Christian Picciolini: My descent into America's neo-Nazi movement -- and how I got out
Christian Picciolini: Amerikan Neo-Nazi hareketine kapılışıma ve nasıl ayrıldığıma dair
Christian Picciolini is dedicated to helping others counter racism and extremism. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
began 22 years ago,
beyaz ırkın üstünlüğünü savunan
supremacist skinhead movement
yolculuğum başlayalı
from the time I was 14 years old,
nefret hareketine,
14 yaşında katılıp
and youngest members
America's most violent hate movement.
hâlihazırda sekiz yılımı harcamıştım.
ortasında gelen ve
in the mid-1960s
things got a little bit more difficult.
işler biraz zorlaştı.
a young family and a new business,
büyütmelerinden dolayı,
günde 14 saat çalışıp,
just to earn a meager living.
var olma mücadelesi verdiler.
was pretty nonexistent.
neredeyse hiç yok gibiydi.
they loved me very much,
bilsem de,
kendimi terk edilmiş hissettim.
kabuğuma çekilip,
and become very angry.
çok sinirli olmaya başladım.
through my teenage years,
ergenlik yıllarım boyunca,
attention from my parents.
haylazlık yapmaya başladım.
and I was smoking a joint,
with a shaved head and tall black boots,
saçları tıraşlı, siyah botlu
and he looked me in the eyes,
gözlerimin içine baktı ve
and the Jews want you to do
uysal kalman için
and watching "Happy Days" --
"Mutlu Günler" izliyordum...
bilmiyordum.
was the bad Russian guy
Rocky filmindeki
baring my soul with you,
ruhumu açıyorum,
what the word "docile" meant.
ne anlama geldiğini bile bilmiyordum.
had offered me a lifeline.
bana yardım eli uzatmış gibiydi.
marginalized and bullied.
ve zorbalığa uğramış hissetmiştim.
who I was, where I belonged,
nereye ait olduğumu
bilmiyordum.
had pulled me in,
bu adamın beni çektiği
with every fiber of my being.
tüm varlığımla tutundum.
Nazi'ye dönüştüm.
as the leaders of this organization
kendisini ötekileştirilmiş hisseden
who felt marginalized
hedef alarak
with promises of paradise
cennetine çekişini
başladım.
üye alımına başladım.
white-power music.
şarkılar yapmakla başladım.
of that infamous organization
dazlaklardan olan
sokaktaki
and who had radicalized me.
lideri oldum.
no evidence of it whatsoever,
yine de
every Jewish person in the world
çekinmedim
European genocide
Avrupa soykırımının onlar tarafından
through a multiculturalist agenda.
teşvik edildiğini sanıyordum.
and the drugs in the city,
için suçladım,
that I was committing acts of violence
bulunduğum gerçeğini
who were funneling drugs
aldıkları için,
my parents were hardworking immigrants
hayatta kalmak için
from anybody else.
and inflict untold pain
sayısız kurbana ve ailelerine
and their families' lives.
from young women in the movement,
güvenmeleri gerektiği erkekler tarafından
they were conditioned to trust,
korkunç hikâyeler duydum
of violence against people,
kimleri sevdikleri ya da
was an upcoming race war.
düşüncesiyle silah stoku yaptım.
and performed racist music
ve icra ettiğim ırkçı şarkı,
to the internet decades later
internette yerini bularak
a young white nationalist
Charleston, South Carolina'daki
South Carolina, church
dokuz masum insanı
nine innocent people.
kısmen ilham oldu.
who was not in the movement,
harekete dâhil olmayan ve
bir kızla tanıştım,
in the delivery room that day,
kollarımda tuttuğumda
with some of the innocence that I had lost
yeniden bağlantı kurmamın yanında
me to the movement to begin with:
struggling with as a young boy.
mücadele ettiğim şeylerle.
of who I was again.
mücadele ediyordum.
