ABOUT THE SPEAKER
Emily Esfahani Smith - Journalist, author
In her book "The Power of Meaning," Emily Esfahani Smith rounds up the latest research -- and the stories of fascinating people she interviewed -- to argue that the search for meaning is far more fulfilling than the pursuit of personal happiness.

Why you should listen

Emily Esfahani Smith is the author of The Power of Meaning: Finding Fulfillment in a World Obsessed With Happiness. In her book and TED Talk, she argues that we're chasing the wrong goal -- a life of meaning, not happiness, should be our aim.

Our culture is obsessed with happiness. Even though we devote vast amounts of time and resources trying to be happier, many of us feel aimless and alienated nonetheless. With depression and loneliness trending upward for decades and the suicide rate rising around the world -- recently reaching a 30-year high in the United States -- it's clear that something is wrong. In recent years, social scientists have been trying to understand what exactly the problem is. What they've found is striking. What predicts the rising tide of despair sweeping across society is not a lack of happiness. It's a lack of something else -- a lack of having meaning in life. In fact, chasing and valuing happiness, the way our culture encourages us to do, can actually make people unhappy.

This set Smith on a journey to understand what constitutes a meaningful life. After extensive research and reporting, she came to see that there are four pillars of a meaningful life -- and she lays them out in her TED Talk. Ultimately, she discovered that the search for meaning is far more fulfilling than the pursuit of personal happiness -- and we all have the power to build more meaning in our lives.

Smith's articles and essays have appeared in the Wall Street Journal, New York Times, and The Atlantic. The former managing editor of The New Criterion, Smith is also an editor at the Stanford University's Hoover Institution, where she advises the Ben Franklin Circles project, a collaboration with the 92nd Street Y and Citizen University to build meaning in local communities.  

