ABOUT THE SPEAKER
Jackie Tabick - Spiritual leader
As the first woman in the UK to be ordained in the Jewish faith, Rabbi Jackie Tabick has forged a path of inclusiveness from her work’s beginning.

Why you should listen

Rabbi Jackie Tabick is known for being the first female rabbi in the UK and for her remarkable efforts to reach out to distinct faiths. She serves as chair to the World Congress of Faiths, working with patrons such as Rev. Desmond Tutu and the Dali Lama towards deepening religious understanding, respect and co-operation. To this end, Rabbi Tabick also serves as an executive member of the Inter Faith Network, and the Three Faiths Forum, as well acting as patron for the Jewish Council for Racial Equality (JCORE).

While reaching across religions, she continues rabbinical duties at the North West Surrey Synagogue and is well known for her engaging and down-to-earth sermons. Her synagogue is part of the Movement of Reform Judaism. Rabbi Tabick has also held the positions of Chair of the Assembly of Rabbis, of the Council of Reform and Liberal Rabbis and Vice president of the Movement for Reform Judaism.

More profile about the speaker
Jackie Tabick | Speaker | TED.com
TEDSalon 2009 Compassion

Jackie Tabick: The balancing act of compassion

Jackie Tabick: Şefkat duygusunu dengelemek

Filmed:
212,916 views

Hepimiz şefkat duygusunun çok gerekli ve güzel bir fikir olduğunu biliyoruz ama Haham Tabick şefkati uygularken sıkıntılar yaşayabileceğimizi belirtiyor. Tabick akıl sağlığımızı korumak için ve iyi şeyler yapabilmek için şefkat ve adalet duygularını nasıl dikkatli bir şekilde dengeleyebileceğimizi açıklıyor.
- Spiritual leader
As the first woman in the UK to be ordained in the Jewish faith, Rabbi Jackie Tabick has forged a path of inclusiveness from her work’s beginning. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
One of my favoritesevdiğim cartoonkarikatür characterskarakterler is SnoopySnoopy.
0
1000
5000
Snoopy favori çizgi film karakterlerimden biridir.
00:18
I love the way he sitsoturur and liesyalanlar on his kennelköpek kulübesi and contemplatescontemplates the great things of life.
1
6000
7000
Snoopy'nin kulubesinde oturup, uzanmasını ve hayata dair büyük düşünceler tasarlamasını seviyorum.
00:25
So when I thought about compassionmerhamet,
2
13000
2000
Şefkat hakında düşünürken,
00:27
my mindus immediatelyhemen wentgitti to one of the cartoonkarikatür stripsşeritler,
3
15000
4000
aklıma birden çizgi filmin bir bölümü geldi.
00:31
where he's lyingyalan söyleme there and he saysdiyor,
4
19000
4000
Kulubede uzanmış yatıyor, ve diyor ki,
00:35
"I really understandanlama, and I really appreciateanlamak
5
23000
3000
"İnsanların; komşularını kendilerini sevdikleri gibi
00:38
how one should love one'sbiri neighborkomşu as one love'saşkın oneselfkendini.
6
26000
5000
sevmesi gerektiğini gerçekten anlıyorum ve takdir ediyorum.
00:43
The only troublesorun is the people nextSonraki doorkapı; I can't standdurmak them."
7
31000
5000
Tek sorun ; yan komşularım. Onlara katlanamıyorum."
00:48
This, in a way, is one of the challengeszorluklar
8
36000
5000
Bu, bir bakıma, çok iyi bir fikri
00:53
of how to interpretyorumlamak a really good ideaFikir.
9
41000
4000
yorumlamanın zorluklarından biri.
00:57
We all, I think, believe in compassionmerhamet.
10
45000
3000
Hepimiz, bence, şefkate inanıyoruz.
01:00
If you look at all the worldDünya religionsdinler, all the mainana worldDünya religionsdinler,
11
48000
4000
Dünyadaki dinlere bakarsanız, -tüm büyük dinlere-
01:04
you'llEğer olacak find withiniçinde them some teachingöğretim concerningilişkin compassionmerhamet.
12
52000
5000
hepsinin biraz da olsa şefkati aşılamaya çalıştıklarını göreceksiniz.
01:09
So in JudaismYahudilik, we have, from our TorahTevrat,
13
57000
3000
Örneğin Musevilikte, Tevrat'ımızı incelerseniz,
01:12
that you should love your neighborkomşu as you love yourselfkendin.
14
60000
4000
komşunuzu kendinizi sevdiğiniz gibi sevmenin öğütlendiğini görürsünüz.
01:16
And withiniçinde JewishYahudi teachingsöğretileri, the rabbinicRabbinic teachingsöğretileri, we have HillelHillel,
