TEDWomen 2010
Caroline Casey: Looking past limits
Caroline Casey: Sınırların ötesini görmek
Filmed:
Readability: 2.7
2,344,099 views
Eylemci Caroline Casey, açığa çıkan bir gerçekle (fazla detay vermeyeceğiz) başlayan, olağanüstü hayatının hikayesini anlatıyor. Algılara meydan okuyan konuşmasıyla, Casey hepimizi, var olduğunu düşündüğümüz sınırlarımızı aşmaya davet ediyor.
Caroline Casey - Inclusivity activist
Caroline Casey works relentlessly to bring out a global shift in business inclusion, and ensure that everyone can live their life without limit or labels. Full bio
Caroline Casey works relentlessly to bring out a global shift in business inclusion, and ensure that everyone can live their life without limit or labels. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
Can any of you
0
0
2000
Aranızdan kimse
00:17
remember what you wanted to be
1
2000
2000
17 yaşındayken ne olmak istediğini
00:19
when you were 17?
2
4000
2000
hatırlıyor mu?
00:21
Do you know what I wanted to be?
3
6000
2000
Ben ne olmak isterdim biliyor musunuz?
00:23
I wanted to be a biker chick.
4
8000
2000
Motorsikletçi kız.
00:25
(Laughter)
5
10000
2000
(Kahkaha)
00:27
I wanted to race cars,
6
12000
2000
Araba yarışlarına katılmak,
00:29
and I wanted to be a cowgirl,
7
14000
3000
kovboy olmak,
00:32
and I wanted to be Mowgli from "The Jungle Book."
8
17000
3000
"Ormanın Kitabı"ndaki Mogli olmak isterdim.
00:35
Because they were all about being free,
9
20000
4000
Çünkü hepsi özgür olmak demekti,
00:39
the wind in your hair -- just to be free.
10
24000
3000
rüzgarın saçlarınızı savurması, özgür olmak...
00:42
And on my seventeenth birthday,
11
27000
2000
Ve 17. doğum günümde
00:44
my parents, knowing how much I loved speed,
12
29000
3000
hız tutkumu bilen ailem
00:47
gave me one driving lesson
13
32000
2000
bana bir sürüş dersi verdi
00:49
for my seventeenth birthday.
14
34000
2000
hediye olarak.
00:51
Not that we could have afforded I drive,
15
36000
2000
Araba kullanmamı maddi olarak karşılayamazlardı ama
00:53
but to give me the dream of driving.
16
38000
3000
sırf bana o hayali verebilmek için.
00:57
And on my seventeenth birthday,
17
42000
2000
Ve 17. doğum günümde
00:59
I accompanied my little sister
18
44000
2000
kız kardeşimi
01:01
in complete innocence,
19
46000
2000
tamamen safça
01:03
as I always had all my life --
20
48000
3000
hep yaptığım gibi
01:06
my visually impaired sister --
21
51000
2000
görme engelli kardeşimi
01:08
to go to see an eye specialist.
22
53000
2000
göz uzmanına götürdüm.
01:10
Because big sisters
23
55000
2000
Çünkü ablalar hep
01:12
are always supposed to support their little sisters.
24
57000
3000
küçük kardeşlerine destek olurlar.
01:15
And my little sister wanted to be a pilot --
25
60000
2000
Ve kardeşim pilot olmak isterdi...
01:17
God help her.
26
62000
2000
Tanrı yardımcısı olsun.
01:19
So I used to get my eyes tested
27
64000
2000
Ben de sırf eğlencesine
01:21
just for fun.
28
66000
2000
gözlerime baktırırdım.
01:23
And on my seventeenth birthday,
29
68000
2000
Ve 17. doğumgünümde
01:25
after my fake eye exam,
30
70000
3000
sahte göz muayenemden sonra
01:28
the eye specialist just noticed it happened to be my birthday.
31
73000
3000
doktor doğum günüm olduğunu fark etti.
01:31
And he said, "So what are you going to do to celebrate?"
32
76000
4000
"Kutlamak için ne yapacaksın?" diye sordu.
01:35
And I took that driving lesson,
33
80000
2000
Sürüş dersimi de aldıktan sonra
01:37
and I said, "I'm going to learn how to drive."
34
82000
4000
"Araba kullanmayı öğreneceğim" dedim.
01:43
And then there was a silence --
35
88000
3000
Ve bir sessizlik oldu...
01:46
one of those awful silences
36
91000
2000
o korkunç sessizliklerden
01:48
when you know something's wrong.
37
93000
2000
hani bir şeylerin ters gittiğini anlarsınız ya...
01:50
And he turned to my mother,
38
95000
2000
Anneme dönüp
01:52
and he said, "You haven't told her yet?"
39
97000
4000
"Daha söylemediniz mi?" dedi.
01:58
On my seventeenth birthday,
40
103000
3000
Ve 17. doğum günümde
02:01
as Janis Ian would best say,
41
106000
3000
Janis Ian'ın dediği gibi
02:04
I learned the truth at 17.
42
109000
3000
gerçeği 17 yaşımda öğrendim.
02:07
I am, and have been since birth,
43
112000
4000
Şimdi, ve doğduğumdan beri,
02:11
legally blind.
44
116000
3000
yasal tanıma göre kördüm.
02:14
And you know,
45
119000
2000
Ve yani
02:16
how on earth did I get to 17
46
121000
2000
nasıl oldu da bunu bilmeden
02:18
and not know that?
47
123000
2000
17 yaşıma kadar gelebildim?
