ABOUT THE SPEAKER
Christiana Figueres - Climate advocate
Christiana Figueres is the executive secretary of the United Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC), who led the recent COP 21 climate talks in Paris.

Why you should listen

Christiana Figueres has been the executive secretary of the UNFCCC since July 2010. She has directed five consecutive successful Conferences of the Parties, and is now charged with the intergovernmental process to deliver the 2015 Paris agreement on climate change.

Figueres has a long trajectory in the field of global climate change, having been a member of the Costa Rican negotiating team 1995- 2009, and having played a number of key roles in the governance of the UNFCCC before formally joining the secretariat. She initiated her life of public service as Minister Counselor at the Embassy of Costa Rica in Bonn, Germany in 1982. Moving to the USA, she was Director of Renewable Energy in the Americas (REIA) and in 1995 founded the nonprofit Center for Sustainable Development of the Americas (CSDA) which she directed for eight years. She designed and helped to establish national climate change programs throughout Latin America and served as high level advisor to both governments and private companies. In 2001 she received the Hero for the Planet Award from National Geographic.

More profile about the speaker
Christiana Figueres | Speaker | TED.com
TED2016

Christiana Figueres: The inside story of the Paris climate agreement

Christiana Figueres: Paris iklim anlaşmasının iç yüzü

Filmed:
1,194,337 views

İşiniz gezegeni kurtarmak olsaydı ne yapardınız? Christiana Figueres Birleşmiş Milletler tarafından Aralık 2015'te Paris İklim Konferansı'na (COP 21) öncülük etmek için görevlendirildiği zaman, birçok insanın yapacağı şekilde tepki verdi: 195 ülkenin liderlerini iklim değişikliğinin nasıl yavaşlatacağına dair bir anlaşmaya getirmenin mümkün olamayacağını düşündü. Onun şüphecilikten iyimserliğe nasıl döndüğünü ve tarihteki en önemli iklim anlaşmasının başarılmasına nasıl yardımcı olduğunu keşfedin.
- Climate advocate
Christiana Figueres is the executive secretary of the United Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC), who led the recent COP 21 climate talks in Paris. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
I have one more reasonneden for optimismiyimserlik:
0
760
2656
İyimserlik için bir sebebim daha var:
00:15
climateiklim changedeğişiklik.
1
3440
1456
İklim değişikliği.
00:16
Maybe you don't believe it,
but here is the factgerçek.
2
4920
2760
Belki buna inanmayacaksınız
ama, işte gerçek.
00:20
On DecemberAralık 12, 2015,
3
8400
3400
12 Aralık 2015 tarihinde,
00:24
in ParisParis, underaltında the UnitedAmerika NationsMilletler,
4
12600
2616
Paris'te, Birleşmiş Milletler yönetiminde,
00:27
195 governmentshükümetler got togetherbirlikte
5
15240
4456
195 hükûmet bir araya geldi
00:31
and unanimouslyoybirliğiyle --
6
19720
2160
ve oy birliği ile --
hükûmetlerle çalıştıysanız,
bunun ne kadar zor olduğunu bilirsiniz --
00:34
if you've workedişlenmiş with governmentshükümetler,
you know how difficultzor that is --
7
22600
3216
00:37
unanimouslyoybirliğiyle decidedkarar
8
25840
2216
en savunmasız insanları korumak
00:40
to intentionallykasten changedeğişiklik the coursekurs
of the globalglobal economyekonomi
9
28080
4816
ve hepimizin hayatını iyileştirmek için
00:44
in ordersipariş to protectkorumak the mostçoğu vulnerablesavunmasız
10
32920
2816
küresel ekonomi rotasının
kasıtlı olarak değiştirilmesine
00:47
and improveiyileştirmek the life of all of us.
11
35760
2656
oy birliği ile karar verdi.
00:50
Now, that is a remarkabledikkat çekici achievementbaşarı.
12
38440
2416
İşte bu fevkalade bir başarıdır.
00:52
(ApplauseAlkış)
13
40880
2216
(Alkış)
00:55
But it is even more remarkabledikkat çekici
14
43120
2136
Hatta, sadece birkaç yıl önce
nerede olduğumuzu düşünürseniz
00:57
if you considerdüşünmek where we had been
just a fewaz yearsyıl agoönce.
15
45280
3976
daha fevkalade bir başarıdır.
01:01
2009, CopenhagenCopenhagen.
16
49280
2656
Kopenhag, 2009.
01:03
Who remembershatırlar CopenhagenCopenhagen?
17
51960
1640
Kopenhag'ı kim hatırlıyor?
01:06
Well, after yearsyıl of workingçalışma
towardkarşı a climateiklim agreementanlaşma,
18
54160
5576
Bir iklim anlaşması için
yıllarca çalıştıktan sonra,
01:11
the sameaynı governmentshükümetler
convenedtoplandı in CopenhagenCopenhagen
19
59760
3160
aynı hükûmetler Kopenhag'ta toplandı
01:16
and failedbaşarısız oldu miserablyberbat şekilde.
20
64080
1960
ve son derece başarısız oldu.
01:18
Why did it failbaşarısız miserablyberbat şekilde?
21
66640
2376
Peki neden son derece başarısız oldu?
