TED2011
David Brooks: The social animal
David Brooks: Sosyal hayvan
Filmed:
Readability: 4.6
1,363,457 views
Son kitabında bulduklarından yararlanarak, NYTimes köşe yazarı David Brooks bilişsel bilimlerden insan doğasına dair yeni anlayışları ortaya koyuyor - ekonomi ve politikanın yanı sıra kendini tanıma için muazzam çıkarımlarla birlikte olan anlayışlar. Espri dolu bir konuşmada, insanların ayrı kişiler olarak bilinçli farkındalıklarına dayanarak verdikleri kararları anlamayı nasıl umamayız gerçeğini gösteriyor.
David Brooks - Op-ed columnist
Writer and thinker David Brooks has covered business, crime and politics over a long career in journalism. Full bio
Writer and thinker David Brooks has covered business, crime and politics over a long career in journalism. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
When I got my current job, I was given a good piece of advice,
0
0
3000
Şu andaki işime başladığımda, iyi bir tavsiye aldım,
00:18
which was to interview three politicians every day.
1
3000
3000
her gün üç politikacıyla görüşmem gerektiği hakkında.
00:21
And from that much contact with politicians,
2
6000
2000
Ve bundan dolayı politikacılarla ilişki halinde olmaktan,
00:23
I can tell you they're all emotional freaks of one sort or another.
3
8000
3000
size hepsinin şu ya da bu şekilde duygusal ucubeler olduklarını söyleyebilirim.
00:27
They have what I called "logorrhea dementia,"
4
12000
2000
Benim logore demans dediğim şeyden muzdaripler,
00:29
which is they talk so much they drive themselves insane.
5
14000
3000
bu da o kadar çok konuşuyorlar ki kendilerini çılgına çeviriyorlar demek.
00:32
(Laughter)
6
17000
2000
(Gülüşmeler)
00:34
But what they do have is incredible social skills.
7
19000
3000
Ama aslında sahip oldukları şey inanılmaz sosyal yetenekleri.
00:37
When you meet them, they lock into you,
8
22000
2000
Karşılaştığınızda, size kilitlenirler,
00:39
they look you in the eye,
9
24000
2000
gözünüzün içine bakarlar,
00:41
they invade your personal space,
10
26000
2000
kişisel alanınızı istila ederler,
00:43
they massage the back of your head.
11
28000
2000
kafanızın arkasına masaj yaparlar.
00:45
I had dinner with a Republican senator several months ago
12
30000
2000
Birkaç ay önce Cumhuriyetçi bir senatörle yemek yedim,
00:47
who kept his hand on my inner thigh
13
32000
2000
tüm yemek boyunca eli bacağımın
00:49
throughout the whole meal -- squeezing it.
14
34000
3000
üzerindeydi -
00:52
I once -- this was years ago --
15
37000
2000
Bir keresinde - bu yıllar önceydi -
00:54
I saw Ted Kennedy and Dan Quayle meet in the well of the Senate.
16
39000
2000
Ted Kennedy ve Dan Quayle'in merdiven boşluğunda karşılaştığını gördüm.
00:56
And they were friends, and they hugged each other
17
41000
2000
Arkadaştılar ve birbirlerine sarıldılar
00:58
and they were laughing, and their faces were like this far apart.
18
43000
3000
ve gülüyorlardı ve yüzleri birbirinden bu kadar uzaktaydı.
01:01
And they were moving and grinding
19
46000
2000
Ve hareket ediyor ve birbirlerini sıkıştırıyorlardı
01:03
and moving their arms up and down each other.
20
48000
2000
ve kollarını kollarında aşağı yukarı gezdiriyorlardı.
01:05
And I was like, "Get a room. I don't want to see this."
21
50000
3000
Ve "Bir oda bulun. Bunu görmek istemiyorum." gibiydi.
01:08
But they have those social skills.
22
53000
2000
Ama onların böyle sosyal yetenekleri var.
01:10
Another case:
23
55000
2000
Diğer bir vaka:
01:12
Last election cycle,
24
57000
2000
Son seçim dönemi,
01:14
I was following Mitt Romney around New Hampshire,
25
59000
2000
New Hampshire civarında Mitt Romnet'i takip ediyordum.
01:16
and he was campaigning with his five perfect sons:
26
61000
3000
Ve beş mükemmel oğluyla kampanya yapıyordu:
01:19
Bip, Chip, Rip, Zip, Lip and Dip.
27
64000
2000
Bip, Chip, Rip, Zip, Lip and Dip.
01:21
(Laughter)
28
66000
2000
(Gülüşmeler)
01:23
And he's going into a diner.
29
68000
2000
Ve bir lokantaya giriyordu.
01:25
And he goes into the diner, introduces himself to a family
30
70000
3000
Ve lokantaya girip kendisini bir aileye tanıttı ve dedi ki
01:28
and says, "What village are you from in New Hampshire?"
31
73000
2000
"New Hampshire'da hangi bölgedensiniz?"
01:30
And then he describes the home he owned in their village.
32
75000
3000
Ve sonra o bölgede kendi sahip olduğu evden bahsetti.
01:34
And so he goes around the room,
33
79000
3000
Ve odanın içinde dolandı,
01:37
and then as he's leaving the diner,
34
82000
2000
ve sonra lokantayı terk ederken,
01:39
he first-names almost everybody he's just met.
35
84000
3000
neredeyse her tanıştığına ismiyle hitap ediyordu.
01:42
I was like, "Okay, that's social skill."
36
87000
2000
Ben de "Tamam, sosyal yetenek bu." dedim.
01:44
But the paradox is,
37
89000
2000
Ama çelişki şurada,
01:46
when a lot of these people slip into the policy-making mode,
38
91000
4000
bu insanların çoğu kanun-yapıcı moduna girdiklerinde,
01:50
that social awareness vanishes
39
95000
2000
sosyal farkındalık yok oluyor
01:52
and they start talking like accountants.
40
97000
2000
ve muhasebeci gibi konuşmaya başlıyorlar.
01:54
So in the course of my career,
41
99000
2000
Sonuçta kariyerim süresince,
01:56
I have covered a series of failures.
42
101000
2000
bir dizi başarısızlığı kapattım.
01:58
We sent economists in the Soviet Union
43
103000
2000
Sovyetler Birliği çöktüğünde oraya
02:00
with privatization plans when it broke up,
44
105000
2000
özelleştirme planlarıyla ekonomistler yolladım,
02:02
and what they really lacked was social trust.
45
107000
3000
ve aslında onlarda eksik olan sosyal güvendi.
02:05
We invaded Iraq with a military
46
110000
2000
Irak'ı kültürel ve psikolojik gerçeklerden
02:07
oblivious to the cultural and psychological realities.
47
112000
3000
bihaber bir şekilde ele geçirdik.