15
64000
5000
Ve Musevi ile hahamlık öğretilerinde, Hillel (Yahudi gurusu) karşımıza çıkar.
01:21
who taughtöğretilen that you shouldn'tolmamalı do to othersdiğerleri what you don't like beingolmak donetamam to yourselfkendin.
16
69000
5000
O bize ; kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma demiştir.
01:26
And all the mainana religionsdinler have similarbenzer teachingsöğretileri.
17
74000
5000
Ve diğer tüm büyük dinlerin benzer öğretileri bulunuyor.
01:31
And again, withiniçinde JudaismYahudilik,
18
79000
2000
Tekrardan, Musevilikte;
01:33
we have a teachingöğretim about God,
19
81000
3000
Tanrı hakkında bir öğreti vardır,
01:36
who is calleddenilen the compassionateşefkatli one, Ha-rachamanHa-rachaman.
20
84000
3000
o "şefkatli" diye anılmaktadır, Rahman.
01:39
After all, how could the worldDünya existvar olmak withoutolmadan God beingolmak compassionateşefkatli?
21
87000
5000
Zaten dünya Tanrı'nın şefkati olmadan nasıl var olabilir ki?
01:44
And we, as taughtöğretilen withiniçinde the TorahTevrat that we are madeyapılmış in the imagegörüntü of God,
22
92000
5000
ve Tevrat'ta öğretildiği gibi, biz Tanrı'nın gölgesiyiz,
01:49
so we too have to be compassionateşefkatli.
23
97000
4000
o yüzden biz de şefkatli olmalıyız.
01:53
But what does it mean? How does it impactdarbe on our everydayher gün life?
24
101000
4000
Ama bu gerçekten ne anlama geliyor? Günlük yaşamımıza nasıl bir etkisi olabilir?
01:57
SometimesBazen, of coursekurs, beingolmak compassionateşefkatli
25
105000
4000
Bazen, doğal olarak, şefkatli olmak
02:01
can produceüretmek feelingsduygular withiniçinde us that are very difficultzor to controlkontrol.
26
109000
7000
kontrol etmesi güç duygular yaratabiliyor içimizde.
02:08
I know there are manyçok timeszamanlar when I've gonegitmiş and conductedyürütülen a funeralcenaze,
27
116000
6000
Biliyorum ki bir çok zaman gidip cenazeleri yönettiğimde,
02:14
or when I have been sittingoturma with the bereavedYaslı, or with people who are dyingölen,
28
122000
6000
ya da matemli veya ölmek üzere olan insanların yanında oturduğumda
02:20
and I am overwhelmedboğulmuş by the sadnessüzüntü, by the difficultyzorluk,
29
128000
9000
o ailenin, ya da o insanın yaşadığı mücadele
02:29
the challengemeydan okuma that is there for the familyaile, for the personkişi.
30
137000
4000
karşısında üzüntüden ve zorluklardan kahroluyorum.
02:33
And I'm touchedmüteessir, so that tearsgözyaşı come to my eyesgözleri.
31
141000
5000
Çok duygulanıyorum ve gözüm yaşlarla doluyor.
02:38
And yethenüz, if I just allowedizin myselfkendim to be overwhelmedboğulmuş by these feelingsduygular,
32
146000
5000
Fakat eğer kendimi bu duygular yüzünden paralamaya izin verirsem
02:43
I wouldn'tolmaz be doing my job --
33
151000
3000
işimi yapmamış olurum,
02:46
because I have to actuallyaslında be there for them
34
154000
2000
çünkü ben onların destekçisi olup
02:48
and make sure that ritualsritüeller happenolmak, that practicalitiespratik are seengörüldü to.
35
156000
8000
ritüellerin yapılması için uygun ortamı yaratmakla yükümlüyüm.
02:56
And yethenüz, on the other handel, if I didn't feel this compassionmerhamet,
36
164000
5000
Diğer yandan, eğer o insanlar için şefkati hissedemiyorsam,
03:01
then I feel that it would be time for me to hangasmak up my robebornoz
37
169000
5000
artık cüppemi dolaba kaldırıp, hahamlıktan vazgeçme zamanının
03:06
and give up beingolmak a rabbiHaham.
38
174000
3000
geldiğini hissederim.
03:09
And these sameaynı feelingsduygular are there for all of us as we faceyüz the worldDünya.
39
177000
5000
Aynı duygular dünyayla yüzleşirken hepimizin içinde vardır
03:14
Who cannotyapamam be touchedmüteessir by compassionmerhamet
40
182000
4000
Yeryüzündeki açlıkları, tsunamileri, depremleri,
03:18
when we see the terriblekorkunç horrorsDehşet of the resultsSonuçlar of warsavaş,
41
186000
7000
savaşların korkunç sonuçlarını gördüğümüzde;
03:25
or faminekıtlık, or earthquakesDepremler, or tsunamisTsunami?
42
193000
5000
hangimiz içinde şefkati hissetmez?
03:30
I know some people who say
43
198000
2000
