TEDSummit
Ione Wells: How we talk about sexual assault online
Ione Wells: Cinsel istismarı internette nasıl konuşmalıyız
Filmed:
Readability: 4.6
1,237,456 views
Yazar ve aktivist Ione Wells, sosyal medyayı toplum adaleti adına kullanırken daha itinalı davranmamız gerektiğini dile getiriyor. Londra'da bir saldırının kurbanı olduktan sonra, Wells okul gazetesinde saldırganına yazdığı mektubu yayınladı ve bu mektup, internet gündemine oturmayı başardı. Cinsel istismar ve mağdur taşlamasına, #SuçluDeğil kampanyası ile karşı durdu. Bu duygusal konuşmada, kendi hikâyesini anlatmanın diğerlerine nasıl bir umut kaynağı olduğunu anlatıyor ve internet üzerindeki ayıplama kültürüne karşı güçlü mesajlar veriyor.
Ione Wells - Writer, activist
University student Ione Wells is the founder of the international #NotGuilty campaign against sexual violence and misdirected victim blaming. Full bio
University student Ione Wells is the founder of the international #NotGuilty campaign against sexual violence and misdirected victim blaming. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
It was April, last year.
0
1097
2037
Geçen sene Nisan ayıydı.
00:15
I was on an evening out with friends
1
3714
1747
Arkadaşlardan birinin doğum günü
00:17
to celebrate one of their birthdays.
2
5485
1753
kutlaması için akşam dışarıdaydım.
00:19
We hadn't been all together
for a couple of weeks;
for a couple of weeks;
3
7677
2393
Birkaç haftadır hep
beraber görüşmemiştik.
beraber görüşmemiştik.
00:22
it was a perfect evening,
as we were all reunited.
as we were all reunited.
4
10094
2396
Hep birlikte olduğumuz
için harika bir akşamdı.
için harika bir akşamdı.
00:25
At the end of the evening,
5
13220
1253
Akşamın sonunda,
00:26
I caught the last underground train
back to the other side of London.
back to the other side of London.
6
14497
3685
Londra'nın öbür ucuna giden
son yer altı trenini yakaladım.
son yer altı trenini yakaladım.
00:30
The journey was smooth.
7
18663
1792
Her şey normal ilerliyordu.
00:32
I got back to my local station
8
20479
1508
Evimin yakınlarındaki durakta
00:34
and I began the 10-minute walk home.
9
22011
2027
indim ve 10 dakikalık yürüyüşüme başladım.
00:37
As I turned the corner onto my street,
10
25159
2364
Evimin olduğu sokağa
giden köşeyi döndüğümde
giden köşeyi döndüğümde
00:39
my house in sight up ahead,
11
27547
1516
evim gözümün önündeyken,
00:41
I heard footsteps behind me
12
29596
1384
arkamda nereden çıktığı
00:43
that seemed to have
approached out of nowhere
approached out of nowhere
13
31004
2163
belli olmayan ve giderek yaklaşan
00:45
and were picking up pace.
14
33191
1400
ayak sesleri işittim.
00:47
Before I had time to process
what was happening,
what was happening,
15
35778
2527
Ne olduğunu idrak etmeme fırsat kalmadan,
00:50
a hand was clapped around my mouth
so that I could not breathe,
so that I could not breathe,
16
38329
3131
bir el, nefes alamayayım
diye ağzımı sıkıca sarmıştı
diye ağzımı sıkıca sarmıştı
00:53
and the young man behind me
dragged me to the ground,
dragged me to the ground,
17
41484
2700
ve arkamdaki genç
adam beni yere sürükledi,
adam beni yere sürükledi,
00:56
beat my head repeatedly
against the pavement
against the pavement
18
44208
2126
yüzüm kanayana kadar başımı tekrar tekrar
00:58
until my face began to bleed,
19
46358
1982
kaldırıma çarptı,
01:00
kicking me in the back and neck
20
48364
2208
sırtımı ve boynumu tekmeledi
01:02
while he began to assault me,
21
50596
1652
ve bana saldırmaya başladı;
01:04
ripping off my clothes
and telling me to "shut up,"
and telling me to "shut up,"
22
52272
2462
giysilerimi parçalıyor,
ben yardım istemek için
ben yardım istemek için
01:06
as I struggled to cry for help.
23
54758
1659
kıvranırken, sesini kes diyordu.
01:09
With each smack of my head
to the concrete ground,
to the concrete ground,
24
57423
2396
Kafamın sert zemine karşı her darbesinde,
01:11
a question echoed through my mind
that still haunts me today:
that still haunts me today:
25
59843
2930
hâlâ aklımdan çıkmayan şu soru
kafamda yankılanıp duruyordu:
kafamda yankılanıp duruyordu:
01:15
"Is this going to be how it all ends?"
26
63118
2209
"Her şey böyle mi sona erecekti?"
01:18
Little could I have realized,
I'd been followed the whole way
I'd been followed the whole way
27
66828
2912
İstasyondan çıktığımdan
beri takip edildiğimin
beri takip edildiğimin
01:21
from the moment I left the station.
28
69764
1951
neredeyse farkına varamamıştım.
01:23
And hours later,
29
71739
1203
Saatler sonra,
01:24
I was standing topless and barelegged
in front of the police,
in front of the police,
30
72966
3544
polisin önünde üstüm ve
bacaklarım çıplak hâlde duruyor,
bacaklarım çıplak hâlde duruyor,
01:28
having the cuts and bruises
on my naked body photographed
on my naked body photographed
31
76534
2772
adli kanıt için çıplak
bedenimdeki kesik ve morlukların
bedenimdeki kesik ve morlukların
01:31
for forensic evidence.
32
79330
1522
fotoğrafı çekiliyordu.
01:33
Now, there are few words to describe
the all-consuming feelings
the all-consuming feelings
33
81956
3239
O anda ve sonraki haftalarda
beni çepeçevre saran
beni çepeçevre saran
01:37
of vulnerability, shame, upset
and injustice that I was ridden with
and injustice that I was ridden with
34
85219
3205
çaresizlik, utanç, keder
ve adaletsizlik duygularını
ve adaletsizlik duygularını
01:40
in that moment and for the weeks to come.
35
88448
2056
anlatabileceğim çok az kelime var.
01:43
But wanting to find a way
to condense these feelings
to condense these feelings
36
91868
2624
Bu duyguları başa çıkabileceğim,
01:46
into something ordered
that I could work through,
that I could work through,
37
94516
2322
somut bir hâle sokmanın yolunu ararken,
01:48
I decided to do what
felt most natural to me:
felt most natural to me:
38
96862
2135
bana en doğal gelen şeyi
yapmaya karar verdim
yapmaya karar verdim
01:51
I wrote about it.