02:20
Well, if anybody says country music isn't powerful,
48
125000
3000
Eğer country müziğinin güçlü olmadığını düşünüyorsanız,
02:23
let me tell you this:
49
128000
3000
size şunu diyeyim:
02:26
I got there
50
131000
2000
O yaşa kadar gelmem
02:28
because my father's passion for Johnny Cash
51
133000
3000
babamın Johnny Cash tutkusu ve
02:31
and a song, "A Boy Named Sue."
52
136000
3000
"A Boy Named Sue" (Sue adında bir oğlan) şarkısı sayesindedir.
02:35
I'm the eldest of three. I was born in 1971.
53
140000
3000
Üç kardeşin en büyüğüyüm. 1971 yılında doğdum.
02:38
And very shortly after my birth,
54
143000
2000
Ve doğumumdan hemen sonra ailem
02:40
my parents found out I had a condition called ocular albinism.
55
145000
3000
"oküler albinizm" diye bir hastalığım olduğunu öğrenmiş.
02:43
And what the hell does that mean to you?
56
148000
2000
Bu size ne ifade ediyor peki?
02:45
So let me just tell you, the great part of all of this?
57
150000
2000
Şöyle söyleyeyim, en güzel kısmı ne biliyor musunuz?
02:47
I can't see this clock and I can't see the timing,
58
152000
3000
Bu saati ve saatin kaç olduğunu göremiyorum,
02:50
so holy God, woohoo! (Laughter)
59
155000
2000
Yüce Tanrım, yaşasın!
02:52
I might buy some more time.
60
157000
2000
biraz daha vakit kazanabilirim.
02:54
But more importantly, let me tell you --
61
159000
3000
Ama daha da önemlisi,
02:57
I'm going to come up really close here. Don't freak out, Pat.
62
162000
3000
şimdi şuraya çok yaklaşacağım. Korkma Pat.
03:00
Hey.
63
165000
2000
Hey.
03:02
See this hand?
64
167000
2000
Bu eli görüyor musunuz?
03:04
Beyond this hand is a world of Vaseline.
65
169000
3000
Bu elin ardındaki tüm dünya vazelinle sıvanmış.
03:07
Every man in this room, even you, Steve,
66
172000
3000
Bu odadaki tüm erkekler, sen bile Steve,
03:10
is George Clooney.
67
175000
2000
birer George Clooney.
03:12
(Laughter)
68
177000
2000
(Kahlaha)
03:14
And every woman, you are so beautiful.
69
179000
3000
Ve tüm kadınlar, hepiniz çok güzelsiniz.
03:17
And when I want to look beautiful, I step three feet away from the mirror,
70
182000
3000
Ve güzel görünmek istediğimde, aynadan üç adım geri çekilirim,
03:20
and I don't have to see these lines etched in my face
71
185000
2000
ve hayatım boyunca karanlık ışıklar yüzünden
03:22
from all the squinting I've done all my life
72
187000
2000
gözlerimi açtığım için yüzüme kazınmış
03:24
from all the dark lights.
73
189000
3000
bu kırışıklıkları görmek zorunda kalmam.
03:27
The really strange part is
74
192000
2000
En garip kısmı ise
03:29
that, at three and a half, just before I was going to school,
75
194000
3000
üç buçuk yaşımdayken, tam okula başlamadan önce,
03:32
my parents made a bizarre, unusual
76
197000
2000
ailem garip, alışılmadık
03:34
and incredibly brave decision.
77
199000
4000
ve inanılmaz cesur bir karar aldı.
03:38
No special needs schools.
78
203000
3000
Ne engelli okulları,
03:41
No labels.
79
206000
2000
ne etiketleme,
03:43
No limitations.
80
208000
3000
ne de sınırlamalar olmayacak.
03:46
My ability and my potential.
81
211000
2000
Benim yeteneğim ve potansiyelim.
03:48
And they decided to tell me
82
213000
3000
Ve bana, görebildiğimi söylemeye
03:51
that I could see.
83
216000
2000
karar verdiler.
03:54
So just like Johnny Cash's Sue,
84
219000
4000
Tıpkı Johnny Cash'in Sue'si gibi,
03:58
a boy given a girl's name,
85
223000
3000
kız ismi verilmiş bir oğlan gibi,
04:01
I would grow up and learn from experience
86
226000
3000
büyüyüp, güçlü olmayı ve hayatta kalmayı
04:04
how to be tough and how to survive,
87
229000
3000
kendi tecrübelerimle öğrenecektim,
04:07
when they were no longer there to protect me,
88
232000
2000
onlar beni korumak için orada olmadığında da,
04:09
or just take it all away.
89
234000
2000
üstesinden gelmeyi öğrenecektim.
04:11
But more significantly,
90
236000
2000
Ama daha da önemlisi,
04:13
they gave me the ability
91
238000
2000
bana inanma yeteneğini,
04:15
to believe,
92
240000
2000
başarabileceğime
04:17
totally, to believe that I could.
93
242000
3000
tamamen inanma yeteneğini verdiler.
04:20
And so when I heard that eye specialist
94
245000
2000
O yüzden göz uzmanının bana söylediği onca
04:22
tell me all the things, a big fat "no,"
95
247000
4000
kocaman "hayır"ları duyunca
04:26
everybody imagines I was devastated.
96
251000
2000
herkes yıkıldığımı düşündü.
