ABOUT THE SPEAKER
Mary Robinson - Global leader
Mary Robinson served as president of Ireland from 1990 to 1997, and as UN High Commissioner for Human Rights from 1997 to 2002. She now leads a foundation devoted to climate justice.

Why you should listen
Mary Robinson is president of the Mary Robinson Foundation: Climate Justice, and the United Nations Secretary-General’s Special Envoy on Climate Change. She was the president of Ireland from 1990-1997 and UN High Commissioner for Human Rights from 1997-2002, and is now a member of The Elders and the Club of Madrid. She is also a member of the Lead Group of the Scaling Up Nutrition (SUN) Movement. In 2009, she was awarded the Presidential Medal of Freedom by Barack Obama, and between March 2013 and August 2014 she served as the UN Secretary General’s Special Envoy for the Great Lakes region of Africa.

A former president of the International Commission of Jurists and former chair of the Council of Women World Leaders, Robinson was founder and president of Realizing Rights: The Ethical Globalization Initiative, from 2002 to 2010. Robinson’s memoir, Everybody Matters, was published in 2012.
More profile about the speaker
Mary Robinson | Speaker | TED.com
TEDWomen 2015

Mary Robinson: Why climate change is a threat to human rights

Mary Robinson: İklim değişikliği neden insan hakları için bir tehdittir

Filmed:
1,378,632 views

İklim değişikliği adil değildir. Zengin ülkeler yükselen deniz seviyeleri ve verimsizleşen çiftliklerle mücadele edebilirken, dünyanın çeşitli yerlerindeki fakir halkların hayatları öldürücü fırtınalar, açlık ve toprak kayıpları gibi sorunlar nedeniyle altüst olmaktadır -- ve insan hakları tehdit altındadır --.Mary Robinson dünya çapındaki iklim adaletsizliğiyle mücadeleye katılmamızı istiyor.
- Global leader
Mary Robinson served as president of Ireland from 1990 to 1997, and as UN High Commissioner for Human Rights from 1997 to 2002. She now leads a foundation devoted to climate justice. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:19
A questionsoru I'm oftensık sık askeddiye sordu is,
0
7208
1936
Bana sıkça insan hakları ve
adalete olan tutkumun
00:21
where did I get my passiontutku
for humaninsan rightshaklar and justiceadalet?
1
9168
4807
nereden geldiğini sorarlar.
00:26
It startedbaşladı earlyerken.
2
14658
1184
Genç yaşlarda başladı.
00:28
I grewbüyüdü up in the westbatısında of Irelandİrlanda,
3
16515
2277
İrlanda'nın batısında,
dört erkek kardeşin
arasında büyüdüm.
00:30
wedgedsıkışmış betweenarasında fourdört brothersKardeşler,
4
18816
2061
00:32
two olderdaha eski than me and two youngerdaha genç than me.
5
20901
2397
İkisi benden büyük,
ikisi küçüktü.
Dolayısıyla, tabii ki
insan haklarına,
00:35
So of coursekurs I had to be
interestedilgili in humaninsan rightshaklar,
6
23695
3211
adalet ve eşitliğe ilgi duymak
00:38
and equalityeşitlik and justiceadalet,
7
26930
2505
ve dirseklerime güvenmek zorundaydım!
00:41
and usingkullanma my elbowsdirsek!
8
29459
1721
(Kahkahalar)
00:43
(LaughterKahkaha)
9
31204
1813
Ve bu konulara
ilgim devam etti.
00:45
And those issuessorunlar stayedkaldı
with me and guideddestekli me,
10
33041
2989
00:48
and in particularbelirli,
11
36054
1626
Özellikle de İrlanda'nın ilk kadın
00:49
when I was electedseçildi the first
womankadın PresidentBaşkan of Irelandİrlanda,
12
37704
4550
Cumhurbaşkanı seçildiğim
00:54
from 1990 to 1997.
13
42278
2896
1990-1997 döneminde.
00:57
I dedicatedadanmış my presidencyBaşkanlığı
14
45539
2517
Başkanlığımı İrlanda'da dışlandığını
01:00
to havingsahip olan a spaceuzay for those who feltkeçe
marginalizedmarjinal on the islandada of Irelandİrlanda,
15
48080
5457
düşünenlere yer açmaya, İrlanda'nın
kuzeyi ile güneyinde yaşayanları
01:05
and bringinggetiren togetherbirlikte communitiestopluluklar
from NorthernKuzey Irelandİrlanda
16
53561
2729
bir araya getirmeye ve
01:08
with those from the RepublicCumhuriyeti,
17
56314
1740
birlikte barışı inşa etmeye adadım.
01:10
tryingçalışıyor to buildinşa etmek peaceBarış.
18
58078
1950
01:12
And I wentgitti as the first Irishİrlanda dili presidentDevlet Başkanı
to the UnitedAmerika Kingdomİngiltere
19
60465
5250
İngiltere'ye giden ve
Kraliçe II. Elizabeth
01:17
and metmet with QueenKraliçe ElizabethElizabeth IIII,
20
65739
2986
ile buluşan ilk
İrlanda Cumhurbaşkanı oldum
01:20
and alsoAyrıca welcomedmemnuniyetle karşıladı to my
officialresmi residenceResidence --
21
68749
3808
ve ayrıca "Áras an Uachtaráin" adı
verilen cumhurbaşkanlığı konutumda
01:24
whichhangi we call "ÁrasRAS an UachtarUachtaráin,"
the houseev of the presidentDevlet Başkanı --
22
72581
3779
01:28
membersüyeler of the royalroyal familyaile,
23
76384
2246
kraliyet ailesi üyeleri ile
01:30
includingdahil olmak üzere, notablyözellikle, the PrincePrens of WalesGaller.
24
78654
2780
Galler Prensi'ni de ağırladım.
01:33
And I was awarefarkında that at the time
of my presidencyBaşkanlığı,
25
81946
6362
Cumhurbaşkanlığı dönemimde İrlanda'nın,
01:40
Irelandİrlanda was a countryülke beginningbaşlangıç
a rapidhızlı economicekonomik progressilerleme.
26
88332
4972
hızlı bir ekonomik kalkınma sürecine
girdiğinin farkındaydım.
01:45
We were a countryülke that was benefitingyararlanan
from the solidarityDayanışma of the EuropeanAvrupa UnionBirliği.
27
93772
6768
Avrupa Birliği (AB) dayanışmasından
yararlanan bir ülkeydik.
Gerçekten de, 1973'te İrlanda,
AB'ye üye olduğunda
01:53
IndeedGerçekten de, when Irelandİrlanda first joinedkatıldı
the EuropeanAvrupa UnionBirliği in 1973,
28
101607
5004
01:58
there were partsparçalar of the countryülke
that were considereddüşünülen developinggelişen,
29
106635
3356
bazı bölgeler tam kalkınmamıştı,
02:02
includingdahil olmak üzere my ownkendi belovedsevgili
nativeyerli countykontluk, Countyİlçe MayoMayo.
30
110015
3480
güzel memleketim Mayo dahil.
Yatırımları ve istihdamı artırmak;
02:06
I led tradeTicaret delegationsheyetler
here to the UnitedAmerika StatesBirleşik,
31
114563
4311
ekonomi, sağlık, eğitim sistemi ve
02:10
to JapanJaponya, to IndiaHindistan,
32
118898
2886
kalkınmamızı güçlendirmek için,
ABD, Japonya ve Hindistan'a giden
02:13
to encourageteşvik etmek investmentyatırım,
to help to createyaratmak jobsMeslekler,
33
121808
3266
02:17
to buildinşa etmek up our economyekonomi,
34
125098
1326
ticaret heyetlerine başkanlık ettim.
