TEDGlobal 2012
Andreas Schleicher: Use data to build better schools
Andreas Schleicher: Daha iyi okullar için verilerden yararlanmak
Filmed:
Readability: 4.7
788,000 views
Bir okul sisteminin işleyişini sağlayan şeyleri nasıl ölçebiliriz? Andreas Schleicher bize, ülkeleri sıralamaya sokan ve elde ettiği verileri okulların gelişmesi için kullanan evrensel ölçüm aracı olan PISA'yı tanıtıyor. Ülkenizin sıralamada nerede olduğunu ve bazı sistemleri diğerlerinden daha başarılı yapan faktörün ne olduğunu öğrenmek için izleyin.
Andreas Schleicher - Education surveyor
What makes a great school system? To find out, Andreas Schleicher administers a test to compare student performance around the world. Full bio
What makes a great school system? To find out, Andreas Schleicher administers a test to compare student performance around the world. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:16
Radical openness is still a distant future
0
595
3120
Okul eğitimi alanında radikal bir dışa açılma
00:19
in the field of school education.
1
3715
2296
hala uzak bir gelecekte görünüyor.
00:21
We have such a hard time figuring out
2
6011
1889
Öğrenmenin bir mekan değil, bir faaliyet
00:23
that learning is not a place but an activity.
3
7900
4221
olduğunu anlamamız oldukça zor oldu.
00:28
But I want to tell you the story of PISA,
4
12121
3471
Ama size PISA'nın hikayesini anlatmak istiyorum,
00:31
OECD's test to measure the knowledge and skills
5
15592
2378
bu dünyanın her yerinden 15 yaşındaki gençlerin
00:33
of 15-year-olds around the world,
6
17970
1629
bilgi ve becerilerini ölçmek için kullanılan OECD testidir
00:35
and it's really a story of how international comparisons
7
19599
4522
ve aslında bu uluslararası karşılaştırmaların
00:40
have globalized the field of education that we usually treat
8
24121
3275
bir iç politika olarak sürekli ilgilendiğimiz eğitim alanını
00:43
as an affair of domestic policy.
9
27396
2935
nasıl küreselleştiğinin hikayesi.
00:46
Look at how the world looked in the 1960s,
10
30331
2424
Liseyi bitiren bireylerin
00:48
in terms of the proportion of people
11
32755
1831
oranı baz alındığında,
00:50
who had completed high school.
12
34586
2740
1960'lı yıllarda dünyanın nasıl göründüğüne bakın.
00:53
You can see the United States ahead of everyone else,
13
37326
3820
Birleşik Devletler'in herkesin önünde olduğunu görebiliyorsunuz
00:57
and much of the economic success of the United States
14
41146
2713
ve Birleşik Devletler'in ekonomik başarısının çoğunu
00:59
draws on its long-standing advantage
15
43859
2744
eğitimde bir öncü olmasının
01:02
as the first mover in education.
16
46603
2872
uzun süren avantajından alıyor.
01:05
But in the 1970s, some countries caught up.
17
49475
3223
Fakat 1970'lerde bazı ülkeler bu seviyeye ulaştı.
01:08
In the 1980s, the global expansion
18
52698
2689
1980'lerde yetenek havuzundaki
01:11
of the talent pool continued.
19
55387
2596
küresel gelişme devam etti.
01:13
And the world didn't stop in the 1990s.
20
57983
3700
Ve dünya 1990'larda da durmadı.
01:17
So in the '60s, the U.S. was first.
21
61683
2024
60'larda ABD birinciydi.
01:19
In the '90s, it was 13th,
22
63707
2936
90'larda onüçüncü
01:22
and not because standards had fallen,
23
66643
2401
Bu gerileme standartlar düştüğünden değil
01:24
but because they had risen so much faster elsewhere.
24
69044
3755
başka alanlarda çok hızlı yükseldiklerindendi.
01:28
Korea shows you what's possible in education.
25
72799
3530
Kore bize eğitimde nelerin mümkün olduğunu gösteriyor.
01:32
Two generations ago, Korea had the standard of living
26
76329
2945
İki kuşak önce, Kore, bu günkü Afganistan'ın
01:35
of Afghanistan today,
27
79274
2431
yaşam şartlarına sahipti.
01:37
and was one of the lowest education performers.
28
81705
4141
Ve eğitimde performansı en düşük olanlardan biriydi.
01:41
Today, every young Korean finishes high school.
29
85846
5552
Günümüzde her genç Koreli liseyi bitiriyor.
01:47
So this tells us that, in a global economy,
30
91398
2976
Bu bize küresel ekonomide
01:50
it is no longer national improvement that's the benchmark for success,
31
94374
4581
başarının göstergesinin artık ulusal gelişme olmadığını bunun yerine
01:54
but the best performing education systems internationally.
32
98955
5181
uluslararası en iyi performans gösteren eğitim sistemleri olduğunu söylüyor.
02:00
The trouble is that
33
104136
2443
Mesele şu ki;
02:02
measuring how much time people spend in school
34
106579
1870
insanların okulda ne kadar zaman geçirdiğini hesaplamak
02:04
or what degree they have got is not always
35
108449
2024
ya da aldıkları diplomalara bakmak
02:06
a good way of seeing what they can actually do.
36
110473
5024
bize bu insanların gerçekte neler yapabileceğini göstermez.
02:11
Look at the toxic mix of unemployed graduates on our streets,
37
115497
3673
İşverenler ihtiyaç duydukları becerilere sahip insanlar bulamadıklarını söylerken
02:15
while employers say they cannot find the people
38
119170
2194
dışarıda tehlikeli boyutlara ulaşan mezun işsiz
02:17
with the skills they need.
39
121364
3799
oranına bakın.
02:21
And that tells you that better degrees don't automatically translate
40
125163
3664
Bu durum bize iyi bir diplomanın otomatik olarak iyi yeteneklere,
02:24
into better skills and better jobs and better lives.
41
128827
4370
iyi işlere ve iyi yaşam şartlarına dönüşmediğini gösteriyor.
02:29
So with PISA, we try to change this
42
133197
2609
Bu yüzden, bu durumu, insanların bilgi ve becerilerini
02:31
by measuring the knowledge and skills
43
135806
1871
PISA ile direk ölçerek
02:33
of people directly.
44
137677
3436
değiştirmeye çalışıyoruz.
02:37
And we took a very special angle to this.
