TED2012
Michael Tilson Thomas: Music and emotion through time
Michael Tilson Thomas: Michael Tilson Thomas: Zaman boyunca müzik ve duygu
Filmed:
Readability: 4.1
1,667,198 views
Bu destansı anlatımda, Michael Tilson Thomas klasik müziğin gelişiminin izini sürüyor ve bunu yaparken yazılı notasyon, kayıt ve remix konusundaki ilerlemelerden yararlanıyor.
Michael Tilson Thomas - Musician, Conductor
Conductor Michael Tilson Thomas (call him MTT) is an all-around music educator -- connecting with global audiences, young musicians and concertgoers in San Francisco and London. Full bio
Conductor Michael Tilson Thomas (call him MTT) is an all-around music educator -- connecting with global audiences, young musicians and concertgoers in San Francisco and London. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:16
Well when I was asked to do this TEDTalk, I was really chuckled,
0
917
2363
Bu TED konuşmasını yapmam
istendiğinde kendi kendime güldüm
istendiğinde kendi kendime güldüm
00:19
because, you see, my father's name was Ted,
1
3280
3793
çünkü, babamın ismi Ted idi
00:22
and much of my life, especially my musical life,
2
7073
4014
ve hayatımın çoğu,
özellikle müzik hayatım
özellikle müzik hayatım
00:26
is really a talk that I'm still having with him,
3
11087
3121
onunla hala yapmakta olduğum
ya da
ya da
00:30
or the part of me that he continues to be.
4
14208
3748
onun bir parçam olmaya
devam ettiği bir konuşma adeta.
devam ettiği bir konuşma adeta.
00:33
Now Ted was a New Yorker, an all-around theater guy,
5
17956
3604
Ted New York'lu,
yetenekli bir tiyatro sanatçısı,
yetenekli bir tiyatro sanatçısı,
00:37
and he was a self-taught illustrator and musician.
6
21560
4315
kendi kendini yetiştirmiş
bir çizer ve müzisyendi.
bir çizer ve müzisyendi.
00:41
He didn't read a note,
7
25875
1535
Nota okuyamazdı
00:43
and he was profoundly hearing impaired.
8
27410
2965
ve ciddi derecede işitme bozukluğu vardı.
00:46
Yet, he was my greatest teacher.
9
30375
3258
Buna rağmen, benim en iyi öğretmenimdi.
00:49
Because even through the squeaks of his hearing aids,
10
33633
3437
Çünkü, işitme cihazından çıkan
cızırtıların arasında bile
cızırtıların arasında bile
00:52
his understanding of music was profound.
11
37070
3180
müzik anlayışı çok derindi.
00:56
And for him, it wasn't so much the way the music goes
12
40250
3381
Ve onun için müziğin nasıl
olduğundan daha çok
olduğundan daha çok
00:59
as about what it witnesses and where it can take you.
13
43631
4196
neye tanıklık ettiği ve
onu nerelere götürdüğü önemliydi.
onu nerelere götürdüğü önemliydi.
01:03
And he did a painting of this experience,
14
47827
2617
Babam bu deneyimin
bir resmini yaptı,
bir resmini yaptı,
01:06
which he called "In the Realm of Music."
15
50444
3089
öyle ki ona "Müzik Diyarında"
adını koydu.
adını koydu.
01:09
Now Ted entered this realm every day by improvising
16
53533
6488
Ted bu diyara her gün doğaçlama
yaparak giriyordu,
yaparak giriyordu,
01:15
in a sort of Tin Pan Alley style like this.
17
60021
2781
biraz Tin Pan Alley tarzında
şunun gibi bir doğaçlama.
şunun gibi bir doğaçlama.
01:18
(Music)
18
62802
6842
(Müzik)
01:25
But he was tough when it came to music.
19
69644
3354
Fakat, konu müzik olduğunda
zor biriydi.
zor biriydi.
01:28
He said, "There are only two things that matter in music:
20
72998
2706
Şöyle derdi:
"Müzik'te sadece iki şey önemlidir:
"Müzik'te sadece iki şey önemlidir:
01:31
what and how.
21
75704
2213
Ne ve nasıl.
01:33
And the thing about classical music,
22
77917
3787
Ve klasik müzikle ilgili olan şey,
01:37
that what and how, it's inexhaustible."
23
81704
3328
bu ne ve nasıl
bitip tükenmez bir şeydir."
bitip tükenmez bir şeydir."
01:40
That was his passion for the music.
24
85032
2168
Bu onun müziğe karşı olan bir tutkusuydu.
01:43
Both my parents really loved it.
25
87200
1857
Annem de babam da
müziği çok severlerdi.
müziği çok severlerdi.
01:44
They didn't know all that much about it,
26
89057
2258
Müzik hakkında çok fazla
bilgileri yoktu,
bilgileri yoktu,
01:47
but they gave me the opportunity to discover it
27
91315
3727
ama bana müziği onlarla birlikte
01:50
together with them.
28
95042
1916
keşfetmem için fırsat verdiler.
01:52
And I think inspired by that memory,
29
96958
3212
Ve sanırım bu hatıradan esinlenerek,
01:56
it's been my desire to try and bring it
30
100170
2003
müziği denemek ve onu olabildiği kadar
01:58
to as many other people as I can,
31
102173
1045
çok insana ulaştırmak
benim tutkum oldu,
benim tutkum oldu,
01:59
sort of pass it on through whatever means.
32
103218
3574
mümkün olan her şekilde.
02:02
And how people get this music, how it comes into their lives,
33
106792
5010
İnsanlar müziği nasıl anlarlar,
hayatlarına müzik nasıl girer
hayatlarına müzik nasıl girer
02:07
really fascinates me.
34
111802
1456
bu konu beni gerçekten etkiliyor.
02:09
One day in New York, I was on the street
35
113258
2257
Bir gün New York'ta,
sokaktaydım evlerin önünde
sokaktaydım evlerin önünde
02:11
and I saw some kids playing baseball between stoops and cars and fire hydrants.
36
115515
5405
arabalar, yangın vanaları arasında
beyzbol oynayan çocukları gördüm.
beyzbol oynayan çocukları gördüm.