01:21
For manyçok differentfarklı reasonsnedenleri,
22
69040
1576
Birçok farklı sebepten dolayı,
01:22
but primarilyÖncelikle because
of the deeplyderinden entrenchedyerleşik dividebölmek
23
70640
3536
ama temelde Küresel Kuzey
ve Küresel Güney arasındaki
01:26
betweenarasında the globalglobal
NorthKuzey and the globalglobal SouthGüney.
24
74200
2720
derinden kök salmış
ayrım yüzünden başarısız oldu.
01:30
So now, sixaltı monthsay after this failurebaşarısızlık,
25
78720
3896
Şimdi, bu başarısızlıktan 6 ay sonra,
01:34
I was calleddenilen in
to assumeüstlenmek the responsibilitysorumluluk
26
82640
3336
küresel iklim değişikliği müzakerelerinin
01:38
of the globalglobal climateiklim changedeğişiklik negotiationsmüzakereler.
27
86000
2056
sorumluluğunu üstlenmek için çağrıldım.
01:40
You can imaginehayal etmek, the perfectmükemmel momentan
to startbaşlama this newyeni job.
28
88080
4376
Hayal edebilirsiniz, bu yeni işe
başlamak için en iyi zamanlama.
01:44
The globalglobal moodruh hali on climateiklim changedeğişiklik
was in the trashçöp can.
29
92480
3696
İklim değişikliği üzerine olan küresel
ruh hâli çöp kutusunun içindeydi.
01:48
No one believedinanılır
30
96200
2456
Küresel anlaşmanın mümkün olabileceğine
01:50
that a globalglobal agreementanlaşma
could ever be possiblemümkün.
31
98680
2960
hiç kimse inanmadı.
01:54
In factgerçek, neitherne did I.
32
102160
2040
Aslında, ben de inanmadım.
01:57
If you promisesöz vermek not to tell anyonekimse
outsidedışında of this wonderfulolağanüstü TEDTED audienceseyirci,
33
105160
4816
Bu harika TED seyircisinin dışındaki
kimseye söylemeyeceğinize söz verirseniz,
02:02
I'm going to divulgeifşa a secretgizli
34
110000
2096
tarih tarafından minnetle gömülen
02:04
that has been gratefullyminnetle
buriedgömülü by historytarih.
35
112120
4360
bir sırrı ortaya çıkaracağım.
02:09
On my first pressbasın conferencekonferans,
36
117600
2696
İlk basın toplantımda,
02:12
a journalistgazeteci askeddiye sordu, "UmUm, MsMS. FigueresFigueres,
37
120320
3376
bir gazeteci; ''Bayan Figueres,
02:15
do you think that a globalglobal agreementanlaşma
is ever going to be possiblemümkün?"
38
123720
4376
küresel bir anlaşmanın
mümkün olabileceğini
düşünüyor musunuz?'' diye sordu.
02:20
And withoutolmadan engagingçekici brainbeyin,
I heardduymuş me uttermutlak,
39
128120
4336
Düşünmeksizin ağzımdan
şu kelimeler döküldü:
02:24
"Not in my lifetimeömür."
40
132480
1600
"Benim ömrüm elvermez."
02:27
Well, you can imaginehayal etmek
the facesyüzleri of my pressbasın teamtakım
41
135240
3536
Basın ekibimin, Kosta Rikalı
02:30
who were horrifieddehşete kapılmış
at this crazyçılgın CostaKosta RicanRika womankadın
42
138800
3696
yeni patronlarına bakarken
02:34
who was theironların newyeni bosspatron.
43
142520
1400
dehşete düşmüş yüzlerini tahmin edersiniz.
02:36
And I was horrifieddehşete kapılmış, too.
44
144720
2616
Ben de dehşete düşmüştüm.
02:39
Now, I wasn'tdeğildi horrifieddehşete kapılmış at me,
because I'm kindtür of used to myselfkendim.
45
147360
3256
Şimdi kendime şaşırmıyorum,
çünkü artık kendime alıştım.
02:42
I was actuallyaslında horrifieddehşete kapılmış
46
150640
2176
Gerçekten de söylediğim şeylerin
02:44
at the consequencessonuçları
of what I had just said,
47
152840
3696
ve bütün evlatlarımızın
yaşamak zorunda olduğu
02:48
at the consequencessonuçları for the worldDünya
48
156560
2176
bir dünyanın varacağı sonuçlar
02:50
in whichhangi all our childrençocuklar
are going to have to livecanlı.
49
158760
4400
konusunda dehşete düşmüştüm.
02:56
It was franklyaçıkçası a horriblekorkunç momentan for me,
50
164240
2816
Açık konuşmak gerekirse
benim için feci bir andı
02:59
and I thought, well, no, hangasmak on,
51
167080
2096
ve düşündüm ki, şey, hayır, dur biraz,
03:01
hangasmak on.
52
169200
1616
dur biraz.
03:02
Impossibleİmkansız is not a factgerçek,
53
170840
3816
İmkânsızlık bir gerçek değildir,
03:06
it's an attitudetutum.
54
174680
1440
bir düşüncedir.
03:08
It's only an attitudetutum.
55
176800
2376
Sadece bir düşünce.
