TEDWomen 2017
Priya Vulchi and Winona Guo: What it takes to be racially literate
Priya Vulchi ve Winona Guo: Irksal anlamda okur yazar olmak için ne gerekli
Filmed:
Readability: 5.1
1,317,897 views
Son bir yıldır, Priya Vulchi ve Winona Guo ABD'nin 50 eyaletini gezerek insanların ırk ve kesişimsellik hakkındaki kişisel hikayelerini topladılar. Tüm Amerikalıları; ırksal farklılıkları anlama, yönlendirme ve geliştirme araçları ile donatma görevindeler. Enerjik konuşmalarında, Vulchi ve Guo, topladıkları kişisel hikayeleri, ırksal bilgilerimizdeki iki temel boşluğu ve onların nasıl üstesinden geleceğimizi araştırmalar ve istatistiklerle eşleştiriyorlar.
Priya Vulchi - Social entrepreneur, student activist
Priya Vulchi is traveling to all US states with her friend Winona Guo, learning and listening to stories about race. Full bioWinona Guo - Social entrepreneur, student activist
Winona Guo is spending her gap year traveling to all US states with her friend Priya Vulchi, learning and listening to stories about race and trying to find innovative ways to tackle inequity. Full bio
Priya Vulchi is traveling to all US states with her friend Winona Guo, learning and listening to stories about race. Full bioWinona Guo - Social entrepreneur, student activist
Winona Guo is spending her gap year traveling to all US states with her friend Priya Vulchi, learning and listening to stories about race and trying to find innovative ways to tackle inequity. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
Priya Vulchi: Four years ago,
we really thought we understood racism.
we really thought we understood racism.
0
960
3736
Priya Vulchi: Dört yıl önce gerçekten de
ırkçılığı anladığımızı düşünüyorduk.
ırkçılığı anladığımızı düşünüyorduk.
00:16
Just like many of you here today,
we had experienced and heard stories
we had experienced and heard stories
1
4720
4016
Tıpkı birçoğunuz gibi
ırka, önyargıya, ayrımcılığa ve
ırka, önyargıya, ayrımcılığa ve
00:20
about race, about prejudice,
discrimination and stereotyping
discrimination and stereotyping
2
8760
3576
basmakalıp örneklere dair
bir şeyler yaşadık, hikâyeler duyduk
bir şeyler yaşadık, hikâyeler duyduk
00:24
and we were like, "We get it,
racism, we got it, we got it."
racism, we got it, we got it."
3
12360
3040
ve "Irkçılığı anlıyoruz, anladık, anladık"
şeklinde dolanıyorduk.
şeklinde dolanıyorduk.
00:28
But we weren't even close.
4
16120
4056
Ama, yakınından bile geçmiyorduk.
Winona Guo: Bu nedenle dinleyerek
daha fazlasını öğrenemeye karar verdik.
daha fazlasını öğrenemeye karar verdik.
00:32
Winona Guo: So we decided
that we had to listen and learn more.
that we had to listen and learn more.
5
20200
3056
00:35
We talked to as many
random people as we could
random people as we could
6
23280
2176
Konuşabileceğimiz kadar çok rastgele
insanla konuştuk
insanla konuştuk
00:37
and collected hundreds
of personal stories about race,
of personal stories about race,
7
25480
3176
ve ırk hakkında yüzlerce hikâye topladık;
00:40
stories that revealed how racial injustice
is a nationwide epidemic
is a nationwide epidemic
8
28680
4296
bu hikâyeler ırksal adaletsizliğin,
ulus genelinde kendi yaydığımız
ulus genelinde kendi yaydığımız
bir salgın olduğu
00:45
that we ourselves spread
9
33000
1976
ve şimdi ise bunun anlaşılamadığı
veya bundan kurtulunamadığı ile ilgiliydi.
veya bundan kurtulunamadığı ile ilgiliydi.
00:47
and now can't seem
to recognize or get rid of.
to recognize or get rid of.
10
35000
2640
00:50
PV: We're not there yet.
11
38240
1616
PV: O aşamaya henüz gelmedik.
00:51
Today, we are here to raise
our standards of racial literacy,
our standards of racial literacy,
12
39880
4816
Bugün ırksal bilgi düzeyimizi
yükseltmek,
yükseltmek,
ırksal anlamda bilgili olmak ne demek
yeniden tanımlamak için buradayız.
yeniden tanımlamak için buradayız.
00:56
to redefine what it means
to be racially literate.
to be racially literate.
13
44720
3576
01:00
WG: We want everywhere
across the United States
across the United States
14
48320
2896
WG: ABD'nin her yerindeki
en genç ve gelecek jenerasyonun,
en genç ve gelecek jenerasyonun,
01:03
for our youngest and future generations
to grow up equipped
to grow up equipped
15
51240
3496
ırksal ayrımla yapılandırılmış dünyada
01:06
with the tools to understand,
navigate and improve
navigate and improve
16
54760
3056
anlama, yol bulma ve gelişme
01:09
a world structured by racial division.
17
57840
2736
donanımları ile büyümelerini istiyoruz.
01:12
We want us all to imagine
the community as a place
the community as a place
18
60600
3216
Hepimizin topluluğumuzu,
geçmişimizden ve aynı zamanda
geçmişimizden ve aynı zamanda
01:15
where we not only feel proud
of our own backgrounds,
of our own backgrounds,
19
63840
3016
kendimizinkiymiş kadar
diğerlerinin deneyimlerinden de
diğerlerinin deneyimlerinden de
01:18
but can also invest in others'
experiences as if they were our own.
experiences as if they were our own.
20
66880
4240
gurur duyduğumuz bir yer olarak
hayal etmesini istiyoruz.
hayal etmesini istiyoruz.
