ABOUT THE SPEAKER
Jacqueline Novogratz - Investor and advocate for moral leadership
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty.

Why you should listen

Jacqueline Novogratz writes: "I want to build a movement in which we define success based on the amount of human energy we release in the world.

"I started my career on Wall Street and soon discovered that markets are efficient, but by themselves they too often overlook or exploit the poor. So I moved to Rwanda in 1986 to help found the country’s first micro-finance bank. There I saw the humanitarian ethos of philanthropy, and also how often top-down solutions too often create dependency, the opposite of dignity. Through 30 years of working on solutions to poverty, I have come to redefine it for myself, seeing it not as how much income a person earns, but how free they are to make their own choices and decisions, how much agency they have over their own lives.

Acumen was founded to change the way the world tackles poverty in 2001. Our mission was simple – to raise philanthropy and invest it as patient capital – long-term investment in intrepid entrepreneurs willing to go where markets and government had failed the poor. We enable companies to experiment and fail, never wavering from a commitment to stand with the poor, yet understanding that profitability is necessary for sustainable solutions. We’ve invested more than $110M across South Asia, Africa, Latin America and the US, and have seen entire sectors disrupted and hundreds of millions served.

The work also taught that it was critical to invest in talent. To date, we’ve supported nearly 400 Acumen Fellows across lines of race, class, ethnicity, religion and ideology. They are a beautiful group, full of vision and grit, and a determination to do what is right, not easy. The group itself enables individual leaders to endure the loneliness that is part of the work.

And then we measure what matters rather than just what we can count. Take this all together and you see our mission to do what it takes to build a world in which all of us have the chance to dream and to flourish, not from a place of easy sentimentality but through a commitment to using the tools of capitalism and the attributes of moral leadership to focus on doing what it takes, and no less.

More profile about the speaker
Jacqueline Novogratz | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2007

