Sarah Kay: How many lives can you live?
A performing poet since she was 14 years old, Sarah Kay is the founder of Project VOICE, an organization that uses spoken word poetry as a literacy and empowerment tool. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
The moon sees me.
Ay beni görüyor.
that I don't see.
his laptop, his pager, his alarm clock.
alarm saatini kapattı.
asleep on his couch,
bir kedi,
çarpıyor,
of coffee in the kitchen air.
stopped working on their particle machine.
üzerinde çalışmayı bıraktılar.
out the trash, is nervous,
a banana peel and a paper cup.
kağıt bardakları döktü.
what this all mean for lost time.
geldiğinin yeniden hesaplanmasıyla meşgul.
are we losing per second?
kaybediyoruz?
can be launched?
ne kadar var?
flies off its energy cloud.
yörüngesinden çıkıyor.
the table for dinner.
akşam yemeği için hazırlamayı bitiriyor.
tıklayan
pulse against his wrist.
planktonlar görüyor.
the pillowcase's sailing masts.
yelken direklerini buldu.
opens his eyes at once.
ve bir anda gözlerini açtı.
the most wonderful job in the world.
sahip olduklarını düşünüyor.
not understand the concept
"tek bir hayatınız var"
that I was going to get to do
düşündüğüm şey:
based on age or gender
veya hatta uygun zaman periyoduna
to actually experience
of the civil rights movement
on yaşındaki çocuk,
on a farm during the dust bowl
dynasty in China.
tecrübe edecektim.
istediğimi sorduklarında
my typical response was:
olmak istiyorum şeklinde
is that I wasn't trying to invent
ben birleşik süper bir meslek
I was gonna get to be:
listeliyordum:
and an astronaut.
probably went on from there.
böylece devam edecekti.
of if I was gonna get to do something
başlamayacağım sorunu değil,
to do everything,
eğer her şeyi yapacak olsaydım,
to move pretty quickly,
hareket etmem gerekeceğiydi,
of stuff I needed to do.
şey vardı.
in a state of rushing.
bir koşuşturma halindeydi.
that I was falling behind.
korkuyordum.
in New York City, as far as I could tell,
anlatabildiğim kadarıyla,
this sinking realization,
fazlasını yaşamayacağım
any more than one life.
to be a teenage girl
genç bir kız olmanın
olmanın değil
that I became obsessed with stories,
yaklaşık bu zamanlarda başladı,
that I was able to see
hikayeler sayesinde
however briefly or imperfectly.
görebiliyordum.
other people's experiences
dinlemeye çabalamaya başladım
that there were entire lives
olduğundan
about everything that I was missing.
şeyleri duymak istiyordum.
were never gonna get to experience
genç bir kız olmanın nasıl hissettirdiğini
in New York city.
ilk öpücüğünüzden sonra
after your first kiss feels like,
olduğunu bilemeyeceklerdi.
I wanted to tell them.
bilmelerini istedim.
and sharing stories and collecting them.
ve onları toplama ile meşgul oldum.
I can't always rush poetry.
anlamadım.
there's this challenge
şiir topluluğundaki
community participate in,
meydan okuma vardı,
dendi.
for the entire month of April.
for the first time
denedim
at which I was able to produce poetry.
heyecanlandım.
back at these 30 poems I had written
bu otuz şiire baktım ve
all trying to tell the same story,
anlatmaya çalıştığını fark ettim.
out the way that it wanted to be told.
30 denememden ibaretti.
of other stories on an even larger scale.
geniş ölçekteki diğer hikayelerin de gerçekliği.
tried to tell for years,
hikayelerim var,
searching for the right words.
ve sürekli doğru kelimeleri aradığım.
by the name of Paul Valéry
makale yazarı var,
finished, it is only abandoned.
ancak vazgeçilir" der.
re-editing and rewriting forever
yeniden yazmamın sonsuza dek sürebileceği
when a poem is finished
bana kalmıştır.
my very obsessive nature
doğru cevabı, mükemmel kelimeyi
and the perfect words and the right form.
takıntıma ulaşır.
ve işleri halletmeme
and work through things.
doesn't mean that I've solved
kafamı karıştıran şeyleri
where I was at that moment
o anda nerede olduğumu
gösteriyor.
sürüncemede bıraktığım
over for years and years
the prefect form,
in search of a better way to tell it.
daha sonra yeniden yazmaya çalışacağım.
