TED2012
Brené Brown: Listening to shame
Brené Brown: Utancı Dinlemek
Filmed:
Readability: 3.2
13,362,658 views
Utanç, hakkında konuşulmayan bir salgın, birçok bozuk davranış formlarının arkasında yatan neden. İncinebilirlik hakkındaki bir önceki konuşması viral hit olan Brené Brown insanların utançları ile ket vurmadan yüzleşirlerse neler olabildiklerini araştırıyor. Her kelimede kendi esprili yaklaşımı, insancıllığı ve incinebilirliği göze çarpıyor.
Brené Brown - Vulnerability researcher
Brené Brown studies vulnerability, courage, authenticity, and shame. Full bio
Brené Brown studies vulnerability, courage, authenticity, and shame. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
I'm going to tell you a little bit
0
0
3000
Size biraz TEDxHouston
00:18
about my TEDxHouston Talk.
1
3000
2000
konuşmamdan bahsedeceğim.
00:20
I woke up the morning after I gave that Talk
2
5000
4000
Konuşmayı yaptığım günün ertesi sabahı
00:24
with the worst vulnerability hangover
3
9000
3000
hayatımın en kötü incinebilirlik düşüşü
00:27
of my life.
4
12000
2000
ile uyandım.
00:29
And I actually didn't leave my house
5
14000
3000
Ve üç gün
00:32
for about three days.
6
17000
2000
evimden çıkmadım.
00:34
The first time I left was to meet a friend for lunch.
7
19000
4000
İlk çıkışım bir arkadaşımla öğle yemeği yemek içindi.
00:38
And when I walked in, she was already at the table.
8
23000
2000
Ve içeri girdiğimde o masaya oturmuştu bile.
00:40
And I sat down, and she said,
9
25000
2000
Ve oturdum, o da,
00:42
"God, you look like hell."
10
27000
2000
"Aman Allahım, berbat görünüyosun." dedi.
00:44
I said, "Thanks. I feel really --
11
29000
2000
Dedim ki, "Sağol, cidden çok --
00:46
I'm not functioning."
12
31000
3000
fonksiyon göstermiyorum."
00:49
And she said, "What's going on?"
13
34000
2000
O da, "N'oluyor?" dedi.
00:51
And I said, "I just told
14
36000
2000
Ben de, "Demin
00:53
500 people
15
38000
3000
500 kişiye
00:56
that I became a researcher
16
41000
2000
incinebilirlikten kaçmak için
00:58
to avoid vulnerability.
17
43000
2000
araştırmacı olduğumu anlattım.
01:00
And that when being vulnerable
18
45000
2000
Ve incinebilir olmanın
01:02
emerged from my data,
19
47000
2000
kişinin tüm benliğinle yaşaması için
01:04
as absolutely essential
20
49000
3000
kesinlikle gerekli olduğunun
01:07
to whole-hearted living,
21
52000
2000
veri tabanımdan çıkmasından sonra,
01:09
I told these 500 people
22
54000
2000
bu 500 kişiye
01:11
that I had a breakdown.
23
56000
2000
çöküş yaşadığımı anlattım.
01:13
I had a slide that said Breakdown.
24
58000
2000
Çöküş yazan bir sunumum vardı.
01:15
At what point did I think that was a good idea?"
25
60000
3000
Bunun iyi bir fikir olduğunu nerden çıkardım?"
01:18
(Laughter)
26
63000
3000
(Kahkaha)
01:21
And she said, "I saw your Talk live-streamed.
27
66000
2000
O da dedi ki, "Konuşmanı canlı olarak internetten seyrettim.
01:23
It was not really you.
28
68000
2000
Aslında sen değildin.
01:25
It was a little different than what you usually do.
29
70000
2000
Normalde yaptığından biraz daha farklıydı.
01:27
But it was great."
30
72000
2000
Ama harikaydı."
01:29
And I said,
31
74000
2000
Ben de dedim ki,
01:31
"This can't happen.
32
76000
2000
"Bu olamaz.
01:33
YouTube, they're putting this thing on YouTube.
33
78000
2000
YouTube, bunu YouTube'a koyuyorlar."
01:35
And we're going to be talking about 600, 700 people."
34
80000
4000
Ve 600, 700 kişi bunu konuşuyor olacak."
01:39
(Laughter)
35
84000
4000
(Kahkaha)
01:43
And she said, "Well, I think it's too late."
36
88000
3000
O da, "Eh, artık çok geç." dedi.
01:46
And I said, "Let me ask you something."
37
91000
2000
Ben de, "Sana bir şey soracağım." dedim.
01:48
And she said, "Yeah."
38
93000
2000
O da, "Tamam." dedi.
01:50
And I said, "Do you remember when we were in college
39
95000
2000
Dedim ki, "Üniversitede olduğumuz zamanları
01:52
and really wild and kind of dumb?"
40
97000
2000
çok çılgın ve biraz da salak olduğumuz zamanları hatırlıyor musun?"
01:54
And she said, "Yeah."
41
99000
2000
O da, "Evet." dedi.
01:56
And I said, "Remember when we'd leave a really bad message
42
101000
2000
Dedim ki, "Hani eski erkek arkadaşlarımızın telesekreterlerine
01:58
on our ex-boyfriend's answering machine?
43
103000
2000
çok kötü mesajlar bırakırdık?
02:00
Then we'd have to break into his dorm room
44
105000
2000
Sonra onun yatakhanedeki odasına girip
02:02
and then erase the tape?"
45
107000
2000
mesajları silmek zorunda kalırdık?"
02:04
(Laughter)
46
109000
2000
(Kahkaha)
02:06
And she goes, "Uh ... no."
47
111000
3000
O da, "Ooh.. hayır." oldu.
02:09
(Laughter)
48
114000
2000
(Kahkaha)
02:11
So of course, the only thing I could think of to say at that point was,
49
116000
3000
Tabi o noktada söylemeyi düşünebildiğim tek şey,
02:14
"Yeah, me neither.
50
119000
2000
"Evet, aynen ben de.
02:16
That ... me neither."
51
121000
3000
Yani .. ben de."
02:20
And I'm thinking to myself,
52
125000
2000
Ve bir yandan düşünüyorum,
02:22
"Brene, what are you doing? What are you doing?
53
127000
3000
"Brené, ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun?
