TEDSalon London 2010
Thomas Thwaites: How I built a toaster -- from scratch
Thomas Thwaites: Nasıl sıfırdan bir tost makinesi yaptım
Filmed:
Readability: 4.1
1,456,254 views
Bir tost makinesi yapmak için medeniyetin tamamına ihtiyaç vardır. Tasarımcı Thomas Thwaites bunu zor yoldan öğrendi, sıfırdan bir tane yapmaya kalkışarak: çelik için maden cevheri çıkardı, petrolü plastiğe dönüştürdü ... doğrusu geldiği noktaya varabilmesi inanılmaz. Her şeyin birbirine bağlı olduğu toplumumuz için kıssadan hisse, tasarımcılar kadar tüketiciler için de.
Thomas Thwaites - Designer
Thomas Thwaites is a designer "of a more speculative sort," he says. Full bio
Thomas Thwaites is a designer "of a more speculative sort," he says. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
If we look around us,
0
0
3000
Etrafımıza bakarsak,
00:18
much of what surrounds us
1
3000
2000
bizi çevreleyen şeylerin çoğu
00:20
started life as various rocks and sludge
2
5000
3000
dünyanın çeşitli yerlerinde toprağa gömülü
00:23
buried in the ground in various places in the world.
3
8000
3000
taş ve çamur olarak yaşama başladı.
00:27
But, of course, they don't look like rocks and sludge now.
4
12000
2000
Fakat, tabii ki, şimdi taş ve çamur gibi görünmüyorlar;
00:29
They look like TV cameras, monitors,
5
14000
3000
TV kameraları, mönitörler,
00:32
annoying radio mics.
6
17000
2000
sinir bozucu radyo mikrofonları gibiler.
00:34
And so this magical transformation
7
19000
2000
Ve böylece bu büyülü dönüşüm
00:36
is what I was trying to get at with my project,
8
21000
3000
projemde ulaşmaya çalıştığım şeydi,
00:39
which became known as the Toaster Project.
9
24000
2000
Tost Makinesi Projesi diye tanındı.
00:41
And it was also inspired by this quote
10
26000
2000
Ve ayrıca Douglas Adams'ın
00:43
from Douglas Adams,
11
28000
2000
bu alıntısından esinlenildi.
00:45
and the situation is from "The Hitchhiker's Guide to the Galaxy."
12
30000
3000
Ve durum da "Otostopçunun Galaksi Rehberi"nden.
00:48
And the situation it describes
13
33000
2000
Ve bahsedilen durumda
00:50
is the hero of the book -- he's a 20th-century man --
14
35000
3000
kitabın kahramanı -- 20. yy insanı olur kendisi --
00:53
finds himself alone on a strange planet
15
38000
3000
teknolojik olarak sadece ilkel insanlardan oluşmuş
00:56
populated only by a technologically primitive people.
16
41000
3000
garip bir gezegende bulur kendini.
00:59
And he kind of assumes that, yes,
17
44000
2000
Ve o şunu farz eder gibi olur, evet
01:01
he'll become -- these villagers --
18
46000
2000
o -- bu köylülerin --
01:03
he'll become their emperor
19
48000
2000
imparatoru olacak
01:05
and transform their society
20
50000
2000
ve teknolojiye, bilime ve elementlere
01:07
with his wonderful command of technology
21
52000
2000
olağanüstü hakimiyetiyle
01:09
and science and the elements,
22
54000
2000
halkını dönüştürecek,
01:11
but, of course, realizes
23
56000
2000
fakat, tabii, şunu anlar ki
01:13
that without the rest of human society,
24
58000
2000
insanlığın geri kalanı olmadan,
01:15
he can barely make a sandwich,
25
60000
3000
bırakın tost makinesini,
01:18
let alone a toaster.
26
63000
2000
bir sandöviç yapmaktan acizdir.
01:20
But he didn't have Wikipedia.
27
65000
2000
Ama onun Wikipedia'sı yoktu.
01:22
So I thought, okay,
28
67000
2000
O halde tamam diye düşündüm
01:24
I'll try and make an electric toaster from scratch.
29
69000
2000
deneyeceğim ve sıfırdan elektrikli bir ekmek kızartma makinesi yapacağım.