45
141113
1898
Ve bu konuda çok özel bir bakış açımız oldu.
02:38
We were less interested in whether students can simply
46
143011
2482
Öğrencilerin okulda öğrendikleriyle
02:41
reproduce what they have learned in school,
47
145493
3101
ne ürettiklerine pek fazla bakmadık.
02:44
but we wanted to test whether they can extrapolate
48
148594
2716
Halihazırda bildiklerinden yeni sonuçlar elde edip etmediklerini
02:47
from what they know
49
151310
1913
ve bilgilerini özgün durumlara
02:49
and apply their knowledge in novel situations.
50
153223
3879
uygulama düzeylerini ölçmek istedik.
02:53
Now, some people have criticized us for this.
51
157102
2832
Bazıları bizi bu yüzden eleştirdiler.
02:55
They say, you know, such a way of measuring outcomes
52
159934
1947
Bilirsiniz, onlar sonuçları bu tarzda ölçmenin
02:57
is terribly unfair to people, because we test students
53
161881
2812
adil olmadığını söylüyorlar çünkü öğrencileri
03:00
with problems they haven't seen before.
54
164693
2973
önceden görmedikleri problemlerle test ediyoruz.
03:03
But if you take that logic, you know,
55
167666
2041
Ama eğer bu mantıkla yaklaşırsanız, bilirsiniz,
03:05
you should consider life unfair, because
56
169707
2928
hayatın da adil olmadığını düşünmelisiniz çünkü
03:08
the test of truth in life is not whether we can remember
57
172635
3189
hayatta asıl mesele okluda öğrendiklerimizi
03:11
what we learned in school,
58
175824
1120
hatırlayıp hatırlamadığımızla ilgili değil.
03:12
but whether we are prepared for change,
59
176944
3321
Mesele, bugün henüz öngöremediğimiz
03:16
whether we are prepared for jobs that haven't been created,
60
180265
2421
problemleri çözmede icat edilmemiş teknolojileri kullanmak
03:18
to use technologies that haven't been invented,
61
182686
2346
için değişime hazırlıklı olup olmadığımız,
03:20
to solve problems we just can't anticipate today.
62
185032
4917
henüz ortaya çıkmamış işler için hazır olup olmadığımızla ilgili.
03:25
And once hotly contested,
63
189949
2185
Bir zamanlar hararetle karşı çıkılan
03:28
our way of measuring outcomes has actually quickly become the standard.
64
192134
3437
sonuçları ölçme yöntemlerimiz, çok hızlı bir şekilde standart hale geliyor.
03:31
In our latest assessment in 2009,
65
195571
2242
2009'daki son değerlendirmemizde,
03:33
we measured 74 school systems
66
197813
3412
74 okul sistemini ölçtük
03:37
that together cover 87 percent of the economy.
67
201225
3587
ki hep birlikte bunlar ekonominin yüzde 87'sini kapsıyor.
03:40
This chart shows you the performance of countries.
68
204812
3674
Bu grafik ülkelerin performansını gösteriyor.
03:44
In red, sort of below OECD average.
69
208486
2887
Kırmızılar OECD ortalamasının altındakiler.
03:47
Yellow is so-so, and in green are the countries doing really well.
70
211373
3376
Sarılar eh işte ve yeşiller çok iyi giden ülkeler.
03:50
You can see Shanghai, Korea, Singapore in Asia;
71
214749
4354
Asya'da Şangay, Kore ve Singapur'u görebiliyorsunuz;
03:55
Finland in Europe;
72
219103
1690
Avrupa'da Finlandiya;
03:56
Canada in North America doing really well.
73
220793
4366
Kuzey Amerika'da Kanada çok iyi gidiyor.
04:01
You can also see that there is a gap of almost
74
225159
2441
Şangay ve Şili'deki 15 yaşındaki öğrencileri arasında
04:03
three and a half school years between
75
227600
2077
neredeyse üç buçuk eğitim yılı farkı
04:05
15-year-olds in Shanghai and 15-year-olds in Chile,
76
229677
3368
olduğunu görebiliyorsunuz.
04:08
and the gap grows to seven school years
77
233045
2705
Gerçekten düşük performanslı ülkeleri de
04:11
when you include the countries with really poor performance.
78
235750
3623
dahil ettiğimizde bu fark 7 eğitim yılına kadar çıkıyor.
04:15
There's a world of difference in the way in which
79
239373
2471
Gençlerin günümüz ekonomisine hazırlanış şekilleri
04:17
young people are prepared for today's economy.
80
241844
5202
arasında dünyalar kadar fark var.
04:22
But I want to introduce a second important dimension
81
247046
3546
Ama ben bu manzaraya ikinci bir boyut
04:26
into this picture.
82
250592
2221
katmak istiyorum.
04:28
Educators like to talk about equity.
83
252813
4375
Eğitimciler eşitlik hakkında konuşmayı severler.
04:33
With PISA, we wanted to measure how they actually deliver equity,
84
257188
3710
PISA'yı kullanarak, değişik sosyal çevrelerden gelen insanlara
04:36
in terms of ensuring that people
85
260898
2227
eşit şanslar temin ederek
04:39
from different social backgrounds have equal chances.
86
263125
3440
eşitliliği nasıl sağladıklarını ölçmek istedik.
04:42
And we see that in some countries, the impact
87
266565
1735
Ve gördük ki bazı ülkelerde sosyal altyapının
04:44
of social background on learning outcomes
88
268300
1879
öğrenme çıktısı üzerindeki etkisi
04:46
is very, very strong.
89
270179
1138
çok çok güçlü.
04:47
Opportunities are unequally distributed.
90
271317
2918
Fırsatlar oransız bir şekilde dağıtılmış.
04:50
A lot of potential of young children is wasted.
91
274235
3615
Birçok küçük çocuğun potansiyeli ziyan oluyor.
04:53
We see in other countries that it matters much less
92
277850
3068
Diğer ülkelerde, içinde doğduğunuz sosyal ortamın
04:56
into which social context you're born.
93
280918
3493
çok daha az etkili olduğunu görüyoruz.
05:00
We all want to be there, in the upper right quadrant,
94
284411
2395
Hepimiz, performansın yüksek ve öğrenme olanaklarının
05:02
where performance is strong and learning opportunities are equally distributed.
95
286806
4496
eşit bir şekilde dağıldığı sağ üst dörtlükte olmak isteriz.