03:11
And I decidedkarar right then and there
that I was going to changedeğişiklik my attitudetutum
56
179200
4936
Böylece, o anda ve orada düşüncemi
değiştirmeye karar verdim
03:16
and I was going to help the worldDünya
changedeğişiklik its attitudetutum on climateiklim changedeğişiklik.
57
184160
4640
ve dünyanın küresel ısınma hakkındaki
duruşunu değiştirmesine yardım edecektim.
03:21
So I don't know --
58
189760
2976
Yani bilemiyorum --
03:24
No, just this? Thanksteşekkürler.
59
192760
1976
Hayır, sadece bu mu? Teşekkürler.
03:26
I don't know --
60
194760
1200
Eğer size
03:30
what you would do
61
198120
1536
işinizin dünyayı kurtarmak
olduğu söylenseydi,
03:31
if you were told
your job is to savekayıt etmek the planetgezegen.
62
199680
5440
neler yapardınız bilemiyorum.
03:37
Put that on the job descriptionaçıklama.
63
205960
1800
İşte bunu iş tanımınızın
içine yerleştirin.
03:41
And you have fulltam responsibilitysorumluluk,
64
209040
2656
Ayrıca bütün sorumluluk sizde
03:43
but you have absolutelykesinlikle no authorityyetki,
65
211720
3136
ancak hiçbir yetkiniz yok,
03:46
because governmentshükümetler are sovereignegemen
in everyher decisionkarar that they take.
66
214880
3840
çünkü hükûmetler aldıkları
her kararda bağımsızdır.
03:52
Well, I would really love to know
67
220560
3456
Gerçekten de ilk Pazartesi gününüzde
03:56
what you would do
on the first MondayPazartesi morningsabah,
68
224040
2256
ne yapacağınızı çok merak ediyorum
03:58
but here'sburada what I did: I panickedPanik.
69
226320
2416
fakat benim yaptığım şuydu: Panik oldum.
04:00
(LaughterKahkaha)
70
228760
1656
(Gülüşmeler)
04:02
And then I panickedPanik again,
71
230440
2496
Tekrar panik oldum,
çünkü bu problemi nasıl çözeceğimiz
04:04
because I realizedgerçekleştirilen I have no ideaFikir
how we're going to solveçözmek this problemsorun.
72
232960
4040
konusunda hiçbir fikrim
olmadığını fark ettim.
04:09
And then I realizedgerçekleştirilen I have no ideaFikir
how we're going to solveçözmek this problemsorun,
73
237800
4056
Ayrıca sonra yine bu problemi
nasıl çözeceğimiz konusunda
hiçbir fikrim olmadığını fark ettim.
04:13
but I do know one thing:
74
241880
2936
Ancak tek bir şey biliyordum:
04:16
we have got to changedeğişiklik
the toneton of this conversationkonuşma.
75
244840
4976
Bu konuşmanın üslubunu
değiştirmek zorundayız.
04:21
Because there is no way
you can deliverteslim etmek victoryzafer
76
249840
3096
Çünkü iyimserlik olmadan
04:24
withoutolmadan optimismiyimserlik.
77
252960
1200
zafer kazanmanın bir yolu yok.
04:27
And here,
78
255040
1576
İşte,
04:28
I use optimismiyimserlik as a very simplebasit wordsözcük,
79
256640
4536
iyimserliği basit bir kelime
olarak kullanıyorum
04:33
but let's understandanlama it
in its broadergeniş senseduyu.
80
261200
2776
fakat gelin bunu daha
geniş bir şekilde anlayalım.
04:36
Let's understandanlama it as couragecesaret,
81
264000
2896
Hadi bunu cesaret olarak,
04:38
hopeumut, trustgüven, solidarityDayanışma,
82
266920
3976
umut olarak, güven olarak,
dayanışma olarak,
04:42
the fundamentaltemel beliefinanç
that we humansinsanlar can come togetherbirlikte
83
270920
4896
biz insanları, bir araya getiren
temel inançlar olarak anlayalım
04:47
and can help eachher other
to better the fatekader of mankindinsanlık.
84
275840
3280
ve insanlığın kaderini daha iyiye
götürmek için birbirimize
yardım edebilelim.
04:51
Well, you can imaginehayal etmek
that I thought that withoutolmadan that,
85
279800
2616
Bu olmadan Kopenhag
felcinden kurtulabilememiz için
04:54
there was no way we were going
to get out of the paralysisfelç of CopenhagenCopenhagen.
86
282440
3456
bir yol olmadığını düşündüğümü
tahmin edebiliyorsunuzdur.
04:57
And for sixaltı yearsyıl,
87
285920
1816
Altı yıldır,
04:59
I have stubbornlyinatla, relentlesslyacımasız
injectedenjekte optimismiyimserlik into the systemsistem,
88
287760
5856
inatla, bıkmadan usanmadan,
medyadan gelen sorular ne olursa olsun,
--daha da iyiye gittim--
05:05
no mattermadde what the questionssorular
from the pressbasın --
89
293640
2856
05:08
and I have gottenkazanılmış better at those --
90
296520
2176
ve deliller ne kadar
aksini işaret etse de
05:10
and no mattermadde what the evidencekanıt
to the contraryaksi.
91
298720
3176
bu düzene iyimserlik aşıladım.
Bana güvenin, aksi yönde
çok fazla kanıt vardı.
05:13
And believe you me, there has been
a lot of contraryaksi evidencekanıt.
