ABOUT THE SPEAKER
John Wooden - Coach
John Wooden, affectionately known as Coach, led UCLA to record wins that are still unmatched in the world of basketball. Throughout his long life, he shared the values and life lessons he passed to his players, emphasizing success that’s about much more than winning.

Why you should listen

Born in 1910, Coach John Wooden was the first person to be inducted into the Basketball Hall of Fame both as a player and coach, while ESPN ranks him as the greatest coach of all time, across all sports. In his 40 years at UCLA, he mentored legends such as Bill Walton and Kareem Abdul-Jabbar. He has created a model, the Pyramid of Success, and authored several books to impart his insight on achievement to others.

Coach wanted his players to be victors in life and not just on the court, so he treated them as an extended family and emphasized that winning was more than scoring. Indeed, most of his inspiring theories were born from conversations with his father, as a boy on their farm in Indiana. One that sums up his ideology quite well is his often-quoted definition of success: "Success is peace of mind which is a direct result of self-satisfaction in knowing you made the effort to become the best that you are capable of becoming."

More profile about the speaker
John Wooden | Speaker | TED.com
TED2001

John Wooden: The difference between winning and succeeding

John Wooden ile "Kazanmak" ve "Başarı" arasındaki fark üzerine

Filmed:
6,582,226 views

Derin bir sadelikle, Koç John Wooden başarıyı yeniden tanımlıyor ve bizi içimizdeki en iyinin peşine düşmeye teşvik ediyor. Bu ilham verici konuşmada, UCLA'daki oyuncularına verdiği tavsiyeleri paylaşıyor, şiirlerden alıntılar yapıyor ve babasının bilgeliğini hatırlıyor.
- Coach
John Wooden, affectionately known as Coach, led UCLA to record wins that are still unmatched in the world of basketball. Throughout his long life, he shared the values and life lessons he passed to his players, emphasizing success that’s about much more than winning. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
I coinedicat my ownkendi definitiontanım of successbaşarı
0
0
3000
Kendime ait başarı tanımlamasını
00:15
in 1934, when I was teachingöğretim at a highyüksek schoolokul in SouthGüney BendBend, IndianaIndiana,
1
3000
4000
1934'de, South Bend İndiana'da bir lisede öğretmenlik yaparken buldum.
00:19
beingolmak a little bitbit disappointedhayal kırıklığına uğramış, and delusioneddelusioned perhapsbelki, by
2
7000
5000
İngilizce sınıflarımdaki genç öğrencilerin velilerinin, onlardan sadece en yüksek olan A ve B notlarını almalarını beklemelerinden
00:24
the way parentsebeveyn of the youngstersGençler in my Englishİngilizce classessınıflar
3
12000
4000
biraz hayal kırıklığına uğramış ve belki de kuruntu yapmıştım.
00:28
expectedbeklenen theironların youngstersGençler to
4
16000
3000
Bu veliler daha düşük olan
00:31
get an A or a B. They thought a C was all right for the neighbors'komşularının childrençocuklar,
5
19000
3000
C notununun, komşu çocukları için kabul edilebilir olduğunu
00:34
because the neighborsKomşular childrençocuklar are all averageortalama.
6
22000
3000
çünkü onların ortalama gençler olduklarını düşünüyorlardı.
00:37
But they weren'tdeğildi satisfiedmemnun when theironların ownkendi --
7
25000
2000
Fakat kendi çocuklarının böyle bir durumda -
00:39
would make the teacheröğretmen feel that they had failedbaşarısız oldu, or the youngsterdelikanlı had failedbaşarısız oldu.
8
27000
4000
öğretmenlerini, velilerinin ya da kendilerinin başarısız olduklarını düşünmeye sevk ediyor olacaklarından tatminkar değillerdi.
00:43
And that's not right. The good LordLord in his infinitesonsuz wisdombilgelik
9
31000
2000
Ve bu kesinlikle doğru bir düşünce değil.
00:45
didn't createyaratmak us all equaleşit as faruzak as intelligencezeka is concernedilgili,
10
33000
3000
Tanrı sınırsız bilgeliğiyle, vakıf olduğumuz kadarıyla
00:48
any more than we're equaleşit for sizeboyut, appearancegörünüm.
11
36000
4000
eşit ölçü ve görünüşte olmamızın dışında, hepimizi eşit yaratmadı.
00:52
Not everybodyherkes could earnkazanmak an A or a B, and I didn't like that way of judgingyargılamak it.
12
40000
3000
Herkes A ya da B notunu hakedemez ve ben bunu yargılama şeklini hiç sevmedim.
00:55
And I did know how the alumnimezunlar of variousçeşitli schoolsokullar
13
43000
4000
30'lu yıllarda, birçok okulun mezunlarının
00:59
back in the 30s judgedkarar coacheskoçlar and athleticatletik teamstakımlar.
14
47000
4000
koçları ve spor takımlarını yargıladıklarını bilirim.
01:03
If you wonwon them all, you were considereddüşünülen to be reasonablymakul successfulbaşarılı --
15
51000
5000
Eğer onların hepsini kazanırsanız, oldukça başarılı sayılırdınız.
01:08
not completelytamamen. Because I foundbulunan out --
16
56000
3000
Tam olarak da değil. Çünkü şunu farkettim --
01:11
we had a numbernumara of yearsyıl at UCLAUCLA where we didn't losekaybetmek a gameoyun.
17
59000
3000
UCLA'da birkaç yıl boyunca bir tek oyun kaybetmedik.
01:14
But it seemedgibiydi that we didn't winkazanmak eachher individualbireysel gameoyun by the marginkenar boşluğu
18
62000
4000
Fakat meğer her bir oyunu, bazı mezunların tahmin ettiği
01:18
that some of our alumnimezunlar had predictedtahmin and
19
66000
2000
marj ile kazanmamışız.
01:20
quiteoldukça frequentlysık sık I --
20
68000
2000
Ve oldukça sıklıkla ben --
01:22
(LaughterKahkaha)
21
70000
2000
(Kahkaha)
01:24
-- quiteoldukça frequentlysık sık I really feltkeçe that they had backedarka çıkılmış up theironların predictionstahminler
22
72000
3000
-- oldukça sıklıkla, onların bu tahminlerini daha metarialistik şekilde
01:27
in a more materialisticmaddi mannertavır.
23
75000
4000
desteklediklerini hissetmiştim.
01:31
But that was truedoğru back in the 30s, so I understoodanladım that.
24
79000
3000
Fakat bu tam 30'lu yıllardaydı, yani bunu anlayabiliyordum.
01:34
But I didn't like it. And I didn't agreeanlaşmak with it.
25
82000
2000
Fakat bundan hoşlanmamıştım. Ve bununla aynı fikirde değildim.
01:36
And I wanted to come up with something that I hopedümit could make me a better teacheröğretmen,
26
84000
3000
Ve beni daha iyi bir öğretmen yapacağını umduğum
01:39
and give the youngstersGençler underaltında my supervisiongözetim --
27
87000
2000
ve gençlere benim nezaretimde
01:41
whetherolup olmadığını it be in athleticsAtletizm or in the Englishİngilizce classroomsınıf --
28
89000
3000
ister Spor dersinde ister İngilizce sınıfında olsun --
01:44
something to whichhangi to aspireçok istemek,
29
92000
2000
sadece sınıfta alınan yüksek bir nottan,
01:46
other than just a higherdaha yüksek markişaret
30
94000
3000
ya da bir spor müsabakasından alınacak daha fazla puanlardan,
01:49
in the classroomsınıf, or more pointsmakas in some athleticatletik contestyarışma.
31
97000
3000
daha farklı, şiddetle heves edilecek bir şeyin fikrini ileri sürmek istedim.
01:52
I thought about that for quiteoldukça a spellbüyü,
32
100000
3000
Bunun üzerinde uzunca zaman düşündüm,
01:55
and I wanted to come up with my ownkendi definitiontanım. I thought that mightbelki help.