02:25
Why did you bring this up? Have you lost your mind?
54
130000
3000
Bu konuyu niye açtın? Delirdin mi?
02:28
Your sisters would be perfect for this."
55
133000
3000
Kız kardeşlerin bu iş için biçilmiş kaftan."
02:32
So I looked back up and she said,
56
137000
3000
Kafamı kaldırdım, dedi ki,
02:35
"Are you really going to try to break in
57
140000
3000
"Cidden YouTube'a koymadan,
02:38
and steal the video
58
143000
2000
içeri zorla girip
02:40
before they put it on YouTube?"
59
145000
3000
videoyu çalmayı deneyecek misin?"
02:43
And I said, "I'm just thinking about it a little bit."
60
148000
3000
Dedim ki, "Yani, biraz düşünüyorum."
02:46
(Laughter)
61
151000
2000
(Kahkaha)
02:48
She said, "You're like the worst vulnerability role model ever."
62
153000
4000
Dedi ki, "Gelmiş geçmiş en kötü incinebilirlik rol modeli falansın."
02:52
(Laughter)
63
157000
3000
(Kahkaha)
02:55
And then I looked at her and I said something
64
160000
2000
Ona baktım ve birşey söyledim.
02:57
that at the time felt a little dramatic,
65
162000
2000
Söylediğim o zaman biraz dramatik gelmişti,
02:59
but ended up being more prophetic than dramatic.
66
164000
2000
ama dramatikten çok, öngörülü çıktı.
03:01
I said,
67
166000
2000
Dedim ki,
03:03
"If 500 turns into 1,000
68
168000
4000
"Eğer o 500 kişi, 1000'e,
03:07
or 2,000,
69
172000
2000
2000'e dönüşürse
03:09
my life is over."
70
174000
2000
hayatım biter."
03:11
(Laughter)
71
176000
2000
(Kahkaha)
03:13
I had no contingency plan for four million.
72
178000
3000
Dört milyon için muhtemel durum planım yoktu.
03:16
(Laughter)
73
181000
3000
(Kahkaha)
03:20
And my life did end when that happened.
74
185000
3000
Ve bu olduğunda gerçekten hayatım sona erdi.
03:23
And maybe the hardest part about my life ending
75
188000
4000
Ve hayatımın sona ermesinin en zor kısmı
03:27
is that I learned something hard about myself,
76
192000
4000
kendim hakkımda zor birşeyi öğrenmem oldu.
03:31
and that was that,
77
196000
3000
Ve bu da,
03:34
as much as I would frustrated
78
199000
2000
her ne kadar
03:36
about not being able to get my work out to the world,
79
201000
2000
çalışmalarımın yayılmamasına sinir oluyor olsam da,
03:38
there was a part of me that was working very hard
80
203000
3000
bir parçam küçük kalmak için,
03:41
to engineer staying small,
81
206000
3000
farkedilmemek için,
03:44
staying right under the radar.
82
209000
3000
büyük bir çaba harcıyor.
03:48
But I want to talk about what I've learned.
83
213000
2000
Ama ne öğrendiğim hakkında konuşmak istiyorum.
03:50
There's two things that I've learned in the last year.
84
215000
3000
Son bir sene içerisinde öğrendiğim iki şey oldu.
03:54
The first is
85
219000
4000
Birincisi
03:58
vulnerability is not weakness.
86
223000
4000
incinebilirliğin bir zayıflık olmadığı.
04:02
And that myth
87
227000
2000
Ve o efsanenin
04:04
is profoundly dangerous.
88
229000
2000
tepeden tırnağa tehlikeli olduğu.
04:06
Let me ask you honestly --
89
231000
2000
Size dürüstçe birşey sorayım --
04:08
and I'll give you this warning,
90
233000
2000
ve uyarıyorum,
04:10
I'm trained as a therapist,
91
235000
2000
terapist olmak için eğitildim,
04:12
so I can out-wait you uncomfortably --
92
237000
3000
yani rahatça sizden daha uzun bekleyebilirim --
04:15
so if you could just raise your hand that would be awesome --
93
240000
3000
elinizi kaldırırsanız süper olur --
04:18
how many of you honestly,
94
243000
2000
dürüstçe, içinizden kaçınız
04:20
when you're thinking about doing something vulnerable
95
245000
2000
incinebileceğiniz bir şey yapmayı düşünürken,
04:22
or saying something vulnerable,
96
247000
2000
ya da incinebileceğiniz bir şey söylerken
04:24
think, "God, vulnerability's weakness. This is weakness?"
97
249000
2000
"Allahım, incinebilirlik bir zayıflık. Bu zayıflık." diye düşünüyor?
04:26
How many of you think of vulnerability and weakness synonymously?
98
251000
3000
Kaçınız incinebilirliği ve zayıflığı eş anlamlı olarak görüyor?
04:29
The majority of people.
99
254000
2000
Çoğunluk.
04:31
Now let me ask you this question:
100
256000
2000
Peki size şunu sorayım:
04:33
This past week at TED,
101
258000
3000
Bu geçen TED'de
04:36
how many of you, when you saw vulnerability up here,
102
261000
3000
kaçınız, sahnede incinebilirliği gördüğünde
04:39
thought it was pure courage?
103
264000
2000
bunun saf cesaret olduğunu düşündü?
04:43
Vulnerability is not weakness.
104
268000
3000
İncinebilirlik bir zayıflık değil.
04:46
I define vulnerability
105
271000
2000
Ben incinebilirliği
04:48
as emotional risk,
106
273000
3000
duygusal risk olarak tanımlıyorum,
04:51
exposure, uncertainty.
107
276000
3000
dış etkenlere açıklık, belirsizlik.
04:54
It fuels our daily lives.
108
279000
2000
Günlük hayatımızın yakıtı.
04:56
And I've come to the belief --
109
281000
2000
Ve inanıyorum ki,
04:58
this is my 12th year doing this research --
110
283000
2000
-- bu, bu araştırmayı yapmamın 12. yılı --
05:00
that vulnerability
111
285000
2000
incinebilirlik, bizim
05:02
is our most accurate measurement
112
287000
3000
cesaret için en kesin
05:05
of courage --
113
290000
3000
ölçütümüz --
05:08
to be vulnerable, to let ourselves be seen,
114
293000
3000
incinebilir olmak, başkaları tarafından görülmeye izin vermek,
05:11
to be honest.