02:18
to buildinşa etmek up our healthsağlık systemsistem,
our educationEğitim --
35
126448
2294
02:20
our developmentgelişme.
36
128766
1341
Bir Devlet Başkanı olarak,
02:22
What I didn't have to do as presidentDevlet Başkanı
37
130956
3020
02:26
was buysatın almak landarazi on mainlandanakara EuropeEurope,
38
134000
4641
ülkemiz sular altında kaldığında
İrlandalılar Avrupa'ya gidebilsinler diye
02:30
so that Irishİrlanda dili citizensvatandaşlar could go there
because our islandada was going underwatersualtı.
39
138665
6236
Avrupa'dan toprak satın almayı
düşünmek zorunda kalmadım."
Bir devlet başkanı veya
Anayasa hukukçusu olarak,
02:37
What I didn't have to think about,
40
145711
1630
02:39
eitherya as presidentDevlet Başkanı
or as a constitutionalanayasal lawyeravukat,
41
147365
2675
düşünmem gerekmeyen şey,
02:42
was the implicationsetkileri
for the sovereigntyegemenlik of the territorybölge
42
150064
3652
iklim değişikliğinin
02:45
because of the impactdarbe of climateiklim changedeğişiklik.
43
153740
2593
egemenliğimiz üzerindeki etkileriydi.
02:49
But that is what PresidentBaşkan TongTong,
of the RepublicCumhuriyeti of KiribatiKiribati,
44
157309
4771
Fakat, Kiribati Cumhuriyeti'ni
Cumhurbaşkanı Tong,
her sabah bunu düşünerek
uyanmak zorundaydı.
02:54
has to wakeuyanmak up everyher morningsabah
thinkingdüşünme about.
45
162104
2751
Güvence olarak, Fiji'den toprak satın aldı
02:57
He has boughtsatın landarazi in FijiFiji
as an insurancesigorta policypolitika,
46
165470
5258
"onurlu göç" adını verdiği durum.
03:02
what he callsaramalar, "migrationgöç with dignityhaysiyet,"
47
170752
2996
Çünkü, halkının bir gün
03:06
because he knowsbilir that his people
mayMayıs ayı have to leaveayrılmak theironların islandsadaları.
48
174537
4564
adadan ayrılması gerekebileceğini biliyor.
03:12
As I listeneddinlenen to PresidentBaşkan TongTong
describingaçıklayan the situationdurum,
49
180295
5088
Kendisini dinlerken, bu durumun
03:17
I really feltkeçe that this was a problemsorun
that no leaderlider should have to faceyüz.
50
185407
6371
hiçbir liderin karşılaşmaması gereken
bir sorun olduğunu gerçekten hissettim.
03:24
And as I heardduymuş him speakkonuşmak
about the painAğrı of his problemssorunlar,
51
192194
5766
Sorunları hakkındaki
konuşmasını dinlerken,
03:29
I thought about EleanorEleanor RooseveltRoosevelt.
52
197984
2396
Eleanor Roosevelt'i düşündüm.
03:33
I thought about her
and those who workedişlenmiş with her
53
201703
4376
Onu ve 1948'de başkanlığını yaptığı
03:38
on the CommissionKomisyon on Humanİnsan RightsHakları,
whichhangi she chairedBaşkanlık in 1948,
54
206103
5078
İnsan Hakları Komisyonundaki
çalışanları düşündüm,
İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi'ni yazmışlardı.
03:43
and drewdrew up the UniversalEvrensel
DeclarationBildirimi of Humanİnsan RightsHakları.
55
211205
4012
Onlara göre, insanların neden olduğu
03:48
For them, it would have been unimaginabledüşünülemez
56
216036
3578
iklim değişikliği sonucu bir ülkenin
03:51
that a wholebütün countryülke
could go out of existencevaroluş
57
219638
4634
ortadan kalkması düşünülemezdi bile.
03:56
because of human-inducedİnsan kaynaklı climateiklim changedeğişiklik.
58
224296
3421
03:59
I camegeldi to climateiklim changedeğişiklik not as
a scientistBilim insanı or an environmentalçevre lawyeravukat,
59
227741
4749
İklim değişikliği toplantısına
bir bilimadamı veya
çevre savunucusu olarak gelmedim.
04:04
and I wasn'tdeğildi really impressedetkilendim
by the imagesGörüntüler of polarkutup bearsayılar
60
232514
3959
Kutup ayıları ve eriyen
buzulların görüntülerini de
etkileyici bulmuyorum.
04:08
or meltingerime glaciersbuzullar.
61
236497
1610
04:10
It was because of the impactdarbe on people,
62
238131
3524
Buraya, insanlar üzerindeki
etkisi için geldim
ve hakları üzerindeki etkisi --
04:14
and the impactdarbe on theironların rightshaklar --
63
242004
3073
gıda, güvenli su, sağlık,
04:17
theironların rightshaklar to foodGıda and safekasa waterSu,
healthsağlık, educationEğitim and shelterbarınak.
64
245101
5131
eğitim ve barınma hakları
nedeniyle geldim.
04:22
And I say this with humilitytevazu,
65
250256
4377
Ve bunu alçakgönüllülükle söylüyorum,
çünkü iklim değişikliği sorununun
farkına geç vardım.
04:26
because I camegeldi lategeç
to the issuekonu of climateiklim changedeğişiklik.
66
254657
3935
1997-2002 arasında, BM İnsan Hakları
04:30
When I servedhizmet
67
258894
1151
04:32
as UNBM HighYüksek CommissionerŞube Müdürü for Humanİnsan RightsHakları
68
260069
2000
Yüksek Temsilcisi iken,
04:34
from 1997 to 2002,
69
262093
3230
iklim değişikliği
benim için öncelik taşımıyordu.
04:37
climateiklim changedeğişiklik wasn'tdeğildi
at the frontön of my mindus.
70
265347
2206
Bu konuda tek bir konuşma
bile yaptığımı hatırlamıyorum.
04:39
I don't rememberhatırlamak makingyapma
a singletek speechkonuşma on climateiklim changedeğişiklik.
71
267577
3897
BM' de iklim değişikliği
sorunu ile ilgilenen
04:43
I knewbiliyordum that there was anotherbir diğeri
partBölüm of the UnitedAmerika NationsMilletler --
72
271498
3303
04:46
the UNBM ConventionKongre on Climateİklim ChangeDeğiştir --
73
274825
2158
BM İklim Değişikliği Sözleşmesi
kısmının olduğunu biliyordum.
04:49
that was dealingmuamele with
the issuekonu of climateiklim changedeğişiklik.
74
277007
3721
Konunun ciddiyetini Afrika ülkelerinde
kalkınma ve insan hakları
04:52
It was latersonra when I startedbaşladı
to work in AfricanAfrika countriesülkeler
75
280752
4360
konusunda çalışmaya başladığımda anladım.
04:57
on issuessorunlar of developmentgelişme and humaninsan rightshaklar.
76
285136
3268
O günden bu yana hep şu cümleyi işittim:
05:00
And I kepttuttu hearingişitme
this pervasiveyaygın sentencecümle:
77
288428
3262
"Fakat işler bugün çok daha kötü durumda,
çok kötü.
05:03
"Oh, but things are so much worsedaha da kötüsü now,
things are so much worsedaha da kötüsü."
78
291714
4351
Bu cümlenin anlamını o zaman keşfettim;
05:08
And then I exploredaraştırdı what was behindarkasında that;
79
296502
3366
05:11
it was about changesdeğişiklikler in the climateiklim --
80
299892
3309
iklim değişikliğinden, iklim şoklarından
05:15
climateiklim shocksşoklara, changesdeğişiklikler in the weatherhava.