33
103000
3000
ve kendi özgün tanımımı yapmak istedim. Bunun yardımı olacağını düşündüm.
01:58
And I knewbiliyordum how MrBay. WebsterWebster definedtanımlanmış it:
34
106000
3000
Ve Bay Webster'in sözlüğünde bunu nasıl tanımladığını biliyordum:
02:01
as the accumulationbirikim of materialmalzeme possessionsmülk
35
109000
2000
maddi servetin birikimi
02:03
or the attainmentkazanma of a positionpozisyon of powergüç or prestigeprestij, or something of that sortçeşit --
36
111000
4000
ya da bir pozisyon ya da prestije ulaşılması, veya bu tür birşey.
02:07
worthylayık accomplishmentsbaşarıları perhapsbelki,
37
115000
2000
Kıymetli elde etmeler belki de,
02:09
but in my opiniongörüş not necessarilyzorunlu olarak indicativegösterge of successbaşarı.
38
117000
4000
fakat benim fikrime göre, başarının mutlak göstergeleri değil.
02:13
So I wanted to come up with something of my ownkendi.
39
121000
2000
İşte bu yüzden kendime ait tanımı ortaya koymak istedim.
02:15
And I recalledHatırlanacağı -- I was raisedkalkık on a smallküçük farmÇiftlik in SouthernGüney IndianaIndiana
40
123000
4000
Güney Indiana'da ufak bir çiftlikte yetiştirildiğimi ve babamın
02:19
and DadBaba trieddenenmiş to teachöğretmek me and my brothersKardeşler
41
127000
2000
bana ve kardeşlerime asla başkasından daha iyi olmaya çalışmamamız gerektiğini
02:21
that you should never try to be better than someonebirisi elsebaşka.
42
129000
3000
öğretmeye çalıştığını hatırlıyordum.
02:24
I'm sure at the time he did that, I didn't -- it didn't --
43
132000
4000
Eminim o bunu öğretmeye çalıştığında dediğini yapmadım -- evet yapmadım --
02:28
well, somewherebir yerde, I guesstahmin in the hiddengizli recessesgirinti of mindus,
44
136000
3000
ama bir yerlerde, tahminimce aklımın bir köşesinde saklı kaldı,
02:31
it poppedattı out yearsyıl latersonra.
45
139000
2000
ve yıllar sonra birden aklımda bitiverdi.
02:33
Never try to be better than someonebirisi elsebaşka,
46
141000
2000
Asla başkasından daha iyi olmaya çalışma,
02:35
always learnöğrenmek from othersdiğerleri. Never ceaseAteşkes
47
143000
3000
her zaman başkalarından öğren. Olabildiğinin en iyisi olmayı
02:38
tryingçalışıyor to be the besten iyi you can be -- that's underaltında your controlkontrol.
48
146000
2000
denemeyi asla bırakma -- bu senin kontrolünde olan bir şeydir.
02:40
If you get too engrosseddalmış and involvedilgili and concernedilgili
49
148000
3000
Eğer üzerinde kontrolün olmayan şeylere
02:43
in regardsaygı to the things over whichhangi you have no controlkontrol,
50
151000
2000
saplanır, onlarla ilgilenir ve onlar için endişe duyarsan,
02:45
it will adverselyolumsuz affectetkilemek the things over whichhangi you have controlkontrol.
51
153000
4000
bu durum, üzerinde kontrol sahibi olduğun şeyleri olumsuz etkileyecektir.
02:49
Then I ranran acrosskarşısında this simplebasit verseayet that said,
52
157000
3000
O zaman, şöyle diyen şu basit dizeye rastladım,
02:52
"At God'sTanrı'nın footstooltabure to confessitiraf, a poorfakir soulruh kneltdiz çöktü, and bowedeğdi his headkafa.
53
160000
3000
"Tanrıya günah çıkaran zavallı bir kul eğildi, boynunu büktü.
02:55
'I failedbaşarısız oldu!' He criedağladım.
54
163000
2000
"Yenildim" diye yakındı.
02:57
The MasterMaster said, 'Thou' Sen didstyüklediğin thySenin besten iyi, that is successbaşarı.'"
55
165000
5000
Tanrı "Elinden gelenin en iyisini yaptın, işte başarı budur" dedi.
03:02
From those things, and one other perhapsbelki,
56
170000
2000
Bu tip şeylerden ve belki bir başkasından,
03:04
I coinedicat my ownkendi definitiontanım of successbaşarı,
57
172000
2000
kendi başarı tanımımı buldum, o da şudur:
03:06
whichhangi is: peaceBarış of mindus attainedelde only throughvasitasiyla
58
174000
3000
Huzura yapabileceğinin en iyisini yapmak için
03:09
self-satisfactionkendini tatmin in knowingbilme you madeyapılmış the effortçaba to do the besten iyi
59
177000
3000
gerekli çabayı sarfettiğinin farkında olmanın
03:12
of whichhangi you're capableyetenekli.
60
180000
2000
verdiği kişisel tatminle ulaşılır.
03:14
I believe that's truedoğru. If you make the effortçaba
61
182000
2000
Ben bunun doğruluğuna inanıyorum.
03:16
to do the besten iyi of whichhangi you're capableyetenekli, to try and improveiyileştirmek the situationdurum
62
184000
3000
içinde bulunduğun durumu düzeltmek için elinden gelen en iyisisini
03:19
that existsvar for you, I think that's successbaşarı.
63
187000
3000
yapmak için gayret gösterirsen, bence bu başarıdır.
03:22
And I don't think othersdiğerleri can judgehakim that. I think it's like characterkarakter and reputationitibar.
64
190000
3000
Ve başkalarının bunu yargılayabileceklerini düşünmüyorum. Bu tıpkı karakter ve itibar gibi birşey.
03:25
Your reputationitibar is what you are perceivedalgılanan to be;
65
193000
3000
İtibar senin algılandığın;
03:28
your characterkarakter is what you really are.
66
196000
2000
karakterin ise gerçekte olduğun durumdur.
03:30
And I think that characterkarakter is much more
67
198000
3000
Ve bence karakter senin algılandığından
03:33
importantönemli than what you are perceivedalgılanan to be.
68
201000
2000
çok çok daha önemlidir.
03:35
You'dOlur hopeumut they'dgittiklerini bothher ikisi de be good,
69
203000
2000
Her ikisinin de iyi olmasını umarsın.
03:37
but they won'talışkanlık necessarilyzorunlu olarak be the sameaynı.
70
205000
3000
Ama illa ki aynı olmayacaklardır.
03:40
Well, that was my ideaFikir that I was going to try to get acrosskarşısında to the youngstersGençler.
71
208000
4000
Velhasılı, benim fikrim, gençlerle iletişim kurmaktı.
03:44
I ranran acrosskarşısında other things. I love to teachöğretmek,
72
212000
2000
Başka şeylerle de karşılaştım. Öğretmeyi çok severim,
03:46
and it was mentionedadı geçen by the previousönceki speakerkonuşmacı
73
214000
5000
ve bir önceki konuşmacının da değindiği gibi,
03:51
that I enjoykeyfini çıkarın poetryşiir, and I dabbleserpmek in it a bitbit, and love it.
74
219000
2000
şiirleri severim ve amatör olarak ilgilenirim de.
03:53
There are some things that helpedyardım etti me, I think,
75
221000
3000
Sanırım, olabileceğimden daha iyi olmama yardımcı olan,
03:56
be better than I would have been. I know I'm not what I oughtgerektiğini to be,
76
224000
3000
bazı şeyler var. Olmam gereken olamadığımı biliyorum.
03:59
not what I should be. But I think I'm better than I would have been
77
227000
3000
Ama eğer bazı belirli şeylerle karşılaşmasaydım,
04:02
if I hadn'tolmasaydı runkoş acrosskarşısında certainbelli things.
