TEDxMidwest
William Ury: The walk from "no" to "yes"
William Ury: "hayır"dan "evet"e yolculuk
Filmed:
Readability: 3.3
2,393,780 views
William Ury, "Getting to Yes" kitabının yazarı, en zor durumlarda bile bir anlaşma yolu yaratmak için yalın, basit (ama kolay olmayan) bir yol öneriyor - aile içi anlaşmazlıklardan, belki Orta Doğu Sorununa kadar.
William Ury - Mediator
William Ury is a mediator, writer and speaker, working with conflicts ranging from family feuds to boardroom battles to ethnic wars. He's the author of "Getting to Yes." Full bio
William Ury is a mediator, writer and speaker, working with conflicts ranging from family feuds to boardroom battles to ethnic wars. He's the author of "Getting to Yes." Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
Well, the subject of difficult negotiation
0
0
3000
Evet, uzlaşma zorluğu konusu
00:18
reminds me of one of my favorite stories
1
3000
2000
bana en sevdiğim hikayelerden birisini,
00:20
from the Middle East,
2
5000
2000
Miras olarak Üç oğluna 17 tane deve bırakan
00:22
of a man who left to his three sons 17 camels.
3
7000
3000
Orta Doğu'lu bir adamın hikayesini hatırlatır.
00:25
To the first son, he left half the camels.
4
10000
3000
birinci oğluna develerin yarısını,
00:28
To the second son, he left a third of the camels,
5
13000
2000
ikinci oğluna develerin üçte birini
00:30
and to the youngest son, he left a ninth of the camels.
6
15000
2000
ve en genç oğluna da develerin dokuzda birini bırakır.
00:32
Well three sons got into a negotiation.
7
17000
2000
Ve üç kardeş tartışmaya başlarlar
00:34
Seventeen doesn't divide by two.
8
19000
2000
17 2'ye bölünmemektedir.
00:36
It doesn't divide by three.
9
21000
2000
3'e de bölünmemektedir.
00:38
It doesn't divide by nine.
10
23000
2000
9'a da bölünmemektedir.
00:40
Brotherly tempers started to get strained.
11
25000
2000
Kardeşçe ilişkileri gerilmeye başlar.
00:42
Finally, in desperation,
12
27000
2000
Sonunda, umutsuzluk içinde
00:44
they went and they consulted a wise old woman.
13
29000
3000
yaşlı bilge bir kadına danışmaya giderler.
00:47
The wise old woman thought about their problem for a long time,
14
32000
2000
Yaşlı bilge kadın uzun bir süre problemleri hakkında düşünür.
00:49
and finally she came back and said,
15
34000
2000
ve sonunda geri gelir ve der ki,
00:51
"Well, I don't know if I can help you,
16
36000
2000
"Size yardım edebilir miyim bilemiyorum,
00:53
but at least, if you want, you can have my camel."
17
38000
2000
ama en azından, eğer isterseniz, benim devemi alabilirsiniz" der.
00:55
So then they had 18 camels.
18
40000
2000
Böylece 18 tane develeri olur.
00:57
The first son took his half -- half of 18 is nine.
19
42000
3000
Birinci oğul yarısını alır - 18'in yarısı 9'u.
01:00
The second son took his third -- a third of 18 is six.
20
45000
3000
İkinci oğul kendi 3'te 1 payını alır - 18'in üçte biri 6'sını.
01:03
The youngest son took his ninth --
21
48000
2000
En genç oğlu da kendi 9'da 1'lik payını
01:05
a ninth of 18 is two.
22
50000
2000
18'in 9'da 1'i yani 2 tane deveyi.
01:07
You get 17.
23
52000
2000
eder 17
01:09
They had one camel left over.
24
54000
2000
1 deve ellerinde fazla kalır
01:11
They gave it back to the wise old woman.
25
56000
2000
Onu da yaşlı bilge kadına geri verirler.
01:13
(Laughter)
26
58000
2000
(kahkalar)
01:15
Now if you think about that story for a moment,
27
60000
2000
Şimdi, bu hikaye hakkında bir an için düşünürseniz.
01:17
I think it resembles
28
62000
2000
bence dahil olduğumuz bir çok
01:19
a lot of the difficult negotiations we get involved in.
29
64000
3000
içinden çıkılmaz tartışmaları anımsatıyor.
01:22
They start off like 17 camels -- no way to resolve it.
30
67000
2000
17 deve ile başladıklarında sorunu çözebilecekleri bir yol yoktu.
01:24
Somehow, what we need to do
31
69000
2000
Her nasılsa, bilmemiz gereken şey,
01:26
is step back from those situations, like that wise old woman,
32
71000
3000
bu tarz durumlarda yaşlı bilge kadının yaptığı gibi bir adım geri çekilerek,
01:29
look at the situation through fresh eyes
33
74000
2000
duruma dışarıdan bir gözle bakmamız gerektiği
01:31
and come up with an 18th camel.
34
76000
3000
tıpkı kadının 18'inci deve ile sonuca varması gibi.
01:35
Now finding that 18th camel in the world's conflicts
35
80000
2000
Dünya'daki çatışmalar için 18. deveyi bulmak
01:37
has been my life passion.
36
82000
3000
benim için hayati bir tutku.
01:40
I basically see humanity a bit like those three brothers.
37
85000
3000
Temel olarak insanlığı bir parça bu 3 kardeş gibi görüyorum.
01:43
We're all one family.
38
88000
2000
Hepimiz bir aileyiz.
01:45
We know that scientifically,
39
90000
2000
Bunu bilimsel olarak biliyoruz.
01:47
thanks to the communications revolution,
40
92000
2000
iletişim devrimine şükürler olsun.
01:49
all the tribes on the planet, all 15,000 tribes,
41
94000
3000
dünyadaki bütün soylar, 15000 soyun hepsi
01:52
are in touch with each other.
42
97000
3000
birbirleri ile bağlantılı.
01:55
And it's a big family reunion,
43
100000
2000
bu büyük bir ailenin yeniden bir araya gelmesi.
01:57
and yet, like many family reunions,
44
102000
2000
ve hala, bir çok ailenin bir araya gelmesinde olduğu gibi
01:59
it's not all peace and light.
45
104000
2000
hepsi barış içinde ve net değil
02:01
There's a lot of conflict,
46
106000
2000
Bir sürü çatışma, anlaşmazlık var.
02:03
and the question is,
47
108000
2000
ve sorun şu ki,
02:05
how do we deal with our differences?
48
110000
2000
farklılıklarımız ile nasıl başa çıkacağız?
02:07
How do we deal with our deepest differences,
49
112000
2000
En derindeki farklılıklarımız ile,
02:09
given the human propensity for conflict
50
114000
2000
çatışmaya meyilli yapımız
02:11
and the human genius
51
116000
2000
ve korkunç yok etme gücüne sahip silahlar üretme kabiliyetine sahip
02:13
at devising weapons of enormous destruction?