01:26
And, working on the idea
30
71000
2000
Ve, en ucuz ekmek kızartma makinesinin
01:28
that the cheapest electric toaster
31
73000
2000
aynı zamanda en kolay biçimde
01:30
would also be the simplest to reverse-engineer,
32
75000
2000
tersine mühendisliğe tabi tutulacağı fikrinden hareketle,
01:32
I went and bought the cheapest toaster I could find,
33
77000
3000
gittim ve bulabildiğim en ucuz tost makinesini aldım,
01:35
took it home
34
80000
2000
eve götürdüm
01:37
and was kind of dismayed to discover
35
82000
2000
ve bu nesnenin içinde, ki 3,94 pounda almıştım,
01:39
that, inside this object,
36
84000
2000
yüzün üzerinde
01:41
which I'd bought for just 3.49 pounds,
37
86000
3000
farklı malzemeden yapılmış 400 farklı parçanın
01:44
there were 400 different bits
38
89000
3000
olduğunu keşfedince
01:47
made out of a hundred-plus different materials.
39
92000
4000
cesaretim kırılır gibi olmuştu.
01:51
I didn't have the rest of my life to do this project.
40
96000
3000
Bu proje için hayatımın sonuna kadar uğraşamazdım;
01:54
I had maybe nine months.
41
99000
2000
belki dokuz ayım vardı.
01:56
So I thought, okay, I'll start with five.
42
101000
2000
Öyleyse peki, beş malzeme ile başlarım diye düşündüm.
01:58
And these were steel, mica,
43
103000
2000
Ve bunlar çelik, mika,
02:00
plastic, copper and nickel.
44
105000
3000
plastik, bakır ve nikel idi.
02:03
So, starting with steel: how do you make steel?
45
108000
3000
Pekala, çelikle başlarsak: çelik nasıl yapılır?
02:06
I went and knocked on the door
46
111000
2000
Gittim ve Kraliyet Maden Okulu'ndaki
02:08
of the Rio Tinto Chair
47
113000
2000
İleri Mineral Çıkarma Bölümü'nün
02:10
of Advanced Mineral Extraction at the Royal School of Mines
48
115000
3000
bir bakıma Rio Tinto yöneticisi durumundaki bölüm başkanının kapısını çaldım ve dedim ki,
02:13
and said, "How do you make steel?"
49
118000
2000
"Çelik nasıl yapılır?"
02:15
And Professor Cilliers was very kind
50
120000
2000
Ve Profesör Cilliers oldukça kibardı
02:17
and talked me through it.
51
122000
2000
ve bunu etraflıca izah etti.
02:19
And my vague rememberings from GCSE science --
52
124000
3000
Ve lisedeki fen dersinde hatırladıklarımdan --
02:22
well, steel comes from iron,
53
127000
2000
şey, çelik demirden yapılır,
02:24
so I phoned up an iron mine.
54
129000
3000
bundan dolayı bir demir madenine telefon ettim.
02:27
And said, "Hi, I'm trying to make a toaster.
55
132000
2000
Ve, "Merhaba, bir tost makinesi yapmaya çalışıyorum.
02:29
Can I come up and get some iron?"
56
134000
3000
Gelip biraz demir alabilir miyim?" dedim.
02:33
Unfortunately, when I got there -- emerges Ray.
57
138000
3000
Ne yazık ki, oraya vardığımda -- Ray çıkagelir.
02:36
He had misheard me
58
141000
2000
Beni yanlış duymuş ve
02:38
and thought I was coming up because I was trying to make a poster,
59
143000
3000
bir poster yapmaya çalıştığımı düşünürek geliyorum zannetmiş,
02:41
and so wasn't prepared to take me into the mines.
60
146000
3000
ve bu nedenle beni madene indirmek için hazırlıklı değildi.
02:44
But after some nagging, I got him to do that.
61
149000
2000
Fakat biraz dırdır edince, bunu yapmasına ikna ettim.
02:46
(Video) Ray: It was Crease Limestone,
62
151000
3000
(Görüntü) Ray: Kalker kireçtaşıydı bu.
02:50
and that was produced
63
155000
2000
Ve bu deniz canlıları
02:52
by sea creatures
64
157000
3000
tarafından
02:55
350 million years ago
65
160000
3000
350 milyon yıl önce
02:58
in a nice, warm,
66
163000
2000
hoş, sıcak bir havada
03:00
sunny atmosphere.
67
165000
2000
meydana getirilmiş.
03:02
When you study geology,
68
167000
2000
Jeoloji okuduğunda,
03:04
you can see what's happened in the past,
69
169000
3000
geçmişte neler olduğunu görebilirsin.
03:07
and there were terrific changes in the earth.
70
172000
3000
Ve müthiş değişimler vardı.
