TED2016
Casey Gerald: The gospel of doubt
Casey Gerald: Şüphenin hakikati
Filmed:
Readability: 3.6
2,123,426 views
Sarsılmaz gerçeklerinizin doğru olmadığını gördüğünüzde ne yapıyorsunuz? Casey Gerald'ın tabuları yıkıldığında, inanılacak başka şeyler aradı -iş dünyasına, hükümete, filantropiye- fakat bulduğu sadece yalancı mesihlerdi. Bu hareketli konuşmada, Gerald bizi inançlarımız konusunda dürtüyor ve belirsizliği kucaklıyor.
Casey Gerald - American
Casey Gerald chronicles the current state of the American Dream and explores ways to sustain it for a new generation. Full bio
Casey Gerald chronicles the current state of the American Dream and explores ways to sustain it for a new generation. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
There we were,
0
823
1286
İşte oradaydık,
00:15
souls and bodies packed
into a Texas church
into a Texas church
1
3354
3384
ruhlar ve bedenler hayatlarımızın
son gecesinde
son gecesinde
00:19
on the last night of our lives.
2
7428
2221
Teksas'ta bir kiliseye
tıkılmış.
tıkılmış.
00:22
Packed into a room just like this,
3
10856
1843
Aynen böyle bir odaya tıkılmış,
00:25
but with creaky wooden pews
draped in worn-down red fabric,
draped in worn-down red fabric,
4
13542
4752
ama aşınmış kırmızı bir kumaşla kaplı
gıcırdayan sıraları olan,
gıcırdayan sıraları olan,
00:31
with an organ to my left
and a choir at my back
and a choir at my back
5
19287
2671
solumda bir org ve arkamda bir koro ile
00:33
and a baptism pool
built into the wall behind them.
built into the wall behind them.
6
21982
2880
ve arkalarındaki duvarın
içine yapılmış vaftiz havuzu olan.
içine yapılmış vaftiz havuzu olan.
00:37
A room like this, nonetheless.
7
25502
2769
İşte yine de böyle bir oda.
00:41
With the same great feelings of suspense,
8
29356
2704
Şüphenin aynı harika hissiyle,
00:45
the same deep hopes for salvation,
9
33080
2488
aynı derin kurtuluş umuduyla,
00:48
the same sweat in the palms
10
36743
1636
aynı terli avuçlarla
00:50
and the same people
in the back not paying attention.
in the back not paying attention.
11
38403
3491
ve arkada ilgisizce takılan
aynı insanlarla.
aynı insanlarla.
00:53
(Laughter)
12
41918
1927
(Gülüşmeler)
00:56
This was December 31, 1999,
13
44770
3646
31 Aralık 1999'du.
01:01
the night of the Second Coming of Christ,
14
49033
2503
İsa'nın ikinci gelişinin gecesi,
01:04
and the end of the world as I knew it.
15
52222
2470
ve bildiğim kadarıyla dünyanın sonu idi.
01:08
I had turned 12 that year
16
56022
1626
O yıl 12 yaşına basmıştım
01:09
and had reached the age of accountability.
17
57672
2319
ve mesuliyet yaşına erişmiştim.
01:12
And once I stopped complaining
18
60742
1800
Ve İsa'nın dönüşünün tam da
01:14
about how unfair it was
that Jesus would return
that Jesus would return
19
62566
2451
yaptıklarımdan sorumlu olma
zamanıma denk gelmesinin
zamanıma denk gelmesinin
01:17
as soon as I had to be accountable
for all that I had done,
for all that I had done,
20
65041
3489
adil olmadığından hayıflanmayı
bıraktığım anda
bıraktığım anda
01:20
I figured I had better get
my house in order very quickly.
my house in order very quickly.
21
68554
2963
evime hemen çekidüzen vermem
gerektiğine karar verdim.
gerektiğine karar verdim.
01:24
So I went to church as often as I could.
22
72448
1943
Ve olabildiğince sık kiliseye gittim.
01:26
I listened for silence as anxiously
as one might listen for noise,
as one might listen for noise,
23
74415
4832
Gürültü nasıl kaygıyla dinleniyorsa
öyle dinledim sessizliği
öyle dinledim sessizliği
01:31
trying to be sure that the Lord
hadn't pulled a fast one on me
hadn't pulled a fast one on me
24
79271
3090
ve Tanrı'nın beni kandırıp
erken davranmayacağından
erken davranmayacağından
01:34
and decided to come back early.
25
82385
1575
emin olmaya çalıştım.
01:36
And just in case he did,
26
84813
1491
Ve belki öyle yaptıysa diye
01:38
I built a backup plan,
27
86988
1626
bir B planı yaptım,
01:41
by reading the "Left Behind" books
that were all the rage at the time.
that were all the rage at the time.
28
89277
3881
o zamanlar çok moda olan
"geçmişte kaldı" kitaplarını okuyarak.
"geçmişte kaldı" kitaplarını okuyarak.
01:45
And I found in their pages
29
93651
1464
Ve sayfaların arasında
01:47
that if I was not taken
in the rapture at midnight,
in the rapture at midnight,
30
95139
2741
buldum ki, beni gece mahmurluğunda
götürmezlerse,
götürmezlerse,
01:49
I had another shot.
31
97904
1254
bir atış daha yapabilirim.
01:51
All I had to do was avoid
taking the mark of the beast,
taking the mark of the beast,
32
99958
3047
Tek yapmam gereken
canavarın dikkatini çekmemek
canavarın dikkatini çekmemek
01:55
fight off demons, plagues
and the Antichrist himself.
and the Antichrist himself.
33
103808
3112
şeytanlar, felaketler ve
deccal ile savaşmaktı.
deccal ile savaşmaktı.
01:58
It would be hard --
34
106944
1187
Zor olacaktı.
02:00
(Laughter)
35
108155
3169
(Gülüşmeler)
02:03
but I knew I could do it.
36
111348
1558
Ama yapabileceğimi biliyordum.
02:04
(Laughter)
37
112930
1503
(Gülüşmeler)
02:06
But planning time was over now.
38
114457
1788
Fakat planlama zamanı bitmişti.
02:08
It was 11:50pm.
