TEDxRC2
Paul Conneally: How mobile phones power disaster relief
Paul Conneally: Dijital yardımlaşma
Filmed:
Readability: 5.7
407,294 views
Haiti'deki talihsiz deprem, yardımlaşma gruplarına beklenmeyen bir şey öğretti: mobil cihazların koordine etme, bilgilendirme ve yardım çalışmalarına rehberlik etme gücü. TEDxRC2'de, Paul Conneally, sosyal medya ve yeni teknolojilerin insani yardımın merkezine yerleşmesine dair sıradışı örnekler veriyor.
Paul Conneally - Aid worker
Paul Conneally is the public communications manager for the International Federation of the Red Cross and Red Crescent Societies, and a leader in using digital technologies for humanitarian aid. Full bio
Paul Conneally is the public communications manager for the International Federation of the Red Cross and Red Crescent Societies, and a leader in using digital technologies for humanitarian aid. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
The humanitarian model has barely changed
0
0
3000
20. yüzyılın başından beri
00:18
since the early 20th century.
1
3000
2000
yardımlaşmanın modeli hemen hemen hiç değişmedi.
00:20
Its origins are firmly rooted
2
5000
2000
Kökleri kesin bir şekilde
00:22
in the analog age.
3
7000
2000
analog çağa dayanıyor.
00:24
And there is a major shift coming on the horizon.
4
9000
4000
Ve ufukta büyük bir değişiklik görünüyor.
00:28
The catalyst for this change
5
13000
2000
Bu değişimi hızlandıran etkense
00:30
was the major earthquake that struck Haiti
6
15000
3000
12 Ocak 2010'da Haiti'yi vuran
00:33
on the 12th of January in 2010.
7
18000
4000
büyük deprem oldu.
00:37
Haiti was a game changer.
8
22000
3000
Haiti oyunun kurallarını değiştirdi.
00:40
The earthquake destroyed the capital of Port-au-Prince,
9
25000
4000
Deprem, başkent Port-au-Prince'la birlikte
00:44
claiming the lives of some 320,000 people,
10
29000
3000
320,000 insanın hayatını yok etti;
00:47
rendering homeless
11
32000
2000
yaklaşık 1.2 milyon insanı da
00:49
about 1.2 million people.
12
34000
3000
evsiz bıraktı.
00:52
Government institutions were completely decapitated,
13
37000
3000
Başkanlık sarayı da dahil olmak üzere
00:55
including the presidential palace.
14
40000
3000
devlet kurumlarının tümü yıkıldı.
00:58
I remember standing
15
43000
2000
Port-au-Prince şehir merkezinde
01:00
on the roof of the Ministry of Justice
16
45000
2000
Adalet Bakanlığı'nın çatısında
01:02
in downtown Port-au-Prince.
17
47000
2000
durduğumu hatırlıyorum.
01:04
It was about two meters high,
18
49000
2000
Yaklaşık iki metre yüksekliğindeydi,
01:06
completely squashed
19
51000
2000
depremin etkisiyle
01:08
by the violence of the earthquake.
20
53000
2000
tamamen yıkılmıştı.
01:10
For those of us on the ground in those early days,
21
55000
3000
Bu tarz olayların daha ilk zamanlarında saha görevinde olan bizim gibiler
01:13
it was clear for even the most disaster-hardened veterans
22
58000
3000
ve hatta en kıdemlilerimiz için bile
01:16
that Haiti was something different.
23
61000
2000
Haiti depreminin diğerlerinden tamamen farklı olduğu çok açıktı.
01:18
Haiti was something we hadn't seen before.
24
63000
3000
Haiti depremi bizim daha önce hiç görmediğimiz bir şeydi.
01:22
But Haiti provided us with something else unprecedented.
25
67000
3000
Ama Haiti depremi bize başka örneği olmayan bir şey daha gösterdi.
01:25
Haiti allowed us to glimpse into a future
26
70000
3000
Haiti bize, insanların akıllı telefonlara
01:28
of what disaster response might look like
27
73000
3000
erişiminin olduğu
01:31
in a hyper-connected world
28
76000
2000
hiper-bağlantılı bir dünyada
01:33
where people have access
29
78000
2000
afete müdahalenin nasıl olacağına dair
01:35
to mobile smart devices.