52
118000
3000
insan zekasıyla nasıl başa çıkacağız?
02:16
That's the question.
53
121000
2000
Asıl soru bu.
02:18
As I've spent the last better part of three decades,
54
123000
3000
Geçen üç on yılın büyük bir kısmını
02:21
almost four,
55
126000
2000
neredeyse 4 on yılı
02:23
traveling the world,
56
128000
2000
dünyayı dolaşarak geçirdim.
02:25
trying to work, getting involved in conflicts
57
130000
3000
çatışmalara dahil olmaya çalışarak
02:28
ranging from Yugoslavia to the Middle East
58
133000
3000
Yugoslavya'dan Orta Doğu'ya
02:31
to Chechnya to Venezuela,
59
136000
2000
Çeçenistan'dan Venezuella kadar
02:33
some of the most difficult conflicts on the face of the planet,
60
138000
3000
dünya üzerindeki en zor çatışmalardan bir kısmı bunlar
02:36
I've been asking myself that question.
61
141000
2000
Kendime hep şu soruyu soruyordum.
02:38
And I think I've found, in some ways,
62
143000
2000
Sanırım, bazı şekillerde
02:40
what is the secret to peace.
63
145000
2000
"barış"ın sırıı nedir buldum
02:42
It's actually surprisingly simple.
64
147000
3000
Aslında bu şaşırtıcı derecede basit.
02:45
It's not easy, but it's simple.
65
150000
3000
Kolay değil ama basit
02:48
It's not even new.
66
153000
2000
Hatta yeni bile değil.
02:50
It may be one of our most ancient human heritages.
67
155000
2000
Bu belki en eski çağlardan kalma kalıtımsal miraslarımızdan biri
02:52
The secret to peace is us.
68
157000
3000
"Barış"ın sırrı - Biziz!
02:55
It's us who act
69
160000
2000
İşin sırrı "Biz"iz
02:57
as the surrounding community
70
162000
2000
herhangi bir çatışma anında
02:59
around any conflict,
71
164000
2000
yapıcı bir rol oynayabilecek olan
03:01
who can play a constructive role.
72
166000
2000
çatışmanın etrafını saran topluluk olarak biziz
03:03
Let me give you just a story, an example.
73
168000
3000
Size kısa bir hikaye anlatayım, bir örnek
03:07
About 20 years ago, I was in South Africa
74
172000
2000
Bundan 20 yıl kadar önce Güney Afrika'daydım.
03:09
working with the parties in that conflict,
75
174000
2000
çatışma içindeki taraflarla çalışıyordum.
03:11
and I had an extra month,
76
176000
2000
Fazla bir ay kadar bir vaktim oldu.
03:13
so I spent some time living
77
178000
2000
Ben de bu zamanı
03:15
with several groups of San Bushmen.
78
180000
2000
San Bushmen'deki bazı topluluklarla beraber geçirdim.
03:17
I was curious about them and about the way in which they resolve conflict.
79
182000
3000
Onların çatışmaları nasıl bir yöntemle çözdüklerini merak ediyordum.
03:21
Because, after all, within living memory,
80
186000
2000
Çünkü, hepsinden sonra, canlı hatırıyla
03:23
they were hunters and gatherers,
81
188000
2000
onlar avcı ve toplayıcı topluluklardı.
03:25
living pretty much like our ancestors lived
82
190000
2000
bizim atalarımız ile çok benzer bir şekilde yaşıyorlardı.
03:27
for maybe 99 percent of the human story.
83
192000
3000
neredeyse insanlık tarihinin yüzde 99'unun yaşadığı gibi
03:30
And all the men have these poison arrows that they use for hunting --
84
195000
3000
ve bütün erkekler avlanmak için zehirli oklardan kullanıyorlardı
03:33
absolutely fatal.
85
198000
2000
tamamen ölümcül
03:35
So how do they deal with their differences?
86
200000
2000
bu durumda farklılıklarıyla nasıl başa çıkıyorlar?
03:37
Well what I learned
87
202000
2000
açıkcası öğrendiğim şey şu ki,
03:39
is whenever tempers rise in those communities,
88
204000
3000
bu topluluklarda ne zaman sinirler gerilse
03:42
someone goes and hides the poison arrows out in the bush,
89
207000
3000
birisi gidip bütün zehirli okları çalıların arasına bir yerlere saklıyor
03:45
and then everyone sits around in a circle like this,
90
210000
4000
ve ondan sonra herkes çember oluşturarak oturuyor
03:49
and they sit, and they talk, and they talk.
91
214000
3000
oturuyor ve konuşuyorlar, ve konuşuyorlar, konuşuyorlar
03:52
It may take two days, three days, four days,
92
217000
2000
bu 2 gün sürebilir, veya 3 gün, 4 gün...
03:54
but they don't rest
93
219000
2000
ama dinlenmiyorlar
03:56
until they find a resolution,
94
221000
2000
ta ki bir çözüm bulana dek,
03:58
or better yet, a reconciliation.
95
223000
2000
ya da daha iyisi,
04:00
And if tempers are still too high,
96
225000
2000
Ve gerginlik hala çok yüksekse
04:02
then they send someone off to visit some relatives
97
227000
2000
o zaman taraflardan birini bir yakınını ziyarete gönderiyorlar
04:04
as a cooling-off period.
98
229000
2000
sakinleşmesi için zaman tanıyorlar.
04:06
Well that system
99
231000
2000
Bu sistem
04:08
is, I think, probably the system that kept us alive to this point,
100
233000
3000
bence, ki bizi de büyük ihtimalle bu noktaya canlı tutan,
04:11
given our human tendencies.
101
236000
2000
varolan insani eğilimlerimizdir.
04:13
That system, I call the "third side."
102
238000
3000
Ben bu sisteme "üçüncü taraf" diyorum.
04:16
Because if you think about it,
103
241000
2000
Çünkü bunun hakkında biraz düşünürseniz,
04:18
normally when we think of conflict, when we describe it,
104
243000
3000
normal olarak çatışma hakkında düşündüğümüzde, çatışmayı tanımladığımızda
04:21
there's always two sides --
105
246000
2000
ortada her zaman iki taraf vardır.
04:23
it's Arabs versus Israelis, labor versus management,
106
248000
2000
Araplarla İsrailliler, işçilere karşılık yönetim
04:25
husband versus wife, Republicans versus Democrats.
107
250000
3000
karı-koca, Cumhuriyetçiler - Demokratlar
04:28
But what we don't often see
108
253000
2000
ama genellikle göremediğimiz şey
04:30
is that there's always a third side,
109
255000
2000
her zaman ortada bir "üçüncü taraf"ın daha olduğudur.
04:32
and the third side of the conflict is us,
110
257000
2000
Ve çatışmanın "üçüncü tarafı" ise "biz"iz.