39
116269
1816
Saat 23:50 olmuştu.
02:10
We had 10 minutes left,
40
118109
1162
10 dakikamız kalmıştı ki,
02:11
and my pastor called us
out of the pews and down to the altar
out of the pews and down to the altar
41
119295
2994
papaz bizi sıralardan
mihraba götürdü.
mihraba götürdü.
02:14
because he wanted to be praying
when midnight struck.
when midnight struck.
42
122313
4136
Gece yarısı olduğunda
dua ediyor olmak istemişti.
dua ediyor olmak istemişti.
02:19
So every faction of the congregation
43
127808
2010
Dolayısıyla tüm cemaat
02:21
took its place.
44
129842
1303
yerini aldı.
02:23
The choir stayed in the choir stand,
45
131169
1746
Koro yerinde kaldı.
02:24
the deacons and their wives --
46
132939
1473
Asistan papazlar ve eşleri
02:26
or the Baptist Bourgeoisie
as I like to call them --
as I like to call them --
47
134436
2503
-- ya da benim deyimimle
vaftiz burjuvazisi --
vaftiz burjuvazisi --
02:28
(Laughter)
48
136963
1286
(Gülüşmeler)
02:30
took first position in front of the altar.
49
138273
2207
mihrabın önünde ilk sırayı aldı.
02:32
You see, in America,
50
140504
1685
Görüyorsunuz, Amerika'da
02:34
even the Second Coming of Christ
has a VIP section.
has a VIP section.
51
142824
3061
İsa'nın dönüşü için bile
VIP yeri var.
VIP yeri var.
02:37
(Laughter)
52
145909
2330
(Gülüşmeler)
02:40
(Applause)
53
148263
2000
(Alkışlar)
02:45
And right behind the Baptist Bourgeoisie
54
153187
2389
Ve hemen vaftiz burjuvazisinin
arkasında
arkasında
02:47
were the elderly --
55
155600
1929
yaşlılar vardı.
02:49
these men and women whose young backs
had been bent under hot suns
had been bent under hot suns
56
157553
4888
Gençken Doğu Teksas'ın pamuk
tarlalarında
tarlalarında
02:54
in the cotton fields of East Texas,
57
162465
1981
kızgın güneş altında sırtları eğilen
02:57
and whose skin seemed to be burnt
a creaseless noble brown,
a creaseless noble brown,
58
165137
3716
ve ciltleri Doğu Teksas'ın toprağı gibi
kırışıksız,
kırışıksız,
03:00
just like the clay of East Texas,
59
168877
1674
soylu bir kahverengiye dönen,
03:03
and whose hopes and dreams
for what life might become
for what life might become
60
171119
2485
ve Doğu Teksas dışında hayatın
nasıl olabileceğine
nasıl olabileceğine
03:05
outside of East Texas
61
173628
1151
dair ümit ve hayalleri
03:06
had sometimes been bent and broken
62
174803
1643
bazen sırtlarından bile çok
03:08
even further than their backs.
63
176470
1499
bükülen ve kırılan insanlar.
03:09
Yes, these men and women
were the stars of the show for me.
were the stars of the show for me.
64
177993
3880
Evet, bu erkek ve kadınlar bana göre
gösterinin yıldızlarıydı.
gösterinin yıldızlarıydı.
03:14
They had waited their whole lives
for this moment,
for this moment,
65
182742
2338
Bütün hayatları boyunca bu anı beklediler,
03:17
just as their medieval predecessors
had longed for the end of the world,
had longed for the end of the world,
66
185104
3975
ortaçağ atalarının dünyanın
sonunu beklemeleri gibi,
sonunu beklemeleri gibi,
03:21
and just as my grandmother
waited for the Oprah Winfrey Show
waited for the Oprah Winfrey Show
67
189900
2997
ve büyükannemin her gün 4'te
Oprah Winfret Show'un
Oprah Winfret Show'un
03:24
to come on Channel 8
every day at 4 o'clock.
every day at 4 o'clock.
68
192921
2245
Kanal 8'de çıkmasını beklemesi gibi.
03:28
And as she made her way to the altar,
69
196242
1949
Büyükkannem mihraba giderken,
03:30
I snuck right in behind her,
70
198215
2095
arkasına gizlice sokuldum,
03:32
because I knew for sure
71
200334
1974
çünkü onun cennete
03:34
that my grandmother was going to heaven.
72
202332
2076
gittiğinden emindim.
03:37
And I thought that if I held on
to her hand during this prayer,
to her hand during this prayer,
73
205126
4305
Ve düşündüm ki, bu dua boyunca ona
tutunursam, ben de onunla beraber
tutunursam, ben de onunla beraber
03:42
I might go right on with her.
74
210282
1873
cennete gidebilirdim.
03:44
So I held on
75
212976
1325
Ve tutunmaya devam ettim,
03:46
and I closed my eyes
76
214802
1666
gözlerimi kapadım,
03:49
to listen,
77
217070
1150
dinlemek ve
03:50
to wait.
78
218678
1150
beklemek için.
03:52
And the prayers got louder.
79
220314
1524
Ve dualar daha da sesli oldu.
03:54
And the shouts of response
to the call of the prayer
to the call of the prayer
80
222428
2441
Ve dualara cevap veren sesler
03:56
went up higher even still.
81
224893
1403
daha da yükseldi.
03:58
And the organ rolled on in
to add the dirge.
to add the dirge.
82
226725
2401
Ve org da ayin müziğiyle oyuna girdi.
04:01
And the heat came on to add to the sweat.
83
229150
2193
Ve sıcaklık da teri artırmaya geldi.
04:03
And my hand gripped firmer,
84
231660
1316
Daha da sıktım ellerimi,
04:05
so I wouldn't be the one
left in the field.
left in the field.
85
233000
2013
böylece alanda yalnız kalan olmayacaktım.
04:07
My eyes clenched tighter
86
235037
1199
Gözlerimi sıkıca yumdum,
04:08
so I wouldn't see the wheat
being separated from the chaff.
being separated from the chaff.
87
236260
2972
böylece sapın samandan ayrıldığı ana
tanık olmayacaktım.
tanık olmayacaktım.
