TEDxBoulder
Ash Beckham: When to take a stand -- and when to let it go
Ash Beckham: Ne zaman tavır almalı - ne zaman bırakmalıyız?
Filmed:
Readability: 3.4
1,623,269 views
Ask Beckham geçenlerde kendisini kim olduğunu sorgulayacak bir durumun içinde buldu. Teyze ve savunucu olarak iki rol arasında çekildiğini hissetti. Her birimiz bu zorluğu bazen hissediyoruz. Ve o uygun olmadığında ahlaki bütünlüğümüz için nasıl savunmamız gerektiğiyle ilgili cesur önerilerde bulundu.
Ash Beckham - Equality advocate
Ash Beckham approaches hard conversations from a place of compassion and empathy. Full bio
Ash Beckham approaches hard conversations from a place of compassion and empathy. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
This summer I was back
in Ohio for a family wedding,
in Ohio for a family wedding,
0
751
6885
Bu yaz Ohio'ya bir aile düğünü
için döndüm
için döndüm
00:19
and when I was there,
1
7784
2201
ve ben oradayken,
00:22
there was a meet and greet
with Anna and Elsa from "Frozen."
with Anna and Elsa from "Frozen."
2
9985
3353
Frozen'daki Anna ve Elsa ile tanıştım.
00:25
Not the Anna and Elsa from "Frozen,"
3
13478
3625
Ama Frozen'daki Anna ve Elsa
değildi.
değildi.
00:29
as this was not a Disney-sanctioned event.
4
17103
2730
Sonuçta bu bir Disney etkinliği değildi.
00:32
These two entrepreneurs had
a business of running princess parties.
a business of running princess parties.
5
19833
4600
Bu iki girişimci prenses partileri
yürüten bir işletmeye sahiptiler.
yürüten bir işletmeye sahiptiler.
00:36
Your kid is turning five?
6
24433
1584
Çocuğun 5 yaşına
mı giriyor?
mı giriyor?
00:38
They'll come sing some songs,
sprinkle some fairy dust, it's great.
sprinkle some fairy dust, it's great.
7
26017
3527
Onlar gelip bazı şarkılar söyleyecekler,
biraz peri tozu serpiştirecekler,
bu harika.
bu harika.
00:41
And they were not about
to miss out on the opportunity
to miss out on the opportunity
8
29554
3614
Fırsatı kaçırmak üzere değillerdi.
00:45
that was the phenomenon
and that was "Frozen."
and that was "Frozen."
9
33168
2635
Bu bir doğa olayı değildi.
Bu ''Frozen''dı.
Bu ''Frozen''dı.
00:48
So they get hired by a local toy store,
10
35804
1896
Bu yüzden bir oyuncak
mağazası tarafından kiralandılar,
mağazası tarafından kiralandılar,
00:49
kids come in on a Saturday morning,
11
37701
1756
çocuklar cumartesi sabahları gelirler,
00:51
buy some Disney swag, get their
picture taken with the princesses,
picture taken with the princesses,
12
39458
3099
bazı Disney eşyaları alırlar,
prenseslerle fotoğraflarını çektirirler,
prenseslerle fotoğraflarını çektirirler,
00:54
call it a day.
13
42557
1603
bugünlük bu kadar.
00:56
It's like Santa Claus
without the seasonal restrictions.
without the seasonal restrictions.
14
44160
2696
Bu sanki mevsimsel kısıtlamaları
olmayan Noel Baba gibi.
olmayan Noel Baba gibi.
00:59
(Laughter)
15
46857
1605
(Kahkahalar)
01:00
And my three-and-a-half-year-old niece
Samantha was in the thick of it.
Samantha was in the thick of it.
16
48463
5087
3,5 yaşındaki yeğenim Samantha
kendini kaptırdı.
kendini kaptırdı.
01:05
She could care less that these two women
were signing posters and coloring books
were signing posters and coloring books
17
53550
5122
Telif haklarından kaçınmak için Karlar
Kraliçesi ve tek N ile Prenses Ana olsalardı,
Kraliçesi ve tek N ile Prenses Ana olsalardı,
01:10
as Snow Queen and Princess Ana
with one N to avoid copyright lawsuits.
with one N to avoid copyright lawsuits.
18
58672
5284
bu iki kadının poster imzalamasını ve
kitap boyamasını daha az önemseyebilirdi.
kitap boyamasını daha az önemseyebilirdi.
01:16
(Laughter)
19
63956
1166
(Kahkahalar)
01:17
According to my niece and the 200-plus
kids in the parking lot that day,
kids in the parking lot that day,
20
65123
4695
O gün orada olan 200'den fazla çocuk ve
yeğenime göre,
yeğenime göre,
01:22
this was the Anna and Elsa from "Frozen."
21
69819
4723
bu Frozen'daki Anna ve Elsa'ydı.
01:28
It is a blazing hot Saturday morning
in August in Ohio.
in August in Ohio.
22
75955
5642
Ağustos ayında Ohio'da yakıcı
sıcak bir yaz günüydü.
sıcak bir yaz günüydü.
01:33
We get there at 10 o'clock,
the scheduled start time,
the scheduled start time,
23
81598
3274
Planlanan saate göre 10'da
oradaydık
oradaydık
01:37
and we are handed number 59.
24
84873
2232
ve bize verilen numara 59'du.
01:39
By 11 o'clock they had called
numbers 21 through 25;
numbers 21 through 25;
25
87106
4567
Saat 11'e kadar 21'den 25'e
kadar olan numaraları çağırdılar.
kadar olan numaraları çağırdılar.
01:43
this was going to be a while,
26
91674
1752
Bu biraz sürecekti,
01:45
and there is no amount
of free face painting or temporary tattoos
of free face painting or temporary tattoos
27
93427
4464
ve hiç bedava yüz boyama
ya da geçici dövme yoktu
ya da geçici dövme yoktu
01:50
that could prevent the meltdowns
that were occurring outside of the store.
that were occurring outside of the store.