Jacqueline Novogratz: Patient capitalism

Jacqueline Novogratz sabırlı kapitalizm üzerine konuşuyor

Filmed:
1,360,894 views

Jacqueline Novogratz, "sabırlı sermaye"nin sürdürülebilir iş, hizmet, hammadde-ve saygınlık- imkanlarının dünyadaki fakir insanlara nasıl ulaştırılabileceğini anlatıyor.
- Investor and advocate for moral leadership
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:26
I really am honoredonur to be here, and as ChrisChris said,
0
1000
2000
Burada olmaktan dolayı çok mutluyum, ve Chris'in de dediği gibi
00:28
it's been over 20 yearsyıl sincedan beri I startedbaşladı workingçalışma in AfricaAfrika.
1
3000
3000
ben Afrika'da çalışmaya başlayalı 20 seneyi aşkın bir süre oldu.
00:31
My first introductionGiriş was at the AbidjanAbidjan airporthavalimanı on a sweatyterli, IvoryFildişi CoastSahil morningsabah.
2
6000
6000
Başlangıcımı Abidjan Havalimanı'nda, ağır bir Fildişi Sahili sabahıyla yaptım.
00:37
I had just left WallDuvar StreetSokak, cutkesim my hairsaç to look like MargaretMargaret MeadMead,
3
12000
4000
Wall Street'i henüz terketmiştim, saçımı Margaret Mead'e benzemek için kestirmiştim
00:41
givenverilmiş away mostçoğu everything that I ownedSahip olunan,
4
16000
2000
sahip olduğum birçok şeyi bırakarak
00:43
and arrivedgeldi with all the essentialstemel parçalar --
5
18000
2000
ve olmazsa olmazlarımla ulaşmıştım
00:45
some poetryşiir, a fewaz clothesçamaşırlar, and, of coursekurs, a guitargitar --
6
20000
2000
birkaç şiir, birkaç kıyafet ve tabii ki, bir gitarla
00:47
because I was going to savekayıt etmek the worldDünya,
7
22000
2000
çünkü dünyayı kurtaracaktım
00:49
and I thought I would just startbaşlama with the AfricanAfrika continentkıta.
8
24000
6000
ve buna Afrika kıtasından başlamak üzereydim
00:55
But literallyharfi harfine withiniçinde daysgünler of arrivinggelen I was told, in no uncertainbelirsiz termsşartlar,
9
30000
4000
Ancak tam olarak vardığım günlerde, birkaç Batı Afrikalı kadından
00:59
by a numbernumara of WestBatı AfricanAfrika womenkadınlar, that AfricansAfrikalılar didn't want savingtasarruf,
10
34000
5000
Afrikalıların birikim yapmak istemediklerini öğrendim.
01:04
thank you very much, leasten az of all not by me.
11
39000
2000
Teşekkür ederim, en azından benim yüzümden değil
01:06
I was too younggenç, unmarriedevlenmemiş, I had no childrençocuklar,
12
41000
3000
Çok gençtim, evli değildim, çocuğum yoktu
01:09
didn't really know AfricaAfrika, and besidesdışında, my FrenchFransızca was pitifulzavallı.
13
44000
4000
Afrikayı pek bilmiyordum, ve Fransızcam acınacak haldeydi
01:13
And so, it was an incrediblyinanılmaz painfulacı verici time in my life,
14
48000
3000
Ve bu yüzden, hayatımın en zahmetli zamanlarından biriydi
01:16
and yethenüz it really startedbaşladı to give me the humilitytevazu to startbaşlama listeningdinleme.
15
51000
5000
ve yine de, o dönem bana dinlemeye başlamak için gerekli olan tevazuyu vermeye başladı.
01:21
I think that failurebaşarısızlık can be an incrediblyinanılmaz motivatingmotive forcekuvvet as well,
16
56000
4000
Bence başarısızlık da büyük ölçüde itici bir güç
01:25
so I movedtaşındı to KenyaKenya and workedişlenmiş in UgandaUganda,
17
60000
3000
Kenya'ya geçtim ve Uganda'da çalıştım
01:28
and I metmet a groupgrup of RwandanRuanda womenkadınlar, who askeddiye sordu me, in 1986,
18
63000
3000
ve 1986'da , benden oradaki ilk küçük çaplı işletmeyi kurmaya yardımcı olmam için
01:31
to movehareket to KigaliKigali to help them startbaşlama the first microfinancemikrofinans institutionkurum there.
19
66000
4000
Kigali'ye taşınmamı isteyen bir grup Ruanda'lı kadınla çalıştım
01:35
And I did, and we endedbitti up namingadlandırma it DuterimbereDuterimbere,
20
70000
4000
Ve yardım ettim, adını "şevkle ilerleme" anlamına gelen
01:39
meaninganlam "to go forwardileri with enthusiasmcoşku." And while we were doing it,
21
74000
3000
Duterimbere koyarak bitirdik. Ve bunu yaparken
01:42
I realizedgerçekleştirilen that there weren'tdeğildi a lot of businessesişletmeler that were viableyaşayabilir
22
77000
3000
Kadınlar tarafından kurulan ve varlığını sürdüren pek fazla işletme
01:45
and startedbaşladı by womenkadınlar, and so maybe I should try to runkoş a business, too.
23
80000
4000
olmadığını farkettim, ve belki ben de bir iş kurmayı denemeliydim.
01:49
And so I startedbaşladı looking around, and I heardduymuş about a bakeryfırın
24
84000
2000
Ve soruşturmaya başladım, ardından 20 seks işçisi
01:51
that was runkoş by 20 prostitutesfahişeler.
25
86000
2000
tarafından işletilen bir fırın olduğunu duydum.
01:53
And, beingolmak a little intriguedilgisini, I wentgitti to go meetkarşılamak this groupgrup,
26
88000
4000
Ve meraklı bir şekilde bu grupla buluşmaya gittim
01:57
and what I foundbulunan was 20 unwedevlenmemiş mothersanneler who were tryingçalışıyor to survivehayatta kalmak.
27
92000
5000
bulduğum şey, yaşamını idame ettirmeye çalışan 20 evlenmemiş anneydi.
02:02
And it was really the beginningbaşlangıç of my understandinganlayış the powergüç of languagedil,
28
97000
5000
Ve bu dilin gücünü ve insanları nasıl bizden uzaklaştırdığını,
02:07
and how what we call people so oftensık sık distancesmesafeler us from them,
29
102000
3000
küçülttüğünü anlamamın
02:10
and makesmarkaları them little.
30
105000
2000
henüz başlangıcıydı,
02:12
I alsoAyrıca foundbulunan out that the bakeryfırın was nothing like a business,
31
107000
4000
Karşılaştığım bir diğer şey de bakkalın bir işletme gibi olmamasıydı,
02:16
that, in factgerçek, it was a classicklasik charitysadaka runkoş by a well-intentionediyi niyetli personkişi,
32
111000
4000
aslında, orası, aylık 600 dolar harcayarak 20 kadını, onlara küçük el işleri ve pişmiş mallar vererek,
02:20
who essentiallyesasen spentharcanmış 600 dollarsdolar a monthay
33
115000
4000
günlük 50 sente fakirlik içinde orada tutan
02:24
to keep these 20 womenkadınlar busymeşgul makingyapma little craftsel sanatları and bakedpişmiş goodsmal,
34
119000
5000
iyi niyetli insanlar tarafından işletilen
02:29
and livingyaşam on 50 centscent a day, still in povertyyoksulluk.
35
124000
3000
klasik bir yardım kuruluşu gibiydi.
02:32
So, I madeyapılmış a dealanlaştık mı with the womenkadınlar. I said, "Look, we get ridkurtulmuş of the charitysadaka sideyan,
36
127000
3000
Bu yüzden, kadınlarla bir anlaşma yaptım. "Bakın, yardım tarafını boş verin,
02:35
and we runkoş this as a business and I'll help you."
37
130000
3000
... ve burayı bir işletme gibi işletelim, ben de size yardım ederim." dedim.
02:38
They nervouslyendişeyle agreedkabul. I nervouslyendişeyle startedbaşladı, and, of coursekurs,
38
133000
4000
Endişeli bir şekilde kabul ettiler, aynı hislerle ben de işe koyuldum, ve tabii ki
02:42
things are always harderDaha güçlü than you think they're going to be.
39
137000
2000
olaylar her zaman planladığınızdan daha zor gelişir.
02:44
First of all, I thought, well, we need a salessatış teamtakım,
40
139000
2000
Öncelikle "Bir satış grubuna ihtiyacımız var
02:46
and we clearlyAçıkça aren'tdeğil the A-TeamA-takımı here,
41
141000
2000
ve belli ki A-Takımı değiliz." diye düşündüm.
02:48
so let's -- I did all this trainingEğitim.
42
143000
3000
ve, tüm bu beyin jimnastiklerini ben yaptım.
02:51
And the epitomeÖzet was when I literallyharfi harfine marchedyürüdü into the streetssokaklar
43
146000
4000
Ve sokaklara tam anlamıyla adım attığım ilk yer olan
02:55
of NyamiramboNyamirambo, whichhangi is the popularpopüler quarterçeyrek of KigaliKigali, with a bucketkova,
44
150000
3000
Kigali'nin en büyük mahallesi Nyamirambo'da elimdeki kovayla
02:58
and I soldsatıldı all these little doughnutsçörek to people,
45
153000
3000
tüm küçük donutları sattıktan sonra
03:01
and I camegeldi back, and I was like, "You see?"
46
156000
2000
döndüm ve "Gördünüz mü?" der gibiydim.
03:03
And the womenkadınlar said, "You know, JacquelineJacqueline, who in NyamiramboNyamirambo is not going to buysatın almak
47
158000
4000
Ve kadınlar "Jacqueline, Nyamirambo'da kimlerin uzun bir Amerikan kadının
03:07
doughnutsçörek out of an orangePortakal bucketkova from a talluzun boylu AmericanAmerikan womankadın?" And like --
48
162000
4000
pembe kovasında sattığı donutları almayacağını biliyor musun?" diye sordular. Ve ben,
03:11
(LaughterKahkaha) -- it's a good pointpuan.
49
166000
2000
(Gülüşmeler) -- "haklısınız aslında." der gibiydim.
03:13
So then I wentgitti the wholebütün AmericanAmerikan way,
50
168000
2000
Sonra tüm rekabetleriyle, takım ve bireysel çalışmalarıyla
03:15
with competitionsyarışmalar, teamtakım and individualbireysel. CompletelyTamamen failedbaşarısız oldu,
51
170000
3000