30
80000
3000
geleceğe bir göz atmamızı sağladı.
01:38
Because out of the urban devastation
31
83000
2000
Port-au-Prince'taki
01:40
in Port-au-Prince
32
85000
2000
kentsel tahribat yüzünden
01:42
came a torrent of SMS texts --
33
87000
3000
SMS'lerden oluşan bir sağanak geldi --
01:45
people crying for help,
34
90000
2000
insanlar yardım istiyor,
01:47
beseeching us for assistance,
35
92000
2000
yardım etmemiz için yalvarıyor,
01:49
sharing data, offering support,
36
94000
2000
veri paylaşıyor, desteklerini sunuyor,
01:51
looking for their loved ones.
37
96000
2000
sevdiklerini arıyorlardı.
01:53
This was a situation
38
98000
2000
Bu, geleneksel yardım kuruluşlarının
01:55
that traditional aid agencies had never before encountered.
39
100000
3000
daha önce hiç karşılaşmadığı bir durumdu.
01:58
We were in one of the poorest countries on the planet,
40
103000
3000
Dünyanın en fakir ülkelerinden birindeydik,
02:01
but 80 percent of the people
41
106000
3000
ama insanların yüzde 80'inin
02:04
had mobile devices in their hands.
42
109000
2000
ellerinde mobil cihazları vardı.
02:06
And we were unprepared for this,
43
111000
2000
Bu duruma karşı hazırlıksızdık
02:08
and they were shaping the aid effort.
44
113000
3000
ve yardım uğraşını onlar şekillendiriyordu.
02:11
Outside Haiti also, things were looking different.
45
116000
3000
Haiti'nin dışında da her şey farklı gözüküyordu.
02:14
Tens of thousands of so-called digital volunteers
46
119000
3000
On binlerce dijital gönüllü
02:17
were scouring the Internet,
47
122000
2000
interneti tarıyor,
02:19
converting tweets
48
124000
2000
yazılardan dönüştürülmüş
02:21
that had already been converted from texts
49
126000
2000
tweetleri dönüştürüyor
02:23
and putting these into open-source maps,
50
128000
2000
ve bunları açık-kaynaklı haritalara koyuyor,
02:25
layering them with all sorts of important information --
51
130000
3000
bir sürü önemli bilgiyle dolduruyorlardı --
02:28
people like Crisis Mappers and Open Street Map --
52
133000
3000
Crisis Mappers ve Open Street Map'teki gibi insanlar --
02:31
and putting these on the Web for everybody --
53
136000
2000
ve bu bilgileri Web'e herkes için koyuyorlardı --
02:33
the media, the aid organizations and the communities themselves --
54
138000
3000
medya, yardım kuruluşları ve toplulukların kendilerinin --
02:36
to participate in and to use.
55
141000
3000
katılmaları ve kullanmaları için.
02:39
Back in Haiti,
56
144000
2000
Haiti'deki insanlar
02:41
people were increasingly turning
57
146000
2000
git gide artan biçimde
02:43
to the medium of SMS.
58
148000
2000
SMS diline dönüyorlardı.
02:45
People that were hungry and hurting
59
150000
2000
Acıkan ve canı acıyan insanlar
02:47
were signaling their distress,
60
152000
2000
sıkıntılarını belirtiyorlar,
02:49
were signaling their need for help.
61
154000
3000
yardıma olan ihtiyaçlarını duyuruyorlardı.
02:52
On street sides all over Port-au-Prince,
62
157000
3000
Port-au-Prince'ın tüm sokaklarında
02:55
entrepreneurs sprung up
63
160000
2000
cep telefonu şarj eden istasyonlar
02:57
offering mobile phone charging stations.
64
162000
3000
sunan girişimciler türemişti.
03:00
They understood more than we did
65
165000
2000
İnsanın doğuştan gelen
03:02
people's innate need
66
167000
2000
iletişimde kalma dürtüsünü
03:04
to be connected.
67
169000
2000
bizden çok daha iyi anlamışlardı.