28
97892
3504
ki mağazanın dışında oluşan
erimeyi engelleyebilsin.
erimeyi engelleyebilsin.
01:53
(Laughter)
29
101397
1574
(Kahkahalar)
01:55
So, by 12:30 we get called:
30
102972
4141
12:30'a kadar çağırıldık.
01:59
"56 to 63, please."
31
107114
3192
''56'dan 63'e, lütfen.''
02:02
And as we walk in, it is a scene
I can only describe you
I can only describe you
32
110316
3361
Biz içeriye yürürken, size tarif
edebileceğim tek sahne
edebileceğim tek sahne
02:05
as saying it looked like Norway threw up.
33
113678
2889
Norveç'in kusmuş gibi göründüğüydü.
02:08
(Laughter)
34
116568
1379
(Kahkahalar)
02:10
There were cardboard
cut-out snowflakes covering the floor,
cut-out snowflakes covering the floor,
35
117948
4385
Yeri kaplayan kartondan kesilmiş kar
taneleri,
taneleri,
02:14
glitter on every flat surface,
and icicles all over the walls.
and icicles all over the walls.
36
122334
4918
bütün düz yüzeylerde parıltılar ve
bütün duvarlarda buz saçakları vardı.
bütün duvarlarda buz saçakları vardı.
02:20
And as we stood in line
37
127870
1193
Sırada dururken
02:21
in an attempt to give
my niece a better vantage point
my niece a better vantage point
38
129063
2533
58 numaranın sırtını görmek yerine
02:23
than the backside
of the mother of number 58,
of the mother of number 58,
39
131596
2555
daha iyi bir görüş açısına sahip olması
için çabaladım.
için çabaladım.
02:26
I put her up on my shoulders,
40
134151
1728
Onu omuzlarıma aldım.
02:28
and she was instantly riveted
by the sight of the princesses.
by the sight of the princesses.
41
135880
4098
Ve prensesleri görüşüyle anında büyülendi.
02:32
And as we moved forward,
her excitement only grew,
her excitement only grew,
42
139979
2540
Yaklaştıkça heyecanı sadece büyüdü
02:34
and as we finally got
to the front of the line,
to the front of the line,
43
142520
2284
ve sonunda sıranın önüne geldiğimizde
02:37
and number 58 unfurled her poster
to be signed by the princesses,
to be signed by the princesses,
44
144804
3693
58 numara posterinin prensesler
tarafından imzalanması için açılışı yaptı.
tarafından imzalanması için açılışı yaptı.
02:40
I could literally feel the excitement
running through her body.
running through her body.
45
148498
3599
Vücudundaki heyecanı tam olarak
hissedebiliyordum.
hissedebiliyordum.
02:44
And let's be honest,
at that point, I was pretty excited too.
at that point, I was pretty excited too.
46
152098
2964
Dürüst olmak gerekirse, o noktada ben
de biraz heyecanlıydım.
de biraz heyecanlıydım.
02:47
(Laughter)
47
155063
1394
(Kahkahalar)
02:48
I mean, the Scandinavian decadence
was mesmerizing.
was mesmerizing.
48
156458
2998
İskandinavya'nın çöküşü
büyüleyiciydi demek istiyorum.
büyüleyiciydi demek istiyorum.
02:51
(Laughter)
49
159457
1168
(Kahkahalar)
02:52
So we get to the front of the line,
50
160626
1909
Sıranın önüne geldik
02:54
and the haggard clerk
turns to my niece and says,
turns to my niece and says,
51
162536
3009
ve yorgun görevli gözlerini yeğenime
çevirdi ve
çevirdi ve
02:57
"Hi, honey. You're next!
52
165546
1819
"Merhaba, tatlım. Sıradaki sensin!" dedi.
02:59
Do you want to get down,
or you're going to stay
or you're going to stay
53
167366
2289
Aşağı inmek mi,
03:01
on your dad's shoulders for the picture?'
54
169656
2256
fotoğraf için babanın omuzlarında
kalmak mı istersin?
kalmak mı istersin?
03:04
(Laughter)
55
171913
1486
(Kahkahalar)
03:05
And I was, for a lack
of a better word, frozen.
of a better word, frozen.
56
173400
3861
Ben, daha iyi bir kelime bulamıyorum,
donakaldım.
donakaldım.
03:09
(Laughter)
57
177262
1611
(Kahkahalar)
03:11
It's amazing that in an unexpected instant
we are faced with the question,
we are faced with the question,
58
178874
4792
Yüzleştiğimiz beklenmedik ani soru
şaşırtıcıydı,
şaşırtıcıydı,
03:15
who am I?
59
183667
1330
ben kimdim?
03:17
Am I an aunt? Or am I an advocate?
60
184998
3467
Teyze mi? Yoksa savunucu mu?
03:20
Millions of people have seen my video
about how to have a hard conversation,
about how to have a hard conversation,
61
188466
3830
Milyonlarca insan nasıl sert bir korumam
olduğu hakkındaki videomu izlemişti.
olduğu hakkındaki videomu izlemişti.
03:24
and there one was, right in front of me.
62
192297
2316
ve işte bir tanesi, gözümün önünde.
03:26
At the same time,
63
194614
1071
Aynı zamanda,
03:27
there's nothing more important
to me than the kids in my life,
to me than the kids in my life,
64
195686
2909
hayatımda çocuklardan daha önemli
hiçbir şey yok,
hiçbir şey yok,
03:30
so I found myself in a situation
that we so often find ourselves in,
that we so often find ourselves in,
65
198596
3947
bu yüzden kendimi bazen kendimizi içinde
bulduğumuz bir durumun içinde bulurum,
bulduğumuz bir durumun içinde bulurum,
03:34
torn between two things,
two impossible choices.
two impossible choices.