04:11
And then a voice rang out above us:
88
239256
2369
Sonra yukarıdan bir ses geldi:
04:14
"Amen."
89
242269
1174
"Amin."
04:17
It was over.
90
245474
1154
Bitmişti.
04:20
I looked at the clock.
91
248044
1302
Saate baktım.
04:22
It was after midnight.
92
250643
1293
Gece yarısından sonraydı.
04:25
I looked at the elder believers
93
253081
1937
Kurtarıcıları gelmeyen
04:27
whose savior had not come,
94
255697
1868
yaşlı inananlara baktım,
04:30
who were too proud to show
any signs of disappointment,
any signs of disappointment,
95
258205
2817
hayal kırıklığı ibaresi göstermek için
fazla gururlulardı,
fazla gururlulardı,
04:33
who had believed too much and for too long
96
261046
2393
o kadar uzun zamandır o kadar çok
inanmışlardı ki
inanmışlardı ki
04:35
to start doubting now.
97
263972
1613
şu an şüpheye düşemezlerdi.
04:39
But I was upset on their behalf.
98
267029
2813
Ama ben onlar adına üzgündüm.
04:42
They had been duped,
99
270650
1689
Kandırılmış, aldatılmış ve
04:44
hoodwinked, bamboozled,
100
272363
1509
oyuna getirilmişlerdi ve
04:45
and I had gone right along with them.
101
273896
2025
ben de onlarla beraber gitmiştim.
04:48
I had prayed their prayers,
102
276659
1371
Onların dualarını etmiş,
04:50
I had yielded not to temptation
as best I could.
as best I could.
103
278054
2946
olabildiğince yoldan çıkmamaya
çalışmıştım.
çalışmıştım.
04:53
I had dipped my head not once, but twice
104
281024
2420
Burnumu akıtan o vaftiz havuzuna
04:56
in that snot-inducing baptism pool.
105
284074
2365
iki kere kafamı sokmuştum.
04:58
I had believed.
106
286463
1263
İnanmıştım.
05:01
Now what?
107
289355
1176
Peki ya şimdi?
05:03
I got home just in time
to turn on the television
to turn on the television
108
291706
3115
Televizyonu açmak için eve
tam zamanında gittim
tam zamanında gittim
05:06
and watch Peter Jennings
announce the new millennium
announce the new millennium
109
294845
2444
ve Peter Jennings'in tüm dünyaya
milenyumu
milenyumu
05:09
as it rolled in around the world.
110
297313
1689
anonsuna yetişmiştim.
05:11
It struck me that it would have
been strange anyway,
been strange anyway,
111
299475
4366
Birden aklıma geldi, İsa'nın farklı
zaman dilimlerine göre
zaman dilimlerine göre
05:15
for Jesus to come back again and again
112
303865
2380
tekrar tekrar gelmesi
05:18
based on the different time zones.
113
306269
1636
çok tuhaf olacaktı zaten.
05:19
(Laughter)
114
307929
5313
(Gülüşmeler)
05:27
And this made me feel
even more ridiculous --
even more ridiculous --
115
315037
2173
Ve bu beni daha da aptal hissettirdi.
05:30
hurt, really.
116
318354
1201
İncinmiş, gerçekten.
05:33
But there on that night,
I did not stop believing.
I did not stop believing.
117
321076
3169
Fakat orada o gece inanmaktan vazgeçmedim.
05:37
I just believed a new thing:
118
325197
1584
Sadece yeni bir şeye inandım;
05:39
that it was possible not to believe.
119
327487
2432
inanmamanın mümkün olduğuna.
Aldığım cevapların yanlış olduğuna
inanmamak mümkündü,
inanmamak mümkündü,
05:42
It was possible the answers
I had were wrong,
I had were wrong,
120
330894
2412
05:45
that the questions themselves were wrong.
121
333330
2347
soruların da yanlış olduğuna inanmak da.
05:47
And now, where there was once
a mountain of certitude,
a mountain of certitude,
122
335701
3562
Ve şimdi, koca bir kesinlik
dağının olduğu yerde,
dağının olduğu yerde,
05:51
there was, running right down
to its foundation,
to its foundation,
123
339772
2811
kaynağına doğru giden
05:55
a spring of doubt,
124
343168
1553
bir şüphe akıntısı vardı,
05:57
a spring that promised rivers.
125
345691
1770
nehirleri vaat eden bir akıntı.
06:00
I can trace the whole drama of my life
126
348357
3133
Bütün hayat hikayemi kilisedeki
06:03
back to that night in that church
127
351514
1626
o geceye kadar izleyebilirim,
06:05
when my savior did not come for me;
128
353164
2082
kurtarıcımın gelmediği o geceye;
06:08
when the thing I believed most certainly
129
356069
2522
en çok inandığım şeyin
06:11
turned out to be, if not a lie,
130
359328
1997
yalan değilse bile, tamamen doğru
06:13
then not quite the truth.
131
361841
1620
olmadığını gördüğüm geceye.
06:16
And even though most of you
prepared for Y2K in a very different way,
prepared for Y2K in a very different way,
132
364355
3795
Çoğunuzun Y2K problemi için farklı
şekillerde hazırlık yapmasına rağmen,
şekillerde hazırlık yapmasına rağmen,
06:20
I'm convinced that you are here
133
368937
2385
şuna inaniyorum ki, buradasınız
06:23
because some part of you has done
the same thing that I have done
the same thing that I have done
134
371346
3908
çünkü bir kısmınız benim yaptığımın
aynısını yaptı,
aynısını yaptı,
06:27
since the dawn of this new century,
135
375278
2023
bu yüzyılın başından beri,
annemin gidişinden, babamın uzak
duruşundan ve efendinin
duruşundan ve efendinin
06:30
since my mother left
and my father stayed away
and my father stayed away
136
378014
2446
06:32
and my Lord refused to come.
137
380484
1681
gelmeyi reddetmesinden beri.
06:34
And I held out my hand,
138
382867
1487
Ve elimi uzattım,
06:36
reaching for something to believe in.
139
384378
2952
inanmak için bir şey bulmak amacıyla.