Bazı insanların;
03:32
"Well, you know there's just so much out there -- I can't do anything,
44
200000
4000
"Zaten her yer kötülükle dolu, elimden hiç bir şey gelmez. O yüzden
03:36
I'm not going to even beginbaşla to try."
45
204000
4000
hiç denemeyeceğim bile." dediğini biliyorum.
03:40
And there are some charitysadaka workersişçiler who call this compassionmerhamet fatigueyorgunluk.
46
208000
6000
Ve bazı gönüllü çalışanlar bu şefkate yorucu diyebilir.
03:46
There are othersdiğerleri who feel they can't confrontkarşısına çıkmak compassionmerhamet anymoreartık,
47
214000
7000
Şefkatle yüzleşemeyeceğini hisseden diğerleri ise
03:53
and so they turndönüş off the televisiontelevizyon and don't watch.
48
221000
5000
televizyonlarını kapatıp olanları izlememeye karar veriyor.
03:58
In JudaismYahudilik, thoughgerçi, we tendeğiliminde to always say, there has to be a middleorta way.
49
226000
7000
Ama Musevilikte biz deriz ki, her zaman bir orta yol olmalıdır.
04:05
You have to, of coursekurs, be awarefarkında of the needsihtiyaçlar of othersdiğerleri,
50
233000
7000
Tabi ki diğer insanların ihtiyaçlarının farkında olmalısınız,
04:12
but you have to be awarefarkında in suchböyle a way that you can carrytaşımak on with your life
51
240000
5000
ama aynı zamanda hayatınıza devam edebilecek bir yol bulup
04:17
and be of help to people.
52
245000
3000
insanlara yardım edebilmelisiniz.
04:20
So partBölüm of compassionmerhamet has to be an understandinganlayış of what makesmarkaları people tickkene.
53
248000
9000
Yani şefkat duygusunun bir kısmı insanları neyin yönlendirdiğini bilmektir.
04:29
And, of coursekurs, you can't do that unlessolmadıkça you understandanlama yourselfkendin a bitbit more.
54
257000
3000
Tabi ki kendinizi daha iyi anlamadan bu işi yapmanız mümkün değil.
04:32
And there's a lovelygüzel rabbinicRabbinic interpretationyorumu of the beginningsbaş of creationoluşturma,
55
260000
7000
Hahamların yaradılışla ilgili çok güzel bir yorumu var.
04:39
whichhangi saysdiyor that when God createdoluşturulan the worldDünya,
56
267000
4000
Bu yoruma göre Tanrı dünyayı yarattığı zaman
04:43
God thought that it would be besten iyi to createyaratmak the worldDünya
57
271000
6000
düşündü ki; dünyayı yaratmanın en iyi yolu
04:49
only with the divineilahi attributenitelik of justiceadalet.
58
277000
4000
adaleti kutsal bir şekilde dağıtmaktı.
04:53
Because, after all, God is just.
59
281000
2000
Çünkü zaten Tanrı adildir.
04:55
ThereforeBu nedenle, there should be justiceadalet throughoutboyunca the worldDünya.
60
283000
5000
Bu yüzden, dünya üzerinde adalet olmalıydı.
05:00
And then God lookedbaktı to the futuregelecek and realizedgerçekleştirilen,
61
288000
2000
Sonra Tanrı geleceğe baktı ve anladı ki;
05:02
if the worldDünya was createdoluşturulan just with justiceadalet, the worldDünya couldn'tcould existvar olmak.
62
290000
5000
eğer dünya adil olursa varolamazdı.
05:07
So, God thought, "NopeHayır, I'm going to createyaratmak the worldDünya just with compassionmerhamet."
63
295000
6000
Ve Tanrı düşündü: "Hayır, dünyayı şefkatle yaratacağım."
05:13
And then God lookedbaktı to the futuregelecek and realizedgerçekleştirilen that,
64
301000
4000
Yine baktı geleceğe ve bu sefer de
05:17
in factgerçek, if the worldDünya were just filleddolu with compassionmerhamet,
65
305000
4000
eğer dünya şefkatle dolarsa
05:21
there would be anarchyAnarşi and chaoskaos.
66
309000
4000
anarşi ve kaos olacağını anladı.
05:25
There had to be limitssınırları to all things.
67
313000
3000
Her şeyin bir limiti olmalıdır.
05:28
The rabbishahamlar describetanımlamak this as beingolmak like a kingkral
68
316000
5000
Hahamlar bunu kral olmak gibi açıklıyor.
05:33
who has a beautifulgüzel, fragilekırılgan glassbardak bowlçanak.
69
321000
6000
Bu kralın çok güzel ve kırılgan bir cam kasesi var.
05:39
If you put too much coldsoğuk waterSu in, it will shatterparamparça.
70
327000
4000
Eğer çok soğuk su koyarsa cam çatlar.
05:43
If you put boilingkaynamak waterSu in, it will shatterparamparça.
71
331000
2000
Eğer kaynar su koyarsa cam yine çatlar.
05:45