More profile about the speaker
Emily Esfahani Smith | Speaker | TED.com
TED2017

Emily Esfahani Smith: There's more to life than being happy

Emily Esfahani Smith: Hayatta mutlu olmaktan çok daha fazlası var

Filmed:
8,815,535 views

Kültürümüz mutluluk konusunda saplantılı, peki ya daha anlamlı bir yol varsa? Yazar Emily Esfahani Smith mutluluğun gelip geçici olduğunu fakat hayatta bir anlam sahibi olmamızın, kendimizin çok ötesinde bir amaca hizmet etmenin ve en iyi benliğimizi geliştirmenin bizim için tutunacak bir dal olduğunu söylüyor. Smith, anlamlı bir hayatın dört kolonunu anlatırken mutlu olmak ve amaç sahibi olmak arasındaki farkı keşfedelim.
- Journalist, author
In her book "The Power of Meaning," Emily Esfahani Smith rounds up the latest research -- and the stories of fascinating people she interviewed -- to argue that the search for meaning is far more fulfilling than the pursuit of personal happiness. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
I used to think
0
904
1279
Hayatın tüm amacının
00:14
the wholebütün purposeamaç of life
was pursuingpeşinde happinessmutluluk.
1
2207
3734
mutluluğun peşinden koşmak
olduğunu düşünürdüm.
00:18
EveryoneHerkes said the pathyol
to happinessmutluluk was successbaşarı,
2
6680
3384
Herkes mutluluğa giden yolun
başarı olduğunu söylüyordu,
00:22
so I searchedarandı for that idealideal job,
3
10088
2498
bu yüzden o kusursuz işi,
00:24
that perfectmükemmel boyfrienderkek arkadaş,
that beautifulgüzel apartmentapartman.
4
12610
3031
mükemmel erkek arkadaşı
ve güzel daireyi aradım.
00:28
But insteadyerine of ever feelingduygu fulfilledyerine,
5
16998
2998
Fakat tatmin olmuşluk duygusu yerine
00:32
I feltkeçe anxiousendişeli and adriftbaşıboş.
6
20020
2604
kaygılı ve sürüklenmiş hissettim.
00:35
And I wasn'tdeğildi aloneyalnız; my friendsarkadaşlar --
they struggledmücadele with this, too.
7
23195
4009
Tek başıma değildim;
arkadaşlarım da bununla mücadele ettiler.
00:40
EventuallySonunda, I decidedkarar to go
to graduatemezun olmak schoolokul for positivepozitif psychologyPsikoloji
8
28720
4269
Sonunda insanları gerçekten neyin
mutlu ettiğini öğrenmek için
00:45
to learnöğrenmek what trulygerçekten makesmarkaları people happymutlu.
9
33013
3220
üniversiteye pozitif psikoloji okumaya
gitmeye karar verdim.
00:48
But what I discoveredkeşfedilen there
changeddeğişmiş my life.
10
36971
2656
Orada keşfettiğim şey ise
hayatımı değiştirdi.
00:52
The dataveri showedgösterdi that chasingtakip happinessmutluluk
can make people unhappymutsuz.
11
40452
4610
Veriler mutluluk peşinden koşmanın
insanları mutsuz edebildiğini gösteriyor.
00:57
And what really struckvurdu me was this:
12
45967
2257
Bende şok etkisi yaratan şey ise şuydu:
01:01
the suicideintihar rateoran has been risingyükselen
around the worldDünya,
13
49058
2787
İntihar vakaları tüm dünyada artıyor
01:03
and it recentlyson günlerde reachedulaştı
a 30-year-yıl highyüksek in AmericaAmerika.
14
51869
3091
ve Amerika'da son zamanlarda
30 yılın en yüksek oranı ölçüldü.
01:07
Even thoughgerçi life is gettingalma
objectivelyobjektif better
15
55753
2763
Hayat akla gelen her standarda göre
01:10
by nearlyneredeyse everyher conceivabledüşünülebilir standardstandart,
16
58540
2690
nesnel olarak daha iyi olsa da
01:13
more people feel hopelessUmutsuz,
17
61254
2199
daha çok insan umutsuz,
01:15
depressedbunalımlı and aloneyalnız.
18
63477
2125
yalnız ve mutsuz hissediyor.
01:18
There's an emptinessboşluk
gnawingkemiren away at people,
19
66214
2813
İnsanların içini kemiren bir boşluk var
01:21
and you don't have to be
clinicallyklinik olarak depressedbunalımlı to feel it.
20
69051
3270
ve bunu hissetmek için klinik depresif
olmanıza gerek yok.
01:24
SoonerEr or latersonra, I think we all wondermerak etmek:
21
72345
2900
Eninde sonunda
bence hepimizin merak ettiği:
01:27
Is this all there is?
22
75784
2232
Her şey bundan ibaret mi?
01:31
And accordinggöre to the researchAraştırma,
what predictstahmin eder this despairumutsuzluk
23
79167
3206
Araştırmaya göre bu çaresizliği
öngören şey
01:34
is not a lackeksiklik of happinessmutluluk.
24
82397
1827
mutluluğun eksikliği değil.
01:36
It's a lackeksiklik of something elsebaşka,
25
84248
1842
Bu başka bir şeyin eksikliği,
01:38
a lackeksiklik of havingsahip olan meaninganlam in life.
26
86817
2938
hayattaki anlam eksikliği.
01:42
But that raisedkalkık some questionssorular for me.
27
90962
2393
Bu da bazı soruları beraberinde getirdi.
01:45
Is there more to life than beingolmak happymutlu?
28
93855
2599
Hayatta mutlu olmaktan fazlası var mı?
01:49
And what's the differencefark
betweenarasında beingolmak happymutlu
29
97216
2423
Mutlu olmak
ve hayatın anlamı olması
01:51
and havingsahip olan meaninganlam in life?
30
99663
1891
arasındaki fark ne?
01:54
ManyBirçok psychologistspsikologlar definetanımlamak happinessmutluluk
as a statebelirtmek, bildirmek of comfortkonfor and easekolaylaştırmak,
31
102879
4600
Pek çok psikolog mutluluğu,
o andaki iyi hissetme
01:59
feelingduygu good in the momentan.
32
107503
1889
ve rahatlık hali olarak tanımlıyor.
02:02
MeaningAnlamı, thoughgerçi, is deeperDaha derine.
33
110098
1658
Ancak anlam daha derin.
