TED2001
C.K. Williams: Poetry of youth and age
C.K. Williams, gençlik ve aşk şiirleri okuyor.
Filmed:
Readability: 4.2
290,397 views
Şair C.K. Williams, TED2001'de şiirlerini okuyor. Williams, çocukluk kızgınlıkları, üniversite aşkları, garip komşular ve gençliğin gerçek anlamda sonlanışıyla ilgili sahneler canlandırırken, bize yaşamın benzersiz zorluklarını hatırlatıyor.
C.K. Williams - Poet
Often called a social poet, C.K. Williams was fascinated by the characters of modern civilization and their interactions. Full bio
Often called a social poet, C.K. Williams was fascinated by the characters of modern civilization and their interactions. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
I thought I would read poems I have that relate to the subject
0
0
3000
Sanıyordum ki, gençlik ve yaşla ilgili
00:15
of youth and age.
1
3000
3000
şiirler okuyacağım.
00:18
I was sort of astonished to find out how many I have actually.
2
6000
3000
Gerçekten de konuyla ilgili ne kadar çok şiirim olduğunu fark edince bayağı şaşırdım.
00:21
The first one is dedicated to
3
9000
2000
İlk şiirim Spencer ve Spencer'ın eserleri karşısında
00:23
Spencer, and his grandmother, who was shocked by his work.
4
11000
6000
şaşkına dönen büyükannesine adanmıştır.
00:29
My poem is called "Dirt."
5
17000
3000
Şiirimin adı "Pislik."
00:32
My grandmother is washing my mouth out with soap;
6
20000
4000
Anneannem ağzımı sabunla yıkıyor;
00:36
half a long century gone
7
24000
2000
yarım asır geçmiş
00:38
and still she comes at me
8
26000
2000
ve hala bana gelir
00:40
with that thick cruel yellow bar.
9
28000
3000
o kalın, zalim demir çubukla.
00:43
All because of a word I said,
10
31000
3000
Sırf söylediğim bir kelime yüzünden,
00:46
not even said really, only repeated.
11
34000
3000
tam olarak söylemedim de, sadece tekrar ettim.
00:49
But "Open," she says, "open up!"
12
37000
2000
Ama "Aç," diyor, "aç ağzını!"
00:51
her hand clawing at my head.
13
39000
4000
eli kafama doğru ilerleyerek.
00:55
I know now her life was hard;
14
43000
2000
Biliyorum zordu hayatı,
00:57
she lost three children as babies,
15
45000
3000
üç bebeğini kaybetti,
01:00
then her husband died too,
16
48000
2000
sonra kocası da öldü,
01:02
leaving young sons, and no money.
17
50000
3000
arkasında genç oğullar ve sıfır para bırakarak.
01:05
She'd stand me in the sink to pee
18
53000
2000
Beni lavaboya işetirdi
01:07
because there was never room in the toilet.
19
55000
3000
çünkü tuvalette asla yer olmazdı.
01:10
But oh, her soap!
20
58000
2000
Ama ah, onun o sabunu yok mu!
01:12
Might its bitter burning have been
21
60000
2000
Onun o insanı acı acı yakışı olmasın
01:14
what made me a poet?
22
62000
3000
beni şair yapan?
01:17
The street she lived on was unpaved,
23
65000
3000
Yaşadığı sokak asfaltsız,
01:20
her flat, two cramped rooms and a fetid kitchen
24
68000
3000
beni içinde takip edip yakaladığı evi
01:23
where she stalked and caught me.
25
71000
3000
iki sıkışık oda ve pis kokulu bir mutfak.
01:26
Dare I admit that after she did it
26
74000
3000
Bunu yaptıktan sonra
01:29
I never really loved her again?
27
77000
3000
onu bir daha asla sevmediğimi söylemeye cüret etsem mi?
01:32
She lived to a hundred,
28
80000
2000
Yüz yaşına kadar yaşadı,
01:34
even then. All along it was the sadness, the squalor,
29
82000
5000
buna rağmen. Tüm bu yıllar hep üzüntü ve sefalet içinde,
01:39
but I never, until now
30
87000
2000
ama ben asla, şu ana dek
01:41
loved her again.
31
89000
4000
onu bir daha sevmedim.
01:45
When that was published in a magazine
32
93000
2000
Bu şiir bir dergide yayımlandıktan sonra
01:47
I got an irate letter from my uncle.
33
95000
4000
amcamdan öfke dolu bir mektup aldım.
01:51
"You have maligned a great woman."
34
99000
6000
"Harika bir kadına çamur attın." diyordu.
01:57
It took some diplomacy.
35
105000
6000
İşleri düzeltmek için epey bir diplomasi gerekti.
02:03
This is called "The Dress."
36
111000
2000
Şimdi okuyacağım şiirin adı "Elbise."
02:05
It's a longer poem.
37
113000
2000
Bu daha uzun bir şiir.
02:07
In those days,
38
115000
2000
O günlerde,
02:09
those days which exist for me only
39
117000
2000
sadece benim için var olan o günlerde
02:11
as the most elusive memory now,
40
119000
3000
şimdi bulunması zor bir anı,
02:14
when often the first sound you'd hear in the morning
41
122000
3000
sabahları genellikle duyduğun ilk ses
02:17
would be a storm of birdsong,
42
125000
2000
bir kuş cıvıltısı fırtınası olurdu,
02:19
then the soft clop of the hooves
43
127000
2000
sonra mahallene süt taşıyan arabanın
02:21
of the horse hauling a milk wagon down your block,
44
129000
4000
atının yumuşak nal sesleri,
02:25
and the last sound at night as likely as not
45
133000
3000
ve gece duyduğun en son ses muhtemelen
02:28
would be your father pulling up in his car,
46
136000
3000
geç saate kadar çalışan, hep çalışan
02:31
having worked late again, always late,
47
139000
3000
babanın arabayı park edip
02:34
and going heavily down to the cellar, to the furnace,
48
142000
3000
odasına çıkıp yatağa devrilmeden önce
02:37
to shake out the ashes and damp the draft
49
145000
3000
kilere inip, fırını
02:40
before he came upstairs to fall into bed --
50
148000
4000
söndürmesi olurdu--
02:44
in those long-ago days,
51
152000
2000
o çok uzun zaman önceki günlerde,
02:46
women, my mother, my friends' mothers,
52
154000
3000
kadınlar, annem, arkadaşlarımın anneleri,
02:49
our neighbors, all the women I knew --
53
157000
3000
komşularımız, tanıdığım tüm kadınlar--
02:52
wore, often much of the day,
54
160000
2000
gün boyunca,
02:54
what were called housedresses,
55
162000
2000
ev elbisesi denen,
02:56
cheap, printed, pulpy,
56
164000
2000
ucuz basma kumaştan, yumuşak
02:58
seemingly purposefully shapeless
57
166000
3000
sanki bilerek şekilsiz
03:01
light cotton shifts that you wore over your nightgown
58
169000
3000
hafif pamuklu elbiseleri geceliklerinin üstüne giyerlerdi
03:04
and, when you had to go look for a child,
59
172000
3000
ve çocuğunu aramaya çıktığında,
03:07
hang wash on the line,
60
175000
2000
çamaşırlarını asarken,
03:09
or run down to the grocery store on the corner,
61
177000
3000
ya da köşedeki bakkala gittiğinde,
03:12
under a coat,
62
180000
2000
paltonun altından,
03:14
the twisted hem of the nightgown
63
182000
2000
geceliğin kıvrılmış kenarları
03:16
always lank and yellowed,
64
184000
2000
her zaman cansız ve sararmış
03:18
dangling beneath.