78
230000
2000
olabileceğimden daha iyi olduğumu da biliyorum.
04:04
One was just a little verseayet that said,
79
232000
3000
Birincisi, bir dize de şöyle demiş:
04:07
"No writtenyazılı wordsözcük, no spokenkonuşulmuş pleaSavunma
80
235000
5000
"Hiçbir yazılı kelime, hiçbir dile getirilen istek,
04:12
can teachöğretmek our youthgençlik what they should be.
81
240000
3000
gençliğimize ne olmaları gerektiğini öğretemez.
04:15
NorNe de all the bookskitaplar on all the shelvesraflar --
82
243000
2000
Ne de raflardaki tüm kitaplar --
04:17
it's what the teachersöğretmenler are themselveskendilerini."
83
245000
2000
asıl öğretmenleri kendileridir."
04:19
That madeyapılmış an impressionizlenim on me
84
247000
2000
Bu bende 1930lu yıllarda
04:21
in the 1930s.
85
249000
3000
bir intiba bıraktı.
04:24
And I trieddenenmiş to use that more or lessaz in my teachingöğretim,
86
252000
3000
Ve bunu öğretilerimde az çok kullanmaya çalıştım,
04:27
whetherolup olmadığını it be in sportsSpor Dalları, or whetherolup olmadığını it be in the Englishİngilizce classroomsınıf.
87
255000
7000
ister spor, ister İngilizce sınıfında olsun.
04:34
I love poetryşiir and always had an interestfaiz in that somehowbir şekilde.
88
262000
4000
Şiiri severim ve bir şekilde hep bir ilgim oldu bu konuya.
04:38
Maybe it's because DadBaba used to readokumak to us at night.
89
266000
4000
Belki de babamın eskiden geceleri bize okumasındandır.
04:42
CoalKömür oilsıvı yağ lamplamba -- we didn't have electricityelektrik
90
270000
2000
Kömürlü yağ lambası -- çiftliğimizde
04:44
in our farmÇiftlik home.
91
272000
3000
elektrik yoktu.
04:47
And DadBaba would readokumak poetryşiir to us. So I always likedsevilen it.
92
275000
2000
Ve babam bize şiir okurdu. Böylece hep sevdim şiiri.
04:49
And about the sameaynı time I ranran acrosskarşısında this one verseayet,
93
277000
3000
Ve bu dizeye rastladığım aynı zamanlarda, bu diğer dizeye rastladım,
04:52
I ranran acrosskarşısında anotherbir diğeri one. SomeoneBirisi askeddiye sordu
94
280000
2000
Rastladığım birisi bir bayan öğretmene
04:54
a ladybayan teacheröğretmen why she taughtöğretilen.
95
282000
3000
neden öğrettiğini sordu.
04:57
And she -- after some time, she said she wanted to think about that.
96
285000
3000
Ve o öğretmen -- bir süre sonra, bunun üzerinden düşünmesi gerektiğini söyledi.
05:00
Then she camegeldi up and said,
97
288000
2000
Daha sonra geldi ve,
05:02
"They asksormak me why I teachöğretmek
98
290000
2000
"Bana neden öğretttiğimi soruyorlar
05:04
and I replycevap, 'Where' Nerede could I find suchböyle splendidmuhteşem companyşirket?'
99
292000
4000
ve cevaplıyorum, 'Böyle şahane arkadaşlığı nerede bulabilirim?'
05:08
There sitsoturur a statesmandevlet adamı, stronggüçlü, unbiasedtarafsız, wisebilge;
100
296000
3000
Orada güçlü, tarafsız, bilgin bir devlet adamı oturuyor.
05:11
anotherbir diğeri DanielDaniel WebsterWebster, silver-tongueddilbaz.
101
299000
2000
Başka bir belagat sahibi Daniel Webster.
05:13
A doctordoktor sitsoturur besideyanında him,
102
301000
2000
Yanında bir doktor oturuyor,
05:15
whosekimin quickhızlı steadyistikrarlı handel mayMayıs ayı mendtamir a bonekemik,
103
303000
2000
usta elleri bir kemiği iyileştirebilen,
05:17
or stemkök the life-blood'shayat-kan flowakış.
104
305000
3000
veya hayatın akışını durdurabilen.
05:20
And there a builderOluşturucu. UpwardYukarı doğru riseyükselmek the archkemer of a churchkilise he buildskurar,
105
308000
3000
Ve şurada bir inşaatçı. İçinde bir papazın Tanrı'nın sözlerini söyleyebileceği
05:23
whereinburada that ministerbakan mayMayıs ayı speakkonuşmak the wordsözcük of God
106
311000
2000
ve günahkar bir ruhu İsa'ya dokunmaya yöneltebileceği,
05:25
and leadöncülük etmek a stumblinggüçlük soulruh to touchdokunma the Christİsa.
107
313000
3000
kilisenin kemerini yükselten.
05:28
And all about a gatheringtoplama of teachersöğretmenler,
108
316000
2000
Ve hepsi öğretmenlerin, çiftçilerin, tüccarların
05:30
farmersçiftçiler, merchantstüccarlar, laborersişçi:
109
318000
2000
işçilerin toplanması.
05:32
those who work and voteoy and buildinşa etmek and planplan and praydua etmek into a great tomorrowyarın.
110
320000
4000
Harika bir yarın için, çalışan, oy veren, inşa eden, planlayan ve dua edenler.
05:36
And I mayMayıs ayı say, I mayMayıs ayı not see the churchkilise,
111
324000
4000
Ve diyebilirim ki, kiliseyi görmeyebilirim,
05:40
or hearduymak the wordsözcük or eatyemek the foodGıda theironların handseller mayMayıs ayı growbüyümek.
112
328000
2000
ya da sözleri duymayabilirim veya ellerinin yetiştirdiklerini tadamayabilirim.
05:42
But yethenüz again I mayMayıs ayı. And latersonra I mayMayıs ayı say,
113
330000
3000
Gene de yapabilirim de. Ve sonradan,
05:45
I knewbiliyordum him oncebir Zamanlar, and he was weakzayıf, or stronggüçlü,
114
333000
2000
Onu tanımıştım bir keresinde, güçsüzdü veya güçlüydü,
05:47
or boldcesur or proudgururlu or gayeşcinsel.
115
335000
2000
veya cesurdu veya guruluydu veya gay'di diyebilirim.
05:49
I knewbiliyordum him oncebir Zamanlar, but then he was a boyoğlan.
116
337000
2000
Onu tanımıştım bir keresinde, fakat o zamanlar genç bir delikanlıydı.
05:51
They asksormak me why I teachöğretmek and I replycevap,
117
339000
2000
Bana neden öğrettiğimi sordular ve ben,
05:53
'Where could I find suchböyle splendidmuhteşem companyşirket?'"
118
341000
3000
ve ben, 'böylesine şahane arkadaşlığı nerede bulabilirim?' dedim.
05:56
And I believe the teachingöğretim professionmeslek --
119
344000
2000
Ve inanıyorum ki öğretmenlik mesleği --
05:58
it's truedoğru, you have so manyçok youngstersGençler.
120
346000
2000
doğrudur, çok fazla gençle birarada olursunuz.
06:00
And I've got to think of my youngstersGençler at UCLAUCLA --
121
348000
2000
Ve ben de UCLA'daki genç öğrencilerimi düşünmeliyim --
06:02
30-some-bazı attorneysAvukatlar, 11 dentistsdiş hekimleri and doctorsdoktorlar,
122
350000
5000
30 küsürü avukat, 11 diş hekimi ve doktor,
06:07
manyçok, manyçok teachersöğretmenler and other professionsmeslekler.
123
355000
4000
bir çoğu öğretmen ve diğer mesleklerden.
06:11
And that givesverir you a great dealanlaştık mı of pleasureZevk,
124
359000
3000
Ve onların ilerlemelerini görmek
06:14
to see them go on.