şunu bileceğim ki:
this is where I was at this moment
in this room, with you.
to get your hands dirty.
bir zaman var.
for most of it, fumbling was a given.
birçoğu için beceriksizlik Allah vergisiydi.
contrast, more saturation,
ihtiyaç olsaydı,
chemicals, longer up to your wrist.
çekmenize, daha fazla bileğinize kalmış.
fotoğrafçıydı.
with his sleeves rolled up,
the sailor man come to life.
gibi görünüyor.
with a smirk and a hobby.
ortaya çıktı.
much about photography,
diye sorduklarında,
Europe like a map,
okumayı öğrendi,
of a fighter plane,
jetlerin yüksekliğinden
göz kapaklarının kırpışması,
en aydınlık aydınlık.
read his way home.
savaşı öğrendi.
they would put their weapons out to rest,
dinlenmek için silahlarını dışarıya bıraktılar,
and the cameras home with him.
kendisiyle birlikte evine getirdi.
into a family affair.
bunu aile işine dönüştürdü.
world of black and white.
doğdu.
the tiny clicks and slides
küçük klik ve çerçeve içindeki
öğrendi.
but not the art.
fakat sanatı değil.
aydınlığı değil.
spent his time following light.
zamanını ışığı takip ederek geçirdi.
to follow a forest fire,
ülke genelinde yolculuğa çıktı,
peşinden koştu.
I only recognize from photographs.
bana ait olan şeyler var.
with the creaky hallways,
çatı katı,
white walls and cold floors.
beyaz duvarlar ve soğuk zeminler.
before she was mother.
önceki evi.
annem bir sanatçıydı.
duvarlar
all the way up to the ceiling,
ile birlikte
an 8x10 bed enlarger
by a giant hand crank,
in and out from the wall.
kurutma askısıyla birlikte.
with basketball hands,
doğum günü partileri ve
tutmaya devam ettiler.
with red balloons and yellow icing.
sayı pasta kreması ile doldurdu.
without freckles,
did not have darkrooms in their houses,
bulunmadığını anlayamadan,
hair and bubble gum cheeks.
ve sakız balonu yanaklarıyla.
korkutuyordu.
in that house near the park.
evde yaşıyorlardı.
the sweet potato boy,
tatlı patates erkek,
and said their prayers,
ve dualarını okudular
became a house under ash, so they escaped
ev oldu, bu yüzden sırt çantalarında
bir sanatçı için yapılmıştı,
was built for an artist,
do not hold in the yelling
süslemeleri tutmuyor
put his weapons out to rest.
silahlarını dışarı bıraktı.
and no maps pointed home.
ve hiç bir harita evi işaret etmiyordu.
his fists into his mouth
ağzına tıktı
went treasure hunting on her own.
kendi hazine avına gitti.
with the creaky hallways
gıcırtılı koridorlu binada
çok fazla lavabolu karanlık odada
she found a note,
kulelerden önceki zamanda,
left over from a time before towers,
the girl who works in the darkroom."
kesinlikle seviyor" yazıyordu.
picked up a camera again.
bir yıl önceydi.
the Christmas lights,
New York City's trees,
yolunu işaretledi,
from out of the darkest darks.
ona göz kırpıyordu.
across the country to follow a forest fire
bir orman yangınının peşinde
it with his camera,
in the margins of my notebook.
kenarlarına bir şiir yazdım.
öğrenmiştik.
the art of embracing.
the art of letting go.
ABOUT THE SPEAKER
Sarah Kay - PoetA performing poet since she was 14 years old, Sarah Kay is the founder of Project VOICE, an organization that uses spoken word poetry as a literacy and empowerment tool.
Why you should listen
Plenty of 14-year-old girls write poetry. But few hide under the bar of the famous Bowery Poetry Club in Manhattan’s East Village absorbing the talents of New York’s most exciting poets. Not only did Sarah Kay do that -- she also had the guts to take its stage and hold her own against performers at least a decade her senior. Her talent for weaving words into poignant, funny, and powerful performances paid off.
Sarah holds a Masters degree in the art of teaching from Brown University and an honorary doctorate in humane letters from Grinnell College. Her first book, B, was ranked the number one poetry book on Amazon.com. Her second book, No Matter the Wreckage, is available from Write Bloody Publishing.
Sarah also founded Project VOICE, an organization that uses spoken word poetry as a literacy and empowerment tool. Project VOICE runs performances and workshops to encourage people to engage in creative self-expression in schools and communities around the world.
Sarah Kay | Speaker | TED.com