81
303225
2920
ve hava değişikliklerinden bahsediyordu.
05:18
I metmet ConstanceConstance OkolletOkollet,
82
306859
2028
Uganda'nın doğusunda bir kadın grubu kuran
05:20
who had formedoluşturulan a women'sBayanlar groupgrup
in EasternDoğu UgandaUganda,
83
308911
3158
Constance Okollet ile görüştüm.
05:24
and she told me that
when she was growingbüyüyen up,
84
312093
2627
Çocukluğunda, köyde normal bir
yaşam sürdüklerini ve
05:26
she had a very normalnormal life in her villageköy
and they didn't go hungry,
85
314744
4333
aç kalmadıklarını anlattı.
05:31
they knewbiliyordum that the seasonsmevsim would come
as they were predictedtahmin to come,
86
319101
5329
Mevsimlerin her zamanki gibi
geleceğini düşünüyorlardı,
tohumları ne zaman ekeceklerini ve
05:36
they knewbiliyordum when to sowekmek
and they knewbiliyordum when to harvesthasat,
87
324454
2777
ne zaman hasat edeceklerini biliyorlardı
05:39
and so they had enoughyeterli foodGıda.
88
327255
2372
ve böylece yeterli gıdaları oluyordu.
Fakat son yıllarda,
05:42
But, in recentson yearsyıl,
89
330008
2325
bu tartışmaların yaşandığı zamanlarda,
05:44
at the time of this conversationkonuşma,
90
332357
1924
05:46
they had nothing
but long periodsdönemleri of droughtkuraklık,
91
334305
3230
uzun süren kuraklıklar ve
ardından
ani sel felaketleri ve
ardından daha fazla
05:49
and then flashflaş floodingsu baskını,
92
337559
1651
05:51
and then more droughtkuraklık.
93
339234
1721
kuraklık yaşamaya başladılar.
05:53
The schoolokul had been destroyedyerlebir edilmiş,
94
341280
1541
Okullar zarar görmüş,
05:54
livelihoodsgeçim had been destroyedyerlebir edilmiş,
95
342845
1539
yaşamları zarar görmüş,
05:56
theironların harvesthasat had been destroyedyerlebir edilmiş.
96
344408
1774
ürünleri telef olmuştu.
05:58
She formsformlar this women'sBayanlar groupgrup
to try to keep her communitytoplum togetherbirlikte.
97
346206
4606
O, halkını bir arada tutmak için
bir kadın grubu kurdu.
06:03
And this was a realitygerçeklik
that really struckvurdu me,
98
351169
5160
Ve bu, gerçekten beni etkileyen
bir gerçeklik olmuştu.
Çünkü, bu soruna yol açan
sera gazlarının sorumlusu
06:08
because of coursekurs,
ConstanceConstance OkolletOkollet wasn'tdeğildi responsiblesorumluluk sahibi
99
356353
4385
06:12
for the greenhouseyeşil Ev gasgaz emissionsemisyonları
that were causingneden olan this problemsorun.
100
360762
3666
Constance Okollet değildi.
Gerçekten de, bu yıl ocak ayında Malavi'de
06:16
IndeedGerçekten de, I was very struckvurdu
about the situationdurum in MalawiMalavi
101
364809
4142
yaşananlardan çok etkilendim.
06:20
in JanuaryOcak of this yearyıl.
102
368975
1882
06:22
There was an unprecedentedeşi görülmemiş
floodingsu baskını in the countryülke,
103
370881
3127
Eşi görülmemiş bir sel felaketi yaşanmış
ülkenin üçte birini etkilemiş,
06:26
it coveredkapalı about a thirdüçüncü of the countryülke,
104
374032
2382
06:28
over 300 people were killedöldürdü,
105
376438
2166
300'den fazla insan ölmüş,
06:30
and hundredsyüzlerce of thousandsbinlerce
lostkayıp theironların livelihoodsgeçim.
106
378628
3293
ve yüz binlerce kişi
geçim kaynağını kaybetmişti.
06:34
And the averageortalama personkişi in MalawiMalavi
107
382388
3096
Ortalama bir Malavi vatandaşı
06:37
emitsyayar about 80 kgkg of COCO2 a yearyıl.
108
385508
4943
yılda ortalama 80 kg. CO2 salıyor.
Bir ABD vatandaşı ise yılda
06:43
The averageortalama US citizenvatandaş emitsyayar
about 17.5 metricmetrik tonston.
109
391166
5524
yaklaşık 17.5 ton CO2 salıyor.
06:49
So those who are sufferingçile
disproportionatelyorantısız
110
397126
3691
Yani bu denli orantısız acı çekenler:
araba kullanmayan, elektriği olmayan
06:52
don't drivesürücü carsarabalar, don't have electricityelektrik,
don't consumetüketmek very significantlyanlamlı,
111
400841
6841
çok fazla tüketmeyen insanlar,
ve bu insanlar iklim değişikliği sebebiyle
06:59
and yethenüz they are feelingduygu more and more
112
407706
3158
giderek daha fazla etkileniyorlar
07:02
the impactsetkiler of the changesdeğişiklikler in the climateiklim,
113
410888
4389
ve iklim değişikliği, bu halkların
nasıl bitki yetiştireceklerini
07:07
the changesdeğişiklikler that are preventingönlenmesi them
from knowingbilme how to growbüyümek foodGıda properlyuygun şekilde,
114
415301
4269
ve geleceğe nasıl bakmaları
07:11
and knowingbilme how
to look after theironların futuregelecek.
115
419594
3619
gerektiğini bilmelerini engelliyor.
07:15
I think it was really
the importanceönem of the injusticeadaletsizlik
116
423514
7000
Sanırım beni en çok etkileyen şey
adaletsizlik olmuştu.
07:23
that really struckvurdu me very forciblyzorla.
117
431031
3006
Bu adaletsizliğin bazı bölümlerini
gideremeyeceğimizi biliyorum
07:26
And I know that we're not ableyapabilmek
to addressadres some of that injusticeadaletsizlik
118
434061
7000
07:33
because we're not on coursekurs
for a safekasa worldDünya.
119
441136
3467
çünkü güvenli bir
dünyaya doğru gitmiyoruz.
07:36
GovernmentsHükümetler around the worldDünya agreedkabul
at the conferencekonferans in CopenhagenCopenhagen,
120
444627
6389
Dünya genelinde hükümetler,
küresel ısınmadaki artışın
sanayi öncesi döneme göre
2 derece ile sınırlandırılması
07:43
and have repeatedtekrarlanan it
at everyher conferencekonferans on climateiklim,
121
451040
3714
konusunda Kopenhag Konferansı'nda
07:46
that we have to staykalmak
belowaltında two degreesderece CelsiusSantigrat
122
454778
3460
mutabık kaldılar ve sonraki tüm
konferanslarda da bunu tekrarladılar.
07:50
of warmingısınma aboveyukarıdaki pre-Industrialöncesi sanayi standardsstandartlar.
123
458262
3387
07:53
But we're on coursekurs
for about fourdört degreesderece.
124
461673
2912
Fakat, 4 derece artma yolunda ilerliyoruz.
Yani, gezegenimizin geleceği
varoluşsal bir tehdit altında.
07:56
So we faceyüz an existentialvaroluşsal threattehdit
to the futuregelecek of our planetgezegen.
125
464609
4873
İşte bu durum, 21. yüzyılda
insan haklarına
08:01
And that madeyapılmış me realizegerçekleştirmek
126
469506
1620
08:03
that climateiklim changedeğişiklik is the greatestEn büyük threattehdit
to humaninsan rightshaklar in the 21stst centuryyüzyıl.