02:16
And a tough, slouchy kid got up to bat,
37
120920
2701
Kavgacı, uyuz bir çocuk
02:19
and he took a swing and really connected.
38
123621
2704
kalkıp iyice odaklanarak
topa vurmayı denedi.
topa vurmayı denedi.
02:22
And he watched the ball fly for a second,
39
126325
1702
Topun uçuşunu bir saniye kadar seyretti
02:23
and then he went, "Dah dadaratatatah.
40
128027
3404
ve şöyle dedi: "Dah dadaratata
Brah dada dadadadah."
02:27
Brah dada dadadadah."
41
131431
3486
02:30
And he ran around the bases.
42
134917
1833
Ve saha kenarında koştu.
02:32
And I thought, go figure.
43
136750
2735
Dedim şimdi
anla anlayabilirsen
anla anlayabilirsen
02:35
How did this piece of 18th century Austrian aristocratic entertainment
44
139485
5081
Nasıl oldu da 18'inci yüzyılda
Avusturya'ya özgü soylu bir eğlence
Avusturya'ya özgü soylu bir eğlence
02:40
turn into the victory crow of this New York kid?
45
144566
4672
New York'lu bu çocuğun böyle
zafer çığlığına dönüştü?
zafer çığlığına dönüştü?
02:45
How was that passed on? How did he get to hear Mozart?
46
149238
4402
Bu nasıl aktarıldı?
Bu çocuk Mozart'ı nasıl duydu?
Bu çocuk Mozart'ı nasıl duydu?
02:49
Well when it comes to classical music,
47
153640
1921
Söz konusu klasik müzik olunca
02:51
there's an awful lot to pass on,
48
155561
2256
aktarılacak çok şey var,
02:53
much more than Mozart, Beethoven or Tchiakovsky.
49
157817
3737
Mozart, Beethoven ya da
Tchiakovsky'den çok daha fazla şey.
Tchiakovsky'den çok daha fazla şey.
02:57
Because classical music
50
161554
1612
Çünkü klasik müzik
02:59
is an unbroken living tradition
51
163166
3417
1000 yıldan daha eski
03:02
that goes back over 1,000 years.
52
166583
3250
bozulmamış, canlı bir gelenektir.
03:05
And every one of those years
53
169833
2044
Ve geçen o her bir yılın,
03:07
has had something unique and powerful to say to us
54
171877
3498
canlı olmanın ne demek olduğunu
bize anlatacak
bize anlatacak
03:11
about what it's like to be alive.
55
175375
3225
güçlü ve eşsiz bir özelliği vardır.
03:14
Now the raw material of it, of course,
56
178600
2559
Şimdi, elbette bunun hammaddesi
03:17
is just the music of everyday life.
57
181159
1716
günlük hayattaki müziktir.
03:18
It's all the anthems and dance crazes
58
182875
3033
Bütün milli marşlar ve
dans çılgınlıkları,
dans çılgınlıkları,
03:21
and ballads and marches.
59
185908
1735
türküler ve marşlar.
03:23
But what classical music does
60
187643
2690
Fakat klasik müziğin yaptığı şey;
03:26
is to distill all of these musics down,
61
190333
4860
tüm bu müzikleri damıtarak,
03:31
to condense them to their absolute essence,
62
195193
3686
mutlak özlerine yoğunlaştırmak
03:34
and from that essence create a new language,
63
198879
3288
ve her bir özden yeni bir dil yaratmak,
03:38
a language that speaks very lovingly and unflinchingly
64
202167
5485
bu öyle bir dil ki sevgi dolu ve cesurca
03:43
about who we really are.
65
207652
2100
bize gerçekten kim olduğumuzu söyleyen.
03:45
It's a language that's still evolving.
66
209752
2844
Bu hala gelişmekte olan bir dil.
03:48
Now over the centuries it grew into the big pieces we always think of,
67
212596
3571
Şimdi bu, yüzyıllarca düşündüğümüz
büyük besteler haline geldi,
büyük besteler haline geldi,
03:52
like concertos and symphonies,
68
216167
3000
konçertolar ve senfoniler gibi
03:55
but even the most ambitious masterpiece
69
219167
3331
fakat en hırslı bir başyapıtın bile
03:58
can have as its central mission
70
222498
2419
ana görevi,
sizi hassas ve kişisel bir anınıza
sizi hassas ve kişisel bir anınıza
04:00
to bring you back to a fragile and personal moment --
71
224917
4500
geri götürmek olabilir.
04:05
like this one from the Beethoven Violin Concerto.
72
229417
3208
Beethoven'ın
Keman Konçerto'sundaki gibi.
Keman Konçerto'sundaki gibi.
04:08
(Music)
73
232625
22386
(Müzik)
04:30
It's so simple, so evocative.
74
255011
5984
Bu çok basit, çok anımsatıcı bir parça.
04:36
So many emotions seem to be inside of it.
75
260995
2860
Pek çok duyguyu içinde barındırıyor gibi.
04:39
Yet, of course, like all music,
76
263855
1728
Fakat elbette, her müzikte
olduğu gibi
olduğu gibi
04:41
it's essentially not about anything.
77
265583
2459
özünde bir şeyle ilgisi yok.
04:43
It's just a design of pitches and silence and time.
78
268042
3783
Sadece perdelerin, sessizliğin ve
zamanın bir tasarımı bu.
zamanın bir tasarımı bu.
04:47
And the pitches, the notes, as you know, are just vibrations.
79
271825
4092
Ve perdeler, notalar bildiğiniz gibi
sadece titreşimler.
sadece titreşimler.
04:51
They're locations in the spectrum of sound.
80
275917
2953
Sesin belirli bir
aralığındaki konumlardır.
aralığındaki konumlardır.
04:54
And whether we call them 440 per second, A,
81
278870
4101
Ve ister saniyede 440, La diyelim
04:58
or 3,729, B flat -- trust me, that's right --
82
282971
6718
ya da 3729, si bemol,
-ki inanın bana, bu doğru--
-ki inanın bana, bu doğru--
05:05
they're just phenomena.