03:16
Thomas Thwaites: As you can see, they had the Christmas decorations up.
71
181000
3000
Thomas Thwaites: Gördüğünüz gibi, Noel süslemeleri asılmış.
03:20
And of course, it wasn't actually a working mine anymore,
72
185000
3000
Ve tabii ki, artık aktif bir maden değildi burası,
03:23
because, though Ray was a miner there,
73
188000
3000
çünkü, Ray orada madenci olmasına rağmen,
03:26
the mine had closed
74
191000
2000
maden kapatılmıştı
03:28
and had been reopened as a kind of tourist attraction,
75
193000
3000
ve turistik bir yer olarak yeniden açıldı,
03:31
because, of course, it can't compete
76
196000
2000
çünkü, öyle ya, Güney Amerika'daki, Avustralya'daki,
03:33
on the scale of operations which are happening
77
198000
3000
her neredeyse, operasyonların büyüklüğüyle
03:36
in South America, Australia, wherever.
78
201000
3000
başa çıkamazdı.
03:39
But anyway, I got my suitcase of iron ore
79
204000
3000
Her neyse, bir bavul dolusu demir cevherine kavuşmuştum
03:42
and dragged it back to London on the train,
80
207000
2000
trenle onu Londra'ya taşıdım,
03:44
and then was faced with the problem:
81
209000
2000
ve sonra şu sorunla yüzleştim:
03:46
Okay, how do you make this rock
82
211000
2000
Tamam, bu kaya parçasını tost makinesi için
03:48
into components for a toaster?
83
213000
2000
bileşenlerine nasıl ayırırız?
03:50
So I went back to Professor Cilliers,
84
215000
2000
O yüzden yine Profesör Cilliers'e gittim,
03:52
and he said, "Go to the library."
85
217000
2000
ve bana, "Kütüphaneye git." dedi.
03:54
So I did
86
219000
2000
Ben de gittim
03:56
and was looking through the undergraduate textbooks on metallurgy --
87
221000
3000
ve maden bilimi hakkındaki bölüm dersi kitaplarına bakıyordum --
03:59
completely useless for what I was trying to do.
88
224000
3000
yapmaya çalıştığım şey açısından tamamen faydasızdı.
04:02
Because, of course, they don't actually tell you how to do it
89
227000
3000
Çünkü, elbette, bunu gerçekte nasıl yapacağınızı söylemiyorlar
04:05
if you want to do it yourself and you don't have a smelting plant.
90
230000
3000
eğer istiyorsanız kendiniz yapın ve bir tasfiyehaneniz de yoktur.
04:08
So I ended up going to the History of Science Library
91
233000
2000
Böylelikle kendimi Bilim Tarihi Kütüphanesi'ne gidip
04:10
and looking at this book.
92
235000
2000
bu kitaba bakarken buldum.
04:12
This is the first textbook on metallurgy
93
237000
2000
Bu maden bilimi hakkında yazılmış ilk kitap
04:14
written in the West, at least.
94
239000
2000
Batı'da yazılmış ilk kitap en azından.
04:16
And there you can see that woodcut
95
241000
2000
Ve esasen yaptığımdan elde ettiğim sonuç
04:18
is basically what I ended up doing.
96
243000
2000
işte şu gördüğünüz tahta baskı kalıbıydı.
04:20
But instead of a bellows, I had a leaf blower.
97
245000
3000
Fakat körük yerine, yaprak üfleyicim vardı.
04:23
(Laughter)
98
248000
2000
(Gülüşmeler)
04:25
And that was something that reoccurred throughout the project,
99
250000
3000
Ve bu proje boyunca hep yeniden olan bir şeydi,
04:28
was, the smaller the scale you want to work on,
100
253000
2000
neydi bu; siz daha ufak ölçekte çalışmak istedikçe,
04:30
the further back in time you have to go.
101
255000
3000
zamanda daha da geriye gitmeniz gerekiyordu.
04:33
And so this is after
102
258000
2000
Ve işte demir eritildikten
04:35
a day and about half a night
103
260000
2000
bir gün ve yaklaşık
04:37
smelting this iron.
104
262000
2000
yarım gece sonrası.
04:39
I dragged out this stuff,
105
264000
2000
Bu şeyi tutup çıkardım,
04:41
and it wasn't iron.
106
266000
2000
ve o şey demir değildi.