tam bir Amerikan yolu izledim. Tamamen başarısız oldum,
03:18
but over time, the womenkadınlar learntöğrendim to sellsatmak on theironların ownkendi way.
52
173000
4000
ama zamanla, kadınlar mallarını kendi yollarıyla satmayı öğrendiler.
03:22
And they startedbaşladı listeningdinleme to the marketplacepazar,
53
177000
2000
Ve pazar araştırması yapmaya başladılar
03:24
and they camegeldi back with ideasfikirler for cassavamanyok chipscips, and bananamuz chipscips,
54
179000
3000
ve manyok, muz cipsleri, sorgum ekmekleri gibi
03:27
and sorghumsorgum breadekmek, and before you knewbiliyordum it,
55
182000
2000
fikirlerle çıkageldiler, ve siz bilmiyorken,
03:29
we had corneredköşeye the KigaliKigali marketpazar,
56
184000
2000
Kigali piyasasını köşeye sıkıştırmıştık,
03:31
and the womenkadınlar were earningkazanma threeüç to fourdört timeszamanlar the nationalUlusal averageortalama.
57
186000
3000
ve kadınlar ülke ortalamasının ¾'ü kadarını kazanıyorlardı.
03:34
And with that confidencegüven surgedalgalanma, I thought, "Well, it's time to createyaratmak a realgerçek bakeryfırın,
58
189000
4000
Ve bu güven artışıyla, "Gerçek bir fırın kurmanın zamanı geldi, öyleyse hadi boyayalım şunu."
03:38
so let's paintboya it." And the womenkadınlar said, "That's a really great ideaFikir."
59
193000
4000
diye düşündüm. Kadınlar "Bu gerçekten çok iyi bir fikir." dediler.
03:42
And I said, "Well, what colorrenk do you want to paintboya it?" And they said,
60
197000
2000
Ve ben "Hangi renge boyamak isterseniz?" dedim, ardından onlar
03:44
"Well, you chooseseçmek." And I said, "No, no, I'm learningöğrenme to listen.
61
199000
3000
"Sen seç." dediler. Ben de "Hayır hayır, ben dinlemeyi öğreniyorum.
03:47
You chooseseçmek. It's your bakeryfırın, your streetsokak, your countryülke -- not mineMayın."
62
202000
3000
Siz seçin. Burası sizin fırınınız, sizin sokağınız, sizin ülkeniz -- benim değil."
03:50
But they wouldn'tolmaz give me an answerCevap.
63
205000
2000
Ama bana bir cevap vermediler.
03:52
So, one weekhafta, two weekshaftalar, threeüç weekshaftalar wentgitti by,
64
207000
2000
Böylece haftalar birbirini kovaladı
03:54
and finallyen sonunda I said, "Well, how about bluemavi?"
65
209000
3000
ve sonunda ben "Ee, maviye ne dersiniz?" dedim.
03:57
And they said, "BlueMavi, bluemavi, we love bluemavi. Let's do it bluemavi."
66
212000
2000
Onlar da "Mavi, mavi, maviyi severiz. Hadi maviye boyayalım!" dediler.
03:59
So, I wentgitti to the storemağaza, I broughtgetirdi GaudenceGaudence, the recalcitrantinatçı one of all,
67
214000
4000
Böylece aralarındaki inatçılardan biri olan Gaudence'ı da yanıma alarak boya almaya gittim
04:03
and we broughtgetirdi all this paintboya and fabrickumaş to make curtainsPerdeler,
68
218000
4000
ve tüm boyaları, perde yapmak için gereken kumaşları fırına getirdik,
04:07
and on paintingboyama day, we all gatheredtoplanmış in NyamiramboNyamirambo,
69
222000
3000
ve boya gününde, hepimiz Nyamirambo'da toplandık,
04:10
and the ideaFikir was we would paintboya it whitebeyaz with bluemavi as trimdöşeme,
70
225000
3000
ve temizlik açısından fırını küçük bir Fransız fırını gibi
04:13
like a little FrenchFransızca bakeryfırın. But that was clearlyAçıkça not as satisfyingtatmin edici
71
228000
3000
maviyle beraber beyaza boyarız diye düşünmüştük. Ama açıkçası
04:16
as paintingboyama a wallduvar of bluemavi like a morningsabah skygökyüzü.
72
231000
3000
bir duvarı sabahki gökyüzü gibi maviye boyama fikri pek de hoş değildi.
04:19
So, bluemavi, bluemavi, everything becameoldu bluemavi.
73
234000
3000
Böylece, mavi, mavi, her şey mavi oldu.
04:22
The wallsduvarlar were bluemavi, the windowspencereler were bluemavi,
74
237000
1000
Duvarlar maviydi, pencereler maviydi,
04:23
the sidewalkkaldırım out frontön was paintedboyalı bluemavi.
75
238000
3000
ön taraftaki kaldırım maviydi.
04:26
And ArethaAretha FranklinFranklin was shoutinghaykırış "R-E-S-P-E-C-TR-E-S-P-E-C-T,"
76
241000
4000
Ve Aretha Franklin "S-A-Y-G-I" diye bağırıyordu,
04:30
the women'sBayanlar hipskalça were swayingsallanan
77
245000
2000
kadınlar göbek atıyorlardı
04:32
and little kidsçocuklar were tryingçalışıyor to grabkapmak the paintbrushesBoya fırçaları, but it was theironların day.
78
247000
3000
ve küçük çocuklar boya fırçalarını almaya çalışıyorlardı, bu onların günüydü.
04:35
And at the endson of it, we stooddurdu acrosskarşısında the streetsokak
79
250000
3000
Ve sonunda, sokağın karşısına geçtik
04:38
and we lookedbaktı at what we had donetamam, and I said, "It is so beautifulgüzel."
80
253000
3000
ve yaptığımız şeye baktık, ardından, "Bu çok güzel." dedik.
04:41
And the womenkadınlar said, "It really is."
81
256000
2000
Kadınlar da "Cidden öyle." dediler.
04:43
And I said, "And I think the colorrenk is perfectmükemmel,"
82
258000
3000
Ve ben "Bence renk de çok güzel." dedim,
04:46
and they all noddedbaşını salladı theironların headkafa, exceptdışında for GaudenceGaudence,
83
261000
2000
ve Gaudence hariç hepsi onaylar bir şekilde kafa salladı,
04:48
and I said, "What?"
84
263000
2000
Ben "Ne oldu?" dedim.
04:50
And she said, "Nothing." And I said, "What?"
85
265000
2000
"Bir şey yok." dedi, ve ben tekrar ne olduğunu sordum.
04:52
And she said, "Well, it is prettygüzel, but, you know, our colorrenk, really, it is greenyeşil." And --
86
267000
6000
Ve "Ee, güzel aslında, ama bilirsin, bizim rengimiz, esasında, yeşildir." dedi.
04:58
(LaughterKahkaha)
87
273000
3000
(Gülüşmeler)
05:01
-- I learnedbilgili then that listeningdinleme isn't just about patiencesabır,
88
276000
5000
Ve ben dinlemenin sadece sabırla ilişkili bir şey olmadığını öğrendim,
05:06
but that when you've livedyaşamış on charitysadaka and dependentbağımlı your wholebütün life long,
89
281000
5000
yaşamınıza hayır işleri yaparak devam ettiğiniz ve ömrünüzü buna bağladığınız zaman
05:11
it's really hardzor to say what you mean.
90
286000
2000
neyin kastedildiğini anlamanın oldukça zor olduğunu görüyorsunuz.
05:13
And, mostlyçoğunlukla because people never really asksormak you,
91
288000
4000
Ve bu çoğu zaman, insanlar gerçekten sormadığı için oluyor,
05:17
and when they do, you don't really think they want to know the truthhakikat.
92
292000
3000
ve gerçekten sorduklarında, gerçeği öğrenmek istediklerini düşünmüyorsunuz.
05:20
And so then I learnedbilgili that listeningdinleme is not only about waitingbekleme,
93
295000
3000
Ve böylece dinlemenin yalnızca beklemeyle ilgili olmadığını,
05:23
but it's alsoAyrıca learningöğrenme how better to asksormak questionssorular.
94
298000
4000
daha çok daha iyi soru sormayı öğrenmekle ilgili olduğunu öğrendim.
05:27
And so, I livedyaşamış in KigaliKigali for about two and a halfyarım yearsyıl, doing these two things,
95
302000
4000
Ve Kigali'de, bu iki şey yaparak iki buçuk yıl kadar yaşadım,
05:31
and it was an extraordinaryolağanüstü time in my life.
96
306000
2000
ve bu hayatımdaki sıradışı bir dönemdi.
05:33
And it taughtöğretilen me threeüç lessonsdersler
97
308000
2000
Ve bana, bugün bizim için ve çalıştığım
05:35
that I think are so importantönemli for us todaybugün,
98
310000
3000
iş için çok önemli olduğunu
05:38
and certainlykesinlikle in the work that I do.
99
313000
2000
düşündüğüm üç ders verdi.
05:40
The first is that dignityhaysiyet is more importantönemli to the humaninsan spiritruh than wealthservet.
100
315000
4000
İlki, saygınlığın insan ruhu için zenginlikten daha önemli olduğuydu.
05:44
As EleniEleni has said, when people gainkazanç incomegelir, they gainkazanç choiceseçim,
101
319000
4000
Eleni'nin dediği gibi, insanlar gelir elde ettikçe, saygınlığın,
05:48
and that is fundamentaltemel to dignityhaysiyet.
102
323000
2000
şerefin temel taşı olan seçenekler de geliyor,
05:50
But as humaninsan beingsvarlıklar, we alsoAyrıca want to see eachher other,
103
325000
3000
Ama biz birer insan olarak, birbirimizi görmek de istiyoruz,
05:53
and we want to be heardduymuş by eachher other, and we should never forgetunutmak that.
104
328000
4000
dinlenilmek istiyoruz, ve bunu asla unutmamalıyız.
05:57
The secondikinci is that traditionalgeleneksel charitysadaka and aidyardım
105
332000
3000
İkincisi, geleneksel hayırseverlik ve yardımın
06:00
are never going to solveçözmek the problemssorunlar of povertyyoksulluk.
106
335000
2000
yoksulluğun sorunlarını çözemeyeceği gerçeği.
06:02
I think AndrewAndrew prettygüzel well coveredkapalı that, so I will movehareket to the thirdüçüncü pointpuan,
107
337000
3000
Bence Andrew bu kısmı iyi anlattı, bu yüzden yalnızca
06:05
whichhangi is that marketspiyasalar aloneyalnız alsoAyrıca
108
340000
2000
pazarların yoksulluğun sorunlarını çözmeyeceğini düşündüğüm