02:04
The renownedünlü psychologistpsikolog
MartinMartin SeligmanSeligman saysdiyor
34
112278
2564
Ünlü psikolog Martin Seligman'e göre
02:06
meaninganlam comesgeliyor from belongingait to
and servingservis something beyondötesinde yourselfkendin
35
114866
4647
anlam, kendinin ötesinde ki bir şeye
hizmet etmekten ve ait olmaktan
02:11
and from developinggelişen the besten iyi withiniçinde you.
36
119537
2683
ve içindeki en iyiyi
geliştirmekten geliyor.
02:15
Our culturekültür is obsessedkafayı takmış with happinessmutluluk,
37
123617
2595
Kültürümüz mutlulukla saplantılı
02:18
but I camegeldi to see that seekingarayan meaninganlam
is the more fulfillingyerine pathyol.
38
126236
4107
ama anlam aramanın daha
tatmin edici bir yol olduğunu gördüm.
02:22
And the studiesçalışmalar showgöstermek that people
who have meaninganlam in life,
39
130367
2929
Araştırmalar gösteriyor ki
hayatının anlamı olan insanlar
02:25
they're more resilientesnek,
40
133320
1410
daha metanetli
02:26
they do better in schoolokul and at work,
41
134754
2557
okulda ve işte daha iyiler
02:29
and they even livecanlı longeruzun.
42
137335
1607
ve hatta daha uzun yaşıyorlar.
02:31
So this all madeyapılmış me wondermerak etmek:
43
139985
2021
Bunların hepsi beni düşündürüyor:
02:34
How can we eachher livecanlı more meaningfullyanlamlı?
44
142030
2474
Hayatımızı nasıl daha anlamlı
yaşayabiliriz?
02:37
To find out, I spentharcanmış fivebeş yearsyıl
interviewinggörüşme hundredsyüzlerce of people
45
145980
3678
Cevabını bulmak için beş yılı
yüzlerce insanla röportaj yaparak
02:41
and readingokuma throughvasitasiyla thousandsbinlerce
of pagessayfalar of psychologyPsikoloji,
46
149682
2901
ve binlerce psikoloji, nöroloji
02:44
neurosciencenörobilim and philosophyFelsefe.
47
152607
2101
ve felsefe kitabı okuyarak geçirdim.
02:47
BringingGetirerek it all togetherbirlikte,
48
155366
1789
Hepsini bir araya getirerek
02:49
I foundbulunan that there are what I call
fourdört pillarssütunlar of a meaningfulanlamlı life.
49
157179
5341
anlamlı bir hayatın dört kolonu
diye adlandırdığım şeyleri buldum.
02:54
And we can eachher createyaratmak liveshayatları of meaninganlam
50
162544
2434
Biz de bu kolonların bir kısmını
02:57
by buildingbina some or all
of these pillarssütunlar in our liveshayatları.
51
165002
3349
veya hepsini hayatımıza uyarlayarak
hayatımıza anlam katabiliriz.
03:01
The first pillarayağı is belongingait.
52
169428
2188
İlk kolon ait olma.
Aitlik, size siz olduğunuz için
değer veren
03:04
BelongingAit comesgeliyor
from beingolmak in relationshipsilişkiler
53
172378
2307
03:06
where you're valueddeğerli
for who you are intrinsicallydoğal olarak
54
174709
2705
ve sizin de değer verdiğiniz
03:09
and where you valuedeğer othersdiğerleri as well.
55
177438
2113
insanlarla ilişki içinde olmanızdan gelir.
03:12
But some groupsgruplar and relationshipsilişkiler
deliverteslim etmek a cheapucuz formform of belongingait;
56
180218
4690
Yine de bazı grup ve ilişkilerde
ucuz bir aitlik söz konusudur:
03:16
you're valueddeğerli for what you believe,
57
184932
1893
İnandığınız şeye göre değer görürsünüz,
03:18
for who you hatenefret,
58
186849
1246
nefret ettiğiniz kişiye göre,
03:20
not for who you are.
59
188119
1545
olduğunuz kişiye değil.
03:22
TrueGerçek belongingait springsYaylar from love.
60
190420
2783
Gerçek aitlik sevgiden doğar.
03:25
It liveshayatları in momentsanlar amongarasında individualsbireyler,
61
193227
2985
Bireylerin arasındaki her anda hayat bulur
03:28
and it's a choiceseçim -- you can chooseseçmek
to cultivateyetiştirmek belongingait with othersdiğerleri.
62
196236
3845
ve bir seçimdir, aitlik duygusunu
paylaşacağınız kişiyi seçebilirsiniz.
03:32
Here'sİşte an exampleörnek.
63
200661
1607
İşte size bir örnek.
03:34
EachHer morningsabah, my friendarkadaş JonathanJonathan
buyssatın alır a newspapergazete
64
202292
3555
Her sabah arkadaşım Jonathan
New York'taki
03:37
from the sameaynı streetsokak vendorSatıcı in NewYeni YorkYork.
65
205871
2218
aynı sokak satıcısından bir gazete alıyor.
03:40
They don't just conductkuralları
a transactionişlem, thoughgerçi.
66
208502
2280
Yalnızca bir alışveriş gerçekleşmiyor ama.
03:42
They take a momentan to slowyavaş down, talk,
67
210806
2683
Konuşmak için bir dakika ayırıyorlar
03:45
and treattedavi etmek eachher other like humansinsanlar.
68
213513
1906
ve birbirlerine insan gibi davranıyorlar.
03:48
But one time, JonathanJonathan
didn't have the right changedeğişiklik,
69
216038
3394
Bir keresinde Jonathan'da
bozuk para yoktu,
03:51
and the vendorSatıcı said,
70
219456
1220
ve satıcı dedi ki
03:52
"Don't worryendişelenmek about it."
71
220700
1520
"Dert etmene gerek yok."
03:54
But JonathanJonathan insistedısrar on payingödeme yapan,
72
222244
2487
fakat Jonathan ödemek için ısrar etti,
03:56
so he wentgitti to the storemağaza
and boughtsatın something he didn't need
73
224755
3012
bu yüzden dükkana gitti
ve bozukluğu tamamlamak için
03:59
to make changedeğişiklik.
74
227791
1461
ihtiyacı olmayan bir şey aldı.
04:01
But when he gaveverdi the moneypara to the vendorSatıcı,
75
229992
2623
Satıcıya parayı verdiğinde
04:04
the vendorSatıcı drewdrew back.