01:23
PV: We just graduated
from high school this past June.
from high school this past June.
21
71760
2720
PV: Henüz geçtiğimiz Haziran'da
liseden mezun olduk.
liseden mezun olduk.
01:27
WG: And you'd think --
22
75120
1296
WG: Ve eğer -
01:28
(Applause)
23
76440
2560
(Alkışlar)
01:31
And you'd think after 12 years
24
79840
2776
Eğer, 12 yıldan sonra
sınıfımızdan ya da
dışarıdan birinin
dışarıdan birinin
01:34
somebody in or out of the classroom
would have helped us understand --
would have helped us understand --
25
82640
3296
bize anlamamız için
yardım ettiğini sanıyorsanız --
yardım ettiğini sanıyorsanız --
01:37
PV: At a basic level at least --
26
85960
1576
PV: En azından temel seviyede --
01:39
WG: The society we live in.
27
87560
1496
WG: Yaşadığımız toplumu.
01:41
PV: The truth for almost
all our classmates is that they don't.
all our classmates is that they don't.
28
89080
3800
PV: Tüm sınıf arkadaşlarım için
doğruyu söylemeliyim ki, yapmadılar.
doğruyu söylemeliyim ki, yapmadılar.
01:45
WG: In communities around our country,
so many of which are racially divided,
so many of which are racially divided,
29
93640
4576
WG: Ülkemizdeki toplulukların birçoğu,
ırksal olarak ayrılmış.
ırksal olarak ayrılmış.
01:50
PV: If you don't go searching
for an education about race,
for an education about race,
30
98240
2776
PV: Eğer ırk hakkında eğitim,
ırksal bilgi
ırksal bilgi
01:53
for racial literacy --
31
101040
1296
araştırmazsanız --
01:54
WG: You won't get it.
32
102360
1616
WG: Anlamazsınız.
01:56
It won't just come to you.
33
104000
1736
Kendiliğinden ayağınıza gelmez.
01:57
PV: Even when we did
have conversations about race,
have conversations about race,
34
105760
2416
PV: Irk konusunda sohbetlerimiz olsa da
02:00
our understanding was always superficial.
35
108200
2040
bilgimiz çok yüzeyseldi.
02:03
We realized that there are two big gaps
36
111240
3136
Irksal bilgimizde iki büyük boşluk
02:06
in our racial literacy.
37
114400
1560
olduğunu farkettik.
02:08
WG: First, the heart gap:
38
116320
2696
WG: İlki, kalp eksikliği:
02:11
an inability to understand
each of our experiences,
each of our experiences,
39
119040
4416
birbirimizin deneyimlerini
coşkulu bir şekilde ve özür dilemeksizin,
coşkulu bir şekilde ve özür dilemeksizin,
02:15
to fiercely and unapologetically
be compassionate beyond lip service.
be compassionate beyond lip service.
40
123480
6080
sözde bağlılığın ötesinde bir tutkuyla
anlamada acizlik.
anlamada acizlik.
02:22
PV: And second, the mind gap:
41
130440
2896
PV: İkincisi, zihin eksikliği:
02:25
an inability to understand the larger,
systemic ways in which racism operates.
systemic ways in which racism operates.
42
133360
5800
ırkçılığın yönettiklerini daha geniş ve
sistemli yollarla anlamada acizlik.
sistemli yollarla anlamada acizlik.
02:32
WG: First, the heart gap.
43
140920
1720
WG: İlki, kalp eksikliği.
02:35
To be fair, race did pop up
a few times in school, growing up.
a few times in school, growing up.
44
143560
4216
Açık konuşmak gerekirse, büyürken
okulda ırk birkaç kez ortaya çıktı.
okulda ırk birkaç kez ortaya çıktı.
Hepimiz, sosyal adalet eğitimini
destekliyoruz
destekliyoruz
02:39
We all defend our social justice education
45
147800
2136
02:41
because we learned
about Martin Luther King Jr.
about Martin Luther King Jr.
46
149960
2776
çünkü Martin Luther King Jr.'dan,
02:44
and Harriet Tubman and Rosa Parks.
47
152760
2776
Harriet Tubman ve Rosa Parks'tan öğrendik.
02:47
But even in all of those conversations,
48
155560
2296
Ama tüm bu sohbetlerde dahi,
02:49
race always felt outdated, like,
49
157880
2096
ırk hep mazide kalmış gibiydi.
02:52
"Yes, slavery, that happened
once upon a time,
once upon a time,
50
160000
3376
"Evet, kölelik bir zamanlar oldu
02:55
but why does it really matter now?"
51
163400
2976
ama neden şimdi önemi var?"
02:58
As a result, we didn't really care.
52
166400
3000
Bunun sonucu olarak,
gerçekten umursamadık.
gerçekten umursamadık.
03:02
But what if our teacher introduced
a story from the present day,
a story from the present day,
53
170600
3696
Ama eğer öğretmenlerimiz,
günümüzden hikâyeler de anlatsaydı,
günümüzden hikâyeler de anlatsaydı,
03:06
for example, how Treniya
told us in Pittsburgh that --
told us in Pittsburgh that --
54
174320
4016
örneğin; Pittsburgh'dan Treniya'nın
bize anlattığı gibi --
bize anlattığı gibi --
03:10
PV: "My sister was scrolling through
Facebook and typed in our last name.
Facebook and typed in our last name.
55
178360
3536
PV: "Kız kardeşim Facebook'ta dolanırken
soyadımızı yazdı.
soyadımızı yazdı.
