ABOUT THE SPEAKER
Helen Fisher - Anthropologist, expert on love
Anthropologist Helen Fisher studies gender differences and the evolution of human emotions. She’s best known as an expert on romantic love.

Why you should listen

Fisher's several books lay bare the mysteries of our most treasured emotion: its evolution, its biochemical foundations and its vital importance to human society. Fisher describes love as a universal human drive (stronger than the sex drive; stronger than thirst or hunger; stronger perhaps than the will to live), and her many areas of inquiry shed light on timeless human mysteries like why we choose one partner over another. Her classic study, Anatomy of Love, first published in 1992, has just been re-issued in a fully updated edition, including her recent neuroimaging research on lust, romantic love and attachment as well as discussions of sexting, hooking up, friends with benefits, other contemporary trends in courtship and marriage, and a dramatic current trend she calls “slow love.”

More profile about the speaker
Helen Fisher | Speaker | TED.com
TEDSummit

Helen Fisher: Technology hasn't changed love. Here's why

Helen Fisher: Teknoloji, aşkı değiştirmedi. İşte nedeni.

Filmed:
2,072,351 views

Antropolog Helen Fisher; teknolojiyle yürütülen, birbirine bağlı dünyamızda, birbirimizi flört etmek için yeni biçimler ve kurallar geliştirdik, fakat aşkın temel ilkeleri aynı kaldı diyor. Aşkın cephesinden gelen bu enerjik bilgilerle, hızlı bağlantılarımızın aslında nasıl daha yavaş, yoğun ilişkilere yol açtığını öğrenin. Aşk uzmanı Esther Perel ile yapılan heyecan dolu bir tartışma için, sonunu izleyin.
- Anthropologist, expert on love
Anthropologist Helen Fisher studies gender differences and the evolution of human emotions. She’s best known as an expert on romantic love. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
I was recentlyson günlerde travelingseyahat
in the HighlandsHighlands of NewYeni GuineaGine,
0
827
3061
Geçenlerde, Yeni Gine'nin
dağlık bölgelerinde seyahat ediyordum
00:15
and I was talkingkonuşma with a man
who had threeüç wiveseşleri.
1
3912
2494
ve üç karısı olan bir adamla konuşmuştum.
00:18
I askeddiye sordu him, "How manyçok wiveseşleri
would you like to have?"
2
6905
3089
Ona "Kaç eşinin olmasını isterdin?"
diye sordum ve
00:22
And there was this long pauseDuraklat,
3
10340
1434
uzun bir sessizlik oldu,
00:23
and I thought to myselfkendim,
4
11798
1195
ben de kendi kendime
00:25
"Is he going to say fivebeş?
5
13017
1551
"Acaba beş mi diyecek,
00:26
Is he going to say 10?
6
14592
1427
yoksa 10 mu?
00:28
Is he going to say 25?"
7
16043
1842
25 mi diyecek?" diye düşünüyordum.
00:29
And he leanedeğildi towardskarşı me
8
17909
1162
Bana döndü ve
00:31
and he whisperedfısıldadı, "NoneHiçbiri."
9
19095
1510
"Hiç." dedi.
(Gülüşmeler)
00:32
(LaughterKahkaha)
10
20629
2180
İnsan toplumlarının %86'sı, bir erkeğin
birkaç eşinin olmasına müsaade ediyor:
00:35
Eighty-sixSeksen altı percentyüzde of humaninsan societiestoplumlar
permitizni a man to have severalbirkaç wiveseşleri:
11
23514
4375
00:39
polygenypolygeny.
12
27913
1151
Çok eşlilik.
00:41
But in the vastgeniş majorityçoğunluk
of these cultureskültürler,
13
29088
2109
Fakat bu kültürlerin muazzam çoğunluğunda,
00:43
only about fivebeş or tenon percentyüzde of menerkekler
actuallyaslında do have severalbirkaç wiveseşleri.
14
31221
4298
erkeklerin yalnızca yüzde beşi ya da
10'unun birkaç eşi var.
00:47
HavingSahip severalbirkaç partnersortaklar
can be a toothachediş ağrısı.
15
35543
2347
Birkaç eşin olması, baş ağrısına
neden olabilir.
00:49
In factgerçek, co-wivesCo eşleri can
fightkavga with eachher other,
16
37914
3120
Aslında, diğer eşler birbirleriyle
kavga edebilir,
00:53
sometimesara sıra they can even poisonzehir
eachher other'sdiğer en childrençocuklar.
17
41058
2937
hatta bazen birbirlerinin çocuklarını
zehirleyebilirler.
00:56
And you've got to have
a lot of cowsinekler, a lot of goatskeçiler,
18
44455
2651
Bir harem inşa edebilmek için
bir sürü inek,
00:59
a lot of moneypara, a lot of landarazi,
19
47130
1965
bir sürü keçi ve bir sürü para,
01:01
in ordersipariş to buildinşa etmek a haremHarem.
20
49119
1536
arsa sahibi olmanız gerekir.
01:03
We are a pair-bondingÇift bağlar speciesTürler.
21
51017
2375
Bizler yakın-ilişki kuran türleriz.
01:05
Ninety-sevenDoksan yedi percentyüzde of mammalsmemeliler
do not pairçift up to reararka theironların younggenç;
22
53416
3538
Memelilerin yüzde 97'si,
gençliklerini yaşamak için eşleşmezler;
01:08
humaninsan beingsvarlıklar do.
23
56978
1828
insanlar bunu yapar.
01:10
I'm not suggestingdüşündüren that we're not --
24
58830
2150
Bizlerin, partnerlerimize cinsel açıdan
01:13
that we're necessarilyzorunlu olarak
sexuallycinsel faithfulsadık to our partnersortaklar.
25
61004
3147
ister istemez sadık olduğumuzu
öne sürmüyorum.
01:16
I've lookedbaktı at adulteryZina in 42 cultureskültürler,
26
64175
2748
42 kültürde cinselliği araştırdım ve
01:18
I understandanlama, actuallyaslında,
some of the geneticsgenetik of it,
27
66947
2435
aslında, bazı genetik
özelliklerini ve beyindeki
01:21
and some of the brainbeyin circuitrydevre sistemi of it.
28
69406
1848
sistemini anladım.
01:23
It's very commonortak around the worldDünya,
29
71278
1943
Bu, dünya çapında çok yaygın,
01:25
but we are builtinşa edilmiş to love.
30
73245
1937
fakat biz aşk için yaratıldık.
01:27
How is technologyteknoloji changingdeğiştirme love?
31
75716
3316
Teknoloji, aşkı nasıl değiştirir?
01:31
I'm going to say almostneredeyse not at all.
32
79515
2472
Neredeyse hiç değiştirmediğini
söylemek istiyorum.
01:34
I studyders çalışma the brainbeyin.
33
82744
1354
Beyin üzerinde çalıştım.
01:36
I and my colleaguesmeslektaşlar have put
over 100 people into a brainbeyin scannertarayıcı --
34
84122
3730
Ben ve meslektaşlarım, yaklaşık 100 kişiyi
bir beyin tarayıcısına soktuk,
01:39
people who had just
fallendüşmüş happilymutlu in love,
35
87876
3007
bunlar henüz âşık olmuş,
henüz reddedilmiş ve
01:42
people who had just been rejectedreddedilen in love
36
90907
2031
uzun süredir aşk yaşayan
01:44
and people who are in love long-termuzun vadeli.
37
92962
1873
insanlardı.
01:46
And it is possiblemümkün
to remainkalmak "in love" long-termuzun vadeli.
38
94859
3187
Ayrıca uzun süre "aşk içerisinde"
kalmak mümkündür.
01:50
And I've long agoönce maintainedmuhafaza
39
98543
1906
Uzun süre önce, çiftleşme ve üreme için
01:52
that we'vebiz ettik evolvedgelişti threeüç distinctlybelirgin
differentfarklı brainbeyin systemssistemler
40
100473
3025
üç farklı beyin sistemi
01:55
for matingçiftleşme and reproductionüreme:
41
103522
1837
geliştirdiğimizi belirtmiştim:
01:57
sexseks drivesürücü,
42
105383
1152
Cinsel dürtü,
01:58
feelingsduygular of intenseyoğun romanticromantik love
43
106559
1936
yoğun romantik aşk hisleri
02:00
and feelingsduygular of deepderin cosmickozmik
attachmentek dosya to a long-termuzun vadeli partnerortak.