127
471150
6083
yönelik en büyük tehdidin
iklim değişikliği olduğunu
anlamama sebep oldu.
08:09
And that broughtgetirdi me then
to climateiklim justiceadalet.
128
477566
3635
Buradan iklim adaletine geldim.
08:13
Climateİklim justiceadalet respondsyanıt verir
to the moralmanevi argumenttartışma --
129
481225
4159
İklim adaleti,
iklim değişikliğiyle mücadelede
08:17
bothher ikisi de sidestaraf of the moralmanevi argumenttartışma --
130
485408
2032
tüm taraflara ahlaki
bir sorumluluk yüklüyor.
08:19
to addressadres climateiklim changedeğişiklik.
131
487464
2418
08:21
First of all,
132
489906
1151
Öncelikle, en çok etkilenen ve
08:23
to be on the sideyan of those who are
sufferingçile mostçoğu and are mostçoğu effectedetkilenen.
133
491081
3864
zarar görenlerin yanında
olmak gerekiyor.
08:27
And secondlyikinci olarak,
134
495294
1357
İkincisi, iklim değişikliğiyle
mücadeleye başlarken
08:28
to make sure that they're not left behindarkasında
again, when we startbaşlama to movehareket
135
496675
5001
bu insanların yine
ihmal edilmemesi gerekiyor.
08:33
and startbaşlama to addressadres climateiklim changedeğişiklik
with climateiklim actionaksiyon,
136
501700
2809
08:36
as we are doing.
137
504533
1522
08:39
In our very unequaleşitsiz worldDünya todaybugün,
138
507834
2794
Eşitsizliklerle dolu dünyamızda,
ne kadar çok insanın
08:42
it's very strikingdikkat çekici how manyçok
people are left behindarkasında.
139
510652
3579
geride bırakıldığını görmek çok çarpıcı.
08:46
In our worldDünya of 7.2 billionmilyar people,
about 3 billionmilyar are left behindarkasında.
140
514929
6008
7.2 milyar insanın yaşadığı dünyamızda
yaklaşık 3 milyar insan
geride bırakılmış durumda.
08:53
1.3 billionmilyar don't have accesserişim
to electricityelektrik,
141
521262
4413
1.3 milyar kişinin
elektriğe erişimi yok,
08:57
and they lightışık theironların homesevler
with keroseneGaz yağı and candlesmumlar,
142
525699
3504
evlerini gaz yağı ve
mumlarla aydınlatıyorlar.
09:01
bothher ikisi de of whichhangi are dangeroustehlikeli.
143
529227
1675
ikisi de tehlikeli.
09:02
And in factgerçek they spendharcamak a lot of theironların
tinyminik incomegelir on that formform of lightingaydınlatma.
144
530926
6491
Zaten az olan gelirlerinin büyük bölümünü
bu aydınlatma ürünleri için harcıyorlar.
09:09
2.6 billionmilyar people cookpişirmek on openaçık firesyangınlar --
145
537441
3853
2.6 milyar insan açık fırınlarda-
kömür, odun ve tezekte
09:13
on coalkömür, woodahşap and animalhayvan dunggübre.
146
541794
3509
yemek pişiriyor.
Bu durum, kapalı alanda
duman soluma nedeniyle
09:17
And this causesnedenleri
about 4 millionmilyon deathsölümler a yearyıl
147
545327
4674
her yıl, çoğu kadın, yaklaşık
4 milyon insanın
09:22
from indoorkapalı smokeduman inhalationinhalasyon,
148
550025
2222
09:24
and of coursekurs, mostçoğu of those
who dieölmek are womenkadınlar.
149
552271
3910
ölümüne neden oluyor.
Çok adaletsiz bir dünyamız var.
09:28
So we have a very unequaleşitsiz worldDünya,
150
556792
3841
Alıştığımızın dışına çıkmamız gerekiyor.
09:33
and we need to changedeğişiklik
from "business as usualolağan."
151
561046
6055
İhtiyaç duyulan değişimin kapsamını ve
09:39
And we shouldn'tolmamalı underestimateAzımsamak
the scaleölçek and the transformativedönüştürücü naturedoğa
152
567125
6064
dönüştürücü niteliğini küçümsememeliyiz.
09:45
of the changedeğişiklik whichhangi will be neededgerekli,
153
573213
2737
Çünkü, karbon gazı salınımını
09:47
because we have to go to zerosıfır
carbonkarbon emissionsemisyonları by about 2050,
154
575974
6589
2050'ye kadar sıfıra
indirmemiz gerekiyor
eğer ısınmayı 2 derecenin altında
tutmak istiyorsak.
09:54
if we're going to staykalmak belowaltında
two degreesderece CelsiusSantigrat of warmingısınma.
155
582587
4365
Bu durum, yer altındaki bilinen
fosil yakıtların üçte ikisini
09:58
And that meansanlamına geliyor we have to leaveayrılmak
about two-thirdsüçte iki of the knownbilinen resourceskaynaklar
156
586976
5000
kullanmayı bırakmamız gerektiği
anlamına geliyor.
10:04
of fossilfosil fuelsyakıtlar in the groundzemin.
157
592000
2207
10:06
It's a very bigbüyük changedeğişiklik,
158
594564
1723
Bu çok büyük bir değişim
10:08
and it meansanlamına geliyor that obviouslybelli ki,
159
596311
2532
ve açıkçası sanayileşmiş ülkelerin
karbon gazı salınımlarını azaltmaları,
10:10
industrializedEndüstrileşmiş countriesülkeler
mustşart cutkesim theironların emissionsemisyonları,
160
598867
2642
10:13
mustşart becomeolmak much more energy-efficientenerji tasarruflu,
161
601533
2071
enerji verimliliğini sağlamaları ve
10:15
and mustşart movehareket as quicklyhızlı bir şekilde as possiblemümkün
to renewableyenilenebilir energyenerji.
162
603628
3936
en hızlı şekilde yenilenebilir enerjiye
geçmeleri gerektiği anlamına geliyor.
10:20
For developinggelişen countriesülkeler
and emerginggelişmekte olan economiesekonomiler,
163
608199
4380
Gelişmekte olan ülkeler ve
yükselen ekonomiler için sorun ve
en zor görev; salınımsız büyümek.
10:24
the problemsorun and the challengemeydan okuma
is to growbüyümek withoutolmadan emissionsemisyonları,
164
612603
4557
Çünkü kalkınmak zorundalar;
halkları çok fakir.
10:29
because they mustşart developgeliştirmek;
they have very poorfakir populationspopülasyonları.
165
617184
3314
10:32
So they mustşart developgeliştirmek withoutolmadan emissionsemisyonları,
and that is a differentfarklı kindtür of problemsorun.
166
620522
5760
Yani, karbon salınımı olmadan
kalkınmak zorundalar.
Bu da ayrı bir sorun.
Gerçekten de, hiçbir ülke
salınımsız büyümedi.
10:38
IndeedGerçekten de, no countryülke in the worldDünya
has actuallyaslında grownyetişkin withoutolmadan emissionsemisyonları.
167
626590
5015
Tüm ülkeler fosil yakıtlarla kalkındı
10:44
All the countriesülkeler have developedgelişmiş
with fossilfosil fuelsyakıtlar,
168
632132
2404
ve ardından yenilenebilir enerjiye geçti.
10:46
and then mayMayıs ayı be movinghareketli
to renewableyenilenebilir energyenerji.