Beyaz bir adam aniden beliriyor
03:13
This white guy popped up,
56
181920
1216
03:15
and we found out that his
great-great-grandfather owned slaves
great-great-grandfather owned slaves
57
183160
4776
ve onun büyük-büyük-büyükbabasının
köleleri olduğunu
köleleri olduğunu
ve büyük-büyük-büyük-büyükannemizin
o kölelerden biri olduğunu öğrendik.
o kölelerden biri olduğunu öğrendik.
03:19
and my great-great-
great-grandmother was one of them.
great-grandmother was one of them.
58
187960
3576
03:23
My last name -- it's not who I am.
59
191560
2616
Soyadım, kim olduğumu belirlemiyor.
03:26
We've been living
under a white man's name.
under a white man's name.
60
194200
2376
Beyaz adamın isminin gölgesinde yaşıyoruz.
03:28
If slavery didn't happen,
who would I even be?"
who would I even be?"
61
196600
2440
Eğer kölelik olmasaydı,
kim olabilecektim?
kim olabilecektim?
03:32
WG: Now it feels relevant, immediate,
62
200400
2656
WG: Şimdi daha iyi anlıyorum çünkü
köleliğin bugün devam eden mirasıyla
köleliğin bugün devam eden mirasıyla
03:35
because the connection to slavery's
lasting legacy today is made clear, right?
lasting legacy today is made clear, right?
63
203080
5216
olan bağlantı bunu anlaşılır hâle getirdi
haksız mıyım?
haksız mıyım?
03:40
Or what would happen is our teacher
would throw out these cold statistics.
would throw out these cold statistics.
64
208320
3496
Ya da öğretmenlerimizin bize aktardığı
o soğuk istatistiklere ne oldu?
o soğuk istatistiklere ne oldu?
03:43
You've probably seen this one before
in news headlines.
in news headlines.
65
211840
2976
Bunu, büyük ihtimalle manşetlerde
daha önce gördünüz.
daha önce gördünüz.
03:46
PV: African-Americans are incarcerated
66
214840
1856
PV: Hapse atılan Afrika kökenli
Amerikalıların sayısı
Amerikalıların sayısı
03:48
more than five times
the rate of white people.
the rate of white people.
67
216720
2480
beyaz insanların beş katı.
03:51
WG: Now consider Ronnie, in Seattle.
68
219920
2520
WG: Seattle'da yaşayan Ronnie'yi düşünün.
03:55
PV: "My father means everything to me.
69
223200
2296
PV: "Babam benim her şeyim.
03:57
He's all I've got, I don't know my mother.
70
225520
2616
Tüm sahip olduğum o,
annemi tanımıyorum.
annemi tanımıyorum.
04:00
My father's currently being
wrongly incarcerated for 12 years.
wrongly incarcerated for 12 years.
71
228160
4696
Babam, 12 yıldır haksız yere
hapse atılmış durumda.
hapse atılmış durumda.
04:04
I've got a daughter, and I try to be
that same fatherly figure for her:
that same fatherly figure for her:
72
232880
4016
Bir kızım var ve ona, babam gibi
bir baba figürü olmaya çalışıyorum:
bir baba figürü olmaya çalışıyorum:
04:08
always involved in everything she does,
it might even be annoying at some points.
it might even be annoying at some points.
73
236920
4176
yaptığı her şeye dâhil olmaya çalışıyorum,
bazen rahatsız derecede bile olabiliyor.
bazen rahatsız derecede bile olabiliyor.
04:13
But I'm afraid I'll go missing in her life
74
241120
3096
Ama babamın benim hayatımı kaçırması gibi,
kızımın hayatını kaçırmaktan korkuyorum."
04:16
just like my father did in mine."
75
244240
1960
04:20
WG: Throwing out just the statistic,
just the facts alone,
just the facts alone,
76
248680
3376
WG: İstatistikleri ve gerçekleri
tek başına söylemek,
tek başına söylemek,
04:24
disconnected from real humans,
77
252080
2136
gerçek insanlardan
bağlantısını koparmak,
bağlantısını koparmak,
04:26
can lead to dangerously incomplete
understanding of those facts.
understanding of those facts.
78
254240
3815
bu gerçekleri tehlikeli biçimde
noksan bir şekilde anlamaya yol açabilir.
noksan bir şekilde anlamaya yol açabilir.
04:30
It fails to recognize that for many people
who don't understand racism
who don't understand racism
79
258079
3537
Irkçılığı anlamayan birçok insanın sorunu;
04:33
the problem is not a lack of knowledge
80
261640
1856
bilgi eksikliği değil,
04:35
to talk about the pain
of white supremacy and oppression,
of white supremacy and oppression,
81
263520
3736
beyaz üstünlükçülüğü ve baskısının
verdiği acılardan konuşurken
verdiği acılardan konuşurken
04:39
it's that they don't recognize
that that pain exists at all.
that that pain exists at all.
82
267280
3816
acının varlığının hiçbir şekilde
farkına varamamaları.
farkına varamamaları.
04:43
They don't recognize the human beings
that are being affected,
that are being affected,
83
271120
3496
İnsanların etkilendiğinin
farkına varamıyorlar
farkına varamıyorlar
04:46
and they don't feel enough to care.
84
274640
3176
ve umursamaya değmediğini
düşünüyorlar.
düşünüyorlar.
04:49
PV: Second, the mind gap.
85
277840
2096
PV: İkincisi, zihin eksikliği.
04:51
We can't ignore the stats, either.
86
279960
2416
Biz de istatistikleri
görmezden gelemeyiz.
görmezden gelemeyiz.