What do you have to do? Put in a mixturekarışım of the two.
72
333000
5000
Ne yapmalı? İkisinin karışımını koymalı.
05:50
And so God put bothher ikisi de of these possibilitiesolasılıklar into the worldDünya.
73
338000
8000
Ve Tanrı dünyayı bu olasılıklarla yarattı.
05:58
There is something more thoughgerçi that has to be there.
74
346000
4000
Gerçi başka şeylerin de olması gerek.
06:02
And that is the translationçeviri of the feelingsduygular
75
350000
5000
Hakkında şefkat duyduğumuz duyguların
06:07
that we mayMayıs ayı have about compassionmerhamet
76
355000
3000
dünyaya duyurmak ve
06:10
into the widerDaha geniş worldDünya, into actionaksiyon.
77
358000
4000
harekete geçmek gibi.
06:14
So, like SnoopySnoopy, we can't just lieYalan there
78
362000
3000
Snoopy gibi sadece uzanıp
06:17
and think great thoughtsdüşünceler about our neighborsKomşular.
79
365000
3000
komşularımız hakkında harika düşüncelere sahip olamayız.
06:20
We actuallyaslında have to do something about it.
80
368000
3000
Bir şeyler yapmak zorundayız.
06:23
And so there is alsoAyrıca, withiniçinde JudaismYahudilik, this notionkavram of love and kindnessnezaket
81
371000
5000
Ayrıca Musevilik içinde sevgi ve iyi kalplilik
06:28
that becomesolur very importantönemli: "chesedchesed."
82
376000
5000
kavramları büyük önem taşıyor. Chesed.
06:33
All these threeüç things, then, have to be meldedmelded togetherbirlikte.
83
381000
5000
Bu 3 şey içiçe geçmiş olmalı.
06:38
The ideaFikir of justiceadalet, whichhangi givesverir boundariessınırları to our liveshayatları
84
386000
6000
Adalet kavramı, hayatlarımızın sınırlarını çizer
06:44
and givesverir us a feelingduygu of what's right about life, what's right about livingyaşam,
85
392000
7000
ve bu hayatta nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu
06:51
what should we be doing, socialsosyal justiceadalet.
86
399000
4000
ne yapmamız gerektiğini belirler.
06:55
There has to be a willingnessistekli to do good deedsişler,
87
403000
5000
İyi işler yapmak için istekli olmak gerekir ama
07:00
but not, of coursekurs, at the expensegider of our ownkendi sanityakıl sağlığı.
88
408000
4000
tabi ki, bunun karşılığında akıl sağlığımızı kaybetmemeliyiz.
07:04
You know, there's no way that you can do anything for anyonekimse
89
412000
3000
Asla bir insanın tüm ihtiyaçlarını karşılayamazsınız
07:07
if you overdoaşırıya things.
90
415000
2000
eğer işleri abartırsanız.
07:09
And balancingDengeleme them all in the middleorta is this notionkavram of compassionmerhamet,
91
417000
6000
Ve bütün bunları orta noktada birleştiren şey şefkat duygusudur.
07:15
whichhangi has to be there, if you like, at our very rootskökleri.
92
423000
6000
Bu duygu bizim tabiri caizse köklerimizde bulunmak zorunda.
07:21
This ideaFikir of compassionmerhamet comesgeliyor to us
93
429000
5000
Şefkat duygusu bize gelir,
07:26
because we're madeyapılmış in the imagegörüntü of God,
94
434000
3000
çünkü bizler Tanrı'nın gölgesi olarak yaratıldık.
07:29
who is ultimatelyen sonunda the compassionateşefkatli one.
95
437000
4000
O ki, en şefkatli olandır.
07:33
What does this compassionmerhamet entailgerektirecektir?
96
441000
2000
Peki şefkat duygusu ne gerektiriyor?
07:35
It entailsüzerine kuruludur understandinganlayış the painAğrı of the other.
97
443000
5000
Şefkatin gerektirdiği başkalarının acısını anlamaktır.
07:40
But even more than that,
98
448000
2000
Ama daha önemlisi,
07:42
it meansanlamına geliyor understandinganlayış one'sbiri connectionbağ to the wholebütün of creationoluşturma:
99
450000
8000
bir insanın tüm yaradılışla olan bağlantısını anlamaktır,
07:50
understandinganlayış that one is partBölüm of that creationoluşturma,
100
458000
4000
insanın yaradılışın bir parçası olduğunu anlamaktır,
07:54
that there is a unityBirlik that underliesaltında yatan all that we see,
101
462000
4000
gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz herşeyin
07:58
all that we hearduymak, all that we feel.
102
466000
4000
altında yatan birlik duygusunu anlamaktır.
08:02
I call that unityBirlik God.
103
470000
3000
Ben buna Tanrı'nın birliği diyorum.
08:05