06:07
are not going to solveçözmek the problemssorunlar of povertyyoksulluk.
109
342000
3000
üçüncü noktaya geçeceğim.
06:10
Yes, we ranran this as a business,
110
345000
2000
Evet, bunu bir iş olarak sürdürdük,
06:12
but someonebirisi neededgerekli to payödeme the philanthropichayırsever supportdestek
111
347000
5000
ama birileri, çalışma, destek yönetimi ve stratejik
06:17
that camegeldi into the trainingEğitim, and the managementyönetim supportdestek, the strategicstratejik advicetavsiye
112
352000
3000
tavsiyelerin de dahil olduğu yardımsever desteğini de karşılamalıydı
06:20
and, maybe mostçoğu importantönemli of all,
113
355000
3000
ve, belki de en önemlisi,
06:23
the accesserişim to newyeni contactskontaklar, networksağlar and newyeni marketspiyasalar.
114
358000
4000
yeni bağlantılara ulaşım, ağlar ve yeni pazarlar.
06:27
And so, on a micromikro levelseviye, there's a realgerçek rolerol for this combinationkombinasyon
115
362000
4000
Alt seviyede yatırımın ve yardımseverliğin birleşimininin
06:31
of investmentyatırım and philanthropyhayırseverlik.
116
366000
3000
büyük bir rolü var.
06:34
And on a macroMakro levelseviye -- some of the speakershoparlörler have inferredanlaşılmaktadır that
117
369000
4000
Ve büyük ölçekte, -- konuşmacıların bir kısmı sağlığın bile
06:38
even healthsağlık should be privatizedözelleştirilmesi.
118
373000
2000
özelleştirilmesi gerektiği çıkarımına vardı.
06:40
But, havingsahip olan had a fatherbaba with heartkalp diseasehastalık,
119
375000
2000
Ancak, kalp rahatsızlığına yakalanmış bir babanın
06:42
and realizingfark that what our familyaile could affordparası yetmek
120
377000
4000
ve ailesinin karşılayabileceği miktarı farketmesi,
06:46
was not what he should have gottenkazanılmış,
121
381000
3000
ve yardıma koşacak iyi bir arkadaşa sahip olması
06:49
and havingsahip olan a good friendarkadaş stepadım in to help,
122
384000
3000
hakettiği şey değil.
06:52
I really believe that all people deservehak etmek accesserişim to healthsağlık
123
387000
3000
Ben tüm insanların karşılayabilecekleri ücretlerle
06:55
at pricesfiyatları they can affordparası yetmek.
124
390000
2000
sağlık hizmetine ulaşabilmeyi hakettiklerini düşünüyorum.
06:57
I think the marketpazar can help us figureşekil that out,
125
392000
2000
Piyasanın bunu çözmemizde bize yardımcı olacağını düşünüyorum,
06:59
but there's got to be a charitablehayırsever componentbileşen,
126
394000
2000
fakat ortada bir yardımsever bileşenin olması lazım,
07:01
or I don't think we're going to createyaratmak the kindtür of societiestoplumlar we want to livecanlı in.
127
396000
4000
yoksa ben, yaşamak istediğimiz türden toplumlar yaratabileceğimizi düşünmüyorum.
07:05
And so, it was really those lessonsdersler that madeyapılmış me decidekarar ver to
128
400000
3000
Ve bana altı sene önce Acumen Fonu'nu
07:08
buildinşa etmek AcumenZekası FundFonu about sixaltı yearsyıl agoönce.
129
403000
3000
kurduran da bu düşüncelerdi.
07:11
It's a nonprofitkâr amacı gütmeyen, venturegirişim capitalBaşkent fundfon, sermaye for the poorfakir,
130
406000
3000
Bu, kar amacı gütmeyen, yoksullar için kurulmuş bir sermaye fonu girişimi.
07:14
a fewaz oxymoronsoxymorons in one sentencecümle.
131
409000
2000
Aynı cümlede birkaç tezat kullandığımın farkındayım.
07:16
It essentiallyesasen raisesyükseltmeler charitablehayırsever fundspara from individualsbireyler, foundationsVakıflar and corporationsşirketler,
132
411000
5000
Esasen bireylerden, kurumlardan ve derneklerden vakıf fonu topluyor,
07:21
and then we turndönüş around and we investyatırmak equityhisse senedi and loanskrediler
133
416000
2000
ve sonra biz dönüp dolaşıp hem kar amacı gütmeyen hem de kar amacı taşıyan;
07:23
in bothher ikisi de for-profitkar amacı gütmeyen and nonprofitkâr amacı gütmeyen entitieskişiler
134
418000
2000
Güney Asya ve Afrika'da yaşayan az gelirli insanlara,
07:25
that deliverteslim etmek affordablesatın alınabilir healthsağlık, housingKonut, energyenerji, cleantemiz waterSu
135
420000
4000
kendi seçimlerini yapabilmeleri için; karşılanabilir sağlık, mesken,
07:29
to lowdüşük incomegelir people in SouthGüney AsiaAsya and AfricaAfrika,
136
424000
3000
enerji ve temiz su hizmetleri götüren kurumlara
07:32
so that they can make theironların ownkendi choicesseçimler.
137
427000
2000
sermaye ve avans veriyoruz.
07:34
We'veBiz ettik investedyatırım about 20 millionmilyon dollarsdolar in 20 differentfarklı enterprisesSirketler,
138
429000
4000
20 farklı girişime 20 milyon dolar civarında bir yatırım yaptık,
07:38
and have, in so doing, createdoluşturulan nearlyneredeyse 20,000 jobsMeslekler,
139
433000
5000
yaklaşık 20,000 kişilik istihdam sağladık.
07:43
and deliveredteslim tensonlarca of millionsmilyonlarca of servicesHizmetler to people
140
438000
2000
ve yardımımız olmadan karşılayamayacak insanlara
07:45
who otherwiseaksi takdirde would not be ableyapabilmek to affordparası yetmek them.
141
440000
4000
onlarca milyon dolarlık servis sağladık.
07:49
I want to tell you two storieshikayeleri. BothHer ikisi de of them are in AfricaAfrika.
142
444000
3000
Size iki hikaye anlatmak istiyorum. İkisi de Afrika'dan.
07:52
BothHer ikisi de of them are about investingyatırım in entrepreneursgirişimciler
143
447000
2000
İkisi de kendini hizmet sektörüne adamış ve piyasayı bilen
07:54
who are committedtaahhüt to servicehizmet, and who really know the marketspiyasalar.
144
449000
4000
girişimcilere yaptığımız yatırımlar hakkında.
07:58
BothHer ikisi de of them livecanlı at the confluenceizdiham of publichalka açık healthsağlık and enterpriseKurumsal,
145
453000
4000
İkisi de toplum sağlığının ve girişiminde yaşıyor,
08:02
and bothher ikisi de of them, because they're manufacturersüreticileri,
146
457000
2000
ikisi de, üretici oldukları için,
08:04
createyaratmak jobsMeslekler directlydirekt olarak, and createyaratmak incomesgelirleri indirectlydolaylı olarak,
147
459000
3000
doğrudan işler üretiyor, dolaylı yoldan gelir üretiyor,
08:07
because they're in the malariasıtma sectorsektör,
148
462000
2000
çünkü onlar sıtma sektöründeler,
08:09
and AfricaAfrika loseskaybeder about 13 billionmilyar dollarsdolar a yearyıl because of malariasıtma.
149
464000
5000
ve Afrika sıtma yüzünden yılda yaklaşık 13 milyar dolar kaybediyor.
08:14
And so as people get healthierdaha sağlıklı, they alsoAyrıca get wealthiervarlıklı.
150
469000
4000
Ve insanlar sağlıklarına kavuştukça, onlar da zenginleşiyor.
08:18
The first one is calleddenilen AdvancedGelişmiş Bio-ExtractsBiyo-özler LimitedSınırlı.
151
473000
3000
İlkinin adı Gelişmiş Biyo-Atık Limited Şirketi
08:21
It's a companyşirket builtinşa edilmiş in KenyaKenya about sevenYedi yearsyıl agoönce
152
476000
2000
Bu, 7 yıl önce olağanüstü girişimci Patrick Henfrey ve
08:23
by an incredibleinanılmaz entrepreneurgirişimci namedadlı PatrickPatrick HenfreyHenfrey and his threeüç colleaguesmeslektaşlar.
153
478000
4000
onun üç iş arkadaşı tarafından Kenya'da kurulan bir şirket.
08:27
These are old-handeski-el farmersçiftçiler
154
482000
2000
Bu girişimciler, Kenya'da son 30 yılda
08:29
who'veettik kim gonegitmiş throughvasitasiyla all the agriculturaltarım upsUPS and downsçıkışlar
155
484000
2000
gelişen tarım sektöründeki iniş-çıkışları
08:31
in KenyaKenya over the last 30 yearsyıl.
156
486000
2000
yaşamış tecrübeli çiftçiler.
08:33
Now, this plantbitki is an ArtemisiaArtemisia plantbitki;
157
488000
3000
Şimdi, bu bitki bir Artemizya bitkisi,
08:36
it's the basictemel componentbileşen for artemisininArtemisinin,
158
491000
2000
sıtmaya karşı en iyi tedavi sağlayan
08:38
whichhangi is the best-knownEn iyi bilinen treatmenttedavi for malariasıtma.
159
493000
2000
artemisinin ana bileşeni.
08:40
It's indigenousyerli to ChinaÇin and the FarÇok EastDoğu,
160
495000
4000
Uzak Doğu'ya ve Çin'e özgü bir bitki,
08:44
but givenverilmiş that the prevalenceyaygınlık of malariasıtma is here in AfricaAfrika,
161
499000
2000
fakat sıtmanın Afrika'daki yaygınlığını göz önünde bulundurarak
08:46
PatrickPatrick and his colleaguesmeslektaşlar said, "Let's bringgetirmek it here,
162
501000
4000
Patrick ve ortakları "Hadi onu buraya getirelim,"
08:50
because it's a highyüksek value-adddeğer ekleme productürün."
163
505000
2000
çünkü yüksek katma değerli bir ürün bu." dedi.
08:52
The farmersçiftçiler get threeüç to fourdört timeszamanlar the yieldsverimleri that they would with maizeMısır.
164
507000
6000
Çiftçiler darıdan aldıkları verimin 3-4 katını alıyorlar.
08:58
And so, usingkullanma patienthasta capitalBaşkent -- moneypara that they could raiseyükseltmek earlyerken on,
165
513000
4000