04:28
And don't get me wrong, because when I first heard it --
97
253000
3000
Yanlış anlamayın, ilk duyduğumda,
04:31
aside from the fact that I thought he was insane --
98
256000
2000
adamın deli olduğunu düşünmem dışında,
04:33
I got that thump in my chest,
99
258000
2000
göğsümde o yumruğu hissettim,
04:35
just that "huh?"
100
260000
3000
hani nefesiniz kesilir.
04:38
But very quickly I recovered. It was like that.
101
263000
3000
Ama çabucak toparlandım. Artık böyleydi.
04:41
The first thing I thought about was my mom,
102
266000
2000
Düşündüğüm ilk şey annemdi,
04:43
who was crying over beside me.
103
268000
2000
yanımda ağlıyordu.
04:45
And I swear to God, I walked out of his office,
104
270000
2000
Ve yemin ederim, muayehaneden çıkıp
04:47
"I will drive. I will drive.
105
272000
3000
"Araba kullanacağım. Araba kullanacağım.
04:50
You're mad. I'll drive. I know I can drive."
106
275000
3000
Sen delisin, araba kullanacağım, kullanabileceğimi biliyorum" dedim.
04:53
And with the same dogged determination
107
278000
2000
Ve babamın çocukluğumdan beri öğrettiği
04:55
that my father had bred into me since I was such a child --
108
280000
3000
aynı keçi inadıyla,
04:58
he taught me how to sail,
109
283000
2000
bana denize açılmayı öğretmişti,
05:00
knowing I could never see where I was going, I could never see the shore,
110
285000
3000
nereye gittiğimi, karayı göremeyeceğimi bile bile,
05:03
and I couldn't see the sails, and I couldn't see the destination.
111
288000
3000
ve yelkenleri göremiyordum, gittiğimiz yeri göremiyordum.
05:06
But he told me to believe
112
291000
3000
Ama bana inanmamı söyledi,
05:09
and feel the wind in my face.
113
294000
2000
rüzgarı yüzümde hissetmemi söyledi.
05:11
And that wind in my face made me believe
114
296000
3000
Ve yüzüme çarpan rüzgar beni
05:14
that he was mad and I would drive.
115
299000
2000
onun deli olduğuna ve araba kullanabileceğime inandırdı.
05:16
And for the next 11 years,
116
301000
2000
Ve sonraki 11 sene boyunca
05:18
I swore nobody would ever find out that I couldn't see,
117
303000
2000
kimsenin göremediğimi öğrenmeyeceğine yemin ettim,
05:20
because I didn't want to be a failure,
118
305000
2000
çünkü başarısız olmak,
05:22
and I didn't want to be weak.
119
307000
2000
zayıf olmak istemiyordum.
05:24
And I believed I could do it.
120
309000
2000
Ve yapabileceğime inandım.
05:26
So I rammed through life as only a Casey can do.
121
311000
3000
Böylece sadece bir Casey'in yapabileceği gibi hayata atıldım.
05:29
And I was an archeologist, and then I broke things.
122
314000
3000
Arkeolog oldum, bir şeyler kırdım.
05:32
And then I managed a restaurant, and then I slipped on things.
123
317000
2000
Restoranda çalıştım, ayağım bir şeylere takıldı.
05:34
And then I was a masseuse. And then I was a landscape gardener.
124
319000
2000
Masöz oldum. Sonra peyzaj bahçıvanı oldum.
05:36
And then I went to business school.
125
321000
2000
Sonra işletme okuluna gittim.
05:38
And you know, disabled people are hugely educated.
126
323000
2000
Engelli insanlar son derece eğitimlidir.
05:40
And then I went in and I got a global consulting job with Accenture.
127
325000
3000
Sonra gidip Accenture'de evrensel danışmanlık işine girdim.
05:43
And they didn't even know.
128
328000
3000
Ve bilmiyorlardı bile.
05:46
And it's extraordinary
129
331000
2000
İnanç ile varabileceğiniz yer
05:48
how far belief can take you.
130
333000
3000
olağanüstüdür.
05:51
In 1999,
131
336000
2000
1999'da,
05:53
two and a half years into that job,
132
338000
3000
o işi iki buçuk sene yaptıktan sonra,
05:56
something happened.
133
341000
2000
bir şey oldu...
05:58
Wonderfully, my eyes decided, enough.
134
343000
3000
şahane bir şekilde gözlerim "yeter" dedi.
06:02
And temporarily,
135
347000
2000
Ve geçici olarak,
06:04
very unexpectedly,
136
349000
2000
hiç beklenmedik şekilde,
06:06
they dropped.
137
351000
2000
gözlerime perde indi.
06:08
And I'm in one of the most competitive environments in the world,
138
353000
3000
Ve dünyanın en rekabetçi ortamlarındna birindeydim,
06:11
where you work hard, play hard, you gotta be the best, you gotta be the best.
139
356000
3000
orada sıkı çalışırsın, sert oynarsın, en iyisi olmalısın, en iyisi olmalısın.
06:14
And two years in,
140
359000
2000
Ve iki sene içinde,
06:16
I really could see very little.
141
361000
3000
gerçekten çok az görebiliyordum.
06:19
And I found myself in front of an HR manager
142
364000
3000
Kendimi insan kaynakları müdürünün önünde buldum
06:22
in 1999,
143
367000
2000
1999'da
06:24
saying something I never imagined that I would say.
144
369000
3000
söyleceğimi asla hayal etmediğim bir şey söyledim.
06:27
I was 28 years old.
145
372000
2000
28 yaşındaydım.