05:07
Nobody, and no country, can afford to be there,
96
291302
2671
Hiç kimse ve hiçbir ülke performansın düşük
05:09
where performance is poor
97
293973
1381
ve büyük sosyal eşitsizliklerin
05:11
and there are large social disparities.
98
295354
3345
olduğu şu noktada olmayı kaldıramaz.
05:14
And then we can debate, you know, is it better
99
298699
2155
Ve sonra, büyük eşitsizliklerin bedeli olarak
05:16
to be there, where performance is strong
100
300854
1799
performansın güçlü olduğu yerde olmanın
05:18
at the price of large disparities?
101
302653
2960
daha iyi olup olmadığını tartışabiliriz.
05:21
Or do we want to focus on equity and accept mediocrity?
102
305613
5619
Yoksa eşitlik üzerinde odaklanmak ve sıradanlığı kabul etmek mi istiyoruz?
05:27
But actually, if you look at how countries come out on this picture,
103
311232
2982
Ama aslında, bu resimde ülkelerin nasıl ortaya çıktığına bakarsanız
05:30
you see there are a lot of countries that actually
104
314214
2743
mükemmeliyetle eşitliği birleştiren birçok
05:32
are combining excellence with equity.
105
316957
4768
ülkenin var olduğunu göreceksiniz.
05:37
In fact, one of the most important lessons from this comparison
106
321725
2608
Aslında, bu karşılaştırmadan çıkarılabilecek en iyi sonuç
05:40
is that you don't have to compromise equity
107
324333
3106
mükemmele ulaşmak için eşitlikten taviz vermek
05:43
to achieve excellence.
108
327439
2847
zorunda olmadığınız.
05:46
These countries have moved on from providing excellence
109
330286
2439
Bu ülkeler sadece belli bir kesim için mükemmeli sağlamaktan
05:48
for just some to providing excellence for all,
110
332725
3269
herkes için mükemmeli sağlamaya geçtiler,
05:51
a very important lesson.
111
335994
1972
ki bu çok önemli bir ders.
05:53
And that also challenges the paradigms of many school systems
112
337966
4976
Ve bu durum insanları sınıflandırmak için var olduğunu düşünen
05:58
that believe they are mainly there to sort people.
113
342942
4303
birçok okul sisteminin gerekçelerini de sorguluyor.
06:03
And ever since those results came out, policymakers,
114
347245
2512
Bu sonuçlar ortaya çıktığından beri dünyanın her yerinden
06:05
educators, researchers from around the world
115
349757
1977
politikacılar, eğitimciler, araştırmacılar
06:07
have tried to figure out
116
351734
1361
bu sistemin başarısının arkasında
06:08
what's behind the success of those systems.
117
353095
3430
ne olduğunu anlamaya çalıştılar.
06:12
But let's step back for a moment
118
356525
1824
Ama, şimdi bir an durup düşünelim
06:14
and focus on the countries that actually started PISA,
119
358349
3014
ve gerçekten PISA'yı başlatan ülkeler üzerinde odaklanalım.
06:17
and I'm giving them a colored bubble now.
120
361363
2546
şimdi onları renkli yuvarlaklara alıyorum,
06:19
And I'm making the size of the bubble
121
363909
3492
Ve yuvarlakların büyüklüğünü
06:23
proportional
122
367401
1542
ülkelerin
06:24
to the amount of money that countries spent on students.
123
368943
3795
öğrencilere harcadıkları parayla orantılı yapıyorum.
06:28
If money would tell you everything
124
372738
1552
Eğer para, öğrenme çıktısının kalitesi hakkında
06:30
about the quality of learning outcomes,
125
374290
2079
her şeyi söyleseydi
06:32
you would find all the large bubbles at the top, no?
126
376369
3331
bütün büyük yuvarlakları en yukarıda görürdünüz, değil mi?
06:35
But that's not what you see.
127
379700
2545
Ama durum böyle değil.
06:38
Spending per student only explains about,
128
382245
2305
Öğrenci başına harcama, ülkeler arasındaki
06:40
well, less than 20 percent
129
384550
2296
performans farklılığının yaklaşık
06:42
of the performance variation among countries,
130
386846
3518
yüzde 20'sinden azını açıklıyor.
06:46
and Luxembourg, for example, the most expensive system,
131
390364
2290
Ve mesela en pahalı sistem olan Luxembourg
06:48
doesn't do particularly well.
132
392654
2464
pek de başarılı olmuyor.
06:51
What you see is that two countries with similar spending
133
395118
2376
Burada, benzer harcamaları olan iki ülkenin
06:53
achieve very different results.
134
397494
1920
farklı sonuçlara ulaştığını görüyorsunuz.
06:55
You also see -- and I think that's one of the most encouraging findings --
135
399414
4249
Burada da görebiliyorsunuz, evet bence bu artık zengin ve iyi eğitimli ve
06:59
that we no longer live in a world that is neatly divided
136
403663
3589
fakir ve eğitimsiz ülkelerin
07:03
between rich and well-educated countries,
137
407252
2690
eşit olanaklara sahip olduğu
07:05
and poor and badly-educated ones,
138
409942
2320
bir dünyada yaşamadığımızın bir göstergesi,
07:08
a very, very important lesson.
139
412262
3595
çok çok önemli bir ders.
07:11
Let's look at this in greater detail.
140
415857
2582
Şimdi daha detaylı biçimde bakalım.
07:14
The red dot shows you
141
418439
1806
Kırmızı nokta, bize bir ülkenin
07:16
spending per student relative to a country's wealth.
142
420245
4457
zenginliğine oranla öğrenci başında düşen harcamayı gösteriyor.
07:20
One way you can spend money is by paying teachers well,
143
424702
2807
Parayı harcamanın bir yolu, öğretmenlere iyi ödeme yapmak.
07:23
and you can see Korea investing a lot
144
427509
2505
Ve burada Kore'nin insanları
07:25
in attracting the best people into the teaching profession.
145
430014
3024
öğretmenlik mesleğine özendirmek için çok para yatırdığını görüyoruz.
07:28
And Korea also invests into long school days,
146
433038
1926
Ve Kore ayrıca uzun okul günlerine de yatırım yapıyor
07:30
which drives up costs further.
147
434964
2756
ki bu da masrafları daha da artırıyor.