Ve böylece, sabırlı sermayeyi kullanarak -- önceden piyasa gelirlerinin
09:02
that actuallyaslında got belowaltında marketpazar returnsdöner
166
517000
2000
altında kalan ve uzun vadeli elde tutulabilecek
09:04
and was willingistekli to go the long haulçekmek and be combinedkombine
167
519000
4000
ve yönetimsel, stratejik yardımlara karışarak
09:08
with managementyönetim assistanceyardım, strategicstratejik assistanceyardım --
168
523000
3000
gidebilecek para--
09:11
they'veonlar ettik now createdoluşturulan a companyşirket where they purchasesatın alma from 7,500 farmersçiftçiler.
169
526000
4000
7,500 çiftçiden alım yapabilecek bir şirket kurdular.
09:15
So that's about 50,000 people affectedetkilenmiş.
170
530000
2000
Bu şirket 50,000'e yakın insanı etkiledi.
09:17
And I think some of you mayMayıs ayı have visitedziyaret --
171
532000
2000
Ve bence birkaçınız ziyaret etmiş olabilir --
09:19
these farmersçiftçiler are helpedyardım etti by KickStartKickStart and TechnoServeTechnoServe,
172
534000
3000
bu çiftçiler onlara kendilerine yeterliliklerini arttırmakta yardım eden
09:22
who help them becomeolmak more self-sufficientkendi kendine yeten.
173
537000
2000
KickStart ve TechnoServe adlı iki şirket tarafından destekleniyorlar.
09:24
They buysatın almak it, they drykuru it and they bringgetirmek it to this factoryfabrika,
174
539000
3000
Satın alıyorlar, kurutuyorlar ve Coartem üretmek
09:27
whichhangi was purchasedsatın alındı in partBölüm by, again, patienthasta capitalBaşkent from NovartisNovartis Merkezi,
175
542000
4000
için gerçek ilgiye sahip Novartis'in sabırlı sermayesi
09:31
who has a realgerçek interestfaiz in gettingalma the powderpudra
176
546000
3000
tarafından bir parçası satın alınmış
09:34
so that they can make CoartemCoartem.
177
549000
3000
bu fabrikaya getiriyorlar.
09:37
Acumen'sZekası'nın been workingçalışma with ABEABE for the pastgeçmiş yearyıl, yearyıl and a halfyarım,
178
552000
5000
Acumen ABE ile geçtiğimiz bir buçuk yıldır çalışıyor,
09:42
bothher ikisi de on looking at a newyeni business planplan,
179
557000
2000
ikisi de yeni bir iş planı arayışında,
09:44
and what does expansiongenişleme look like, helpingyardım ediyor with managementyönetim supportdestek
180
559000
3000
ve genişleme göründüğü kadarıyla, yönetim desteği
09:47
and helpingyardım ediyor to do termterim sheetsçarşaflar and raiseyükseltmek capitalBaşkent.
181
562000
4000
ve ön protokol yapma yardımları ile sermaye arttırımı hakkında.
09:51
And I really understoodanladım what patienthasta capitalBaşkent meantdemek emotionallyduygusal yönden
182
566000
3000
Ve ben sabırlı sermayenin ne anlama geldiğini duygusal olarak
09:54
in the last monthay or so. Because the companyşirket was literallyharfi harfine
183
569000
4000
geçen ay anladım. Çünkü şirket tam da tarihinin
09:58
10 daysgünler away from provingkanıtlama that the productürün they producedüretilmiş
184
573000
4000
en büyük nakit krizinin içerisindeyken, şirketin ürettiği
10:02
was at the world-qualityDünya-kalite levelseviye neededgerekli to make CoartemCoartem,
185
577000
4000
ürünün Coartem üretmek için dünya standartlarında
10:06
when they were in the biggesten büyük cashnakit crisiskriz of theironların historytarih.
186
581000
3000
olduğunu kanıtlamasına 10 gün kalmıştı.
10:09
And we calleddenilen all of the socialsosyal investorsyatırımcılar we know.
187
584000
3000
Tanıdığımız tüm sosyal yatırımcıları çağırmıştık.
10:12
Now, some of these sameaynı socialsosyal investorsyatırımcılar are really interestedilgili in AfricaAfrika
188
587000
4000
Şu an, bu sosyal yatırımcılardan birkaçı Afrika'ya karşı gerçekten ilgililer,
10:16
and understandanlama the importanceönem of agriculturetarım,
189
591000
2000
ve tarımın önemini anlıyorlar,
10:18
and they even helpedyardım etti the farmersçiftçiler.
190
593000
3000
ve hatta çiftçilere yardım da ettiler.
10:21
And even when we explainedaçıkladı that if ABEABE goesgider away,
191
596000
3000
Ve ABE'nin gitmesi durumunda, tüm bu 7,500 işin de
10:24
all those 7,500 jobsMeslekler go away too,
192
599000
4000
yok olacağını anlattığımızda bile,
10:28
we sometimesara sıra have this bifurcationçatallanma betweenarasında business and the socialsosyal.
193
603000
5000
bazen ticari-sosyal arasındaki bu zıtlaşmayla karşı karşıya kalıyoruz.
10:33
And it's really time we startbaşlama thinkingdüşünme more creativelyyaratıcı about how they can be fusederimiş.
194
608000
4000
Ve şu an tam da bu ikisinin nasıl kaynaştırılabileceği hakkında daha yaratıcı bir şekilde düşünmemizin zamanı
10:37
So AcumenZekası madeyapılmış not one, but two bridgeköprü loanskrediler,
195
612000
3000
Acumen bir değil iki köprü anlaşması yaptı,
10:40
and the good newshaber is they did indeedaslında meetkarşılamak world-qualityDünya-kalite classificationsınıflandırma and are now
196
615000
6000
ve iyi haber: dünya standartlarının gerekliliklerine gerçekten uydu, ve şu an
10:46
in the finalnihai stagesaşamaları of closingkapanış a 20-million-dollar-milyon-dolar roundyuvarlak, to movehareket it to the nextSonraki levelseviye,
197
621000
4000
bir sonraki kademeye geçmek için 20 milyon dolarlık bir bölümü kapatmaya çok yakınlar,
10:50
and I think that this will be one of the more importantönemli companiesşirketler in EastDoğu AfricaAfrika.
198
625000
6000
ve bence bu Doğu Afrika'nın en önemli şirketlerinden biri olacak.
10:56
This is SamuelSamuel. He's a farmerçiftçi.
199
631000
2000
Bu Samuel. Bir çiftçi.
10:58
He was actuallyaslında livingyaşam in the KiberaKibera slumsgecekondu
200
633000
2000
Babası onu çağırdığında ve Artemisia'dan, onun kar marjının yüksekliğinden bahsettiğinde,
11:00
when his fatherbaba calleddenilen him and told him about ArtemisiaArtemisia and the value-adddeğer ekleme potentialpotansiyel.
201
635000
5000
aslında Kibera varoşlarında yaşıyormuş.
11:05
So he movedtaşındı back to the farmÇiftlik, and, long storyÖykü shortkısa,
202
640000
3000
Ve böylece çiftliğe dönmüş, ve, uzun lafın kısası,
11:08
they now have sevenYedi acresdönüm underaltında cultivationekimi.
203
643000
3000
şu an ekilmiş 7 arazileri var.
11:11
Samuel'sSamuel'in kidsçocuklar are in privateözel schoolokul,
204
646000
2000
Samuel'in çocukları özel okulda,
11:13
and he's startingbaşlangıç to help other farmersçiftçiler in the areaalan alsoAyrıca go into ArtemisiaArtemisia productionüretim --
205
648000
6000
ve o, bölgedeki Artemisia üretimine giren diğer çiftçilere yardım etmeye başladı --
11:19
dignityhaysiyet beingolmak more importantönemli than wealthservet.
206
654000
3000
saygınlık zenginlikten çok daha önemli.
11:22
The nextSonraki one, manyçok of you know.
207
657000
3000
Bir sonrakini çoğunuz biliyor.
11:25
I talkedkonuştuk about it a little at OxfordOxford two yearsyıl agoönce,
208
660000
3000
Onun hakkında 2 sene önce Oxford'da konuşmuştum,
11:28
and some of you visitedziyaret A to Z manufacturingimalat,
209
663000
2000
ve birkaçınız, Doğu Afrika'daki en büyük, esaslı şirketlerden biri olan
11:30
whichhangi is one of the great, realgerçek companiesşirketler in EastDoğu AfricaAfrika.
210
665000
4000
A'dan Z'ye imalatı ziyaret etti.
11:34
It's anotherbir diğeri one that liveshayatları at the confluenceizdiham of healthsağlık and enterpriseKurumsal.
211
669000
5000
Bu da, girişimle esenliğin buluşmasında yaşayanlardan biri.
11:39
And this is really a storyÖykü about a public-privatekamu-özel solutionçözüm
212
674000
4000
Ve bu gerçekten işe yaramış bir özel-genel çözümün
11:43
that has really workedişlenmiş.
213
678000
2000
gerçek hikayesi.
11:45
It startedbaşladı in JapanJaponya. SumitomoSumitomo had developedgelişmiş a technologyteknoloji
214
680000
4000
Japonya'da başlamış. Sumitomo esasen polietilen-temelli lifi
11:49
essentiallyesasen to impregnateemprenye a polyethylene-basedPolietilen tabanlı fiberelyaf with organicorganik insecticideböcek ilacı,
215
684000
4000
organik böcek zehiriyle doyurmaya dayalı bir teknoloji geliştirmiş,
11:53
so you could createyaratmak a bedyatak net,
216
688000
2000
ve böylece sıtmaya karşı, beş yıl dayanacak ve tekrar döşenmesine
11:55
a malariasıtma bedyatak net, that would last fivebeş yearsyıl and not need to be re-dippedyeniden daldırma.
217
690000
3000
gerek kalmayacak bir böcek-savar yatak ağı üretilmiş.
11:58
It could alterALTER the vectorvektör, but like ArtemisiaArtemisia,
218
693000
3000
Hastalık taşıyıcılarını öldürebilirmiş, ama Artemisia gibi,
12:01
it had been producedüretilmiş only in EastDoğu AsiaAsya. And as partBölüm of its socialsosyal responsibilitysorumluluk,
219
696000
4000
sadece Doğu Asya'da üretiliyormuş. Ve bir sosyal sorumluluk olarak,
12:05
SumitomoSumitomo said, "Why don't we experimentdeney