65
186000
3000
sarkardı.
03:21
More than the curlers some of the women
66
189000
2000
Bazı kadınların, bir türlü gerçekleşmeyen
03:23
seemed constantly to have in their hair
67
191000
3000
bir balo gibi önemli bir olaya
03:26
in preparation for some great event --
68
194000
2000
hazırlandıklarını zannettiren
03:28
a ball, one would think --
69
196000
2000
sürekli kafalarındaki
03:30
that never came to pass;
70
198000
2000
bigudilerinden daha çok
03:32
more than the way most women's faces
71
200000
2000
çoğu kadının gün boyunca
03:34
not only were never made up during the day,
72
202000
3000
hiç makyaj yapmamaları yetmezmiş gibi
03:37
but seemed scraped, bleached,
73
205000
3000
yüzlerinin kazınmış, ağarmış ve
03:40
and, with their plucked eyebrows, scarily masklike;
74
208000
3000
alınmış kaşlarıyla korkutucu derecede maskeye benzemesinden daha çok;
03:43
more than all that it was those dresses
75
211000
4000
kadınları tanınmaz ve yasak,
03:47
that made women so unknowable and forbidding,
76
215000
3000
erkeklerin erişiminin olmadığı, erkek çocuklarının ise
03:50
adepts of enigmas to which men could have no access,
77
218000
4000
anlayamadığı bilinmez ve yasak gizem ustalarına
03:54
and boys no conception.
78
222000
4000
dönüştüren o elbiselerdi herşeyden daha da çok.
03:58
Only later would I see the dresses also
79
226000
3000
Daha sonraları anladım o elbiselerin
04:01
as a proclamation:
80
229000
2000
birşeyleri ilan ettiğini:
04:03
that in your dim kitchen, your laundry,
81
231000
4000
loş mutfaklarınızda, çamaşırlığınızda,
04:07
your bleak concrete yard,
82
235000
2000
kasvetli beton bahçenizde,
04:09
what you revealed of yourself
83
237000
2000
kendinizden ifşa ettiğiniz
04:11
was a fabulation;
84
239000
2000
bir hikayeydi;
04:13
your real sensual nature,
85
241000
2000
gerçek fiziksel doğanız,
04:15
veiled in those sexless vestments,
86
243000
3000
o cinsiyeti olmayan elbiselerle gizlenmiş,
04:18
was utterly your dominion.
87
246000
3000
tamamıyla sizin egemenliğinizdeydi.
04:21
In those days, one hid much else as well:
88
249000
4000
O günlerde insanlar başka şeyleri de çok iyi gizlerlerdi:
04:25
grown men didn't embrace one another,
89
253000
2000
yetişkin erkekler birbirlerine sarılmazdı,
04:27
unless someone had died,
90
255000
2000
eğer biri ölmemişse,
04:29
and not always then; you shook hands
91
257000
3000
ve arada sırada el sıkışırdın
04:32
or, at a ball game, thumped your friend's back
92
260000
3000
ya da bir futbol maçında arkadaşının sırtına vururdun
04:35
and exchanged blows meant to be codes for affection;
93
263000
4000
ve karşılıklı yumruklaşma sevgi kurallarından sayılırdı;
04:39
once out of childhood you'd never again know
94
267000
3000
bir kere çocukluğun bitti mi bir daha asla yaşamazdın
04:42
the shock of your father's whiskers on your cheek,
95
270000
3000
babanın sakallarını yanağında hissetmenin şaşkınlığını,
04:45
not until mores at last had evolved,
96
273000
4000
gelenekler evrimleşip
04:49
and you could hug another man, then hold on for a moment,
97
277000
3000
başka bir adama sarılıp bir dakika durabilene
04:52
then even kiss (your fathers bristles
98
280000
3000
ve hatta öpene kadar (babanın sakalları
04:55
white and stiff now).
99
283000
3000
beyaz ve katıdır artık).
04:58
What release finally, the embrace:
100
286000
3000
Ne büyük rahatlamaydı sonunda, kucaklaşma:
05:01
though we were wary -- it seemed so audacious --
101
289000
4000
yine de temkinliydik -- büyük bir cüretkarlık gibi görünmüştü--
05:05
how much unspoken joy there was
102
293000
2000
dile getirilmemiş ne büyük bir mutluluktu
05:07
in that affirmation of equality and communion,
103
295000
3000
eşitlik ve paylaşımın teyidi,
05:10
no matter how much misunderstanding
104
298000
4000
her ne kadar yanlış anlaşılmalar
05:14
and pain had passed between you by then.
105
302000
4000
ve acılar yaşanmış olsa da aranızda.
05:18
We knew so little in those days,
106
306000
3000
O günlerde çok az şey bilirdik,
05:21
as little as now, I suppose
107
309000
2000
şimdiki kadar az sanırım
05:23
about healing those hurts:
108
311000
2000
yaraları iyileştirmek hakkında:
05:25
even the women, in their best dresses,
109
313000
3000
korsajlarına dikilmiş boncuk ve payetli
05:28
with beads and sequins sewn on the bodices,
110
316000
3000
en güzel elbiselerin içinde
05:31
even in lipstick and mascara,
111
319000
2000
ruj ve maskaralı
05:33
their hair aflow,
112
321000
2000
saçları uçuşan kadınlar bile
05:35
could only stand wringing their hands,
113
323000
2000
sadece ellerini ovuşturup
05:37
begging for peace,
114
325000
2000
barış için dua edebilirlerdi,
05:39
while father and son, like thugs,
115
327000
2000
baba ve oğul eşkiyalar gibi,
05:41
like thieves, like Romans,
116
329000
3000
hırsızlar gibi, Romalılar gibi
05:44
simmered and hissed and hated,
117
332000
2000
köpürüp, tıslayıp, nefret edip,
05:46
inflicting sorrows that endured,
118
334000
3000
kalıcı acılar yayarlarken.