And that unityBirlik is something that connectsbağlandığı all of creationoluşturma.
104
473000
5000
Ve bu birlik tüm yaradılışı birbirine bağlar.
08:10
And, of coursekurs, in the modernmodern worldDünya, with the environmentalçevre movementhareket,
105
478000
3000
Ve de tabi ki, bu modern dünyada, çevreci hareketin etkisiyle,
08:13
we're becomingolma even more awarefarkında of the connectivitybağlantı of things,
106
481000
5000
her şeyin birbiriyle bağıntılı olduğunun farkına varıyoruz.
08:18
that something I do here actuallyaslında does mattermadde in AfricaAfrika,
107
486000
5000
Öyle ki, burada yaptığım bir şey Afrika'yı da ilgilendiriyor
08:23
that if I use too much of my carbonkarbon allowanceÖdeneği,
108
491000
4000
eğer karbon salınımı kotamı aşarsam
08:27
it seemsgörünüyor to be that we are causingneden olan
109
495000
2000
görünüşe göre orta ve doğu Afrika'da
08:29
a great lackeksiklik of rainyağmur in centralmerkezi and easterndoğu AfricaAfrika.
110
497000
7000
yağmur eksikliğine yol açıyoruz.
08:36
So there is a connectivitybağlantı,
111
504000
2000
Yani arada bir bağ var.
08:38
and I have to understandanlama that -- as partBölüm of the creationoluşturma,
112
506000
6000
Ve bunu yaradılışın bir parçası olarak algılamalıyım.
08:44
as partBölüm of me beingolmak madeyapılmış in the imagegörüntü of God.
113
512000
5000
bir tarafımın Tanrı'nın bir gölgesi olduğuna inanarak.
08:49
And I have to understandanlama that my needsihtiyaçlar
114
517000
4000
Ve anlamalıyım ki bazen benim ihtiyaçlarımı
08:53
sometimesara sıra have to be sublimatedyüceltilmiş to other needsihtiyaçlar.
115
521000
4000
başka ihtiyaçlar yüzünden erteleyebilirim.
08:57
This "18 minutesdakika" business, I find quiteoldukça fascinatingbüyüleyici.
116
525000
5000
Bu 18 dakika hadisesini çok büyüleyici buluyorum.
09:02
Because in JudaismYahudilik, the numbernumara 18, in Hebrewİbranice lettersharfler,
117
530000
5000
Çünkü Musevilikte, 18 numarasını İbranice'de kelime olarak yazdığınızda
09:07
standsstandları for life -- the wordsözcük "life."
118
535000
3000
hayat anlamına geliyor, dünya hayatı.
09:10
So, in a senseduyu, the 18 minutesdakika is challengingmeydan okuma me to say,
119
538000
5000
Yani bir bakıma, 18 dakika beni hayatta şefkat konusunda
09:15
"In life, this is what's importantönemli in termsşartlar of compassionmerhamet."
120
543000
4000
nelerin önemli olduğunu anlatmama zorluyor.
09:19
But, something elsebaşka as well:
121
547000
2000
ama başka bir şey daha var.
09:21
actuallyaslında, 18 minutesdakika is importantönemli.
122
549000
3000
18 dakika gerçekten önemli.
09:24
Because at PassoverHamursuz Bayramı, when we have to eatyemek unleavenedMayasız breadekmek,
123
552000
6000
Çünkü Hamursuz Bayramında, mayasız ekmek yemek zorunda kaldığımızda
09:30
the rabbishahamlar say, what is the differencefark betweenarasında doughhamur that is madeyapılmış into breadekmek,
124
558000
4000
hahamlar der ki; normal ekmeğin içindeki hamurla mayasız ekmeğin (matzah)
09:34
and doughhamur that is madeyapılmış into unleavenedMayasız breadekmek, or "matzahmatzah"?
125
562000
3000
içindeki hamurun arasındaki fark nedir.
09:37
And they say "It's 18 minutesdakika."
126
565000
3000
Derler ki 18 dakikadır.
09:40
Because that's how long they say it takes for this doughhamur to becomeolmak leavenMaya.
127
568000
5000
Çünkü hamur 18 dakikada mayalanır.
09:45
What does it mean, "doughhamur becomesolur leavenMaya"?
128
573000
3000
Ne demek peki bu, hamurun mayalanması?
09:48
It meansanlamına geliyor it getsalır filleddolu with hotSıcak airhava.
129
576000
3000
İçinin sıcak havayla dolması demektir.
09:51
What's matzahmatzah? What's unleavenedMayasız breadekmek? You don't get it.
130
579000
4000
Matzah nedir? Mayalanmamış ekmek nedir? Anlamıyorsunuz.
09:55
SymbolicallySembolik olarak, what the rabbishahamlar say is that at PassoverHamursuz Bayramı,
131
583000
5000
Sembolik olarak, hahamlar der ki, Hamursuz Bayramında
10:00
what we have to do is try to get ridkurtulmuş of our hotSıcak airhava -- our pridegurur,
132
588000
6000
içimizdeki sıcak havadan, gururumuzdan, dünyanın en önemli insanı
