TED2017
Kayla Briët: Why do I make art? To build time capsules for my heritage
Kayla Briët: Neden sanatla uğraşıyorum? Gelecek nesillere zaman kapsülleri yaratmak için
Filmed:
Readability: 4.8
975,898 views
Kayla Briët`ın sanatı, kimlik, kendini keşfetme, ve kültürünün bir gün unutulması korkusunu inceliyor. Yaratıcı yönünü nasıl bulduğunu ve Flemenk-Endonezyalı, Çinli ve Amerikan yerlisi köklerinin hikâyelerini film ve müzikle oluşturduğu zaman kapsülleriyle nasıl ihya ettiğini paylaşıyor.
Kayla Briët - Filmmaker, musician
TED Fellow Kayla Briët explores themes of identity and self-discovery in multiple mediums of storytelling: film, multi-media arts and music. Full bio
TED Fellow Kayla Briët explores themes of identity and self-discovery in multiple mediums of storytelling: film, multi-media arts and music. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
When I was four years old,
0
991
1672
Ben 4 yaşındayken
00:14
my dad taught me
the Taos Pueblo Hoop Dance,
the Taos Pueblo Hoop Dance,
1
2687
2895
babam bana Taos Pueblo
çember dansını öğretti, bu
çember dansını öğretti, bu
00:17
a traditional dance born hundreds
of years ago in Southwestern USA.
of years ago in Southwestern USA.
2
5606
4131
yüzyıllar önce ABD'nin Güneybatı'sında
doğan geleneksel bir danstı.
doğan geleneksel bir danstı.
00:22
A series of hoops are created
out of willow wood,
out of willow wood,
3
10508
2920
Söğüt ağacından
bir dizi çember oluşturuluyor.
bir dizi çember oluşturuluyor.
00:25
and they're threaded together
to create formations of the natural world,
to create formations of the natural world,
4
13452
3862
Doğal dünyanın oluşma aşamalarını
ve hayatın güzelliklerini göstermek için
ve hayatın güzelliklerini göstermek için
00:29
showing the many beauties of life.
5
17338
2019
bir zincir oluşturuluyor.
00:31
In this dance, you're circling
in a constant spin,
in a constant spin,
6
19923
2982
Bu dansta güneşin hareketini
ve zamanın akışını
ve zamanın akışını
00:34
mimicking the movement of the Sun
7
22929
2062
taklit etmek için sabit bir şekilde
00:37
and the passage of time.
8
25015
1647
daire çiziyorsun.
00:40
Watching this dance was magic to me.
9
28232
3259
Bu dansı izlemek benim için büyüleyiciydi.
00:43
Like with a time capsule,
10
31515
1358
Adeta zaman kapsülü gibi.
00:44
I was taking a look through
a cultural window to the past.
a cultural window to the past.
11
32897
3280
Geçmişe kültürün ışığında bakıyordum.
00:48
I felt a deeper connection
12
36201
1908
Atalarımın dünya görüşünü
00:50
to how my ancestors used to look
at the world around them.
at the world around them.
13
38133
3303
adeta en derinimde hissettim.
00:54
Since then, I've always been
obsessed with time capsules.
obsessed with time capsules.
14
42046
3749
O günden beri, zaman kapsülünü
aklımdan çıkartamıyorum.
aklımdan çıkartamıyorum.
00:57
They take on many forms,
15
45819
1628
Birçok şekil alırlar
00:59
but the common thread
is that they're uncontrollably fascinating
is that they're uncontrollably fascinating
16
47471
3085
ama ortak özellikleri
biz insanlar için
biz insanlar için
01:02
to us as human beings,
17
50580
2122
kontrol edilemez bir şekilde
büyüleyici oluşlarıdır.
büyüleyici oluşlarıdır.
01:04
because they're portals to a memory,
18
52726
2166
Çünkü anılara açılan bir kapı gibiler.
01:06
and they hold the important power
of keeping stories alive.
of keeping stories alive.
19
54916
3814
Hikâyeleri canlı tutmanın
en önemli gücünü taşıyorlar.
en önemli gücünü taşıyorlar.