06:40
I held on when I arrived at Yale at 18,
140
388587
2892
18 yaşında Yale'e gittiğimde bekledim,
06:44
with the faith that my journey
from Oak Cliff, Texas
from Oak Cliff, Texas
141
392318
2514
Oak Cliff, Texas'tan başlayan
yolcuğumdaki inançla,
yolcuğumdaki inançla,
06:46
was a chance to leave behind
all the challenges I had known,
all the challenges I had known,
142
394856
3689
bildiğim tüm meydan okumaları geride
bırakmak için bir şanstı,
bırakmak için bir şanstı,
06:50
the broken dreams
and broken bodies I had seen.
and broken bodies I had seen.
143
398569
2831
gördüğüm tüm hayal kırıklıklarını,
tüm kırılmış bedenleri.
tüm kırılmış bedenleri.
06:54
But when I found myself back home
one winter break,
one winter break,
144
402542
3537
Ve bir kış tatilinde eve döndüğüm zaman,
06:59
with my face planted in the floor,
145
407133
2075
yüzüm yere dönük,
07:02
my hands tied behind my back
146
410268
2335
ellerim arkadan bağlı,
07:05
and a burglar's gun pressed to my head,
147
413538
1974
bir hırsızın silahı kafama dayalıyken,
07:07
I knew that even the best education
couldn't save me.
couldn't save me.
148
415536
3843
en iyi eğitimin bile beni
kurtaramayacağını anlamıştım.
kurtaramayacağını anlamıştım.
07:12
I held on when I showed up
at Lehman Brothers
at Lehman Brothers
149
420181
3112
2008'de Lehman Brothers'ta staja
başladığımda da
başladığımda da
07:15
as an intern in 2008.
150
423317
2014
devam ettim.
07:19
(Laughter)
151
427048
4667
(Gülüşmeler)
07:23
So hopeful --
152
431739
1315
O kadar ümitliydim ki,
07:25
(Laughter)
153
433078
3262
(Gülüşmeler)
07:28
that I called home to inform my family
154
436364
2019
Ailemi arayıp onlara bir daha hiç fakir
07:30
that we'd never be poor again.
155
438407
1550
olmayacağız dedim.
07:31
(Laughter)
156
439981
2090
(Gülüşmeler)
07:34
But as I witnessed this temple of finance
157
442767
2034
Fakat bu finans tapınağının
07:36
come crashing down before my eyes,
158
444825
1815
gözlerimin önünde yıkılmasıyla
07:38
I knew that even the best job
couldn't save me.
couldn't save me.
159
446664
3276
en iyi işin beni kurtarmaya yetmeyeceğini
gördüm.
gördüm.
07:42
I held on when I showed up
in Washington DC as a young staffer,
in Washington DC as a young staffer,
160
450599
5853
Washington'a geldiğimde de
genç bir çalışan olarak devam ettim,
genç bir çalışan olarak devam ettim,
07:48
who had heard a voice
call out from Illinois,
call out from Illinois,
161
456476
2225
Illinois'ten "Uzun zamandır beklenen...
07:50
saying, "It's been a long time coming,
162
458725
2128
...değişim bu seçim ile Amerika'ya geldi."
07:53
but in this election, change
has come to America."
has come to America."
163
461621
3751
nidasını duyan genç bir çalışan olarak.
07:58
But as the Congress ground to a halt
164
466549
1742
Ama meclis durma noktasına gelirken
08:00
and the country ripped at the seams
165
468315
1718
ve ülke dikişlerinden patlarken
08:02
and hope and change
began to feel like a cruel joke,
began to feel like a cruel joke,
166
470057
2433
ve umut ve değişim acımasız
bir şaka gibi gelirken,
bir şaka gibi gelirken,
08:04
I knew that even
the political second coming
the political second coming
167
472514
3307
ikinci bir siyasi dirilmenin bile beni
08:07
could not save me.
168
475845
1223
kurtaramayacağını anladım.
08:09
I had knelt faithfully at the altar
of the American Dream,
of the American Dream,
169
477856
4460
Amerikan rüyasının mihrabında
sadakatle diz çökmüştüm ve
sadakatle diz çökmüştüm ve
08:14
praying to the gods of my time
170
482340
2178
tüm zamanımda tanrılara dua ediyordum,
08:17
of success,
171
485261
1150
başarı,
08:18
and money,
172
486834
1150
para,
08:20
and power.
173
488358
1150
ve güce.
08:22
But over and over again,
174
490211
1826
Fakat tekrar tekrar
08:24
midnight struck, and I opened my eyes
175
492619
3043
gece yarısı geldi ve ben gözlerimi
08:27
to see that all of these gods were dead.
176
495686
2468
açtığımda bu tanrıların
ölü olduğunu gördüm.
ölü olduğunu gördüm.
08:31
And from that graveyard,
177
499447
1381
O mezarlıktan yola çıkarak,
08:32
I began the search once more,
178
500852
1445
bir daha aramaya başladım,
08:34
not because I was brave,
179
502321
1270
cesur olduğumdan değil,
08:35
but because I knew
that I would either believe
that I would either believe
180
503615
3405
ölmek ile inanmak arasında
bir seçim yapmam
bir seçim yapmam
08:39
or I would die.
181
507044
1227
gerektiğini bildiğimden.
08:40
So I took a pilgrimage
to yet another mecca,
to yet another mecca,
182
508963
2791
Ve bir başka kabe için hacca çıktım,
08:44
Harvard Business School --
183
512409
1346
Harvard Business School
08:45
(Laughter)
184
513779
2504
(Gülüşmeler)
08:48
this time, knowing that I could not
simply accept the salvation
simply accept the salvation
185
516307
3885
Bu sefer, orada sundukları kurtuluşu
kabul edemeyeceğimi bilerek.
08:52
that it claimed to offer.
186
520216
1230
08:53
No, I knew there'd be more work to do.
187
521470
2595
Hayır, yapılacak daha çok iş olduğunu
biliyordum.
biliyordum.