92
301920
5480
05:21
But relentlessacımasız optimismiyimserlik into the systemsistem.
93
309360
4280
Ancak karşısında da düzene doğru
sonu gelmeyen bir iyimserlik vardı.
05:26
And prettygüzel soonyakında,
94
314880
1976
Yakın bir zaman sonra,
05:28
we beganbaşladı to see changesdeğişiklikler
happeningolay in manyçok areasalanlar,
95
316880
5336
binlerce insanın zemin hazırladığı
05:34
precipitatedçöktürülmüş by thousandsbinlerce of people,
96
322240
3256
birçok alanda meydana gelen
değişiklikleri görmeye başladık,
05:37
includingdahil olmak üzere manyçok of you here todaybugün,
97
325520
2616
buna bugün burada
bulunan sizler de dâhilsiniz
05:40
and I thank you.
98
328160
1200
ve sizlere teşekkür ediyorum.
05:42
And this TEDTED communitytoplum
will not be surprisedşaşırmış
99
330040
5096
Bu TED topluluğu,
önemli değişikliğin meydana geldiği
05:47
if I tell you the first areaalan
100
335160
2616
ilk alanı söylediğimde şaşırmayacaktır.
05:49
in whichhangi we saw remarkabledikkat çekici changedeğişiklik
101
337800
3136
05:52
was ...
102
340960
1200
O alan,
05:55
technologyteknoloji.
103
343320
1200
teknolojiydi.
05:57
We beganbaşladı to see that cleantemiz technologiesteknolojiler,
104
345600
2616
Bizler, temiz teknolojide,
06:00
in particularbelirli renewableyenilenebilir
energyenerji technologiesteknolojiler,
105
348240
2456
özellikle de yenilenebilir
enerji teknolojilerinde,
06:02
beganbaşladı to dropdüşürmek pricefiyat
and increaseartırmak in capacitykapasite,
106
350720
2616
şu an şehrin tamamının
elektrik ihtiyacını karşılayacak
kapasiteye sahip
06:05
to the pointpuan where todaybugün
we are alreadyzaten buildingbina
107
353360
3056
yoğunlaştırılmış güneş enerjili
elektrik santrallerini
inşa ettiğimiz süreçte
06:08
concentratedkonsantre solargüneş powergüç plantsbitkiler
108
356440
1736
06:10
that have the capacitykapasite
to powergüç entiretüm citiesşehirler,
109
358200
4456
fiyatların düştüğünü ve kapasitenin
arttığını görmeye başladık.
06:14
to say nothing of the factgerçek
of what we are doing on mobilityhareketlilik
110
362680
4136
Taşınabilirlik ve akıllı binalar
konusunda neler yaptığımızdan
06:18
and intelligentakıllı buildingsbinalar.
111
366840
1880
bahsetmiyorum bile.
06:21
And with this shiftvardiya in technologiesteknolojiler,
112
369400
2816
Teknolojideki bu değişimle,
06:24
we were ableyapabilmek to beginbaşla to understandanlama
113
372240
3176
ekonomik dengede
06:27
that there was a shiftvardiya
in the economicekonomik equationdenklem,
114
375440
3560
bir değişikliğin olduğunu anlayabildik.
06:31
because we were ableyapabilmek to recognizetanımak
115
379720
2096
Çünkü; evet biz iklim değişikliği için
06:33
that yes, there are
hugeKocaman costsmaliyetler to climateiklim changedeğişiklik,
116
381840
3096
yüksek maliyetlerin söz konusu olduğunu
06:36
and yes, there are compoundedbileşik risksriskler.
117
384960
2536
ve yine evet karmaşık riskler
olduğunu fark edebiliyorduk.
06:39
But there alsoAyrıca are economicekonomik advantagesavantajları
118
387520
2656
Ancak, ekonomik avantajlar
06:42
and intrinsiciçsel benefitsfaydaları,
119
390200
1696
ve hakiki faydalar da var,
06:43
because the disseminationyayma
of the cleantemiz technologiesteknolojiler
120
391920
2936
çünkü temiz teknolojinin yayılması
06:46
is going to bringgetirmek us cleanertemizleyici airhava,
121
394880
2000
bizlere daha temiz bir hava,
06:50
better healthsağlık,
122
398640
1376
daha iyi bir sıhhat,
06:52
better transportationtaşımacılık,
more livableyaşanabilir citiesşehirler,
123
400040
2536
daha iyi ulaşım,
daha yaşanılabilir şehirler,
06:54
more energyenerji securitygüvenlik,
124
402600
1536
daha iyi bir enerji güvencesi,
gelişmekte olan ülkeler için daha fazla
enerjiye ulaşım imkânı sağlayacak.
06:56
more energyenerji accesserişim
to the developinggelişen worldDünya.
125
404160
3456
06:59
In sumtoplam, a better worldDünya
than what we have now.
126
407640
3040
Kısaca, şu an yaşadığımız
dünyadan daha iyi bir dünya.