02:10
We had a financial regulatory regime
48
115000
2000
Ticaretle uğraşanların aptalca bir şey
02:12
based on the assumptions
49
117000
2000
yapmayacak mantıklı yaratıklar
02:14
that traders were rational creatures
50
119000
2000
olduğu varsayımlarına dayalı
02:16
who wouldn't do anything stupid.
51
121000
2000
finansal düzenleme rejimimiz vardı.
02:18
For 30 years, I've been covering school reform
52
123000
3000
30 yıl boyunca, okul reformlarıyla ilgili yazıyorum
02:21
and we've basically reorganized the bureaucratic boxes --
53
126000
3000
ve temel olarak bürokratik kutuları yeniden düzenledik -
02:24
charters, private schools, vouchers --
54
129000
3000
imtiyazlar, özel okullar, makbuzlar -
02:27
but we've had disappointing results year after year.
55
132000
4000
ama her yıl heves kırıcı sonuçlar alıyoruz.
02:31
And the fact is, people learn from people they love.
56
136000
3000
Ve durum şu ki, insanlar sevdiklerinden öğrenirler.
02:34
And if you're not talking about the individual relationship
57
139000
2000
Ve eğer bir öğretmen ve bir öğrenci arasındaki
02:36
between a teacher and a student,
58
141000
2000
kişisel ilişkiden bahsetmiyorsanız,
02:38
you're not talking about that reality.
59
143000
2000
bu gerçeklikten bahsetmiyorsunuz,
02:40
But that reality is expunged
60
145000
2000
ama bu gerçeklik bizim kanun yapma
02:42
from our policy-making process.
61
147000
2000
sürecimizden çıkarıldı.
02:44
And so that's led to a question for me:
62
149000
3000
Ve böylece bu bir soruya işaret etti:
02:47
Why are the most socially-attuned people on earth
63
152000
3000
Dünya üzerindeki sosyal olarak en uyumlu insanlar
02:50
completely dehumanized
64
155000
2000
politika hakkında düşündüklerinde
02:52
when they think about policy?
65
157000
3000
tamamen insanlıktan çıkıyor?
02:55
And I came to the conclusion,
66
160000
2000
Ve sonuca ulaştım,
02:57
this is a symptom of a larger problem.
67
162000
3000
bu daha büyük bir sorunun semptomu.
03:00
That, for centuries, we've inherited a view of human nature
68
165000
3000
Asırlardır birbirimizden ayrı kişiler olduğumuza dayanan
03:03
based on the notion
69
168000
2000
insan doğası imgesini
03:05
that we're divided selves,
70
170000
2000
miras olarak taşıdık,
03:07
that reason is separated from the emotions
71
172000
3000
mantığın duygulardan ayrı olduğuna
03:10
and that society progresses
72
175000
2000
ve mantığın tutkuları bastırabileceği
03:12
to the extent that reason can suppress the passions.
73
177000
3000
noktaya gelecek kadar toplumun ilerleyebileceğine inandık.
03:15
And it's led to a view of human nature
74
180000
3000
Ve teşviklere dolambaçsız yollarla
03:18
that we're rational individuals
75
183000
2000
cevap veren mantıklı kişiler
03:20
who respond in straightforward ways to incentives,
76
185000
3000
olduğumuza dair insan doğası görüşüne götürdü.
03:23
and it's led to ways of seeing the world
77
188000
3000
Ve bu insan davranışını fizik varsayımlarını
03:26
where people try to use the assumptions of physics
78
191000
3000
kullanarak nasıl ölçülebileceğini deneyen insanların
03:29
to measure how human behavior is.
79
194000
4000
olduğu bir dünyayı görmenin yollarını gösteriyor.
03:34
And it's produced a great amputation,
80
199000
2000
Ve bu büyük bir ampütasyon yaratıyor,
03:36
a shallow view of human nature.
81
201000
3000
insan doğasına yüzeysel bir bakış.
03:39
We're really good at talking about material things,
82
204000
2000
Maddesel şeyler hakkında konuşmak konusunda gerçekten iyiyiz,
03:41
but we're really bad at talking about emotions.
83
206000
3000
ama duygular hakkında konuşmada gerçekten kötüyüz.
03:44
We're really good at talking about skills
84
209000
2000
Yetenekler ve güvenlik ve sağlık konusunda
03:46
and safety and health;
85
211000
2000
konuşmada gerçekten iyiyiz,
03:48
we're really bad at talking about character.
86
213000
3000
karakter hakkında konuşmada gerçekten kötüyüz.
03:51
Alasdair MacIntyre, the famous philosopher,
87
216000
3000
Ünlü filozof Alasdair MacIntyre der ki,
03:54
said that, "We have the concepts of the ancient morality
88
219000
3000
"Antik ahlaki
03:57
of virtue, honor, goodness,
89
222000
2000
kavramlara sahibiz
03:59
but we no longer have a system
90
224000
2000
ama onlara bağlanabileceğimiz
04:01
by which to connect them."
91
226000
2000
bir sistemimiz yok artık."
04:03
And so this has led to a shallow path in politics,
92
228000
3000
Ve bu da politikada ve aynı zamanda geniş bir
04:06
but also in a whole range of human endeavors.
93
231000
4000
insan gayreti aralığında daha sığ bir izleğe yol açıyor.
04:10
You can see it in the way we raise our young kids.
94
235000
3000
Bunu genç çocuklarımızı yetiştiriş tarzımızdan görebilirsiniz.
04:13
You go to an elementary school at three in the afternoon
95
238000
3000
Öğleden sonra saat üçte bir ilköğretim okuluna gidin
04:16
and you watch the kids come out,
96
241000
2000
ve çıkan çocukları izleyin,
04:18
and they're wearing these 80-pound backpacks.
97
243000
3000
ve şu 40 kiloluk sırt çantalarından taşıyorlar.
04:21
If the wind blows them over, they're like beetles stuck there on the ground.
98
246000
4000
Eğer rüzgar onları düşürecek olsa, yerde kalakalmış böceklere benzeyecekler.
04:25
You see these cars that drive up --
99
250000
2000
Onları okula getiren arabaları görüyorsunuz --
04:27
usually it's Saabs and Audis and Volvos,
100
252000
3000
genellikle Saab ve Audi ve Volvolar,
04:30
because in certain neighborhoods it's socially acceptable to have a luxury car,
101
255000
3000
çünkü belirli mahallelerde lüks bir arabaya sahip olmak sosyal olarak kabul edilebilir,
04:33
so long as it comes from a country hostile to U.S. foreign policy --
102
258000
3000
yani ABD dış politikasına karşı muhalif olduğu sürece -
04:36
that's fine.
103
261000
2000
önemli değil.
04:38
They get picked up by these creatures I've called uber-moms,
104
263000
3000
Süper-anneler denen şu yaratıklar tarafından alınıyorlar,
04:41
who are highly successful career women
105
266000
2000
tüm çocuklarının Harvard'a gittiğinden emin olmak
04:43
who have taken time off to make sure all their kids get into Harvard.