03:06
Never having been confronted
68
171000
2000
Böyle bir durumla daha önce
03:08
with this type of situation before,
69
173000
2000
karşılaşmamış olan bizler,
03:10
we wanted to try and understand
70
175000
2000
bu inanılmaz kaynaktan nasıl yararlanabileceğimizi,
03:12
how we could tap into this incredible resource,
71
177000
3000
mobil teknolojinin
03:15
how we could really leverage
72
180000
2000
ve SMS'lerin bu denli kullanımını
03:17
this incredible use of mobile technology
73
182000
2000
nasıl çıkarımıza kullanabileceğimizi
03:19
and SMS technology.
74
184000
2000
anlamak ve bunu denemek istiyorduk.
03:21
We started talking with a local telecom provider called Voilà,
75
186000
4000
Trilogy International'ın iştiraki olan
03:25
which is a subsidiary of Trilogy International.
76
190000
4000
yerel bir telekomünikasyon sağlayıcısı Voilà ile görüşmeye başladık.
03:29
We had basically three requirements.
77
194000
2000
Temelde üç gereksinimimiz vardı.
03:31
We wanted to communicate
78
196000
2000
Çift-yönlü bir iletişim formunda
03:33
in a two-way form of communication.
79
198000
2000
bağlantı kurmak istiyorduk.
03:35
We didn't want to shout; we needed to listen as well.
80
200000
3000
Sadece haykırmaya değil, dinlemeye de ihtiyacımız vardı.
03:38
We wanted to be able to target
81
203000
2000
Belli coğrafik toplulukları
03:40
specific geographic communities.
82
205000
2000
hedef alabilmek istiyorduk.
03:42
We didn't need to talk to the whole country at the same time.
83
207000
3000
Tüm ülkeyle aynı anda konuşmamıza gerek yoktu.
03:45
And we wanted it to be easy to use.
84
210000
3000
Ve olabildiğince kolay bir kullanıma sahip olmalıydı.
03:48
Out of this rubble of Haiti and from this devastation
85
213000
3000
Haiti'nin bulunduğu bu enkazdan ve yıkımdan
03:51
came something that we call TERA --
86
216000
2000
TERA adını verdiğimiz şey çıktı --
03:53
the Trilogy Emergency Response Application --
87
218000
3000
Trilogy Acil Durum Müdahale Uygulaması --
03:56
which has been used to support the aid effort
88
221000
2000
o zamandan beri yardım çalışmalarına
03:58
ever since.
89
223000
2000
destek oldu.
04:00
It has been used to help communities prepare for disasters.
90
225000
3000
Toplumlara, afetlere hazırlık konusunda yardım için kullanıldı.
04:03
It has been used to signal early warning
91
228000
3000
Havaya bağlı afetlerde
04:06
in advance of weather-related disasters.
92
231000
2000
önceden haber verebilmek için kullanıldı.
04:08
It's used for public health awareness campaigns
93
233000
3000
Kolerayı önleme gibi kamuyu bilinçlendirme
04:11
such as the prevention of cholera.
94
236000
2000
kampanyalarında kullanıldı.
04:13
And it is even used for sensitive issues
95
238000
3000
Hatta cinsiyet temelli şiddete karşı
04:16
such as building awareness
96
241000
2000
dikkat çekmek gibi hassas konularda dahi
04:18
around gender-based violence.
97
243000
2000
bilinç oluşturma amaçlı kullanıldı.
04:20
But does it work?
98
245000
3000
Ama işe yarıyor mu?
04:23
We have just published
99
248000
2000
Bu program hakkında
04:25
an evaluation of this program,
100
250000
3000
bir değerlendirme yayınladık
04:28
and the evidence that is there for all to see
101
253000
3000
ve herkesin görmesi için yayınlanan kanıtlar
04:31
is quite remarkable.
102
256000
3000
oldukça dikkate değer.
04:34
Some 74 percent of people
103
259000
2000
İnsanların yüzde 74'ü
04:36
received the data.
104
261000
2000
veriye eriştiler.
04:38
Those who were intended to receive the data,
105
263000
2000
Bunlar veriye erişmesi istenen kişilerdi,
04:40
74 percent of them received it.
106
265000
2000
yüzde 74'ü de erişti.
04:42
96 percent of them
107
267000
2000
Yüzde 96'sı
04:44
found it useful.
108
269000
2000
kullanışlı buldu.
04:46
83 percent of them took action --
109
271000
3000
Yüzde 83'ü harekete geçti --
04:49
evidence that it is indeed empowering.
110
274000
2000
gerçekten de güçlendirici bir kanıt.