169
634560
2298
Bu büyük bir zorluk ve
10:48
So it is a very bigbüyük challengemeydan okuma,
170
636882
2339
10:51
and it requiresgerektirir the totalGenel Toplam supportdestek
of the internationalUluslararası communitytoplum,
171
639245
4710
uluslararası toplumun
tam desteğini gerektiriyor.
10:55
with the necessarygerekli financemaliye and technologyteknoloji,
and systemssistemler and supportdestek,
172
643979
4936
Gerekli finans, teknoloji ve
sistem ve desteği ile.
11:00
because no countryülke can make itselfkendisi safekasa
from the dangerstehlikeleri of climateiklim changedeğişiklik.
173
648939
6762
Çünkü hiçbir ülke
iklim değişikliğinin zararlarından
kendini koruyamaz.
11:08
This is an issuekonu that requiresgerektirir
completetamamlayınız humaninsan solidarityDayanışma.
174
656007
4648
Bu sorun tüm insanlığın
dayanışmasını gerektiriyor.
11:13
Humanİnsan solidarityDayanışma, if you like,
basedmerkezli on self-interestkişisel çıkar --
175
661306
3337
İnsanlık dayanışması,
belki, kişisel çıkarlara dayalı
çünkü hepimiz aynı gemideyiz.
11:16
because we are all in this togetherbirlikte,
176
664667
2280
11:18
and we have to work togetherbirlikte
177
666971
1395
Ve 2050'de sıfır karbon hedefine
11:20
to ensuresağlamak that we reachulaşmak
zerosıfır carbonkarbon by 2050.
178
668390
5390
ulaşmak için
birlikte çalışmak zorundayız.
Neyse ki değişim yaşanıyor,
hem de hızlı bir şekilde.
11:26
The good newshaber is that changedeğişiklik is happeningolay,
179
674675
2763
11:29
and it's happeningolay very fasthızlı.
180
677462
1904
Burada Kaliforniya'da
11:32
Here in CaliforniaCalifornia,
181
680131
1274
11:33
there's a very ambitiousiddialı
emissionsemisyonları targethedef to cutkesim emissionsemisyonları.
182
681429
4006
salınımı azaltmak için
çok iddialı bir hedef var.
Havai 2045'e kadar tamamen
11:37
In HawaiiHawaii, they're passinggeçen legislationmevzuat
183
685966
2805
yenilenebilir enerjiye geçmek için
11:40
to have 100 percentyüzde
renewableyenilenebilir energyenerji by 2045.
184
688795
4626
yasa kabul ediyor.
11:45
And governmentshükümetler are very ambitiousiddialı
around the worldDünya.
185
693731
3650
Dünya genelinde hükümetler
de çok istekli.
11:49
In CostaKosta RicaRika, they have committedtaahhüt
to beingolmak carbon-neutralkarbonsuz by 2021.
186
697731
4667
Kosta Rika, 2021'de karbonsuz
olma taahhüdünde bulundu.
11:55
In EthiopiaEtiyopya, the commitmenttaahhüt
is to be carbon-neutralkarbonsuz by 2027.
187
703110
6068
Etiyopya ise 2027'de karbonsuz
olmayı taahhüt etti.
Apple firması, Çin'deki fabrikalarında
12:01
AppleElma have pledgedsözü verdi that theironların factoriesfabrikalar
in ChinaÇin will use renewableyenilenebilir energyenerji.
188
709921
6215
yenilenebilir enerji kullanmayı
taahhüt etti.
12:08
And there is a raceyarış on at the momentan
189
716440
2853
Şu anda, gelgit ve dalga enerjisinden
elektrik üretme konusunda bir yarış var
12:11
to convertdönüştürmek electricityelektrik
from tidalgelgit and wavedalga powergüç,
190
719317
3937
12:15
in ordersipariş that we can leaveayrılmak
the coalkömür in the groundzemin.
191
723278
4219
böylece kömürü yer altında
bırakabileceğiz.
12:19
And that changedeğişiklik is bothher ikisi de welcomeHoşgeldiniz
and is happeningolay very rapidlyhızla.
192
727521
4823
Değişim memnuniyet verici
ve hızlı gerçekleşiyor.
12:24
But it's still not enoughyeterli,
193
732368
1385
Fakat bu hala yeterli değil,
12:25
and the politicalsiyasi will
is still not enoughyeterli.
194
733777
2267
ve siyasi irade de hala yeterli değil.
Cumhurbaşkanı Tong ve Kiribati halkına
dönecek olursam,
12:28
Let me come back to PresidentBaşkan TongTong
and his people in KiribatiKiribati.
195
736475
4967
12:34
They actuallyaslında could be ableyapabilmek to livecanlı
on theironların islandada and have a solutionçözüm,
196
742077
6791
aslında adalarında yaşayabilirler
ve bir çözüm var.
Fakat bunun için
büyük bir siyasi irade gerekli.
12:40
but it would take a lot of politicalsiyasi will.
197
748892
2221
Cumhurbaşkanı Tong bana
12:43
PresidentBaşkan TongTong told me
about his ambitiousiddialı ideaFikir
198
751600
4148
halkının yaşadığı küçük adaları yüzdürme
12:47
to eitherya buildinşa etmek up or even floatkayan nokta
the little islandsadaları where his people livecanlı.
199
755772
6360
veya yeniden inşa etme planından bahsetti.
12:55
This, of coursekurs, is beyondötesinde
the resourceskaynaklar of KiribatiKiribati itselfkendisi.
200
763018
4066
Bu elbette Kiribati'nin
imkanlarının ötesinde.
Diğer ülkelerin büyük dayanışma ve
12:59
It would requiregerektirir great solidarityDayanışma
and supportdestek from other countriesülkeler,
201
767425
3731
destek vermeleri gerekiyor.
13:03
and it would requiregerektirir
the kindtür of imaginativeyaratıcı ideaFikir
202
771180
4222
Havada uzay istasyonu kurduğumuz
zamanki gibi
yaratıcı düşünceleri bir araya
getirmek gerekiyor.
13:07
that we bringgetirmek togetherbirlikte when we want
to have a spaceuzay stationistasyon in the airhava.
203
775426
4553
13:12
But wouldn'tolmaz it be wonderfulolağanüstü
to have this engineeringmühendislik wondermerak etmek
204
780436
4855
Mühendisliğin, bir halkın
kendi topraklarında yaşamasına
13:17
and to allowizin vermek a people to remainkalmak
in theironların sovereignegemen territorybölge,
205
785315
3533
ve milletler topluluğunun parçası
olarak kalmasına imkan
vermesi harika olmaz mı?
13:20
and be partBölüm of the communitytoplum of nationsmilletler?
206
788872
3119
Bu, üzerinde düşünmemiz
13:24
That is the kindtür of ideaFikir
that we should be thinkingdüşünme about.
207
792015
4783
gereken türden bir düşünce.
13:29
Yes, the challengeszorluklar
of the transformationdönüşüm we need are bigbüyük,
208
797681
4774
Evet, ihtiyaç duyduğumuz
dönüşümün önündeki
zorluklar büyük,
13:34
but they can be solvedçözülmüş.
209
802479
2548
fakat çözülebilir.
Halk olarak
13:37
We are actuallyaslında, as a people,
210
805051
2031
sorunları aşmak için
bir araya gelme konusunda
13:39
very capableyetenekli of cominggelecek togetherbirlikte
to solveçözmek problemssorunlar.
211
807106
3294
çok yetenekliyiz.
13:42
I was very consciousbilinçli of this
as I tookaldı partBölüm this yearyıl
212
810806
3634
1945'te, 2. Dünya Savaşı'nın bitiminin
13:46
in commemorationanma of the 70thinci anniversaryyıldönümü
213
814464
3757
70. yılı anma törenlerine katıldığımda
13:50
of the endson of the Secondİkinci
WorldDünya WarSavaş in 1945.