66
202544
3222
bölünmüş iki şey, iki imkansız seçim.
03:37
Would I be an advocate?
67
205767
2026
Savunucu mu olmalıyım?
03:39
Would I take my niece off my shoulders
and turn to the clerk and explain to her
and turn to the clerk and explain to her
68
207794
4547
Yeğenimi omzumdan indirmeli ve
görevliye aslında babası değil,
görevliye aslında babası değil,
03:44
that I was in fact
her aunt, not her father,
her aunt, not her father,
69
212342
3137
teyzesi olduğumu,
03:47
and that she should be more careful
70
215480
2368
daha dikkatli olması gerektiğini,
03:50
and not to jump to gender conclusions
based on haircuts and shoulder rides --
based on haircuts and shoulder rides --
71
217849
4755
saç kesimlerine ve omuzda taşımaya göre
cinsiyete balıklama atlamaması gerektiğini mi
açıklamalıyım?--
açıklamalıyım?--
03:54
(Laughter) --
72
222605
1135
(Kahkahalar)
03:55
and while doing that,
73
223741
1856
ve bunu yaparken,
03:57
miss out on what was, to this point,
the greatest moment of my niece's life.
the greatest moment of my niece's life.
74
225598
4788
yeğenimin hayatındaki en harika anı
mı kaçırmalıyım?
mı kaçırmalıyım?
04:03
Or would I be an aunt?
75
231116
2089
Ya da teyze mi olmalıyım?
04:05
Would I brush off that comment,
take a million pictures,
take a million pictures,
76
233206
3137
Bu yorumu dikkate almamalı, milyonlarca
fotoğraf çekmeli,
fotoğraf çekmeli,
04:08
and not be distracted for an instant
from the pure joy of that moment,
from the pure joy of that moment,
77
236344
4977
ve o anın doğal eğlencesinden bir anlık
için dikkatimi dağıtmamalı mıyım,
için dikkatimi dağıtmamalı mıyım,
04:13
and by doing that,
78
241322
1518
ve bunu yaparken
04:15
walk out with the shame that comes up
for not standing up for myself,
for not standing up for myself,
79
242841
3382
kendim olmak için ayağa kalkmamamın ortaya
çıkmasının utancıyla yürürüm,
çıkmasının utancıyla yürürüm,
04:18
especially in front of my niece.
80
246224
2382
özellikle yeğenimin önünde.
04:20
Who was I?
81
248607
1802
Ben kimdim?
04:22
Which one was more important?
Which role was more worth it?
Which role was more worth it?
82
250410
4818
Hangisi daha önemliydi? Hangi role daha
çok değerdi?
çok değerdi?
04:27
Was I an aunt? Or was I an advocate?
83
255230
2988
Teyze miydim? Yoksa savunucu muydım?
04:30
And I had a split second to decide.
84
258219
3216
Karar vermek için ikiye bölündüm.
04:34
We are taught right now
85
262235
1578
Şimdi öğretiliyoruz
04:36
that we are living in a world
of constant and increasing polarity.
of constant and increasing polarity.
86
263814
4298
ki biz sabit ve artan bir kutuplaşmanın
olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
04:40
It's so black and white,
so us and them, so right and wrong.
so us and them, so right and wrong.
87
268113
4571
Çok beyaz ve siyah, ve bize ve onlara,
çok doğru ve çok yanlış.
çok doğru ve çok yanlış.
04:45
There is no middle,
there is no gray, just polarity.
there is no gray, just polarity.
88
273524
4167
Ortası yok. Gri yok, sadece kutuplaşma.
04:49
Polarity is a state in which
two ideas or opinions
two ideas or opinions
89
277691
2440
Kutuplaşma iki fikir ya da düşüncenin
birbirine tamamen
birbirine tamamen
04:52
are completely opposite from each other;
90
280132
2580
karşı olma durumudur,
04:54
a diametrical opposition.
91
282712
2154
zıt bir karşıtlık durumu.
04:58
Which side are you on?
92
286127
2454
Hangi taraftasın?
05:00
Are you unequivocally and without question
antiwar, pro-choice, anti-death penalty,
antiwar, pro-choice, anti-death penalty,
93
288581
4065
Siz şüphesiz ve sorgusuz sualsiz, savaş
karşıtlığının, kürtaj konusundaki tercihin,
ölüm cezası karşıtlığının,
ölüm cezası karşıtlığının,
05:04
pro-gun regulation, proponent
of open borders and pro-union?
of open borders and pro-union?
94
292646
3458
silah düzenleme yanlılığının,açık sınırların ve
birlik olmanın yanlısı mısınız?
birlik olmanın yanlısı mısınız?
05:08
Or, are you absolutely
and uncompromisingly
and uncompromisingly
95
296104
5233
Ya da siz kesinlikle ve taviz vermeksizin
05:13
pro-war, pro-life, pro-death penalty,
96
301337
2185
savaş, ölüm cezası taraftarı, kürtaj
karşıtı,
karşıtı,
05:15
a believer that the Second
Amendment is absolute,
Amendment is absolute,
97
303522
2316
2.yasa değişikliliğinin kesinliğine
inanan,
inanan,
05:18
anti-immigrant and pro-business?
98
305838
1704
göçmen karşıtı ve iş yanlısı mısınız?
05:19
It's all or none, you're with us
or against us.
or against us.
99
307542
2245
Hepsi ya da hiçbiri, bizimle birliktesiniz
ya da karşısınız.
ya da karşısınız.
05:21
That is polarity.
100
309787
1720
Bu kutuplaşmadır.
05:24
The problem with polarity
and absolutes is that
and absolutes is that
101
312247
4943
Kutuplaşma ve mutlaklıkla ilgili problem
şu ki,
şu ki,
05:29
it eliminates the individuality
of our human experience
of our human experience
102
317191
5164
bizim insanlık deneyimlerimizin benliğini
eliyor
eliyor
05:34
and that makes it contradictory
to our human nature.
to our human nature.