106
268000
3000
için işten ayrılabilecek ileri derecede başarılı kariyer kadınları bunlar.
04:46
And you can usually tell the uber-moms
107
271000
2000
Ve genellikle süper-anneleri tanıyabilirsiniz,
04:48
because they actually weigh less than their own children.
108
273000
2000
çünkü kendi çocuklarından daha zayıftırlar.
04:50
(Laughter)
109
275000
2000
(Gülüşmeler)
04:52
So at the moment of conception,
110
277000
2000
Yani gebe kalırken,
04:54
they're doing little butt exercises.
111
279000
2000
küçük popo egzersizleri yapıyorlardır.
04:56
Babies flop out,
112
281000
2000
Bebekler çıkıverirler,
04:58
they're flashing Mandarin flashcards at the things.
113
283000
3000
şeylere Çince bilgi kartlarını gösterirler.
05:01
Driving them home, and they want them to be enlightened,
114
286000
3000
Onları eve götürürken ve onların aydınlanmalarını isterler,
05:04
so they take them to Ben & Jerry's ice cream company
115
289000
2000
bu nedenle onları kendine ait dış politikası olan Ben & Jerry'nin
05:06
with its own foreign policy.
116
291000
2000
dondurma şirketine götürürler.
05:08
In one of my books,
117
293000
2000
Kitaplarımdan birinde,
05:10
I joke that Ben & Jerry's should make a pacifist toothpaste --
118
295000
2000
Ben & Jerry'nin pasifist bir diş macunu üretmeliler diyerek şaka yapmıştım -
05:12
doesn't kill germs, just asks them to leave.
119
297000
2000
mikropları öldürmez, sadece terk etmelerini ister.
05:14
It would be a big seller.
120
299000
2000
Çok satan olacaktır.
05:16
(Laughter)
121
301000
2000
(Gülüşmeler)
05:18
And they go to Whole Foods to get their baby formula,
122
303000
3000
Ve Whole Foods'a bebek maması almaya giderler.
05:21
and Whole Foods is one of those progressive grocery stores
123
306000
2000
Ve Whole Foods şu ilerleyici marketlerden birisidir,
05:23
where all the cashiers look like they're on loan from Amnesty International.
124
308000
3000
tüm kasiyerler Uluslararası Af Örgütü'nden ödünç alınmış gibidir.
05:26
(Laughter)
125
311000
2000
(Gülüşmeler)
05:28
They buy these seaweed-based snacks there
126
313000
2000
Oradan Veggie Booty denilen lahanalı deniz yosunu
05:30
called Veggie Booty with Kale,
127
315000
2000
içerikli atıştırmalıklardan eve gelip
05:32
which is for kids who come home and say,
128
317000
2000
"Anne, anne, kolorektal kanserin önlenmesine
05:34
"Mom, mom, I want a snack that'll help prevent colon-rectal cancer."
129
319000
3000
yardımcı atıştırmalıktan istiyorum" diyen çocuklar için alırlar.
05:37
(Laughter)
130
322000
2000
(Gülüşmeler)
05:39
And so the kids are raised in a certain way,
131
324000
2000
Böylece çocuklar belli bir şekilde yetiştirilirler,
05:41
jumping through achievement hoops of the things we can measure --
132
326000
3000
ölçebileceğimiz şeylerin deneyim çemberlerinden zıplayıp geçerek -
05:44
SAT prep, oboe, soccer practice.
133
329000
3000
SAT hazırlık, obua, futbol çalışması.
05:47
They get into competitive colleges, they get good jobs,
134
332000
3000
Rekabetçi kolejlere girer, iyi işlere sahip olurlar,
05:50
and sometimes they make a success of themselves
135
335000
2000
ve bazen kendileri yüzeysel bir şekilde başarılı
05:52
in a superficial manner, and they make a ton of money.
136
337000
3000
olurlar ve tonlarca para kazanırlar.
05:55
And sometimes you can see them at vacation places
137
340000
2000
Bazen onları Jackson Hole ya da Aspen gibi
05:57
like Jackson Hole or Aspen.
138
342000
2000
tatil yerlerinde görürsünüz.
05:59
And they've become elegant and slender --
139
344000
2000
Ve zarif ve narin olurlar -
06:01
they don't really have thighs;
140
346000
2000
gerçekten uylukları yoktur;
06:03
they just have one elegant calve on top of another.
141
348000
3000
sadece bir diğerinin üzerinde duran zarif kıvrımları vardır.
06:06
(Laughter)
142
351000
2000
(Gülüşmeler)
06:08
They have kids of their own,
143
353000
2000
Kendi çocukları vardır
06:10
and they've achieved a genetic miracle by marrying beautiful people,
144
355000
3000
ve güzel insanlarla evlenerek genetik bir mucizeyi başarmışlardır,
06:13
so their grandmoms look like Gertrude Stein,
145
358000
3000
yani büyükanneleri Gertrude Stein gibi görünür,
06:16
their daughters looks like Halle Berry -- I don't know how they've done that.
146
361000
3000
kızları Halle Berry gibi - nasıl yaptıklarını hiç bilmiyorum.
06:19
They get there and they realize
147
364000
3000
Oraya varırlar ve üçüncü olarak tavanlarının
06:22
it's fashionable now to have dogs a third as tall as your ceiling heights.
148
367000
4000
yüksekliği kadar uzun boylu köpeklerinin olmasının moda olduğunu fark ederler.
06:26
So they've got these furry 160-pound dogs --
149
371000
3000
O zaman şu 80 kilo ağırlığında tüylü köpeklerden alırlar -
06:29
all look like velociraptors,
150
374000
3000
dinozor gibi görünürler,
06:32
all named after Jane Austen characters.
151
377000
3000
hepsi Jane Austen karakterlerinin adını alır.
06:35
And then when they get old, they haven't really developed a philosophy of life,
152
380000
3000
Ve sonra yaşlandıklarında, gerçekten bir yaşam felsefesi geliştirmemiş olurlar,
06:38
but they've decided, "I've been successful at everything;
153
383000
2000
ama karar vermişlerdir, "Her şeyde başarılı oldum,
06:40
I'm just not going to die."
154
385000
2000
ben ölmeyeceğim."
06:42
And so they hire personal trainers;
155
387000
3000
Sonra kişisel çalıştırıcılar tutarlar,
06:45
they're popping Cialis like breath mints.
156
390000
2000
Cialis'i nefes tazeleştirici gibi yutarlar.
06:47
You see them on the mountains up there.
157
392000
2000
Onları yukarıda, dağın tepesinde görürsünüz.
06:49
They're cross-country skiing up the mountain
158
394000
2000
Dağın üzerinden tüm ülkeyi kayarak geçerler
06:51
with these grim expressions
159
396000
2000
Dick Chenney'i Jerry Lewis gibi
06:53
that make Dick Cheney look like Jerry Lewis.
160
398000
2000
gösterecek yüzlerinde katı ifadelerle.