05:49
the worst anyway,
119
337000
2000
En kötüsü ise, bu acıların
05:51
through the kiss and embrace,
120
339000
2000
öpücük ve kucaklaşmayla
05:53
bleeding from brother to brother,
121
341000
2000
kardeşten kardeşe kanayarak
05:55
into the generations.
122
343000
3000
nesillere taşınmasıydı.
05:58
In those days there was still countryside
123
346000
3000
O günlerde hala taşralar vardı
06:01
close to the city, farms, cornfields, cows;
124
349000
4000
şehre yakın, çiftlikler, mısır tarlaları, inekler;
06:05
even not far from our building
125
353000
2000
donuk tuğlaları ve uzun gölgeli holüyle
06:07
with its blurred brick and long shadowy hallway
126
355000
3000
bizim binamızdan bile uzak olmayan
06:10
you could find tracts with hills and trees
127
358000
3000
dağ ve ormanmış gibi göreceğin
06:13
you could pretend were mountains and forests.
128
361000
4000
tepecikleri ve ağaçları olan araziler bulurdun
06:17
Or you could go out by yourself
129
365000
2000
Ya da kendi başına gezerdin
06:19
even to a half-block-long empty lot,
130
367000
3000
nerdeyse bir mahalle büyüklüğünde bir alanda,
06:22
into the bushes: like a creature of leaves you'd lurk,
131
370000
4000
çalılara doğru giderdin, yapraklarda yaşayan bir yaratık gibi
06:26
crouched, crawling, simplified, savage, alone;
132
374000
5000
çömelmiş, sürünerek, sade, vahşi, yalnız;
06:31
already there was wanting to be simpler,
133
379000
4000
hep daha sade olma isteği vardı,
06:35
wanting, when they called you,
134
383000
3000
seni çağırdıklarında
06:38
never to go back.
135
386000
4000
asla geri dönmeme isteği.
06:42
(Applause)
136
390000
11000
(Alkış)
06:53
This is another longish one,
137
401000
2000
Bu da diğer bir uzunumsu şiir,
06:55
about the old and the young.
138
403000
3000
gençler ve yaşlılarla ilgili.
06:58
It actually happened right at the time we met.
139
406000
2000
Gerçekten tam karşılaştığımızda oldu.
07:00
Part of the poem takes place in
140
408000
4000
Şiirin bir bölümü
07:04
space we shared and time we shared.
141
412000
3000
paylaştığımız alan ve zamanda geçiyor.
07:07
It's called "The Neighbor."
142
415000
2000
Adı "Komşu."
07:09
Her five horrid, deformed little dogs
143
417000
4000
Onun korkunç, şekilsiz beş küçük köpeği
07:13
who incessantly yap on the roof under my window.
144
421000
4000
penceremin altındaki çatıda aralıksız havlayan.
07:17
Her cats, God knows how many,
145
425000
2000
Tanrı bilir kaç tane kedisi
07:19
who must piss on her rugs --
146
427000
2000
halılarına işemek zorunda olan
07:21
her landing's a sickening reek.
147
429000
3000
sahanlığı mide bulandırıcı kokular salan.
07:24
Her shadow once, fumbling the chain on her door,
148
432000
4000
Bir keresinde kapıdaki zinciri yoklayan gölgesi,
07:28
then the door slamming fearfully shut,
149
436000
3000
ve kapının korkuyla kapatılışı,
07:31
only the barking and the music -- jazz --
150
439000
3000
sadece havlamalar ve müzik ---caz---
07:34
filtering as it does, day and night into the hall.
151
442000
5000
geceyi ve gündüzü koridora süzen.
07:39
The time it was Chris Connor singing "Lush Life" --
152
447000
3000
Chris Connor "Lush life" şarkısını söylediğinde
07:42
how it brought back my college sweetheart,
153
450000
3000
nasıl üniversite aşkım gelmişti aklıma
07:45
my first real love, who -- till I left her --
154
453000
4000
ilk gerçek aşkım --ben onu terk edene kadar--
07:49
played the same record.
155
457000
2000
aynı plağı çalmıştı.
07:51
And head on my shoulder, hand on my thigh,
156
459000
4000
Ve kafası omuzumda, eli bacağımda,
07:55
sang sweetly along, of regrets and depletions
157
463000
4000
pişmanlık ve tükenmeyle ilgili şarkılar söylemişti
07:59
she was too young for,
158
467000
2000
Onun acısına inanmak için çok gençtim
08:01
as I was too young, later, to believe in her pain.
159
469000
4000
o da çok gençti.
08:05
It startled, then bored, then repelled me.
160
473000
5000
Beni önce şaşırttı, sonra sıktı, sonra iğrendirdi.
08:10
My starting to fancy she'd ended up in this fire-trap
161
478000
3000
Hoşuma gitmeye başlayan onun Village'de, bu ateş kapanında sıkışıp kalması
08:13
in the Village, that my neighbor was her.
162
481000
3000
ve benim komşum olmasıydı.
08:16
My thinking we'd meet, recognize one another,
163
484000
3000
Umuyordum ki, karşılaşacağız, birbirimizi tanıyacağız,
08:19
become friends, that I'd accomplish a penance.
164
487000
4000
arkadaş olacağız ve kefaretimi ödeyeceğim.
08:23
My seeing her, it wasn't her, at the mailbox.
165
491000
5000
Onu, ki o eskisi gibi değildi, posta kutularının yanında ilk görüşüm,
08:28
Gray-yellow hair, army pants under a nightgown,
166
496000
4000
Gri-sarı saçlar, geceliğin altından görünen asker pantolonu,
08:32
her turning away, hiding her ravaged face
167
500000
3000
elleriyle harap olmuş yüzünü saklayıp sırtını dönmesi
08:35
in her hands, muttering an inappropriate "Hi."
168
503000
5000
uygunsuz bir "Merhaba" mırıldanarak.
08:40
Sometimes there are frightening goings-on in the stairwell.
169
508000
4000
Bazen merdivenlerde korkutucu olaylar yaşanırdı.