103
322355
4026
ve bizim insan doğamızı çelişkili yapıyor.
05:39
But if we are pulled
in these two directions,
in these two directions,
104
327187
2110
Ama eğer biz iki farklı yöne çekildiysek,
05:41
but it's not really where we exist --
105
329297
1780
ama aslında bizim gerçekten var
olduğumuz yer değil.
olduğumuz yer değil.
05:43
polarity is not our actual reality --
106
331077
2430
kutuplaşma bizim asıl gerçekliğimiz değil.
05:45
where do we go from there?
107
333507
1380
Oradan nasıl gideriz?
05:47
What's at the other end of that spectrum?
108
334887
3480
Spektrumun diğer ucunda ne var?
05:50
I don't think it's an unattainable,
harmonious utopia,
harmonious utopia,
109
338368
4039
Bunun ulaşılamaz, uyumlu bir ütopya
olduğunu düşünmüyorum.
olduğunu düşünmüyorum.
05:54
I think the opposite
of polarity is duality.
of polarity is duality.
110
342408
3433
Kutuplaşmanın zıttının ikilik olduğunu
düşünüyorum.
düşünüyorum.
05:58
Duality is a state of having two parts,
111
345842
2604
İkilik iki kısıma sahip olma durumudur
06:00
but not in diametrical opposition,
112
348446
3283
ama zıt karşıtlık değil,
06:03
in simultaneous existence.
113
351730
2945
aynı zamanda var olmak.
06:06
Don't think it's possible?
114
354676
1986
Bunun mümkün olacağını düşünmüyor musunuz?
06:08
Here are the people I know:
115
356663
1670
İşte benim bildiğim insanlar:
06:10
I know Catholics who are pro-choice,
and feminists who wear hijabs,
and feminists who wear hijabs,
116
358334
3163
Baş örtüsü takıp kürtaj yanlısı, feminist
olan Katolikler,
olan Katolikler,
06:13
and veterans who are antiwar,
117
361497
1704
savaş karşıtı olan kıdemli askerler
06:15
and NRA members who think
I should be able to get married.
I should be able to get married.
118
363202
2784
ve benim evlenebilmem gerektiğini düşünen
NRA üyeleri tanıyorum.
NRA üyeleri tanıyorum.
06:18
Those are the people I know,
those are my friends and family,
those are my friends and family,
119
365987
3035
Onlar tanıdığım insanlar, onlar
benim arkadaşlarım ve ailem
benim arkadaşlarım ve ailem
06:21
that is the majority of our society,
that is you, that is me.
that is you, that is me.
120
369023
2976
Bu bizim topluluğumuzun çoğunluğu, bu
sizsiniz, bu benim.
sizsiniz, bu benim.
06:24
(Applause)
121
372000
1657
(Alkışlar)
06:32
Duality is the ability
to hold both things.
to hold both things.
122
380717
5168
İkilik iki şeyi bir arada tutma
kabiliyetidir.
kabiliyetidir.
06:38
But the question is:
Can we own our duality?
Can we own our duality?
123
385886
4121
Ama soru şu ki?
Kendi ikiliğimize sahip olabilir miyiz?
Kendi ikiliğimize sahip olabilir miyiz?
06:42
Can we have the courage
to hold both things?
to hold both things?
124
390008
3722
İki şeyi tutma cesaretine sahip olabilir
miyiz?
miyiz?
Kasabada bir restoranda çalışıyorum.
06:46
I work at a restaurant in town,
125
394230
2192
06:48
I became really good friends
with the busser.
with the busser.
126
396422
2610
Garsonla çok iyi arkadaş haline geldim.
06:51
I was a server and we had
a great relationship,
a great relationship,
127
399032
3018
Ben hizmetçiydim ve çok iyi bir ilişkimiz
vardı,
vardı,
06:54
we had a really great time together.
128
402050
1940
beraber çok güzel vakit geçiriyorduk.
06:56
Her Spanish was great
129
403990
3618
İspanyolcası harikaydı
06:59
because she was from Mexico.
130
407609
1841
çünkü o Meksikalı.
07:01
(Laughter)
131
409451
1861
(Kahkahalar)
07:03
That line actually went the other way.
132
411313
2433
Bu hat aslında başka bir yola gitti.
07:05
Her English was limited,
but significantly better than my Spanish.
but significantly better than my Spanish.
133
413747
3921
İngilizcesi kısıtlıydı ama İspanyolcası
benimkinden çok daha iyiydi.
benimkinden çok daha iyiydi.
07:12
But we were united by our similarities,
134
419848
3829
Ama biz benzerliklerimizle birleştik,
07:15
not separated by our differences.
135
423678
2900
farklılıklarımızla ayrılmadık.
07:18
And we were close, even though
we came from very different worlds.
we came from very different worlds.
136
426578
3120
Ve biz farklı dünyalardan gelmemize rağmen
yakındık.
yakındık.
07:21
She was from Mexico,
137
429698
1140
O Meksika'dan geliyordu,
07:23
she left her family behind
so she could come here
so she could come here
138
430838
3331
Buraya gelebilmek ve eve döndüğünde daha
iyi bir hayat sağlayabilmek
iyi bir hayat sağlayabilmek
07:26
and afford them a better life back home.
139
434169
1980
için ailesini arkada bıraktı.
07:28
She was a devout conservative Catholic,
140
436166
2940
O dindar, muhafazakar bir Katolikti,
07:31
a believer in traditional family values,
141
439106
2720
geleneksel aile değerlerine,
07:34
stereotypical roles of men and women,
142
441826
2106
basmakalıp kadın ve erkek rollerine
inanan biriydi.
inanan biriydi.
07:36
and I was, well, me.
143
443933
2794
Ve ben bendim.