04:43
But luckily,
107
268000
2000
Fakat neyse ki,
04:45
I found a patent online
108
270000
2000
Internette mikrodalgayı kullanan
04:47
for industrial furnaces that use microwaves,
109
272000
3000
sanayi fırınları için bir icat buldum.
04:50
and at 30 minutes at full power,
110
275000
2000
Ve 30 dakikalık
04:52
and I was able to finish off the process.
111
277000
3000
tam güçle işlemi bitirebilmiştim.
04:57
So, my next --
112
282000
2000
Böylece, sonraki --
04:59
(Applause)
113
284000
2000
(Alkış)
05:03
The next thing I was trying to get was copper.
114
288000
3000
Sonraki elde etmeye çalıştığım şeyse bakırdı.
05:06
Again, this mine
115
291000
3000
Yine, bu maden
05:09
was once the largest copper mine in the world.
116
294000
2000
bir zamanlar dünyadaki en büyük bakır madeniydi.
05:11
It's not anymore,
117
296000
2000
Artık değil,
05:13
but I found a retired geology professor
118
298000
2000
fakat emekli bir jeoloji profesörü buldum,
05:15
to take me down,
119
300000
2000
beni aşağıya indirmesi için.
05:17
and he said, "Okay, I'll let you have some water from the mine."
120
302000
3000
Ve dedi ki, "Tamam, madenden biraz su almana izin vereceğim."
05:20
And the reason I was interested in getting water
121
305000
3000
Ve su almak istememdeki sebep ise,
05:23
is because water which goes through mines
122
308000
2000
madenlerden akıp geçen suların
05:25
becomes kind of acidic
123
310000
2000
asitli hale gelmesi
05:27
and will start picking up,
124
312000
2000
ve madendeki çözülmüş mineralleri
05:29
dissolving the minerals from the mine.
125
314000
2000
toplamaya başlaması.
05:31
And a good example of this is the Rio Tinto,
126
316000
3000
Ve buna güzel bir örnek ise Portekiz'deki
05:34
which is in Portugal.
127
319000
2000
Rio Tinto'dur.
05:36
As you can see, it's got lots and lots of minerals dissolved in it.
128
321000
3000
Gördüğünüz üzere, içinde çözülmüş çok fazla mineral var.
05:39
So many such
129
324000
2000
O kadar çoklar ki
05:41
that it's now just a home for bacteria
130
326000
3000
gerçekten asitli ve toksik koşulları
05:44
who really like acidic, toxic conditions.
131
329000
3000
seven bakterilerin yuvası olmuştur şimdi.
05:47
But anyway, the water I dragged back
132
332000
2000
Her neyse, madenin olduğu
05:49
from the Isle of Anglesey where the mine was --
133
334000
2000
Anglesey adacığından alıp getirdiğim suda --
05:51
there was enough copper in it
134
336000
2000
yeterli bakır mevcuttu
05:53
such that I could cast the pins
135
338000
2000
o kadar ki metalden elektrik fişimin
05:55
of my metal electric plug.
136
340000
2000
çivilerinin dökme işlemini yapabilecek kadar.
05:57
So my next thing: I was off to Scotland
137
342000
3000
O halde sıradaki işim: Mika getirmek için
06:00
to get mica.
138
345000
3000
çıkıp İskoçya'ya gittim.
06:03
And mica is a mineral
139
348000
3000
Ve mika bir mineraldir,
06:06
which is a very good insulator
140
351000
3000
çok iyi bir yalıtkandır
06:09
and very good at insulating electricity.
141
354000
3000
ve elektriği yalıtmada çok iyidir.
06:12
That's me getting mica.
142
357000
2000
Burada mika elde ediyorum.
06:15
And the last material I'm going to talk about today is plastic,
143
360000
3000
Bugün hakkında konuşacağım son malzeme ise plastik.
06:18
and, of course,
144
363000
2000
Ve tabii ki,
06:20
my toaster had to have a plastic case.
145
365000
2000
tost makinemin plastik bir kutusunun olması lazımdı.
06:22
Plastic is the defining feature
146
367000
2000
Plastik, ucuz elektrikli eşyaların
06:24
of cheap electrical goods.
147
369000
2000
ayırt edici özelliğidir.
06:26
And so plastic comes from oil, so I phoned up BP
148
371000
3000
Plastik petrolden yapıldığına göre, BP'ye telefon açtım
06:29
and spent a good half an hour
149
374000
2000
BP'nin halkla ilişkiler bölümünü eğer beni bir
06:31
trying to convince the PR office at BP
150
376000
2000
petrol sondaj kulesine uçururlarsa ve
06:33
that it would be fantastic for them
151
378000
2000
bir bidon petrol almama izin verirlerse
06:35
if they flew me to an oil rig
152
380000
2000
onlar için harika olacağına
06:37
and let me have a jug of oil.