07:33
Last but not least, Koreans want their teachers
148
437720
2140
Son olarak çok önemli noktalardan biri de, Koreliler öğretmenlerinin
07:35
not only to teach but also to develop.
149
439860
2280
sadece öğretmelerini değil, aynı zamanda gelişmelerini de istiyor.
07:38
They invest in professional development and collaboration
150
442140
2335
Profesyonel gelişime ve işbirliğine ve diğer birçok
07:40
and many other things.
151
444475
2080
şeye yatırım yapıyor.
07:42
All that costs money.
152
446555
1641
Bunların hepsi para gerektiriyor.
07:44
How can Korea afford all of this?
153
448196
2670
Kore bütün bunlara nasıl para yetiriyor?
07:46
The answer is, students in Korea learn in large classes.
154
450866
3740
Cevap; Kore'deki öğrenciler büyük sınıflarda öğrenim görüyor.
07:50
This is the blue bar which is driving costs down.
155
454606
4468
Bu harcamaların azaldığı mavi sütun.
07:54
You go to the next country on the list, Luxembourg,
156
459074
2895
Listedeki diğer ülke Lüksemburg.
07:57
and you can see the red dot is exactly where it is for Korea,
157
461969
3103
kırmızı nokta tam olarak Kore'ninkiyle aynı yerde.
08:00
so Luxembourg spends the same per student as Korea does.
158
465072
3533
Yani Lüksemburg Kore'yle öğrenci başına aynı miktarda para harcıyor.
08:04
But, you know, parents and teachers and policymakers
159
468605
2894
Ama, Lüksemburg'daki ebeveynler, öğretmenler ve
08:07
in Luxembourg all like small classes.
160
471499
2447
politikacılar hep küçük sınıf istiyorlar.
08:09
You know, it's very pleasant to walk into a small class.
161
473946
2768
Bilirsiniz, küçük bir sınıfta dolaşmak pek hoştur.
08:12
So they have invested all their money into there,
162
476714
1904
Bu yüzden bütün paralarını bu alana yatırdılar.
08:14
and the blue bar, class size, is driving costs up.
163
478618
3346
Ve mavi sütun, yani sınıf büyüklüğü, masrafları artırıyor.
08:17
But even Luxembourg can spend its money only once,
164
481964
4161
Ama Lüksemburg bile parasını sadece bir kez harcayabilir
08:22
and the price for this is that
165
486125
2205
ve bunun bedeli de
08:24
teachers are not paid particularly well.
166
488330
2104
öğretmenlere pek iyi ödeme yapılmaması şeklinde olur.
08:26
Students don't have long hours of learning.
167
490434
2679
Öğrencilerin uzun öğrenme saatleri yok.
08:29
And basically, teachers have little time to do anything else than teaching.
168
493113
3242
Aslında, öğretmenlerin öğretmekten başka işler yapmak için çok az zamanı var.
08:32
So you can see two countries spent their money very differently,
169
496355
3681
Yani iki ülkenin paralarını çok farklı şekilde harcadıklarını görebilirsiniz.
08:35
and actually how they spent their money
170
500036
2320
Aslında paralarını nasıl harcadıkları
08:38
matters a lot more than how much they invest in education.
171
502356
6003
eğitime ne kadar para harcadıklarından çok daha önemli.
08:44
Let's go back to the year 2000.
172
508359
2554
Şimdi 2000 yılına dönelim.
08:46
Remember, that was the year before the iPod was invented.
173
510913
3995
Hatırlayın, bu iPod'un icadından bir önceki yıldı.
08:50
This is how the world looked then
174
514908
2124
O zamanlar PISA performanslarına göre
08:52
in terms of PISA performance.
175
517032
4261
dünya böyle görünüyordu.
08:57
The first thing you can see is that the bubbles were a lot smaller, no?
176
521293
2815
Fark ettiğiniz ilk şey yuvarlakların çok daha küçük olduğu, değil mi?
09:00
We spent a lot less on education,
177
524108
1631
Eğitime çok daha az yatırım yapıyorduk,
09:01
about 35 percent less on education.
178
525739
2072
neredeyse yüzde 35' daha az.
09:03
So you ask yourself, if education has become so much more expensive,
179
527811
3745
Kendinize sorabilirsiniz, eğer eğitim çok daha pahalı oldu diye
09:07
has it become so much better?
180
531556
3353
daha iyi bir hale geldi mi?
09:10
And the bitter truth really is that, you know,
181
534909
2999
Ve acı gerçek şu ki, anlıyorsunuz,
09:13
not in many countries.
182
537908
2445
her ülkede değil.
09:16
But there are some countries which have seen
183
540353
2083
Fakat etkileyici gelişmeler kaydeden
09:18
impressive improvements.
184
542436
2948
bazı ülkeler var.
09:21
Germany, my own country, in the year 2000,
185
545384
3796
Benim ülkem, Almanya, 2000 yılında
09:25
featured in the lower quadrant,
186
549180
1888
son çeyrekte görünüyor,
09:26
below average performance, large social disparities.
187
551068
3165
ortalama performansın altında, büyük sosyal eşitsizlikler var.
09:30
And remember, Germany, we used to be one of those countries
188
554233
2003
Ve hatırlayın, Almanya olarak, diploması olan insanları saydığınızda
09:32
that comes out very well when you just count people who have degrees.
189
556236
3728
durumu oldukça iyi olan bir ülkeydik.
09:35
Very disappointing results.
190
559964
1761
Çok moral bozucu sonuçlar...
09:37
People were stunned by the results.
191
561725
2737
İnsanlar sonuçlar karşısında çok şaşırdılar.
09:40
And for the very first time, the public debate in Germany
192
564462
3791
Ve ilk olarak Almanya'da eğitim alanında bir
09:44
was dominated for months by education,
193
568253
3706
toplumsal tartışma gündeme oturdu.
09:47
not tax, not other kinds of issues, but education
194
571959
2734
Vergi değil, diğer meseleler değil, ama eğitim
09:50
was the center of the public debate.
195
574693
2551
toplumsal tartışmanın merkezi oldu.
09:53
And then policymakers began to respond to this.
196
577244
3219
Ve sonra politikacılar buna tepki vermeye başladılar.
09:56
The federal government dramatically raised its investment in education.
197
580463
4230
Federal hükumet eğitime yaptıkları yatırımlarını kayda değer şekilde artırdılar.