07:38
(Laughter)
144
446728
1904
(Kahkahalar)
07:40
But the things that bonded us
were when she asked about my girlfriend,
were when she asked about my girlfriend,
145
448633
3685
Kız arkadaşım hakkında soru sorduğunda
ya da ailesinin fotoğraflarını
ya da ailesinin fotoğraflarını
07:44
or she shared pictures that she had
from her family back home.
from her family back home.
146
452319
3468
paylaştığında aramızdaki bağ oluştu.
07:47
Those were the things
that brought us together.
that brought us together.
147
455788
2627
Bunlar bizi bir arada tutan şeylerdi
07:50
So one day, we were in the back,
148
458416
1586
Bir gün, biz arkadaydık,
07:52
scarfing down food as quickly as we could,
gathered around a small table,
gathered around a small table,
149
460003
3679
yemeğimizi olabildiğince çabuk
yemeye çalışıyorduk, küçük bir masanın
yemeye çalışıyorduk, küçük bir masanın
07:55
during a very rare lull,
150
463683
1630
etrafında toplanmıştık,
07:57
and a new guy
from the kitchen came over --
from the kitchen came over --
151
465313
2010
nadir bir sessizlik sırasında,
mutfaktan kuzeni olan yeni
07:59
who happened to be her cousin --
152
467323
1662
bir adam geldi
08:01
and sat down with all
the bravado and machismo
the bravado and machismo
153
468985
2802
ve bütün kabadayılığı ve maçoluğuyla
oturdu
oturdu
08:03
that his 20-year-old body could hold.
154
471788
2161
ki 20 yaşındaki bedeni tutulabildi.
08:06
(Laughter)
155
473950
1821
(Kahkahalar)
08:07
And he said to her,
[in Spanish] "Does Ash have a boyfriend?"
[in Spanish] "Does Ash have a boyfriend?"
156
475772
4972
Ve ona İspanyolca olarak sordu: ''Ash'in
erkek arkadaşı var mı?''
erkek arkadaşı var mı?''
08:14
And she said,
[in Spanish] "No, she has a girlfriend."
[in Spanish] "No, she has a girlfriend."
157
481904
3952
Ve o da ''Hayır, kız arkadaşı var.'' dedi.
Adam ''Kız arkadaş mı?!?'' dedi.
08:19
And he said,
[in Spanish] "A girlfriend?!?"
[in Spanish] "A girlfriend?!?"
158
487386
3525
Çatalını indirdi ve onun gözünün
içine baktı
içine baktı
08:23
And she set down her fork,
and locked eyes with him,
and locked eyes with him,
159
490912
3112
08:26
and said, [in Spanish] "Yes,
a girlfriend. That is all."
a girlfriend. That is all."
160
494025
5022
ve '' Evet, kız arkadaş. Hepsi bu.'' dedi.
08:31
And his smug smile quickly dropped
to one of maternal respect,
to one of maternal respect,
161
499048
4892
Onun şımarık gülümsemesi birden anne
saygısına dönüştü,
saygısına dönüştü,
tabağını kaptı, uzaklaştı, işine döndü.
08:36
grabbed his plate, walked off,
went back to work.
went back to work.
162
503941
3202
O benimle hiç göz teması kurmadı.
Aynı şeyi yaparak gitti.
08:39
She never made eye contact with me.
163
507144
1734
08:41
She left, did the same thing --
164
509668
1715
10 saniyelik bir sohbetti, bu kadar kısa
bir etkileşimdi.
bir etkileşimdi.
08:43
it was a 10-second conversation,
such a short interaction.
such a short interaction.
165
511384
3270
Kağıt üzerinde, onunla çok daha fazla
ortak yönü vardı:
ortak yönü vardı:
08:46
And on paper, she had
so much more in common with him:
so much more in common with him:
166
514655
2536
08:49
language, culture, history, family,
her community was her lifeline here,
her community was her lifeline here,
167
517191
5098
dili, kültürü, tarihi, ailesi, hayatı burada
topluluğuna bağlıydı
topluluğuna bağlıydı
ama vicdanı bütün bunları gölgede
bırakmıştı.
bırakmıştı.
08:54
but her moral compass trumped all of that.
168
522289
4171
08:58
And a little bit later, they were joking
around in the kitchen in Spanish,
around in the kitchen in Spanish,
169
526461
3662
Kısa bir süre sonra, onlar mutfakta
İspanyolca şakalaşıyorlardı ki,
İspanyolca şakalaşıyorlardı ki,
hiçbir şeyin benimle ilgisi yoktu
09:02
that had nothing to do with me,
170
530124
1900
ve işte bu ikiliktir.
09:04
and that is duality.
171
532025
2444
09:06
She didn't have to choose some P.C. stance
on gayness over her heritage.
on gayness over her heritage.
172
534470
4513
Onun mirasında eşcinsellik üzerine bir duruş
sergilemeyi seçmesi gerekmiyordu.
sergilemeyi seçmesi gerekmiyordu.
Onun bizim dostluğumuz üzerine ailesini
seçmesi gerekmiyordu.
seçmesi gerekmiyordu.
09:11
She didn't have to choose
her family over our friendship.
her family over our friendship.
173
538983
3150
Bu Hz.İsa ya da Ash değildi.
09:14
It wasn't Jesus or Ash.
174
542134
2274
(Kahkahalar)
09:16
(Laughter)
175
544409
1967
(Alkışlar)
09:20
(Applause)
176
548556
1937
Onun bireysel ahlakı o kadar köklüydü ki
09:27
Her individual morality
was so strongly rooted
was so strongly rooted
177
555183
4577
kendisinde iki şeyi bir arada tutacak
cesaret vardı.
cesaret vardı.
09:31
that she had the courage
to hold both things.
to hold both things.