76
232639
1522
satıcı geri çekildi.
04:06
He was hurtcanını yakmak.
77
234820
1278
İncinmişti.
04:08
He was tryingçalışıyor to do something kindtür,
78
236715
1849
İçten bir şey yapmaya çalışıyordu
04:10
but JonathanJonathan had rejectedreddedilen him.
79
238588
2247
ama Jonathan onu reddetti.
04:14
I think we all rejectReddet people in smallküçük waysyolları
like this withoutolmadan realizingfark it.
80
242113
4151
Bence hepimiz insanları farkında olmadan
küçük yollarla incitiyoruz.
04:18
I do.
81
246288
1198
Ben de öyle.
04:19
I'll walkyürümek by someonebirisi I know
and barelyzar zor acknowledgekabul them.
82
247510
3063
Tanıdığım birinin yanından geçiyorum
ve tanımıyor gibi yapıyorum.
04:22
I'll checkKontrol my phonetelefon
when someone'sbirisi var talkingkonuşma to me.
83
250597
2647
Biri benimle konuşurken
telefonuma bakıyorum.
04:25
These actseylemler devaluedevalüasyon othersdiğerleri.
84
253678
1929
Bunlar başkalarına değer vermemektir.
04:27
They make them feel
invisiblegörünmez and unworthydeğersiz.
85
255631
2753
Onları görünmez ve değersiz hissettir.
04:31
But when you leadöncülük etmek with love,
you createyaratmak a bondbağ
86
259130
2752
Ancak sevgiyle yaklaştığınızda,
ikinize de iyi gelen
04:33
that liftsasansörler eachher of you up.
87
261906
1672
bir bağ kurulur.
04:37
For manyçok people, belongingait
is the mostçoğu essentialgerekli sourcekaynak of meaninganlam,
88
265030
3628
Pek çok insan için
aitlik anlamın en önemli kaynağıdır,
04:40
those bondstahviller to familyaile and friendsarkadaşlar.
89
268682
1998
aile ve arkadaşlarla olan bağlarımız.
04:43
For othersdiğerleri, the keyanahtar to meaninganlam
is the secondikinci pillarayağı: purposeamaç.
90
271176
4005
Kimileri içinse ikinci kolon,
yani amaç önemlidir.
04:47
Now, findingbulgu your purposeamaç
is not the sameaynı thing
91
275844
2915
Amacınızı bulmakla
sizi mutlu eden işi bulmak
04:50
as findingbulgu that job that makesmarkaları you happymutlu.
92
278783
2248
aynı şey değildir.
04:53
PurposeAmaç is lessaz about what you want
than about what you give.
93
281520
3459
Amaç ne istediğinizle değil,
ne verdiğinizle ilgilidir.
04:57
A hospitalhastane custodiankat sorumlusu told me
her purposeamaç is healingşifa sickhasta people.
94
285003
4488
Bir hastane çalışanı bana amacının
hastaları iyileştirmek olduğunu söyledi.
05:01
ManyBirçok parentsebeveyn tell me,
95
289515
1711
Pek çok aile şöyle der:
05:03
"My purposeamaç is raisingyükselen my childrençocuklar."
96
291250
1936
''Amacım çocuklarımı yetiştirmek.''
05:05
The keyanahtar to purposeamaç
is usingkullanma your strengthsgüçlü to serveservis othersdiğerleri.
97
293527
4044
Amaçta önemli husus güçlü yanlarınızı
başkalarına yardım etmede kullanmanız.
05:10
Of coursekurs, for manyçok of us,
that happensolur throughvasitasiyla work.
98
298381
3508
Elbette pek çoğumuz için
bunun yolu işten geçer.
05:13
That's how we contributekatkıda bulunmak and feel neededgerekli.
99
301913
2979
Bu sayede katkı koyar
ve ihtiyaç duyulduğumuzu hissederiz.
05:16
But that alsoAyrıca meansanlamına geliyor
that issuessorunlar like disengagementkesilmesi at work,
100
304916
3860
Ancak bu da şu anlama gelir,
iş yerinde soyutlanma,
05:20
unemploymentişsizlik,
101
308800
1413
işsizlik,
05:22
lowdüşük laboremek forcekuvvet participationkatılım --
102
310237
2227
iş gücüne az katılım gösterme
05:24
these aren'tdeğil just economicekonomik problemssorunlar,
they're existentialvaroluşsal onesolanlar, too.
103
312488
3691
gibi sorunlar yalnızca ekonomik değil,
aslında varlığımızla da ilgilidir.
05:28
WithoutOlmadan something worthwhiledeğerli to do,
104
316821
2213
Yapacak önemli bir şey olmadan,
05:31
people flounderpisi balığı.
105
319058
1301
insanlar bocalar.
05:33
Of coursekurs, you don't have to find
purposeamaç at work,
106
321493
2616
Tabii iş hayatında amaç bulmak
zorunda değilsiniz
05:36
but purposeamaç givesverir you
something to livecanlı for,
107
324133
2729
ama bu size yaşayacak bir sebep,
05:38
some "why" that drivessürücüler you forwardileri.
108
326886
2080
sizi ileriye taşıyacak bir neden sunar.
05:43
The thirdüçüncü pillarayağı of meaninganlam
is alsoAyrıca about steppingAdım beyondötesinde yourselfkendin,
109
331147
3300
Anlamın üçüncü kolonu da
kendinizi aşmakla ilgili
05:46
but in a completelytamamen differentfarklı way:
110
334471
1842
ama tamamen farklı bir şekilde:
05:48
transcendenceaşma.
111
336337
1587
aşkınlık.
05:49
TranscendentAşkın statesdevletler are those rarenadir momentsanlar
112
337948
2377
Aşkınlık durumları kendinizi
günlük hayat karmaşasından
05:52
when you're liftedkaldırdı aboveyukarıdaki
the hustleacele and bustletelaş of dailygünlük life,
113
340349
3412
çok üstte hissettiğiniz o nadir anlardır,
05:55
your senseduyu of selföz fadessönüyor away,
114
343785
1705
benliğiniz solmaya başlar
05:57
and you feel connectedbağlı
to a higherdaha yüksek realitygerçeklik.
115
345514
2774
ve çok daha yüksek
bir gerçeklikle bağ kurarsınız.
06:01
For one personkişi I talkedkonuştuk to,
transcendenceaşma camegeldi from seeinggörme artSanat.
116
349214
3690
Konuştuğum birine göre,
aşkınlık sanat görmekten doğdu.
06:04
For anotherbir diğeri personkişi, it was at churchkilise.
