Chautauqua Institution
Dayananda Saraswati: The profound journey of compassion
Swami Dayananda Saraswati: Şefkatin derin yolculuğu
Filmed:
Readability: 3.7
414,064 views
Swami (Hintli din bilgini) Dayananda Saraswati gerçek şefkatin doğasına ulaşmakta ve kişisel gelişimde birbirine paralel giden yolları çözümlüyor. Çocukluğun muhtaç doğasıyla başlayıp, başkalarını korkusuzca seven/gözeten eylemleri yapmaya varana dek, kişisel farkındalığımızın her adımından yürüyerek geçmemizi sağlıyor.
Dayananda Saraswati - Vedantic teacher
Swami Dayananda Saraswati is an acclaimed spiritual teacher and the founder of AIM for Seva -- a charitable trust that works to relieve poverty across India. Full bio
Swami Dayananda Saraswati is an acclaimed spiritual teacher and the founder of AIM for Seva -- a charitable trust that works to relieve poverty across India. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
A human child is born,
0
1000
10000
Bir insan çocuğu doğar
00:23
and for quite a long time
1
11000
5000
ve uzunca bir süre
00:28
is a consumer.
2
16000
5000
tüketici olarak yaşar.
00:33
It cannot be consciously a contributor.
3
21000
12000
Bilinçli bir şekilde hayata katılamaz.
00:45
It is helpless.
4
33000
2000
Çaresizdir
00:47
It doesn't know how to survive,
5
35000
3000
Hayatta nasıl kalacağını bile bilmez,
00:50
even though it is endowed with an instinct to survive.
6
38000
15000
hatta kendisine hayatta kalma dürtüsü bahşedilmiş olduğu halde kalamaz
01:05
It needs the help of mother, or a foster mother, to survive.
7
53000
16000
Bir annenin veya manevi bir annenin yardımı ile hayatta kalabilir
01:21
It can't afford to doubt the person who tends the child.
8
69000
13000
Kendisi ile ilgilenen kişi hakkında şüpheye düşme lüksüne sahip değildir
01:34
It has to totally surrender,
9
82000
5000
Tamamen teslim olmak zorundadır
01:39
as one surrenders to an anesthesiologist.
10
87000
5000
Aynı bir anestezi uzmanına teslim olmanız gibi
01:44
It has to totally surrender.
11
92000
6000
tamamen teslim olmak zorundadır.
01:50
That implies a lot of trust.
12
98000
10000
Bu çok fazla güven duygusu gerektirir
02:00
That implies the trusted person
13
108000
7000
Bu güvenilen kişinin
02:07
won't violate the trust.
14
115000
3000
duyulan güveni ihlal etmemesini gerektirir
02:10
As the child grows,
15
118000
5000
Çocuk büyüdükçe şunu
02:15
it begins to discover
16
123000
4000
keşfetmeye başlar;
02:19
that the person trusted is violating the trust.
17
127000
6000
güvendiği kişi güvenini ihlal etmektedir
02:25
It doesn't know even the word "violation."
18
133000
5000
hemde ihlal etmenin kelime anlamını bile bilmezken.
02:30
Therefore, it has to blame itself,
19
138000
6000
Bu sebeple, kendini suçlar...
02:36
a wordless blame,
20
144000
3000
Sessiz bir suçlamadır bu
02:39
which is more difficult to really resolve --
21
147000
12000
ki bunun çözümlenmesini daha da güçtür
02:51
the wordless self-blame.
22
159000
6000
sessiz bir kendini suçlama.
02:57
As the child grows to become an adult:
23
165000
5000
Çocuk erişkin olma yolunda büyümeye devam eder,
03:02
so far, it has been a consumer,
24
170000
4000
ki o zamana dek tüketicidir ve
03:06
but the growth of a human being
25
174000
3000
bir insanın büyümesinin altında
03:09
lies in his or her capacity to contribute,
26
177000
10000
katkıda bulunma kapasitesi, üretme kapasitesi yatar
03:19
to be a contributor.
27
187000
4000
üretken olması için bu gereklidir.