125
362000
3000
size çok büyük bir haz verir.
06:17
I always trieddenenmiş to make the youngstersGençler feel
126
365000
2000
Her zaman gençlere bir numara eğitim almak için
06:19
that they're there to get an educationEğitim, numbernumara one.
127
367000
2000
orada olduklarını hissettirmeye çalıştım.
06:21
BasketballBasketbol was secondikinci, because it was payingödeme yapan theironların way,
128
369000
2000
Basketbol ikinci sıradaydı, çünkü masraflarını karşılıyordu,
06:23
and they do need a little time for socialsosyal activitiesfaaliyetler,
129
371000
3000
ve bunun dışında sosyal aktiviteleri için çok az zamana ihtiyaçları vardı,
06:26
but you let socialsosyal activitiesfaaliyetler take a little precedenceöncelik over the other two
130
374000
3000
fakat sosyal aktivitelerin diğer ikisine oranla daha az ağırlıklı olmalı
06:29
and you're not going to have any very long.
131
377000
3000
ve hiçbirini çok uzun süre sürdürmemeye çalışmalılardı.
06:32
So that was the ideasfikirler that I trieddenenmiş to get acrosskarşısında
132
380000
5000
İşte gözetimimdeki gençlere
06:37
to the youngstersGençler underaltında my supervisiongözetim.
133
385000
2000
iletmeye çalıştığımı fikirler bunlardı.
06:39
I had threeüç ruleskurallar, prettygüzel much, that I stucksıkışmış with practicallypratikte all the time.
134
387000
4000
Hemen hemen her zaman bağlı kaldığım 3 kuralım vardı.
06:43
I'd learnedbilgili these priorönceki to cominggelecek to UCLAUCLA,
135
391000
2000
Bunları UCLA'ya gelmeden önce öğrenmiştim,
06:45
and I decidedkarar they were very importantönemli.
136
393000
2000
ve çok önemli olduklarına karar vermiştim.
06:47
One was -- never be lategeç. Never be lategeç.
137
395000
5000
Biri -- asla geç kalma. Asla geç kalma.
06:52
LaterDaha sonra on I said certainbelli things --
138
400000
3000
Sonrasında kesin şeyler söyledim --
06:55
I had -- playersoyuncu, if we're leavingayrılma for somewherebir yerde, had to be neattemiz and cleantemiz.
139
403000
5000
bir yere yola çıkıyorsak, oyuncuların üstleri başları düzgün ve temiz olmalıydı.
07:00
There was a time when I madeyapılmış them weargiyinmek jacketsceketler and shirtsshirtler and tieskravatlar.
140
408000
6000
Bir keresinde onlara ceket, gömlek giydirttim ve kravat bağlattım.
07:06
Then I saw our chancellorŞansölye cominggelecek to schoolokul
141
414000
2000
Sonra rektörümüzü kot ve boğazlı kazakla
07:08
in denimsağartıcı and turtlenecksbalıkçı, and I thought,
142
416000
4000
okula gelirken gördüm ve
07:12
not right for me to keep this other.
143
420000
2000
bu ceket, kravat kararını uygulamanın doğru olmayacağını düşündüm.
07:14
So I let them -- just they had to be neattemiz and cleantemiz.
144
422000
3000
Dolayısıyla onlara izin verdim -- sadece üstleri başları düzgün ve temiz olmalıydılar.
07:17
I had one of my greatestEn büyük playersoyuncu that you probablymuhtemelen heardduymuş of,
145
425000
4000
Muhtemelen duyduğunuz en iyi oyuncularımdan biri
07:21
BillBill WaltonWalton. He camegeldi to catchyakalamak the busotobüs;
146
429000
2000
Bill Walton'dı. Yine bir yere maça giderken,
07:23
we were leavingayrılma for somewherebir yerde to playoyun.
147
431000
2000
otobüse binmeye geldi.
07:25
And he wasn'tdeğildi cleantemiz and neattemiz, so I wouldn'tolmaz let him go.
148
433000
4000
Ve temiz ve düzenli değildi, ben de otobüsle gelmesine izin vermedim.
07:29
He couldn'tcould get on the busotobüs. He had to go home and get cleanedtemizlenir up
149
437000
3000
Otobüse binemedi. Havalanına gidebilmek için eve gidip temizlenmek
07:32
to get to the airporthavalimanı.
150
440000
2000
zorunda kaldı.
07:34
So I was a sticklerçok ayrıntı meraklısı for that. I believedinanılır in that.
151
442000
3000
Yani bu kararımdan ödün vermedim. Doğrusunun bu olduğuna inanıyordum.
07:37
I believe in time -- very importantönemli.
152
445000
2000
Zaman inanırım. Çok önemli.
07:39
I believe you should be on time. But I feltkeçe at practiceuygulama, for exampleörnek,
153
447000
3000
Dakik olunması gerektiğine inanıyorum. Pratikte, örneğin,
07:42
we startbaşlama on time, we closekapat on time.
154
450000
2000
zamanında başladığımızda, zamanında bitirdiğimizi gördüm.
07:44
The youngstersGençler didn't have to feel that we were going to keep them over.
155
452000
4000
Gençler onları zamanında fazla tutacağımızı düşünmek durumunda değildiler.
07:48
When I speakkonuşmak at coachingkoçluk clinicsklinikler, I oftensık sık tell
156
456000
2000
Koçluk eğitimlerinde çoğu kez
07:50
younggenç coacheskoçlar -- and at coachingkoçluk clinicsklinikler, more or lessaz,
157
458000
3000
genç koçlara anlatırım -- evet koçluk eğitimlerinde, az çok,
07:53
they'llacaklar be the youngerdaha genç coacheskoçlar gettingalma in the professionmeslek.
158
461000
3000
mesleğe katılan daha genç koçlar olacaktır.
07:56
MostÇoğu of them are younggenç, you know, and probablymuhtemelen newlyYeni marriedevli.
159
464000
3000
Bir çoğu gençtir, bilirsiniz, ve muhtemelen yeni evlidir.
07:59
And I tell them, "Don't runkoş practicesuygulamaları lategeç.
160
467000
3000
Ve onlara şunu anlatırım, "İdmanlara gecikmeyin.
08:02
Because you'llEğer olacak go home in a badkötü moodruh hali.
161
470000
3000
Çünkü eve kötü moralle gidersiniz.
08:05
And that's not good, for a younggenç marriedevli man to go home in a badkötü moodruh hali.
162
473000
3000
Ve genç evli bir adamın eve kötü moralle gitmesi iyi olmaz."
08:08
When you get olderdaha eski, it doesn't make any differencefark." But --
163
476000
2000
Yaşlandığınızda, bir farkı olmaz. Fakat --
08:10
(LaughterKahkaha)
164
478000
5000
(Kahkaha)
08:15
So I did believe on time. I believe startingbaşlangıç on time,
165
483000
2000
Kısacası, zamana inandım. Zamanında başlamanın,
08:17
and I believe closingkapanış on time.
166
485000
2000
ve zamanında bitirmenin önemine inandım.
08:19
And anotherbir diğeri one I had was, not one wordsözcük of profanityküfür.
167
487000
3000
Ve diğer önem verdiğim bir konu da, ağzı bozukluk.
08:22
One wordsözcük of profanityküfür, and you are out of here for the day.
168
490000
5000
Bir kelime de olsa küfürlü konuşursan, bugün artık burada bulunamazsın.
08:27
If I see it in a gameoyun, you're going to come out and sitoturmak on the benchBank.
169
495000
3000
Eğer bir oyunda bunu farkedersem, oyundan çıkarsın ve yedek kulübesinde oturursun.
08:30
And the thirdüçüncü one was, never criticizeeleştirmek a teammatetakım arkadaşı.