117
352928
2530
Bir diğeri için kilisede bulunmak.
06:07
For me, I'm a writeryazar,
and it happensolur throughvasitasiyla writingyazı.
118
355482
3554
Benim içinse, yazı yazarak,
çünkü ben yazarım.
06:11
SometimesBazen I get so in the zonebölge
that I losekaybetmek all senseduyu of time and placeyer.
119
359060
5070
Bazen öylesine kapılıyorum ki
zaman ve mekan hissimi kaybediyorum.
06:16
These transcendentaşkın
experiencesdeneyimler can changedeğişiklik you.
120
364757
3146
Bu aşkınlık tecrübeleri
sizi değiştirebilir.
06:19
One studyders çalışma had studentsöğrencilerin look up
at 200-feet-tall-ayak-uzun boylu eucalyptusOkaliptüs treesağaçlar
121
367927
4524
Bir çalışma gereği öğrenciler
bir dakika boyunca 6 metre boyundaki
06:24
for one minutedakika.
122
372475
1201
okaliptus ağaçlarına baktı.
06:26
But afterwardssonradan
they feltkeçe lessaz self-centeredbencil,
123
374263
2154
Sonrasında daha az bireysel hissetiler
06:28
and they even behaveddavrandım more generouslycömertçe
124
376441
1944
ve birine yardım etme fırsatı doğduğunda
06:30
when givenverilmiş the chanceşans to help someonebirisi.
125
378409
2070
daha cömert davrandılar.
06:33
BelongingAit, purposeamaç, transcendenceaşma.
126
381582
3720
Aitlik, amaç, aşkınlık.
06:38
Now, the fourthdördüncü pillarayağı
of meaninganlam, I've foundbulunan,
127
386374
2723
Belirlediğim dördüncü kolon
06:41
tendseğilimi to surprisesürpriz people.
128
389121
1755
insanları şaşırtıyor genelde.
06:43
The fourthdördüncü pillarayağı is storytellinghikaye anlatımı,
129
391366
2734
Dördüncü kolon hikâyenizi anlatmak,
06:46
the storyÖykü you tell yourselfkendin
about yourselfkendin.
130
394124
2865
kendinize kendinizle ilgili
anlattığınız hikâye.
06:49
CreatingOluşturma a narrativeöykü from the eventsolaylar
of your life bringsgetiriyor clarityberraklık.
131
397616
4144
Hayatınızda yaşananlardan bir anlatım
çıkarmak belirginlik kazandırır.
06:53
It helpsyardım eder you understandanlama
how you becameoldu you.
132
401784
3036
Nasıl kendiniz olduğunuzu
anlamanıza yardım eder.
06:57
But we don't always realizegerçekleştirmek
that we're the authorsyazarlar of our storieshikayeleri
133
405669
3096
Kendi hikâyelerimizin yazarı olduğumuzu
ve bunu anlatış şeklimizi
07:00
and can changedeğişiklik the way we're tellingsöylüyorum them.
134
408789
2163
değiştirebileceğimizi unutuyoruz.
07:02
Your life isn't just a listliste of eventsolaylar.
135
410976
2491
Hayatınız bir dizi olaydan ibaret değil.
07:05
You can editDüzenle, interpretyorumlamak
and retelltekrarlamak your storyÖykü,
136
413491
3216
Hikâyenizi düzenleyebilir, yorumlayarak
yeniden anlatabilirsiniz,
07:08
even as you're constrainedzoraki by the factsGerçekler.
137
416731
2220
gerçeklere bağlı olsanız bile.
07:11
I metmet a younggenç man namedadlı EmekaEmeka,
who'dkim olur been paralyzedfelçli playingoynama footballFutbol.
138
419681
4628
Emeka adında genç bir adamla tanıştım,
futbol oynarken felç kalmıştı.
07:16
After his injuryhasar, EmekaEmeka told himselfkendisi,
139
424920
2459
Kaza sonrası kendine şöyle diyordu:
07:19
"My life was great playingoynama footballFutbol,
140
427403
2705
''Futbol oynarken hayatım harikaydı
07:22
but now look at me."
141
430132
2124
ama şimdi bir bakın bana.''
07:26
People who tell storieshikayeleri like this --
142
434002
2292
Bu tür hikâyeler anlatan insanlar...
07:28
"My life was good. Now it's badkötü." --
143
436318
2524
''Hayatım güzeldi, artık değil.''
07:30
tendeğiliminde to be more anxiousendişeli and depressedbunalımlı.
144
438866
2822
daha gergin ve mutsuz olma eğilimindeler.
07:33
And that was EmekaEmeka for a while.
145
441712
2329
Emeka da bir süre böyleydi
07:36
But with time, he startedbaşladı
to weavedokuma a differentfarklı storyÖykü.
146
444573
3391
fakat zamanla yeni bir hikâye
örmeye başladı.
07:40
His newyeni storyÖykü was,
147
448415
1733
Yeni hikâyesi şöyleydi:
07:42
"Before my injuryhasar,
my life was purposelessamaçsız.
148
450172
3267
''Kazadan önce hayatım amaçsızdı.
07:45
I partiedkutladık a lot and was
a prettygüzel selfishbencil guy.
149
453463
3253
Sürekli parti yapan bencil bir adamdım
07:48
But my injuryhasar madeyapılmış me realizegerçekleştirmek
I could be a better man."
150
456740
3708
fakat bu kaza daha iyi bir insan
olabileceğimi gösterdi.''
07:53
That editDüzenle to his storyÖykü
changeddeğişmiş Emeka'sEmeka'nın life.
151
461488
3541
Hikâyesindeki bu değişiklik
Emeka'nın hayatını değiştirdi.
07:57
After tellingsöylüyorum the newyeni storyÖykü to himselfkendisi,
152
465053
2431
Kendisine bu hikâyeyi anlattıktan sonra
07:59
EmekaEmeka startedbaşladı mentoringdanışmanlık kidsçocuklar,
153
467508
1922
çocuklara rehberlik yapmaya başladı
08:01
and he discoveredkeşfedilen what his purposeamaç was:
154
469454
2366
ve amacının ne olduğunu keşfetti:
08:03
servingservis othersdiğerleri.
155
471844
1390
başkalarına yardım etmek.
08:06
The psychologistpsikolog DanDan McAdamsMcAdams
callsaramalar this a "redemptivekurtarıcı storyÖykü,"
156
474101
3378
Psikolog Dan McAdams bunu
''Telafi hikâyesi'' olarak adlandırıyor;
08:09
where the badkötü is redeemeditfa by the good.
157
477503
2283
iyi bir şeyin