04:54
We can't truly grasp Ronnie's situation
87
282400
2936
Ronnie'nin durumunu;
04:57
without understanding how things
like unjust laws and biased policing
like unjust laws and biased policing
88
285360
4576
adaletsiz kanunları ve
sistematik ırkçılığın yarattığı
sistematik ırkçılığın yarattığı
05:01
systematic racism has created
89
289960
2656
önyargılı polis faaliyetlerini anlamadan
05:04
the disproportionate
incarceration rates over time.
incarceration rates over time.
90
292640
3096
gerçek manada kavrayamayız.
05:07
Or like how in Honolulu,
91
295760
1816
Ya da Honolulu'da olduğu gibi,
05:09
the large prison population
of native Hawaiians like Kimmy
of native Hawaiians like Kimmy
92
297600
3816
yerli Hawaililerden Kimmy gibi olan
hapishanenin büyük çoğunluğu,
hapishanenin büyük çoğunluğu,
05:13
is heavily influenced
by the island's long history
by the island's long history
93
301440
3296
ABD kolonileşmelerinin
olduğu adanın köklü tarihinden
olduğu adanın köklü tarihinden
05:16
with US colonialization,
94
304760
1456
ağır biçimde etkileniyor,
05:18
it's impact passing down
through generations to today.
through generations to today.
95
306240
2920
etkisi nesilden nesile geçerek
günümüze aktarılıyor.
günümüze aktarılıyor.
05:21
For us, sometimes we would talk
96
309720
1696
Bizim açımızdan,
biz bazen sınıfta
biz bazen sınıfta
05:23
about people's personal,
unique experiences in the classroom.
unique experiences in the classroom.
97
311440
3856
insanların kişisel ve eşsiz
deneyimlerinden konuşuruz.
deneyimlerinden konuşuruz.
05:27
Stuff like, how Justin once told us --
98
315320
2120
Justin'in bize bir kere anlattığı
şu şey gibi:
şu şey gibi:
05:30
WG: "I've been working on psychologically
reclaiming my place in this city.
reclaiming my place in this city.
99
318400
4136
WG: "Psikolojik olarak bu şehirde
yerimi kazanmak için uğraşıyorum.
yerimi kazanmak için uğraşıyorum.
05:34
Because for me, my Chicago
isn't the nice architecture downtown,
isn't the nice architecture downtown,
100
322560
4216
Çünkü bana göre, benim Şikagom
şehir merkezindeki en iyi mimari yapıları
şehir merkezindeki en iyi mimari yapıları
05:38
it's not the North Side.
101
326800
1336
ve Kuzey tarafı değil.
05:40
My Chicago is the orange line,
the pink line, the working immigrant class
the pink line, the working immigrant class
102
328160
5176
Benim Şikagom, çalışan göçmen sınıfın
trenle gittiği
trenle gittiği
turuncu ve pembe hatlar."
05:45
going on the train."
103
333360
1200
05:47
PV: And while we might have
acknowledged his personal experience,
acknowledged his personal experience,
104
335600
3496
PV: Ve onun deneyimlerini
öğrenmişken;
öğrenmişken;
05:51
we wouldn't have talked
about how redlining
about how redlining
105
339120
2056
geçmişimizdeki kara listelerin ve
kanunlaşmış ırk ayrımlarının,
kanunlaşmış ırk ayrımlarının,
05:53
and the legalized segregation of our past
106
341200
2536
yaşadığımız bugünde
05:55
created the racially divided
neighborhoods we live in today.
neighborhoods we live in today.
107
343760
3776
ırksal olarak bölünmüş çevreler
yaratması hakkında konuşamazdık.
yaratması hakkında konuşamazdık.
05:59
We wouldn't have completely understood
108
347560
1896
Irkçılığın, çevremizdeki her şeyin
06:01
how racism is embedded in the framework
of everything around us,
of everything around us,
109
349480
3936
yapısına gömülü olduğunu
tamamıyla anlamayacaktık
tamamıyla anlamayacaktık
çünkü; insanların dışlanma tecrübelerine
06:05
because we would stay narrowly focused
on people's isolated experiences.
on people's isolated experiences.
110
353440
4896
dar bir şekilde odaklanmaya
devam edecektik.
devam edecektik.
06:10
Another example,
Sandra in DC once told us:
Sandra in DC once told us:
111
358360
4216
Bir başka örnek,
DC'den Sandra'nın anlattığı:
DC'den Sandra'nın anlattığı:
06:14
WG: "When I'm with my Korean family,
I know how to move with them.
I know how to move with them.
112
362600
3536
WG: "Koreli aileme nasıl
ayak uydurabileceğimi biliyorum.
ayak uydurabileceğimi biliyorum.
Onları umursadığımı hissettirmek için
ne yapmam gerektiğini biliyorum.
ne yapmam gerektiğini biliyorum.
06:18
I know what to do in order to have them
feel like I care about them.
feel like I care about them.
113
366160
3776
06:21
And making and sharing food
114
369960
1576
Yemek yapmak ve paylaşmak,
06:23
is one of the most fundamental
ways of showing love.
ways of showing love.
115
371560
3160
sevgini göstermenin
en temel yollarından biri.
en temel yollarından biri.
06:27
When I'm with my partner
who's not Korean, however,
who's not Korean, however,
116
375560
2496
Hâlbuki, Koreli olmayan partnerimleyken;
06:30
we've had to grapple with the fact
117
378080
1656
benim son derece
yemek odaklı olmam,
yemek odaklı olmam,
06:31
that I'm very food-centric
and he's just not.
and he's just not.
118
379760
2776
onun ise olmadığı gerçeğiyle
boğuşuyoruz.
boğuşuyoruz.
06:34
One time he said that he didn't
want to be expected
want to be expected
119
382560
2896
Bir keresinde, ondan benim için
yemek yapmasını
yemek yapmasını
06:37
to make food for me,
120
385480
1536
beklememi istemediğini söyledi
06:39
and I got really upset."