06:55
(Laughter)
161
400000
2000
(Gülüşmeler)
06:57
And as they whiz by you,
162
402000
2000
Ve yanınızdan hızla geçerken,
06:59
it's like being passed by a little iron Raisinet
163
404000
2000
sanki küçük demirden zengin üzüm drajeleri
07:01
going up the hill.
164
406000
2000
tepeye tırmanıyormuş gibi.
07:03
(Laughter)
165
408000
2000
(Gülüşmeler)
07:05
And so this is part of what life is,
166
410000
3000
Yani bu hayatın bir parçası,
07:08
but it's not all of what life is.
167
413000
3000
ama hayatın tümü değil.
07:11
And over the past few years,
168
416000
2000
Ve geçen birkaç yıldır,
07:13
I think we've been given a deeper view of human nature
169
418000
4000
İnsan doğasına dair daha derin bir anlayışa ve kim olduğumuza
07:17
and a deeper view of who we are.
170
422000
2000
dair daha derin bir anlayışa sahibiz.
07:19
And it's not based on theology or philosophy,
171
424000
2000
Ve bu teoloji ya da felsefeye dayalı değil,
07:21
it's in the study of the mind,
172
426000
2000
zihin biliminin içinde,
07:23
across all these spheres of research,
173
428000
2000
tüm bu araştırma sahaları boyunca,
07:25
from neuroscience to the cognitive scientists,
174
430000
2000
nörobilimden bilişsel bilimlere,
07:27
behavioral economists, psychologists,
175
432000
2000
davranışsal ekonomistlere, psikologlara,
07:29
sociology,
176
434000
2000
sosyoloji,
07:31
we're developing a revolution in consciousness.
177
436000
3000
bilinçte bir devrim geliştiriyoruz.
07:34
And when you synthesize it all,
178
439000
2000
Ve tümünü sentezlediğinizde,
07:36
it's giving us a new view of human nature.
179
441000
2000
bize insan doğası hakkında yeni bir bakış veriyor.
07:38
And far from being a coldly materialistic view of nature,
180
443000
3000
Ve soğuk maddesel bir doğa anlayışından çok uzak,
07:41
it's a new humanism, it's a new enchantment.
181
446000
3000
yeni bir hümanizma, yeni bir cazibe.
07:44
And I think when you synthesize this research,
182
449000
2000
Ve bu araştırmayı sentezlediğinizde sanıyorum,
07:46
you start with three key insights.
183
451000
2000
üç anahtar içgörüyle başlıyorsunuz.
07:48
The first insight is
184
453000
2000
İlk içgörü şu;
07:50
that while the conscious mind writes the autobiography of our species,
185
455000
3000
bilinçli zihin türlerimizin otobiyografisini yazıyor olsa da,
07:53
the unconscious mind does most of the work.
186
458000
4000
bilinçdışı zihin işin çoğunu üstleniyor.
07:57
And so one way to formulate that is
187
462000
2000
Bu nedenle bunu formüle etmenin bir yolu,
07:59
the human mind can take in millions of pieces of information a minute,
188
464000
3000
insan zihni dakikada milyonlarca bilgi parçacığını alabilir,
08:02
of which it can be consciously aware of about 40.
189
467000
3000
bilinçli olarak bunun yaklaşık 40'ının farkındadır.
08:05
And this leads to oddities.
190
470000
2000
Ve bu tuhaflıklara neden olur.
08:07
One of my favorite is that people named Dennis
191
472000
2000
Benim favorilerimden bir tanesi şu; Dennis ismini
08:09
are disproportionately likely to become dentists,
192
474000
3000
taşıyan insanlar oransız olarak muhtemelen diş hekimi oluyorlar,
08:12
people named Lawrence become lawyers,
193
477000
2000
Lawrence ismini taşıyanlar avukat (lawyer),
08:14
because unconsciously we gravitate toward things
194
479000
2000
çünkü bilinçsizce tanıdık gelen şeylerin
08:16
that sound familiar,
195
481000
2000
çekimine kapılırız,
08:18
which is why I named my daughter President of the United States Brooks.
196
483000
3000
ki bu da kızıma ABD Başkanı Brooks'un adını vermemin nedeni.
08:21
(Laughter)
197
486000
3000
(Gülüşmeler)
08:24
Another finding is that the unconscious,
198
489000
3000
Diğer bir bulgu şu, bilinçdışı,
08:27
far from being dumb and sexualized,
199
492000
2000
aptal ve cinselleştirilmiş olmaktan çok öte,
08:29
is actually quite smart.
200
494000
2000
aslında gayet akıllı.
08:31
So one of the most cognitively demanding things we do is buy furniture.
201
496000
3000
Yani bilişsel açıdan en fazla çaba gerektiren şey mobilya satın almamız.
08:34
It's really hard to imagine a sofa, how it's going to look in your house.
202
499000
3000
Bir koltuğu hayal etmek gerçekten zor, evinizde nasıl görüneceğini.
08:37
And the way you should do that
203
502000
2000
Bunu yapmanız gereken yol
08:39
is study the furniture,
204
504000
2000
mobilya konusu çalışmak,
08:41
let it marinate in your mind, distract yourself,
205
506000
2000
kafanızda marine etmek, dikkatinizi dağıtmak
08:43
and then a few days later, go with your gut,
206
508000
2000
ve bir kaç gün sonra, içgüdülerinize güvenmek
08:45
because unconsciously you've figured it out.
207
510000
2000
çünkü bilinçsiz bir şekilde bunu çözmüşsünüzdür.
08:47
The second insight
208
512000
2000
İkinci içgörü
08:49
is that emotions are at the center of our thinking.
209
514000
3000
duygular düşüncelerimizin merkezidir.
08:52
People with strokes and lesions
210
517000
2000
İnme geçirmiş ve beyninin duygu-işleyen
08:54
in the emotion-processing parts of the brain
211
519000
2000
bölümlerinde lezyonlar olan insanlar
08:56
are not super smart,
212
521000
2000
süper zeki değiller,
08:58
they're actually sometimes quite helpless.
213
523000
2000
aslında bazen gayet acizler.
09:00
And the "giant" in the field is in the room tonight
214
525000
2000
Ve bu alandaki dev bu akşam bu odada ve
09:02
and is speaking tomorrow morning -- Antonio Damasio.
215
527000
3000
yarın sabah konuşacak - Antonio Damasio.
09:05
And one of the things he's really shown us
216
530000
2000
Ve bize gösterdiği şeylerden bir tanesi de
09:07
is that emotions are not separate from reason,
217
532000
3000
duyguların mantıktan ayrı olmadığı,
09:10
but they are the foundation of reason
218
535000
2000
tam tersi onlar mantığın temelini oluşturuyor
09:12
because they tell us what to value.
219
537000
2000
çünkü neye değer vereceğimizi bize söylüyorlar.
09:14
And so reading and educating your emotions
220
539000
2000
Ve böylece duygularınızı anlamanız ve eğitmeniz
09:16
is one of the central activities of wisdom.