83
289689
4096
bunların hepsi olağanüstüdür.
05:09
But the way we react to different combinations of these phenomena
84
293785
3757
Ancak, bu olağanüstü şeylerin
farklı birleşimlerine
farklı birleşimlerine
05:13
is complex and emotional and not totally understood.
85
297542
3794
tepkimiz karmaşık, duygusal
ve tam olarak anlaşılmazdır.
ve tam olarak anlaşılmazdır.
05:17
And the way we react to them has changed radically over the centuries,
86
301336
3831
Ve bunlara tepkimiz yüzyıllar
boyunca köklü bir şekilde değişti,
boyunca köklü bir şekilde değişti,
05:21
as have our preferences for them.
87
305167
2375
tıpkı onlara olan tercihlerimizin
değişiyor olması gibi.
değişiyor olması gibi.
05:23
So for example, in the 11th century,
88
307542
3291
Örneğin, 11'inci yüzyılda
05:26
people liked pieces that ended like this.
89
310833
3840
insanlar şu şekilde biten
parçaları sevmişlerdi.
parçaları sevmişlerdi.
05:30
(Music)
90
314673
11733
(Müzik)
05:42
And in the 17th century, it was more like this.
91
326406
5156
Ve 17'nci yüzyılda,
bu daha çok şu şekildeydi.
bu daha çok şu şekildeydi.
05:47
(Music)
92
331562
5438
(Müzik)
05:52
And in the 21st century ...
93
337000
3842
Ve 21'inci yüzyılda...
05:56
(Music)
94
340842
7408
(Müzik)
06:04
Now your 21st century ears are quite happy with this last chord,
95
348250
5319
Şu an 21'inci yüzyıl kulaklarınız
bu son akor ile daha mutlular,
bu son akor ile daha mutlular,
06:09
even though a while back it would have puzzled or annoyed you
96
353569
3473
her ne kadar yakın zaman önce
sizi şaşırtmış ya da sinir etmiş
sizi şaşırtmış ya da sinir etmiş
06:12
or sent some of you running from the room.
97
357042
1500
ya da bazılarınızı
odadan kaçırtmış olsa bile.
odadan kaçırtmış olsa bile.
06:14
And the reason you like it
98
358542
1416
Hoşlanma sebebiniz ise
06:15
is because you've inherited, whether you knew it or not,
99
359958
2488
bilerek ya da bilmeyerek
miras olarak aldığınız
miras olarak aldığınız
06:18
centuries-worth of changes
100
362446
2554
yüzyıllara bedel
06:20
in musical theory, practice and fashion.
101
365000
3500
müzik teorisi, pratiği
ve tarzındaki değişiklikler.
ve tarzındaki değişiklikler.
06:24
And in classical music we can follow these changes very, very accurately
102
368500
5090
Ve klasik müzikte bu değişiklikleri
çok kesin olarak takip edebiliriz
çok kesin olarak takip edebiliriz
06:29
because of the music's powerful silent partner,
103
373590
3983
müziğin güçlü sessiz partneri,
06:33
the way it's been passed on: notation.
104
377573
3629
onun aktarılma şekli: notasyon
sayesinde.
sayesinde.
06:37
Now the impulse to notate,
105
381202
1965
Şimdi, nota yazmadaki istek
06:39
or, more exactly I should say, encode music
106
383167
2791
ya da müzik kodlama desem
daha doğru olur,
daha doğru olur,
06:41
has been with us for a very long time.
107
385958
3058
çok uzun süredir bizimle birlikte.
06:44
In 200 B.C., a man named Sekulos
108
389016
3901
Milattan önce 200 yılında,
Sekulos adında bir adam
Sekulos adında bir adam
06:48
wrote this song for his departed wife
109
392917
2950
ölmüş karısı için bu şarkıyı yazmış
06:51
and inscribed it on her gravestone
110
395867
1591
ve mezar taşına Yunanlıların
06:53
in the notational system of the Greeks.
111
397458
2625
notalama sistemiyle kazımış.
06:55
(Music)
112
400083
27375
(Müzik)
07:23
And a thousand years later,
113
427458
2417
Ve bin yıl sonra,
07:25
this impulse to notate took an entirely different form.
114
429875
4010
bu notalama isteği tamamen
farklı bir şekle dönüştü.
farklı bir şekle dönüştü.
07:29
And you can see how this happened
115
433885
1365
Ve bunun nasıl olduğunu
07:31
in these excerpts from the Christmas mass "Puer Natus est nobis,"
116
435250
6583
"Puer Natus est nobis" ismindeki
Noel ayini alıntılarında görebilirsiniz.
Noel ayini alıntılarında görebilirsiniz.
07:37
"For Us is Born."
117
441833
2375
"Bizim İçin Doğan."
07:40
(Music)
118
444208
4633
(Müzik)
07:44
In the 10th century, little squiggles were used
119
448841
2242
10'uncu yüzyılda melodinin
genel şeklini belirtmek için
genel şeklini belirtmek için
07:46
just to indicate the general shape of the tune.
120
451083
3042
kısa ve eğri çizgiler kullanılmıştı.
07:50
And in the 12th century, a line was drawn, like a musical horizon line,
121
454125
7042
Ve 12'nci yüzyılda bir çizgi çizildi,
müzikal yatay çizgi,
müzikal yatay çizgi,
07:57
to better pinpoint the pitch's location.
122
461167
3578
perdenin yerini
daha iyi belirleyebilmek için.
daha iyi belirleyebilmek için.
08:00
And then in the 13th century, more lines and new shapes of notes
123
464745
8330
Ve sonra 13'üncü yüzyılda,
daha çok çizgilere ve yeni şekillere
daha çok çizgilere ve yeni şekillere
08:08
locked in the concept of the tune exactly,
124
473090
3618
sahip notalar melodi kavramını
tamamen oluşturdu
tamamen oluşturdu
08:12
and that led to the kind of notation we have today.
125
476708
2667
ve bugün sahip olduğumuz
nota sistemine yol açtı.
nota sistemine yol açtı.