39
99322
1235
ve yazdım.
01:53
It started out as a cathartic exercise.
40
101149
2433
İlk başlarda içimi
boşaltma seansı gibiydi.
boşaltma seansı gibiydi.
01:55
I wrote a letter to my assaulter,
41
103606
3058
Saldırganıma bir mektup yazdım;
01:58
humanizing him as "you,"
42
106688
2095
onu o gece şiddetle taciz ettiği
02:00
to identify him as part
of the very community
of the very community
43
108807
2877
aynı toplumun bir parçası olarak
tanımlamak için, ona ''sen''
tanımlamak için, ona ''sen''
02:03
that he had so violently
abused that night.
abused that night.
44
111708
2148
şeklinde hitap ederek
onu insancıllaştırdım.
onu insancıllaştırdım.
02:06
Stressing the tidal-wave
effect of his actions,
effect of his actions,
45
114991
2274
Hareketlerinin metcezir
etkisini vurgulayarak
etkisini vurgulayarak
02:09
I wrote:
46
117289
1216
şunları yazdım:
02:10
"Did you ever think
of the people in your life?
of the people in your life?
47
118920
2330
"Hayatındaki insanları hiç düşündün mü?
02:13
I don't know who the people
in your life are.
in your life are.
48
121841
2337
Hayatındaki insanların
kim olduğunu bilmiyorum.
kim olduğunu bilmiyorum.
02:16
I don't know anything about you.
49
124202
1957
Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
02:18
But I do know this:
50
126183
1632
Bildiğim tek bir şey var:
02:19
you did not just attack me that night.
51
127839
2081
Sen o gece sadece bana saldırmadın.
02:22
I'm a daughter, I'm a friend,
52
130323
1513
Ben bir evladım, arkadaşım,
02:23
I'm a sister, I'm a pupil,
53
131860
1685
kız kardeşim, öğrenciyim,
02:25
I'm a cousin, I'm a niece,
54
133569
1302
kuzenim, yeğenim,
02:26
I'm a neighbor;
55
134895
1167
komşuyum,
02:28
I'm the employee
who served everyone coffee
who served everyone coffee
56
136086
2049
tren yolunun altındaki kafede, herkese
02:30
in the café under the railway.
57
138159
1553
kahve servis eden bir çalışanım.
02:32
And all the people who form
these relations to me
these relations to me
58
140362
2486
Benimle bağı olan bütün bu insanlar,
02:34
make up my community.
59
142872
1653
benim topluluğumu oluşturuyor.
02:36
And you assaulted
every single one of them.
every single one of them.
60
144549
2135
Sen, her birine saldırmış oldun.
02:39
You violated the truth that I
will never cease to fight for,
will never cease to fight for,
61
147418
2836
Uğruna savaşmaktan asla
vazgeçmeyeceğim, bütün bu kişilerin
vazgeçmeyeceğim, bütün bu kişilerin
02:42
and which all of these people represent:
62
150278
1937
temsil ettiği şu hakikatı çiğnedin:
02:44
that there are infinitely more
good people in the world than bad."
good people in the world than bad."
63
152239
3270
Dünyada nihayetinde kötüler,
iyilere göre azınlıkta kalıyor."
iyilere göre azınlıkta kalıyor."
02:48
But, determined not to let
this one incident make me lose faith
this one incident make me lose faith
64
156790
2999
Başlı başına bu olayın, benim kendi
topluluğumun dayanışmasına
topluluğumun dayanışmasına
02:51
in the solidarity in my community
or humanity as a whole,
or humanity as a whole,
65
159813
2713
veya insanlığa olan inancımı
kaybettirmemesine kararlıydım.
kaybettirmemesine kararlıydım.
02:54
I recalled the 7/7 terrorist bombings
in July 2005 on London transport,
in July 2005 on London transport,
66
162550
4478
7.7.2015'de, Londra terörist toplu taşıma
bombalama saldırılarını ve o dönemin
bombalama saldırılarını ve o dönemin
02:59
and how the mayor of London at the time,
and indeed my own parents,
and indeed my own parents,
67
167052
3400
belediye başkanının ve ailemin,
ertesi gün yeniden metroya binmemiz
ertesi gün yeniden metroya binmemiz
03:02
had insisted that we all get back
on the tubes the next day,
on the tubes the next day,
68
170476
2847
konusundaki ısrarlarını
anımsadım, çünkü bu sayede
anımsadım, çünkü bu sayede
03:05
so we wouldn't be defined or changed
69
173347
1763
bizi emniyetsiz hissettirenlere göre
03:07
by those that had made us feel unsafe.
70
175134
1899
hareket etmiyor, değişmiyor olacaktık.
03:09
I told my attacker,
71
177490
1454
Saldırganıma,
03:11
"You've carried out your attack,
72
179740
1549
"Saldırını yaptın
03:13
but now I'm getting back on my tube.
73
181313
2140
ama ben metroma yeniden biniyorum.
03:16
My community will not feel we are unsafe
walking home after dark.
walking home after dark.
74
184162
3267
Benim topluluğum, gece eve
dönerken tedirgin hissetmeyecek.
dönerken tedirgin hissetmeyecek.
03:19
We will get on the last tubes home,
75
187453
1703
Eve, son kalkan metroyla döneceğiz
03:21
and we will walk up our streets alone,
76
189180
1834
ve sokaklarda yalnız yürüyeceğiz,
03:23
because we will not ingrain
or submit to the idea
or submit to the idea
77
191038
2336
çünkü bunu yaparak
kendimizi tehlikeye attığımız
kendimizi tehlikeye attığımız
03:25
that we are putting ourselves
in danger in doing so.
in danger in doing so.
78
193398
2768
fikrini sindirmeyecek
veya kabul etmeyeceğiz.
veya kabul etmeyeceğiz.
03:28
We will continue
to come together, like an army,
to come together, like an army,
79
196190
2600
Aramızdan biri tehdit
edildiğinde, bir ordu gibi
edildiğinde, bir ordu gibi
03:30
when any member
of our community is threatened.
of our community is threatened.
80
198814
2947
bir arada olmayı sürdüreceğiz
03:33
And this is a fight you will not win."
81
201785
2110
ve bu sizin kazanamayacağınız bir savaş.''
03:37
At the time of writing this letter --
82
205621
1807
Bu mektubu yazarken,
03:39
(Applause)
83
207452
1375
(Alkış)
03:40
Thank you.
84
208851
1145
Teşekkürler.