03:23
One cannot contribute unless one feels secure,
28
191000
6000
Bir insan kendini güvende hissetmezse üretici olamaz,
03:29
one feels big,
29
197000
3000
kendini büyük hissetmezse,
03:32
one feels: I have enough.
30
200000
6000
kendi içinde "ben yeteri kadarını aldım!" seklinde hissetmezse üretemez.
03:38
To be compassionate is not a joke.
31
206000
4000
Şefkatli olmak bir şaka değildir.
03:42
It's not that simple.
32
210000
3000
Bu o kadar da basit değildir.
03:45
One has to discover a certain bigness in oneself.
33
213000
7000
Bir kişi kendi içinde "büyüklüğünü" keşfetmek zorundadır.
03:52
That bigness should be centered on oneself,
34
220000
3000
Bu büyüklük kişinin içinde olmalıdır.
03:55
not in terms of money,
35
223000
3000
maddi açıdan değil,
03:58
not in terms of power you wield,
36
226000
4000
güç kullanabilme potansiyeli değil,
04:02
not in terms of any status that you can command in the society,
37
230000
8000
toplumda sahip olduğunuz statüyle elde ettiğiniz komuta gücü değil,
04:10
but it should be centered on oneself.
38
238000
5000
bu büyüklüğün kendi içinizde olması gereklidir.
04:15
The self: you are self-aware.
39
243000
4000
Kendiniz, kendinizin farkında olmalısınız
04:19
On that self, it should be centered -- a bigness, a wholeness.
40
247000
7000
İşte bu kısımda, büyüklüğünüz, bütünlüğünüz merkezinizde olmalıdır.
04:26
Otherwise, compassion is just a word and a dream.
41
254000
7000
yoksa, şefkat-merhamet sadece bir kelime ve bir rüyadan ibaret olur.
04:36
You can be compassionate occasionally,
42
264000
5000
Ara sıra şefkatli olabilirsiniz,
04:41
more moved by empathy
43
269000
4000
şevkatten ziyade empati ,
04:45
than by compassion.
44
273000
7000
empati ile hareket edersiniz
04:52
Thank God we are empathetic.
45
280000
4000
Allaha şükür ki empatiğiz.
04:56
When somebody's in pain, we pick up the pain.
46
284000
5000
Biri acı çekerken, acıyı alabiliyoruz.
05:01
In a Wimbledon final match,
47
289000
7000
Wimbledon maçlarından birinde, final maçında
05:08
these two guys fight it out.
48
296000
3000
bu iki adam savaşıyorlardı.
05:11
Each one has got two games.
49
299000
5000
Her biri ikişer maç kazanmıştı.
05:16
It can be anybody's game.
50
304000
3000
Bu herkesin maçı olabilirdi.
05:19
What they have sweated so far has no meaning.
51
307000
7000
Uğruna onca ter döktükleri şeyin aslında bir anlamı yoktu.
05:26
One person wins.
52
314000
6000
Bir kişi kazanır.
05:32
The tennis etiquette is, both the players have to come to the net
53
320000
10000
Tenis etiketi, bu iki oyuncunun da nete doğru yaklaşması
05:42
and shake hands.
54
330000
5000
ve el sıkışmalarını gerektiri.
05:47
The winner boxes the air
55
335000
3000
Kazanın havayı yumruklayıp
05:50
and kisses the ground,
56
338000
5000
ve yeri öper.
05:55
throws his shirt as though somebody is waiting for it.
57
343000
4000
t-shirtünü, sanki birisi onu bekliyormuşcasına havaya atar.
05:59
(Laughter)
58
347000
3000
(gülüşmeler)
06:02
And this guy has to come to the net.
59
350000
4000
Ve bu kişi nete doğru gelir.
06:06
When he comes to the net,
60
354000
3000
Nete gediğinde
06:09
you see, his whole face changes.
61
357000
5000
bütün yüzünün değiştiğini görebilirsiniz.
06:14
It looks as though he's wishing that he didn't win.
62
362000
5000
Sanki hiç kazanmamış olmayı dileyen bir ifade olur yüzünde.
06:19
Why? Empathy.
63
367000
5000
Neden? Empati...
06:24
That's human heart.
64
372000
2000
Bu insan kalbidir...
06:26
No human heart is denied of that empathy.