121
387040
1856
ve ben gerçekten üzüldüm."
06:40
PV: That might seem like a weird reaction,
122
388920
2136
PV: Bu garip bir tepkiymiş gibi
gözükebilir;
gözükebilir;
06:43
but only if we don't recognize
how it's emblematic of something larger,
how it's emblematic of something larger,
123
391080
4616
eğer daha büyük, daha derin
bir sembol olduğunun
bir sembol olduğunun
farkına varmazsak.
06:47
something deeper.
124
395720
1256
06:49
Intragenerational trauma.
125
397000
2216
Nesiller içi travma.
06:51
How in Sandra's family,
widespread hunger and poverty
widespread hunger and poverty
126
399240
2976
Geniş çapta açlık ve yoksulluğun,
Sandra'nın ailesinde
Sandra'nın ailesinde
06:54
existed as recently
as Sandra's parents' generation
as Sandra's parents' generation
127
402240
3296
daha Sandra'nın ebeveynlerinin
kuşağında yaşanması
kuşağında yaşanması
ve bu nedenle Sandra'yı
bugün etkiliyor olması.
bugün etkiliyor olması.
06:57
and therefore impacts Sandra today.
128
405560
2176
06:59
She experiences someone saying --
129
407760
2176
Birinin ona,
WG: "Seni beslemek istemiyorum."
07:01
WG: "I don't want to feed you."
130
409960
1496
PV: demesini
07:03
PV: As --
131
411480
1216
WG: "Sana sarılmak istemiyorum."
algılıyor.
algılıyor.
07:04
WG: "I don't want to hug you."
132
412720
1456
PV: O ve partneri,
07:06
PV: And without her and her partner
having that nuanced understanding
having that nuanced understanding
133
414200
3256
tepkisini ve ardındaki tarihi
bağlamındaki nüansı anlamazlarsa,
bağlamındaki nüansı anlamazlarsa,
07:09
of her reaction and the historical
context behind it,
context behind it,
134
417480
2736
07:12
it could easily lead
to unnecessary fighting.
to unnecessary fighting.
135
420240
2616
bu kolaylıkla gereksiz tartışmalara
yol açabilir.
yol açabilir.
07:14
That's why it's so important
that we proactively --
that we proactively --
136
422880
3176
Bizim bu yüzden
ileriye yönelik olarak
ileriye yönelik olarak
07:18
(Both speaking): Co-create --
137
426080
1416
-birlikte,
07:19
PV: A shared American culture
138
427520
1896
çeşitli topluluklarımızın içindeki
farklı değer ve kuralları
farklı değer ve kuralları
07:21
that identifies and embraces
the different values and norms
the different values and norms
139
429440
3776
tanıyan ve kucaklayan
paylaşılmış bir Amerikan kültürü
paylaşılmış bir Amerikan kültürü
07:25
within our diverse communities.
140
433240
2440
yaratmamız önemli.
WG: Irksal anlamda bilgili
olmak için,
olmak için,
07:28
WG: To be racially literate --
141
436440
1696
07:30
PV: To understand who we are
so that we can heal together --
so that we can heal together --
142
438160
3616
PV: Kim olduğumuzu anlayıp
hep birlikte iyileşebilmemiz için,
hep birlikte iyileşebilmemiz için,
07:33
WG: We cannot neglect the heart --
143
441800
1816
WG: Kalbi ya da zihni
07:35
PV: Or the mind.
144
443640
1496
görmezden gelemeyiz.
07:37
So, with our hundreds of stories,
145
445160
2056
Bu yüzden, yüzlerce hikâyemizi
07:39
we decided to publish
a racial literacy textbook
a racial literacy textbook
146
447240
2736
ırk bilgisi ders kitabı olarak
yayınlamaya karar verdik ki
yayınlamaya karar verdik ki
07:42
to bridge that gap
between our hearts and minds.
between our hearts and minds.
147
450000
3496
kalbimiz ve zihnimiz arasında
köprü kurabilelim.
köprü kurabilelim.
07:45
WG: Our last book, "The Classroom Index,"
148
453520
2296
WG: Son kitabımız "Sınıf Dizini"
son derece kişisel hikâyeleri
paylaşıyor.
paylaşıyor.
07:47
shares deeply personal stories.
149
455840
1936
07:49
PV: And pairs those personal stories
150
457800
1736
PV: Bu kişisel hikâyeleri,
istatistikçiler ve bilim adamlarının
istatistikçiler ve bilim adamlarının
07:51
to the brilliant research
of statisticians and scholars.
of statisticians and scholars.
151
459560
2976
muhteşem araştırmalarıyla
eşleştiriyor.
eşleştiriyor.
07:54
WG: Every day, we are still
blown away by people's experiences,
blown away by people's experiences,
152
462560
4616
WG: Hâlâ her gün
insanların deneyimlerine,
insanların deneyimlerine,
07:59
by the complexity
of our collective racial reality.
of our collective racial reality.
153
467200
3736
kolektif ırksal gerçekliğimizin
karmaşasına şaşırıyoruz.
karmaşasına şaşırıyoruz.
08:02
PV: So today, we ask you --
154
470960
2696
PV: Bugün size şunu soruyoruz:
WG: Irksal anlamda okur yazarlığınız
var mı? Bilinçli misiniz?
var mı? Bilinçli misiniz?
08:05
WG: Are you racially literate?
155
473680
1776
08:07
Are you there yet?
156
475480
1336
Henüz orada mısınız?