44
108519
3746
ve uzun süreli bir partnere duyulan
derin, sınırsız bağlılık hissi.
02:04
And togetherbirlikte, these threeüç brainbeyin systemssistemler --
45
112289
2436
Bu üç beyin sistemi, beynin diğer
02:06
with manyçok other partsparçalar of the brainbeyin --
46
114749
2488
çoğu kısmıyla birlikte,
02:09
orchestrateorkestraya uyarlamak our sexualcinsel,
our romanticromantik and our familyaile liveshayatları.
47
117261
5126
cinsel, romantik ve ailevi
yaşamlarımızı düzenlerler.
02:14
But they lieYalan way belowaltında the cortexkorteks,
48
122411
2393
Fakat korteksin ötesinde; duygularımızı
02:16
way belowaltında the limbiclimbik systemsistem
where we feel our emotionsduygular,
49
124828
4221
hissettiğimiz, duygularımızın
üretildiği yer olan limbik sistemin
02:21
generateüretmek our emotionsduygular.
50
129073
1287
ötesinde bulunurlar.
02:22
They lieYalan in the mostçoğu primitiveilkel partsparçalar
of the brainbeyin, linkedbağlantılı with energyenerji,
51
130384
4815
Enerji, odak, tutku, motivasyon,
istek ve dürtü ile bağlantılı olarak,
02:27
focusodak, cravingözlem, motivationmotivasyon,
wantingeksik and drivesürücü.
52
135223
5256
beynin en ilkel kısımlarında
bulunurlar.
02:32
In this casedurum,
53
140503
1153
Bu durumda,
02:33
the drivesürücü to winkazanmak life'shayatın greatestEn büyük prizeödül:
54
141680
2531
yaşamın en büyük ödülünü
kazanma dürtüsü:
02:36
a matingçiftleşme partnerortak.
55
144235
1434
Bir çiftleşme partneridir.
02:37
They evolvedgelişti over 4.4 millionmilyon yearsyıl agoönce
amongarasında our first ancestorsatalarımız,
56
145693
4517
İlk atalarımız arasında, yaklaşık
4,4 milyon yıl önce geliştiler ve
02:42
and they're not going to changedeğişiklik
if you swipetokatlamak left or right on TinderKAV.
57
150234
4462
Tinder'da parmağınızı sağa ya da sola
kaydırınca değişmeyecekler.
(Gülüşmeler)
02:46
(LaughterKahkaha)
58
154720
1547
02:48
(ApplauseAlkış)
59
156291
2446
(Alkışlar)
02:50
There's no questionsoru that technologyteknoloji
is changingdeğiştirme the way we courtmahkeme:
60
158761
4615
Teknolojinin, flört etme biçimimizi
değiştirdiği şüphesiz:
02:55
emailinge-posta gönderme, textingmanifatura,
61
163400
1924
e-postalaşma, mesajlaşma,
02:57
emojisemojis to expressekspres your emotionsduygular,
62
165348
1975
duyguları ifade eden yüz ifadeleri,
02:59
sextingSexting,
63
167347
1264
cinsel içerikli mesajlar,
03:00
"likingsevme" a photographfotoğraf, selfiesselfies ...
64
168635
2436
bir fotoğrafı, öz-çekimleri "beğenmek" ...
03:03
We're seeinggörme newyeni ruleskurallar
and taboostabular for how to courtmahkeme.
65
171095
4112
Nasıl flört edeceğimize dair yeni kurallar
ve tabular görüyoruz.
03:07
But, you know --
66
175936
1987
Fakat, biliyorsunuz,
03:09
is this actuallyaslında
dramaticallydramatik changingdeğiştirme love?
67
177947
3144
bu durum, aşkı gerçekten dramatik bir
biçimde değiştiriyor mu?
03:13
What about the lategeç 1940s,
68
181730
2364
1940'ların sonlarında, otomobilin çok
03:16
when the automobileotomobil becameoldu very popularpopüler
69
184118
2561
popüler olduğu ve birdenbire,
yürüyen yatak odalarına
03:18
and we suddenlyaniden had rollingyuvarlanan bedroomsyatak odası?
70
186703
2346
sahip olduğumuz döneme ne dersiniz?
(Gülüşmeler)
03:21
(LaughterKahkaha)
71
189073
1718
03:22
How about the introductionGiriş
of the birthdoğum controlkontrol pillhap?
72
190815
4238
Peki, doğum kontrol hapının ortaya
çıkmasına ne dersiniz?
03:27
UnchainedZincirsiz from the great threattehdit
of pregnancygebelik and socialsosyal ruinharabe,
73
195491
5297
Kadınlar, hamilelik ve sosyal baskı
tehditinden kurtularak,
03:32
womenkadınlar could finallyen sonunda expressekspres
theironların primitiveilkel and primalilkel sexualitycinsellik.
74
200812
4424
sonunda ilkel ve temel cinselliklerini
ifade edebilmişlerdi.
03:37
Even datingescort sitesSiteler are not changingdeğiştirme love.
75
205724
3017
Çöpçatanlık siteleri bile,
aşkı değiştirmiyor.
03:40
I'm ChiefŞef ScientificBilimsel AdvisorDanışmanı to MatchMaç.comcom,
76
208765
2558
Match.com'un bilimsel
danışmanlık uzmanıyım,
03:43
I've been it for 11 yearsyıl.
77
211347
1680
11 yıldır bu işi yapıyorum.
03:45
I keep tellingsöylüyorum them
and they agreeanlaşmak with me,
78
213051
2004
Onlara bunların çöpçatanlık siteleri değil
03:47
that these are not datingescort sitesSiteler,
79
215079
1539
tanıştırma siteleri olduğunu söylüyorum
03:48
they are introducingtanıtım sitesSiteler.
80
216642
2013
ve bana katılıyorlar.
03:51
When you sitoturmak down in a barbar,
81
219017
2263
Bir barda, bir kafede ya da
03:53
in a coffeeKahve houseev,
82
221304
1584
parkta bir bankta oturduğunuzda;
03:54
on a parkpark benchBank,
83
222912
1356
eski zamanlardan kalma
03:56
your ancienteski brainbeyin snapsenstantane into actionaksiyon
like a sleepinguyuyor catkedi awakeneduyanmış,
84
224292
5005
beyniniz, uyuyan bir kedinin uyanması
gibi, eyleme geçer ve
04:01
and you smilegülümseme
85
229321
1299
siz gülümsersiniz,
04:02
and laughgülmek
86
230644
1158
kahkaha atarsınız,
04:03
and listen
87
231826
1182
dinlersiniz ve
04:05
and paradegeçit töreni the way our ancestorsatalarımız
did 100,000 yearsyıl agoönce.
88
233032
4873
100 bin yıl önce atalarınızın yaptığı
gibi, gösteriş yaparsınız.
04:10
We can give you variousçeşitli people --
89
238424
1953
Size çeşit çeşit insanlar sunabiliriz --
04:12
all the datingescort sitesSiteler can --
90
240401
1565
tüm çöpçatanlık siteleri gibi --
04:13
but the only realgerçek algorithmalgoritma
is your ownkendi humaninsan brainbeyin.
91
241990
3913
fakat, tek gerçek algoritma,
kendi beyninizdir.
04:17
TechnologyTeknoloji is not going to changedeğişiklik that.
92
245927
2572
Teknoloji bunu değiştirmeyecek.
04:21
TechnologyTeknoloji is alsoAyrıca not going to changedeğişiklik
who you chooseseçmek to love.
93
249041
4644
Ayrıca teknoloji, kimi sevmeyi
seçeceğinizi de değiştirmeyecek.
04:25
I studyders çalışma the biologyBiyoloji of personalitykişilik,
94
253709
2696
Kişilik biyolojisi çalışıyorum ve
04:28
and I've come to believe
95
256429
1212
dopamin, seratonin,
04:29
that we'vebiz ettik evolvedgelişti fourdört very broadgeniş
stylesstilleri of thinkingdüşünme and behavingdavranışlar,
96
257665
4283
testesteron ve östrojen sistemleri
ile bağlantılı
04:33
linkedbağlantılı with the dopaminedopamin, serotoninserotonin,
97
261972
1830
dört ana davranış ve düşünce şekli
04:35
testosteronetestosteron and estrogenestrojen systemssistemler.