06:29
I had built a persona all around what I could and couldn't do.
146
374000
4000
Yapıp yapamayacağım şeyler etrafında bir kişilik geliştirmiştim.
06:33
And I simply said,
147
378000
3000
Ve basitçe dedim ki,
06:36
"I'm sorry.
148
381000
3000
"Üzgünüm.
06:39
I can't see, and I need help."
149
384000
4000
Göremiyorum ve yardıma ihtiyacım var."
06:44
Asking for help can be incredibly difficult.
150
389000
3000
Yardım istemek son derece zor olabilir.
06:47
And you all know what it is. You don't need to have a disability to know that.
151
392000
3000
Ve nasıl olduğunu biliyorsunuz, bunun için engelli olmanıza gerek yok.
06:50
We all know how hard it is
152
395000
2000
Hepimiz, zayıflığı ve başarısızlı itiraf etmenin
06:52
to admit weakness and failure.
153
397000
2000
ne kadar zor olduğunu biliyoruz.
06:54
And it's frightening, isn't it?
154
399000
2000
Ve korku verici de, değil mi?
06:56
But all that belief had fueled me so long.
155
401000
2000
Ama tüm inancım beni oraya kadar getirmişti.
06:58
And can I tell you, operating in the sighted world when you can't see,
156
403000
4000
Ve size söyleyebilirim ki, körseniz, görebilen bir dünyada hayatınızı sürdürmek
07:02
it's kind of difficult -- it really is.
157
407000
3000
biraz zor, gerçekten öyle.
07:05
Can I tell you, airports are a disaster.
158
410000
2000
Mesela havaalanları bir facia.
07:07
Oh, for the love of God.
159
412000
2000
Tanrı aşkına.
07:09
And please, any designers out there?
160
414000
2000
Ve lütfen, tasarımcılar, size sesleniyorum.
07:11
OK, designers, please put up your hands, even though I can't even see you.
161
416000
3000
Tasarımcılar, elinizi kaldırır mısınız, sizi göremesem bile.
07:14
I always end up in the gents' toilets.
162
419000
3000
Kendimi hep erkekler tuvaletinde buluyorum.
07:17
And there's nothing wrong with my sense of smell.
163
422000
2000
Ve koku duyumla ilgili bir sorunum yok.
07:19
But can I just tell you,
164
424000
2000
Ama şunu diyebilir miyim,
07:21
the little sign for a gents' toilet or a ladies' toilet
165
426000
3000
kadın ya da erkek tuvaletini belirleyen işaret
07:24
is determined by a triangle.
166
429000
2000
bir üçgenle belirleniyor.
07:26
Have you ever tried to see that
167
431000
2000
Gözlerinizin önünde vazelinden bir perde varken
07:28
if you have Vaseline in front of your eyes?
168
433000
4000
bunu görmeye çalıştınız mı hiç?
07:32
It's such a small thing, right?
169
437000
3000
Çok küçük bir şey, değil mi?
07:35
And you know how exhausting it can be
170
440000
2000
Ve hepimiz, mükemmel değilken mükemmelmiş gibi davranmanın
07:37
to try to be perfect when you're not,
171
442000
2000
ya da olmadığınız biri olmaya çalışmanının
07:39
or to be somebody that you aren't?
172
444000
2000
ne kadar yorucu olabildiğini biliyoruz.
07:41
And so after admitting I couldn't see to HR,
173
446000
2000
Sonuç olarak, insan kaynaklarına göremediğimi söyledikten sonra
07:43
they sent me off to an eye specialist.
174
448000
2000
beni bir göz uzmanına gönderdiler.
07:45
And I had no idea that this man was going to change my life.
175
450000
3000
Bu adamın hayatımı değiştireceğine dair hiçbir fikrim yoktu.
07:48
But before I got to him, I was so lost.
176
453000
3000
Ona gitmeden önce, kaybolmuştu.
07:51
I had no idea who I was anymore.
177
456000
2000
Artık kim olduğumu bilmiyordum.
07:53
And that eye specialist, he didn't bother testing my eyes.
178
458000
2000
Ve o göz uzmanı, gözlerime bakmakla uğraşmadı.
07:55
God no, it was therapy.
179
460000
2000
Hayır, bu bir terapiydi.
07:57
And he asked me several questions,
180
462000
2000
Bana birkaç soru sordu,
07:59
of which many were, "Why?
181
464000
2000
çoğu şuydu, "Niye?
08:01
Why are you fighting so hard
182
466000
3000
Niye kendin olmamak için
08:04
not to be yourself?
183
469000
2000
bu kadar uğraşıyorsun?
08:06
And do you love what you do, Caroline?"
184
471000
3000
Ve yaptığın işi seviyor musun Caroline?"
08:09
And you know, when you go to a global consulting firm,
185
474000
2000
Ve evrensel bir danışma firmasına gittiğinizde,
08:11
they put a chip in your head, and you're like,
186
476000
2000
kafanıza bir çip takıyorlar, bir anda
08:13
"I love Accenture. I love Accenture. I love my job. I love Accenture.
187
478000
2000
"Accenture'yi seviyorum. Accenture'yi seviyorum. İşimi seviyorum.
08:15
I love Accenture. I love Accenture. I love my job. I love Accenture." (Laughter)
188
480000
3000
Accenture'yi seviyorum. İşimi seviyorum. Accenture'yi seviyorum." diyorsunuz.
08:18
To leave would be failure.
189
483000
2000
Bırakıp gitmek bir başarısızlık olur.