kötü bir şeyin yerini alması.
08:12
People leadingönemli meaningfulanlamlı
liveshayatları, he's foundbulunan,
158
480627
2183
Ona göre,
hayatlarında amaç olan insanlar
08:14
tendeğiliminde to tell storieshikayeleri about theironların liveshayatları
159
482834
1931
telafi, olgunluk ve sevgi ışığında
08:16
definedtanımlanmış by redemptionödeme, growthbüyüme and love.
160
484789
3022
hikâyelerini anlatıyorlar.
08:20
But what makesmarkaları people
changedeğişiklik theironların storieshikayeleri?
161
488723
2462
Peki insanlara hikâyelerini
değiştirten şey ne?
08:23
Some people get help from a therapistterapist,
162
491725
1928
Kimisi bir terapistten yardım alır
08:25
but you can do it on your ownkendi, too,
163
493677
1810
bunu kendi başınıza da yapabilirsiniz,
08:27
just by reflectingyansıtan
on your life thoughtfullydüşünceli,
164
495511
2760
sadece hayatınızı gözden geçirerek,
08:30
how your definingtanımlarken experiencesdeneyimler shapedbiçimli you,
165
498295
2087
tecrübeleriniz sizi nasıl şekillendirdi,
08:32
what you lostkayıp, what you gainedkazanmış.
166
500406
1737
ne kazandınız ve kaybettiniz,
08:34
That's what EmekaEmeka did.
167
502589
1534
Emeke işte bunu yaptı.
08:37
You won'talışkanlık changedeğişiklik your storyÖykü overnightbir gecede;
168
505012
2046
Hikâyeniz bir günde değişmeyecek:
08:39
it could take yearsyıl and be painfulacı verici.
169
507082
2345
Yıllar sürebilir ve çok zor olabilir.
08:41
After all, we'vebiz ettik all sufferedacı,
and we all strugglemücadele.
170
509451
2934
Sonuçta hepimiz acı çektik
ve hepimiz mücadele ediyoruz.
08:44
But embracingkucaklama those painfulacı verici memorieshatıralar
can leadöncülük etmek to newyeni insightsanlayışlar and wisdombilgelik,
171
512957
4339
Fakat acı veren o anıları sahiplenmek
bize anlayış ve bilgelik kazandırabilir,
08:49
to findingbulgu that good that sustainsbesler you.
172
517320
3065
böylelikle bizi ayakta tutan
iyiyi bulabiliriz.
08:54
BelongingAit, purposeamaç,
transcendenceaşma, storytellinghikaye anlatımı:
173
522584
4533
Aitlik, amaç, aşkınlık
ve hikâyenizi anlatmak:
08:59
those are the fourdört pillarssütunlar of meaninganlam.
174
527863
2731
İşte anlamın dört kolonu.
09:03
When I was youngerdaha genç,
175
531626
1606
Ben henüz gençken,
09:05
I was luckyşanslı enoughyeterli to be surroundedçevrili
by all of the pillarssütunlar.
176
533256
3638
bu kolonların hepsi ile çevrili
olma şansına sahiptim.
09:09
My parentsebeveyn ranran a SufiTasavvuf meetinghouseMeetinghouse
from our home in MontrealMontreal.
177
537381
4540
Ailem Montreal'deki evimizden
bir Sufi kilisesi işletiyordu.
09:14
SufismSufizm is a spiritualmanevi practiceuygulama
associatedilişkili with the whirlingdöne döne dervishesDervişler
178
542686
4483
Sufizm semazenler ve şair Rumi
ile ilişkilendirilen
09:19
and the poetşair RumiRumi.
179
547193
1393
dini bir felsefe.
09:21
Twiceİki kez a weekhafta, SufisSufiler would come to our home
180
549430
2575
Haftada iki kez sufiler evimize gelir,
09:24
to meditatemeditasyon, drinkiçki PersianFarsça teaÇay,
and sharepay storieshikayeleri.
181
552029
3760
meditasyon yapar, fars çayı içer
ve hikâyelerini paylaşırlardı.
09:28
TheirOnların practiceuygulama alsoAyrıca involvedilgili
servingservis all of creationoluşturma
182
556209
2957
Felsefeleri ayrıca yaşayan her şeye
09:31
throughvasitasiyla smallküçük actseylemler of love,
183
559190
1810
sevgiyle yardım etmeyi kapsıyordu,
09:33
whichhangi meantdemek beingolmak kindtür
even when people wrongedhaksızlık you.
184
561024
3341
bu da insanlar size yanlış yaptığında
bile nazik olmak anlamına gelir.
09:36
But it gaveverdi them a purposeamaç:
to reignsaltanatı in the egobenlik.
185
564389
3154
Bu onlara bir amaç veriyordu:
egolarını kontrol etmek.
09:40
EventuallySonunda, I left home for collegekolej
186
568912
2616
Sonunda üniversite için evden ayrıldım
09:43
and withoutolmadan the dailygünlük groundingTopraklama
of SufismSufizm in my life,
187
571552
3702
ve hayatımda Sufizm olmadan
09:47
I feltkeçe unmooredUnmoored.
188
575278
1588
kendimi boşlukta hissettim.
09:48
And I startedbaşladı searchingArama for those things
that make life worthdeğer livingyaşam.
189
576890
3588
Hayatı yaşamaya değer kılan
o şeyleri aramaya koyuldum.
09:52
That's what setset me on this journeyseyahat.
190
580502
2113
Beni bu yolculuğa çıkaran şey bu.
09:55
Looking back, I now realizegerçekleştirmek
191
583012
1757
Şimdi geriye bakınca,
09:56
that the SufiTasavvuf houseev
had a realgerçek culturekültür of meaninganlam.
192
584793
3242
Sufi kilisenin gerçek bir anlam
kültürüne sahip olduğunu görüyorum.
10:00
The pillarssütunlar were partBölüm of the architecturemimari,
193
588059
2506
Kolonlar mimarinin bir parçasıydı
10:02
and the presencevarlık of the pillarssütunlar
helpedyardım etti us all livecanlı more deeplyderinden.
194
590589
3226
ve onların varlığı
daha derin yaşamamızı sağlıyordu.
10:06
Of coursekurs, the sameaynı principleprensip appliesgeçerlidir
195
594414
2321
Elbette aynı prensip
10:08
in other stronggüçlü communitiestopluluklar as well --
196
596759
2201
diğer güçlü topluluklar için de geçerli...
10:10
good onesolanlar and badkötü onesolanlar.
197
598984