115
296000
2000
dürüst olmak.
05:13
One of the weird things that's happened
116
298000
2000
TED patlamasından sonra olan
05:15
is, after the TED explosion,
117
300000
2000
acaip şeylerden biri de
05:17
I got a lot of offers to speak all over the country --
118
302000
3000
ülkenin her yerinde konuşma yapmam için davet almamdı --
05:20
everyone from schools and parent meetings
119
305000
3000
okullar ve veli toplantılarından tutun,
05:23
to Fortune 500 companies.
120
308000
3000
Fortune 500 şirketlerine kadar.
05:26
And so many of the calls went like this,
121
311000
2000
Ve telefon konuşmalarının çoğu şöyleydi,
05:28
"Hey, Dr. Brown. We loved your TEDTalk.
122
313000
2000
"Merhaba, Dr. Brown. TED konuşmanızı çok sevdik.
05:30
We'd like you to come in and speak.
123
315000
2000
Gelip konuşmanızı çok isteriz.
05:32
We'd appreciate it
124
317000
2000
İncinebilirlikten yada utançtan
05:34
if you wouldn't mention vulnerability or shame."
125
319000
3000
bahsetmezseniz seviniriz."
05:37
(Laughter)
126
322000
4000
(Kahkaha)
05:41
What would you like for me to talk about?
127
326000
3000
Ne hakkında konuşmamı istersiniz?
05:44
There's three big answers.
128
329000
2000
Üç büyük cevap var.
05:46
This is mostly, to be honest with you, from the business sector:
129
331000
3000
Bu, dürüst olmak gerekirse, daha çok iş dünyası tarafından:
05:49
innovation, creativity
130
334000
2000
inovasyon, yaratıcılık
05:51
and change.
131
336000
3000
ve değişim.
05:55
So let me go on the record
132
340000
2000
Şunu söyleyerek kayda
05:57
and say,
133
342000
2000
geçirmek istiyorum,
05:59
vulnerability is the birthplace
134
344000
2000
incinebilirlik inovasyon, yaratıcılık
06:01
of innovation, creativity and change.
135
346000
3000
ve değişimin doğum yeri.
06:04
(Applause)
136
349000
5000
(Alkış)
06:12
To create is to make something
137
357000
3000
Bir şeyi yaratmak, daha önce varolmamış
06:15
that has never existed before.
138
360000
3000
bir şeyi yapmak demektir.
06:18
There's nothing more vulnerable than that.
139
363000
3000
Bundan daha incinebilir bir şey yok.
06:21
Adaptability to change
140
366000
2000
Değişime adapte olabilmek
06:23
is all about vulnerability.
141
368000
2000
tamamen incinebilirlikle alakalı.
06:25
The second thing,
142
370000
2000
İkinci şey,
06:27
in addition to really finally understanding
143
372000
4000
incinebilirlik ve cesaret arasındaki ilişkiyi
06:31
the relationship between vulnerability and courage,
144
376000
2000
nihayetinde anlamamın yanı sıra
06:33
the second thing I learned is this:
145
378000
3000
öğrendiğim ikinci şey şu:
06:36
We have to talk about shame.
146
381000
3000
Utanç hakkında konuşmamız gerek.
06:41
And I'm going to be really honest with you.
147
386000
2000
Ve sizinle çok dürüst olacağım.
06:43
When I became a "vulnerability researcher"
148
388000
4000
"İncinebilirlik araştırmacısı" olduğumda
06:47
and that became the focus because of the TEDTalk --
149
392000
3000
ve bu da bir TED konuşması yüzünden odak noktası olduğunda --
06:50
and I'm not kidding.
150
395000
2000
ve şaka yapmıyorum.
06:52
I'll give you an example.
151
397000
2000
Bir örnek vereyim.
06:54
About three months ago, I was in a sporting goods store
152
399000
2000
Üç ay kadar önce bir spor eşyaları mağazasında
06:56
buying goggles and shin guards
153
401000
2000
koruma gözlükleri ve tekmelik,
06:58
and all the things that parents buy at the sporting goods store.
154
403000
3000
ve tüm velilerin spor eşyaları mağazalarından aldığı şeylerden alıyordum.
07:01
About from a hundred feet away, this is what I hear:
155
406000
3000
Yaklaşık yüz adım öteden bir ses:
07:04
"Vulnerability TED! Vulnerability TED!"
156
409000
3000
"İncinebilirlik TED! İncinebilirlik TED!"
07:07
(Laughter)
157
412000
8000
(Kahkaha)
07:15
I'm a fifth generation Texan.
158
420000
2000
Ben beşinci kuşak Texaslıyım.
07:17
Our family motto is "Lock and load."
159
422000
3000
Ailemdeki düstur "Kurşunu namluya sür" 'dür.
07:20
I am not a natural vulnerability researcher.
160
425000
4000
Doğuştan incinebilirlik araştırmacısı değilim.
07:25
So I'm like,
161
430000
2000
O yüzden ben,
07:27
just keep walking, she's on my six.
162
432000
2000
"Çaktırmadan ilerle, tam arkamda." falanım.
07:29
(Laughter)
163
434000
2000
(Kahkaha)
07:31
And then I hear, "Vulnerability TED!"
164
436000
4000
Sonra duydum ki, "İncinebilirlik TED!"
07:35
I turn around, I go, "Hi."
165
440000
3000
Dönüp, "Merhaba," oldum.
07:38
She's right here and she said,
166
443000
2000
Kadın tam burada, dedi ki,
07:40
"You're the shame researcher who had the breakdown."
167
445000
3000
"Sen o çöküş yaşayan utanç araştırmacısısın."
07:43
(Laughter)
168
448000
4000
(Kahkaha)
07:47
At this point
169
452000
2000
Artık bu noktada
07:49
parents are, like, pulling their children close.
170
454000
3000
veliler çocuklarını çekiştirip
07:53
"Look away."
171
458000
2000
"Bakma," falanlar.
07:57
And I'm so worn out at this point in my life,
172
462000
2000
Ve hayatımın bu noktasında artı o kadar bıkmışım ki,
07:59
I look at her and I actually say,
173
464000
2000
kadına baktım ve cidden şöyle dedim:
08:01
"It was a frickin' spiritual awakening."
174
466000
3000
"Harbi ruhsal uyanıştı."