08:44
A man shouting, "Shut up!" The dogs frantically snarling,
170
512000
4000
Bağıran bir adam, "Kapayın çenenizi!" Deli gibi homurdanan,
08:48
claws scrabbling, then her -- her voice
171
516000
3000
yerleri tırmalayan köpekler, ve o --- onun sesi
08:51
hoarse, harsh, hollow,
172
519000
2000
boğuk, haşin, boş,
08:53
almost only a tone,
173
521000
2000
nerdeyse tek bir ton,
08:55
incoherent, a note, a squawk,
174
523000
3000
anlaşılmayan bir nota, bir ciyaklama,
08:58
bone on metal, metal gone molten,
175
526000
2000
metal üstündeki kemik, erimiş metal gibi,
09:00
calling them back,
176
528000
2000
köpekleri çağıran,
09:02
"Come back darlings, come back dear ones.
177
530000
3000
"Gelin canlarım, gelin biriciklerim.
09:05
My sweet angels, come back."
178
533000
4000
Benim tatlı meleklerim, gelin."
09:09
Medea she was, next time I saw her.
179
537000
3000
Onu tekrar gördüğümde Medea'ydı.
09:12
Sorceress, tranced, ecstatic,
180
540000
3000
Kendinden geçmiş, trans halinde bir büyücü,
09:15
stock-still on the sidewalk
181
543000
2000
köpekler hala kaldırımda
09:17
ragged coat hanging agape,
182
545000
3000
yırtık pırtık paltosunun önü açık,
09:20
passersby flowing around her,
183
548000
2000
yoldan geçenler çevresinden dolanırken
09:22
her mouth torn suddenly open
184
550000
2000
ağzı aniden açıldı
09:24
as though in a scream,
185
552000
2000
sanki çığlık atıyormuş gibi,
09:26
silently though, as though only in her brain
186
554000
3000
ama sessiz, sanki çığlık sadece beyninde
09:29
or breast had it erupted.
187
557000
2000
ya da göğsünde patlamış gibi.
09:31
A cry so pure, practiced, detached,
188
559000
4000
Tertemiz, çalışılmış, kopuk bir çığlık
09:35
it had no need of a voice,
189
563000
3000
sese ihtiyacı olmayan,
09:38
or could no longer bear one.
190
566000
2000
ya da artık bir ses taşıyamayan.
09:40
These invisible links that allure,
191
568000
3000
Bu görünmez bağlar bizi cezbeden,
09:43
these transfigurations, even of anguish, that hold us.
192
571000
5000
ızdırabın bile başkalaşımları bizi tutan.
09:48
The girl, my old love,
193
576000
2000
O kızın, benim eski aşkımın,
09:50
the last lost time I saw her
194
578000
2000
son kez onu uzun zaman önce gördüğümde
09:52
when she came to find me at a party,
195
580000
3000
beni bir partide bulmaya geldiğinde,
09:55
her drunkenly stumbling, falling,
196
583000
2000
sarhoşluktan sendeleyerek düşüşü,
09:57
sprawling, skirt hiked, eyes veined red,
197
585000
4000
eteği sıyrılmış yere serilişi, gözleri kırmız damarlı
10:01
swollen with tears, her shame,
198
589000
3000
ağlamaktan şişmiş, utancı,
10:04
her dishonor.
199
592000
2000
onursuzluğu.
10:06
My ignorant, arrogant coarseness,
200
594000
3000
Benim cahil, kibirli terbiyesizliğim,
10:09
my secret pride, my turning away.
201
597000
4000
gizli gururum, sırtımı dönüşüm.
10:13
Still life on a rooftop,
202
601000
2000
Çatıda hareketsiz hayat,
10:15
dead trees in barrels, a bench broken,
203
603000
4000
fiçılarda cansız ağaçlar, kırık bir dal,
10:19
dogs, excrement, sky.
204
607000
2000
köpekler, dışkı, gökyüzü.
10:21
What pathways through pain,
205
609000
2000
Hangi yollar acıdan geçen?
10:23
what junctures of vulnerability,
206
611000
3000
kırılganlığın hangi kavşak,
10:26
what crossings and counterings?
207
614000
2000
geçit ve gişeleri?
10:28
Too many lives in our lives already,
208
616000
3000
Hayatlarımızda zaten çok fazla hayat var,
10:31
too many chances for sorrow,
209
619000
2000
üzüntü için çok fazla olasılık,
10:33
too many unaccounted-for pasts.
210
621000
3000
çok fazla hesaba katılmamış geçmiş.
10:36
"Behold me," the god of frenzied,
211
624000
2000
"Gör beni," der tükenmeyen,
10:38
inexhaustible love says,
212
626000
3000
şiddetli aşkın tanrısı,
10:41
rising in bloody splendor, "Behold me."
213
629000
5000
kanlı bir ihtişamın içinde yükselerek, "Gör beni."
10:46
Her making her way
214
634000
2000
Onun pis giriş merdivenlerinden
10:48
down the littered vestibule stairs,
215
636000
2000
aşağıya inişi,
10:50
one agonized step at a time.
216
638000
3000
her seferinde acı dolu tek bir adım.
10:53
My holding the door.
217
641000
2000
Benim kapıyı tutuşum.
10:55
Her crossing the fragmented tiles,
218
643000
2000
Onun parçalanmış karolardan geçişi,
10:57
faltering at the step to the street,
219
645000
3000
Sokağa çıkan son merdivende duraksaması,
11:00
droning, not looking at me,
220
648000
2000
bana bakmadan söylenmesi,
11:02
"Can you help me?"
221
650000
2000
"Bana yardım eder misin?"
11:04
Taking my arm, leaning lightly against me.
222
652000
4000
Koluma girişi, bana hafifçe yaslanması.
11:08
Her wavering step into the world.
223
656000
3000
Dünyaya bocalayarak attığı adım.
11:11
Her whispering, "Thanks love." Lightly, lightly against me.
224
659000
9000
Fısıldaması, "Teşekkürler canım." Hafifçe, hafifçe bana yaslanarak.
11:20
(Applause)
225
668000
9000
(Alkış)
11:29
I think I'll lighten up a little.
226
677000
2000
Sanırım biraz neşelenme zamanı geldi.
11:31
(Laughter)
227
679000
2000
(Kahkahalar)
11:33
Another, different kind of poem of youth and age.
228
681000
4000
Şimdi gençlik ve yaşlılıkla ilgili başka bir şiir.
11:37
It's called "Gas."
229
685000
2000
Adı "Gaz."
11:39
(Laughter)
230
687000
2000
(Kahkahalar)
11:41
Wouldn't it be nice, I think,
231
689000
2000
Hoş olmaz mıydı,
11:43
when the blue-haired lady in the doctor's waiting room
232
691000
3000
doktorun bekleme odasındaki mavi saçlı kadın
11:46
bends over the magazine table
233
694000
3000
dergilerin bulunduğu masaya doğru uzandığında
11:49
and farts, just a little,
234
697000
2000
birazcık osursa,
11:51
and violently blushes.