220
700000
2000
Sumitomo "Neden bunu Afrika'da, Afrikalılar için
12:07
with whetherolup olmadığını we can produceüretmek it in AfricaAfrika, for AfricansAfrikalılar?"
221
702000
3000
üretebilip üretemeyeceğimizi denemeyelim?" demiş.
12:10
UNICEFUNICEF camegeldi forwardileri and said, "We'llWe'll buysatın almak mostçoğu of the netsfileler,
222
705000
3000
UNICEF öne çıkmış ve "Çarşafların büyük bir kısmını biz alırız,
12:13
and then we'lliyi give them away, as partBölüm of the globalglobal fund'sfonun
223
708000
3000
ve küresel fonun bir parçası olması ve BM'nin hamile kadınlara
12:16
and the U.N.'s'ler commitmenttaahhüt to pregnanthamile womenkadınlar and childrençocuklar, for freeücretsiz."
224
711000
6000
ve çocuklara karşı sorumluluğu adına geri veririz." demiş.
12:22
AcumenZekası camegeldi in with the patienthasta capitalBaşkent,
225
717000
3000
Acumen sabırlı sermayeyle buraya geldi,
12:25
and we alsoAyrıca helpedyardım etti to identifybelirlemek the entrepreneurgirişimci
226
720000
2000
ve biz de Afrika'da ortaklık kurabileceğimiz
12:27
that we would all partnerortak with here in AfricaAfrika,
227
722000
3000
girişimcileri tanımasında yardımcı olduk,
12:30
and ExxonExxon providedsağlanan the initialilk resinreçine.
228
725000
3000
ve Exxon başlangıç için gereken reçineyi sağladı.
12:33
Well, in looking around for entrepreneursgirişimciler,
229
728000
2000
Girişimci aradığımız sırada,
12:35
there was noneYok better that we could find on earthtoprak than AnujAnuj ShahŞah,
230
730000
3000
A'dan Z'ye üretim yapan şirketler arasında
12:38
in A to Z manufacturingimalat companyşirket.
231
733000
2000
Anuj Shah'dan daha iyisini bulamazdık.
12:40
It's a 40-year-old-yaşında companyşirket, it understandsanlar manufacturingimalat.
232
735000
3000
40 yıllık bir şirket, üretimden anlıyorlar.
12:43
It's gonegitmiş from socialistSosyalist TanzaniaTanzanya into capitalistkapitalist TanzaniaTanzanya,
233
738000
3000
Sosyalist Tanzanya'dan kapitalist Tanzanya'ya geçişi yaşamış,
12:46
and continueddevam etti to flourishgüzelleşmek. It had about 1,000 employeesçalışanlar when we first foundbulunan it.
234
741000
5000
ve gelişmeye devam etmiş. İlk karşılaşmamızda 1,000 civarında işçisi vardı.
12:51
And so, AnujAnuj tookaldı the entrepreneurialgirişimci riskrisk here in AfricaAfrika
235
746000
3000
Ve böylece, Anuj, yardım kuruluşuyla edinilen
12:54
to produceüretmek a publichalka açık good that was purchasedsatın alındı by the aidyardım establishmentKuruluş
236
749000
5000
kamu yararı adına sıtmayla savaşmak için gereken.
12:59
to work with malariasıtma.
237
754000
3000
girişimcilik riskini almış oldu.
13:02
And, long storyÖykü shortkısa, again, they'veonlar ettik been so successfulbaşarılı.
238
757000
3000
Ve uzun lafın kısası, şu ana kadar iyi iş çıkardılar.
13:05
In our first yearyıl, the first net wentgitti off the linehat in OctoberEkim of 2003.
239
760000
5000
İlk yılımız olan 2003'te ilk ağımızı piyasaya sürdük.
13:10
We thought the hitting-it-out-of-the-boxHitting-it-out-of-the-box numbernumara was 150,000 netsfileler a yearyıl.
240
765000
5000
İşimizi görecek miktarın yılda 150,000 ağ olduğunu düşünüyorduk.
13:15
This yearyıl, they are now producingüreten eightsekiz millionmilyon netsfileler a yearyıl,
241
770000
3000
Bu yıl, şu an yılda 8 milyon ağ üretiyorlar,
13:18
and they employkullanmak 5,000 people, 90 percentyüzde of whomkime are womenkadınlar, mostlyçoğunlukla unskilledvasıfsız.
242
773000
5000
ve %90'ı vasıfsız kadın işçi olan 5,000 kişi istihdam ediyorlar.
13:23
They're in a jointortak venturegirişim with SumitomoSumitomo.
243
778000
3000
Sumitomo'yla beraber riskli bir girişim içerisindeler.
13:26
And so, from an enterpriseKurumsal perspectiveperspektif for AfricaAfrika,
244
781000
3000
Ve bu yüzden, hem Afrika için bir girişim olması açısından,
13:29
and from a publichalka açık healthsağlık perspectiveperspektif, these are realgerçek successesbaşarılar.
245
784000
3000
hem de toplumsal yarar olması açısından, bunlar gerçek başarılar.
13:32
But it's only halfyarım the storyÖykü if we're really looking at solvingçözme problemssorunlar of povertyyoksulluk,
246
787000
4000
Ama eğer gerçekten fakirliğin sorunlarını çözmeye çalışıyorsak, bu hikayenin sadece yarısı,
13:36
because it's not long-termuzun vadeli sustainablesürdürülebilir.
247
791000
2000
çünkü uzun süreli sürdürülebilir değil.
13:38
It's a companyşirket with one bigbüyük customermüşteri.
248
793000
2000
Tek ve büyük bir müşterisi olan bir şirket bu.
13:40
And if aviankuş flugrip hitsisabetler, or for any other reasonneden
249
795000
4000
Ve kuş gribi kapıyı çalarsa ya da benzer bir sebep olursa,
13:44
the worldDünya decideskarar that malariasıtma is no longeruzun as much of a priorityöncelik, everybodyherkes loseskaybeder.
250
799000
5000
dünya sıtmanın artık öncelik olmaması gerektiğine karar verir, herkes kaybeder.
13:49
And so, AnujAnuj and AcumenZekası
251
804000
3000
Ve böylece, Anuj ve Acumen
13:52
have been talkingkonuşma about testingtest yapmak the privateözel sectorsektör,
252
807000
3000
özel sektörü denemeyi düşünmeye başladı,
13:55
because the assumptionvarsayım that the aidyardım establishmentKuruluş has madeyapılmış is that,
253
810000
5000
çünkü yardım kuruluşunun yaptığı varsayıma göre,
14:00
look, in a countryülke like TanzaniaTanzanya,
254
815000
2000
Tanzanya gibi bir ülkede,
14:02
80 percentyüzde of the populationnüfus makesmarkaları lessaz than two dollarsdolar a day.
255
817000
2000
nüfusun %80'i günde 2 dolardan fazla kazanıyor.
14:04
It costsmaliyetler, at manufacturingimalat pointpuan, sixaltı dollarsdolar to produceüretmek these,
256
819000
4000
Bu maddelerin üretim süreci 6 dolar tutuyor,
14:08
and it costsmaliyetler the establishmentKuruluş anotherbir diğeri sixaltı dollarsdolar to distributedağıtmak it,
257
823000
5000
ve dağıtım için ayrıca 6 dolar daha gerekiyor,
14:13
so the marketpazar pricefiyat in a freeücretsiz marketpazar would be about 12 dollarsdolar perbaşına net.
258
828000
4000
yani serbest piyasada satılan bir ağın piyasa fiyatı 12 dolar civarında oluyor.
14:17
MostÇoğu people can't affordparası yetmek that, so let's give it away freeücretsiz.
259
832000
2000
Birçok insan bu ücreti ödeyemiyor, öyleyse hadi şunu bedava verelim?
14:19
And we said, "Well, there's anotherbir diğeri optionseçenek.
260
834000
3000
"Galiba bir seçenek daha var..."
14:22
Let's use the marketpazar as the besten iyi listeningdinleme devicecihaz we have, and
261
837000
3000
"...Hadi piyasayı elimizdeki en iyi geribesleme aracı olarak kullanalım ve..."
14:25
understandanlama at what pricefiyat people would payödeme for this, so they get the dignityhaysiyet of choiceseçim.
262
840000
5000
"...insanların ne kadara bunları alabileceğini bu şekilde anlayarak, onlara seçim saygınlığı verelim..."
14:30
We can startbaşlama buildingbina localyerel distributiondağıtım,
263
845000
2000
"...Yerel dağıtım ağı oluşturmaya geçebiliriz..."
14:32
and actuallyaslında, it can costmaliyet the publichalka açık sectorsektör much lessaz."
264
847000
4000
"...ve aslında, bu kamuya daha aza mal olabilir." dedik.
14:36
And so we camegeldi in with a secondikinci roundyuvarlak of patienthasta capitalBaşkent to A to Z,
265
851000
4000
Ve böylece A'dan Z'ye sabırlı sermayenin ikinci adımına geçiş yapmış olduk,
14:40
a loanborç as well as a granthibe, so that A to Z could playoyun with pricingfiyatlandırma
266
855000
4000
bağış olduğu kadar da borç, A'dan Z'yenin fiyatlandırmayla oynayabilmesi
14:44
and listen to the marketplacepazar, and foundbulunan a numbernumara of things.
267
859000
3000
ve pazarı dinleyebilmek, bir sürü şey bulabilmek için.
14:47
One, that people will payödeme differentfarklı pricesfiyatları,
268
862000
2000
İlk, insanların farklı ücretler ödeyeceği,
14:49
but the overwhelmingezici numbernumara of people will come forthileri at one dollardolar perbaşına net
269
864000
4000
ama çok sayıda insan ağ başına bir dolar verecek,
14:53
and make a decisionkarar to buysatın almak it.
270
868000
2000
ve onu almak için bir karara varacak.
14:55
And when you listen to them, they'llacaklar alsoAyrıca have a lot to say
271
870000
3000
Ve onları dinlediğinizde, sevdikleri ve sevmedikleri şeyler hakkında da
14:58
about what they like and what they don't like.
272
873000
2000
söyleyecek bir sürü sözleri var.
15:00
And that some of the channelskanallar we thought would work didn't work.
273
875000
4000
İşe yarayacağını düşündüğümüz kanallar işe yaramadı.
15:04
But because of this experimentationdeneme and iterationyineleme that was allowedizin
274
879000
3000