08:04
(Laughter)
175
469000
2000
(Kahkaha)
08:06
(Applause)
176
471000
2000
(Alkış)
08:08
And she looks back and does this,
177
473000
2000
O da bana bakıp,
08:10
"I know."
178
475000
2000
"Biliyorum" yaptı.
08:12
And she said,
179
477000
2000
Ve dedi ki,
08:14
"We watched your TEDTalk in my book club.
180
479000
3000
"Kitap kulübümde TED konuşmanızı seyrettik.
08:17
Then we read your book
181
482000
2000
Sonra kitabınızı okuduk
08:19
and we renamed ourselves
182
484000
2000
ve adımızı
08:21
'The Breakdown Babes.'"
183
486000
3000
"Çöküş Yavruları" olarak değiştirdik."
08:24
And she said, "Our tagline is:
184
489000
2000
Dedi ki, "Sloganımız:
08:26
'We're falling apart and it feels fantastic.'"
185
491000
4000
'Dağılıyoruz ve bu fantastik bir his.'"
08:30
(Laughter)
186
495000
3000
(Kahkaha)
08:33
You can only imagine
187
498000
2000
Fakülte toplantısı
08:35
what it's like for me in a faculty meeting.
188
500000
3000
benim için nasıl bir şey, tahmin edersiniz.
08:40
So when I became Vulnerability TED,
189
505000
2000
Yani İncinebilirlik TED olduktan sonra,
08:42
like an action figure --
190
507000
3000
aksiyon figürü gibi --
08:45
like Ninja Barbie, but I'm Vulnerability TED --
191
510000
4000
Ninja Barbie gibi, ama ben İncinebilirlik TED'im --
08:49
I thought, I'm going to leave that shame stuff behind,
192
514000
3000
düşündüm ki, şu utanç olayını geride bırakacağım,
08:52
because I spent six years studying shame
193
517000
3000
çünkü incinebilirlik hakkında yazıp konuşmaya başlamadan önce
08:55
before I really started writing and talking about vulnerability.
194
520000
3000
altı yıl utanç çalışarak geçirdim.
08:58
And I thought, thank God, because shame is this horrible topic,
195
523000
3000
Ve düşündüm ki, Allahıma şükür, utanç o kadar berbat bir konu ki,
09:01
no one wants to talk about it.
196
526000
2000
kimse bu konuda konuşmak istemiyor.
09:03
It's the best way to shut people down on an airplane.
197
528000
2000
Uçakta insanları susturmanın en iyi yolu.
09:05
"What do you do?" "I study shame." "Oh."
198
530000
2000
"Ne iş yapıyorsunuz?" "Utanç çalışıyorum." "Oh."
09:07
(Laughter)
199
532000
2000
(Kahkaha)
09:09
And I see you.
200
534000
2000
Ve sizi görüyorum.
09:11
(Laughter)
201
536000
6000
(Kahkaha)
09:17
But in surviving this last year,
202
542000
3000
Ama bu geçtiğimiz yılı atlatırken,
09:20
I was reminded of a cardinal rule --
203
545000
3000
bir temel kuralı hatırladım --
09:23
not a research rule,
204
548000
3000
araştırma kuralı değil,
09:26
but a moral imperative
205
551000
2000
yetiştirilişimden gelen
09:28
from my upbringing --
206
553000
2000
gelen ahlaki bir mecburiyet --
09:30
you've got to dance with the one who brung ya.
207
555000
4000
seni partiye getirenle dans edeceğen.
09:34
And I did not learn about vulnerability
208
559000
2000
Ve ben incinebilirliği
09:36
and courage and creativity and innovation
209
561000
3000
ve cesareti ve yaratıcılığı ve inovasyonu
09:39
from studying vulnerability.
210
564000
3000
incinebilirliği çalışırken öğrenmedim.
09:42
I learned about these things
211
567000
2000
Bütün bu şeyleri
09:44
from studying shame.
212
569000
2000
utanç çalışırken öğrendim.
09:46
And so I want to walk you in
213
571000
2000
Ve bu yüzden sizlere utanç konusunda
09:48
to shame.
214
573000
2000
temel bilgiler vermek istiyorum.
09:50
Jungian analysts call shame
215
575000
3000
Jungcu analistlere göre utanç
09:53
the swampland of the soul.
216
578000
3000
ruhun bataklığıdır.
09:56
And we're going to walk in.
217
581000
2000
Ve buraya adımızı atmak üzereyiz.
09:58
And the purpose is not to walk in
218
583000
2000
Ve amaç gidip
10:00
and construct a home and live there.
219
585000
2000
ev inşa edip oturmak değil.
10:02
It is to put on some galoshes
220
587000
4000
Amaç, galoş giyip,
10:06
and walk through and find our way around.
221
591000
3000
dolaşıp, yolumuzu bulmak.
10:11
Here's why.
222
596000
2000
Nedeni de bu.
10:15
We heard the most compelling call ever
223
600000
2000
Bu ülkede, ve bence dünyada,
10:17
to have a conversation in this country,
224
602000
3000
en çok konuşulması
10:20
and I think globally,
225
605000
2000
gereken konunun ırk
10:22
around race, right?
226
607000
2000
olduğunu duyduk, değil mi?
10:24
Yes? We heard that.
227
609000
2000
Evet? Bunu duyduk.
10:26
Yes?
228
611000
2000
Evet?
10:28
Cannot have that conversation without shame,
229
613000
3000
Utanç olmadan o konuşmayı yapamazsınız,
10:31
because you cannot talk about race without talking about privilege.
230
616000
3000
çünkü ayrıcalık hakkında konuşmadan ırk hakkında konuşamazsınız.
10:34
And when people start talking about privilege,
231
619000
3000
Ve insanlar ayrıcalık hakkında konuşmaya başladıklarında
10:37
they get paralyzed by shame.
232
622000
2000
utançtan paralize oluyorlar.
10:39
We heard a brilliant simple solution
233
624000
2000
Ameliyat sırasında insanları öldürmemenin
10:41
to not killing people in surgery,
234
626000
2000
zekice basit bir çözümünü dinledik,
10:43
which is have a checklist.
235
628000
2000
bir kontrol listesi yapmak.