214
818245
4665
bunun gayet farkındaydım.
13:55
1945 was an extraordinaryolağanüstü yearyıl.
215
823744
2601
1945 olağanüstü bir yıldı.
13:59
It was a yearyıl when the worldDünya facedyüzlü
216
827367
2606
Dünyanın çözülemez gibi görünen sorunlarla
14:01
what mustşart have seemedgibiydi almostneredeyse
insolubleçözünmez problemssorunlar --
217
829997
3527
karşı karşıya olduğu;
14:05
the devastationyıkım of the worldDünya warssavaşlar,
particularlyözellikle the Secondİkinci WorldDünya WarSavaş;
218
833548
4549
dünya savaşlarının yıkıcılığıyla,
özellikle ikincisinin,
14:10
the fragilekırılgan peaceBarış that had
been broughtgetirdi about;
219
838121
3207
kırılgan bir barışın ortaya çıktığı,
14:13
the need for a wholebütün
economicekonomik regenerationyeniden oluşturma işlemi.
220
841352
2634
baştan aşağı ekonomik bir yenilenme
ihtiyacının bulunduğu bir yıldı.
14:16
But the leadersliderler of that time
didn't flinchkorkmak from this.
221
844643
4225
Fakat o dönemin liderleri
bundan kaçmadılar.
14:20
They had the capacitykapasite, they had
a senseduyu of beingolmak driventahrik by
222
848892
4330
İmkanları ve dünyanın bir daha asla
14:25
never again mustşart the worldDünya
have this kindtür of problemsorun.
223
853246
4051
bu tür bir sorun yaşamaması gerektiği
şeklinde düşünceleri vardı.
14:29
And they had to buildinşa etmek structuresyapıları
for peaceBarış and securitygüvenlik.
224
857321
3716
Barış ve güvenlik için gerekli
yapıları oluşturmak zorundaydılar.
14:33
And what did we get?
What did they achievebaşarmak?
225
861061
3461
Ve neler kazandık?
Neyi başardılar?
14:36
The CharterCharter of the UnitedAmerika NationsMilletler,
226
864546
2619
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi,
14:39
the BrettonBretton WoodsWoods institutionskurumlar,
as they're calleddenilen, The WorldDünya BankBanka,
227
867189
3551
Bretton Woods kurumları
yani Dünya Bankası ve
14:42
and the InternationalUluslararası MonetaryParasal FundFonu.
228
870764
2437
Uluslararası Para Fonu (IMF),
14:45
A MarshallMarshall PlanPlanı for EuropeEurope,
a devastatedharap EuropeEurope,
229
873225
3374
harap olmuş Avrupa'yı
14:48
to reconstructyeniden yapılandırma it.
230
876623
1922
yeniden inşa etmek için
Marshall Planı,
14:50
And indeedaslında a fewaz yearsyıl latersonra,
231
878569
2061
ve birkaç yıl sonra da,
14:52
the UniversalEvrensel DeclarationBildirimi of Humanİnsan RightsHakları.
232
880654
3153
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi.
14:56
2015 is a yearyıl that is similarbenzer
in its importanceönem
233
884364
5614
2015 yılı, önemi ve benzer zorlukları
15:02
to 1945, with similarbenzer challengeszorluklar
and similarbenzer potentialpotansiyel.
234
890002
4851
açısından 1945'e benzeyen bir yıl.
15:07
There will be two bigbüyük summitszirve this yearyıl:
235
895377
3023
Bu yıl iki büyük zirve yapılacak.
15:10
the first one, in SeptemberEylül in NewYeni YorkYork,
236
898424
2779
İlki, Eylül ayında New York'ta
yapılacak olan
15:13
is the summitzirve for the sustainablesürdürülebilir
developmentgelişme goalshedefleri.
237
901227
3285
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Zirvesi.
15:17
And then the summitzirve in ParisParis in DecemberAralık,
to give us a climateiklim agreementanlaşma.
238
905071
5478
Diğeri, Aralık ayında Paris'te
düzenlenecek olan
iklim değişikliği anlaşması zirvesi.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri,
15:23
The sustainablesürdürülebilir developmentgelişme goalshedefleri
are intendedistenilen to help countriesülkeler
239
911365
6327
ülkelerin dünyamızla uyum içinde,
15:29
to livecanlı sustainablysürdürülebilir,
in tunenağme with MotherAnne EarthDünya,
240
917716
4110
eko sistemleri yok etmeden,
15:33
not to take out of MotherAnne EarthDünya
and destroyyıkmak ecosystemsekosistemler,
241
921850
5326
dünya ile uyum içinde, sürdürülebilir
bir kalkınma ile yaşam sürmelerine
15:39
but ratherdaha doğrusu, to livecanlı in harmonyarmoni
with MotherAnne EarthDünya,
242
927200
3614
15:42
by livingyaşam underaltında sustainablesürdürülebilir developmentgelişme.
243
930838
3829
yardımcı olmayı amaçlıyor.
15:46
And the sustainablesürdürülebilir developmentgelişme goalshedefleri
244
934691
2373
Ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri
15:49
will come into operationoperasyon for all countriesülkeler
245
937088
2385
tüm ülkeler için 1 Ocak 2016 tarihinde
uygulanmaya başlanacak.
15:51
on JanuaryOcak 1, 2016.
246
939497
2872
Bağlayıcı bir iklim değişikliği
anlaşması gerekli.
15:54
The climateiklim agreementanlaşma --
247
942814
1177
15:56
a bindingbağlama climateiklim agreementanlaşma --
248
944015
1516
15:57
is neededgerekli because
of the scientificilmi evidencekanıt
249
945555
3664
Çünkü, bilimsel kanıtlar yaklaşık 4 derece
16:01
that we're on a trajectoryYörünge
for about a four-degreedört derece worldDünya
250
949243
2917
artış yolunda ilerlediğimizi gösteriyor.
Bunu 2 derecenin altında tutmak için
16:04
and we have to changedeğişiklik coursekurs
to staykalmak belowaltında two degreesderece.
251
952184
3488
gidişatımızı değiştirmek zorundayız.
16:08
So we need to take stepsadımlar
that will be monitoredizlenen and revieweddeğerlendirilmiş,
252
956033
5524
Emisyonları nasıl kesebileceğimiz ve
yenilenebilir enerjiye
daha hızlı nasıl geçebileceğimize ilişkin
16:13
so that we can keep increasingartan
the ambitionhırs of how we cutkesim emissionsemisyonları,
253
961581
4398
hedeflerimizi ilerletmek,
güvenli bir dünyaya sahip olmak için
16:18
and how we movehareket more rapidlyhızla
to renewableyenilenebilir energyenerji,
254
966003
3116
izlenecek ve gözden geçirilecek
16:21
so that we have a safekasa worldDünya.
255
969143
3003
adımlar atmak zorundayız.
Açıkçası, bu konu
politikacılara ve Birleşmiş Milletler'e
16:27
The realitygerçeklik is that this issuekonu
is much too importantönemli
256
975665
6183
bırakılamayacak kadar önemli.
16:33
to be left to politicianssiyasetçiler
and to the UnitedAmerika NationsMilletler.
257
981872
3563
16:37
(LaughterKahkaha)
258
985459
1001
(Kahkahalar)
Bu hepimizin sorunu,
16:38
It's an issuekonu for all of us,
259
986484
1578
daha fazla ivmeye ihtiyaç
duyduğumuz bir konu.
16:40
and it's an issuekonu where we need
more and more momentummoment.