04:51
And 73 percent of them shared it.
111
276000
4000
Ve yüzde 73'ü paylaştı.
04:55
The TERA system
112
280000
2000
TERA sistemi
04:57
was developed from Haiti
113
282000
2000
bölgedeki mühendislerin desteğiyle
04:59
with support of engineers in the region.
114
284000
3000
Haiti'de geliştirildi.
05:02
It is a user-appropriate technology
115
287000
2000
İnsancıllığın büyük etki göstermesi için kullanılan
05:04
that has been used for humanitarian good to great effect.
116
289000
3000
kullanıcı dostu bir teknoloji.
05:07
Technology is transformational.
117
292000
3000
Teknoloji dönüşümlüdür.
05:10
Right across the developing world,
118
295000
2000
Gelişen dünyadaki
05:12
citizens and communities
119
297000
2000
yurttaşlar ve topluluklar
05:14
are using technology
120
299000
2000
kendi toplumlarında teknolojiyi;
05:16
to enable them to bring about change, positive change,
121
301000
2000
değişimi, pozitif yönde bir değişimi
05:18
in their own communities.
122
303000
2000
getirmelerine olanak sağlaması için kullanıyorlar.
05:20
The grassroots has been strengthened
123
305000
2000
Sıradan insanlar,
05:22
through the social power of sharing
124
307000
2000
paylaşmanın sosyal gücüyle pekiştirilmiş olarak
05:24
and they are challenging the old models,
125
309000
2000
eski analog
05:26
the old analog models
126
311000
2000
denetleme ve yönetim sistemlerine
05:28
of control and command.
127
313000
3000
meydan okuyorlar.
05:31
One illustration of the transformational power of technology
128
316000
3000
Teknolojinin dönüşümsel gücünün
05:34
is in Kibera.
129
319000
2000
bir örneği de Kibera'da.
05:36
Kibera is one of Africa's largest slums.
130
321000
2000
Kibera Afrika'nın en büyük fakir semtlerinden biri.
05:38
It's on the outskirts of Nairobi,
131
323000
2000
Kenya'nın başkenti
05:40
the capital city of Kenya.
132
325000
2000
Nairobi'nin varoşlarında.
05:42
It's home to an unknown number of people --
133
327000
2000
Meçhul sayıda insana ev sahipliği yapıyor --
05:44
some say between 250,000
134
329000
2000
kimisi bu sayının 250.000 ile
05:46
and 1.2 million.
135
331000
2000
1,2 milyon arasında olduğunu söylüyor.
05:48
If you were to arrive in Nairobi today
136
333000
2000
Eğer bugün Nairobi'ye ulaşıp
05:50
and pick up a tourist map,
137
335000
2000
bir turist haritası alırsanız görürsünüz;
05:52
Kibera is represented
138
337000
2000
Kibera, insan yerleşiminden yoksun
05:54
as a lush, green national park
139
339000
2000
yeşil bir ulusal park
05:56
devoid of human settlement.
140
341000
2000
olarak gösteriliyor.
05:58
Young people living in Kibera
141
343000
2000
Kibera'da yaşayan topluluk içerisinde
06:00
in their community,
142
345000
2000
basit avuçiçi cihazlara,
06:02
with simple handheld devices,
143
347000
2000
GPS özellikli cihazlara
06:04
GPS handheld devices and SMS-enabled mobile phones,
144
349000
4000
ve SMS atılabilen cep telefonlarına sahip genç nüfus
06:08
have literally put themselves on the map.
145
353000
2000
kendilerini harfi harfine haritaya yerleştiriyorlar.
06:10
They have collated crowd-sourced data
146
355000
2000
Kalabalığın oluşturduğu verileri birleştirip
06:12
and rendered the invisible visible.
147
357000
3000
görünmezi görünüz kılıyorlar.
06:15
People like Josh and Steve
148
360000
3000
Josh ve Steve gibi insanlar
06:18
are continuing to layer information upon information,
149
363000
3000
herkesin kullanımı için
06:21
real-time information, Tweet it and text it onto these maps
150
366000
3000
bilgi üstüne bilgi eklemeye, gerçek zamanlı bilgiler vermeye,
06:24
for all to use.
151
369000
2000
tweetlemeye ve bunları haritalara koymaya devam ediyorlar.