08:08
PV: Do you really understand
the people around you,
the people around you,
157
476840
2536
PV: Etrafınızdaki insanları,
hikâyelerini, böyle hikâyeleri
hikâyelerini, böyle hikâyeleri
08:11
their stories, stories like these?
158
479400
2976
gerçekten anlıyor musunuz?
08:14
It's not just knowing
that Louise from Seattle
that Louise from Seattle
159
482400
2936
Seattle'dan Louise'in
Japon Amerikan toplama kampında
Japon Amerikan toplama kampında
08:17
survived Japanese American
internment camps.
internment camps.
160
485360
3096
hayatta kaldığını bilmek değil.
08:20
It's knowing that, meanwhile,
161
488480
1576
Bu aynı zamanda eşinin,
08:22
her husband was one of an estimated
33,000 Japanese Americans
33,000 Japanese Americans
162
490080
5136
aynı dönemde kendi ailelerini
alıkoymuş olan ülkemiz için savaşan
alıkoymuş olan ülkemiz için savaşan
08:27
who fought for our country during the war,
163
495240
2496
yaklaşık 33.000 Amerikalı Japon'dan
08:29
a country that was simultaneously
interning their families.
interning their families.
164
497760
4896
biri olduğunu bilmek demek.
08:34
For most of us, those Japanese Americans
both in camps and in service,
both in camps and in service,
165
502680
4456
Kamplardaki ve askeri hizmetteki
bu Amerikalı Japonların cesaretlerini,
bu Amerikalı Japonların cesaretlerini,
08:39
now see their bravery, their resilience,
their history forgotten.
their history forgotten.
166
507160
4416
dirençlerini, unutulan tarihlerini
birçoğumuz şimdi görüyor.
birçoğumuz şimdi görüyor.
08:43
They've become only victims.
167
511600
2216
Sadece mağdur oldular.
08:45
PV: It's not just knowing
that interracial marriages
that interracial marriages
168
513840
2656
PV: Sadece DC'den
Shermaine ve Paul'unki gibi
Shermaine ve Paul'unki gibi
08:48
like Shermaine and Paul in DC exist,
169
516520
2856
kültürlerarası evliliklerin
olduğunu bilmek değil,
olduğunu bilmek değil,
08:51
it's acknowledging that our society
has been programmed for them to fail.
has been programmed for them to fail.
170
519400
4336
toplumumuzun onları başarısızlığa
uğratmaya programlandığını da kabul etmek.
uğratmaya programlandığını da kabul etmek.
08:55
That on their very first date
someone shouted,
someone shouted,
171
523760
2616
Daha ilk buluşmalarında,
birinin "Neden bu siyah kaltaklasın?"
diye bağırması.
diye bağırması.
08:58
"Why are you with that black whore?"
172
526400
2256
09:00
That according to a Columbia study
on cis straight relationships
on cis straight relationships
173
528680
3816
Eşcinsel olmayan ilişkiler üzerine
yapılan Columbia araştırmasına göre;
yapılan Columbia araştırmasına göre;
09:04
black is often equated with masculinity
174
532520
2656
siyah sıklıkla erkeklik ile
09:07
and Asian with femininity,
175
535200
1936
ve Asyalılık dişilikle
eşit tutuluyor;
eşit tutuluyor;
daha çok erkeğin
siyahi kadınlara
siyahi kadınlara
09:09
leading more men to not value black women
and to fetishize Asian women.
and to fetishize Asian women.
176
537160
5296
değer vermeyip Asyalı kadın fetişi
olmasına yol açıyor.
olmasına yol açıyor.
09:14
Among black-white marriages
in the year 2000,
in the year 2000,
177
542480
3096
2000'li yıllardaki
siyah-beyaz evliliklerin
siyah-beyaz evliliklerin
09:17
73 percent had a black husband
and a white wife.
and a white wife.
178
545600
3696
yüzde 73'ünde koca siyahi iken,
karısı beyazdı.
karısı beyazdı.
09:21
Paul and Shermaine defy that statistic.
179
549320
2896
Paul ve Shermaine bu istatistiğe
baş kaldırdılar.
baş kaldırdılar.
09:24
Black is beautiful,
180
552240
1736
Siyah güzeldir,
09:26
but it takes a lot to believe so
once society says otherwise.
once society says otherwise.
181
554000
3320
ama toplum aksini söylediği için
buna inanmak epey zaman alıyor.
buna inanmak epey zaman alıyor.
09:29
WG: It's not just knowing
that white people like Lisa in Chicago
that white people like Lisa in Chicago
182
557880
3576
WG: Sadece Şikago'dan Lisa gibi
beyaz insanların
beyaz insanların
beyaz ayrıcalığına
sahip olduğunu değil;
sahip olduğunu değil;
09:33
have white privilege,
183
561480
1336
09:34
it's reflecting consciously
on the term whiteness and its history,
on the term whiteness and its history,
184
562840
3616
beyazlık teriminin ve tarihinin
bilinçli olarak yansıtıldığını ve
bilinçli olarak yansıtıldığını ve
09:38
knowing that whiteness
can't be equated with American.
can't be equated with American.
185
566480
3520
beyazlığın eşittir Amerikalı demek
olmadığını bilmek.
olmadığını bilmek.
09:42
It's knowing that Lisa can't forget
her own personal family's history
her own personal family's history
186
570760
3536
Lisa'nın, Yahudilere
yapılan eziyetlerdeki
yapılan eziyetlerdeki
kendi aile geçmişini
unutamadığını bilmek demek.
unutamadığını bilmek demek.
09:46
of Jewish oppression.
187
574320
1856
09:48
That she can't forget how, growing up,
188
576200
1856
Büyürken, boynuzlu ve kuyruklu
09:50
she was called a dirty Jew
with horns and tails.
with horns and tails.