235
699000
3000
ve şiddetle kızarsa.
11:54
Wouldn't it be nice if intestinal gas
236
702000
2000
Hoş olmaz mıydı eğer bağırsak gazı
11:56
came embodied in visible clouds,
237
704000
3000
görünen bulutlar halinde gelip
11:59
so she could see that her really quite inoffensive pop
238
707000
3000
o kadına oldukça zararsız gazının
12:02
had only barely grazed my face
239
710000
2000
yüzümü sıyırıp geçtiğini gösterebilseydi
12:04
before it drifted away.
240
712000
2000
sürüklenip yok olmadan önce.
12:06
(Laughter)
241
714000
2000
(Kahkahalar)
12:08
Besides, for this to have happened now
242
716000
2000
Ayrıca bunun şimdi olması
12:10
is a nice coincidence. Because not an hour ago,
243
718000
3000
hoş bir tesadüf çünkü bir saat önce,
12:13
while we were on our walk,
244
721000
2000
yürüyüş yaparken
12:15
my dog was startled by a backfire
245
723000
2000
köpeğim bir patlamayla şaşkına döndü
12:17
and jumped straight up like a horse bucking.
246
725000
3000
ve bir at gibi geriye sıçradı.
12:20
And that brought back to me the stable
247
728000
2000
Ve bu beni 12 yaşında haftasonları
12:22
I worked on weekends when I was 12,
248
730000
2000
çalıştığım ahıra götürdü,
12:24
and a splendid piebald stallion,
249
732000
3000
ve üzerine her binildiğinde o şekilde
12:27
who whenever he was mounted would buck just like that,
250
735000
3000
sıçrayan o alacalı müthiş ata,
12:30
though more hugely of course,
251
738000
3000
tabii ki daha büyük,
12:33
enormous, gleaming, resplendent.
252
741000
2000
kocaman, pırıl pırıl, göz alıcı.
12:35
And the woman, her face abashedly buried
253
743000
3000
Ve yüzü gururu incinmiş bir şekilde
12:38
in her "Elle" now, reminded me --
254
746000
2000
"Elle" dergisine gömülü o kadın bana hatırlattı--
12:40
I'd forgotten that not the least part of my awe
255
748000
3000
Dehşetimin büyük bir bölümünü
12:43
consisted of the fact that with every jump he took
256
751000
4000
atın her sıçrayışında
12:47
the horse would powerfully fart.
257
755000
2000
kuvvetli bir biçimde osurması oluşturuyordu.
12:49
Phwap! Phwap! Phwap!
258
757000
2000
Zart! Zurt! Zart!
12:51
Something never mentioned
259
759000
2000
O günlerde atlar ve binicileri
12:53
in the dozens of books about horses
260
761000
2000
hakkında yalayıp yuttuğum düzinelerce
12:55
and their riders I devoured in those days.
261
763000
3000
kitapta hiç bahsi geçmeyen bir şey.
12:58
All that savage grandeur,
262
766000
3000
Bütün o vahşi azamet,
13:01
the steely glinting hooves,
263
769000
2000
o ışıldayan çelik toynaklar,
13:03
the eruptions driven from the creature's mighty innards,
264
771000
4000
o yaratığın muazzam iç organlarından gelen patlamalar,
13:07
breath stopped, heart stopped, nostrils madly flared,
265
775000
5000
nefes yok, kalp atmıyor, burun delikleri çılgın bir şekilde genişlemiş,
13:12
I didn't know if I wanted to break him, or be him.
266
780000
5000
Onu yok etmek mi yoksa o mu olmak isterdim bilmiyordum.
13:17
(Laughter)
267
785000
2000
(Kahkahalar)
13:19
(Applause)
268
787000
7000
(Alkış)
13:29
This is called "Thirst."
269
797000
5000
Şimdi okuyacağım şiirin adı "Susuzluk."
13:34
Many -- most of my poems actually
270
802000
2000
Aslında çoğu şiirim
13:36
are urban poems. I happen to be reading a bunch that aren't.
271
804000
4000
kent şiiridir ama kendimi kent şiiri olmayan bir grubu okurken buldum.
13:40
"Thirst."
272
808000
2000
"Susuzluk."
13:42
Here was my relation with the woman who lived all last autumn and winter,
273
810000
4000
İşte benim geçen sonbahar ve kışı
13:46
day and night, on a bench
274
814000
2000
gece ve gündüz 103üncü Cadde
13:48
in the 103rd Street subway station,
275
816000
3000
metro durağındaki bir bankta geçiren kadınla olan ilişkim,
13:51
until finally one day she vanished.
276
819000
3000
ta ki bir gün ortadan kaybolana kadar.
13:54
We regarded each other, scrutinized one another.
277
822000
4000
Birbirimizi kabul ettik, inceledik.
13:58
Me shyly, obliquely, trying not to be furtive.
278
826000
4000
Ben utanarak, dolaylı bir şekilde, sinsi olmamaya çalışarak.
14:02
She boldly, unblinkingly, even pugnaciously,
279
830000
4000
O cesurca, gözlerini kırpmadan, hatta hırçın,
14:06
wrathfully even, when her bottle was empty.
280
834000
5000
hatta şişesi boş olduğu zamanlarda öfke dolu.
14:11
I was frightened of her. I felt like a child.
281
839000
3000
Ondan korkuyordum. Bir çocuk gibi hissediyordum.
14:14
I was afraid some repressed part of myself
282
842000
3000
Bastırılmış bir yanımın kontrolden çıkmasından
14:17
would go out of control, and I'd be forever entrapped
283
845000
3000
sonsuza kadar onun kokusunun
14:20
in the shocking seethe of her stench.
284
848000
4000
şaşırtıcı öfkesinde hapsolmaktan korkuyordum.
14:24
Not excrement merely, not merely surface
285
852000
3000
Sadece bok değil, sadece yüzeyin
14:27
and orifice going unwashed,
286
855000
2000
ve deliğin temizlenmemesi değil,
14:29
rediffusion of rum,
287
857000
2000
romun yansıması,
14:31
there was will in it,
288
859000
2000
içinde irade vardı,
14:33
and intention, power and purpose --
289
861000
2000
ve niyet, güç ve amaç,
14:35
a social, ethical rage and rebellion --
290
863000
4000
sosyal ve etik bir öfke ve isyan,
14:39
despair too, though, grief, loss.
291
867000
5000
Umutsuzluk, yas ve kayıp da.
14:44
Sometimes I'd think I should take her home with me,
292
872000
2000
Bazen onu eve götürsem diye düşünürdüm,
14:46
bathe her, comfort her, dress her.
