google, Wikipedia,
257
668000
2000
yeni gruplar, Google, Wikipedia,
11:25
Ask Jeeves, etc.
258
670000
2000
Jeeves' e sorma ve benzrleri.
11:27
The teachers said, "Is this deep learning?"
259
672000
3000
Öğretmenler "Bu derinlemesine öğrenme mi?" diye sordular.
11:30
I said, "Well, let's try it.
260
675000
2000
Ben de" Deneyelim.
11:32
I'll come back after two months.
261
677000
2000
İki ay sonra geri geleceğim.
11:34
We'll give them a paper test --
262
679000
2000
Onlara kağıda yazılı sınavlar vereceğim,
11:36
no computers, no talking to each other, etc."
263
681000
2000
bilgisayar yok, birbirleriyle konuşma yok."
11:38
The average score when I'd done it with the computers and the groups
264
683000
2000
Bilgisayar ve gruplarla uygulama yaptığımda ortalama
11:40
was 76 percent.
265
685000
2000
puan yüzde 76 idi.
11:42
When I did the experiment, when I did the test,
266
687000
2000
İki ay sonra
11:44
after two months, the score
267
689000
3000
yaptığım sınavdaki
11:47
was 76 percent.
268
692000
3000
puan yüzde 76 idi.
11:50
There was photographic recall
269
695000
2000
Çocuklarda
11:52
inside the children,
270
697000
2000
fotoğrafik geriçağırma vardı,
11:54
I suspect because they're discussing with each other.
271
699000
3000
şüphelerim var çünkü birbirleriyle tartışıyorlardı.
11:57
A single child in front of a single computer
272
702000
2000
Tek bir bilgisayarın başındaki tek bir çocuk
11:59
will not do that.
273
704000
2000
bunu yapamayacaktır.
12:01
I have further results,
274
706000
2000
Zamanla inanılmaz diyebileceğim
12:03
which are almost unbelievable,
275
708000
2000
veriler
12:05
of scores which go up with time.
276
710000
2000
elde ettim.
12:07
Because their teachers say
277
712000
2000
Çünkü öğretmenlerinin dediğine göre
12:09
that after the session is over,
278
714000
2000
oturumların sonunda
12:11
the children continue to Google further.
279
716000
3000
çocuklar Google'dan tarama yapmaya devam ediyorlardı.
12:14
Here in Britain, I put out a call
280
719000
2000
Burada, İngiltere'de
12:16
for British grandmothers,
281
721000
2000
İngiliz babaannelere
12:18
after my Kuppam experiment.
282
723000
2000
deneyimden sonra bir çağrı yaptım.
12:20
Well, you know,
283
725000
2000
Biliyorsunuz,
12:22
they're very vigorous people, British grandmothers.
284
727000
2000
İngiliz babaanneler çok canlıdırlar
12:24
200 of them volunteered immediately.
285
729000
2000
200 tanesi hemen gönüllü oldu.
12:26
(Laughter)
286
731000
2000
(Kahkahalar)
12:28
The deal was that they would give me
287
733000
3000
Teklifim şuydu
12:31
one hour of broadband time,
288
736000
2000
bana haftada birgün
12:33
sitting in their homes,
289
738000
2000
evlerinde oturarak
12:35
one day in a week.
290
740000
2000
bir saatlik zaman ayrıracaklardı.
12:37
So they did that,
291
742000
2000
Bunu yaptılar.
12:39
and over the last two years,
292
744000
2000
Ve son iki yıl içinde
12:41
over 600 hours of instruction
293
746000
2000
Skype üzerinden
12:43
has happened over Skype,
294
748000
2000
600 saatlik bir uygulama yaptık,
12:45
using what my students call the granny cloud.
295
750000
3000
öğrencilerimin nine bulutu dedikleri bir uygulama.
12:48
The granny cloud sits over there.
296
753000
3000
Nine bulutu burada.
12:51
I can beam them to whichever school I want to.
297
756000
3000
İstediğim okulla paylaşabilirim.
13:00
(Video) Teacher: You can't catch me.
298
765000
2000
(Video) Öğretmen: Beni yakalayamazsın.
13:02
You say it.
299
767000
3000
Söyle.
13:05
You can't catch me.
300
770000
3000
Beni yakalayamazsın.
13:08
Children: You can't catch me.
301
773000
3000
Çocuklar: Beni yakalayamazsın.
13:11
Teacher: I'm the gingerbread man.
302
776000
3000
Öğretmen: Ben zencefilli çörek adamım.
13:14
Children: I'm the gingerbread man.
303
779000
2000
Çocuklar: Ben zencefilli çörek adamım.