189
578080
3096
pis Yahudi diye çağrıldığını
unutamaması.
unutamaması.
09:53
But Lisa knows she can pass as white
190
581200
2296
Ancak Lisa beyaz olarak addedildiğini
biliyordu,
biliyordu,
09:55
so she benefits from huge systemic
and interpersonal privileges,
and interpersonal privileges,
191
583520
3616
bu yüzden bu koca sistemli ve
bireylerarası ayrıcalıktan faydalandı
bireylerarası ayrıcalıktan faydalandı
09:59
and so she spends every day
192
587160
1576
ve her gününü,
10:00
grappling with ways that she can
leverage that white privilege
leverage that white privilege
193
588760
3536
sosyal adaleti sağlayabilmek için
beyaz ayrıcalığıyla
beyaz ayrıcalığıyla
10:04
for social justice.
194
592320
1416
boğuşarak geçirdi.
10:05
For example, starting conversations
with other people of privilege about race.
with other people of privilege about race.
195
593760
4736
Örneğin, ayrıcalığı olan insanlarla
ırk hakkında sohbetlere başladı.
ırk hakkında sohbetlere başladı.
10:10
Or shifting the power
in her classroom to her students
in her classroom to her students
196
598520
3616
Ya da sınıfındaki öğrencilerle,
onların ırkçılık ve yoksulluğa
onların ırkçılık ve yoksulluğa
10:14
by learning to listen to their experiences
of racism and poverty.
of racism and poverty.
197
602160
4896
ilişkin deneyimlerini dinleyip öğrenerek
güçlerini değiştirdi.
güçlerini değiştirdi.
10:19
PV: It's not just knowing
that native languages are dying.
that native languages are dying.
198
607080
3336
PV: Sadece anadillerin öldüğünü
bilmek değil.
bilmek değil.
10:22
It's appreciating how fluency
in the Cherokee language,
in the Cherokee language,
199
610440
3176
Kültür ile tarihin korunması ve
bir hayatta kalış biçimi olarak,
bir hayatta kalış biçimi olarak,
10:25
which really only less
than 12,000 people speak today,
than 12,000 people speak today,
200
613640
3176
bugün gerçekte 12.000'den az insanın
konuştuğu
konuştuğu
10:28
is an act of survival,
of preservation of culture and history.
of preservation of culture and history.
201
616840
4520
Çeroki dilinin ne kadar akıcı olduğunu
takdir etmek.
takdir etmek.
10:34
It's knowing how
the nongendered Cherokee language
the nongendered Cherokee language
202
622040
3536
Cinsiyetsiz Çeroki dilinin,
Tahlequah, Oklahoma'daki
Ahyoka'nın
Ahyoka'nın
10:37
enabled Ahyoka's acceptance
as a trans woman
as a trans woman
203
625600
3036
bir trans kadın olarak
kabul görmesini sağladığını bilmek.
kabul görmesini sağladığını bilmek.
10:40
in Tahlequah, Oklahoma.
204
628660
2356
10:43
Her grandmother told her firmly
a saying in Cherokee,
a saying in Cherokee,
205
631040
3216
Büyükannesi ona,
Çeroki dilinde açıkça şöyle söylemiş:
Çeroki dilinde açıkça şöyle söylemiş:
10:46
"I don't tell me who you are,
206
634280
2536
"Ben senin kim olduğunu söylemiyorum,
10:48
you tell me who you are.
207
636840
1776
sen bana kim olduğunu söyle.
10:50
And that is who you are."
208
638640
1536
Ve işte bu sensin."
10:52
WG: These are just parts of a few stories.
209
640200
3016
WG: Bunlar, sadece
birkaç hikâyeden kısımlar.
birkaç hikâyeden kısımlar.
10:55
There are approximately
323 million people in the United States.
323 million people in the United States.
210
643240
4096
ABD'de yaklaşık 323 milyon insan var.
10:59
PV: And 7.4 billion people on the planet.
211
647360
2896
PV: Ve gezegende 7.4 milyar.
WG: Bu yüzden, dinlememiz
gereken çok kişi var.
gereken çok kişi var.
11:02
WG: So we have a lot to listen to.
212
650280
1620
11:03
PV: And a lot to learn.
213
651924
1332
PV: Ve öğrenmemiz gereken.
11:05
WG: We need to raise the bar.
214
653280
1496
WG: Çıtayı yükseltmeliyiz.
PV: Irksal bilgi için
standartlarımızı yükseltmeliyiz.
standartlarımızı yükseltmeliyiz.
11:06
PV: Elevate our standards
for racial literacy.
for racial literacy.
215
654800
2536
11:09
Because without investing
in an education that values --
in an education that values --
216
657360
2736
Çünkü, bu değerlerde eğitime
yatırım yapılmazsa;
yatırım yapılmazsa;
11:12
WG: Both the stories --
PV: And statistics --
PV: And statistics --
217
660120
2136
WG: -hikâyelere ve
PV: istatistiklere
PV: istatistiklere
WG: insanlara
PV: ve sayılara
PV: ve sayılara
11:14
WG: The people --
PV: And the numbers --
PV: And the numbers --
218
662280
1896
WG: bireylerarası
PV: ve sistemli olarak-
PV: ve sistemli olarak-
11:16
WG: The interpersonal --
PV: And the systemic --
PV: And the systemic --
219
664200
2256
WG: Her zaman bir parça eksik olacak.
11:18
WG: There will always be a piece missing.
220
666480
2456
11:20
PV: Today, so few of us
understand each other.
understand each other.
221
668960
3656
PV: Bugün, çok azımız
birbirini anlıyor.
birbirini anlıyor.