65
374000
6000
Kalbi olan hiç bir insan empatiyi inkar edemez.
06:32
No religion can demolish that by indoctrination.
66
380000
6000
Hiç bir din, yada öğreti bunu yok edemez.
06:38
No culture, no nation and nationalism --
67
386000
6000
Hiç bir kültür, ulus ve milliyetcilik
06:44
nothing can touch it
68
392000
3000
hiç bir şey buna dokunamaz
06:47
because it is empathy.
69
395000
3000
çünkü bu empatidir.
06:50
And that capacity to empathize
70
398000
6000
Ve bu empati kurma kapasitesi
06:56
is the window through which you reach out to people,
71
404000
8000
diğer insanlara ulaştığınız bir pencere gibidir,
07:04
you do something that makes a difference in somebody's life --
72
412000
5000
başka birinin hayatında farklılık yaratacak bir şey yaparsınız.
07:09
even words, even time.
73
417000
5000
Bazen kelimeler, bazen zaman.
07:14
Compassion is not defined in one form.
74
422000
5000
Şefkat sadece tek formda olmaz.
07:19
There's no Indian compassion.
75
427000
3000
Hintli şefkati diye bir şey yoktur.
07:22
There's no American compassion.
76
430000
4000
Amerikan şefkati diye bir şey yoktur.
07:26
It transcends nation, the gender, the age.
77
434000
6000
Ulus, cinsiyet, yaşın ötesine geçer.
07:32
Why? Because it is there in everybody.
78
440000
11000
Neden? Çünkü herkesin içinde vardır.
07:43
It's experienced by people occasionally.
79
451000
7000
İnsanlar tarafından bazen tecrübe edilir.
07:50
Then this occasional compassion,
80
458000
5000
Bu bazen oluşan şefkat,
07:55
we are not talking about --
81
463000
4000
hakkında konuşmadığımızdır.
07:59
it will never remain occasional.
82
467000
3000
Asla "bazen" olarak kalmaz.
08:02
By mandate, you cannot make a person compassionate.
83
470000
5000
Zorla bir insanı şefkatli yapamazsınız.
08:10
You can't say, "Please love me."
84
478000
4000
"Lütfen beni sev" diyemezsiniz
08:14
Love is something you discover.
85
482000
3000
Sevgi keşfettiğiniz bir şeydir.
08:17
It's not an action,
86
485000
5000
Bu bir hareket değildir
08:22
but in the English language, it is also an action.
87
490000
5000
ama ingilizcede aynı zamanda bir eylem anlamına da geliyor.
08:27
I will come to it later.
88
495000
4000
Buna daha sonra değineceğim.
08:31
So one has got to discover a certain wholeness.
89
499000
7000
Yani, bir kişi içindeki bütünselliği keşfetmek zorundadır.
08:38
I am going to cite the possibility of being whole,
90
506000
7000
Deneyimlerimiz arasında olan, herkesin deneyimi olan
08:45
which is within our experience, everybody's experience.
91
513000
7000
bütün olabilme ihtimalinden bahsedeceğim..
08:52
In spite of a very tragic life,
92
520000
9000
Çok trajik bir yaşama rağman
09:01
one is happy in moments which are very few and far between.
93
529000
10000
insan, arada sırada ve tek tük varolan anlarda da nutludur.
09:11
And the one who is happy,
94
539000
3000
Ve mutlu olan kişi
09:14
even for a slapstick joke,
95
542000
8000
hatta abartılı bir şakadan dolayı mutlu olsa dahi
09:22
accepts himself and also the scheme of things in which one finds oneself.
96
550000
9000
kendisini ve kendi içinde tasavvur ettiği şeylerin hepsini kabul eder.
09:31
That means the whole universe,
97
559000
4000
Bu bütün bir evren demektir
09:35
known things and unknown things.
98
563000
4000
bilinen ve bilinmeyen şeyler,
09:39
All of them are totally accepted
99
567000
6000
Bütün hepsi tamamen kabul edilmiştir
09:45
because you discover your wholeness in yourself.
100
573000
6000
çünkü kendi içinizdeki bütünselliği keşfetmişsinizdir.