03:42
(Applause)
85
210020
2000
(Alkış)
03:44
At the time of writing this letter,
86
212717
1720
Bu mektubu yazarken,
03:46
I was studying for my exams in Oxford,
87
214461
1855
Oxford'da sınavlarıma hazırlanıyordum
03:48
and I was working
on the local student paper there.
on the local student paper there.
88
216340
2384
ve okulun yerel öğrenci
gazetesinde çalışıyordum.
gazetesinde çalışıyordum.
03:50
Despite being lucky enough to have
friends and family supporting me,
friends and family supporting me,
89
218748
3300
Beni destekleyen aile ve arkadaşlara
sahip, şanslı biri olmama rağmen,
sahip, şanslı biri olmama rağmen,
03:54
it was an isolating time.
90
222072
1208
yalnızlık hüküm sürmüştü.
03:55
I didn't know anyone
who'd been through this before;
who'd been through this before;
91
223304
2487
Daha önce bunları yaşamış
birini tanımıyordum,
birini tanımıyordum,
03:57
at least I didn't think I did.
92
225815
1444
en azından bildiğim kadarıyla.
Haberler ve istatistiklerden cinsel
saldırının ne kadar yaygın olduğunu
saldırının ne kadar yaygın olduğunu
03:59
I'd read news reports, statistics,
and knew how common sexual assault was,
and knew how common sexual assault was,
93
227283
3494
04:02
yet I couldn't actually name
a single person
a single person
94
230801
2057
biliyordum, fakat böyle
bir deneyimi yaşayıp
bir deneyimi yaşayıp
04:04
that I'd heard speak out
about an experience of this kind before.
about an experience of this kind before.
95
232882
3083
sesini çıkaran bir kişi
bile aklıma gelmiyordu.
bile aklıma gelmiyordu.
04:07
So in a somewhat spontaneous decision,
96
235989
1937
Ani gelen bir kararla, mektubumu benzer
04:09
I decided that I would publish
my letter in the student paper,
my letter in the student paper,
97
237950
2996
şeyleri yaşamış ve aynı
şekilde hisseden, Oxford'daki
şekilde hisseden, Oxford'daki
04:12
hoping to reach out to others in Oxford
98
240970
1908
diğer öğrencilere ulaşması için
04:14
that might have had a similar experience
and be feeling the same way.
and be feeling the same way.
99
242902
3371
öğrenci gazetesinde
yayınlamaya karar verdim.
yayınlamaya karar verdim.
04:18
At the end of the letter,
100
246297
1226
Mektubun sonunda,
04:19
I asked others to write in
with their experiences
with their experiences
101
247547
2366
diğerlerinin de #SuçluDeğil
hashtag'iyle kendi
hashtag'iyle kendi
04:21
under the hashtag, "#NotGuilty,"
102
249937
1692
deneyimlerini aktarmalarını istedim.
04:23
to emphasize that survivors of assault
could express themselves
could express themselves
103
251653
3026
Böylece, tacize uğrayanlar,
suçlu hissetmeden
suçlu hissetmeden
04:26
without feeling shame or guilt
about what happened to them --
about what happened to them --
104
254703
2906
veya utanç duymadan başına
gelenleri ifade edebilecek
gelenleri ifade edebilecek
04:29
to show that we could all
stand up to sexual assault.
stand up to sexual assault.
105
257633
2576
ve bizler de cinsel istismara
karşı durabilecektik.
karşı durabilecektik.
04:32
What I never anticipated
is that almost overnight,
is that almost overnight,
106
260233
2832
Bir gecede bu mektubun,
internet âleminde yayılabileceği
internet âleminde yayılabileceği
04:35
this published letter would go viral.
107
263089
1918
aklımın ucundan geçmezdi.
04:37
Soon, we were receiving
hundreds of stories
hundreds of stories
108
265619
2526
Kısa süre içerisinde,
dünyanın çeşitli yerlerinde
dünyanın çeşitli yerlerinde
04:40
from men and women across the world,
109
268169
1783
yaşayan erkek ve kadından, yüzlerce
04:41
which we began to publish
on a website I set up.
on a website I set up.
110
269976
2672
hikâye aldık ve kurduğum
site üzerinden yayınladık.
site üzerinden yayınladık.
04:44
And the hashtag became a campaign.
111
272672
2058
Hashtag bir kampanyaya dönüştü.
04:47
There was an Australian mother in her 40s
who described how on an evening out,
who described how on an evening out,
112
275652
3690
Avustralyalı 40'larında bir anne,
bir gece dışarı çıktıktan sonra
bir gece dışarı çıktıktan sonra
04:51
she was followed to the bathroom
113
279366
1556
kasıklarını defalarca elleyen
04:52
by a man who went
to repeatedly grab her crotch.
to repeatedly grab her crotch.
114
280946
2326
biri tarafından banyoya
kadar izlendiğini anlattı
kadar izlendiğini anlattı
04:55
There was a man in the Netherlands
115
283296
1622
ve Hollanda'dan bir adam,
04:56
who described how he was date-raped
on a visit to London
on a visit to London
116
284942
2692
Londra'daki randevusunda
tecavüze uğradığını ve bu durumu
tecavüze uğradığını ve bu durumu
04:59
and wasn't taken seriously
by anyone he reported his case to.
by anyone he reported his case to.
117
287658
2882
bildirdiği kimse tarafından
ciddiye alınmadığını anlattı.
ciddiye alınmadığını anlattı.
05:02
I had personal Facebook messages
from people in India and South America,
from people in India and South America,
118
290564
3434
Facebook'da Hindistan ve
Güney Amerika'daki insanlardan,
Güney Amerika'daki insanlardan,
05:06
saying, how can we bring
the message of the campaign there?
the message of the campaign there?
119
294022
2771
orada kampanya mesajını nasıl
yayabileceğimize dair mesajlar aldım.
yayabileceğimize dair mesajlar aldım.
05:08
One the first contributions we had
was from a woman called [Nikki],
was from a woman called [Nikki],
120
296817
3154
İlk desteklerden birini,
büyümesini babasının suistimaline
büyümesini babasının suistimaline
05:11
who described growing up,
being molested my her own father.
being molested my her own father.
121
299995
2817
uğramak olarak tanımlayan
bir kadın olan Nikki'den aldık.
bir kadın olan Nikki'den aldık.
05:14
And I had friends open up to me
122
302836
1483
Deneyimleri, benim geçen hafta
05:16
about experiences ranging
from those that happened last week
from those that happened last week
123
304343
3093
yaşadığıma benzer olandan
yıllar önce yaşanana kadar,
yıllar önce yaşanana kadar,
05:19
to those that happened years ago,
that I'd had no idea about.
that I'd had no idea about.