221
541000
3000
bilgeliğin temel faaliyetlerinden biridir.
09:19
Now I'm a middle-aged guy.
222
544000
2000
Şimdi ben orta yaşlı bir adamım;
09:21
I'm not exactly comfortable with emotions.
223
546000
2000
duygularımla ilgili tam olarak rahat değilim.
09:23
One of my favorite brain stories described these middle-aged guys.
224
548000
3000
En sevdiğim beyin hikayelerinden biri bu orta yaşlı adamları anlatıyor.
09:26
They put them into a brain scan machine --
225
551000
3000
Onları bir beyin tarama makinesine koyuyorlar -
09:29
this is apocryphal by the way, but I don't care --
226
554000
3000
bu arada bu uydurma ama umurumda değil -
09:32
and they had them watch a horror movie,
227
557000
3000
ve onlara bir korku filmi izletmişler,
09:35
and then they had them describe their feelings toward their wives.
228
560000
4000
ve sonra eşlerine karşı duygularını tarif etmeleri istenmiş.
09:39
And the brain scans were identical in both activities.
229
564000
3000
Beyin taramaları her iki faaliyet sırasında birbirinin aynısıymış.
09:42
It was just sheer terror.
230
567000
2000
Tam bir dehşet hali.
09:44
So me talking about emotion
231
569000
2000
Duygulardan konuşan ben
09:46
is like Gandhi talking about gluttony,
232
571000
2000
açgözlülükten konuşan Gandi gibi,
09:48
but it is the central organizing process
233
573000
2000
ama düşünme şeklimizin merkezi
09:50
of the way we think.
234
575000
2000
düzenleme süreci bu.
09:52
It tells us what to imprint.
235
577000
2000
Neyi izleyeceğimizi bize söylüyor.
09:54
The brain is the record of the feelings of a life.
236
579000
2000
Beyin bir yaşamın duygularının kaydıdır.
09:56
And the third insight
237
581000
2000
Ve üçüncü içgörü
09:58
is that we're not primarily self-contained individuals.
238
583000
4000
temel olarak kendi kendine yeten bireyler olmadığımızdır.
10:02
We're social animals, not rational animals.
239
587000
3000
Sosyal hayvanlarız, mantıklı hayvanlar değil.
10:05
We emerge out of relationships,
240
590000
2000
İlişkilerden ortaya çıkarız,
10:07
and we are deeply interpenetrated, one with another.
241
592000
3000
ve derin bir şekilde iç içe geçmişizdir, biri diğeriyle.
10:10
And so when we see another person,
242
595000
2000
Bu nedenle bir diğer insanı gördüğünüzde,
10:12
we reenact in our own minds
243
597000
2000
onların zihinlerinde gördüğümüzü
10:14
what we see in their minds.
244
599000
2000
kendi zihnimizde yeniden canlandırırız.
10:16
When we watch a car chase in a movie,
245
601000
2000
Bir filmde bir araba takibini izlediğimizde,
10:18
it's almost as if we are subtly having a car chase.
246
603000
3000
neredeyse bir araba takibi yaşıyor gibiyizdir.
10:21
When we watch pornography,
247
606000
2000
Pornografi izlediğimizde,
10:23
it's a little like having sex,
248
608000
2000
seks yapmak gibidir biraz da,
10:25
though probably not as good.
249
610000
2000
o kadar iyi değil muhtemelen ama.
10:27
And we see this when lovers walk down the street,
250
612000
3000
Ve aşıklar caddede yürürken, Mısır'da ya da Tunus'ta
10:30
when a crowd in Egypt or Tunisia
251
615000
2000
bir kalabalık duygusal bir etkilenmeye
10:32
gets caught up in an emotional contagion,
252
617000
2000
derin bir iç içe geçişe yakalandıklarında
10:34
the deep interpenetration.
253
619000
2000
bunu görürüz.
10:36
And this revolution in who we are
254
621000
3000
Ve bu kim olduğumuz konusundaki devrim
10:39
gives us a different way of seeing, I think, politics,
255
624000
3000
politikayı, bana göre, farklı bir şekilde görmemizi sağlar,
10:42
a different way, most importantly,
256
627000
2000
en önemlisi, insan sermayesini
10:44
of seeing human capital.
257
629000
2000
farklı bir şekilde görmemizi sağlar.
10:46
We are now children of the French Enlightenment.
258
631000
4000
Şimdi Fransız Aydınlanmasının çocuklarıyız.
10:50
We believe that reason is the highest of the faculties.
259
635000
3000
Mantığın en yüksek meleke olduğuna inanırız.
10:53
But I think this research shows
260
638000
2000
Ama sanıyorum bu araştırma gösteriyor ki,
10:55
that the British Enlightenment, or the Scottish Enlightenment,
261
640000
2000
İngiliz Aydınlanması ya da İskoç Aydınlanması,
10:57
with David Hume, Adam Smith,
262
642000
2000
David Hume, Adam Smith'le,
10:59
actually had a better handle on who we are --
263
644000
3000
aslında kim olduğumuzla daha iyi başa çıkıyordu -
11:02
that reason is often weak, our sentiments are strong,
264
647000
3000
mantığın sıklıkla zayıf, duygularımızın güçlü olduğunu,
11:05
and our sentiments are often trustworthy.
265
650000
3000
ve duygularımızın sıklıkla güvenilir olduğunu gösteriyordu.
11:08
And this work corrects that bias in our culture,
266
653000
3000
Ve bu iş kültürümüzdeki önyargıyı düzeltiyor,
11:11
that dehumanizing bias.
267
656000
2000
şu insanlıkdışı önyargıyı.
11:13
It gives us a deeper sense
268
658000
2000
Bize bu hayatta büyümemiz için
11:15
of what it actually takes
269
660000
2000
aslında ne gerektiğinin
11:17
for us to thrive in this life.
270
662000
2000
daha derin bir duygusunu verir.
11:19
When we think about human capital
271
664000
2000
İnsan sermayesini düşündüğümüzde
11:21
we think about the things we can measure easily --
272
666000
3000
kolayca ölçebileceğimiz şeyleri düşünürüz -
11:24
things like grades, SAT's, degrees,
273
669000
3000
notlar, SAT, dereceler gibi şeyler,
11:27
the number of years in schooling.
274
672000
2000
eğitimdeki yıl sayısı.
11:29
What it really takes to do well, to lead a meaningful life,
275
674000
3000
Başarmak için, anlamlı bir hayat için gerçekten gereken
11:32
are things that are deeper,
276
677000
2000
şeyler daha derindeler,
11:34
things we don't really even have words for.
277
679000
3000
aslında kelimelerle ifade edemediğimiz şeyler.
11:37
And so let me list just a couple of the things
278
682000
2000
Peki, izin verin bu araştırmanın anlamaya
11:39
I think this research points us toward trying to understand.