08:56
The work began in the dark corner
of a crowded party,
of a crowded party,
188
524981
4295
İşim kalabalık bir partinin karanlık bir
köşesinde başladı,
köşesinde başladı,
09:02
in the late night of an early,
miserable Cambridge winter,
miserable Cambridge winter,
189
530138
3414
kasvetli bir Cambridge kışının başında,
gecenin geç saatinde,
gecenin geç saatinde,
09:06
when three friends and I asked a question
190
534457
2036
ben ve üç arkadaşım,
09:08
that young folks searching
for something real have asked
for something real have asked
191
536517
2650
gerçeğin peşindeki gençlerin
uzun zamandır sorduğu
uzun zamandır sorduğu
09:11
for a very long time:
192
539191
1767
soruyu sorduk.
09:12
"What if we took a road trip?"
193
540982
1674
"Bir yolculuğa çıksak ne olurdu?"
09:14
(Laughter)
194
542680
3044
(Gülüşmeler)
09:18
We didn't know where'd we go
or how we'd get there,
or how we'd get there,
195
546299
2430
Nereye ya da nasıl gideceğimizi
hiç bilmiyorduk.
hiç bilmiyorduk.
09:20
but we knew we had to do it.
196
548753
1761
fakat yapmak zorunda olduğumuzu
biliyorduk.
biliyorduk.
09:23
Because all our lives we yearned,
as Jack Kerouac wrote,
as Jack Kerouac wrote,
197
551108
3016
Çünkü Jack Kerouac'ın yazdığı gibi,
bütün hayatımız boyunca
bütün hayatımız boyunca
09:26
to "sneak out into the night
and disappear somewhere,"
and disappear somewhere,"
198
554148
3952
"geceye sokulup bir yerlere kaybolmak"
ve ülkenin başka yerlerinde
ve ülkenin başka yerlerinde
09:30
and go find out what everybody was doing
199
558991
2053
insanların nelerle meşgul olduklarını
09:33
all over the country.
200
561068
1272
keşfetmek istemişizdir.
09:35
So even though there were
other voices who said
other voices who said
201
563242
2277
Riskin büyük ve kanıtların zayıf olduğunu
09:37
that the risk was too great
and the proof too thin,
and the proof too thin,
202
565543
2453
söyleyenler olmasına rağmen
09:40
we went on anyhow.
203
568020
1356
yolculuğa çıktık.
09:42
We went on 8,000 miles across America
in the summer of 2013,
in the summer of 2013,
204
570354
5272
2013 yazında Amerika'nın bir ucuna
doğru 13.000 km gittik,
doğru 13.000 km gittik,
09:48
through the cow pastures of Montana,
through the desolation of Detroit,
through the desolation of Detroit,
205
576358
3440
Montana'nın inek çayırlarını geçtik,
Detroit'in harabeliğini geçtik,
Detroit'in harabeliğini geçtik,
09:51
through the swamps of New Orleans,
206
579822
1623
New Orleans bataklıklarını geçtik,
09:53
where we found and worked
with men and women
with men and women
207
581469
2602
ve buralarda amaçlarını besleyen
küçük işler kuran
küçük işler kuran
09:56
who were building small businesses
208
584095
1685
erkek ve kadınlarla
09:57
that made purpose their bottom line.
209
585804
2945
beraber çalıştık.
10:01
And having been trained
at the West Point of capitalism,
at the West Point of capitalism,
210
589962
2686
Kapitalizm Batı Yakası'nda eğitilmiş
biri olarak
biri olarak
10:04
this struck us as a revolutionary idea.
211
592672
2104
bu bize devrimci bir fikir gibi geldi.
10:06
(Laughter)
212
594800
1016
(Gülüşmeler)
10:07
And this idea spread,
213
595840
1984
Ve bu fikir yayıldı,
10:10
growing into a nonprofit
called MBAs Across America,
called MBAs Across America,
214
598412
3738
Amerika Çağında MBA'ler adı altında
bir kar amacı gütmeyen iştirak doğurdu,
bir kar amacı gütmeyen iştirak doğurdu,
10:14
a movement that landed me here
on this stage today.
on this stage today.
215
602820
3409
bugün bu sahnede olmamı
sağlayan bir eylem.
sağlayan bir eylem.
10:19
It spread because we found
a great hunger in our generation
a great hunger in our generation
216
607620
4177
bu yayıldı çünkü neslimizdeki
büyük açlığı keşfettik,
büyük açlığı keşfettik,
10:23
for purpose, for meaning.
217
611821
2443
amaca, anlama olan açlığı.
10:27
It spread because we found
countless entrepreneurs
countless entrepreneurs
218
615317
2698
Yayıldı çünkü Amerika'nın bucaklarında
10:30
in the nooks and crannies of America
219
618039
1908
istihdam yaratan ve hayat değiştiren
10:31
who were creating jobs and changing lives
220
619971
2453
ve biraz da yardıma ihtiyacı olan
10:34
and who needed a little help.
221
622448
1529
sayısız girişimci bulduk.
10:37
But if I'm being honest, it also spread
222
625082
3286
Ama dürüst olmam gerekirse,
yayıldı çünkü yayılması için savaştım.
10:40
because I fought to spread it.
223
628392
1702
10:43
There was no length
to which I would not go
to which I would not go
224
631204
2243
Bu inancı yaymak için,
daha çok insanın bu çökmüş
10:45
to preach this gospel,
225
633471
1156
10:46
to get more people to believe
226
634651
2836
ülkedeki yaraların sarılabileceğine
10:49
that we could bind the wounds
of a broken country,
of a broken country,
227
637511
2399
inanmasını sağlamak için gidemeyeceğim
10:51
one social business at a time.
228
639934
2157
mesafe yoktu.
10:55
But it was this journey of evangelism
229
643116
3173
Sizinle bugün paylaşmak istediğim
10:59
that led me to the rather different gospel
230
647239
2258
farklı inancıma beni götürense
11:02
that I've come to share with you today.
231
650136
2636
şu tebliğ amaçlı seyahat olmuştur.
11:05
It began one evening almost a year ago
232
653867
3212
Neredeyse bir yıl önce başladı,
11:10
at the Museum of Natural History
in New York City,
in New York City,
233
658199
3194
New York'taki Doğal Tarih Müzesi'nde
11:14
at a gala for alumni
of Harvard Business School.
of Harvard Business School.
234
662371
2752
Harvard Business School mezunları
galasındayken.
galasındayken.