04:34
it's the surrounding community,
111
259000
2000
Bu çevrelen toplum,
04:36
it's the friends, the allies,
112
261000
2000
bu arkadaşlar, müttefikler,
04:38
the family members, the neighbors.
113
263000
2000
aile üyeleri, komşular
04:40
And we can play an incredibly constructive role.
114
265000
3000
ve inanılmaz derece yapıcı bir rol oynayabiliriz.
04:43
Perhaps the most fundamental way
115
268000
2000
Muhtemelen üçüncü tarafların
04:45
in which the third side can help
116
270000
3000
yardımcı olabileceği en temel yöntem
04:48
is to remind the parties of what's really at stake.
117
273000
3000
taraflara gerçekte neyin tehdit altında olduğunu hatırlamaktır.
04:51
For the sake of the kids, for the sake of the family,
118
276000
2000
çocuklar için, aile için,
04:53
for the sake of the community, for the sake of the future,
119
278000
3000
toplum için, gelecek için
04:56
let's stop fighting for a moment and start talking.
120
281000
3000
kavga etmeyi bir an için bırakalım ve konuşmaya başlayalım.
04:59
Because, the thing is,
121
284000
2000
Çünkü, konu şu ki,
05:01
when we're involved in conflict,
122
286000
2000
bir çatışmanın içine dahil olduğumuz zaman,
05:03
it's very easy to lose perspective.
123
288000
2000
bakış açımızı kaybetmek kolaydır.
05:05
It's very easy to react.
124
290000
2000
Tepki göstermek kolaydır.
05:07
Human beings -- we're reaction machines.
125
292000
3000
İnsanoğlu: her birimiz bir tepki makinesiyiz.
05:10
And as the saying goes,
126
295000
2000
Bir deyiş vardır,
05:12
when angry, you will make the best speech
127
297000
2000
kızgın olduğunda, en iyi konuşmanı yaparsın
05:14
you will ever regret.
128
299000
3000
pişman olacak olsan da
05:17
And so the third side reminds us of that.
129
302000
3000
ve işte üçüncü taraf bize bunu hatırlatır.
05:20
The third side helps us go to the balcony,
130
305000
2000
Üçüncü taraf bizim balkona çıkmamıza yardım eder.
05:22
which is a metaphor for a place of perspective,
131
307000
3000
balkon burada bakış açısı yeri için bir metafor olarak kullanılır.
05:25
where we can keep our eyes on the prize.
132
310000
3000
balkonda gözünüzü ödül üzerinde tutarsınız.
05:28
Let me tell you a little story from my own negotiating experience.
133
313000
3000
Size kendi yaptığım bir müzakere ile ilgili kısa bir hikayemi anlatayım.
05:31
Some years ago, I was involved as a facilitator
134
316000
3000
Bir kaç yıl önce, yönetici olarak
05:34
in some very tough talks
135
319000
2000
çok zor bazı görüşmelerde yer almıştım
05:36
between the leaders of Russia
136
321000
2000
Rusyadan bazı liderlerle
05:38
and the leaders of Chechnya.
137
323000
2000
Çeçenistan'dan bazı liderler katılıyordu.
05:40
There was a war going on, as you know.
138
325000
2000
Orada bir savaş sürüyor, biliyorsunuz.
05:42
And we met in the Hague,
139
327000
2000
Lahey'de buluştuk,
05:44
in the Peace Palace,
140
329000
2000
Barış Sarayında.
05:46
in the same room where the Yugoslav war crimes tribunal
141
331000
3000
bazı odalarda Yugoslav Savaş Suçlarının mahkemesi
05:49
was taking place.
142
334000
2000
sürüyordu.
05:51
And the talks got off to a rather rocky start
143
336000
2000
Görüşmeler çok sert bir başlangıcı teğet geçmişti,
05:53
when the vice president of Chechnya
144
338000
2000
Çeçenistan Başkan Yardımcısı
05:55
began by pointing at the Russians and said,
145
340000
3000
görüşmelere başlarken Rusları işaret ederek
05:58
"You should stay right here in your seats,
146
343000
2000
"Oturduğunuz koltuklarda oturmaya devam etmelisiniz,
06:00
because you're going to be on trial for war crimes."
147
345000
2000
çünkü savaş suçlarınızdan dolayı bir gün yargılanacaksınız."
06:02
And then he went on, and then he turned to me and said,
148
347000
2000
sonra devam etti ve bana dönerek dedi ki,
06:04
"You're an American.
149
349000
2000
"Sen Amerikalısın,
06:06
Look at what you Americans are doing in Puerto Rico."
150
351000
3000
siz Amerikalarının Puerto Rico yaptıklarınıza bir bakın"
06:09
And my mind started racing, "Puerto Rico? What do I know about Puerto Rico?"
151
354000
3000
ve benim de zihnim yarışmaya başladı, "Puerto Rico? Puerto Rico hakkında ne biliyorsunuz ki?"
06:12
I started reacting,
152
357000
2000
Tepki göstermeye başlamıştım,
06:14
but then I tried to remember to go to the balcony.
153
359000
3000
ama sonra balkona çıkmayı hatırlamaya çalıştım.
06:17
And then when he paused,
154
362000
2000
ara verdiği zaman
06:19
and everyone looked at me for a response,
155
364000
2000
herkes bana dönmüş ve nasıl tepki vereceğime bakıyordu,
06:21
from a balcony perspective, I was able to thank him for his remarks
156
366000
3000
balkondan yapılan bir bakış açısıyla, kendisine yaptığı hatırlatmadan dolayı teşekkür ettim,
06:24
and say, "I appreciate your criticism of my country,
157
369000
3000
ve dedim ki, " Ülkem hakkında yaptığınız eleştiri için minettarım,
06:27
and I take it as a sign that we're among friends
158
372000
2000
ve bunu dostluğumuz bir işareti olarak kabul ediyorum
06:29
and can speak candidly to one another.
159
374000
3000
ve birbirimizle dobra dobra konuşabileceğimizi kabul ediyorum.
06:32
And what we're here to do is not to talk about Puerto Rico or the past.
160
377000
3000
ve bizim burada yapmak için bulunduğumuz şey Puerto Rico veya geçmiş hakkında konuşmak değil
06:35
What we're here to do is to see if we can figure out a way
161
380000
3000
Burada bulunma sebebimiz Çeçenistan'da akan kanı durdurmak
06:38
to stop the suffering and the bloodshed in Chechnya."
162
383000
3000
ve çekilen acılara son vermek için bir yol bulup bulamayacağımızı görmek.
06:41
The conversation got back on track.
163
386000
3000
Görüşmeler tekrar yoluna girdi.
06:44
That's the role of the third side,
164
389000
2000
İşte üçüncü tarafın rolü budur.
06:46
is to help the parties to go to the balcony.
165
391000
2000
iki tarafında balkona çıkmasına yardım etmek.