153
382000
2000
ikna etmeye çalışarak bariz bir saat harcadım.
06:39
BP obviously has a bit more on their mind now.
154
384000
3000
Besbelli BP'nin kafasında daha fazlası vardı.
06:43
But even then
155
388000
2000
Öyleyken bile
06:45
they weren't convinced
156
390000
2000
ikna olmamışlardı
06:47
and said, "Okay, we'll phone you back" -- never did.
157
392000
3000
ve "Tamam, sizi arayacağız," dediler -- hiç aramadılar.
06:50
So I looked at other ways of making plastic.
158
395000
3000
Ben de plastik elde etmenin başka yollarını aradım.
06:53
And you can actually make plastic
159
398000
2000
Ve aslında bitkilerden elde edilen yağlardan da
06:55
from obviously oils which come from plants, but also from starches.
160
400000
3000
plastik yapabilirsiniz, aynı zamanda nişastalardan da.
06:58
So this is attempting to make
161
403000
2000
İşte patates nişastasından
07:00
potato starch plastic.
162
405000
2000
plastik elde etme çabaları.
07:02
And for a while that was looking really good.
163
407000
2000
Bir süre için gerçekten iyi görünüyordu.
07:04
I poured it into the mold, which you can see there,
164
409000
2000
Orada gördüğünüz üzere, ağaç gövdesinden yaptığım
07:06
which I've made from a tree trunk.
165
411000
2000
kalıbın içine boşalttım.
07:08
And it was looking good for a while,
166
413000
2000
Ve bir süre için iyi görünüyordu,
07:10
but I left it outside, because you had to leave it outside to dry,
167
415000
3000
fakat onu dışarıda bıraktım, çünkü kuruması için dışarıda durması lazım,
07:13
and unfortunately I came back
168
418000
2000
ve maalesef geri geldiğimde
07:15
and there were snails eating the unhydrolyzed bits of potato.
169
420000
3000
hidrolize olmamış patates parçalarını yiyen salyangozlar vardı.
07:19
So kind of out of desperation,
170
424000
3000
Çaresizlik yüzünden de diyebiliriz,
07:22
I decided that I could think laterally.
171
427000
3000
başka türlü düşünebileceğime karar verdim.
07:25
And geologists have actually christened --
172
430000
2000
Ve sahiden yerbilimciler isim koydular --
07:27
well, they're debating whether to christen --
173
432000
2000
şey, tartışıyorlar isim koyma konusunda --
07:29
the age that we're living in --
174
434000
2000
yaşadığımız çağı --
07:31
they're debating whether to make it a new geological epoch
175
436000
3000
yeni bir jeolojik çağ olarak isimlendirme konusunda tartışıyorlar
07:34
called the Anthropocene, the age of Man.
176
439000
3000
Antroposen denilen, İnsanın çağı.
07:37
And that's because geologists of the future
177
442000
2000
Ve çünkü geleceğin yerbilimcileri
07:39
would kind of see a sharp shift
178
444000
2000
şu anda oluşan kaya tabakalarında
07:41
in the strata of rock that is being laid down now.
179
446000
2000
bir tür keskin değişim görebilir.
07:43
So suddenly, it will become kind of radioactive from Chernobyl
180
448000
3000
Böylece aniden, bunlar Çernobil ve 1945 yılından beri patlatılan
07:46
and the 2,000 or so nuclear bombs
181
451000
2000
2,000 civarındaki nükleer bombadan dolayı
07:48
that have been set off since 1945.
182
453000
3000
bir bakıma radyoaktif hale gelecek.
07:52
And there'd also be an extinction event --
183
457000
3000
Ve ayrıca nesil tükenme durumları da olabilir --
07:55
like fossils would suddenly disappear.
184
460000
3000
fosillerin aniden kaybolması gibi.
07:58
And also, I thought
185
463000
2000
Ve ayrıca, düşündüm de,
08:00
that there would be
186
465000
2000
kayalara yerleştirilmiş
08:02
synthetic polymers,
187
467000
2000
sentetik polimerler,
08:04
plastics, embedded in the rock.
188
469000
2000
plastikler de olabilir.
08:06
So I looked up a plastic --
189
471000
2000
Yani böyle bir plastik aradım --
08:08
so I decided that I could mine
190
473000
2000
böylece bu günümüzün modern kayalarından
08:10
some of this modern-day rock.