07:03
And with that understandinganlayış,
127
411840
1680
Bu anlayışla
07:06
you should have witnessedtanık,
in factgerçek, partBölüm of you were,
128
414840
3496
aslında bir kısmınız, öncelikle ulusal
olmayan hükûmetler olmak üzere,
07:10
the spreadYAYILMIŞ of ingenuitymarifet and excitementheyecan
129
418360
4336
özel sektör, endüstrinin ileri gelenleri,
sigorta şirketleri, yatırımcılar,
07:14
that wentgitti throughvasitasiyla,
first throughvasitasiyla nonnationalnonnational governmentshükümetler,
130
422720
4016
şehirlerin öncüleri,
inanç topluluklarından geçerek
07:18
the privateözel sectorsektör, captainskaptanları of industrysanayi,
insurancesigorta companiesşirketler,
131
426760
4136
hünerin ve heyecanın yayılmasına
tanıklık etmiş olmalısınız.
07:22
investorsyatırımcılar, cityŞehir leadersliderler,
faithinanç communitiestopluluklar,
132
430920
4296
07:27
because they all beganbaşladı to understandanlama,
this actuallyaslında can be in theironların interestfaiz.
133
435240
5336
Çünkü bu grupların hepsi bu durumun
gerçekte kendi yararlarına
olduğunu anlamaya başladı.
07:32
This can actuallyaslında
improveiyileştirmek theironların bottomalt linehat.
134
440600
3520
Bu esasında onların
kâr-zarar hanesini düzeltebilir.
07:37
And it wasn'tdeğildi just the usualolağan suspectsşüpheli.
135
445840
5760
Ayrıca burada sadece
olağan şüpheliler yoktu.
07:44
I have to tell you I had the CEOCEO
of a majormajör, majormajör oilsıvı yağ and gasgaz companyşirket
136
452760
5296
Size söylemeliyim ki; büyük ama
çok büyük bir petrol ve gaz şirketinin
CEO'su geçen yılın başında bana geldi
07:50
come to me at the beginningbaşlangıç of last yearyıl
137
458080
2336
07:52
and say --
138
460440
1200
ve,
07:54
privatelyözel, of coursekurs --
139
462520
1760
tabii ki gizlice,
07:57
he did not know how
he was going to changedeğişiklik his companyşirket,
140
465280
3856
şirketini nasıl
değiştireceğini bilmediğini,
08:01
but he is going to changedeğişiklik it,
141
469160
2176
fakat değiştireceğini söyledi.
08:03
because he's interestedilgili
in long-termuzun vadeli viabilityyaşayabilirlik.
142
471360
2680
Çünkü uzun süre ayakta kalmak istiyordu.
08:06
Well, now we have a shiftvardiya
in the economicekonomik equationdenklem,
143
474840
5176
Yani, şimdi biz ekonomi
dengesinde bir değişiklik yaşıyoruz
08:12
and with that, with broadergeniş
supportdestek from everyoneherkes,
144
480040
4336
ve bununla birlikte,
herkesten gelen destekle
08:16
it did not take very long
before we saw that nationalUlusal governmentshükümetler
145
484400
6376
ulusal hükûmetlerin bu durumun
08:22
wokeuyandı up to the factgerçek
that this is in theironların nationalUlusal interestfaiz.
146
490800
4856
kendi yararlarına olduğunu anlamalarını
görmemiz çok uzun sürmedi.
08:27
And when we askeddiye sordu countriesülkeler
to beginbaşla to identifybelirlemek
147
495680
4136
Ayrıca ülkelere evrensel çabaya,
kendi yararlarına olacak şekilde,
08:31
how they could contributekatkıda bulunmak
to globalglobal effortsçabaları
148
499840
3896
nasıl katkı sağlayabileceklerini
belirlemek adına talepte bulunduk,
08:35
but basedmerkezli on theironların nationalUlusal interestfaiz,
149
503760
2336
08:38
189 countriesülkeler out of 195,
150
506120
4256
195 ülkenin 189'u
08:42
189 countriesülkeler sentgönderilen theironların
comprehensivekapsamlı climateiklim changedeğişiklik plansplanları,
151
510400
5336
189 ülke, kendi öncelikleri ile kesişen
ve kendi milli sürdürülebilir
kalkınma planları ile uyumlu,
08:47
basedmerkezli on theironların nationalUlusal interestfaiz,
152
515760
2135
08:49
concurrenteş zamanlı with theironların prioritiesöncelikler,
153
517919
1897
kendi yararlarını temel alan
08:51
consistenttutarlı with theironların nationalUlusal
sustainablesürdürülebilir developmentgelişme plansplanları.
154
519840
3480
geniş çaplı küresel değişiklik
planlarını gönderdiler.
08:56
Well,
155
524680
1200
Pekâlâ,
08:58
oncebir Zamanlar you protectkorumak
the coreçekirdek interestsilgi of nationsmilletler,
156
526800
5176
bir kere ülkelerin temel
çıkarlarını koruduğunuz zaman,
09:04
then you can understandanlama
that nationsmilletler were readyhazır
157
532000
3656
anlıyorsunuz ki; ülkeler ortak bir yolda,
09:07
to beginbaşla to convergeYakınsama ontoüstüne a commonortak pathyol,
158
535680
3616
ortak bir güzergâhta
birleşmeye hazırlarmış
09:11
ontoüstüne a commonortak directionyön of travelseyahat
159
539320
3256
ki bu güzergâh bizleri muhtemelen
09:14
that is going to take us
probablymuhtemelen severalbirkaç decadeson yıllar,
160
542600
3136
birkaç on yıl ileriye götürecek
09:17
but over those severalbirkaç decadeson yıllar
is going to take us
161
545760
2496
ve bu sürede de yeni bir ekonomiye,
09:20
into the newyeni economyekonomi,
162
548280
1456
hayli dirençli, karbondan
arındırılmış bir ekonomiye
09:21
into a decarbonizeddecarbonized,
highlybüyük ölçüde resilientesnek economyekonomi,
163
549760
3576
geçiş olacak.