08:20
And he said, "Do you love it?"
190
485000
2000
Ve bana sordu "İşini seviyor musun?"
08:22
I couldn't even speak I was so choked up.
191
487000
2000
Boğazım öyle düğümlenmişti ki konuşamıyordum.
08:24
I just was so -- how do I tell him?
192
489000
3000
Yani öyle bir... nasıl söyleyecektim?
08:27
And then he said to me, "What did you want to be when you were little?"
193
492000
3000
Ve sonra bana "Küçükken ne olmak isterdin?" diye sordu.
08:30
Now listen, I wasn't going to say to him, "Well, I wanted to race cars and motorbikes."
194
495000
3000
Ona "Araba ve motor yarışçısı olmak isterdim." diyecek halim yoktu.
08:33
Hardly appropriate at this moment in time.
195
498000
2000
Böyle bir zamanda hiç de uygun değildi.
08:35
He thought I was mad enough anyway.
196
500000
2000
Zaten yeterince deli olduğumu düşünüyordu.
08:37
And as I left his office,
197
502000
2000
Muayenehanesinden çıktım,
08:39
he called me back
198
504000
2000
beni geri çağırdı
08:41
and he said, "I think it's time.
199
506000
3000
ve dedi ki, "Artık vakti geldi.
08:44
I think it's time
200
509000
2000
Artık savaşmayı bırakıp
08:46
to stop fighting and do something different."
201
511000
2000
başka bir şey yapmanın vakti geldi."
08:48
And that door closed.
202
513000
2000
Ve kapı kapandı.
08:50
And that silence just outside a doctor's office,
203
515000
2000
Bir doktorun muayenehanesinin dışındaki o sessizliği
08:52
that many of us know.
204
517000
3000
çoğumuz biliriz.
08:55
And my chest ached.
205
520000
2000
Göğsüm sıkışıyordu.
08:57
And I had no idea where I was going. I had no idea.
206
522000
2000
Nereye gittiğime dair hiçbir fikrim yoktu. Hiçbir fikrim.
08:59
But I did know the game was up.
207
524000
2000
Ama bir şeylerin başladığını biliyordum.
09:01
And I went home, and, because the pain in my chest ached so much,
208
526000
2000
Eve gittim, göğsüm çok sıkıştığı için, "Koşuya çıkayım"
09:03
I thought, "I'll go out for a run."
209
528000
2000
diye düşündüm.
09:05
Really not a very sensible thing to do.
210
530000
2000
Pek mantıklı bir şey değildi.
09:07
And I went on a run that I know so well.
211
532000
2000
Çok iyi bildiğim bir parkurda koşmaya çıktım.
09:09
I know this run so well, by the back of my hand.
212
534000
3000
Yolu avcumun içi gibi biliyordum.
09:12
I always run it perfectly fine.
213
537000
2000
Her zaman çok rahat koşmuşumdur.
09:14
I count the steps and the lampposts and all those things
214
539000
2000
Görme engellilerin sıkça rastladığı, sokak lambaları gibi şeyleri,
09:16
that visually impaired people have a tendency to have a lot of meetings with.
215
541000
3000
adımlarımı sayardım.
09:19
And there was a rock that I always missed.
216
544000
2000
Ve her zaman es geçtiğim bir taş vardı.
09:21
And I'd never fallen on it, never.
217
546000
2000
Asla ona takılıp düşmemiştim, asla.
09:23
And there I was crying away,
218
548000
2000
Ve orada ağlayarak koşarken,
09:25
and smash, bash on my rock.
219
550000
2000
pat, ayağım takıldı, yere çakıldım.
09:27
Broken, fallen over
220
552000
3000
Düştüm, o taşa takılıp
09:30
on this rock
221
555000
2000
düştüm,
09:32
in the middle of March in 2000,
222
557000
2000
2000 senesinin Mart ayıydı,
09:34
typical Irish weather on a Wednesday --
223
559000
2000
bir çarşamba günü, tipik bir İrlanda havası,
09:36
gray, snot, tears everywhere,
224
561000
2000
gri, salya sümük, göz yaşları her yerde,
09:38
ridiculously self-pitying.
225
563000
2000
komik derecede kendime acınacak kadar.
09:40
And I was floored, and I was broken,
226
565000
2000
Yerdeydim, çökmüştüm,
09:42
and I was angry.
227
567000
2000
ve sinirliydim.
09:44
And I didn't know what to do.
228
569000
2000
Ne yapacağımı bilmiyordum.
09:46
And I sat there for quite some time going,
229
571000
2000
Orada bir süre oturup
09:48
"How am I going to get off this rock and go home?
230
573000
2000
"Nasıl bu kayanın üzerinden kalkıp eve gideceğim?
09:50
Because who am I going to be?
231
575000
2000
Kim olacağım ki ben?
09:52
What am I going to be?"
232
577000
2000
Ne olacağım?" diye düşündüm.
09:54
And I thought about my dad,
233
579000
2000
Ve babamı düşündüm,
09:56
and I thought, "Good God, I'm so not Sue now."
234
581000
3000
"Of Tanrım, şu an hiç de Sue değilim." diye düşündüm.
09:59
And I kept thinking over and over in my mind,
235
584000
2000
Kafamın içinde düşünüp durdum,
10:01
what had happened? Where did it go wrong? Why didn't I understand?
236
586000
3000
ne olmuştu, nerede hata yapmıştım, niye anlamamıştım?