11:18
Under a full-size replica of a whale,
235
666341
2535
Bir balinanın replikasının altında
11:21
I sat with the titans of our time
236
669573
2351
arkadaşlarını ve onların güzel işlerini
kutlayan zamanımızın titanlarıyla
devleriyle oturdum.
devleriyle oturdum.
11:23
as they celebrated their peers
and their good deeds.
and their good deeds.
237
671948
2721
Odada gurur vardı
11:27
There was pride in a room
238
675727
1284
mal varlığının yönetim altında olduğu
11:29
where net worth
and assets under management
and assets under management
239
677035
2879
toplam değerinin yarım trilyon doları
11:31
surpassed half a trillion dollars.
240
679938
2379
geçtiği bir azamet vardı odada.
11:35
We looked over all that we had made,
241
683196
2007
Yaptıklarımıza göz gezdirdik,
11:37
and it was good.
242
685863
1165
gayet başarılıydı.
11:39
(Laughter)
243
687927
1987
(Gülüşmeler)
11:42
But it just so happened,
244
690868
1428
Fakat tam o zamanda,
11:44
two days later,
245
692959
1186
iki gün sonrasında
11:46
I had to travel up the road to Harlem,
246
694610
2083
Harlem'e gitmek zorunda kaldım.
11:49
where I found myself
sitting in an urban farm
sitting in an urban farm
247
697455
2439
Orada kendimi bir zamanlar
boş bir arsa olan
boş bir arsa olan
11:51
that had once been a vacant lot,
248
699918
1785
bir şehir çiftliğinde Tony isimli
11:54
listening to a man named Tony
tell me of the kids
tell me of the kids
249
702416
2900
bir adamın bana her gün
oraya gelen çocuklardan
oraya gelen çocuklardan
11:57
that showed up there every day.
250
705340
1558
bahsetmesini dinlerken buldum.
11:59
All of them lived below the poverty line.
251
707944
3323
Her biri açlık sınırının
altında yaşıyordu.
altında yaşıyordu.
12:04
Many of them carried
all of their belongings in a backpack
all of their belongings in a backpack
252
712075
3420
Bir evsizler sığıınağında kaybolmasın diye
çoğu,
çoğu,
12:07
to avoid losing them
in a homeless shelter.
in a homeless shelter.
253
715519
2185
eşyalarını bir sırt çantasında
gezdiriyordu.
gezdiriyordu.
12:10
Some of them came to Tony's program,
254
718432
3248
Bazıları Tony'nin Harlem'de Büyüyenler
12:13
called Harlem Grown,
255
721704
1347
isimli düzenine o gün
12:15
to get the only meal they had each day.
256
723677
2347
yiyecekleri tek öğünü almaya geliyordu.
12:19
Tony told me that he started Harlem Grown
with money from his pension,
with money from his pension,
257
727465
4615
Tony, "Harlem'de Büyüyenler"i
20 yıl taksicilik sonunda aldığı
20 yıl taksicilik sonunda aldığı
12:24
after 20 years as a cab driver.
258
732954
2253
emeklilik ikramiyesiyle
başlattığını söyledi.
başlattığını söyledi.
12:28
He told me that he didn't give
himself a salary,
himself a salary,
259
736232
2319
Kendisine maaş vermediğini,
12:31
because despite success,
the program struggled for resources.
the program struggled for resources.
260
739342
3842
girişimin başarılı olmasına rağmen
kaynak sıkıntısı çektiğini söyledi.
kaynak sıkıntısı çektiğini söyledi.
12:35
He told me that he would take any help
261
743993
2107
Alabileceği her türlü yardımı almak
12:38
that he could get.
262
746665
1157
istediğini söyledi.
12:40
And I was there as that help.
263
748490
2646
Ve ben de bu yardım için oradaydım.
12:44
But as I left Tony,
I felt the sting and salt of tears
I felt the sting and salt of tears
264
752863
4295
Ama Tony'den ayrılınca,
gözyaşlarımın iğnesi ve tuzu
gözyaşlarımın iğnesi ve tuzu
12:49
welling up in my eyes.
265
757838
1537
ile şişti gözlerim.
12:52
I felt the weight of revelation
266
760509
1965
Bir gece bir odada birkaç yüz
12:55
that I could sit in one room on one night,
267
763187
3132
insanın bir trilyona sahip olduğu
12:59
where a few hundred people
had half a trillion dollars,
had half a trillion dollars,
268
767206
4102
yerde otururken, iki gün sonrasında
13:04
and another room, two days later,
269
772187
2061
sadece 50 blok ötede bir yerde bir adamın
13:06
just 50 blocks up the road,
270
774820
2297
bir çocuğa tek öğününü sağlamak
13:09
where a man was going without a salary
271
777971
2244
için maaş almadan çalıştığı gerçeğinin
13:12
to get a child her only meal of the day.
272
780897
2894
ağırlığı altında ezildim.
13:16
And it wasn't the glaring inequality
that made me want to cry,
that made me want to cry,
273
784887
3530
Beni ağlatan bu bağıran eşitsizlik
değildi,
değildi,
13:20
it wasn't the thought of hungry,
homeless kids,
homeless kids,
274
788441
2811
aç, evsiz çocukların düşüncesi değildi,
13:23
it wasn't rage toward the one percent
275
791276
1836
yüzde bire öfke ve yüzde doksan dokuz
13:25
or pity toward the 99.
276
793136
2278
acıma değildi.
13:27
No, I was disturbed
because I had finally realized
because I had finally realized
277
795787
3785
Hayır, rahatsız olmuştum çünkü
sonunda
sonunda
13:32
that I was the dialysis
278
800330
2269
böbrek nakline ihtiyaç duyan bir
13:34
for a country that needed
a kidney transplant.
a kidney transplant.
279
802623
3197
ülke için diyaliz olduğumu fark etmiştim.