279
684000
4000
çalışırken bizi yönlendirdiği bir kaç şeyi listeleyeyim.
11:43
The first gift, or talent, is mindsight --
280
688000
3000
İlk armağan, yetenek, zihingörüşü -
11:46
the ability to enter into other people's minds
281
691000
4000
diğer insanların zihinlerine girip ne sunabildiklerini
11:50
and learn what they have to offer.
282
695000
2000
öğrenebilme yeteneği.
11:52
Babies come with this ability.
283
697000
2000
Bebekler bu yetenekle doğar.
11:54
Meltzoff, who's at the University of Washington,
284
699000
2000
Washington Üniversitesindeki Meltzoff
11:56
leaned over a baby who was 43 minutes old.
285
701000
3000
43 dakikalık bir bebeğin üzerine eğilmiş.
11:59
He wagged his tongue at the baby.
286
704000
2000
Bebeğe dilini çıkarmış.
12:01
The baby wagged her tongue back.
287
706000
3000
Bebek de dilini çıkarmış.
12:04
Babies are born to interpenetrate into Mom's mind
288
709000
3000
Bebekler annenin zihnine nüfuz etmek ve
12:07
and to download what they find --
289
712000
2000
bulduklarını indirmek üzere doğmuştur -
12:09
their models of how to understand reality.
290
714000
2000
gerçekliği anlama modelleri budur.
12:11
In the United States, 55 percent of babies
291
716000
3000
ABD'de bebeklerin yüzde 55'i
12:14
have a deep two-way conversation with Mom
292
719000
2000
anneleriyle derin bir çift yönlü konuşma yürütür
12:16
and they learn models to how to relate to other people.
293
721000
3000
ve diğer insanlarla nasıl ilişki kuracaklarının modellerini öğrenir.
12:19
And those people who have models of how to relate
294
724000
2000
Ve nasıl ilişki kuracaklarına dair modellere sahip bu insanlar
12:21
have a huge head start in life.
295
726000
2000
hayatta muazzam bir üstünlükle başlar.
12:23
Scientists at the University of Minnesota did a study
296
728000
2000
Minnesota Üniversitesindeki bilim insanları
12:25
in which they could predict
297
730000
2000
18 aylık bebeklerle, yüzde 77 doğruluk
12:27
with 77 percent accuracy, at age 18 months,
298
732000
3000
oranıyla kimin liseden mezun olacağını
12:30
who was going to graduate from high school,
299
735000
2000
tahmin ettikleri bir çalışma yaptılar,
12:32
based on who had good attachment with mom.
300
737000
3000
bebeğin anneyle iyi bir bağı olmasına dayanarak.
12:35
Twenty percent of kids do not have those relationships.
301
740000
3000
Çocukların yüzde 20'sinin böyle bir ilişkisi yok.
12:38
They are what we call avoidantly attached.
302
743000
2000
Bizim negatif yönlü bağlı dediğimiz şekildeler.
12:40
They have trouble relating to other people.
303
745000
2000
Diğer insanlarla ilişkilerinde sorun yaşıyorlar.
12:42
They go through life
304
747000
2000
Rüzgara göre yön değiştiren
12:44
like sailboats tacking into the wind --
305
749000
2000
yelkenliler gibi yaşıyorlar -
12:46
wanting to get close to people,
306
751000
2000
insanlara yakın olmak isteyerek,
12:48
but not really having the models of how to do that.
307
753000
3000
ama bunu nasıl yapacaklarına dair modellere sahip olmayarak.
12:51
And so this is one skill
308
756000
2000
Yani bu birinin diğerinden
12:53
of how to hoover up knowledge, one from another.
309
758000
2000
bilgiyi nasıl çekip alacağının becerisi.
12:55
A second skill is equal poise,
310
760000
3000
İkinci yetenek eşit duruş.
12:58
the ability to have the serenity
311
763000
2000
Kendi zihnindeki önyargıları ve
13:00
to read the biases and failures in your own mind.
312
765000
3000
hataları okuyabilme berraklığına sahip olma yeteneği.
13:03
So for example, we are overconfidence machines.
313
768000
3000
Örneğin, bizler kendine fazla güven makineleriyiz.
13:06
Ninety-five percent of our professors report
314
771000
3000
Öğretmenlerimizin yüzde 95'i ortalamadan yüksek
13:09
that they are above-average teachers.
315
774000
2000
öğretmenler olduklarını raporlamışlardır.
13:11
Ninety-six percent of college students
316
776000
2000
Kolej öğrencilerinin yüzde 96'sı
13:13
say they have above-average social skills.
317
778000
3000
ortalamanın üzerinde sosyal yetenekleri olduğunu söylüyor.
13:16
Time magazine asked Americans, "Are you in the top one percent of earners?"
318
781000
3000
Time dergisi Amerikalılara 'Kazananların en üst birinci yüzdesinde misiniz?' sormuş,
13:19
Nineteen percent of Americans are in the top one percent of earners.
319
784000
3000
Amerikalıların yüzde 19'u kazananların en üst yüzde birinde.
13:22
(Laughter)
320
787000
2000
(Gülüşmeler)
13:24
This is a gender-linked trait, by the way.
321
789000
2000
Bu cinsiyet-ilişkili bir özellik bu arada.
13:26
Men drown at twice the rate of women,
322
791000
2000
Erkekler kadınlara göre iki kat daha fazla boğuluyor,
13:28
because men think they can swim across that lake.
323
793000
3000
çünkü erkekler bu gölü karşıdan karşıya geçebileceklerini düşünüyor.
13:31
But some people have the ability and awareness
324
796000
3000
Ama bazı insanlar kendi önyargılarının, kendi
13:34
of their own biases, their own overconfidence.
325
799000
3000
aşırı güvenlerinin farkına varma yeteneğine sahiptir.
13:37
They have epistemological modesty.
326
802000
2000
Epistemolojik alçakgönüllüğe sahipler.
13:39
They are open-minded in the face of ambiguity.
327
804000
3000
Belirsizlik karşısında açık fikirliler.
13:42
They are able to adjust strength of the conclusions
328
807000
2000
Kanıtlarının gücünü sonuçların gücüyle
13:44
to the strength of their evidence.
329
809000
2000
ayarlayabilirler.
13:46
They are curious.
330
811000
2000
Meraklıdırlar.
13:48
And these traits are often unrelated and uncorrelated with IQ.
331
813000
3000
Ve bu özellikle sıklıkla birbiriyle alakasız ve IQ'dan bağımsızdır.
13:51
The third trait is metis,
332
816000
2000
Üçüncü özellikle 'medes'tir,
13:53
what we might call street smarts -- it's a Greek word.
333
818000
3000
sokak zekası diyebiliriz buna - Yunanca bir kelime.
13:56
It's a sensitivity to the physical environment,
334
821000
2000
Fiziksel çevreye olan duyarlılıktır,
13:58
the ability to pick out patterns in an environment --
335
823000
2000
bir çevredeki örüntüleri (paternleri) alma becerisi -
14:00
derive a gist.