Ama izin verilen bu yineleme ve deney sayesinde,
15:07
because of the patienthasta capitalBaşkent,
275
882000
2000
sabırlı sermaye sayesinde,
15:09
we'vebiz ettik now foundbulunan that it costsmaliyetler about a dollardolar in the privateözel sectorsektör
276
884000
3000
ağ başına bir doların dağıtım için, bir doların da satın almak için
15:12
to distributedağıtmak, and a dollardolar to buysatın almak the net.
277
887000
2000
özel sektörde yeterli olabileceğini keşfettik.
15:14
So then, from a policypolitika perspectiveperspektif, when you startbaşlama with the marketpazar,
278
889000
4000
Yani sonra, prensip açısından, pazarla başladığınızda,
15:18
we have a choiceseçim.
279
893000
1000
bir seçeneğimiz var.
15:19
We can continuedevam et going alonguzun bir at 12 dollarsdolar a net, and the customermüşteri paysöder zerosıfır,
280
894000
6000
Ağ başına 12 dolar vermeyi seçebilir ve müşteriye hiç para ödetmeyebiliriz,
15:25
or we could at leasten az experimentdeney with some of it, to chargeşarj etmek one dollardolar a net,
281
900000
6000
ya da o paranın en azından bir kısmını, bir ağa karşı bir dolar biçerek deneye harcayabilir
15:31
costingMaliyetlendirme the publichalka açık sectorsektör anotherbir diğeri sixaltı dollarsdolar a net,
282
906000
3000
ücretlendirerek ve bir ağa karşı bir dolar değer biçerek, deneye harcayabilir,
15:34
give the people the dignityhaysiyet of choiceseçim, and have a distributiondağıtım systemsistem
283
909000
4000
insanlara seçim saygınlığı verebilir, ve zamanla kendi kendine yetebilecek
15:38
that mightbelki, over time, startbaşlama sustainingbesleyici itselfkendisi.
284
913000
3000
hale gelecek bir dağıtım sistemi oluşturabiliriz.
15:41
We'veBiz ettik got to startbaşlama havingsahip olan conversationskonuşmaları like this,
285
916000
2000
Böyle konuşmalar yapmaya başlamamız lazım,
15:43
and I don't think there's any better way to startbaşlama than usingkullanma the marketpazar,
286
918000
4000
ve bunu yapabilmek için piyasayı kullanmaktan daha iyi bir yol olduğunu sanmıyorum,
15:47
but alsoAyrıca to bringgetirmek other people to the tabletablo around it.
287
922000
4000
ancak diğer insanları konuya ilgili kılmak da gerekli.
15:51
WheneverNe zaman I go to visitziyaret etmek A to Z, I think of my grandmotherbüyükanne, StellaStella.
288
926000
7000
A'dan Z'ye yi her ziyarete gidişimde, ninem Stella aklıma gelir.
15:58
She was very much like those womenkadınlar sittingoturma behindarkasında the sewingdikiş machinesmakineler.
289
933000
5000
Dikiş makinelerinin başında oturan kadınlara çok benzerdi.
16:03
She grewbüyüdü up on a farmÇiftlik in AustriaAvusturya, very poorfakir,
290
938000
2000
Avusturya'da bir çiftlikte, sefalet içerisinde
16:05
didn't have very much educationEğitim.
291
940000
2000
ve iyi bir eğitim alamayarak büyüdü.
16:07
She movedtaşındı to the UnitedAmerika StatesBirleşik, where she metmet my grandfatherBüyük baba,
292
942000
2000
Çimento nakliyeciliği yapan dedemle
16:09
who was a cementçimento haulerhauler,
293
944000
2000
tanıştığı ABD'ye taşındı,
16:11
and they had ninedokuz childrençocuklar. ThreeÜç of them diedvefat etti as babiesbebekler.
294
946000
6000
ve 9 çocukları oldu. Üçünü henüz bebekken kaybettiler.
16:17
My grandmotherbüyükanne had tuberculosisTüberküloz, and she workedişlenmiş in a sewingdikiş machinemakine shopDükkan,
295
952000
3000
Ninem verem olmuştu, ve saati 10 sente gömlek
16:20
makingyapma shirtsshirtler for about 10 centscent an hoursaat.
296
955000
3000
diktiği dikiş dükkanında çalıştı.
16:23
She, like so manyçok of the womenkadınlar I see at A to Z,
297
958000
4000
O, A'dan Z'ye'de gördüğüm birçok kadın gibi,
16:27
workedişlenmiş hardzor everyher day, understoodanladım what sufferingçile was,
298
962000
3000
çok çalışmış, acı çekmenin ne olduğunu anlamış,
16:30
had a deepderin faithinanç in God, lovedsevilen her childrençocuklar
299
965000
3000
Allah'a derin bir inanç beslemiş, çocuklarını sevmiş
16:33
and would never have acceptedkabul edilmiş a handoutdinleyici notu.
300
968000
3000
ve hiçbir sadakayı kabul etmemişti.
16:36
But because she had the opportunityfırsat of the marketplacepazar,
301
971000
4000
Ama pazaryeri gibi bir imkanı olmuştu,
16:40
and she livedyaşamış in a societytoplum that providedsağlanan the safetyemniyet
302
975000
3000
ve edinilebilir sağlık ve eğitime ulaşabilme güvencesinin
16:43
of havingsahip olan accesserişim to affordablesatın alınabilir healthsağlık and educationEğitim,
303
978000
4000
sağlanabildiği bir toplulukta yaşamıştı,
16:47
her childrençocuklar and theironların childrençocuklar were ableyapabilmek to livecanlı
304
982000
4000
çocukları ve torunları, gerçek amaçları ve gerçek
16:51
liveshayatları of realgerçek purposeamaç and followtakip et realgerçek dreamsrüyalar.
305
986000
3000
hayalleri takip ederek yaşayabiliyorlardı.
16:54
I look around at my siblingsKardeşler and my cousinskuzenler -- and as I said,
306
989000
4000
Kardeşlerime ve kuzenlerime bakıyorum, -- dediğim gibi,
16:58
there are a lot of us --
307
993000
2000
bizden çok var --
17:00
and I see teachersöğretmenler and musiciansmüzisyenler, hedgeçit fundfon, sermaye managersyöneticileri, designerstasarımcılar.
308
995000
6000
ve öğretmenler, müzisyenler, yatırım fonu yöneticileri, tasarımcılar görüyorum.
17:06
One sisterkız kardeş who makesmarkaları other people'sinsanların wishesdilek come truedoğru.
309
1001000
3000
İnsanların arzularını gerçeğe dönüştüren bir kız kardeş.
17:09
And my wishdilek, when I see those womenkadınlar, I meetkarşılamak those farmersçiftçiler,
310
1004000
5000
Ve benim arzum, bu kadınları gördüğümde, bu çiftçilerle tanıştığımda,
17:14
and I think about all the people acrosskarşısında this continentkıta
311
1009000
3000
ve bu kıtanın tümünde her gün
17:17
who are workingçalışma hardzor everyher day,
312
1012000
2000
çok çalışan insanları düşündüğümde,
17:19
is that they have that senseduyu of opportunityfırsat and possibilityolasılık,
313
1014000
4000
onların bu fırsat duygusuna ve imkana sahip olmaları,
17:23
and that they alsoAyrıca can believe and get accesserişim to servicesHizmetler,
314
1018000
5000
ve onların çocuklarının da o büyük amaçları yaşayabilmeleri için,
17:28
so that theironların childrençocuklar, too, can livecanlı those liveshayatları of great purposeamaç.
315
1023000
4000
hizmetlere ulaşım imkanları olması ve buna inanabilmeleri.
17:32
It shouldn'tolmamalı be that difficultzor.
316
1027000
2000
Bu o kadar zor olmamalı.
17:34
But what it takes is a commitmenttaahhüt from all of us
317
1029000
4000
Ama bize düşen bir sorumluluk şu ki,
17:38
to essentiallyesasen refuseçöp tritebasmakalıp assumptionsvarsayımlar,
318
1033000
4000
basmakalıp varsayımları gerçekten reddetmek,
17:42
get out of our ideologicalideolojik boxeskutuları.
319
1037000
3000
ve ideolojik sınırlarımızdan kurtulmak.
17:45
It takes investingyatırım in those entrepreneursgirişimciler that are committedtaahhüt
320
1040000
3000
Bunun yolu başarı için kurulduğu kadar hizmet için de kurulan
17:48
to servicehizmet as well as to successbaşarı.
321
1043000
4000
girişim örneklerine yatırım yapmaktan geçiyor.
17:52
It takes openingaçılış your armssilâh, bothher ikisi de, widegeniş,
322
1047000
3000
Kollarınızı iki taraftan da genişçe açmanızdan,
17:55
and expectingbekliyor very little love in returndönüş,
323
1050000
3000
ve karşılık olarak, hesap sormanın ve hesap vermeye
17:58
but demandingzahmetli accountabilityHesap verebilirlik,
324
1053000
2000
hazır olmanın yanında bir miktar
18:00
and bringinggetiren the accountabilityHesap verebilirlik to the tabletablo as well.
325
1055000
3000
sevgi beklemenizden de geçiyor.
18:03
And mostçoğu of all, mostçoğu of all,
326
1058000
3000
Ve en ama en önemlisi,
18:06
it requiresgerektirir that all of us have the couragecesaret and the patiencesabır,
327
1061000
4000
zengin de olsak fakir de olsak, Afrikalı da olsak başka bir yerden de olsak,
18:10
whetherolup olmadığını we are richzengin or poorfakir, AfricanAfrika or non-AfricanSigara-Afrika,
328
1065000
3000
bölgesel de olsak dağınık da olsak, sağcı da olsak solcu da olsak,
18:13
localyerel or diasporadiasporası, left or right,
329
1068000
3000
bu iş birbirimizi gerçekten
18:16
to really startbaşlama listeningdinleme to eachher other.
330
1071000
2000
dinlemeye başlamak için cesaret ve sabır gerektiriyor.
18:18
Thank you.
331
1073000
2000
Teşekkür ederim.
18:20
(ApplauseAlkış)
332
1075000
10000
(Alkış)
Translated by Burak Karakuş
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Jacqueline Novogratz - Investor and advocate for moral leadership
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty.