10:04
And you know, the extraordinary part of it
237
589000
2000
Ve en olağanüstü kısmı da,
10:06
is I just simply had no answers.
238
591000
2000
hiçbir cevabımın olmamasıydı.
10:08
I had lost my belief.
239
593000
2000
İnancımı kaybetmiştim.
10:10
Look where my belief had brought me to.
240
595000
2000
İnancım beni buralara kadar getirmişti.
10:12
And now I had lost it. And now I really couldn't see.
241
597000
2000
Ama şimdi kaybetmiştim. İşte şimdi gerçekten göremiyordum.
10:14
I was crumpled.
242
599000
2000
Çökmüştüm.
10:16
And then I remember thinking about that eye specialist
243
601000
3000
Ve sonra o göz uzmanınının bana "Ne olmak istiyorsun?
10:19
asking me, "What do you want to be? What do you want to be?
244
604000
3000
Ne olmak istiyorsun?" diye sorduğunu hatırladım.
10:22
What did you want to be when you were little? Do you love what you do?
245
607000
2000
Küçükken ne olmak isterdin? İşini seviyor musun?
10:24
Do something different. What do you want to be?
246
609000
2000
Farklı bir şey yap. Ne olmak istiyorsun?
10:26
Do something different. What do you want to be?"
247
611000
3000
Farklı bir şey yap. Ne olmak istiyorsun?
10:29
And really slowly, slowly, slowly,
248
614000
3000
Ve yavaşça, yavaşça, yavaşça
10:32
it happened.
249
617000
2000
gerçekleşti.
10:34
And it did happen this way.
250
619000
3000
Ve bu şekilde oldu.
10:37
And then the minute it came,
251
622000
2000
Geldiği anda,
10:39
it blew up in my head
252
624000
2000
bir anda zihnimde patladı,
10:41
and bashed in my heart --
253
626000
2000
ve kalbimde çarptı,
10:43
something different.
254
628000
3000
farklı bir şey,
10:46
"Well, how about Mowgli from 'The Jungle Book'?
255
631000
4000
" Ya 'Ormanın Kitabı'ndaki Mogli?
10:50
You don't get more different than that."
256
635000
3000
Ondan daha farklı olamazsın."
10:53
And the moment, and I mean the moment,
257
638000
2000
Ve o anda, tam olarak o andan bahsediyorum,
10:55
the moment that hit me,
258
640000
2000
o an kafama dank etti,
10:57
I swear to God,
259
642000
2000
yemin ederim,
10:59
it was like woo hoo! You know -- something to believe in.
260
644000
3000
böyle, "yaşasın!!" dedim kendi kendime, işte inanacak bir şey.
11:02
And nobody can tell me no.
261
647000
2000
Ve kimse bana hayır diyemez.
11:04
Yes, you can say I can't be an archeologist.
262
649000
2000
Evet, arkeolog olamayacağımı söyleyebilirsiniz.
11:06
But you can't tell me, no, I can't be Mowgli, because guess what?
263
651000
2000
Ama, hayır, Mogli olamayacağımı söyleyemezsiniz çünkü, bilin bakalım,
11:08
Nobody's ever done it before, so I'm going to go do it.
264
653000
2000
daha önce kimse bunu yapmadı, o yüzden ben yapacağım.
11:10
And it doesn't matter whether I'm a boy or a girl, I'm just going to scoot.
265
655000
3000
Ve kadın ya da erkek olmam önemli değil, kaçıp gideceğim.
11:13
And so I got off that rock, and, oh my God, did I run home.
266
658000
2000
Sonra o kayanın üzerinden kalktım ve Tanrım, eve öyle bir koştum ki.
11:15
And I sprinted home, and I didn't fall, and I didn't crash.
267
660000
3000
Eve koşarak girdim ve düşmedim, hiçbir şeye çarpmadım.
11:18
And I ran up the stairs, and there was one of my favorite books of all time,
268
663000
3000
Merdivenlerden koşarak çıktım, en sevdiğim kitaplardan bir orada duruyordu.
11:21
"Travels on My Elephant" by Mark Shand -- I don't know if any of you know it.
269
666000
3000
Mark Shand'in "Travels on My Elephant" (Filimin Üzerinde Geziler) kitabı, aranızdan bilen var mı bilmiyorum.
11:24
And I grabbed this book off, and I'm sitting on the couch
270
669000
2000
Kitabı aldım, kanepeye oturdum
11:26
going, "I know what I'm going to do.
271
671000
2000
"Ne yapacağımı biliyorum.
11:28
I know how to be Mowgli.
272
673000
2000
Nasıl Mogli olacağımı biliyorum.
11:30
I'm going to go across India
273
675000
2000
Hindistan'ı dolaşacağım,
11:32
on the back of an elephant.
274
677000
2000
bir filin sırtında.
11:34
I'm going to be an elephant handler."
275
679000
3000
Fil eğitmeni olacağım" dedim kendime.
11:38
And I had no idea
276
683000
2000
Ve nasıl bir fil eğitmeni olacağıma dair
11:40
how I was going to be an elephant handler.
277
685000
3000
hiçbir fikrim yoktu.
11:43
From global management consultant to elephant handler.
278
688000
3000
Küresel işletme danışmanlığından, fil eğimenine.
11:46
I had no idea how. I had no idea how you hire an elephant, get an elephant.
279
691000
3000
Nasıl olacak bilmiyordum. Bir fil nasıl kiralanır, nasıl bulunur, hiçbir fikrim yoktu.