124
307460
3127
bazı arkadaşlarım bana hiç
bilmediğim anılarını döktüler.
bilmediğim anılarını döktüler.
05:23
And the more we started
to receive these messages,
to receive these messages,
125
311326
2359
Aldığımız bu tür mesajlar arttıkça,
05:25
the more we also started
to receive messages of hope --
to receive messages of hope --
126
313709
2584
umuda dair aldığımız mesajlar da arttı;
05:28
people feeling empowered
by this community of voices
by this community of voices
127
316317
2475
insanlar, mağdur suçlamalarına
ve cinsel tacize karşı
ve cinsel tacize karşı
05:30
standing up to sexual assault
and victim-blaming.
and victim-blaming.
128
318816
2504
duranlardan ve susmayanlardan
güç buldular.
güç buldular.
05:33
One woman called Olivia,
129
321344
1299
Uzun bir süre boyunca
05:34
after describing how she was attacked
130
322667
1785
güvendiği ve değer verdiği biri
05:36
by someone she had trusted
and cared about for a long time,
and cared about for a long time,
131
324476
2826
tarafından tacize uğrayan Olivia,
05:39
said, "I've read many
of the stories posted here,
of the stories posted here,
132
327326
2398
"Burada paylaşılan birçok hikâyeyi okudum
05:41
and I feel hopeful that if so many
women can move forward,
women can move forward,
133
329748
2990
ve birçoğu bunu geride bırakabiliyorsa
benim de yapabileceğime
benim de yapabileceğime
05:44
then I can, too.
134
332762
1182
dair umudum arttı.
05:45
I've been inspired by many,
135
333968
1307
Birçoğundan ilham aldım
05:47
and I hope I can be as strong
as them someday.
as them someday.
136
335299
2193
ve umarım bir gün onlar
kadar güçlü olabilirim.
kadar güçlü olabilirim.
05:49
I'm sure I will."
137
337516
1154
Olacağım da." dedi.
05:51
People around the world began
tweeting under this hashtag,
tweeting under this hashtag,
138
339082
2726
Dünyada birçok insan bu hashtag
ile tweet atmaya başladı
ile tweet atmaya başladı
05:53
and the letter was republished
and covered by the national press,
and covered by the national press,
139
341832
3077
ve bu mektup ulusal basında
yeniden yayınlandı ve yer aldı,
yeniden yayınlandı ve yer aldı,
05:56
as well as being translated into several
other languages worldwide.
other languages worldwide.
140
344933
3296
aynı zamanda dünya
çapında birçok dile çevrildi.
çapında birçok dile çevrildi.
06:00
But something struck me
about the media attention
about the media attention
141
348642
2374
Basının bu mektuba olan ilgisiyle alakalı
06:03
that this letter was attracting.
142
351040
1611
bir şey dikkatimi çekti.
06:04
For something to be front-page news,
143
352675
2078
Bir haberin ön sayfada çıkması için,
06:06
given the word "news" itself,
144
354777
2967
''haber'' adından anlaşılacağı gibi,
06:09
we can assume it must be something new
or something surprising.
or something surprising.
145
357768
3380
bu haberin yeni veya şaşırtıcı
bir şey olmasını bekleriz.
bir şey olmasını bekleriz.
06:13
And yet sexual assault
is not something new.
is not something new.
146
361172
2226
Fakat cinsel taciz yeni bir şey değil.
06:15
Sexual assault, along with other
kinds of injustices,
kinds of injustices,
147
363870
2861
Cinsel taciz, diğer tüm
haksızlıklarla birlikte
haksızlıklarla birlikte
06:18
is reported in the media all the time.
148
366755
1888
medyada her zaman yer alıyordu.
06:21
But through the campaign,
149
369154
1198
Fakat kampanya boyunca,
06:22
these injustices were framed
as not just news stories,
as not just news stories,
150
370376
2607
bu haksızlıklar yalnızca
haber olarak değil,
haber olarak değil,
06:25
they were firsthand experiences
that had affected real people,
that had affected real people,
151
373007
3318
gerçek insanları sarsan ilk elden
anlatılmış deneyimlerdi ve onlar
anlatılmış deneyimlerdi ve onlar
06:28
who were creating,
with the solidarity of others,
with the solidarity of others,
152
376349
2350
başkalarının desteğiyle
ihtiyaç duydukları ve daha
ihtiyaç duydukları ve daha
06:30
what they needed
and had previously lacked:
and had previously lacked:
153
378723
2091
önce elde edemedikleri
şeyi yaratıyorlardı:
şeyi yaratıyorlardı:
06:32
a platform to speak out,
154
380838
1397
Seslerini duyuracakları yer,
06:34
the reassurance they weren't alone
or to blame for what happened to them
or to blame for what happened to them
155
382259
3452
başlarına gelen şeyden dolayı yalnız
veya suçlu olmadıklarının güvencesi
veya suçlu olmadıklarının güvencesi
06:37
and open discussions that would help
to reduce stigma around the issue.
to reduce stigma around the issue.
156
385735
3629
ve bu konu hakkındaki ayıplamaları
aza indirgeyecek açık tartışmalar.
aza indirgeyecek açık tartışmalar.
06:41
The voices of those directly affected
were at the forefront of the story --
were at the forefront of the story --
157
389388
3668
Direkt olarak etkilenen kişilerin
sesleri hikâyeye öncülük ediyordu,
sesleri hikâyeye öncülük ediyordu,
06:45
not the voices of journalists
or commentators on social media.
or commentators on social media.
158
393080
3226
gazetecilerin ve sosyal medyada
yorum yapanlar değil.
yorum yapanlar değil.
06:48
And that's why the story was news.
159
396733
2383
Bu yüzden bu hikâyeler
haber niteliği taşıyordu.
haber niteliği taşıyordu.
06:52
We live in an incredibly
interconnected world
interconnected world
160
400239
2107
Sosyal medyanın egemen,
her şeyin ve herkesin
her şeyin ve herkesin
06:54
with the proliferation of social media,
161
402370
1900
iç içe olduğu bir dünyada yaşıyoruz,
06:56
which is of course a fantastic resource
for igniting social change.
for igniting social change.
162
404294
3633
sosyal değişim yaratma arzumuzu besleyen
bol kaynaklar bundan kaynaklanıyor.
bol kaynaklar bundan kaynaklanıyor.