2022
iyi olanlar ve kötü olanlar.
10:13
GangsÇeteler, cultskültler:
198
601556
2029
Çeteler, dini örgütler:
10:15
these are cultureskültürler of meaninganlam
that use the pillarssütunlar
199
603609
3013
Bunlar kolonları kullanan
anlam kültürleri
10:18
and give people
something to livecanlı and dieölmek for.
200
606646
3378
ve insanlara yaşamak ve ölmek için
sebep veriyorlar.
10:22
But that's exactlykesinlikle why we as a societytoplum
201
610048
2867
Bu yüzden de toplum olarak
10:24
mustşart offerteklif better alternativesalternatifleri.
202
612939
2109
daha iyi alternatifler sunmamız gerek.
10:27
We need to buildinşa etmek these pillarssütunlar
withiniçinde our familiesaileleri and our institutionskurumlar
203
615072
3751
Bu kolonları aile ve kurumlarımız
içinde oluşturmalıyız,
10:30
to help people becomeolmak theironların besten iyi selvescanlarından.
204
618847
2582
insanlara en iyi benlikleri olmalarında
yardım etmeliyiz.
10:34
But livingyaşam a meaningfulanlamlı life takes work.
205
622524
2586
Anlamlı bir hayat yaşamak
uğraş gerektirir.
10:37
It's an ongoingdevam eden processsüreç.
206
625134
1875
Bu devam eden bir süreç.
10:39
As eachher day goesgider by,
we're constantlysürekli creatingoluşturma our liveshayatları,
207
627033
3729
Her geçen gün
sürekli hayatımızı oluşturuyoruz,
10:42
addingekleme to our storyÖykü.
208
630786
1569
hikâyemize katkı yapıyoruz.
10:44
And sometimesara sıra we can get off trackiz.
209
632831
2749
Bazen amacımızdan savrulabiliriz.
10:48
WheneverNe zaman that happensolur to me,
210
636362
1911
Bu benim başıma geldiğinde,
10:50
I rememberhatırlamak a powerfulgüçlü experiencedeneyim
I had with my fatherbaba.
211
638297
3389
Babamla geçirdiğim
güçlü bir deneyimi hatırlıyorum.
10:55
SeveralBirkaç monthsay after
I graduatedmezun from collegekolej,
212
643821
2647
Üniversiteden mezun olduktan
birkaç ay sonra,
10:58
my dadbaba had a massivemasif heartkalp attacksaldırı
that should have killedöldürdü him.
213
646492
3858
babam onu öldürebilecek
ciddi bir kalp krizi geçirdi.
11:03
He survivedhayatta, and when I askeddiye sordu him
what was going throughvasitasiyla his mindus
214
651033
3214
Ölmedi ve ona ölümle yüzleştiğinde
11:06
as he facedyüzlü deathölüm,
215
654271
1622
ne düşündüğünü sordum,
11:07
he said all he could think about
was needinggerek to livecanlı
216
655917
2683
tek düşündüğü şeyin
yaşamaya ihtiyaç duyduğu
11:10
so he could be there
for my brothererkek kardeş and me,
217
658624
2138
bizi bırakmak istemediğini söyledi.
11:12
and this gaveverdi him the will
to fightkavga for life.
218
660786
2589
Bu ona hayatı için
yaşama iradesi vermişti.
11:16
When he wentgitti underaltında anesthesiaanestezi
for emergencyacil Servis surgerycerrahlık,
219
664063
3298
Acil ameliyat için uyutulurken,
11:19
insteadyerine of countingsayma backwardsgeriye doğru from 10,
220
667385
2330
10'dan geriye saymak yerine,
11:21
he repeatedtekrarlanan our namesisimler like a mantramantra.
221
669739
3170
bizim isimlerimizi tekrar etti.
11:25
He wanted our namesisimler to be
the last wordskelimeler he spokekonuştu on earthtoprak
222
673790
3811
Eğer ölecek olursa, söylediği son şeylerin
11:29
if he diedvefat etti.
223
677625
1225
isimlerimiz olmasını istedi.
11:33
My dadbaba is a carpentermarangoz and a SufiTasavvuf.
224
681033
3612
Babam mobilyacı ve bir Sufi.
11:37
It's a humblemütevazi life,
225
685185
1547
Mütevazı bir hayat
11:38
but a good life.
226
686756
1269
ama güzel bir hayat.
11:40
LyingYalan there facingkarşı deathölüm,
he had a reasonneden to livecanlı:
227
688564
3912
Orada ölümle yüzleşirken
yaşamak için bir sebebi vardı:
11:44
love.
228
692500
1408
Sevgi.
11:45
His senseduyu of belongingait withiniçinde his familyaile,
229
693932
2451
Ailesine duyduğu aitlik,
11:48
his purposeamaç as a dadbaba,
230
696407
1729
baba olarak amacı,
11:50
his transcendentaşkın meditationmeditasyon,
repeatingYinelenen our namesisimler --
231
698160
3014
aşkınlık meditasyonu,
isimlerimizi tekrar etmesi...
11:53
these, he saysdiyor, are the reasonsnedenleri
why he survivedhayatta.
232
701198
2781
bunlar onun hayatta kalmasının sebepleri.
11:56
That's the storyÖykü he tellsanlatır himselfkendisi.
233
704003
2439
Kendisine anlattığı hikâye bu.
11:59
That's the powergüç of meaninganlam.
234
707747
2150
Anlamın gücü bu.
12:02
HappinessMutluluk comesgeliyor and goesgider.
235
710643
2792
Mutluluk gelip geçicidir.
12:05
But when life is really good
236
713459
1849
Hayat gerçekten güzel
12:07
and when things are really badkötü,
237
715332
1889
ama bir şeyler kötü giderken
12:09
havingsahip olan meaninganlam givesverir you
something to holdambar on to.
238
717241
3053
amacın olması size
tutunacak bir şey veriyor.
12:12
Thank you.
239
720322
1224
Teşekkür ederim.
12:13
(ApplauseAlkış)
240
721570
3582
(Alkış)
Translated by Cihan Ekmekçi
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Emily Esfahani Smith - Journalist, author
In her book "The Power of Meaning," Emily Esfahani Smith rounds up the latest research -- and the stories of fascinating people she interviewed -- to argue that the search for meaning is far more fulfilling than the pursuit of personal happiness.