06:48
Now let me take you for a moment
166
393000
3000
Şimdi bir süre
06:51
to what's widely regarded as the world's most difficult conflict,
167
396000
2000
dünyanın en zor çatışması olarak kabul edilen,
06:53
or the most impossible conflict,
168
398000
2000
veya en çözümsüz sorunu-çatışması olan yere
06:55
is the Middle East.
169
400000
2000
Orta Doğu'ya bakalım.
06:57
Question is: where's the third side there?
170
402000
3000
Soru şu: "üçüncü taraf" nerede?
07:00
How could we possibly go to the balcony?
171
405000
2000
"balkona" nasıl gidebiliriz?
07:02
Now I don't pretend to have an answer
172
407000
2000
Orta Doğu sorununa çözümüm
07:04
to the Middle East conflict,
173
409000
2000
varmış gibi yapmayacağım.
07:06
but I think I've got a first step,
174
411000
2000
ama bence birinci adımı attık
07:08
literally, a first step,
175
413000
2000
tam anlamıyla birinci adım,
07:10
something that any one of us could do as third-siders.
176
415000
3000
üçüncü taraf olarak herhangi birimizin yapabileceği birşey.
07:13
Let me just ask you one question first.
177
418000
2000
öncelikle size bir soru sorayım.
07:15
How many of you
178
420000
2000
Kaçınız
07:17
in the last years
179
422000
2000
geçtiğimiz yıllarda
07:19
have ever found yourself worrying about the Middle East
180
424000
3000
kendini Orta Doğu sorunu hakkında kaygı duyarken buldu
07:22
and wondering what anyone could do?
181
427000
2000
ve ne yapılabilir diye merak ederken?
07:24
Just out of curiosity, how many of you?
182
429000
2000
Kaç kişi?
07:26
Okay, so the great majority of us.
183
431000
3000
tamam, büyük bir çoğunluğumuz
07:29
And here, it's so far away.
184
434000
2000
ve aslında burada, bu kadar uzaktayken
07:31
Why do we pay so much attention to this conflict?
185
436000
3000
bu soruna bu kadar önem veriyoruz?
07:34
Is it the number of deaths?
186
439000
2000
nedeni ölümlerin sayısı olabilir mi?
07:36
There are a hundred times more people who die
187
441000
2000
Orta Doğu'da ölenlerin yüzlerce kat fazlası
07:38
in a conflict in Africa than in the Middle East.
188
443000
2000
Afrika'daki çatışmalarda hayatını kaybetti.
07:40
No, it's because of the story,
189
445000
2000
Hayır, sebebi hikayeden kaynaklanıyor.
07:42
because we feel personally involved
190
447000
2000
çünkü kişisel olarak hepimiz konuya kendimizi
07:44
in that story.
191
449000
2000
dahil hissediyoruz.
07:46
Whether we're Christians, Muslims or Jews,
192
451000
2000
Hristan, Müslüman veya Yahudiler
07:48
religious or non-religious,
193
453000
2000
inananlar veya inanmayalar
07:50
we feel we have a personal stake in it.
194
455000
2000
hepimiz kişisel bir menfaatimiz olduğunu hissediyoruz.
07:52
Stories matter. As an anthropologist, I know that.
195
457000
3000
Hikayeler önemlidir. Bir antropolog olarak, bunu biliyorum.
07:55
Stories are what we use to transmit knowledge.
196
460000
3000
Hikayeler bilgiyi akktarma yolumuzdur.
07:58
They give meaning to our lives.
197
463000
2000
Hayatımıza anlam verirler.
08:00
That's what we tell here at TED, we tell stories.
198
465000
2000
Bu burada TED'de anlatıklarımızdır, hikayeler anlatıyoruz.
08:02
Stories are the key.
199
467000
2000
Hikayeler anahtardır.
08:04
And so my question is,
200
469000
3000
benim sorum ise
08:07
yes, let's try and resolve the politics
201
472000
2000
evet, deneyelim ve Orta Doğu'daki
08:09
there in the Middle East,
202
474000
2000
politikaları çözelim
08:11
but let's also take a look at the story.
203
476000
3000
ama bir de hikayeye bir bakalım.
08:14
Let's try to get at the root of what it's all about.
204
479000
2000
Bütün bunların temelini anlamaya çalışalım.
08:16
Let's see if we can apply the third side to it.
205
481000
2000
Burada üçüncü taraf'ı uygulayabilir miyiz bakalım.
08:18
What would that mean? What is the story there?
206
483000
3000
Bu ne anlama geliyor? Burada hikaye nedir?
08:21
Now as anthropologists, we know
207
486000
2000
Şimdi biz antropologlar olarak, biliyoruz ki,
08:23
that every culture has an origin story.
208
488000
3000
her kültürün bir başlangıç hikayesi vardır.
08:26
What's the origin story of the Middle East?
209
491000
2000
Orta Doğu'nun başlangıç hikayesi nedir?
08:28
In a phrase, it's:
210
493000
2000
Bir cümlede
08:30
4,000 years ago, a man and his family
211
495000
3000
bundan 4000 yıl önce, bir adam ve ailesi
08:33
walked across the Middle East,
212
498000
2000
Orta Doğu'ya gelmişler,
08:35
and the world has never been the same since.
213
500000
3000
ve o zamandan beri dünya bir daha aynı olmamış.
08:38
That man, of course,
214
503000
2000
Bu adam, tabi ki
08:40
was Abraham.
215
505000
2000
Hz. İbrahim'di.
08:42
And what he stood for was unity,
216
507000
2000
ve onun sürdürmeye çalıştığı birlik olma idi.
08:44
the unity of the family.
217
509000
2000
ailenin birliği
08:46
He's the father of us all.
218
511000
2000
O hepimizin babası.
08:48
But it's not just what he stood for, it's what his message was.
219
513000
2000
Ama bu onun sadece var olma sebebi değil aynı zamanda mesajı idi.
08:50
His basic message was unity too,
220
515000
3000
Temel mesajı birlik olmaktı.
08:53
the interconnectedness of it all, the unity of it all,
221
518000
3000
Herbirinin birbirine bağlanmışlığı ve hepsinin birliği
08:56
and his basic value was respect,
222
521000
3000
ve temel değer saygıydı
08:59
was kindness toward strangers.
223
524000
2000
yabancılara karşı nazik olmaktı.
09:01
That's what he's known for, his hospitality.
224
526000
3000
misafirperverliği ile bilinirdi.
09:04
So in that sense,
225
529000
2000
Bu anlamda
09:06
he's the symbolic third side
226
531000
2000
o Orta Doğu'nun sembolik bir
09:08
of the Middle East.
227
533000
2000
üçüncü tarafıydı.
09:10
He's the one who reminds us
228
535000
3000
O hepimizin daha büyük bir bütünün parçası
09:13
that we're all part of a greater whole.
229
538000
2000
olduğumuzu anlatan kişiydi.
09:15
Now how would you --
230
540000
2000
Şimdi siz nasıl...?