06:26
You can find out about the latest impromptu music session.
152
371000
3000
En yeni doğaçlama müzik oturumu hakkında bilgi alabilirsiniz.
06:29
You can find out about the latest security incident.
153
374000
2000
En son güvenlik olayları hakkında bilgi bulabilirsiniz.
06:31
You can find out about places of worship.
154
376000
2000
İbadet edecek yerler hakkında bilgiye ulaşabilirsiniz.
06:33
You can find out about the health centers.
155
378000
2000
Sağlık merkezleri hakkında bilgilere erişebilirsiniz.
06:35
You can feel the dynamism
156
380000
2000
Bu yaşayan, nefes alan topluluğun
06:37
of this living, breathing community.
157
382000
2000
dinamizmini hissedebilirsiniz.
06:39
They also have their own news network on YouTube
158
384000
3000
Ayrıca şu anda YouTube üzerinde 36.000 izleyicisi bulunan
06:42
with 36,000 viewers at the moment.
159
387000
3000
kendi haber ağlarına da sahipler.
06:45
They're showing us what can be done
160
390000
3000
Bize mobil, dijital teknolojiyle
06:48
with mobile, digital technologies.
161
393000
2000
nelerin yapılabileceğini gösteriyorlar.
06:50
They're showing that the magic of technology
162
395000
2000
Bize teknoloji sihrinin
06:52
can bring the invisible visible.
163
397000
2000
görünmezi görünür kılabileceğini gösteriyorlar.
06:54
And they are giving a voice to themselves.
164
399000
2000
Ve böylece kendilerini ifade ediyorlar.
06:56
They are telling their own story,
165
401000
3000
Resmi öykülerini es geçip,
06:59
bypassing the official narrative.
166
404000
2000
bize kendi hikayelerini anlatıyorlar.
07:01
And we're seeing from all points on the globe similar stories.
167
406000
3000
Ve biz de dünya üzerinde her yerde benzer öykülerle karşılaşıyoruz.
07:04
In Mongolia for instance,
168
409000
2000
Mesela halkın yüzde 30'unun göçebe olduğu
07:06
where 30 percent of the people are nomadic,
169
411000
2000
Moğolistan'da,
07:08
SMS information systems are being used
170
413000
3000
göç ve hava durumlarını takip etmek için
07:11
to track migration and weather patterns.
171
416000
2000
SMS bilgi sistemleri kullanılıyor.
07:13
SMS is even used
172
418000
2000
SMS
07:15
to hold herder summits
173
420000
2000
çobanların uzaktan katılımlı
07:17
from remote participation.
174
422000
2000
toplantılar düzenlemesi için bile kullanılıyor.
07:19
And if people are migrating
175
424000
2000
Ve eğer insanlar
07:21
into urban, unfamiliar, concrete environments,
176
426000
2000
şehre, tanıdık olmayan, betonarme yapılarla dolu bir çevreye
07:23
they can also be helped in anticipation
177
428000
2000
göç ediyor olsalar dahi, SMS bilgilerine dayanarak,
07:25
with social supporters ready and waiting for them
178
430000
3000
sosyal destek vermeye hazır ve onları bekleyen insanlar tarafından
07:28
based on SMS knowledge.
179
433000
2000
yardım alabiliyorlar.
07:30
In Nigeria,
180
435000
2000
Nijerya'da,
07:32
open-source SMS tools
181
437000
3000
açık-kaynaklı SMS araçları
07:35
are being used by the Red Cross community workers
182
440000
3000
Kızıl Haç kamu personeli tarafından
07:38
to gather information from the local community
183
443000
3000
yerel toplumda sıtmaya yakalanan insanların sayısını
07:41
in an attempt to better understand and mitigate
184
446000
2000
daha iyi kavramak ve bu sayıyı düşürme amaçlı olarak
07:43
the prevalence of malaria.
185
448000
2000
bilgi toplamak için kullanılıyor.
07:45
My colleague, Jason Peat, who runs this program,
186
450000
3000
Bu programı yürüten meslektaşım, Jason Peat,
07:48
tells me it's 10 times faster and 10 times cheaper
187
453000
3000
bu yöntemin, geleneksel yöntemden
07:51
than the traditional way of doing things.
188
456000
3000
10 katı hızlı ve 10 katı ucuz olduğunu söylüyor.