09:51
The subject -- "me" --
101
579000
4000
Subje, ben,
09:55
and the object -- the scheme of things --
102
583000
3000
ve obje, tasavvur edilmiş tüm şeyler
09:58
fuse into oneness,
103
586000
5000
bir olma halinde birleşir,
10:03
an experience nobody can say, "I am denied of,"
104
591000
6000
hiç kimsenin "Ben inkar ediyorum" diyemeyeceği bir deneyim
10:09
an experience common to all and sundry.
105
597000
6000
hepimize ait ve ufak tefek muhtelif deneyimler.
10:15
That experience confirms that, in spite of all your limitations --
106
603000
9000
Bu deneyim, bütün kısıtlamalarınıza rağmen, şunu teyid eder,
10:24
all your wants, desires, unfulfilled, and the credit cards
107
612000
5000
bütün istekleriniz, arzularınız, boşluklarınız ve kredi kartlarınız,
10:29
and layoffs
108
617000
5000
işten çıkarılmalarınız,
10:34
and, finally, baldness --
109
622000
4000
ve en son olarak da kelliğinize rağmen
10:38
you can be happy.
110
626000
4000
mutlu olabilirsiniz.
10:42
But the extension of the logic is
111
630000
5000
Fakat bu mantıkla bakışımız genişletildiğinde
10:47
that you don't need to fulfill your desire to be happy.
112
635000
6000
sizler mutlu olma arzunuzu gidermeye ihtiyaç duymazsınız.
10:53
You are the very happiness, the wholeness that you want to be.
113
641000
6000
Sizler olmak istediğiniz o büyük mutluluk ve bütünlüksünüz.
10:59
There's no choice in this:
114
647000
2000
Bunda bir seçim hakkınız da yok.
11:01
that only confirms the reality
115
649000
6000
Bu, sadece, gerçeği tasdik eden
11:07
that the wholeness cannot be different from you,
116
655000
7000
o bütünlüğün sizden değişik olamayacağıdır,
11:14
cannot be minus you.
117
662000
4000
sizden çıkartılamaz
11:18
It has got to be you.
118
666000
3000
siz olmak zorundadır
11:21
You cannot be a part of wholeness
119
669000
3000
Bütünlüğün bir parçası olup da
11:24
and still be whole.
120
672000
3000
hala bütün olunamaz.
11:27
Your moment of happiness reveals that reality,
121
675000
4000
İşte o mutluluk anlarınız bu gerçeği ortaya çıkarır,
11:31
that realization, that recognition:
122
679000
5000
bunu farketmenizi, bunu tanımanızı sağlar.
11:36
"Maybe I am the whole.
123
684000
3000
Belki ben bütünün kendisiyim.
11:39
Maybe the swami is right.
124
687000
3000
Belki Hintli din bilgini haklı.
11:42
Maybe the swami is right." You start your new life.
125
690000
11000
Belki bu konuşan hinti din bilgini haklı. Yeni bir hayata başlarsınız.
11:53
Then everything becomes meaningful.
126
701000
6000
İşte o zaman herşey bir anlam kazanır.
11:59
I have no more reason to blame myself.
127
707000
4000
Kendimi suçlamak için daha fazla sebebim yok.
12:03
If one has to blame oneself, one has a million reasons plus many.
128
711000
6000
Birisi kendisini suçlayacaksa, milyonlarca sebebi vardır zaten,
12:09
But if I say, in spite of my body being limited --
129
717000
6000
ama ben "bu limitli bedenime rağmen" dersem;
12:15
if it is black it is not white, if it is white it is not black:
130
723000
9000
bedenim siyah, beyaz değil; bedenim beyaz, siyah değil,
12:24
body is limited any which way you look at it. Limited.
131
732000
6000
bedeniniz, bakış açınıza göre limitlidir. Limitlidir.
12:30
Your knowledge is limited, health is limited,
132
738000
4000
Bilginiz de limitlidir, sağlığınız da limitlidir,
12:34
and power is therefore limited,
133
742000
3000
ve dolayısı ile güç de limitlidir,
12:37
and the cheerfulness is going to be limited.
134
745000
5000
ve mutluluğunuz da limitli olacaktır.
12:42
Compassion is going to be limited.