08:15
Well notation not only passed the music on,
126
479375
3671
Nota sistemi sadece
müziğin aktarılmasını sağlamadı,
müziğin aktarılmasını sağlamadı,
08:18
notating and encoding the music changed its priorities entirely,
127
483046
4681
notalama ve müziği kodlama
onun önceliklerini de
onun önceliklerini de
tamamen değiştirdi
çünkü bu durum müzisyenlerin
çünkü bu durum müzisyenlerin
08:23
because it enabled the musicians
128
487727
1956
08:25
to imagine music on a much vaster scale.
129
489683
3656
müziği daha geniş bir ölçekte
hayal etmelerine olanak sağladı.
hayal etmelerine olanak sağladı.
08:29
Now inspired moves of improvisation
130
493339
3328
Şimdi, doğaçlamanın
ilhamlı adımları kaydedilebilir,
ilhamlı adımları kaydedilebilir,
08:32
could be recorded, saved, considered, prioritized,
131
496667
4000
saklanabilir,
düşünülebilir, önceliklendirilebilir,
düşünülebilir, önceliklendirilebilir,
08:36
made into intricate designs.
132
500667
2541
karmaşık tasarımlar
haline getirilebilir.
haline getirilebilir.
08:39
And from this moment, classical music became
133
503208
3240
Ve bu andan itibaren, klasik müzik
08:42
what it most essentially is,
134
506448
2594
özünde olan şeye dönüştü,
08:44
a dialogue between the two powerful sides of our nature:
135
509042
5041
doğamızın iki güçlü yönü
arasındaki bir diyaloğa:
arasındaki bir diyaloğa:
08:49
instinct and intelligence.
136
514083
2375
içgüdü ve zeka.
08:52
And there began to be a real difference at this point
137
516458
3375
Ve bu noktada
doğaçlama sanatı ile
doğaçlama sanatı ile
08:55
between the art of improvisation
138
519833
2917
beste yapma sanatı arasında
08:58
and the art of composition.
139
522750
1408
gerçek bir fark oluşmaya başladı.
09:00
Now an improviser senses and plays the next cool move,
140
524158
4517
Şimdi doğaçlama yapan kişi
bir sonraki iyi adımı hisseder
bir sonraki iyi adımı hisseder
09:04
but a composer is considering all possible moves,
141
528675
3617
ve oynar fakat bir besteci tüm olası
adımları göz önünde bulundurur,
adımları göz önünde bulundurur,
09:08
testing them out, prioritizing them out,
142
532292
3319
onları test eder, öncelik sırasına koyar,
09:11
until he sees how they can form a powerful and coherent design
143
535611
4472
ta ki tüm bunların
nihai ve kalıcı güzelliğin
nihai ve kalıcı güzelliğin
güçlü ve uyumlu bir tasarımı
oluşturduğunu görene kadar.
oluşturduğunu görene kadar.
09:15
of ultimate and enduring coolness.
144
540083
4407
09:20
Now some of the greatest composers, like Bach,
145
544490
1552
Şimdi, en büyük bestecilerden
bazıları örneğin Bach,
bazıları örneğin Bach,
09:21
were combinations of these two things.
146
546042
2229
bu iki şeyin birleşimleriydi.
09:24
Bach was like a great improviser with a mind of a chess master.
147
548271
4285
Bach bir satranç ustasının aklıyla
doğaçlama yapan büyük bir sanatçıydı.
doğaçlama yapan büyük bir sanatçıydı.
09:28
Mozart was the same way.
148
552556
1944
Mozart da aynı şekilde.
09:30
But every musician strikes a different balance
149
554500
3246
Fakat her müzisyen inanç ve
mantık, içgüdü ve zeka
mantık, içgüdü ve zeka
09:33
between faith and reason, instinct and intelligence.
150
557746
3796
arasında farklı bir denge kurar.
09:37
And every musical era had different priorities of these things,
151
561542
4908
Ve her müzikal çağın bu seyler için
farklı öncelikleri vardı,
farklı öncelikleri vardı,
09:42
different things to pass on, different 'whats' and 'hows'.
152
566450
3967
aktarılacak farklı şeyler,
farklı 'ne'ler ve 'nasıl'lar.
farklı 'ne'ler ve 'nasıl'lar.
09:46
So in the first eight centuries or so of this tradition
153
570417
4568
Yani, bu geleneğin ilk
sekiz yüzyılı kadar sürede
sekiz yüzyılı kadar sürede
09:50
the big 'what' was to praise God.
154
574985
2848
en büyük 'ne' Tanrı'yı yüceltmekti.
09:53
And by the 1400s, music was being written
155
577833
2625
1400'lü yıllara kadar, müzik
09:56
that tried to mirror God's mind
156
580458
4084
gece gökyüzünün
şeklinden de görülebileceği gibi
şeklinden de görülebileceği gibi
10:00
as could be seen in the design of the night sky.
157
584542
3916
Tanrı'nın zihnini yansıtmaya
çalışmak için yazılıyordu.
çalışmak için yazılıyordu.
10:04
The 'how' was a style called polyphony,
158
588458
3292
'Nasıl' ise polifonik
denilen bir tarzdı,
denilen bir tarzdı,
10:07
music of many independently moving voices
159
591750
3750
birbirinden bağımsız hareketli
pek çok sesin müziği,
pek çok sesin müziği,
10:11
that suggested the way the planets seemed to move
160
595500
2708
ki o Ptolemy'nin yer merkezli evrenindeki
10:14
in Ptolemy's geocentric universe.
161
598208
2629
gezegenlerin hareket ettikleri
hissini veren.
hissini veren.
10:16
This was truly the music of the spheres.
162
600837
3786
Bu gerçekten kürenin müziğiydi.
10:20
(Music)
163
604623
29294
(Müzik)
10:49
This is the kind of music that Leonardo DaVinci would have known.
164
633917
5250
Bu Leonardo DaVinci'nin
bilmiş olabileceği bir müzik türüdür.
bilmiş olabileceği bir müzik türüdür.