170
498000
3000
Üçüncü önem verdiğim şey de şudur. Asla takım arkadaşını eleştirme.
08:33
I didn't want that. I used to tell them I was paidödenmiş to do that.
171
501000
3000
Bunu istemedim. Eleştiriyi yapacak kişin ben olduğunu söylerdim.
08:36
That's my job. I'm paidödenmiş to do it. PitifullyDeniyorum poorfakir, but I am paidödenmiş to do it.
172
504000
4000
Bu benim işim. Bunun için bana para ödeniyor. Sefilce, ama bunun için para alıyorum.
08:40
Not like the coacheskoçlar todaybugün, for graciouszarif sakesTanrı aşkına, no.
173
508000
3000
Çok şükür bugünkü koçlar gibi değil yani, hayır.
08:43
It's a little differentfarklı than it was in my day.
174
511000
3000
Benim zamanımdan biraz farklı şu an.
08:46
Those were threeüç things that I stucksıkışmış with prettygüzel closelyyakından all the time.
175
514000
4000
İşte bu üçü, her zaman mutabık kaldığım değerlerdi.
08:50
And those actuallyaslında camegeldi from my dadbaba.
176
518000
3000
Ve doğrusu hepsi babamdan gelmekte.
08:53
That's what he trieddenenmiş to teachöğretmek me and my brothersKardeşler at one time.
177
521000
5000
Bunlar babamın bana ve kardeşlerime öğretmeye çalıştıklarıydı.
08:58
I camegeldi up with a pyramidpiramit eventuallysonunda,
178
526000
3000
En sonunda bir piramid fikri aklıma geldi,
09:01
that I don't have the time to go on that.
179
529000
2000
ancak bunun üzerinde detaylı konuşmaya vaktim yok.
09:03
But that helpedyardım etti me, I think, becomeolmak a better teacheröğretmen.
180
531000
4000
Fakat bu fikir, sanırım, daha iyi bir öğretmen olmamda yararlı oldu.
09:07
It's something like this:
181
535000
2000
Şöyle bir şeydi bu:
09:09
And I had blocksbloklar in the pyramidpiramit,
182
537000
2000
Piramitte bloklar vardı.
09:11
and the cornerstonestemel taşları beingolmak industriousnessçalışkanlığı and enthusiasmcoşku,
183
539000
4000
Ve temel taşları gayretlilik, heves,
09:15
workingçalışma hardzor and enjoyingkeyfi what you're doing,
184
543000
2000
çok çalışmak ve yaptığın işten zevk almaktı.
09:17
cominggelecek up to the apexApex
185
545000
2000
Piramidin tepesine geliyorum.
09:19
accordinggöre to my definitiontanım of successbaşarı.
186
547000
3000
Başarı tanımlamama göre.
09:22
And right at the topüst -- faithinanç and patiencesabır.
187
550000
2000
En tepede -- inanç ve sabır.
09:24
And I say to you, in whateverher neyse you're doing,
188
552000
2000
Ve size şunu söylüyorum, ne yapıyorsanız yapın,
09:26
you mustşart be patienthasta. You have to have patiencesabır to --
189
554000
3000
sabırlı olmalısınız. Sabrınız olmalı --
09:29
we want things to happenolmak. We talk about our youthgençlik beingolmak impatientsabırsız a lot.
190
557000
6000
istediğimiz şeylerin gerçeklemesine. Gençliğin ne kadar sabırsız olduğundan bahsediyoruz.
09:35
And they are. They want to changedeğişiklik everything.
191
563000
2000
Ve evet öyleler. Herşeyi değiştirmek istiyorlar.
09:37
They think all changedeğişiklik is progressilerleme.
192
565000
2000
Tüm değişimlerin bir ilerleme olduğunu düşünüyorlar.
09:39
And we get a little olderdaha eski -- we sortçeşit of let things go.
193
567000
2000
Ve biraz yaşlanınca -- bazı şeylerden vazgeçmeye başlıyoruz.
09:41
And we forgetunutmak there is no progressilerleme withoutolmadan changedeğişiklik.
194
569000
2000
Ve değişim olmadan ilerleme olmayacağını unutuyoruz.
09:43
So you mustşart have patiencesabır.
195
571000
2000
Yani sabrınız olmalı.
09:45
And I believe that we mustşart have faithinanç.
196
573000
2000
Ve inancımız olması gerektiğini düşünüyorum.
09:47
I believe that we mustşart believe,
197
575000
2000
İnanmamız gerektiğine,
09:49
trulygerçekten believe. Not just give it wordsözcük servicehizmet;
198
577000
3000
gerçekten inanıyorum. Sadece sözde değil;
09:52
believe that things will work out as they should,
199
580000
3000
olayların olması gibi olacağına,
09:55
providingsağlama we do what we should.
200
583000
2000
yapmamız gerekenleri yaparak, inanmalıyız.
09:57
I think our tendencyeğilim is to hopeumut that things will turndönüş out the way we want them to
201
585000
4000
Çoğu zaman, olayların istediğimiz gibi olmasını umma eğilimimiz vardır.
10:01
much of the time. But we don't do the things that are necessarygerekli
202
589000
5000
Fakat bu olayların gerçeğe dönüşmeleri için,
10:06
to make those things becomeolmak realitygerçeklik.
203
594000
4000
gerekli olan şeyleri yapmayız.
10:10
I workedişlenmiş on this for some 14 yearsyıl,
204
598000
2000
Bunun üzerinde yaklaşık 14 yıl çalıştım,
10:12
and I think it helpedyardım etti me becomeolmak a better teacheröğretmen.
205
600000
3000
ve sanırım bu benim daha iyi bir öğretmen olmama yardımcı oldu.
10:15
But it all revolveddönüyordu around that originalorijinal definitiontanım of successbaşarı.
206
603000
4000
Fakat bunların hepsi o asıl başarı tanımlamasının etrafında toplandı.
10:19
You know a numbernumara of yearsyıl agoönce, there was a MajorBüyük
207
607000
3000
Bilirsiniz birkaç yıl önce, George Moriarty adında bir
10:22
LeagueLig BaseballBeyzbol umpireHakem by the nameisim of GeorgeGeorge MoriartyMoriarty.
208
610000
3000
Büyük Beysbol Ligi hakemi vardı.
10:25
He spelledyazıldığından MoriartyMoriarty with only one 'i''Ben'.
209
613000
3000
Moriarty'i tek "i" ile hecelerdi.
10:28
I'd never seengörüldü that before, but he did.
210
616000
2000
Buna daha önce hiç rastlamamıştım, ama o böyle heceliyordu.
10:30
BigBüyük leaguelig baseballbeyzbol playersoyuncu --
211
618000
2000
Büyük beyzbol ligi oyuncuları --
10:32
they're very perceptivealgı about those things,
212
620000
2000
böyle şeyleri çabuk farkederler,
10:34
and they noticedfark he had only one 'i''Ben' in his nameisim.
213
622000
3000
ve onun isminde sadece tek "i" olduğunu farkettiler.
10:37
You'dOlur be surprisedşaşırmış how manyçok alsoAyrıca told him
214
625000
3000
Birçok kez ona, aklındakinden bir tane daha fazla
10:40
that that was one more than he had in his headkafa
215
628000
3000
olduğunu söyleyen kaç kişi olduğuna
10:43
at variousçeşitli timeszamanlar.
216
631000
1000
inanamazsınız.
10:44
(LaughterKahkaha)
217
632000
2000
(Kahkaha)
10:46
But he wroteyazdı something that I think he did
218
634000
2000
Fakat sanırım bu piramitte yapmaya çalıştığım sırada,
10:48
while I trieddenenmiş to do in this pyramidpiramit. He calleddenilen it "The RoadYol AheadDevam,
219
636000
2000
birşey yazdı. "Önümüzdeki Yol ya da Arkamızdaki Yol"
10:50
or the RoadYol BehindArkasında."