that I had manufactured around me
kendimden nefret ettiğim ve
and I wanted to project it onto others,
çevremde oluşturduğum mu
that I had physically given life to?
dünyayı yakıp yıkmak mı
a better place for my family?
hâline getirmek mi?
who I'd been for the last eight years.
konusundakafam karıştı.
to walk away at that moment,
ve içimdeki mücadelenin
that was happening inside of me,
cesur olsaydım,
could have been averted.
facia önlenebilirdi.
for the benefit of my family,
sokaklardan çektim çünkü;
kendi başlarının çaresine
I could go to jail or end up dead,
korkuyordum.
for themselves.
beyaz gücüne yönelik
white-power music in, of course,
müzik mağazası açtım,
a racist store selling racist music
sadece ırkçı şarkılar satarsam,
allow me to be there.
izin vermeyeceğini biliyordum.
stock the shelves with other music,
hip-hop gibi
that I was selling
from all over the country to buy it
to buy the other music.
gelen müşterilerim oluyordu.
to talk to me.
başladılar.
had been diagnosed with breast cancer.
konulduğunu söyledi.
anlamlı bir konuşmam
conversation or interaction with,
bu siyahi gençle
had been diagnosed with breast cancer,
meme kanseri teşhisi konulmuştu
came in with their son,
oğulları ile gelen gay çiftin
that they loved their son
benim kendi oğlumu sevdiğim gibi
inkar edilemez gözükmüştü.
that I loved mine.
or justify the prejudice
ne mantıklı bulabilmiş
music from the inventory
satmaktan utanınca,
to sell it in front of my new friends.
stoktan çıkarmaya karar verdim.
couldn't sustain itself,
nearly everything in my life.
hayatımdaki her şeyi kaybettim.
I'd been a part of for eight years,
kimlik, topluluk ve amaç olan
that I'd really known for most of my life.
bir fırsat olarak kullandım.
because I closed the store.
geçim kaynağımı kaybettim.
with my parents, even though they tried.
çabalamış olsa da, iyi bir ilişkim yoktu.
hareketi yeterince hızlı bırakmadığım
and disengaged quickly enough.
beni terk etti.
bilmiyordum.
sıklıkla uyanmamayı umarak
was concerned about my well-being,
benim için endişelenip
çünkü öldüğünü görmek istemiyorum." dedi.
because I don't want to see you die."
apply for a job where she worked,
yapmamı önerdi,
covered in hate tattoos.
eski bir Nazi olduğunu saklayan
biriydim.
high schools multiple times.
birden çok kez atıldım.
yine de gittim
iki defa atıldığım lisede
back at my old high school,
where I had committed acts of violence
of the school for equal rights for whites
protestosu yaptığım
beyaz öğrenci birliği için
kaderin cilvesine bakın ki,
but Mr. Johnny Holmes,
Mr. Johnny Holmes'tan başkası değildi;
I had gotten in a fistfight with,
beni okuldan ikinci kez attıran
years out of the movement,
hareketten ayrılalı yılları geçmiş olan
terliyor, titriyordum.
karar verdim.
under the weight of my past,
acı çekmem gerektiğine karar verdim
I had tried to outrun it.
bundan kaçmaya çalışıyordum.
and cover my tattoos with long sleeves,
uzun kollu elbiselerle dövmelerimi
itiraf edemedim.
Mr. Holmes out to the parking lot --
takip etmeye karar verdim,
decision that I made.
seçim değildi.
he was getting into his car,
çalışırken bulup
and he recognized me,
beni tanıdığında
bir adım geri attı.
and all I could think to say was,
ve tüm söyleyebildiğim
beni yüreklendirdi.
bir arpa boyu yol gidememiş
of some broken go-nowhere kid
anladı.
join a gang and go to prison.
of every young person who was vulnerable,
kimlik, topluluk ve amaç ararken
community and purpose,
olduğunu
anlatacaktım.
to whoever would listen.
iyi çocuğu
a hardworking immigrant family
böyle karanlık bir yola saptı?