11:49
I didn't speak Hindi. I'd never been to India. Hadn't a clue.
280
694000
3000
Hintçe konuşmuyordum. Hiç Hindistan'a gitmemiştim, en ufak bir fikrim yoktu.
11:52
But I knew I would.
281
697000
2000
Ama yapacağımı biliyordum.
11:54
Because, when you make a decision at the right time and the right place,
282
699000
3000
Çünkü doğru zamanda, doğru yerde bir karar aldığınızda,
11:57
God, that universe makes it happen for you.
283
702000
2000
Tanrı, evren sizin için gerçekleştiriyor.
11:59
Nine months later, after that day on snot rock,
284
704000
3000
O lanet kayaya takıldığım günden dokuz ay sonra,
12:02
I had the only blind date in my life
285
707000
2000
hayatımda ilk kez, önceden tanımadığım biriyle randevulaştım...
12:04
with a seven and a half foot elephant called Kanchi.
286
709000
4000
2,3 metre boyunda, Kanchi adlı bir fille.
12:08
And together we would trek a thousand kilometers
287
713000
2000
Ve beraber Hindistan'da
12:10
across India.
288
715000
2000
bin kilometre yol katettik.
12:12
(Applause)
289
717000
2000
(Alkış)
12:14
The most powerful thing of all,
290
719000
2000
En güçlü şey ise,
12:16
it's not that I didn't achieve before then. Oh my God, I did.
291
721000
2000
daha önceden hiç başarı elde etmediğimden değil, tabii ki ettim.
12:18
But you know, I was believing in the wrong thing.
292
723000
3000
Ama yanlış şeye inanıyordum.
12:21
Because I wasn't believing in me,
293
726000
2000
Çünkü kendime inanmıyordum,
12:23
really me, all the bits of me --
294
728000
2000
gerçek kendime, tüm parçalarıma
12:25
all the bits of all of us.
295
730000
2000
hepimizin tüm parçalarına.
12:27
Do you know how much of us all pretend to be somebody we're not?
296
732000
3000
Kaçımızın olmadığımız biri gibi davrandığını biliyor musunuz?
12:30
And you know what, when you really believe in yourself and everything about you,
297
735000
3000
Ama biliyor musunuz, gerçekten kendinize ve kendinize dair her şeye inandığınızda,
12:33
it's extraordinary what happens.
298
738000
2000
gerçekleşen şeyler olağanüstü.
12:35
And you know what, that trip, that thousand kilometers,
299
740000
2000
Ve biliyor musunuz, o yolculuk, bin kilometrelik yol,
12:37
it raised enough money for 6,000 cataract eye operations.
300
742000
3000
6000 katarakt operasyonuna yetecek parayı topladı.
12:40
Six thousand people got to see because of that.
301
745000
2000
Bu sayede 6000 kişi görebiliyor.
12:42
When I came home off that elephant,
302
747000
2000
Filin üzerinden indiğimde,
12:44
do you know what the most amazing part was?
303
749000
2000
en muhteşem kısmı neydi biliyor musunuz?
12:46
I chucked in my job at Accenture.
304
751000
2000
Accenture'deki işimi bir kenara fırlattım.
12:48
I left, and I became a social entrepreneur,
305
753000
2000
Bıraktım, ve bir sosyal girişimci oldum,
12:50
and I set up an organization with Mark Shand called Elephant Family,
306
755000
3000
Mark Shand ile beraber, Elephant Family (Fil Ailesi) adlı bir dernek kurduk,
12:53
which deals with Asian elephant conservation.
307
758000
2000
Asya'daki filleri korumak amacıyla.
12:55
And I set up Kanchi,
308
760000
2000
Kanchi'yi kurdum,
12:57
because my organization was always going to be named after my elephant,
309
762000
3000
çünkü derneğim elbette filimin adını taşıyacaktı,
13:00
because disability is like the elephant in the room.
310
765000
2000
çünkü engelli olmak, odadaki fili görmezden gelmek gibidir.
13:02
And I wanted to make you see it in a positive way --
311
767000
3000
Ve buna olumlu bir açıdan bakmanızı sağlamak istedim,
13:05
no charity, no pity.
312
770000
2000
merhametle ya da acımayla değil.
13:07
But I wanted to work only and truly
313
772000
2000
Ama ben sadece ve tamamen
13:09
with business and media leadership
314
774000
2000
ticaret ve medya liderliğiyle çalışıp
13:11
to totally reframe disability
315
776000
2000
heyecan verici bir şekilde
13:13
in a way that was exciting and possible.
316
778000
3000
engelli olmayı farklı bir çerçeveye sokmayı istiyordum.
13:16
It was extraordinary.
317
781000
3000
Olağanüstüydü.
13:19
That's what I wanted to do.
318
784000
2000
Yapmak istediğim şey buydu.
13:21
And I never thought about noes anymore, or not seeing,
319
786000
2000
Artık "hayır"ları ya da göremediğimi ya da bunun gibi şeyleri
13:23
or any of that kind of nothing.
320
788000
2000
düşünmüyordum.
13:25
It just seemed that it was possible.
321
790000
3000
Mümkün gibi duruyordu.
13:28
And you know, the oddest part is,
322
793000
3000
Ve en garip tarafı da
13:31
when I was on my way traveling here to TED,
323
796000
2000
buraya, TED'e gelirken
13:33
I'll be honest, I was petrified.
324
798000
3000
dürüst olayım, çok korkuyordum.