10:55
And perhaps its tremendous intellectual perfection and serenity
165
639167
3598
Ve muhtemelen müziğin müthiş
entellektüel mükemmelliği ve sakinliği
entellektüel mükemmelliği ve sakinliği
10:58
meant that something new had to happen --
166
642765
2860
yeni bir şeyin olması gerektiği
anlamına geliyordu --
anlamına geliyordu --
11:01
a radical new move, which in 1600 is what did happen.
167
645625
4125
yeni köklü bir hareket,
ki 1600 yılında bu gerçekleşti.
ki 1600 yılında bu gerçekleşti.
11:05
(Music) Singer: Ah, bitter blow!
168
649750
6833
(Müzik) Şarkıcı: Ah, acı vuruş!
11:12
Ah, wicked, cruel fate!
169
656583
4792
Ah, kötü, zalim kader!
11:17
Ah, baleful stars!
170
661375
6917
Ah, uğursuz yıldızlar!
Ah, aç gözlü gökyüzü!
11:24
Ah, avaricious heaven!
171
668292
6958
11:31
MTT: This, of course, was the birth of opera,
172
675250
3708
MTT: Bu, elbette Opera'nın doğuşuydu,
11:34
and its development put music on a radical new course.
173
678958
2612
ve gelişmesi müziği köklü
yeni bir yöne koydu.
yeni bir yöne koydu.
11:37
The what now was not to mirror the mind of God,
174
681570
4340
'Ne' ise şimdi Tanrı'nın zihnini
yansıtmak için değil,
yansıtmak için değil,
11:41
but to follow the emotion turbulence of man.
175
685925
2950
insanın duygu karmaşasını
takip etmek içindi.
takip etmek içindi.
11:44
And the how was harmony,
176
688875
3292
Ve 'nasıl' ise armoniydi,
11:48
stacking up the pitches to form chords.
177
692167
3291
akorları oluşturmak için
ses perdelerini yığıyordu.
ses perdelerini yığıyordu.
11:51
And the chords, it turned out,
178
695458
1750
Ve akorlar, anlaşıldı ki
11:53
were capable of representing incredible varieties of emotions.
179
697208
4084
olağanüstü çeşitli duyguları
temsil edebiliyorlardı.
temsil edebiliyorlardı.
11:57
And the basic chords were the ones we still have with us,
180
701292
4799
Temel akorlar hâlâ bizimle,
12:01
the triads,
181
706091
1261
triad'lar
12:03
either the major one,
182
707352
3259
ya majör olan
12:06
which we think is happy,
183
710611
4608
-mutlu olduğunu düşündüğümüz,
12:11
or the minor one,
184
715219
3345
ya da minör olan
12:14
which we perceive as sad.
185
718564
3936
-hüzünlü olarak algıladığımız.
12:18
But what's the actual difference between these two chords?
186
722500
3269
Fakat, bu iki akor arasındaki
gerçek fark nedir?
gerçek fark nedir?
12:21
It's just these two notes in the middle.
187
725769
2237
Fark sadece ortadaki iki nota.
12:23
It's either E natural,
188
728006
2965
Ya Mi naturel,
12:26
and 659 vibrations per second,
189
730971
4700
saniyede 659 titreşim
12:31
or E flat, at 622.
190
735687
4688
ya da Mi bemol, 622.
12:36
So the big difference between human happiness and sadness?
191
740375
5625
Peki, insan mutluluğu ve hüznü
arasındaki büyük fark bu mudur?
arasındaki büyük fark bu mudur?
12:41
37 freakin' vibrations.
192
746000
2750
37 çılgın titreşim.
12:44
So you can see in a system like this
193
748750
3917
Bu gibi bir sistemde
anlayabileceğiniz gibi
anlayabileceğiniz gibi
12:48
there was enormous subtle potential
194
752667
2029
insan duygularını yansıtmanın
12:50
of representing human emotions.
195
754696
1875
muazzam incelikli gücü var.
12:52
And in fact, as man began to understand more
196
756571
3733
Ve aslına bakarsanız, insanoğlu
karmaşık ve kararsız doğasını
karmaşık ve kararsız doğasını
12:56
his complex and ambivalent nature,
197
760304
2163
daha fazla anlamaya başladığında,
12:58
harmony grew more complex to reflect it.
198
762467
2658
armoni, bunu yansıtmak için
daha karmaşık hale geldi.
daha karmaşık hale geldi.
13:01
Turns out it was capable of expressing emotions
199
765125
4059
Anlaşılıyor ki müzik,
sözcüklerin ötesinde
sözcüklerin ötesinde
13:05
beyond the ability of words.
200
769184
1733
duygularımızı ifade edebilirdi.
13:06
Now with all this possibility,
201
770917
3333
Şimdi, tüm bu olasılıkla
13:10
classical music really took off.
202
774250
4083
klasik müzik cidden
popüler olmaya başladı.
popüler olmaya başladı.
13:14
It's the time in which the big forms began to arise.
203
778333
3396
Bu büyük formların oluşmaya
başladığı bir zamandı.
başladığı bir zamandı.
13:17
And the effects of technology began to be felt also,
204
781729
4604
Aynı zamanda teknolojinin
etkileri de hissedilmeye başlandı
etkileri de hissedilmeye başlandı
13:22
because printing put music, the scores, the codebooks of music,
205
786333
4436
çünkü matbaacılık müziği,
notalara geçirmeyi,
notalara geçirmeyi,
müziğin kod çizelgelerini her
yerde müzisyenlerin eline verdi.
yerde müzisyenlerin eline verdi.
13:26
into the hands of performers everywhere.
206
790769
2010
13:28
And new and improved instruments
207
792779
2221
Yeni ve gelişmiş enstrümanlar
13:30
made the age of the virtuoso possible.
208
795000
3292
virtüöz çağını mümkün hale getirdi.
13:34
This is when those big forms arose --
209
798292
3250
Bu büyük formların
ortaya çıktığı zamandı --
ortaya çıktığı zamandı --
13:37
the symphonies, the sonatas, the concertos.
210
801542
3119
senfoniler, sonatalar, konçertolar.