178
559761
3381
Bizim ahlaki bütünlüğümüz sorumluluğumuz
ve biz uygun olmasa bile savunmaya
hazırlıklı olmalıyız.
hazırlıklı olmalıyız.
09:35
Our moral integrity is our responsibility
179
563143
3181
İşte bu müttefik olmanın anlamı ve eğer
siz müttefik olacaksanız,
siz müttefik olacaksanız,
09:38
and we must be prepared to defend it
even when it's not convenient.
even when it's not convenient.
180
566325
4231
aktif olmak zorundasınız.
09:42
That's what it means to be an ally,
and if you're going to be an ally,
and if you're going to be an ally,
181
570557
3313
Sorular sorun, uygunsuz bir şey
duyduğunuzda harekete geçin,
duyduğunuzda harekete geçin,
09:46
you have to be an active ally:
182
573870
2287
09:48
Ask questions, act when you hear
something inappropriate,
something inappropriate,
183
576158
3887
gerçekten faaliyette bulunun.
09:52
actually engage.
184
580046
2028
09:54
I had a family friend who for years
used to call my girlfriend my lover.
used to call my girlfriend my lover.
185
582075
4433
10:00
Really? Lover?
186
588531
2444
Yıllarca kız arkadaşımı aşkım diye
çağıran bir aile dostum vardı.
çağıran bir aile dostum vardı.
10:03
So overly sexual,
187
590976
2024
Gerçekten mi? Aşkım mı?
10:05
so '70s gay porn.
188
593001
2045
Aşırı cinsel,
10:07
(Laughter)
189
595047
1206
aşırı 70'lerin eşcinsellik pornoları gibi.
10:11
But she was trying, and she asked.
190
599293
2495
(Kahkahalar)
10:13
She could have called her my friend,
191
601789
1783
Ama o denedi ve rica etti,
10:15
or my "friend," or my "special friend" --
192
603573
4134
onu arkadaşım olarak çağırabilirdi,
10:19
(Laughter) --
193
607708
1384
benim ''arkadaşım'' ya da benim
''özel arkadaşım''
''özel arkadaşım''
10:21
or even worse, just not asked at all.
194
609093
2965
(Kahkahalar)
10:24
Believe me, we would rather have you ask.
195
612059
3630
Ya da daha kötüsü, hiç sormamak.
10:27
I would rather have her say lover,
than say nothing at all.
than say nothing at all.
196
615690
5241
İnanın, sormanızı tercih ederiz.
10:33
People often say to me,
"Well, Ash, I don't care.
"Well, Ash, I don't care.
197
620932
3031
Hiçbir şey dememesindense aşkım demesini
tercih ederim.
tercih ederim.
10:36
I don't see race
or religion or sexuality.
or religion or sexuality.
198
623964
3792
Bazen insanlar bana şöyle diyorlar:
''Ash, umrumda değil.
''Ash, umrumda değil.
10:39
It doesn't matter to me. I don't see it."
199
627757
2843
Irk, din ya da cinsiyet görmüyorum.
10:44
But I think the opposite of homophobia
and racism and xenophobia is not love,
and racism and xenophobia is not love,
200
631910
5334
Benim için fark etmez. Ben bunu
görmüyorum.''
görmüyorum.''
10:49
it's apathy.
201
637245
1613
Ama ben homofobinin, ırkçılığın, yabancı
10:51
If you don't see my gayness,
then you don't see me.
then you don't see me.
202
638859
4103
düşmanlığının tersinin sevgi olduğunu
düşünmüyorum.
düşünmüyorum.
Bu ilgisizlik.
10:55
If it doesn't matter to you
who I sleep with,
who I sleep with,
203
642963
2985
Eğer benim eşcinselliğimi görmüyorsanız, o
zaman beni de görmeyin.
zaman beni de görmeyin.
10:58
then you cannot imagine what it feels like
204
645949
2185
Eğer kimle yattığım sizi
ilgilendirmiyorsa,
ilgilendirmiyorsa,
11:00
when I walk down the street
late at night holding her hand,
late at night holding her hand,
205
648135
2876
o zaman gece yarısı yolda onun elini
tutarak yürüdüğümde,
tutarak yürüdüğümde,
11:03
and approach a group of people
and have to make the decision
and have to make the decision
206
651011
2818
ne hissettirdiğini hayal edemezsiniz.
11:06
if I should hang on to it
or if I should I drop it
or if I should I drop it
207
653829
2345
bir grup insan yaklaşır ve karar vermek
zorundayım,
zorundayım,
11:08
when all I want to do
is squeeze it tighter.
is squeeze it tighter.
208
656175
2318
buna tutunmalı mıyım ya da bırakmalı mıyım?
11:10
And the small victory I feel
209
658494
2517
O zaman tek istediğim daha sıkı sarmak.
11:13
when I make it by
and don't have to let go.
and don't have to let go.
210
661012
2707
Bunu yaptığımda, gitmesine izin
vermediğimde,
vermediğimde,
11:15
And the incredible cowardice
and disappointment I feel when I drop it.
and disappointment I feel when I drop it.
211
663720
5118
kazandığımı hissettiğim küçük zafer.
11:21
If you do not see that struggle
212
668839
1948
Ve bıraktığımda hissettiğim inanılmaz
korkaklık ve umutsuzluk.
korkaklık ve umutsuzluk.
11:22
that is unique to my human experience
because I am gay, then you don't see me.
because I am gay, then you don't see me.
213
670788
6475
Eğer siz bu çabayı görmüyorsanız,
11:29
If you are going to be an ally,
I need you to see me.
I need you to see me.
214
677264
5414
bu eşcinsel olduğum için benim insan
deneyimlerime özgüdür, o zaman beni görmeyin
deneyimlerime özgüdür, o zaman beni görmeyin
11:34
As individuals, as allies, as humans,
215
682679
2943
Eğer siz müttefik olacaksanız, beni
görmenize ihtiyacım var.
görmenize ihtiyacım var.