10:06
our feelingduygu that we are the mostçoğu importantönemli people in the wholebütün entiretüm worldDünya,
133
594000
4000
olduğumuz duygusundan ve her şeyin etrafımızda döndüğü duygusundan
10:10
and that everything should revolvedöner roundyuvarlak us.
134
598000
4000
kurtulmamız gerekir.
10:14
So we try and get ridkurtulmuş of those,
135
602000
3000
Böylece bunlardan kurtulmaya çalışırız
10:17
and so doing, try to get ridkurtulmuş of the habitsalışkanlıkları, the emotionsduygular, the ideasfikirler
136
605000
7000
ve bu yaparak, başkalarının ihtiyaçlarını görmezden gelmemize sebep olan
10:24
that enslaveköle us, that make our eyesgözleri closedkapalı, give us tunnelTünel visionvizyon
137
612000
6000
bizi köleleştiren, gözlerimizi kapatan alışkanlıklardan, duygulardan, fikirlerden
10:30
so we don't see the needsihtiyaçlar of othersdiğerleri --
138
618000
3000
kurtulup kendimizi
10:33
and freeücretsiz ourselveskendimizi and freeücretsiz ourselveskendimizi from that.
139
621000
4000
özgürleştiririz.
10:37
And that too is a basistemel for havingsahip olan compassionmerhamet,
140
625000
5000
Ve bu da dünyadaki yerimizi anlamamız açısından
10:42
for understandinganlayış our placeyer in the worldDünya.
141
630000
6000
şefkate sahip olmanın temelidir.
10:48
Now there is, in JudaismYahudilik, a gorgeousmuhteşem storyÖykü
142
636000
5000
Musevilikte çok harika bir hikaye vardır,
10:53
of a richzengin man who satoturdu in synagoguesinagog one day.
143
641000
6000
Zengin bir adam bir gün sinagoga gelir.
10:59
And, as manyçok people do, he was dozingKış off duringsırasında the sermonvaaz.
144
647000
6000
Ve bir çok insan gibi seremoni sırasında uyuklamaktadır.
11:05
And as he was dozingKış off, they were readingokuma from the bookkitap of LeviticusLevililer in the TorahTevrat.
145
653000
6000
Adam uyuklarken, Tevrat'ta Levililer'den (Eski Ahit'in 3. kitabı) bir bölüm okunuyordu.
11:11
And they were sayingsöz that in the ancienteski timeszamanlar in the templetapınak in JerusalemJerusalem,
146
659000
6000
Antik çağlarda Kudüs'te bir tapınakta; din adamlarının
11:17
the priestsrahipler used to have breadekmek,
147
665000
2000
Kudüs'teki tapınağın özel bir masasına
11:19
whichhangi they used to placeyer into a specialözel tabletablo in the templetapınak in JerusalemJerusalem.
148
667000
8000
koydukları özel bir ekmekleri olduğunu anlatıyorlardı.
11:27
The man was asleepuykuda, but he heardduymuş the wordskelimeler breadekmek, templetapınak, God, and he wokeuyandı up.
149
675000
7000
Adam uyuyordu ama ekmek, tapınak, Tanrı kelimelerini duydu ve uyandı.
11:34
He said, "God wants breadekmek. That's it. God wants breadekmek. I know what God wants."
150
682000
5000
Ve dedi ki, "Tanrı ekmek istiyor. İşte bu! Tanrı ekmek istiyor. Tanrı'nın ne istediğini biliyorum."
11:39
And he rushedkoştu home. And after the SabbathSabbath, he madeyapılmış 12 loavessomun of breadekmek,
151
687000
7000
Hemen eve koştu. Şabat(Sebt) sonrası 12 somun ekmek yaptı,
11:46
tookaldı them to the synagoguesinagog, wentgitti into the synagoguesinagog,
152
694000
3000
ekmekleri sinagoga götürdü ve içeri girdi
11:49
openedaçıldı the arkArk and said, "God, I don't know why you want this breadekmek, but here you are."
153
697000
4000
arkı(Tevrat'ın ve parşömenlerin bulunduğu sandık) açıp dedi ki, "Tanrım, bu ekmekleri neden istediğini bilmiyorum fakat işte getirdim."
11:53
And he put it in the arkArk with the scrollskayar of the TorahTevrat.
154
701000
5000
Ekmekleri arkın içine, Tevrat parşömenlerinin yanına koydu.
11:58
Then he wentgitti home.
155
706000
3000
Sonra evine gitti.
12:01
The cleanertemizleyici camegeldi into the synagoguesinagog.
156
709000
3000
Temizlikçi sinagoga geldi.
12:04
"Oh God, I'm in suchböyle troublesorun. I've got childrençocuklar to feedbesleme.
157
712000
4000
"Tanrım, başım dertte. Beslemem gereken çocuklarım var.
12:08
My wife'skarısının illhasta. I've got no moneypara. What can I do?"
158
716000
4000
Eşim hasta. Hiç param yok. Ne yapabilirim?"
12:12
He goesgider into the synagoguesinagog. "God, will you please help me?
159
720000