13:40
And in these big architectures of time,
211
804661
4006
Ve zamanın büyük mimarları;
13:44
composers like Beethoven could share the insights of a lifetime.
212
808667
5708
Beethoven gibi besteciler bir
ömrün anlayışlarını paylaşabildiler.
ömrün anlayışlarını paylaşabildiler.
13:50
A piece like Beethoven's Fifth
213
814375
2460
Beethoven'ın Beşinci Senfonisi
gibi bir parça
gibi bir parça
13:52
basically witnessing how it was possible
214
816835
4358
esasında Beethoven'ın
yarım saat boyunca
yarım saat boyunca
13:57
for him to go from sorrow and anger,
215
821193
5517
keder ve öfkeden
14:02
over the course of a half an hour,
216
826710
3707
nasıl sevince doğru
14:06
step by exacting step of his route,
217
830417
3791
adım adım yolunu çevirmesinin
mümkün olduğuna tanıklık ediyor.
14:10
to the moment when he could make it across to joy.
218
834208
4340
14:14
(Music)
219
838548
22494
(Müzik)
14:36
And it turned out the symphony could be used for more complex issues,
220
861042
5041
Ve anlaşıldı ki, senfoni
daha karmaşık konular için
daha karmaşık konular için
14:41
like gripping ones of culture,
221
866083
2627
kullanılabilirdi;
kültürde merak edilenler gibi
kültürde merak edilenler gibi
14:44
such as nationalism or quest for freedom
222
868710
2748
örneğin, milliyetçilik
ya da özgürlük arayışı
ya da özgürlük arayışı
14:47
or the frontiers of sensuality.
223
871458
3871
veya duygusallığın sınırları.
14:51
But whatever direction the music took,
224
875329
3771
Ancak, müzik hangi yönü aldıysa
14:55
one thing until recently was always the same,
225
879100
2538
yakın zamana kadar bir şey
hep aynıydı
hep aynıydı
14:57
and that was when the musicians stopped playing,
226
881638
3029
bu da müzisyenler çalmayı
bıraktıklarında
bıraktıklarında
15:00
the music stopped.
227
884667
2375
müziğin durmasıydı.
15:02
Now this moment so fascinates me.
228
887042
3363
Bu an beni çok etkiler.
15:06
I find it such a profound one.
229
890405
1911
Bunun çok önemli olduğunu düşünürüm.
15:08
What happens when the music stops?
230
892316
1367
Müzik durduğunda ne olur?
15:09
Where does it go? What's left?
231
893683
3442
Müzik nereye gider?
Geriye ondan ne kalır?
Geriye ondan ne kalır?
15:13
What sticks with people in the audience at the end of a performance?
232
897125
3288
Bir gösteri sonunda seyircilerden
ayrılmayan şey ne olur?
ayrılmayan şey ne olur?
15:16
Is it a melody or a rhythm
233
900413
1772
Bir melodi ya da ritim mi?
15:18
or a mood or an attitude?
234
902185
2780
ya da bir ruh hali veya tavır mı?
15:20
And how might that change their lives?
235
904965
2269
Bu nasıl insanların hayatını değiştirir?
15:23
To me this is the intimate, personal side of music.
236
907234
3933
Bence, bu müziğin samimi,
kişisel olan yönü.
kişisel olan yönü.
15:27
It's the passing on part. It's the 'why' part of it.
237
911167
4541
Aktarılan bölümüdür.
'Niçin' yönüdür bu.
'Niçin' yönüdür bu.
15:31
And to me that's the most essential of all.
238
915708
3258
Ve bana göre,
hepsinden önemlisi bu.
hepsinden önemlisi bu.
15:34
Mostly it's been a person-to-person thing,
239
918966
3959
Bu çoğunlukla insandan insana
olan bir şeydir,
olan bir şeydir,
15:38
a teacher-student, performer-audience thing,
240
922925
2607
bir öğretmen-öğrenci,
müzisyen-seyirci gibi
müzisyen-seyirci gibi
15:41
and then around 1880 came this new technology
241
925532
2777
ve 1880'lerde yeni bir teknoloji
geldi; önce mekanik olarak,
geldi; önce mekanik olarak,
15:44
that first mechanically then through analogs then digitally
242
928309
2691
ardından analoglar sayesinde,
sonra dijital olarak
sonra dijital olarak
15:46
created a new and miraculous way of passing things on,
243
931000
4287
yeni ve gizemli bir şekilde
bir şeylerin aktarılmasını sağladı,
bir şeylerin aktarılmasını sağladı,
15:51
albeit an impersonal one.
244
935287
1788
kişisel bir şey olmamasına rağmen.
15:52
People could now hear music all the time,
245
937075
3717
İnsanlar artık her zaman
müzik dinleyebiliyorlardı
müzik dinleyebiliyorlardı
15:56
even though it wasn't necessary
246
940792
875
15:57
for them to play an instrument, read music or even go to concerts.
247
941667
4541
her ne kadar bir enstrüman
çalmak, nota okumak ya da
çalmak, nota okumak ya da
konserlere gitmek için
neden kalmamış olsa bile.
neden kalmamış olsa bile.
16:02
And technology democratized music by making everything available.
248
946208
5304
Teknoloji her şeyi erişilir kılarak
müziği demokratikleştirdi.
müziği demokratikleştirdi.
16:07
It spearheaded a cultural revolution
249
951512
1761
Kültürel devrime öncülük etti
16:09
in which artists like Caruso and Bessie Smith were on the same footing.
250
953273
4860
ki orada Caruso ve Bessie Smith
gibi sanatçılar eşit koşullardaydı.
gibi sanatçılar eşit koşullardaydı.
16:14
And technology pushed composers to tremendous extremes,
251
958133
3921
Ve teknoloji bestecileri
en uç noktalara zorladı,
en uç noktalara zorladı,
16:17
using computers and synthesizers
252
962054
1700
bilgisayarları ve sentezleyicileri
kullanarak
kullanarak
16:19
to create works of intellectually impenetrable complexity
253
963754
2919
sanatçıların ve seyircilerin
imkanlarının ötesinde
imkanlarının ötesinde
16:22
beyond the means of performers and audiences.