01:11
As a filmmaker and composer,
20
59503
2109
Bir besteci ve film yapımcısı olarak,
01:13
it's been my journey to find my voice,
21
61636
2579
bu benim yolculuğum;
sesimi bulmak
sesimi bulmak
01:16
reclaim the stories
of my heritage and the past
of my heritage and the past
22
64239
3369
mirasımın ve geçmişimin hikâyelerine
sahip çıkmak ve onları müzikle harmanlamak
sahip çıkmak ve onları müzikle harmanlamak
01:19
and infuse them into music and film
time capsules to share.
time capsules to share.
23
67632
4062
ve ardından zaman kapsüllerini
filme alarak paylaşmam için.
filme alarak paylaşmam için.
01:24
To tell you a bit about
how I found my voice,
how I found my voice,
24
72838
2326
Beni ben yapanları anlatabilmek için,
01:27
I'd like to share a bit
about how I grew up.
about how I grew up.
25
75188
2270
nasıl büyüdüğümden bahsetmeliyim.
01:29
In Southern California, I grew up
in a multigenerational home,
in a multigenerational home,
26
77880
3392
Güney Kaliforniya'da çoklu
jenerasyon bir evde büyüdüm.
jenerasyon bir evde büyüdüm.
01:33
meaning I lived under the same roof
27
81296
1890
Yani aynı çatı altında ailem,
01:35
as my parents, aunts,
uncles and grandparents.
uncles and grandparents.
28
83210
3282
halalarım, amcalarım
ve büyüklerimle yaşadım.
ve büyüklerimle yaşadım.
01:38
My mother is Dutch-Indonesian and Chinese
with immigrant parents,
with immigrant parents,
29
86936
4623
Annem yarı Hollandalı yarı Endonezyalı
ve göçmen ailelerle yarı Çinli.
ve göçmen ailelerle yarı Çinli.
01:43
and my father is Ojibwe
30
91583
1986
Babam ise Ojibwe'li (Kızılderili)
01:45
and an enrolled tribal member
31
93593
1604
Kuzeydoğu Kansas'lı Prairie
Band Potawatomi'nin
Band Potawatomi'nin
01:47
of the Prairie Band's Potawatomi Tribe
in Northeastern Kansas.
in Northeastern Kansas.
32
95221
3390
resmi kabile üyesi.
01:51
So one weekend I'd be learning
how to fold dumplings,
how to fold dumplings,
33
99238
2980
Bir hafta sonu mantı
kapamayı öğreniyorum.
kapamayı öğreniyorum.
01:54
and the next, I'd be
traditional-style dancing
traditional-style dancing
34
102242
2305
Diğer hafta sonu kızılderili
toplantısında kendini şarkıcıların
toplantısında kendini şarkıcıların
01:56
at a powwow,
35
104571
1197
ve davulların güçlü müziğine kaptırıp
01:57
immersed in the powerful sounds
of drums and singers.
of drums and singers.
36
105792
3378
geleneksel stilde dans etmeyi öğreniyorum.
02:02
Being surrounded by many
cultures was the norm,
cultures was the norm,
37
110405
2606
Birçok kültür tarafından
çevrili olmak bir kaideydi.
çevrili olmak bir kaideydi.
02:05
but also a very confusing experience.
38
113035
2867
Ayrıca kafa karıştırıcı bir deneyimdi.
02:08
It was really hard for me
to find my voice,
to find my voice,
39
116500
2189
Sesimi bulmak benim için
gerçekten çok zordu.
gerçekten çok zordu.
02:10
because I never felt I was enough --
40
118713
2242
Çünkü kendimi hiç tam hissetmedim --
02:12
never Chinese, Dutch-Indonesian
or Native enough.
or Native enough.
41
120979
3843
ne Çinli ne Hollandalı
ne Endonezyalı ne de yerli.
ne Endonezyalı ne de yerli.
02:17
Because I never felt I was a part
of any community,
of any community,
42
125381
3051
Çünkü kendimi bir topluluğun
parçası olarak hiç hissetmedim.
parçası olarak hiç hissetmedim.