135
750000
3000
Şefkat de limitli olacaktır.
12:45
Everything is going to be limitless.
136
753000
5000
Herşey limitSİZ olacaktır.
12:50
You cannot command compassion
137
758000
6000
Limitsiz olmadığınız sürece şefkati idare edemezsiniz
12:56
unless you become limitless, and nobody can become limitless,
138
764000
4000
limitsiz olmadığınız sürece ve kimse limitsizleşemez.
13:00
either you are or you are not. Period.
139
768000
5000
ya öylesinizdir, ya değil. Nokta.
13:05
And there is no way of your being not limitless too.
140
773000
9000
Ve limitsiz olmamanın da bir yolu yoktur.
13:14
Your own experience reveals, in spite of all limitations, you are the whole.
141
782000
10000
Kendi deneyimleriniz açığa çıkarıyor ki, tüm limitlerinize rağmen, bütünsünüz.
13:24
And the wholeness is the reality of you
142
792000
5000
Ve dünya ile ilişkinizde de
13:29
when you relate to the world.
143
797000
2000
sizin gerçekliğiniz, bu bütünlüğünüzdür
13:31
It is love first.
144
799000
3000
Sevgi öncedir.
13:34
When you relate to the world,
145
802000
2000
Dünya ile ilişkinizde
13:36
the dynamic manifestation of the wholeness
146
804000
5000
bu bütünlüğünüzün dinamik olarak ortaya çıkaracağı şey ise
13:41
is, what we say, love.
147
809000
5000
Sevgi-AŞK dediğimiz şeydir.
13:46
And itself becomes compassion
148
814000
4000
Ve eğer ilişkide olduğunuz obje o duyguyu size çağrıştırıyorsa
13:50
if the object that you relate to evokes that emotion.
149
818000
11000
kişi şefkatin kendisi olur.
14:01
Then that again transforms into giving, into sharing.
150
829000
10000
Sonra bu sizi veren ve paylaşan olma yönünde değiştirir.
14:11
You express yourself because you have compassion.
151
839000
6000
Şefkatiniz olduğu için kendinizi ifade edersiniz.
14:17
To discover compassion, you need to be compassionate.
152
845000
6000
Şefkati keşfetmek için, şefkatli olmak zorundasınız.
14:23
To discover the capacity to give and share,
153
851000
5000
Verme ve paylaşma kapasitenizi keşfetmek için
14:28
you need to be giving and sharing.
154
856000
2000
veren ve paylaşan kişi olmalısınız.
14:30
There is no shortcut: it is like swimming by swimming.
155
858000
5000
Kısa bir yolu yok. Bu, yüzerek yüzmeyi öğrenmek gibidir.
14:35
You learn swimming by swimming.
156
863000
4000
Yüzmeyi yüzerek öğrenirsiniz.
14:39
You cannot learn swimming on a foam mattress and enter into water.
157
867000
4000
Köpükle dolu bir şilte üstünde yüzmeyi öğrenip daha sonra suya giremezsiniz.
14:43
(Laughter)
158
871000
2000
(gülüşmeler)
14:45
You learn swimming by swimming. You learn cycling by cycling.
159
873000
4000
Yüzerek yüzmeyi öğrenir, bisiklete binerek bisiklet kullanmayı öğrenirsiniz.
14:49
You learn cooking by cooking,
160
877000
2000
Yemek yaparak yemek yapmayı,
14:51
having some sympathetic people around you
161
879000
3000
çevrenize sempatik insanları da alarak
14:54
to eat what you cook.
162
882000
2000
pişirdiklerinizi onlarla yiyerek öğrenirsiniz.
14:56
(Laughter)
163
884000
3000
gülüşmeler
15:04
And, therefore, what I say,
164
892000
4000
Ve, bundan dolayı, diyorum ki,
15:08
you have to fake it and make it.
165
896000
2000
bunu yapıyormuş gibi yaparak yapın. Numara yapın ve sonra yapın.
15:10
(Laughter)
166
898000
7000
(gülüşmeler)
15:17
You need to.
167
905000
3000
Bunu yapmanız gerekiyor.
15:20
My predecessor meant that.
168
908000
6000
Benim atalarım bunu anlattı.