4000
Sinagogun içine girdi ve , "Tanrım, lütfen bana yardım eder misin?"
12:16
AhAh, what a wonderfulolağanüstü smellkoku."
160
724000
2000
Bu ne de güzel bir koku."
12:18
He goesgider to the arkArk. He opensaçılan the arkArk.
161
726000
2000
Arka doğru gider adam ve kapağını açar.
12:20
"There's breadekmek! God, you've answeredcevap my pleaSavunma. You've answeredcevap my questionsoru."
162
728000
5000
"Burada ekmek var! Tanrım dualarımı kabul ettin. Sorumu cevapladın."
12:25
Takes the breadekmek and goesgider home.
163
733000
3000
Ekmekleri alır ve evine gider.
12:28
MeanwhileBu arada, the richzengin man thinksdüşünüyor to himselfkendisi,
164
736000
3000
Bu arada zengin adam kendi kendine düşünür.
12:31
"I'm an idiotsalak. God wants breadekmek?
165
739000
3000
"Ben bir aptalım. Tanrı ekmek mi istiyor?
12:34
God, the one who ruleskurallar the entiretüm universeEvren, wants my breadekmek?"
166
742000
5000
Tanrı, bütün evrene hükmeden, benim ekmeğimi mi istiyor?"
12:39
He rushesAcele to the synagoguesinagog. "I'll get it out of the arkArk before anybodykimse findsbuluntular it."
167
747000
3000
Sinagoga koşar. "Kimse bulmadan arkın içinden çıkartayım bari."
12:42
He goesgider in there, and it's not there.
168
750000
3000
İçini açıp bakar ve ekmekleri bulamaz.
12:45
And he saysdiyor, "God, you really did want it. You wanted my breadekmek.
169
753000
5000
Ve der ki, "Tanrım, gerçekten istemişsin. Benim ekmeklerimi istemişsin.
12:50
NextSonraki weekhafta, with raisinsKuru üzüm."
170
758000
3000
Haftaya, üzümlü ekmek getireceğim."
12:53
This wentgitti on for yearsyıl.
171
761000
2000
Ve bu seneler boyu sürer.
12:55
EveryHer weekhafta, the man would bringgetirmek breadekmek with raisinsKuru üzüm,
172
763000
3000
Her hafta, adam üzümlü ekmekleri getirir,
12:58
with all sortssıralar of good things, put it into the arkArk.
173
766000
3000
yanında bütün güzel şeylerle birlikte arkın içine koyar.
13:01
EveryHer weekhafta, the cleanertemizleyici would come. "God you've answeredcevap my pleaSavunma again."
174
769000
4000
Her hafta temizlikçi gelir. "Tanrım dualarım yine kabul oldu."
13:05
Take the breadekmek. Take it home.
175
773000
2000
Ekmeği alır. Evine götürür.
13:07
WentGitti on untila kadar a newyeni rabbiHaham camegeldi. RabbisHahamlar always spoilyağma things.
176
775000
3000
Yeni haham gelene kadar bu sürer. Hahamlar her zaman işleri bozar.
13:10
The rabbiHaham camegeldi in and saw what was going on.
177
778000
5000
Haham gelir ve neler döndüğünü görür.
13:15
And he calleddenilen the two of them to his officeofis.
178
783000
2000
İkisini birden odasına çağırır.
13:17
And he said, you know, "This is what's happeningolay."
179
785000
3000
Ve der ki, "Böyle böyle oluyor."
13:20
And the richzengin man -- oh, dearSayın -- crestfallenüzgün görünüyordu.
180
788000
6000
Zengin adam -canım benim- hayal kırıklığına uğrar.
13:26
"You mean God didn't want my breadekmek?"
181
794000
4000
"Yani Tanrı benim ekmeklerimi istememiş mi?"
13:30
And the poorfakir man said, "And you mean God didn't answerCevap my pleasyakarışlarıyla?"
182
798000
7000
Ve fakir adam da ,"Yani Tanrı benim dualarımı kabul etmemiş mi?"
13:37
And the rabbiHaham said, "You've misunderstoodyanlış me.
183
805000
4000
Ve haham der ki, "İkiniz de beni yanlış anladınız."
13:41
You've misunderstoodyanlış totallybütünüyle," he said.
184
809000
3000
"Gerçekten yanlış anladınız" der.
13:44
"Of coursekurs, what you are doing," he said to the richzengin man,
185
812000
4000
zengin adama; "Tabi ki, yaptığın şey,"
13:48
"is answeringcevap veren God'sTanrı'nın pleaSavunma that we should be compassionateşefkatli.
186
816000
6000
"Tanrı'nın bizden isteği olan şefkatli olmaya yanıt vermektir."
13:54
And God," he said to the poorfakir man, "is answeringcevap veren your pleaSavunma
187
822000
4000
fakir olana da "Ve Tanrı senin dualarına, insanların şefkatli
13:58
that people should be compassionateşefkatli and give."
188
826000
4000
olmalarını ve vermelerini söyleyerek cevap veriyor."
14:02
He lookedbaktı at the richzengin man. He heldbekletilen the richzengin man'sadam handseller and said,