02:20
I sought to learn
the stories of my heritage
the stories of my heritage
43
128456
3433
Kökenimin hikâyelerini öğrenmeye çalıştım.
02:23
and connect them together
to rediscover my own.
to rediscover my own.
44
131913
2769
Kendimi yeniden keşfetmek için
onları birbirine bağladım.
onları birbirine bağladım.
02:27
The first medium I felt
gave me a voice was music.
gave me a voice was music.
45
135254
3711
İlk kanalım müzikti ve bana
bir ses duyurduğunu hissettiğim.
bir ses duyurduğunu hissettiğim.
02:32
With layers of sounds
and multiple instruments,
and multiple instruments,
46
140043
3182
Seslerin ve çoklu enstrümanların
katmanlarıyla,
katmanlarıyla,
02:35
I could create soundscapes and worlds
that were much bigger than my own.
that were much bigger than my own.
47
143249
3658
benimkinden çok daha büyük dünyalar
ve ses atmosferleri yaratabiliyorum.
ve ses atmosferleri yaratabiliyorum.
02:39
Through music, I'm inviting you
into a sonic portal
into a sonic portal
48
147556
2880
Seni, müzik aracılığıyla
duyguların ve hatıralarımın
duyguların ve hatıralarımın
02:42
of my memories and emotions,
49
150460
2002
sonik portalına davet ediyorum.
02:44
and I'm holding up a mirror to yours.
50
152486
2183
Ve seninkine bir ayna tutuyorum.
02:47
One of my favorite instruments to play
is the guzheng zither,
is the guzheng zither,
51
155538
3200
En sevdiğim enstrümanlardan biri
"Guzheng"
"Guzheng"
02:50
a Chinese harp-like instrument.
52
158762
1954
harpa benzeyen eski bir Çin çalgısı.
02:53
While the hoop dance
is hundreds of years old,
is hundreds of years old,
53
161190
2304
Çember dansı binlerce yıllık
tarihe sahipken,
tarihe sahipken,
02:55
the guzheng has more
than 2,000 years of history.
than 2,000 years of history.
54
163518
3795
Guzheng çalgısı da 2000 yıldan
eski bir tarihe sahip.
eski bir tarihe sahip.
02:59
I'm playing the styles that greatly
influence me today,
influence me today,
55
167337
2675
Yıllar önce geleneksel folk müziğini
çalmak için kullanılan bir enstrümanla,
çalmak için kullanılan bir enstrümanla,
03:02
like electronic music,
56
170036
1637
elektronik müzik gibi,
03:03
with an instrument that was used
to play traditional folk music long ago.
to play traditional folk music long ago.
57
171697
3982
beni bugün çokça etkileyen
sitillerde çalıyorum.
sitillerde çalıyorum.
03:08
And I noticed an interesting connection:
58
176235
2818
Ve ilginç bir bağlantı farkettim.
03:11
the zither is tuned
to the pentatonic scale,
to the pentatonic scale,
59
179077
2431
Enstrüman, pentatonik
ölçeğe göre akort edilir.
ölçeğe göre akort edilir.
03:13
a scale that is universally known
in so many parts of music
in so many parts of music
60
181532
3552
Bu ölçek, yerli Amerikan
folk müzikleri dâhil
folk müzikleri dâhil
03:17
around the world,
61
185108
1185
dünyada birçok müzik içinde
03:18
including Native American folk songs.
62
186317
2813
evrensel olarak kabul edilir.
03:21
In both Chinese and Native folk,
63
189781
1922
Çinli ve yerli folk müzikte,
03:23
I sense this inherent sound of longing
and holding onto the past,
and holding onto the past,
64
191727
4257
özlenen ve geçmişe tutulan içsel sesi
03:28
an emotion that greatly drives
the music I create today.
the music I create today.
65
196008
3395
ve yarattığım müziği büyük ölçüde
yönlendiren bir duygu hissediyorum.
yönlendiren bir duygu hissediyorum.