13:38
I realized that my story
stood in for all those
stood in for all those
280
806647
3669
Çizmelerinden yukarı tırmanmak isteyen
13:42
who were expected to pick
themselves up by their bootstraps,
themselves up by their bootstraps,
281
810340
2842
herkese destek olmak için
vardı hikayem hep,
vardı hikayem hep,
13:45
even if they didn't have any boots;
282
813206
2146
hiç çizmeleri olmasa bile;
13:48
that my organization stood in
283
816182
1673
kurduğum şey, Harlem'e, Appalachia
13:49
for all the structural, systemic help
that never went to Harlem
that never went to Harlem
284
817879
3750
ya da Lower 9th Ward'a hiç gitmeyen
yapısal ve sistemli yardımı
yapısal ve sistemli yardımı
13:53
or Appalachia or the Lower 9th Ward;
285
821653
1945
götürmek için varı;
13:55
that my voice stood in
for all those voices
for all those voices
286
823622
4779
Sesim eğitim alamayan, temizlenemeyen
14:01
that seemed too unlearned,
too unwashed, too unaccommodated.
too unwashed, too unaccommodated.
287
829098
5143
yatacak yeri olmayan sesler için vardı.
14:07
And the shame of that,
288
835273
1265
Ve bu utanç,
14:09
that shame washed over me
289
837721
1387
bu üzerime yağan utanç,
14:11
like the shame of sitting
in front of the television,
in front of the television,
290
839132
2861
televizyonun önünde oturup
14:14
watching Peter Jennings
announce the new millennium
announce the new millennium
291
842898
2499
Peter Jennings'in milenyum
anonsunu dinlemek gibiydi,
anonsunu dinlemek gibiydi,
14:17
again
292
845421
1208
tekrar
14:18
and again
293
846653
1150
ve tekrar
14:20
and again.
294
848257
1150
ve tekrar.
14:21
I had been duped,
295
849796
1150
Kandırılmış,
14:24
hoodwinked,
296
852084
1150
aldatılmış,
14:25
bamboozled.
297
853696
1150
oyuna getirilmiştim.
14:27
But this time, the false savior was me.
298
855403
3074
Fakat bu sefer sahte kurtarıcı bendim.
14:31
You see, I've come a long way
from that altar
from that altar
299
859600
3702
Görüyorsunuz, dünyanın sona ereceğini
sandığım o gecede bulunduğum
sandığım o gecede bulunduğum
14:35
on the night I thought
the world would end,
the world would end,
300
863326
2096
o mihraptan, insanların anlaşılmaz
14:38
from a world where people spoke in tongues
301
866371
2205
konuştuğu ve acı çekmeyi Tanrı'nın
mutlak bir
mutlak bir
14:41
and saw suffering
as a necessary act of God
as a necessary act of God
302
869107
2638
takdiri olarak gördüğü
ve bir yazının kesin doğru
ve bir yazının kesin doğru
14:44
and took a text to be infallible truth.
303
872222
2068
olduğunu düşündüğü yerden
14:46
Yes, I've come so far
304
874314
1525
çok uzaklaştım. O kadar ki,
14:48
that I'm right back where I started.
305
876607
2536
başladığım yere geri döndüm.
14:52
Because it simply is not true to say
306
880103
2215
Çünkü inançsızlık çağında yaşadığımızı
14:54
that we live in an age of disbelief --
307
882342
1881
söylemek doğru olmaz --
14:56
no, we believe today just as much
as any time that came before.
as any time that came before.
308
884247
4316
hayır, bugün de daha önce olduğu kadar
inançlıyız.
inançlıyız.
15:01
Some of us may believe
in the prophecy of Brené Brown
in the prophecy of Brené Brown
309
889409
2843
Bazılarımız Brene Brown'ın peygamberliğine
inanabilir,
inanabilir,
15:04
or Tony Robbins.
310
892276
1176
ya da Tony Robbins'in.
15:06
We may believe in the bible
of The New Yorker
of The New Yorker
311
894003
2100
The New Yorker ya da Harvard Business
Review
Review
15:08
or the Harvard Business Review.
312
896127
1610
incillerine inanabiliriz.
15:10
We may believe most deeply
313
898146
1579
Buradaki TED kilisesinde
15:12
when we worship right here
at the church of TED,
at the church of TED,
314
900150
2602
dua ederken çok derinden
inanabiliriz.
inanabiliriz.
15:15
but we desperately want to believe,
315
903347
2181
Fakat inanmayı çılgınca istiyoruz,
15:17
we need to believe.
316
905552
1546
inanmaya ihtiyacımız var.
15:20
We speak in the tongues
of charismatic leaders
of charismatic leaders
317
908001
2185
Bütün problemlerimizi çözmeyi
vaat eden
vaat eden
15:22
that promise to solve all our problems.
318
910210
2192
karizmatik lider dilinde konuşabiliriz.
15:24
We see suffering as a necessary act
of the capitalism that is our god,
of the capitalism that is our god,
319
912426
4080
Acı çekmeyi tanrımız kapitalizmin
mutlak bir takdiri olarak görürüz,
mutlak bir takdiri olarak görürüz,
15:28
we take the text of technological progress
320
916530
2232
teknolojik ilerleme yazılarını kesin doğru
15:31
to be infallible truth.
321
919540
1693
kabul ederiz.
15:34
And we hardly realize
the human price we pay
the human price we pay
322
922034
3616
Ve bir tuğlayı sorgulamayı bıraktığımızda
ödediğimiz insani bedeli
ödediğimiz insani bedeli
15:38
when we fail to question one brick,
323
926412
2350
ancak fark ederiz,
15:41
because we fear it might shake
our whole foundation.
our whole foundation.
324
929692
2949
çünkü bütün temelimizi sarsmasından
korkarız.
korkarız.
15:45
But if you are disturbed
325
933677
1601
Ama hep kabul ettiğimiz
15:48
by the unconscionable things
that we have come to accept,
that we have come to accept,
326
936080
3130
ölçüsüz şeylerden rahatsız
olmaya başladıysan,
olmaya başladıysan,
15:51
then it must be questioning time.
327
939777
2906
işte bu sorgulama zamanı gelmiş demektir.
15:55
So I have not a gospel
of disruption or innovation
of disruption or innovation
328
943987
4047
Bende bir karmaşa, yenilik ya da
16:00
or a triple bottom line.
329
948058
1450
üçlü kar hanesi inancı yok.