98
263826
2178
evrimleştirdiğimize inanmaya
başladım.
04:38
So I createdoluşturulan a questionnairesoru formu
directlydirekt olarak from brainbeyin scienceBilim
99
266358
4153
Ben de beynin bu dört sistemiyle
alakalı kişisel özelliklerinizin,
04:42
to measureölçmek the degreederece to whichhangi
you expressekspres the traitsözellikleri --
100
270535
3142
onların kümelenmelerinin
derecesini ölçmek için
04:45
the constellationtakımyıldızı of traitsözellikleri --
101
273701
1754
doğrudan beyin bilimini kullanarak
04:47
linkedbağlantılı with eachher
of these fourdört brainbeyin systemssistemler.
102
275479
3008
bir anket hazırladım.
04:50
I then put that questionnairesoru formu
on variousçeşitli datingescort sitesSiteler
103
278829
4868
Daha sonra 40 farklı ülkedeki
çeşitli çöpçatanlık sitelerine
04:55
in 40 countriesülkeler.
104
283721
1642
bu anketi ekledim.
04:57
FourteenOn dört millionmilyon or more people
have now takenalınmış the questionnairesoru formu,
105
285969
3890
Anketi şu anda 14 milyondan
fazla kişi doldurdu ve
05:01
and I've been ableyapabilmek to watch
who'skim naturallydoğal olarak drawnçekilmiş to whomkime.
106
289883
3925
ben kimin kiminle ilgilendiğini
doğal bir şekilde gözlemlemiş oldum.
05:06
And as it turnsdönüşler out,
107
294462
1511
Ve sonuçlara baktığımda
05:07
those who were very expressiveifade
of the dopaminedopamin systemsistem
108
295997
2569
dopamin ağırlıklı bir sistemi olanlar daha
05:10
tendeğiliminde to be curiousMeraklı, creativeyaratıcı,
spontaneousdoğal, energeticenerjik --
109
298590
3135
meraklı, yaratıcı, spontane
ve enerjik olmaya yönelikken
05:13
I would imaginehayal etmek there's an awfulkorkunç lot
of people like that in this roomoda --
110
301749
3451
kendilerine benzeyen insanlara
ilgi duyuyorlardı. Tahmin ederim ki
05:17
they're drawnçekilmiş to people like themselveskendilerini.
111
305224
1928
burada da bir sürü böyle insan var.
05:19
CuriousMeraklı, creativeyaratıcı people
need people like themselveskendilerini.
112
307176
3383
Meraklı ve yaratıcı insanların kendileri
gibi olanlara ihtiyacı var.
05:22
People who are very expressiveifade
of the serotoninserotonin systemsistem
113
310583
2638
Serotonin ağırlıklı sistemi
olanlar ise gelenekçi
05:25
tendeğiliminde to be traditionalgeleneksel, conventionalKonvansiyonel,
they followtakip et the ruleskurallar,
114
313245
2879
ve dindar olmaya eğilimli, kurallara
bağlı kalan
05:28
they respectsaygı authorityyetki,
115
316148
1878
ve otoriteye saygı duyan insanlardır.
05:30
they tendeğiliminde to be religiousdini -- religiositydindarlık
is in the serotoninserotonin systemsistem --
116
318050
3386
Dinsellik serotonin sistemine ait
bir terimdir.
05:33
and traditionalgeleneksel people
go for traditionalgeleneksel people.
117
321460
3337
Gelenekçi insanlar yine gelenekçi
insanları tercih ediyordu.
05:36
In that way, similaritybenzerlik attractsçekiyor.
118
324821
2664
Yani, benzerlik cezbediyordu.
05:39
In the other two casesvakalar, oppositeszıt kutuplar birbirini attractçekmek.
119
327509
2222
Diğer iki durumdaysa zıtlıklar cezbediyor.
05:41
People very expressiveifade
of the testosteronetestosteron systemsistem
120
329755
2297
Belirgin bir testesteron sistemi olanlar
05:44
tendeğiliminde to be analyticalanalitik,
logicalmantıksal, directdirekt, decisivebelirleyici,
121
332076
3923
analitik, mantıklı, doğrudan ve kararlı
olmaya eğilimliyken, kendilerine
05:48
and they go for theironların oppositekarşısında:
122
336023
1482
zıt olanlarla ilgileniyorlardı.
05:49
they go for somebodybirisi who'skim highyüksek estrogenestrojen,
123
337529
2253
Yüksek östrojen ve sözel
05:51
somebodybirisi who'skim got very good verbalsözlü skillsbecerileri
124
339806
2242
beceri sahibi olan, duygularını
05:54
and people skillsbecerileri,
125
342072
1242
dışa vuran ve içgüdüsel
05:55
who'skim very intuitivesezgisel
126
343338
1448
yetenekleri olan
05:56
and who'skim very nurturingbesleyici
and emotionallyduygusal yönden expressiveifade.
127
344810
3313
korumacı insanlardan hoşlanıyorlardı.
06:00
We have naturaldoğal patternsdesenler of matedostum choiceseçim.
128
348519
2572
Eş seçiminde doğal kalıplarımız var.
06:03
ModernModern technologyteknoloji is not going
to changedeğişiklik who we chooseseçmek to love.
129
351468
5056
Modern teknoloji, kime âşık olacağımızı
değiştirmeyecek.
06:09
But technologyteknoloji is producingüreten
one modernmodern trendakım
130
357488
2553
Fakat, özellikle çok önemli
olduğunu düşündüğüm
06:12
that I find particularlyözellikle importantönemli.
131
360065
1736
yeni bir trend üretmeye başladı.
06:14
It's associatedilişkili with the conceptkavram
of paradoxparadoks of choiceseçim.
132
362151
3688
Seçim paradoksu konseptiyle
alakalı bir trend.
06:18
For millionsmilyonlarca of yearsyıl,
133
366372
1454
Milyonlarca yıl boyunca,
06:19
we livedyaşamış in little huntingavcılık
and gatheringtoplama groupsgruplar.
134
367850
2267
küçük avcı ve toplayıcı gruplar
içinde yaşadık.
06:22
You didn't have the opportunityfırsat to chooseseçmek
135
370141
2526
1.000 kişinin olduğu çöpçatanlık
06:24
betweenarasında 1,000 people on a datingescort siteyer.
136
372691
3110
sitelerinden seçim yapma şansı yoktu.
06:28
In factgerçek, I've been studyingders çalışıyor this recentlyson günlerde,
137
376261
2057
Hatta, son zamanlarda çalıştığım
bir konu da
06:30
and I actuallyaslında think there's some
sortçeşit of sweettatlı spotyer in the brainbeyin;
138
378342
3155
beyinde bir çeşit hoş nokta bulunduğu,
nasıl bir şey olduğunu
06:33
I don't know what it is, but apparentlygörünüşe göre,
from readingokuma a lot of the dataveri,
139
381521
3951
tam olarak bilmemekle birlikte
edindiğim bilgilere göre,
06:37
we can embracekucaklamak about fivebeş
to ninedokuz alternativesalternatifleri, and after that,
140
385496
5151
beş ile dokuz arası alternatifleri
ele alıp daha sonra da
06:42
you get into what academicsakademisyenler
call "cognitivebilişsel overloadaşırı yükleme,"
141
390671
3220
akademisyenlerin "aşırı bilişsel yük"
olarak adlandırdığı
06:45
and you don't chooseseçmek any.
142
393915
1801
durumda kalıp hiçbirini seçmiyoruz.
06:48
So I've come to think that duenedeniyle
to this cognitivebilişsel overloadaşırı yükleme,
143
396175
3146
Ben de bu aşırı bilişsel yüke
bağlı olarak "yavaş aşk"
06:51
we're usheringushering in a newyeni formform of courtshipkur
144
399345
3311
olarak adlandırdığım
yeni bir flört yöntemi
06:54
that I call "slowyavaş love."