11:37
we need to be able to hold both things:
216
685622
3000
Bireysel olarak, müttefik olarak,insan
olarak,
olarak,
11:40
both the good and the bad,
217
688622
2448
iki şeyi bir arada tutmayı öğrenebilmeye
ihtiyacımız var.
ihtiyacımız var.
11:43
the easy and the hard.
218
691070
1830
Hem iyileri hem kötüleri,
11:45
You don't learn how to hold
two things just from the fluff,
two things just from the fluff,
219
692900
4471
kolayları, zorları.
11:49
you learn it from the grit.
220
697372
2401
İki şeyi nasıl bir arada tutacağınızı
sadece tüyden öğrenemezsiniz,
sadece tüyden öğrenemezsiniz,
11:51
And what if duality
is just the first step?
is just the first step?
221
699774
3384
kum taşından öğrenirsiniz.
11:56
What if through compassion
and empathy and human interaction
and empathy and human interaction
222
704308
4829
Veya ikilik sadece ilk adımsa?
12:01
we are able to learn to hold two things?
223
709138
2394
Ya şefkatle, empatiyle ve insan
etkileşimiyle
etkileşimiyle
12:03
And if we can hold
two things, we can hold four,
two things, we can hold four,
224
711533
2314
iki şeyi bir arada tutmayı öğrenebilirsek?
12:06
and if we can hold four,
we can hold eight,
we can hold eight,
225
713848
2010
Eğer biz iki şeyi bir arada
tutabilirsek, dört şeyi de bir arada tutabiliriz.
tutabilirsek, dört şeyi de bir arada tutabiliriz.
12:08
and if we can hold eight,
we can hold hundreds.
we can hold hundreds.
226
715859
2240
Eğer dört şeyi bir arada tutabilirsek,
sekiz şeyi de bir arada tutabiliriz.
sekiz şeyi de bir arada tutabiliriz.
12:10
We are complex individuals,
227
718100
2462
Ve eğer sekiz şeyi bir arada tutabilirsek,
yüzlerce şeyi bir arada tutabiliriz.
yüzlerce şeyi bir arada tutabiliriz.
12:12
swirls of contradiction.
228
720562
1800
Biz karmaşık bireyleriz,
12:14
You are all holding
so many things right now.
so many things right now.
229
722362
2605
çelişkinin girdaplarıyız.
12:18
What can you do to hold just a few more?
230
725888
3442
Şu an siz hepiniz pek çok şey
tutuyorsunuz.
tutuyorsunuz.
12:22
So, back to Toledo, Ohio.
231
730100
2137
Biraz daha fazlasını tutabilmek için ne
yaparsınız?
yaparsınız?
12:24
I'm at the front of the line,
232
732237
2180
Toledo, Ohio'ya geri dönelim.
12:26
niece on my shoulders,
the frazzled clerk calls me Dad.
the frazzled clerk calls me Dad.
233
734417
4102
Sıranın önündeydim,
12:30
Have you ever been mistaken
for the wrong gender?
for the wrong gender?
234
738520
3560
yeğenim omuzlarımdaydı, yorgun görevli
beni baba olarak çağırmıştı.
beni baba olarak çağırmıştı.
12:35
Not even that.
235
743111
2198
Sizi hiç karşı cinsten sandılar mı?
12:37
Have you ever been called
something you are not?
something you are not?
236
745310
4449
Bu bile değil.
12:43
Here's what it feels like for me:
237
751509
2530
Hiç olmadığınız biri olarak çağırıldınız
mı?
mı?
12:46
I am instantly an internal storm
of contrasting emotions.
of contrasting emotions.
238
754040
4073
İşte benim için ne hissetirdiği:
12:50
I break out into a sweat that is
a combination of rage and humiliation,
a combination of rage and humiliation,
239
758114
5542
Zıt duyguların ani bir iç fırtınasındayım.
12:55
I feel like the entire store
is staring at me,
is staring at me,
240
763657
2960
Öfke ve aşağılanmanın birleşimiyle terler
içinde kalıyorum.
içinde kalıyorum.
12:58
and I simultaneously feel invisible.
241
766618
2560
Sanki bütün mağaza bana bakıyormuş gibi
hissediyorum,
hissediyorum,
13:01
I want to explode in a tirade of fury,
242
769179
2943
ve aynı anda görünmez hissediyorum.
13:04
and I want to crawl under a rock.
243
772123
2593
Öfkeyle azarlayarak patlamak istiyorum
13:06
And top all of that off
with the frustration that I'm wearing
with the frustration that I'm wearing
244
774717
3102
ve bir kayanın altına sürünmek istiyorum.
13:10
an out-of-character
tight-fitting purple t-shirt,
tight-fitting purple t-shirt,
245
777820
3598
Bunların en üstünde kızgınlıkla giydiğim
13:13
so this whole store can see my boobs,
246
781418
2038
karakterime aykırı, dar sıkı mor tişörtümü
çıkartmak istiyorum,
çıkartmak istiyorum,
13:15
to make sure this exact
same thing doesn't happen.
same thing doesn't happen.
247
783456
3001
böylece bütün mağaza göğüslerimi
görebilsin,
görebilsin,
13:18
(Laughter)
248
786458
2182
bir daha tam olarak aynı şeyin
olmayacağından emin olsun.
olmayacağından emin olsun.
13:20
But, despite my best efforts
to be seen as the gender I am,
to be seen as the gender I am,
249
788640
4322
(Kahkahalar)
Ama benim bütün olduğum cinsiyette
görünme çabalarıma rağmen,
görünme çabalarıma rağmen,
13:25
it still happens.
250
792962
1841
13:27
And I hope with every ounce
of my body that no one heard --
of my body that no one heard --
251
794804
4692
hala oluyor.
13:31
not my sister, not my girlfriend,
and certainly not my niece.
and certainly not my niece.