06:59
But it's also made us
increasingly reactive,
increasingly reactive,
163
407951
2727
Bu bizi aynı zamanda fazla
duyarlı yapmaya başladı,
duyarlı yapmaya başladı,
07:02
from the smallest annoyances
of, "Oh, my train's been delayed,"
of, "Oh, my train's been delayed,"
164
410702
3387
''Trenim geç kaldı ya!'' gibi
en ufak rahatsızlıklarımızdan
en ufak rahatsızlıklarımızdan
07:06
to the greatest injustices of war,
genocides, terrorist attacks.
genocides, terrorist attacks.
165
414113
4371
savaş adaletsizliğine, soykırımlara,
terörist saldırılarına kadar.
terörist saldırılarına kadar.
07:10
Our default response has become
to leap to react to any kind of grievance
to leap to react to any kind of grievance
166
418508
3498
Twitter'la, Facebook'la, hashtag
kullanarak gösterdiğimiz tepkilerimiz
kullanarak gösterdiğimiz tepkilerimiz
07:14
by tweeting, Facebooking, hastagging --
167
422030
2148
keder belirtisi olarak görülmeye başlandı,
07:16
anything to show others
that we, too, have reacted.
that we, too, have reacted.
168
424202
2652
başkalarına bizim de tepki
gösterdiğimizi gösteriyoruz.
gösterdiğimizi gösteriyoruz.
07:19
The problem with reacting
in this manner en masse
in this manner en masse
169
427798
2313
Kitle olarak bu tavırda tepki göstermemiz,
07:22
is it can sometimes mean
that we don't actually react at all,
that we don't actually react at all,
170
430135
2921
bazen hiçbir tepki vermediğimiz
anlamına gelebiliyor,
anlamına gelebiliyor,
07:25
not in the sense of actually
doing anything, anyway.
doing anything, anyway.
171
433080
2449
gerçekten bir şeyler
yapmak anlamında yani.
yapmak anlamında yani.
07:27
It might make ourselves feel better,
172
435553
1738
Yas tutan veya öfkelenen bir gruba
07:29
like we've contributed
to a group mourning or outrage,
to a group mourning or outrage,
173
437315
2551
destek olmuşuz gibi
kendimizi iyi hissedebiliriz,
kendimizi iyi hissedebiliriz,
07:31
but it doesn't actually change anything.
174
439890
1962
ama aslında hiçbir şey değişmiyor.
07:33
And what's more,
175
441876
1164
Dahası,
07:35
it can sometimes drown out the voices
176
443064
1804
bu durum hakları korunması gereken,
07:36
of those directly
affected by the injustice,
affected by the injustice,
177
444892
2098
haksızlığa direkt olarak uğramış kişilerin
07:39
whose needs must be heard.
178
447014
1579
sesini bastırabilir.
07:41
Worrying, too, is the tendency
for some reactions to injustice
for some reactions to injustice
179
449780
3853
Endişe etmek de, haksızlığa karşı bazı
tepkilerin daha fazla duvar örülmesine
tepkilerin daha fazla duvar örülmesine
07:45
to build even more walls,
180
453657
1597
yol açan bir eğilimdir,
07:47
being quick to point fingers
with the hope of providing easy solutions
with the hope of providing easy solutions
181
455278
3362
karmaşık sorunlara kolay çözümler
bulma gayesiyle çarçabuk suçlayacak
bulma gayesiyle çarçabuk suçlayacak
07:50
to complex problems.
182
458664
1193
birilerini bulma eğilimi.
07:52
One British tabloid,
on the publication of my letter,
on the publication of my letter,
183
460328
2539
Bir İngiliz tabloid gazetesi,
mektubumun yayınlanması
mektubumun yayınlanması
07:54
branded a headline stating,
184
462891
1529
ile şöyle bir başlık attı:
07:56
"Oxford Student Launches
Online Campaign to Shame Attacker."
Online Campaign to Shame Attacker."
185
464444
3657
''Oxford Öğrencisi Saldırganını Ayıplamak
için İnternette Kampanya Başlattı''
için İnternette Kampanya Başlattı''
08:01
But the campaign never
meant to shame anyone.
meant to shame anyone.
186
469567
2267
Bu kampanya kimseyi
ayıplama amacı gütmedi.
ayıplama amacı gütmedi.
08:04
It meant to let people speak
and to make others listen.
and to make others listen.
187
472237
3147
İnsanların ses çıkarabilmesi
ve diğerlerini dinletebilmekti amaç.
ve diğerlerini dinletebilmekti amaç.
08:08
Divisive Twitter trolls were quick
to create even more injustice,
to create even more injustice,
188
476186
3414
Bölücü Twitter muzipleri,
kendi ön yargılarını saldırganımın
kendi ön yargılarını saldırganımın
08:11
commenting on
my attacker's ethnicity or class
my attacker's ethnicity or class
189
479624
2950
etnik kökenine, ekonomik
durumuna yansıtarak
durumuna yansıtarak
08:14
to push their own prejudiced agendas.
190
482598
2237
daha fazla haksızlık yaratmaktaydılar.
08:17
And some even accused me
of feigning the whole thing
of feigning the whole thing
191
485381
3461
Hatta bazıları beni, bütün
bunları uydurmakla suçladı
bunları uydurmakla suçladı
08:20
to push, and I quote,
192
488866
2106
ve bunun benim
08:22
my "feminist agenda of man-hating."
193
490996
3814
''erkek düşmanlığı feminist planım''
olduğunu belirttiler.
olduğunu belirttiler.
08:26
(Laughter)
194
494834
1062
(Kahkaha)
08:27
I know, right?
195
495920
1160
Değil mi ya?
08:29
As if I'm going to be like,
"Hey guys! Sorry I can't make it,
"Hey guys! Sorry I can't make it,
196
497104
2865
Sanki şunları düşünmüşüm gibi,
''Herkes kusura bakmasın,
''Herkes kusura bakmasın,
08:31
I'm busy trying to hate
the entire male population
the entire male population
197
499993
2365
30 yaşıma gelene kadar
bütün erkek nüfusundan
bütün erkek nüfusundan
08:34
by the time I'm 30."
198
502382
1385
nefret etmekle meşgulum.''
08:35
(Laughter)
199
503791
1138
(Kahkaha)
08:36
Now, I'm almost sure
200
504953
2048
Şu anda, bu insanların
08:39
that these people wouldn't say
the things the say in person.
the things the say in person.
201
507025
2972
bunları yüz yüze söylemeyeceğine
o kadar eminim ki.
o kadar eminim ki.
08:42
But it's as if because they might
be behind a screen,
be behind a screen,
202
510021
2762
Sosyal medyadayken,
evlerinde rahat bir şekilde
evlerinde rahat bir şekilde
08:44
in the comfort in their own home
203
512807
1559
bir ekranın ardına sığındıkları
08:46
when on social media,
204
514390
1151
için olabilir,
08:47
people forget that what
they're doing is a public act --
they're doing is a public act --
205
515565
2654
insanlar yaptıklarının halka
açık bir şey olduğunu ve
açık bir şey olduğunu ve
08:50
that other people will be reading it
and be affected by it.
and be affected by it.