145
402680
1945
geliştirdiğimizi düşünmeye başladım.
06:57
I arrivedgeldi at this duringsırasında
my work with MatchMaç.comcom.
146
405219
3547
Bu sonuca Match.com ile yaptığım
çalışmayla vardım.
07:01
EveryHer yearyıl for the last sixaltı yearsyıl,
147
409400
1681
Son altı yılın her yılında,
07:03
we'vebiz ettik donetamam a studyders çalışma calleddenilen
"SinglesSingles in AmericaAmerika."
148
411105
2693
"Amerika'daki Bekârlar" adında
bir çalışma yaptık.
07:05
We don't pollAnket the MatchMaç populationnüfus,
149
413822
1808
Match kitlesine değil de,
07:07
we pollAnket the AmericanAmerikan populationnüfus.
150
415654
1960
Amerikan nüfusuna anket yaptık.
07:09
We use 5,000-plus-artı people,
151
417638
2969
Nüfus sayımı esas alınarak,
Amerika'yı temsil eden
07:12
a representativetemsilci sampleNumune of AmericansAmerikalılar
basedmerkezli on the US censussayım.
152
420631
3897
5 binden fazla insan kullandık.
07:16
We'veBiz ettik got dataveri now on over 30,000 people,
153
424552
2892
Şu anda 30 binden fazla
insana dair bilgimiz var
07:19
and everyher singletek yearyıl,
154
427468
2467
ve her geçen yıl,
07:21
I see some of the sameaynı patternsdesenler.
155
429959
2526
bazı tekrar eden kalıpları görüyorum.
07:24
EveryHer singletek yearyıl when I asksormak the questionsoru,
156
432509
2779
Ve her yıl aynı soruyu sorduğumda,
07:27
over 50 percentyüzde of people
have had a one-nightTek gecelik standdurmak --
157
435312
2763
insanların yüzde 50'sinden fazlası
hayatlarında en az
07:30
not necessarilyzorunlu olarak last yearyıl,
but in theironların liveshayatları --
158
438099
2667
bir kere tek gecelik ilişki yaşamış ve
07:32
50 percentyüzde have had
a friendsarkadaşlar with benefitsfaydaları
159
440790
2273
yüzde 50'si cinsel çıkar sağladığı
07:35
duringsırasında the coursekurs of theironların liveshayatları,
160
443087
1607
bir arkadaşlık ilişkisi yaşamış.
07:36
and over 50 percentyüzde have livedyaşamış
with a personkişi long-termuzun vadeli
161
444718
3568
Ve yine yüzde 50'den fazlası
evlenmeden önce sevgilisiyle
07:40
before marryingevlenerek.
162
448310
1436
uzun zaman aynı evde yaşamış.
07:41
AmericansAmerikalılar think that this is recklesspervasız.
163
449770
2202
Amerikanlar bunun laubali
olduğunu düşünüyor.
07:43
I have doubtedşüphe that for a long time;
164
451996
2919
Uzun bir süre kalıpların çok güçlü
07:46
the patternsdesenler are too stronggüçlü.
165
454939
1892
olduğundan şüphe ettim.
07:48
There's got to be some
DarwinianDarwinci explanationaçıklama --
166
456855
2728
Bir Darwinci açıklaması falan olmalıydı.
07:51
Not that manyçok people are crazyçılgın.
167
459607
2326
Bu kadar çok insan çılgın değil.
07:53
And I stumbledtökezledi, then, on a statisticistatistik
that really camegeldi home to me.
168
461957
3888
Ve tökezledim, sonra bir istatistik
kafama dank ettirdi.
07:58
It was a very interestingilginç academicakademik articlemakale
169
466267
2599
İlgi çekici akademik bir makalede,
08:00
in whichhangi I foundbulunan that 67 percentyüzde
of singlesSingles in AmericaAmerika todaybugün
170
468890
5013
bugün Amerika'da uzun ilişki
içinde olan bekârların
08:05
who are livingyaşam long-termuzun vadeli with somebodybirisi,
171
473927
2414
yüzde 67'sinin boşanmaktan korktuğu için
08:08
have not yethenüz marriedevli because
they are terrifieddehşete of divorceboşanma.
172
476365
4087
hâlâ evlenmediğini öğrenmiştim.
08:12
They're terrifieddehşete of the socialsosyal,
173
480476
1856
Boşanmanın sosyal, kanuni,
08:14
legalyasal, emotionalduygusal,
174
482356
1533
duygusal ve ekonomik
08:15
economicekonomik consequencessonuçları of divorceboşanma.
175
483913
2869
sonuçlarından korkuyorlardı.
08:18
So I camegeldi to realizegerçekleştirmek that I don't think
this is recklessnesspervasızlık;
176
486806
3758
Ben de bunu bir laubalilik
olarak değil de,
08:22
I think it's cautiondikkat.
177
490588
1676
bir önlem olarak görmeye başladım.
08:24
Today'sBugünün singlesSingles want to know
everyher singletek thing about a partnerortak
178
492791
5022
Günümüz bekârları, evlenmeden önce
partnerlerine dair
08:29
before they wedtarih Çrş.
179
497837
1629
her şeyi bilmek istiyorlardı.
08:31
You learnöğrenmek a lot betweenarasında the sheetsçarşaflar,
180
499490
1929
Çarşafların arasında birinin sadece
08:33
not only about how somebodybirisi makesmarkaları love,
181
501443
2512
nasıl seviştiğini değil, kibarlar mı,
08:35
but whetherolup olmadığını they're kindtür,
182
503979
1370
iyi bir dinleyiciler mi
08:37
whetherolup olmadığını they can listen
183
505373
1342
ve benim yaşımdaysanız,
08:38
and at my ageyaş,
184
506739
1172
iyi espri anlayışları
08:39
whetherolup olmadığını they'veonlar ettik got a senseduyu of humormizah.
185
507935
1778
var mı gibi birçok şeyi öğrenirsiniz.
(Gülüşmeler)
08:41
(LaughterKahkaha)
186
509737
1403
08:43
And in an ageyaş where we have
too manyçok choicesseçimler,
187
511164
3454
Bence birçok seçeneğimizin olduğu
08:47
we have very little fearkorku
of pregnancygebelik and diseasehastalık
188
515075
3262
ve hamilelikle hastalık korkusunun
çok az olduğu,
08:50
and we'vebiz ettik got no feelingduygu of shameutanç
for sexseks before marriageevlilik,
189
518361
3708
evlenmeden önce seks yapmaktan
utanç duyulmayan bir yaşa gelindiğinde
08:54
I think people are takingalma
theironların time to love.
190
522093
3698
insanlar zamanlarını sevmeye
harcıyorlardı.
08:58
And actuallyaslında, what's happeningolay is,
191
526408
1651
Ve burada aslında olan,
09:00
what we're seeinggörme is a realgerçek expansiongenişleme
of the precommitmentprecommitment stageevre
192
528083
3861
asıl şahit olduğumuz, evlilik
öncesi birliktelik aşamasının
09:03
before you tiekravat the knotdüğüm.
193
531968
1736
ciddi bir şekilde uzaması.
09:06
Where marriageevlilik used to be
the beginningbaşlangıç of a relationshipilişki,
194
534034
2726
Eskiden evlilik bir ilişkinin
başlangıcı sayılırken,
09:08
now it's the finaleFinal.
195
536784
1669
artık sonu sayılıyor.
09:11
But the humaninsan brainbeyin --
196
539413
1740
Fakat insan beyni --
(Gülüşmeler)
09:13
(LaughterKahkaha)
197
541177
2009
09:15
The humaninsan brainbeyin always triumphszafer,
198
543210
1814
İnsan beyni her zaman övünür
09:17
and indeedaslında, in the UnitedAmerika StatesBirleşik todaybugün,
199
545048
1895
ve gerçekten de, bugün Amerika'da
09:18
86 percentyüzde of AmericansAmerikalılar
will marryevlenmek by ageyaş 49.
200
546967
3498
insanların yüzde 86'sı
49 yaşında evlenecek.
09:22
And even in cultureskültürler around the worldDünya
where they're not marryingevlenerek as oftensık sık,
201
550489
3546
Dünyanın dört bir yanından, evliliğin
çok yaygın olmadığı kültürlerde bile
09:26
they are settlingyerleşme down eventuallysonunda
with a long-termuzun vadeli partnerortak.