11:24
WG: We don't know how to communicate --
222
672640
1896
WG: Nasıl iletişim kurar,
PV: Birlikte yaşar,
PV: Birlikte yaşar,
11:26
PV: Live together --
WG: Love one another.
WG: Love one another.
223
674560
1976
WG: Birbirimizi severiz,
bilmiyoruz.
bilmiyoruz.
11:28
We need to all work together
to create a new national community.
to create a new national community.
224
676560
3096
Yeni bir ulusal topluluk yaratmak için
hep birlikte çalışmalıyız.
hep birlikte çalışmalıyız.
PV: Karşılıklı acı çekiş ve
kutlamaların olduğu
kutlamaların olduğu
11:31
PV: A new shared culture
of mutual suffering and celebration.
of mutual suffering and celebration.
225
679680
3736
yeni paylaşılmış
bir kültür.
bir kültür.
11:35
WG: We need to each begin by learning
in our own local communities,
in our own local communities,
226
683440
3816
WG: Her birimiz, kendi
yerel topluluklarımızı öğrenip
yerel topluluklarımızı öğrenip
kalplerimiz ve zihinlerimizin
arasındaki boşluğa köprü koyarak
arasındaki boşluğa köprü koyarak
11:39
bridging the gaps between
our own hearts and minds
our own hearts and minds
227
687280
2936
ırksal anlamda bilgili olmaya
başlamalıyız.
başlamalıyız.
11:42
to become racially literate.
228
690240
1616
11:43
PV: Once we all do,
we will be that much closer
we will be that much closer
229
691880
2736
PV: Herbirimiz yaptığında,
hepimiz için eşit şekilde savaşan ve
hepimiz için eşit şekilde savaşan ve
11:46
to living in spaces and systems
that fight and care equally for all of us.
that fight and care equally for all of us.
230
694640
6016
umursayan alanlar ve sistemlerde yaşamaya
bir o kadar yakın olacağız.
bir o kadar yakın olacağız.
11:52
WG: Then, none of us
will be able to remain distant.
will be able to remain distant.
231
700680
3416
WG: Ardından, hiçbirimiz
mesafeli olmayacak.
mesafeli olmayacak.
PV: Yapamadık...Anne ve baba
özür dileriz, üniversite bekleyebilir.
özür dileriz, üniversite bekleyebilir.
11:56
PV: We couldn't -- sorry,
mom and dad, college can wait.
mom and dad, college can wait.
232
704120
2936
11:59
WG: We're on a gap year before college,
traveling to all 50 states
traveling to all 50 states
233
707080
3216
WG: Üniversite öncesi bir yıl aradayız,
50 eyaleti geziyor ve
50 eyaleti geziyor ve
bir sonraki kitabımız için
hikâyeler topluyoruz.
hikâyeler topluyoruz.
12:02
collecting stories for our next book.
234
710320
1896
12:04
PV: And we still have 23 states
left to interview in.
left to interview in.
235
712240
3056
PV: Ve hâlâ röportaj yapmamız gereken
23 eyalet kalmış durumda.
23 eyalet kalmış durumda.
12:07
(Both) Let's all get to work.
236
715320
1976
(Birlikte)
Haydi hepimiz işe koyulalım.
Haydi hepimiz işe koyulalım.
12:09
Thank you.
237
717320
1256
Teşekkürler.
12:10
(Applause)
238
718600
4640
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKERS
Priya Vulchi - Social entrepreneur, student activistPriya Vulchi is traveling to all US states with her friend Winona Guo, learning and listening to stories about race.
Why you should listen
For a collective future of racial justice, we must educate and empower our young generation now. Yet, the first time 18-year-olds Priya Vulchi and Winona Guo were required to talk about race in school was the 10th grade.
That same year, Vulchi co-founded CHOOSE with Guo to equip us all with the tools we lack to both talk about race and act toward systemic change. Their latest publication, a racial literacy textbook and toolkit for educators called The Classroom Index, has been recognized by Princeton University's Prize in Race Relations & Not in Our Town's Unity Award, featured in Teen Vogue, the Philadelphia Inquirer, & the Huffington Post, and called a “social innovation more necessary than the iPhone” by Professor Ruha Benjamin. Currently on a gap year before attending Princeton University, Vulchi and Guo have been traveling to all US states collecting hundreds of powerful stories about race, culture, and intersectionality for another book to be released in spring 2019. Follow their journey on princetonchoose.org or @princetonchoose on Instagram and Facebook.
Priya Vulchi | Speaker | TED.com
Winona Guo - Social entrepreneur, student activist
Winona Guo is spending her gap year traveling to all US states with her friend Priya Vulchi, learning and listening to stories about race and trying to find innovative ways to tackle inequity.
Why you should listen
For a collective future of racial justice, we must educate and empower our young generation now. Yet, the first time 18-year-olds Winona Guo and Priya Vulchi were required to talk about race in school was the 10th grade.
That same year, Guo co-founded CHOOSE with Vulchi to equip us all with the tools we lack to both talk about race and act toward systemic change. Their latest publication, a racial literacy textbook and toolkit for educators called The Classroom Index, has been recognized by Princeton University's Prize in Race Relations & Not in Our Town's Unity Award, featured in Teen Vogue, the Philadelphia Inquirer, & the Huffington Post, and called a “social innovation more necessary than the iPhone” by Professor Ruha Benjamin. Currently on a gap year before attending Harvard University, Guo and Vulchi have been traveling to all US states collecting hundreds of powerful stories about race, culture, and intersectionality for another book to be released in spring 2019. Follow their journey on princetonchoose.org or @princetonchoose on Instagram and Facebook.
Winona Guo | Speaker | TED.com