09:17
now think about that for a moment.
231
542000
2000
şimdi bir an için düşünün
09:19
Today we face the scourge of terrorism.
232
544000
3000
Bugünlerde terörizmin kırbacı ile yüzleşiyoruz.
09:22
What is terrorism?
233
547000
2000
Nedir terörizm?
09:24
Terrorism is basically taking an innocent stranger
234
549000
3000
Terörizm temel olarak masum bir yabancıyı almak
09:27
and treating them as an enemy whom you kill
235
552000
3000
ve korku yaratmak için öldüreceğiniz kişiye
09:30
in order to create fear.
236
555000
2000
düşman olarak eğitmektir.
09:32
What's the opposite of terrorism?
237
557000
2000
Terörizmin karşıtı nedir?
09:34
It's taking an innocent stranger
238
559000
2000
Masum bir yabancıyı alıp
09:36
and treating them as a friend
239
561000
2000
evinize davet edeceğiniz
09:38
whom you welcome into your home
240
563000
3000
bir arkadaşınız olarak eğiterek
09:41
in order to sow and create understanding,
241
566000
2000
anlayış tohumları ekmek ve oluşturmaktır,
09:43
or respect, or love.
242
568000
3000
veya saygı, veya aşk.
09:46
So what if then
243
571000
2000
pekala ya o zaman
09:48
you took the story of Abraham,
244
573000
3000
İbrahim'in hikayesini ele aldığınızda
09:51
which is a third side story,
245
576000
2000
bu üçüncü taraf hikayesini,
09:53
what if that could be --
246
578000
2000
peki ya olursa
09:55
because Abraham stands for hospitality --
247
580000
3000
İbrahim konukseverliğin tarafını tuttuğu için --
09:58
what if that could be an antidote to terrorism?
248
583000
3000
peki ya terörizmin antidotu olursa bu?
10:01
What if that could be a vaccine
249
586000
2000
Peki ya bu, dinlerin toleranssızlığına karşı
10:03
against religious intolerance?
250
588000
2000
bir aşı olursa?
10:05
How would you bring that story to life?
251
590000
3000
Bu hikayeyi hayata nasıl taşırsınız?
10:08
Now it's not enough just to tell a story --
252
593000
2000
Şimdi sadece bir hikaye anlatmak yeterli değil --
10:10
that's powerful --
253
595000
2000
bu güçlü --
10:12
but people need to experience the story.
254
597000
2000
ama insanlar hikayeyi tecrübe etmeli.
10:14
They need to be able to live the story. How would you do that?
255
599000
3000
Hikayeyi yaşayabilmeliler. Bunu nasıl yapacaklar?
10:17
And that was my thinking of how would you do that.
256
602000
3000
Bunu nasıl yapacağınıza dair düşüncem bu.
10:20
And that's what comes to the first step here.
257
605000
2000
ve işte bu birinci adım olarak ortaya çıkıyor.
10:22
Because the simple way to do that
258
607000
2000
Çünkü bunu yapmanın en basit yolu
10:24
is you go for a walk.
259
609000
3000
yürüyüşe çıkmak.
10:27
You go for a walk in the footsteps of Abraham.
260
612000
3000
İbrahimin ayak izlerini takip eden bir yürüyüşe çıkacaksınız.
10:30
You retrace the footsteps of Abraham.
261
615000
3000
İbrahim izlerini tekrar bulacaksınız.
10:33
Because walking has a real power.
262
618000
3000
Çünkü yürümek gerçek bir güce sahiptir.
10:36
You know, as an anthropologist, walking is what made us human.
263
621000
3000
Bilirsiniz, bir antropolog olarak, yürümek bizi insan yapan şeydir.
10:39
Walking, it's funny, when you walk,
264
624000
2000
Eğlenceli, yürüdüğünüz zaman,
10:41
you walk side-by-side
265
626000
2000
aynı ortak yönde
10:43
in the same common direction.
266
628000
3000
yan yana yürürsünüz.
10:46
Now if I were to come to you face-to-face
267
631000
2000
Şimdi eğer sizinle yüzyüze gelseydim
10:48
and come this close to you,
268
633000
3000
ve bu kadar yakın olsaydım size
10:51
you would feel threatened.
269
636000
3000
tehdit ediliyor hissederdiniz.
10:54
But if I walk shoulder-to-shoulder,
270
639000
2000
ama omuz omuza yürüsem
10:56
even touching shoulders,
271
641000
2000
hatta omuzuna dokunarak yürüsem
10:58
it's no problem.
272
643000
2000
sorun yok
11:00
Who fights while they walk?
273
645000
2000
Yürürken kim kavga eder?
11:02
That's why in negotiations, often, when things get tough,
274
647000
3000
Bu yüzden tartışmalar sırasında, işler zorlaştığında,
11:05
people go for walks in the woods.
275
650000
2000
insanlar orman içinde yürüyüşe çıkarlar.
11:07
So the idea came to me
276
652000
2000
Dolayısıyla aklıma bir fikir geldi
11:09
of what about inspiring
277
654000
2000
bir rota, bir yol
11:11
a path, a route --
278
656000
2000
temin etmek için --
11:13
think the silk route, think the Appalachian trail --
279
658000
3000
ipek yolunu düşünün, Appalachian Parkurunu
11:16
that followed in the footsteps
280
661000
2000
İbrahim ayak izlerinden
11:18
of Abraham.
281
663000
2000
takip edilen.
11:20
People said, "That's crazy. You can't.
282
665000
2000
İnsanlar "Delice bu, yapamazsın" dedi.
11:22
You can't retrace the footsteps of Abraham. It's too insecure.
283
667000
3000
İbrahim izlerini takip edemezsin. Çok güvensiz.
11:25
You've got to cross all these borders.
284
670000
2000
Bütün sınırları geçmek zorundasın.
11:27
It goes across 10 different countries in the Middle East,
285
672000
2000
Orta Doğu'da 10 farklı ülkeden geçer,
11:29
because it unites them all."
286
674000
2000
hepsini birleştirir.
11:31
And so we studied the idea at Harvard.
287
676000
2000
Ve biz de Harvard da bu fikir üzerine çalıştık.
11:33
We did our due diligence.
288
678000
2000
gerekli özeni gösterdik.
11:35
And then a few years ago, a group of us,
289
680000
2000
ve sonra bundan birkaç yıl önce, bir grubumuz,
11:37
about 25 of us from about 10 different countries,
290
682000
2000
10 farklı ülkeden 25'imiz,
11:39
decided to see if we could retrace the footsteps of Abraham,
291
684000
2000
İbrahimin ayak izlerini takip edip edemeyeceğimizi görmeye karar verdik,
11:41
going from his initial birthplace in the city of Urfa
292
686000
3000
doğduğu şehir olan Türkiye'nin güneyindeki Urfa'dan
11:44
in Southern Turkey, Northern Mesopotamia.