10:00
A lot was done to increase the life chances of students
198
584693
3629
Şimdiye kadar göçmen ya da dezavantajlı sosyal ortamlardan gelen çocuklara
10:04
with an immigrant background or from social disadvantage.
199
588322
2962
eşit şans vermek için çok şey yapıldı.
10:07
And what's really interesting is that this wasn't just about
200
591284
4508
Ve asıl ilginç olan bu durum sadece var olan politikaları
10:11
optimizing existing policies,
201
595792
3759
iyileştirmekle alakalı değil.
10:15
but data transformed some of the beliefs and paradigms
202
599551
3413
Alman eğitiminin altında yatan bazı inanışları ve
10:18
underlying German education.
203
602964
1787
paradigmaları değiştirdi.
10:20
For example, traditionally, the education of the very young children
204
604751
3886
Örneğin, geleneksel olarak, çok küçük çocukların eğitimi
10:24
was seen as the business of families, and you would have cases
205
608637
2618
ailelerin görevi olarak görülüyordu ve kadınların çocuklarını
10:27
where women were seen as neglecting their family responsibilities
206
611255
3032
ana okullarına gönderdiklerinde ailelerini
10:30
when they sent their children to kindergarten.
207
614287
3088
ihmal ettiği düşünülebiliyordu.
10:33
PISA has transformed that debate,
208
617375
2648
PISA bu tartışmayı değiştirdi
10:35
and pushed early childhood education right at the center
209
620023
2773
ve erken çocuk eğitimini Almanya'daki kamu politikasının
10:38
of public policy in Germany.
210
622796
2392
tam merkezine oturttu.
10:41
Or traditionally, the German education divides children
211
625188
3701
Veya geleneksel olarak Alman eğitim sistemi çocukları
10:44
at the age of 10, very young children,
212
628889
2748
10 yaşında, çok küçük yaşlarda,
10:47
between those deemed to pursue careers of knowledge workers
213
631637
4189
bilgi işçilerinin kariyerlerini takip ettiği düşünülenlerle
10:51
and those who would end up working for the knowledge workers,
214
635826
3350
kendilerini bilgi işçileri için çalışanlar arasında bulanlar
10:55
and that mainly along socioeconomic lines,
215
639176
2476
ve çoğunlukla sosyoekonomik çizgi üzerinde olanlar olarak ayırıyordu.
10:57
and that paradigm is being challenged now too.
216
641652
4168
Ve bu düşünce de şimdi sorgulanıyor.
11:01
A lot of change.
217
645820
2484
Birçok değişiklik var.
11:04
And the good news is, nine years later,
218
648304
2954
Ve iyi haber şu ki, dokuz yıl sonra
11:07
you can see improvements in quality and equity.
219
651258
3099
kalite ve eşitlikte gelişmelere şahit olabilirsiniz.
11:10
People have taken up the challenge, done something about it.
220
654357
2276
İnsanlar sorgulamaya başladılar, bu konu hakkında bir şeyler yaptılar.
11:12
Or take Korea, at the other end of the spectrum.
221
656633
2128
Ya da spektrumun diğer tarafındaki Kore'yi ele alalım.
11:14
In the year 2000, Korea did already very well,
222
658761
2545
2000 yılında Kore'nin durumu oldukça iyiydi.
11:17
but the Koreans were concerned that only a small share
223
661306
3325
ancak Koreliler çok az öğrencinin gerçekten yüksek
11:20
of their students achieved the really high levels of excellence.
224
664631
4359
seviyede bir mükemmelliğe ulaştığını düşünüyorlardı.
11:24
They took up the challenge,
225
668990
1814
Sorunla meşgul olmaya başladılar
11:26
and Korea was able to double the proportion of students
226
670804
3534
ve Kore on yılda okuma alanında mükemmele ulaşan
11:30
achieving excellence in one decade in the field of reading.
227
674338
4402
öğrenci oranını ikiye katlamayı başardı.
11:34
Well, if you only focus on your brightest students,
228
678740
2553
Evet, eğer en başarılı öğrencilere odaklanırsanız,
11:37
you know what happens is disparities grow,
229
681293
1919
eşitsizliğin artacağını bilirsiniz,
11:39
and you can see this bubble moving slightly to the other direction,
230
683212
3800
ve bu yuvarlağın diğer yönde hareket ettiğini görebilirsiniz.
11:42
but still, an impressive improvement.
231
687012
2711
Ama yine de etkileyici bir gelişme.
11:45
A major overhaul of Poland's education
232
689723
2586
Polonya'nın eğitiminde köklü bir iyileştirme
11:48
helped to dramatically reduce between variability among schools,
233
692309
3633
okullar arasındaki farklılıkların azalmasını
11:51
turn around many of the lowest-performing schools,
234
695942
2694
en başarısız okulların gidişatı tersine çevirip
11:54
and raise performance by over half a school year.
235
698636
4834
bir dönemden biraz fazla sürede performanslarını artırmasını sağladı.
11:59
And you can see other countries as well.
236
703470
1791
Burada diğer ülkeleri de görebilirsiniz.
12:01
Portugal was able to consolidate its fragmented school system,
237
705261
2943
Portekiz parçalanmış eğitim sistemini sağlamlaştırmayı,
12:04
raise quality and improve equity,
238
708204
2992
kaliteyi artırmayı ve eşitliği sağlamayı başardı.
12:07
and so did Hungary.
239
711196
1876
Macaristan da aynı şekilde...
12:08
So what you can actually see, there's been a lot of change.
240
713072
3431
Evet, burada birçok değişikliğin meydana geldiğini görebiliyorsunuz.
12:12
And even those people who complain and say that
241
716503
2933
Şikayet edip ülkelerin PISA gibi bir ölçüdeki
12:15
the relative standing of countries
242
719436
1689
göreceli durumlarının
12:17
on something like PISA is just an artifact of culture,
243
721125
3422
sadece kültürün, ekonomik faktörlerin, sosyal meselelerin
12:20
of economic factors, of social issues,
244
724547
3042
toplumların homojenliğinin vesaire
12:23
of homogeneity of societies, and so on,
245
727589
3062
sonucu olduğunu düşünenler bile
12:26
these people must now concede that education improvement is possible.
246
730651
4842
artık eğitimde gelişmenin mümkün olduğunu kabul etmek zorundalar.
12:31
You know, Poland hasn't changed its culture.