13:16
Teacher: Well done. Very good ...
304
781000
2000
Öğretmen: Harika. Çok iyiyiydi.
13:24
SM: Back at Gateshead,
305
789000
2000
SM: Gateshead'de
13:26
a 10-year-old girl gets into the heart of Hinduism
306
791000
2000
10 yaşındaki bir kız 15 dakikada
13:28
in 15 minutes.
307
793000
2000
Hinduizmin kalbine ulaşabiliyor.
13:30
You know, stuff which I don't know anything about.
308
795000
3000
Biliyorsunuz, benim hiç anlamadığım bir iştir.
13:36
Two children watch a TEDTalk.
309
801000
2000
İki çocuk bir TED konuşmasını izliyorlar.
13:38
They wanted to be footballers before.
310
803000
2000
Daha önce futbolcu olmak isterlerken
13:40
After watching eight TEDTalks,
311
805000
2000
8 tane TED konuşmasını izledikten sonra
13:42
he wants to become Leonardo da Vinci.
312
807000
3000
Leonardo da Vinci olmak istiyorlar.
13:45
(Laughter)
313
810000
3000
(Kahkahalar)
13:48
(Applause)
314
813000
3000
(Alkışlar)
13:51
It's pretty simple stuff.
315
816000
2000
Bu çok basit bir iş.
13:53
This is what I'm building now --
316
818000
2000
Bu ise yeni oluşturduğum bir iş.
13:55
they're called SOLEs: Self Organized Learning Environments.
317
820000
3000
Kendi Kendine Düzenlenmiş Öğrenme Ortamları olarak adlandırılıyorlar.
13:58
The furniture is designed
318
823000
2000
Mobilyalar yapılandırılmış,
14:00
so that children can sit in front of big, powerful screens,
319
825000
3000
böylece çocuklar büyük, güçlü ekranların karşısında oturabiliyorlar,
14:03
big broadband connections, but in groups.
320
828000
3000
hızlı internet bağlantısı var, fakat grup olarak çalışıyorlar.
14:06
If they want, they can call the granny cloud.
321
831000
3000
Eğer ihtiyaç duyarlarsa nine bulutunu çağırıyorlar.
14:09
This is a SOLE in Newcastle.
322
834000
2000
Bu Newcastle'daki bir uygulama.
14:11
The mediator is from Pune, India.
323
836000
2000
Moderator Hindistan'dan.
14:13
So how far can we go? One last little bit and I'll stop.
324
838000
3000
Ne kadar daha devam edebilirim? Son olarak birşey anlatıp bitireceğim.
14:16
I went to Turin in May.
325
841000
3000
Mayıs'ta Turin'e gittim.
14:20
I sent all the teachers away from my group of 10 year-old students.
326
845000
3000
10 yaşında öğrencilerden oluşan bir grubun öğretmenlerini gönderdim.
14:24
I speak only English, they speak only Italian,
327
849000
3000
Ben sadece İngilizce onlar ise İtalyanca konuşuyorlar,
14:27
so we had no way to communicate.
328
852000
2000
yani iletişim kurmamız mümkün değil.
14:29
I started writing English questions on the blackboard.
329
854000
3000
Tahtaya İngilizce sorular yazdım.
14:33
The children looked at it and said, "What?"
330
858000
2000
Çocuklar baktı ve "Ne?" dediler.
14:35
I said, "Well, do it."
331
860000
2000
Ben" Haydi yapın" dedim.
14:37
They typed it into Google, translated it into Italian,
332
862000
3000
Google'a yazdılar ve İtalyanca'ya çevirdiler,
14:40
went back into Italian Google.
333
865000
2000
sonra tekrar İtalyanca Google'a döndüler.
14:42
Fifteen minutes later --
334
867000
3000
15 dakika sonra...
14:52
next question: where is Calcutta?
335
877000
3000
Sıradaki soru: Calcutta nerededir?
14:57
This one, they took only 10 minutes.
336
882000
3000
Bu sadece 10 dakika sürdü.
15:04
I tried a really hard one then.
337
889000
3000
Sonra gerçekten zor bir şey denedim.
15:07
Who was Pythagoras, and what did he do?
338
892000
3000
Pisagor kimdir ve ne yapmıştır?
15:12
There was silence for a while,
339
897000
2000
Bir süre sesszilik oldu,
15:14
then they said, "You've spelled it wrong.
340
899000
2000
sonra "Yanlış söyledin, doğrusu
15:16
It's Pitagora."
341
901000
3000
Pitagora olacak" dediler.