191
475000
2000
birkaçını araştırıp bulabileceğime karar verdim.
08:12
And I went up to Manchester
192
477000
2000
Ve Manchester'a gittim
08:14
to visit a place called Axion Recycling.
193
479000
3000
Axion Geridönüşüm adlı yeri ziyaret için.
08:17
And they're at the sharp end of what's called the WEEE,
194
482000
3000
Ve orada çalışanlar WEEE denilen işin en önemli yanıyla uğraşıyordu,
08:20
which is this European electrical and electronic waste directive.
195
485000
4000
ki bu Avrupa elektrik ve elektronik atık yönetmeliği oluyor.
08:25
And that was brought into force
196
490000
2000
Ve bu, henüz yapılan ve evlerimizde
08:27
to try and deal with the mountain of stuff
197
492000
3000
bir süre kullanıldıktan sonra
08:30
that is just being made
198
495000
3000
katı atık sahalarına
08:33
and then living for a while in our homes
199
498000
2000
gönderilecek olan ıvır zıvır dağı ile
08:35
and then going to landfill.
200
500000
2000
başa çıkabilmek için yürürlüğe kondu.
08:37
But this is it.
201
502000
2000
Ama işte bu.
08:46
(Music)
202
511000
5000
(Müzik)
09:47
(Laughter)
203
572000
2000
(Gülüşmeler)
09:49
So there's a picture
204
574000
2000
İşte burada tost makinemin
09:51
of my toaster.
205
576000
2000
bir resmi.
09:53
(Applause)
206
578000
4000
(Alkış)
09:57
That's it without the case on.
207
582000
3000
Bu kutusuz hali.
10:00
And there it is on the shelves.
208
585000
3000
Ve işte raflarda yerini almış.
10:03
Thanks.
209
588000
2000
Teşekkürler.
10:05
(Applause)
210
590000
4000
(Alkış)
10:09
Bruno Giussani: I'm told you did plug it in once.
211
594000
2000
Bruno Giussani: Bunun bir kez fişini taktığını söylediler.
10:11
TT: Yeah, I did plug it in.
212
596000
2000
TT: Hı hı, fişini taktım.
10:13
I don't know if you could see,
213
598000
2000
Görebiliyor musunuz bilmiyorum,
10:15
but I was never able to make insulation for the wires.
214
600000
3000
fakat kablolar için bir t bir yalıtım yapamadım.
10:18
Kew Gardens were insistent
215
603000
2000
Kew Gardens, gelip de onların
10:20
that I couldn't come and hack into their rubber tree.
216
605000
3000
lastik ağacına dalamayacağım konusunda ısrarcıydı.
10:23
So the wires were uninsulated.
217
608000
2000
O yüzden kablolar yalıtımsızdı.
10:25
So there was 240 volts
218
610000
2000
Bu ev yapımı fişe takılı
10:27
going through these homemade copper wires,
219
612000
2000
ev yapımı bakır kablolardan 240 volt
10:29
homemade plug.
220
614000
2000
elektrik geçiyordu.
10:31
And for about five seconds,
221
616000
2000
Ve yaklaşık beş saniye kadar,
10:33
the toaster toasted,
222
618000
2000
tost makinesi kızarttı,
10:35
but then, unfortunately,
223
620000
2000
fakat sonra, maalesef,
10:37
the element kind of melted itself.
224
622000
3000
element kendini eritti diyebiliriz.
10:40
But I considered it a partial success, to be honest.
225
625000
3000
Ama dürüst olmak gerekirse, bunu kısmi bir başarı saydım.
10:43
BG: Thomas Thwaites. TT: Thanks.
226
628000
3000
BG: Thomas Thwaites. (TT: Teşekkürler.)
ABOUT THE SPEAKER
Thomas Thwaites - DesignerThomas Thwaites is a designer "of a more speculative sort," he says.
Why you should listen
Thomas Thwaites calls himself "a designer (of a more speculative sort)." His thoughtful projects look deeply at the science behind technology, as in the Toaster Project, which sent spiralling him into the history and techniques of metallurgy and plastics production, and Policing Genes, a thought experiment around amateur genetics. We will not mention Honeytrap, an attempt to explore modern criminality through a bicycle theft gone horribly wrong. He's currently working on a project investigating counterfactual histories in science, supported by the Wellcome Trust.
Thomas Thwaites | Speaker | TED.com