247
735493
3040
Biliyorsunuz, Polonya kültürünü değiştirmedi.
12:34
It didn't change its economy. It didn't change
248
738533
2504
Ekonomisini değiştirmedi,
12:36
the compositions of its population.
249
741037
2092
nüfus bileşenlerini değiştirmedi.
12:39
It didn't fire its teachers. It changed its education policies
250
743129
2854
Öğretmenlerini kovmadı. Eğitim politikalarını
12:41
and practice. Very impressive.
251
745983
2640
ve uygulamalarını değiştirdi. Çok etkileyici.
12:44
And all that raises, of course, the question: What can we learn
252
748623
2965
Ve herkes şu soruyu soruyor: Yeşil çeyrekteki
12:47
from those countries in the green quadrant
253
751588
2104
yüksek eşitlik ve başarı seviyesine
12:49
who have achieved high levels of equity,
254
753692
2275
ve gelişim göstermiş sonuçlara ulaşan
12:51
high levels of performance, and raised outcomes?
255
755967
3732
ülkelerden neler öğrenebiliriz?
12:55
And, of course, the question is, can what works in one context
256
759699
3914
Ve, elbette, asıl soru şu ki; bir durumda işe yarayan bir metod
12:59
provide a model elsewhere?
257
763613
2716
başka bir durum için de bir model oluşturur mu?
13:02
Of course, you can't copy and paste education systems wholesale,
258
766329
3330
Elbette, eğitim sistemini tümüyle kopyalayıp yapıştıramazsınız.
13:05
but these comparisons have identified a range of factors
259
769659
3927
Ama bu karşılaştırmalar yüksek performanslı sistemlerin paylaştığı
13:09
that high-performing systems share.
260
773586
3321
özellikleri gösteriyor.
13:12
Everybody agrees that education is important.
261
776907
2560
Herkes eğitimin önemi olduğu hakkında hemfikirdir.
13:15
Everybody says that.
262
779467
1987
Herkes bunu söyler.
13:17
But the test of truth is, how do you weigh that priority
263
781454
3255
Ama asıl mesele, bu önceliği başka
13:20
against other priorities?
264
784709
2296
önceliklere göre nasıl tartarsınız?
13:22
How do countries pay their teachers
265
787005
2013
Ülkeler diğer yüksek becerili çalışanlarına
13:24
relative to other highly skilled workers?
266
789018
3105
kıyasla öğretmenlerine nasıl maaş ödüyorlar?
13:28
Would you want your child to become a teacher
267
792123
2485
Çocuğunuzun bir avukat değil de bir öğretmen olmasını
13:30
rather than a lawyer?
268
794608
2112
ister miydiniz?
13:32
How do the media talk about schools and teachers?
269
796720
2002
Medyada okullardan ve öğretmenlerden nasıl bahsediliyor?
13:34
Those are the critical questions, and what we have learned
270
798722
2505
Bunlar can alıcı sorular ve PISA'dan öğrendik ki
13:37
from PISA is that, in high-performing education systems,
271
801227
4094
yüksek performanslı eğitim sistemlerinde
13:41
the leaders have convinced their citizens to make choices
272
805321
3550
liderler vatandaşlarını günümüzdeki tüketimden ziyade
13:44
that value education, their future,
273
808871
2378
eğitime, geleceklerine değer veren seçimlerde bulunmaları
13:47
more than consumption today.
274
811249
2672
için ikna ettiler.
13:49
And you know what's interesting? You won't believe it,
275
813921
2046
İlginç olan ne biliyor musunuz?
13:51
but there are countries in which the most attractive place
276
815967
2986
İnanmayacaksınız ama öyle ülkeler var ki bulunulacak en cazip yer
13:54
to be is not the shopping center but the school.
277
818953
2920
alışveriş merkezleri değil, okullar.
13:57
Those things really exist.
278
821873
2267
Bunlar gerçekten var.
14:00
But placing a high value on education
279
824140
1973
Ama eğitime yüksek paha biçmek
14:02
is just part of the picture.
280
826113
2851
resmin sadece bir bölümü.
14:04
The other part is the belief that all children
281
828964
3029
Diğer bölümü ise
14:07
are capable of success.
282
831993
3435
tüm çocukların başarabileceklerine olan inanç.
14:11
You have some countries where students
283
835428
1761
Bazı ülkelerde öğrenciler küçük yaşlarda
14:13
are segregated early in their ages.
284
837189
2239
sınıflandırılıyorlar.
14:15
You know, students are divided up,
285
839428
2046
Bilirsiniz, sadece bazı öğrencilerin
14:17
reflecting the belief that only some children
286
841474
2335
dünya standartlarına ulaşabileceğine olan inanıştan dolayı
14:19
can achieve world-class standards.
287
843809
3552
öğrenciler sınıflandırılıyorlar.
14:23
But usually that is linked to very strong social disparities.
288
847361
4055
Ama genelde bu durum çok güçlü sosyal dengesizliklerle alakalı.
14:27
If you go to Japan in Asia, or Finland in Europe,
289
851416
3384
Eğer Asya'da Japonya'ya ya da Avrupa'da Finlandiya'ya bakarsanız
14:30
parents and teachers in those countries
290
854800
2106
bu ülkelerdeki anne babalar
14:32
expect every student to succeed,
291
856906
3911
her öğrencinin başarılı olmasını bekliyorlar
14:36
and you can see that actually mirrored in student behavior.
292
860817
3492
ve bunun yansımasını öğrenci davranışlarında görebiliyorsunuz.
14:40
When we asked students what counts
293
864309
2716
Öğrencilere "Matematikte başarı neye bağlı?"
14:42
for success in mathematics,
294
867025
2736
diye sorduğumuz zaman,
14:45
students in North America would typically tell us,
295
869761
2392
Kuzey Amerika'da öğrenciler genelde, yani,
14:48
you know, it's all about talent.
296
872153
1546
tamamen beceri ile ilgili yanıtı verirler.
14:49
If I'm not born as a genius in math, I'd better study something else.
297
873699
4626
Eğer matematik dehası olarak doğmadıysam, başka birşey okusam daha iyi.
14:54
Nine out of 10 Japanese students say
298
878325
2726
Her 10 Japon öğrencinin dokuzu
14:56
that it depends on my own investment, on my own effort,
299
881051
4246
başarının kendi yatırımlarına, çabalarına bağlı olduğunu söylerler.