Why you should listen

Emily Esfahani Smith is the author of The Power of Meaning: Finding Fulfillment in a World Obsessed With Happiness. In her book and TED Talk, she argues that we're chasing the wrong goal -- a life of meaning, not happiness, should be our aim.

Our culture is obsessed with happiness. Even though we devote vast amounts of time and resources trying to be happier, many of us feel aimless and alienated nonetheless. With depression and loneliness trending upward for decades and the suicide rate rising around the world -- recently reaching a 30-year high in the United States -- it's clear that something is wrong. In recent years, social scientists have been trying to understand what exactly the problem is. What they've found is striking. What predicts the rising tide of despair sweeping across society is not a lack of happiness. It's a lack of something else -- a lack of having meaning in life. In fact, chasing and valuing happiness, the way our culture encourages us to do, can actually make people unhappy.

This set Smith on a journey to understand what constitutes a meaningful life. After extensive research and reporting, she came to see that there are four pillars of a meaningful life -- and she lays them out in her TED Talk. Ultimately, she discovered that the search for meaning is far more fulfilling than the pursuit of personal happiness -- and we all have the power to build more meaning in our lives.

Smith's articles and essays have appeared in the Wall Street Journal, New York Times, and The Atlantic. The former managing editor of The New Criterion, Smith is also an editor at the Stanford University's Hoover Institution, where she advises the Ben Franklin Circles project, a collaboration with the 92nd Street Y and Citizen University to build meaning in local communities.  

More profile about the speaker
Emily Esfahani Smith | Speaker | TED.com

Data provided by TED.

This site was created in May 2015 and the last update was on January 12, 2020. It will no longer be updated.

We are currently creating a new site called "eng.lish.video" and would be grateful if you could access it.

If you have any questions or suggestions, please feel free to write comments in your language on the contact form.

Privacy Policy

Developer's Blog

Buy Me A Coffee