16:02
I do not have a gospel of faith
to share with you today, in fact.
to share with you today, in fact.
330
950380
3605
Sizinle paylaşacak bir sadakat inancım da
yok açıkçası.
yok açıkçası.
16:07
I have and I offer a gospel of doubt.
331
955125
3842
Size şüphe inancını sunuyorum.
16:12
The gospel of doubt does not ask
that you stop believing,
that you stop believing,
332
960000
3020
Şüphe inancı, inanmayı bırakmanızı
istemez,
istemez,
16:15
it asks that you believe a new thing:
333
963737
1920
yeni bir şeye inanmanızı ister:
16:18
that it is possible not to believe.
334
966200
2537
İnanmamak mümkündür.
16:21
It is possible the answers
we have are wrong,
we have are wrong,
335
969512
2170
Aldığımız cevapların yanlış
olması mümkündür,
olması mümkündür,
16:23
it is possible the questions
themselves are wrong.
themselves are wrong.
336
971706
2583
soruların da yanlış olması mümkündür.
16:26
Yes, the gospel of doubt means
that it is possible that we,
that it is possible that we,
337
974313
3822
Evet, şüphe inancı, burada, bu sahnede
16:30
on this stage, in this room,
338
978619
2126
yanılıyor olmamızın mümkün olması
16:33
are wrong.
339
981178
1157
demektir.
16:34
Because it raises the question, "Why?"
340
982779
2265
Çünkü bu "Neden?" sorusunu doğurur.
16:37
With all the power
that we hold in our hands,
that we hold in our hands,
341
985789
3175
Sahip olduğumuz tüm bu
güce rağmen,
güce rağmen,
16:40
why are people still suffering so bad?
342
988988
3380
neden insanlar bu kadar acı çekiyor?
16:45
This doubt leads me to share
that we are putting my organization,
that we are putting my organization,
343
993209
4555
Bu şüphe, beni kurumum Amerika Çapında
MBA'leri
MBA'leri
16:49
MBAs Across America,
344
997788
1266
işletmeden kaldırmaya
16:51
out of business.
345
999078
1628
yönlendirebilir.
16:52
We have shed our staff
and closed our doors
and closed our doors
346
1000730
2492
Ekibimizi dağıttık ve
kapılarımızı kapattık
kapılarımızı kapattık
16:55
and we will share our model freely
347
1003246
2028
ve modelimizi bizim iznimiz olmadan bu işi
16:57
with anyone who sees
their power to do this work
their power to do this work
348
1005298
2886
yapmaya kendini muktedir gören
herkesle
herkesle
17:00
without waiting for our permission.
349
1008208
1848
şeffafça paylaşacağız.
17:02
This doubt compels me
350
1010434
2321
Bu şüphe beni birilerinin üzerime
17:05
to renounce the role of savior
351
1013236
1773
bıraktığı kurtarıcı rolünden
17:07
that some have placed on me,
352
1015033
1395
feragat ettiriyor,
17:08
because our time is too short
and our odds are too long
and our odds are too long
353
1016901
3095
çünkü hiçbir mucize getirmeyeceği
kesin olan ikinci gelişleri
kesin olan ikinci gelişleri
17:12
to wait for second comings,
354
1020020
1780
beklemek için zamanımız kısa,
17:13
when the truth is that
there will be no miracles here.
there will be no miracles here.
355
1021824
3484
kavgamız da uzun.
17:18
And this doubt, it fuels me,
356
1026305
1744
Ve bu şüphe, beni besliyor,
17:20
it gives me hope
357
1028737
1291
bana umut veriyor,
17:22
that when our troubles overwhelm us,
358
1030606
2250
sorunlar başımıza üşüştüğünde,
17:25
when the paths laid out for us
seem to lead to our demise,
seem to lead to our demise,
359
1033760
4119
önümüzdeki yollar çöküşümüze
giden yollar gibi göründüğünde
giden yollar gibi göründüğünde
17:30
when our healers bring
no comfort to our wounds,
no comfort to our wounds,
360
1038528
3028
şifacılarımız yaralarımızı hiç mi hiç
hafifletmediğinde
hafifletmediğinde
17:34
it will not be our blind faith --
361
1042286
2331
hayatımıza ve dünyamıza biraz
ışık saçacak olan
ışık saçacak olan
17:37
no, it will be our humble doubt
362
1045423
2387
ve fısıltıya ya da bağırmaya sesimizi
17:40
that shines a little light
into the darkness of our lives
into the darkness of our lives
363
1048730
3311
çıkaracak olan, ya da en basit,
17:44
and of our world
364
1052065
1233
çok basit şekilde
17:45
and lets us raise our voice to whisper
365
1053870
2169
" Başka bir yol olmalı." dedirten
17:48
or to shout
366
1056833
1150
körü körüne inancımız
17:50
or to say simply,
367
1058437
1715
olmayacak,
17:52
very simply,
368
1060176
1150
işte bu mütevazi şüphemiz
17:53
"There must be another way."
369
1061706
2516
olacaktır.
17:57
Thank you.
370
1065011
1151
Teşekkürler.
17:58
(Applause)
371
1066186
20222
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Casey Gerald - AmericanCasey Gerald chronicles the current state of the American Dream and explores ways to sustain it for a new generation.
Why you should listen
Casey Gerald has witnessed every facet of the American Dream -- from his harrowing childhood in Texas, to his tenure at the heights of America's elite institutions, to his journeys through the cities and towns of the American heartland where he has spent his recent years as cofounder and CEO of MBAs Across America. Now his work as a writer, speaker, and business leader centers on the question: will the American dream survive another generation?
Gerald began his career in economic policy and government innovation at the Center for American Progress, and he has worked as a strategist with startup social ventures such as The Future Project as well as companies like The Neiman Marcus Group.
Born and raised in Dallas, Gerald received an MBA from Harvard Business School, where he delivered the 2014 commencement address, and a BA in Political Science from Yale College. He has been featured on MSNBC, in The New York Times, Financial Times, The Guardian, and he has appeared on the cover of Fast Company, which also named him one of the "Most Creative People in Business." He currently serves on the advisory board of NPR's Generation Listen.
Casey Gerald | Speaker | TED.com