293
874000
3000
yıkayıp, rahatlatıp giydirmek için.
14:49
She wouldn't have wanted me to, I would think.
294
877000
3000
O istemezdi sanırım.
14:52
Instead, I'd step into my train.
295
880000
3000
Bunun yerine trenime binerdim.
14:55
How rich I would think, is the lexicon
296
883000
3000
Kendini aklamanın kelime dağarcığının
14:58
of our self-absolving.
297
886000
2000
ne kadar zengin olduğunu düşünerek.
15:00
How enduring, our bland fatal assurance
298
888000
3000
Yansıtmanın başarılmış dürüstlük olduğuna dair
15:03
that reflection is righteousness being accomplished.
299
891000
5000
yavan ve ölümcül güvenimiz ne kadar da ebedi.
15:08
The dance of our glances,
300
896000
2000
Bakışlarımızın dansı,
15:10
the clash, pulling each other through
301
898000
3000
çarpışması, birbirlerini algısal deliklerle
15:13
our perceptual punctures,
302
901000
2000
çekmeleri
15:15
then holocaust, holocaust,
303
903000
2000
ve sonra soykırım, soykırım.
15:17
host on host of ill, injured presences,
304
905000
4000
Hasta ve yaralı varlıkların ev sahiplerinin ev sahibi,
15:21
squandered, consumed.
305
909000
4000
heba edilmiş, tüketilmiş.
15:25
Her vigil somewhere I know continues.
306
913000
3000
Gece nöbeti biliyorum ki bir yerlerde devam ediyor.
15:28
Her occupancy, her absolute, faithful attendance.
307
916000
5000
Meşguliyeti, kesin, katılımı sadık.
15:33
The dance of our glances, challenge, abdication,
308
921000
4000
Bakışlarımızın dansı, meydan okuma, feragat,
15:37
effacement, the perfume of our consternation.
309
925000
7000
yok etme, dehşetimizin parfümü.
15:44
(Applause)
310
932000
7000
(Alkış)
15:52
This is a newer poem, a brand new poem.
311
940000
4000
Bu daha yeni bir şiir, yepyeni bir şiir.
15:56
The title is "This Happened."
312
944000
3000
Şiirin adı "Olan Bu."
15:59
A student, a young woman
313
947000
3000
Bir öğrenci, genç bir kadın
16:02
in a fourth-floor hallway of her lycee,
314
950000
3000
lisesinin 4'üncü katındaki koridorda,
16:05
perched on the ledge of an open window
315
953000
2000
açık bir pencerenin kenarına tünemiş
16:07
chatting with friends between classes;
316
955000
4000
ders arasında arkadaşlarıyla sohbet ediyor;
16:11
a teacher passes and chides her,
317
959000
2000
geçen bir öğretmen onu azarlıyor,
16:13
"Be careful, you might fall,"
318
961000
2000
"Dikkatli ol, düşersin,"
16:15
almost banteringly chides her,
319
963000
3000
nerdeyse dalga geçerek azarlıyor,
16:18
"You might fall,"
320
966000
2000
"Düşersin,"
16:20
and the young woman, 18, a girl really,
321
968000
3000
ve genç kadın, 18'inde, daha doğrusu kız,
16:23
though she wouldn't think that,
322
971000
2000
hiç bunu düşünmemesine rağmen
16:25
as brilliant as she is, first in her class,
323
973000
3000
zeki, sınıfının birincisi,
16:28
and "Beautiful, too," she's often told,
324
976000
3000
ve "Güzel de," hep ona söylendiği gibi,
16:31
smiles back, and leans into the open window,
325
979000
4000
gülümsüyor ve açık pencereye doğru uzanıyor,
16:35
which wouldn't even be open if it were winter --
326
983000
3000
kış olsa kapalı olacak pencereye,
16:38
if it were winter someone would have closed it ("Close it!") --
327
986000
4000
Eğer kış olsa birinin kapayacağı pencereye ("Kapa pencereyi!")
16:42
leans into the window, farther, still smiling,
328
990000
4000
Daha da ileriye uzanıyor hala gülümseyerek,
16:46
farther and farther, though it takes less time
329
994000
3000
ileriye ve daha ileriye ama bundan daha kısa süre içinde
16:49
than this, really an instant, and lets herself fall.
330
997000
5000
gerçekten bir anda kendisini bırakıyor pencereden dışarı.
16:54
Herself fall.
331
1002000
3000
Kendisini bırakıyor.
16:57
A casual impulse, a fancy,
332
1005000
3000
Sıradan bir dürtü, bir merak,
17:00
never thought of until now, hardly thought of even now ...
333
1008000
4000
şu ana kadar düşünülmemiş, şimdi bile düşünülmemiş...
17:04
No, more than impulse or fancy,
334
1012000
3000
Hayır, bir dürtü ya da meraktan çok daha fazlası,
17:07
the girl knows what she's doing,
335
1015000
2000
kız ne yaptığının farkında,
17:09
the girl means something,
336
1017000
2000
kız bir şey anlatmak istiyor,
17:11
the girl means to mean,
337
1019000
2000
Bir şey anlatmak istiyor
17:13
because it occurs to her in that instant,
338
1021000
3000
çünkü o an fark ediyor ki,
17:16
that beautiful or not, bright yes or no,
339
1024000
3000
güzel veya değil, akıllı veya değil,
17:19
she's not who she is,
340
1027000
2000
o, bahsedilen kişi değil,
17:21
she's not the person she is,
341
1029000
2000
o, o kişi değil,
17:23
and the reason, she suddenly knows,
342
1031000
2000
ve sebebini aniden anlıyor,
17:25
is that there's been so much premeditation
343
1033000
3000
bulunduğu yerde herşey önceden tasarlanmış
17:28
where she is, so much plotting and planning,
344
1036000
3000
çok fazla plan ve entrika var,
17:31
there's hardly a person where she is,
345
1039000
3000
bulunduğu yerde kimse yok,
17:34
or if there is, it's not her, or not wholly her,
346
1042000
4000
varsa bile kendisi değil, bütünüyle o değil,
17:38
it's a self inhabited, lived in by her,
347
1046000
4000
onun yaşadığı bir mesken,
17:42
and seemingly even as she thinks it
348
1050000
2000
ve düşünürken bile
17:44
she knows what's been missing:
349
1052000
2000
neyin eksik olduğunu biliyor:
17:46
grace,
350
1054000
2000
zarafet,
17:48
not premeditation but grace,
351
1056000
2000
tasarı değil, zarafet,
17:50
a kind of being in the world spontaneously,
352
1058000
4000
dünyada kendiliğinden olma
17:54
with grace.