260
988086
3964
16:44
IndeedGerçekten de, the faceyüz of
the environmentalistçevreci has changeddeğişmiş,
261
992911
3485
Adalet boyutu nedeniyle
çevrecilerin yüzleri değişti.
16:48
because of the justiceadalet dimensionboyut.
262
996420
2309
16:50
It's now an issuekonu
for faith-basedinanca dayalı organizationsorganizasyonlar,
263
998753
3220
Bu konu artık Papa Francis'in ve
16:53
underaltında very good leadershipliderlik
from PopePapa FrancisFrancis,
264
1001997
3172
fosil yakıtlardan uzaklaşan
İngiltere Kilisesi'nin öncülüğünde
16:57
and indeedaslında, the ChurchKilise of Englandİngiltere,
265
1005193
1772
inanç temelli kuruluşların
bir sorunu haline geldi.
16:58
whichhangi is divestingdivesting from fossilfosil fuelsyakıtlar.
266
1006989
2443
17:01
It's an issuekonu for the business communitytoplum,
267
1009456
3758
Bu aynı zamanda
iş dünyasının bir sorunu.
17:05
and the good newshaber is
268
1013238
1404
İyi haber şu ki;
17:06
that the business communitytoplum
is changingdeğiştirme very rapidlyhızla --
269
1014666
2910
fosil yakıt sanayii hariç,
iş dünyası hızlı bir şekilde değişiyor.
17:09
exceptdışında for the fossilfosil fuelyakıt industriesEndüstriyel --
270
1017600
2185
17:11
(LaughterKahkaha)
271
1019809
1595
(Kahkahalar)
17:13
Even they are beginningbaşlangıç
to slightlyhafifçe changedeğişiklik theironların languagedil --
272
1021428
3296
Hatta fosil sanayii bile
yavaş yavaş değişmeye başladı.
17:16
but only slightlyhafifçe.
273
1024748
981
İş dünyası yenilenebilir enerjinin
faydalarına doğru
17:17
But business is not only movinghareketli rapidlyhızla
to the benefitsfaydaları of renewableyenilenebilir energyenerji,
274
1025753
4691
hızla hareket etmekle kalmadı,aynı zamanda
17:22
but is urgingçağıran politicianssiyasetçiler
to give them more signalssinyalleri,
275
1030468
2723
daha hızlı hareket etmek için
politikacılardan daha fazla
sinyal istemeye başladılar.
17:25
so that they can movehareket even more rapidlyhızla.
276
1033215
1975
17:27
It's an issuekonu for the tradeTicaret
unionbirlik movementhareket.
277
1035214
2001
Bu sorun Ticaret Birliği
Hareketinin de bir sorunu.
17:29
It's an issuekonu for the women'sBayanlar movementhareket.
278
1037239
2023
Kadın hareketlerinin de bir sorunu.
17:31
It's an issuekonu for younggenç people.
279
1039286
2078
Gençlerin de sorunu.
17:33
I was very struckvurdu when I learnedbilgili
that JibreelCebrail KhazanKhazan,
280
1041388
5802
Woolworth oturma eyleminde yer alan
Greensboro Dörtlüsünden biri olan
Jibreel Khazan'ın
17:39
one of the GreensboroGreensboro FourDört who had
takenalınmış partBölüm in the WoolworthWoolworth sit-inssit-ins,
281
1047214
5644
geçenlerde iklim değişikliğinin
gençler için
17:44
said quiteoldukça recentlyson günlerde that
282
1052882
1514
17:46
climateiklim changedeğişiklik is the lunchöğle yemeği countersayaç
momentan for younggenç people.
283
1054420
6002
"lunch counter moment"*i
olduğunu söylediğinde çok etkilendim.
Yani, 21. yüzyıl gençlerinin
"lunch counter moment"i,
17:52
So, lunchöğle yemeği countersayaç momentan
for younggenç people of the 21stst centuryyüzyıl --
284
1060446
4288
bir nevi 21. yüzyılın insan
hakları konusu.
17:56
the sortçeşit of realgerçek humaninsan rightshaklar issuekonu
of the 21stst centuryyüzyıl,
285
1064758
4341
18:01
because he said it is
the greatestEn büyük challengemeydan okuma
286
1069123
2770
Çünkü iklim değişikliğinin
dünyadaki adalet ve eşitliğe
18:03
to humanityinsanlık and justiceadalet in our worldDünya.
287
1071917
3592
en büyük tehdit olduğunu söylüyor.
18:08
I recallhatırlama very much
the Climateİklim MarchMart last SeptemberEylül,
288
1076391
4106
Geçen Eylül ayındaki
İklim Yürüyüşü'nü hatırlıyorum,
18:12
and that was a hugeKocaman momentummoment,
289
1080521
1801
büyük bir ivme vardı,
18:14
not just in NewYeni YorkYork,
but all around the worldDünya.
290
1082346
2962
sadece New York'ta değil,
dünyanın her yerinde.
18:17
and we have to buildinşa etmek on that.
291
1085332
2270
Bunu devam ettirmeliyiz.
18:19
I was marchingyürüyen with some
of The EldersBüyükleri familyaile,
292
1087626
3111
Yaşlı bir grubun arkasında
yürüyordum
18:22
and I saw a placardafiş
a little bitbit away from me,
293
1090761
5027
ve benden biraz uzakta bir pankart gördüm
fakat o kadar sıkışıktık ki,
ne de olsa New York sokaklarında
18:27
but we were wedgedsıkışmış so closelyyakından togetherbirlikte --
294
1095812
1954
18:29
because after all, there were 400,000
people out in the streetssokaklar of NewYeni YorkYork --
295
1097790
3675
400 bin kişi vardı,
o nedenle pankarta yaklaşamadım.
18:33
so I couldn'tcould quiteoldukça get to that placardafiş,
296
1101489
1913
18:35
I would have just likedsevilen to have been
ableyapabilmek to stepadım behindarkasında it,
297
1103426
3081
Daha ziyade, arkasından yürümek istedim,
18:38
because it said, "AngryKızgın GranniesNineler!"
298
1106531
2446
Çünkü "Öfkeli Nineler" yazıyordu.
18:41
(LaughterKahkaha)
299
1109001
1323
18:42
That's what I feltkeçe.
300
1110348
1454
(Kahkahalar)
18:43
And I have fivebeş grandchildrentorunlar now,
301
1111826
3973
Şimdi 5 torunum var.
18:47
I feel very happymutlu as an Irishİrlanda dili grandmotherbüyükanne
to have fivebeş grandchildrentorunlar,
302
1115823
4288
5 torun sahibi bir İrlandalı bir
nine olarak mutluyum
ve onların dünyasını düşünüyorum,
18:52
and I think about theironların worldDünya,
303
1120135
3043
2050 yılında dünyayı 9 milyar insanla
paylaştıklarında
18:55
and what it will be
like when they will sharepay that worldDünya
304
1123202
3161
18:58
with about 9 billionmilyar other people in 2050.
305
1126387
4046
dünyanın nasıl bir yere
benzeyeceğini düşünüyorum.
19:03
We know that inevitablykaçınılmaz it will
be a climate-constrainedİklim kısıtlı worldDünya,
306
1131574
4655
Biliyoruz ki saldığımız gazlar nedeniyle
iklim değişikliğiyle kısıtlanmış
bir dünya kaçınılmaz,
19:08
because of the emissionsemisyonları
we'vebiz ettik alreadyzaten put up there,
307
1136253
2849
19:11
but it could be a worldDünya that is much
more equaleşit and much fairerdaha adil,
308
1139126
5397
fakat yaşadığımız dünyadan çok daha eşit
ve adil bir dünya olabilir,
daha iyi sağlık, daha iyi iş,
19:16
and much better for healthsağlık,
and better for jobsMeslekler
309
1144547
2582
19:19
and better for energyenerji securitygüvenlik,
310
1147153
1972
ve daha iyi enerji güvenliği sağlanabilir,
19:21
than the worldDünya we have now,
311
1149149
1827
eğer yeterince ve hızlı bir şekilde
yenilenebilir enerjiye geçebilir
19:23
if we have switchedanahtarlamalı sufficientlyyeteri kadar
and earlyerken enoughyeterli to renewableyenilenebilir energyenerji,
312
1151000
7000
ve kimseyi ihmal etmezsek.