03:32
At the time, I wondered if I could make
this feeling of immersion
this feeling of immersion
66
200603
3538
O anda, bu tutulma hissini
yaratabilir miyim diye merak ettim.
yaratabilir miyim diye merak ettim.
03:36
even more powerful,
67
204165
1158
Çok daha güçlü bir şekilde,
03:37
by layering visuals and music --
68
205347
2212
görseller ve müziğin katmanlamasıyla --
03:39
visuals and images on top of the music.
69
207583
2747
görseller ve görüntülerin yanı sıra.
03:42
So I turned to internet tutorials
to learn editing software,
to learn editing software,
70
210870
3578
toplum kolejine gidip
para biriktirmek, film yapmak
para biriktirmek, film yapmak
03:46
went to community college to save money
71
214472
2097
ve yazılım editlemeyi öğrenmek amacıyla,
03:48
and created films.
72
216593
1320
internetten özel derslere yöneldim.
03:51
After a few years experimenting,
73
219012
1739
Birkaç yıllık deneyimden sonra,
03:52
I was 17 and had something
I wanted to tell and preserve.
I wanted to tell and preserve.
74
220775
3398
17 yaşındaydım. Anlatmak ve sunmak
istediğim bir şeye sahiptim.
istediğim bir şeye sahiptim.
03:56
It started with a question:
75
224197
1628
Bir soruyla başladı.
03:58
What happens when a story is forgotten?
76
226692
3070
"Bir hikâye unutulursa ne olur?"
04:02
I lead with this in my latest
documentary film,
documentary film,
77
230985
2670
Buna son belgesel filmimde yer verdim.
04:05
"Smoke That Travels,"
78
233679
1517
Adı: "Smoke That Travels"
04:07
which immerses people into the world
of music, song, color and dance,
of music, song, color and dance,
79
235220
5285
Yerli mirasımın ve kimliğimin bir
parçası olan korkularımı açığa çıkarırken,
parçası olan korkularımı açığa çıkarırken,
04:12
as I explore my fear that a part
of my identity, my Native heritage,
of my identity, my Native heritage,
80
240529
5312
insanları müziğin, şarkının, rengin
ve dansın dünyasına kaptıran bir belgesel.
ve dansın dünyasına kaptıran bir belgesel.
04:17
will be forgotten in time.
81
245865
2005
Ve bu zamanla unutulacak.
04:20
Many indigenous languages are dying
due to historically forced assimilation.
due to historically forced assimilation.
82
248728
4489
Birçok dil tarih boyunca asimile
olmasından dolayı ölüyor.
olmasından dolayı ölüyor.
04:25
From the late 1800s to the early 1970s,
83
253619
3618
1800'lerin sonundan 1970'lerin
başına kadar
başına kadar
04:29
Natives were forced into boarding schools,
84
257261
2435
yerli halk, çoğunun
nesilden nesle aktarıldığı
nesilden nesle aktarıldığı
04:31
where they were violently punished
if they practiced traditional ways
if they practiced traditional ways
85
259720
3596
dillerini konuştuklarında
ya da geleneksel yollarla
ya da geleneksel yollarla
04:35
or spoke their native language,
86
263340
1722
pratik yaptıklarında
şiddetle cezalandırıldıkları
şiddetle cezalandırıldıkları
04:37
most of which were orally passed down.
87
265086
2231
yatılı okullara gönderildi.
04:39
As of now, there are 567 federally
recognized tribes in the United States,
recognized tribes in the United States,
88
267892
5675
ABD'de eskiden sayısız kabile varken,
şu an itibarıyla
şu an itibarıyla
04:45
when there used to be countless more.
89
273591
1861
federal olarak 567 kabile mevcut.
04:48
In my father's words,
90
276179
1600
Babam şöyle derdi:
04:49
"Being Native is not about
wearing long hair in braids.
wearing long hair in braids.
91
277803
3559
"Yerli olmak demek uzun
örgülü saçların olması,
örgülü saçların olması,
04:53
It's not about feathers or beadwork.
92
281386
2416
kuş tüyleri ya da boncukların
olması da değil,
olması da değil,
04:56
It's about the way we all center ourselves
in the world as human beings."
in the world as human beings."