13:36
And I speak,
325
801000
2000
Ve konuşuyorum,
13:38
but this is an amazing audience,
326
803000
2000
ama bu muhteşem bir dinleyici kitlesi,
13:40
and what am I doing here?
327
805000
3000
ve ne yapıyorum burada?
13:43
But as I was traveling here,
328
808000
2000
Ama yolda buraya gelirken,
13:45
you'll be very happy to know,
329
810000
2000
bunu öğrendiğinize sevineceksiniz,
13:47
I did use my white symbol stick cane,
330
812000
2000
özel beyaz bastonumu kullandım,
13:49
because it's really good to skip queues in the airport.
331
814000
2000
çünkü havaalanında kuyruklara takılmamak çok güzel.
13:51
And I got my way here
332
816000
2000
Ve buraya geldiğimde
13:53
being happily proud that I couldn't see.
333
818000
3000
göremediğim için mutlu ve gururluydum.
13:56
And the one thing is that a really good friend of mine,
334
821000
2000
Bir başka şey de, çok yakın bir arkadaşım
13:58
he texted me on the way over, knowing I was scared.
335
823000
3000
ben yoldayken mesaj attı, korktuğumu biliyordu.
14:01
Even though I present confident, I was scared.
336
826000
2000
Kendimden emin gözüksem de korkuyordum.
14:03
He said, "Be you."
337
828000
3000
"Kendin ol." dedi.
14:06
And so here I am.
338
831000
2000
Ve işte buradayım.
14:08
This is me, all of me.
339
833000
3000
Bu benim, tamamen kendimim.
14:11
(Applause)
340
836000
8000
(Alkış)
14:19
And I have learned, you know what,
341
844000
2000
Ve öğrendim, biliyor musunuz,
14:21
cars and motorbikes and elephants,
342
846000
3000
arabalar, motosikletler ve filler,
14:24
that's not freedom.
343
849000
2000
bunlar özgürlük değil.
14:26
Being absolutely true to yourself is freedom.
344
851000
3000
Özüne tamamen doğru olmak, özgürlük bu.
14:29
And I never needed eyes to see -- never.
345
854000
3000
Ve görmek için hiçbir zaman gözlere ihtiyacım olmadı, hiçbir zaman.
14:32
I simply needed vision and belief.
346
857000
2000
Tek gereken öngörü ve inançtı.
14:34
And if you truly believe --
347
859000
2000
Ve eğer gerçekten inanırsanız,
14:36
and I mean believe from the bottom of your heart --
348
861000
2000
yani tüm kalbinizle inanırsanız,
14:38
you can make change happen.
349
863000
2000
değişimi gerçekleştirebilirsiniz.
14:40
And we need to make it happen,
350
865000
2000
Ve gerçekleştirmemiz gerek,
14:42
because every single one of us --
351
867000
2000
çünkü her birimiz,
14:44
woman, man, gay, straight,
352
869000
3000
kadın, erkek, eşcinsel ya da değil,
14:47
disabled, perfect,
353
872000
2000
engelli, mükemmel,
14:49
normal, whatever --
354
874000
2000
normal, her neyse,
14:51
everyone of us
355
876000
2000
her birimiz
14:53
must be the very best of ourselves.
356
878000
3000
kendimizin en iyisi olmalıyız.
14:56
I no longer want anybody to be invisible.
357
881000
3000
Artık kimsenin görünmez olmasını istemiyorum.
14:59
We all have to be included.
358
884000
2000
Hepimiz katılmalıyız.
15:01
And stop with the labels, the limiting.
359
886000
2000
Ve etiketleri, sınırlamaları kaldırmalıyız artık,
15:03
Losing of labels,
360
888000
2000
yaftaları bir kenara koymalıyız.
15:05
because we are not jam jars.
361
890000
2000
Çünkü reçel kavanozları değiliz,
15:07
We are extraordinary, different, wonderful people.
362
892000
3000
biz olağanüstü, değişik, harikulade insanlarız.
15:10
Thank you.
363
895000
2000
Teşekkür ederim.
15:12
(Applause)
364
897000
15000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Caroline Casey - Inclusivity activistCaroline Casey works relentlessly to bring out a global shift in business inclusion, and ensure that everyone can live their life without limit or labels.
Why you should listen
Caroline Casey is an award-winning social entrepreneur, Ashoka Fellow and Young Global Leader of the World Economic Forum. Since taking the life-changing decision at 28 to leave her career in management consulting, Caroline has committted to creating inclusion for all.
In 2000, she rode 1,000 kilometers across India on an elephant to raise funds for Sight Savers. Then, as founding CEO of Kanchi, in Dublin, she developed a set of best practices for businesses, to help them see "disabled" workers as an asset, as opposed to a liability. Hundreds of companies have adopted these standards, changing their policies and attitudes. In 2004, Casey started the Ability Awards, sponsored by 02, to recognize Irish businesses for their inclusion of people with disabilities, as employees, suppliers, customers and members of the community. The initiative received great international praise and, in 2010, a parallel program was launched in Spain, backed by Telefónica.
In 2015 Casey founded business inclusion company Binc which, in August 2017, launched #valuable – a worldwide ‘call to action’ for business to recognise the value and potential of the 1 billion people living with a disability and position disability equally on the global business agenda. To start the conversation and build momentum, Casey, who is registered blind, embarked on a 1,000km horse adventure through Colombia, ending with a keynote address at ‘One Young World Summit 2017’ in Bogota, Colombia.
Join the conversation @valuabletribe
Caroline Casey | Speaker | TED.com