şeyler
nudge us off our path,
sürükler
tehlikeli biçimde kaybolabiliriz.
down pretty dark corridors.
yeterince çukura rast gelirsek
on our journey in life,
ya da çekip çıkaracak
or the help to navigate around them
ya da yardımcımız olmazsa
kötü şeyler yaparken buluruz.
end up doing bad things.
who had potholes is Darrell.
biri de Darrell'dı.
merkezden uzak yerinde yaşıyordu.
şunu söyledi:
hoşlanmadım."
that turned out."
bunu kesinlikle yapabiliriz." dedim.
we could certainly do that."
birkaç haftadan sonra
of going back and forth with Darrell,
Müslümanları öldürmeye
military veteran who had been injured
gerçekten öfkelenen
not being able to go to Afghanistan
a Muslim man in the park praying,
gördüğünü ve
onu yüzünden tekmelemek olduğunu söyledi.
was kick him in the face.
tanıştın mı?"
a Muslim person before?"
olmaz." dedi.
anything to do with them."
tuvalete gittim ve
and I went into the bathroom
from the bathroom,
bir iyilik yapmanızı isteyeceğim.
imam, I need a favor.
about your religion."
Hristiyan bir adam var."
for Darrell to go,
ikna etmek gerekti,
oradaydık
15 dakikası kaldığını
15 minutes left for us,
hazırlık yapacaktı.
for a prayer service.
sarılıp ağladık
we came out after hugging and crying
bir şekilde bağ kurduk.
bonding over Chuck Norris for some reason.
yerel falafel yapan yerin orada
that Darrell and the imam,
görebileceğinizi söylemekten
at the local falafel stand,
birbirimizden kopukluğumuz.
from each other.
ve yalnızlık ise annesidir.
and isolation is its mother.
korkmaya eğilimliyizdir
we tend to be afraid of it,
it turns into hatred.
nefrete dönüşür.
yüzün üzerinde kişiye,
I've helped over a hundred people
from white supremacist groups --
savunan gruplardan
onlarla tartışmayarak,
is not by arguing with them,
söylemeyerek yaptım.
onları uzaklaştırmıyorum.
for their potholes,
çok yakından dinliyor
yapmaya çalıştım ve
to compete in the marketplace
için uğraştım ki
to blame the other,
suçlamasınlar.
son bir şey söylemek istiyorum.
with one last thing before I go.
size aynı şeyi söyleyecektir.
they will all tell you the same thing.
not because of ideology or dogma.
aşırıcılardan oldular.
they least deserved it from,
to leave you with a challenge:
hopefully every day --
-umarım her gün- dışarı çıkmanızı
düşündüğünüz birini bulun
is undeserving of your compassion
onlar.
ABOUT THE SPEAKER
Christian Picciolini - Counter-extremism specialistChristian Picciolini is dedicated to helping others counter racism and extremism.
Why you should listen
After leaving the white supremacist skinhead movement he helped build in America during the 1980s and 90s, Christian Picciolini earned a degree in international relations from DePaul University. He launched Goldmill Group, a global media and counter-extremism consulting firm. In 2016, he won an Emmy Award for his role in producing an anti-hate advertising campaign aimed at helping people disengage from violent extremist groups. His life since leaving the white-supremacist movement over two decades ago has been dedicated to helping others counter racism and extremism by founding such organizations as ExitUSA and Life After Hate.
Picciolini has spoken all over the world, sharing his unique and extensive knowledge, teaching all who are willing to learn about building greater peace through empathy and compassion. His involvement in the early American skinhead movement is chronicled in his memoir WHITE AMERICAN YOUTH: My Descent into America’s Most Violent Hate Movement—and How I Got Out (Hachette). He is co-developing a television docu-series based on his work helping people disengage from violent ideologies.
Christian Picciolini | Speaker | TED.com