15:23
And then,
342
908000
2000
Ve sonra,
15:25
in 20 minutes,
343
910000
2000
20 dakikada
15:27
the right-angled triangles began to appear on the screens.
344
912000
2000
doğru açılı üçgenler ekranda belirmeye başladı.
15:29
This sent shivers up my spine.
345
914000
3000
Bende titremeler başladı.
15:32
These are 10 year-olds.
346
917000
2000
Bunlar 10 yaşındalar.
15:47
Text: In another 30 minutes they would reach the Theory of Relativity. And then?
347
932000
3000
Metin: Bir sonraki 30 dakikada bunlar İzafiyet teorisine ulaşabilirler. Ya sonra?
15:50
(Laughter)
348
935000
2000
(Kahkahalar)
15:52
(Applause)
349
937000
9000
(Alkışlar)
16:01
SM: So you know what's happened?
350
946000
2000
SM: Ne olduğunu biliyor musunuz?
16:03
I think we've just stumbled across
351
948000
2000
Biz, bir kendi kendini düzenleme organizasyonunu
16:05
a self-organizing system.
352
950000
2000
atladık.
16:07
A self-organizing system is one
353
952000
2000
Bu kendi kendini düzenleme organizasyonu
16:09
where a structure appears
354
954000
2000
bir yapının dışardan herhangi bir
16:11
without explicit intervention from the outside.
355
956000
3000
uygulama olmadan oluştuğu bir yapıdır.
16:14
Self-organizing systems also always show emergence,
356
959000
3000
Kendi kendini düzenleme organizasyonları
16:17
which is that the system starts to do things,
357
962000
2000
sistemlerin yapmak için üretildiği şeyler yapmaya
16:19
which it was never designed for.
358
964000
2000
başladığında ortaya çıkarlar.
16:21
Which is why you react the way you do,
359
966000
2000
Siz onlara bildiğiniz şekilde tepki verirsiniz,
16:23
because it looks impossible.
360
968000
3000
çünkü imkansız gözükürler.
16:26
I think I can make a guess now --
361
971000
3000
Sanırım artık bir tahminde bulunabilirim.
16:29
education is self-organizing system,
362
974000
2000
Eğitim, öğrenmenin bir fenomen olarak ortaya çıktığı
16:31
where learning is an emergent phenomenon.
363
976000
2000
bir kendi kendini düzenleme sistemidir.
16:33
It'll take a few years to prove it, experimentally,
364
978000
2000
Bunu deneysel olarak test etmem birkaç yıl alacak,
16:35
but I'm going to try.
365
980000
2000
ama bunu deneyeceğim.
16:37
But in the meanwhile, there is a method available.
366
982000
3000
Ama bu arada olanaklı olan bir yöntem var.
16:40
One billion children, we need 100 million mediators --
367
985000
3000
Bir milyar çocuk için yüz milyon moderatöre ihtiyacımız var,
16:43
there are many more than that on the planet --
368
988000
2000
gezegenimizde bunlardan çok daha fazlası var,
16:45
10 million SOLEs,
369
990000
2000
on milyon Kendi Kendini Düzenleyen Eğitim Ortamları,
16:47
180 billion dollars and 10 years.
370
992000
3000
yüzseksen milyar dolar ve on yıl.
16:51
We could change everything.
371
996000
2000
Herşeyi değiştirebiliriz.
16:53
Thanks.
372
998000
2000
Teşekkürler.
16:55
(Applause)
373
1000000
11000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Sugata Mitra - Education researcherEducational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another.
Why you should listen
In 1999, Sugata Mitra and his colleagues dug a hole in a wall bordering an urban slum in New Delhi, installed an Internet-connected PC and left it there, with a hidden camera filming the area. What they saw: kids from the slum playing with the computer and, in the process, learning how to use it -- then teaching each other. These famed “Hole in the Wall” experiments demonstrated that, in the absence of supervision and formal teaching, children can teach themselves and each other -- if they’re motivated by curiosity. Mitra, now a professor of educational technology at Newcastle University, called it "minimally invasive education."
Mitra thinks self-organized learning will shape the future of education. At TED2013, he made a bold TED Prize wish: Help me build a School in the Cloud where children can explore and learn on their own -- and teach one another -- using resouces from the worldwide cloud.
The School in the Cloud now includes seven physical locations -- five in India and two in the UK. At the same time, the School in the Cloud online platform lets students participate anywhere, with partner learning labs and programs in countries like Colombia, Pakistan and Greece. In 2016, Mitra held the first School in the Cloud conference in India. He shared that more than 16,000 SOLE sessions had taken place so far, with kids all around the world dipping their toes in this new education model.
Sugata Mitra | Speaker | TED.com