206
518243
2776
insanların okuyup bundan
etkilenebileceğini düşünmüyorlar.
etkilenebileceğini düşünmüyorlar.
08:53
Returning to my analogy
of getting back on our trains,
of getting back on our trains,
207
521043
2729
Metroya binmeye devam etme
örneksemesine dönecek olursak,
örneksemesine dönecek olursak,
08:56
another main concern I have
about this noise that escalates
about this noise that escalates
208
524640
2833
haksızlığa karşı internet
üzerinden yükselen bu ses
üzerinden yükselen bu ses
08:59
from our online responses to injustice
209
527497
1876
hakkındaki diğer büyük endişem;
09:01
is that it can very easily slip
into portraying us as the affected party,
into portraying us as the affected party,
210
529397
3475
bozguncu algısına yol açabilecek,
mağdur taraf olarak bizi kolayca
mağdur taraf olarak bizi kolayca
09:04
which can lead to a sense of defeatism,
211
532896
2020
kalıplara sokabilecek potansiyelde olması,
09:06
a kind of mental barrier to seeing
any opportunity for positivity or change
any opportunity for positivity or change
212
534940
3719
olumsuz bir durumdan sonra, iyinin
veya değişikliğin olabileceğini görmeyi
veya değişikliğin olabileceğini görmeyi
09:10
after a negative situation.
213
538683
1575
engelleyen zihinsel bir set.
09:13
A couple of months
before the campaign started
before the campaign started
214
541092
2235
Kampanya başlamadan
veya bütün bunlar başıma
veya bütün bunlar başıma
09:15
or any of this happened to me,
215
543351
1441
gelmeden birkaç ay önce,
09:16
I went to a TEDx event in Oxford,
216
544816
1746
Oxford'da TEDx etkinliğine katılmış
09:18
and I saw Zelda la Grange speak,
217
546586
1935
ve Mandela'nın önceki özel sekreteri
09:20
the former private secretary
to Nelson Mandela.
to Nelson Mandela.
218
548545
2261
Zelda la Grange'ın
konuşmasını dinlemiştim.
konuşmasını dinlemiştim.
09:22
One of the stories
she told really struck me.
she told really struck me.
219
550830
2145
Anlattığı bir hikâye
beni derinden etkiledi.
beni derinden etkiledi.
09:25
She spoke of when
Mandela was taken to court
Mandela was taken to court
220
553755
2069
Spor ile alakalı bir soruşturma
09:27
by the South African Rugby Union
221
555848
1590
başlatmasından sonra Güney Afrika
09:29
after he commissioned
an inquiry into sports affairs.
an inquiry into sports affairs.
222
557462
2551
Rugby Birliği'nce mahkemeye
çıkarılmasından bahsetti.
çıkarılmasından bahsetti.
09:32
In the courtroom,
223
560037
1151
Mahkeme salonunda,
09:33
he went up to the South African
Rugby Union's lawyers,
Rugby Union's lawyers,
224
561212
2991
Güney Afrika Rugby Birliği
avukatlarının yanına gidip
avukatlarının yanına gidip
09:36
shook them by the hand
225
564227
1160
ellerini sıktı
09:37
and conversed with them,
each in their own language.
each in their own language.
226
565411
2443
ve her biriyle, kendi
dillerinde muhabbet etti.
dillerinde muhabbet etti.
09:39
And Zelda wanted to protest,
227
567878
1340
Başına sardıkları bu
09:41
saying they had no right to his respect
228
569242
1907
haksızlığın ardından, onun saygısını
09:43
after this injustice they had caused him.
229
571173
2275
hak etmediklerini savunarak
Zelda karşı çıktı.
Zelda karşı çıktı.
09:45
He turned to her and said,
230
573837
1712
Ona dönüp şunu söyledi,
09:48
"You must never allow the enemy
to determine the grounds for battle."
to determine the grounds for battle."
231
576324
4129
''Düşmanının savaş dayanağını
belirlemesine asla müsaade etmemelisin.''
belirlemesine asla müsaade etmemelisin.''
09:53
At the time of hearing these words,
232
581900
1710
Bu sözleri duyduğum anda,
09:55
I didn't really know why
they were so important,
they were so important,
233
583634
2268
neden bu kadar önemli
olduklarını kavrayamadım
olduklarını kavrayamadım
09:57
but I felt they were, and I wrote them
down in a notebook I had on me.
down in a notebook I had on me.
234
585926
3361
ama öyle olduklarını düşündüm ve
bunu yanımdaki not defterine yazdım.
bunu yanımdaki not defterine yazdım.
10:01
But I've thought about this line
a lot ever since.
a lot ever since.
235
589311
2497
O zamandan beri bu alıntı
hakkında çok düşünür oldum.
hakkında çok düşünür oldum.
10:04
Revenge, or the expression of hatred
236
592198
2517
Bize haksızlık edenlere karşı
10:06
towards those who have done us injustice
237
594739
1936
intikam veya nefret söylemleri,
10:08
may feel like a human instinct
in the face of wrong,
in the face of wrong,
238
596699
3014
yanlışla karşılaştığımızda
temel içgüdü olarak gelebilir,
temel içgüdü olarak gelebilir,
10:11
but we need to break out of these cycles
239
599737
1914
ama olumsuz haksızlık olaylarını
10:13
if we are to hope to transform
negative events of injustice
negative events of injustice
240
601675
3108
olumlu sosyal değişime
çevirmek istiyorsak bu döngüden
çevirmek istiyorsak bu döngüden
10:16
into positive social change.
241
604807
1703
kurtulmamız gerekir.
10:18
To do otherwise
242
606906
1173
Aksini yapmak
10:20
continues to let the enemy
determine the grounds for battle,
determine the grounds for battle,
243
608103
3279
düşmanı savaş sebebin
belirlemeye itmeye devam edecek,
belirlemeye itmeye devam edecek,
10:23
creates a binary,
244
611406
1186
biz mağdurların
10:24
where we who have suffered
become the affected,
become the affected,
245
612616
2504
etkilenen olduğu,
faillere karşı yarıştığımız
faillere karşı yarıştığımız
10:27
pitted against them, the perpetrators.
246
615144
2380
bir kutuplaşma yaratacak.