07:54
And not only is it empowering to the communities,
189
459000
2000
Ve bu sadece toplumları güçlendirmekle de kalmıyor,
07:56
but really importantly,
190
461000
2000
ama gerçekten önemli olarak, bu bilgiler,
07:58
this information stays in the community
191
463000
2000
uzun vadeli sağlık politikaları formüle etmek için
08:00
where it is needed to formulate long-term health polices.
192
465000
3000
kullanılacakları bu toplum içerisinde de kalmış oluyorlar.
08:04
We are on a planet
193
469000
2000
Bizler 7 milyar nüfuslu,
08:06
of seven billion people,
194
471000
3000
5 milyar mobil aboneye sahip,
08:09
five billion mobile subscriptions.
195
474000
3000
bir dünyada yaşıyoruz.
08:12
By 2015,
196
477000
2000
2015 itibariyle,
08:14
there will be three billion smartphones in the world.
197
479000
4000
dünya üzerinde üç milyar akıllı telefon olacak.
08:19
The U.N. broadband commission
198
484000
2000
Birleşmiş Milletler genişbant komisyonu
08:21
has recently set targets
199
486000
2000
gelişmekte olan dünyada
08:23
to help broadband access
200
488000
2000
bugün yüzde 20 ile ölçülen
08:25
in 50 percent of the Developing World,
201
490000
3000
genişbanta erişimi yüzde 50'ye çıkarmak için
08:28
compared to 20 percent today.
202
493000
2000
hedeflerini belirliyorlar.
08:30
We are hurtling towards a hyper-connected world
203
495000
3000
Tüm kültürlerin ve tüm sosyal tabakaların
08:33
where citizens from all cultures and all social strata
204
498000
3000
akıllı, hızlı mobil cihazlara erişiminin olduğu
08:36
will have access to smart, fast mobile devices.
205
501000
4000
hiper-bağlantılı bir dünyaya doğru son sürat gidiyoruz.
08:40
People are understanding,
206
505000
2000
Kahire'den Oakland'e,
08:42
from Cairo to Oakland,
207
507000
2000
insanlar bir araya gelmek için
08:44
that there are new ways to come together,
208
509000
2000
seferber olmak için yeni yollara sahip olduklarını,
08:46
there are new ways to mobilize,
209
511000
2000
etkili olabilmek için yeni yollar bulunduğunu
08:48
there are new ways to influence.
210
513000
3000
anlıyorlar.
08:52
A transformation is coming which needs to be understood
211
517000
3000
Yardımlaşma düzenleri ve modellerinin
08:55
by the humanitarian structures and humanitarian models.
212
520000
3000
anlaması gereken bir değişim süreci geliyor.
08:58
The collective voices of people
213
523000
2000
İnsanların ortak seslerinin
09:00
needs to be more integrated through new technologies
214
525000
3000
eylemlerin organizasyonel strateji ve planlara
09:03
into the organizational strategies and plans of actions
215
528000
2000
yeni teknolojilerle daha çok entegre edilmesi gerekiyor
09:05
and not just recycled
216
530000
2000
ve bu entegrasyon sadece
09:07
for fundraising or marketing.
217
532000
2000
para toplamak ve pazarlamak için kullanılmamalı.
09:09
We need to, for example, embrace
218
534000
2000
Örneğin, bizim,
09:11
the big data,
219
536000
2000
büyük veriyi,
09:13
the knowledge that is there from market leaders
220
538000
2000
onu nasıl kullanacağını bilen
09:15
who understand what it means
221
540000
2000
piyasa liderlerinden gelen
09:17
to use and leverage big data.
222
542000
3000
bilgiyi benimsememiz gerekiyor.
09:20
One idea that I'd like you to consider, for instance,
223
545000
3000
Düşünmenizi istediğim bir fikir, mesela,
09:23
is to take a look at our IT departments.
224
548000
3000
bilgi işlem departmanlarımıza bir göz atmanız.
09:26
They're normally backroom or basement hardware service providers,
225
551000
3000
Bu kişiler normalde arka odada ya da bodrumda çalışan donanım servis sağlayıcıları,
09:29
but they need to be elevated to software strategists.
226
554000
3000
fakat yazılım stratejistleri katına yükseltilmeleri gerekiyor.