293
689000
3000
Kuzey Mezopotamya'dan başlayarak
11:47
And we then took a bus and took some walks
294
692000
3000
sonra bir otobüsle ve bazen yürüyerek
11:50
and went to Harran,
295
695000
2000
Harran'a gittik,
11:52
where, in the Bible, he sets off on his journey.
296
697000
3000
İncil'e göre yolculuğuna başladığı yere.
11:55
Then we crossed the border into Syria, went to Aleppo,
297
700000
2000
Sonra Suriye sınırını geçtik ve
11:57
which, turns out, is named after Abraham.
298
702000
2000
İbrahim'den sonra adını alan yere Harran'a vardık.
11:59
We went to Damascus,
299
704000
2000
Şam'a gittik.
12:01
which has a long history associated with Abraham.
300
706000
2000
İbrahim ile ilgili uzun bir tarihe sahip olan şehre
12:03
We then came to Northern Jordan,
301
708000
3000
Sonra Ürdün'ün Kuzeyine geldik,
12:06
to Jerusalem,
302
711000
2000
Kudüs'e,
12:08
which is all about Abraham, to Bethlehem,
303
713000
3000
İbrahim ile ilgili herşey olan, Beytüllahim'e (Bethlehem)
12:11
and finally to the place where he's buried
304
716000
2000
ve sonunda yakıldığı yere
12:13
in Hebron.
305
718000
2000
El Halil (Hebron).
12:15
So effectively, we went from womb to tomb.
306
720000
2000
Etkili bir şekilde, rahimden mezara kadar gittik.
12:17
We showed it could be done. It was an amazing journey.
307
722000
3000
Yapılabileceğini gösterdik. İnanılmaz bir yolculuktu.
12:20
Let me ask you a question.
308
725000
2000
Size bir soru sorayım.
12:22
How many of you have had the experience
309
727000
2000
Kaçınız yabancı bir çevrede yaşamayı
12:24
of being in a strange neighborhood,
310
729000
2000
tecrübe etti,
12:26
or strange land,
311
731000
2000
veya yabancı bir ülkede
12:28
and a total stranger, perfect stranger,
312
733000
3000
ve tamamen yabancı, gerçekten yabancı biri
12:31
comes up to you and shows you some kindness,
313
736000
3000
size gelip nazik bir davranışta bulundu,
12:34
maybe invites you into their home, gives you a drink,
314
739000
2000
belki sizi evine davet etti, içecek sundu,
12:36
gives you a coffee, gives you a meal?
315
741000
2000
kahve ikram etti, yemek verdi?
12:38
How many of you have ever had that experience?
316
743000
2000
İçinizden kaç kişi böyle bir tecrübe yaşadı?
12:40
That's the essence
317
745000
2000
İbrahim'in yolundaki
12:42
of the Abraham path.
318
747000
2000
cevher işte bu.
12:44
But that's what you discover, is you go into these villages in the Middle East
319
749000
2000
Orta Doğu'daki köylere gittiğinizde keşfedeğiniz şeyler bunlar
12:46
where you expect hostility,
320
751000
2000
misafirperverlik bulmayı umacağınız yerlerde bulacaksınız
12:48
and you get the most amazing hospitality,
321
753000
2000
ve en mükemmel misafirperverliği bulacaksınız.
12:50
all associated with Abraham.
322
755000
2000
hepsi İbrahim ile ilgili
12:52
"In the name of father Abraham,
323
757000
2000
"Baba İbrahim'in aşkına
12:54
let me offer you some food."
324
759000
2000
bana yiyecek bir şeyler verir misiniz"
12:56
So what we discovered
325
761000
2000
Bizim keşfettiğimiz şey
12:58
is that Abraham is not just a figure out of a book for those people.
326
763000
3000
bu insanlar için İbrahim sadece kitaplardaki bir figür değil,
13:01
He's alive; he's a living presence.
327
766000
3000
o yaşıyor, o yaşayan bir varlık.
13:04
And to make a long story short,
328
769000
2000
ve uzun bir hikayeyi kısaltmak için,
13:06
in the last couple of years now,
329
771000
2000
birkaç yıl önce,
13:08
thousands of people
330
773000
2000
binlerce insan
13:10
have begun to walk parts of the path of Abraham
331
775000
2000
İbrahim'in yolundan bölümler yürümeye başladı
13:12
in the Middle East,
332
777000
2000
orta doğu da
13:14
enjoying the hospitality of the people there.
333
779000
3000
insanların misafirperverliğinden keyif alarak.
13:17
They've begun to walk
334
782000
2000
Yürümeye başladılar
13:19
in Israel and Palestine,
335
784000
2000
İsrail'de, Filistin'de,
13:21
in Jordan, in Turkey, in Syria.
336
786000
2000
Ürdün'de, Türkiye'de, Suriye'de.
13:23
It's an amazing experience.
337
788000
2000
İnanılmaz bir tecrübeydi.
13:25
Men, women, young people, old people --
338
790000
2000
Erkekler, kadınlar, gençler, yaşlılar --
13:27
more women than men, actually, interestingly.
339
792000
3000
erkeklerden çok kadınlar, aslında, ilginç bir şekilde.
13:30
For those who can't walk,
340
795000
2000
yürüyemeyenler için,
13:32
who are unable to get there right now,
341
797000
2000
o anda orada olamayanlar için,
13:34
people started to organize walks
342
799000
2000
insanlar yürüyüşler organize etmeye başladılar.
13:36
in cities, in their own communities.
343
801000
2000
şehirlerde, kendi topluluklarında.
13:38
In Cincinnati, for instance, that organized a walk
344
803000
2000
Cincinnati'de örneğin, organize edilen yürüyüşte
13:40
from a church to a mosque to a synagogue
345
805000
2000
kiliseden bir camiye ve sinagog'a
13:42
and all had an Abrahamic meal together.
346
807000
2000
ve hepsinin elinde İbrani yemekleri
13:44
It was Abraham Path Day.
347
809000
2000
İbrahim yolu günüydü.
13:46
In Sao Paulo, Brazil, it's become an annual event
348
811000
2000
Brazilya'da Sao Paulo'da, bu yıllık bir etkinlik haline geldi
13:48
for thousands of people to run
349
813000
2000
binlerce insanın sanal bir ibrahim yolu
13:50
in a virtual Abraham Path Run,
350
815000
2000
koştuğu bir etkinlik,
13:52
uniting the different communities.
351
817000
2000
farklı toplulukların bir araya getiren bir etkinlik.
13:54
The media love it; they really adore it.
352
819000
3000
Medya buna bayıldı, gerçekten çok sevdi.
13:57
They lavish attention on it
353
822000
2000
Buna bolca dikkat kesildiler
13:59
because it's visual,
354
824000
2000
çünkü bu görsel bir şey
14:01
and it spreads the idea,
355
826000
2000
ve yabancılara karşı nazik
14:03
this idea of Abrahamic hospitality
356
828000
2000
İbrani konukseverliğini
14:05
of kindness towards strangers.