09:25
And the nationalUlusal contributionskatkıları
that are currentlyşu anda on the tabletablo
164
553360
3376
Ulusal hükûmetler adına
09:28
on behalfadına of nationalUlusal governmentshükümetler
165
556760
2296
hâlihazırda elimizde olan ulusal destekler
09:31
are insufficientyetersiz to get us
to a stabilizedstabilize climateiklim,
166
559080
4136
istikrarlı bir iklimi sağlamakta yetersiz.
09:35
but they are only the first stepadım,
167
563240
2056
Ancak bunlar sadece ilk adımlar
09:37
and they will improveiyileştirmek over time.
168
565320
2016
ve zamanla gelişecekler.
09:39
And the measurementÖlçüm, reportingraporlama
and verificationdoğrulama of all of those effortsçabaları
169
567360
4416
Ayrıca önlemler, tüm bu çabaların
raporlanması ve doğrulanması
09:43
is legallyyasal olarak bindingbağlama.
170
571800
1656
yasal olarak bağlayıcı.
09:45
And the checkpointsDenetim noktaları that we're
going to have everyher fivebeş yearsyıl
171
573480
3736
Amacımızına doğru kümülatif gelişimi
değerlendirmek için her beş yılda bir
09:49
to assessbelirlemek collectivetoplu progressilerleme
towardskarşı our goalhedef are legallyyasal olarak bindingbağlama,
172
577240
4496
ele alacağımız kontrol noktaları
yine yasal olarak bağlayıcı
09:53
and the pathyol itselfkendisi towardkarşı
a decarbonizeddecarbonized and more resilientesnek economyekonomi
173
581760
4896
ve karbondan arındırılmış
ve daha dirençli
bir ekonomiye giden bu güzergâh da
09:58
is legallyyasal olarak bindingbağlama.
174
586680
1200
yasal olarak bağlayıcı.
10:00
And here'sburada the more importantönemli partBölüm:
175
588480
2016
İşte size en önemli kısım:
10:02
What did we have before?
176
590520
1416
Daha önce elimizde neler vardı?
10:03
A very smallküçük handfulavuç of countriesülkeler
177
591960
3056
Tamamen yetersiz
ve dahası büyük ölçekte
bir yük olarak algılanan
10:07
who had undertakenüstlenilen very reducedindirimli,
178
595040
3240
10:11
short-termkısa dönem emissionemisyon reductionindirgeme commitmentstaahhütler
179
599320
3056
kısıtlı, kısa dönem karbon yayılımını
azaltma taahütlerini ortaya koyan
10:14
that were completelytamamen insufficientyetersiz
180
602400
3176
bir avuç dolusu ülke.
10:17
and furthermoreayrıca,
largelybüyük oranda perceivedalgılanan as a burdenyük.
181
605600
3416
10:21
Now what do we have?
182
609040
1416
Şimdi ise elimizde neler var?
10:22
Now we have all countriesülkeler of the worldDünya
contributingkatkı with differentfarklı intensitiesyoğunluklarda
183
610480
5576
Şimdi, hepsinin çevresel bütünlükle
ortak bir amaca hizmet ettiği;
10:28
from differentfarklı approachesyaklaşımlar
in differentfarklı sectorsSektörler,
184
616080
2296
farklı alanlarda, farklı yaklaşımlarla,
10:30
but all of them
contributingkatkı to a commonortak goalhedef
185
618400
3480
farklı yoğunlukta katkıda bulunan
10:35
and alonguzun bir a pathyol
186
623040
2456
dünyanın tüm ülkelerine sahibiz.
10:37
with environmentalçevre integritybütünlük.
187
625520
2040
10:40
Well, oncebir Zamanlar you have all of this in placeyer
188
628400
4056
Yani, hepsini bir araya getirdiğinizde
10:44
and you have shiftedkaydırılır this understandinganlayış,
189
632480
2216
ve anlayışı değiştirdiğinizde
10:46
then you see that governmentshükümetler
were ableyapabilmek to go to ParisParis
190
634720
4376
hükûmetlerin Paris'e gidebileceklerini
ve Paris Anlaşması'nı kabul
edeceklerini görürsünüz.
10:51
and adoptbenimsemek the ParisParis agreementanlaşma.
191
639120
2536
10:53
(ApplauseAlkış)
192
641680
2640
(Alkış)
11:01
So,
193
649360
1200
Böylece,
11:03
as I look back
194
651280
1520
şöyle 6 yıl
11:08
over the pastgeçmiş sixaltı yearsyıl,
195
656440
2120
geriye doğru baktığımda,
11:14
first I rememberhatırlamak
196
662000
1480
ilk aklıma gelen şey
11:16
the day the ParisParis agreementanlaşma was adoptedbenimsenen.
197
664480
3600
Paris Anlaşması'nın kabul edildiği gün.