189
830000
6000
Zengin adama baktı. Adamın ellerinden tuttu ve dedi ki,
14:08
"Don't you understandanlama?" He said, "These are the handseller of God."
190
836000
6000
"Anlamıyor musun? Bunlar Tanrı'nın elleri."
14:19
So that is the way I feel:
191
847000
6000
Ben de bu şekilde hissediyorum,
14:25
that I can only try to approachyaklaşım this notionkavram of beingolmak compassionateşefkatli,
192
853000
7000
şefkatli olma olgusuna ancak bu şekilde yaklaşabilirim,
14:32
of understandinganlayış that there is a connectivitybağlantı, that there is a unityBirlik in this worldDünya;
193
860000
6000
o da bu dünyadaki birliği, bağlantıları anlamak ve
14:38
that I want to try and serveservis that unityBirlik,
194
866000
5000
bu birliğe hizmet etmeye çalışmak,
14:43
and that I can try and do that by understandinganlayış, I hopeumut,
195
871000
4000
ve bunu da ancak başkalarının acısını anlamaya
14:47
tryingçalışıyor to understandanlama something of the painAğrı of othersdiğerleri;
196
875000
5000
çalışarak, sınırların olduğunu,
14:52
but understandinganlayış that there are limitssınırları, that people have to bearayı responsibilitysorumluluk
197
880000
3000
insanların üzerlerine gelen problemlere karşı sorumlu
14:55
for some of the problemssorunlar that come uponüzerine them;
198
883000
5000
olduklarını, ve benim enerjimin de sınırları
15:00
and that I have to understandanlama that there are limitssınırları to my energyenerji,
199
888000
3000
olduğunu, insanlığa verebileceklerimin limitinin olduğunu anlayarak
15:03
to the givingvererek I can give.
200
891000
3000
becerebilirim.
15:06
I have to reevaluateyeniden değerlendirmek them,
201
894000
3000
Onları tekrardan değerlendirmem gerek,
15:09
try and separateayrı out the materialmalzeme things
202
897000
5000
Beni köleleştiren materyalistik şeyleri ve
15:14
and my emotionsduygular that mayMayıs ayı be enslavingköleleştirme me,
203
902000
4000
duygularımı ayırmaya çalışarak ancak
15:18
so that I can see the worldDünya clearlyAçıkça.
204
906000
4000
dünyayı daha net görebilirim.
15:22
And then I have to try to see in what waysyolları
205
910000
5000
Ve sonrasında ne yapıp edip
15:27
I can make these the handseller of God.
206
915000
5000
bunları Tanrı'nın elleri hale getirmeye çalışmam gerek.
15:32
And so try to bringgetirmek compassionmerhamet to life in this worldDünya.
207
920000
4000
Ve böylece şefkati bu dünyada hayata getirmeye çalışabilirim.
Translated by Mehmet Kafkaslıgil
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Jackie Tabick - Spiritual leader
As the first woman in the UK to be ordained in the Jewish faith, Rabbi Jackie Tabick has forged a path of inclusiveness from her work’s beginning.

Why you should listen

Rabbi Jackie Tabick is known for being the first female rabbi in the UK and for her remarkable efforts to reach out to distinct faiths. She serves as chair to the World Congress of Faiths, working with patrons such as Rev. Desmond Tutu and the Dali Lama towards deepening religious understanding, respect and co-operation. To this end, Rabbi Tabick also serves as an executive member of the Inter Faith Network, and the Three Faiths Forum, as well acting as patron for the Jewish Council for Racial Equality (JCORE).

While reaching across religions, she continues rabbinical duties at the North West Surrey Synagogue and is well known for her engaging and down-to-earth sermons. Her synagogue is part of the Movement of Reform Judaism. Rabbi Tabick has also held the positions of Chair of the Assembly of Rabbis, of the Council of Reform and Liberal Rabbis and Vice president of the Movement for Reform Judaism.

More profile about the speaker
Jackie Tabick | Speaker | TED.com

Data provided by TED.

This site was created in May 2015 and the last update was on January 12, 2020. It will no longer be updated.

We are currently creating a new site called "eng.lish.video" and would be grateful if you could access it.

If you have any questions or suggestions, please feel free to write comments in your language on the contact form.

Privacy Policy

Developer's Blog

Buy Me A Coffee