202
554059
3275
er ya da geç uzun ilişki partnerleriyle
yaşamaya başlıyorlardı.
09:29
So it beganbaşladı to occurmeydana to me:
203
557358
1835
Aklıma şöyle bir fikir geldi:
09:31
duringsırasında this long extensionuzantı
of the precommitmentprecommitment stageevre,
204
559217
4567
Bu evlilik öncesi aşamanın uzadığı
dönemde, kötü beraberlikleri fark edip
09:35
if you can get ridkurtulmuş of badkötü
relationshipsilişkiler before you marryevlenmek,
205
563808
3173
onlardan zamanında
kurtulmayı başarırsak belki de
09:39
maybe we're going to see
more happymutlu marriagesevlilikler.
206
567005
2447
daha fazla mutlu evlilikler göreceğiz.
09:41
So I did a studyders çalışma of 1,100
marriedevli people in AmericaAmerika --
207
569838
4875
Böylece ben de Amerika'daki 1.100
evli insanla çalışma yaptım,
09:46
not on MatchMaç.comcom, of coursekurs --
208
574737
1727
Match.com'dakiler değil tabii ki
09:48
and I askeddiye sordu them a lot of questionssorular.
209
576488
2116
ve onlara bir sürü soru sordum.
09:50
But one of the questionssorular was,
210
578628
1507
Sorulardan biri:
09:52
"Would you re-marryyeniden evlenmek the personkişi
you're currentlyşu anda marriedevli to?"
211
580159
4572
"Şu anda evli olduğunuz insanla
tekrar evlenir miydiniz?" idi
09:56
And 81 percentyüzde said, "Yes."
212
584755
2865
ve yüzde 81'i "Evet" dedi.
10:00
In factgerçek, the greatestEn büyük changedeğişiklik
in modernmodern romanceromantik and familyaile life
213
588613
6479
Aslında modern romantizm ve
aile yaşantısındaki en büyük değişiklik
10:07
is not technologyteknoloji.
214
595116
1400
teknoloji değil.
10:09
It's not even slowyavaş love.
215
597070
1494
Yavaş aşk da değil.
10:11
It's actuallyaslında womenkadınlar
pilingkazık into the job marketpazar
216
599047
2951
Farklı kültürlerden kadınların
iş dünyasına
10:14
in cultureskültürler around the worldDünya.
217
602022
1423
katılmaya başlaması.
10:15
For millionsmilyonlarca of yearsyıl,
218
603767
1229
Milyonlarca yıl boyunca,
10:17
our ancestorsatalarımız livedyaşamış
in little huntingavcılık and gatheringtoplama groupsgruplar.
219
605020
2970
atalarımız küçük avcı ve toplayıcı
topluluklarda yaşadı.
10:20
WomenKadınlar commutedçevirdi to work
to gathertoplamak theironların fruitsmeyve and vegetablessebzeler.
220
608014
2905
Kadınlar işe meyve ve sebzelerini
toplamak için gidiyordu.
10:22
They camegeldi home with 60 to 80
percentyüzde of the eveningakşam mealyemek.
221
610943
3510
Eve akşam yemeğinin
yüzde 60-80'iyle geliyorlardı.
10:26
The double-incomeÇift-gelir familyaile was the rulekural.
222
614477
2693
Düzen çift gelirli aileydi.
10:29
And womenkadınlar were regardedkabul
as just as economicallyekonomik biçimde, sociallysosyal
223
617194
3941
Ve kadınlar aynı erkekler gibi
ekonomik, sosyal
10:33
and sexuallycinsel powerfulgüçlü as menerkekler.
224
621159
3115
ve cinsel açılardan güçlüydü.
10:36
Then the environmentçevre changeddeğişmiş
some 10,000 yearsyıl agoönce,
225
624298
3102
Fakat 10 bin yıl önce çevremiz değişti,
10:39
we beganbaşladı to settleyerleşmek down on the farmÇiftlik
226
627424
2229
çiftliklere yerleşmeye başladık ve
10:41
and bothher ikisi de menerkekler and womenkadınlar
becameoldu obligedyükümlü, really,
227
629677
3191
hem kadınlar hem de erkekler
doğru sosyal çevreden,
10:44
to marryevlenmek the right personkişi,
228
632892
1572
doğru dinden,
10:46
from the right backgroundarka fon,
229
634488
1430
doğru soydan olan
10:47
from the right religiondin
230
635942
1303
ve düzgün sosyo-politik
10:49
and from the right kinkin
and socialsosyal and politicalsiyasi connectionsbağlantıları.
231
637269
3538
bağlantılara sahip doğru insanlarla
evlenme mecburiyetine girdiler.
10:52
Men'sErkekler jobsMeslekler becameoldu more importantönemli:
232
640831
1594
Erkeklerin işleri önem kazanmaya başladı.
10:54
they had to movehareket the rockskayalar,
felldüştü the treesağaçlar, plowpulluk the landarazi.
233
642449
2737
Taşları ittirmeli ve tarlayı sürmelilerdi.
10:57
They broughtgetirdi the produceüretmek
to localyerel marketspiyasalar, and camegeldi home
234
645210
2924
Yerel marketlere ürettiklerini götürüp
evlerine de karşılığı
11:00
with the equivalenteşdeğer of moneypara.
235
648158
1514
olan parayı getirdiler.
11:01
AlongBoyunca with this,
236
649696
1546
Bunun yanında,
11:03
we see a riseyükselmek of a hostevsahibi of beliefsinançlar:
237
651266
2977
bir sürü inancın yükselişini gördük:
11:06
the beliefinanç of virginitybekaret at marriageevlilik,
238
654267
2182
Evlilikte bekâretin önemi,
11:08
arrangeddüzenlenmiş marriagesevlilikler --
strictlykesinlikle arrangeddüzenlenmiş marriagesevlilikler --
239
656473
2943
planlanmış, katı bir şekilde
planlanmış evlilikler,
11:11
the beliefinanç that the man
is the headkafa of the householdev halkı,
240
659440
2527
evin direği erkektir, kadının
11:13
that the wife'skarısının placeyer is in the home
241
661991
2239
yeri de yuvasıdır inancı
11:16
and mostçoğu importantönemli,
242
664254
1153
ve en önemlisi
11:17
honorOnur thySenin husbandkoca,
and 'til'til deathölüm do us partBölüm.
243
665431
3131
ölüm ayırana dek kocana
saygı duy inancı.
11:20
These are gonegitmiş.
244
668586
1722
Bunlar artık yok.
11:22
They are going, and in manyçok placesyerler,
245
670332
2549
Yok oluyorlar ve çoğu yerde
11:24
they are gonegitmiş.
246
672905
1388
çoktan yok oldular.
11:26
We are right now in a marriageevlilik revolutiondevrim.
247
674317
3423
Şu anda bir evlilik devriminin içindeyiz.
11:29
We are sheddingdökülme 10,000 yearsyıl
of our farmingtarım traditiongelenek
248
677764
4715
10 bin yıllık çiftçilik
geleneğimizi yıkıyor
11:34
and movinghareketli forwardileri towardskarşı egalitarianeşitlikçi
relationshipsilişkiler betweenarasında the sexescinsiyet --
249
682503
5626
ve atalarımızın sahip olduğu ruha daha
yakın gördüğüm,
11:40
something I regardsaygı as highlybüyük ölçüde compatibleuyumlu
with the ancienteski humaninsan spiritruh.
250
688153
4815
iki tarafın da aynı muameleyi gördüğü
eşitlikçi ilişkilere doğru gidiyoruz.
Ben Pollyanna değilim, arkasından
11:45
I'm not a PollyannaPollyanna;
251
693562
1702
11:47
there's a great dealanlaştık mı to cryağlamak about.
252
695288
1761
ağlamamız gereken bir mesele var.
11:49
I've studiedokudu divorceboşanma in 80 cultureskültürler,
253
697073
1746
Boşanma hakkında 80 kültürde çalışma
11:50
I've studiedokudu, as I say,
adulteryZina in manyçok --
254
698843
2136
yaptım ve çoğu aldatmayla ilgili
11:53
there's a wholebütün pileistif of problemssorunlar.