254
966673
4535
akıl ile anlaşılamaz zorluktaki
eserleri yapmaları için.
eserleri yapmaları için.
16:27
At the same time technology,
255
971208
2500
Aynı zamanda teknoloji,
16:29
by taking over the role that notation had always played,
256
973708
3292
notaların her zaman oynadığı
rolü ele geçirerek
rolü ele geçirerek
16:32
shifted the balance within music between instinct and intelligence
257
977000
4542
içgüdü ile akıl arasındaki
dengenin yönünü
dengenin yönünü
16:37
way over to the instinctive side.
258
981542
3291
olduğu gibi içgüdüsel tarafa değiştirdi.
16:40
The culture in which we live now
259
984833
1890
Şu an içinde yaşadığımız kültür,
16:42
is awash with music of improvisation
260
986723
3069
doğaçlamanın müziği ile dolu
16:45
that's been sliced, diced, layered
261
989792
1625
dilimlenen, küp küp doğranılan,
kat kat kesilen
kat kat kesilen
16:47
and, God knows, distributed and sold.
262
991417
3750
ve kim bilir dağıtılan ve satılan.
16:51
What's the long-term effect of this on us or on music?
263
995167
3287
Bunun bizim ya da müziğin
üzerindeki uzun vadeli etkisi nedir?
üzerindeki uzun vadeli etkisi nedir?
16:54
Nobody knows.
264
998454
1007
Kimse bilmiyor.
16:55
The question remains: What happens when the music stops?
265
999461
3722
Geriye şu soru kalıyor:
Müzik durduğu zaman ne olur?
Müzik durduğu zaman ne olur?
16:59
What sticks with people?
266
1003183
1951
İnsanlarla beraber kalan şey nedir?
17:01
Now that we have unlimited access to music, what does stick with us?
267
1005165
3952
Müziğe sınırsızca erişebiliyorsak,
bizi bırakmayan şey ne?
bizi bırakmayan şey ne?
17:05
Well let me show you a story of what I mean
268
1009117
2420
Pekala, size bir hikaye ile
"bizi bırakmayan"
"bizi bırakmayan"
17:07
by "really sticking with us."
269
1011537
1792
derken ne kastettiğimi göstereyim.
17:09
I was visiting a cousin of mine in an old age home,
270
1013329
3088
Bir huzurevindeki kuzenimi
ziyaret ediyordum.
ziyaret ediyordum.
17:12
and I spied a very shaky old man
271
1016417
3335
Yürüme cihazı üzerinde odanın
bir tarafından diğerine ilerleyen
bir tarafından diğerine ilerleyen
17:15
making his way across the room on a walker.
272
1019752
2277
zayıf, çok yaşlı bir adamı gözetledim.
17:17
He came over to a piano that was there,
273
1022029
2516
Orada bulunan piyanonun
başına geldi,
başına geldi,
17:20
and he balanced himself and began playing something like this.
274
1024545
4330
dengesini kurdu ve şöyle bir şey
çalmaya başladı.
çalmaya başladı.
17:24
(Music)
275
1028875
4535
(Müzik)
17:29
And he said something like, "Me ... boy ... symphony ... Beethoven."
276
1033410
8863
Ve şöyle bir şeyler söyledi,
"Ben...delikanlı...senfoni...Beethoven."
"Ben...delikanlı...senfoni...Beethoven."
17:38
And I suddenly got it,
277
1042273
1552
Ve birden anladım,
17:39
and I said, "Friend, by any chance are you trying to play this?"
278
1043825
2920
dedim ki: "Dostum, bunu çalmaya
çalışıyor olabilir misin?"
çalışıyor olabilir misin?"
17:42
(Music)
279
1046745
4951
(Müzik)
17:47
And he said, "Yes, yes. I was a little boy.
280
1051696
2429
Ve o da dedi ki,
"Evet, evet. Küçük bir çocuktum.
"Evet, evet. Küçük bir çocuktum.
17:50
The symphony: Isaac Stern, the concerto, I heard it."
281
1054125
4596
Senfoni: Isaac Stern, konçerto,
duymuştum."
duymuştum."
17:54
And I thought, my God,
282
1058721
1683
Ve düşündüm, Tanrım
17:56
how much must this music mean to this man
283
1060404
2846
bu müzik bu adama ne kadar
çok şey ifade ediyor olmalı ki
çok şey ifade ediyor olmalı ki
17:59
that he would get himself out of his bed, across the room
284
1063250
4117
hafızasında müziği tekrar yakalamak için
18:03
to recover the memory of this music
285
1067367
3300
yatağından fırlayıp,
odayı aşabiliyor
odayı aşabiliyor
18:06
that, after everything else in his life is sloughing away,
286
1070667
2908
hayatındaki başka her şey
kaybolup giderken bile
kaybolup giderken bile
18:09
still means so much to him?
287
1073575
2258
müzik hala ona çok şey mi
ifade ediyor?
ifade ediyor?
18:11
Well, that's why I take every performance so seriously,
288
1075833
3923
İşte bu nedenle, her gösterimi
oldukça ciddiye alırım
oldukça ciddiye alırım
18:15
why it matters to me so much.
289
1079756
1750
bu benim için çok önemlidir.
18:17
I never know who might be there, who might be absorbing it
290
1081506
3452
Kimin orada olacağını,
kimin anlayacağını
kimin anlayacağını
18:20
and what will happen to it in their life.
291
1084958
1750
ve hayatlarında onlara
ne olacağını asla bilemem.
ne olacağını asla bilemem.
18:22
But now I'm excited that there's more chance than ever before possible
292
1086708
5087
Fakat, artık bu müziği
paylaşmanın her zamankinden
paylaşmanın her zamankinden
daha fazla imkanı olduğu için
heyecanlıyım.
heyecanlıyım.
18:27
of sharing this music.