336
825000
2000
bir ana fikir türetme.
14:02
One of my colleagues at the Times
337
827000
2000
Times'taki iş arkadaşlarımdan biri
14:04
did a great story about soldiers in Iraq
338
829000
2000
bir sokağa bakıp bir şekilde bir patlayıcı,
14:06
who could look down a street and detect somehow
339
831000
3000
bir kara mayını olup olmadığını saptayabilen
14:09
whether there was an IED, a landmine, in the street.
340
834000
2000
askerlerle ilgili harika bir haber yaptı.
14:11
They couldn't tell you how they did it,
341
836000
2000
Nasıl yaptıklarını anlatamıyorlar,
14:13
but they could feel cold, they felt a coldness,
342
838000
3000
ama soğuk hissediyorlar, soğuğu hissediyorlar
14:16
and they were more often right than wrong.
343
841000
3000
ve sıklıkla hatalı değil haklıydılar.
14:19
The third is what you might call sympathy,
344
844000
2000
Üçüncü sempati diye adlandırabiliriz,
14:21
the ability to work within groups.
345
846000
3000
gruplar içinde çalışabilme becerisi.
14:24
And that comes in tremendously handy,
346
849000
3000
Ve bu inanılmaz derecede işe yarar
14:27
because groups are smarter than individuals.
347
852000
2000
çünkü gruplar bireylerden daha akıllıdırlar -
14:29
And face-to-face groups are much smarter
348
854000
2000
ve yüz yüze gruplar elektronik olarak
14:31
than groups that communicate electronically,
349
856000
3000
iletişen gruplardan çok daha fazla akıllıdır
14:34
because 90 percent of our communication is non-verbal.
350
859000
3000
çünkü iletişimimizin yüzde 90'ı sözsüz iletişimdir.
14:37
And the effectiveness of a group
351
862000
2000
Ve bir grubun etkililiği grubun
14:39
is not determined by the IQ of the group;
352
864000
3000
IQ'su ile belirlenmez, ne kadar iyi bir şekilde
14:42
it's determined by how well they communicate,
353
867000
3000
iletişim kurduklarıyla belirlenir,
14:45
how often they take turns in conversation.
354
870000
3000
ne sıklıkla konuşmada söz aldıklarıyla.
14:48
Then you could talk about a trait like blending.
355
873000
3000
Sonra harmanlama diye bir özellikten bahsedebiliriz.
14:51
Any child can say, "I'm a tiger," pretend to be a tiger.
356
876000
3000
Herhangi bir çocuk 'Ben bir kaplanım' deyip kaplanmış gibi yapabilir.
14:54
It seems so elementary.
357
879000
2000
Bu çok basit görünür.
14:56
But in fact, it's phenomenally complicated
358
881000
2000
Ancak aslında, 'ben' ve 'kaplan' kavramlarını
14:58
to take a concept "I" and a concept "tiger"
359
883000
2000
alarak onları bir araya getirmek
15:00
and blend them together.
360
885000
2000
şaşırtıcı bir biçimde karmaşıktır.
15:02
But this is the source of innovation.
361
887000
2000
Ama bu yenilemenin kaynağıdır.
15:04
What Picasso did, for example,
362
889000
2000
Picasso'nun yaptığı, örneğin,
15:06
was take the concept "Western art"
363
891000
2000
Batılı tarz sanat ile Afrika maskelerini
15:08
and the concept "African masks"
364
893000
2000
alıp onları birlikte karıştırmaktı -
15:10
and blend them together --
365
895000
2000
sadece geometri değil,
15:12
not only the geometry,
366
897000
2000
onlara verilmiş olan
15:14
but the moral systems entailed in them.
367
899000
2000
ahlaki sistemleri de.
15:16
And these are skills, again, we can't count and measure.
368
901000
2000
Ve bunlar, yine, bizim sayabileceğimiz ve ölçebileceğimiz beceriler değiller.
15:18
And then the final thing I'll mention
369
903000
2000
Ve sonra bahsedeceğim sonuncu şey
15:20
is something you might call limerence.
370
905000
2000
sizin tutkuyla aşık olma hali diyebileceğiniz bir şey.
15:22
And this is not an ability;
371
907000
2000
Ve bu bir yetenek değil,
15:24
it's a drive and a motivation.
372
909000
3000
bir güdü ve bir motivasyon.
15:27
The conscious mind hungers for success and prestige.
373
912000
3000
Bilinçli zihin başarı ve prestije açtır.
15:30
The unconscious mind hungers
374
915000
2000
Bilinçdışı zihin aşkınlık anlarına
15:32
for those moments of transcendence,
375
917000
2000
açlık duyar, kafatası çizgisinin
15:34
when the skull line disappears
376
919000
2000
yok olduğu ve bir zorlu görev karşısında
15:36
and we are lost in a challenge or a task --
377
921000
3000
kaybolduğumuz anlarda -
15:39
when a craftsman feels lost in his craft,
378
924000
3000
bir zanaatkar kendi zanaatında kaybolduğunda,
15:42
when a naturalist feels at one with nature,
379
927000
3000
bir doğasever kendini doğayla bütün hissettiğinde,
15:45
when a believer feels at one with God's love.
380
930000
3000
bir inanan Tanrının sevgisiyle tek olduğunu hissettiğinde.
15:48
That is what the unconscious mind hungers for.
381
933000
3000
Bilinçdışı zihnin açlık duyduğu budur.
15:51
And many of us feel it in love
382
936000
2000
Ve çoğumuz bunu sevgide hissederiz
15:53
when lovers feel fused.
383
938000
2000
aşıklar kenetlenmiş hissettiklerinde.
15:55
And one of the most beautiful descriptions
384
940000
2000
Ve bu araştırma sırasında karşılaştığım
15:57
I've come across in this research
385
942000
3000
zihnin nasıl nüfuz ettiğine dair
16:00
of how minds interpenetrate
386
945000
2000
en güzel tanımlama
16:02
was written by a great theorist and scientist
387
947000
2000
harika bir kuramcı ve bilim insanı olan
16:04
named Douglas Hofstadter at the University of Indiana.
388
949000
3000
Indiana Üniversitesinden Douglas Hofstadter tarafından yapıldı.
16:07
He was married to a woman named Carol,
389
952000
2000
Carol adında bir kadınla evliydi,
16:09
and they had a wonderful relationship.
390
954000
2000
ve harika bir ilişkileri vardı.
16:11
When their kids were five and two,
391
956000
2000
Çocukları beş ve iki yaşındalarken,
16:13
Carol had a stroke and a brain tumor and died suddenly.
392
958000
4000
Carol bir inme geçirdi ve bir beyin tümörü ve aniden öldü.
16:17
And Hofstadter wrote a book
393
962000
2000
Ve Hofstafter 'Ben Garip Bir Döngüyüm'
16:19
called "I Am a Strange Loop."