220
638000
2000
adını verdi bu kitaba.
10:52
"SometimesBazen I think the FatesKader mustşart
221
640000
2000
"Kaderimize boyun eğerken, kazanamamızın tek sebebinin,
10:54
grinsırıtma as we denouncekınamak them and insistısrar
222
642000
2000
kaçırılan kaderin kendisi olduğunu iddaa ettiğimizde
10:56
the only reasonneden we can't winkazanmak, is the FatesKader themselveskendilerini that missbayan.
223
644000
4000
kaderin sırıtması gerektiğini düşünürüm.
11:00
YetHenüz there liveshayatları on the ancienteski claimİddia:
224
648000
2000
Eski zamanlardan kalma bir iddiaya dayanır:
11:02
we winkazanmak or losekaybetmek withiniçinde ourselveskendimizi. The shiningparlıyor trophiesKupa on our shelvesraflar
225
650000
3000
kendi içimizde kazanırız ya da kaybederiz. Raflarımızdaki parlak ödüller,
11:05
can never winkazanmak tomorrow'sYarının gameoyun.
226
653000
2000
yarın'ın oyununu asla kazanamaz.
11:07
You and I know deeperDaha derine down, there's always a chanceşans to winkazanmak the crowntaç.
227
655000
3000
Derinlerde bir yerde, her zaman bir tacı kazanma şansı olacağını, siz de ben de biliyoruz.
11:10
But when we failbaşarısız to give our besten iyi,
228
658000
2000
Fakat elimizden gelenin en iyisini yapmayı başaramadığımızda,
11:12
we simplybasitçe haven'tyok metmet the testÖlçek, of givingvererek all
229
660000
2000
aslında sadece oyun kazanılana kadar, herşeyini verip
11:14
and savingtasarruf noneYok untila kadar the gameoyun is really wonwon;
230
662000
2000
hiçbirşey elde edememe testiyle yüzleşmemişizdir.
11:16
of showinggösterme what is meantdemek by gritkum;
231
664000
2000
Cesaretle ne denmek istediğini göstermek.
11:18
of playingoynama throughvasitasiyla when othersdiğerleri quitçıkmak;
232
666000
3000
Başkaları pes ettiğinde oyuna devam etmek.
11:21
of playingoynama throughvasitasiyla, not lettingicar up.
233
669000
2000
Oyuna devam etmek, durmamak.
11:23
It's bearingyatak down that winskazanç the cupFincan. Of dreamingrüya görmek there's a goalhedef aheadönde;
234
671000
2000
Gayret eden kupayı kazanır. Önünde bir hedefin olduğunu hayal etmek.
11:25
of hopingumut when our dreamsrüyalar are deadölü;
235
673000
2000
Hayallerin öldüğünde, umut etmeye devam etmek.
11:27
of prayingdua eden when our hopesumutlar have fledkaçtı.
236
675000
2000
Umutlarımız söndüğünde dua etmek.
11:29
YetHenüz losingkaybetme, not afraidkorkmuş to falldüşmek,
237
677000
3000
Kaybetmek, düşmekten korkmamak,
11:32
if bravelycesurca we have givenverilmiş all. For who can asksormak more of a man
238
680000
3000
eğer cesurca elimizden geleni yapmışsak.
11:35
than givingvererek all withiniçinde his spankarış.
239
683000
2000
kendi alanında birinden verdiğinden daha fazlasını birisi için isteyebilmek.
11:37
GivingVeren all, it seemsgörünüyor to me, is not so faruzak from victoryzafer.
240
685000
5000
Her şeyi vermek, bana öyle geliyor ki, zaferden o kadar uzak değil.
11:42
And so the fatesKader are seldomnadiren wrongyanlış, no mattermadde how they twistTwist and windrüzgar.
241
690000
3000
Ve dolayısıyla kaderler sadece yanlıştır, her nasıl bükülüp eğilseler de.
11:45
It's you and I who make our fatesKader --
242
693000
3000
Kaderlerimiz yapan bizleriz --
11:48
we openaçık up or closekapat the gateskapılar on the roadyol aheadönde or the roadyol behindarkasında."
243
696000
4000
önümüzde ya da arkamızdaki yolları açanlar ve kapatanlar bizleriz."
11:52
RemindsHatırlatıyor me of anotherbir diğeri setset of threesÜçlü that my dadbaba trieddenenmiş to get acrosskarşısında to us.
244
700000
3000
Bu bana babamın bize vermeye çalıştığı diğer üç şeyi hatırlatıyor.
11:55
Don't whineşarap. Don't complainşikayet. Don't make excusesbahane.
245
703000
3000
Yakınmayın. Şikayet etmeyin. Bahaneler uydurmayın.
11:58
Just get out there, and whateverher neyse you're doing,
246
706000
2000
Sadece çıkın, ve ne yapıyor olursanız olun,
12:00
do it to the besten iyi of your abilitykabiliyet.
247
708000
2000
kabiliyetiniz oranında en iyisini yapın.
12:02
And no one can do more than that.
248
710000
3000
Ve hiç kimse bundan daha fazlasını yapamaz.
12:05
I trieddenenmiş to get acrosskarşısında, too, that --
249
713000
3000
Ben de -- rakiplerim size söylemez --
12:08
my opponentsrakipler don't tell you -- you never heardduymuş me mentionsöz etmek winningkazanan.
250
716000
3000
kazandığımdan asla bahsettiğimi duymayacağınızı ifade etmeyi denedim.
12:11
Never mentionsöz etmek winningkazanan. My ideaFikir is
251
719000
2000
Kazanmaktan asla bahsetme. Benim fikrim
12:13
that you can losekaybetmek when you outscoreoutscore somebodybirisi in a gameoyun.
252
721000
5000
bir oyunda birisini geçtiğinizde kaybedebileceğinizdir.
12:18
And you can winkazanmak when you're outscoredoutscored.
253
726000
2000
Ve yenildiğinizde kazanabilirsiniz.
12:20
I've feltkeçe that way on certainbelli occasionsdurumlar,
254
728000
2000
Bazı durumlarda, çeşitli zamanlar,
12:22
at variousçeşitli timeszamanlar.
255
730000
2000
bu şekilde hissettim.
12:24
And I just wanted them to be ableyapabilmek to
256
732000
3000
Ve onların oyundan sonra sadece başlarının
12:27
holdambar theironların headkafa up after a gameoyun.
257
735000
2000
dik olmasını istedim.
12:29
I used to say that when a gameoyun is over,
258
737000
3000
Bir oyun bittiğinde ve sonuçtan habersiz birini gördüğünüzde
12:32
and you see somebodybirisi that didn't know the outcomesonuç,
259
740000
2000
ve sonucu bilmemiş olan birisi ile karşılaştığınızda,
12:34
I hopeumut they couldn'tcould tell by your actionseylemler
260
742000
3000
hareketlerle gösterememelerini umduğumu söylerdim.
12:37
whetherolup olmadığını you outscoredoutscored an opponentkarşı taraf or the opponentkarşı taraf outscoredoutscored you.
261
745000
6000
rakibinizi yenmiş olun ya da rakibiniz yenmiş olsun.
12:43
That's what really mattershususlar: if you make effortçaba
262
751000
2000
Gerçekte önem arz eden şey: Gayret ederseniz
12:45
to do the besten iyi you can regularlydüzenli olarak,
263
753000
3000
düzenli olarak yapabileceğinizin en iyisini yapmak için,
12:48
the resultsSonuçlar will be about what they should be.
264
756000
3000
sonuçlar olması gerektiği şekilde olacaktır.
12:51
Not necessarygerekli to what you would want them to be,
265
759000
2000
sonuçların olmasını istediğiniz gerekli değil,
12:53
but they will be about what they should,
266
761000
2000
ama olmaları gerektiği şekilde olacaklar,
12:55
and only you will know whetherolup olmadığını you can do that.