293
1091795
1330
18:29
That's what drives my interest in projects
294
1093125
1746
Projelere ilgimin olmasını
sağlayan şey bu;
sağlayan şey bu;
18:30
like the TV series "Keeping Score" with the San Francisco Symphony
295
1094871
3379
örneğin, San Francisco Senfoni
ile gerçekleşen
ile gerçekleşen
18:34
that looks at the backstories of music,
296
1098250
2567
müziğin arka planlarına değinen
TV dizisi "Keeping Score"
TV dizisi "Keeping Score"
18:36
and working with the young musicians at the New World Symphony
297
1100817
3177
ve New World Senfoni'deki
genç müzisyenlerle çalıştığım
genç müzisyenlerle çalıştığım
18:39
on projects that explore the potential
298
1103994
1594
eğlence ve eğitim amaçlı,
yeni gösteri merkezleri
yeni gösteri merkezleri
18:41
of the new performing arts centers
299
1105588
3506
oluşturma fırsatlarını araştıran
projeler gibi.
projeler gibi.
18:44
for both entertainment and education.
300
1109094
2374
18:47
And of course, the New World Symphony
301
1111468
1967
Ve tabii ki de, New World Senfoni
18:49
led to the YouTube Symphony and projects on the internet
302
1113435
3648
tüm dünyadan müzisyenlere ve
seyircilere ulaşmamı sağlayan
seyircilere ulaşmamı sağlayan
18:52
that reach out to musicians and audiences all over the world.
303
1117083
3004
Youtube Senfoni'nin ve internet
projelerinin oluşmasını sağladı.
projelerinin oluşmasını sağladı.
18:55
And the exciting thing is all this is just a prototype.
304
1120087
4780
Asıl heyecan verici şey ise
tüm bunların bir ilk model olması.
tüm bunların bir ilk model olması.
19:00
There's just a role here for so many people --
305
1124867
2238
Burada pek çok insan için bir rol var --
19:03
teachers, parents, performers --
306
1127121
2796
öğretmenler, ebeveynler, sanatçılar --
19:05
to be explorers together.
307
1129917
2860
birlikte keşfeden olmak için.
19:08
Sure, the big events attract a lot of attention,
308
1132777
2785
Tabii ki büyük etkinlikler
dikkati çok çeker
dikkati çok çeker
19:11
but what really matters is what goes on every single day.
309
1135562
3480
fakat asıl önemli olan şey,
günbegün ilerleyen şeydir.
günbegün ilerleyen şeydir.
19:14
We need your perspectives, your curiosity, your voices.
310
1139042
4470
Bakış açınıza, merakınıza,
düşüncelerinize ihtiyacımız var.
düşüncelerinize ihtiyacımız var.
19:19
And it excites me now to meet people
311
1143512
3090
Yürüyüşe çıkanlar, aşçılar,
19:22
who are hikers, chefs, code writers, taxi drivers,
312
1146602
3098
kod yazanlar, taksi şoförleri gibi
müziği sevdiklerini ve bunu
başkalarına aktardıklarını asla
başkalarına aktardıklarını asla
19:25
people I never would have guessed who loved the music
313
1149700
2765
tahmin edemeyeceğim insanlarla
karşılaşmak beni heyecanlandırır.
karşılaşmak beni heyecanlandırır.
19:28
and who are passing it on.
314
1152465
1115
19:29
You don't need to worry about knowing anything.
315
1153580
3741
Bir şey bilmek konusunda
endişelenmenize gerek yok.
endişelenmenize gerek yok.
19:33
If you're curious, if you have a capacity for wonder, if you're alive,
316
1157321
3762
Eğer meraklıysanız, merak etme
kapasiteniz varsa, eğer yaşıyorsanız
kapasiteniz varsa, eğer yaşıyorsanız
19:36
you know all that you need to know.
317
1161083
3060
işte o zaman bilmeniz gereken
her şeyi biliyorsunuzdur.
her şeyi biliyorsunuzdur.
19:40
You can start anywhere. Ramble a bit.
318
1164143
2209
Her yerde başlayabilirsiniz.
Biraz gezinin.
Biraz gezinin.
19:42
Follow traces. Get lost. Be surprised, amused inspired.
319
1166352
4104
İzleri takip edin. Kaybolun.
Şaşırın, eğlenin, esinlenin.
Şaşırın, eğlenin, esinlenin.
19:46
All that 'what', all that 'how' is out there
320
1170456
4619
Tüm bu 'ne' ve 'nasıl' işte oralarda
19:50
waiting for you to discover its 'why',
321
1175075
2463
kendi 'niçin'ini keşfetmeniz,
hemen başlamanız ve
onu aktarmanız için sizleri bekliyor.
onu aktarmanız için sizleri bekliyor.
19:53
to dive in and pass it on.
322
1177569
3058
19:56
Thank you.
323
1180627
2498
Teşekkürler.
19:59
(Applause)
324
1183125
7112
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Michael Tilson Thomas - Musician, ConductorConductor Michael Tilson Thomas (call him MTT) is an all-around music educator -- connecting with global audiences, young musicians and concertgoers in San Francisco and London.
Why you should listen
As a conductor, Michael Tilson Thomas might be best known for his interpretation of the emotionally charged music of Gustav Mahler. But his legacy won't stop at his Grammy-winning recordings of the complete Mahler symphony cycle with his home orchestra, the San Francisco Symphony. He's also the founder of the New World Symphony, an orchestra that helps to educate young and gifted musicians as obsessed with their craft as he. Since its establishment in 1987, New World Symphony has launched the careers of more than 700 young musicians, and in its new Miami Beach concert hall designed by Frank Gehry, it's bringing well-played classical music to a truly popular audience.
He's the guest conductor of the London Symphony Orchestra -- and the artistic director of the YouTube Symphony Orchestra (YTSO), a 96-member ensemble selected from online video auditions. Tilson Thomas conducted the YTSO at Carnegie Hall in 2009 and in 2011 in Sydney, Australia. And he's the creator of the Keeping Score education program for public schools, which uses PBS TV, web, radio and DVDs, and a K-12 curriculum to make classical music more accessible. In 2010, Tilson Thomas was awarded the National Medal of Arts, the highest award given to artists by the US government.
Michael Tilson Thomas | Speaker | TED.com