10:45
You can't fix that problem without addressing shame,
236
630000
3000
Utançtan bahsetmeden bu problemi çözemezsiniz,
10:48
because when they teach those folks how to suture,
237
633000
4000
çünkü o insanlara dikiş atmasını öğretirken,
10:52
they also teach them how to stitch their self-worth
238
637000
3000
kendilerine verdikleri değeri de
10:55
to being all-powerful.
239
640000
2000
kudretli olmaya dikmeyi öğretiyorlar.
10:57
And all-powerful folks don't need checklists.
240
642000
4000
Ve kudretli kişiler kontrol listelerine ihtiyaç duymaz.
11:02
And I had to write down the name of this TED Fellow
241
647000
2000
Ve bu TED üyesinin adını karıştırmamak için
11:04
so I didn't mess it up here.
242
649000
2000
buraya yazmam gerekti.
11:06
Myshkin Ingawale,
243
651000
2000
Myshkin Ingawale,
11:08
I hope I did right by you.
244
653000
2000
Umarım, hakkınızı vermişimdir.
11:10
(Applause)
245
655000
3000
(Alkış)
11:13
I saw the TED Fellows my first day here.
246
658000
2000
Buradaki ilk günümde TED üyelerini gördüm.
11:15
And he got up and he explained
247
660000
2000
Ve o kalkıp, anemi testi yapmaya yardımcı
11:17
how he was driven to create
248
662000
2000
olacak bir teknolojiyi
11:19
some technology to help test for anemia
249
664000
2000
yaratmaya nasıl itildiğini açıkladı,
11:21
because people were dying unnecessarily.
250
666000
2000
çünkü insanlar gereksiz yere ölüyorlardı.
11:23
And he said, "I saw this need.
251
668000
2000
Ve dedi ki, "Bu ihtiyacı gördüm.
11:25
So you know what I did? I made it."
252
670000
2000
Ve ne yaptım biliyor musunuz? Onu yaptım."
11:27
And everybody just burst into applause, and they were like "Yes!"
253
672000
3000
Ve herkesden bir alkış koptu, ve herkes "Evet!" falan oldu.
11:30
And he said, "And it didn't work.
254
675000
3000
Ve dedi ki, "Ama işe yaramadı.
11:33
And then I made it 32 more times,
255
678000
4000
32 kere daha yaptım,
11:37
and then it worked."
256
682000
2000
sonra işe yaradı."
11:39
You know what the big secret about TED is?
257
684000
2000
TED hakkındaki büyük sır ne biliyor musunuz?
11:41
I can't wait to tell people this.
258
686000
2000
Bunu insanlara anlatmak için sabırsızlanıyorum.
11:43
I guess I'm doing it right now.
259
688000
2000
Sanırım hemen şimdi yapacağım.
11:45
(Laughter)
260
690000
2000
(Kahkaha)
11:47
This is like the failure conference.
261
692000
2000
Bu başarısızlık konferansı gibi birşey.
11:49
No, it is.
262
694000
2000
Yo, öyle.
11:51
(Applause)
263
696000
3000
(Alkış)
11:54
You know why this place is amazing?
264
699000
3000
Burası neden inanılmaz biliyor musunuz?
11:57
Because very few people here
265
702000
2000
Çünkü buradaki çok az insan
11:59
are afraid to fail.
266
704000
2000
başarısız olmaktan korkuyor.
12:01
And no one who gets on the stage, so far that I've seen, has not failed.
267
706000
4000
Ve sahneye çıkanların hepsi, gördüğüm kadarıyla, başarısız olmuş.
12:05
I've failed miserably, many times.
268
710000
3000
Ben birçok kez berbat bir şekilde başarısız oldum.
12:08
I don't think the world understands that
269
713000
3000
Ama dünyanın bunu anladığını sanmıyorum,
12:11
because of shame.
270
716000
2000
utanç yüzünden.
12:13
There's a great quote that saved me this past year
271
718000
2000
Beni bu geçtiğimiz sene kurtaran bir özlü söz var
12:15
by Theodore Roosevelt.
272
720000
3000
Theodore Roosevelt'in.
12:18
A lot of people refer to it as the "Man in the Arena" quote.
273
723000
3000
Genellikle "Arena'daki Adam" özlü sözü olarak bilinir.
12:21
And it goes like this:
274
726000
2000
Ve şöyle birşey:
12:23
"It is not the critic who counts.
275
728000
2000
"Önemli olan eleştirmen değil.
12:25
It is not the man who sits and points out
276
730000
3000
Oturup, iş yapanların nasıl daha iyi
12:28
how the doer of deeds could have done things better
277
733000
2000
yapabileceklerini ve nasıl düşüp
12:30
and how he falls and stumbles.
278
735000
2000
tökezlediklerini işaret eden değil.
12:32
The credit goes to the man in the arena
279
737000
3000
Başarı, arenadaki adama ait,
12:35
whose face is marred
280
740000
2000
yüzü toz, kan
12:37
with dust and blood and sweat.
281
742000
3000
ve ter içinde kalmış.
12:40
But when he's in the arena,
282
745000
2000
Ama arenadayken
12:42
at best he wins,
283
747000
3000
en iyi ihtimalle kazanır,
12:45
and at worst he loses,
284
750000
3000
en kötü ihtimalle kaybeder,
12:48
but when he fails, when he loses,
285
753000
2000
ama başaramadığında, kaybettiğinde
12:50
he does so daring greatly."
286
755000
3000
fazlasıyla cüret edererek kaybeder."
12:53
And that's what this conference, to me, is about.
287
758000
3000
Ve, bence, bu konferansın konusu bu.
12:56
That's what life is about, about daring greatly,
288
761000
2000
Hayatın konusu bu, fazlasıyla cüret etmek hakkında,
12:58
about being in the arena.
289
763000
2000
arenada olmak hakkında.
13:00
When you walk up to that arena and you put your hand on the door,
290
765000
3000
O arenaya yaklaştığınızda ve kapıya elinizi koyduğunuzda,
13:03
and you think, "I'm going in and I'm going to try this,"
291
768000
2000
ve "İçeri gireceğim ve bunu deneyeceğim," diye düşündüğünüzde,
13:05
shame is the gremlin
292
770000
2000
utanç
13:07
who says, "Uh, uh.
293
772000
2000
"Uh, oh.
13:09
You're not good enough.
294
774000
2000
Yeterince iyi değilsin.