10:30
And just like we got back on our tubes,
247
618143
1870
Metromuza geri dönmemiz gibi,
10:32
we can't let our platforms
for interconnectivity and community
for interconnectivity and community
248
620037
3036
beraber ve topluluk olarak
tek yürek olduğumuz mekânların,
tek yürek olduğumuz mekânların,
10:35
be the places that we settle for defeat.
249
623097
2072
bozgun alanları olmasına müsaade edemeyiz.
10:39
But I don't want to discourage
a social media response,
a social media response,
250
627072
3516
Sosyal medya tepkilerini
yıkmak istemiyorum,
yıkmak istemiyorum,
10:42
because I owe the development
of the #NotGuilty campaign
of the #NotGuilty campaign
251
630612
2667
çünkü #SuçluDeğil kampanyasının
gelişimini neredeyse
gelişimini neredeyse
10:45
almost entirely to social media.
252
633303
1544
tamamen sosyal medyaya borçluyum.
10:46
But I do want to encourage
a more considered approach
a more considered approach
253
634871
2525
Ama haksızlığa çıkardığımız
tepkiyi, daha tedbirli bir
tepkiyi, daha tedbirli bir
10:49
to the way we use it
to respond to injustice.
to respond to injustice.
254
637420
2123
yaklaşımda paylaşmamızı destekliyorum.
10:51
The start, I think,
is to ask ourselves two things.
is to ask ourselves two things.
255
639567
2451
Başlangıç olarak kendimize
iki şey sormamız gerekir.
iki şey sormamız gerekir.
10:54
Firstly: Why do I feel this injustice?
256
642042
2532
İlki: Bu haksızlık bana neden dokunuyor?
10:56
In my case, there were
several answers to this.
several answers to this.
257
644598
2306
Benim durumumda, bu
soruya birçok cevap vardı.
soruya birçok cevap vardı.
10:58
Someone had hurt me and those who I loved,
258
646928
2233
Biri, sorumlu tutulmak zorunda kalmayacağı
11:01
under the assumption they
wouldn't have to be held to account
wouldn't have to be held to account
259
649185
2900
varsayımıyla beni
ve sevdiklerimi incitmişti
ve sevdiklerimi incitmişti
11:04
or recognize the damage they had caused.
260
652109
1913
veya verdiği hasarın bilincinde değildi.
11:06
Not only that, but thousands
of men and women suffer every day
of men and women suffer every day
261
654046
2908
Dahası, her gün binlerce insan,
çoğunlukla sessizlik içinde,
çoğunlukla sessizlik içinde,
11:08
from sexual abuse, often in silence,
262
656978
1718
cinsel istismara maruz kalıyor,
fakat bu sorun diğer konular
kadar gündemde kalmıyor.
kadar gündemde kalmıyor.
11:10
yet it's still a problem we don't give
the same airtime to as other issues.
the same airtime to as other issues.
263
658720
3552
Çoğu insanın hâlâ mağdurları
suçladığı bir sorun.
suçladığı bir sorun.
11:14
It's still an issue many people
blame victims for.
blame victims for.
264
662296
2520
11:16
Next, ask yourself: How,
in recognizing these reasons,
in recognizing these reasons,
265
664840
3282
Sonra kendinize şunu sorun:
Bu sebepleri kabul ederek
Bu sebepleri kabul ederek
11:20
could I go about reversing them?
266
668146
1676
bunu nasıl tersine çevirebilirim?
11:22
With us, this was holding my attacker
to account -- and many others.
to account -- and many others.
267
670183
3588
Biz, saldırganımı ve diğerlerini de
konuya katarak bunu gerçekleştirdik.
konuya katarak bunu gerçekleştirdik.
11:25
It was calling them out
on the effect they had caused.
on the effect they had caused.
268
673795
2606
Verdikleri hasarı haykırmıştık.
11:28
It was giving airtime
to the issue of sexual assault,
to the issue of sexual assault,
269
676425
2734
Cinsel istismarı gündemde
tutuyorduk; arkadaşlarımızla,
tutuyorduk; arkadaşlarımızla,
11:31
opening up discussions amongst friends,
amongst families, in the media
amongst families, in the media
270
679183
3361
ailemizle ve medyada uzun süredir
kapalı olan bir defter olan bu konu
kapalı olan bir defter olan bu konu
11:34
that had been closed for too long,
271
682568
1641
hakkında tartışmalar başlatıyorduk
11:36
and stressing that victims
shouldn't feel to blame
shouldn't feel to blame
272
684233
2357
ve mağdurların bu durum
yüzünden kendilerini
yüzünden kendilerini
11:38
for what happened to them.
273
686614
1271
suçlamamalarını vurguladık.
11:39
We might still have a long way to go
in solving this problem entirely.
in solving this problem entirely.
274
687909
3318
Bu sorunu köküne kadar kazımak
için önümüzde uzun bir yol olabilir.
için önümüzde uzun bir yol olabilir.
11:43
But in this way,
275
691251
1151
Ama bu sayede,
11:44
we can begin to use social media
as an active tool for social justice,
as an active tool for social justice,
276
692426
3311
sosyal medyayı sosyal adalet
algısında araç olarak kullanabiliriz;
algısında araç olarak kullanabiliriz;
11:47
as a tool to educate,
to stimulate dialogues,
to stimulate dialogues,
277
695761
2098
eğiten, iletişimi tetikleyen bir araç,
11:49
to make those in positions
of authority aware of an issue
of authority aware of an issue
278
697883
2685
bu da yetki sahiplerini,
direkt mağdurları görerek
direkt mağdurları görerek
11:52
by listening to those
directly affected by it.
directly affected by it.
279
700592
2521
bir konu hakkında bilinçlendirebilir.
11:56
Because sometimes these questions
don't have easy answers.
don't have easy answers.
280
704112
4470
Bazen bu soruların
basit cevapları olmuyor.
basit cevapları olmuyor.
12:00
In fact, they rarely do.
281
708606
1666
Olduğu durumlar çok nadir.
12:02
But this doesn't mean we still
can't give them a considered response.
can't give them a considered response.
282
710715
3264
Bu onlara mantıklı bir cevap
veremeyeceğimiz anlamına gelmez.
veremeyeceğimiz anlamına gelmez.
12:06
In situations where
you can't go about thinking
you can't go about thinking
283
714370
2204
Bu haksızlık duygusunu
nasıl mağlup edeceğin
nasıl mağlup edeceğin
12:08
how you'd reverse
this feeling of injustice,
this feeling of injustice,
284
716598
2095
hakkında kendini düşünmekten alamıyorken,
12:10
you can still think,
maybe not what you can do,
maybe not what you can do,
285
718717
2654
belki de neler yapabileceğini değil,
12:13
but what you can not do.