357
830000
2000
fikrini yayıyor
14:07
And just a couple weeks ago,
358
832000
2000
Ve bundan birkaç hafta önce,
14:09
there was an NPR story on it.
359
834000
2000
Ulusal Radyoda haber vardı bununla ilgili
14:11
Last month,
360
836000
2000
Geçen ay,
14:13
there was a piece in the Guardian,
361
838000
2000
Guardian'da bir parça yer aldı.
14:15
in the Manchester Guardian, about it --
362
840000
3000
Manchester Guardian'da buna
14:18
two whole pages.
363
843000
3000
iki tam sayfa ayrılmıştı.
14:21
And they quoted a villager
364
846000
3000
Ve orada yerel halktan birinin bir sözü yer aldı
14:24
who said, "This walk connects us to the world."
365
849000
3000
şöyle diyordu " Bu yürüyüş bizi dünyaya bağlıyor"
14:27
He said it was like a light that went on in our lives.
366
852000
3000
Hayatlarına inen bir ışık olduğunu söylüyordu.
14:30
It brought us hope.
367
855000
2000
Bize umut getirdi.
14:32
And so that's what it's about.
368
857000
2000
ve sonuç olarak bu demek
14:34
But it's not just about psychology;
369
859000
3000
bu psikoloji hakkında değil
14:37
it's about economics,
370
862000
2000
bu ekonomi hakkında
14:39
because as people walk they spend money.
371
864000
2000
çünkü insanlar yürürken para harcarlar.
14:41
And this woman right here, Um Ahmad,
372
866000
3000
Ve tam buradaki kadın, Um Ahmad,
14:44
is a woman who lives on a path in Northern Jordan.
373
869000
3000
Kuzey Ürdün'den bu yol üzerinde yaşayan kadın.
14:47
She's desperately poor.
374
872000
2000
İnanılmaz derecede fakir.
14:49
She's partially blind, her husband can't work,
375
874000
3000
Kısmen kör bir kadın ve kocası çalışamıyor.
14:52
she's got seven kids.
376
877000
3000
7 çocuğu var
14:55
But what she can do is cook,
377
880000
2000
ama yapabildiği tek şey yemek pişirmek
14:57
and so she's begun to cook for some groups of walkers
378
882000
3000
ve böylece köyüne gelen yürüyüşçü bir grup için yemek yapmaya başlıyor
15:00
who come through the village and have a meal in her home.
379
885000
3000
ve evinde yemek veriyor.
15:03
They sit on the floor.
380
888000
2000
Yere oturuyorlar
15:05
She doesn't even have a tablecloth.
381
890000
2000
Bir masa örtüsü bile yok.
15:07
She makes the most delicious food
382
892000
2000
kırsal çevrede yetişen taze bitkilerden
15:09
that's fresh from the herbs in the surrounding countryside.
383
894000
3000
en leziz yemekleri yapıyor
15:12
And so more and more walkers have come,
384
897000
2000
ve sonra daha fazla yürüyüşçü gelmeye başlıyor.
15:14
and lately she's begun to earn an income
385
899000
2000
ve sonunda kadın ailesini geçindirecek belli
15:16
to support her family.
386
901000
2000
bir gelir elde etmeye başlıyor.
15:18
And so she told our team there, she said,
387
903000
3000
Ve sonra oradaki bizim takımımıza şöyle bir şöylemişti.
15:21
"You have made me visible
388
906000
3000
"Beni bir zaman bana bakmaktan
15:24
in a village where people were once ashamed
389
909000
2000
utanç duyan insanların olduğu bir köyde
15:26
to look at me."
390
911000
2000
görünür biri yaptınız"
15:28
That's the potential of the Abraham path.
391
913000
3000
İbrahim'in Yolunun potansiyeli budur işte.
15:31
There are literally hundreds of those kinds of communities
392
916000
2000
Orta Doğu'da, bu yol boyunca, tam olarak bu şekilde
15:33
across the Middle East, across the path.
393
918000
3000
yüzlerce topluluk var.
15:37
The potential is basically to change the game.
394
922000
3000
Bu potansiyel temel olarak oyunu değiştirmek için.
15:40
And to change the game, you have to change the frame,
395
925000
2000
ve oyunu değiştirmek için, bu sahneyi değiştirmeniz gerekiyor.
15:42
the way we see things --
396
927000
2000
bizim gördüğümüz şekilde --
15:44
to change the frame
397
929000
2000
sahneyi değiştirmek için
15:46
from hostility to hospitality,
398
931000
3000
düşmanlıktan konukseverliğe,
15:49
from terrorism to tourism.
399
934000
3000
terörizmden turizme.
15:52
And in that sense, the Abraham path
400
937000
2000
ve bu anlamda İbrahim'in Yolu'
15:54
is a game-changer.
401
939000
2000
bir oyun-değiştirici.
15:56
Let me just show you one thing.
402
941000
2000
Size sadece bir şey göstereyim.
15:58
I have a little acorn here
403
943000
2000
Burada bir meşe palamudu var yanımda
16:00
that I picked up while I was walking on the path
404
945000
2000
sene başında bunu yürüyüşümüz sırasında
16:02
earlier this year.
405
947000
2000
almıştım yanıma
16:04
Now the acorn is associated with the oak tree, of course --
406
949000
2000
Şimdi meşe palamudu meşe ağacıyla ilgili, tabi ki
16:06
grows into an oak tree,
407
951000
2000
İbrahim ile ilişkilendirdiğimiz
16:08
which is associated with Abraham.
408
953000
2000
meşe ağacında yetişiyor.
16:10
The path right now is like an acorn;
409
955000
2000
Şimdi bu yol, bu meşe palamudu gibi,
16:12
it's still in its early phase.
410
957000
2000
sürecin daha başında.
16:14
What would the oak tree look like?
411
959000
2000
Meşe ağacı nasıl bir şey olacak peki?
16:16
Well I think back to my childhood,
412
961000
2000
Açıkcası bence çocukluğumun güzel bir dönemini yaşadığım,
16:18
a good part of which I spent, after being born here in Chicago,
413
963000
2000
burada Chicago'da doğduktan sonra
16:20
I spent in Europe.
414
965000
2000
Avrupa'da geçirdiğim zamana döndüğümde.
16:22
If you had been
415
967000
2000
Sözgelimi 1945 yılında Londra'da
16:24
in the ruins of, say, London
416
969000
2000
harabeler içinde olsaydınız
16:26
in 1945, or Berlin,
417
971000
3000
veya Berlin'De
16:29
and you had said,
418
974000
2000
ve siz şöyle bir şey söyleseydiniz,
16:31
"Sixty years from now,
419
976000
2000
"Bundan 60 yıl sonra,
16:33
this is going to be the most peaceful, prosperous part of the planet,"
420
978000
2000
burası dünya üzerindeki en barışcıl ve refah içindeki yer olacak"
16:35
people would have thought
421
980000
2000
insanlar sizin aklınızı
16:37
you were certifiably insane.