255
701003
1816
bir yığın problem vardı.
11:54
As WilliamWilliam ButlerButler YeatsYeats,
the poetşair, oncebir Zamanlar said,
256
702843
3192
Şair William Butler Yeats'in dediği gibi,
11:58
"Love is the crookedçarpık thing."
257
706059
2465
"Aşk sahtekâr şeydir."
12:01
I would addeklemek, "NobodyKimse getsalır out alivecanlı."
258
709131
2790
Ben de "Kimse canlı çıkamaz."
diye eklemek isterim.
(Gülüşmeler)
12:03
(LaughterKahkaha)
259
711945
1095
12:05
We all have problemssorunlar.
260
713064
1467
Hepimizin problemleri var.
12:06
But in factgerçek, I think the poetşair
RandallRandall JarrellJarrell really sumstoplamları it up besten iyi.
261
714925
3604
Fakat bence en iyi özeti şair
Randall Jarrell yapmış:
12:10
He said, "The darkkaranlık, uneasyhuzursuz worldDünya
of familyaile life --
262
718553
4999
"Aile hayatının karanlık ve gergin dünyası
en iyilerin başarılı olamayacağı
12:15
where the greatestEn büyük can failbaşarısız,
and the humblesthumblest succeedbaşarılı olmak."
263
723576
4518
ve en mütevazilerin
kazanabileceği bir şeydir."
12:20
But I will leaveayrılmak you with this:
264
728779
1887
Ama sizi şununla bırakmak istiyorum:
12:22
love and attachmentek dosya will prevailhakim,
265
730690
2728
Aşk ve bağlılık üstün gelecek,
12:25
technologyteknoloji cannotyapamam changedeğişiklik it.
266
733442
2533
teknoloji bunu değiştiremeyecek.
12:27
And I will concludesonuçlandırmak by sayingsöz
267
735999
1838
Ve bitirişimi şunu diyerek yapacağım,
12:29
any understandinganlayış of humaninsan relationshipsilişkiler
mustşart take into accounthesap
268
737861
5246
insan ilişkilerine dair oluşacak herhangi
bir fikir, insan davranışının en güçlü
12:35
one the mostçoğu powerfulgüçlü determinantsbelirleyicileri
of humaninsan behaviordavranış:
269
743131
4225
belirleyici faktörlerinden
birini hesaba katmalıdır:
12:39
the unquenchableSönmez,
270
747380
1218
Bastırılamaz olan
12:41
adaptableuyarlanabilir
271
749217
1165
ve uyum sağlayabilen
12:42
and primordialilkel humaninsan drivesürücü to love.
272
750789
3006
ilkel aşk dürtüsü.
12:45
Thank you.
273
753819
1152
Teşekkürler.
(Alkışlar)
12:46
(ApplauseAlkış)
274
754995
3022
12:51
KellyKelly StoetzelStoetzel: Thank you
so much for that, HelenHelen.
275
759915
2381
Kelly Stoetzel: Çok teşekkür ederiz Helen.
12:54
As you know, there's anotherbir diğeri
speakerkonuşmacı here with us
276
762320
2309
Bildiğin üzere bekleyen
bir konuşmacımız daha var.
12:56
that worksEserleri in your sameaynı fieldalan.
277
764653
1550
Seninle aynı alanda çalışıyor ve
12:58
She comesgeliyor at it
from a differentfarklı perspectiveperspektif.
278
766227
2431
konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor.
13:00
EstherEsther PerelPerel is a psychotherapistPsikoterapist
who worksEserleri with couplesçiftler.
279
768682
4637
Esther Perel çiftlerle çalışan bir
psikoterapist.
13:05
You studyders çalışma dataveri,
280
773749
1293
Sen verilerle çalışıyorsun,
13:07
EstherEsther studiesçalışmalar the storieshikayeleri
the couplesçiftler tell her
281
775066
2500
Esther ise kendisine yardım için gelen
13:09
when they come to her for help.
282
777590
2028
çiftlerin yaşam hikâyeleriyle.
13:11
Let's have her joinkatılmak us on the stageevre.
283
779642
1724
Kendisini sahneye davet edelim,
13:13
EstherEsther?
284
781390
1151
Esther?
(Alkışlar)
13:14
(ApplauseAlkış)
285
782565
3131
13:22
So EstherEsther,
286
790249
1246
Evet Esther,
Helen'in konuşmasını izlerken,
13:23
when you were watchingseyretme Helen'sHelen'ın talk,
287
791519
2272
13:25
was there any partBölüm of it
288
793815
1206
hiç kendi çalışmalarından
13:27
that resonatedyankı with you
throughvasitasiyla the lenslens of your ownkendi work
289
795045
2767
yankı yapan, senin de
yorum yapmak istediğin
13:29
that you'dşimdi etsen like to commentyorum Yap on?
290
797836
1585
bir bölüm oldu mu?
13:32
EstherEsther PerelPerel: It's interestingilginç,
because on the one handel,
291
800062
3579
Çok ilginç bir durum, çünkü
aşka olan ihtiyaç evrensel ve
13:35
the need for love
is ubiquitousher yerde birden bulunan and universalevrensel.
292
803665
3829
her an her yerde olan bir şey
iken âşık olma şeklimiz,
13:39
But the way we love --
293
807965
1964
bundan çıkardığımız anlam,
13:41
the meaninganlam we make out of it --
294
809953
1530
ilişkilerimizi yöneten
13:43
the ruleskurallar that governyönetmek
our relationshipsilişkiler, I think,
295
811507
2325
kurallar bence temel olarak
13:45
are changingdeğiştirme fundamentallyesasen.
296
813856
2027
sürekli değişiyor.
13:47
We come from a modelmodel that, untila kadar now,
297
815907
2900
Sadakat ve kolektifliğin ihtiyaçları olan
13:50
was primarilyÖncelikle regulatedDüzenlenmiş
around dutygörev and obligationyükümlülük,
298
818831
3463
görev ve zorunluluğun
ağırlıklı olarak düzenlendiği
13:54
the needsihtiyaçlar of the collectivetoplu and loyaltysadakat.
299
822318
2397
bir modelden bugüne kadar geliyoruz.
13:56
And we have shiftedkaydırılır it
300
824739
1180
Ve biz bunu
13:57
to a modelmodel of freeücretsiz choiceseçim
and individualbireysel rightshaklar,
301
825943
4330
özgür seçimlerle kişisel hakların,
mutlulukla kişisel tatminlerin olduğu
14:02
and self-fulfillmentyedisinden and happinessmutluluk.
302
830297
3076
bir modele çevirdik.
14:05
And so, that was
the first thing I thought,
303
833397
2320
Ve aklıma gelen ilk şey,
14:07
that the need doesn't changedeğişiklik,
304
835741
1768
ihtiyacın asla değişmediği,
14:09
but the contextbağlam and the way
we regulatedüzenleyen these relationshipsilişkiler
305
837533
3808
ama ilişkilere uyguladığımız yolların
ve içeriğinin çok
14:13
changesdeğişiklikler a lot.
306
841365
1278
fazla değişime uğradığı.
14:14
On the paradoxparadoks of choiceseçim --
307
842667
1840
Seçim paradoksuna göre,
14:18
you know, on the one handel
we relishRelish the noveltyyenilik
308
846682
2327
bildiğiniz gibi, yenilikten ve
14:21
and the playfulnessoyunculuk, I think,
309
849033
1592
şakacılıktan hoşlandığımız için
14:22
to be ableyapabilmek to have so manyçok optionsseçenekleri.
310
850649
2711
birçok seçeneğe sahip olabiliyoruz.
14:25
And at the sameaynı time,
311
853384
1361
Ve aynı zamanda,
14:26
as you talk about this cognitivebilişsel overloadaşırı yükleme,
312
854769
2414
aşırı bilişsel yükten bahsettiğiniz zaman
14:29
I see manyçok, manyçok people who ...