286
721395
1549
neler yapamayacağını düşünmelisin.
12:15
You can not build further walls
by fighting injustice with more prejudice,
by fighting injustice with more prejudice,
287
723681
3692
Daha fazla ön yargı ve nefretle
haksızlığa karşı savaşırken, daha fazla
haksızlığa karşı savaşırken, daha fazla
12:19
more hatred.
288
727397
1162
duvar öremezsin.
12:20
You can not speak over those
directly affected by an injustice.
directly affected by an injustice.
289
728894
3842
Haksızlığa direkt olarak
uğraşmışları geçiştiremezsin.
uğraşmışları geçiştiremezsin.
12:25
And you can not react to injustice,
only to forget about it the next day,
only to forget about it the next day,
290
733121
3979
Twitter'ın geri kalanı
ardında bıraktı diye, ertesi gün
ardında bıraktı diye, ertesi gün
12:29
just because the rest
of Twitter has moved on.
of Twitter has moved on.
291
737124
2308
unutmak üzere haksızlıkla
mücadele de edemezsin.
mücadele de edemezsin.
12:32
Sometimes not reacting
instantly is, ironically,
instantly is, ironically,
292
740078
4187
Bazen, ironik olsa da,
direkt olarak tepki vermemek
direkt olarak tepki vermemek
12:36
the best immediate course
of action we can take.
of action we can take.
293
744289
2394
verebileceğimiz en doğru tepki oluyor.
12:39
Because we might be angry, upset
and energized by injustice,
and energized by injustice,
294
747919
3810
O an kızgın, mutsuz veya haksızlık
sebebiyle celallenmiş olabiliriz,
sebebiyle celallenmiş olabiliriz,
12:44
but let's consider our responses.
295
752219
2303
tepkilerimizi ölçelim.
12:47
Let us hold people to account,
without descending into a culture
without descending into a culture
296
755413
3236
Kültüre indirgemeden,
utanç ve haksızlıktan
utanç ve haksızlıktan
12:50
that thrives off shaming
and injustice ourselves.
and injustice ourselves.
297
758673
2786
ders çıkaran insanları dikkate alalım.
12:54
Let us remember that distinction,
298
762345
1647
İnternet kullanıcıları tarafından
12:56
so often forgotten by internet users,
299
764016
2198
sıklıkla unutulan eleştiri ve hakaret
12:58
between criticism and insult.
300
766238
2440
ayrımını hatırlatalım.
13:01
Let us not forget
to think before we speak,
to think before we speak,
301
769330
2016
Sırf önümüzde bir ekran var diye,
13:03
just because we might
have a screen in front of us.
have a screen in front of us.
302
771370
2417
konuşmadan önce düşünmeyi unutmayalım.
13:05
And when we create noise on social media,
303
773811
1971
Sosyal medyada bir ses yarattığımızda,
13:07
let it not drown out the needs
of those affected,
of those affected,
304
775806
2318
mağdurların seslerini bastırmayalım,
13:10
but instead let it amplify their voices,
305
778148
2441
bunun yerine onların sesine ses katalım,
13:12
so the internet becomes a place
where you're not the exception
where you're not the exception
306
780613
2942
böylece internet, sana gerçekten
olan bir şeyden bahsettiğinde
olan bir şeyden bahsettiğinde
13:15
if you speak out about something
that has actually happened to you.
that has actually happened to you.
307
783579
3168
azınlıkta kalmadığın bir yere dönüşür.
13:18
All these considered
approaches to injustice
approaches to injustice
308
786771
2053
Haksızlığa karşı bu itinalı yaklaşımlar,
13:20
evoke the very keystones
on which the internet was built:
on which the internet was built:
309
788848
2696
internetin temelini oluşturan
kemer taşını uyandıracak:
kemer taşını uyandıracak:
13:24
to network, to have signal, to connect --
310
792317
2255
Ağ kurmak, dikkat çekmek, birleşmek
13:26
all these terms that imply
bringing people together,
bringing people together,
311
794596
2492
ve insanları kutuplaştırmayı
değil, bir araya getirme
değil, bir araya getirme
13:29
not pushing people apart.
312
797112
1223
anlamı belirten terimler.
13:31
Because if you look up the word
"justice" in the dictionary,
"justice" in the dictionary,
313
799443
3722
''Adalet'' kelimesinin sözlükte
anlamına bakarsanız,
anlamına bakarsanız,
13:35
before punishment,
314
803977
1266
cezadan önce,
13:37
before administration of law
or judicial authority,
or judicial authority,
315
805267
3276
yasa idaresi veya adli yargıdan önce,
13:41
you get:
316
809529
1246
şunu görürsünüz:
13:42
"The maintenance of what is right."
317
810799
2112
''Doğru olanın sürdürülmesi.''
13:45
And I think there are a few things
more "right" in this world
more "right" in this world
318
813794
3766
İnsanları bir araya getirmekten
ve topluluklardan ziyade,
ve topluluklardan ziyade,
13:49
than bringing people together,
319
817584
1736
bu dünyada daha ''doğru''
13:51
than unions.
320
819344
1302
çok az şey var.
13:53
And if we allow social media
to deliver that,
to deliver that,
321
821395
2497
Sosyal medyanın bunu
iletmesine müsaade edersek,
iletmesine müsaade edersek,
13:55
then it can deliver a very powerful
form of justice, indeed.
form of justice, indeed.
322
823916
3938
belki de gerçekten de çok güçlü
türde bir adalet mesajı yayabilir.
türde bir adalet mesajı yayabilir.
14:00
Thank you very much.
323
828477
1229
Çok teşekkürler.
14:01
(Applause)
324
829730
6885
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Ione Wells - Writer, activistUniversity student Ione Wells is the founder of the international #NotGuilty campaign against sexual violence and misdirected victim blaming.
Why you should listen
Ione Wells is a student at the University of Oxford in the UK, where she just started her third year reading for a degree in English Language and Literature, and a keen writer and journalist.
After being the victim of an assault in London in early 2015, she published a letter to her assaulter in a student newspaper, which went viral, attracting enormous attention and prompting the sharing of countless experiences by others around the world on social media.
That reaction prompted her to set up the international #NotGuilty campaign against sexual violence and misdirected victim-blaming, which has a website providing a platform for people to speak out. Since then, she has written about these issues for multiple publications, commented on radio and television, spoken at several festivals, hosted support groups and workshops for survivors of assault, and led workshops in schools.
She is the former editor of Oxford University’s student magazine, The Isis, and has an active interest in human rights, international relations, theatre, and wild swimming.
Ione Wells | Speaker | TED.com