11:20
I cannotyapamam tell you
the euphoriaöfori in the roomoda.
198
668800
2576
Odadaki mutluluğu size tarif edemem.
11:23
5,000 people jumpingatlama out of theironların seatsKoltuklar,
199
671400
3376
5.000 insan mutluluk
11:26
cryingağlıyor, clappingAlkışlar, screamingbağıran, yellingseslenme,
200
674800
3656
ve hâlâ gördükleri şeye olan
inançsızlıkları arasındaki uçurumda
11:30
tornyırtık betweenarasında euphoriaöfori and still disbeliefgüvensizlik
at what they had just seengörüldü,
201
678480
5296
yerlerinden zıpladı, ağladı,
alkışladı, bağırdı, çağırdı.
11:35
because so manyçok people
202
683800
1840
Çünkü bu iş için
11:38
had workedişlenmiş for yearsyıl towardskarşı this,
and this was finallyen sonunda theironların realitygerçeklik.
203
686440
4680
birçok insan yıllarca çaba sarf etti
ve sonunda bu iş gerçek oldu.
11:44
And it wasn'tdeğildi just those
who had participatedkatıldı directlydirekt olarak.
204
692480
4240
Sadece doğrudan katkıda
bulunanlarla da sınırlı değildi.
11:49
A fewaz weekshaftalar agoönce, I was with a colleagueçalışma arkadaşı
205
697600
2776
Birkaç hafta önce,
eşi Natasha'ya vermek istediği
11:52
who was tryingçalışıyor to decidekarar ver
206
700400
1816
Tahiti incisi hakkında
karar vermeye çalışan
11:54
on a TahitianTahiti pearlinci that he wanted
to give to his wonderfulolağanüstü wifekadın eş NatashaNatasha.
207
702240
5200
bir meslektaşımla birlikteydim.
12:01
And oncebir Zamanlar he had finallyen sonunda decidedkarar
what he was going to buysatın almak,
208
709160
4040
En sonunda neyi almaya karar verdiğinde,
kuyumcu ona dedi ki:
12:06
the jewelerKuyumcu said to him,
209
714760
1216
12:08
"You know, you're very luckyşanslı
that you're buyingalış this now,
210
716000
2816
"Bilin ki şu an bunu
aldığınız için çok şanslısınız,
12:10
because these pearlsİnciler could go extinctsoyu tükenmiş
very soonyakında because of climateiklim changedeğişiklik."
211
718840
4680
çünkü bu inciler iklim değişikliğinden
dolayı yok olma tehlikesi altındalar."
12:16
"But," the jewelerKuyumcu said, "have you heardduymuş,
212
724240
3536
"Ancak" dedi kuyumcu, "duydunuz mu?
12:19
the governmentshükümetler
have just come to a decisionkarar,
213
727800
2776
hükûmetler ortak bir karar almışlar
12:22
and TahitiTahiti could have a chanceşans."
214
730600
3240
ve Tahiti'nin bir şansı olabilir."
12:26
Well, what a fantasticfantastik confirmationOnayla
215
734800
3216
Haklı olarak, belki de,
belki de işte size umudun,
12:30
that perhapsbelki, perhapsbelki here is hopeumut,
216
738040
4016
olası bir ihtimalin olduğuna dair
12:34
here is a possiblemümkün chanceşans.
217
742080
2000
ne mükemmel bir delil.
12:37
I'm the first one to recognizetanımak
that we have a lot of work still to do.
218
745640
4656
Hâlâ yapmamız gereken çok iş
olduğunun farkına varan ilk kişi benim.
12:42
We'veBiz ettik only just startedbaşladı
our work on climateiklim changedeğişiklik.
219
750320
3336
Küresel ısınma hakkında
yapacağımız işe daha yeni başladık.
12:45
And in factgerçek, we need to make sure
that we redoubleiki katına çıkarmak our effortsçabaları
220
753680
3696
Aslına bakarsanız,
önümüzdeki kaçınılmaz beş yıl için
12:49
over the nextSonraki fivebeş yearsyıl
that are the urgentacil fivebeş yearsyıl.
221
757400
3800
çabamızı ikiye
katladığımızdan emin olmalıyız.
12:54
But I do believe
222
762640
2856
Ama inanıyorum ki;
12:57
that we have come over the pastgeçmiş sixaltı yearsyıl
223
765520
2936
geçen altı yılı
13:00
from the impossibleimkansız
224
768480
1200
imkânsızdan,
13:02
to the now unstoppabledurdurulamaz.
225
770440
2096
durmak bilmez bir hâle getirdik.
13:04
And how did we do that?
By injectingenjekte transformationaldönüşüm optimismiyimserlik
226
772560
5056
Peki bunu nasıl yaptık?
Bizi karşı karşıya
olmaktan ortaklığa götüren,
milli ve yerel menfaatlerin evrensel
13:09
that allowedizin us to go
from confrontationçatışma to collaborationişbirliği,
227
777640
3456
ihtiyaçlar karşısında çok da
farklı bir konumda olmadığını
13:13
that allowedizin us to understandanlama
that nationalUlusal and localyerel interestsilgi
228
781120
3296
13:16
are not necessarilyzorunlu olarak at oddsolasılık
with globalglobal needsihtiyaçlar,
229
784440
3376
ve eğer bunu anlayabilirsek
bunları bir araya getirebileceğimizi
ve ahenkli bir şekilde
13:19
and that if we understandanlama that,
we can bringgetirmek them togetherbirlikte
230
787840
2715
kaynaştırabileceğimizi
anlamamıza yardımcı olan
13:22
and we can mergebirleşmek them harmoniouslyuyum.