353
1062000
2000
zarafetle.
17:56
Weightfully upon me was the world.
354
1064000
3000
Dünya tüm ağırlığıyla üzerimdeydi.
17:59
Weightfully this self which graced the world
355
1067000
3000
Ağırlığıyla dünyayı şereflendiren bu kişi
18:02
yet never wholly itself.
356
1070000
3000
ama tamamıyla kendisi değil.
18:05
Weightfully this self which weighed upon me,
357
1073000
3000
Ağırlığını hissettiğim bu kişi,
18:08
the release from which is what I desire
358
1076000
3000
Arzu ettiğim ve başardığım şeyden
18:11
and what I achieve.
359
1079000
2000
kurtulma.
18:13
And the girl remembers, in this infinite instant
360
1081000
4000
Ve kız bu sonsuz anda hatırlıyor,
18:17
already now so many times divided,
361
1085000
3000
bu bir çok kere bölünen şu ana dönüşmüş anda
18:20
the sadness she felt once,
362
1088000
2000
bir kez hissettiği üzüntüyü
18:22
hardly knowing she felt it,
363
1090000
2000
hissettiğini tam olarak anlamadan,
18:24
to merely inhabit herself.
364
1092000
2000
sadece kendisini yaşamak için,
18:26
Yes, the girl falls, absurd to fall,
365
1094000
3000
Evet, kız düşüyor, düşmesi saçma,
18:29
even the earth with its compulsion
366
1097000
3000
üstüne düşenleri kabul etme
18:32
to take unto itself all that falls
367
1100000
3000
mecburiyetindeki dünya bile
18:35
must know that falling is absurd,
368
1103000
2000
düşmenin saçma olduğunu biliyor olmalı,
18:37
yet the girl falling isn't myself,
369
1105000
3000
ama düşen kız ben değilim,
18:40
or she is myself,
370
1108000
2000
ya da benim,
18:42
but a self I took of my own volition unto myself.
371
1110000
4000
ama irademle kendim diye kabul ettiğim biri.
18:46
Forever. With grace.
372
1114000
4000
Sonsuza kadar. Zarafetle.
18:50
This happened.
373
1118000
3000
Olan bu.
18:53
(Applause)
374
1121000
8000
(Alkış)
19:01
I'll read just one more. I don't usually say that.
375
1129000
2000
Son bir tane okuyacağım. Genelde bunu söylemem.
19:03
I like to just end.
376
1131000
2000
Sadece bitirmek hoşuma gider.
19:05
But I'm afraid that Ricky will come out here
377
1133000
3000
Ama korkarım ki Ricky buraya gelip
19:08
and shake his fist at me.
378
1136000
4000
yumruğunu bana sallayacak.
19:12
This is called "Old Man," appropriately enough.
379
1140000
4000
Bu şiirin adı "Yaşlı Adam," yeterince uygun.
19:16
"Special: big tits,"
380
1144000
2000
Özel Sayı. Büyük memeler.
19:18
Says the advertisement for a soft-core magazine
381
1146000
3000
Diyor mahallemizdeki gazetecide duran
19:21
on our neighborhood newsstand.
382
1149000
2000
hafif bir derginin reklamı.
19:23
But forget her breasts.
383
1151000
2000
Ama göğüslerini unut.
19:25
A lush, fresh-lipped blond,
384
1153000
3000
Gösterişli, körpe dudaklı bir sarışın,
19:28
skin glowing gold, sprawls there,
385
1156000
3000
teni altın gibi pırıl pırıl, sereserpe uzanmış,
19:31
resplendent.
386
1159000
2000
muhteşem.
19:33
60 nearly, yet these hardly tangible,
387
1161000
3000
Nerdeyse 60'ımda bu soyut,
19:36
hardly better than harlots, can still stir me.
388
1164000
5000
fahişelerden bir farkı olmayan şeyler beni hala heyecanlandırıyor.
19:41
Maybe a coming of age in the
389
1169000
2000
Belki de duyusal Amerikan karanlığında
19:43
American sensual darkness,
390
1171000
2000
bir yaş dönümüydü,
19:45
never seeing an unsmudged nipple,
391
1173000
2000
lekeli bir meme ucu
19:47
an uncensored vagina,
392
1175000
2000
sansürlenmemiş bir vajina görmeden,
19:49
has left me forever infected
393
1177000
3000
beni sonsuza dek hastalıklı bırakan
19:52
with an unquenchable lust of the eye.
394
1180000
3000
gözün tatmin edilebilen şehvetiyle.
19:55
Always that erotic murmur,
395
1183000
2000
Hep o erotik mırıltı
19:57
I'm hardly myself
396
1185000
2000
Ben, ben değilim
19:59
if I'm not in a state of incipient desire.
397
1187000
4000
eğer yeni başlayan bir arzu hali içinde değilsem.
20:03
God knows though,
398
1191000
2000
Ama Tanrı biliyor ki
20:05
there are worse twists your obsessions can take.
399
1193000
3000
saplantılar daha kötü şeylere de dönüşebilir.
20:08
Last year in Israel, a young ultra-orthodox Rabbi
400
1196000
4000
Geçen yıl İsrail'de genç bir ortodoks haham
20:12
guiding some teenage girls through the Shrine of the Shoah
401
1200000
4000
bir grup genç kızı soykırım bölgesinde gezdirirken
20:16
forbade them to look in one room.
402
1204000
3000
bir odaya girmelerini yasakladı.
20:19
Because there were images in it he said were licentious.
403
1207000
4000
Çünkü bu odada ahlaksız olduğunu söylediği görüntüler vardı.
20:23
The display was a photo. Men and women stripped naked,
404
1211000
4000
Bahsettiği görüntü bir fotoğraftı. Kadın ve erkekler çırılçıplak,
20:27
some trying to cover their genitals,
405
1215000
2000
bazıları jenital organlarını kapamaya çalışıyor,
20:29
others too frightened to bother,
406
1217000
2000
diğerleri bununla uğraşamayacak kadar korkmuş
20:31
lined up in snow
407
1219000
2000
karda dizilmiş
20:33
waiting to be shot and thrown into a ditch.
408
1221000
3000
vurulup bir çukura atılmayı bekliyorlar.
20:36
The girls, to my horror,
409
1224000
3000
Kızlar da korktuğum gibi
20:39
averted their gaze.
410
1227000
2000
bakışlarını çevirdiler.
20:41
What carnal mistrust had their teacher taught them.
411
1229000
4000
Öğretmenleri ne kadar cinsel bir güvensizlik öğretmiş onlara.