15:01
and that tells you a lot about the system that is around them.
300
885297
4735
Ve bu durum çocukların içinde bulunduğu sistem hakkında çok şey anlatıyor.
15:05
In the past, different students were taught in similar ways.
301
890032
4809
Geçmişte, değişik öğrencilere aynı şekilde eğitim verilirdi.
15:10
High performers on PISA embrace diversity
302
894841
3332
PISA'daki yüksek başarı gösterenler farklılığı
15:14
with differentiated pedagogical practices.
303
898173
3748
ayrı pedagojik uygulamalarla benimsiyorlar.
15:17
They realize that
304
901921
1976
Normal öğrencilerin
15:19
ordinary students have extraordinary talents,
305
903897
3144
olağanüstü becerileri olduğunun farkındalar
15:22
and they personalize learning opportunities.
306
907041
3360
ve öğrenme imkanlarını kişiselleştiriyorlar.
15:26
High-performing systems also share
307
910401
2036
Yüksek başarılı sistemler
15:28
clear and ambitious standards across the entire spectrum.
308
912437
3606
yelpazenin tümünde net ve iddialı standartlar paylaşıyorlar.
15:31
Every student knows what matters.
309
916043
2202
Her öğrenci neyin önemli olduğunu biliyor.
15:34
Every student knows what's required to be successful.
310
918245
4087
Her öğrenci başarılı olmak için ne gerektiğini biliyor.
15:38
And nowhere does the quality of an education system
311
922332
2865
Ve hiçbir yerde eğitim sisteminin kalitesi
15:41
exceed the quality of its teachers.
312
925197
2443
öğretmenlerin kalitesini geçmiyor.
15:43
High-performing systems are very careful
313
927640
3068
Yüksek başarılı sistemler öğretmenlerini nasıl
15:46
in how they recruit and select their teachers
314
930708
2134
işe aldıkları ve seçtikleri
15:48
and how they train them.
315
932842
1721
ve nasıl yetiştirdikleri hakkında çok dikkatliler.
15:50
They watch how they improve the performances of teachers
316
934563
2830
Güçlüklerle mücadele eden öğretmenlerin performanslarını
15:53
in difficulties who are struggling,
317
937393
2320
nasıl iyileştirebileceklerine
15:55
and how they structure teacher pay.
318
939713
2909
ve öğretmen maaşlarını nasıl yapılandırdıklarına dikkat ediyorlar
15:58
They provide an environment also in which teachers work together
319
942622
3696
İyi çalışmaları desteklemek için öğretmenlere birlikte çalışmaları
16:02
to frame good practice.
320
946318
3557
için uygun ortam sağlıyorlar.
16:05
And they provide intelligent pathways for teachers to grow
321
949875
4161
Ve öğretmenlerin kariyerlerinde ilerlemeleri için mantıklı
16:09
in their careers.
322
954036
2115
yollar sağlıyorlar.
16:12
In bureaucratic school systems,
323
956151
1624
Bürokratik okul sistemlerinde,
16:13
teachers are often left alone in classrooms
324
957775
1993
öğretmenler genellikle, ne öğretecekleriyle ilgili
16:15
with a lot of prescription on what they should be teaching.
325
959768
3167
bir sürü talimatla sınıflarda yalnız bırakılıyorlar.
16:18
High-performing systems are very clear what good performance is.
326
962935
3210
Yüksek başarılı sistemler iyi performansın ne olduğu hakkında çok netler.
16:22
They set very ambitious standards, but then they enable
327
966145
2774
Çok yüksek standartlar koyuyorlar ama öğretmenlerin
16:24
their teachers to figure out,
328
968919
1777
şu sorunun cevabını bulmalarını sağlıyorlar:
16:26
what do I need to teach to my students today?
329
970696
4115
"Bugün öğrencilerime ne öğretmem gerekiyor?"
16:30
The past was about delivered wisdom in education.
330
974811
4546
Eskiden eğitimde bilgeliği aktarmak önemliydi.
16:35
Now the challenge is to enable user-generated wisdom.
331
979357
5242
Şimdi aslı mesele kişinin kendi bilgeliğini ortaya çıkarması.
16:40
High performers have moved on from professional
332
984599
3640
Yüksek performanslılar, profesyonel ya da yöneticilerin
16:44
or from administrative forms of accountability and control --
333
988239
3664
mesuliyeti altında olan ve onların kontrol ettiği eğitimde insanların yaptıklarını
16:47
sort of, how do you check whether people do what they're supposed to do in education --
334
991903
3237
kontrol eden bir sistemden, profesyonel bir şekilde
16:51
to professional forms of work organization.
335
995140
3666
organizasyonu olan sisteme geçtiler.
16:54
They enable their teachers to make innovations in pedagogy.
336
998806
3872
Öğretmenlerin pedagojide yaratıcı yenilikler yapmalarına fırsat tanıyorlar.
16:58
They provide them with the kind of development they need
337
1002678
2490
Daha güçlü pedagojik uygulamaları geliştirmek için ihtiyaç
17:01
to develop stronger pedagogical practices.
338
1005168
4062
duydukları imkanları sağlıyorlar.
17:05
The goal of the past was standardization and compliance.
339
1009230
5658
Geçmişte hedef standartlaşma ve uyum sağlamaktı.
17:10
High-performing systems have made teachers
340
1014888
2734
Yüksek başarılı sistemler öğretmenleri
17:13
and school principals inventive.
341
1017622
3286
ve okul müdürlerini daha yaratıcı yaptılar.
17:16
In the past, the policy focus was on outcomes,
342
1020908
2699
Eskiden, politika, sonuca ve edinime
17:19
on provision.
343
1023607
2182
odaklıydı.
17:21
The high-performing systems have helped teachers
344
1025789
2803
Yüksek performanslı sistemler öğretmenlerin ve
17:24
and school principals to look outwards to the next teacher,
345
1028592
2441
okul idarecilerini, etraflarındaki diğer öğretmene, diğer
17:26
the next school around their lives.
346
1031033
2693
okula bakmalarına yardımcı oldu.
17:29
And the most impressive outcomes of world-class systems
347
1033726
2166
Ve dünya standartlarındaki sistemlerin en etkili sonucu
17:31
is that they achieve high performance across the entire system.
348
1035892
3147
öğrencilerin bütün sistem dahilinde yüksek performansa ulaşabiliyor olması.