Why you should listen

Jacqueline Novogratz writes: "I want to build a movement in which we define success based on the amount of human energy we release in the world.

"I started my career on Wall Street and soon discovered that markets are efficient, but by themselves they too often overlook or exploit the poor. So I moved to Rwanda in 1986 to help found the country’s first micro-finance bank. There I saw the humanitarian ethos of philanthropy, and also how often top-down solutions too often create dependency, the opposite of dignity. Through 30 years of working on solutions to poverty, I have come to redefine it for myself, seeing it not as how much income a person earns, but how free they are to make their own choices and decisions, how much agency they have over their own lives.

Acumen was founded to change the way the world tackles poverty in 2001. Our mission was simple – to raise philanthropy and invest it as patient capital – long-term investment in intrepid entrepreneurs willing to go where markets and government had failed the poor. We enable companies to experiment and fail, never wavering from a commitment to stand with the poor, yet understanding that profitability is necessary for sustainable solutions. We’ve invested more than $110M across South Asia, Africa, Latin America and the US, and have seen entire sectors disrupted and hundreds of millions served.

The work also taught that it was critical to invest in talent. To date, we’ve supported nearly 400 Acumen Fellows across lines of race, class, ethnicity, religion and ideology. They are a beautiful group, full of vision and grit, and a determination to do what is right, not easy. The group itself enables individual leaders to endure the loneliness that is part of the work.

And then we measure what matters rather than just what we can count. Take this all together and you see our mission to do what it takes to build a world in which all of us have the chance to dream and to flourish, not from a place of easy sentimentality but through a commitment to using the tools of capitalism and the attributes of moral leadership to focus on doing what it takes, and no less.

More profile about the speaker
Jacqueline Novogratz | Speaker | TED.com