20:45
Even that though. Another confession:
412
1233000
4000
Bunu bile. Başka bir itiraf:
20:49
Once in a book on pre-war Poland,
413
1237000
3000
Bir keresinde savaş öncesi Polonya'yla ilgili bir kitapta,
20:52
a studio portrait, an absolute angel,
414
1240000
4000
kendimi eziyet görmüş, eziyet eden gözleriyle
20:56
an absolute angel with tormented, tormenting eyes.
415
1244000
2000
bir meleğin, gerçek bir meleğin stüdyoda çekilmiş
20:58
I kept finding myself at her page.
416
1246000
3000
fotoğrafının olduğu sayfada buluyordum.
21:01
That she died in the camps made her --
417
1249000
3000
Nazi kampında ölmüş olması --
21:04
I didn't dare wonder why --
418
1252000
3000
Nedenini merak etmeye cesaret edemedim--
21:07
more present, more precious.
419
1255000
3000
onu daha mevcut ve daha değerli yapıyordu.
21:10
Died in the camps, that too people --
420
1258000
3000
Kamplarda öldü, bu da insanların --
21:13
or Jews anyway --
421
1261000
2000
ya da Yahudilerin --
21:15
kept from their children back then.
422
1263000
2000
çocuklarından sakladıkları bir şeydi o zamanlar.
21:17
But it was like sex, you didn't have to be told.
423
1265000
4000
Ama seks gibiydi, sana anlatılmasına gerek yoktu.
21:21
Sex and death, how close they can seem.
424
1269000
4000
Seks ve ölüm, birbirlerine ne kadar da yakın.
21:25
So constantly conscious now of death moving towards me,
425
1273000
4000
Şimdi bana doğru ilerleyen ölümün varlığını sürekli hissediyorum,
21:29
sometimes I think I confound them.
426
1277000
3000
sanırım bazen ikisini karıştırıyorum.
21:32
My wife's loveliness almost consumes me.
427
1280000
3000
Karımın tatlılığı beni nerdeyse tüketiyor.
21:35
My passion for her goes beyond reasonable bounds.
428
1283000
3000
Ona olan tutkum mantık sınırlarının ötesinde.
21:38
When we make love, her holding me
429
1286000
3000
Seviştiğimizde, bana sarıldığında
21:41
everywhere all around me,
430
1289000
2000
her yerimi çevreleyerek,
21:43
I'm there and not there.
431
1291000
2000
Hem ordayım, hem değilim.
21:45
My mind teems, jumbles of faces, voices, impressions,
432
1293000
4000
Zihnim çalışıyor, karışık yüzler, sesler, duygular,
21:49
I live my life over, as though I were drowning.
433
1297000
5000
Hayatımı bir daha yaşıyorum sanki boğuluyormuş gibi.
21:54
Then I am drowning, in despair
434
1302000
3000
Sonra onu bırakacak olmanın
21:57
at having to leave her,
435
1305000
2000
umutsuzluğuyla bağırıyorum,
21:59
this, everything, all,
436
1307000
2000
bu, herşey, hepsi,
22:01
unbearable, awful.
437
1309000
3000
dayanılmaz, korkunç.
22:04
Still, to be able to die
438
1312000
3000
Hala ölebilecek olmak
22:07
with no special contrition,
439
1315000
2000
özel bir pişmanlık duymadan,
22:09
not having been slaughtered, or enslaved.
440
1317000
3000
öldürülmeden ya da esir edilmeden.
22:12
And not having to know history's next
441
1320000
3000
Ve tarihin bir sonraki
22:15
mad rage or regression,
442
1323000
2000
korkunç öfkesi ya da gerilemesini görmek zorunda kalmadan,
22:17
it might be a relief.
443
1325000
3000
bu bir teselli olabilir.
22:20
No. Again, no.
444
1328000
2000
Hayır. Yine, hayır.
22:22
I don't mean that for a moment.
445
1330000
2000
Bir anlığına bile bunu kast etmedim.
22:24
What I mean is the world holds me so tightly --
446
1332000
3000
Kast ettiğim dünya bana iyice sarılmış --
22:27
the good and the bad --
447
1335000
2000
iyisi ve kötüsüyle --
22:29
my own follies and weakness
448
1337000
2000
benim kendi ahmaklıklarım ve zayıflığım
22:31
that even this counterfeit Venus
449
1339000
3000
bu sahte Venüs bile
22:34
with her sham heat, and her bosom probably plumped
450
1342000
3000
yapmacık ısısı ve büyük ihtimalle jelle şişirilmiş göğüsleriyle
22:37
with gel, so moves me
451
1345000
3000
beni o kadar etkiliyor ki
22:40
my breath catches.
452
1348000
2000
nefesim kesiliyor.
22:42
Vamp. Siren. Seductress.
453
1350000
3000
Vamp. Siren. Baştan çıkarıcı.
22:45
How much more she reveals
454
1353000
2000
Bildiğinden daha fazlasını
22:47
in her glare of ink than she knows.
455
1355000
3000
ifşa ediyor dergideki bakışıyla.
22:50
How she incarnates
456
1358000
2000
Nasıl da canlandırıyor
22:52
our desperate human need for regard,
457
1360000
3000
umutsuz kabul görme ihtiyacımızı,
22:55
our passion to live in beauty,
458
1363000
3000
güzellik içinde yaşama tutkumuzu,
22:58
to be beauty, to be cherished by glances,
459
1366000
4000
güzel olma, bakışlarla değer verilme tutkumuzu,
23:02
if by no more, of something like love,
460
1370000
4000
dahası, sevgi gibi bir arzuyu,
23:06
or love.
461
1374000
2000
ya da sevgiyi.
23:08
Thank you.
462
1376000
2000
Teşekkür ederim.
23:10
(Applause)
463
1378000
2000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
C.K. Williams - PoetOften called a social poet, C.K. Williams was fascinated by the characters of modern civilization and their interactions.
Why you should listen
C.K. Williams started writing poetry at 19, after taking only his required English classes at University of Pennsylvania. In the 1960s, he began gearing his poems toward social issues, such as the brutality that civil rights activists often faced and his anti-war stance with respect to Vietnam. Over time, although he continued to write about society, his work became more personal. His focus shifted to the intersection of profoundly different lives in crowded urban spaces, using these instances to examine sensitive issues such as race and class.
The subject matter of his work is not its only controversy, and Williams is often compared to Whitman and Ginsberg because of his unusually long lines of verse. Despite his unconventional poetic form, he was awarded the Pulitzer Prize, the National Book Award and the National Book Critics Circle Award, among other honors. He also published five works of translation and a psychologically introspective memoir, Misgivings: My Mother, My Father, Myself. Williams died in September 2015.
C.K. Williams | Speaker | TED.com