13:11
You never finished that MBA. Your wife left you.
295
776000
3000
MBA'ini bitirmedin. Karın seni terk etti.
13:14
I know your dad really wasn't in Luxembourg,
296
779000
2000
Babanın gerçekten Luxemburg'da olmadığını,
13:16
he was in Sing Sing.
297
781000
4000
Sing Sing'de olduğunu biliyorum.
13:20
I know those things that happened to you growing up.
298
785000
3000
Büyürken sana olanları biliyorum.
13:23
I know you don't think that you're pretty enough
299
788000
2000
Kendinin yeterince güzel,
13:25
or smart enough or talented enough or powerful enough.
300
790000
3000
yada yeterince zeki yada yeterince yetenekli olmadığını düşündüğünü biliyorum.
13:28
I know your dad never paid attention, even when you made CFO."
301
793000
4000
CFO olduğunda bile baban ilgilenmemişti." diyen gremlin.
13:32
Shame is that thing.
302
797000
3000
Utanç o şey işte.
13:35
And if we can quiet it down and walk in
303
800000
3000
Ve onu susturabilir de
13:38
and say, "I'm going to do this,"
304
803000
4000
içeri girip, "Bunu yapacağım," diyebilirsek,
13:42
we look up and the critic that we see
305
807000
2000
yukarı bakıp, işaret edip gülerken
13:44
pointing and laughing,
306
809000
2000
gördüğümüz eleştirmen
13:46
99 percent of the time is who?
307
811000
3000
olayın yüzde 99'unda kim?
13:49
Us.
308
814000
3000
Biziz.
13:52
Shame drives two big tapes --
309
817000
2000
Utancın iki büyük kayıtlı mesajı var --
13:54
"never good enough"
310
819000
2000
"asla yeterince iyi değilsin" --
13:56
and, if you can talk it out of that one,
311
821000
2000
ve, ondan vazgeçirebilirseniz,
13:58
"who do you think you are?"
312
823000
3000
"kendini kim sanıyorsun?"
14:02
The thing to understand about shame is it's not guilt.
313
827000
2000
Utanç hakkında anlaşılması gereken şey, onun suçluluk olmadığı.
14:04
Shame is a focus on self, guilt is a focus on behavior.
314
829000
3000
Utanç benlik üzerine yoğunlaşır, suçluluk ise davranış.
14:07
Shame is "I am bad."
315
832000
2000
Utanç, "Ben kötüyüm," demek.
14:09
Guilt is "I did something bad."
316
834000
3000
Suçluluk ise, "Ben kötü birşey yaptım."
14:12
How many of you,
317
837000
2000
Kaçınız,
14:14
if you did something that was hurtful to me,
318
839000
2000
bana zarar veren bir şey yapsa,
14:16
would be willing to say, "I'm sorry. I made a mistake?"
319
841000
2000
"Üzgünüm, bir hata yaptım," demeye gönüllü olur?
14:18
How many of you would be willing to say that?
320
843000
3000
Kaçınız bunu söylemeye gönüllü olur?
14:21
Guilt: I'm sorry. I made a mistake.
321
846000
3000
Suçluluk: Üzgünüm. Bir hata yaptım.
14:24
Shame: I'm sorry. I am a mistake.
322
849000
4000
Utanç: Üzgünüm. Ben bir hatayım.
14:28
There's a huge difference between shame and guilt.
323
853000
2000
Utanç ve suçluluk arasında büyük bir fark var.
14:30
And here's what you need to know.
324
855000
2000
Ve bilmeniz gereken de şu:
14:32
Shame is highly, highly correlated
325
857000
3000
Utanç ile bağımlılık, depresyon, şiddet,
14:35
with addiction, depression, violence, aggression,
326
860000
3000
agresyon, ezicilik, intihar, yeme bozuklukları
14:38
bullying, suicide, eating disorders.
327
863000
4000
arasında oldukça, oldukça yüksek bir korelasyon var.
14:42
And here's what you even need to know more.
328
867000
2000
Ve daha da bilmeniz gereken şey de şu:
14:44
Guilt, inversely correlated with those things.
329
869000
3000
Suçluluk, bu şeylerle ters korele.
14:49
The ability to hold something we've done or failed to do
330
874000
3000
Yaptığımız yada yapmayı başaramadığımız
14:52
up against who we want to be
331
877000
2000
bir şeyi olmak istediğimiz kişi ile karşılaştırabilmek
14:54
is incredibly adaptive.
332
879000
2000
inanılmaz uyumsal.
14:56
It's uncomfortable, but it's adaptive.
333
881000
3000
Rahatsızlık verici, ama uyumsal.
15:02
The other thing you need to know about shame
334
887000
2000
Utanç hakkında bilmeniz gereken diğer şey ise
15:04
is it's absolutely organized by gender.
335
889000
3000
tamamen cinsiyete göre organize olduğu.
15:07
If shame washes over me and washes over Chris,
336
892000
3000
Eğer ben utanç içinde kalsam ve Chris utanç içinde kalsa
15:10
it's going to feel the same.
337
895000
3000
aynı şeyi hissederiz.
15:13
Everyone sitting in here knows the warm wash of shame.
338
898000
3000
Burada oturan herkes utancın o ılık yıkamasını biliyor.
15:16
We're pretty sure that the only people who don't experience shame
339
901000
2000
Utancı deneyimlemeyen kişilerin
15:18
are people who have no capacity
340
903000
2000
bağlılık veya empati
15:20
for connection or empathy.
341
905000
2000
kapasitesi olmadığına neredeyse eminiz.
15:22
Which means, yes, I have a little shame;
342
907000
2000
Ki bu demek ki, evet, biraz utancım var;
15:24
no, I'm a sociopath.
343
909000
2000
hayır, sosyopat değilim.
15:26
So I would opt for, yes, you have a little shame.
344
911000
3000
O yüzden ben bunu tercih ederim, evet, biraz utancınız var
15:32
Shame feels the same for men and women,
345
917000
2000
Utanç kadın ve erkekler için aynı his,
15:34
but it's organized by gender.
346
919000
2000
ama cinsiyete göre organize oluyor.