09:32
We need people in our organizations
227
557000
2000
Bize organizasyonlarımızda
09:34
who know what it's like to work with big data.
228
559000
2000
büyük veriyle çalışmak nasıldır bilen insanlar lazım.
09:36
We need technology
229
561000
2000
Biz teknolojiye
09:38
as a core organizational principle.
230
563000
2000
organizasyonel esasımız olarak ihtiyaç duyuyoruz.
09:40
We need technological strategists in the boardroom
231
565000
3000
Bize yönetim kurulu toplantılarında
09:43
who can ask and answer the question,
232
568000
2000
"Amazon veya Google bu kadar veriyle ne yapıyor?"
09:45
"What would Amazon or Google
233
570000
2000
sorusunu sorabilecek ve cevaplayabilecek
09:47
do with all of this data?"
234
572000
2000
ve bunu yardımlaşmanın hayrına dönüştürebilecek
09:49
and convert it to humanitarian good.
235
574000
2000
teknolojik stratejistler lazım.
09:53
The possibilities
236
578000
2000
Yeni dijital teknolojilerin
09:55
that new digital technologies are bringing
237
580000
2000
getirdiği imkanlar
09:57
can help humanitarian organizations,
238
582000
2000
yardımlaşma organizasyonlarına katkıda bulunabilir,
09:59
not only ensure
239
584000
2000
sadece, insanların
10:01
that people's right to information is met,
240
586000
2000
bilgiye ulaşma veya iletişimde kalma hakkını
10:03
or that they have their right to communicate,
241
588000
3000
güvence altına almakla kalmayıp,
10:06
but I think in the future,
242
591000
2000
öyle sanıyorum ki gelecekte,
10:08
humanitarian organizations will also have to anticipate
243
593000
3000
yardımlaşma kuruluşları ayrıca
10:11
the right for people to access
244
596000
2000
insanların bu yardımlaşma dünyasında güçlenmelerini,
10:13
critical communication technologies
245
598000
2000
seslerinin duyulmasını
10:15
in order to ensure
246
600000
2000
ve bu dünyaya katkıda bulunmalarını da
10:17
that their voices are heard,
247
602000
2000
sağlama almak için gerekli
10:19
that they're truly participating,
248
604000
2000
kritik iletişim teknolojilerine
10:21
that they're truly empowered in the humanitarian world.
249
606000
3000
erişim haklarını da temin edecektir.
10:24
It has always been the elusive ideal
250
609000
3000
Yardımlaşma çabasında,
10:27
to ensure full participation of people affected by disasters
251
612000
3000
afetten etkilenen insanların tam katılımını sağlamak
10:30
in the humanitarian effort.
252
615000
3000
her zaman için ulaşılamaz bir ülkü olmuştur.
10:33
We now have the tools. We now have the possibilities.
253
618000
3000
Şimdi araçlara sahibiz. Şimdi imkanlarımız var.
10:36
There are no more reasons not to do it.
254
621000
4000
Yapmamak için ortada daha fazla neden yok.
10:40
I believe we need to bring the humanitarian world
255
625000
3000
Yardımlaşma dünyasını analogdan dijitale geçirmeye
10:43
from analog to digital.
256
628000
2000
ihtiyaç duyduğumuza inanıyorum.
10:45
Thank you very much.
257
630000
2000
Çok teşekkür ederim.
10:47
(Applause)
258
632000
4000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Paul Conneally - Aid workerPaul Conneally is the public communications manager for the International Federation of the Red Cross and Red Crescent Societies, and a leader in using digital technologies for humanitarian aid.
Why you should listen
Paul Conneally has worked as a journalist since 1988 in the print and broadcast media, primarily in the area of news reportage and documentaries that focus on socio-economic development and international politics. He worked with the International Committee of the Red Cross for 11 years working in communications, cooperation and operations in regions from North Caucasus and Central Asia to the Balkans, Afghanistan, Somalia, Eritrea, Ethiopia, Sudan and Israel & the Occupied Territories. He has also spent two and a half years as head of ICRC's donor reporting unit in Geneva.
Since August 2008, Paul oversees all aspects of public communication including audio visual production, advocacy initiatives, and online and social media for the International Federation of the Red Cross and Red Crescent Societies
Paul Conneally | Speaker | TED.com