313
857207
3448
belirsizlikten ve kendinden şüphe etmekten
14:34
who dreaddehşet the uncertaintybelirsizlik and self-doubtkendinden
314
862391
4106
ürken birçok insan görüyorum,
14:38
that comesgeliyor with this massaMassa of choiceseçim,
315
866521
2549
bir düşünce yığınıyla birlikte geliyor ve
14:41
creatingoluşturma a casedurum of "FOMOFOMO"
316
869094
2259
"FOMO" adında bir durumu yaratıyor
14:43
and then leadingönemli us --
317
871377
1642
ve bizi yönlendiriyor.
14:45
FOMOFOMO, fearkorku of missedcevapsız opportunityfırsat,
or fearkorku of missingeksik out --
318
873043
3315
FOMO, bir fırsatı kaçırma korkusunun
kısaltmasıdır ve
14:48
it's like, "How do I know
I have foundbulunan 'the' one'bir ' --
319
876382
2958
"Doğru olanı seçtiğimi nasıl
anlayacağım?"
14:51
the right one?"
320
879364
1172
tarzı şüphelerdir.
14:52
So we'vebiz ettik createdoluşturulan what I call
this thing of "stablekararlı ambiguitybelirsizlik."
321
880560
3683
Biz de "değişmez anlam karmaşası"
adında bir kavram yarattık.
14:56
StableKararlı ambiguitybelirsizlik is when
you are too afraidkorkmuş to be aloneyalnız
322
884600
3705
Değişmez anlam karmaşası, yalnız
olmaktan çok korkarken,
15:00
but alsoAyrıca not really willingistekli
to engagetutmak in intimacy-buildingyakınlık kurma.
323
888329
4035
aynı zamanda herhangi bir ilişki kurmaya
da pek istekli olmamak diye açıklanabilir.
15:04
It's a setset of tacticsTaktikler that kindtür of prolonguzatmak
the uncertaintybelirsizlik of a relationshipilişki
324
892388
5294
İlişkinin belirsizliğinin yanında,
ayrılığın belirsizlik süresini de
15:09
but alsoAyrıca the uncertaintybelirsizlik of the breakupayrılık.
325
897706
2607
uzatan birtakım yöntemlerdir.
15:12
So, here on the internetInternet
you have threeüç majormajör onesolanlar.
326
900337
2982
İnternete göre üç ana
anlam karmaşası var.
15:15
One is icingbuzlanma and simmeringkaynayan,
327
903343
2321
Biri bir soğuk bir sıcak davranmaktır,
15:17
whichhangi are great stallingdurdurduklarını tacticsTaktikler
328
905688
2875
ki ilişkinin net olarak tanımlanmamış
doğasını vurgulayan
15:20
that offerteklif a kindtür of holdingtutma patternmodel
329
908587
2477
ve bir çeşit kalıp oluşturan
15:23
that emphasizesvurgular the undefinedTanımsız
naturedoğa of a relationshipilişki
330
911088
3794
fakat aynı zamanda da size
rahatlık veren bir tutarlılıkla
15:26
but at the sameaynı time givesverir you
enoughyeterli of a comfortingrahatlatıcı consistencytutarlılık
331
914906
4107
tanımlanmamış sınırların
özgürlüğünü veren
15:31
and enoughyeterli freedomözgürlük
of the undefinedTanımsız boundariessınırları.
332
919037
2757
güzel bir oyalama taktiğidir.
15:33
(LaughterKahkaha)
333
921818
1826
(Gülüşmeler)
15:36
Yeah?
334
924070
1170
Öyle.
15:37
And then comesgeliyor ghostinghayalet.
335
925264
1548
Daha sonra gölgelenme geliyor.
15:38
And ghostinghayalet is, basicallytemel olarak,
336
926836
1972
Gölgelenme kısaca, zor durumda
15:40
you disappearkaybolmak from this massaMassa
of textsmetinler on the spotyer,
337
928832
4520
birikmiş mesaj yığınlarının arasında
yok olmak ve
15:45
and you don't have to dealanlaştık mı with
the painAğrı that you inflictindirebilmek on anotherbir diğeri,
338
933376
3785
birbirinize yaşattığınız acılarla
uğraşmaya mecbur kalmamaktır,
15:49
because you're makingyapma it
invisiblegörünmez even to yourselfkendin.
339
937185
2598
çünkü onların varlığını kendiniz
bile kabul etmezsiniz.
15:51
(LaughterKahkaha)
340
939807
1187
(Gülüşmeler)
15:53
Yeah?
341
941018
1158
Evet.
15:54
So I was thinkingdüşünme -- these wordskelimeler camegeldi up
for me as I was listeningdinleme to you,
342
942200
4737
Ve sizi dinlerken bir anda bu
kelimeler aklıma geldi,
15:58
like how a vocabularykelime hazinesi
alsoAyrıca createsyaratır a realitygerçeklik,
343
946961
5163
sözlerin aynı zamanda gerçekliği de
16:04
and at the sameaynı time,
344
952148
1555
yaratması gibi,
16:05
that's my questionsoru to you:
345
953727
1684
bu yüzden size sorum şu:
16:07
Do you think when the contextbağlam changesdeğişiklikler,
346
955435
2940
İçeriği değişse bile,
16:10
it still meansanlamına geliyor that the naturedoğa
of love remainskalıntılar the sameaynı?
347
958399
3640
aşkın doğası hâlâ aynı kalır mı?
16:14
You studyders çalışma the brainbeyin and I studyders çalışma
people'sinsanların relationshipsilişkiler and storieshikayeleri,
348
962063
4098
Sen beyin üzerine ben de insanların
ilişkileri ve hikâyeleri
üzerine çalışıyorum,
16:18
so I think it's everything you say, plusartı.
349
966185
3986
yani senin söylediğin her şey tamam
ama dahası var.
16:22
But I don't always know the degreederece
to whichhangi a changingdeğiştirme contextbağlam ...
350
970691
3902
Fakat her zaman içeriğin değişme
derecesini bilemiyorum.
16:27
Does it at some pointpuan beginbaşla to changedeğişiklik --
351
975451
2530
Her zaman bir noktadan sonra mı
değişmeye başlıyor?
16:30
If the meaninganlam changesdeğişiklikler,
does it changedeğişiklik the need,
352
978005
2613
Anlamın değişmesi ihtiyacı değiştiriyor mu
16:32
or is the need clearaçık
of the entiretüm contextbağlam?
353
980642
2463
veya ihtiyaç tamamen içerikten
bağımsız mı?
16:35
HFHF: WowVay canına! Well --
354
983797
1420
Vay, pekâla --
(Gülüşmeler)
16:37
(LaughterKahkaha)
355
985241
2431
(Alkışlar)
16:39
(ApplauseAlkış)
356
987696
3175
16:42
Well, I've got threeüç pointsmakas here, right?
357
990895
2968
Sanırım üç nokta veriyorum şu anda.
16:46
First of all, to your first one:
358
994736
1826
En önce, ilk sorduğuna cevap olarak:
Değiştiğimize dair bir şüphe yok,
artık âşık olacağımız bir insan istiyoruz
16:48
there's no questionsoru that we'vebiz ettik changeddeğişmiş,
that we now want a personkişi to love,
359
996586
3593
16:52
and for thousandsbinlerce of yearsyıl,
we had to marryevlenmek the right personkişi
360
1000203
2845
ve binlerce yıldır doğru çevre ve
iyi ailelerden olan
16:55
from the right backgroundarka fon
and right connectionbağ.
361
1003072
2271
insanlarla evlenmek zorunda bırakıldık.
16:57
And in factgerçek, in my studiesçalışmalar
of 5,000 people everyher yearyıl,
362
1005367
3351
Oysa, her yıl 5 bin insana göre
yaptığım çalışmalarımda
17:00
I asksormak them, "What are you looking for?"
363
1008742
2126
onlara "Ne arıyorsunuz?" diye sorarım.
17:02
And everyher singletek yearyıl,
over 97 percentyüzde say --
364
1010892
2758
Ve her yıl, yüzde 97'sinden fazlası...
17:05
EPEP: The listliste growsbüyür --
365
1013674
1210
Liste büyüyor.
17:06
HFHF: Well, no.
366
1014908
1160
Aslında hayır.