15:36
For women,
347
921000
2000
Kadınlar için,
15:38
the best example I can give you
348
923000
2000
verebileceğim en iyi örnek
15:40
is Enjoli
349
925000
2000
Enjoli
15:42
the commercial:
350
927000
2000
reklamı:
15:44
"I can put the wash on the line,
351
929000
2000
"Çamaşırları tele asar,
15:46
pack the lunches, hand out the kisses
352
931000
2000
yemekleri beslenme çantalarına koyar, öpücükleri dağıtır
15:48
and be at work at five to nine.
353
933000
2000
ve dokuza beş kala işe olabilirim.
15:50
I can bring home the bacon, fry it up in the pan
354
935000
3000
Eve ekmek götürüp, yemeği pişirip,
15:53
and never let you forget you're a man."
355
938000
3000
sana erkek olduğunu asla unutturmayabilirim."
15:56
For women, shame is do it all,
356
941000
2000
Kadınlar için utanç, herşeyi yap,
15:58
do it perfectly
357
943000
2000
mükemmel yap,
16:00
and never let them see you sweat.
358
945000
3000
ve seni terlerken görmelerine asla izin verme.
16:03
I don't know how much perfume that commercial sold,
359
948000
3000
O reklam ne kadar parfüm sattı bilmiyorum,
16:06
but I guarantee you,
360
951000
2000
ama size garanti ederim,
16:08
it moved a lot of antidepressants and anti-anxiety meds.
361
953000
2000
bayağı fazla antidepresan ve antianksiete ilacı satmıştır.
16:10
(Laughter)
362
955000
3000
(Kahkaha)
16:14
Shame, for women, is this web
363
959000
3000
Utanç, kadınlar için,
16:17
of unobtainable, conflicting, competing expectations
364
962000
3000
kim olmamız gerektiği hakkında
16:20
about who we're supposed to be.
365
965000
3000
ulaşılamaz, çelişkili, biriyle yarışan beklentiler ağı
16:24
And it's a straight-jacket.
366
969000
2000
Ve bu bir deli gömleği.
16:26
For men,
367
971000
2000
Erkekler için utanç
16:28
shame is not a bunch of competing, conflicting expectations.
368
973000
3000
birsürü kendiyle yarışan, çelişkili beklentiler değil.
16:31
Shame is one,
369
976000
2000
Utanç tek,
16:33
do not be perceived as what?
370
978000
3000
ne gibi algılanma?
16:36
Weak.
371
981000
2000
Zayıf.
16:38
I did not interview men for the first four years of my study.
372
983000
3000
Çalışmamın ilk dört yılı erkeklerle görüşme yapmadım.
16:41
And it wasn't until a man looked at me one day after a book signing,
373
986000
2000
Ve bu, bir imza gününde bir adam bana bakıp,
16:43
said, "I love what you have to say about shame,
374
988000
2000
"Utanç hakkında söylediklerinize bayılıyorum,
16:45
I'm curious why you didn't mention men."
375
990000
2000
ancak neden erkeklerden hiç bahsetmediğinizi merak ediyorum," diyene kadardı.
16:47
And I said, "I don't study men."
376
992000
3000
Dedim ki, "Erkekleri çalışmıyorum."
16:50
And he said, "That's convenient."
377
995000
2000
Dedi ki, "İyiymiş."
16:52
(Laughter)
378
997000
3000
(Kahkaha)
16:55
And I said, "Why?"
379
1000000
2000
Dedim ki, "Neden?"
16:57
And he said, "Because you say to reach out,
380
1002000
3000
Ve dedi ki, "Çünkü elinizi uzatın,
17:00
tell our story,
381
1005000
2000
hikayenizi anlatın,
17:02
be vulnerable.
382
1007000
3000
incinebilir olun, diyorsunuz.
17:05
But you see those books you just signed
383
1010000
2000
Ama karım ve üç kızım için
17:07
for my wife and my three daughters?"
384
1012000
2000
demin imzaladığınız şu kitaplar var ya?
17:09
I said, "Yeah."
385
1014000
2000
Dedim, "Evet."
17:11
"They'd rather me die on top of my white horse
386
1016000
3000
"Beni düşerken göreceklerine
17:14
than watch me fall down.
387
1019000
3000
beyaz atımın tepesinde ölmemi tercih ederler.
17:17
When we reach out and be vulnerable
388
1022000
3000
Biz elimizi uzatıp incinebilip olduğumuzda
17:20
we get the shit beat out of us.
389
1025000
2000
ağzımız burnumuz kırılır.
17:22
And don't tell me
390
1027000
2000
Ve gelip de bana,
17:24
it's from the guys and the coaches and the dads,
391
1029000
4000
erkekler ve koçlar ve babalardan deme,
17:28
because the women in my life are harder on me than anyone else."
392
1033000
4000
çünkü hayatımdaki kadınlar herkesten daha zor."
17:32
So I started interviewing men
393
1037000
2000
O yüzden erkeklerle görüşmeler yapmaya
17:34
and asking questions.
394
1039000
2000
ve sorular sormaya başladım.
17:36
And what I learned is this:
395
1041000
3000
Ve öğrendiğim şu oldu:
17:39
You show me a woman who can actually sit with a man
396
1044000
2000
Bana bir erkeğin yanında gerçek incinebilirlik
17:41
in real vulnerability and fear,
397
1046000
2000
ve korku ile oturabilen bir kadın göster,
17:43
I'll show you a woman who's done incredible work.
398
1048000
4000
sana inanılmaz çalışma yapmış bir kadın göstereyim.
17:47
You show me a man who can sit with a woman
399
1052000
2000
Bana artık canına tak etmiş,
17:49
who's just had it,
400
1054000
2000
artık herşeyi yapamayan
17:51
she can't do it all anymore,
401
1056000
3000
bir kadının yanında olup da
17:54
and his first response is not,
402
1059000
2000
ilk tepkisi
17:56
"I unloaded the dishwasher,"
403
1061000
3000
"Bulaşık makinesini ben boşalttım," olmayan
17:59
but he really listens --
404
1064000
3000
ve gerçekten dinleyen --
18:02
because that's all we need --
405
1067000
2000
çünkü tüm ihtiyacımız bu -- bir erkek gösterin,
18:04
I'll show you a guy who's done a lot of work.
406
1069000
2000
size çok çalışma yapmış bir erkek göstereyim.
18:06
Shame is an epidemic in our culture.
407
1071000
3000
Utanç kültürümüzde bir salgın.