19:30
and no one is left behindarkasında.
313
1158222
2432
19:32
No one is left behindarkasında.
314
1160678
2395
19:35
And just as we'vebiz ettik been
looking back this yearyıl --
315
1163736
3580
Geriye dönüp 70 yıl öncesine
1945'e baktığım gibi,
19:39
in 2015 to 1945, looking back 70 yearsyıl --
316
1167340
5507
2050'te insanların dönüp 35 yıl önceye,
19:44
I would like to think
that they will look back,
317
1172871
2564
19:47
that worldDünya will look back
35 yearsyıl from 2050,
318
1175459
4849
yani 2015'e baktıklarını ve şöyle
söylediklerini düşünmek istiyorum:
19:52
35 yearsyıl to 2015,
319
1180332
2874
19:55
and that they will say,
320
1183230
2818
"2015'te iyi iş çıkarmışlar değil mi?
19:58
"Weren'tDeğildi they good
to do what they did in 2015?
321
1186072
4107
Fark yaratan ve dünyayı doğru istikamete
20:02
We really appreciateanlamak that they tookaldı
the decisionskararlar that madeyapılmış a differencefark,
322
1190203
5475
yönlendiren kararlar aldıkları
için müteşekkiriz.
20:07
and that put the worldDünya
on the right pathwaypatika,
323
1195702
2938
20:10
and we benefityarar now from that pathwaypatika,"
324
1198664
2706
Bundan çok istifade ettik."
20:13
that they will feel that somehowbir şekilde
we tookaldı our responsibilitiessorumluluklar,
325
1201394
3881
1945'teki gibi,
sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi,
20:17
we did what was donetamam
in 1945 in similarbenzer termsşartlar,
326
1205299
4159
fırsatı kaçırmadığımızı düşünmelerini
20:21
we didn't missbayan the opportunityfırsat,
327
1209482
2421
20:23
we livedyaşamış up to our responsibilitiessorumluluklar.
328
1211927
2182
düşünmek istiyorum.
20:26
That's what this yearyıl is about.
329
1214133
3172
İşte öylesine önemli bir yıldayız.
20:29
And somehowbir şekilde for me,
330
1217688
1350
Çok hayranlık duyduğum birinin
sözlerinde ifadesini buluyor.
20:31
it's capturedyakalanan in wordskelimeler of somebodybirisi
that I admiredhayran very much.
331
1219062
4294
O benim akıl hocam ve arkadaşımdı,
20:35
She was a mentorakıl hocası of mineMayın,
she was a friendarkadaş,
332
1223380
2333
çok genç yaşta hayatını kaybetti,
20:37
she diedvefat etti much too younggenç,
333
1225737
1948
olağanüstü bir kişiliği vardı.
20:39
she was an extraordinaryolağanüstü personalitykişilik,
334
1227709
2005
öndegelen bir çevre savunucusuydu:
20:41
a great championşampiyon of the environmentçevre:
335
1229738
2484
Wangari Maathai.
20:44
WangariWangari MaathaiMaathai.
336
1232246
1824
Bir keresinde şöyle söylemişti:
20:46
WangariWangari said oncebir Zamanlar,
337
1234627
2626
"Tarihte, insanlığa
20:49
"In the coursekurs of historytarih,
338
1237277
1954
20:51
there comesgeliyor a time
when humanityinsanlık is calleddenilen uponüzerine
339
1239255
4011
yeni bir bilinç düzeyine
20:55
to shiftvardiya to a newyeni levelseviye of consciousnessbilinç,
340
1243290
4751
ve daha yüksek bir ahlaki zemine
sahip olma çağrısı yapılan
21:00
to reachulaşmak a higherdaha yüksek moralmanevi groundzemin."
341
1248065
3457
bir zaman gelecek."
21:04
And that's what we have to do.
342
1252135
1919
Tüm yapmamız gereken bu.
21:06
We have to reachulaşmak
a newyeni levelseviye of consciousnessbilinç,
343
1254078
3288
Yeni bir bilinç seviyesine
ve daha yüksek bir ahlaki zemine
21:09
a higherdaha yüksek moralmanevi groundzemin.
344
1257390
1967
ulaşmak zorundayız.
21:11
And we have to do it this yearyıl
in those two bigbüyük summitszirve.
345
1259791
3841
Ve bunu bu yılki
iki büyük zirvede başarmak zorundayız.
21:16
And that won'talışkanlık happenolmak unlessolmadıkça
we have the momentummoment
346
1264108
3598
Dünyanın çeşitli yerlerinde şu sözleri
söyleyen insanlardan gelen ivme olmadan
21:19
from people around the worldDünya who say:
347
1267730
3147
bunu yapamayız:
21:22
"We want actionaksiyon now,
348
1270901
1520
"Şimdi harekete geçilmesini istiyoruz,
21:24
we want to changedeğişiklik coursekurs,
349
1272445
1571
gidişatın değişmesini,
21:26
we want a safekasa worldDünya,
350
1274040
1373
21:27
a safekasa worldDünya for futuregelecek generationsnesiller,
351
1275437
2175
gelecek kuşaklar için
çocuklarımız ve
torunlarımız için
21:29
a safekasa worldDünya for our childrençocuklar
and our grandchildrentorunlar,
352
1277636
2608
güvenli bir dünya istiyoruz.
21:32
and we're all in this togetherbirlikte."
353
1280268
2271
Hepimiz bunu için çalışmaya hazırız."
Teşekkürler.
21:34
Thank you.
354
1282563
1160
(Alkışlar)
*lunch counter moment: 1 Şubat 1960'ta Greensboro şehrinde sadece beyazlara hizmet eden Woolworth adlı kafede 4 siyahi öğrencinin bar şeklindeki tezgah bölümüne oturup kahve servisi bekleyerek başlattıkları oturma eylemi.
21:35
(ApplauseAlkış)
355
1283747
5245
Translated by Diba Szamosi
Reviewed by Melike Karasu

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Mary Robinson - Global leader
Mary Robinson served as president of Ireland from 1990 to 1997, and as UN High Commissioner for Human Rights from 1997 to 2002. She now leads a foundation devoted to climate justice.

Why you should listen
Mary Robinson is president of the Mary Robinson Foundation: Climate Justice, and the United Nations Secretary-General’s Special Envoy on Climate Change. She was the president of Ireland from 1990-1997 and UN High Commissioner for Human Rights from 1997-2002, and is now a member of The Elders and the Club of Madrid. She is also a member of the Lead Group of the Scaling Up Nutrition (SUN) Movement. In 2009, she was awarded the Presidential Medal of Freedom by Barack Obama, and between March 2013 and August 2014 she served as the UN Secretary General’s Special Envoy for the Great Lakes region of Africa.

A former president of the International Commission of Jurists and former chair of the Council of Women World Leaders, Robinson was founder and president of Realizing Rights: The Ethical Globalization Initiative, from 2002 to 2010. Robinson’s memoir, Everybody Matters, was published in 2012.
More profile about the speaker
Mary Robinson | Speaker | TED.com