267
763000
2000
ve sadece siz onu yapıp yapamayacağınız bileceksiniz.
12:57
And that's what I wanted from them more than anything elsebaşka.
268
765000
3000
Ve başka her şeyden çok onlardan istediğim şey budur.
13:00
And as time wentgitti by, and I learnedbilgili more about other things,
269
768000
3000
Ve zaman akıp giderken, başka şeyler hakkında daha fazla öğrendim,
13:03
I think it workedişlenmiş a little better,
270
771000
3000
sanırım sonuçlar kadar biraz daha iyi
13:06
as faruzak as the resultsSonuçlar. But I wanted the scoreGol of a gameoyun to be
271
774000
3000
işe yarayacaktı. Ama bir oyunun skorunun
13:09
the byproductyan ürünü of these other things,
272
777000
3000
bu diğer şeylerin yan ürünü olmasını istedim.
13:12
and not the endson itselfkendisi.
273
780000
2000
asıl amaç olmasını değil.
13:14
I believe it was --
274
782000
4000
İnanıyorum ki
13:18
one great philosopherfilozof said -- no, no,
275
786000
3000
bir filozofun söylemiş olduğu gibi -- hayır, hayır.
13:21
CervantesCervantes. CervantesCervantes said,
276
789000
2000
Servantes, Servantes diyor ki,
13:23
"The journeyseyahat is better than the endson."
277
791000
5000
"Önemli olan yolculuğun sonu değil, yolculuğun kendisidir."
13:28
And I like that. I think that is --
278
796000
2000
Ve bundan hoşlandım. Sanırım
13:30
it's gettingalma there. SometimesBazen when you get there, there's almostneredeyse a letdownhayal kırıklığı.
279
798000
4000
orada olan bu. Bazen, oraya gittiğinizde, hemen hemen bir hayal kırıklığı vardır.
13:34
But there's gettingalma there that's the funeğlence.
280
802000
2000
Ama orada eğelence de vardır.
13:36
I likedsevilen our -- as a basketballBasketbol coachKoç at UCLAUCLA I likedsevilen our practicesuygulamaları to be the journeyseyahat,
281
804000
5000
UCLA'da bir basketbol koçu olarak, yaptıklarımızla yolculukta olmaktan hoşlandım,
13:41
and the gameoyun would be the endson. The endson resultsonuç.
282
809000
3000
ve oyunun kendisi sonuçtu. Amaçlanan sonuç.
13:44
I'd like to go up and sitoturmak in the standsstandları and watch the playersoyuncu playoyun,
283
812000
3000
Yukarı çıkmak ve tribünlerde oturmak ve oyuncuları oynarken seyretmeyi,
13:47
and see whetherolup olmadığını I'd donetamam a decentiyi job
284
815000
3000
ve o hafta iyi bir iş yapıp yapmadığımı
13:50
duringsırasında the weekhafta.
285
818000
2000
görmek isterim.
13:52
There again, it's gettingalma the playersoyuncu to get that self-satisfactionkendini tatmin,
286
820000
3000
Ve orada, oyuncular ellerinden gelenin en iyisini yapmak için
13:55
in knowingbilme that they'dgittiklerini madeyapılmış the effortçaba to do
287
823000
3000
gösterdikleri gayreti bilmekten
13:58
the besten iyi of whichhangi they are capableyetenekli.
288
826000
6000
tatmin olmaktadırlar.
14:04
SometimesBazen I'm askeddiye sordu who was
289
832000
3000
Bazen sahip olduğum en iyi oyuncu, veya en iyi takımlar
14:07
the besten iyi playeroyuncu I had, or the besten iyi teamstakımlar.
290
835000
2000
bana sorulur.
14:09
I can never answerCevap that,
291
837000
3000
Kişiler mesel olduğu sürece
14:12
as faruzak as the individualsbireyler are concernedilgili.
292
840000
3000
buna asla cevap veremem.
14:15
I was askeddiye sordu one time about that,
293
843000
3000
Bir gün bana soruldu,
14:18
and they said, "SupposeVarsayalım that you in some way could
294
846000
5000
ve dediler ki, "bir şekilde mükemmel bir oyuncu
14:23
make the perfectmükemmel playeroyuncu. What would you want?"
295
851000
2000
yaratabileceğinizi varsayın. Ne isterdiniz?"
14:25
And I said, "Well, I'd want one that knewbiliyordum why he was at UCLAUCLA:
296
853000
3000
Ve dedim ki, "Neden UCLA'da olduğunu bilen birisini isterdim:
14:28
to get an educationEğitim, he was a good studentÖğrenci,
297
856000
3000
bir eğitim almak için, iyi bir öğrenci,
14:31
really knewbiliyordum why he was there in the first placeyer.
298
859000
2000
her şeyden önce neden orada olduğunu bilen birisi.
14:33
But I'd want one that could playoyun, too.
299
861000
2000
Ama oynayabilecek birisini de istiyordum.
14:35
I'd want one to realizegerçekleştirmek that
300
863000
3000
Anlaşılmasını istediğim şey
14:38
defensesavunma usuallygenellikle winskazanç championshipsŞampiyonası, and would work hardzor on defensesavunma.
301
866000
3000
savunmanın genellikle şampiyonluğu kazanmasıdır, defans üzerine çok çalışırdım.
14:41
But I'd want one that would playoyun offensesuç too.
302
869000
3000
Ama hücum yapacak birisini de isterim.
14:44
I'd want him to be unselfishbencil olmayan,
303
872000
2000
bencil olunmamasını isterim,
14:46
and look for the passpas first and not shootateş etme all the time.
304
874000
3000
ve ilk önce pası ve her zaman şut atılmamasını ararım.
14:49
And I'd want one that could passpas and would passpas.
305
877000
3000
Ve geçebilecek ve geçecek birisini istiyorum.
14:52
(LaughterKahkaha)
306
880000
1000
(Gülüşmeler)
14:53
I've had some that could and wouldn'tolmaz,
307
881000
2000
Geçebilen ama geçmeyen bir oyuncuya sahip oldum,
14:55
and I've had some that would and couldn'tcould.
308
883000
2000
ve geçecek ama geçemeyen birisine sahiptim.
14:57
(LaughterKahkaha)
309
885000
4000
(Gülüşmeler)
15:01
I wanted them to be ableyapabilmek to shootateş etme from the outsidedışında.
310
889000
3000
Dışardan atış yapabilmelerini isterdim.
15:04
I wanted them to be good insideiçeride too.
311
892000
2000
İçeride de iyi olmalarını isterdim.
15:06
(LaughterKahkaha)
312
894000
3000
(Gülüşmeler)
15:09
I'd want them to be ableyapabilmek to reboundsekme well at bothher ikisi de endsuçları, too.
313
897000
4000
Her iki yönde de ribaunt alabilmelerini isterdim.
15:13
And why not just take someonebirisi like KeithKeith WilkesWilkes and let it go at that.
314
901000
4000
Ve neden sadece Keith Wilkes gibi birisini almayıp ve olanla yetinilsin.
15:17
He had the qualificationsnitelikler. Not the only one,
315
905000
2000
Nitelikliydi. Sadece birisi değil,
15:19
but he was one that I used in that
316
907000
3000
ama onu onda kullandığım oydu.
15:22
particularbelirli categorykategori, because I think he
317
910000
3000
özel kategori, çünkü sanırım
15:25
madeyapılmış the effortçaba to becomeolmak the besten iyi [unclearbelirsiz].
318
913000
3000
en iyi olmak için gayret sarfetti [Belirsiz cümle].
15:28
I mentionsöz etmek in my bookkitap, "They Call Me CoachKoç."