18:11
And to get out from underneath it,
408
1076000
5000
Ve altından kalkabilmek için,
18:16
to find our way back to each other,
409
1081000
2000
birbirimize geri dönemenin bir yolunu bulmak için,
18:18
we have to understand how it affects us
410
1083000
2000
bizi nasıl etkilediğini,
18:20
and how it affects the way we're parenting,
411
1085000
3000
ebeveynliğimizi nasıl etkilediğini,
18:23
the way we're working, the way we're looking at each other.
412
1088000
4000
çalışma şeklimizi, birbirimize bakışımızı nasıl etkilediğini anlamamız lazım.
18:27
Very quickly, some research by Mahalik at Boston College.
413
1092000
4000
Çok çabuk, Boston Koleji'nde Mahalik tarafından yapılan bir araştırma.
18:31
He asked, what do women need to do to conform to female norms?
414
1096000
3000
Sordu ki, kadınların dişi normlarına uyması için ne yapmaları lazım?
18:34
The top answers in this country:
415
1099000
4000
Bu ülkede en sık rastlanılan cevaplar:
18:38
nice, thin, modest
416
1103000
2000
iyi, zayıf, alçakgönüllü
18:40
and use all available resources for appearance.
417
1105000
3000
ve kullanılabilir tüm kaynakları görüntüsü için kullanmalı.
18:43
When he asked about men,
418
1108000
2000
Erkekler ve bu ülkede erkeklerin
18:45
what do men in this country need to do
419
1110000
2000
erkek normlarına uymak için
18:47
to conform with male norms,
420
1112000
2000
ne yapmaları gerektiğini sorduğunda
18:49
the answers were:
421
1114000
2000
cevaplar şöyle:
18:51
always show emotional control, work is first,
422
1116000
3000
her zaman duygusal kontrol göstermeli, iş önceliklidir,
18:54
pursue status and violence.
423
1119000
3000
statü kovalamalı ve şiddet.
18:57
If we're going to find our way back to each other,
424
1122000
3000
Eğer birbirimize geri dönmenin bir yolunu bulacaksak,
19:00
we have to understand and know empathy,
425
1125000
3000
anlamalı ve empatiyi bilmeliyiz,
19:03
because empathy's the antidote to shame.
426
1128000
2000
çünkü empati utancın atidotudur.
19:05
If you put shame in a Petri dish,
427
1130000
2000
Eğer utancı bir Petri kabına koyarsanız,
19:07
it needs three things to grow exponentially:
428
1132000
3000
üssel olarak büyümesi için üç şey gerekir:
19:10
secrecy, silence and judgment.
429
1135000
2000
gizlilik, sessizlik ve yargılama.
19:12
If you put the same amount of shame in a Petri dish and douse it with empathy,
430
1137000
3000
Ama aynı miktar utancı bir Petri kabına koyup üstüne empati dökerseniz
19:15
it can't survive.
431
1140000
2000
hayatta kalamaz.
19:17
The two most powerful words when we're in struggle:
432
1142000
3000
Zorlandığımız zamanların en güçlü iki kelimesi:
19:20
me too.
433
1145000
2000
ben de.
19:22
And so I'll leave you with this thought.
434
1147000
3000
Sizden ayrılırken sizi bu düşünce ile başbaşa bırakıyorum.
19:25
If we're going to find our way
435
1150000
2000
Eğer birbirimize
19:27
back to each other,
436
1152000
3000
geri dönmenin bir yolunu bulacaksak,
19:30
vulnerability is going to be that path.
437
1155000
4000
bu yol incinebilirlik olacak.
19:34
And I know it's seductive to stand outside the arena,
438
1159000
2000
Arenanın dışında oturmanın baştan çıkarıcı olduğunu biliyorum,
19:36
because I think I did it my whole life,
439
1161000
2000
çünkü sanırım bütün hayatım boyunca öyle yaptım,
19:38
and think to myself,
440
1163000
2000
ve kendi kendine,
19:40
I'm going to go in there and kick some ass
441
1165000
2000
"Oraya çıkacağım ve ortalığı dağıtacağım,
19:42
when I'm bulletproof and when I'm perfect.
442
1167000
4000
kurşun geçirmez ve mükemmel olduğumda," demenin
19:46
And that is seductive.
443
1171000
2000
baştan çıkarıcı olduğunu biliyorum.
19:48
But the truth is that never happens.
444
1173000
3000
Ama işin gerçeği, bu asla olmaz.
19:51
And even if you got as perfect as you could
445
1176000
2000
Olabildiğince mükemmel
19:53
and as bulletproof as you could possibly muster
446
1178000
2000
ve toplarlayabileceğiniz kadar kurşun geçirmez olduğunuzda bile
19:55
when you got in there,
447
1180000
2000
oraya çıktığınızda,
19:57
that's not what we want to see.
448
1182000
4000
görmek istediğimiz o olmuyor.
20:01
We want you to go in.
449
1186000
3000
İçeri girmenizi istiyoruz.
20:04
We want to be with you and across from you.
450
1189000
3000
Sizin yanınızda ve karşınızda olmak istiyoruz.
20:07
And we just want,
451
1192000
2000
Ve istediğimiz sadece,
20:09
for ourselves and the people we care about
452
1194000
2000
kendimiz ve sevdiklerimiz
20:11
and the people we work with,
453
1196000
2000
ve beraber çalıştıklarımız için,
20:13
to dare greatly.
454
1198000
2000
fazlasıyla cüret etmek.
20:15
So thank you all very much. I really appreciate it.
455
1200000
3000
Hepinize çok teşekkür ederim. Gerçekten minnettarım.
20:18
(Applause)
456
1203000
14000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Brené Brown - Vulnerability researcherBrené Brown studies vulnerability, courage, authenticity, and shame.
Why you should listen
Brené Brown is a research professor at the University of Houston Graduate College of Social Work. She has spent the past ten years studying vulnerability, courage, authenticity, and shame. She spent the first five years of her decade-long study focusing on shame and empathy, and is now using that work to explore a concept that she calls Wholeheartedness. She poses the questions:
How do we learn to embrace our vulnerabilities and imperfections so that we can engage in our lives from a place of authenticity and worthiness? How do we cultivate the courage, compassion, and connection that we need to recognize that we are enough – that we are worthy of love, belonging, and joy?
Brené Brown | Speaker | TED.com