93
284244
4390
yerli olmak, insanoğlu olarak hepimizin
dünyada bir merkezde olması demektir."
dünyada bir merkezde olması demektir."
05:01
After traveling with this film
for over a year,
for over a year,
94
289776
2299
Belgesel için 1 yılı aşan
seyahatimin ardından
seyahatimin ardından
05:04
I met indigenous people
from around the world,
from around the world,
95
292099
2401
dünyanın birçok yerinden
yerli halkla tanıştım.
yerli halkla tanıştım.
05:06
from the Ainu of Japan,
96
294524
1629
Japonya'dan Ainu'lar,
05:08
Sami of Scandinavia,
97
296177
1450
İskandinavya'dan Sami'ler
05:09
the Maori
98
297651
1175
Yeni Zellanda Yerlileri
05:10
and many more.
99
298850
1234
ve daha fazlası.
05:12
And they were all dealing
with the exact same struggle
with the exact same struggle
100
300108
3859
Hepsi dillerini ve kültürlerini
05:15
to preserve their language and culture.
101
303991
2060
korumak için mücadele veriyorlar.
05:19
At this moment, I not only realize
the power storytelling has
the power storytelling has
102
307168
3590
Bu anda, güçlü hikâye anlatıcılığının
sadece bizi birbirimize
sadece bizi birbirimize
05:22
to connect all of us as human beings
103
310782
2392
bağlama gücünü değil,
05:25
but the responsibility
that comes with this power.
that comes with this power.
104
313198
2805
bu güçle gelen sorumlulukların da
farkına vardım.
farkına vardım.
05:28
It can become incredibly dangerous
when our stories are rewritten or ignored,
when our stories are rewritten or ignored,
105
316480
4298
Hikâyelerimiz yeniden yazılırsa veya
görmezden gelinirse tehlikeli olabilir.
görmezden gelinirse tehlikeli olabilir.
05:32
because when we are denied identity,
106
320802
1986
Çünkü kimliğimizi reddedersek,
05:34
we become invisible.
107
322812
1541
görünmez oluruz.
05:36
We're all storytellers.
108
324890
2153
Hepimiz hikâye anlatıcılarıyız.
05:39
Reclaiming our narratives
and just listening to each other's
and just listening to each other's
109
327705
4636
Anlatılarımızı geri kazanmak
ve sadece birbirimizi dinlemek
ve sadece birbirimizi dinlemek
05:44
can create a portal
that can transcend time itself.
that can transcend time itself.
110
332365
3452
zamanın kendi sınırını
aşabilen bir kapı açabilir.
aşabilen bir kapı açabilir.
05:48
Thank you.
111
336397
1183
Teşekkürler.
05:49
(Applause)
112
337604
3348
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Kayla Briët - Filmmaker, musicianTED Fellow Kayla Briët explores themes of identity and self-discovery in multiple mediums of storytelling: film, multi-media arts and music.
Why you should listen
Kayla Briët explores themes of identity and self-discovery in multiple mediums of storytelling: film, multi-media arts and music. Briët's short documentary, Smoke That Travels, immerses viewers in her native Prairie Band Potawatomi Nation heritage and explores fears that her culture may someday be forgotten. This film has screened and won awards at over 45 festivals internationally, including MoMA in NYC, and has been archived in the Smithsonian Institute in Washington D.C. The film also earned her a year-long fellowship with Sundance Film Festival in 2016.
As a multi-instrumentalist and self-taught composer, Briët also scores her own films and creates music in styles ranging from cinematic to alternative pop to electronic. She performs live as a one-woman band, with her keyboard, guitar, loop pedal and guzheng zither, a traditional Chinese instrument. Recently, Briët was named a 2017 TED Fellow, 2016 Sundance Film Festival Ignite Fellow, 2016 Adobe Creativity Scholar, 2016 MIT Chamber Scholar for her interest in blockchain technology, and a 2016 Oculus Launch Pad Artist for virtual reality. Currently, she is creating and directing documentary and experimental film as well as immersive experiences in the virtual reality space.
Kayla Briët | Speaker | TED.com