319
916000
3000
"Beni Koç Olarak Çağırıyorlar" adlı kitabımda bahsediyorum,
15:31
Two playersoyuncu that gaveverdi me great satisfactionmemnuniyet;
320
919000
2000
Bana büyük zevk veren iki oyuncu vardı;
15:33
that camegeldi as closekapat as I think anyonekimse I ever had to reachulaşmak theironların fulltam potentialpotansiyel:
321
921000
3000
tam potansiyellerine ulaşmak zorunda olduğum herkesi düşündüğüm kadar yakındılar:
15:36
one was ConradConrad BurkeBurke. And one was DougDoug McIntoshMcIntosh.
322
924000
3000
Birisi Conrad Burle. Ve ötekisi Doug Mclntosh.
15:39
When I saw them as freshmenBirinci sınıf,
323
927000
2000
Onları çaylak olarak gördüğümde,
15:41
on our freshmenBirinci sınıf teamtakım --
324
929000
2000
bizim olmayan bir çaylak takımında --
15:43
we didn't have -- freshmenBirinci sınıf couldn'tcould playoyun varsityOkul takımı when I taughtöğretilen.
325
931000
3000
çaylaklar benim öğretmenlik yaptığım zamanki okul takımında oynayamazlardı.
15:46
And I thought, "Oh graciouszarif, if these two playersoyuncu, eitherya one of them" --
326
934000
3000
Ve "ne kadar zarif, eğer bu iki oyuncu, onların herbiri" --
15:49
they were differentfarklı yearsyıl, but I thought about eachher one at the time he was there --
327
937000
3000
Farklı yıllardı, ama orada oldukları zaman her biri hakkında düşünüyordum --
15:52
"Oh, if he ever makesmarkaları the varsityOkul takımı,
328
940000
3000
"Oh, eğer okul takımında oynuyorlarsa,
15:55
our varsityOkul takımı mustşart be prettygüzel miserablesefil, if he's good enoughyeterli to make it."
329
943000
3000
bizim okulumuz oldukça sefil olmalı, bunu yapmakta yeterince başarılı olurlarsa."
15:58
And you know one of them
330
946000
3000
Ve onlardan birisini biliyorsunuz
16:01
was a startingbaşlangıç playeroyuncu for a seasonsezon and a halfyarım.
331
949000
3000
bir buçuk sezon boyunca as oyuncuydu.
16:04
The other was -- his nextSonraki yearyıl, he playedOyunun
332
952000
3000
Diğeri -- bir sonraki yıl,
16:07
32 minutesdakika in a nationalUlusal championshipŞampiyonası gameoyun,
333
955000
3000
ulusal şampiyonada 32 dakika oynadı ve
16:10
did a tremendousmuazzam job for us. And the nextSonraki yearyıl, he was a startingbaşlangıç playeroyuncu
334
958000
4000
bizim için muazzam bir iş çıkardı. Ve bir sonraki yıl, ulusal
16:14
on the nationalUlusal championshipŞampiyonası teamtakım.
335
962000
2000
şampiyona takımındaki as oyuncularından birisiydi.
16:16
And here I thought he'diçin ona never playoyun a minutedakika, when he was --
336
964000
2000
Ve burada bir dakika oynamayacağını düşünmüştüm ama oynadığında --
16:18
so those are the things that give you great joysevinç,
337
966000
4000
görmesi size büyük keyif
16:22
and great satisfactionmemnuniyet to see one.
338
970000
3000
ve zevk veren şeyler bunlardır
16:25
NeitherNe one of those youngstersGençler could shootateş etme very well.
339
973000
3000
Bu gençlerden hiçbiri çok iyi şut atamıyorlardı.
16:28
But they had outstandingüstün shootingçekim percentagesyüzdeler,
340
976000
2000
Ama olağanüstü şut yüzdeleri vardı,
16:30
because they didn't forcekuvvet it.
341
978000
2000
çünkü onu zorlamadılar.
16:32
And neitherne one could jumpatlama very well,
342
980000
3000
Ve hiç biri iyi zıplayamıyordu,
16:35
but they got -- kepttuttu good positionpozisyon,
343
983000
2000
ama iyi pozisyon tutuyorlardı,
16:37
and so they did well reboundingribaund. They rememberedhatırladı that
344
985000
3000
ve bu nedenle ribaunta iyi çıkıyorlardı.
16:40
everyher shotatış that is takenalınmış, they assumedkabul would be missedcevapsız.
345
988000
2000
alınan ve kaçırılacak olduğunu düşündükleri her şutu hatırlıyorlardı.
16:42
I've had too manyçok that standdurmak around and wait to see if it's missedcevapsız,
346
990000
2000
Etrafta duran ve kaçırılırsa görmeyi bekleyen birçok oyuncum vardı.
16:44
then they go and it's too lategeç.
347
992000
2000
sonrasında gittiklerinde çok geçti.
16:46
SomebodyBiri elsebaşka is in there aheadönde of them.
348
994000
4000
Başka birisi onlardan önce oradaydı.
16:50
And they weren'tdeğildi very quickhızlı, but they playedOyunun good positionpozisyon,
349
998000
2000
Ve çok çabuk değillerdi, ama iyi pozisyon tutuyorlar,
16:52
kepttuttu in good balancedenge.
350
1000000
2000
denge duruyorlardı.
16:54
And so they playedOyunun prettygüzel good defensesavunma for us.
351
1002000
2000
Ve bu nedenle bizim için oldukça sağlam defans işi çıkardılar.
16:56
So they had qualitiesnitelikleri that -- they camegeldi closekapat to --
352
1004000
3000
Bu nedenle, nitelikliydiler -- mümkün olan
16:59
as closekapat to reachingulaşan possiblybelki theironların fulltam potentialpotansiyel
353
1007000
4000
potansiyellerinin sınırına ulaşıyorlardı.
17:03
as any playersoyuncu I ever had.
354
1011000
2000
sahip olduğum her oyuncu gibi.
17:05
So I considerdüşünmek them to be as successfulbaşarılı as
355
1013000
2000
Bu nedenle onları Lewis Alcindor ve Bill Walton kadar
17:07
LewisLewis AlcindorAlcindor or BillBill WaltonWalton,
356
1015000
5000
başarılı olarak düşünürüm,
17:12
or manyçok of the othersdiğerleri that we had, There was some outstandingüstün -- some outstandingüstün playersoyuncu.
357
1020000
6000
sahip olduğum bir çok diğerleri kadar -- çok iyi -- çok iyi oyuncular vardı.
17:18
Have I rambledrambled enoughyeterli?
358
1026000
3000
Konuyu yeterince dağatabildim mi?
17:21
I was told that when he makesmarkaları his appearancegörünüm, I was supposedsözde to shutkapamak up.
359
1029000
4000
O ortaya çıktığında bana çenemi kapamam gerektiği söylendi.
17:25
(LaughterKahkaha)
360
1033000
1000
(Gülüşmeler)
17:26
(ApplauseAlkış)
361
1034000
4000
(Alkışlar)
Translated by Oktay Simsek
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
John Wooden - Coach
John Wooden, affectionately known as Coach, led UCLA to record wins that are still unmatched in the world of basketball. Throughout his long life, he shared the values and life lessons he passed to his players, emphasizing success that’s about much more than winning.

Why you should listen

Born in 1910, Coach John Wooden was the first person to be inducted into the Basketball Hall of Fame both as a player and coach, while ESPN ranks him as the greatest coach of all time, across all sports. In his 40 years at UCLA, he mentored legends such as Bill Walton and Kareem Abdul-Jabbar. He has created a model, the Pyramid of Success, and authored several books to impart his insight on achievement to others.

Coach wanted his players to be victors in life and not just on the court, so he treated them as an extended family and emphasized that winning was more than scoring. Indeed, most of his inspiring theories were born from conversations with his father, as a boy on their farm in Indiana. One that sums up his ideology quite well is his often-quoted definition of success: "Success is peace of mind which is a direct result of self-satisfaction in knowing you made the effort to become the best that you are capable of becoming."

More profile about the speaker
John Wooden | Speaker | TED.com