17:34
You've seen Finland doing so well on PISA,
349
1039039
2197
Finlandiya'nın PISA sonuçlarına göre çok iyi olduğunu gördünüz,
17:37
but what makes Finland so impressive
350
1041236
1690
ama Finlandiya'yı bu kadar etkileyici yapan şey
17:38
is that only five percent of the performance variation
351
1042926
3977
öğrenciler arası performans farkının sadece yüzde beşinin
17:42
amongst students lies between schools.
352
1046903
2456
okullardan kaynaklanıyor olması.
17:45
Every school succeeds.
353
1049359
2316
Her okul başarılı oluyor.
17:47
This is where success is systemic.
354
1051675
2731
Başarının sistemli olduğu yer burası.
17:50
And how do they do that?
355
1054406
1704
Peki bunu nasıl yapıyorlar?
17:52
They invest resources where they can make the most difference.
356
1056110
2692
Fark yaratabilecekleri yere kaynak yatırımı yapıyorlar.
17:54
They attract the strongest principals into the toughest schools,
357
1058802
5108
En güçlü idarecileri en çetin okullara
17:59
and the most talented teachers
358
1063910
2208
ve en yetenekli öğretmenleri
18:02
into the most challenging classroom.
359
1066118
1943
en zorlu sınıflara gönderiyorlar.
18:03
Last but not least, those countries align policies
360
1068061
3129
Son olarak çok önemli bir nokta da, yönetmelikleri bütün
18:07
across all areas of public policy.
361
1071190
2220
kamu düzeni için düzenliyorlar.
18:09
They make them coherent over sustained periods of time,
362
1073410
3133
Onları uzun vadede birbirine uyumlu hale getiriyorlar
18:12
and they ensure that what they do is consistently implemented.
363
1076543
4703
ve yaptıklarının tutarlı bir şekilde uygulanmış olduğundan emin oluyorlar.
18:17
Now, knowing what successful systems are doing
364
1081246
2304
Şimdi, başarılı sistemlerin neler yaptıklarını bilmek
18:19
doesn't yet tell us how to improve.
365
1083550
2791
bize nasıl geliştiklerini anlatmıyor.
18:22
That's also clear, and that's where some of the limits
366
1086341
2458
Bu da gayet açık ve bu da uluslararası PISA karlılaştırmalarının
18:24
of international comparisons of PISA are.
367
1088799
3475
limitlerinin olduğu yer.
18:28
That's where other forms of research need to kick in,
368
1092274
2703
Burası diğer araştırma türlerinin sonuç vermesi gerektiği yer
18:30
and that's also why PISA doesn't venture into
369
1094977
2458
ve işte bu yüzden PISA, ülkelere neler yapmaları
18:33
telling countries what they should be doing.
370
1097435
1760
gerektiğini söyleme konusunda girişimde bulunmuyor.
18:35
But its strength lies in telling them
371
1099195
1823
Ama PISA'nın gücü ülkelere diğerlerinin
18:36
what everybody else has been doing.
372
1101018
2755
ne yaptığını söylemekten geliyor.
18:39
And the example of PISA shows that data
373
1103773
2196
PISA'nın bir örneği de gösteriyor ki veriler
18:41
can be more powerful than administrative control of financial subsidy
374
1105969
3318
bizim genellikle eğitim sistemlerini yönetmemizi sağlayan
18:45
through which we usually run education systems.
375
1109287
3941
parasal yardımın idari kontrolünden daha tesirli.
18:49
You know, some people argue that
376
1113228
3038
Bilirsiniz, bazı insanlar eğitim
18:52
changing educational administration
377
1116266
2188
yönetimlerini değiştirmenin
18:54
is like moving graveyards.
378
1118454
2441
deveye hendek atlatmaktan zor olduğunu söylerler.
18:56
You just can't rely on the people out there to help you with this. (Laughter)
379
1120895
4887
Durup da insanların size bu konuda yardım etmelerini bekleyemezsiniz (Kahkahalar).
19:01
But PISA has shown what's possible in education.
380
1125782
4867
Ama PISA bize eğitimde nelerin mümkün olduğunu gösterdi.
19:06
It has helped countries to see that improvement is possible.
381
1130649
3805
Ülkelerin gelişimin mümkün olduğunu anlamalarına yardım etti.
19:10
It has taken away excuses from those who are complacent.
382
1134454
4208
Kendi halinden memnun olanların mazeretlerini elinden aldı.
19:14
And it has helped countries to set meaningful targets
383
1138662
3433
Ve ülkelerin kendilerine dünya liderleri tarafından ulaşılmış
19:17
in terms of measurable goals achieved by the world's leaders.
384
1142095
3098
ölçülebilir hedefler koymalarına yardımcı oldu.
19:21
If we can help every child, every teacher, every school,
385
1145193
4550
Eğer her çocuğa, her öğretmene, her okula,
19:25
every principal, every parent see what improvement is possible,
386
1149743
3655
her müdüre, her ebeveyne hangi gelişmelerin mümkün olduğunu,
19:29
that only the sky is the limit to education improvement,
387
1153398
2736
eğitimdeki gelişmelerde sınır olmadığını görmeleri için yardım edebilirsek
19:32
we have laid the foundations
388
1156134
1896
daha iyi politikalar ve daha iyi hayatlar
19:33
for better policies and better lives.
389
1158030
2183
için temelleri attık demektir.
19:36
Thank you.
390
1160213
2533
Teşekkür ederim.
19:38
(Applause)
391
1162746
4000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Andreas Schleicher - Education surveyorWhat makes a great school system? To find out, Andreas Schleicher administers a test to compare student performance around the world.
Why you should listen
First, a few acronyms: Andreas Schleicher heads the Program for International Student Assessment (PISA) at the Organization for Economic Co-operation and Development (OECD). What it means is: He's designed a test, given to hundreds of thousands of 15-year-olds around the world (the most recent covered almost 70 nations), that offers unprecedented insight into how well national education systems are preparing their students for adult life. As The Atlantic puts it, the PISA test "measured not students’ retention of facts, but their readiness for 'knowledge worker' jobs—their ability to think critically and solve real-world problems."
The results of the PISA test, given every three years, are fed back to governments and schools so they can work on improving their ranking. And the data has inspired Schleicher to become a vocal advocate for the policy changes that, his research suggests, make for great schools.
Andreas Schleicher | Speaker | TED.com