394
964000
2000
adında bir kitap yazdı.
16:21
In the course of that book, he describes a moment --
395
966000
2000
Bu kitabın hazırlığı sırasında, bir andan bahsediyor -
16:23
just months after Carol has died --
396
968000
3000
Carol öldükten sadece aylar sonra -
16:26
he comes across her picture on the mantel,
397
971000
2000
şömine üzerindeki ya da yatak odasındaki
16:28
or on a bureau in his bedroom.
398
973000
2000
çekmece üzerinde fotoğrafına bakıyor.
16:30
And here's what he wrote:
399
975000
2000
Ve işte şunu yazıyor:
16:32
"I looked at her face,
400
977000
2000
"Yüzüne baktım,
16:34
and I looked so deeply
401
979000
2000
öyle derin baktım ki
16:36
that I felt I was behind her eyes.
402
981000
2000
kendimi gözlerinin arkasında hissettim.
16:38
And all at once I found myself saying
403
983000
2000
Ve o anda gözyaşlarım akarken
16:40
as tears flowed,
404
985000
2000
kendi kendime,
16:42
'That's me. That's me.'
405
987000
2000
'Bu benim. Bu benim.' dedim.
16:44
And those simple words
406
989000
2000
Ve bu basit kelimeler
16:46
brought back many thoughts that I had had before,
407
991000
2000
daha önce aklımdan geçirmiş olduğum düşünceleri getirdi,
16:48
about the fusion of our souls
408
993000
2000
ruhlarımızın daha yüksek düzeyde
16:50
into one higher-level entity,
409
995000
2000
bir varlıkta birleşmesi ile ilgili,
16:52
about the fact that at the core of both our souls
410
997000
3000
her ikimizin ruhlarının merkezindeki çocuklarımız için
16:55
lay our identical hopes and dreams for our children,
411
1000000
4000
özdeş umutlar ve hayallerin yattığı gerçeği ile ilgili,
16:59
about the notion that those hopes
412
1004000
2000
bu umutların ayrı ve uzak umutlar
17:01
were not separate or distinct hopes,
413
1006000
2000
olmadığı, aksine sadece tek bir umut
17:03
but were just one hope,
414
1008000
2000
olduğu, her ikimizi de
17:05
one clear thing that defined us both,
415
1010000
2000
tanımlayan, bizi tek bir birim haline getiren,
17:07
that welded us into a unit --
416
1012000
2000
öyle bir birim ki evlenmeden ve
17:09
the kind of unit I had but dimly imagined
417
1014000
3000
çocuk sahibi olmadan var olan ama
17:12
before being married and having children.
418
1017000
3000
belirsizce hayal ettiğim düşüncesi ile ilgili.
17:15
I realized that, though Carol had died,
419
1020000
2000
Fark ettim ki, Carol ölmüş olsa da,
17:17
that core piece of her had not died at all,
420
1022000
3000
onun asıl parçası hiç de ölmüş değildi,
17:20
but had lived on very determinedly in my brain."
421
1025000
4000
benim beynimde kesin olarak yaşamaya devam ediyordu."
17:24
The Greeks say we suffer our way to wisdom.
422
1029000
3000
Yunanlar bilgeliğe giden yolda acı çekeriz derler.
17:27
Through his suffering, Hofstadter understood
423
1032000
2000
Bu acı sayesinde, Hofstadter ne kadar derinden
17:29
how deeply interpenetrated we are.
424
1034000
3000
birbirimize nüfuz ettiğimizi anladı.
17:32
Through the policy failures of the last 30 years,
425
1037000
3000
Son 30 yılın siyasi başarısızlıkları boyunca,
17:35
we have come to acknowledge, I think,
426
1040000
3000
insan doğası anlayışımızın ne kadar sığ olduğunu
17:38
how shallow our view of human nature has been.
427
1043000
3000
anladığımızı düşünüyorum.
17:41
And now as we confront that shallowness
428
1046000
3000
Ve şimdi, bu sığlıkla ve kim olduğumuzun
17:44
and the failures that derive from our inability
429
1049000
2000
derinliklerine ulaşma konusundaki beceriksizliğimizden
17:46
to get the depths of who we are,
430
1051000
2000
doğan başarısızlıklarımızla yüzleşirken,
17:48
comes this revolution in consciousness --
431
1053000
2000
bilinçteki şu devrim ortaya çıkıyor -
17:50
these people in so many fields
432
1055000
3000
doğamızın derinliklerini araştıran
17:53
exploring the depth of our nature
433
1058000
2000
birçok farklı alandan bu insanlar
17:55
and coming away with this enchanted,
434
1060000
2000
bu büyüleyici, bu yeni hümanizma ile
17:57
this new humanism.
435
1062000
2000
geliyorlar.
17:59
And when Freud discovered his sense of the unconscious,
436
1064000
2000
Ve Freud kendi bilinçdışı duygusunu keşfettiği zaman,
18:01
it had a vast effect on the climate of the times.
437
1066000
3000
bu zamanın ikliminde muazzam bir etki yaptı.
18:04
Now we are discovering a more accurate vision
438
1069000
3000
Şimdi biz bilinçdışının daha doğru bir bakışını
18:07
of the unconscious, of who we are deep inside,
439
1072000
3000
keşfediyoruz - derinlerde kim olduğumuzu.
18:10
and it's going to have a wonderful and profound
440
1075000
2000
Ve bu kültürümüz üzerinde harika ve içe işleyen
18:12
and humanizing effect on our culture.
441
1077000
2000
ve insanlaştıran bir etki yapacak.
18:14
Thank you.
442
1079000
2000
Teşekkürler.
18:16
(Applause)
443
1081000
20000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
David Brooks - Op-ed columnistWriter and thinker David Brooks has covered business, crime and politics over a long career in journalism.
Why you should listen
David Brooks became an Op-Ed columnist for The New York Times in September 2003. He is currently a commentator on "The PBS Newshour," NPR’s "All Things Considered" and NBC's "Meet the Press."
He is the author of Bobos in Paradise and The Social Animal. In April 2015, he released with his fourth book, The Road to Character, which was a #1 New York Times bestseller.
Brooks also teaches at Yale University, and is a member of the American Academy of Arts & Sciences.
Born on August 11, 1961 in Toronto, Canada, Brooks graduated a bachelor of history from the University of Chicago in 1983. He became a police reporter for the City News Bureau, a wire service owned jointly by the Chicago Tribune and Sun-Times.
He worked at The Washington Times and then The Wall Street Journal for nine years. His last post at the Journal was as Op-ed Editor. Prior to that, he was posted in Brussels, covering Russia, the Middle East, South Africa and European affairs. His first post at the Journal was as editor of the book review section, and he filled in as the Journal's movie critic.
He also served as a senior editor at The Weekly Standard for 9 years, as well as contributing editor for The Atlantic and Newsweek.
David Brooks | Speaker | TED.com