231
790579
2237
dönüşümsel iyimserliği
başkalarına aktararak.
13:24
And as I look forwardileri
to other globalglobal issuessorunlar
232
792840
3736
Dikkatimizi vermemiz gereken
diğer küresel meselelere
13:28
that will requiregerektirir
our attentionDikkat this centuryyüzyıl --
233
796600
3856
-- gıda güvencesi, su güvencesi,
ev güvencesi, zorunlu göç --
13:32
foodGıda securitygüvenlik, waterSu securitygüvenlik,
home securitygüvenlik, forcedzorunlu migrationgöç --
234
800480
4480
baktığımda, hâlâ daha
bu problemleri nasıl çözeceğimizi
13:39
I see that we certainlykesinlikle do not know
235
807080
2416
tam olarak bilmediğimizi görüyorum.
13:41
how we are going to solveçözmek
those problemssorunlar yethenüz.
236
809520
3536
13:45
But we can take a pagesayfa
out of what we have donetamam on climateiklim changedeğişiklik
237
813080
4696
Ancak iklim değişikliği için
yaptığımız şeylerden
bir şeyler çıkarabiliriz
13:49
and we can understandanlama
238
817800
1256
ve sıfır toplam anlayışını yeniden
yorumlamamız gerektiğini anlayabiliriz.
13:51
that we have got to reinterpretantlaşmayı
the zero-sumsıfır toplamı mentalityzihniyet.
239
819080
6296
13:57
Because we were trainedeğitilmiş to believe
that there always are winnerskazananlar and loserskaybedenler,
240
825400
4976
Çünkü bizlere her daim bir
kazanan ve bir kaybeden olduğu
ve sizin kaybınızın benim
kazancım olduğu öğretildi.
14:02
and that your losskayıp is my gainkazanç.
241
830400
1640
14:04
Well, now that we're in a worldDünya
242
832640
2096
Ama şimdilerde öyle
bir dünyada yaşıyoruz ki
14:06
in whichhangi we have reachedulaştı
planetarygezegen boundariessınırları
243
834760
2936
gezegensel sınırlara ulaştık
14:09
and that we are not
just so interconnectedbirbirine bağlı,
244
837720
2656
ve sadece birbirimize bağlı değil
14:12
but increasinglygiderek
interdependentbirbirine bağlı on eachher other,
245
840400
3416
ve fakat artan bir şekilde
birbirimize bağımlıyız,
14:15
your losskayıp is no longeruzun my gainkazanç.
246
843840
2160
sizin kaybınız artık benim kazancım değil.
14:18
We're eitherya all loserskaybedenler
247
846760
2480
Ya hepimiz kaybedeniz
14:22
or we all can be winnerskazananlar.
248
850160
2736
ya da hepimiz kazanan olabiliriz.
14:24
But we are going to have to decidekarar ver
249
852920
2296
Ancak sıfır ile toplam arasında
14:27
betweenarasında zerosıfır and sumtoplam.
250
855240
3160
bir karar vermemiz gerekiyor.
14:31
We're going to have to decidekarar ver
betweenarasında zerosıfır benefityarar for all
251
859040
4856
Hepimiz için hiçbir yararın
olmadığı veyahut da
hepimizin yararına
bir yaşam sürmek arasında
14:35
or livingyaşam life as the sumtoplam of all of us.
252
863920
3976
bir seçim yapmamız gerekiyor.
14:39
We'veBiz ettik donetamam it oncebir Zamanlar. We can do it again.
253
867920
2336
Bunu bir kere yaptık.
Tekrar başarabiliriz.
14:42
Thanksteşekkürler.
254
870280
1216
Teşekkürler.
14:43
(ApplauseAlkış)
255
871520
5428
(Alkış)
Translated by Mehmet Şeker
Reviewed by Reşat Bir

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Christiana Figueres - Climate advocate
Christiana Figueres is the executive secretary of the United Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC), who led the recent COP 21 climate talks in Paris.

Why you should listen

Christiana Figueres has been the executive secretary of the UNFCCC since July 2010. She has directed five consecutive successful Conferences of the Parties, and is now charged with the intergovernmental process to deliver the 2015 Paris agreement on climate change.

Figueres has a long trajectory in the field of global climate change, having been a member of the Costa Rican negotiating team 1995- 2009, and having played a number of key roles in the governance of the UNFCCC before formally joining the secretariat. She initiated her life of public service as Minister Counselor at the Embassy of Costa Rica in Bonn, Germany in 1982. Moving to the USA, she was Director of Renewable Energy in the Americas (REIA) and in 1995 founded the nonprofit Center for Sustainable Development of the Americas (CSDA) which she directed for eight years. She designed and helped to establish national climate change programs throughout Latin America and served as high level advisor to both governments and private companies. In 2001 she received the Hero for the Planet Award from National Geographic.

More profile about the speaker
Christiana Figueres | Speaker | TED.com