252
799497
4553
Ve ben bedenimin bütün parçalarıyla
umuyorum ki hiç kimse
umuyorum ki hiç kimse
13:36
I am accustomed to this familiar hurt,
253
804050
2441
kız kardeşim, kız arkadaşım ve kesinlikle
yeğenim duymasın.
yeğenim duymasın.
13:38
but I will do whatever I need to do
to protect the people I love from it.
to protect the people I love from it.
254
806491
4075
Ben bu tanıdık acıya alıştım.
13:44
But then I take my niece off my shoulders,
255
811906
2534
Ama ben sevdiğim insanları bundan korumak
için ne gerekiyorsa yapacağım.
için ne gerekiyorsa yapacağım.
13:46
and she runs to Elsa and Anna --
256
814441
2174
Daha sonra, yeğenimi omuzlarımdan
indirdim.
indirdim.
13:48
the thing she's been
waiting so long for --
waiting so long for --
257
816616
2566
Çok uzun süredir beklediği şeye,
13:51
and all that stuff goes away.
258
819183
2087
Elsa ve Anna'ya koştu.
13:53
All that matters is the smile on her face.
259
821270
3710
Ve bütün bu şeyler çekip gitti.
13:57
And as the 30 seconds we waited
two and a half hours for comes to a close
two and a half hours for comes to a close
260
824980
5657
Beni bütün ilgilendiren yüzündeki
gülümsemeydi.
gülümsemeydi.
14:02
we gather up our things,
and I lock eyes with the clerk again;
and I lock eyes with the clerk again;
261
830638
5203
30 saniyeliğine yakına gelebilmek için iki
buçuk saat bekledik.
buçuk saat bekledik.
14:08
and she gives me
an apologetic smile and mouths,
an apologetic smile and mouths,
262
835842
3136
eşyalarımızı topladık ve ben görevliyle
tekrar göz göze geldim.
tekrar göz göze geldim.
14:11
"I am so sorry!"
263
838979
2296
Bana mahcup bir şekilde gülümsedi.
14:13
(Laughter)
264
841276
2109
''Çok özür dilerim!''
14:15
And her humanity, her willingness to admit
her mistake disarms me immediately,
her mistake disarms me immediately,
265
843386
5856
(Kahkahalar)
14:21
then I give her a: "It's okay,
it happens. But thanks."
it happens. But thanks."
266
849243
5172
Onun insanlığı ve hatasını kabul etme
isteği beni hemen yatıştırdı
isteği beni hemen yatıştırdı
14:26
And I realize in that moment
267
854416
2990
ve ben de ona ''Sorun değil, oluyor. Ama
teşekkürler.'' dedim.
teşekkürler.'' dedim.
14:29
that I don't have to be
268
857407
2037
Ve o anda şunu farkettim:
14:31
either an aunt
or an advocate, I can be both.
or an advocate, I can be both.
269
859445
4198
Teyze ya da savunucu olmak zorunda
değilim,
değilim,
14:37
I can live in duality,
and I can hold two things.
and I can hold two things.
270
864903
5348
ikisi birden olabilirim.
14:42
And if I can hold two things
in that environment,
in that environment,
271
870252
2937
İkilik içinde yaşayabilirim, iki şeyi bir
arada tutabilirim.
arada tutabilirim.
14:45
I can hold so many more things.
272
873190
2352
Ve eğer bu çevrede iki şeyi bir arada
tutabilirsem,
tutabilirsem,
14:47
As my girlfriend and my niece hold hands
and skip out the front of the door,
and skip out the front of the door,
273
875543
3752
çok daha fazla şeyi bir arada tutabilirim.
14:51
I turn to my sister and say,
"Was it worth it?"
"Was it worth it?"
274
879296
2743
Kız arkadaşım ve yeğenim elele tutuştu ve
kapıdan hızlıca geçtiler,
kapıdan hızlıca geçtiler,
14:54
And she said, "Are you kidding me?
275
882040
1774
Kız kardeşime döndüm ve ''Değer
miydi?'' dedim.
miydi?'' dedim.
14:56
Did you see the look on her face?
This was the greatest day of her life!"
This was the greatest day of her life!"
276
883815
3887
''Benimle dalga mı geçiyorsun? Yüzünü
görmedin mi?
görmedin mi?
14:59
(Laughter)
277
887703
1097
Bu onun hayatındaki en büyük andı.''
dedi.
dedi.
15:01
"It was worth the two
and a half hours in the heat,
and a half hours in the heat,
278
888801
2957
(Kahkahalar)
15:03
it was worth the overpriced coloring book
that we already had a copy of."
that we already had a copy of."
279
891759
4387
''Sıcakta iki buçuk saat beklemeye,
15:08
(Laughter)
280
896147
1707
zaten bizde olan pahalı boyama
kitabına değerdi.''
kitabına değerdi.''
15:10
"It was even worth you
getting called Dad."
getting called Dad."
281
897855
3654
(Kahkahalar)
15:13
(Laughter)
282
901510
1105
''Hatta senin baba olarak çağırılmana
bile değerdi.''
bile değerdi.''
15:17
And for the first time ever
in my life, it actually was.
in my life, it actually was.
283
905205
5714
(Kahkahalar)
Ve hayatımda ilk defa, gerçekten de
değerdi.
değerdi.
15:23
Thank you, Boulder. Have a good night.
284
910920
2178
Teşekkürler, Boulder. İyi geceler.
15:25
(Applause)
285
913099
1520
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Ash Beckham - Equality advocateAsh Beckham approaches hard conversations from a place of compassion and empathy.
Why you should listen
Ash Beckham is no stranger to hard conversations. In her work, she shares how coming out as a lesbian helped her appreciate our common humanity and better understand the hardships that we all face. This equality advocate mixes personal experience and wisdom to help everyone bravely face their demons.
Ash Beckham | Speaker | TED.com