422
982000
2000
kaçırmış olduğunuzu düşünürlerdi.
16:39
But they did it thanks to a common identity -- Europe --
423
984000
4000
Ama ortak kimlikleri--Avrupa--
16:43
and a common economy.
424
988000
2000
ve ortak ekonomileri sayesinde onlar bunu başardılar
16:45
So my question is, if it can be done in Europe,
425
990000
3000
Benim sormak isteğim şey, eğer bu Avrupa'da yapılabildiyse,
16:48
why not in the Middle East?
426
993000
2000
neden Orta Doğu'da olmasın?
16:50
Why not, thanks to a common identity,
427
995000
2000
Neden olmasın, ortak kimliğe şükür --
16:52
which is the story of Abraham,
428
997000
2000
ki bu İbrahim'in hikayesi ile
16:54
and thanks to a common economy
429
999000
2000
ve ortak ekonomi sayesinde
16:56
that would be based in good part on tourism?
430
1001000
3000
neden bu turizmin temel aldığı iyi bir parçası olmasın?
17:00
So let me conclude then
431
1005000
2000
O zaman şunu söyleyerek sonuca geleyim.
17:02
by saying that in the last 35 years,
432
1007000
3000
35 yıldır
17:05
as I've worked
433
1010000
2000
çalıştığım
17:07
in some of the most dangerous, difficult and intractable
434
1012000
2000
yeryüzünün en tehlikeli, zor ve çetin
17:09
conflicts around the planet,
435
1014000
2000
çatışmalarında
17:11
I have yet to see one conflict
436
1016000
3000
şu ana kadar bir çatışmayı
17:14
that I felt could not be transformed.
437
1019000
3000
değiştirilemez olarak gördüm.
17:17
It's not easy, of course,
438
1022000
2000
kolay değil tabi ki,
17:19
but it's possible.
439
1024000
2000
ama mümkün
17:21
It was done in South Africa.
440
1026000
2000
Bu Güney Afrika'da yapıldı.
17:23
It was done in Northern Ireland.
441
1028000
2000
Bu Kuzey İrlanda'da yapıldı.
17:25
It could be done anywhere.
442
1030000
2000
Bu her yerde yapılabilir
17:27
It simply depends on us.
443
1032000
2000
Bu sadece bize bağlı.
17:29
It depends on us taking the third side.
444
1034000
3000
Bu üçüncü taraf olmayı seçmemize bağlı.
17:32
So let me invite you
445
1037000
2000
Sizi çok küçük bir adım olarak bile olsa
17:34
to consider taking the third side,
446
1039000
2000
üçüncü taraf olmaya
17:36
even as a very small step.
447
1041000
2000
davet ediyorum.
17:38
We're about to take a break in a moment.
448
1043000
2000
Birazdan bir ara vermek üzereyiz.
17:40
Just go up to someone
449
1045000
2000
Sadece farklı bir kültürden
17:42
who's from a different culture, a different country,
450
1047000
3000
farklı bir ülkeden,
17:45
a different ethnicity, some difference,
451
1050000
2000
farklı bir etnik kökenden, farklı biriyle,
17:47
and engage them in a conversation; listen to them.
452
1052000
3000
konuşun, onu dinleyin.
17:50
That's a third side act.
453
1055000
2000
Bu üçüncü taraf şeklinde bir davranış.
17:52
That's walking Abraham's path.
454
1057000
2000
Bu İbrahim'in Yolunda yürümek.
17:54
After a TEDTalk,
455
1059000
2000
bir TED Konuşmasından sonra,
17:56
why not a TEDWalk?
456
1061000
2000
neden bir TED Yürüyüşü olmasın?
17:58
So let me just leave you
457
1063000
2000
O zaman sizi
18:00
with three things.
458
1065000
2000
üç şey ile bırakayım.
18:02
One is, the secret to peace
459
1067000
3000
Birincisi, barışın sırrı
18:05
is the third side.
460
1070000
3000
üçüncü taraf olmaktır.
18:08
The third side is us.
461
1073000
2000
Üçüncü taraf biziz,
18:10
Each of us,
462
1075000
2000
her birimiz,
18:12
with a single step,
463
1077000
2000
küçük bir adımla,
18:14
can take the world, can bring the world
464
1079000
3000
dünyayı alabilir, dünyayı getirebilir,
18:17
a step closer to peace.
465
1082000
3000
barışa bir adım daha yakın.
18:20
There's an old African proverb that goes:
466
1085000
2000
Afrika'ya ait bir söz var,
18:22
"When spider webs unite,
467
1087000
2000
"örümcek ağları bir araya geldiğinde,
18:24
they can halt even the lion."
468
1089000
3000
bir aslanı bile tutabilir."
18:27
If we're able to unite
469
1092000
2000
Eğer birlik olmayı başarırsak,
18:29
our third-side webs of peace,
470
1094000
2000
barışın üçüncü taraf ağı olarak
18:31
we can even halt the lion of war.
471
1096000
3000
savaşın aslanını durdurabiliriz.
18:34
Thank you very much.
472
1099000
2000
Çok teşekkür ederim.
18:36
(Applause)
473
1101000
2000
(alkış)
ABOUT THE SPEAKER
William Ury - MediatorWilliam Ury is a mediator, writer and speaker, working with conflicts ranging from family feuds to boardroom battles to ethnic wars. He's the author of "Getting to Yes."
Why you should listen
William L. Ury co-founded Harvard's Program on Negotiation and is currently a Senior Fellow of the Harvard Negotiation Project. He is the author of The Power of a Positive No: How to Say No & Still Get to Yes, and co-author (with Roger Fisher) of Getting to Yes: Negotiating Agreement Without Giving In, translated into 30+ languages. He is also author of the award-winning Getting Past No: Negotiating with Difficult People and Getting To Peace (released in paperback under the title The Third Side).
Over the last 30 years, Ury has served as a negotiation adviser and mediator in conflicts ranging from corporate mergers to wildcat strikes in a Kentucky coal mine to ethnic wars in the Middle East, the Balkans, and the former Soviet Union. With former president Jimmy Carter, he co- founded the International Negotiation Network, a non-governmental body seeking to end civil wars around the world. During the 1980s, he helped the US and Soviet governments create nuclear crisis centers designed to avert an accidental nuclear war. In that capacity, he served as a consultant to the Crisis Management Center at the White House. More recently, Ury has served as a third party in helping to end a civil war in Aceh, Indonesia, and helping to prevent one in Venezuela.
Ury has taught negotiation to tens of thousands of corporate executives, labor leaders, diplomats and military officers around the world. He helps organizations try to reach mutually profitable agreements with customers, suppliers, unions, and joint-venture partners.
William Ury | Speaker | TED.com