15:26
You have to act it out.
169
914000
5000
Bunu dışa vurmalısınız.
15:31
You have to act compassionately.
170
919000
7000
Şefkatle hareket etmelisiniz.
15:38
There is no verb for compassion,
171
926000
5000
Şefkat için bir fiil yoktur,
15:43
but you have an adverb for compassion.
172
931000
4000
ama şefkat için bir zarf (belirteç) vardır.
15:47
That's interesting to me.
173
935000
4000
Bu bana ilginç gelir.
15:51
You act compassionately.
174
939000
6000
Şefkatle davranırsınız. Şefkatli olursunuz.
15:57
But then, how to act compassionately if you don't have compassion?
175
945000
4000
Ama sonra şu var, şefkatiniz yoksa, nasıl şefkatli davranabilirsiniz?
16:01
That is where you fake.
176
949000
3000
İşte bu noktada numara yapacaksınız.
16:04
You fake it and make it. This is the mantra of the United States of America.
177
952000
4000
Yapıyormuş gibi yapın ve yapın. USA 'da mantra (öz.'le dua'da çok tekrarlanan söz) budur.
16:08
(Laughter)
178
956000
5000
gülüşmeler
16:13
You fake it and make it.
179
961000
4000
Yapıyormuş gibi yapın ve yapın.
16:17
You act compassionately as though you have compassion:
180
965000
3000
Şefkatiniz varmış gibi şefkatli davranın
16:20
grind your teeth,
181
968000
3000
dişlerinizi gıcırdatın,
16:23
take all the support system.
182
971000
2000
bütün destek sistemini alın,
16:25
If you know how to pray, pray.
183
973000
4000
dua etmeyi biliyorsanız, edin.
16:29
Ask for compassion.
184
977000
3000
Şefkat dileyin.
16:32
Let me act compassionately.
185
980000
3000
"Şefkatle davranmama izin ver..."
16:35
Do it.
186
983000
2000
Yapın bunu.
16:37
You'll discover compassion
187
985000
2000
Sizde şefkati keşfedeceksiniz.
16:39
and also slowly a relative compassion,
188
987000
5000
Yavaşca kısmen şefkati
16:44
and slowly, perhaps if you get the right teaching,
189
992000
4000
ve yavaşca, eğer doğru eğitimi alırsanız, muhtemelen
16:48
you'll discover compassion is a dynamic manifestation
190
996000
5000
şefkatin dinamik alametlerini belirtilerini keşfedeceksiniz
16:53
of the reality of yourself, which is oneness, wholeness,
191
1001000
6000
kendi gerçekliğinizi, BİRliğinizi, bütünlüğünüzü
16:59
and that's what you are.
192
1007000
2000
olduğunuz şeyi keşfedeceksiniz.
17:01
With these words, thank you very much.
193
1009000
3000
Bu kelimelerle, size çok teşekkür ediyorum.
17:04
(Applause)
194
1012000
2000
Alkışlar
ABOUT THE SPEAKER
Dayananda Saraswati - Vedantic teacherSwami Dayananda Saraswati is an acclaimed spiritual teacher and the founder of AIM for Seva -- a charitable trust that works to relieve poverty across India.
Why you should listen
Swami Dayananda Saraswati has been teaching the traditional wisdom of Vedanta for more than four decades, in India and around the world. His success as a teacher is evident in the successes of his students -- over 100 are now swamis themselves, and highly respected as scholars and teachers. Within the Hindu community, he has worked to create harmony, founding the Hindu Dharma Acharya Sabha, where heads of different sects can come together learn from each other. In the larger religious community, he has also made huge strides towards cooperation, convening the first World Congress for the Preservation of Religious Diversity.
However, Swami Saraswati’s work is not limited to the religious community. He is the founder and an active executive member of the All India Movement (AIM) for Seva. Since 2000, AIM has been bringing medical assistance, education, food and infrastructure to people living in the most remote areas of India. Growing up in a small, rural village himself, the Swami understood the particular challenges to accessing aid faced by those outside of the cities. Today, AIM for Seva estimates that they have been able to help over two million people in need.
Dayananda Saraswati | Speaker | TED.com