17:08
The basictemel thing is
over 97 percentyüzde of people
367
1016092
3323
Olay basit, yüzde 97'sinden fazlası
17:11
want somebodybirisi that respectssaygılar them,
368
1019439
2091
kendilerine saygı duyan,
17:13
somebodybirisi they can trustgüven and confidesır in,
369
1021554
2288
güvenip her şeylerini paylaşabilecekleri,
17:15
somebodybirisi who makesmarkaları them laughgülmek,
370
1023866
1656
kendilerini güldüren,
17:17
somebodybirisi who makesmarkaları enoughyeterli time for them
371
1025546
1882
kendilerine yeterince zaman ayırabilen
17:19
and somebodybirisi who they find
physicallyfiziksel olarak attractiveçekici.
372
1027452
3997
ve fiziksel olarak çekici buldukları
birilerini istiyorlar.
17:23
That never changesdeğişiklikler.
373
1031473
1283
Bu asla değişmiyor.
17:24
And there's certainlykesinlikle -- you know,
there's two partsparçalar --
374
1032780
3178
Tam olarak, yani, iki bölüm var --
17:27
EPEP: But you know how I call that?
375
1035982
1580
Ben buna ne diyorum biliyor musun?
17:29
That's not what people used to say --
376
1037586
2250
İnsanlar bunları söylemeye alışık değil.
17:31
HFHF: That's exactlykesinlikle right.
377
1039860
1230
Kesinlikle öyle.
17:33
EPEP: They said they wanted somebodybirisi
with whomkime they have companionshipArkadaşlık,
378
1041114
3299
Kendilerine eşlik edecek, ekonomik destek
ve çocuk verecek birilerini
17:36
economicekonomik supportdestek, childrençocuklar.
379
1044437
1291
istediklerini söylediler.
17:37
We wentgitti from a productionüretim economyekonomi
to a servicehizmet economyekonomi.
380
1045752
2586
Üretim ekonomisinden servis
ekonomisine geçtik.
Geniş bir kültürde bunu yaptık,
evlilikte de bunu yapıyoruz.
17:40
(LaughterKahkaha)
381
1048362
1009
17:41
We did it in the largerdaha büyük culturekültür,
and we're doing it in marriageevlilik.
382
1049395
2981
Hiç şüphesiz.
17:44
HFHF: Right, no questionsoru about it.
383
1052400
1548
Ama ilginç olan şey, Y kuşağı aslında
iyi ebeveynler olmak isterken
17:45
But it's interestingilginç, the millennialsMillennials
actuallyaslında want to be very good parentsebeveyn,
384
1053972
3910
onlardan bir önceki jenerasyon sadece
iyi bir evlilik yapmak istiyor ve düzgün
17:49
whereasbuna karşılık the generationnesil aboveyukarıdaki them
wants to have a very fine marriageevlilik
385
1057906
4120
ebeveynler olmaya
bu kadar odaklı değiller.
17:54
but is not as focusedodaklı
on beingolmak a good parentebeveyn.
386
1062050
2222
17:56
You see all of these nuancesnüanslar.
387
1064296
2083
Ayrıntıyı görüyor musunuz?
17:58
There's two basictemel partsparçalar of personalitykişilik:
388
1066403
2556
Kişiliğin iki ana bölümü var:
18:00
there's your culturekültür -- everything you
grewbüyüdü up to do and believe and say --
389
1068983
3575
Kültürünüz, içinde büyüdüğünüz ve
inanıp uyguladığınız
18:04
and there's your temperamentmizaç.
390
1072582
1399
ve mizacınız.
18:06
BasicallyTemel olarak, what I've been talkingkonuşma
about is your temperamentmizaç.
391
1074005
2827
Temel olarak, bahsettiğim şeylerin
hepsi mizacınızla ilgili.
18:08
And that temperamentmizaç is certainlykesinlikle
going to changedeğişiklik with changingdeğiştirme timeszamanlar
392
1076856
3318
Ve bu mizaç, bu huylarınız, kesinlikle
değişen inançlarla ve zamanla
18:12
and changingdeğiştirme beliefsinançlar.
393
1080198
1301
birlikte değişecek.
18:13
And in termsşartlar of the paradoxparadoks of choiceseçim,
394
1081891
3147
Ve seçim paradoksuna göre,
18:17
there's no questionsoru about it
that this is a pickleturşu.
395
1085062
2407
bunun zor bir durum olduğuna
dair hiçbir şüphe yok.
18:19
There were millionsmilyonlarca of yearsyıl
where you foundbulunan that sweettatlı boyoğlan
396
1087493
2864
Su birikintisinin diğer ucunda
bulduğumuz tatlı çocuğa
18:22
at the other sideyan of the waterSu holedelik,
397
1090381
1725
yanaşmaya çalışıtığımız
18:24
and you wentgitti for it.
398
1092130
1151
milyonlarca yıl geçti.
18:25
EPEP: Yes, but you --
399
1093305
1151
Evet ama --
18:26
HFHF: I do want to say one more thing.
400
1094480
1747
Bir şey daha demek istiyorum.
18:28
The bottomalt linehat is, in huntingavcılık
and gatheringtoplama societiestoplumlar,
401
1096251
2617
Asıl sonuçsa, avlayıcı ve toplayıcı
toplumların
18:30
they tendedeğilimi to have two or threeüç partnersortaklar
duringsırasında the coursekurs of theironların liveshayatları.
402
1098892
3598
hayatları boyunca iki ya da üç partnere
sahip olma eğilimleri.
18:34
They weren'tdeğildi squarekare!
403
1102514
1158
Rüşvet vermiyorlardı.
18:35
And I'm not suggestingdüşündüren that we do,
404
1103696
1656
Bizim verdiğimizi söylemiyorum,
18:37
but the bottomalt linehat is,
we'vebiz ettik always had alternativesalternatifleri.
405
1105376
3976
fakat önemli olan, her zaman
alternatiflerimizin olmuş olması.
18:41
Mankindİnsanlık is always --
406
1109376
1479
İnsanlık her zaman --
18:42
in factgerçek, the brainbeyin is well-builtsu kuyusu-yapılı
to what we call "equilibrateequilibrate,"
407
1110879
3192
aslında beyin karar vermek ve
denemek için dengeli ve güzel
18:46
to try and decidekarar ver:
408
1114095
1151
tasarlanmış bir şey:
18:47
Do I come, do I staykalmak? Do I go, do I staykalmak?
409
1115270
2434
Geleyim mi, kalayım mı?
Gideyim mi kalayım mı?
18:49
What are the opportunitiesfırsatlar here?
410
1117728
1548
Kazançlarım neler?
18:51
How do I handlesap this there?
411
1119300
1302
Nasıl başa çıkabilirim?
18:52
And so I think we're seeinggörme
anotherbir diğeri play-outoyun-out of that now.
412
1120626
2961
Başka bir her şeyini ortaya koyarak
savaşma durumu görüyoruz.
18:56
KSKS: Well, thank you bothher ikisi de so much.
413
1124052
1623
İkinize de çok teşekkür ederim.
18:57
I think you're going to have
a millionmilyon dinnerakşam yemegi partnersortaklar for tonightBu gece!
414
1125699
3206
Sanırım bu gece bir milyon
yemek partneri bulacaksınız!
19:00
(ApplauseAlkış)
415
1128929
1979
19:02
Thank you, thank you.
416
1130932
1181
Çok teşekkürler.
Translated by Gülce Topal
Reviewed by Ramazan Şen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Helen Fisher - Anthropologist, expert on love
Anthropologist Helen Fisher studies gender differences and the evolution of human emotions. She’s best known as an expert on romantic love.

Why you should listen

Fisher's several books lay bare the mysteries of our most treasured emotion: its evolution, its biochemical foundations and its vital importance to human society. Fisher describes love as a universal human drive (stronger than the sex drive; stronger than thirst or hunger; stronger perhaps than the will to live), and her many areas of inquiry shed light on timeless human mysteries like why we choose one partner over another. Her classic study, Anatomy of Love, first published in 1992, has just been re-issued in a fully updated edition, including her recent neuroimaging research on lust, romantic love and attachment as well as discussions of sexting, hooking up, friends with benefits, other contemporary trends in courtship and marriage, and a dramatic current trend she calls “slow love.”

More profile about the speaker
Helen Fisher | Speaker | TED.com